Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURÎYET/14
ÇÎNGENENtN HÜZNÜ — Klatori-Çekoslovakya'nın başkenti Prag'm guneybatısında bulu-
•U lOatoTİ'de yaklaşık 30 kişi bir Çingene ailesinin evine saldın düzenledi. Evi kundaklanan
Apoteaa Za*ofilova, ota> sırasuda can vertn 21 yaşındaki oglu Emil Benedik'in cenazesinde
dosdan tanfndaB gnçlikle teskin edilebüdi. OUy sırasında aik fertlerinin de yaralandıklan
acıkhu*. (Fotograf: AP)
Oğretmen
liseleri
için sınav
ANKARA (ANKA) — Ana-
dolu oğretmen liselerinin öğret-
men ihtiyacını karşılamak ama-
cıyla, Milli Eğitim Bakanlığı'na
bağlı okullarda halen görev yap-
makta olan öğretmenler arasın-
dan mülakat yoluyla 479 öğret-
men seçilecek.
Türk diB ve edebiyatı, felse-
fe grubu, tarih, sanat tarihi,
coğrafya, matematik II, fizik,
kimya, din kültürü ve ahlak bil-
gisi, biyoloji, İngilizce, beden
eğitimi, müzik, resim, rehberük
ve meslek dersleri (öğretmenlik
bilgisi) branşlarında yapılacak
seçimler için müracaat edecek
öğretmenlerden İngilizce bran-
şında bulunanlann stajyerlikle-
rinin kaldınlmış olması gere-
kiyor.
BASILIEVRAK — lstanbul Barosu Başkanı Turgut Kazan, adliyderde saüiaıı basılı evraklail-
gili olarak dün düzenlediği basın toplantısında, "evrakın zorla satılmasını amaçlayan genelge
için Danıştay 10. Daires'nin yürütmeyi durdunna karan verdiğini" haüriattı. Kazan. daha sonra
Danıştay karannı iceren bir dövizi lstanbul Adliyesi duvanna astı.
9 MART 1991
Din ve ahlak
derslerinde
muafiyet
ANKARA (ANKA) — Mffli
Eğitim Bakanlığı, Merkezi sis-
temle düzenlenecek sınavlarda,
TC uyruklu, ancak tslamiyet dı-
şındaki dine mensup öğrencilere
bu yıldan ıtibaren din-ahlak bil-
gisi derslerinden soru sorulma-
tnasını kararlaştırdı.
ANKA'nın edindiği bilgiye
göre tstanbul'daki özel oktülann
geçen yıl kendi aralannda başlat-
tıklan uygulamaya bu yıl Milli
Eğitim Bakanlığı da kendi diizen-
lediği merkezi sistemle yapılan
onaöğretim girış sınavlannda
başlayacak.
MEB yetkilisi, sosyal bilgiler
gnıbuna eklenen beş sorunun, di-
ğer adaylar için hiçbir anlam ta-
şımadığını da ifade ederek öğren-
cileriuyardı.
HABERLERİN DEVAMI
Özal: Halk
(Bafiarafı 1. Sayfada)
Tümgeneral Dogu Aktulga ta-
rafından birifing verildi. Kara
Harp Okulu'nu gezerek bilgi
alan özal. daha sonra öğrenci-
lere hitaben vaptığı konuşmada.
dunyanın hızla değiştiğini, dü-
şünceleri sınırlamanın gelişme-
ye engel olduğunu söyledi.
Insanların istedikleri gibi ha-
reket etmeleri gerektiğini kayde-
den Özal şunları söyledi:
"Bu baskı. bir din kaidesi
olabilir, bir başka 'izm' kaidesi
olabilir. komunizm gibi, ama
insanlar serbest duşunurse çok
daha neticeve dogru gider.
Laiklik demek, din ve vicdan
hürrivetinin karşısında olmak
degiidir. Aslmda laiklik, din ve
vicdantaürrivetmingarantisidir.
Çunku biz kimseve dinin bovle
demiyoruz. O vakit o insanlara
o hurriveti de verivoruz. Sen is-
tedigin gibi ibadeı et. ben sana
kanşmıvorum' divoruz. Senin
kaideterini aüp deviete tatbik et-
miyorum. ben de sana herhan-
gi bir şekilde baskı vapmıvorum
bu şekilde anlaşüması lazım."
Kuranı Kerim'de putlara ta-
panlar ile kadınlan hakir goren-
lerin, kız çocuklarını diri diri
gömenlerin "gerici" olarak ta-
nımladıklarıru vurgulayan özal
şöyle devam etti.
"Bugun de çagdaş bir cemi-
yette eskiye dönuşü istevenlere,
-eskinin guzel âdetlerine degil,
ona muhafazakârük denir- ama
eskinin beğenilmeven tarafları-
na dönuş istevenlere biz gerici
deriz. Türk halkı acaba gerici
mi? Hayır. Kesin olarak soyle-
>eyim havır. Türk halkı mo-
dernliği seven, çagdaşlıgı seven
bir halktır. '
Cumhurbaşkanı Özal, Silah-
lı Kuvvetler'in modernize edil-
mesi gerektiğini, helikopterlerin
askeri alanda önem kazandtğı-
nı belirterek "Bizim de 200 he-
likopteriik bir projemiz var" di-
ye konuştu. Körfez savaşı nede-
niyle piyasalarda psikolojik et-
ki ile durgunluk yaşandığını
kaydeden Özal, ekonominin
normal seyrine gıreceğini ve bu
açıdan iyi bir yıl yaşanacağını
savundu.
Cumhurbaşkanının ziyaretini
sadece TRT, Anadolu Ajansı ve
Magic Box'ın izlemesine izın ve-
rilmesi basın mensuplarının
protestolarına neden oldu.
Armatör
Güvelioğlu
öldürüldü
lstanbul Haber Servisi — Ar-
mator Kayhan Guvelioğlu Koz-
yatağı Kayalar Benzin ıstasyo-
nu'nda uğradığı silahlı saldın
sonucu öldürüldü.
Armatör Kayhan Güvelioğ-
lu'na saldırı saat 20.30 sıraların-
da meydana geldi. Güvelioğlu-
nun özel şoförü Ali Osman
Merter ile gorgu tanıklarından
edinilen bilgiye göre olay şöyle
gelişti:
34 KDV 85 plakalı Mercedes
marka özel otomobiliyle Izmir-
den gelen Kayhan Güvelioğlu,
Erenköy'deki evine giderken
otomobile benzin almak uzere
Kayalar Benzin tsıasyonu'nda
durdu. Şoförun benzin almak
için otomobilden indiği sırada
arabaya yanasan bir kişi Kayhan
Güvelioğlu ile kısa bir konuşma-
dan sonra elindeki tabancayla 7
el ateş etti. Saldırganın daha
sonra kendisini az ileride bekle-
yen bir otomobile binerek An-
kara yönüne kaçtığı bildirildi.
Göğüs ve karın bolgesinden ısa-
bet alan Kayhan Güvelioğlu şo-
förü tarafından hemen Hayda-
rpaşa Numune Hastanesi'ne gö-
türüldü. Ancak Güvelioğlu'nun
öldüğü anlaşıldı. Olaydan son-
ra şoför Ali Osman Merter sor-
guya alındı. Olayla ilgili geniş
bir soruşturma başlatan polisin
çeşitli olasılıklar üzerinde dur-
duğu öğrenildi.
Armatör Kayhan Güvelioğlu,
Banker Kastilli olarak tanınan
Abidin Cevher Özden'in kendı-
sine verdiği I milyar 447 milyon
liralık çekin karşılıksı/ çıkması
üzerine özden'in tutuklanması
na neden olmuştu. Kadıkoy 2.
Asliye Ceza Mahkemesi'nde go-
rülen dava geçen aylarda sonuç-
lanmış ve O/.dcn para cc/asına
çarptırılmıştı. Dosyanın lcmyı-
/e göndcrilmcsınden sonra Yar-
gıtay ilgili dairesinin ce/ayı a/
bulduğu öğrenildi.
B U S H
•«*» KARŞILAMA' HAZIRLICPIDA
.. g a v a ş
> dönemecinde
OzaPa6
Camp
David' planı
Cumhurbaşkanı Turgut özal'ın Türk-Amerikan
ilişkilerinin en sıcak dönemlerinden birine rastlayan
Washington ziyareti, 22-29 mart tarihleri arasında
gerçekleşecek. ABD Başkanı Bush, Özal'ı 22-23 martta
Camp David'deki yazJık evinde kabul edecek.
UFUK GÜLDEMtR
VkASHINGTON — Cumhur
başkanı Turgut Özal'ın 22-29
mart tarihleri arasında gerçek-
leştireceği VVashington ziyareti,
Türk-Amerikan ilişkilerinin en
sıcak dönemlerinden birisine
rastlıyor. Beyaz Saray'dan vapı-
lan açıklamaya göre ABD Baş-
kanı George Bush, Cumhurbaş-
kanı özal'ı 22-23 mart tarihle-
rinde Camp David'deki yazlık
konutunda kabul edecek.
Turkiye, Körfez krizi sırasın-
da Cumhurbaşkanı Turgut
Özal'ın liderliğinde ABD ile iliş-
kilerde yeni bir sayfa açtı. ABD
yönetimi, bu durumun altını
çizmek için Ozal'a sıcak bir kar-
şılama hazırlıyor.
Başkan Bush ile Cumhurbaş-
kanı özal'ın, ünlü Israil-Mısır
antlaşmasının yapıldığı Camp
David'de bir araya gelmesi bu sı-
cak karşılamanın bir ifadesi pla-
rak yorumlanıyor.
Ancak Ozal'ın bu gezisi,
Türk iç politikasında kanşıklık-
lann Amerikan yönetiminde
Ozal'ın siyasi geleceği hakkmda
kaygılar yarattığı bir dönemde
gerçekleşiyor.
Yönetimın derinlıklerinde,
"Turkiye'de Özal'ı iş başjnda
tutan dengenin daha ne kadar
ayakta kalabileceği" sorusu
gündemde. Analiz ile uğraşan
çevreler, bu soruya yanıt anyor.
Önceki gün yayımlanan Wall
Slreet Journal gazetesinde yer
alan bir haberde de bu karışık-
lığa dikkat çekıldi. Geleneksel
olarak Özal'ı desteklemiş bu ga-
zete, 'entrika masalı' diye ta-
nımladığı bu karışıklıklara iliş-
kin haberinde, "Hileli seçimli
kunıltaylarda iktidar mucadele-
si yapan, çantasında tabanca ta-
şıyan, parti listesinde damadı,
gdini ve özel doktoru olan" bir
yönetimin ışbaşında olduğu bir
Türkiye manzarası çiziyordu.
Wall Street'in bu haberi, ger-
çi büyük ölçüde izlenimlere da-
yanıyordu, ama VVashington'da
yarattığı etki fazla olumlu olma-
dı. Özal işte bu atmosferde
Washington'a geliyor.
Bize aktarıldığı kadanyla,
Semra Özal'ın adaylığının Turk
siyasi yaşamında yarattığı karı-
şıkhk, ABD Dışışleri Bakanı Ja-
mes Baker'ın, geçen gunlerde
yabancı bir konuğu ile konuşur-
ken yanında bulunan musteşar
yardımcılanndan Raymond Se-
itz'e, Semra Özal'ın seçilmesi-
nin ne anlama geleceğini sera-
cak kadar dikkatlerini çekmiş.
Amerikan yönetiminın üze-
rinde kafa yorduğu ikinci konu,
Turk halkının Körfez krizi do-
layısıyla Amerika'dan beklenti-
lerinin nasıl karşılanacağına iliş-
kin. ABD yönetimi, Ankara'nın
krizdeki performansından genel
olarak çok memnun, ama diğer
yandan Turkiye'nin Körfez'e
asker göndermemiş olması da
göz önunde tutulan bir unsur.
ABD, Türkiye'ye çeşitli yar-
dımlar yapmayı arzuluyor, ama
diğer yandan da "Sonuçları iti-
barıyla Turkiye'nin işine >ara-
yan bir savaşta, Turkiye'nin
kendisi adına başkalarının sa-
vaşmasına seyirci kaldıgının"
bilinmesini de istiyorlar.
Yani Amerika'dan beklentile-
ri yükselen Türk kamuoyunun
bu durumu da hatırlaması ge-
rektiğini ima edıyoriar. Bunu
açık bir şekildc dile getirmiyor-
lar, ancak nc /aman yardım ko-
nusunda sıkıstırılsalar, "ama si-
y.in işinİAİ de bi/ yaptık" türun-
den yanıtlar veriyorlar.
Ö/al'ın VVashington ge/isi
önccsinde Amerikan yonctimi-
nin dcrinliklcrindc dikkatlc i/-
lenen uçuncu konu, f)/al ve
Turk Silahlı Kuvvetlcri'nin iliş-
kik-rı u/crindc yoğunlaşıyor.
Amerikan yönetimi, "ISK'nın
krı/ sırasında Irak sınırına KKl
bin kişi yığmasının "iıv a>
aldı^ından" yakınıyor ve Ttırkı-
yc'ye yapılan bunca askeri yar-
dıma karşın ordunun ani bir kri-
ze hızla karşılık verememiş ol-
masını 'düşünmeve değer
bulduklannı" kaydediyor.
TSK'nm bu performansını
gören Özal'ın. "Turkiye'nin sa-
vaşa girmemiş olmasına dua et-
mesi gerekliğini" vurguluyor-
lar. Amerikan yönetimi geçmiş-
te de TSK'nm yeniden yapılan-
ması gerektiği konusunda çoğu
kamuoyuna yansımayan bazı
dokundurmalar yapmıştı, ama
eleştirilerıni ilk kez bu açıklıkla
dikkate getırmeleri yeni bir ol-
gu. Bunda, Cumhurbaşkanı
Ozal'ın TSK ile olan ilişkilerinin
bulunduğu nokta da önemli bir
rol oynuyor.
Turkiye'nin iç işlerini ilgilen-
diren bu konuların Özal ile gö-
ruşmelerde gündeme getinlme-
si beklenmiyor. Ama göz onün-
de tutulacağı da anlaşılıyor.
Türk tarafının da ABD yöne-
timinin de bu geziye bakışı, ge-
nel olarak, "Körfez krizi erte-
sinde bir diinya turu" olarak ni-
telendiriliyor. "Körfez krizinde
eiTjifcn bu aşamada Turkiye'nin
aktif rolunün perçinlenmesi için
ne yapüabilir? Nereye kadar
gidilebilir" soruları, her iki ka-
nadın gündeminin ana teması-
nı oluşturuyor.
Bunun dışında Turkiye'nin
özel olarak takipçisi olacağı bazı
konular da bulunuyor. Bunlar
iki ulke arasındaki ticari ilişki-
lerin daha geliştirilmesi, özellik-
le de serbest ticaret antlaşması-
na doğru adımlar atılması ve
TSK'nın acil savunma ihtiyaç-
larının karşılanması olarak özet-
leniyor.
Bu gezinin en önemli yanla-
rından birisi de iki ülke lideri-
nin, haftada iki üç kez telefon-
la konuşmalan sonucunda, ara-
larında kişisel bir bağ doğduğu
dönemde gerçekleşmesi. Ameri-
kan yönetimi, bu konuda Beyaz
Saray'dan verilen sinyallere çok
duyarlı. ABD Başkanı Bush'un
basın toplantılannda sık sık
Özal'dan bahsetmesi sadece
uluslararası açıdan degil, ABD
bürokrasi çarkına Türkiye ile il-
gili konuların Beyaz Saray'ı il-
gilendireceği mesajını verme
r
.'
açısından da onem taşıyor. Ay-
rıca ABD Başkanı Bush'un bu
yıl ıçinde, aralannda Turkiye de
olan bir dizi ülkeyi zıyaret etme-
si bekleniyor.
Cumhurbaşkanı Özal'uı
ABD'deki programı henuz son
şeklini almış değıl, ancak prog-
ramdadort üniversitede konfe-
rans verilmesi de bulunuyor.
Bunlar unlü Princeton, Bii-
ient Güllekin'in katkısıyla kota-
rılan Philedelphia Wharton
School, Chape|l Hill ve Duke
ünıversitelerı. Özal'ın ABD yö-
netimi ile yapacağı temasların
bir kısmının da Camp David'-
de gerçekleşmesi bekleniyor.
Beyaz Saray Sozcusü Marlin
Fitzvvater, dun Başkan Bush ile
eşinin Cumhurbaşkanı Özal ve
eşini 22-23 mart tarihlerinde
Camp David'deki dinlenme ko-
nuluna davet ettiklerini ve go-
ruşmelerın burada yapılacağını
açıkladı. ABD başkanlarının
ya/lık konutu olarak kullanılan
Camp David, çoğu zaman rahat
bir atmosferde önemli konula-
rın konuşulması amacıyla kul-
lanılıyor.
Ayrıca Başkan'ın böyle bir
daveti, yabancı konuğa kişisel
bir bağı bulunduğu işaretini dc
vcriyor. Mısırlı lider Knver Se-
dal ile Israil Başbakanı Mena-
hem Begin'in, ünlü "Camp Da-
vid Antlasması" burada yapıl-
mıştı. Körfez kri/inden sonra
kendisini yeni bir dünya düze-
ninin cşiğindc hisseden Amcri-
ka'nın o/x;llikle Kıbrıs konu.sun-
da bir çö/um için sabırsı/.landı-
ğı sır değil ABD Dışişleri Baka-
nı Uakcr'ın Kıbrıs Rum yoneti-
mi Dışışleri liakanı Yorgo Ya-
kovu'ya verdiği bilgiye gorc
Bush, O/al ılegoruşmesinde bu
konuyu gundeme gelirecek
(Baftarafı l. Sayfada)
Rafsancani, Irak Devlet Başka-
nı Saddam Hüseyin ve ikıidar-
daki BAAS Partisi'ne, "halkın
iradesine teslim olmalan" çağ-
rısında bulundu. AFP'nin habe-
rine göre Rafsancani, Irak'ta
"halkın baskaldınsını ezraeye
yöneiik" herhangi bir girişimin,
iktıdardakı BAAS Partisi'nin
yapacağı "son hata" olacağını
söyledi.
Dün, Tahran Üniversitesi'nde
cuma namazını kıldıran lran
Cumhurbaşkanı, hutbede,
Irak'ın şu an içinde bulunduğu
durumu "patlamaya hazır bir
volkan"a benzeterek "Irak hal-
kının çogunlugu, bu liderleri is-
temediklerini ve kendi kendile-
rini yönetmek istediklerini
söylüyor" diye konuştu.
Irak'ta başlayan halk hareke-
tini başlangıcından bir-iki gün
sonra duyduklaruu anlatan îran
Cumhurbaşkanı, Irak'taki hare-
kette tran'm rolü olduğu yolun-
daki iddialar hakkında şunları
söyledi:
"tran hakkındaki bu iddialar
bir sonuç gelirmez. Bizim, Irak
halkının dertlerini paylaşıyor ol-
mamız, asla mudahale anlamı-
na gelmez. Bizim tavrımız, her
zaman olduğu gibi hakkı ve
mazlumu desteklemek biçimin-
dedir. Irak halkına (avsiyem,
aralanndaki görüş a>nlıklannı
bir tarafa bırakmaları ve birle-
şerek ülkelerini yeniden knrma-
larıdır '
Rafsancani, BAAS Partisi'ne
de şu çağnda bulundu:
"Irak halkı. viraneye dönmiiş
ülkelerini sizin eüniz4eo ahp y*-
niden imar etmek isliyor. Sizin
de bu istegi iyi karşılamanız ge-
reklidir. Çünku halk isterse ül-
keyi yeniden kurabilir. Ama
partiniz ülkenin sorunlannı çö-
zemez. Çünkü sizi ne Irak hal-
kı. ne bölge, ne de diinya kabul
ediyor. Sizden beklentimiz, mil-
letle çatışarak son yanlışı yap-
mamantzdır. Milletin kendi se-
çimini yapmasına izin vermeli-
siniz."
Bu arada lran'ın bölgede ku-
nılmasını istediği güvenlik siste-
mi ile ABD'nin istediği arasın-
da fark olduğunu belirten Raf-
sancani, ABD'nin, kendi çıkar-
larını koruyacak bir güvenlik
sistemi kurma çabası içinde ol-
duğunu öne sürdü.
Saddam'ın önerisi
Irak'ın güney ve kuzeyinde
ayaklanmalarla karşı karşıya bu-
lunan Devlet Başkanı Saddam
Hüseyin'in Şii ve Kürtlere yöne-
timi paylaşma önerisinde bulun-
duğu bildirildi. Ingiliz Guardi-
an gazetesinin Şam çıkışlı dün-
kü haberinde, Saddam Hüse-
yin'in birkaç gün önce Tahran'a
gönderidği Başbakan Yardımcısı
Sadun Hammadi'nin Şii grupla-
ra Irak'ta bakanlık koltuklannın
yansını ve başbakanlık makamı-
nı önerdiği kaydedildi.
Muhalefet kaynaklarına da-
yandırılan haberde, Sadun
Hammadi'nin Tahran'da söz ko-
nusu öneriyi ele almak için
"Irak İslam Devrimi Yüksek
Meclisi" (SAIRI) adlı Şii örgü-
tün lideri Hüccetülislam Bekir
El-Hakim'le gorüşmek istediği
ancak El-Hakim'in bu isteği red-
dettiği belirtildi.
El-Hakim, Hammadi ile sa-
dece "Saddam Hüseyin'in istifa
edecegi haberini getirmesi şartı
ile göriışebilecegini" bıldirdı.
SAIRI ydneucilerinden Şeyb
Muhsin El Husevni de Şam'da-
ki açıklamasında, Saddam'ın iki
gun önce vaptığı bu öneriyi red-
dettiklerini kaydetti.
Guardian, Saddam'ın sözko-
nusu öneriyi sadece El-
Hakim'ın grubuna mı vaptığı
yoksa "El Dava" ve "E'mel" gi-
bi diğer aşırı dinci Şii örgütleri
de kapsayıp kapsamadığınm bi-
lınmediğini yazdı.
Gazete, benzeri bir önerinin
adı açıklanmayan bir Avrupa ül-
kesi aracıhğı ile Kürtlere de ya-
pıldığını belinti. Şam'daki Kürt
kaynakları Saddam Hüseyin'in
Kürtlere tam özerklik ve aynı za-
manda Bağdat'taki merkezi hü-
kümette daha geniş rol önerdi-
ğini söylediler. Kürt kaynakları,
Saddam'ın teklifinin şu anda
Irak-tran sınınnda üslenmiş bu-
lunan ve ortak Kürt birliklerine
komuta eden KDP lideri Mesud
Barzani'ye ulaştığını ve değişik
Kürt siyasi örgütlerinden oluşan
bir komite tarafından değerlen-
dirileceğini kaydettiler.
Suriyeli kaynakların Saddam
Hüseyin'in önerilerini "hem
Kürtler hem de Şiiler, Saddam'a
güvenirlerse büyük aplallık
ederier" biçiminde değerlendir-
diklerini yazan gazete, Irak Dev-
let Başkanı'nın daha 5nceki yıl-
larda zorda kaldığı zaman ben-
zeri önerilerde bulunduğuna an-
cak durumunu düzeltince ver-
diklerini geri aldığına dikkat
çekti.
İran istemiyor
tran Cumhurbaşkanı Yardım-
cısı Hasan Habibi, Suriye'de,
Iraklı muhaliflerle dün bir gö-
rüşme yaptı. Görüşmeye, Şiile-
rin yanı sıra diğer muhalif grup-
ların da katıldığı bildirildi. AP-
nin haberine göre, bir Iraklı mu-
halif, "goruşmenin tran'ın Irak'-
ta bir tslam cumhuriyeü kurul-
ması düşüncesinde olmadıgını
ortaya koyduğunu, İran'ın, Sad-
dam'ın halefinin Irak halkı ta-
rafından seçilmesi özgürlügüne
saygı duyduğıınu" belirtti. Bu
kaynaklara göre, görüşmede,
ABD yardımı nazlı geliyor
(Baştarafı I. Sayfada/
miktannın kesinleşmesinin önunde
uzun bir sureç bulunuyor. Dış
yardım miktarlan Kongre'nin
her iki kanadının çeşitli komis-
yonlanndan geçtikten sonra ge-
nel kurullarda görüşülerek ka-
bul ediliyor.
Komiteye bilgi veren Dışişleri
Bakan Yardımcı Vekili James
Dobbins, ayrıca son temasların,
Turkiye'nin, Kıbrıs konusunda
"bir dizi düşünee ile öne çıkma-
va hazır olduğunu" gösterdiği-
ni açıkladı.
Yardım miktannın 500'den
700 milyon dolara çıkarılmış ol-
masının doğurduğu tartışmalar
daha çok Komite Başkanı Lee
Hamilton ile ABD Dışişleri Ba-
kanlığı Avrupa ve Kanada Işle-
rinden Sorumlu Bakan Yardımcı
Vekili James Dobbins arasında
geçti. Lee Hamilton'un, yardı-
mın 200 milyon dolar arttınlma-
sının mantığını sorgulayan tav-
rı, bu önerinin Türkiye'ye genel
olarak olumlu baktığı gerçeğini
gölgelemiyor.
Konuyla ilgili tartışma, Ha-
milton'un, yardımın 500'den
700'e çıkarılmasının mantığını
sorması üzerine başladı. Dob-
bins bu soru üzerine,, Turkiye
1
nin kanşık bir mahallede yaşa-
dığını söyledi ve kuzeyinde bu-
lunan SSCB'nin de potansiyel
bir hasım olduğunu vurguladı.
Bunun üzerine Hamilton,
"Peki, SSCB'den Türkiye'ye teh-
dit var mı?" diye üsteledi.
Dobbins bu soruya, Sovyet-
ler'de uzun vadede meydana ge-
lebilecek istikrarsızlıklara dikkat
çekerek yanıt verince, Hamilton,
bu tehdidin bir yıl öncesine
oranla ne kadar arttığını sordu.
Dobbins de "Türkiye'ye yöneiik
istikrarsızlık (ehdidinin arttığı-
oı" söyledi.
Amerikan yönetiminin bu
yaklaşımı, Türkiye'ye yöneiik
tehdit değerlendirmelerinde ye-
ni bir sayfanın açıldığını göste-
riyor. Amerikan yönetimi bu ye-
ni tehdidi, "belirsizlik ve istik-
rarsızlık" diye niteliyor. Tüm
NATO ülkeleri bu tehdit ile karşı
karşıya değil.
Oysa Sovyetler'in güneyinde-
ki Müsluman cumhuriyetlerle
özel bağı olan, SSCB'nin sınırda-
şı Türkiye, Varşova Paktı orta-
dan kalkmış olsa da bu çerçeve-
de bir istikrarsızlık tehdidi ile
karşı karşıya.
Dobbins bu tehdit için "Han-
gi yönde gelişeceğini ve tavnnın
ne olacağını bilmiyoruz" dedi.
Hamilton, bu tehdidin, "Tank-
lar mı, kitle halinde göç mü,
yoksa ayaklanma mı" olduğunu
sorunca, Dobbins, "Bunların
hepsi mümkün, bazılan daha
mümkün" diye konuştu.
Hamilton, "Gelip Türkiye
için büyük bir artış istedîniz, an-
lamaya calışıyorum, ama anla-
yamıyorum" diye üsteleyince
Dobbins, "Tehdit, NATO için
azaltntştır, ama bu Türkiye için
daha az geçerlidir" diye konuş-
tu.
Bu konudan sonra Türkiye
1
deki insan haklan ihlallerine ge-
çildi. Hamilton, Turkiye'de iş-
kence olup olmadığını sorunca,
Dobbins, "Bu tnr vakalar oldn-
guna inanıyonız" yanıtını verdi.
Hamilton, "Çok soyul mu bu
vakalar" diye sorunca, Dobbins,
"Arzu edilen düzeyden fazla. İş-
kenceye resmen karşılar, ama
pratikte oluyor" diye konuştu.
Hamilton da bunun üzerine
"O zaman yardımı 200 milyon
arttırarak onları mükafatlandı-
nyonız" diye ekleyince, Dob-
bins, Türk hükümeti ile bu ko-
nuda temasta olduklannı ve tel-
kinlere devam ettiklerini söyle-
di.
Turkiye'de işkencenin artma-
dığını, ama devam ettiğini kay-
deden Dobbins, Hamilton'un
bir başka sorusu üzerine de
Türk hukümetinin işkencenin
önlenmesine dönuk çabalarının
yetersiz olduğu görüşünü pay-
laştıklarını ifade etti. Dobbins
bir başka soru üzerine de Kürt-
çe konuşma yasağının kaldırıl-
ması ile ilgili yasa tasarılarının
Suriye ve Suudi Arabistanlı yet-
kililer de bulundu.
İbrahim, Amara'da
Irak Devrim Komuta Konse-
yi Başkan Yardımcısı tzzet ibra-
him in dün Irak'ın güneyindeki
Amara kentini ziyaret ettiğini
bildirildi. Bağdat radyosunun
haberine göre, İbrahim, kentte
üslenmiş olan Irak birliklerini
ziyaret ederek, komutanlarıyla
görüştü ve birlikler de Saddam
Hüseyin'e bağlılık sözü verdiler.
Irak'ın ikinci adamı olarak ka-
bul edilen ıbrahim, bölge halkı-
na bir çağnda bulunarak, "sal-
dırganlarca yıkılanlan tamir et-
mek için özel gayret" gösterme-
lerini ıstedi.
Kargaşa süriiyor
Bu arada Irak'taki kargaşa-
nın da sürdüğü bildıriliyor.
Olaylar hakkında somut ve sağ-
lıklı bilgi alınamadığı ancak ça-
tışmalann çeşitli kentlerde sür-
düğü çeşitli ajanslarca haber ve-
riliyor.
AFP'nin haberine göre adını
açıklamak istemeyen üst düzey
bir Pentagon yetkilisi, hükümet
karşıtlan ile hükümet güçleri
arasındaki çatışmalann 20'den
fazla kente sıçradığım söyledi.
Yetkili, bu çatışmala, ın özeUikle
Güney ve merkezi Irak'ta ya-
şandığını, Kürtlerin yoğun ola-
rak yaşadığı Kuzey Irak'ta da
olaylar meydana geldiği yolun-
da istihbarat alındığını t . ' - '
5
.
Muhalefet kaynaklarının id-
diasına göre halen Cumhuriyet
Muhafızlan ile çatışmalann sür-
düğü yerler şunlar: Güney'de,
Nasiriye, Amara, Samava, Di-
vaniye, Necef, Kerbela, Hilla ve
Kut. Kürdistan yöresinde ise
Batyan, Bayencam, Taymal,
Süleymaniye, Erbil. Muhalefet
askıda olduğunu bildirdi.
Hamilton, daha sonra Türki-
ye'deki iç siyasi kanşıklıklara
dikkat çekerek "Özal'ın akraba-
lan, eşi, oglu ve digerlerinin" ya-
rattığı görüntu içinde Turkiye'-
nin siyasi istikrarının duşüşe ge-
çip geçmediğini sordu.
Dobbins buna yanıt verirken
"Buna düşuş diyemeyiz" dedi ve
Özal'ın siyasi bir lider olarak
hünerlerini övdü. Turkiye'nin
başkanlık değil parlamenter sis-
tem ile yönetildiğini kaydeden
Dobbins, ama Özal'ın, başkan-
lık rolunü güçlendirdiğini kay-
detti. Turkiye'nin henuz demok-
ratik kurumlannı yerleştirme sü-
recinde olduğunu kaydeden
Dobbins, "Bu süreç sona ermiş
değil" diye konuştu. Dobbins
bir başka soru üzerine de Türki-
ye'nin Kıbrıs konusunda iFeri
dönük bir kımıldama içinde ol-
duğunu söyledi. Dobbins bu ko-
nuda şöyle konuştu: "Baker ile
yaptıkları. son görüşmelerde
Turkiye'nin sorunu çözmek için
fırsat aradığı izlenimi edinildi.
Sonın çok inatçı olduğu için aşı-
rı iyimser olmak islemiyorum.
Ama 'İki ya da dört ay öncesi-
ne göre değişiklik var mı' derse-
niz 'Evet' derim. Son teraaslar
Turkiye'nin bir dizi düşünee ile
öne çıkmaya hazır olduğunu
gösteriyor."
kaynakları, Bağdat'ta çarşamba
günü Saddam Hüseyin aleyhtan
bir gösteri girişiminin güvenlik
kuvvetleri tarafından bastırıldı-
ğını da kaydettiler. Bağdat'ın
"Taura" ve "Şnnla" adb gecc-
kondu semtlerindeki Şii halkın
bir eyleme hazırlandığı öne sü-
rülüyor. _.
33 bin kişi öldü
Irak'ın muhalif gruplarından
Irak İslam Devrimi Yüksek
Meclisi yöneticilerinden Şeyh
Ebu Matem El Şakir, hüküme-
te bağlı birliklerin son bir hafta
içerisinde 33 binden fazla muha-
lifi öldürdüklerini öne sürdü.
Kimyasal silah
Öte yandan çeşitli muhalif
gruplar Saddam Hüseyin'in
Bağdat yönetimi güçleriyle çaö-
şanlara karşı kimyasal silah kul-
lanabileceği yolundaki kuşkula-
rını dile getiriyorlar. Suriye'de
uslenen bir muhalefet grubu ise
Saddam'ın Basra'daki olayları'
bastırmak için hardal gazı kul-
landığını iddia etti.
Londra'daki Kürt kaynakları,
Saddam Hüseyin'in yönetimine
başkaldıran gruplara karşı kim-
yasal silaha başvurmasını önle-
mek amacıyla Birleşmiş Millet-
ler Güvenlik Konseyi'nin bir ka-
rar çıkartması için lngiltere*nin
yardımını istediklerini açıkladı-
lar.
Sürgündeki Irak muhalefeti
içinde Kürtler, tngiltere ile ilk te-
masa geçen grup olmuştu.
Saddam Hüseyin yönetimine
karşı ortak cephe oluşturan mu-
halefet adına evvelki gece Lond-
ra'da yapılan açıklamada Ame-
rikan yönetimi, muhalefetin yar-
dımına koşmaya çağnldı.
"Kürtlere özerklik"
Ingiltere'nin Ortadoğu'dan
sorumlu Dışişleri Bakan Yar-
dımcısı Douglas Hogg, Irak
içinde, "Kürtlere daha fazla
özerklik tanınması gerektiğini"
söyledi. Hogg, dün Irak Muha-
iefeti Ortak Eylem Komitesi
üyesi beş liderle vaptığı görüş-
mede, "Kürtlerin Irak'ın yöne-
timinde daha fada katılımlan
olması gerektiği" görüşüne ka-
tıldığını da ifade etti. AA'nın ha-
berine göre 45 dakika süren gö-
rüşmeye Irak Kürdistan Cephe-
si, Irak Komünist Partisi, Irak
İslam Devrimi Yüksek Meclisi,
BAAS Partisi Rakip Kanadı ve
El Dava örgütlerinden temsilci-
ler katıldı.
Irak'ta son durum ve özelük-
le ülkenin güneyindeki gelişme-
lerin ele alındığı görüşmede
Hogg, Irak muhalefetinin
"Irak'ta insan haklan, Ulke yö-
netiminde Kürtlere daha fazla
katılım tanınması ve Irak'ta ço-
ğulcu bir toplum kunılması ko-
nularındaki görüşlerine
katıldığım" ifade etti.
Kayıp gazetedler
serbest
Guney Irak'ta geçen pazar gü-
nü kaybolan 40 yabancı gazete-
cinin dün gece yarısı Bağdat'ta
Uluslararası Kızılhaç Komitesi
yetkililerine teslira edildiği bildi-
rildi. Ajanslann bildirdiğine gö-
re, Irak yabana gazetecilerle bir-
likte ABD'li iki savaş esirini de
serbest bıraktı.
SİLOPf DEN AHMET TAN
(liaştaraft I. Sayfada)
nik havası var."
Neden panik?
Irak'ın öteki bölgelerinde pat-
lak veren isyanlan bastırma le-
laşı mı, yoksa Amerikalılann ül-
kenin tümünu teslim alacakları
korkusu mu? Bunu siperden si-
pere bakarak kestirmek olanak-
sr/,
Irak'la Türkiye'yi ayıran aşıl-
maz dağlann bu yakasında, as-
kerlerin aylardır içinde yaşadı-
ğı siperlerden birindeyiz.
Yerin altına kazılmış odacık-
larda, koridorlarda kum torba-
sından gozelleme yerleri. Arka-
sında nöbetçiler.
Birinci Ordu Komutanı Orge-
neral Kemal Yavuz, siperi Cum-
hurbaşkanı Özal'ın da /iyaret et-
miş olduğunu söylüyor.
Siperde bir sahra durbunu.
Ö/al herhalde hu durbunden
Irak mev^ilerini sevretti. Cum-
hurbaşkam'nın gozünun ve eli-
nin degdiği dürbune yaklaijiyo-
ruz. (, imen ve toprak rengi ka-
muflaj agları ik ortülmüş karar-
tılar beliriyor...
Herhalde lanklar, toplar,
uçaksavaıiar.
Acaba, Özal durbunden gör-
düğü karartılan masaya falan
mı benzetti?
Komutanlar iraklılar ile sava-
şın en kızgın gunlerinde bile her-
hangi bir "sıcak olay" yaşanma-
dığını, bunun için çok özen gös-
terildiğini anlatıyorlar. Nasıl?
"Türkiye saldırmayacak di-
yorlar, ama Irak'ın bu sözlere
inanması için ler> hareketlerden
kaçınmamız gerekiyordu."
Neydi bu hareketler?
-"Savunma yapacak bir ordu
ile saldıracak olan ordunun
mevzilenmesi farklıdır. Çok çok
farklıdır. Savunmada siper ka-
zılır. Biz de oyle >-aptık. Kuvvet-
lerimizi dağınık duzen yerleştir-
dik. Tanklanmızı, loplarımı/ı
da öyle. Saldırıya niyeti olanın,
kuvvetlerini dağılmaması gere-
kir."
Sivillerle askerler
Öyle anlaşılı>or.ki, Cumhur-
başkanı verdiği demeçlerde, Si-
lahlı kuvvetler'in Irak'ı tahrik
etmemek için gösterdigi özenin
yansını bile göstermedi.
Soğuk, yağmuria birleşmiş
kemiklere işliyor. Ortalıkta ne
bir ağaç ne de ayak basacak bir
kaya parçası. Her yer çamur ve
bataklık. Bu çamurun, bataklı-
ğın üzerine kurulmus çadııiar...
Çadırlar yatakhane. çadırlar
yemekhane, cadırtar sağlık oca-
ğı, çadırlar her şey...
Çadır, yağmuru,riizgârıkesi-
>or, ama rutubetin, soğuğun kı-
lına dokunamıyor. Ovaya ve ya-
maca yayılmış on binlerce Turk
askeri tabiata karşt bu ilan edil-
memiş savaşı kazanmış gorunü-
yor. Yüzlerde , bakışlarda en kü-
çük bir jılgınlık yok.
Ordu ve kolordu komutanla-
rı ile çadır yemekhanede "5600
kalorilik" karavanaya erlerie
birlikte kaşık sallıyoruz.
Adı karavana ama kendisi e(-
lisi tatlısıyla 4 kap yemek.
Acaba,"Wtiş möııüsü mü"
diye erlere soruyoruz.
Kızar gibi oluyorlar. "Kota
adamların kuşkulandıkları şeye
bakın" der gibi bakışıyorlar:
"Her gün böyle. Yiyecekten
yana hiç şikâyetimiz yok, aksi-
ne biz yerken ailelerimiz de keş-
ke bu kadar zengin sofraya otur-
salar diye düşünüyoruz"
Genelkurmay'ın "halka açıl-
ma"nın ilk adımı olarak düzen-
lediği bu gezide gazetecileri en
çok etkileyen bilgisayarlarla,
elektronik teknoloji ile yöneti-
len Patriotlar, Havvklar, Roland-
lar değildi. Gazetecileri en çok
etkileyen, siperlerin gerisindeki
işler halde bukJuğumuz "Seyyar
Banyo Ünitesi" oldu.
Gezinin başından bu yana ko-
mutanlann ağzından arada bir
duyduğumuz bir sözdü "Seyyar
banyo ünitesi." Ama gazete >ö-
netici ve yazaıianndan hiçbiri-
si, askeri bir cehalet sergilemek
korkusundan olmalı, "Nedir bu
ünite" diye sormadılar.
Sabırla ünite ile karsılaşaca-
ğımız anı bekledik. Seyyar ban-
yo ünitesi, Irak'tan kaçanlann
loplandığı Siirt'tekı kampa da
kurulmuştu.
Vakit darlığından önceki ak-
şam üniteyi goremedik. Sahi na-
sıl bir aletti bu? Seyyar olduğu-
na göre büyük bir legenin altı-
na tekerlek falan mı takıhyor-
du?
Yanılmışız. Seyyar banyo üni-
tesi kocaman bir çadır. Çadınn
içinde 16 bolmeli başka çadırlar.
Bu çadırlann tepesinde de bonı-
lara takılmış süzgeçler. Süzgeç-
lerden kaynar sular fışkınyor.
Dışanda soğuk sıfınn altında.
Ama çadınn içi buhardan, sı-
caktan göz gözü görraeyecek
durumda. Süzgeçli bonılann
ucu, dtşarıdaki tankere bağlı.
"Çadır hamamı" ya da "Ha-
mam cadın" dururken buna ne-
den "Seyyar banyo ünitesi" den-
miş? Herhalde erlerin ilgisini
çekmek için. Komutanların
açıkladığına göre birçok birlik-
te, geceleri "Şeytan aldatması-
'na ugrayan erler, sabahleyin ci-
vardaki akarsulara, gollere gidip
boy abdesti alıyorlarmış. Bu
yuzden ölıımler, hastalanmalar
oluyormuş.
Seyyar ünite en azından NA-
TO emaneti füzeler kadar can
kurtancı nitelikte...