Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
19 HAZİRAN 1991 DÎZİ-RÖPORIAJ CUMHURİYET/15
Fnaisız araştırmaa Alain RousiUon, Mvsrfda İslami kesimler arasındaki tartışmakmn 'd kesme'ye kadar uzanchğını söylüyor
Mısırlı İslamalar şeriat istiyor
Batılı gözüyle
RADİKAL İSLAM
GELENEKSEL İSLAM
RUŞEN ÇAKIR
Mısır'da gerçek entelektüel tartışmalar
olmadığı için birinin kendini
gösterebilmesinin en kolay yolu,
gazeteler aracılığıylayürütülen
polemiklere katılmaktır. İslami kesim
içinde tartışmalar çok verimsiz, kısırdır.
Şeriatın nasıl uygulanacağı çerçevesinin
dışma çıkılmaz. Fıkıh, hudud tartışılır.
Mısır'da islami hareket şeriatm
uygulanmasından yana.
MısırMa İslamcılarla devlet arasındaki
güç ilişkisi karşılıkh tahriklerle yürüyor.
Iktidarı eleştiriyorlar, ama devletle ahp
veremedikleri yok. Daha çok video
dükkanlanna, içki içilen yerlere
saldırmak gibi eylemler yapıyorlar.
îslamcılann silahlı bir kolu olduğunu
sanmıyorum. Devlet, sisteme entegre
olmayan İslamcıları tasfiye etmeye
çalışıyor.
Mısır'da îslamcılarla milliyetçiler
kültürel ve sosyolojik bakımdan çok
büyük farklılıklar arz etmiyorlar. Birçok
durumda da aynı tavırları abyorlar.
îsrail konusunda Körfez savaşı boyunca
aynı temelde yer aldılar. Müslüman
Kardeşler çok yaygm bir örgütlenme.
Mısır dışında çeşitli ülkelerde yaşayan
üyeleri de var. Ama faaliyetleri
konusunda sıkı bir merkezi disiplin yok.
— 2 —
I
— Mısartı entelektüellerin krizde oJdu-
ğu söyieniyor...
ROUSILLON — Bir gerçek kriz var, bir
de lafı edilen. Ikisi birbirinden farklı. Mı-
sırh aydınlar kendüeri söz konusu oldu-
ğunda hep bir krizden bahsederler. Bile-
büdiğim kadanyla yüzyıhn başından itiba-
ren Mısırh aydınlar kendi tarihleriyle, dün-
yayla başa çıkmak zorunda kaldıklan an-
dan itibaren kriz durumundalar. Ama sa-
hiden bir kriz var mı? Sanıyorum yok. O
kadar zamanı krİ2 edebiyatı yapmaya har-
cayacak kadar köttt durumda değUler. Ben
Mısırlı sosyologlar Uzerinde araştırma yap-
tım. Onlan izleyerek toplumdaki devindi-
rici güçleri bulma niyetindeydim. Tümü
üniversite bünyesinde.
Üniversite içinde olup bir şeyler yapmak
pek zor. Derskr, sınavlar, içinde kayda de-
ğer hiçbir şeyin olmadığı el kitaplan ya-
yımlama zorûnluluğu -aslında bundan çok
iyi para kazanıyorlar. Ne kadar öğrenci-
leri varsa o kadar bastırıyorlar. Tabii öğ-
renciler satın almak zorunda. Sonra yüz-
de 80-90'a varan telifler alıyorlar- Sonuç
olarak zamanlannm büyük çoğunluğu bu
tür işlere eidiyor. Bu açıdan gerçekten bir
kriz var. öte yandan Mısır'da aydın olma-
nın müthiş ayncalıklan var.
Devlete bağlı aydın
— Galiba devlete bağımlılar...
ROUSILLON — Evet aydmlar, sanat-
çılar, herkes için bu geçerli. Hiç fena ka-
zanmıyorlar. Hepsinin bir mevkii var. ör-
neğin Mısır'da bir sanat piyasası yok. Eşim
bir galeri açtı, bu piyasanın oluşmasına
katkıda buhınmak istedi. Mısır'da, özel-
likle Kahire'de devlet galerileri var. Eser-
lerini sergüeyen sanatçı devlete yüzde 2 gibi
çok küçük bir ücret ödüyor. Ama sergik-
rin ne bir kataloğu var, ne bir şeyi. Ama
herkes memnun, senede bir sergi açabili-
yorlar.
Eşim ise kendi zevkine göre bildiğimiz
anlamda gerçek, profesyonel bir galerici-
lik yapmaya çalıştı. Sonuçta Mısır'ın biç
numaralı galerisi ortaya çıktı. Ne var ki
Mısır burjuvazisi bir Mercedes'e ödediği
parayı bir tabloya ödemeye hazır değüdi.
Kısacası sosyal-kültürel vs etkinlikler ay-
nı ölçüde paraya çevrilemiyor.
örneğin Mısır'da bir romancının, bir
öykücünün kkabını basürabilmesi çok çok
kolay. Çünkü çok sayıda yayına var, ama
piyasa yok. Yani her yayıncı kendi yayın-
lanru sattnak zorunda. Dağıtım şebekesi
yok. Bir-iki kitapçı var, o kadar. Bir kita-
bı satın almak istiyorsan yayıncısına git-
mek zorundasın. Bazı avant-garde ya da
solcu kişiler kendi yapttlarını pazarlama
yollan deniyor, ama pazar yok. Korkunç
bir şey bu. Yine örneğin Kahire'de tek bir
plakçı dükkânı yok. Kaset de yok. Kuşku-
suz popüler kasetler satan bir-iki dükkân
var, ama klasik müzik, Batı müziği dinle-
mek isteyenler yurtdışına gidenlere sipariş
vermekten başka bir şey yapamıyorlar.
Aynı şey yabancı kitaplar için de Oç aşağı
beş yukan geçerli. Sonuç olarak Mısırlı ay-
dınlar tam anlamıyla dış dünyadan kopuk-
lar. Geçenlerde Marmara Üniversitesi'ne
gittik. Kütüphaneyi gezdik. Türkçeye çev-
rilip basümış eserlerin listesi bir Mısırlı için
tahayytıl bile edilemez.
— Özel olarak Islamcı aydınlara geçe-
cek olursak...
ROUSILLON — İslami hareketin temel
mantığı Kuran'ı, sünneti, Ibni Teymiyye'yi
ve belki de Seyyid Kutb'u bilmek ve geri-
sini önemsememektir. Kendi özel tarihle-
riyle bile çok fazla ügilendikleri söylene-
mez. örneğin Cemaleddin Afgani, Mu-
hammed Abduh, Reşid Rıza çok önemli
Müslüman Kardeşler. Ülkenin en önemli baskı grubu
Mısır Işçi Partisi listesinden üyelerini
meclise sokan örjgüt, toplumu
dönüştürerek iktidarı kuşatma
stratejisini yıllar boyunca başarıyla
uyguladı. Oyle ki sonuçta kuşatılacak
iktidar kalmadı. Radikal Islamcılara
göre iktidar Müslüman Kardeşleri
kuşattı.
Müslüman Kardeşler (tbvan-ı Müslim)
Mart 1928'de 7 kişi tarafından bir köy evinde
tohumu atüan Müslüman Kardeşler'in "yanm
milyon aktif üyeye sahip" olduğu 1945'te
kurucusu ve lideri öğretmen Hasan H Benna
tarafından açıklandı. 1950'den itibaren üye sayısı
milyonlarla ifade edilen Müslüman Kardeşler,
tarihleri boyunca devletle ilişkileri konusunda
istikrarh bir çizgi izleyemediler. Değişik
hükümetler kitlelere ulaşmak için onlardan
yararlandı, kimi durumda ise örgütü yasa dışı ilan
edip geniş çaplı tutuklamalara, sokakta infazlara
ve idamlara girişti.
örgüt içinde var olduğu iddia edilen "Gizli örgüt"
adlı silahlı gruba atfedüen birtakım suikastlar
dışında Müslüman Kardeşler'in şiddet yoluna
başvurduğu görülmedi.
Sedat'm 1971'de çıkarttığı afla birlikte Müslüman
Kardeşler yeniden üımlı bir çizgiye geldi.
Enver Sedat'ın El Cihad adlı radikal gnıp
tarafından öldürühnesini kınayan Müslüman
Kardeşler, kültürel ve toplumsal düzlemde
yürüttükleri faaliyetlerle Mısır'ın belki de en
önemli baskı grubu. Mısır Işçi Partisi listesinden
üyelerini meclise de sokan Müslüman Kardeşler,
toplumu dönüştürerek ıktidarı kuşatma stratejisini
yıÜar boyunca öylesine başanyla uyguladılar ki
sonuçta kuşatılacak iktidar kalmadı. Ya da
radikal lslamcılann kendilerine yönelttiği eleştiriye
göre iktidar Müslüman Kardeşleri kuşattı.
Alain
Rousillon ve
Islamcı imaj
Deyrimi İran yaptı, ama dün-
yada İslamcılık ve İslami hare-
ket denince ilk akla gelen ülke
hâlâ Mısır. Fransız araştırmacı
Alain Rousillon, Arap ve lslam
dünyasında politik ve kültürel
açıdan büyük öneme sahip olan
Mısır'da uzun süre kaldı, özel-
likle Mısır'ın kültürel yaşamı ve
aydıniarı üzerine yaptığı araştır-
malarla dikkat çekti. Radikal
İslami hareketlerin hızlı bir tü-
keniş içine girdiği ve toplumu
aşağıdan yukarıya yeniden İsla-
mileştirme eğiliminin önemli bir
öncelik kazandığı günümüzde
yalnızca 63 yılhk Müslüman
Kardeşler örgütlenmesi ve gele-
negi ile Mısır'ın adı yeniden da-
ha sık geçeceğe benziyor.
Bir yıldır Fransız Ulusal Bi-
limsel Araştırmalar Merkezi
bünyesindeki çalışmalarını Pa-
ris'te sürduren, ama Mısır üze-
rine çalışmalarını da sürduren
Rousülon'un Mısır'daki ente-
lektüel yaşam ve Müslüman
Kardeşler üzerine söyledikleri,
bu lslameı hareket hakkında ül-
kemizde oluşmuş imajı derinden
sarsıyor. Alain Rousillon, Mısır'da İslami olmayan tardşma konulannın bile İslamileştirildigini söylüyor. (Fotoğraf: Manuel Çıtak)
değildir. Oryantalistler, Ban düşüncesi çok
daha az bir ilgi görür. tslamı seçtiği için
olsa gerek Roger Garaudy dışında yaban-
cı bir yazar yoktur. Kuşkusuz birkaç istis-
na var. Bunlar daha çok İslami Sol denen
çevreden öğretim üyeleri. örneğin Kahire
Üniversitesi'nde dilbilim profesörü olan ve
lmam Gazali üzerine çahşmalar yapan
Nasr Ebu Zeyd. Onun için, Muhammed
Arkun'un yaptığım içeriden yapmaya ça-
lışan bir aydın denebilir. Bir 4e Hasan Ha-
nefi var. Hanefı tek başma İslami Sol'dur.
Humeyni'yi ilk o çevirmiştir, Batı düşün-
cesini çok iyi bilir. Ama bir düşünür ol-
maktan çok iyi bir ideologdur.
Mısu-'da gerçek entelektüel tartışmalar
olmadığı için birinin kendisini gösterebil-
mesinin en kolay yolu gazeteler aracüığıyla
yürütülen polemiklere katılmaktır. İslami
kesim içindeki tartışmalar çok verimsiz, kı-
sırdır. Çünkü fazlasıyla akademiktir. Şe-
riatın nasıl uygulanacağı çerçevesinin dı-
şına çıkılamaz. Fıkıh, hudut tartışılır. Mı-
sır'da İslami hareket şeriatın uygulanma-
sından yana. Ama bunun zenginleştirUmesi
yolunda bir çaba yok. Sedat'ın öldürülme-
sinden önce mechste bir komisyon, var
olan kanunlann şeriata nasıl uydurulabüeceği
konusunda çahşmalar yaptı. Sonuçta ka-
nunlann yüzde 95'inin zaten şeriata uygun
olduğu karanna vardı. Geri kalan yüzde
5 ise hudud kapsamına giriyor. Işte dram
burada. Şeriatı ya uygularsın ya uygula-
mazsın. Tartışmalar bu anlamda ükamyor,
hiçbir teorik açılım getiremediği için an-
lamsulaşıyor. fş dönüp dolaşıp el kesme-
ye filan geüyor. Yalnızca dikkat çekmeyi,
karşı tepkileri doğurmaya yanyor bu tar-
tışmalar.
Politik alanda da İslami olmayan tartış-
ma konulannın Islamileştirümesi var. ör-
neğin Israil'le anlaşma imzalanması ulu-
sal bir sonındur, bölgeye nasıl baktığınla
ilgüidir, İslami değildir. Diğer bir konu da
İslami finans kuruluşlan. Mısır'da yüzde
30 enflasyon var. Yurtdışında Mısurlılar
para kazanıyor, bunu ülkelerine göturmek
istiyorlar, ama değerinin azalmasmı da is-
temiyorlar. Herkes faizin, ribanın haram
olduğunu filan tartışıyor. Halbuki tartışıl-
ması gereken Mısu
1
ekonomisinin kendisi.
— Ya radikaDer? Sayılan az olsa da İs-
lami bir devrimi savunuyoriar. Bu bakım-
dan bir siyaset düşüncesi geliştinneleri ge-
rekmiyor mu?
İslaıpcılar, devlet ve tahrik
ROUSILLON — Hayır. Şeriatm uygu-
lanması anlarmnda radikal olmak ne de-
mek: Sakal bırakmak, gündelik hayatta
tecrit, kadınlann örtünmesi... Ama bu in-
sanlar hayatlannı da kazanmak zorunda.
Aynı kişiler Batılı mallann saüldığı mar-
ketler açıp adını "Karavan" vs koyabili-
yorlar. Ya politik bağlanmalan yok ya da
darbeciler. Yaklaşık bir yıl önce içişleri ba-
kanı değişti. Islamcılara karşı epey zalim
olan bir general gitti, yerine islami çevre-
lerce sevilen, ama eskisi kadar zalim bir
adam geldi. Mısır'da lslamcılar ile devlet
arasındaki güç ilişkisi karşıhkh tahrikler-
le yürüyor. Iktidan eleştiriyorlar, ama dev-
letle ahp veremedikleri yok. Daha çok vi-
deo dükkanlanna, içki içilen yerlere sal-
dırmak gibi eylemler yapıyorlar.
Eski bakan zamanında çok sayıda sakal-
h gözaltına ahnır, yargı organları tarafın-
dan hemen taMiye edUirlerdi. Mısır ada-
let mekanizması özgürlüğüne çok düşkün-
dür ve poüsle çekişme halindedir. Yani is-
lamalar ahnıyor, bırakılıyor, tekrar ahnı-
yor, tekrar bırakıhyordu. Yeni bakanla
birlikte Mısır yönetimi sistemin kabullene-
bileceği tslamcılann sayısını daha geniş tut-
tu. örneğin Sedat'ın öldürülmesine fetva
veren âmâ Şeyh Ömer Abdurrahman yurt-
dışma pkabiliyor, bürosunda faaliyet gös-
terebiüyor. Şimdi de Sudan'da.
öte yandan yeni yöntemlere başvunılu-
yor. Kahire'nin göbeğinde Cihat gnıbunun
iki numaralı lideri öldürüldü. Söylentiler
gizli servis tarafmdan vurulduğu şekünde.
Cihat'tan aynlan küçük bir gruba baskın
yapıldı, dört kişi öldü. Artık lslamcılann
silahlı bir kolu olduğunu sanmıyorum. Kı-
sacası devlet, sisteme entegre olmaya ça-
ğınyor tslamcılan, ohnayanlan ise fıziki
olarak tasfiye etmeye çahşıyor.
— tslamcılık ve milliyetçOik kavramla-
n Körfez krizi ve savaşı boyunca Mısır'-
da nasıl bir karşılıkh etkileşim içindeydi?
ROUSILLON — Müslüman Kardeşler'-
in öteden beri müliyetçi bir gelenekleri var,
özeUikle Füistin konusunda. Bugün bunun
hâlâ varhğını koruduğu ortaya çıktı. Ama
bu milliyetçilik bir tür yabancüan sevme-
mek gibi bir şey. Bu biraz da Mısır'ın ge-
neline özgü. Yabancılar sevümez çünkü
kadınlar örtülü değildir vs.
— tslamcdarla miUiyetçfler arasmda Qiş-
kiler nasıldı Körfez krizi boyunca?
ROUSILLON — Mısır'da Müslüman
Kardeşler ile Nasırolar kültürel ve sosyo-
lojik bakımdan çok büyük farklılıklar arz
etmiyorlar. Birçok durumda da aynı tavır-
lan alıyorlar. Îsrail konusunda, Körfez sa-
vaşı boyunca aynı temelde yer aldılar.
— Saddam'ı desteklemek söz konusu
muydn?
ROUSILLON — Tek bir Mısırlı bula-
mazsımz ki Irak'ın Arap dünyasında lider-
liğini kabul etsin. öte yandan son on yıl
içinde çok sayıda Mısırlı Irak'a çahşmaya
gitti. Bir Mısırlının vize almadan gidebil-
diği iki Arap ülkesi var: Ürdün ve Irak.
Turist olarak Irak'â gidip iş bulmalan ha-
linde orada kalabiliyor Mısırhlar. Aynca
Irak hükümeti son yıllarda ülkelerine gel-
meleri için Mısırh aydınlara oldukca cazip
olanaklar sundular, bu teklif büyük ölçü-
de kabul edildi.
Mısır solu Brejnevci
— Mısır solunun dnnunu nasıl?
ROUSILLON — Küçük gnıplardan
ibaret. Son scçimlerde yüzde 3'e yakın bir
oy alabildiler. Mısır solu hâlâ BTejnevci,
glasnost ve perestroyka onlan hiç mi hiç
ilgilendirmiyor. îslamcılar kuşaklar arası
sürekliliği gerçekleştirebildiler. Mısır solu-
nun yaş ortalaması ise neredeyse 70. Kuş-
kusuz genç militanlar da var, ama bana en
önemli isimlerini soracak ohırsanız size sa-
dece ve sadece çok yaşh insanlan saya-
bilirim.
— Mttslnman Kardeşler de merkezi de-
netim agıruklı mı?
ROUSILLON — Müslüman Kardeşler
çok yaygın bir örgütlenme. Mısır dışında
değişik ülkelerde yaşayan üyeleri de var.
Ama faaliyetler konusunda çok sıkı bir
merkezi disiplinden söz edilemez. örneğin
Körfez krizi boyunca, değil tabanda, yö-
netici kadrolar, önde gelen isimler arasın-
da bile görüş aynhklan olduğu görüldü.
— Tnridye'de yıllardan beri Möslnman
Kardeşler'in bir kolu oldugu sanılır, iddia
edülr, ama Uçbir somnt gösterge yok...
ROUSILLON — Gerek yok ki. Türki-
ye'de çok önemli bir laiklik olgusu var. İs-
lamalar kımliklerini buna karşı oluştura-
büirler. Yani devlete cephe alabilirler. Su-
riye'de de Sünni çoğunluk iktidardaki Ale-
vüere karşı bir muhalefet geliştirebüir. Ay-
m şekilde Afganistan'da herhangi bir an-
da ciddi tavu-lar geliştirilebüir. Ama Mı-
sır'da Müslüman Kardeşler hiçbir zaman
devletlerden ayn bir toplum projesi geüş-
tirmediler. Hep onunla birlikte oldular.
— Mmr'da kimsenin iktklan aimaya ya-
naşmadıgı söylenegelir. öraegin Mfislt-
man Kardeşler toplumsal etldnUUerini po-
litik alana oldngn gibi tercnme etstfer dev-
leti epey zor dnrnmda bırakabüirler, ama
iktidan ahp başansız kaimaktan korkar-
lar denir. Ne diyorsunuz?
ROUSILLON — Yakında cumhurbas-
kanlığı seçimlerioldut Bir dizi muhalefet
partisi var, Müslüman Kardeşler'in millet-
vekilleri var, hiçbiri aday çJcannadı. Ül-
kenin birlik ve beraberliğini düşünebilir-
siniz, ama muhalefet olarak cumhurbaş-
kanhğı seçimlerine aday çıkartmak sizin
görevinizdir, bundan kaçamazsımz. Mı-
sır'da iktidara talip olmak ayıp gibi bir şey.
Sedat iktidara bir hükümet darbesiyle gel-
di. Ama ne yaptı? "Ben iktidara talip de-
gfldim, ama öteküer iktidan istryorda. Be-
nim yapbğun onlan engeOemek" dedi. Se-
dat öldürülünce Mübarek onun yardımosı
olarak başa geçti, yine "iktidara talip oi-
madan, bir baiama mecbur luüarak".
Yann:Jc«m-Fr«n>yoi» Legrati
Diyanet îşkrfnin
açıklaması Ayet ve hadisler çarpıtılmıştır"tslamda Kadın ve Cinsellik" başhkh yazı dizisi
yetkih birimlerimiz tarafmdan incelenmiştir.
Bu inceleme sonunda, yazı dizisinin ayet ve ha-
disleri çarpıtmak; uydurma ve zayıf rivayetleri mal-
zeme yapmak suretiyle ortaya konulduğu tesbit edil-
miştir.
Diğer ilim dallannda olduğu gibi, islami konu-
larda da herhangi bir yargıya varabümek için dini
Uimlerde beUi bir seviyeye ulaşmak gerekir. Bu se-
viyeyi elde etmeden, ayet ve hadislerden hüküm çı-
karmaya kalkışmak ibni bir davranıs olmaz.
İslami hükümlerin ve Müslümanlann hareket tar-
zını belirleyen kurallann iki temel kaynağı Kur'an-ı
Kerim ve sünnettir. Kur'an-ı Kerim'in doğnı olarak
anlaşılabihnesi için "Tefsir Usulü" Umine; sünne-
tin doğru olarak bilinmesi ve anlaşüabilmesi için
"Hadis Usulü" ümine ihtiyaç vardır. Bu iki kaynak-
tan "hüküm" çıkarabihnek için ise "Fıkıh Usulü"
ilmi (lslam Hukuku Metodolojisi)ne vakıf ohnak
gerekir. Bu ilimlere vakıf olmadan, Kur'an ve sün-
netten hüküm çıkarmak mümkün değildir.
Aynca, bazı rivayetleri ilmi araştırmalara malze-
me olarak kullamrken, mutlaka 'senet'lerini göz
önünde bulundurmak gerekir.
Bütün bu şartlara önem vermeden yapılacak de-
ğerlendirmelerin ilmi bir kıymeti bulunmayacağı
izahtan varestedir.
"Islamda Kadın ve Cinsellik" adlı tefrikada, be-
ürtilen bu hususlara uyulmadığı tesbit edilmiştir. Sa-
hih, hasen, zayıf, uydurma denilmeden, ne bulun-
duysa yazıya almmış; bir takım duygusal ve peşin
fıkirlerle ayet ve hadisler çarpıtılmış; yazı dizisi bü-
tün itibariyle Islamiyete ve Hz. Peygamber'e büh-
İSLAMDA KADIN
VE
CİNSELLİK
TEPKİLER
Sahih, hasen, zayıf, uydurma denilmeden, ne
bulunduysa yazıya abnmış; birtakım duygusal ve
peşin iîkirlerle ayetler çarpıtılmış, yazı dizisi
bütünüyle îslamiyete ve Hz. Peygamber'e iftira
olarak kaleme alınmıştır.,
tan ve iftira olarak kaleme alınmıştır.
Bu dayanıksız iddialar, çok eski zamanlardan bu
pek çok haklardan mahrum bulunduğu, eşi uzerinde
herhangi bir hakkının bulunmadığı, çok kadınh ev-
lilik için bir sınır konulmadığı, kocasımn kansını
öldürmesi veya sakat bırakması halinde bile kocayı
bundan alıkoyacak bir müeyyide olmadığı, kocası
öldüğünde, bazı duumlarda bir miras mah gibi mu-
yana lslam düşmam çevrelerce çokça kullamlan kla-
sik iftiralardır. Bu iftiralara geçmişte ve bugün ger-
çek ilmi ceyaplar verümiştir. Fakat toplurnumuzun
büyük kesiminin bu gibi konularda derinlemesine
bilgi sahibi bulunmadığı ve söz konusu yayın hu-
susunda başkanlığımıza müracaatlar yapıldığı göz
önüne alınarak, yazıdaki bazı yanlışlara ve bariz çar-
pıkhklara -genelde kalmak şartıyla- temas olunacak-
tır.
1. Yazı dizisi, hemen tamamıyla, lslamiyetin ka-
dın haklanna gerekli önemi vermediği noktasında
topianmaktadır. Hatta cahiliyet devrinde kadımn
daha hür ve yetkili olduğu ifade edilmiştir.
tslamiyetten önceki cahiyet döneminde kadımn
amele gördüğü, Araplann, hatta Çin-Hind gibi ba-
zı milletlerin kadını uğursuz saydıkları, banlannın
kız çocuğunun doğmasmı utanç vesilesi telakki ede-
rek onu diri-diri toprağa gömdüğü tarihi bir gerçek
olmasına rağmen yazann Islamiyet öncesini Islam'a
tercih eder bir uslûp kullanması, gerçekleri çarpıt-
mamn ötesinde ilim adına ibret verici bir durum ola-
rak değerlendirilmiştir.
Bilinen bir gerçektir ki, tslamiyet kadını yücelt-
miş, hak ve yükümlülüklerde onu erkeğe eşit kıhnış;
aşağılanmaktan kurtarmış, toplumda layık olduğu
mevkiye yükseltmiştir. Bunu sadece müslüman ilim
adamlan değil, tarafsız birçok yabana bilim ada-
mı ve yazar da eserlerinde belirtmişlerdir.
2. Yazı dizisinde en çok başvunılan yöntem, ayet
ve hadislerin tahrifidir.
Nitekim "emriniz altındadırlar" ifadesi "sizin
kölelerinizdir" diye kasıth olarak tahrif edihniş, bir
hadiste geçen "Hepiniz çobansınız, elinizin altında-
kilerden sorumlusunuz. Kişi cobandır, ailesinden
sorumludur" ifadesine yer verildikten sonra, hadi-
sin kadınlarla ilgili böhımü olan "Kadın da çoban-
dır, ailesinden ve çocuklanndan sonırnludur" ifa-
desi hadisten çıkarümış, üstelik "Bakınız erkekten
söz ediliyor ama kadından söz edilmiyor" manasm-
da Hz. Peygamber'e bühtanda bulunulmuştur. Kasta
dayalı bu iki carpıtma, sadece örnek olarak veril-
miştir. Tefrika baştan sona bu tür carpıtmalarla do-
ludur. İlmi duşünceye, basın ahlakına ve medeni ol-
maya ters bu çarpıtmalan kamuoyunun takdirine
bırakıyoruz.
3. Yazıda başvunılan bir başka yöntem; ayet ve
hadislerin ilgi alanını değiştirmek, başı ile somı ara-
sındaki irtibatı kopararak, nasslan saptırmak ol-
muştur. Bu da yazann konuya nasıl yaklaştığını gös-
termesi bakımmdan ibret vericidir.
4. İslami ilimlerle uğraşanlar büirler ki, zayıf ri-
vayetler akaid ve ahkâm konulannda delil olamaz-
lar. Bu bakımdan zayıf rivayetlere dayanılarak ke-
sin yargılara vanlamaz. Hele-hele bu zayıf rivayet-
leri nakzeden sarih nasslar varsa, o zaman zayıf ri-
vayetlerin hiçbir değeri kalmaz.
Yazıda kesin tahrifatlar, kasıth sapürmalar yamn-
da bazı zayıf rivayetlerin iddialara malzeme yapıl-
dığı görülmektedir, Bu da yazının ne kadar gayri il-
mi olduğunun bir başka delildir.
5. Arapçada kelimeler müzekker ve müennes ola-
rak ikiye aynhr. Kadınlara hitab edildiğinde, onla-
ra ait müennes siga; erkeklere hitap edildiğinde ise
erkeklere ait müzekker siga kullanıhr. Hem erkek,
hem kadına hitab edildiğinde ise, erkeklere ait mü-
zekker siga kullanıhr. Bu bir dil özeUiğidir, gramer
kurahdır. Yazı dizisinde bu ilmi gerçek de çarpıtıl-
mış, Kuran-ı Kerim'in genellikle erkeklere hitab et-
tiği tarzmda, ilim adına bir biimezlik sergilenmiş-
tir.
Hangi üim dahnda olursa olsun, işlenen konu-
nun mantığını ve genel sistemini bilmeyen bir kişi-
nin ilim veya bilimseUik adına söz etmesi, sonuçta
sahibini gülünç düşürur.
Yazı dizisinde tesbit edilen yanhşhklan teker te-
ker ele ahp, bunlann geçersizliğini ve dayanaktan
ne kadar yoksun bulunduğunu açıklamak mümkün
olmakla beraber, şimdUik bu iddialann Umi ve ta-
rihi dayanaktan yoksun olduğunu söylemekle yeti-
neceğiz. Konu ile ilgili detay çalışmalanmızın sonucu
kamuoyuna aynca duyurulacaktır.
Bu gibi tekrîik ve Umi konulann ilgili branşta ka-
riyer sahibi uzman elemanlarca değerlendirihnesi,
şüphesiz en uygun oianıdır.
Kanuni görevi toplumu din konusunda aydınlat-
mak olan Diyanet tşleri Başkanhğı adına okuyucu-
nun ve kamuoyunun takdirlerine saygıyla sunanm.
Prof. Dr. MUSTAFA SAİD YAZICIOCLU
Diyanet tsleri Baskanı