22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
24MAYIS 1991 \ DİZİRÖPORTAJ CUMHURÎYET/15 Taşralı gencin kişilik savaşı D "Taşradan yeni gelmistim. Büyük kentin her şeyi beni şasırtıyor, korkutuyordu. Hiç için öz tirlük Küçük kentlerde yaşayan gençler, büyük kentlerdekilerden daha büyük zorluklar içinde kendilerini geliştirmeye çalışıyorlar kanldar, o güzel kızlar kendi aralannda nasd rahatlardı. Oniannrahatlıgıbeni kahrediyordu. Kaderime lanet ediyordum. İçim hırs doluydu. Kendimi göstennek istiyordum. 'Ben de vanm' demek isüyordum. tnanın, bunun için her şeyi ama her şeyi yapabilirdim. Sonra yavaş yavaş oniann nelere deger verdiklerini anladım. Para, iyi yaşamak, kendilerine özgü konuşmalar, giysileri, rahatlıklan... Her şeyi kavradım. Onlar gibi olmayı ögrendim, aralanna girdim. Bunlan soylemekten utanmıyorum, onlan taküt ettim. Sonra sonra yeniden kendi benligimi buldum. Aralannda iyUer de kötüler de vardı. Bizden farklı degillerdi. Bunu anladım. Galiba yanlış oldu, bizden farklılardı. „ , v . J.ît. . . j . , , 8 ' Oamandağ'dan Yılmaz: Mücadeleci bir kişiliğim, gü^nemiyordum.Gördüğümher ıstedıgım müzığı dınlemek, kuru ekmek de olsa kendi bır ruhum var. Hep yanlışlıklarla mücadele ettim. ,....,.J. .... ..,. k a z a n d l ğ ı m ı y e m e ı c > r a hat kitap okumak, anlamsız Topluma, aileme karşı çıktım. Önceleri bir şeyler uzülüyordum. Kendime olan bütün güve konuşmaları, tartışmalan dinleyerek vakit başardığımı bana bir şey kazandırmamış. anlıyorum ki vapiaym. Ne yapmam gerekiyor?" mücadelem samyordum. Fakat gayet iyi Bütün nimi kaybetmiştim. Bunu belli elmemek kaybetmemek. Şımdı ebehemşıre olarak Bursa ya y ş i taşınmak ıstıyorum. Ama her ş y rağmen şeye ğ • •• y Umutla umutsuzluk, korkuyla cesaret, k k B i l i b i i kor.kuyorum. Beni nelerin beklediğini bilmiyorum. Ya mücadeleci ruhuma rağmen toplumun çelikten kıskacına yakalanmakfan kurtulamadım. Sonunda güvenle güvensizlik arasında bocalayan bunu nasıl vapacagımı bilmiyordum. Benim geri dönmek zorunda kalırsam? gençler. Zaman zaman umutsuzluklar, kaben de sıkıştırıldım birçok arkadaşım gibi. farkımda bile degillerdi. O yakışıkh deliramsarhklar yakalannı bırakmaz. Buniann da geçici olduğunu bilmeden, karamsarhğa sürükleyen bir öfkeyle yazarlar... * * * 1.4.1991 Merhaba Sayın Atabek, Ben, Türkiytfnin güneyinin en uç noktasından, Hatay'ın Samandağ ilçesinden bir okuyucunuzum. Adım Yılmaz, lise 3 öğrencisiyim. Şimdiye kadar 18 yıllık ömrümde sayısını hatırlamayacağım kadar kitap okudum. Okumak beni rahatlatıyor, okumak bana güc, hatta umut veriyor... S Ama her şeye rağmen korkuyorum. Beni nelerin beklediğini bilmiyorum. Ya istediğim sosyal ortamı bulamazsam, ya insanlarla ilişkin olumlu olmazsa, ya ailem haklı çıkarsa (12 ay sonra geri dönersem), ya oralarda yapamazsam... Lütfen mektubumu çok çabuk olarak cel N k i ? " 'Mticadele boşunaymış' ... Mücadeleci bir kişiliğim, bir ruhum var. Hep yanuşlıklarla mücadele ettim. Topluma, aileme karşı çıktım. önceleri bir şeyler başardığımı sanıyordum. Fakat gayet iyi anlıyorum ki, mücadelem bana bir şey kazandırmamış. 'Bir şeyler değişmeli, bu böyle gitmez' dedim, çırpındım. Yazılar yazdığımı söylemiştün. Birçok edebiyat öğretmenim oldu. Bütün öğretmenlerimden sadece birisi destekledi beni. Bazılan yazmama karşı çıktılar hatta. öğretmenlerimizin istediği, düşüncelerimızi değil, onların istediğini yazmak, istediğimiz konuda değil, onların istediği konularda yazmak, eleştiri değil övgü yapmak, bunlan yapmayınca da bize karşı oluyorlar... ... Hep gençlikten yana oldunuz, gencliği savundunuz. Bu bizi çok sevindirdi. Gençler üzerindeki baskılan anlattıruz ve bu baskıların kalkabileceğini söyledinız... Bütün mücadeleci ruhuma rağmen toplumun çelikten kıskacına yakalanmaktan kurtulamadım. Sonuçta ben de sıkıştırıldım, birçok arkadaşım gibi. Hayır Sayın Atabek, hayır. Artık eskisi gibi umutlu değilim, siz de umutlu olamazsınız bu durumda. Belki sert bir eleştiri yaptığımı düşüneceksiniz. Size şunu söylemek istiyorum: Bütün baskılan, yaşantılan her şeyi anlatrmşsıruz. Hatta bazı yerlerde çıkar yol göstermişsiniz... Hayır, buniann yapüabileceğine inanmıyorum artık. Çünkü bir şeyler yapmaya uğraşanların hepsi ama hepsi kaybediyor. Ellerine bir şey geçmiyor. Belki suçlayıcı bir eleştiri yaptım size, belki de çok sert bir eleştiri. Bu yüzden Özür dilerim, amacım sadece gerçeklerı yazmakü..'.' 'Mücadele çocuklarıydık' Bizler, taşra çocuklan, uzun bir mücadele sonunda buralara gelmiştik, onlar her şeyi hazır bulmuşlardı. Bunu hiç unutmadım. Ashnda kolay insanlardı. Kolayca seviniyor, kolayca gülüyorlardı. Hiçbir güçlükle boğuşmayı göze almıyor, hemen kaçıyorlardı. Su gibi akıyor, kolayca biçim degiştiriyorlardı. Bunu anladıktan sonra rahatladım. Biz mücadele çocuklanydık. Bizim pes etmemiz diye bir şey yoktu. Sabırlıydık, beklemesini bilirdik. Suskunduk. Acıya dayanıklıydık. Oniann araçlannı tanıdık, kullandık ve kazandık. Şimdi daha az ofkeliyim, ama uzun yıllar suren ofkemi hiç unutmadım. Öfkem bana guç verdi, bana azim verdi. Sıkıntdı günlerimi geride bıraktım, ama onları hiç unutmadım. Taşralı çocuklan hemen tanırun ve çok severim. O suskun, içi ofke dolu, saygüı, ama egttmez karakterli, gururlu, gözü kara çocuklan hemen tanınm. Hepsinde benden bir parça vardır. Bana inanm, eger bir gelecek varsa onlarla kurulacaktır..." Arkadaşım yıllarca öncekı gençlik yıllannı anlatıyordu, ama ben pek bir şeyin değişmediğini biliyordum. Belki değişen şey, taşranın coğrafyasıydı. Taşralı gençlik eskisi gibi büyük kentlerin dışında değil, içinde de yaşıyordu. Büyük kentlerin gecekondusu bol bölgeleri gene taşralı gençlerin içlerindeki birikimlc doluydu: Güçlüklerle, sıkıntılarla, engellerle kuşatılmış gençler. Geleceklerrhın hırsıyla dolu, yollannı açmaya kararlı, dinlenmediklerini bildikleri için suskun, topluma öfkeli, kendilerini kanıtlamaya hazır... Bu gençler ortaokullarda, liselerde, evlerde, işyerlerinde, ülkenin her yerinde yaşayan güçlü bir gençlik potansıyeli. Ama toplum onların pek farkında görülmüyor. Ki Gençler... Gençler... Erdal Atabek Taşra liselerinden çıkıp universiteye girmeyi başaran az sayıda oğrenci, ailelcrinin haklı çıkmamasım' ve şehirde tutunabilmeyi diliyor. (Fotoğraf: Erdoğan Koseoğlu) mısi okullarda, kimisi işyerlerinde, kimisi işsiz, kimisi memleketinde, kimisi başka diyarlarda. örgütlü olmadıklan için fark edilmeyen, bilimsel araştırmalara konu yapılmayan bınlerce, milyonlarca genç... Tkşra liselerinden çıkıp da universiteye girmeleri çok güç. Bunu bilmek onların öfkesini daha da biliyor. Onlara kim yardım edecek? Bu duyarsız toplum onların ne zaman farkına varacak? Diyarbakırh Fethiye bunu soruyordu? • •• 2.4.1991 "Saym Erdal Bey, Size uzun zamandır yazmak istiyordum. Kitaplannızia en ümitsiz olduğum bir zamanda karşılaştım. Ve satırların arasında adeta kendimi buldum. Sanki bütün konularda hep benden bahsetmıştmiz. O zaman Geçen yaz izinden dönünce kendi kendianladım ki benden başkaları da benım sa me düşündüm. Ve tayin istedim. 12 ay sonhip olduğum sorunları yaşıyor... Bu tip so ra tayinim Bursa'ya çıktı, sevindim. Ama sarunlan yaşayan tek ben değilmişim. Bir an vaş dolayısıyla tayinler durduruldu. 12 ay lamda olumsuz da olsa yalnız değildim... sonra geçen günlerde açıldı ve ben ayrılışıBen bir ebehemşireyim, Urfalıyım (23). mı yaptım. Bayramdan sonra (22 nisan) işKendimi bıldim bileli kıtaplann arasında başı yapmam gerekiyor. yım ve universite sınavlarının kazazedelerinden biriyim. Saplantth biri gibi her yıl Ailem elbette ki diğer aileler gibi gitmeçalışıp sınavlara gırerım. Ama natıle. S yıl mı ıstemıyor. Bunu hoş karşıüyorum. Ama dan beri Urfa'da çalışıyorum. İş hayatunm oraya gitmemin asıl sebebinin erkeklerle rayanında sosyal bir yaşantı da istediğim için hat rahat dolaşmam olduğunu söyluyorlar. her şeyle uğraştım. Tabii ki olanaklar çer tşte buna çıldırıyorum. Ve hayret edıyorum. çevesınde. Kalabalık bir aıle sahibıyim. Kti Yıllardır beraber olduğumuz halde benim çüklüğümden beri hep kendime ait bir kö hakkımda ancak böyle fikir yürütebilıyorşem olsun ıstedim. Ama doğru dürüst ol lar. Oysa ben kendime ait bir evim olmasımadı. Hep ileride, ileride denildi. Ama o ile nı istiyorum. Kendim kazanmak, kendim risi neresi bilmiyorum. için bir şeyler yapmak istiyorum. Kendı ha yatunı kendim kurmak ıstıyorum. Bunu ille evlenince değil, bekârken yapmak istiyorum. Belki oraya gidince hareketlerimi daha sımrlayacağım. Kendimi kabul ettirmek için mücadele edeceğım. Oysa ailem bunu göz önüne almıyor, sadece sen oraya özgür hareket etmek için(!) gidiyorsun diyorlar. özgürluk onlar için sadece erkeklerle rahat dolaşıp gezmek. Oysa ben onların ya• •• nında da bu konuda çok rahatım. Bu koBugün onlar konuştular, çok da iyi ettinuda hiç baskı görmedim. Ama onlar buler. nu anlamak ıstemıyorlar. Biliyorum ki bizimkinden daha iyi bir Benim için özgürluk, istediğim müziğı dinlemek, kuru ekmek de olsa kendi kazan dünyayı kuracaklar. Biliyorum... dığını yemek, rahat kitap okumak, anlamsız konuşmaları, tartışmalan dinleyerek va Yarın: Gençler ve kit kaybetmemek... Politika... 'Duvarmı kendin yık!' Eğer bir kırsal alanda oturuyorsanız ve kendinizi değiştirmek istiyorsanız bir hayli mücadele etmeniz gerekir. Ben de mücadele ettim, hâlâ ediyorum. Kendiniz nasıl uygun görüyorsanız öyle yapın. Asla kendi fikir ve düşüncelerinizden vazgeçmeyin. İşte özgürluk budur. Yılmamak, korkmamak, hiçbir şeyden vazgeçmemektir... Geyve'nin bir köyünden mektup yazan Hacite Oînun anlattıklan hepimize çok şey söylüyor. "Sevgili Erdal Bey, tzninizle kendimi tanıtmak istiyorum. Ben 1973 doğumluyum. Adım ise Hatice O. llkokul mezunuyum. Şimdiye kadar hiç kimseye mektup yazmadım. Yani düşünce ve fıkirlerim hakkında. labii size de yazamazdım, ama bana kitabımzla sözlerinizle cesaret verdıniz. Ben de ilkokul mezunuyum, ama düşüncelerim hiçbir zaman kalıplaşmış olmadı. Annemı kaybettim, yalnız babam var. Kırsal alanda oturuyoruz. Ama ben tamamen farklıyun, bunu kimseye kabul ettıremedım. Sızin de söyledıginiz gibi tamamen kalıplaşmış beyınler var. Eğer bir kırsal alanda oturuyorsanız ve kendinizi değiştirmek istiyorsanız bir haylı mücadele etmeniz gerekiyor. Ben de mücadele ettim, hâlâ ediyorum. Biliyor musunuz Doktor Bey, ilk kez böyle bir mektup yazıyorum. ÇUnkü sizin benim dUşüncelenmı anlayacağınızı biliyorum. Ben hiç kendime güvenmeyen biriydim, gelecek hakkında karamsarlığa kapılıyordum. Birden kendimi değiştirerek kendime güven duyabileceğim şeyler yaptım. Geçen sene kursa giderken arkadaşlanma okumak istediğimi söyledim. Onlar da güldüler. Ben de araştırarak ortaokulu dışardan bıtirmeye karar verdim ve uyguladım. 1, 2, 3'üncü sınıflara birden girdim, yalruz 1, 2'nın matematiğinden şu anda beklemedeyim. 26 dersten yalnız ikisini kurtaramadım ama beklıyorum, tekrar girerek kurtaracağım. Liseyı de okuyacağım. Benim tum gençlere söyleyeceğım söz, hıçbır zaman yobazlann sözünü dmlemeyin. Kendiniz nasıl uygun görüyorsanız öyle yapın. Asla kendi fikir ve düşüncelerinizden vazgeçmeyin, işte özgürluk budur. Yılmamak, korkmamak, hiçbir şeyden vazgeçmemektır. Ben hiç kimseye kulak asmadım. tstediğimi yerine getirdiğim için mutluyum. Evet, kazanamadım ama önümde duran engel duvarım ortadan kaldırdım. Ailemle iletişimim çok iyi, bana hiçbir baskısı yok, babam bana çok iyi davranıyor. O açıdan şanshyım diyebilirim. Bir de arkadaşlanma dönüp baktığım zaman oniann özgür olmadıklarını gördükçe çok üzülüyorum. Keşke onlar da bu barajı aşabılselerdi. Beni dinlediğiniz için teşekkür ederim. Saygılarımla..:' Hatice O. • •• "... Benim bütün sorunum, yaşadığım yer, yaşadığım toplum. Yaşadığım yer Aydın'ın Yenipazar ilçesi. Nüfusu 7200... Ne sineması var (vardı, kapatıldı). Ne de sosyal, kültürel faaliyeti. Sayın Atabek; iki senedir universiteye giremedim ve iki senedir kendimi yetiştiriyorum, yeniliyorum. Elimden geldiğince çok kitap okuyorum. llçemizde bulamıyorum ama yakında, büyük bir ılçe olan Nazillide veya ilimizde bulabiliyorum kitaplan. tnanryorum ki; genç arkadaşlanm, 'biz gençler' bu toplumun sosyokulturel yapısını değiştireceğiz.." Ahmet A. Salihli'den Eylem, şiirsel anlatımıyla hepimize sesleniyor: "İçi kurklerle kaplı bir Kızılderili kayığında yol alıyorsun. Nehrin suları usul usul kayığa dokunuyorî Nehrimizde ilerliyoruz. Masum bir çocukluk rüyasında kesişiyor her şey. Ya sonra? Sonrası kuşatılmış gençlik. Çevremdekilerin kırıcı davranışlan, yaralayıcı sözleri, tüm insanlara tepki göstermeme neden oluyor. Güvensizlik burnumun ucuna kadar gelmiş 'merhaba' demeye hazırlanıyor. Hayır. Hayır, biri bana yardımcı olmalı. Aldığım takdirnameler, teşekkür belgelen, sınavlardaki başarılarımla değerlendirmeyecek; insan olduğum için sevecek birilerıne öylesine gereksınim duyuyorum ki... ... Beni kollarımdan tutarak ayağa kaldırdı. Birden çok istediğim bir şey oluverdi. Başımı omuzuna koydu; bir sure öylecene kaldık. O gune değin hiç künse bana böylesine içten, böylesine sıcak sarılmamıştı. 4 yaşımdayken bır kazada yitirdiğim babam bıle... ıçımdekı barban konuşturan bu tatlı ınsan oldu. Onunla fıl yutmuş boğa yılanının şapka olmadığını anlattık birbirimıze. Hep onun kızı olmayı istedim..!' Ülkemizin dört bır yanında yaşayan, yarınların mücadelesini veren çocuklarımız, gençlerimız... Umutlanylaumutsuzluklanyla, korkularıyla cesaretleriyle, kendileriyle çevreleriyle, geçmişten geleceğe köpru olan çocuklarımız, gençlerimiz... •kkk Geyve'nin bir köyünden yazan Hatice O. mücadelesini anlatıyor HERKES YATIRIMLARI İÇİN DİLEDİĞİ YÖNÜ SEÇEBİLİR... TIPKI BİR OKU BELİRLİ BİR HEDEFE HERKESİN YÖNELTEBİLMESİ GİBİ... AMA HEDEF KADAR ÖNEMLİ BİR SEÇİM DE, KİMİN NİŞAN ALACAĞIDIR! İŞTE BU NEDENLE BİZİM 128 YILDIR DEĞİŞMEYEN BİR İLKEMİZ VAR: iyi yönetilmeyen yatınmlan rastlantılar ve maceralar yönetir! 128 YILDIR Kırsal kesimden gelen üniversitelinin mucadelesi umutsuzlukla yan yana. OSMANLI BANKASI
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle