Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
18 MART 1991 HABERLER CUMHURÎYET/1
30'a yakın dil ve
lehçe konuşuluyor Türkfye 'dillere9
destanDilbilimciler, Kürtçe dışındaki
dillerin Arapça, Türkçe ye Farsçanın
etkisiyle temel özelliklerini
yitirdiğini sayunuyorlar. Türkiye'de
halen kaç dilin konuşulduğu tam
olarak saptanmış değil.
Türkiye'de konuşulan diller üzerinde
görüş birliği sağlanmış değil. Bazı
dillerin kökeni konusunda 'politik
uygulamalar' doğrultusunda farklı
görüşler ortaya atılıyor.
AYŞE SAYIN
ANKARA — Türkiye'de ha-
len 30 civannda dil ve lehçe ko-
nuşuluyor. Ancak bu dillerin
çoğunun, kültürel ve bilimsel
anlamda kullanımına izin veril-
memesi nedeniyle, kullanımının
giderek düştuğü belirtiliyor.
Dilbilimciler, Kürtçe dışında-
ki dillerin, Arapça, Türkçe ve
Farsçanın etkisiyle temel özel-
liklerini yitirdiğini savunuyor-
lar. Turkiye'de halen kaç dilin
konuşulduğu tam olarak sap-
tanmış değil. Bazı dilbilimciler
en az 20 farklı dil ve lehçe ko-
nuşulduğu konusunda göruş
birliğine vanyorlar. Kürtçe dı-
şındaki dillerin birçoğunun da
uygulanan devlet ve kültur po-
litikaları sonucu kullanımının
hızla duştüğu yaygın göruşler
arasında.
Hacettepe Üniversitesi öğre-
tim uyesi dilbılimci Prof. Dr.
Ahmet Kocaman, Türkçe dı-
şındaki dillerin, kültürel, bilim-
sel, edebiyat alanmda kullanıl-
ması durumunda işlev kazana-
cağını ve yaşayabıleceğini ifade
ediyor. Dili yasayla serbest bı-
rakmanm çok fazla bir şey ge-
tirmeyeceğini savunan Koca-
man, "Dilin, kiiltürei vc bflim-
sel alanda kendisini kanıtlama-
ya olanak tanınması gerektigi-
Türkçe dışında başka bir anadili
olduğu, bunlarm yoğun olarak
nerede yaşadığına ilişkin akade-
mik duzeydeki araştırmalar çok
sınırlı. Dilbilimciler, bu eksikli-
ğin devletin "dil" konusunda-
ki araştırmalara yaklaşımından
kaynaklandığım ifade ediyorlar.
Farklı anadile sahip vatan-
ne" dikkat çekiyor.
Türkiye'de konuşulan diller
üzerinde göruş birliği sağlanmış
değil. Bazı dillerin kokeni konu-
sunda "politik uygulamalar"
doğrultusunda farklı görüşler
ortaya atılıyor. örneğin Türk
Kultürünu Araştırma Enstitüsü
Yayınlan arasında çıkan Hayri
Başbuğ'un " Z a z a ve daşlann göçler sonucu Türki-
Kurmanclar" adlı kitabında bu ye'nin hemen her yerine yayıl-
iki topluluk "Türk boylan" dığı ifade ediliyor. Bu dil veleh-
olarak tanıtılıyor. Başbuğ, çelerden bazılarının yoğun ola-
Kürtler için de "Kürt Türkleri" rak konuşulduğu bölgeler şöy-
deyişini kullanıyor. Başbuğ'a le sıralanıyor:
göre Zazaca ve Kurmanc "kok- Çerkesce: Kocaeli, Adapaza-
leri asırlar öncesine dayanan rı, Eskişehir, Kahramanmaraş,
Türkçenin birer lehçeleri." Artvin, Tokat, Sıvas.
Turkiye'de ne kadar kişinin Abhazca: Adapazan, Kocae-
li, Kars dolayları.
Sttryanice: Mardin.
Kürtçe: Yoğun olarak Güney-
doğu Anadolu Bölgesi olmak
üzere Kars'ın guneyinden itiba-
ren Doğu Anadolu Bölgesi.
Arapça: Hatay ve Güneydo-
ğu Anadolu Bölgesi.
Zazaca: Bingöl.
Tatarca: Ankara, Eskişehir,
Adapazan, Bursa.
Pomakça: Trakya, Ada-
pazan.
Arnavnlça: Kocaeli, Bursa.
Gürcücc: Trabzon, Bolu
(Düzce), Artvin, Adapazan.
Ermenice: tstanbul ve lç
Anadolu Bölgesi'nde bazı
yerlerde.
Ladino: İstanbul.
Rumca: tstanbul, Izmir, Bod-
rum, Doğu Karadeniz.
Asurca: Mardin, Cizre.
Lehçe: İstanbul.
Gagavuzca: Trabzon.
Farsça: Irak sınınna yakın
bölgeler.
Kırtice (Çingenece): Edirne
çevresi.
Lazca: Trabzon, Artvin,
Rize.
Azerice: Kars.
Değişik yörelerde çok az ko-
nuşulan dil ve lehçeler ise
şunlar:
"Inbca, Kırdaşca, Kımtanca,
Ozbekçe, Kırgızca, Kazakça,
Karaçayca, Türkmence."
Mjlletyekffl
milleti
dinlemiyorANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu) — TBMM Dilekçe Komis-
yonu, yuzlerce dertli vatandaş
için Meclisin "Marko Paşa"sı
olmaya devam ediyor. Dayak
yiyen öğrencılerden "evlendir-
me yardımı" isteyen bekâr me-
murlara kadar yuzlerce vatan-
daş, sorunlannın çözümünü ko-
misyondan bekliyor. Ancak Di-
lekçe Komısyonu'nun, sorunlu
vatandaşlara verdiği yanıt hep
aynı. "Geregi düşünüidü" diye
başlayan yanıt mektuplan,
"Komisyonumuzca bir işlem
yapümasına mahal görulmedi-
gine karar verildi" diye bitiyor.
Dilekçe Komisyonu, 27 şubat
tarihli karar cetvelinde yer alan
kararlarında da 161 dertli va-
tandaşa aynı yanıtı verdi. Bu va-
tandaşlann dilekçelerı de Mec-
lise ne tur yakınmalarına yansı-
dığının ve Meclisten ne gibi çö-
zümler beklendiğinin örnekleri
olmaktan başka bir işe yarama-
dı. Olumsuz karşılık verilse de
milletvekillerini vatandaşların
belli başlı sorunlanndan haber-
dar eden dilekçelerden bazıları
dan" yakınan kuşçu M. Ocak-
tan, "aynı yerdeki çoluk çocuğu-
nun can güvenliğinin sağlan-
ması" için yardım bekliyor.
— Bafra örencik köyünden
Aydm Yılmaz ise dilekçesinde,
"yasalara ve anayasaya aykın
olan Orman Kanunu'nun bir an
önce değiştirilmesini" istiyor.
— Dilekçe Komisyonu'na
başvuran Avukat Burhan Apay-
dın, 12 Eylül 1980'de Türk Si-
lahh Kuvvetleri adına devlet yö-
netünine el konularak cumhuri-
yet rejiminin ve anayasal duze-
nin ortadan kaldınldığını, insan
hak ve özgürlükierioin hiçe sa-
yılıp TBMM'nin feshedildiğini
belirterek, böylece "Atatürk'un
en büyük siyasi eserine darbe in-
dirildiğini, hukuka bağlı devlet
prensibinden aynlarak keyfı ni-
telik taşıyan kanun çıkarıldığı-
nı, kendi sorumsuzluklannı sağ-
lamak bakımından da 1982
Anayasası'na geçici 15. madde
hükmünün konulduğunu" sa-
vunuyor. Apaydın, 12 Eylul ha-
rekâtını gerçekleştirenlerin yargı
Yerel makamlardan umudunu kesen
vatandaşlar TBMM Dilekçe
Komisyonu'na başvuruyor. 'Kendilerine
gelince bir saatte yasa çıkaran'
milletvekilleri ise genellikle bu
başvurularla ilgili 'işlem yapmaya
mahal görmüyor)
şöyle:
" — İstanbul Tarabya'dan İl-
hami Saggöz, "bırahanesinin
belediyece haksız olarak
kapatılmasından" şikâyet edi-
yor.
— Ağn Doğubeyazıt Lisesi'n-
den Ekrem Eryılmaz ve arka-
daşlan, "okul müdürünün ken-
dilerine dayak atmasından" ya-
kınıyor.
— Bilecik'ten Necmi Iman,
Necip Iman ve Mustafa Avcı,
"kendilerini nezarete alarak iş-
kence ettiklerini öne sürdükleri
Asayiş Şube Müdürü hakkında
yasal işlem yapılmasını ve can
güvenliklerinin sağlanmasını''
istiyorlar.
— Kars'ın Hanak ilçesinde
kasap dükkânı bulunan Seyful-
lah Balcı, "kazancının geçimi-
ne yetmediğini, bu nedenle Bağ-
Kur prim borcunu ödeyemedi-
ğini, ödemesine de olanak
obnadığını" belirterek bu konu-
da yardım umuyor.
— Hendek Yeni Mahalle'den
Ismet Erol ve arkadaşlan ise
"çocuklarını 2.5 kilometre
uzaktaki ilkokula göndermek
zorunda olduklannı" kaydede-
rek "mahallelerinde yeni bir
okul yapılmasını" istiyorlar.
— Komisyona Almanya'dan
dilekçe göndererek "Kayseri
Tomarza kazası Özlüce köyun-
deki koyunlanmn çalınmasın-
önune çıkarılıp yargılanmaları
için geçici 15. maddenin kaldı-
nlmasuu istiyor.
— tstanbul Yenikapı'da tu-
ristik yerde çay bahçesi işleten
Mehmet Aü Kalemci, "turistle-
rin gereksinimlerinin karşılana-
bilmesi için alkollü içki sayılan
bira yasağının kaldınlması için
yasal duzenlemede bulunulma-
sı" talebini iletiyor.
— tstanbul Bakırköy'den ts-
rafil Yiğit, sürücu kursu ücreti-
ni ödeyecek guçte olmadığı için
ehliyet alamamaktan şikâyet
ediyor.
— İstanbul Kadıköy'den Re-
fik Bekler dilekçesinde, "kendi-
lerine gelince bir saatte yasa çı-
karan milletvekillerine" sesleni-
yor. Süper emeklilerinin duru-
munun ne zaman düzeltileceği-
ni soruyor.
— tzmir Basmane'den tsken-
der Bektaş, evlenememekten şi-
kâyetçi, Bektaş "bekâr memur-
lann evlenmelerini kolaylaştır-
mak için evlenme yardımı adı
altında ek bir ucret verümesıni"
talep ediyor.
— tstanbul Üskudar'dan
Mustafa Sevilen'in derdi ise bo-
şanamamak. Sevilen, Medeni
Kanun'un boşanma ile ilgili "üç
sene ayn yaşayanlar" ibaresinin
boşanmayı gecikıirdiğini vurgu-
layarak bunun "bir sene ayn
yaşayanlar" biçiminde değişti-
rilmesini öneriyor.
\
Ankara Havagazı Fabrikası, fuze duşmuş kent göruntusunde şinvdi. Dogalgaz fabrikjmın pabucunu dama atınca, ipçBer de dogalgaz tycisi olmıış. (Folograf: Rıza Ezer)
Fabrikanın ne havası kaldı ne de gazı1930 yılında kurulan Ankara Havagazı
Fabrikası, başkentin ilk sanayi
tesisiydi. Geçen sene üretimi durduran
fabrika, yavaş yavaş yıkılıyor.
IŞIK KANSU
ANKARA — Ateş tuğlalan soğudu önce. Silindirik gazometre
şişinemedi gökyüzune. Sıcak fabrika damındaki guvercinler, yu-
valannı silolara taşıdılar.
Maltepe'deki 61 yulık Ankara Havagazı Fabrikası, SCUD düş-
müş kent göruntusunde şimdi. Doğalgaz, havagazının pabucu-
nu dama attı ya bir işçi, yuzlerce derece ısıdaki ocakların üze-
rinde yürüdüğu potinlerini bırakmış da gitmiş. Kim bakacak 1200
derece lava? Kaynakçı, gözlüğünü unutmuş da gitmiş.
Havagazı fabrikasımn kömür tozlu merdivenlerini tırmanı-
yoruz. Burnumuza keskin kokular geliyor. "Fabrika ölü gazla-
nnı bırakıyor" diyorlar. Fabrikanın son soluğu. 1929'dan bu
yana homurtularla, içinde tonlarca maden kömürü yakmış fab-
rika, dayanamamış, dışarıdaki soğuğa. Temelleri çatlamış.
Buharlı ve elektrikli turbinler durmuş. Kenarda 2 nolu vardi-
ya ustası Adnan Kıhç'ın 25 Eylül 1989 gecesi tuttuğu not, ça-
mura ve toza bulanmış:
"Ocaklarda şarj aksamalan olmadı. Büyük sayaç durdu."
Havagazı fabrikasımn 200 işçisi, doğalgaz işçisi olmuş. Fab-
rikada yalnız işletme ustabaşısı Ali Rıza Yümaz kalmış. 1966'da
girmiş bu fabrikaya Ali Rıza Yılmaz. "Temiz havada hfllâ ka-
fam ağnyor" diyor. 62 yıl Ankaralının yemeğini pişiren, bebe-
lerin ilk banyosunu ısıtan havagazı fabrikasımn şalterini nasıl
indirdiğini anlatıyor:
"27 Haziran 1990 gûnü saat 14.00'te şalteri indirdik. Birden
sessizlik çöktü her >ere.Hani insanın nefesi biter ya, kalbi du-
rur ya. Övle bir şey. Huzun duydum, üzüldiun. 10-15 gön ses-
sizlik bana zor geldi."
Ankara Anakent Belediye Başkanı Murat Karayalçın'ın ise
çocukluğundan iki iz kalmış:
"Her gfin Gazi Lisesi'ne giderken hafızamda kalan iki siluet-
ten biri o büyük vinç, digeri silindirik gazometre. Bu fabrikaya
yeni bir kullanım biçimi verecegiz. Orasının, ticari ve kültürel
etkinliklerin yapüacağı bir mekân haline gelmesi duşüncesiade-
yim."
Doğu Avrupa'daki gelişmeler karşısında ortaya çıkan çatlak, Körfez savaşı sonrasında daha da derinleşti
AT kimlik bunalınıı vasıvorSABETAY VAROL
BRÜKSEL — Avrupa Topluluğu'nun her
alanda "kimlik bnnalımı" yaşadığı ifade edili-
yor. Körfez savaşı öncesinde lngiltere hariç, ge-
ri kalan on bir üye ulke arasında izafi de olsa
"uyum ve getecege guvenk bakma" duygusu hü-
küm surüyordu. Bu duygu şimdi, yerini ciddi bir
şekilde "her kafadan farklı bir ses çıkan ve ge-
leceğe kuşkuyla bakılan" bir ortama bırakmışa
benziyor. Irak'ın Kuveyt'i işgal ettiği 2 ağustos
öncesinde, Avrupalılar kendi geleceklerini, iki
süper gücunkinden ve Japonya'runkinden cok
• kıı
Avrupa'da 'ulus devletler' kendi geleneksel politikalarına
dönüyor. AT üyeleri, Orta Avrupa'daki hızlı dönüşümler
ve Körfez savaşının etkileriyle, her konuda birbirlerinden
kuşkulanır oldular.
daha parlak görüyorlardı. Avrupa birçoklan için
"yüksekn giiç"tu... Bir anda patlak veren Kör-
fez krizıne "12'ler" olarak taraf olma konusun-
da gösterdikleri "yetersizlik" her şeyi bir anda
tersine çevirdi.
Şu anda görünen o ki Avnıpa'nın eski "ulus-
devleüer"i hızla kendi geleneksel politikalarına
Banyoların ve mutfakların
Ferdi Kredi ile yepyeni olduğunu
bilenlerden misiniz, bilmeyenlerden mi?
Yapı Kredı'den, ev eşyası için.
elektronik eşya için, tatil için, eğitim
için. sağlık için. evlilik için. istediğiniz
her şey için. 1.5 milyon liradan
15 milyon liraya kadar Ferdi Kredi
alabilirsiniz. Aldığınız krediyi
Yapı Kredi'ye, aylık taksitlerle.
3 ayda. 6 ayda. 9 ayda ya da 12 ayda
ödeyebilirsiniz. Ferdi Kredi
Yapı Kredi'den almır.
Bilenler Yapı Kredi'ye geliyor!
YAPI^CKREDi
"hizmette sınır yoktur"
M
dönüyor. Bir yandan ABD'nin "savaşın tek ger-
çek sahibi" olarak ortaya çıkması, hem ulusla-
rarası ekonomik ilişkiler cerçevesinde hem de Or-
tadoğu sorunlanna bulunacak çözümler konu-
sunda VVashington'un, Avrupahlara birçok şe-
yi "dayattıracafı" önyargısmın uyanmasına ne-
den oluyor. öbür yandan, Batı Avrupalı ülke-
ler, Orta Avrupa'daki hızlı dönüşümler ve Kör-
fez savaşımn etkileriyle kendi aralannda her ko-
nuda birbirlerinden kuşkulanır oldular. Daha da
ilginci, AT'nin üç değişik kurumu olan, "Kon-
sey", "Komisyon" ve "Parlamento"su, kendi
aralannda önemli gerginlik işaretleri veriyor.
AT Komisyon Başkanı Jacques Delors, Unı-
guay'da devam eden GATT (Uluslararası Güm-
rük ve Ticaret Hukuku Anlaşması) göriişmele-
rinde Avrupahlann ABD'ye İcarşı körfez sava-
şının sonuçİarı yüzünden direnememesi halinde,
"birlik sınavından başları öne efik
çıkacaklannı" söylüyor. Delors, Körfez savaşı
sonrası ticari ve ekonomik güçler dengesinin
ABD lehine bozulduğunu da belirtmeyi ihmal et-
medi. Temmuz ayında Londra'da yapılacak ve
7 sanayileşmiş ülkenin bir araya geleceği zirve-
de de (G-7) ABD Başkanı George Bush'un, es-
kiye oranla çok daha "yüksek sesle konuşaca-
ğj", AT Komisyonu'nun GATT görüşmelerini
yürüten görevlisi Hugo Paemen tarafından açık-
ça belirtildi.
Siyasi dtizey
Siyasi düzeye gelince, Avrupalılar ABD önün-
de eski güçlerinden çok şey kaybetti. Örneğin Ka-
raibler'deki Fransız Martinik adasında George
Bush'u kabul eden Fransa Cumhurbaşkanı Fran-
çois Mitterrand, Ortadoğu konusunda uluslara-
rası konferans toplanması fikrinde eskisi kadar
ısrarh olmayacaklannı ve ABD Dışişleri Baka-
nı James Baker'ın çabaları sürerken "parazit"
yapmaktan kaçımlacağı ifade edildi. Bu arada
gene Fransa, Dışişleri Bakanı Roland Dumas'-
mn ağandan. "Genenü De Ganlle'ün tezi ohu
Fransız Arap Poliükası ' görüşünün bir "milos"
olduğunu ilan ederek bu alanda 25 yülık bir ta-
buyu yıktı. Aynı Fransa, önümüzdekı nisan ba-
şında 12 ülke liderinin savaş sonrası ortaya çı-
kan durumu değerlendirmek üzere bir araya ge-
lip görUşmeleri için bir zirve konferansı çağn-
sında bulundu. Ancak gözlemciler, Avnıpalıla-
nn Ortadoğu sorunlanna cözüm bulmaktân çok
savaşın etkisiyle kendi aralannda doğan catlak-
ları gidermeye çalışacaklannı ileri sürüyorlar.
Körfez savaşı sonrası Paris, Bonn'la Londra'-
nın yeni bir eksen oluşturacağından kuşku du-
yuyor. Almanya ile lngiltere başbakanlan Hd-
mut KobJ'la John Major, geçen hafta bir araya
geldi. tkili zinede bu iki büyük Avrupa başken-
tinin en azından, Avrupa siyasal ve ekonomik
birlik sürecini "yavaşlatma" bazında aynı kay-
gılan paylaştığı belli oldu. öte yandan "savaf
dışı" kalan Almanlar, oteden beri deniz aşın ih-
tiraslan olan lngiltere ve Fransa'nın geleneksel
Paris-Londra eksenini oluşturarak Almanya ve
Japonya'yı savaş sonrası pazarlardan mahrum
etmek isteyebileceklerinden kaygıh. Londra'nın
tüylerini dikendiken eden tkinci Dünya Savaşı
sonrası Bonn-Paris ekseni de henüz can vermiş
değil.
Son gunlerde, bu ikili ya da uçlü kuşkulara
bir yenisi eklendi. Avrupa'mn üç büyük gücü-
nün, geriye kalan ulkeleri devre dışı bırakarak
siyasal Avnıpa'yı "Paris-Bonn-Londra" üçge-
ni içinde gerçekleştirmek isteyecekleri korkusu
birçok ülkede ağır basar oldu. Gerçekten de 12
sesli bir dış politika saptamaktansa üç büyük ara-
sında bu işi çözmek çok daha kolay olacak. An-
cak ttalya, tspanya, Belçika gibi ülkeler bu üç-
lü uzlaşmanın kurbanlan olmaktan korkuyor.
AT'nin kendi kurumlan arasında gözlenen
gerginlikler kimlik bunalımınm boyutlannı da-
ha açık biçimde sergilıyor. Avrupa parlamento-
sunun varhğını hükumetlere kabul ettirme çaba-
ları giderek daha az yankı uyandınyor. Toplu-
luğun yürutme organı olan Komisyon Başkanı
Delors, eskiye oranla çok daha açık bir dille ln-
giltere Başbakanı ya da Alman Merkez Bankası
başkanına çatabiliyor.