22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
17 TEMMUZ 1991 Açlık grevi sona erdi • GAZİANTEP (Cumhuriyet Güney tlleri Börosu) Güneydoğu'daki son gelişmeleri kmamak amacıyla açlık grevine başlayan Gaziantep özel Tip Cezaevi'ndeki Devrimci Sol davası tutuklulan dün akşam eyleme son verdiler. Tutuklular önceki sabah "devlet terörünü protesto" amacıyla iki günlük açlık grevine başladıklarını açıklamışlardı. Gaziantep Cumhuriyet Savcısı Ihsan Kartal, eyleme 100 kadar tutuklunun katıldığım bildirdi. öte yandan HEP Diyrabakır ll Başkanı Vedat Aydm'ın cenaze töreninde çıkan olaylarda yaralanan ve dün Adana'ya gelen HEP ll Başkanı Kemal Okutan, "Mületvekillerinin ve parti genel başkanının can güvenliğinin olmadığı bir Ulkede kimin can güvenliği var? Son cinayetler 12 Eylül öncesi cinayetleri andırmıyor mu, askeri darbenin hazırlıkları mı yapıhyor" diye sordu. HABERLER CUMHURİYET/5 YAZIYOR SHP'de herkes sıkıııtıl ı Kurultay'a 10 gün kala taraflar arasındaki söz düellosu suçlamaya dönüştü ÜMÎT ASLANBAY ANKARA SHP'de olağan kurultaya 10 gün kala, taraflar arası polemik savaşı, suçlamaya dönüştü. Genel Başkan Erdal İnönii'nün "Yapay uziaşma çağnlan partiyi parçalar, sıkıntı içindeler. Değil 6 saat, 12 saat toplansalar böyle sıkıntıyı aşamazlar. 'Genel başkan çekilsin' diyoriar. Genel başkan adaylannı açıklamıyoriar. Sıkıntı var ama, başka yerde" yolundaki sözlerini İsmail Cem yanıtlarken "İnönü yönetimi iflas etti. Suçu parti içi muhalefete atıyor" dedi. Parti içindeki kanatların hepsinin denge arayışlan ve kurultaya yönelik taktikler açısından sıkıntılı oldukları gözleniyor. Yeni Sol, bu kez silahlarını İnönü ile birlikte Topuz'a da yöneltirken İnönü, gazetecilerin sorusu üzerine özetle şu görüşlere yer verdi: "ABD biiyük bir giiç. Benim çocukiuğumda İngiliz İntelijensiyası' vardı. Şimdi ise 'CIA'dan bahsediliyor. Biiyük devletlerin ellerinde çok olanaklar var. Kendilerine yakın olan hiikümetlere, güçlere destek olduklan büiniyor. Bilinen bir kural vardır: Bir şey mümkiinse yapıhr... Biiyiik giiçler diğer iilkeierin iç politikalarına kanşıyorlar. Ama mesele iyi ilişkileri yiirütebilmektir. tki ülkenin karşılıklı çıkarlan bunu gerektiriyor. Örneğin biz savaşa karşıyız. Ama başka özel çıkarlan olur. Böyle farklılıklar olur. Kendine tam uyacak bir hükümet bulduysa, o hükümet devam etsin diye açık kapalı gayretleri olur. Elbet iç politikada gayretleri vardır. Ama bu, sonucu değiştirmez." İnönu, bir gazetecinin, "Baykal ve arkadaşlan, partinin güç ka>bettiğini söylüyor. Sizin değerlendirmeniz nedir" sorusuna da özetle şu karşılığı verdi: "Hacıbektaş'ta bir yerel seçim yapıldı. 6 DSP'li, 3 SHP'li üyeyi seçtiler. Mesele bundan ibaret. SHP parçalanıyor diye bü şey yok. Yarışta herkes alkışlanacak diye bir kural yok. Bu bir yanşür. Bazılan bazılannı alkışlar. Kureltayda çözülür, uzlaşalun diyoriar. Uzlaşalım ama nasıl? Yapay bir şekilde ortaya atılan uziaşma çağnlan partiyi parça parça eder. Her büyük hareket önce kendi içindekini çözer. SHP de öyle olacaktır." Genel Sekreter Yardımcısı Ertuğrul Günay ise dün sabahtan yaptığı yazılı açıklamada, "Bir genel seçimin tam eşiğinde SHP'nin kendi iç kavgalanna hapis olmaya hakkı yoktur. Ben bu dönemde bu kurultayda partilimizi derin biçimde incitecek. umutsuzluga sevk edecek, yeni ve yogun tartışmalan hızlandıracak bir genel başkanlık yanşını uygun görmüyorum" dedi. Diyarbakır Milletvekili Fuat Atalay ise İstanbul Milletvekili Ali Topuz'u suçlayarak özetle şöyle dedi: "Türkiye'de siyaseti yalan söyleyecek başaracaklarını umanlar varsa, bu durum iilkemizde siyaset dünyasının ne kadar ükandığının bir başka kanıtı degıl midir? Önce kendi kafasında özel konuşmalar üretip bunu sonra basına açıklayarak Sayın tnönü'nün belirli çevrelerce tasfıye ediimeye çalışıldıgını iddia etmek, Sayın Topuz'un masabaşı tahlilleri, oyunlarıdır. Bu yaklaşım, felsefi anlamda McCarthyciliktir. Sayın İnönü'nün kurultay çalışmalannda Sayın Topuz'u kendine kılavuz seçtiği anlaşılmaktadır." KüRULTAY'A DOĞRUSHP CÜNEYT ARCAYÜREK Çekiç Güçle İlgili Çeşitlemeler ANKARA Çekiç Güç'ün yeri, sayısı, görev süresiyle önemli kimi kuralları içeren "çok taraflı bir antlaşmanın ilgili deylet askeri otoriteleriyle birlikte" hazırlandığı bildiriliyor. TÖ'nün Dışişleri'nde bir numaraya getirdiği Müsteşar Özdem Sanberk dışında, Türkiye'yi bağlayacak çok önemli kurallarla koşulları bakanlık kademelerinde hemen hiçbir yetkili doğru dürüst bilmiyor. Alınan bilgiler eski tas, eski hamam deyişini hakh çıkarıyor. Dış politika yine TÖ'nün liderliğinde kotarılıyor. Öncülüğü, fikir babalığını yine TÖ yapıyor. Bu kez hükümet başkanı gelişmelerin "resmi" içeriğini biliyor. Sanberk kanalıyla ola ki Dışişleri Bakanımız da bilgileniyor. Örneğin, Bush'tan önce apar topar gelen Suudi Dışişleri Bakanı Prens, bir milyar dolarlık yardımı başkentte Dışişleri Bakanımızla yaptığı görüşmglerde söylemiyor, ama rakam Marmaris'te dile getiriliyor. Mümtaz Soysal hocanın 31 mayıs günü yazdığı gerçekleşiyor. "Bush'un esirgediği bir milyar dolarlık 'seçim parası' ABD'nin himmetiyle Kıble cihetinden" geliyor. Dışişleri, Marmaris'ten esen rüzgârlarla bilgileniyor. Suudi Arabistan'ın bize "bir milyar dolarlık akaryakıtı bahşettiği" öğreniliyor. Bu olaylar, başkentteki dış politika gelişmelerinin bir yüzü. Şimdı gelelim, güncelleşen ve Bush'un ziyaretinden sonra iç politikada özellikle gelecek hafta büyük tırmanış göstermeye aday olan konuya; Çekiç Güç'le ilgili oluşmalara! Henüz onayımız açıklanmamış. Başta BBC, bütün dünya TV'leri Çekiç Güç'ün Türkiye'de konuşlandırılacağını onayımızı beklemeye gerek görmeden konuşmaya başlıyor. On gündür bu yayınlar sürüyor. Türk kamuoyuna ancak bir iki gün önce ufak tefek bilgiler sızmaya başlıyor. Ama sonunda, kimi önem ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ li kişilerden Çekiç Güç'le ilgili çok taraflı Inönü'ye göre uluslararası bir antlaş Silopi'nin "tahsisi' ma hazırlandığı özel söyleşilerde öğreniliyor. Örneğin Genel Ustelik antlaşmanın kurmay Başkanımızın, Fransa'nın ulusal gü TBMM'den geçirilmesi nü, 14 temmuzda bü önkoşul. Dün yükelçilikteki kabulde "yerli yabancı kimi görüştüğümüz meraklı kişilere" ant"Bir„ ,. laşma üzerinde çalı, . .. . . cak "Çekiç Güç'ün bizim muvafakatımız (onamamız) olmadan hiçbir harekete girişemeyeceğini" özenle vurguladığı siyasal kulislere yansıyor. Ne var ki hükümet onayıyla yabancı güçlerin Türkiye topraklarına yerleşmesine muhalefet, anayasa hukukçuları, tarafsız gözlemciler karşı çıkıyor. Olayın hukuksallığı bir yana, yarın nasıl kullanılacağı önceden kestirilemeyen ABD ağırlıklı yabancı güçlerin Silopi'de konuşlandmlmasının "bağımsızlık kavramıyla bağdaşamayacağı" one sürülüyor. Hükümet ise Körfez krizinde anayasanın 92. maddesine dayanarak Meclis'ten aldığı yetkilerle Çekiç Güç'ü sınırlarımız içinde konuşlandırabileceğini savunuyor. Fakat o yetkiler Körfez kriziyle ilgili. Soru hükümetçe geçersiz. Hükümete göre kriz sürüyor, Meclis'in verdiği yetkiler geçerliliğini koruyor! Ama tartışma konusu başka. Anayasa hukukçuları, uluslararası antlaşmanın TBMM'nin onayından geçmesi zorunludur diyor. Hükümetimizin antlaşmayı Meclis'e getirecek mi getirmeyecek mi? Yanıt: Hayır! İnönü'ye göre Silopi'nin "tahsisi" baştan sona yanlış. Üstelik antlaşmanın TBMM'den geçirilmesi önkoşul. Dün üörüştüğümüz Demırel, "Bir 'keyif devletindeyız" diyor. '/Bir anayasa var, yürürlükteki kurallar anayasal değil" diye ekliyor. DYP lideri hükümetin "bildiğıni okuyan bir tutum izleyeceğini" söylüyor. Bu tartışmalarda ortak tek yan şu: Bush'la TO, Saddam'ı mutlaka "bertaraf etmek" istiyor. Bu, gerçekleşinceye dek, Çekiç Güç Türkiye'de kalır, ABD'nin gerekli gördüğü daha ' aaşka önlemler de alınır. Bir koyup üç alamayan Türkiye, TÖ'nün Bush'u izleyen po'litikalarıyla bugün bağımsızlığından ödünler verir ya da yarın? Kimbilir? İşçi çıkarmalar • lç Politika Servisi SHP Tekirdağ Milletvekili Enis Tütüncü başta Tekirdağ olmak üzere son aylarda yoğunlaşan işçi çıkarma olaylarıyla ilgili olarak TBMM BaşkanhğYna soru önergesi verdi. Tütüncü, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı'nın yanıtlaması istemiyle işten çıkanlanlann yasal açıdan kazanmış olduğu tazminatların bir an önce verilmesi için neler yapılacağını ve bu olayları olanaklar ölçüsünde azaltmak için hükümet olarak alınması uygun görülen önlemlerin neler olacağını sordu. SHP'nin sorunu liderlik değil ŞAHİN ALPAY SHP'nin temel sorunu, liderlik sorunu değildir. SHP'nin sorunu, daha yazılırken eskimiş olan programını yenilemek; toplumun karşısına günümüzün gereklerine uygun fikirlerle, çağdaş anlamda bir sosyal demokrat platformla çıkabilmek sorunudur. Sosyal demokrat partilerin yüzyüı aşan deneyimleri böyle bir programın dayanacağı temel ilkelere ışık tutmaktadır: • İnsanoğlunun bugüne kadar geliştirebildiği demokrasi idealleri açısından en üstün siyasi düzen, bireylerin temel hak ve özgürlüklerine dayalı, ademimerkeziyetçi ve çoğulcu bir düzen olan özgürlükçü demokrasidir. • Özgürlükçü demokrasi ancak çoğulcu ve ademimerkeziyetçi bir ekonomi düzeniyle birlikte var olabilir. Çoğulcu ve ademimerkeziyetçi ekonomi düzeni, insanoğlunun bugüne kadar geliştirebildiği en etkin ekonomi düzeni olan piyasa ekonomisidir. Piyasa ekonomisi, ancak özel mülkiyet temeli üzerinde işleyebilir. Sosyal demokrasinin amacı, mülkiyetin ilgası, devletleştirilmesi değil, topluma yaydmasıdır. • özgürlükçü demokrasi, çoğulcu bir ekonomi düzeni yanında, çoğulcu bir kültür düzeni gerektirir. Çoğulcu bir kültür düzeni, eğitimde ve iletişimde çoğulculuk yanında, toplumda mevcut farklı kültürlerin kendilerini serbestçe geliştirme hak ve olanaklarına sahip kılınmasını gerektirir. • Sosyal demokrat iktidarın ekonomideki temel görevleri, tekelleşmeyi önlemek, rekabeti SHP ARŞMNDEN Maske degiştirınek • ANKARA (UBA) SHP Genel Sekreteri Hikmet Çetin, ANAP iktidarlan dönemindeki hayat pahalılığı ve zamlann kurumlaştığını öne sürerek "maske değiştirmekle ANAP'ın zamcı yüzünün değişmediğini" söyledi. Hikmet Çetin, petrol ürünlerine yapılan zamlann her gün insanların sofrasından, mutfağından, cebinden bir parça daha alıp götürdüğünü belirtti. Çetin, "ANAP'ta hükümet değiştirmekle, maske değiştirmekle işler çözülmüyor. Maske değiştirmekle ANAP'ın zamcı yüzü değişmedi. ANAP eski ANAP'tır" dedi. Çetin, memur maaşlanna yapılan artışın hemen geri alınmaya başlandığını da sözlerine ekledi. ri yöntem de budur. Böyle bir Tıkri inşa' hareketinin başlatılması için 'geç kalmak' söz konusu değildir ve bundan kaçınmak mümkün olmayacaktır. Gerçekte, Türk sosyal demokrat hareketinin çağdaşlaşmaya büyük bir gereksinimi olduğu, 1980'lerin başından, 12 Eylül rejiminden çıkılıp çok partili düzene dönüşten bu yana hemen tüm toplum tarafından hissedilmiştir. Ama bu ihtiyaca yanıt verecek, yenileşmeyi gerçekleştirecek öncü güç bir türlü ortaya çıkamamıştır. Sosyal demokrat hareketin ihtiyaç duyulan yenilenmeyi gerçekleştirebUmesi için çağdaş sosyal demokrasi platformu çevresinde birleşmiş; ülkenin sorunlarını çözebileceğine, Türkiye'yi özgür, adil ve müreffeh bir toplum yapma mücadelesine önderlik edebileceğine ilişkin topluma güven veren; tecrübeyle bilgiyi ve dinamizmi birleştiren bir kadroya gereksinim vardır. Bülent Ecevit'in DSP'yi kurması, kuşku yok ki sosyal demokrat harekette yenilenme ihtiyacını görmüş olmasındandı. Ecevit, kâğıt üzerinde çağdaş sosyal demokrat platforma yakın bir program ortaya koymus, fakat ne yazık ki Ecevit'in önce söyledikleriyle yaptıkları, sonra da programıyla söyledikleri arasında benzemezlik gitgide büyümüştür. DSP bir kişi partisi haline geldiği gibi giderek Ecevitin fikriyatına antiemperyalizm adı altında koyu bir milliyetçilik egemen olmuştur. Ecevit'in başlangıçta DSP'deki en yakın çalışma arkadaşlarından biri olan Haluk Özdalga'nm, sonunda dayanamayıp, "Ecevit'in gönlünde yatan lider tipi Sad şıidığım söyiediği, an devletındeyiz diyor. Erken seçim istemi • ANKARA (UBA) Türklş Genel Eğitim Sekreteri Mustafa Başoğlu, erken genel seçimlerin bu yıl içinde yapılmasını istedi. Başoğlu, ortadireğin belinin özal zihniyetlerinin iktidarda olduğu dönemde kınldığını belirtti. Mustafa Başoğlu, erken seçim konusunda Türklş'in başından beri genel seçimlerin erkene ahnmasını savunduğunu bildirdi. Başoğlu, "Bu nedenle işi uzatmamah ve bu yıl içinde erken seçim karan almalıdır. Aksi halde sorunlar daha da büyümektedir" dedi. A r t ı k partiyi ve toplumu değiştirecek esas gücün, zamanı gelmiş "fikirlerde" yattığı daha iyi anlaşılıyor. "Yönetimi ben alayım, gerisi önemli değil ya da gerisi nasılsa gelir" zihniyetiyle bir yere varılamayacağı daha iyi görülüyor. Ama fikirler temelinde değil oy hesaplarıyla politika yapma döneminin sonu henüz gelmedi. hâkim kılmak, bölüşümde adaleti sağhunak, toplumdaki zayıflan konımak, eğitim ve sağlık hizmetlerini tüm topluma ulaştınnak ve çevreyi koruyucu önlemleri almaktır. • Toplumun ortak çıkarlan, çeşitli toplum kesimlerinin kısmi çıkarlannın üzerindedir. Sosyal demokrasi 'sınıf mücadelesini' değil, sınıflann ortak çıkarlar için işbirliği yapmalarını savunur. Sermaye ve emek gerek ekonomide etkinlik ve üretkenliğin korunması gerekse toplumda sosyal adaletin sağlanmasında ortak sorumluluk yüklenmelidir. • Dünya toplumlan arasında karşılıklı bağımlılık ilişkileri giderek güçlenmektedir. Bu koşullar gerek banş ve güvenliğin gerekse refahın sağlanması için ülkeler arasında işbiriiğini zonınlu kılmaktadır. Günümüz dünyasında ana egilim bütünleşme yönündedir. Türkiye'nin temel hedefi, bütünleşen dünya ekonomisi içinde kendine güçlü bir yer edinmek, rekabet gücü olan sanayiler kurmaktır. Türkiye'nin 200 yülık Batılılaşma çabalannın doğal sonucu AT Ûe ifadesini bulan Avrupa bütünleşmesi içinde yer almak olmalıdır. Elbette ki program yenilenmesi, üçbeş kişinin kapalı kapılar ardında yeni bir program metni kaleme almalan demek değildir. Günün gereklerine uygun yeni bir program ancak mümkün olduğu kadar çok partilinin katıldığı, eski ve geçerliliğini yitirmiş fikirlerin eleştirilerek terk edildiği; yeni ve geçerli fîkirlerin özümsendiği geniş bir demokratik tartışma içinde yazılabilir. Tüm öteki sosyal demokrat partilerin benimsedikledam Hüseyin, parti türii de Irak BAAS partisidir" sonucuna varması, bir bakıma DSP deneyiminin ulaştığı noktayı özetlemektedir. Önce İsmel İnönü, sonra Bülent Ecevit örnekleri, düşüncede yenilenmeye önderlik edemeyenlerin, daha önceki hizmetleri ne olursa olsun sonunda tükendiklerini olanca açıklığıyla göstermektedir. Son bir iki yıl içinde SHP'de 'yenilenme' ihtiyacını dile getirenlerin giderek çoğalması, bu partinin çağdaş sosyal demokrat bir platformu benimsemeye doğru yol aldığına ilişkin işaretler veriyor. Yıllar süren, fikirler temelinde verilecek bir mücadelenin, partiyi bölüp zayıflatacağı düşüncesiyle fikirlerin 'gizlenmesi' dönemi yavaş yavaş aşılıyor. Artık partiyi ve toplumu değiştirecek esas gücün zamanı gelmiş 'fikirlerde' yattığı daha iyi anlaşıhyor. "Yönetimi ben alayım, gerisi önemU değil ya da gerisi nasılsa gelir" zihniyetiyle bir yere varılamayacağı daha iyi görülüyor. Ama fikirler temelinde değil oy hesaplarıyla politika yapma döneminin sonu henüz gelmedi. Son il kongrelerinde yanşanlann savunduklan fıkirlere göre değil parti içindeki güç hesaplanna göre saf tutmalan; hemen her kanatta birbirinden çok farkh görüşleri benimseyen kimselerin yer alması, SHP'de 'fıkir temelinde' politika yapacak, onu Türkiye'yi özgür, adil ve müreffeh yapma mücadelesinin önderi haline getirecek bir kadronun ortaya çıkmasından henüz uzakta olduğumuzu düşündürüyor. Kuüs Inönü'den hamsi sözü S H P ar vcmıvm*? Ş i v i n i kanştinrken hayli ilginç fotoğraflar çıkıyor Jt*fJlJ%Jl • karşımıza. Geçmiş tarihte çekilmiş bir fotoğraf bazen çok sonraları verilmiş bir beyanatla bütünleşiveriyor. İnönü, son gunlerde Yeni Sol'un 'Cumhurbaşkanı olsun' önerilerini 'Çocukça' bulduğunu söylüyor. Bu 'Çocukça' dediği öneriyi yapanları uyararak 'aday olsunlar diyor. İnönü'nün bu 'Çocukça' yanıtıyla, yukandaki fotoğrafı üst üste koyunca acaba sizce 'İnönü ne anlatmak istiyor?' GORUŞ düşünülmedi. 12 Eylül'den sonra ülke çapında hızla SHP Genel Sekreter Yardımcısı gelişen laiklik dışı akımlar karşısında genel bir değerlendirme ve çözümleri V j e ç e n yıl eylül içeren laiklik raporu hazırlandı. Türkiye'nin kalkınmasının ve I ayında yapılan sanayileşmesinin çevreyi koruyarak ve I olağanüstü ondan gelecek nesillerin kurultay SHP içindeki yönetim yararlanmalarına olanak sağlayabilecek sorununu, sıkıntı şekilde olması gerektiğini vurgulayan SHP'nin çevre politikalannı içeren yaratan çift aşlılığı çözmüş, rapor yayımlandı. SHP'nin amaçladığı milli eğitim düzenini açıklayan Milli o kurultayda bir genel başİcanhk yarışı yaşanmış ve sonuçta Erdal inönü'nün yeniden genel başkanhğa Kimsenin kendini seçümesiyle sorun ortadan kalktı zorlayarak ideolog tavrı sanılmıştı. Ancak olağanüstü takınmasına kendi kurultaydan hemen sonra genel başkanlık amaçlı iç yanş daha etkin üflediği 'değişim şekilde başlatıldı. Bu amaçla öncelikle rüzgârlan' ardında tek kişiye bağlı hizip görüntüsünü silebilmek gayretiyle ideolojik içerik sürüklenmesine gerek çağnştıracak 'yeni'yi ve 'sol'u içeren yok. Ahmet ÖzaPın bir isim bulundu; kamuoyunda "ikinci televizyonundan medet genel merkez" olarak nitelenen bir mekân edinildi. Parti içinde muhalefet ummak geçmişimize yapmak üzere dergi çıkardmaya yakışmıyor. başlandı, bütün bunlara parasal kaynak sağlamak üzere birliktelik oluşturulduğu ilan edildi. Ardından, Eğitim Raporu, maliye ve vergi her olanak kullanılarak genel başkam politikalannı içeren Maliye ve Vergi ve genel merkez yönetimini başansız Raporu yayımlandı. göstermek üzere saldınya geçildi. Ardından bölüşüm politikalan, gelir Olağanüstü kurultay öncesi yönetimde dağıhmı konusunda partinin olanlar televizyon ekranından partiyi, görüşlerini içeren raporlar yayına hazır hale getirildi. genel başkanı, yönetimi partililikle Parti içi mücadele o kadar sert bağdaşmayacak şekilde suçladılar, yapılıyor ve ortahğı o kadar toz başarısız ilan ettiler, partinin iç duman bürümüştü ki partinin sorunlannı kamuoyu önünde yaptıklan anlatılamıyor ya da parti tartıştılar. Bütün bunlar yapıhrken içinde muhalefet yapanlar görmezden partili partisiz, kamuoyunda SHP geliyorlardı. Sosyalist Enternasyonal aleyhine nasıl bir hava oluşturulacağı GÜNEŞ GÜRSELER Sorunun kökeni CHP'ye dayanıyor Tam kurultay öncesi Karadeniz gezisine çıkan SHP Genel Başkanı Erdal İnönü, hem güldü hem de güldürdü. înönü'nün ilk durağı Trabzon'du. Konuşmalarında muhtemel rakibi Deniz Baykal'ı eleştirirken yöresel sorunlara da değiniyor, bir yandan da partisinin iktidara gelince neler yapacağını anlatıyordu. Tüm bunlan şöyle anlattı: Biliyorum hamsiler mütemadiyen öldüriilüyor. Hamsi yok oldu. Biz iktidara geldiğimizde hamsiler de ortava çıkacaktır. İnönü daha sonra Giresun'a geldi. Burada bir vatandaş Inönü'ye yaklaşarak "Ben hastaneden yeni kaçtım" dedi. Giresun'un ilçe ve köylerini gezen İnönü bu "Ben hastaneden yeni kaçtım" açıklamasını sürekli kullandı; Ozalp, yeni parti kurııyor • ANKARA (AA) Samsun Milletvekili Hüseyin özalp Anadolu Partisi'nden istifa etti. DYP'den bir süre önce istifa ederek aynlan ve daha sonra Anadolu Partisi'ne giren Samsun Milletvekili Özalp, yeni bir parti kurma çalışmalanna başladığını bildirdi. Hazırlıkları devam eden partinin adım "Yeşil Türkiye Partisi" olarak beürleyen Özalp, partinin kuruluş çahşmalannı bu hafta tamamlayacağını ve kuruluş dilekçesini Içişleri Bakanlığı'na vereceğini söyledi. Kapatılan AP'de uzun süre Samsun Milletvekili olarak görev yapan özalp, Orman ve Ulaştırma Bakanlıkları görevinde de bulundu. AP'nin kapatılmasından sonra siyasi yaşamı 10 yıl kısıtlanan özalp daha sonra DYP'den Samsun Milletvekili seçilmiş DYP Genel Başkanı Süleyman Demirel'in yönetimine karşı çıkarak bu partiden aynlmıştı. Konsey toplantısının Istanbul'da yapılması, SHP'nin önerdiği karar tasanlannın kabul edilmesi ve Erdal İnönü'nün Sosyalist Enternasyonal'e genel başkan yardımcıhğının gündeme gelmesi dahi küçümsendi. Şimdi, kimsenin kendini zorlayarak ideolog tavn takınmasına, kendi üflediği "değişim riizgân" ardında sürüklenmesine gerek yok. Sorun aslında kökü CHP dönemine dayanan parti içinde iktidar olma hırsının bir türlü küllenememesidir. Bunu 'değişim' ile "Yeni Sol" ile "Yenilik" ile gizlemeye gerek yok ve inandıncı da olmuyor. Çünkü dün farkh yerlerde farkh düşüncelerde olanlan, 'yeni' kavramım küçümseyip, "Yeni de neymiş, bugün yeni olan yann eskir" diyenleri herkes tamyor. Farklı destekler aramak, Ahmet Özal'ın televizyonundan medet ummak geçmişimize yakışmıyor. Tüm özgürlükleri Batılı anlamda güvence altma alacak, demokrasimizi eksiksiz ve çağdaş kılacak, bireyi öne çıkaracak bir anayasa için, adil bir gelir dağıhmı, hakça bölüşüm için, orta sınıfı tekrar ortadirek haline getirebilmek için, en azından bunlar için ilk seçimde iktidar olmak zorundayız. Bunun yolu da tüm partililerin birikimlerini, becerilerini bu doğrultuda bir araya getirmelerinden geçer. Bir partide genel başkanı sürekli tartışmanın ya da sürekli genel başkan adayı olmanın yarar getirmediğini artık görmeliyiz. Genel Başkanımız Erdal înönü'ye, yüce kurultay ile birlikte SHP'yi iktidara götürecek kadroyu oluşturmada yardımcı ohnahyız. Yarın: f>can Karakaş Biliyorum hava çok sıcak. Onun için konuşmamı kısa keseceğim. Sonra hastanelik olursunuz. Hastaneder kaçmak zorunda kalırsıııız. Sıra Ordu'ya gelmişti. Burada bu kez SHP il merkezini ziyareti sırasında partililerle sohbet ederken patlattı esprisini. Partililer hep bir ağızdan Inönü'ye, "Taban sizi çoktan genel başkan seçti" diyorlardı. O sırada telefon çaldı, İnönü dayanamadı ve konuştu; Hemen de duydular... İNGİLİZCE'yl 8 AYDA konuşun. Sizi Amerikalı dostlarımızla tanıştıralım. 349 59 38 Çocuğunun EGİTİMİNE önem veren ailetefe ÎNGtLİZ & TÜRK Mürebbiyeler Tel: 135 15 99 Fax: 155 61 39 DOÖAN AUPAIR ACENTASI Şehıtmuhtar C 37/7 TaksımIST. BlTTt AÇIKOTURUM 'SHP'nin farklı kesimleri sosyal demokrasi ve değişim düşüncesini nasıl yorumluyorlar?' İsmail Cem, Ertuğrul Günay, Prof. Dr. Onur Kumbaracıbaşı tartıştı. Gencay Şaylan yayına hazırladı. Yarın başlıyoruz. İst. Tekstil Mesiek Lisesi'nden aldığım diplomamı kaybettim. Hükümsüzdür. RACİ ERDEM
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle