22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURÎYET/14 ÇÎNGENENtN HÜZNÜ — Klatori-Çekoslovakya'nın başkenti Prag'm guneybatısında bulu- •U lOatoTİ'de yaklaşık 30 kişi bir Çingene ailesinin evine saldın düzenledi. Evi kundaklanan Apoteaa Za*ofilova, ota> sırasuda can vertn 21 yaşındaki oglu Emil Benedik'in cenazesinde dosdan tanfndaB gnçlikle teskin edilebüdi. OUy sırasında aik fertlerinin de yaralandıklan acıkhu*. (Fotograf: AP) Oğretmen liseleri için sınav ANKARA (ANKA) — Ana- dolu oğretmen liselerinin öğret- men ihtiyacını karşılamak ama- cıyla, Milli Eğitim Bakanlığı'na bağlı okullarda halen görev yap- makta olan öğretmenler arasın- dan mülakat yoluyla 479 öğret- men seçilecek. Türk diB ve edebiyatı, felse- fe grubu, tarih, sanat tarihi, coğrafya, matematik II, fizik, kimya, din kültürü ve ahlak bil- gisi, biyoloji, İngilizce, beden eğitimi, müzik, resim, rehberük ve meslek dersleri (öğretmenlik bilgisi) branşlarında yapılacak seçimler için müracaat edecek öğretmenlerden İngilizce bran- şında bulunanlann stajyerlikle- rinin kaldınlmış olması gere- kiyor. BASILIEVRAK — lstanbul Barosu Başkanı Turgut Kazan, adliyderde saüiaıı basılı evraklail- gili olarak dün düzenlediği basın toplantısında, "evrakın zorla satılmasını amaçlayan genelge için Danıştay 10. Daires'nin yürütmeyi durdunna karan verdiğini" haüriattı. Kazan. daha sonra Danıştay karannı iceren bir dövizi lstanbul Adliyesi duvanna astı. 9 MART 1991 Din ve ahlak derslerinde muafiyet ANKARA (ANKA) — Mffli Eğitim Bakanlığı, Merkezi sis- temle düzenlenecek sınavlarda, TC uyruklu, ancak tslamiyet dı- şındaki dine mensup öğrencilere bu yıldan ıtibaren din-ahlak bil- gisi derslerinden soru sorulma- tnasını kararlaştırdı. ANKA'nın edindiği bilgiye göre tstanbul'daki özel oktülann geçen yıl kendi aralannda başlat- tıklan uygulamaya bu yıl Milli Eğitim Bakanlığı da kendi diizen- lediği merkezi sistemle yapılan onaöğretim girış sınavlannda başlayacak. MEB yetkilisi, sosyal bilgiler gnıbuna eklenen beş sorunun, di- ğer adaylar için hiçbir anlam ta- şımadığını da ifade ederek öğren- cileriuyardı. HABERLERİN DEVAMI Özal: Halk (Bafiarafı 1. Sayfada) Tümgeneral Dogu Aktulga ta- rafından birifing verildi. Kara Harp Okulu'nu gezerek bilgi alan özal. daha sonra öğrenci- lere hitaben vaptığı konuşmada. dunyanın hızla değiştiğini, dü- şünceleri sınırlamanın gelişme- ye engel olduğunu söyledi. Insanların istedikleri gibi ha- reket etmeleri gerektiğini kayde- den Özal şunları söyledi: "Bu baskı. bir din kaidesi olabilir, bir başka 'izm' kaidesi olabilir. komunizm gibi, ama insanlar serbest duşunurse çok daha neticeve dogru gider. Laiklik demek, din ve vicdan hürrivetinin karşısında olmak degiidir. Aslmda laiklik, din ve vicdantaürrivetmingarantisidir. Çunku biz kimseve dinin bovle demiyoruz. O vakit o insanlara o hurriveti de verivoruz. Sen is- tedigin gibi ibadeı et. ben sana kanşmıvorum' divoruz. Senin kaideterini aüp deviete tatbik et- miyorum. ben de sana herhan- gi bir şekilde baskı vapmıvorum bu şekilde anlaşüması lazım." Kuranı Kerim'de putlara ta- panlar ile kadınlan hakir goren- lerin, kız çocuklarını diri diri gömenlerin "gerici" olarak ta- nımladıklarıru vurgulayan özal şöyle devam etti. "Bugun de çagdaş bir cemi- yette eskiye dönuşü istevenlere, -eskinin guzel âdetlerine degil, ona muhafazakârük denir- ama eskinin beğenilmeven tarafları- na dönuş istevenlere biz gerici deriz. Türk halkı acaba gerici mi? Hayır. Kesin olarak soyle- >eyim havır. Türk halkı mo- dernliği seven, çagdaşlıgı seven bir halktır. ' Cumhurbaşkanı Özal, Silah- lı Kuvvetler'in modernize edil- mesi gerektiğini, helikopterlerin askeri alanda önem kazandtğı- nı belirterek "Bizim de 200 he- likopteriik bir projemiz var" di- ye konuştu. Körfez savaşı nede- niyle piyasalarda psikolojik et- ki ile durgunluk yaşandığını kaydeden Özal, ekonominin normal seyrine gıreceğini ve bu açıdan iyi bir yıl yaşanacağını savundu. Cumhurbaşkanının ziyaretini sadece TRT, Anadolu Ajansı ve Magic Box'ın izlemesine izın ve- rilmesi basın mensuplarının protestolarına neden oldu. Armatör Güvelioğlu öldürüldü lstanbul Haber Servisi — Ar- mator Kayhan Guvelioğlu Koz- yatağı Kayalar Benzin ıstasyo- nu'nda uğradığı silahlı saldın sonucu öldürüldü. Armatör Kayhan Güvelioğ- lu'na saldırı saat 20.30 sıraların- da meydana geldi. Güvelioğlu- nun özel şoförü Ali Osman Merter ile gorgu tanıklarından edinilen bilgiye göre olay şöyle gelişti: 34 KDV 85 plakalı Mercedes marka özel otomobiliyle Izmir- den gelen Kayhan Güvelioğlu, Erenköy'deki evine giderken otomobile benzin almak uzere Kayalar Benzin tsıasyonu'nda durdu. Şoförun benzin almak için otomobilden indiği sırada arabaya yanasan bir kişi Kayhan Güvelioğlu ile kısa bir konuşma- dan sonra elindeki tabancayla 7 el ateş etti. Saldırganın daha sonra kendisini az ileride bekle- yen bir otomobile binerek An- kara yönüne kaçtığı bildirildi. Göğüs ve karın bolgesinden ısa- bet alan Kayhan Güvelioğlu şo- förü tarafından hemen Hayda- rpaşa Numune Hastanesi'ne gö- türüldü. Ancak Güvelioğlu'nun öldüğü anlaşıldı. Olaydan son- ra şoför Ali Osman Merter sor- guya alındı. Olayla ilgili geniş bir soruşturma başlatan polisin çeşitli olasılıklar üzerinde dur- duğu öğrenildi. Armatör Kayhan Güvelioğlu, Banker Kastilli olarak tanınan Abidin Cevher Özden'in kendı- sine verdiği I milyar 447 milyon liralık çekin karşılıksı/ çıkması üzerine özden'in tutuklanması na neden olmuştu. Kadıkoy 2. Asliye Ceza Mahkemesi'nde go- rülen dava geçen aylarda sonuç- lanmış ve O/.dcn para cc/asına çarptırılmıştı. Dosyanın lcmyı- /e göndcrilmcsınden sonra Yar- gıtay ilgili dairesinin ce/ayı a/ bulduğu öğrenildi. B U S H •«*» KARŞILAMA' HAZIRLICPIDA .. g a v a ş > dönemecinde OzaPa6 Camp David' planı Cumhurbaşkanı Turgut özal'ın Türk-Amerikan ilişkilerinin en sıcak dönemlerinden birine rastlayan Washington ziyareti, 22-29 mart tarihleri arasında gerçekleşecek. ABD Başkanı Bush, Özal'ı 22-23 martta Camp David'deki yazJık evinde kabul edecek. UFUK GÜLDEMtR VkASHINGTON — Cumhur başkanı Turgut Özal'ın 22-29 mart tarihleri arasında gerçek- leştireceği VVashington ziyareti, Türk-Amerikan ilişkilerinin en sıcak dönemlerinden birisine rastlıyor. Beyaz Saray'dan vapı- lan açıklamaya göre ABD Baş- kanı George Bush, Cumhurbaş- kanı özal'ı 22-23 mart tarihle- rinde Camp David'deki yazlık konutunda kabul edecek. Turkiye, Körfez krizi sırasın- da Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın liderliğinde ABD ile iliş- kilerde yeni bir sayfa açtı. ABD yönetimi, bu durumun altını çizmek için Ozal'a sıcak bir kar- şılama hazırlıyor. Başkan Bush ile Cumhurbaş- kanı özal'ın, ünlü Israil-Mısır antlaşmasının yapıldığı Camp David'de bir araya gelmesi bu sı- cak karşılamanın bir ifadesi pla- rak yorumlanıyor. Ancak Ozal'ın bu gezisi, Türk iç politikasında kanşıklık- lann Amerikan yönetiminde Ozal'ın siyasi geleceği hakkmda kaygılar yarattığı bir dönemde gerçekleşiyor. Yönetimın derinlıklerinde, "Turkiye'de Özal'ı iş başjnda tutan dengenin daha ne kadar ayakta kalabileceği" sorusu gündemde. Analiz ile uğraşan çevreler, bu soruya yanıt anyor. Önceki gün yayımlanan Wall Slreet Journal gazetesinde yer alan bir haberde de bu karışık- lığa dikkat çekıldi. Geleneksel olarak Özal'ı desteklemiş bu ga- zete, 'entrika masalı' diye ta- nımladığı bu karışıklıklara iliş- kin haberinde, "Hileli seçimli kunıltaylarda iktidar mucadele- si yapan, çantasında tabanca ta- şıyan, parti listesinde damadı, gdini ve özel doktoru olan" bir yönetimin ışbaşında olduğu bir Türkiye manzarası çiziyordu. Wall Street'in bu haberi, ger- çi büyük ölçüde izlenimlere da- yanıyordu, ama VVashington'da yarattığı etki fazla olumlu olma- dı. Özal işte bu atmosferde Washington'a geliyor. Bize aktarıldığı kadanyla, Semra Özal'ın adaylığının Turk siyasi yaşamında yarattığı karı- şıkhk, ABD Dışışleri Bakanı Ja- mes Baker'ın, geçen gunlerde yabancı bir konuğu ile konuşur- ken yanında bulunan musteşar yardımcılanndan Raymond Se- itz'e, Semra Özal'ın seçilmesi- nin ne anlama geleceğini sera- cak kadar dikkatlerini çekmiş. Amerikan yönetiminın üze- rinde kafa yorduğu ikinci konu, Turk halkının Körfez krizi do- layısıyla Amerika'dan beklenti- lerinin nasıl karşılanacağına iliş- kin. ABD yönetimi, Ankara'nın krizdeki performansından genel olarak çok memnun, ama diğer yandan Turkiye'nin Körfez'e asker göndermemiş olması da göz önunde tutulan bir unsur. ABD, Türkiye'ye çeşitli yar- dımlar yapmayı arzuluyor, ama diğer yandan da "Sonuçları iti- barıyla Turkiye'nin işine >ara- yan bir savaşta, Turkiye'nin kendisi adına başkalarının sa- vaşmasına seyirci kaldıgının" bilinmesini de istiyorlar. Yani Amerika'dan beklentile- ri yükselen Türk kamuoyunun bu durumu da hatırlaması ge- rektiğini ima edıyoriar. Bunu açık bir şekildc dile getirmiyor- lar, ancak nc /aman yardım ko- nusunda sıkıstırılsalar, "ama si- y.in işinİAİ de bi/ yaptık" türun- den yanıtlar veriyorlar. Ö/al'ın VVashington ge/isi önccsinde Amerikan yonctimi- nin dcrinliklcrindc dikkatlc i/- lenen uçuncu konu, f)/al ve Turk Silahlı Kuvvetlcri'nin iliş- kik-rı u/crindc yoğunlaşıyor. Amerikan yönetimi, "ISK'nın krı/ sırasında Irak sınırına KKl bin kişi yığmasının "iıv a> aldı^ından" yakınıyor ve Ttırkı- yc'ye yapılan bunca askeri yar- dıma karşın ordunun ani bir kri- ze hızla karşılık verememiş ol- masını 'düşünmeve değer bulduklannı" kaydediyor. TSK'nm bu performansını gören Özal'ın. "Turkiye'nin sa- vaşa girmemiş olmasına dua et- mesi gerekliğini" vurguluyor- lar. Amerikan yönetimi geçmiş- te de TSK'nm yeniden yapılan- ması gerektiği konusunda çoğu kamuoyuna yansımayan bazı dokundurmalar yapmıştı, ama eleştirilerıni ilk kez bu açıklıkla dikkate getırmeleri yeni bir ol- gu. Bunda, Cumhurbaşkanı Ozal'ın TSK ile olan ilişkilerinin bulunduğu nokta da önemli bir rol oynuyor. Turkiye'nin iç işlerini ilgilen- diren bu konuların Özal ile gö- ruşmelerde gündeme getinlme- si beklenmiyor. Ama göz onün- de tutulacağı da anlaşılıyor. Türk tarafının da ABD yöne- timinin de bu geziye bakışı, ge- nel olarak, "Körfez krizi erte- sinde bir diinya turu" olarak ni- telendiriliyor. "Körfez krizinde eiTjifcn bu aşamada Turkiye'nin aktif rolunün perçinlenmesi için ne yapüabilir? Nereye kadar gidilebilir" soruları, her iki ka- nadın gündeminin ana teması- nı oluşturuyor. Bunun dışında Turkiye'nin özel olarak takipçisi olacağı bazı konular da bulunuyor. Bunlar iki ulke arasındaki ticari ilişki- lerin daha geliştirilmesi, özellik- le de serbest ticaret antlaşması- na doğru adımlar atılması ve TSK'nın acil savunma ihtiyaç- larının karşılanması olarak özet- leniyor. Bu gezinin en önemli yanla- rından birisi de iki ülke lideri- nin, haftada iki üç kez telefon- la konuşmalan sonucunda, ara- larında kişisel bir bağ doğduğu dönemde gerçekleşmesi. Ameri- kan yönetimi, bu konuda Beyaz Saray'dan verilen sinyallere çok duyarlı. ABD Başkanı Bush'un basın toplantılannda sık sık Özal'dan bahsetmesi sadece uluslararası açıdan degil, ABD bürokrasi çarkına Türkiye ile il- gili konuların Beyaz Saray'ı il- gilendireceği mesajını verme r .' açısından da onem taşıyor. Ay- rıca ABD Başkanı Bush'un bu yıl ıçinde, aralannda Turkiye de olan bir dizi ülkeyi zıyaret etme- si bekleniyor. Cumhurbaşkanı Özal'uı ABD'deki programı henuz son şeklini almış değıl, ancak prog- ramdadort üniversitede konfe- rans verilmesi de bulunuyor. Bunlar unlü Princeton, Bii- ient Güllekin'in katkısıyla kota- rılan Philedelphia Wharton School, Chape|l Hill ve Duke ünıversitelerı. Özal'ın ABD yö- netimi ile yapacağı temasların bir kısmının da Camp David'- de gerçekleşmesi bekleniyor. Beyaz Saray Sozcusü Marlin Fitzvvater, dun Başkan Bush ile eşinin Cumhurbaşkanı Özal ve eşini 22-23 mart tarihlerinde Camp David'deki dinlenme ko- nuluna davet ettiklerini ve go- ruşmelerın burada yapılacağını açıkladı. ABD başkanlarının ya/lık konutu olarak kullanılan Camp David, çoğu zaman rahat bir atmosferde önemli konula- rın konuşulması amacıyla kul- lanılıyor. Ayrıca Başkan'ın böyle bir daveti, yabancı konuğa kişisel bir bağı bulunduğu işaretini dc vcriyor. Mısırlı lider Knver Se- dal ile Israil Başbakanı Mena- hem Begin'in, ünlü "Camp Da- vid Antlasması" burada yapıl- mıştı. Körfez kri/inden sonra kendisini yeni bir dünya düze- ninin cşiğindc hisseden Amcri- ka'nın o/x;llikle Kıbrıs konu.sun- da bir çö/um için sabırsı/.landı- ğı sır değil ABD Dışişleri Baka- nı Uakcr'ın Kıbrıs Rum yoneti- mi Dışışleri liakanı Yorgo Ya- kovu'ya verdiği bilgiye gorc Bush, O/al ılegoruşmesinde bu konuyu gundeme gelirecek (Baftarafı l. Sayfada) Rafsancani, Irak Devlet Başka- nı Saddam Hüseyin ve ikıidar- daki BAAS Partisi'ne, "halkın iradesine teslim olmalan" çağ- rısında bulundu. AFP'nin habe- rine göre Rafsancani, Irak'ta "halkın baskaldınsını ezraeye yöneiik" herhangi bir girişimin, iktıdardakı BAAS Partisi'nin yapacağı "son hata" olacağını söyledi. Dün, Tahran Üniversitesi'nde cuma namazını kıldıran lran Cumhurbaşkanı, hutbede, Irak'ın şu an içinde bulunduğu durumu "patlamaya hazır bir volkan"a benzeterek "Irak hal- kının çogunlugu, bu liderleri is- temediklerini ve kendi kendile- rini yönetmek istediklerini söylüyor" diye konuştu. Irak'ta başlayan halk hareke- tini başlangıcından bir-iki gün sonra duyduklaruu anlatan îran Cumhurbaşkanı, Irak'taki hare- kette tran'm rolü olduğu yolun- daki iddialar hakkında şunları söyledi: "tran hakkındaki bu iddialar bir sonuç gelirmez. Bizim, Irak halkının dertlerini paylaşıyor ol- mamız, asla mudahale anlamı- na gelmez. Bizim tavrımız, her zaman olduğu gibi hakkı ve mazlumu desteklemek biçimin- dedir. Irak halkına (avsiyem, aralanndaki görüş a>nlıklannı bir tarafa bırakmaları ve birle- şerek ülkelerini yeniden knrma- larıdır ' Rafsancani, BAAS Partisi'ne de şu çağnda bulundu: "Irak halkı. viraneye dönmiiş ülkelerini sizin eüniz4eo ahp y*- niden imar etmek isliyor. Sizin de bu istegi iyi karşılamanız ge- reklidir. Çünku halk isterse ül- keyi yeniden kurabilir. Ama partiniz ülkenin sorunlannı çö- zemez. Çünkü sizi ne Irak hal- kı. ne bölge, ne de diinya kabul ediyor. Sizden beklentimiz, mil- letle çatışarak son yanlışı yap- mamantzdır. Milletin kendi se- çimini yapmasına izin vermeli- siniz." Bu arada lran'ın bölgede ku- nılmasını istediği güvenlik siste- mi ile ABD'nin istediği arasın- da fark olduğunu belirten Raf- sancani, ABD'nin, kendi çıkar- larını koruyacak bir güvenlik sistemi kurma çabası içinde ol- duğunu öne sürdü. Saddam'ın önerisi Irak'ın güney ve kuzeyinde ayaklanmalarla karşı karşıya bu- lunan Devlet Başkanı Saddam Hüseyin'in Şii ve Kürtlere yöne- timi paylaşma önerisinde bulun- duğu bildirildi. Ingiliz Guardi- an gazetesinin Şam çıkışlı dün- kü haberinde, Saddam Hüse- yin'in birkaç gün önce Tahran'a gönderidği Başbakan Yardımcısı Sadun Hammadi'nin Şii grupla- ra Irak'ta bakanlık koltuklannın yansını ve başbakanlık makamı- nı önerdiği kaydedildi. Muhalefet kaynaklarına da- yandırılan haberde, Sadun Hammadi'nin Tahran'da söz ko- nusu öneriyi ele almak için "Irak İslam Devrimi Yüksek Meclisi" (SAIRI) adlı Şii örgü- tün lideri Hüccetülislam Bekir El-Hakim'le gorüşmek istediği ancak El-Hakim'in bu isteği red- dettiği belirtildi. El-Hakim, Hammadi ile sa- dece "Saddam Hüseyin'in istifa edecegi haberini getirmesi şartı ile göriışebilecegini" bıldirdı. SAIRI ydneucilerinden Şeyb Muhsin El Husevni de Şam'da- ki açıklamasında, Saddam'ın iki gun önce vaptığı bu öneriyi red- dettiklerini kaydetti. Guardian, Saddam'ın sözko- nusu öneriyi sadece El- Hakim'ın grubuna mı vaptığı yoksa "El Dava" ve "E'mel" gi- bi diğer aşırı dinci Şii örgütleri de kapsayıp kapsamadığınm bi- lınmediğini yazdı. Gazete, benzeri bir önerinin adı açıklanmayan bir Avrupa ül- kesi aracıhğı ile Kürtlere de ya- pıldığını belinti. Şam'daki Kürt kaynakları Saddam Hüseyin'in Kürtlere tam özerklik ve aynı za- manda Bağdat'taki merkezi hü- kümette daha geniş rol önerdi- ğini söylediler. Kürt kaynakları, Saddam'ın teklifinin şu anda Irak-tran sınınnda üslenmiş bu- lunan ve ortak Kürt birliklerine komuta eden KDP lideri Mesud Barzani'ye ulaştığını ve değişik Kürt siyasi örgütlerinden oluşan bir komite tarafından değerlen- dirileceğini kaydettiler. Suriyeli kaynakların Saddam Hüseyin'in önerilerini "hem Kürtler hem de Şiiler, Saddam'a güvenirlerse büyük aplallık ederier" biçiminde değerlendir- diklerini yazan gazete, Irak Dev- let Başkanı'nın daha 5nceki yıl- larda zorda kaldığı zaman ben- zeri önerilerde bulunduğuna an- cak durumunu düzeltince ver- diklerini geri aldığına dikkat çekti. İran istemiyor tran Cumhurbaşkanı Yardım- cısı Hasan Habibi, Suriye'de, Iraklı muhaliflerle dün bir gö- rüşme yaptı. Görüşmeye, Şiile- rin yanı sıra diğer muhalif grup- ların da katıldığı bildirildi. AP- nin haberine göre, bir Iraklı mu- halif, "goruşmenin tran'ın Irak'- ta bir tslam cumhuriyeü kurul- ması düşüncesinde olmadıgını ortaya koyduğunu, İran'ın, Sad- dam'ın halefinin Irak halkı ta- rafından seçilmesi özgürlügüne saygı duyduğıınu" belirtti. Bu kaynaklara göre, görüşmede, ABD yardımı nazlı geliyor (Baştarafı I. Sayfada/ miktannın kesinleşmesinin önunde uzun bir sureç bulunuyor. Dış yardım miktarlan Kongre'nin her iki kanadının çeşitli komis- yonlanndan geçtikten sonra ge- nel kurullarda görüşülerek ka- bul ediliyor. Komiteye bilgi veren Dışişleri Bakan Yardımcı Vekili James Dobbins, ayrıca son temasların, Turkiye'nin, Kıbrıs konusunda "bir dizi düşünee ile öne çıkma- va hazır olduğunu" gösterdiği- ni açıkladı. Yardım miktannın 500'den 700 milyon dolara çıkarılmış ol- masının doğurduğu tartışmalar daha çok Komite Başkanı Lee Hamilton ile ABD Dışişleri Ba- kanlığı Avrupa ve Kanada Işle- rinden Sorumlu Bakan Yardımcı Vekili James Dobbins arasında geçti. Lee Hamilton'un, yardı- mın 200 milyon dolar arttınlma- sının mantığını sorgulayan tav- rı, bu önerinin Türkiye'ye genel olarak olumlu baktığı gerçeğini gölgelemiyor. Konuyla ilgili tartışma, Ha- milton'un, yardımın 500'den 700'e çıkarılmasının mantığını sorması üzerine başladı. Dob- bins bu soru üzerine,, Turkiye 1 nin kanşık bir mahallede yaşa- dığını söyledi ve kuzeyinde bu- lunan SSCB'nin de potansiyel bir hasım olduğunu vurguladı. Bunun üzerine Hamilton, "Peki, SSCB'den Türkiye'ye teh- dit var mı?" diye üsteledi. Dobbins bu soruya, Sovyet- ler'de uzun vadede meydana ge- lebilecek istikrarsızlıklara dikkat çekerek yanıt verince, Hamilton, bu tehdidin bir yıl öncesine oranla ne kadar arttığını sordu. Dobbins de "Türkiye'ye yöneiik istikrarsızlık (ehdidinin arttığı- oı" söyledi. Amerikan yönetiminin bu yaklaşımı, Türkiye'ye yöneiik tehdit değerlendirmelerinde ye- ni bir sayfanın açıldığını göste- riyor. Amerikan yönetimi bu ye- ni tehdidi, "belirsizlik ve istik- rarsızlık" diye niteliyor. Tüm NATO ülkeleri bu tehdit ile karşı karşıya değil. Oysa Sovyetler'in güneyinde- ki Müsluman cumhuriyetlerle özel bağı olan, SSCB'nin sınırda- şı Türkiye, Varşova Paktı orta- dan kalkmış olsa da bu çerçeve- de bir istikrarsızlık tehdidi ile karşı karşıya. Dobbins bu tehdit için "Han- gi yönde gelişeceğini ve tavnnın ne olacağını bilmiyoruz" dedi. Hamilton, bu tehdidin, "Tank- lar mı, kitle halinde göç mü, yoksa ayaklanma mı" olduğunu sorunca, Dobbins, "Bunların hepsi mümkün, bazılan daha mümkün" diye konuştu. Hamilton, "Gelip Türkiye için büyük bir artış istedîniz, an- lamaya calışıyorum, ama anla- yamıyorum" diye üsteleyince Dobbins, "Tehdit, NATO için azaltntştır, ama bu Türkiye için daha az geçerlidir" diye konuş- tu. Bu konudan sonra Türkiye 1 deki insan haklan ihlallerine ge- çildi. Hamilton, Turkiye'de iş- kence olup olmadığını sorunca, Dobbins, "Bu tnr vakalar oldn- guna inanıyonız" yanıtını verdi. Hamilton, "Çok soyul mu bu vakalar" diye sorunca, Dobbins, "Arzu edilen düzeyden fazla. İş- kenceye resmen karşılar, ama pratikte oluyor" diye konuştu. Hamilton da bunun üzerine "O zaman yardımı 200 milyon arttırarak onları mükafatlandı- nyonız" diye ekleyince, Dob- bins, Türk hükümeti ile bu ko- nuda temasta olduklannı ve tel- kinlere devam ettiklerini söyle- di. Turkiye'de işkencenin artma- dığını, ama devam ettiğini kay- deden Dobbins, Hamilton'un bir başka sorusu üzerine de Türk hukümetinin işkencenin önlenmesine dönuk çabalarının yetersiz olduğu görüşünü pay- laştıklarını ifade etti. Dobbins bir başka soru üzerine de Kürt- çe konuşma yasağının kaldırıl- ması ile ilgili yasa tasarılarının Suriye ve Suudi Arabistanlı yet- kililer de bulundu. İbrahim, Amara'da Irak Devrim Komuta Konse- yi Başkan Yardımcısı tzzet ibra- him in dün Irak'ın güneyindeki Amara kentini ziyaret ettiğini bildirildi. Bağdat radyosunun haberine göre, İbrahim, kentte üslenmiş olan Irak birliklerini ziyaret ederek, komutanlarıyla görüştü ve birlikler de Saddam Hüseyin'e bağlılık sözü verdiler. Irak'ın ikinci adamı olarak ka- bul edilen ıbrahim, bölge halkı- na bir çağnda bulunarak, "sal- dırganlarca yıkılanlan tamir et- mek için özel gayret" gösterme- lerini ıstedi. Kargaşa süriiyor Bu arada Irak'taki kargaşa- nın da sürdüğü bildıriliyor. Olaylar hakkında somut ve sağ- lıklı bilgi alınamadığı ancak ça- tışmalann çeşitli kentlerde sür- düğü çeşitli ajanslarca haber ve- riliyor. AFP'nin haberine göre adını açıklamak istemeyen üst düzey bir Pentagon yetkilisi, hükümet karşıtlan ile hükümet güçleri arasındaki çatışmalann 20'den fazla kente sıçradığım söyledi. Yetkili, bu çatışmala, ın özeUikle Güney ve merkezi Irak'ta ya- şandığını, Kürtlerin yoğun ola- rak yaşadığı Kuzey Irak'ta da olaylar meydana geldiği yolun- da istihbarat alındığını t . ' - ' 5 . Muhalefet kaynaklarının id- diasına göre halen Cumhuriyet Muhafızlan ile çatışmalann sür- düğü yerler şunlar: Güney'de, Nasiriye, Amara, Samava, Di- vaniye, Necef, Kerbela, Hilla ve Kut. Kürdistan yöresinde ise Batyan, Bayencam, Taymal, Süleymaniye, Erbil. Muhalefet askıda olduğunu bildirdi. Hamilton, daha sonra Türki- ye'deki iç siyasi kanşıklıklara dikkat çekerek "Özal'ın akraba- lan, eşi, oglu ve digerlerinin" ya- rattığı görüntu içinde Turkiye'- nin siyasi istikrarının duşüşe ge- çip geçmediğini sordu. Dobbins buna yanıt verirken "Buna düşuş diyemeyiz" dedi ve Özal'ın siyasi bir lider olarak hünerlerini övdü. Turkiye'nin başkanlık değil parlamenter sis- tem ile yönetildiğini kaydeden Dobbins, ama Özal'ın, başkan- lık rolunü güçlendirdiğini kay- detti. Turkiye'nin henuz demok- ratik kurumlannı yerleştirme sü- recinde olduğunu kaydeden Dobbins, "Bu süreç sona ermiş değil" diye konuştu. Dobbins bir başka soru üzerine de Türki- ye'nin Kıbrıs konusunda iFeri dönük bir kımıldama içinde ol- duğunu söyledi. Dobbins bu ko- nuda şöyle konuştu: "Baker ile yaptıkları. son görüşmelerde Turkiye'nin sorunu çözmek için fırsat aradığı izlenimi edinildi. Sonın çok inatçı olduğu için aşı- rı iyimser olmak islemiyorum. Ama 'İki ya da dört ay öncesi- ne göre değişiklik var mı' derse- niz 'Evet' derim. Son teraaslar Turkiye'nin bir dizi düşünee ile öne çıkmaya hazır olduğunu gösteriyor." kaynakları, Bağdat'ta çarşamba günü Saddam Hüseyin aleyhtan bir gösteri girişiminin güvenlik kuvvetleri tarafından bastırıldı- ğını da kaydettiler. Bağdat'ın "Taura" ve "Şnnla" adb gecc- kondu semtlerindeki Şii halkın bir eyleme hazırlandığı öne sü- rülüyor. _. 33 bin kişi öldü Irak'ın muhalif gruplarından Irak İslam Devrimi Yüksek Meclisi yöneticilerinden Şeyh Ebu Matem El Şakir, hüküme- te bağlı birliklerin son bir hafta içerisinde 33 binden fazla muha- lifi öldürdüklerini öne sürdü. Kimyasal silah Öte yandan çeşitli muhalif gruplar Saddam Hüseyin'in Bağdat yönetimi güçleriyle çaö- şanlara karşı kimyasal silah kul- lanabileceği yolundaki kuşkula- rını dile getiriyorlar. Suriye'de uslenen bir muhalefet grubu ise Saddam'ın Basra'daki olayları' bastırmak için hardal gazı kul- landığını iddia etti. Londra'daki Kürt kaynakları, Saddam Hüseyin'in yönetimine başkaldıran gruplara karşı kim- yasal silaha başvurmasını önle- mek amacıyla Birleşmiş Millet- ler Güvenlik Konseyi'nin bir ka- rar çıkartması için lngiltere*nin yardımını istediklerini açıkladı- lar. Sürgündeki Irak muhalefeti içinde Kürtler, tngiltere ile ilk te- masa geçen grup olmuştu. Saddam Hüseyin yönetimine karşı ortak cephe oluşturan mu- halefet adına evvelki gece Lond- ra'da yapılan açıklamada Ame- rikan yönetimi, muhalefetin yar- dımına koşmaya çağnldı. "Kürtlere özerklik" Ingiltere'nin Ortadoğu'dan sorumlu Dışişleri Bakan Yar- dımcısı Douglas Hogg, Irak içinde, "Kürtlere daha fazla özerklik tanınması gerektiğini" söyledi. Hogg, dün Irak Muha- iefeti Ortak Eylem Komitesi üyesi beş liderle vaptığı görüş- mede, "Kürtlerin Irak'ın yöne- timinde daha fada katılımlan olması gerektiği" görüşüne ka- tıldığını da ifade etti. AA'nın ha- berine göre 45 dakika süren gö- rüşmeye Irak Kürdistan Cephe- si, Irak Komünist Partisi, Irak İslam Devrimi Yüksek Meclisi, BAAS Partisi Rakip Kanadı ve El Dava örgütlerinden temsilci- ler katıldı. Irak'ta son durum ve özelük- le ülkenin güneyindeki gelişme- lerin ele alındığı görüşmede Hogg, Irak muhalefetinin "Irak'ta insan haklan, Ulke yö- netiminde Kürtlere daha fazla katılım tanınması ve Irak'ta ço- ğulcu bir toplum kunılması ko- nularındaki görüşlerine katıldığım" ifade etti. Kayıp gazetedler serbest Guney Irak'ta geçen pazar gü- nü kaybolan 40 yabancı gazete- cinin dün gece yarısı Bağdat'ta Uluslararası Kızılhaç Komitesi yetkililerine teslira edildiği bildi- rildi. Ajanslann bildirdiğine gö- re, Irak yabana gazetecilerle bir- likte ABD'li iki savaş esirini de serbest bıraktı. SİLOPf DEN AHMET TAN (liaştaraft I. Sayfada) nik havası var." Neden panik? Irak'ın öteki bölgelerinde pat- lak veren isyanlan bastırma le- laşı mı, yoksa Amerikalılann ül- kenin tümünu teslim alacakları korkusu mu? Bunu siperden si- pere bakarak kestirmek olanak- sr/, Irak'la Türkiye'yi ayıran aşıl- maz dağlann bu yakasında, as- kerlerin aylardır içinde yaşadı- ğı siperlerden birindeyiz. Yerin altına kazılmış odacık- larda, koridorlarda kum torba- sından gozelleme yerleri. Arka- sında nöbetçiler. Birinci Ordu Komutanı Orge- neral Kemal Yavuz, siperi Cum- hurbaşkanı Özal'ın da /iyaret et- miş olduğunu söylüyor. Siperde bir sahra durbunu. Ö/al herhalde hu durbunden Irak mev^ilerini sevretti. Cum- hurbaşkam'nın gozünun ve eli- nin degdiği dürbune yaklaijiyo- ruz. (, imen ve toprak rengi ka- muflaj agları ik ortülmüş karar- tılar beliriyor... Herhalde lanklar, toplar, uçaksavaıiar. Acaba, Özal durbunden gör- düğü karartılan masaya falan mı benzetti? Komutanlar iraklılar ile sava- şın en kızgın gunlerinde bile her- hangi bir "sıcak olay" yaşanma- dığını, bunun için çok özen gös- terildiğini anlatıyorlar. Nasıl? "Türkiye saldırmayacak di- yorlar, ama Irak'ın bu sözlere inanması için ler> hareketlerden kaçınmamız gerekiyordu." Neydi bu hareketler? -"Savunma yapacak bir ordu ile saldıracak olan ordunun mevzilenmesi farklıdır. Çok çok farklıdır. Savunmada siper ka- zılır. Biz de oyle >-aptık. Kuvvet- lerimizi dağınık duzen yerleştir- dik. Tanklanmızı, loplarımı/ı da öyle. Saldırıya niyeti olanın, kuvvetlerini dağılmaması gere- kir." Sivillerle askerler Öyle anlaşılı>or.ki, Cumhur- başkanı verdiği demeçlerde, Si- lahlı kuvvetler'in Irak'ı tahrik etmemek için gösterdigi özenin yansını bile göstermedi. Soğuk, yağmuria birleşmiş kemiklere işliyor. Ortalıkta ne bir ağaç ne de ayak basacak bir kaya parçası. Her yer çamur ve bataklık. Bu çamurun, bataklı- ğın üzerine kurulmus çadııiar... Çadırlar yatakhane. çadırlar yemekhane, cadırtar sağlık oca- ğı, çadırlar her şey... Çadır, yağmuru,riizgârıkesi- >or, ama rutubetin, soğuğun kı- lına dokunamıyor. Ovaya ve ya- maca yayılmış on binlerce Turk askeri tabiata karşt bu ilan edil- memiş savaşı kazanmış gorunü- yor. Yüzlerde , bakışlarda en kü- çük bir jılgınlık yok. Ordu ve kolordu komutanla- rı ile çadır yemekhanede "5600 kalorilik" karavanaya erlerie birlikte kaşık sallıyoruz. Adı karavana ama kendisi e(- lisi tatlısıyla 4 kap yemek. Acaba,"Wtiş möııüsü mü" diye erlere soruyoruz. Kızar gibi oluyorlar. "Kota adamların kuşkulandıkları şeye bakın" der gibi bakışıyorlar: "Her gün böyle. Yiyecekten yana hiç şikâyetimiz yok, aksi- ne biz yerken ailelerimiz de keş- ke bu kadar zengin sofraya otur- salar diye düşünüyoruz" Genelkurmay'ın "halka açıl- ma"nın ilk adımı olarak düzen- lediği bu gezide gazetecileri en çok etkileyen bilgisayarlarla, elektronik teknoloji ile yöneti- len Patriotlar, Havvklar, Roland- lar değildi. Gazetecileri en çok etkileyen, siperlerin gerisindeki işler halde bukJuğumuz "Seyyar Banyo Ünitesi" oldu. Gezinin başından bu yana ko- mutanlann ağzından arada bir duyduğumuz bir sözdü "Seyyar banyo ünitesi." Ama gazete >ö- netici ve yazaıianndan hiçbiri- si, askeri bir cehalet sergilemek korkusundan olmalı, "Nedir bu ünite" diye sormadılar. Sabırla ünite ile karsılaşaca- ğımız anı bekledik. Seyyar ban- yo ünitesi, Irak'tan kaçanlann loplandığı Siirt'tekı kampa da kurulmuştu. Vakit darlığından önceki ak- şam üniteyi goremedik. Sahi na- sıl bir aletti bu? Seyyar olduğu- na göre büyük bir legenin altı- na tekerlek falan mı takıhyor- du? Yanılmışız. Seyyar banyo üni- tesi kocaman bir çadır. Çadınn içinde 16 bolmeli başka çadırlar. Bu çadırlann tepesinde de bonı- lara takılmış süzgeçler. Süzgeç- lerden kaynar sular fışkınyor. Dışanda soğuk sıfınn altında. Ama çadınn içi buhardan, sı- caktan göz gözü görraeyecek durumda. Süzgeçli bonılann ucu, dtşarıdaki tankere bağlı. "Çadır hamamı" ya da "Ha- mam cadın" dururken buna ne- den "Seyyar banyo ünitesi" den- miş? Herhalde erlerin ilgisini çekmek için. Komutanların açıkladığına göre birçok birlik- te, geceleri "Şeytan aldatması- 'na ugrayan erler, sabahleyin ci- vardaki akarsulara, gollere gidip boy abdesti alıyorlarmış. Bu yuzden ölıımler, hastalanmalar oluyormuş. Seyyar ünite en azından NA- TO emaneti füzeler kadar can kurtancı nitelikte...
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle