22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURÎYET/10 PAZAR YAZILARI 17 MART 1991 Paris'ten Korkunç bir yerde mügeve kadın Bahar geldiği zaman Paris'e, kadınlar, kozalanndan çıkan kelebekler gibi sıynlırlar kışm ağır mantolarından. Parisli kadın olmak bir sıfattır. Topuksuz ve süssuz ayakkabı giyerler; güzel değil, dayanılmaz çekicıdirler. Çok uzun adımlar atar, topuksuz ayakkabı giyerler. Bir de muge fideleri satılır bu mevsim. MİNE G.SAULNIER PARİS — Korkunç bir yerdır Pans Pans'te öpüşülür Dünya- nın bütiln uygar sokaklarında öpüşür sevgıhler Ama Pans'te, başka turlü öpuşurler Dekorun guzellığınden mıdır, havanın su- yun özellığınden mıdır bıhnmez, Pans'te aşk başkadır Ve dış ka- buğu kırışsa da ıçı genç kalan her yurekte, "gunun birinde sev- digını koluna takıp Paris'te..." başıboş dolaşmak vardır Dehşct venci bir yerdir Paris. özellıkle, guneş ve yaprak renklenne sanlmış bir hedıye paketı gıbı, bahar geldığı za- man Kadınlar, kozalanndan çı- kan kelebekler gıbı sıynlırlar kı- şın ağır mantolarından Çorap- lar ıncelır, etekler kısalır, allara morlara açılır sut beyaz gerdan- lar Parısb kadınlar özeldır Ve bır sıfattır Panslı kadın olmak Yalnızca burada yaşamakla Pa- nslı olunmaz ama! Gerçek "Pa- rizyen"lenn kendılenne özgü bır hoşluğu, hatta bellı bır tıpolo- ıısı vardır (Bazen New York ve lstanbul'da da rastlanırlar) Ba- caklar mutlaka düzgun ve bılek- ler tercıhen ıncedır Çok uzun adımlar atar ve topuksuz ve süs- suz ayakkabı giyerler Bır ıpek eşarplan vardır mutlaka Metro- da, dünyanın en tutkulu ışını ya- pıyormuşcasına can sıkıcı kıtap lar okurlar Baslannı, boyunlan tutulmuş gıbı hafifçe yana eğerek konu- şurlar Burunları genellıkle uzundur ve özellıkle baharda sık sık nezle olurlar Güzel değıldır- ler Dayanılmaz çekicıdirler Saçlannı başka türlü toplar, başka turlü bacak bacak üstu- ne atarlar Panslı olmayan ınsan kalabalığında, mezgıt surüsüne karışmış mercan gıbı salınırlar Felaket bu-yerdır Pans Saba- hın körunde kendınızı bır met- roya atarsınız Vagon sakmlen, saatın önem ve mahıyetıne uy- gun, somurtkan bır ağırbaşlılık ıçınde ve çıt çıkarmadan ve ka- palı gözlerle, tabloıd boyda ga- zetelenne burun gezdıruierken kapı açılır bır durakta Ve pan- çolan, kukuraçalan, salsalan ve ritım tutturmak üzere kurutul- muş çekırdek dolu sukabakla- nyla Meksıkalılar dolar ıçenye "No te quicro mas, ni mas, ni mas..." dıye tıtretırlerken ses ve gıtar tellennı, Panshler burun larını ayırmaz gıbı yaparlar, ta- rihte hıç ıyıye gettığı ılan edılme- yen Fransa ulkesırun kara haber- lennden Meksıkalılardan bın, "Pepito mi Corazon... Pepito, Pepito" rephğımn son "bis"ınde, Papn- ka kokulu bır şapka ıçınde pa- ra toplamaya başlar Bır de ba- karsınız kı o şapkaya şıngır şın- gır franklar dolmaktadır Bu somurtkan ınsanlar, o pa- raları ne zaman, hangı ellenyle ve gızlıce çıkarıp hazırlamışlar dır, toplayanı utandırmamak ıçın gözlennı başka yana çe\ıre- rek, nazık bır hareketle "sanata katkıbmnı" şapkaya bırakmak- tadırlar, şaşınrsınız. "Muge", güzel bır kız adıdır bızım ellerde Ama muge çıçeğı pek bılınmez Bugunlerde, mı- nık muge fideleri satılmaya baş- ladı Pans'te. Mayıs ayının başm- da bır gun, ınsanlar yollarda "Bir sap muge" armağan eder lermış bırbırlerıne. Jacques Brel şarkısını bıle soylemış "Un Bnn de Muguet." Rezalet bir yer Paris. Müge fı- demı minık bır saksıya dıktım, mayısı beklıyorum Boma'dan Film, gerçeğin gerisindekaldıSicilya'da 'Baba III' filminin açılışmda bulunan mafyaloglar, fümi kuçtimsediler; çunku gerçek, filmin kurgu dünyasından daha hareketli gelişti. PARİSTE AŞK — Paris'te opuşulur... Ama başka turlu opnşulur... Ve aşk da başkadır. New York'tan ABD erkekleri ana kuzusu mu?ŞEBNEM ATİYAS NEW YORK — Martın sekı- zıncı günûydü Artık erkekler- den bahsetme zamanı gelmıştı Son günlerde bu erkeklere ne ol- muştu öyle' Nıçın pek çoğu mutsuz ve doyumsuz görünü- yordu' Nıçın arkadaşlanna, sev- gılılenne yüreklennı açamıyor- lardı' Neydı yalnızlık mahkûmı- yetlerının nedenı 7 Çok sayıda erkeğm kayıp vanyette ortada dolandıkları, çaresızce, ışyerle- rındekı anlamsız hayatlan ıie tutkunun yer almadıgı özel ha- yatlan arasmda bocalayıp dur- duklan dıkkat çekıyordu Robert Bl> adlı yazar "Demır John" (Iron John) adlı kıtabın da erkeklerın yaşantılarındakı dehşet verıcı çokuşu, yükselme ve başan uçuslarına kurulu Amerıkan ruyası dunyasındakı bu acı gerçeğın altında yatan sır n şoyie açıklıyor "Amerikalı er- kek, taiçbir zaman erkek olma- SIHI ogrenemedı. Her şeyden on- ce eodustn dev nmı nedeni) le er- keklenn babalan yanlannda de- ğil. Dola>ıs»>la kadınlar tarafın- dan buyutulduler. Dunım boy- k olunca 'hissivatta kendını he- men bellı eden erkek uslubu' ge- lişemedı. 'Olgun', 'hukmeden' erkekler yerine "ana kuzusu', babasına aç' erkekler yetişti. Bunlar ne dıger erkeklerle bera- ber olduklannda rahat edebıldi- ler ne de kadınlara tuhammul edebUdıler?" Babacan, kır saçh 63 yaşında- kı sempatık yazar Bly çareyı "ormana*' dönuşte buluyor Es- kı mıtlerde ve kabılelerde yer alan büyüme ayınlerı ıle erkek lenn bırbırlenne yardımcı olabı- leceklerını belırtıyor "Erkekler, bınlerce yıl boyun- ca yurek ve nıhlan ile birbirie- rine bağlı yaşaddar. Halbukı cagdaş iş dunyası sadece reka- betçı dişkilere inn venyor. Dola- yısıyla temel dmgular, heyecan, baskı, yalnızlık, çatışma ve kor- ku ıle beiırknıyor Dıger erkek- lerte ruh dayanışması olmama- sı, insanı en çok yaralayan nok- ladır." Erkeklenn modern psıkolojısı ıle mıtolojı arasında, Freud'dan esınlenerek ancak çok kendıne özgu bır paralellık kuran Bly, Gnmm'lenn "Vahşi Adam" ma salını anımsatıyor "Vahşi adam (butun vucut kıllı temel erkek) golun denntıktennden (erkek psyche-mıtolojideki Eros'un sevgılisı dışı Psyche'nın yerine) çıkartılıp bır şatoda kafese kılıl- lenır (medeımetın erkegı sınır- landırması). Kralın oglu kafesın anahtarını çalar (onemlı nokta ızın ıstemek >enne çalıyor), hem de annesının yastıgının altından (bu da anne ıle kopuşu sımgeli- vor) Kafesı acar, vahşi adamın omzunda birlıkte ormana ka- çarlar. Vahşi Adam, kralın og- luna ormanda gerçek hayatı og- retir. Kralın oglu cesaretinin ve çektigı gerçek acılann sonucun- da olgun erkek mertebesıne ula- şır ve prensesi almaya hak kaza- nır." Erkeğın ormana dönup "kukreyerek" erkeklığuu kazan- masından başka çaresı olmadı- ğını belırten Bly, femınızmle bır- lıkte gehşen erkek tıpıne saldı- rıyor Bu tipı "Woody Allen üpi" olarak genelleştıren Bly, fe- mınıst hareketle birlıkte gelışen ve femınızmden etkılenen erkek- lerın "erkeklık şevkıni" kaybet- tıklerını one süruyor Bly, bu tıpı "yumuşak erkekler" olarak nı telıyor ve "Bunlann çogu mut- suz tipler, ilk karşılaştıgınız an- da enerjıden yoksun oluşlan dikkaboızı çelayor " dıyd. Mıtolojı ve şure yapılan atıf- lanyla erkek hareketı ve Bly'ın takıpçılen kendılenne "mythopoetic" hareket dedıler Mythopoetıc eğılımdekı dergıler arasında "Yeni Savaşçının Ma- cera Eğıtınu", "Davul Çalan ve Danseden Erkek", "Kardeşten Kardese", "Baba Yarasının Sa- nlması", "Rısk Altındaki Afri- kalı Amenkan ErkegV' ve daha pek çok yenılerı mevcut Kopenhag'dan Danimarka'da türban tarüşmasıDemokrasiyi sadece kurallara değil, toplumsal düşunce sisteminin içine sindirdikleriru ıddia eden Danimarkahlar, şimdi başörtusunu yasaklayıp yasaklamamayı tartışıyorlar. Vesterbro'da bazı Türk öğrencılerin derslere başörtusuyle gelmesi, Danimarkah öğretmenlerin tepkisine yol açtı. FERRUH YILMAZ KOPENHAG — Başörtusü tartışması, şımdı de Danımarka- lıların başına bela oldu Yasak- lasınlar mı yasaklamasınlar mı 1 Demokrasiyi sadece kurallara değil, toplumsal duşünce sıste- mının ıçıne sındırdığını ıddıa eden Danımarkalı ıçın tartışma, kendı duşunce sıstemını ımtıha- na sokan bır boyuta donuştu Gerçı Danimarkahlar başörtu- sunu yasaklamayarak ımtıhan- dan yuzakıyla çıktılar, ama tar tışma bu kadarla bıtecek gıbı gorunmuyor Sorun, Kopenhag'ın göçmen lenn yoğun olarak oturduklan Vesterbro'dakı bır okuldan kay- naklandı Göçmen çocuklann öğrencı sayısının yansına yakı nını oluşturduğu okula özellık- le Turkıyelı kız çocuklarının ba- şörtüsuyle gelmesi, Danımarkalı öğretmenlerin tepkisine yol aç- tı ve başörtusunu "kadın duş- raanı ve anti-demokratik bır simge" olarak gören öğretmen- ler, başörtusune karşı bayrak aç tılar Okula aılelerının zoruyla başörtulü gelen kız çocuklannın dığer çocuklarca dışlandığını, çocuklar arasında ayrımcılık ya- rattığını söyleyen Danımarkalı öğretmenler -nereden duydularsa- başörtusunun Ku- ran'da olmadığım, bu yuzden yasaklanabıleceğıru savundular öğretmenler, başortusunun ku- laklan kapattığı ıçın çocuklann ders dınlemesıne engel olduğu gerekçesıru de ılerı surduler Bu- na karşılık beledıyenın okullar komısvonundan bır hukukçu, "Başortusu Kuran'da olsa da ol- masa da dını ınançlann yenne getınlme ıcaplarından birı ola- rak, aynmnhfı yasaklayan yasa- ya gore yasaklanamaz" dedı Başörtusunun yasaklanması ıstemıne önce sol egılımlı göç- men örgütlen karşı çıktılar "Weekend" gazetesının yorum- culanndan bın de Türkıye'nın bıle yasaklann hıçbır şeyı hallet- meyeceğını anlayıp Kürtçeyı ser- best bıraktığı bır zamanda Da- nimarka'da başörtusunu yasak- layarak sorunlan çözebıleceğını sananlann bulunmasını anlaya- madığını belırtıp "Turkiye'den demokrası konusunda ogrenece- gımız şeyler var" dedı Tabıı yo- rumcu başörtusunun Türkıye 1 dekı okullarda da yasak oldu- ğundan -belkı bılmedığınden- bahsetmedı Bu tartışmada dını çevrelerm tepkısı ılgınç oldu Bu çevrele- nn tepkısı, tartışmalan olduğu gıbı yansıtan Darumarka Rad- yosu'nun Turkçe Yayın Servısı- ne yöneldı Türkçe Yayın Servı- sı'nın yayınlannda Kuran'da ba- şörtüsünün bulunmadığı yolun- da yalan haberler yayıldığını öne suren dını çevreler Turkçe Ya- yın Servısı'ne çok kızdılar, bır sonrakı yayında bu yanlışın du- zeltılmesını ıstedıler Bu tartışma Danimarkahlar ıçın başörtusunden de öte bır anlamtaşıyor Hayata lıberal bır bakış açısına sahıp olmakla övunen Danimarkahlar, aynı za- manda toplumsal örgutlenmede sosyal demokrat bır geleneğe sa- hıp olmanın yarattığı çelışkıyı yaşıyorlar Sosyal demokrat ge- leneğe dayanan duşünce tarzı, toplumsal hayatın hemen hemen her alanınuı yasalarla düzenlen- mesı gerektığıne dayanır Bu, basının uyması gereken etık de- ğerlenn yasayla behrlenmesı ınancından aJkollu ıçkı tuketı- mını sınırlamaya yonelık önlem- ler (tsveç) gıbı toplumsal yaşa- mın belkı devlet sınırlan ıçınde olmayan en mahrem alanlanna kadar uzanır NİLGUN CERRAHOĞLU ROMA — Francıs Ford Cop-* pola'nın yedı Oscar adayı 'Ba- ba'sı Italya'da tutmadı Sıcılya- da filmin açıhşında bulunan 'mafyalog'lar, 'Baba IH'u ku- çumsedıler Kanser araştırması ıçın 200 bın lıraya bılet alanlar salonu doldurmuştu Yaşamla- rı mafyozılerı kovalamakla ge- çen savcılar, hâkımler, avukat- lar hepsı aynı teşhıste bırleştıler Coppala'nın 'Baba'sı 'gercekler- den uzak ve genlimden yoksun' bulundu 'Baba'nın ılham ka>- nağı olan gerçek baba Michete Greco'nun savunmasını yapan avukat Salvatore Gallina Mon- tana dahıl hıçbır mafya uzma nı III bölumu Oscar'a layık bul- madı ve o gece Kıng Sıneması- nda tek bır alkış duyulmadı Palermo'da bır mafya fıhnı- nın ızleyıcılen heyecanlandırma- sı guç. Çunku burada gerçek, çoğu kez filmlenn kurgu dünya- sından daha hareketli oluyor Nıtekım bu kez de öyle oldu ve 'Baba IU'un vızyona gırdığı haf- talardan gerçek yaşam Coppo- la'nın duş gucunu gende bırak- tı Coppola'run 'Baba'sı Mıchael Corleone'ye yaşam veren Mıche- le Greco aynı haftalarda ömur boyu hapse mahkûm olduğu 'Ucciardone' hapıshanesınden salıverıldı 78 kışıyı olume gön- dermekle suçlanan ve suçlulu- ğundan en ufak şuphe bulun- mayan 'Baba' Greco guneşlı bır ılkbahar sabahı cezacvı kapısın- da bekleşen gazetecılen bu V1P edasıyla selamladı Elınde bas- tqnundan başka hıçbır şeyı ol- mayan Greco'nun hapıshanede- kı eşyalarını, adamlan gelıp ön- ceden almıştı özgurluğun ılk anında guneşten gözlerı kama- şan babanın ağzından çıkan tek kelıme 'olağanustu' sozü oldu Gerçekten denızden o tuzlu, ılık meltemı getıren guneşlı gun o denlı 'otağanustu'ydu Greco'nun özgurluk şartlan Greco'yu 4 yıl once hapsedıldığı 'Uccıardone- den akladığı 'Baba' gıbı bır an- da mıtoslaşan Corrado Carna- vale adında temyız mahkemesı başkanı çıkartmıştı Mafya mahiûmlarıru korumakla suçla- nan 60 yaşındakı Carnavale her- kesın gözünun ıçıne baka baka Italyan yasalanndakı boşluktan yararlanmakta herhangı bır sa- kınca gormemıştı Bu yasalara göre bır mahkûmun temyıze başvurması halınde bır yıl ıçın- de temyız mahkemesı önune çı- karılması gerekıyordu Aksı tak- dırde mahkûm serbest bırakıh- yordu İşte bıhnçlı bır stratejı ıle temyıze yapılan başvuru bır yıl dondurulmuş ve 'Baba' Carna- vale sayesınde salıverılmıştı Aynı Coppola'run fılmlenn- dekı gıbı Sıcılya'nın guzelım portakal bahçelerınden bırınde gazetecılen kabul ederek özgur luğunu kutlayan 'Baba' kendısı nı 'centilmen bir çiftçi' olarak tanıtıyordu bır televızyon sövle şısınde Içınde yaşadığı zengın- lığı bır Hollyvkood dekoru gıbı yansıtan çıftlık evınde kendı ye- tıştırdığı mandahnlerının ustun ozellıklerını anlatıyordu Greco Bu ağaçlar arasında sık sık Sı- cılya'mn polıtıkacılanru, hâkun- lerını ve emnıyet mudurlerını ağırlayan Greco, "Berumkıler başkadır" dıyordu meyvalannı overken. "Sicilya'da mandalın- ler kasımla ocak arasında olgun- laşır" Aynı söyleşıde çocukluğun- dan ben nasıl ıyı bır nışancı ol- duğunu, Sıcılya anstokrasısı ıle nasıl yakın bağlar kurduğunu, çıftlığınde jandarmaların du- zenledığı av partılerını ve yöre- de -artık 'Baba'nın da ötesınde -nasıl 'Papa' adını aldığını an- latan Mıchele Greco'nun, ulke- de sansasyon yaratan özgürlüğü yalnız 82 saat sürdu Italya'da 'kubbe' olarak adlandırılan mafya hıyerarşısının en üstunde sayılan bu 'Babalaı Babası'run ozgürlüğune kavuşur kavuşmaz ıntıkam almasından korkan hü- kutnet alelacele toparlanıp bır 'bakanlar kurulu' kararı çıkar- tarak Mıchele Greco ve Greco de birlıkte serbest bırakılan 10 maf- ya babasını yenıden ıçerı aldı Budapeşte'den Brahms'ın notalannı dağıtmak MEHMETMESTÇt ~ BUDAPEŞTE — Donuk bir mart sabahı havanın tatsızlığına tamamıyle boşvermış, ınsanlar- dakı ıç ve dış renklere buyuk sem- patı duyan bın olarak Moskova Meydanı'ndan uzun bır yüruyüş- leHaydnParkı'navardım Bırkaç adım otemdekı sevımsız, yoğun egzoz kokulu tunele dalmadan evvel etrafı dıkkathce gözden ge- çınrken ılende görduğüm yaşhca bır adam yüzünden yureğım ağ- zıma geldı Onu tam bır vuzyıl önce görseydım Stefan Zweıg'ın kıtaplanndan bırınde gururla bahsettığı "Brahms'la tanışma şerefi"ne ben de naıl olabılırdım Onun da tunel ıstıkametıne yo- neldığını fark edınce peşıne taİcıl- dım, çok yakınına kadar sokul- dum Ufacık bır zaman dıhmın- de kulagıma gelenın neolduğunu farkettığımde peş peşetunelegır- miştık Brahms'ın "O Tode wie bitter bist du" şarkısını mırılda- nıyordu yaşlı adam Tünelden çıktığımızdaısrarla önüne geçıp "Kusura bakmayın efendim, ama ona çok benziyorsunuz" dedı- ğımde gözlerı ışıl ışıl oldu ve "kime"dıyesormadı Ardından Fö Sokağı'nın başındakı kahve- de konyak ıçme tekhfimı kabul ettı Işıl ışıl parlayan bardaklarda- kı kuvveth sıvıyı yanladığımızda Brahms'ın en son hangı eserını dınledığımı sordu "1. Senfoni" dıyerekcevapverdım "Oh"dedı "1. Senfoni Brahms'ın gozbebe- ğı ve baş bdasıydı." Sonra karam- sarlığa kapıldı "Hepimiz birbiri- mızin baş belasıyız. Bn kıtada en guzel muzikkri uretenler en kn- sursuz baş belasıydılar." Işıl ışıl bardaklardakı konyak bıtmeye yuz tuttuğunda aklım- dangeçenlenn kevfinı çıkardım Bu Brahms denılen deha, yaşar- ken olağanustu heybeth bır kut- leydı Heryönedağılannotaları- nın hayatımızdakı kuçücük, ben- zersızbır yuklenme anını yansıt- tıklankesındı Bunotalanheryo- ne dağıtmak daenı konu zor ıştı. I Ş B A N K B İ L A Ç O S U 1 9 9 0 Sözcüklerle: İlkeli Bankacıhk. Titiz Yönetim. Bilinçli Hizmet. Likidite Gücu. Güvence. Verimlilik. Yüksek Kârlılık. İstikrarlı Yükseliş... 1 ayılarla: TÜRK OIŞ TİCARET RANKASI A.Ş. 31.12.1990-1989 BİLANÇO KARŞILAŞTIRMASI (Milyon TL) 31 Ardık 1990 31 Aralık 1989 AKTİF KasaveBonkalar 112 160 114 067 Menku! Değerbr Cuzdanı 226 767 60 410 Mevduat Munzom Karşılıldorr 68 907 60 809 Kredtler 996 423 535 222 TakıptekiAlacaklarlNei) 0 7 355 l5 hrakler(Net) 7 678 5 752 SobitKıymederlNetl 61 042 41 223 Dığer Aktıfler 115 333 97 345 ToplomAİAfler 1588 310 922 183 PASİF Mevduat 472 927 389 464 AlınanKredıler 709 160 305 933 IthTem veTransferEmırlerı 17 9 2 7 . 15 603 Korylıkbr 11 608 6 493 Dığer Pasıfler 176 803 109 862 Sermaye 100 000 50 000 Ihfeyotiaf 15 995 11862 YenKİen Değerleme Fonlar. 25 727 12 859 DONEM KARI (NET) 58 163 20 107 ToplomPosifler 1588 310 922 183 Noz.m Hesoplor 5 420 827 2 635 738 ARTIŞ/AZAUŞ Tutan Oram (%) -1907 166 357 8 098 461 201 -7355 1926 19819 17 988 666 127 83 463 403 227 2 324 5 115 66 941 50 000 4 133 12 868 38 056 666 127 2 785 089 -167 275 38 13 32 86 17 -10000 33 48 48 08 18 48 72 23 2143 13180 14 89 78 78 6093 100 00 34 84 100 07 189 27 105 67 TÜRK DIŞ TİCARET BANKASI A.Ş. 31.12.1990-1989 KAR/ZARAR TABLOSU KARŞILAŞTIRMASI (Milyon TL) 31 Arahk 1990 31 Ardık 1989 Fa.zGeMen FaızG.derlen NetFalzGelın FaızDışıGelırler dri BrutKâr Kredı Provızyonu Kıdem Tozmınatı Provızyonu Vergl Oncesı Kâr Vergı Provızyonu VERGl SONRASI NET KÂR 322 861 207 886 114 975 83 390 122 900 75465 4 617 5 115 65 733 7 570 58163 214 720 157748 56 972 40132 62 205 24 425 4 318 20107 DIŞBAIMK DtŞBANK Bır TÜRKİYE İŞ PAMKAttl Kuruluşudur ARTIŞ/AZAUŞ Tutan Oranı (%) 108 141 50138 58 003 43 258 60 695 41308 3 252 38 056 50 36 3178 34 899 6213 4 261 40566 -1596 854 116 24 -25 69 2004 16912 75 31 189 27
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle