25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
19 HAZİRAN 1991 DÎZİ-RÖPORIAJ CUMHURİYET/15 Fnaisız araştırmaa Alain RousiUon, Mvsrfda İslami kesimler arasındaki tartışmakmn 'd kesme'ye kadar uzanchğını söylüyor Mısırlı İslamalar şeriat istiyor Batılı gözüyle RADİKAL İSLAM GELENEKSEL İSLAM RUŞEN ÇAKIR Mısır'da gerçek entelektüel tartışmalar olmadığı için birinin kendini gösterebilmesinin en kolay yolu, gazeteler aracılığıylayürütülen polemiklere katılmaktır. İslami kesim içinde tartışmalar çok verimsiz, kısırdır. Şeriatın nasıl uygulanacağı çerçevesinin dışma çıkılmaz. Fıkıh, hudud tartışılır. Mısır'da islami hareket şeriatm uygulanmasından yana. MısırMa İslamcılarla devlet arasındaki güç ilişkisi karşılıkh tahriklerle yürüyor. Iktidarı eleştiriyorlar, ama devletle ahp veremedikleri yok. Daha çok video dükkanlanna, içki içilen yerlere saldırmak gibi eylemler yapıyorlar. îslamcılann silahlı bir kolu olduğunu sanmıyorum. Devlet, sisteme entegre olmayan İslamcıları tasfiye etmeye çalışıyor. Mısır'da îslamcılarla milliyetçiler kültürel ve sosyolojik bakımdan çok büyük farklılıklar arz etmiyorlar. Birçok durumda da aynı tavırları abyorlar. îsrail konusunda Körfez savaşı boyunca aynı temelde yer aldılar. Müslüman Kardeşler çok yaygm bir örgütlenme. Mısır dışında çeşitli ülkelerde yaşayan üyeleri de var. Ama faaliyetleri konusunda sıkı bir merkezi disiplin yok. — 2 — I — Mısartı entelektüellerin krizde oJdu- ğu söyieniyor... ROUSILLON — Bir gerçek kriz var, bir de lafı edilen. Ikisi birbirinden farklı. Mı- sırh aydınlar kendüeri söz konusu oldu- ğunda hep bir krizden bahsederler. Bile- büdiğim kadanyla yüzyıhn başından itiba- ren Mısırh aydınlar kendi tarihleriyle, dün- yayla başa çıkmak zorunda kaldıklan an- dan itibaren kriz durumundalar. Ama sa- hiden bir kriz var mı? Sanıyorum yok. O kadar zamanı krİ2 edebiyatı yapmaya har- cayacak kadar köttt durumda değUler. Ben Mısırlı sosyologlar Uzerinde araştırma yap- tım. Onlan izleyerek toplumdaki devindi- rici güçleri bulma niyetindeydim. Tümü üniversite bünyesinde. Üniversite içinde olup bir şeyler yapmak pek zor. Derskr, sınavlar, içinde kayda de- ğer hiçbir şeyin olmadığı el kitaplan ya- yımlama zorûnluluğu -aslında bundan çok iyi para kazanıyorlar. Ne kadar öğrenci- leri varsa o kadar bastırıyorlar. Tabii öğ- renciler satın almak zorunda. Sonra yüz- de 80-90'a varan telifler alıyorlar- Sonuç olarak zamanlannm büyük çoğunluğu bu tür işlere eidiyor. Bu açıdan gerçekten bir kriz var. öte yandan Mısır'da aydın olma- nın müthiş ayncalıklan var. Devlete bağlı aydın — Galiba devlete bağımlılar... ROUSILLON — Evet aydmlar, sanat- çılar, herkes için bu geçerli. Hiç fena ka- zanmıyorlar. Hepsinin bir mevkii var. ör- neğin Mısır'da bir sanat piyasası yok. Eşim bir galeri açtı, bu piyasanın oluşmasına katkıda buhınmak istedi. Mısır'da, özel- likle Kahire'de devlet galerileri var. Eser- lerini sergüeyen sanatçı devlete yüzde 2 gibi çok küçük bir ücret ödüyor. Ama sergik- rin ne bir kataloğu var, ne bir şeyi. Ama herkes memnun, senede bir sergi açabili- yorlar. Eşim ise kendi zevkine göre bildiğimiz anlamda gerçek, profesyonel bir galerici- lik yapmaya çalıştı. Sonuçta Mısır'ın biç numaralı galerisi ortaya çıktı. Ne var ki Mısır burjuvazisi bir Mercedes'e ödediği parayı bir tabloya ödemeye hazır değüdi. Kısacası sosyal-kültürel vs etkinlikler ay- nı ölçüde paraya çevrilemiyor. örneğin Mısır'da bir romancının, bir öykücünün kkabını basürabilmesi çok çok kolay. Çünkü çok sayıda yayına var, ama piyasa yok. Yani her yayıncı kendi yayın- lanru sattnak zorunda. Dağıtım şebekesi yok. Bir-iki kitapçı var, o kadar. Bir kita- bı satın almak istiyorsan yayıncısına git- mek zorundasın. Bazı avant-garde ya da solcu kişiler kendi yapttlarını pazarlama yollan deniyor, ama pazar yok. Korkunç bir şey bu. Yine örneğin Kahire'de tek bir plakçı dükkânı yok. Kaset de yok. Kuşku- suz popüler kasetler satan bir-iki dükkân var, ama klasik müzik, Batı müziği dinle- mek isteyenler yurtdışına gidenlere sipariş vermekten başka bir şey yapamıyorlar. Aynı şey yabancı kitaplar için de Oç aşağı beş yukan geçerli. Sonuç olarak Mısırlı ay- dınlar tam anlamıyla dış dünyadan kopuk- lar. Geçenlerde Marmara Üniversitesi'ne gittik. Kütüphaneyi gezdik. Türkçeye çev- rilip basümış eserlerin listesi bir Mısırlı için tahayytıl bile edilemez. — Özel olarak Islamcı aydınlara geçe- cek olursak... ROUSILLON — İslami hareketin temel mantığı Kuran'ı, sünneti, Ibni Teymiyye'yi ve belki de Seyyid Kutb'u bilmek ve geri- sini önemsememektir. Kendi özel tarihle- riyle bile çok fazla ügilendikleri söylene- mez. örneğin Cemaleddin Afgani, Mu- hammed Abduh, Reşid Rıza çok önemli Müslüman Kardeşler. Ülkenin en önemli baskı grubu Mısır Işçi Partisi listesinden üyelerini meclise sokan örjgüt, toplumu dönüştürerek iktidarı kuşatma stratejisini yıllar boyunca başarıyla uyguladı. Oyle ki sonuçta kuşatılacak iktidar kalmadı. Radikal Islamcılara göre iktidar Müslüman Kardeşleri kuşattı. Müslüman Kardeşler (tbvan-ı Müslim) Mart 1928'de 7 kişi tarafından bir köy evinde tohumu atüan Müslüman Kardeşler'in "yanm milyon aktif üyeye sahip" olduğu 1945'te kurucusu ve lideri öğretmen Hasan H Benna tarafından açıklandı. 1950'den itibaren üye sayısı milyonlarla ifade edilen Müslüman Kardeşler, tarihleri boyunca devletle ilişkileri konusunda istikrarh bir çizgi izleyemediler. Değişik hükümetler kitlelere ulaşmak için onlardan yararlandı, kimi durumda ise örgütü yasa dışı ilan edip geniş çaplı tutuklamalara, sokakta infazlara ve idamlara girişti. örgüt içinde var olduğu iddia edilen "Gizli örgüt" adlı silahlı gruba atfedüen birtakım suikastlar dışında Müslüman Kardeşler'in şiddet yoluna başvurduğu görülmedi. Sedat'm 1971'de çıkarttığı afla birlikte Müslüman Kardeşler yeniden üımlı bir çizgiye geldi. Enver Sedat'ın El Cihad adlı radikal gnıp tarafından öldürühnesini kınayan Müslüman Kardeşler, kültürel ve toplumsal düzlemde yürüttükleri faaliyetlerle Mısır'ın belki de en önemli baskı grubu. Mısır Işçi Partisi listesinden üyelerini meclise de sokan Müslüman Kardeşler, toplumu dönüştürerek ıktidarı kuşatma stratejisini yıÜar boyunca öylesine başanyla uyguladılar ki sonuçta kuşatılacak iktidar kalmadı. Ya da radikal lslamcılann kendilerine yönelttiği eleştiriye göre iktidar Müslüman Kardeşleri kuşattı. Alain Rousillon ve Islamcı imaj Deyrimi İran yaptı, ama dün- yada İslamcılık ve İslami hare- ket denince ilk akla gelen ülke hâlâ Mısır. Fransız araştırmacı Alain Rousillon, Arap ve lslam dünyasında politik ve kültürel açıdan büyük öneme sahip olan Mısır'da uzun süre kaldı, özel- likle Mısır'ın kültürel yaşamı ve aydıniarı üzerine yaptığı araştır- malarla dikkat çekti. Radikal İslami hareketlerin hızlı bir tü- keniş içine girdiği ve toplumu aşağıdan yukarıya yeniden İsla- mileştirme eğiliminin önemli bir öncelik kazandığı günümüzde yalnızca 63 yılhk Müslüman Kardeşler örgütlenmesi ve gele- negi ile Mısır'ın adı yeniden da- ha sık geçeceğe benziyor. Bir yıldır Fransız Ulusal Bi- limsel Araştırmalar Merkezi bünyesindeki çalışmalarını Pa- ris'te sürduren, ama Mısır üze- rine çalışmalarını da sürduren Rousülon'un Mısır'daki ente- lektüel yaşam ve Müslüman Kardeşler üzerine söyledikleri, bu lslameı hareket hakkında ül- kemizde oluşmuş imajı derinden sarsıyor. Alain Rousillon, Mısır'da İslami olmayan tardşma konulannın bile İslamileştirildigini söylüyor. (Fotoğraf: Manuel Çıtak) değildir. Oryantalistler, Ban düşüncesi çok daha az bir ilgi görür. tslamı seçtiği için olsa gerek Roger Garaudy dışında yaban- cı bir yazar yoktur. Kuşkusuz birkaç istis- na var. Bunlar daha çok İslami Sol denen çevreden öğretim üyeleri. örneğin Kahire Üniversitesi'nde dilbilim profesörü olan ve lmam Gazali üzerine çahşmalar yapan Nasr Ebu Zeyd. Onun için, Muhammed Arkun'un yaptığım içeriden yapmaya ça- lışan bir aydın denebilir. Bir 4e Hasan Ha- nefi var. Hanefı tek başma İslami Sol'dur. Humeyni'yi ilk o çevirmiştir, Batı düşün- cesini çok iyi bilir. Ama bir düşünür ol- maktan çok iyi bir ideologdur. Mısu-'da gerçek entelektüel tartışmalar olmadığı için birinin kendisini gösterebil- mesinin en kolay yolu gazeteler aracüığıyla yürütülen polemiklere katılmaktır. İslami kesim içindeki tartışmalar çok verimsiz, kı- sırdır. Çünkü fazlasıyla akademiktir. Şe- riatın nasıl uygulanacağı çerçevesinin dı- şına çıkılamaz. Fıkıh, hudut tartışılır. Mı- sır'da İslami hareket şeriatın uygulanma- sından yana. Ama bunun zenginleştirUmesi yolunda bir çaba yok. Sedat'ın öldürülme- sinden önce mechste bir komisyon, var olan kanunlann şeriata nasıl uydurulabüeceği konusunda çahşmalar yaptı. Sonuçta ka- nunlann yüzde 95'inin zaten şeriata uygun olduğu karanna vardı. Geri kalan yüzde 5 ise hudud kapsamına giriyor. Işte dram burada. Şeriatı ya uygularsın ya uygula- mazsın. Tartışmalar bu anlamda ükamyor, hiçbir teorik açılım getiremediği için an- lamsulaşıyor. fş dönüp dolaşıp el kesme- ye filan geüyor. Yalnızca dikkat çekmeyi, karşı tepkileri doğurmaya yanyor bu tar- tışmalar. Politik alanda da İslami olmayan tartış- ma konulannın Islamileştirümesi var. ör- neğin Israil'le anlaşma imzalanması ulu- sal bir sonındur, bölgeye nasıl baktığınla ilgüidir, İslami değildir. Diğer bir konu da İslami finans kuruluşlan. Mısır'da yüzde 30 enflasyon var. Yurtdışında Mısurlılar para kazanıyor, bunu ülkelerine göturmek istiyorlar, ama değerinin azalmasmı da is- temiyorlar. Herkes faizin, ribanın haram olduğunu filan tartışıyor. Halbuki tartışıl- ması gereken Mısu 1 ekonomisinin kendisi. — Ya radikaDer? Sayılan az olsa da İs- lami bir devrimi savunuyoriar. Bu bakım- dan bir siyaset düşüncesi geliştinneleri ge- rekmiyor mu? İslaıpcılar, devlet ve tahrik ROUSILLON — Hayır. Şeriatm uygu- lanması anlarmnda radikal olmak ne de- mek: Sakal bırakmak, gündelik hayatta tecrit, kadınlann örtünmesi... Ama bu in- sanlar hayatlannı da kazanmak zorunda. Aynı kişiler Batılı mallann saüldığı mar- ketler açıp adını "Karavan" vs koyabili- yorlar. Ya politik bağlanmalan yok ya da darbeciler. Yaklaşık bir yıl önce içişleri ba- kanı değişti. Islamcılara karşı epey zalim olan bir general gitti, yerine islami çevre- lerce sevilen, ama eskisi kadar zalim bir adam geldi. Mısır'da lslamcılar ile devlet arasındaki güç ilişkisi karşıhkh tahrikler- le yürüyor. Iktidan eleştiriyorlar, ama dev- letle ahp veremedikleri yok. Daha çok vi- deo dükkanlanna, içki içilen yerlere sal- dırmak gibi eylemler yapıyorlar. Eski bakan zamanında çok sayıda sakal- h gözaltına ahnır, yargı organları tarafın- dan hemen taMiye edUirlerdi. Mısır ada- let mekanizması özgürlüğüne çok düşkün- dür ve poüsle çekişme halindedir. Yani is- lamalar ahnıyor, bırakılıyor, tekrar ahnı- yor, tekrar bırakıhyordu. Yeni bakanla birlikte Mısır yönetimi sistemin kabullene- bileceği tslamcılann sayısını daha geniş tut- tu. örneğin Sedat'ın öldürülmesine fetva veren âmâ Şeyh Ömer Abdurrahman yurt- dışma pkabiliyor, bürosunda faaliyet gös- terebiüyor. Şimdi de Sudan'da. öte yandan yeni yöntemlere başvunılu- yor. Kahire'nin göbeğinde Cihat gnıbunun iki numaralı lideri öldürüldü. Söylentiler gizli servis tarafmdan vurulduğu şekünde. Cihat'tan aynlan küçük bir gruba baskın yapıldı, dört kişi öldü. Artık lslamcılann silahlı bir kolu olduğunu sanmıyorum. Kı- sacası devlet, sisteme entegre olmaya ça- ğınyor tslamcılan, ohnayanlan ise fıziki olarak tasfiye etmeye çahşıyor. — tslamcılık ve milliyetçOik kavramla- n Körfez krizi ve savaşı boyunca Mısır'- da nasıl bir karşılıkh etkileşim içindeydi? ROUSILLON — Müslüman Kardeşler'- in öteden beri müliyetçi bir gelenekleri var, özeUikle Füistin konusunda. Bugün bunun hâlâ varhğını koruduğu ortaya çıktı. Ama bu milliyetçilik bir tür yabancüan sevme- mek gibi bir şey. Bu biraz da Mısır'ın ge- neline özgü. Yabancılar sevümez çünkü kadınlar örtülü değildir vs. — tslamcdarla miUiyetçfler arasmda Qiş- kiler nasıldı Körfez krizi boyunca? ROUSILLON — Mısır'da Müslüman Kardeşler ile Nasırolar kültürel ve sosyo- lojik bakımdan çok büyük farklılıklar arz etmiyorlar. Birçok durumda da aynı tavır- lan alıyorlar. Îsrail konusunda, Körfez sa- vaşı boyunca aynı temelde yer aldılar. — Saddam'ı desteklemek söz konusu muydn? ROUSILLON — Tek bir Mısırlı bula- mazsımz ki Irak'ın Arap dünyasında lider- liğini kabul etsin. öte yandan son on yıl içinde çok sayıda Mısırlı Irak'a çahşmaya gitti. Bir Mısırlının vize almadan gidebil- diği iki Arap ülkesi var: Ürdün ve Irak. Turist olarak Irak'â gidip iş bulmalan ha- linde orada kalabiliyor Mısırhlar. Aynca Irak hükümeti son yıllarda ülkelerine gel- meleri için Mısırh aydınlara oldukca cazip olanaklar sundular, bu teklif büyük ölçü- de kabul edildi. Mısır solu Brejnevci — Mısır solunun dnnunu nasıl? ROUSILLON — Küçük gnıplardan ibaret. Son scçimlerde yüzde 3'e yakın bir oy alabildiler. Mısır solu hâlâ BTejnevci, glasnost ve perestroyka onlan hiç mi hiç ilgilendirmiyor. îslamcılar kuşaklar arası sürekliliği gerçekleştirebildiler. Mısır solu- nun yaş ortalaması ise neredeyse 70. Kuş- kusuz genç militanlar da var, ama bana en önemli isimlerini soracak ohırsanız size sa- dece ve sadece çok yaşh insanlan saya- bilirim. — Mttslnman Kardeşler de merkezi de- netim agıruklı mı? ROUSILLON — Müslüman Kardeşler çok yaygın bir örgütlenme. Mısır dışında değişik ülkelerde yaşayan üyeleri de var. Ama faaliyetler konusunda çok sıkı bir merkezi disiplinden söz edilemez. örneğin Körfez krizi boyunca, değil tabanda, yö- netici kadrolar, önde gelen isimler arasın- da bile görüş aynhklan olduğu görüldü. — Tnridye'de yıllardan beri Möslnman Kardeşler'in bir kolu oldugu sanılır, iddia edülr, ama Uçbir somnt gösterge yok... ROUSILLON — Gerek yok ki. Türki- ye'de çok önemli bir laiklik olgusu var. İs- lamalar kımliklerini buna karşı oluştura- büirler. Yani devlete cephe alabilirler. Su- riye'de de Sünni çoğunluk iktidardaki Ale- vüere karşı bir muhalefet geliştirebüir. Ay- m şekilde Afganistan'da herhangi bir an- da ciddi tavu-lar geliştirilebüir. Ama Mı- sır'da Müslüman Kardeşler hiçbir zaman devletlerden ayn bir toplum projesi geüş- tirmediler. Hep onunla birlikte oldular. — Mmr'da kimsenin iktklan aimaya ya- naşmadıgı söylenegelir. öraegin Mfislt- man Kardeşler toplumsal etldnUUerini po- litik alana oldngn gibi tercnme etstfer dev- leti epey zor dnrnmda bırakabüirler, ama iktidan ahp başansız kaimaktan korkar- lar denir. Ne diyorsunuz? ROUSILLON — Yakında cumhurbas- kanlığı seçimlerioldut Bir dizi muhalefet partisi var, Müslüman Kardeşler'in millet- vekilleri var, hiçbiri aday çJcannadı. Ül- kenin birlik ve beraberliğini düşünebilir- siniz, ama muhalefet olarak cumhurbaş- kanhğı seçimlerine aday çıkartmak sizin görevinizdir, bundan kaçamazsımz. Mı- sır'da iktidara talip olmak ayıp gibi bir şey. Sedat iktidara bir hükümet darbesiyle gel- di. Ama ne yaptı? "Ben iktidara talip de- gfldim, ama öteküer iktidan istryorda. Be- nim yapbğun onlan engeOemek" dedi. Se- dat öldürülünce Mübarek onun yardımosı olarak başa geçti, yine "iktidara talip oi- madan, bir baiama mecbur luüarak". Yann:Jc«m-Fr«n>yoi» Legrati Diyanet îşkrfnin açıklaması Ayet ve hadisler çarpıtılmıştır"tslamda Kadın ve Cinsellik" başhkh yazı dizisi yetkih birimlerimiz tarafmdan incelenmiştir. Bu inceleme sonunda, yazı dizisinin ayet ve ha- disleri çarpıtmak; uydurma ve zayıf rivayetleri mal- zeme yapmak suretiyle ortaya konulduğu tesbit edil- miştir. Diğer ilim dallannda olduğu gibi, islami konu- larda da herhangi bir yargıya varabümek için dini Uimlerde beUi bir seviyeye ulaşmak gerekir. Bu se- viyeyi elde etmeden, ayet ve hadislerden hüküm çı- karmaya kalkışmak ibni bir davranıs olmaz. İslami hükümlerin ve Müslümanlann hareket tar- zını belirleyen kurallann iki temel kaynağı Kur'an-ı Kerim ve sünnettir. Kur'an-ı Kerim'in doğnı olarak anlaşılabihnesi için "Tefsir Usulü" Umine; sünne- tin doğru olarak bilinmesi ve anlaşüabilmesi için "Hadis Usulü" ümine ihtiyaç vardır. Bu iki kaynak- tan "hüküm" çıkarabihnek için ise "Fıkıh Usulü" ilmi (lslam Hukuku Metodolojisi)ne vakıf ohnak gerekir. Bu ilimlere vakıf olmadan, Kur'an ve sün- netten hüküm çıkarmak mümkün değildir. Aynca, bazı rivayetleri ilmi araştırmalara malze- me olarak kullamrken, mutlaka 'senet'lerini göz önünde bulundurmak gerekir. Bütün bu şartlara önem vermeden yapılacak de- ğerlendirmelerin ilmi bir kıymeti bulunmayacağı izahtan varestedir. "Islamda Kadın ve Cinsellik" adlı tefrikada, be- ürtilen bu hususlara uyulmadığı tesbit edilmiştir. Sa- hih, hasen, zayıf, uydurma denilmeden, ne bulun- duysa yazıya almmış; bir takım duygusal ve peşin fıkirlerle ayet ve hadisler çarpıtılmış; yazı dizisi bü- tün itibariyle Islamiyete ve Hz. Peygamber'e büh- İSLAMDA KADIN VE CİNSELLİK TEPKİLER Sahih, hasen, zayıf, uydurma denilmeden, ne bulunduysa yazıya abnmış; birtakım duygusal ve peşin iîkirlerle ayetler çarpıtılmış, yazı dizisi bütünüyle îslamiyete ve Hz. Peygamber'e iftira olarak kaleme alınmıştır., tan ve iftira olarak kaleme alınmıştır. Bu dayanıksız iddialar, çok eski zamanlardan bu pek çok haklardan mahrum bulunduğu, eşi uzerinde herhangi bir hakkının bulunmadığı, çok kadınh ev- lilik için bir sınır konulmadığı, kocasımn kansını öldürmesi veya sakat bırakması halinde bile kocayı bundan alıkoyacak bir müeyyide olmadığı, kocası öldüğünde, bazı duumlarda bir miras mah gibi mu- yana lslam düşmam çevrelerce çokça kullamlan kla- sik iftiralardır. Bu iftiralara geçmişte ve bugün ger- çek ilmi ceyaplar verümiştir. Fakat toplurnumuzun büyük kesiminin bu gibi konularda derinlemesine bilgi sahibi bulunmadığı ve söz konusu yayın hu- susunda başkanlığımıza müracaatlar yapıldığı göz önüne alınarak, yazıdaki bazı yanlışlara ve bariz çar- pıkhklara -genelde kalmak şartıyla- temas olunacak- tır. 1. Yazı dizisi, hemen tamamıyla, lslamiyetin ka- dın haklanna gerekli önemi vermediği noktasında topianmaktadır. Hatta cahiliyet devrinde kadımn daha hür ve yetkili olduğu ifade edilmiştir. tslamiyetten önceki cahiyet döneminde kadımn amele gördüğü, Araplann, hatta Çin-Hind gibi ba- zı milletlerin kadını uğursuz saydıkları, banlannın kız çocuğunun doğmasmı utanç vesilesi telakki ede- rek onu diri-diri toprağa gömdüğü tarihi bir gerçek olmasına rağmen yazann Islamiyet öncesini Islam'a tercih eder bir uslûp kullanması, gerçekleri çarpıt- mamn ötesinde ilim adına ibret verici bir durum ola- rak değerlendirilmiştir. Bilinen bir gerçektir ki, tslamiyet kadını yücelt- miş, hak ve yükümlülüklerde onu erkeğe eşit kıhnış; aşağılanmaktan kurtarmış, toplumda layık olduğu mevkiye yükseltmiştir. Bunu sadece müslüman ilim adamlan değil, tarafsız birçok yabana bilim ada- mı ve yazar da eserlerinde belirtmişlerdir. 2. Yazı dizisinde en çok başvunılan yöntem, ayet ve hadislerin tahrifidir. Nitekim "emriniz altındadırlar" ifadesi "sizin kölelerinizdir" diye kasıth olarak tahrif edihniş, bir hadiste geçen "Hepiniz çobansınız, elinizin altında- kilerden sorumlusunuz. Kişi cobandır, ailesinden sorumludur" ifadesine yer verildikten sonra, hadi- sin kadınlarla ilgili böhımü olan "Kadın da çoban- dır, ailesinden ve çocuklanndan sonırnludur" ifa- desi hadisten çıkarümış, üstelik "Bakınız erkekten söz ediliyor ama kadından söz edilmiyor" manasm- da Hz. Peygamber'e bühtanda bulunulmuştur. Kasta dayalı bu iki carpıtma, sadece örnek olarak veril- miştir. Tefrika baştan sona bu tür carpıtmalarla do- ludur. İlmi duşünceye, basın ahlakına ve medeni ol- maya ters bu çarpıtmalan kamuoyunun takdirine bırakıyoruz. 3. Yazıda başvunılan bir başka yöntem; ayet ve hadislerin ilgi alanını değiştirmek, başı ile somı ara- sındaki irtibatı kopararak, nasslan saptırmak ol- muştur. Bu da yazann konuya nasıl yaklaştığını gös- termesi bakımmdan ibret vericidir. 4. İslami ilimlerle uğraşanlar büirler ki, zayıf ri- vayetler akaid ve ahkâm konulannda delil olamaz- lar. Bu bakımdan zayıf rivayetlere dayanılarak ke- sin yargılara vanlamaz. Hele-hele bu zayıf rivayet- leri nakzeden sarih nasslar varsa, o zaman zayıf ri- vayetlerin hiçbir değeri kalmaz. Yazıda kesin tahrifatlar, kasıth sapürmalar yamn- da bazı zayıf rivayetlerin iddialara malzeme yapıl- dığı görülmektedir, Bu da yazının ne kadar gayri il- mi olduğunun bir başka delildir. 5. Arapçada kelimeler müzekker ve müennes ola- rak ikiye aynhr. Kadınlara hitab edildiğinde, onla- ra ait müennes siga; erkeklere hitap edildiğinde ise erkeklere ait müzekker siga kullanıhr. Hem erkek, hem kadına hitab edildiğinde ise, erkeklere ait mü- zekker siga kullanıhr. Bu bir dil özeUiğidir, gramer kurahdır. Yazı dizisinde bu ilmi gerçek de çarpıtıl- mış, Kuran-ı Kerim'in genellikle erkeklere hitab et- tiği tarzmda, ilim adına bir biimezlik sergilenmiş- tir. Hangi üim dahnda olursa olsun, işlenen konu- nun mantığını ve genel sistemini bilmeyen bir kişi- nin ilim veya bilimseUik adına söz etmesi, sonuçta sahibini gülünç düşürur. Yazı dizisinde tesbit edilen yanhşhklan teker te- ker ele ahp, bunlann geçersizliğini ve dayanaktan ne kadar yoksun bulunduğunu açıklamak mümkün olmakla beraber, şimdUik bu iddialann Umi ve ta- rihi dayanaktan yoksun olduğunu söylemekle yeti- neceğiz. Konu ile ilgili detay çalışmalanmızın sonucu kamuoyuna aynca duyurulacaktır. Bu gibi tekrîik ve Umi konulann ilgili branşta ka- riyer sahibi uzman elemanlarca değerlendirihnesi, şüphesiz en uygun oianıdır. Kanuni görevi toplumu din konusunda aydınlat- mak olan Diyanet tşleri Başkanhğı adına okuyucu- nun ve kamuoyunun takdirlerine saygıyla sunanm. Prof. Dr. MUSTAFA SAİD YAZICIOCLU Diyanet tsleri Baskanı
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle