Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURÎYET/14 DİZt-RÖPOKIAJ 19 HAZİRAN 1991
Mahkemesona erer, yargılanan 80sanıktaı% başta Şeyh Sait olmak üzere 48'i ölüm cezasına çarptırılır
Şeyh Sait: îsyanın önünü alamadım
• m
Oncesi ve sonrasıyla
ŞEYH SAİT
AYAKLANMASI
U6URMUMCU
Şeyh Sait Bu işlerin ne önündeyim ne
arkasındayım. Belki ortada
bulunmuşum. Bizzat kumanda etmedim.
Harbi ne uzaktan ne yakından
görmedim. Aşiretler, kendi akıllarıyla
nareket ediyorlardı. Bizim olaya
katılmaktan maksadımız din
hükümlerinin uygulanmasını rica yoluyla
hükümete arz etmekti. Ne karar
verirseniz makbulümdür. Kaderim,
olduktan sonra isyanın içinde bulunmaktır
Binbaşı Kasım İşittiğim odur ki Şeyh
Sait, din için kıyam farz oldu demiş, Bır
Türk öldürmek, yetmiş gâvuru
öldürmekten daha üstündür demiş.
Bendeniz onlara fikirlerimi
sövlemezdim. Kürtlerbağımsızolsalar
bile ya İngilizce ya Farsça ya Arapça
konuşacaklardır. Bu nedenle bir Kürt
hükümeti değil, bir Arap ve İran
hükümeti olacaktı. Ben 600 yıldır birlikte
yaşadığımmilletten ayrılmakistemezdim.
'yh Abdüllatif Duyduğuma göre
>eyh Sait, Diyarbakır'ı alacak, dört
:işiyi İngilizlere gönderecek ve
anlaşacakmış. Böyle duydum efendim.
Hükümet mi kuracaklarmış, ne
yapaçaklarmış bilmiyorum. Bunlan da
ben Zazalardan işittim. Oyle anlaşılıyor.
îngilizlerin yardımıyla hüKümet
kuracaklarmış. Korkumdan
ayaklanmacılarlaberaber oldum.
Kızılbaşlardan korktum.
Ayaklanma haarlıklannı 1924 yılında gizlice
Mustafa Kemal'e bildiren emekli Binbaşı Kasım
Bey'in tanıklığı birçok olayı da ortaya çıkaracakü.
Başkan Mazhar Müfit Bey, ayaklanmanın baş-
laması ve gelişmesi ile Ugüi sorular sorduktan sonra
Binbaşı Kasım'ın, Şeyh Sait-Sahit Abdülkadir iliş-
kileri ve özellikle Kürt bağunsızkk hareketi Uzerinde
konuşmasını istiyordu.
— Şeyh Sait'in bu ayaklanmadan amacını, se-
beplerini ve kimlerle görUştUğünü söyler misiniz?
— Esasen Seyit AbdiUka«ar Be Bedirtnnaer, pay-
lasılmayan iki kardeş gibi Knrdistan başkanjıfını
bölüşemiyoriardı. Abdfirrezak Bedirnani, Kürtçü-
lüğü benimsetmek için Rusya'ya gitti. Bu ffldr ge-
lişti. tstanbul'da Kürt leaü Cemiyeri açddı. Muşi
ta da açıldı, bu cemiyete Seyit Abdülkadir başkan-
lık ediyormuş. Savaş yülan bir dnrgunluk oldu.
Mütarekenin ilk ydlannda bnnalım dönemi başla-
yınca (265) fırsat buldular. Bazı yerterde de şube-
ler açddı.
Mustafa Kemal Paşa Hazretieri'nin Erznram
Kongresi'ni teşriflerinde beadeoiz oradaydım.
Herkeste bir kanaat vanh ki, batta halk bfle Ttür-
distan olacak' diye düşünüyordu. Şerif Paşa, Pa-
ris'te Kürt temsikisi oiarak çalışıyordu. Biz yazdık,
'Şerif Paşa kimsenin temsilcisi degüdir' dedik.
İngUiz temsikisine başvurduk. 192Pde Medis
açdmca kutladık. Umudanan insanlar benimle alay
ettiler. 'Kört iken bu adamlara neden
meylediyorsun' dediler.
Bendeniz fikirterimi onlara söytemezdim.
Bir kerre Kürtlerde, ezelden ebede, birleşme ol-
mayacakür. Söz oiarak, aacmk t«miciık kelimesin-
de birleşirler.
Sonra dilleri yoktnr.
Bağımsız olsalar bile ya tngiliıce ya Farsça veya
Arapça konuşacaklardır. Bu nedenk bir Kürt hü-
kümeti degil, Arap ve İran hükümeti olacakü. Ben
de altı yüz yüdan beri beraber yaşadıgunız bir mil-
letten aynlmak istemezdim.
Binbaşı Kasım daha sonra 'Kürt tstiklal
Cemiyeti' ve Yusuf Ziya Bey ile Ugüi bilgileri akta-
nyordu.
— Yusuf Ziya (...) beni çagırdı, "Vemin et sana
bir şey söyleyecegim" dedi. Ben de snbay oldugum
zaman yemin ettim. Bir daha etmem dedim, "Bu
bir ardır" dedi.
Ben, söz veririm, dedim. *Knn««f n Knrtuluş ve«
Bagımsızlık Cemiyeti kuralmuş, bu işi siz üstlene-
ceksiniz ve yemin edeceksioiz' dedi. Ben. bu cemi-
yeti önemsemedlgim] söytedlm. Yalvardı, hatta ıs-
rar etmeye başladı. Gezmeye çıktık, "Neden kabul
etmiyorsun" dedi.
"Kürtlerde bagımsızlık yetenegi yok" dedim.
"Yardım edenler çoktur" dedi.
Kim, diye sordum.
"Bize para ve silab yardınunı hep bir devfct
yapacak" dedi. Yokladun.
Farz edelim ki tngilizler versin. tngillzlerin pa-
rasıyia Müslüman öldurülür mü, dedim.
(-.)
Mustafa Kemal Pasa'ya da arz etmişrJm. Ve 6n-
lemler alınması gereğini de belirtmistim. (266)
— Şeyh Sait'in oğlu Ali Rıza'nın Istanbul'a gi-
dişi bu ayaklanma ile ilgili midir?
— Ali Rıza, Halep'e, oradan da tstanbul'a geç-
ü. Sonra döndü. Seyit Abdülkadir Efendi'yi gor-
düğünü söyledi. Bu düdük ötmez. Ömrümüz on-
beş göndür. dedim. Merak etme olacak. dedi.
— Ali Rıza lstanbul'dan döndükten sonra Seyit
Abdülkadir'den söz ederken size Ingiliz nüfuzu ile
bir KUrdistan kurulmasından söz etti mi?
— Esasen, söylesin söytemesin, bn olaylarda İn-
gflizierin pannağı oldağonu biliyordum.
— Seyit Abdülkadir, bunu Ali Rıza'ya söylemiş
mi?
— Onn Ali Rıza bana soyieBiedL
(...)
— Şeyh Sait Efendi, herhalde ayaklanmadan ön-
ce tertibat aldı. Bu tertibatta kimler vardı? Ve se-
bepler neydi?
— Tertibat: Din meselesini ortaya attılar. Ayak-
lanma için dini ortaya attılar. Guya dini uygulamak
isrJyoriardı.
— Dini araç oiarak kuUandıklanm söylüyorsu-
nuz. O halde esas amaçlan neydi?
— E^sas amaçlan hagımsırfık rfde etmekti.
Kasım Bey'in sorgusundan sonra yeniden yüzleş-
tirme başhyordu.
Mahkeme üyesi Ali Saip Bey hem Şeyh Sait'i hem
damadı Şeyh Abdullah'ı sıkıştınyordvı:
Şeyh Abdullah "Şeyh Sait, Piran'a giderken ba-
na ve hcrlme teküf etti. Hiikiımet bana vurmadıkça
vurmuyomm. Bana vurursa ben de vuruyorum. Siz
de vuranaz dedL Kendisine taraftar anyordu. Hatta
ben reddeüm, kabul etmedim. Şeyh Sait, Divan-ı
Harbin kendisini isiemesinden korktu" deyince Ali
Saip Bey, Şeyh Sait'e soruyordu:
— Şeyh Sait Efendi!.. Sen bu ayaklanmanın ön-
ceden hazırlanmadığını söylüyorsun, bak damadın
ne diyor?
— Benim hükümete karsı ayaklanmam önceden
kararlaştmlmış degildi..
(...)
— Şeyh Efendi, sen daha önceden karar veriyor-
sun. Damadına da bügi veriyorsun. Hâlâ da din-
den, şeriattan söz ediyorsun.
— Bizim dinden başka bir fikıimiz yoktu. Din
içindi; başka bir fikir yoktu».
Şeyh Sait ayaklanmasından sonra ayaklanmacdan yargılayan Istiklal Mahkemesi'nden bir gnıp. Arkada Avni Dogan Bey, solda mahkeme reisi
Mazhar Müfit Bey ve Müddeinmami Ahmet Söreyya Bey.
— Kasım Bey, sen anlat.. Şeyh Sait, Piran'a gi-
derken neler söyledi, neler yaptı?
— fsittiğim odur ki, Şeyh Sait, din için kıyam
farz oldu demiş. Bir Türk öldürmek, yetmiş gavn-
ru öldürmekten daha üstündür, demiş.
— Şeyh Sait Efendi, sana din bunu mu ^mretti?
Şeyh Sait susuyordu?
Bu yüzleştirmeden sonra Şeyh Abdüllatif ve Şeyh
ŞeriPin sorgulanna geçilmişti.
Hınısh Kâmilbeyzade Şeyh Abdüllatif de üpkı
Şeyh Abdullah gibi konuşuyordu:
— Korkumdan ayaklanmacdarta beraber oldum.
— Acaba ayaklanmacılar yabancı bir hükumet-
ten kuvvet almak için söz almışlar mıdu"?
— Duyduğuma göre Şeyh Sait, Diyarbakır'ı ala-
cak, dört kişiyi tngüizlere gönderecek. Ve anlaşa-
cakmış. Bunlan da ben Zazalardan işittim. Öyle
anlaşıbyor. Böyle duydnm efendim. Hükümet mi
kuracaklarmış, ne yapacaklarmış, bilmiyorum. Sa-
vaşacaklar, tngilizlerin yardımıyla hükümet kura-
caklarauş. (267)
— Korkudan katıldım diyorsun, ne yaptılar sa-
na?
— Kızılbaşlardan korktum efendim. Beylere
mensup olduğumdan korktum.
Elaağ Cephe Komutanı Şeyh Şerife sıra gelmişti.
Şeyh Şerif de uzun sorgusunda "Elazıg Cephesi
Komatanı" ounadığmı, Harput'u işgal etmediği-
ni, bu işlere de Şeyh Sait'in zoruyla istemeyerek ka-
nştığını söyleyecekti!
Sıra Şeyh Sait'in eniştesindeydi.
Enişte, Çan Şeyhi Ibrahim'di.
Çan Şeyhi ve Çapakçur Müftüsü îbrahim de
Şeyh ŞeriFi suçluyor ve Şeyh Şerifin zoruyla ayak-
lanmaya katılmak zorunda kaldığıru, yoksa haya-
tımn tehlike içinde olacağmı ileri sürüyordu.
Şeyh Şerif ve Şeyh îbrahim birbirlerini suçluyor-
lardı. Şeyh Şerif, Çapakçur Müftüsü Şeyh Ibrahimi
in kardeşini de suçluyordu.
Çapakçur'u kendisi değil Çan Şeyhleri işgal et-
mişlerdi.
Başkan Mazhar Müfit Bey, sanıklar arasında bu-
lunan Çapakçur Kaymakamı Hümi Beye sordu.
— Kaymakam Hilmi Bey, Çapakçur'a ilk giren
Şeyh Şerif mi? Yoksa Şeyh tbrahim mi?
Hilmi Bey'in yanıtlan birbirlerini suçlayarak kur-
tulmaya çalışan her iki şeyhi de ele vermeye yeti-
yordu:
— Dk gün Şeyh tbrahim Efendi geldi. Vilayetle
görüşmek için bir hat kuruldu. (...) Akşam üzeri
Şeyh Şerif geldi. Yanında adamı yoktu. Arif Bey'-
in evine indi. "Bizim gayemiz hattı açıp, Gaâ Pa-
şa ile muhabere edip şeriatı istemekte" dedi.
— Siz Şeyh Şerif gelince mi görevinizden çekil-
diniz?
— Şeyh Şerifin gebnesiyle görevden çekfldik. Za-
ten bir gün önce de görrv yapmak mümkün degil-
di.
(...)
— Müftü Efendi; şunlar ispat eder ki, sen de
ayaklanmacılar ile berabermişsin. Bu yazılar, bu
telgraflar senin degil mi?
— Ben itiraf ettim. Mecbur oldum. Muharebe
yaptım. Korkumdan vapüm. Ben, zanımca iyi ha-
reket ettim. Ve memurlann hayatlarını kurtardım.
Ben ne kuvvet gönderdim, ne de kimse benim em-
rimle giderdi.
— Sen kimden korkuyordun? Seni kim öldü-
recekti?
— Kim ökhirmezdi? Memuru öldüriince beni ni-
ye öldürmezlerdi?
Darahinili Fakıh Hasan Fehmi de çareyi Şeyh Sa-
it'i suçlamakta bulanlardandı. 'Seoep olan Şeyh
Sait'tir' diyordu. (268)
Hemen hemen bütün sanıklar, ayaklanmaya is-
temeden katıldıklannı ileri sürüyorlardı.
Hanili Salih ve Mustafa Beyler de ayaklanmaya
'din için' katıldıklannı söylüyorlardı.
Ayaklanmadan sonra kayıtsız koşulsuz af koşu-
lu ile teslim pazarhğı yapan, sonra da yakalanan
Şeyh Şemsettın'm sorgusundan sonra sıra savun-
malara gelmişti.
26 hazıran günü sava Ahmet Süreyya Bey, esas
hakkındaki görüşünu açıkladı. Ayaklanmaya ka-
tılanların 47'sinin idam cezası ile cezalandırılma-
lannı isteyen sava, yöredeki tekke ve zaviyelerin de
kapatılmalannı istiyordu.
Ahmet Süreyj-a Bey, Doğu'daki ayaklanma dü-
şüncesüıin Arnavutluk ve Arap ihtilallerine benze-
diğini, din ile bir ilgisinin olmadığnı söylüyordu.
Savcı, Cemil Paşazadeler ile Binbaşı Kasım'ın ak-
lanmalarını istiyordu.
Şeyh Sait, Heyet-i Aliye-i Adliyeyi tstiklalimize
son maruzaümdır
1
diye başladığı yazıh savunma-'
sını gözlüğünu takarak okumaya başlamışu. (269)
Şeyh Sait, kendisini şöyle savıınuyordu:
— Yöre halkı fen ve yeniliklerden habersiz ol-
duğu için din kurallanm, fıkıh ve hadistan başka-
smı bilmez. Medreselerin, din mahkemelerinin, içki
yasagı kannnun kakunlmaa, nikâhta boşanma hü-
kümlerinin degiştirUecegi hakkmdaki söylentilerin
cıkması bura halkının kalbinde üzüntüye yol aç-
mıştı.
Sebilülresat gibi gazetder, bu haberierie halkın
fikrini bozuyordu.
Piran olayı olunca her taraftan Kürtler galaya-
na, heyecana geldfler. Önünü alamadım. Cîvanmu-
dald bazı şeybJere, beylere, muhtartanı mektup yaz-
dıysam da sonra kanaat ettim ki, mektuplanmın
zerre kadar etkisi olmadı.
Herkes kendi keyfine, tek başına hakaret ediyor-
du. Mektup gönderdigim şahıslann bansı itaat et-
miyordu. Haber vermedifhn aşiretier koşup bana
geldfler.
Bn işlerin ne önündeyim, ne arkasındayım.
BeUd ortada bulunmuşum. Binefb kumanda et-
medim. Harbi, ne n/aktan, ne yfcınrfaıı görmedim.
Aşiretler kendi akdlanyla hareket ediyorlardı.
Benim hizmetim ahaliye zuhnetmemek, esirlere
iyi muamele etmek. Vaaz ve nasihatta buluamak-
ü. İyi ahlaklılar zulmetmiyo'rdu. Geriy» kalanlar
da zaten sözümü dinlemiyoriardı.
Bizim olaya katılmaktan maksadımız din hü-
kümlerinin uTgulanmasım rica yoluyla kükümete
arzetmekti!
buydu.y
Inşallah kabul boyurulur. Zira onlar da bizim
gibi, hatta daha fazla Müslümandniar; din ehü-
dirler.
Hatta Teşldlat-ı Esasiye Kannnunun içerisinde
Türkiye Cumhuriyeti'nin dini tslamdır' diye yan-
hdır.
Din hükümlerinin yerine getirflmesi de yazÜKbr.
ElhamdülUlah Türkiye ricah dindardır." (270)
Şeyh Sait, savunmasının sonunda yakalandığın-
da uzerinde bulunan 2000 altının da kendisine ge-
ri verümesini istiyordu. (271)
Mazhar Müfit Bey, Şeyh Sait'ten son sozlerini
sordu. Şeyh Sait'in mahkemedeki son sOzleri şun-
lar oldu:
— Elhamdülfllah, büyük nimetler bekiemekte-
yiz. Peygamberm işareti çoktur. Sizin gibi adfl mah-
kemenin vicdanma bırakınm.
Ne karar verirseniz makbulumdur. Kaderim, ol-
duktan sonra isyanın içinde bulunmaktır. Kader ne
ise onu gorecegim. (272)
Şeyh Sait'ten sonra damadı Şeyh Abdullah sa-
vunmasmı yaptı. Şeyh Abdullah:
— "Kürtçülükk meşgul degildim. Affım httkü-
metin şanındandır" diyordu.
Binbaşı Kasım da Şeyh Sait'i yakalattığı için ödül
istiyordu. (273)
Karar 28 haziran günü açıklamyordu.
— "Gerekçeli kararda aynntosıyla beyan olun-
dnğu üzere yalan yere din ve şeriatı araç yaparak
bağımsız bir Islam Kürt hükümeti (274) knrmak
maksat ve gayesiyle Şeyh Sait'in başlatrjgı sflahlı
ayaklanma ve ihtflal hareketine çeşitn şeidBerde ka-
nşıp katılarak, ayaklanmanın devam ettigi hafta-
lar ve aylar boyunca birçok şebir, kasaba ve köyle-
ri, devlet, hükümet zabıta ve askeri kuvvetleriyle,
kanlı bir savaş balinde çarpışmak snretiyle zapt ve
işgal eden ve ihtilal bölgesindeki en önemli il mer-
kezlerinden Diyarbakır kentini de kusatan ve ora-
da bile inat ve ısraria savaşıp vuruşmaktan çekin-
meyen ve ugradıklan acz ve mahrnmiyetten sonra
tutulduklan günlere kadar birçok asker, subay ve
vatandaşlan yaralayan, sehil eden, hırsızuklar,
gasplar, yağmalar >npan ve yapnran şahıslardan
yargüamalan biten seksen sanıktan..."
Başta Şeyh Sait olmak üzere 48 kişi ölüm ceza-
sına çarptınhyor; idam cezasına çarptınlan Çapak-
çur Kaymakamı Hilmi Bey'in bu cezası geçmiş hiz-
metleri göz önüne alınarak 15 yıl aglr hapis ceza-
sına çevriliyor, diğerlerine çeşitli agır hapis ceza-
lan veriliyor, aralannda Cemali Pasazadeler'den
öraer, Kadri, Cevdet, Memduh ve Muhittin Bey-
ler ile Binbaşı Kasım'ın buhınduğu 18 kişi de akla-
myorlardı. (275)
Kararla, yöredeki tekke ve zaviyelerin de kapan-
ması kararlaştırılmıştı.
Başkan Mazhar Müfit Bey, karan okuduktan
sonra şunlan söylüyordu:
— "Kiminiz hasis kişisel çıkarlannıza bir znm-
reye alet, kiminiz yabancı kışkırtmasını ve siyasi
hırslannı rehber ederek, hepiniz bir noktaya, yeni
Bağımsız Knrdistan kurulmasma yöneldiniz. YU-
lardan beri düşündüğünüz ve hazuiadıgnu genel
ayaklanmayı yaparak bn bölgeyi ateş içinde bnak-
tmız. Cumhuriyet hakümetinin azinüi ve kesin ha-
reket ve cumhuriyet ordnsnnnn öMürücü darbde-
riyle ayaklanmanız, gerkiliginiz dcrhal yok edfldi.
Ve hepiniz yakalanarak hesap vennek üzere ada-
let huzuruna çıkanldınu.
Herkes bUmeiidir ki, Cumhuriyet hükümeti, fe-
sat ve irticaa her türlü lanetli faanyetlere kesin sn-
retle göz yummayacağı gibi hatta kesin önlemler
ile eşkıya eylemlerine yer vermeyecektir. Yülardan
beri şeybktin, agalarm, beylerin baslaa albnda sö-
mürülen, eriyen, inleyen, can ve tfzlan şeyhlerin,
beylerin, ağalann keyfine kurban edflen bn bölge-
nin zavalh halkı sizin fesadmızdan ve kötürağünüz-
den kurtularak cumhuriyetimizin feyiztifleriemeve
mutluluk vaad eden yollarda yürüyerek, refah ve
mutluluk içinde yaşavacaktır.
Siz de döktügünüz kanlann, sömürdügünüz
ocaklann cezasuu adalet sehpasuda hayatınızla
ödeyerek hesap vereceksiniz,
tşte Cumhuriyet'in sert fakat adil y«al«nnııı
hükmü budur." (276)
¥arm: tnlazlar
n i n n n t l a r
( 2 6 Î )
~
B i n b a
*
1
Kasım, burada "Fetret derri baslayutca.."
U I U I I U U 4 M diyor. Fetret «Jevri, iki peygamber ya da padişahlar arasın-
dakıba$SLZ yooetimi dönemini anlatmak ıcm kullanılan bır kavramdır. Padi-
şah Yildının Beyazıt'ın Timurlenl'e yenilmesmden Çelebi Mehmet'm padişah
oluncaya kadar geçen süre Osmarüı t?xihinde Tetret Doneml' oiarak adlanıhr
(266)-Gerek Erzurum'dakı Kürt lstiklal Cemiyeti kuruculannın yakalanıp asü-
malannda gereıcse Şeyh Sait ayaklanmasının bastırümasında Binbaşı Kasım-
ın büyük rolu oldugu anlasüıyor. Kasım Bey'in bu olaylardaki rolü bugttne
kadar araşunlmış degUdiı.
Araştırmaa Prof. Dr. Mete Tunçay, Tttridye Camhnriyeo'Mİeki Tek Parti
VÖBettminiıı Karalmas' adlı kitabında (127-142) Şeyh Sait ayaklanmasını in-
celiyor, ancak ce Bilal Şımşu
J
in 1975 basımı ingUiz Bdgeleriyk Kürt Somna'
kıtabmı uıcelemıs, ne Erol Ulubden'in lngfflı Bdgelerinde Torkryt
1
kıtabuı-
dakı KUrt-lngılız üışkılerinin bdgelerini!
Prof. TUnçav, TBMM arsmndeki Şeyh Sait dosyasım incelemediğı gibi da-
vanın savcnsı Aamet Sürcy>-a Orgtevren ve 1957 yılında Dunya gazetesinde ya-
yımlanan anılar ik bu anılarda yrr alan tutanaklan görmüs ve okumuş değil-
dir. Tunçay'ııı kaynakçalan arasmda lstanbul Emniyet Müdûrü Ekrem Bay-
dar'ın 1971 yıhnda Cumhuriytt gazetesinde 10 Ağustos-9 Eylül 1971 tarihleri
arasında yayımlanan 'Matafa KaaaTbı tstanbal Eauaret Madarüydonı' adh
aruları da yoktur.
Tunçay, gerekec arasürmalarE yapmıvor, her kitaphkta rahatca bulunacak
tUıden ka>naklan okumuyor. Ancak incelemediğı olaylar ile ilgili yetersiz kay-
naklarla kesm yargılarda bulunmaktan da geri kalmıyor.
Prof. Ilınçay'ın Basürma harekia boyuilan hakkmda "yukanda detindi-
gfan ayaklaamalar 1923-193* adlı yapıtı iyke incetevetnediğim için kesin bir
bflgtaa yok' yolundaki ttiraft' (Tunçay s; 136) da bu bağlamda her halde ügınçtir.
Araştırmaa bdım adaralanmız bunu yaparlarsa, olaylar haktanda yüzeysel
bilgılerle yetınıp bu >etersız bilgıler uzerine kuramlar ohışturan delikanlüan
da anla>n;la karşıiamak gerekir.
(267>örgeevren Dünya, 30 Hazıran 1957.
(268)-Örgecvren, Genç ili yargıcı Bursalı lsmail Hakkı Bey'in Şark lstiklal
Mahkemesi Savolıgı'na gönderdiği yazıyı yayımlıyor. İsmaıl Hakkı, eski yazı
üe 20 sayfa tutan bu mektubunda olaylan bütün aynntısıfleanlalıyor ve Fa-
kıh Hasan Fehmi'nin kanştığı olaylan sırahyor... (Dünya.19 Temmuz 1957)
(269)-Cemal Behçet s: 109; örgeevren 21-22 Temmuz 1957; Toker s: 129-30;
Aybars, ıddianame, savunma ve gerekçeli karar için (TBMM Arşivi T-12 Dos-
ya 69 karar 69 IV-12 b-1 Şark tstiklal Mahkemesi karar defteri s: 15 D-4-32)"ve
yoUama yapıyor. (Aybars s: 323)
(270)-Cemal Behçet s: J09-110
(271)-Cemal Behçet s: 111
(272)-Cemal Behçet s: 111, örgeevren, Dünya, 24 Temmuz 1957.
(273)-Mahkeme karan ile aklanan ve Soyadı Yasası'ndan sonra da Ataç so-
yadını alan Binbaşı Kasım'ın Söke'de tren yolunun çevresindekı kuçük ıncir
bahçesi belkı de bu ihbann ödülüydd!
(274)-örgeevren. Dunya 24 Temmuz 1957
Mahkeme, ayaklanmanın 'Bağımsz Kort Devleti' kurma amacını taşıdığını
kabul etmesine karsı ayaklanmayı bastıran hükûmetin başbakanı tsmet lnö-
nü, 1987 yıhnda yayımlanan anılannda şu değeılendırroeyi yapıyor.
"Şeyh Sait isyanmın sebeplerini değeriendirfakaı dDdcaOİ olmak gerektigi ka-
Baaa'ndeyim. Herhalde bunu bir rnilli hareket oiarak kabal etmemek iazımdır"
(înönü Ismet, Haüralar, 2. Kitap Bügı Ya>. 1987 Ank. 202)
(275)-Şark lstiklal Mahkemesi'nin 28 Haziran 1925 gün ve 341/69 sayılı ge-
rekçeli karanna göre şu sanıklar idam cezasına çarptınlmıslardı:
1-Şeyh Sait 2-Damadı MeukanbŞeyb AbduBah, 3-Tokliyanh Halit oğla Ka-
mil, 4-Kardeşi Baba Bey, 5-Şeyh Şerif 6-Falah Hasan Fehmi, 7-Veürii Haa Sa-
dık Bey, 8-Çanh Şeyh tbrahim, 9-Harputln Şejh Ali, 10-HarpnÜu Şeyh Cdal,
11-Şeyn Hasan, 12-GaripH t z a t Bey ojln Mdımet Bey, 13-Hmffi Mostafa Bey,
14-Ha^h H a a Saüh Bey, 15-Çanh Şeyh AbdaHah, 16-Şe>h Ömer, 17-HaaiB
Şeyh Adem, lS-Madeali Kadri Bey, 19-Ptnmh Moua Mahmut, 20-Sih«nlı Şeyh
Ştmsetttm, 2l-lermli Şeyh tsmaO, 22-IermiB Şeyh AbdiiBatif, 23-BeHkanh MoBa
Emin, 24-HaniH Bey oglu Hasan, I5-Ar«p Abdi, 26-Kaısapaz«n HaUl oflu
Mdunet, 27-SinlkH Hasan oglu Suleyman. 2*-Ö4retın*n Musyanh Molla Ce-
mü, 29-Az Aşireti Reisi Demircioglu Omer oglu Suleyman. 30-Şerif ogln Su-
kyman, 31-Faldh Hasatfıa kârJbl Tahlr, 32-HanSİ Mutafa Bey o|ta Mahnnıt
Bey, 33-Şeyh Mosa oghı Şeyh AB, 34-BeUkanfa Haa HaBt, 35-Dlywilnn TV
36H*lühflBtaAİtiftlf37MMh3»^ilt , y i , ^
Bey, 39-Bahri Bey, 40-ZorabMtonh Şeyh Cemll, 41-Ç^Mkçvhı SiUeymaa o^a
Ymsal, 42-¥uıaç aaiıeûi AB Babaa, 43-KaiYapazarh HaUt, 44-Mekmet oğta
Tahir, 45-BMak Midjtrü Tayyip AH, 46-Çapakçnr Kaymakanı Htaeyia HÜ-
mi, 47^erkez Jandarma Halit, 48-Saoh oglo Hasan.
Aynı karara göre 10*ar yıl kürek cezasına çarptırılanlan
Cemil Paşazade Ekrem Bey, Malazgirt Savası Abdolhamid, Jandarma Teğ-
meni Mehmet Mihri, Yüzbaşı Ali Avnı, Hanili Mustafa Bey torunu örfi üç
yıl hapis cezasına çarptınlırken Genç Valisi tsmaıl Hakkı Bey bir yü hapis ce-
zasına çarptınhyor, Çapakçur yargıcı Ali Rıza'nm da sınır dışına sürulmesine
karar veriliyordu.
Aklananlar da şunlardı:
— Cemılpaşazadelerden Omer, Kadri, Cevdet, Memduh ve Muhittin Bey-
ler, Bazikenli Resit, Çapakçurlu Huseyin, Sıhhıye Kâtibi Niyazi, Jandarma Ali,
Bitlish Mehmet Salıh. Kargapazarlı Reşıt ve Suleyman Be>ler, İsmaıl oğlu Ah-
met, Vartolu Ali ve Çende, Dararuru Müftüsü İsmaıl Bey, Binbaşı Kasım, Halk
Fırkası Reısı Rüştu Efendi, Molla Abdülhamıd, Ratcanh Nımet, Ahmet Mak-
sut ve tbrahim Beyler, Nakip Bekır Bey, (örgeevren, Dünya, 24-25 Temmuz 1957)
(276> Cemal Behçet s: 113-114