Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
31 MAKT 1991 HABERLER CUMHURİYET/3
Antalya'ya bağlı Kaş ilçesinin karşısında Türkiye kıyısından 2 km uzaktaki ada "kaçış kapısı" gibi
Meis'ekaçan kaçanaSon zamanlarda Türkiye'den Meis Adası'na
kaçışlarda belli bir artış gözleniyor. Kaş'a
alışverişe gelen bazı Meisliler, her hafta
adadan Yunanistan'a 20-30 kişinin
gönderildiğini, bunlann tümünün Türkiye'den
gelen kaçaklar olduğunu öne sürüyorlar.
nmdan balıkçı motonı çalan bir
grup, Yunanistan'ın Meis adası-BÜLENT ECEVtT
ANTALYA — "Finike lima- na kacarken Kale ilçesi Uçağız
nından çaldıklan balıkçı moto- köyii yakınlannda açık denizde,
ru ile Yunanistan'ın Meis Ada- botlaria denize açılan jandarma
sı'na kaçmak isteyeo 8 kişi ya- tarafından yakalandılar.
kalandı. Bu kişiler Uk sorgulannda,
Aotatja'ıun FinikettçesiHm»-Yunanistao'a iş bulmak için git-
mek istediklerini söylediler.
Olayla ilgili sonışturma sürii-
yor."
Kimi zaman bölgedeki muha-
birlerimizden, kimi zaman da
ajanslann telekslerinden hemen
her gün bu içerikte bir haber ge-
liyor. Yıllardan bu yana siyasi
suçlular için bir "kaçış kapısı"
olan Kaş ilçesine komşu Yuna-
nistan'ın Meis adası, artık işçi
simsarları için bir "kazanç
kapısı" olmaya başladı. Ama
bölgede güvenlik önlemleri de
arttırıldı.
Yılmaz Güney'in de bu yolla
Türkiye'den kaçtığı ve birçok adi
suçlunun da aynı kapıyı kulla-
narak >Tirtdışına gittiği Kaş, Ka-
le ve Kekova, coğrafi olarak ka-
çışa uygun bir yöre. Bölgedeki
güvenlik görevlileri, açık denizin
çok kısa olması nedeniyle yaka-
lamanın ve takip etmenin zor ol-
duğunu belirtiyorlar.
Meis adası, Kepeztepe Bur-
nu'na 1.2 mil, yani yaklaşık 2
bin metre uzaklıkta. Kaş lima-
nından Meis limanma uzakhk
ise 4 mil (7 bin 200 metre). Me-
is, Türkiye'ye en yakın Yunan
adası. Yani Türkiye'nin burnu-
nun dibinde.
Son bir Vıldır iş umudu için
"kaçarak" yurtdışına gitmek is-
teyenlerin sayısında önemli bir
artış var. Sık sık Kaş'a gelerek
alışveriş yapan Meislilerin verdi-
ği bilgiye göre her hafta yakla-
şık 20-30 kişi Meis'ten gemi ile
Rodos'a gönderiliyor. Meisliler,
bunlann tamamırun Türkiye'den
kaçarak adaya gelenler olduğu-
nu söylüyorlar.
18 yaşındaki balıkçı Adem Şa-
"göx"dür.
isünü anlatıyor
KAŞ'IN ALTI MEtS— Kaş'Un bakınca Meis'teki binalar çıplak gözle bile seçilir. 2 km nzaklıktaki adanın isminin anlamı
Iskender Gayın, 5 Ekim 1990 günü Meis Adası'na kaçışlannın öyku
6
Kafayı çektik, Meis'e çıktık'ANTALYA (tumhuriyet) — 23 yaşın-
daki İskender Sayın, 5 Ekim 1990 günü
akşamı iki arkadaşıyla "kafa çekerken"
fcendilerinî bir tekne içinde Meis'e gider-
ken bulmuştu. Yanlarına aJdıkları şara-
bı içe içe sabaha karşı 05.00 sularmda
Meis Adası limanına yanaştıklarmda
kendilerini karşılayan kimse olmamıştı.
Karaya çıkıp karakolu aradılar. Aralann-
da Ingilizce bileni karakoldaki görevliyle
konuştu:
— Biz geldik, Türkiye'den kaçük.
Görevliden aldıkları yanıt şaşırtmıştı:
— Sabah 8de gelin.
İskender Gayın, Meis'e kaçış öyküsü-
nün ilk basamağını böyle anlatıyordu.
"Gerçekten şaşırmıştık potisin davra-
nışına. Neyse biz daha ayılmaya çalışır-
ken Meis Adası'nı boydan boya gezdik.
Kimsenin bir şey dediği yoktu. Sabah sa-
at 08.00 olunca karakola tekrar gittik.
İfademizi aktılar. Diğer arkadaşlar siyasi
iltka isfedJklerini söylediler Ben ise bil-
miyordum neden kaçtıgımı. Dedim ki;
iş bulmak için kaçtım. Avrupa'da çalı-
şıp para kazanacağım."
Türkçe bir tercüman yardımıyla ifade-
ler ahndıktan sonra doktora gönderildik-
lerini söyleyen Gayın, akşama kadar ka-
rakolun bahçesinde oturduklannı ve Ro-
dos'tan gelen gemiyle adadan ayrıldık-
larım belirtti. iskender Gayın, anlatma-
ya devam ediyor:
"Gemiye bindigimizde bir de baktım
ki bizden önce kaçıp gelen 22 Tiirk da-
ha var. Birimk beraber 25 kişi olduk. Ya-
nımıza bir sivil polis verdiler ve Rodos'a
gittik. 1 gün Rodos'ta nezarette kaldık.
İskender Gayın, BM tarafından ken-
dilerine kalacak yer olarak Cansascity
adında bir mülteci otelinin adının veril-
diğini, ancak oraya gittiklerinde yer ol-
madığından sokakta kaldıklarını söyle-
di.
!
— bk giin sokakta mı kaldınız?
GAYIN — Hayır, Atina'da Omanya
diye bir meydan var. Orada parkta otur-
muştuk. İki doğulu Türkle karşılaştık,
tanıştık. Onlar ev kiralamışlar. Oraya git-
tik 2 gün filan kaldım. Sonra bizim ar-
kadaşlardan da ayrıldım. Kızdım onla-
ra, beni sürükledikleri için. Sonra yine
aynı meydanda otururken, yaşlı bir Yu-
nanlı çiftle tanıştım. Türkçe biliyorlar-
mış. Babaları mı ne, Kayseriliymiş. Be-
ni yanlarına aldılar. tş buldular.
— Ne işi? Çalışmak serbest mi?
GAYIN — Hayır, hayır kaçak tabii ki.
— Kaçıp gidenler arasında dönmek is-
teyenler olmuyor mu senin gibi?
GAYIN — Bak abi, asıl bunu yaz iş-
te. Orada yaygın bir kanı var. Aslında
gelmek isteyen çok da Türkiye'de işken-
ce yapacaklar diye korkuyorlar gelme-
ye. Ben de aslında çok korkmuştum.
Ama hiç de öyle olmadı. İnanın kimse-
nin bir şey yaptığı yok. Hepsi hepsi Pa-
saport Kanunu'na muhalefetten 10 bin
lira para cezası ödedim.
Memleketi Kale'de eski işi olan tuha-
fıye mağazasının başına geçen İskender
Gayın'a, "Geçmiş olsun" deyip yanından
aynlırken ardımızdan "Mutlaka yazın,
geri gelmek isteyen gelsin. Dönenlere
Türkiye'de işkence filan vapmıyorlar" di-
ye bağırıyordu.
hin, tur başına 4-5 mılyon lira
alarak 10-20 kişi arasında deği-
şen gmpları Meis adasının bir
kıyısına bırakıp dönüyor. Son
olarak Kale ilçesi Çayağzı böl-
gesinden kaçırmaya çalıştığı 9
kişi iie birlikte jandarmalar ta-
rafından takip edilmesi üzerine
denize atlayıp yüzerek kaçan
Adem Şahin, daha sonra jan-
darma karakoluna gidip teslim
oldu.
Adem Şahin ile teslim olma-
dan önce "kaçış"ı konuştuk:
— Sana müşterileri kim geti-
riyor?
ŞAHİN — Derviş Işli diye bi-
ri getiriyor. Genellikle de doğu-
dan, iş bulup çahşıp para kazan-
mak için kaçıyorlarmış. Tabii
başka müşteri bulanlar da var.
Mesela Hanefi Karadağ diye bir
adam var. Asıl patron o. Birçok
kişiyi kaçırdı buradan. Sayısını
kendisi bile bilmez sanırım.
— Nasıl buluşuyorsunuz ka-
çacak olanlaıia ve Meis'te nere-
ye bırakıyorsun?
ŞAHİN — Kale'de Hodri
Meydan kahvehanesinde bulu-
şuyoruz. Tekneye gelip gidiyo-
ruz. Meis'te kıyıya yanaşıp bıra-
kıp geri dönüyorum. Limana bı-
raksam beni de alırlar, sonra
tekneme el koyarlar.
Adem Şahin'in sözünü ettiği
Derviş İşli, bugüne kadar yaka-
lanamazken Hanefi Karadağ 18
Şubat 1991 günu kaçakları bıra-
kıp geri dönerken Kale jandar-
ma ekipleri tarafından yakalan-
mıştı.
Yetkililer son 6-8 aylık rakam-
lan verirken kaçış olaylarırun bu
dönemlerden sonra daha fazla
arttığını belirtiyorlar. Mayıs
1990'dan bu yana Kaş'tan 13,
Kale'den de 24 kişi kaçarken ya-
kalanmış. Ancak kaç kişinin
kaçmış olduğuna ilişkin kesin
bir rakamı bulmak ise olası de-
ğil. Çünkü Yunanistan hüküme-
ti kaçanların adlarıru vermiyor.
Kaçanların çoğu da nUfus kâğıt-
lannı denize attıktan sonra ada-
ya çıkıyorlar.
Kaş gümrük görevlileri, Meis
Kaymakamı'nın 1990 yılında
Kaş'a geldiğini ve bu arada ka-
çanların hiç değilse isimlerini
kendilerine bildirmelerini iste-
diklerini anlattılar. Meis Kay-
makamı'nın, "Kaçanlarm isim-
lerini, aileierine baskı yapacagı-
nızdan korktuğumuz için
veremeyiz" dediğini belirten gö-
revliler, her hafta yaklaşık 20 ki-
şinin kaçtığını tahmin ettikieri-
ni açıkladılar.
Bu arada son aylarda Meis
L
ten Kaş'a alışveriş için gelen Yu-
nanhlar, adaya haftada iki gün
Rodos'tan gemi geldiğini, her
seferinde 10 kadar kaçak Türk-
ün Rodos'a götürüldüğünü söy-
lüyorlar.
Güvenlik görevlilerine göre
Kaş ve Kale'den kaçmak çok ko-
lay. Aynca jandarma komutan-
lığına ait tekne olmadıgı için de
kaçaklan takip etmek olanaksız.
Bir güvenlik görevlisi dertlerini,
"Denizden kaçanı karadan na-
sıl kovalarız" diye özetliyor.
Tarihi, töreleri, kültür ve inançlan tartışıldı
Berliırde Alevi haftası
Berlin'de, Anadolu Alevileri Kültür
Merkezi tarafından düzenlenen
'Anadolu Alevileri Kültür Haftası'na
çeşitli ülkelerden çağrılı bilim adamları,
araştırmacı ve yazarlar katıldı.
"Hat Sanabnda Alevi Kültüni"
gibi konular irdelendi ve tartı-
şıldı. Toplanülar çok büyük il-
gi gördü ve her gün bin kadar
kişi tarafından izlendi.
İlk günü haftanın açüışını ya-
pan "Anadoln Alevileri Kültür
Merkezi" Başkanı Ali Asker
Aslao, konuklan selamladıktan
sonra Aleviliğin din, ırk, renk,
dil farkı gözetmeyen humanist
felsefesini anlattı, "Anadolu'da
özgürlüklerin var olmasının te-
md koşohı lafldiktir " dedi. Ale-
vilere yapdan baskılan ve iftira-
lan kınadı. Açıkoturumlar dizi-
sinin ilk konuşmacısı Prof. Dr.
Kıvanç Ertop, sayıları giderek
artan Alevilik üzerine yayınları
ele aldı ve bu yaymlarda, Şiihk,
Alevilik, Bektaşüik gibi kav-
ramların farklı anlamlarda kul-
lanıldığını, bunun yanlış anla-
malara ve hatta suçlamalara ne-
den olduğunu öne sürdü.
Strasbourg'dan gelen Prof.
Ireoe Melikoff, "Alevilikte
tnanç" başlıklı konuşmasında
Bektaşilikle Alevilik arasındaki
farklan anlattıktan sonra "Bek-
taşiler kentlere, Aleviler köyle-
re dayanır" dedi ve "Ba bir
Türk olayıdır. Antikonformist-
tir, yani dinin dış göriinüşleri-
ne itibar etmez, Tann'ya inan-
mak için mescide gitmek, beş
vakit namaz kılmak, oruç tut-
mak gerekmez. Bulunduğu yer-
lerin geleneklerini ve hatta
inançlannı da içine alıp öziim-
ser. Çok derin hamanizoıası
vardır" şeklinde aynntıh bilgi
verdi.
"Aleviliğin İslamdaki Yeri"
üzerine bir konuşma yapan Rot-
terdam Üniversitesi'nde öğretim
görevlisi yazar ve araştırmacı
Prof. Dr. Fuat Bozkurt, konu-
GÜNER YÜREKLtK
BERIİN — Geçen günlerde
Berlin'de ilk kez, çok geniş kap-
samlı bir "Anadolu Alevileri
Kültür Haftası" gerçekleştirildi.
Kentin merkezinde, "Dünya
Kültürieri Evi" denilen kongre
binasında, binlerce kişinin katı-
lımıyla gerçekleştirilen haftada,
Alevilerin tarihi, töreleri, kültür
ve inançları tüm ayrıntıları.yla
anlatüdı ve tartışıldı. Berlin'deki
"Anadolu Alevileri Kültür
Merkezi" tarafından düzenle-
nen haftanın ilk üç günü açıko-
turumlara, tartışmalara, diğer
Oç günü ise Aleviliğin inanç ve
yapılanmasında önemli yeri
olan; saz, deyiş, deme, şiir eşli-
ğinde semahlara ayrılmıştı.
Anadolu Alevileri Kültür Haf-
tası bugün gerçekleştirilecek
'Cem' ile son bulacak.
İlk üç günü açık oturumlara,
lstaabul, Izmir, Strasbourg ve
Rotterdam'dan çağrılı, gazete-
miz yazarı tlhan Selçuk, Nejat
Birdoğan, Atilla Özkınmlı,
Prof. Kıvanç Ertop ,Prof. Dr.
tbrahim Armağan, Prof. Dr.
Fuat Bozkurt, Prof. De Jong,
Prof. Irene Melikoff ve Prof.
Dr. S«rver Tanilli gibi bilim
adamı, araştırrnacı, yazar kişi-
ler katıldılar. Açıkoturumlarda,
"Son Çıkan Alevi Yayınlannda
Çeüşkikr ", "Anadolu Alevi
Ocaklan'mn Knruloşu, tşlevle-
ri, Yayılmalan", "Alevilikte
İnanç", "Aleviliğin İslamdaki
Yeri", "Alevilik Yeniliklerin,
Çagdaşlaşmanın Neresinde-
«rî", "Anadolu Kurtuluş Sa-
vaşı ve Cumhuriyet Devriminde
Alevilerin Yeri", "Laiklik ve
Anadohı'daki Aleviler'in Yeri",
"Anadolu'da Selçuklu ve Os-
manlıya Karşı Alevi İsyanlan",
nun çok eski tarihsel boyutlan-
m ele aldıktan sonra "Bu eski
uygarlıkların kalıntıları Alevi-
likte benzer biçimlerde
yaşamaktadrr" dedi
Yazar ve araştırmacı Atilla
Özkınmlı da Aleviliğin özünde
bir başkaldın olduğunu tarihst"!
öraekleriyle anlattı. Anadolu'-
ya gelen Türkmenlerin Sünnili-
ğin katı kalıplanna girmedikle-
rini, kendi kültürleriyle, Anado-
lu'da buldukları kültürü yoğu-
rup yeni bir inanç biçimi orta-
ya çıkardıklanru söyleyen özkı-
rımlı, bu inanç biçiminin özel-
likle Osmanlı döneminde bir
başkaldın ideolojisi olarak in-
sanları peşinden sürüklediğini
belirtti. Ilhan Selçuk, "Anado-
lu Kurtuluş Savaşı ve Cumhu-
riyet Devriminde Alevilerin
Yeri" başlıklı konuşmasında
Mnstafa Kemal'in Çelebi Ce-
malettin Efendi ile 23 Aralık
1919'daki buluşmasını anlattı.
Atatürk'ün Sıvas Kongresi'-
nden sonra Ankara'ya giderken
Haa Bektaş'a uğradığını, Çele-
bi" ile Mustafa Kemal arasında
cumhuriyet rejimine yönelik iş-
birliğinin Uk adırrunın bu buluş-
mada atıldığını belirten İlhan
Selçuk, "Birinci Büyük Millet
Meclisi seçim karan vererek da-
gılınca Hacı Bektaş Çelebisi, 23
Nisan 1923 te bütün Alevilerin
ve Bektaştterin Mustafa Kemal'i
desteklemeleri için bir bildiri
yayımladı" dedi. Atatürk yan-
daşlannın seçimleri kazandıktan
altı ay sonra 29 Ekim 1923'te
.cumhuriyetin ilan edildiğini ha-
ürlatan İlhan Selçuk, I924'te hi-
lafetin kaldınlmasıyla Alevilerle
Sünnilerin ve öteki bütün din ve
mezheplerin iktidar karşısında
eşitleştiklerini söyledi. İlhan Sel-
çuk, "Anadolu Aleviliği, Kur-
tuluş Savaşı'nda ve cumhuriyet
devriminde halka dönük dur-
muş, duşünce ve eylemde Ata-
türk'le biıiik olmuştur. Bu yö-
neiişin gerekçesi, Alevilik inan-
cının içeriginde belirginleş-
mektedir" şeklinde konuştu.
73ün
ustu».
B A
... TYT BANK güvencesidir.
Tasarruflannıza yüksek gelir ararken,
onun da üstünde güvence ararsınız.
TYT BANK'a gelin. Yüksek geliri
TYT BANK güveniyle kazanın.
TYT BANK Faiz Oraniarı
lay vadeli : % 5 6
+
3 ay vadeli :
6 ay vadeli :
1 yıl vadeli :
30 Nisan 1991 'e kadar açılacak hesaplara uygulanacakiır
* 1 Nisan 1991 tarihinden itibaten geçertkjir.
TÜRKİYE TURİZM YATIRIM ve
DIŞ TİCARET BANKASI A.Ş.
Merfcez Şabe / Harbiye : Eda S. Ceyhan 131 50 27
Nunıosmaniye Şnbesi: Sevda Cengiz 512 86 44
Ankara Şubesi: Necdet Balta 127 28 72
Antalya Şubesi: Utku Çapaner 17 73 02
K İzmir Şubesi: Çetin Aksu 13 53 54
BUGUN
AUSIRMEN
Sinemalı Günler...
Kuru köfteler, lop yumurtalar bir gün önceden hazırlanır-
dı. Salı sabahı, yeğenim Gülsen de ben de içimiz pırpır ede-
rek saatin 14.00 oimasını beklerdik. Ve de bir saat önceden
vırvırlanmaya başlardık "ne zaman gideceğiz?" diye. Sonun-
da Safiye yengem bizleri ve nevaleleri alırdı, yola koyulurduk.
O sıralarda daha ne Gülsen okula gıdiyordu ne de ben.
Ama ikimizin de sonuna dek savunduğumuz görüşleri vardı
ve bu yüzden bütün bir hafta tartışırdık. Ben kovboy filmi Is-
terdim ya da casus... Film oğlanlı olmalıydı ve oğlan da vur-
duğunu devirmeliydi. Gülsen ise kızlı filmlere bayıiırdı. Gü-
zel giysiler, tuvaletler görmek ısterdi.
Aslında tartışmamız boşunaydı. Çünkü Hale Sineması'nda
(şimdiki Reks) ne oynuyorsa onu izleyecektik, seçimimiz yok-
tu ki. Hale Sineması'nın gişesindeki hanım tanıdığımızdı, bizi
biletsiz sokardı. Günün ilk seansından sonuncusuna kadar
aynı filmleri izler dururduk.
Beyazperdedeki gdrüntüler, hayaller karşısında kendimiz-
den geçerdik. Ben asıl oğlanın yerine kendimi koyduğuma
göre herhalde Gülsen de herkesin hayran olduğu o güzel
boyunlu, tuvaletli, pırlanta kolyeli kadının (Ingrid Bergman)
kendisi olduğunu düşlerdi.
Sinemalı günlerim çok erken başlamıştı. Her hafta gide
gide o zaman ayırdında olmasam da sinema dilini öğrenmeye
başlamıştım.
Oykü sanıtdığı kadar kişisel değil. Benim kuşağımdaki han-
gi çocuk, bizden önce yetişmiş hangi yazar, kim, günesli gün-
lerden, hatta o zamanların canım güzel denizinden bile vaz-
geçmek pahasına, o karanlık salonlarda maceradan mace-
raya koşmamıştı ki?
Sinemanın düşlerle dolu, büyülü dünyası ile yoğruluyor-
duk. Otuz yaşlarına kadar her yerde her köşede her kentte
beyazperdedeki düşler dünyasının peşinden koştum.
Yetmişli yıllarda koptum sinemadan. Daha doğrusu yetmişli
yıllann Türkiyesi sinema açısından tam bir çöl kuraklığınday-
dı. İkinci, üçüncü sınıf Arnerikan filmlerinden başkasını gö-
remiyorduk ve dolayısıyla da sinemaya gitmemeye başladık.
Sonra televizyon çıktı.
Artık filmler çocukluğumda düşlediğim gibi, evimizde oy-
nuyordu ve uykumuz gelir gelmez içeriye yatağa koşabiliyor-
duk. Film bitiminde uyku sersemi sokakları tepmek zorun-
da değildik. Salonun karanlığında sevgililerin elini tutacak
yaşı da geçmiştik. Sihirli kutu, büyülü dünyayı odamıza sok-
muştu.
Ama kabul etmek gerekir ki televizyonla birlikte sinema-
nın büyüsü de solmuştu.
Kötü filmler ve TV'nin rekabeti sinemayı yıkıyordu. Salon-
lar birbiri ardından kapanıyor, bir zamanlar yaşamın onsuz
olmaz sandığım sinetna, çekiciliğini tümden yitiriyordu.
Seksenli yıllann başlarında bu ortamda başladı "Sinema
Günleri" ve zamanla İstanbul Film Festivali'ne dönüştü. Ken-
tin sinema salonlarında, dünyanın dört bir kosesinde çekil-
miş filmier gösteriliyordu 15 gün boyunca.
Yepyeni bir dünya açılmıştı önümüzde. Bir avuç insan bir
araya gelmişler, 7. sanata gönül verenlere tadına doyulmaz
yapıtlar sunuyorlardı.
Yeniden sinemanın büyülü dünyasına dalmıştık. Artık film-
lere daha eleştirel gözle bakıyorduk. Ama özünde yaşamı dı-
şarıda bırakıp, yaşamın ta kendisini ızlemeye girdiğimiz sa-
lonlarda fazla bir şey değişmemişti. Yepyeni bir dünya, ya-
şamımıza yeni boyutlar katıyordu.
Bu yıl 15 kadar film izleme olanağı buldum. Polonya'dan
Rusya'ya, Hindistan'dan Mısır'a, ABO'den italya'ya, Fransa
1
>• dan Türkiye'ye kadar birçok ülkenın seçkin filmlerinin peşin-
den koştum ben de diğer sinema tutkunları gibi.
Sinema günleri, yalnızca 7. sanata gönül verenlere en ye-
ni, en seçkin yapıtları sunmakla kalmadı, can çekişen sine-
maya çoğu genç olan yeni seyırciler kazandırdı.
Birden İstanbul sinemalarında festival dışında da güzel
filmler gosterılmeye başlandı. Uluslararası festıvale dönüşen
Sinema'Günleri'nin canım dişine takmış düzenleyicileri, id-
diayı kazanmışlar, sinemayı ülkemizde yeniden canlandırmış-
lardı.
Hepsine candan teşekkürler sunmak görevimiz.
Gelecek yıllarda, şenliklerin daha da yaygınlaşmasını baş-
ka kentlerimize de sıçramasını dileriz.
İstanbul Uluslararası Rlm Festivali bugün sona eriyor.
Ama üzülmeyin, bu organizasyonun yarattığı olumlu ha-
vanın da etkisiyle, sinema şenliği sürüyor
Sinema koskoca bir yanılsama, koca bir düş, bir yalanlar
dünyasıdır ve sinema gerçeğin de hayatın da ta kendisidir.
Koşun sinemaya,
Kurulun koltuğa, birazdan ışıklar sönecek ve karşınızda
gerçeğin ta kendisi olan o inanılmaz yanılsama (illüzyon) si-
zi gerçeğin de hayatın da özüne götürecek.
KISA KISA
• Sınavla öğrenci alacak özel okullar ve meslek Useleriyle
devlet parasız yatılı ve ilkokul sonu burs sınavlarma
başvurular yarın başlayacak. Başvurular 12 nisanda sona
erecek. özel okullara giriş sınavı 2 haziran, meslek
liselerine giriş sınavı 8 haziran, devlet parasız yatılı ve
ilkokul sonu burs sınavı da 9 haziranda yapılacak.
• Ankara Emniyet Müdürlüğü'nce önceki gece düzenlenen
"Huzur Operasyonu" sırasında 184 kişi gözaltına alındı.
Aramalarda iki tabanca ve çok sayıda kaçak elektronik
eşya ele geçirildi. Asayiş ekiplerince gerçekleştirilen
operasyon sırasında 88'i şüpheli, 59'u kimliksiz, 26'sı
aranan, ll'i kumar oynayan ohnak üzere 184 kişi
yakalandı. Denetlenen umuma açık eğlence merkezlerinde*
73'ünden 17'si hakkında işlem yapıldı. Mali şube J
ekiplerinin aramalarında ise piyasa değeri 32 milyon lir^
olan kaçak elektronik eşya ele geçirilirken olayla ilgili ^
kişi gözaltına alındı.
• Alte ile ilgili devlet bakanlığı tarafından başan^
öğrencilere verilen burs miktan bu yıl 19 milyar Jij.ayı
aşacak. Burs Merkezi Koordinatörü Feridun Ttr z jo xju
tarafından verilen bilgide, evli üniversite öğrenc
jjerm
g
verilen burstan geçen yıl 4 bin 189 öğrenci^n yarariandığı
ancak 845'inin mezun olması, 1444'ünün £je başansız
olması nedeniyle burstan yararlanan ö&-enc
j savısın<n
1858'e düştüğü açıklandı.
• Hakkâri'nin Şemdinli ilçesi yakıtllaımdan 2yı Irakü
Türkiye'ye sığındı. Hakkâri ValUiğ;'nden edinüen bilgiye
göre 232 sivil Iraklı, Şemdinli ilçe^ Umurlu Köyü Derecik
mezrası yakmlarından Türkiye'ye gjrjş y a p t l . Yetkililer, söz
konusu Iraklıların sorgulamalan v» sağlık kontroUerini'n
yapıldığını belirterek, Iraklıların liakkâri mülteci kampına
getirilmek için Umurlu Köyü'ne ^raç gönderildiğini
söylediler. Yetküiler, Türkiye'ye g inŞ y a pan Iraklüarın
sayısının 575'e ulaştığım bildirdiler.
• PTT Genel Müdürlüğü'nden ^aptlan açıklamada, 5
merkez daha otomatik telefon göriişmesine açıldı.
Merkezler şunlar: Çanakkale Alçuepe (1964-6), Afyoıt
Pazarağaç (4968-4), Adapazarı-Şerbetpmarı (2623-8),
Bahkesir-Bostancı (1971-3) ve Er^urum-Ormanağzı (0174-1)
• Prof. Türkân Saylan, Türkiye'nin 1985 yılında
uluslararası kadın ayncalıklannın kaldınlmasına ilişkin
sözleşmeye imza koyduğunu hatırlatarak, hükümeti
sözleşmeden doğan yükümlülükleri yerine getirmeye
çağırdı. Saylan, "Medeni kanundaki aksakhklar,
kurulacak bir komisyon tarafından saptanarak derhal
kaldınlmalı" dedi.
• İslami eğitimde video, ses kaseti gibi modern
medyalardan da yararlanılırken ilk kez iskambil kâğıtları
ile oynanan oyunlann benzeri bir sistem "İslami Kültür
Yarışması" adı ile piyasaya sürüldü. islami eğitim için
kâğıtları hazırladıklarını söyleyen Şule Yayınevi yetkilileri,
Abdülrahim Ali Ural ve Hasan Kaluç tarafından
hazırlanan oyun için çeşitli kentlerden gelen talebi
karşılamakta zorluk çektiklerini söylediler. llki 52 kâğıttan
oluşan dizinin üzerinde çeşitli dini sorular ve yanıtları yer
alıyor. Oyuncular arasında paylaştırılan kartlarla oynanan
oyun kişinin kart üzerindeki soru>^ı bir diğerine sorması
şeklinde oynanıyor.