22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
6 MAYIS 1991 EKONOMÎ CUMHURÎYET/13 Zirai Karantina Yönetmeligi • ANKARA (AA) Zirai Karantina Yönetmeliği'nin i bir maddesinin ve 3 nolu ekinin değiştirilmesi hakkında yönetmelik dünkü Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Yönetmelikle, "Zirai Karantina Yönetmeliği"nin 2. maddesinde yer alan "diri odun" ve "tomruk" tanımlan çıkanldı. Ayrıca "endüstriyel odun" tanımı yeniden yapıldı. Yönetmelikle değiştirilen 3 nolu ekte ise bitkiler, bitkisel ürünler ve diğer maddelerin ithalinde istenen özel şartlar belirlendi. ö t e yandan Tarım Orman ve Köyişleri Bakanlığı'nm dünkü Resmi Gazete'de yayımlanan tebliği ile "kırmızıbiberacı, pul (yaprak)" standardı revize ediîdi. Kırmızıbiber standardı yayın tarihinden 15 gttn sonra zorunlu olarak uygulanacak. : Dünya Bankasfnda değişim GENCAYŞAYLAN ANKARA Dünya Bankası, IMF ile birlikte, dünya ekonomisinin merkezi denetimini yürüten kurumlardan biri. Esas amacı 'gelişmekte olan iilkelere yardım ve onlann gelişme stratejilerini beliriemek' olarak tanımlanan banka, kurulu dünya ekonomisi iş bölümünü temel kabul ettiği gerekçesiyle adil ve eşitlikçi bir dünya düzenini savunan çevreler tarafından yoğun bir biçimde eleştiriliyor. Dünyada soğuk savaşın sona ermesiyle birlikte daha eşitlikçi bir dünya özlemi giderek etkisini arttırmaya başlayan bir söylem haline geldi. 2526 nisan arasında Dünya Bankası'nın kalkınma ekonomisi konulu yıllık konferansına katılan Prof. Dr. tlhan Tekeli, bu yeni eğilimin Dünya Bankası'nı nasıl etkilediğini Cumhuriyet'e anlattı: Konferans konusunda bilgi verir misiniz? TEKELl Kcnferansta dört konu ele alındı. Doğu Avrupa'daki özelleştirmeler, kentleşme, askeri harcamalar ve siyasal yönetim. Bu dört konudan son ikisi Dünya Bankası açısından yeni politikalara yönelmenin ilk işaretleri olması bakımından önem taşıyor. Bankanın daha önce ilgisi dışında kalan bu alanlar şimdi bankanın gündemine girmiş gözüküyor. D. Avrupa'daki özelleştirme ve silahsızlanma geleneksel çizgiler içinde mi ele almdı? TEKELİ Birinci konudaki görüş Dünya Bankası'nın eski başkanlanndan ABD siyasal yaşamının etkili isimlerinden Robert S. McNamara tarafından, "Soguk Savaş Sonrası Gelişmekte Olan Ülkelerin Askeri Harcamaları" başlıklı bir bildiri çerçevesinde ortaya kondu. McNamara bildirisinde 1988 yılında gelişmekte olan ülkelerin ulusal gelirlerinin yüzde 4.3'ünün silahlanmaya aynldığını, bu harcamalann hemen hemen eğitim ve sağlığa ayrılan kaynaklara eşit olduğunu, 19601988 döneminde bu Ülkelerin askeri harcamalarımn ulusal gelirlerinin artışından iki misli fazla arttığını ortaya koyduktan sonra, soğuk savaş sonrasının uluslararası ortammda bu harcamaların azaltılması gereği üzerinde durdu. Bunun için beş ögeli bir program önerdi. McNamara'nın programmdaki birinci öge, kollektif bir güvenlik sisteminin kurulması ve ülkelerin toprak bütünlüğünün Güvenlik Konseyi'nce garanti alüna alınmasıdır. Bunun için Bü Silahsızlanma ve demokrasinin artan önemi Dünya Bankası'nda da tartışılmaya başlandı EKONOMİ NOTLARI OSMAN ULAGAy KavalaKuhne ortaklıgı • ANKARA (ANKA) Kavala Grubu, çeşitli alanlardaki faaliyetlerine bu kez de sirke üretimini ekledi. Grubun Konkav Kavala Konservecilik adlı şirketi Alman Carl Kuhne firmasıyla sirke üretmek üzere ortak şirket kurdu. 2 milyar 800 rnilyon lira sermayeyle kurulan şirkette paylar yabancı ortakla Kavala Grubu arasında eşit olarak belirlendi. "Kuhne Kavala Fermantasyon ve Gıda Sanayi ve Ticaret A.Ş." adı verilen şirketin merkezi Istanbul olarak seçildi. Şirketin sanayi yolu ile sirke üretimi yapacağı, bu üretimle ilgili gerekli mercilerden izin almak koşuluyla alkol vesair ham, yarı mamul ve mamul maddelerin üretimini, ithalatını ve iç ticaretini gerçekleştireceği bildirildi. Şirketin yönetim kurulu başkanhğına Carl Wilhelm Kuhne geürilirken, Kavala Grubu'ndan Recep Zeki Türkkan da yönetim kurulu başkanveküi olarak seçildi. 1960'h yıllarda kalkınma düt l h a n T e k e l i : Dünya Bankası'nın kalkınma şüncesi tartışılmaya başlandığında demokrasinin iyi bir yönetim ekonomisi konulu yıllık konferansında Doğu düzeni oluşturacağı ve bunun Avrupa'daki özelleştirmeler, kentleşme, askeri kalkınmaya yardım edeceği kaharcamalar ve siyasal yönetimler tartışıldı. bul edüiyordu. 1970'li yıllarda Uzakdoğu'nun yeni sanayileşen Bankanın daha önce ilgisi dışında kalan silahlanma ve yönetim biçimi şimdi bankanın ülkeleri otoriter rejimlerin kalkınmayı kolaylaştıracağı inancıgündemine girmiş gözüküyor. m getirdi. 1980'li yıllarda ise her türlü kamusal yönetimin gelişmeyi engellediği görüşü ağır yük Güçler'in bölgesel uzlaş askerisanayi kompleksleri ve bastı. mazhklann silahla çözülmeyece bunlardan güç alan odaklar 1990'h yıllarda, öyle görüntiğine izin vermeyeceklerini ilan önemli bir direnç gösterecekler yor ki yeni bir yaklaşım egemen etmeleri gerekmektedir. tkinci dir. Yine de böyle konuların oluyor. Ekonomik reformlarla olarak Büyük Güçler nükleer ve şimdiye kadar tartışılmayan yer demokratik reformlann eşzakonvansiyonel silah azaltılma lerde tartışılmaya başlaması manlı olarak gerçekleştirilmesi sında başlattıkları süreci durak bence çok olumlu bir gelişmedir. gündeme geliyor. önemli olan samadan sürdüreceklerdir. Siyasal yönetim konusu husus, demokratik reformdan Üçüncü olarak kitlesel kırım si nun da tartışddıgını söylediniz. sadece insan haklarma saygı ve lahlannın yeni ülkelerin eline Şimdiye kadar Dünya Bankası secim mekânizmalarımn işlemegeçmemesi ve yayılmaması için bu sorun üzerinde durmazdı ve si anlaşılmıyor. Aynı zamanda sıkı bir denetim kurulacaktır. galiba en cömert yardımlar ülkeyi yöneten kadroların rantPrograrrun dördüncü ögesi silah Amerikan taraftan diktatörlük lar oluşturarak ve bunların deUreten ülkelerin silah ihraçları lere giderdi. Bu sorun nasıl ele netimini elde tutarak siyasal güna sınırlamalar getirilmesidir. alındı? cünü pekiştirmesi de tartışılmaSon olarak üzerinde durulan koTEKELİ Dünya Bankası'n ya başlıyor. nu gelişmekte olan ülkelere ya daki gündemde siyasal yönetim Peki Dünya Bankası böypılan yardımların silahlanma konusunun yer alrnası Avrupaharcamalanndaki indirimlere da kurulan Yatırım ve Kalkınma lesine kapsamlı bir demokratikbağlanması önerisi oldu. Bankası ile yakından ilişkili. Av leşme için gelişmekte olan ülke Kagıt üzerinde olumlu rupa için kurulan bankanın ku lere bir baskı uygulayabilecek gözttken bu vaklaşımlar kolay ruluş yasasında insan haklarına mi? ca gerçekleşebilir mi? Aynca bu saygılı ve demokratik olmayan TEKELt Yönetimlerin nun sonunda dünyada bir bü rejimlerle ilişki kurulmaması rantları kuUanarak siyasal güçyük güçler egemenügi kurulmuş koşulu getirilmiştir. Bu yaklaşı lerini pekiştirmelerini önlemek mın bir ölçüde Dünya Bankası kolayca gerçekleşecek bir husus olmayacak mı? TEKELt Kuşkusuz böyle nı da etkilemeye başladığı görül değil, güçlü bir sivil toplumu gebir programda, iyi niyet dozu ne mektedir. Artık Dünya Bankası rekli kılıyor. Bu sorunların nakadar yüksek olursa olsun siyasal yönetim ile kalkınma iliş sıl aşılacağı, Dünya Bankası poönemli uygulama zorluklan var. kisini yeniden araştırmak gere litikalarını nasıl etkileyeceği henüz açık değil. En başta gelişmiş ülkelerdeki ğini duymaktadır. Kolay Çözüm: KİT'leri Satalım ya da Kapatalım... Iferli tütünde oynanan oyun TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Mahir Gürbüz, son yıllarda uygulanan yanlış politikalar sonucu tütün üretim alanlannın çok büyük ölçüde büyüdüğünü, ancak buna karşıhk üretilen ürünün çok küçük bir miktarının değerlendirilebildiğini belirtti. İZMİR (Cumhuriyet Ege BUrosu) TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası Genel Başkaııı Mahir Gürbüz, tutün kararnamesinin yabancı sigara tekellerinin baskısıyla çıkarıldığını öne sürerek kararnameyi "verilmiş bir taviz" olarak değerlendirdi. Gürbüz, yaşanan gelişmelerin Tekel'i özelleştirmek için uygulanan senaryonun bir parçası olduğunu vurguladı. "Bu gelişmeler TUrk tütüncülüğünün sonunu getirebilir" dedi. TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası verilerine göre Türkiye'de tütün üretim alanlan 1986'da 169 bin hektardı. 1990'da ise üretim alanlan 335 bin hektara çıktı. 1986'da 158 bin ton olan üretim de 1990'da 287 bin tona yükseldi. Gerek üretimde gerekse dikim alanlannda yaşanan bu artışın hükümetin uyguladığı yanlış politikalar sonucu gerçekleştiğini belirten Ziraat Mühendisleri Odası Genel Başkanı Mahir Gürbüz, "Şimdi ise bunun suçu üreticiye yükleniyor" diye konuştu. Gürbüz var olan sorunları şöyle dile getirdi: "Tütünde bu üretim artısına karşın ürünün günümüzde ancak 200 bin tonu Tütün üretim alanlan ve üretim miktarı (bin) Ozelleştirmeye devam 4 • ANKARA (AA) Kamu Oruklığı ldaresi (KOİ), Şeker Bayramı ve borsadaki hisse senedi ;. fiyatlarındaki düşüş dolayısıyla ara verdiği özelleştirme programına yeniden başlıyor. Bu kapsamda KOt'nin elindeki r Doğan Yedek Parça Imalat [ ve Teknik A.ŞÎye (DtTAŞ) ait hisse senetlerinin yüzde 14.77'lik bölümü, bugün "halka arz yoluyla" adedi 7 bin liradan satışa sunuluyor. Iş Bankası'nın 8 ildeki 19 şubesi aracılığıyla yapılacak hisse satışları, yarın akşama kadar sürecek. Bu arada satışlarda bir kişi en fazla 700 bin liralık hisse senedi alabilecek. DİTAŞ hisse senetlerinin satılacağı il ve Iş Bankası şubeleri şunlar: Istanbul'da Yenicami, Rıhtım, Kadıköy, Galata, Şişli, Levent, Taksim, Sirkeci, Aksaray ve Bakırköy şubeleri, Ankara'da Merkez, Yenişehir ve Başkent şubeleri. Aynca tzmir, Adana, Bursa, Samsun, Kayseri ve Niğde Merkez şubeleri. 1988 1987 Ektm alanı (hektar) 1988 1989 üretmn 1990 değerlendirilebiliyor. 80 bin touu iç piyasada kullandıyorv Ortalama 120 bin tonu da ihraç ediliyor. En önemli sorun Dogu ve Güneydogu bölgderindeki üretimdir. Bu üretimin niteUği sigarada kullamlmaya pek elverişli degil. Yapılması gereken bu iiriinü ıslah etmektir. Çünkü binlerce insan bundan gecimini sağ lıyor. Ardından tütünün kendi ekolojisi dışına çıkması önlenmelidir. Tütünün üretildigi alanlar gerçekte diğer ürünler için pek elveriyli olmayan bölgelerdir. Planlı bir politika ve ileriye yönelik projeksiyonlarla üretim planlaması yapılmalıdır. Aşama aşama Uretimtüketim dengesi oluşturulabilir." Önce bir saptama: KİT'ler Türkiye'de kamu açıklarının, dolayısıyla da enflasyonun en önemli nedenlerinden biri haline gelmiş ya da getirilmiştir. Bu saptamanın dayanağı son iki yılın kamu açığı rakamları. 1989 ve 1990 yıllannda toplam kamu açığının göstergesi olan Kamu Kesimi Borçlanma Gereği (KKBG) rakamlarının dökümüne baktığımızda karşımıza şöyle bir tablo çıkıyor: (Rakamlar milyar TL.) 1989 1990 Fark 7.673 14.202 % 85 Artış Bütçe açığı KİT açıkları 4.420 12.040 °/o 172 Artış Mahalli idareler 354 285 °/o 20 Azalış 589 821 % 39 Artış Fbnlar Sosyal Güvenlik K. 841 586 33 65 Döner sermayeler Toplam Kamu Açığı (KKBG) 12.162 26.827 % 121 Artış KKBG/GSMH % 7.4 % 9.4 Bu tablonun açıkça gösterdiği gibi yalnızca KİT'lerin açıkları nedeniyle oluşan borçlanma gereği, 1989'dan 1990'a çok büyük bir sıçrama yaparak neredeyse toplam bütçe açığına rakip haline gelmiş. Salt KİT açıkları nedeniyle gereken kamu borçlanması, Gayri Safi Milli Hasıla'nın (GSMH) % 4.8'ini buluyor. Mahalli idarelerden kaynaklanan açıklar azalırken ünlü fonların da hatın sayılır açıklar vermeye başladığı görülüyor, ama bunların rakamları KİT açıkları yanında cüce kalıyor. Demek ki kamu açığı sorununa çözüm bulmak istiyorsak KİT sorununa mutlaka el atmak zorundayız. Birinci saptamamız bizi bu sonuca ulaştırıyor. Daha genel bir diğer saptama da şu: Kamuda ya da özel sektörde verimsiz çalışan, rekabet gücü olmayan ve zarar eden birimleri adam etmeden, suni teneffüsle yaşatmaya çalışırsanız bunun faturasını ekonomi öder, toplum öder. Söz konusu birimler kamu kesimindeyse bu bedel ya vergi olarak ödenir ya da enflasyon olarak. Bu iki saptamadan bir çözüme sıçramak ilk bakışta çok kolay görünüyor, "verimsiz çalışan, zarar eden KİT'leri satarız, özellestiririz ya da kapatırız, olur biter" deniyor. Olaya biraz daha gerçekçi yaklaştığınız zaman bu çok kolay telaffuz edilen çözümlerin aslında hiç de o kadar kolay olmadığını görüyorsunuz. Bir kere, zarar eden KİT'leri satmanın ya da özelleştirmenin hiç de kolay olmadığı meydanda. Yok pahasına satmadığınız sürece bunu başarmanız çok zor. KİT'leri zarardan kurtarmak ve verimli çalışır hale getirmek istiyorsanız hemen hepsinde ilk yapmanız gereken şey, bu Yabancı sermayeye terk edüen bu kuruluşları politıkacıların çiftliği olmaktan kurtarmak ve çoalanda serbest rekabetten yana olduğuğunda büyük çapta personel çıkartmak. Politıkacıların kartnu söyleyen hükümetten, Tekel'i de yavizit sistemiyle şişirdıği kadroları iyice budamadan KİT'leri bancı sermaye ile rekabet edetilecek güverimli hale getirmek olanaksız gibi. Ayrıca birçok KİT'in serce ulaştırmasını isteyen gürbüz, şunlan mayesini takviye etmek, modernizasyon yatınmlarına gitmek söyledi: de gerekiyor. Pekiyi, ama binlerce KİT çalışanının işten çı"Sorun şu: Tütün üretimi Türkiye'kartılmasını kim göze alabilecek? KİT'lere yeni yatırım kayde genellikle aile tanmı olarak yapılır. nağı nereden bulunacak? KİT'leri alan çıksa o da bunlan düYabancı tütünlerin Türkiye'de üretim şünmek zorunda. projesine gelince, iyi yapalım. Ama şu Diğer yolu, yani zarar eden KİT'leri kapatma yolunu seda bilinmeU ki bu tütünlerin üretimi ileri çerseniz bu kez i^inden olacak insan sayısını daha da artırbir teknoloji gerektirir. Kunıtulması da mış olacaksınız.. başlıbaşına bir olay. Şimdi bunlan küGörülüyor ki KİT sorununun çözümü aslında hiç de kolay çük üretici nasıl yapar? Aynca bu ya»değil ve kapsamlı bir programı gerektiriyor. Orta vadeli bir bancı tütün, şark tipi tütün gibi çorak perspektif içinde soruna yaklaşıp Türkiye'nin geleceğe döalanlarda değil, verimli alanlarda yetişnük sanayileşme stratejisi içinde KİT'lerin konumunu teker tirilmek durumundadır. Yabancılar bu teker değerlendirmek ve her biri için geçerli çözümleri oluştütünleri Türkiye'de mi ürerirler? Ya da turmak gerekiyor. Soruna böyle yaklaşıldığı zaman KİTlerzaten bunlan satmwk konusunda sıkınden çıkartılacak elemanların nerede nasıl istihdam edilecektıda olan ABD'deo mi aluiar? İçeride leri sorusunun yanıtı da biçimlenebilir, nereye ne kadar yeni göstermelik üretimi gerçekleştirip sigayatırım yapmanın yararlı olduğu da, anlaşılabilir. ra ithalatına mı ağııiık verirler? Her durumda da bizim tütün üreticisini parlak Buna paralel oiarak KİT'lerin politıkacıların aleti olmaktan bir gelecek beklemiyor. Çünkü yabancı • çıkartılması ve özerk birimler haline getirilmesinin sağlanması sermayenin iyi fiyatla üreticinin şark tigerekli. Bir program çerçevesinde özelleştirme, bu sonuca pi tütününü alacağını ummak taayal.'! gidecek yöntemlerden biri olabilir. Ancak Türkiye gibi bir ülkede kısa sürede bütün KİT'lerin özelleştirilmesi pek mümGürbüz, önce yabancı sermayeye takün değil. Bu nedenle özerkleştirmenin başka yöntemlerini viz verildiğini, Tekel'in yabancı sermade bulmak gerekiyor. ye karşısında bir engel olmaktan çıkaBir diğer önemli nokta, KİT'leri rasyonelleştirirken sosyal rıldığını belirterek "Bundan sonraki aşagüvenlik sistemini de geliştirmek, istihdamın keyfi değil cidmada da Tekel yabancı sermaye Ue redi bir olay olduğunu kafalara yerleştirmek. kabet edemiyor, özelleştirelim konusu gündeme gelecektir" diye konuştu. BuKİT'lerin verimli ve kârlı hale getirilmesi, daha rasyonel bir na karşıhk şark tipi ttitünden üretilen siyapının ortaya çıkartılması zorunlu, ama kolay değil. Pekiyi garaların dünyada özellikle de Yugoslavya özel kesimin verimsiz birimleri ne olacak? KİT'leri adam ya, Bulgaristan ve Sovyetler Birliği'nde edebilirsek özel kesimin verimsiz birimleri de ayakta kalamaz, bir pazarı olduğuna dikkat çeken Gürkimse çıkıp bunlan kurtarmaya kalkamaz diye düşünüyorum. büz, "Yabancı tütün karşısında tümüyle Tüm bu nedenlerle bu zor işe bir an önce, ama kolaya kapes etmektense Türkiye buralardaki paçan, palavra dozu yüksek çözümlerle değil, orta vadeli bir zar payını geliştirmek daha modern teperspektifle yaklaşmak gerekiyor. sislerde daha kaliteli sigara üretmek yolunu seçebilir" görüşünu dile getirdi. Rakıda tekelin kaldınlması istendi • tZMtR (Cumhuriyet Ege Biirosu) Sosyalist Birlik Partisi Genel Başkan Yardımcısı Kemal Anadol "ANAP iktidarı, tütündeki tekeli kaldırarak yüz binlerce aileye sefalete iteceğine, rakıdaki tekeli kaldırarak hem kaliteyi yükseltmeli hem de dar gelirli yurttaşı soymaya son vermelidir" dedi. Ekonomi Scrvisi Ikinci Cuma günü kabul edilen kaDünya Savaşı yıllarından beri rar ise kara para aklama işlemikara para cenneti olarak bilinen nin en yaygm yöntemi olan Isviçre, dünyadan gelen baskıla Form B uygulamasına son verira dayanamayarak bankacılık yor. Vergi, uyuşturucu ve silah sırlarını denetime açmak için bir kaçakçılarıyla, politik güçlerini adım daha attı. Geçen cuma Is zenginleşmek için kullanan ülviçre Bankacılık Komisyonu, ke yöneticileri, İsviçre'deki heravukat, yatırım şirketi, vb gibi hangi bir noter, avukat ya da sırf aracıların, müşterilerinin adını bu iş için kurulmuş yatırım şiraçıklamadan Isviçre bankaları ketlerinden yararlanarak kara ya na para yatırmalannı sağlayan da gri pa'ralarını Isviçre banka'Form B' uygulamasım kaldır lanna yatırmaktaydılar. Aracı mayı kararlaştırdı. Isviçre, geçen kişi ya da kurumlar, bu paralaağustos ayında da çıkartılan bir rı bankalara yatırıyor ve idare yasayla ilk kez 'kara para ediyordu. Aracılar, müşterileriaklama' işlemini bir suç olarak nin kimliğini gizli tutabilikabul etmiş, herhangi bir kim yorlardı. seyle ilgili olarak bir adli soruşForm B, 1987'de kabul edilen turma başlatddığında, bankala bir yasayla tsviçre bankacılık tan, bu kişinin hesaplanna Uişkin rihinin ünlü "numaralı hesap" bilgi vermekle yukümlü kümıştı. yönteminin son bulmasından Kara para cenneti îsviçre'debankaların aşırı gizlilik ilkesini yumuşatanbir adım atıldı sonra en önemli gizlilik önlemiydi. Cuma günü kabul edilen yeni düzenlemede ise 1 temmuzdan itibaren Form B uygulaması da ortadan kalkıyor. Bankalar 30 Eylül 1992'ye dek, aracılardan müşterilerinin kimlilerini açıklamalannı isteyecekler. Bu isteğe uymayan aracılann bankalarla ilişkisi kesilecek. Ancak yeni düzenlemenin, tsviçre bankacıhğımn temel kaynağı olan kara paranın akışını önlemede ne kadar etkili olacağını şimdiden tahmin etmek güç. öte yandan son yıllardaki skandallar da bu yasayla çözumlenmiş olmuyor. Filipinler diktatörü Ferdinand Marcos, Haiti diktatörü "Baby Doc" Duvalier, eski Orta Afrika imparatoru Jean Bedel Bokassa dolayısıyla çıkan skandallar Isviçre'nin imajını büyük ölçüde bozmuştu. Isviçre mahkemeleri de, bankaları da, bu üç eski diktatörün aslında kendi halklanna ait olan paraları, yeni kurulan hükümetlere devretmek konusunda hiç yardımcı olmadüar. tsviçre'de bankaların "gizlilik" ilkesi, sık sık ülke içi muhalefetin de tepkisini çekmişti. 1980'li yıllarda 130 bin imzalı bir dilekçeyle, bankacılık sırlarının gizli tutulmasıyla ilgili yasal düzenlemelere bir son verilmesi istenmiş, Isviçre Anayasası'na göre bu istek referanduma sunulmuş, ancak bankalar yaptıkları büyük karşı kampanyayla referandumdan 'hayır' çıkmasını sağlamışlardı. Isviçre ^aklamakta' zorlanacak DPT havalimanı için Lockheed'denvazgeçiyor ANKARA (AA) Istanbul Atatürk Havalimanı'nın dünya ticaret merkezi ile birlikte, yapişletdevret modeline göre genişletümesini öngören proje, iyi niyet mektubunun üstlenici fırma Lockheed'e verilmesinin Uzerinden yaklaşık 2 yıl geçmesine rağmen imza aşamasına gelemedi. Devlet Planlama Teşkilatı, projenin haziran ayında da imza aşamasına getirilememesi halinde firmadan vazgeçilmesini önerdi. Atatürk Havalimanı'nın kapasitesinin genişletilmesi için Lockheed Air Terminal Inc. fîrması önderliğinde 1989 yılında imzalanan iyi niyet mektubu, aradan geçen zamanda başka bir biçime dönüştürülmedi; proje gereği yapılması öngörülen bir dizi teknik ait anlaşma tamamlanamazken projenin can damarını teşkil eden mali konularda da bir mütabakata varılamadı. / DPT tarafından dikkat çekilen bu konudaki sorulan yamtlayan Lockheed'in Türkiye'deki temsücileri, projeyle ilgili çabalannm surdüğünü belirterek finansman konusunda başta Amerikan Eximbank olmak üzere, diğer bazı uluslararası finans kuruluşlanyla görüsmeleri Isviçre Parlamentosu üyelerinden sosyolog Jean Ziegler, bu konuda yazdığı suçlayıcı kitaplarıyla (Her Türlü Kuşkunun Üzerinde Bir İsvicre, tsviçre Daha Beyaz Yıkar) bankacılık çevrelerinin tepkisini çekmiş, bu konuda tartışmalara neden olmuştu. Ancak Kolombiya kokain mafyasım oluşturan Medellin Karteli'nin, Türk ve Italyan mafyasmın çok "sevdigl" aklama merkezlerinden biri olan Isviçre'nin tutumu, Başkan Reagan döneminde Batı'da uyuşturucuya karşı açılan savaş sırasında bütün dünyada öylesine büyük tepki yaratmıştı ki geçen yıl hükümet, bankacıları da ikna ederek tavrını değiştirmek zorunda kalmıştı. sürdürdüklerini kaydettiler. Edinilen bilgiye göre Lockheed tarafından getirilen finansman önerileri, kaynak maliyeti, faizlerin yüksekliği nedeniyle Türk tarafmca kabul görmüyor. llgililer, sağlanacak dış kaynakla ilgili faiz yüksekliğinin Körfez krizi ve savaşından etkilenen piyasalar nedeniyle daha düşük maliyete çekilmesinin pek olanaklı olmadığını ifade ediyorlar. Bu arada DPT tarafından hazırlanan bir raporda, Lockheed' le yapıian görüşmelerden uzun süreden beri sonuç alınamamasma işaret edilerek şöyle denildi: "Atatürk Havalimanı dış hat gelengiden yolcu trafiğinin 1990 yılı sonunda 4.1 milyon yolcuya ulaşdğı ve ortalama dış hat yolcu artışının yüzde 1012 olduğu göz önüne alınırsa, bugün bile büyük bir sıkışıklıklığa maruz kalınmaktadır. Dış hatlar binasının önümüzdeki 12 yıl içinde bu yolcu yükünü taşıyamaz hale geleceği açıktır." Raporda, iyi niyet mektubu imzalanmış olan konsorsiyuma mali sorunların çözümlenip anlaşma imzalanması için son tarih olarak 'haziran 1991' önerildi. 6 Mayıs 1991 GÖRÜLMÜŞTÜR 6. bası 5.000 lira (KDV içinde) Çağdaş Yaymlan Türkocağı Cad. 3941 Cağaloğlutstanbul Ödemeli gönderUmez. tlhan Selçuk tLAN\ T.C. BURDUR tCRA MÜDÜRLÜĞÜ Dosya No: 1988/1948 5. Bir terekete karşı yapıian takip 27.4.198.7 tarihli 6.500.000 TL'lık llansız takiplerde ödeme emri lerde mirascüarın adı, soyadı, şöh genel kredi sözleşmesi, 1.500.000 1. Alacaklı ve varsa vekilinin adı, Türkiye Emlak Bankası AŞ Genel ret ve ikâmetgahlan: TL.lık teminat mektubu, 2 adet besoyadı ve ikametgahı: Müdürlüğü vekilleri Av. M.Ali özlediye yazısı, 1 adet ödeme fişi. torun. M.Rahmi Arslan Türkiye Işbu ödeme emrinin tebliği tarihinden itibaren borcu ve takip masEmlak Bankası AŞ Eskişehir ve ci raflarını yirmi iki gün içinde ödemeniz (teminat vermeniz) borcun varı avukatlığı Eskişehir tamamına veya bir kısmına veya alacaklının takibat icrası hakkına 2. Borçlunun ve varsa kanuni tem 1. Serhat Inşaat ve Ticaret Ltd Şir dair bir itirazınız varsa senet altındaki imza size ait değilse yine bu siicisinin adı, soyadı ve ikametgahı: keti Oğuz Sokak No: 1 Çöllü Apt. yirmiiki gün içinde ayrıca ve açıkça bildirmeniz, aksi halde icra takiBurdur 2. Selahattin ÇelikFevzi binde bu senedin sizden sadır olmuş sayılacağı.'imzayıreddettiğiniz Çakmak Mah. 5. Sokak No: 7 Bur takdirde mercii önünde yapılacak duruşmada hanr bulunmaıuz, buna dur uymazsanız vaki itirazınızın muvakkaten kaldırılacağı. senet veya bor3. Alacağın Türk parasıyla tutarı, L.500.000 TL alacağın 1.7.1988 ta ca itirazımzı yazıh veya sözlü olarak icra dairesine yirmiiki gün jçinfaiz miktarı ve ışlemeye başladığı rihinden itibaren işleyecek %95 fa de bildirmediğiniz takdirde aynı müddet içinde 74. madde gefeğince iz, faizin %5'i nisbetinde B.S.M. mal beyanında bulunmanız, aksi halde hapısle tazyik olunacağınız, tarih: Vergisi takip masraflan, icra Ucre hiç mal beyanında bulunmaz veya hakikate aykırı beyanda bulunurti ve vekâleti ve ihtiyati haciz mas sanız hapisle cezalandırılacağınız, borç ödenmez veya itiraz edilmezse cebri icraya devam edileceği, takibe itiraz ettiğiniz takdirde itirazla raflan ile birhkfe tahsili. birlikte tebliğ giderlerini ödemeniz, aksi halde itiraz etmemiş sayıla4. Senet ve tarihi ve senet yoksa cağınız, ilanen tebliğ olunur. borcun sebebi: Basın: 46920 KONYA EREĞLİ KADASTRO MAHKEMESİ'NDEN Davacı Beytullah Irmak, davalılar Ayşe Gureş, Sabriye özdemir ve Keziban Gezer'in hisselerini satm aldığından bahisle, Ereğli llçesi Yeniköy köyünün Karabel mevkiinde kayıtlı 6100 metrekare genişliğindeki 46 parselin, OülbaşıÇayağzı mevkiindeki 62.000 metrekare genişliğindeki 200 parselin, Akviran mevkiindeki 50.600 metrekare genişliğindeki 536 parsellerin tespitlerinin iptali ve tescil davasımn yapıian duruşması sırasında verilen karar gereğince; Davalılardan Keziban Gezer'in ilk eşi Mahmut'tan olma çocuklan lclal Çukurove ve Yusuf Gezer'in vefat ettikleri ve bu şahısların tüm aramalara rağmen nüfusa kayıtlı oldukları yer ile mirasçılarının kimler olduğu tespit edilemediğinden, yukarıda isımleri yazılı şahısların mirasçılarının, mirasçılık belgeleri ile birlikte duruşmanın bıraloldığı 27.5.1991 Pazartesi günü saat 9 da mahkememizin 1989/68, 69 ve 70 esas sayılı davalarının duruşmalarında hazır bulunmaları ilanen tebliğ olunur. Basın: 46943 DÖVİZ KURLARI Dövızın Cınsı 1 ABD Doları 1 Alman Mackı 1 Avustralya Doları 1 Belçıka Frangı 1 Fransız Frangı 1 Hollanda Flonnı 1 Isveç Kronu 1 Isviçre Frangı 100 Italyan Lıcetı 1 Japon Yeni 1 Sterlın 1 S Arabıstan Rıyalı Dövız Alış 394010 2267 04 3065 80 110 33 670 49 2013 85 636 22 2687 65 306 63 28 41 6709 99 1050 69 Dövız Satış 3948 00 227158 307194 110 55 67183 2017 89 637 49 2693 04 307 24 28 46 6723 44 1052 80 Efektıf Alış 393616 2264 77 3013 68 108 45 669 82 201184 629 86 2684 96 30142 28 12 6703 28 1024 42 3959 84 2278 39 3081 16 11088 673 85 2023 94 639 40 2701 12 30816 28 55 6743 61 1055 96 $ $ $ $ $ $ $ t Efektıf Satış ÇAPMZKUR 1 7379 Alman Markı 5.8764 Fr Frangı 1 9564 Hol Flonnı 1 4660 Isv Frangı 1284 98 Ital Lıretı 138 70 Japon Yeni 3 7500 S Arab Rıyalı 1 7029 $
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle