14 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURÎYET/10 DIŞ HABERLER 2 AĞUSTOS 1991 Ykkovlev'den uyan • MOSKOVA (AA) — SSCB Başkanı Mihail Gorbaçov'un danışmanlığından kendi isteğiyle ayrılan perestroykamn babası Aleksander Yakovlev, ülkedeki tutuculann gerilemediklerini, yalnızca yeni bir saldınya hazırlanmak için mola aldıklannı söyledi. Yakovlev, SSCB'nin reformcu gazetelerinden Konsomolskaya Pravda'ya yaptığı açıklamada, bu tutucu odaklann, yitirdikleri iktidan yeniden ele geçirme özleminden vazgeçmediklerini belirtti. Arnavutlukia yeni ilişkiler • ANKARA (AA) — Türkiye ile Arnavutluk arasındaki ilişkiler giderek daha yakın ve sıcak bir hava kazanıyor. Dışişleri Bakanı Safa Giray'ın resmi çağnlısı olarak Ankara'ya önceki gün gelen Arnavutluk Dışişleri Bakanı Muhamet Kapllani, "Bu ziyaretimde, aramızdaki özel ilişkilerin varlığı vurgulandı" dedi. Kapliani, Ankara ile Tiran arasında, bir dostluk ve işbirliği anlaşmasının tamamlanması konusunda görüşbirligi bulunduğunu da söyledi. Büyükelçilik önünde göeteri • LONDRA (AA) — Londra'daki Türkiye Büyukelçiliği önünde önceki gün açLk grevi başlatan gösterici Türklerin 20'si gözaltına alındı. Polis tarafından yapılan açıklamaya göre Türkiye*deki anti-terör yasalannı protesto ettiklerini bildiren ve geçiş yollannı engelleyen göstericiler, polisin yolun açılması için müdahalede bulunmasının ardından gözaltına alındılar. Pakistanlı konuk • ANKARA (AA) — Pakistan Dışişleri Genel Sekreteri Büyükelçi Akram Zeki, çalışma ziyareti jferçevesinde dün Ankara'ya geldi. Dışişleri r Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada, konuk genel sekreterin Ankara'da temaslan sırasında Dışişleri Bakanı Safa Giray ve Dışişleri Bakanhğı Müsteşan Büyükelçi özdem Sanberk ile çeşitli konularda görüş alışverişinde bulunacağı belirtildi. Açıklamada, Ankara'da iki gün kalacak genel sekreterin tstanbul'a giderek, İslam ülkeleri Dışişleri Bakanları Konferansı'na katılacağı kaydedildi. Bulgar Türkleri • ANKARA (AA) — Bulgaristan'dan Türkiye'ye göç eden Türklerin, 1946 yılından sonra el konulmuş, sahibi olduklan veya miras yoluyla kendilerine intikal eden tanmsal topraklarının mülkiyetini elde edebümeleri için bir yıl içinde, toprağın bulunduğu yerin belediye toprak komisyonuna mülkiyet haklannı kanıtlayan belgeler ve bir düekçe ile müracaatta bulunmaları gerektiği bildirildi. Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada, makul sebeplerle süreyi kaçırmış olanların, yasanın yürürlüğe girmesi tarihinden sonra iki yıl içinde ulusal toprak kumlundan haklarının iadesini isteyebilecekleri belirtildi. Rafsancani'nin çagrısı • TAHRAN (AA) — Iran Cumhurbakanı Haşimi Rafsancani, İslam ülkelerinin Filistin halkımn haklarının çiğnenmesine izin vermeyeceğini söyledi. Tahran radyosunun haberine göre dün Tahran'a gelen Endonezya Dışişleri Bakanı Ali Alataş'ı kabul eden Rafsancani, Musluman mületlerin, Amerika'nın Israil'i desteklemek yoluyla amaçlarına ulaşmasma da olanak tanımayacaklarını vurguladı. İran Cumhurbaşkanı, "Bizim endişemiz, Arap dünyasının Körfez krizi nedeniyle içinde bulunduğu durumdan yararlanılarak Filistin konusunda Musluman mületlerin aleyhine sonuçlar doğuracak bir dayatma ile karşılaşılması olasılığıdır" dedi. Irak'ın Kuveyt'i işgalinin birinciyıldönümünde, bölgede eski dengeler yeniden oluştu Körfez'de değişen bir şey yokDış Haberler Servisi — Irak'ın Kuveyt'i işgalinin üzerinden bugün tam bir yıl geçti. Bu sure içinde dünya yeniden savaş rüzgârının etkısine girdi, uluslararası ilişkilerde yeni kavramlar ortaya çıktı. İşgalle başlayan Körfez bunalımı, Irak'ın Kuveyt'ten 17 ocakta başlayıp 25 şubatta tamamlanan askerı hareketle çıkartılmasıyla sona erdi, ancak dunya uzerinde ekonomik, askeri, siyasi alanda etkısinı sürdurdu. Temmuz 1990'ın son günlerinde Saddam Huseyin adı dünya için fazla bir önem arz etmiyordu. Saddam, Irak'ın petrolunu çalmakla suçladığı Kuveyt'i işgal edebileceğini o gunlerde kimse tahmin etmiyordu. Saddam, temmuz sonlarından başlayarak Kuveyt sınırına 100 bin asker yığdı. Oğrenildiğinde artık çok geçti. Irak tankları, 2 ağustos sabahı hıçbir dırenişle karşılaşmadan kısa süre içinde Ku\e>t'e girdiler. Kuveyt Emiri Şeyh Cabir El Ahmet El Sabah, çareyi Suudi Arabistan'a kaçmakta buldu. Saddam Huseyin, işgalden kısa sure sonra Kuveyt'i 19. ıl olarak Irak topraklarına kattığını açıkladı. Bu gelişmeler üzerine ABD, BM'yi harekete geçirerek hemen hemen tum ülkelerin desteğiyle Irak'a karşı ardı ardına kararlar aldırdı. Saddam'a Kuveyt'ten çekilmesi için 15 Ocak 1991'e kadar sure tanındı. Saddam, Kuveyt'i bırakmayacaklarını, gerekirse savaşacaklarını açıkladı. Gerilim, 15 ocağa gehndiğinde doruğa çıkmıştı. ABD onderliğindeki muttefikler, Irak ve Kuveyt'teki hedeflere karşı 17 ocak gunu harekete geçtiğinde artık Saddam için de çok geçti. Muttefikler, 39 gün boyunca Irak hedeflerini havadan bombaladılar. Ardmdan Suudi Arabistan'dan başlatılan kara harekâtı ile Kuveyt özgürlüğüne kavuşturuldu. Saddam yenilmişti. ABD'nin tek super güç olarak çıktığı Körfez bunalımı, Kuveyt'in ozgürluğune kavuşturulması ile sonuçlanmıştı. Ancak şubattan bugüne kadar geçen sure içinde Körfez bunalımının yarattığı ekonomik kriz hâlâ etkisini sürdüruyor. Time dergisinin son sayısmda yer alan şu ifade; dunyarun Irak'ı işgalinin üzerinden geçen bir yılda ne durumda olduğunu çok iyi özetliyor: "Degdi mi?" Irak, Kuveyt'ten çıkartıldı çıkartılmasına da Körfez'de yeniden eski dengeler oluştu. Bölgede, demokrasi ruzgârlarımn eseceğini umanlar, hayal kınklığına uğradı? Şeyh Cabir, Saddam Hüseyin, Suudi Arabistan Kralı ve diğer tüm liderler Körfez bunalımı öncesindeki yerlerini ve konumlarını korudular. Irak'ın Kuveyt'i işgali Ankara'yı birincil derecede etkiledi Türkiye'ye ağır faturaKörfez krizinin başlamasından bu yana geçen bir yılda ihracat, turizm, işçi ve taşımacılık gelirlerindeki kayıplar ile ek petrol, savunma, mülteci harcamaları gibi kalemlerde Türkiye'nin toplam zararı 7 milyar doları buluyor... Bunun karşılığında sözü alınan düşük faizli kredi ve hibeler 4 milyar dolar düzeyinde kaldı... Krizin dış politika açısından en önemli sonucunu ise ABD ile "stratejik ilişki" adı altında yeni bir işbirliği dönemine girilmesi oluşturdu... Bu işbirliğinin belirleyici yönü, NATO dışı ikili ittifak anlayışına dayanması ve Türkiye'deki üslerin NATO amaç ye planları dışında devreye sokulmasına olanak tanıması... ANKARA (Cumhuriyet Bu- rosu) — Irak'ın Kuveyt'i işgal et- tiği 2 Ağustos 1990'dan bu ya- na Türkiye, Körfez krizinden "birincil" derecede etkilenen ül- keler arasında yer alıyor. Krizin Türkiye'ye bir yılhk faturası 7 milyar dolara erişti. Kriz boyun- ca izlenen dış pohtikanın en önemli sonucunu ABD ile NATO-dışı ikili ittifak anlayışı- na dayalı yeni bir işbirliği döne- mine girilmesi oluşturdu. Kriz politıkasının belirlenmesi ve yu- rutülmesinde Cumhurbaşkanı Özal'uı çoğunlukla "tek başına" hareket etmesı, hukümetin dışış- leri kadrolanrun ve TBMM'nin devredışı bırakılması da son bir yılın öne çıkan özelliklerinden- di. Körfez krizinin ilk yılmı de- ğerlendiren siyasi ve diplomatık gözlemciler, savaş öncesı, savaş ve savaş sonrası aşamalan ayn ayn ele alıyorlar. Saddam Hu- seyin'in yönetimde kalması, Irak'taki iç huzursuzluğun ve bu ülkeye karşı uygulanan yaptı- nmlann surmesi, krizin uçiıncü aşamasmm halen devam ettiği görüşüne yol açıyor. Bu üç aşa- manın Türkiye açısından önemli sonuç ve etkileri şöyle özetleni- yor: 1) Savaş öncesi: Kayıpiar yuk- sek, kararlar ciıretli — Krizin 2 Ağustos 1990'dan 17 Ocak 1991'e uzanan "savaş öncesı" döneminde Türkiye'nin madd kayıplan 3 milyar dolan aştı. BL çerçevede ihracat kayıplan 4G0 milyon, ek petrol faturası 800 milyon, Kerkük-Yumurtalık bo- ru hattırun kapanmasından kay- naklanan kayıplar 100 milyon, müteahhitlik hizmetleri kayıpla- rı 125 milyon, taşımacılık gelir- lerindeki kayıplar 200 milyon, sınır ticareti kayıplan 100 mil- yon, mülteciler için yapılan har- camalar da 100 milyon dolar dü- zeyine erişti. Krizin ilk günlerinde Türki- ye'nin gelişmelerden etkilenme- sinin ölçüsünü de belirleyen si- yasi adımlar Cumhurbaşkanı Özal tarafından atıldı. Özal'ın "telefon diplomasisi" yoluyla başta ABD Başkanı Bush olmak üzere liderlerle yuruttuğu temas- lar sonucunda aldığı kararlar, Türkiye'yi krizin aktif tarafla- nndan birine dönüştürdu. BM Guvenlik Konseyi'nin ambargo karannı 7 ağustosta uygulama- ya kovarak birçok ulkeyi geride bırakan Türkiye, boru hattını kapatma karannı Bağdat'a bil- dirdiğinde bundan sadece Cum- hurbaşkanı Özal ve dönemin devlet bakanlarından Mehmet Keçeciler haberdardı. Dönemin Dışişleri Bakanı Ali Bozer, ko- nuyu gazetecilerden öğrendi. Sa- vaş öncesi altı aylık dönemle, Turkiye"yi dört kez ziyaret eden ABD Dışişleri Bakanı Baker, Türkiye'nin askeri bir harekâta yapabileceği katkılar konusunu gundeme getirdi. Bu temaslarda, Tncirlik Üssü'nün açılabileceği- ne yönelik ilk sinyali veren An- kara, daha sonra Kürt devleti se- naryolannın engellenmesi gerek- çesiyle ABD'ye tam askeri des- tek sağladı. 12 ağustosta TBMM'den bir dış saldırı duru- munda askeri karşılık verme yet- kısi alan hukumet, 17 ocakta sa- vaşın başlamasına birkaç saat kala, Türkiye topraldanndan bir başka ulkeye yabancı askerler tarafından harekât duzenlenme- sine olanak veren 126 sayılı yet- ki yasasmı TBMM'den geçirdi. 2) Savaş: İncirlik devrede — Bir buçuk ay süren savaş sırasın- da Türkiye, uluslararası koalis- yon gücüne asker vermemesine karşın, sıcak çatışma tehdidini en çok yaşayan ülkelerden biri oldu. Incirlik Üssü'nün ilk 24 saat içinde Kuzey Irak'a yönelik saldınlarda kullanılmaya baş- lanması Türkiye'ye bir füze sal- dınsı olasılığmı gundeme getir- di. Adana ve Diyarbakır başta olmak uzere guney illerinde te- dirgin gunler yaşandı. Irak yö- netimi, bu dönemde Türkiye'yi birkaç kez açık biçimde tehdit etti. Savaş günlerinde NATO ulke- leri askerlerinden oluşan bir acıl mudahale gücu Türkiye toprak- larında bayrak gösterme ama- cıyla bulunuyordu. Ayrıca ABD ve Hollanda'ya aıt Patriot uçak- savar füzeleri sınır boyuna yer- leştirilmişti. Türkiye'nin savaşa yönelik savunma harcamaları ise bu alandaki planlanmış gider düzeyınin 300 milyon dolar aşıl- masına neden oldu. 3) Savaş sonrası: Bitmeyen operasvonlar — Ateşkesın ila- nıyla birlikte uluslararası koalis- yon gücunun üyesi olan birçok ulke için askeri operasyonlar ta- mamlandı. Ancak Türkiye ilkin sınırlarına yönelik 400 bin Ku- zey Iraklının göç hareketi nede- niyle düzenlenen huzur operas- yonunda, daha sonra da bu ope- rasyonun devamı niteliği belirti- len Çevik Güç gırişiminde top- raklarını yabancı ulke askerleri- ne açtı. Türkiye sınırlarında ya- şanan sığınmacı dramı, bir yan- dan yuz mılyonlarca dolarhk harcamalara neden olurken di- ğer yandan da Türkiye'nin "dışa- nda güç durumdakilere kapıla- nnı kapatan ulke" imajına mah- kûm olmasına yol açtı. Bu dö- nemde Kürt sorununun ulusla- rarası gündemin ön planına gel- mesi de Türkiye'nin eleştirilere uğramasına neden oldu. Savaş öncesinde 3 milyar do- larlık kayba neden olan kalem- Ierdeki toplam zarar savaş son- rasında 7 milyar dolara erişti. Bu çerçevede Türkiye'ye taahhüt edilen düşuk faizli Kredi ve hi- beler ise 4 milyar düzeyinde kal- dı ve bunların büyük böliımü henüz işlerlik kazanmadı. Tur- kiye, Körfez politikalannın kar- şılığında "kaybı ve desteği kar- şıbğında kazancı çok düşük" bir ulke konumunda kaldı. Kuveyt'in Irak tarafından işgalinin birinci yıldönümünde Kuveytliler dünjanın çeşitli yerlerinde Saddam karşıtı, Şeyh El Sabah yan- lısı gösteriler düzenliyorlar. (Fotoğraf: REUTER) KONUK YAZAR Kıbrıs'ta çöztim nedir? Ne değildir? Prof. Dr. EROL MANİSALI (tC'Avrupa ve Orla-Doğu Araştırma Merkezı Başkanı/ Başkan Bush'un once Yunanistan'a, sonra Türkiye'ye gelişi Kıbns meselesin- de spekülasyonların ve çözum beklentı- lerinin artmasına neden oldu. Kıbns "meselesi" aslında, 1974'te Yu- nanistan'ın adayı işgalını onlemek için Türkiye tarafından yapılan mudahale so- nucu, ana çerçevesi ile çözumlenmiştir. Rumlar da Turkler de kendi ayn >öne- timleri altında, politik ve ekonomik öz- gürlüklerine kavuşmuşlardır. Turk mü- dahalesi, adaya surekli barış getirmiştır. İki halk, kendi yonetimlerini kurmuş ve 1974'ten bugur.e kadar Rum tehditleri- ne rağmen barış içinde yaşamışlardır. Bugün çozum derken, çozulecek olan nedir? Rumlar ve Yunanistan yanında AT ve ABD adayı, yapay olarak birleş- tirmek istiyorlar. Türk tarafına, "a>rı ve bağımsız yaşayamazsınız" diyorlar. Ne- den? Turk tarafı, eski cumhurıyetı ku- ran iki ortaktan bırı ıdı, Rum yonetımi tarafından dışlandı ve kendi yonetımini kurdu. Atina ve Rumlar, uzun \adede adayı ekonomik. politik \e askeri olarak "Yunanlaştıracak", Turklerı kontrolleri altına alacak kapıların aralanmasını is- tiyorlar Bunun için de KKTC've Rum- ların yeniden yerleştirilmes;, Türkiye'nin garantorluğunun sulandırılması \e unı- ler devlet modelımn hâkim kılınması yo- nunde AT \e ABD'ye baskı yaptırıyor- lar. Bu arada, KKTC'den toprak talebin- de bulunuyorlar. Bugün adanın °Io 36'sı KKTC sınırları içindedir. Bu oranı, kü- çültebildikleri kadar kuçultmek istiyor- lar. Adada Türkler için tek güvence olan Turk askerinin, adadan çekilmesini sağ- lamaya çalışıyorlar. Mevcut durumunu, yani KKTC'nin ekonomik, politik ve as- keri sınırlannın kemikleşmesini onlemek Yunanistan'ın ve Rumlann temel hedefi lanmasına yol açmaktır. Uzun vadelı he- defleri budur. 1974'ten bugune kadar, Türkiye'ye silah ambargosu koydurarak, AT'de, Türkıye-AT ortaklık ilişkilerini engelleyerek hem doğrudan doğruya bas- kı yaratmışlar hem de ABD ve AT'nin, istedikleri amaçlara yönelik olarak for- mül empoze etmelerini de sağlamışlar- dır. Bush Atina'da, "adada mevcut durum devam edemez" ifadeleri ile Yunanlıla- Kıbrıs "meselesi" aslında 1974'te Yunanistan'ın adayı işgalini onlemek için Türkiye tarafından yapılan mudahale sonucu, ana çerçevesi ile çözumlenmiştir. haline gelmiştir. Bir taraftan, adadaki mevcut statunün kalıcı olmadığını ABD ve AT'ye tekrarlatıyorlar, diğer yandan da adanın uzun vadede Rum denetimi- ne yavaş yavaş geçişini sağlayacak bir an- laşmayı ımzalatmak istiyorlar. Yunanistan'ın ve Rum yönetıminin, Kıbrıs'ta sorunun çozumunden anladık- ları ve bekledikleri budur. Yalnız bugun- • kü Atina hükumeti değil, eski hükumet- ler de bu niyetlerını açıkça dile getirdi- ler. Türkiye uzerinde baskı Bu amaca ulaşmak ıçın ellerındekı en onemlı ve tek silah, Türkiye uzerinde baskı mekanizmalannı çalıştırmak, enın- de sonunda boyle bir anlaşmanın imza- rın ısteklerı doğrultusundaki tutumunu surdurmuştür. Özellikle, Denktaş'ı ve KKTC'nin varlığını yok saymaya çalışa- rak, Yunanistan'ın isteklerı doğrultusun- da tutum aldığını göstermiştir. Bush Türkıye'de, "iki toplum" sozunü ise zo- raki olarak kullanmıştır. Cumhurbaşkanı Turgut Özafın, Kıb- rıs politıkasını tek başına yürutmesı ve Davos ile başlattığı "Türk-Yunan ilişki- lerini diizeltme süreci" Yunanistan'ı ce- saretlendirmiştir. Son olarak, 4'lu zirve önerisi, Atina'da, hedefe goturecek ka- pı arahklarını yaratacak bir ortamın ha- zırlanabıleceği duşuncesinı gundeme ge- tirmiştir Yunanistan, Ozal'ın girişimleri \e 1974'ten beri yarattıkları baskı ortamı- nın sonuç vereceği düşüncesi ile ABD ve AT'den desteklerini arttırmalarını iste- miştir. Bush, 1991 sonuna kadar "sonınu çözmeye çalışacağun" derken, Yunan ta- rafı, istedikleri noktaya gelindiği inancı içinde, alkış tutmuştur. Sayın Özal'ın 20 Temmuz 1991'de Mil- liyet gazetesinde, Sn. Derya Sazak ile soyleşısınde, Kıbrıs'la ilgili olarak orta- ya koyduğu gorüşler Yunanistan'a cesa- ret vermekte ve baskıların sonuç verdiğı izlenimini doğurmaktadır. Sayın Özal, aynen şöyle diyor: "28 se- nedir Türkiye'nin önünde duran ve Dı- şişleri teşkilatımızın zamanının çok bü- yük bir kısmını alan hadiseyi Türkiye 1 nin onunden kaldmrız". "soğuk savaş donerni bittikten sonra birçok noktada meseleler çozülmüştür" (Kıbns mesele- sinin de çozulmesi gerekir anlamı çıkı- yor), "çözüm için konjonktiir miisait devresindedir." Sayın Özal'ın bu ifadeleri, kendisinin Kıbns konusunda, şu goruşlere sahip ol- duğu ızenimini doğurmaktadır; • "Bugunku statu de\am edemez. Kıb- rıs meselesi çozulmelidir • Kıbns meselesi, Türkiye'nin onune hep engel getirmiştır. Dış ilişkılenmizde tı- kanıklık yaratmıştır. Sırtımızdakı bu kamburdan kurtulmamız gerekir. • Bugun konjonkiur. sorunu çozmek için çok uygundur!' FOREIGN REPORT Irakorchısu güçleniyor Dış Haberler Servisi — Ingi- liz The Economist dergisinin yan kuruluşu Foreign Report bülteninin verdiği bilgiye göre Irak ordusu eski gücüne yeniden kavuşuyor. Ortadcr|u istihbarat kaynaklarına dayanılarak veri- len haberde Körfez savaşı sıra- sında koalisyon güçlerince boz- guna uğratılan Irak ordusunun beklenenin de ötesinde bir hız- la güçlendiğine dıkkat çekiliyor. Söz konusu habere göre Ku- veyt işgaline katılmayan 48 tu- men daha da genişletilerek beş kolorduda toplanmış. Irak ordusunun Birinci ve Be- şinci kolordulan Kuzey Irak'ta bulunuyor. Beşinci Kolordu içinde Erbil, Dahok ve Musul'- da bulunan birlikler yer ahyor. Bu birlikler Türkiye sınırına 40 km. uzaklıkta savunma amaçlı biçimde konuşlandınlmış du- rumda. Daha geniş olan Birin- ci Kolordu ise pek öyle anahtar sayılabilecek bir bölgede değil. On üç tümenlik Birinci Kolor- duda Başkanhk Muhafızlan'- ndan oluşan dört tümenin yanı sıra iki özel komando tugayı da bulunuyor. Ikinci Kolordu'ya bağlı yedi tümen Bağdat yakınlannda tu- tulurken yedi tümenlik Uçüncü Kolordu Güney tran sırunnı ko- ruyor. Cumhuriyet Muhafızla- n'ndan kurulu iki tümenle bir- likte altı tümeni bulunan Dör- düncü Kolordu, Basra ile Suu- di Arabistan stnınnı denetliyor. İran sınırının diğer böiümü ise Altına Kolordu tümenlerince korunuyor. Merkezi Amara'da bulunan Altıncı Kolordu'ya bağlı tümenlerin dördü Şiilerle savaşıyor. 48 tümenin on ikisini iyi ye- tiştirümiş Cumhuriyet Muhafız- lan oluşturuyor. Kuveyt'in işga- lini başanyla gerçekleştirmiş ol- makla övtlnen Cumhuriyet Mu- hafızlan'mn özel adlan da var: Birinin adı Tavvacalna (Tann'- ya güveniyonız). Diğerleri ise Bağdat, Kudüs, Mustafa, Fao vb. adlar taşıyor. KlBRISSORUNU Ledsky Türk görüşüne yakın Y arın: Kabul edilmesi zor noktalar ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosn) — ABD Dışişleri Bakan- hğı'mn Kıbns Özel Koordinatö- rü Nelson Ledsky, Ankara'da- ki temaslannda Türk tezlerine yakın bir anlayış sergiledi. Cumhurbaşkanı Özal'ın dörtlü toplantı önerisine "sıcak" bak- tığınj ifade eden Ledsky, Rum- Yunan tarafınm toplantı için önkoşul saydığı "toprak tavizi" konusunda da Türk yaklaşımı- nı buyük olçüde destekledi. Ledsky dün, sırasıyla Dışişleri Bakanhğı Müsteşarı Büyükelçi özden Sanberk, Bakan Safa Gi- ray İkili Siyasi Işler Genel Mü- dürü Büyükelçi Korkmaz Hak- tanır ve yardımcısı Faruk Loog- lu ile bir araya geldi. Bakanlık yetkilileri, Ledsky ile temasla- nn, BM Genel Sekreteri'nin yardımcılan Camillion ve Feis- sal'm Ankara ziyareti ertesinde bir "durum degeriendirmesi" seklinde geçtiğini belirttiler. Go- rüşmelerde Ankara ve Washing- lon'un Kıbrıs konusundaki son yaklaşımlanna ilişkin göriiş aüş- verişinin ötesinde, hiçbir yeni plan ve önerinin ele alınmadığı bildirildi. Ledsky'nin dörtlü toplantıyı destekledikleri yönundekı açık- lamalannın yanı su"a toprak ko- nusundaki yaklaşımı da Turk yetkilileri memnun etti. Bu ko- nudaki bir soruyu, toprak soru- nunu ele ahnırken "taviı" sö- zunü kullanmadığun vurgulaya- rak, yanıtlayan Ledsky'nin, so- runu çerçeve anlaşmasının 8 ana maddesinden biri olarak nite- lendirmesi ve bu konudaki adımlann her iki tarafça atılma- sı gerektiğine işaret etmesi olumlu karşılandı. Toprak konusunu sekiz mad- deli paketin bütünlüğü içinde ele almayı isteyen Turk tarafı, Rum tarafının bu sorunun diğer mad- delerden bağımsız olarak, once- likle çozulmesi yönündeki vak- laşunına karşı çıkıyor. Ledsky'- nin dün Türk yetkililere ilettiği görüşler de Rum tezlerine uzak düşüyor. Ledsky bu sabah Ankara'da bir basın toplantısı duzenledik- ten sonra Kıbns'a giderek, Rum ve Türk tarafı ile ayn ayrı gö- rüşecek. YUGOSLAVYA Avrupa mudahale edebilir 5 LONDRA (AA) — Lüksem- burg Dışişleri Bakanı Jacques Poos, Yugoslavya'nın parçaİan- masırun engellenebilmesi için Avrupa'nın askeri müdahalesi- nin gerekli olabileceğini söyledi. Poos, dün Ingjltere'nin 4. ka- nal televızyonuna verdiği de- meçte, "Parçalanmanın engel- lenmesini istiyoruz. Çiinktt bu bir çözüm değil, çünkü eğer Hırvatistan'da başlarsa, devam eder ve dış sınırları sorun hali- ne gelir" seklinde konuştu. Yugoslavya'nın bir Avrupa ulkesi olduğunu belirten Poos, "ülkede yaşanan krizin tarafla- ruıı, cumhuriyetlerin devlet baş- kanlannı masaya oturtarak on- ları olumlere son vermek konu- sunda ikna etmenin" de Avru- pa' nın sorumluluğunda olduğu- nu söyledi. Luksemburg Dışişleri Bakanı Poos, bugün Hollanda ve Por- tekiz dışişleri bakanları ile bir- likte Hırvatistan'ın başkenti Zagreb'e gidecek. Üç dışişleri bakanı Hırvatistan'da, Hırvat milislerle Sırp milliyetçiler ara- sında ateşkes sağlanması konu- sunda temaslarda bulunacaklar.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle