18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
\23 TEMMUZ 1991 işkence uyarısı • İstanbul Haber Servisi İstanbul Tabip Odası Genel Sekreteri Nüvit Duraker, son günlerde dayak yemiş, işkence görmüş kişilerin polis gözetiminde muayene ve adli rapor almak için hastanelere getirildiklerini beürterek doktorlara 'işkence' uyarısında bulundu. Duraker, dün yaptığı yazılı açıklamada, rapor için getirilen işkence görmüş kişilere eşlik eden polislerin, hekimlerin hastayı yalmz görme hakkına saygı göstermediklerini kaydederek bu durumu "son günlerde işkencelerin artması" olarak yonımladıklannı ifade etti. Nüvit Duraker, şöyle dedi: "İnsan sağhğına ve kişiliğine yönelik bu tur uygulamaları şiddetle kınıyor, tüm üyelerimizin dayak yemiş, işkence görmüş kişileri mutlaka yalnız başına muayene etmelerini ve tüm fizik, laboratuvar bulgulannı raporlarında belirtmelerini istiyoruz." HABERLER % KüRULTAYA DOĞRUSHPSON4 GÜN CUMHURİYET/5 DİKİLİ (Cumhuriyet) SHP Genel Başkanı Erdal İnönü, Yeni Sol'a yönelik eleştirilerini Deniz Baykal'ın bugüne dek genel başkanlığa aday olduğunu açıklamaması üzerinde yoğunlaştırdı. İnönu, "Yanşa katılmadan sontıca vartnak isteyenler, yann iktidar hedefine nasıl varacaklar? iktidar mücadelesi böyle el altından olmaz. Demokrasilerde mücadele açık olur" dedi. SHP lideri, Baykal ve yandaşlarına "Eğer ortaya çıkmazsanız, parti o zaman kanşır" diye seslendi. Iııöııü: Iktidar mücadelesi gizli olmaz o ............ Dikili Festivali'ne katılmak üzere İzmir'e gelen İnönü, festivalden sonra düzenlediği basın toplantısında gazetecilerin çeşitli konulara yönelik sorulannı yanıtladı. Konuşmasında ağırlıklı olarak parti içi mücadeleye değinen İnönü, bir soru üzerine şu görüşleri dile getirdi: "Mantıklı düşünürseniz olayı anlamaya imkân yok. Bir genel başkanlık yarışı var. Yarışa kaUlanlan destekleyenler var. Mevcut genel başkan var. Bir başka aday var. Onlan destekkyen var, taraftar toplamaya çalışıyoriar. Mevcut genel başkanın parti>i iktidara getiremeyecegini iddia ediyorlar. Buna bir şe> daha ekiemek lazım. O adayın aday olduğunu söylemesi. Eğer onu söylemezse gayet garip bir şey olacak. Kurultaya gelen insanlar mevcut genel başkanı istemeyen bir gnıpla karşılaşacak, ama ne yapacaklannı bilemeyecekler. Bu, kunıltayı bir çıkmaza götiirür." Yeni Sol'un tavrını, "Bu iş oyun değil" diye eleştiren İnönii, "Bunun bir yarış oldugu açık, ama Sayın Baykal ortada yok veya açıkça yok. Böyle bir davranışın anlaşılmasına imkân yoktur" diye konuştu. Yanşa katılmadac sonuca varmanın imkânsız olduğunu belirten İnönü, iktidara varmanın parti içinde değil başka partilerîe mücadele etmekle mürnkün olduğunu söyledi. İnönü şöyle konuştu: "Çıkacaksınız ortaya, ben iktidara geleceğim, bana oy verin diyeceksiniz. Bizim taraf tarlanmız iktidara gelecek, ama nasıl gelecek belli değil. Böyle şey olmaz. Bu şekilde ne parti içinde ne de ülkede iktidar olunur. Ben bu davranışlan anlamıyorum. Kimseye kızgınlıkla da söylemiyorum. Ama basit aklımla da bunları anlamıyorum. Yanşa girmeden yanşı kazanmak istiyorsanız olmaz. O zaman insanİarı boş yere telaşa diişiirmiiş, boş yere huzursuzluk yaratmış olursunuz. Mevcudu beğenmiyorsanız daha iyisini yapacak ortaya çıksın. Ortaya çıkmadan ben sizi beğenmiyorum demek olmaz." "Parti hep böyle huzursuz biçimde mi gidecek" diye soran inönü, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bunlar boş şeylerdir. Partide bir genel başkanlık yarışı oldugu meydanda. İkinci bir genel merkez var. Bir partiye iki genel merkez çoktur. Biz bu çokluğa tahammül ettik. Çünkii bir olağan kurultay vardı. Bu genel merkezin görevi, herhalde gerçek genel merkeze gelmektir. Yoksa bir parti iki genel merkezle yürümez." Parti içi çekişmenin ve genel başkanlık yarışının kurultay sonrasında biteceğini öne süren İnönu, partililere dönük olarak da şu mesajı verdi: BiR GÖRÜŞ İNÖNÜ CEPHESINDEN Başkanlık tartışması kurultayda bitmeli TURAN KARAKAŞ SHP tzmir İl Başkanı Lurultaya giderken amaçlanan "uyum ve üretkenliktir." Bu amaca yararı olmayan ozu ve amacı farklı olan talepler yeni sorunlar yaratacaktır. Uyumdan anladığımız her şeye 'evet' demek değildir. Uyum birlikte üretebilmenin onamı ve koşullarıdır. Üretken insanların birlikteliğidir. Uzlaşma çağrıları uyum ve üretkenlik amacına uygun mudur? Uzlaşma çağrıları, "Bir kendime yer edeyim gör sana neler edeyim" sözünü çağrıştırmaktadır. Bir yandan uzlaşma bir yandan "genel başkanlık olmaz" diye ilan etmenin anlamı nedir? Uzlaşma partililerimizin ozlediği, sevdiği bir sözcüktür. Söyleyeni şirin gösterir. ANAP Uçe binası yakıldı • SAMANDAG (AA) Hatay'a bağlı Samandağ'da, ANAP ilçe örgütü bürosu önceki gece kimliği henüz belirlenemeyen kişi veya kişilerce yakıldı. Alınan bilgiye göre önceki gece geç saatlerde ilçe örgütünün bulunduğu belediye iş hanına giren kimliği belirsiz kişi veya kişiler, büronun camını kırarak içeriye benzin döküp ateşe verdiler. İtfaiye ekiplerinin müdahalesi sonucu yangın, binanın diğer bölümlerine sıçramadan söndürüldü. Yangında, içerideki evrak ve eşyanm büyük bölümü hasar gördü. K zaferi ile mı ılkelerin zaferi ile mi? En baş sorun da bu kapsamda genel başkanlık sorunu olarak getirilmektedir. Sayın İnönü gidecek Sayın Baykal gelecek bütün sorunlar çözülecek. Bütün mesele İnönü, tek hedef inönü. Tek yol İnönü'nun çekilmesi, kendilerinin gelmesi. Bu seçeneğin neresinde uzlaşma var? Yaşanan sorunların nedeni İnönü mudur? Sayın Baykal gelince her şey halledilmiş olacak mı? Her şeyden Sayın İnönü'yü sorumlu tutmak doğru mudur? 12 Eylül Anayasası'na dayalı olarak çıkanlan Siyasi Partiler Yasası'nın hiç mi günahı yok? Çarpık seçim yasasının hiç mi günahı yok? Siyasetin üzerinden silindir gibi geçen her şeyi yamultan yozlaştıran, çarpıtan 12 Eylül rejiminin hiç mi kabahati yok? Partiyi değil de kendileri SHP'den istifa •ZONGULDAK (Cumhuriyet) Zonguldak'ın Ormanlı Belediye Başkanı Fikri Turan, SHP'den istifa etti. Ormanlı Belediye Başkanı Fikri Turan istifasını SHP İl Başkanhğı, SHP Ereğli İlçe Başkanhğı ve SHP ,Genel Merkezi'ne ayrı ayrı telgraf çekerek bildirdi. Zonguldak Belediye .Başkanı Yüksel Aytaç'ın ardından Fikri Turan'ın da SHP'den istifa etmesi Zonguldak SHP il örgütünde kanşıkhğa neden oldu. Yaşanan sorunların nedeni İnönü müdür? Baykal gelince her şey halledilmiş mi olacak? Her şeyden İnönü'yü sorumlu tutmak doğru mudur? Çarpık seçim yasasının hiç mi günahı yok? Ama nasıl bir uzlaşma? Böyle bir uzlaşma tam bir uzlaşmadır. Kavgayı gerginliği kışkırtmadır. Böyle bir uzlaşmanın partiye bir yararı olmaz. Partinin ihtiyacı olan üretkenlik için uyumdur. İçten dayanışmadır. Amaç yeni koşulları, yeni sorunları anlamak daha mutlu bir Türkiye için iktidar olmaktır. Nasıl bir örgütlenme yapısı, nasıl bir üyelik sistemi, hangi projeler partiyi iktidara götürür orada da başanlı kılar? Soyutta kalan yeni solun bu anlamda somut bir önerisi bulunmamaktadır. İç mücadelenin dozunun fazlalığı ve istenen düzeyde üretkenliğin olmayışı iki temel sorundur. Bu sorunları hangi mantıkla hangi yaklaşımla çözebiliriz? Çözüm 'benim' diyerek mi, çozum 'düşünce ve ilkelerdir' diyerek mi? Kişilerin ni bir yerlere taşımaya çalışanlann, para babalannın güçlu iletişim araçlarında partiyi yerden yere vuran tahrip edenlerin hiç mi kabahati yok? Yüreklice 'eğriye eğri doğruya doğru' demenin zamanı gelmiştir? Çözüm kurultaydadır. Bu kurultay öyle sonuçlanmalıdır ki hiç kimse "İnönü şu kadar yüzde ile yıprandı" diyememelidir. Hiç kimse parti içinde parti olmaya çalışmamalıdır. Hiç kimse kendi partisini tahribe kalkışamamahdır. Bu kurultayda genel başkanlık tartışması bitmelidir. Partiyi iktidara taşıyabilecek yenileşmeyi gerçekten içine sindirebilecek üretken bir parti meclisi seçilmelidir. Partinin de halkın da çıkarı buradadır. Vtft V l » Ylü k n l f i v m ı ' S H P Genel Başkanı Erdal İnönü dün Zeytinburnu ilçe ıpmuiunun MJM Marmara " * * " " * * " I W * « , 7 " " • Restoran'da düzenlediği "Dayanışma ve Dostluk" gecesine katıldı. İzmirden uçakla tstanbul'a gelen ve birkaç saatliğine toplantıya katılan İnönu'nün hayli neşeli olduğv görüldü. Salonda bulunanlara bir konuşma yapan tnönü, ad vermeden Deniz Baykal'ı tekrar adaylığa davet etti. Baykal'ın tstanbul turunu ve il merkezini ziyaretini tl Başkanı Kamer Gök'ten oğrendiğini belirten İnonü, bir partilinin Baykal için "Aday olsun cesareti varsa" diye bağırması üzerine " H a ha ha ha kolay mı, kolay m ı ? " diyerek uzun sure güldü. (Fotoğraf: Suat Kozluklu) "Partililerimiz üzulmesinler, kaygı duymasınlar, partinin kunıltaydan sonra bölünecegi de duşunülmesin. Partide demokrasi varsa yarış da olur. Yanş var diye kavga olacak korkusuyla anlaşalım denemez. Nasıl anlaşılacak? Siz çekilin. biz seçilelim. Bu, anlaşma değil. Bu, "Siz yarıştan çekilin, biz yanşa girmeden hedefe varalım' demektir. Ancak bununla uğraşmayı anlayamıyorum. Bunu partililere saygısızlık olarak adlandırryorum. Genel b»şkanlıgı elde etmek için ortaya çıkmak gerekir. Eğer ortaya çıkmazsanız parti o zaman kanşır. Bu kuruitayın sonunda partide hâlâ genel başkanlık mücadelesi varsa, o zaman kamuoyu bize elbette kızacaktır." Olağan kurultaydan sonra yeni bir genel başkanlık yarışının iki ya da üç sene sonra gündeme gelebileceğini belirten inönü, bu süre içerisinde her gün genel başkanlık yarışının sürdürülemeyeceğini söyledi. inönü, Yeni Sol'u eleştirirken genel başkanlık yarışını il başkanlan ve belediye başkanları düzeyinde sürekli gündemde tuttuklannı, bunun kurultaydan sonra devam etmesi halinde partinin bütün öniemleri alacağını belirtti. İnönü, "Öyle olmazsa partinin varüğı ortadan kalkar. Partinin varlığı particilik oynamak değil. Partinin amacı, iktidara getmek. Bu da genel başkanı genel merkezi belli butun partililerin onlan dinlediği, saygı göstardigi bir ortamda, bir havada gercekleştirilebilir. Kurultay bir sonuç alacak ve buna herkes uyacak" dedi. İnönü, aday olmak konusunda Baykal'ı zorladığına ilişkin bir soruya da şu karşıüğı verdi: "Ben kimseyi aday olması için zorlayamam. Hiçbir şekilde baskıcı bir insan değilim. İsteyen aday olur, istemeyen olmaz. Benim beklediğim, kurultaydan sonra partinin duzlüğe çıkmasıdır." NöTLAR inönü, yanş için Baykal'ı anyor Yakında, seçimlerde bütün bu iktidan süpüriıp SHP iküdannı kuracagız. Konuşması bittikten sonra Dikili belediye binasına giriyor İnönü; basın toplantısı yapacak. Belediye Başkanı Osman Özgüven'in odasına girdiğinde gazetecilerin ilk sorusu, elbette "parti içi durum'a ilişkin oluyor. Bir anda konu değişiyor. ANAP iktidarına yönelik eleştirilerin, SHP iktidarına yönelik umudun yerini, SHP içindeki kavga alıyor. Dün Dikili'de yaşanan bu görüntü bile SHP'nin içinde bulunduğu zor durumu anlatmaya yeterli. Toprağa verilen elektrik gibi bir enerjinin ne denli boşa harcandığını görüyor insan. İnönü, yaşanan durumu anJatmak için hayali bir diyalog geliştirmiş. Bir yanda Baykal yanlıları var, diğer yanda kamuoyu. Kendi sorup kendi yanıtlıyor: Siz ne istiyorsunuz? İktidar olmak istiyoruz. İktidar olmak için partinize bir çekidüzen vermelisiniz. Vereceğiz, ama biz bu genel başkanı beğenmiyoruz. O zaman bu genel başkanı değiştirin. Değiştireceğiz, ama başka aday yok. O zaman şimdiki genel başkanı destekleyin. Hayır, desteklemeyiz. O zaman siz ne yapmak istiyorsunuz? Bu hayali diyaloğun sonunu İnönü, "İşte, ben bu sorunun yanıünı veremem" diye bağlıyor. İnönu'nün, parti içine ilişkin değerlendirme yaparken genel başkanlık yarışı nedeniyle SHP'nin kamuoyunun gözünde yıpranmasından endişe duyduğu da çıkıyor ortaya. SHP'nin yitirdiği itibannı yeniden kazanması için İnönü'ye göre tek koşul, kurultay sonrasında genel başkanlık yarışının bitmesi. İnönu konuşurken "Hep böyle uyumsuzluk içinde mi gidecek bu parti" diye soruyor. SHP lideri "Yeni SoP'u eleştirirken "Bir yanş olduğu açık, ama Sayın Deniz Baykal ortada yok", "Bugün yanşa katılmadan sonuca varmak isteyenler, iktidara nasıl varacaklar?", "Boş yere insanlan t c laşa düşürüyorsunuz" tümcelerini kullanıyor. Sonra da geleceğe dönük endişesini dile getiriyor: Bu kurultaydan sonra hâlâ genel başkanlık yartşı olursa kamuoyu bize kızacaktır. SHP önemli bir süreçten geçiyor. Bir yıl içinde iki kez yaşanan genel başkanlık yanşı... Parti genel merkezine dönük ağır eleştiriler... Bir yıla yakm suredir eleştiri yağmuru altında kalan bir genel başkan... Parti içinde birbirine karşı bilenmiş iki taraf... Ve tam ortadan ikiye ayrılmış bir parti görüntüsü... Bakalım, bu kurultaydan teke indirgenmiş bir parti olarak çıkabilecek mi SHP? Kamuoyunun gözünde yitirdiği itibannı yeniden kazananabilecek mi? CELAL BAŞLANGIÇ DİKİLİ Ege'nin laciverti, kıyınm sarı sıcağıyla buluşmuş. Dikili'nin caddeleri tıklım tıklım. Kadını erkeği, genci yaşlısıyla festivalin "Banş ve dostluk yürüyüşü" başlıyor. En önde İnönü var. Gençlerin ellerinde pankartlar... Yürüyüş "tnönü adımlan"yla bir anda bitiveriyor. Gençler "Devlet teröriine son" diye bağırıyor; memur sendikaları "toplusözleşme ve grev istemleri"ni dile getiriyor attıkları sloganlarda. İnönü, öğle sıcağında kürsüye çıkıyor. Festivalin başladığı alan kalabalık. Gençler, demokratik istemlerinin yazılı olduğu pankartları daha bir yukarı kaldırıyorlar. İnönu'nün "Türkiye'de demokrasinin gelişmesini istemeyenler vardır ve onlar iktidardadır", "SHP iktidan tam demokrasiyi kuracak. İşkenceyi, baskılan Türkiye'den çıkaracağız" yolundaki sözlerini alkışlıyor dinleyenler. Bir de "umut" veriyor SHP lideri: Meclis'in saygınlıgı • ANKARA (ANKA) Sosyalist Birlik Partisi (SBP) İçel Milletvekili Ekin Dikmen, Diyarbakır'da dövülen HEP milletvekilleri konusunu Meclis gündemine getirerek Başbakan Mesut Yılmaz'a, "Milletvekillerinin saygınlığını korumak için ne gibi tedbirler almayı düşünüyorsunuz" diye sordu. Dikmen, önergesinde şu sorulara da yer verdi: "Milletvekillerinin emniyet güçlerince dövülmesi olayı karşısında ne düşünüyorsunuz, TBMM ve milletvekillerinin onurlannı kırıcı davranış olarak kabul ediyor musunuz? Son olaylarla ilgili TBMM'yi toplantıya çağırmayı düşünüyor musunuz? Olayın çok önemli ve acil olması nedeniyle bugünlerde toplayacak mısınız? Olaylarla ilgili hem genel görüşme ve hem de Meclis araştırması taleplerine nasıl bakıyorsunuz?" Varuı:Tekiıı tleri DOunen SHP'nin kurucu GenelBaşkanı Aydın Güven Gürkan,Cumhuriyel'in sorulannı yanıtladı Gürkan: Uzlaşmadan sorunları çözemeyiz birbirimizi anlamak, birbirimizden etkilenmek, birbirimizi düzeltmek, birbirimizin ihtiyac.m karşılamak ve nihayet bir düşünce, görüş ve tavır çevresinde birlikte olabilmeyi becermek demektir. Bunu beceremediğimiz için de toplumsal yaşamımız da parti yaşamımız da çoğulcu bir bütünlük içinde değil, bir parçalanmışlık içinde geçiyor. Parti içinde uzunca bir süredir yaşayageldiklerimiz, eğer bizi çoğulculuk içinde uzlaşma mantığına yaklaştınrsa, bunu Türkiye demokrasisi için de parti demokrasisi için de çok önemli bir kazanç sayanm. Hatta bunu Türkiye'nin de partinin de yolunu açan bir büyük 'iç devrim', bir 'büyülü dönüşüm' öneminde görürüm. Genel başkanlığa birden çok adayın çıkmasına niçin olumsuz yaklaşıyorsunuz ve bunu niçin olağan demokratik bir yanşma olarak görmüyorsunuz? Niçin ısrarla bunun yerine bir uzlaşma öneriyorsunuz? GÜRKAN Genel başkanlığa bir aday da çıkar, beş aday da... Ben buna ilke olarak bir şey demiyorum. Bence önemli olan şudur: Bir genel seçime büyük bir olasılıkla birkaç ay kala bize yarar getirmeyeceği açık olan bir genel başkanlık tartışması açılmasını önleyebilecek ve bunu gereksiz kılabilecek bir uzlaşma ortamı sağlayabildik mi, sağlayabiliyor muyuz? Bunu içtenlikle dened'k mi, deniyor muyuz? Bunun olması için sorumlulukla çaba harcadık mı, harcıyor muyuz? Sorun aynca şudur: Ayrı ayrı her birimiz partimizin birçok noktada yenilenmesi gerektiğini kabul etmemize karşın uzlaşmalarımızı ve birlikteliğimizi sağlayarak partiyi yenileştirme işine girebildik mi, girebiliyor muyuz? Yoksa her birimiz koşemizde kendi kendimize bir şey söylemekle mi yetindik, yetiniyoruz? Bence, partimizi 'parçalı' gibi gösteren olgu, aday ya da adaylarm çıkması değildir. Asıl sorun, bizim kendi içimizde diyalog kurmada ve uzlaşmalar sağlamada yeterlilik gosteremememizdir. Ortak ihtiyaçlarımızı bile ortak bir biçimde gideremiyoruz. Bu anlayışı aşamazsak, partiyi hiçbir güç, hiçbir seçim ve hiçbir kurultay bütünleştiremez. parti meclisinde yan yana oturtmanın kimseye bir yararı yoktur. Önce bu 'zihni uzlaşmayı' kurmak çabası içinde olmalıyız. Bu zihni uzlaşmaya önderlik yapma görevi, hakkı ve sorumluluğu da sayın genel başkana aittir. Tabii bir büyük uzlaşma, gerçekten isteniyorsa, genel başkanın çekiünesi gerektiği yolundaki söylem de bir an önce unutulmaya bırakılmalıdır. Ancak genel başkan da unutmamandır ki küçümsenemez bir kitleselliğe ulaşmış bir muhalefet hareşüncesi bir ittifak kurmanın aksine, bir paylaşım düzenlemesi değildir. Hiçbir yetki, yer, mevkii ve çıkar paylaşılmadan da uzlaşılabilinir. Önemli olan birlik duygusunun gelişmesi, birlikte düşünme, birlikte çözüm arama ve birlikte karar alma arzusunun pekiştirilmesidir. Bence partide var olan bütün sıkıntılar, topluma 'katılım' vaat eden SHP'nin kendisinin, kendi içinde hiçbir biçimde katılım ilkesini uygulamamasıdır. Partimizde gücü ele geçirenin ilk ni ve noksanlıklarını gidermek, diğer yandan da guven, dayamşma ve coşku içinde seçime ve iktidara yürümektir. Eğer bunu beceremiyorsak, bugün var olan sorunlan askıda tutmanın ve bulanıklığı, belirsizliği ve sorunsallığı sürdürmenin hiç kimseye getireceği bir yarar yoktur. O zaman çok açık ve net bir biçimde kurultayın hakemliğini istemekten kaçınılmamalıdır. İstenirse, parti içi diyalog ve uzlaşma pekâlâ kurultaydan sonra da sağlanabilir. Yeter ki biz parti olarak, diyalog kurma, uzlaşmalar sağlama konusunda noksanlı olduğumuzu kabullenelim ve bunu giderme karannı verelim. Genel merkez, partinin iktidara doğru yürüdüğunü, Baykal ve arkadstşlan ise partinin ükandığım ve başansız olduğunu söylüyorlar. Sizce bu tanılardan hangisi doğru? GÜRKAN Ben olaya şöyle bakıyorum: Yüzde 1 oy fazla alırsamz, birinci parti ve iktidar olursunuz; yüzde 1 eksik alırsanız, belki hiçbir şey olmayabilirsiniz. Sorun şudur: İçtenlikle sağlanabilecek bir uzlaşma, bizim daha fazla oy almamıza yardım mı eder, zarar mı verir? Yardım ederse, niçin yapmıyoruz? Ya da en azından niçin içtenlikle denemiyoruz? Benim ısrarla yanıt aradığım soru budur. Kaldı ki iktidara gelmek kadar ve belki ondan da çok, iktidara geldiğimizde ülkenin kimi çok önemli sorunlarını çözebilmeyi de önemsememiz gerektiğini düşünuyorum. Bu konuda bir kuşkunuz mu var? GÜRKAN Sanıyorum, yerel yönetimlerdeki iktidar deneyimimiz bize iktidara gehneyi önemsediğimiz kadar; iktidara hazırlıklı olmayı da önemseme HEP'in büdirisi • ANKARA (AA) HEP Parti Meclisi bildirisinde, Anti Terör Yasası ile düşünce suçunun kaldırılmadığı, tam tersine düşüncenin terör suçuna dönüştürüldüğü ve devlet terörünün yasalaştınldığı one sürüldü. Hafta sonunda il başkanlanmn da katılımıyla toplanan parti meclisinin bugün açıklanan bildirisinde, Türkiye'nin Anti Terör Yasası ile birlikte yeni ve baskıcı bir döneme girdiği, düşünce suçunun kaldınlmadığı tam tersine düşüncenin terör suçuna dönüştürüldüğü ve devlet terörünün yasalaştınldığı savunuldu. Bildiride, "Yasanın ilk uygulamaları, yargılamadan katlet mantığını açık bir biçimde sergilemiştir. Güvenlik güçleri, bombalı saldınlann ve cinayetlerin faillerini bulamazken rahatlıkla yakalayabilecekleri ve yargının karşısma çıkarabilecekleri onlarca kişiyi açık bir biçimde katletmiştir" denildi. ANKARA (Cumburiyet Bürosu) SHP'nin kurucu Genel Başkanı Aydın Güven Gürkan, SHP'nin uzlaşmayı öğrenmesi gerektiğini vurgularken Yeni Sol'un lideri Deniz Baykal'ı kastederek "Sorunları askıda tutmanın yaran yok. O zaman kurultayın hakemliğini istemekten de kaçınılmamah" dedi. Gürkan, Cumhuriyet'in sorulannı şöyle yanıtladı: " Parti içi uzlaşmanın gereginden ilk kez siz söz ettiniz. Bununla neyi amaçlıyorsunuz ve bu sağlanabilir mi? GÜRKAN ' P a r t i içi uzlaşma' duşüncemle ben, ülkemizde sıkça söylenen ve bu nedenle de önemli ölçüde aşınmış bulunan klasik 'biıükbütünlük' söylevciliği yapmıyorum. Kanımca, demokrasinin özü, çok geniş bir çoğudcuJuk ve farklılık yelpazesi içinde uzlaşmalar sağlayabilmektir. Bence toplum yaşamımızda da parti yasamımızda da bugüne değin daha çok 'kutuplaşma' ve cepheleşme' mantığıyla birbirimize yaklaştık. Bu nedenle de pek çok ülke ve parti sorununa çözüm oluşturamadık. Ülkemiz de partimiz de ne yazık ki sorunlanna kilitlenip kalıyor ve bunlan aşabilecek düşün ve tavır esnekliğini bir türlü gösteremiyor. SHP'de 'uzlaşma' arzusunun noksanlığından söz ediyorsunuz. Ama bir araya gelemeyecek birçok unsur da zaman zaman özellikle kongrelerde ittifaklar kunıyorlar. Bunlar, bir uzlaşma arzusunun belirtileri sayılamaz mı? GÜRKAN Kesinlikle hayır. Kimi parti içi iktidar odaklarına ulaşabilmek için yapılan ittifakların uzlaşma mantığıyla bir ilgisi yoktur. Uzlaşma, birbirimizle diyalog kurmak, birbirimize hoşgörüyle bakmak, Gürkan'dan Baykal'a: "Sorunlan askıda tutmanın yaran yok. O zaman kurultayın hakemliğini istemekten de kaçınmamalı" SHP kendi içinde katılım ilkesi uygulamıyor. Gücü eline geçirenin ilk yaptığı iş, başkalarının dışlanması. Onlardan paylaşım ve ortaklaşahk hakkımn esirgenmesi oluyor. Uzlaşmadan amacınız Sayın İnönu'nün başkanlığında oluşacak bir karma parti meclisi mi? GÜRKAN Hayır, bu değil. Keşke sorun bu denli basit olsaydı. Bu tür karma parti meclisleri çok denendi. Eğer önce. bir 'zihni uzlaşma' sağlanamamışsa, yani insanlar partinin kimi eksikliklerine ortak tanı koyarak, bunlan gidermek ve partiyi iktidar erginliğine ulaştırmak için ortak karara varamamışlarsa, birbirleriyle uzlaşmamış 'Ali'leri ve 'Veli'leri bir keti, yalnızca bir kişi ya da ekibin mevkii ve makam hırsıyla açıklanamaz. Açık ya da örtulu bir biçimde var olan muhalefet hareketini doğuran nedenleri ve bunun ardında yatan ihtiyaçları genel başkan kim olursa olsun, biz parti olarak kavramak ve elden geldiğince gidermek zorundayız. Asıl sorun budur. Peki sözünü ettiğiniz uzlaşmanın kafanızda oluşmuş net bir şekillenmesi var mı? Varsa nedir bu? GÜRKAN Uzlaşma düyaptığı iş, o gücü, başkalarının 'dışlanması' ve onlardan 'paylaşım' ve 'ortaklaşahk' hakkımn esirgenmesi için kullanmak oluyor. Bunu aşmak gereklidir. Bunun yerine gruplann tümüne üçbeş parti meclisi sandalyesi sunmak, sorunu çözmek değil, sorunu örtmektir. Sayın Baykal kurultayda aday olmazsa, sizce sorun aşılmış şayılır mı? GÜRKAN Bence parti olarak birinci tercihimiz, içtenlikli bir uzlaşma sağlayarak, bir yandan partimizin eksiklikleri miz gerektiğini gösterdi. Yerel iktidarımızın başka partilerin yerel iktidarlanndan daha az başarılı olduğunu söylemeyi haksızlık sayarım ama; özlediğimiz ve düşlediğimiz büyük iyileşmeleri, yenileşmeleri ve dönüşümleri gerçekleştiremediğimizi de kabullenmek zorundayız. Türkiye'nin sözünü ettiğiniz çok önemli sorunlan nedir? GÜRKAN Yalnızca birkaçına değineyim, örneğin bir 'Kürt sonınunu' olağanüstü yüksek düzeyde bir parti içi dayanışma ve bütünleşme sağlamadan çözebileceğimize inanmıyorum. Demokratik denetimin adamakıllı dışına r ıktığı kaygısım taşıdığrm devletin saydamlaştınlmasının ve demokratik denetim altına alınmasının büyük bir parti dayanışmasını zonınlu kıldığını düşünüyorum. Destabüizasyon odaklanrun kurutulmasuıı hiç de öyle kolay bir iş saymıyorum. Ayrıca, Türkiye'nin birdenbire bir büyük istikrarsızhk coğrafyasmın merkezine düştüğünü ve Türkiye'nin bu istikrarsızlıklardan kendisini korumasuıın büyük çabalar ve dayanışmalar gerektirdiğini görüyorum. Sovyetler'deki, Balkanlar'daki ve Ortadoğu'daki büyük istikrarsızlık, Türkiye için yaşamsal önemde gibi gözükmektedir. Çevremizde İslami radikaüzmin gerilediğine ilişkin hiçbir belirti yoktur. Terör karşısmdaki yetmezliğimiz, ürküntü verici boyutlardadır. ATTürkiye ilişkileri giderek Türkiye'yi bir kopuşa itecek olumsuzluklar içermektedir. Ben kişisel olarak Türkiye'de 'Latin Amerika' sendromlarının arttığını görüyorum ve bundan tarifsiz kederler duyuyorum. Tüm bunlara karşı elimizdeki en büyük savunma silahımn bütünleşme oiduğuna inamyorum.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle