24 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHVR1YET/12 PAZAR KONUGU 7 TEMMUZ 1991 TBKP GENEL SEKRETERIHAYDAR KUTLU: Sovyetler Birliği ve diğer sosyalist ülkelerde yaşanan büyük değişimler, bütün dünyada kendisini 'Marksizm' düşüncesine bağlı gören parti ve politik gruplarda, çok boyutlu tartışmalara yol açıyor. Son zamanlarda eskisinden farklı bir politik çizgiye yönelen Türkiye Birleşik Komünist Partisi'nin (TBKP) Genel Sekreteri Haydar Kutlu ile Eğitim Servisi Şefimiz Gencay Şaylan, sosyalizm anlayışındaki değişiklikler üzerinde konuştu. özüm, sınıf mücadelesinde değil PAZAR KONUGU \Burada bir parantez açalım mı? İki devrimden söz ettiniz, 1789 kültürünü geliştirdi ve evrenselleştirdi gözüküyor. Dünyanın heryerinde, her alanda, düşüncede, felsefede, estetikte, 1789'un insanlığa damgasını vurduğu söylenebilir. Peki 1917 neden bunu başaramadı? Ben, 1789'un da önemli bir kültürel değişime yol açtığını, ama yine de bir kültürel devrim ile tamamlanmadığını düşünüyorum. 1789 soyut insana yöneldi, 1917 bu soyut insam somutlaştırmaya çalıştı. Sosyalizm insanı özgürleştirmeliydi, ama kültürel boyut eksik kalınca bu başarılamadı. Özgürleşmesi için insanın hem çalışması hem de giderek büyüyen yeterli bir boş zamana sahip olması gerekiyordu. Üretim ilişkilerinin değişmesi ile bunun sağlanacağı sanılıyordu. Bu olmadı. Marx'ın da işaret ettiği gibi bolluk toplumu aynı zamanda yaratıcı bir toplum olacaktı. Şimdi sadece sosyalizm değil, Batı toplumları da bir bunalım yaşıyor. Bu 1789'un da kültürel dönüşümü gerçekleştiremediğini gösteriyor. Bilimselteknolojik devrim ile bireyin yabancılaşması son bulmadı, aksine derinleşerek sürüyor. Sosyalist dünyada öyle sürprizli, öyle kapsamlı ve öyle hızlı bir değişim yaşanıyor ki Batı dünyasındaki sorunlar üzerinde şimdilik durulmuyor. Ama bu toz duman dağılınca Batı'nın sorunlarının da çok çarpıcı bir biçimde gündeme geleceğini düşünüyorum. Yukarıda yeni bir görüş açısı ile bakmazsak değişimi anlayamayız demiştim. Burada çok önemli bir nokta var. Yaşadığımız çağa kadar tarihin be'irleyici mekanizması zor kullanmaktı. Engels, "Tarihin ebesi zordur" der. Artık barış çağına girdik ve insanlık, tarihin değişim mekanizmasını zor kullanma olmaktan çıkardı. Şimdi değişimin mekanizması özgürlük oldu. ram ya da düşünceler, başka bir tarihsel dönemde kısmen ya da taımmen geçerliliğini yitirir. Bir kere olaya böyle bakmak gerek. Marksist teoride yanhşlar vardı, ama her şey de yanlış değildi. Ben artıdeğer kuramının, Marx'ın dayandığı parametreler açısından eleştirisini bilmiyonım, hiç görmedim. Ama şimdi farklı bir noktaya geldik. Örneğin bilimselteknolojik devrim içinde yeni bir meta türü ortaya çıktı ki, bunda artıdeğer yok. Entelektüel tasarım gücü böyle bir metaya örnek olarak verilebilir. Öyle bir noktaya gelindi ki, birçok meta için artıdeğeri hesaplamak olanaksızlaştı, zaten bunların çoğunun içinde artıdeğer yok. SOYLEŞI GENCAY ŞAYLAN Saym Kutlu, Doğu Avrupa ülkelerinde sosyalist rejimin çökmesi bir ölçüde doğal karşılandı, rejimin İkinci Dünya Savaşı sonrasında Kızıl Ordu eliyle geldiği ve toplumun iç dinamiğinden kaynaklanmadığı ileri sürüldü. Bu görüşlere göre Sovyetler Birliği'nde durum farklı değerlendiriliyordu. Ekim Devrimi'ni yapmış, bütün dünyaya karşı iç savaşı kazanmış ve Nazizmi yenmiş rejimin oturduğu ileri sürülüyordu. Ancak Rusya'daki son seçimler ve Leningrad'ın adının St. Petersburg'a çevrilmesi ile ilgili halkoylaması tartışmaya yeni ve ilginç boyutlar kattı. Size göre devrimin sahibi sayılan Rus halkı 1917 ekimi öncesine mi dönmek istiyor? Değişim konusunda çok farkb şeyler söyleniyor, çok farklı değerlendirmeler yapılıyor; yaşanan değişime çok farklı bakış açıları ile yaklaşıhyor. Bence bizim, önce bakış açımızı netleştirmemiz gerekiyor. Dünyaya nereden bakıyoruz sorusunu açmalıyız sanıyorum. Acaba bir çağ değişimi mi yaşıyoruz? Bu sorunun yanıtını bulmak kolay, sık sık kullanılan bir kavram var: Kiiresel bakış. Ben de yaşanan değişimi kavrayabilmek için olayı küresel olarak ele almanın doğru olaca Hayır. Ben zaten demokrasiyi sınıfsal bir içerik ile tanımlayan yerden geliyorum ve bunun doğru olmadığını biliyorum. Elbet toplumda sınıflar var, ama sınıfların yanında başka kesimler, tabakalar da var. Artık çözüm yolu, dün olduğu gibi sınıf mücadelesinden geçmiyor. Sınıf mücadelesi varlığını hâlâ sürdürüyor, ama çözüm sınıf mücadelesinde bir sınıfın diğerini yenmesi ile sağlanamıyor. Ben, yeni demokrasinin her sınıftan çağdaşlaşmış insanlar eliyle gerçekleştirileceğine inanıyorum. Bu, çok köklü ve kapsamlı bir demokrasi anlayışıdır, Türkiye böyle bir demokrasi anlayışını hiç yaşamamıştır. Ali Gevgilili'nin çok sevdiğim bir sözü vardır, "Türkiye'de söylenenler hiçbir zaW^K^m Peki, gelişmiş toplumlardaki sosyal man söylenmesi gerekenler olmamıştır" diyor. formasyonlara bakarak metalarda artıdeğerin Türkiye'de topluma hiçbir zaman kendi soyokluğu belirleyici bir özellik olarak tanımla rununu çözme fırsatı verilmemiştir, hep devnabilir mi? let o işi yapmıştır, yapmaya kalkmıştır. Ben burada eğilimlerden söz ediyorum. Yani bir gelişme çizgisi ile ilgili saptamalar yapıyorum. Böyle bir eğilim acıkça ortada, ama henüz bütün topluma, bütün üretim sistemine egemen olmuş değil. Artıürüne el koyma, yani sömürü hâlâ devam ediyor. Artık üretim güçleri ile üretim ilişkileri çelişkisinden kaynaklanan ve bu çelişkiyi çözecek olan bir devrim öngörmesek bile ahlaki açıdan sömürüye karşı çıkmak gerekiyor. Çünkü hâlâ artıdeğere el konuluyor, dünya ölçeğinde GüneyKuzey ayrımı devam ediyor. ^K^^mEfendım, şimdi bir güncel soru sormak istiyorum. Ekonomi ile ilgili sözleriniz bir çağrışım yapmış bulunuyor. Bir TVprogramında 'bize en yakın parti ANAP'tır' demiştiniz. Bunu, sizin örneğin 24 Ocak Kararları'nı, özelleştirmeleri, dış ticaret liberasyonunu benimsediğiniz biçiminde yorumlayabilir miyiz? M M B Efendim, içinde yaşadığımız büyük değişim, genellikle teknolojik sıçramaya bağlı olarak açıklanıyor. Bu bakış ile Marksizm arasmda tam bir uyuşma var gibi gözüküyor, çünğını düşünüyorum, Bunun temelinde de Ekim kü Marksizmde de teknolojik değişimi belirDevrimi'nin olduğunu vurgulamak istiyorum. leyen dinamik üretim gücü, bağımsız değişken. Tfe'tHçlinde Ekim Devrimi bulunan bu küresel Bu nedenle teknoloji konusuna yaklaşımınızı bakış açısı, eski, dunyayı ikili ve monolitik gösormuştum. Şimdi şuau sormak istiyorum. ren bakış açısından farklı. Marksizm, aynı zamanda bir kuram, yani dünyayı değiştirmenin yanında, açıklamaya da kalt^^^MEfendim, tam anlayamadım. Hem iki kışıyor. Bu kuram halen ne halde? Örneğin kuli hem monolitik. Bu noktayı biraz açar ramın temel öncülerinden biri olan tarihsel memısınız? teryalizm konusunda ne düşünüyorsunuz? Şöyle demek istiyorum. Eskiden dünyaya kapitalizm ya da sosyalizm açısından bakıİırdı ve hangi açıdan bakılırsa sadece o görülürdü. Dünya bir bütün olarak ele alınmazdı. Tarihe baktığımızda, birbirinin antitezi olan iki devrimin aslında birbirlerini tamamladığını görüyoruz. Yani 1917 Ekim Devrimi 1789'u tamamlamaktadır. Yalnız bu iki devrimde de bir şey eksik kaldı. Ben buna kültür devrimi diyorum. Sosyalizmin, bütün iddialarına karşın bir kültür devrimi başardığını söylemek mümkün değil. Bugün bu gerçeği çok açık ve çıplak olarak görüyoruz. Küresel bakış açısı ile ele aldığımızda, kültür devriminin sadece sosyalizmin değil bütün dünyanın sorunu olduğunu görüyoruz. Bir bilimselteknolojik devrim yaşanmaktadır ve eğer bu bir kültür devrimi ile tamamlanmazsa dünyamız, insanlık büyük ve yeni acılarla karşı karşıya kalacaktır. Bana son derece ilginç geliyor. İnsanlar işsizliğe, yoksulluğa koşmazlar, koşmamahdırlar. İşte bu noktada kültür devriminin önemi bence çok açık hale gelmektedir. Marksizmin bir sistem olarak sözünü ettiğim yeni dünya görüşü açısından bütüncül bir eleştirisi yapılmadı, buna ihtiyaç var. Ben bir kalemde tarihsel materyalizmin yanlış olduğunu söyleyemiyorum, ama kafamda çok soru var. Tarihsel materyalizm içindeki determinizm ki bu özellikle Engels'te çok açıktır, çöktü. Engels, hem doğa hem toplum olaylanm tam bir determinist çizgide ele alıyordu, bunun bir yanılgı olduğu ortaya çıktı. Şimdi Marksizmin bütünsel olarak eleştirisi yapılmadığı için, şu tarafı doğrudur, bu tarafı yanlıştır demek yöntem olarak doğru, tutarlı bir yaklaşım olamaz. Sorun bir ölçüde bilim anlayışında yatıyor. 19. yüzyıl bilimine determinizm ve pozitivizm egemendi. Bilimselteknolojik devrim ile pozitivizm ve nedensellik sarsıldı; nedensellik bağı yerine olasılık teorisi geçerlik kazandı. Böyle bakınca, Marx'ın düşüncelerini doğru olanlar ve yanlış olanlar diye iki grupta ele almanın anlamlı olmayacağım düşünüyorum. Eğer dünün egemen bilim anlayışında yanhşlar varsa, bunun her alana sıçrayacağı kanısmdayım. Yaşadığımız çağa kadar tarihin belirleyici mekanizması zor kullanmaktı. Engels "tarihin ebesi zordur" der. Artık barış çağına girdik ve insanlık, tarihin değişim mekanizmasını zor kullanma olmaktan çıkardı. Şimdi değişimin mekanizması özgürlük oldu. 1944 Tokat doğumlu Haydar Kutlu, tstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ne devam etti. Bir taraftan da çeşitli işçi sendikalarında çalıştı. TÖS, Turizmlş ve DlSK'e bağlı BasınIş'te çeşitli yöneticilik görevleri üstlendi. 1974 yılında TKP'ye katıldı ve partide üyelikten başlaytp çeşitli düzeylerde yöneticilik yaptı. 1980 yılı içinde yurtdıştna gitti ve parti faaliyetlerini sürdürdü. 1983 yılında TKP Genel Sekreterliği'ne seçildi. TKP ile TlP'in birleşmesinden sonra oluşan TBKP'nin Genel Sekreterliği'ni yürütmeye başladı ve halen bu görevi sürdürmektedir. 1987 kasımında Nihat Sargın ile beraber Türkiye'ye dündü ve iki buçuk yıl tutuklu kaldı. Halen TBKP, Anayasa Mahkemesi tarafmdan yargılanmaktadır. I Determinizm konusunda ileri sürdükleriniz, sanıyorum, hemen hemen herkes tarafmdan paylaşılmaktadır. Saym Kutlu, yalnız doğa bilimleri ile toplum bilimleri arasında bir farklılık olması gerektiğini düşünüyorsunuz gibi bir izlenim edindim. Bu Marksizm açısından ilginç bir nokta. Siz bir ayrım üzerinde duruyor musunuz, böyle bir ayrımı nasıl temellendiriyorsunuz? Doğa bilimleri ile toplum bilimleri arasında bir yöntem farklılığı olmahdır diye düşünüyorum. Bana göre toplum, pozitivist yaklaşımın öngördüğü gibi görgül bir şey değil. Çünkü toplumun konusu insan, insan hem etken hem de edilgen. Doğa biliminde özne değiştiremez, ama insan toplumu değiştirmektedir; toplumun öznesi olan insan, toplumu her an, her dakika değiştirmektedir. Zaten böyle olmasaydı, tarihi anlamak ve anlatmak çok kolay olurdu. O halde toplum biliminde bir anlamlandırma söz konusu olmaktadır. Toplumla ilgili her düşünce ve teoriyi içine almayan bir bakış biçimine dayanmayan toplumbilim bence yetersiz kalacaktır. Bu nedenle farklı teorüeri içine alan bir toplumbilim ile toplumu anlamak mümkün olur diye düşünüyorum. H A Y D A R K U T L U Bu soru için teşekkür ederim. TV için yapılan söyleşi yayımlanmadan önce, Cumhuriyet gazetesi böyle bir haber yayımladı. Aslında o TV söyleşisinde bana 'ANAP'ı size en yaW^K^^mEğer artıdeğere el koymaktan kay kın parti olarak tarumlayabilir miyiz?' diye bir sorulmuştu ve ben 'hayır, naklanan bir sömürü hâlâ varsa ve Güney soru Kuzey ayrımı hâlâ geçerliğini koruyorsa ister tanımlayamazsınız' diye cevap vermiştim. Leninci, ister Bukharinci ya da LüksemburgDaha sonra ekonominin dışa açılması yöçu olsun, bir emperyalizm kavramı gündemdedir denebilir mi? Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz? Evet, tabii söz edilebilir. Emperyalizm yok olmadı, örneğin Amerika emperyalist hegemonya peşinde Ama acaba hâlâ emperyalizm çağında mı yaşıyoruz? Eğer artık tarihin ebesi zor kullanmaktır varsayımını geride bıraktığımızı düşünüyorsak emperyalizm çağının da geride. kaldığı doğrudur. Burada sosyalizm ile ilgili büyük değişmeyi konuşuyoruz. Eğer sosyalizmde böylesine bir değişim olmuşsa, her yerde değişim olmuş demektir. Emperyalizm çürüyen kapitalizmdir, ama bugünkü kapitalizme ki bence artık o da bilinen, klasik kapitalizmden çok farklı bir şeydir, çürümüş gözü ile bakmak mümkün müdür? Tabii bu, dünyanın gUllük gülistanlık olduğu anlamına gelmiyor. Emperyalist hegemonya kurma istekleri var, geçmişten gelen bir sürü sorun, çatışma varlığıru sürdürüyor, silahlı çatışmalar ortaya çıkabiliyor. Peki bunlar ne zaman son bulacak, ne zaman barış çağı tam anlamı ile yaşanacak. İşte bu nokta ile sözünü ettiğim kültür devriminin gerçekleşmesi arasında çok sıkı bir ilişki var diye düşünüyorum. Sayın Özal başbakan olduğu zaman, önce ekonomi sonra demokrasi derdi, ancak ekonomide belli dönüşümlerden sonra demokrasinin işleyeceğinden söz ederdi. Ben tabii Özal adına laf edemem, ama artık en azından bu konuda epey kuşkulu olduğu gözüküyor. Solun yaklaşımı da böyleydi. Bizim için de öncelik ekonomide, ekonomik dönüşümlerdeydi. Sosyal demokratların ana çizgisi de budur, önce sanayileşecek, ekonomik olanak sağlanacak sonra örneğin gelir dağılımı adaletli hale getirilecektir. Bu farklı siyasal yaklaşımlar kendi ekonomik programları için demokrasinin askıya alınabileceğini doğrudan ya da dolaylı olarak kabul de ederlerdi. Ama şimdi bütün bunlann anlamsız olduğu ortaya çıktı, örneğin gelir dağıhmının ancak demokrasi içinde düzelebileceği anlaşılmaya başlandı. Elbet toplumda sınıflar var, ama sınıfların yanında başka kesimler, tabakalar da var. Artık çözüm yolu dün olduğu gibi sınıf mücadelesinden geçmiyor. Sınıf mücadelesi varlığını hâlâ sürdürüyor, ama çözüm sımf mücadelesinde bir sınıfın diğerini yenmesi ile sağlanamıyor. Yeni demokrasi her sınıftan çağdaşlaşmış insanlarla gerçekleştirilecek. • I ^ ^ H Saym Genel Sekreter, Marksizmin bir kuram olarak oturduğu temel öncüllerden biri de artıdeğer. Acaba sözünü ettiğiniz deği WKRK^Efendim burada ilginç bir nokta günşim artıdeğer kuramını nasıl etkiledi, yoksa deme geliyor. Gelir dağılımı, eşitsizlik, ancak artıdeğer kuramı bir yanlışlıklar komedyası demokrasi ile çözülür dediğiniz zaman demokmıydı? rasiye sınıfsal bir anlam yüklüyorsunuz denebilir mi? Çünkü gelir dağılımı bozuk dediği Hayır, artıdeğer kuramları bir yanlışhkmiz zaman bireyler arası değil, toplumsal kesimler arası bir karşılaştırma yapıyoruz değil lar komedyası değildi. Hep aynı şeyleri söylümi? yorum, bir tarihsel dönemde geçerli olan ku nünden uygulamada değil, ama ilkede ANAP ile bir yakırdığımız olduğunu söylemiştim. Yani bu bir ilke sorunu idi ve ANAP'ın dışa açılma ile ilgili uygulamaları de bence kesinlikle kaü~ unmayacak, yarüış girişimlerdi. Aynca çok acık' ANAP, bana göre bir 12 Eylül partisiydi ve onu yakın bulmam söz konusu değildi. Bu olay, Türkiye'de tartışma kültürü ile ilgili sıkıntılarımızı da gösterdi. Biliyorsunuz, bize ANAP'h komünistler dendi. Elbet ben kimseden benim düşüncelerimi bilmesini isteyemem, kimsenin böyle bir zorunluluğu yok, ama eğer benim ile ilgili bir haber yazılacaksa haber kaynağı ben olmalıyım, benim görüşlerim olmalı. Bizler ANAP döneminde tutuklu kaldık, işkenceler gördük, nasıl ANAP'ı kendime en yakın parti görebilirim. Yalnız ben bir yalanlama girişiminde bulunmadım, çünkü böyle bir girişimin inandığım diyalog anlayışına zıt olacağını düşündüm. 24 Ocak Kararları'na ve uygulanan politikalara gelince Bunlara karşıyım. Özellikle bu ka^ rarların uygulama biçimine karşıyım. Bütün yükün işçi ve emekçilerin sırtına bindirilmesine karşıyım. Eğer kemer sıkılacaicsa bütün toplum kemer sıkmahdır. Ama 24 Ocak Kararları, 12 Eylül sermaye için bir cennet olmuştur. Şimdi sermaye o cennetin.o olağanüstü kârların sıkıntısını yaşamaya başlamıştır, çünkü gerekli teknolojik atıhm için tembel davrannnştır. Ben Türkiye'nin dışa açılmasına, dünya ile bütünleşmesine karşı değilim. Aksine dışa açümayı, Avrupa ile bütünleşmeyi zorunlu sayıyo^ rum. PLASTİKSANATLARDERNEĞl a+A 1. İSTANBUL SANAT FUARI AKBANK SANAT GALERILERI ALKENT ACTUEL ART A L M E L E K SANAT GALER1SI ARKEON SANAT GAİERISI ARTISAN SANAT GALERISI GALERI 8ARAZ BENADAM SANAT GALERrSI BİLİM SANAT GALERIS' GAIERI BM ÇANAKKALE SERAMIK SANAT GALERISJ DAOTADOST SANAT EVI 3ERIMOD KULTUR MERKEZI GARANT1 SANAT GALERISI GORBON SANAT GALERISI MAÇKA SANAT GALERISI GALERI MD Sevgili eşim, aile büyüğümüz, babamız TEŞEKKUR GALERI SANAT YAPIM SOVAX SANAT GALERISI TEM SANAT GALERISI TEMIZOCAK SANAT GALERISI TESVIKITE SANAT GALERISI TOBANK SANAT GALERISI URART SANAT GALERILERI VAKKO SANAT GALERILERI AKLADEMILILER ART i FRAME CENGIZ CIVA KARUM İÇ VE DIŞ TİCARET A S GALERI K.AŞ MAHIR NUMAN KIRTASIYE MEDYA DEKORATIf EV EŞYALARI ROTRING ÇI2IM GEREÇLERI SANAT ÇEVRESI SATIBAT A Ş TUALSAN EHDi ÖZKAN'ın cenazesine gelerek acımıza ortak olan, telefon ve telgrafla taziyetlerini bildiren, TEV 'na bağışta bulunan, çiçek gönderen akraba, dost ve arkadaşlarımıza en içten duygularla teşekkürlerimizi sunarız. ÖZKAN AİLESİ DENİZLİ 1. SULH HUKUK MAHKEMESİ DUYURU 1990. 11 Tereke İsmail ve Sümburden olma, 1946 doğumlu Anakız Baysoy 18.12.1989 gününde ölmüştür. Mirasçılan olarak belirlenen ve tüm araştırmalara rağmen adresleri belirlenemediği için duruşmalara gelmeleri sağlanamayan Portakal Baysoy, Celal Baysoy, Emin Baysoy, Suleyman Baysoy ve Sumbul Gezersoy'un 11.9.1991 güniı saat 9.30'da duruşma salonunda hazır olnıaları, aksi halde terekesi eşvasmın Hazıne'ye de\ir yolunda karar verilebileceğı ilanen duyurulur. P.6.1991 Basın: 30306 M'NE SANAT GALERISI MÜTLU SANAT ODASI GALERI N£K RAMKO SANAT MERKEZI 101 7 TEMMUZ/TÜYAP SERGİ SARAYI MUHASEBEBİLGİSAYAR Muhasebe ve Bilgısayar Konularında tecrübelı, ingılızce bılen Bayan ve Bay (Askerlıkle ilışkisıolmayan) elemanların özgeçmişleri ile P.K. 618 Karaköy adresıne muracaatları.. İLAN ANKARA 5. ASLİYE HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN 1990/170 es. Mahkememizden verilen 19.3.1991 tarih ve 1990/1701991/182 sayılı tazminat davasma ilişkin karan davacı Hazine vekili tarafmdan süresinde temyiz edilmiş olup, adresi meçhul olan ve halen Ahmet Çavuş Durağı Duman Sokak 24/10 Keçiören Ankara adresinde bulunan Hakan Eler'e tem>iz edildiği hususu ilanen tebliğ olunur. 24.5.1991 Basın: 30193 İSTANBUL 2. İFLAS MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN İFLASIN KALDIRILMASINA DAİR İLAN Dosya No: 1982/36 Eski 1990/4 Yeni L'FUK TİCARETTAHSİN DÖŞEMEN aleyhinde verilraış bulunan Is,t. Asliye 5. Ticaret Mahkemesi'nin 31.5.1982 günlu ve 1982/374 esas sayılı iflas kararının llKlnun 182. maddesine istinaden KALDIRILMASINA, tstanbul Asliye 5. Ticaret Mahkemesi'nin 6.6.1991 günlü ve 1991/525602 karar sayılı ilamı ile karar verildiği ve iflasın kaldırıldığı hususu llKlnun ilgili hükümleri gereğince tebliğ ve ilan olunur. 18.6.1991 Basın: 7755 Boğaziçi matcmatikçiden bütünlemelılere Ingilizce. matematik. tüm fen dersleri verilır. Bakırkoy Askerlik Şubesı'nden aldığım sağhk fiii ve kimlik kartımı kavbettim. Hukumsuzdur EVİMDE Kadm erkek gözetmeksizin yaşlılara itinayla bakıyorum Tel: 146 48 09 FATUA MCŞERREf EROĞl.OER 384 33 90 Sahibinden 89 model Şahin Tel.: 326 28 32
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle