22 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/12 EKONOMİ 18 MART 1991 BORSA NOTLARI ABDURRAHMAN YILDIRIM Efe yalıya, ya borsa nereye? Son yılla/ın en gözde mei- leği borsa bankerliğıne so- yunmaktan kendini alıkoya- mayan Efe Özal, hakkında or- taya atılan iddiaları doğrular- casına borsadan yüksek ka- zançlar sağladığının ışaretle- rini vermeye başladı. Geçen ay nişanlanan ve evtilik hazır- lıklarına girişen Efe'nin Bo- ğaz'da 15 gün önce aytık 7 bin dolara ev kiraladtğı ortaya çıktı. Efe'nin, Salahsun Hekim- oğlu Menkul Kıymetler AŞ'ye ne oranda ortak olduğu bir sır gibi saklanıyor. Salahsun He- kımoğlu, Efe açıklasın dıyor. Efe'den ise ses seda çıkmı- yor. Ticaret Odası'nda ve tica- ret sicilinde de şirketin yeni or- taklık yapısını içeren bikjiler henüz bulunmuyor. Açıklık ve güvenin hâkim olması gere- ken sermaye pıyasasında, 6 mart çarşamba günü SPK'ya sunulan yeni ortakhk yapisı hakkında, kurul yetkilileri bite bilgi vermekten sakınıyortar. Efe'nin çocukluk arkadaşı Mustafa Derman'la başladığı borsa bankertığine nişanlısı Zeynep'i de kattığı anlaşıltyor. Sabah gazetesinde dün ya- yımlanan bir haber, Efe'nin bankerliğe müstakbel hayat arkadaşı Zeynep'i aldığı yö- nündeydi. Haberde, 26 şubat- ta Beşiktaş 6. Noterlıği'nde yapılan sözleşmeyle şirkete, Efe ile Zeynep'ın yüzde 15'er payta, Mustafa Derman'ın ise ILE ZEYNEP— Kaderde, kr.-înçta ve borsada ortak. yüzde 20 payla ortak olduğu beliriildi. Edinilen bilgiler ise daha farklı. Salahsun Hekim- oğlu, Ömer Ali Yalıcılar, Efe özal ve Mustafa Derman'ın şirkete eşit paylarla, yüzde 25 oranında ortak olduktarı yö- nünde Aslında Efe'nin bir banker- lik şirketine resmen ortak ol- ması, yanına nişanlısını ve ar- kadaşını da alması o kadar önemli değil, sonucu pek de- ğiştirmiyor. Sadece Efe'nin resmen banker olduğunu ka- nıtlıyor. Bir de asıl borsa oyun- larını perdeleme olanağı veri- yor. Borsa oyunlarında, "sağ gösterip sol vurma", kendi şir- keti ile bir hissede alıcı olup bankerleri ve yatırımcıları pe- şinden sürüklerken, aynı za- manda başka bir aracı üyenin üzerinden aynı hissede satışa geçme olanağı tanıyor. Onemli olan Efe'nin bu piya- saya hiç girmemesi, hisse se- netlenne hiç bulaşmamasıydı. "Bilgi"nin en büyük ser- maye olduğu borsada, eğer kamuoyunun aydmlatılması sürekli hale getirilmez, içeri- den öğrenenîerin ticaretl- ya- saklanarak cezalandınlmaz, yani bilgide eşitlik sağlana- mazsa, Efe ve Efe gibiler ban- ker olmadan da milyarları pe- kâlâ kazanabilirter. Ama, ne- yin karşılığında? Eşitliği boza- rak güveni sarsmasından do- layı sermaye piyasasının ge- lişmemesı karşılığında. Bu pi- yasadan sermaye birikimi sağlanarak ülke kalkınmasın- da kullanılamaması karşılığın- da. Eğer üB<eyi yönetenler için, Efe ve efelerin kalkınrrfa- sı Türkiye'nin kalkınmasından daha önemliyse Efe yalıya da taşınır saraya da... Ya borsa nereye gider, ne olur? Borsa- yı düşünen beri gelsin. Tatlı riiya ve Galata Borsası Efe ile borsa gündemine, içerıden öğrenenîerin tica- reti, yalan söylentı yayarak ti- caret yapma gibı kavramlar yerieşti. 19. yüzyıl yarılarına uzanan borsa getenegimiz as- lında bu kavramlara hiç ya- bancı değil. Bunların en âlâsı Galata Borsası'nda yaşanmış. İşte size, zamanın Osmanlı Bankası direktörü durumunda bulunan Sir Edgar Vincent'- in tatlı rüyasının, Galata Bor- sası'nın başına açtığı işler: Sir Edgar Vincent bir rüya görmüş, Güney Afrika'daki Transvaal'e yapacağı bir ge- zinın kendtsine milyonlarca al- tın sağlayacağını, bu rüyanın anlamı olarak kabul etmişti. Hemen bir altın şirketi kurul- muş ve hisseleri piyasaya sü- rülmüştü. Transvaal yolunu tutan Sir Edgar Vincent daha oraya varmadan uğradığı li- manlardan büyük altın ma- denleri bulunduğuna dair İs- tanbul'a telgraflar yollamaya başlamıştı. Altın şirketinin his- seleri kapışılıyordu. Zamanın padişahı AbdülhamH başta olmak üzere bütün saray gö- revlileri bu hisselerden almış- tı. Halk da yüzüğünü, arsası- nı hatta pattosunu satarak üs- telık bir de aracı primi ödeye- rek bu senetlerden satın al- mıştı. Ama işin aslı kısa za- manda ortaya çıktı ve Galata borsası krizli günler yaşadı. 5 Osmanlı Lirası'na satılan se- netlere 50 kuruşa alıcı çıkmı- yordu. Osmanlı Bankası da bu işten iki milyon lira zarar et- mişti. Ama Sir Vincent'e hiç- birşeyolmadı. Londra'da top- lanan Banka Konseyi bu işi şahsi bir iş kabul edip banka direktörü olarak kendisine hic- bir suç isnat etmedi. Oyak'ın "Adanaf çalımı Adana Çimento'da özelleş- tirmeden sonra patronluk mücadelesi başladı. Şirket sermayesinin yüzde 23'ünü oluşturmasına karşılık 7 kişi- lik yonetim kurulundan 4'ünü temsil eden halka arz edilmiş A Grubu hisselerini toplama yarışı hızlandı. Geçen cuma günü topla- nan genel kurul, en büyük or- tak durumundaki Oyak'ın şir- keti ele geçirme planlarının işaretlerini verdi. Oyak, ser- mayenin yüzde 22'sine varan 98 bin adet A Grubu hısse se- nedi toplamasına karşılık ge- nel kurula 53 bin adet hisse senedi gösterdi. Sabancı Grubu'ndan Akbank ise 40 bin adet hisseyle genel kuru- la katıldı. Oyak'ın şirket kont- rolünü ele geçirmek için A Grubu hisse sayısını 150 bi- ne kadar çıkarmayı hedefledi- ği belirtiliyor. Oyak'ın destek- lediği adaylann yönetim kuru- luna seçildiği genel kurulda sermaye arttınmının hiç görü- şülmemesı ve bunun olağa- nüstü genel kurula bırakılma- sı "Oyak'ın sermaye artbnm karannı engelleyerek fiyatı biraz daha düşürüp ucuza hisse senedi toplama hedeflyle" açıklanıyor. Elinde A Grubu hisse olan- lar! Adana ve cevresinin çi- mento ihtiyacını tek başına karşılayan Adana Çimento'yu ele geçirme yanşında, sene- dinizi ucuza kaptırmayın! Lot500,ama Borsada asgari işlem biri- mini ifade eden lot. yann- dan itJbaren 200'den 500'e çt- kartılıyor. Borsa işlemlerini hızlandırmak amacıyla fiyatı en yüksek 21 hisse dışında lotun 500'e çıkanlması. küçük yatırımcıları borsa dışı işlem- lere yönelteceğe benziyor. Bir lotun ifade ettiğı hisse senedi sayısı 200'den 500'e çıkartılacağına, bir detada ya- zılan en fazla lot sayısını 50'den 125'e çıkarmak aynı sonucu vermez miydi? Tüketici örgjat aşamasındaMeral Tamer: 1990, boykotlarla tüketicinin kendi gücünün bilincine vardığı yıl olmuştur. Umarım 1992, bu örgütlerin bir baskı grubu olarak sesini duyurabileceği yıl olacaktır. Bu aşamada en hayati konu, tüketicilerin bu örgütlere katılımını sağlamaktır. Ekonomj Servisi — Tüketici- leri Koruma Derneği TÜKO- DER'in, Dünya Tüketiciler Gü- nü nedeniyle düzenlediği panel, önceki gün geniş bir izfcyici top- luluğunun katıhmıyla The Mar- mara Oteli'nde yapüdı. Türk tü- keticisinin günlük yaşantısında karşılaştığı trajikomik serüven- lcrin iki tiyatro sanatçısı tarafın- dan hicvedıldiği parodilerin de yer aldığı paneli, TRT yapımcı- lanndan Nazmi Kal yönetti. TÜKODER Başkanı Ayşe Akman, paneli açarken yaptığı konuşmada, tüketicileri örgüt- lenmeye çağırarak "Önemli obuı bize hangi haklann verile- cefi degil, bizim hangi haklan talep ettiğimiz ve bunu yüksek scsle sbyleyebflmemizdir" dedi. Gazetemiz yazarlanndan Me- ral Tamer ise panelde yaptığı konuşmada, tüketici hareketi- nin son dönemde kazandığı iv- meden duyduğu sevinci dile ge- tirdikten sonra "1990, boykot- TüKETİC TÜKODER panelinde konuşmacılar: (Soldan sağa) Osman kavala, Turgut Kazan, Abdurrahman Dflipak, Tnnç Erea, Nazmi Kal, Aziz Nesin, Meral Tamer, Sinan Vargı. laria (yanlış yönlendirilmiş olsa- lar da) tüketicinin kendi gücü- nün bilincine vardıgı yıl olmuş- tur. Şu sıralar yerdenraantarbi- ter gibi çeşitli tüketici dernek ve •aluflan kurnlnyor. Umanm 1992, bu örgütlerin güçlendigi ve tüketicinin örgütlu olarak se- sini duyurabileceği, karouoyu oloşturabilecegi, bir baskı gnı- bn olarak sesini duyurabileceği yıl olacaktır" dedi. Tamer bu aşamada, tüketicilerin bu örgüt- lere katılımını sağlamanın en hayati konu olduğuna dikkati çekti. Tüketicileri konıyucu yasala- nn ve bu yasalan denetleyecek mekanizmalann önemine deği- nen Prof. Tunç Erem'in ardın- dan söz alan İstanbul Barosu Başkanı Turgut Kazan, "Mah- kemeye düştünoz mü işiniz Al- lah'a kalmış demektir. 10 yıl nu sürer, 20 yd mı, o da biter mi bitmez mi belli degil. O yüzden tüketici sonınlannın çözümün- de, çabuk mahkemelere, arabu- lucu da denilecek mahkeme dı- şı uzlaşma modelierine ihtiyaç vardır" dedi. Tüketicilerin ilk kez, eski ABD Başkanı Kennedy tarafın- dan Temsilciler Meclisi'nde okunan bir bildiriyle ayrı bir sosyal kategori haline geldiğini hatırlatan işadamı Osman Ka- vala'nın ardından Aziz Nesin, sık sık salondakilerin alkışlarıy- la kesilen renkli bir konuşma yaptı. "Düşün, mal ve hizmet" olmak uzere üç tür üretim bu- lunduğunu vurgulayan Nesin, Turklerin tarihin hiçbir döne- minde, hiçbir yaratıcılıkları ol- madığını, İslamcılıktan ırkçılı- ğa, feminizmden çevreciliğe ve demokrasiye kadar her şeyi dı- şandan ithal ettiğimizi, şimdi de sıranın tüketici haklanna ^eldi- ğini soyledi. Aziz Nesin "Tnrki- ye'de Uk tüketici örgütünü ku- ran bir komünisttff. Dr. Huunet . kıvılcımlı kadınlan ellerinde tencerelerle sokaklara dökmüş- tür. O da tabii dışandan ithal- dir. Çünkü yaratıcılık bizim haddimize diışmemis" dedi. Turk-lş uzmanı ve Dünya Tüketici Birlikleri örgütü Tür- kiye Temsilcısi Sinan Vargı ise ülkemizde tüketicinin korunma- sı olayının, sadece 15 martlar- da hatırlanan ve gündeme geti- rilen bir konu olmakla kalma- ması ve bir yıl boyu gündemde tutulan sürekli bir eylem olma- sı gerektiğini söyledi. Vargı, "Anti kartel ve anti tröst yasa- lan olmadan serbest piyasa dü- zeni yutturmacalan Ûe tüketici konınamaz" dedi. Panelistlerden MiUi Gazete Dış Politika Yazan Abdnrrah- man Dilipak ise tüketici bilinci ile vatandaşlık bilincinin birbi- rini tamamlayan değil, birbiri- ne karşı hareketler olduğunu sa- vundu ve "Eskiden dünya isci- leri büieşln deniyordu. Şimdi dünya tüketicileri birieşin diyor- lar. Tüketici kavremı, yeniden yapılanan bir dünyada vatan- daşlık bilincine karşı, uluslara- rası boyutta, topyekün bir da- yatma, karşı çıkmadır" dedi. Tüketicinin, kelime olarak da "yok eden, tüketen" anlamın- da negatif bir kavram olduğu- nu söyleyen Dilipak, "Biz ço- ğulculuk, tüm alteraatif politi- kalann özgürce tarttşıldtgı bir ortam yaratmak isterken, tüke- tici hareketi teklife giden bir yoldur" dedi. T ü r k i y e ' d e i l k k e z v i d e o t e k s t s i s t e m i y l e V e r i t e l s u n u y o r ! BORSAYIANINDA İZLEYİN V c r i t e I B i l g i İ l e t i ş i m A.Ş. Sumbul Sok Nû 15,1 Levent-lstanbu! Tel 180 39 29 • 180 20 59 (3 hat) Faks: 179 87 82 Ankara Temsılcılığı Tel (9-4) 127 75 03/04 Izmır Temsılcılığı Tel. (9-51) 6312 80 Veritel, TeleBorsa hızmetini genişletiyor! Şimdi TeleBorsayı Türkiye'nin her yerinde anında, naklen izleyebilirsiniz. isterseniz Veritel ekranıyla, isterseniz Veritelle birlikte daha büyukekranla... VeritelfieleBorsa ile, İMKB'de hisse senetlerınin kaça alınıp satıldığını, hangi hıssenin ne kadar ışlem görerek hangi fıyattan kapandığını anında, naklen öğrenebilirsiniz. Veritel hizmetlerıne ve TeleBorsa'ya abone olmak için Müşteri İlişkileri Bölümü'nü arayın; Veritel/TeleBorsa hangihizmetleri sunuyor? IMKB'den "realtım yayırrMerkezBankasıdövızkurlan »Petrolvedeğerli emtıa Iıyatları • Interbankbılgilen • Saatbaşı, Kapalıçarşı vedünya dCMz/aitın fıyatlan • IMKB'dekı şirketlerınbtlanço ve rasyolan • Yabancı piyasalaıda tıyat ve endeksler • Fbrtföyünüzdekı hısse senetlennı günlük değışimleregöre anında hesaplamaprogramı Aynca; Veritel/TeleBorsa'da, sermaye piyasasıylailgili üçyeni hizmetdaha.~ R E K L A M D U N Y A S I Af örgütü ve tecavüz Merkezi Londra'da bu- lunan Uluslararası Af örgütü son olarak ya- yımladjğı "Kadınlar Ön Cephede" başlıklı rapo- runda yeryüzünde kadın- lara yönelik insan haklan ihlallerini sıralarken en çok tecavıize yer veriyor. örgüt bu raporu tanıt- mak ve konuyu yaygın- laştırmak amacıyla hazırladığı basm ilanında pantolon fermuannı çö- zen üniformaü bir kişinin resmini gösteriyor. llanın ana sloganı "Birçok ka- dın için en kötü işkence tekme, yumruk ya da kır- baç degildir" deniliyor. llan metninde sadece Hindistan'da 1980'den bu yana polisin 1000'i aşkın olayda tecavüzle suçlan- dığı hatırlatıhyor. Aynı metinde Suriye, Etiyop- ya, El Salvador, Fas ve aralannda Türkiye'nin de bulunduğu birçok ülkede kadın tutuklulann siste- matik bir şekilde tecavüz tehdi^i aJtında bulunduk- lan belirtiliyor. Perrler, Aaaerika'da yauultı- cı reklaaıeılıkla snçlamlı Fransız maden suyu üreticisi Perrier fir- masının reklamlan Amerikan Federal Ticaret Komisyonu tarafından "yanjlöcı" olarak değerlendirildi. Per- rier'nin reklamlannda, maden suyunun şişelenmeden önce filtreden ve antma- dan geçirihnediği öne sürülüyordu. "Topraktan doğal olarak çıkıp sişeye "iknde pa/arlanudun>asının biru\esj>im" u Marketiag Tttrklye" geü. y r 'Tazariama ve pazarlama ile- tisiminin büyük resmini bir butün olarak görmek. izlemek ve yaşamak için.-" başhğıyla yayımlanan tanıtım yaasında Attila M. ögüd'ün başkan- Lğındaki AVC Pazarlama yaymlan-' nın yakında 15 günlük bir pazarlama uzmanı dergisi çıkaracağı açıklandı. gjren" ibaresinin yanıltıcı olduğunu sap- tayan komisyon, bu reklamlann medya- lardan derhal geri çekilmesini talep et- ti. Perrier, geçen yıl mart ayında Kuzey Karoline'daki bazı şişelerin içinde kan- sere yol açan benzen maddesi bulundu- ğu için piyasadaki tüm şişeleri geri al- mış ve yeni bir reklam kampanyasıyla sarsılan prestijini doğrultmaya ca- lışmıştı. GfiMikşsayıı, Güel SaMtüu-'- da Gümüşsuyu Halı Sanayi ve Ticaret Şirketi'nin tüm reklam ve tanıtım hiz- metlerini içinde bulunduğumuz aydan itibaren Güzel Sanatlar/Saatchi & Sa- atchi reklam ajansı üstlendi. Reklaat verealer M Canes fibalerini izledi Grafıka Lintas reklam ajansı geçenlerde Alarko merke- zinde düzenlediği kokteylli film gösteri- sinde 1990 Cannes Reklam Filmleri fes- tivalinde ödül alan fılmleri gösterdi. Fransa'da reklaaı ve yazıh basın gözlemevi Fransa'da yazıh basmın reklam gelirleri Körfez krizi ön- cesinde duşmeye başlarken savaş boyun- ca gazete tirajlannda önemli bir yükse- liş santanmasına rağmen reklam gelirle- rindeki durgunluğun sürmesi yazılı ba- sını güç duruma soktu. Bu konuda, ga- zete dağıtımını denetlemekle görevli olan OJD kuruluşunun başkanı Jean Miot'- nun girişimiyle kurulan Yazılı Basın ve Reklam Gözlemevi, OJD, Reklam Med- yalan Araştırma Merkezi ve gazetelerin ortaklaşa kurdukları dağıtım şirketi MNPP bir araya geldi. Gözlemevi, rek- lamcılar nezdinde yazıh basıru koruma- ya çalışacak ve "Saniye kiralayacagım- za santimetrekare satın alın" sloganıy- la reklamcılan yazılı başına reklam ya- tınmı yapmaya teşvik edecek. T E K N O L O J I V I T R I N I Karanlıkta gören yolcu uçağı Apache helikopterleri, Stealth F-117 gibi modern askeri uçaklar, karanlıkta görmek için kızılötesi ışmlardan yarar- lanıyor. Şimdi bir Amerikan elektronik fırması, bu teknolojiyi yolcu uçaklanna uygulama üstünde çahşıyor. Askeri uçaklar, iki tür kızılötesi gör- me sistemi kullanıyor. llki, FLIR (Ileri Bakan Kızılötesi) olarak bilinen dev bir elektronik göze benziyor. Kızılötesi ışı- nım yayınlarını saptıyor. FLIR gereçle- ri, gece gözleri olarak da biüniyor.tkinci sistem, kızılötesi itkiler yayan yüksek çö- zümlemeli bir radar. MMW (Milimetre Dalga Radarı), FLIR'in saptayamadığı nesnelere karşı helikopter pilotlarını uyarmak amacıyla geliştirildi. iki siste- min sivil amaçh olarak birlikte kullanıl- ması çok pahalı olacak. Florida'da bulunan Marietta Electro- nic Systems fırması, Federal Express Ha- vayoÜan'nın isteği üzerine, MMW ve FLIR sistemlerini bir araya getirme ola- süıklan üstünde çalışıyor. Marietta'nın geliştirdiği sistem, bir tek kızılötesi ya- yın kaynağmı birlikte kullanan bir FLIR/MMW sistemi olacak. Yansıyan termal ışınım, radar ve FLIR gözü tara- fından saptanacak, böylece FLIR siste- mirün çözümlemesi ve mesafesi artacak; MMW, FLIR'in görüş alanınm dışmda- ki nesneleri belirleyerek uyaracak. DayanîkliKaset Arabamzm torpido gözünde ses kasetlerini bı- raktığınız zaman güneş ışmlan kasete ve kayda zarar verebilir. Sony'nin UX Türbo kaseti ise ısı- ya dayanaklı. Sony'nin Amerika'daki Sony Mag- netic Products Group finnası kasetin kutusunu, penceresini, makarasım 120 dereceye kadar sıcak- lığa dayanacak biçimde güçlendirdi. Etiketi tutan yapıştıncı bile yüksek sıcaklıklardan etkilenme- yecek hale getirildi. Ses bandı da ısıyı tolere ede- bilen yüksek kaliteli bir bant. Uç boyutlu faks gönderme Bugüne kadar faks ile ki- lometrelerce öteye iki boyut- lu belgeleri gönderebiliyor- duk. Amerikan DTM finna- sı, üç boyutlu bir nesnenin görüntüsünü aktarma ola- nağını sağladı. DTM'nin ge- liştirdiği faks, stereolitogra- fi ilkesinden yararlamyor. Bir bilgisayar, nesnenin gö- rüntüsünü dilimler halinde kesiyor ve boyutlannın ko- ordinatlarını belleğine kay- dediyor. Bu veriler aynı tip faks makinesine safaip bir ahcıya göndenliyor. E K O N O M İ K I T A P L I G I Banker dediğin... Galata Bankerleri / Prof. Dr. Haydar Kazgan / Türk Ekonomi Bankası Yayınları / 200 s. Prof. Haydar Kazgan, Galata Borsası ile ilgili çalışmalannı tamamlayarak kitaplaştır±. Kazgan, özenle hazırlanan ve Türkiye Ekonomi Bankası tarafından yayımlanan "Galata Bankerleri" ad- h kitabının önsözünde Galata Borsası'ndan "1850lerde kurulan ve 1929'lann sonuna kadar bütün dünyanın en önemli borsalan seviyesinde olan ve hatta muamele çesidi bakımından en ön sırada yer alan" bir borsa olarak söz ediyor. Ek- ler bölümünde Osmanlıcadan yazılmış bir dizi do- küman çevirisinin de yer aldığı kitapta Haydar Kazgan bir de müjde veriyor: "Düyunu Umumi- ye'nin kuruluşundan 1914lere kadar olan kısım ile 1. Dünya Savaşı, mütareke, İslanbul'un işgali, cumhuriyetin Uk yülan ve 1929 krizine kadar olan kısım ileride iki kitap halinde okuyuculara sunu- lacaktır."
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle