22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet Sahıbı Curnhunyet Matbaacıhk ve Gazetecıtık Turk Anonım Şırkctı adma Nıdir Nadi O Genel Vavı- Muduru Hasln CemJ. ViutssN Muduru Emiar l»aklı«fl, Yazı Işlen Mudüru Okı> Goarnsin. # Haber vlerkezı Muduru YalçiB B«)vr. Sa>fa Duzenı Yonetmenı *Jİ Acar £ Temsücıler ANKARA AhmetTu, IZMlR Hıkmet Çtttafcıy*. «ıDANA Çetın k Polmka CriM B>M»IK. Dıs Hıbtrler E ı f ' • * " . Ekonomı C ı ^ ü l ı r k » . It-Scndıkı Şakıu b m c i . kuhur C<W l a t ı Utanbui Habederı KMat Kactfk. Efrltra G««cay Şaytoa. Yurl Habcrlcn- Nfctfd Dofaa. 5po( D»nı>mAfu Dtn Yaîilar k a r a Ç^ikM Vasiınna şabfa Alpas Duzelıme fcMslak >tzKı 0 KoOfdınalör A t a 0 litcr Lrol Effcol £ Vuhjfe<fre M r M Wscf 0 BuK* Planlama. Se»p Osnubc?eotis 0 Rek!*m V * I M H 0 Ek YavııKa H«f>» Akyot £ idıre'HasOHi Gaırr 0 ljlelrtK Ö»ricr Çfttk 0 Bılgı lsl«m Nui Ual 0 Per. h7n« Aurv/u Ba$kan Nadır Nadl OkU. AkM. Vılpa Bn<r Haaa Cnul. HikaM Çturta». O i » GoanuM. L|«r M M K Itkaa Srit»k. Ak Skatm. Aka« T » Basart ve Y«ytut Cumhun>tt Malbaaulık v« Guclen&k TAŞ. Tûrkocaiı Cad ' 9 J43U 1« PK 246 Istanbu! Tel 512 0< 0! (20 hal) Tdex 22246 Fax- (1) 526 60T 2 0 Suro/nr- Aalun Zıya GOkalp BJv lnkiupS.No 19 4 Tel 133 1141-47 T * x 42344. Fax. (41 13Î 05 65 0 lı-in H ZıyJ Bh 1352 S. 2'3 Tel 13 12 30, Tela 523<9 Faj 151) 19 53 «0 : lnonu Cad 119 S- No 1 Kjt 1. Tet 19 r* <2 (4 hao Tdex 62155. F n f71) 19 25 ""8 TAKVİM: 27 ŞUBAT 1991 tmsak: 5.11 Güneş: 6.35 öğle: 12.21 Ikindi: 15.26 Akşam: 17.59 Yatsı: 19.18 TBMM'nin gündeminde Üniversitede yeni modele yaylım ateş Prof. Tansu Çiller: Sonderecesakıncalı. Mehmet Domae: YÖK; merkeziyetçi, otoriter ve totaliterdir. Prof. Seleuk Apak: Mütevelli heyette yer alacakların bir bölümünün cumhurbaşkanmca seçilmesi sakıncalı. FİGEN ATALAY YÖK yasasının bazı maddele- rinde değişiklik yapılmasını on- gören ve bugün TBMM Genel Kurulu'nda ele ahnması bekle- nen yeni yasa tasarısı çeşitli ke- simlerce elestiriliyor. 1. Bölge lstanbiıl Eczacı Oda- sı Başkanı Mehmet Domaç, çağ- daş ve demokratik universitenin çatısının özerklik temeli üzerine kurulduğunu, bilimsel üretken- lik, düşünce özgürlüğü, eğitsel ve yönetsel özerkliğin üniversi- te özerkliğinin yapıtaşlan oldu- ğunu söyledi. Bugun YÖK nede- ni ile özerklikten söz edilemeye- ceğini belirten Domaç, "YOK âstemi, ABD kaynaldı 'milli gu- venlik doktrini'nce uygulanan bir alt sistem olarak ortaya çık- mıştır. Güne> Amerika ülkeie- rinde uygulanınış, benzer sonuç- lar vermiştir. Amacı. çağdaş Ba- d demokrasilerine uygun univer- site yapısının (asfi\esidir. Dü- şünce özgiırluğiıne karşıdır. Bd- li bir sosyal ve ekonomik siste- min hâkimiyetini öngönnekte- dir. YÖK, merkeziyetçi, otori- ter ve tolaliterdir" diye konuş- tu. Istanbul Tabip Odası Başka- nı Prof. Dr. Selçuk Apak, yeni yasa tasansını eleştirerek şunlan söyledi: "Mütevelli heyetinde yer ala- caklann bir bölümiinün cum- Öğretün üyelerinden milletvekillerine mektup Egitim Servisi — Öğretim üyeleri, milletvekillerine bir yazı göndererek TBMM'de bugun ele alınacak olan YÖK Yasası'- nda değişiklikler yapılmasını öngören tasanya duyduklan tepkiyi dile getirdiler ve tasarı- nın benimsenmeyeceğini um- duklarını belirttiler. 160 profe- sör, 70 doçent, 51 yardımcı do- çent, 95 araştırma görevlisi ve 35 öğretim görevlisi ve okutma- nm imzaladığı yazı şöyle: "Sayın Milletvekili, Yaklaşık lOyıldıryürürlükte bulunan 2547 sayıla yasa, yük- seköğretim düzeninde büyük sorunlar yaratmıştır. 2000'li yıl- lar yaklaşırken Türye'nin çağ- daş, bilimsel ve teknolojik geliş- melere ayak uydurabilmesinin başlıca koşulu, üniversitelerimi- zi politik baskılardan arınmış, özerk, dinamik ve üretken ku- rumlara dönüstürmektir. Ne var ki üniversitelerin görüşü alınma- dan ve âdeta kamuoyundan giz- lenerek hazırlanan (2547 sayıh yasaya değişiklik ve ekler geti- ren) son tasannın yeni sorunla- ra yol açacağı kesındir. Gerçek- leşecek olursa bu müdahaJe, üniversitelerimizi daha da zayıf düşürecektir. Yüce Meclis'in bu önemli ko- nuya gereken duyarhlıkla eğile- ceğini ve sakıncalı sonuçlar ya- ratacak böyle bir adımı benim- semeyeceğini umuyoruz. Kaiıcı bir çözüm için konuy- la ilgili çevrelerin geni§ katılımı- na ve sağlıklı bir hazırlık süre- cine ihtiyaç olduğu gönişünde- yiz. Saygüanmızla". hurbaşkanı tarafından seçilme- si sakıncalı. Bu konudaki diğer sakıocalı ola>, diğer kişilerin de toplnmıın içinden seçilmesi. Bu kişilerin nasıl insanlar olacagı- na dair kuşkulanm var. Müte- velli heyeti kimlerden oluşacak? Kimler seçecek? Özerklikten, bi- limsellikten, demokratiklikten bahsedebilecek miyiz? Vakıf universiteleri konusundaki endi- şelerimden biri, bu universitelere para j'ağması. tkincisi de vakıf üniversitekrinin İslam universi- telerine dönuşme tehlikesi. 1-5-2 yıl once bu konu gündeme gel- di ve Vakıf Guraba'nın böyle bir girisimi oldu. O zaman dini kadrolar ortaya çıktı, odalardan Atatürk fotoğraflan kaldınldı." TMMOB Mimarlar Odası ls- tanbul Buyukkent Şubesi Baş- kanı Yücel Gürsel, siyasi iktida- rın, vakıf universiteleri ve özel statülü universiteler eli ile dev- let universitelerini tumüyle etki- siz hale getirerek, ileride geliş- mesi muhtemel özgür ve demok- ratik bilim odaklanm yök etme- ye çalıştığını söyledi. Gürsel, eleştirilerini şöyle sıraladı: "Taskışla'yı bakımsız ve harap düşünip otel ve borsa yapmak için İTU'ye bakım ve yakıt pa- rası bile vermeyen zibniyet, mil- letin trilyonlannı. mütevelli adı altında ve ozel statulu yandaş- lannapeşkeş çekmek istemekte- dir. Türkiye'yi sömürge çiftligi gibi yönetmek isteyenler, imar ve turizm hileleri ile ûlkenin top- raklannı parsel parsel satıp, 49 yülıgına kiralamaya, universite- nin, bilinün ve gençligin gelece- gini iki dudaklan antsına alma- ya çalışmaktadırlar. Halkımıza davatılmaya çalışılan üniversite modeli köku dışanda bir model- dir. Aklı ve vicdanı baglı olma- yanlar bu gidişe boyun egmeye- ceklerdir." DYP Genel Başkan Yardımcı- sı Prof. Dr. Tansu Çiller de ya- sa tasarısına tepki göstererek "Bu ortaya çıkan ne kuş ne de- ve. Mütevelli heyeti sistemi özerklik ilkesini kökünden sarsar" dedi. Bu sistemle üniver- sitelerin cumhurbaşkanına bağ- lanacağını bildiren Prof. Çiller, "Turkiye'de cumhurbaşkanı za- ten bağımsız degil. Önümüzde en az 6 yıllık bir dönem var ve özerklik tumden çöker. Banu son derece salanaüı ve hanedan yönetimi olarak göıüyonnn. Korku ve dehşet içindeyim" di- ye konuştu. Prof. Dr. Tansu Çiller, vakıf universiteleri konusunda ise "Otay, kişisel güç geçinneye dö- nöşürse biter. Universiteleri ele geçirdikten sonra ülkeyi teslim alırsınız. Hangi vakıfiann üni- versite kuracaklan belli. Laikük anlayışına ters düsebilir. Bu dü- şünce de kişilerin eline düştüğü takdirde yozfatşır, bük Türkrye il- kesinden Uviz verilir" dedi. Turkiye'de pek çok şeyin "sn altında" değıştirildiğini, boş kâ- ğıtlara atüan imzalarla savaş yet- kileri alındığını anlatan Prof. Çiller, sözlerini "Özerkkşme al- datmacatsıyla ünivtrsiteye d koy- ma taktigi olduğu gözlerden kaçmamalı. Bu bir takiyyedir. Üniversite bizim akıl gücümüz, onu konımak zorundayız" diye tamamladı. Atatürk Kültür Merkezi'nde düzenlenen tango gecesinde Giilen Andak dans grubuuun gösterileri ilgi ile idendi. (Fotoğraf: Muharrem Aydın) 4 Papatya'sız tango gecesi ATİLLÂ PORSAY Bu savaş, şiddet, kargaşa ve muzık niyetine sunulan gurültü çağında, romantizmin, duygu- sallığın ve müzik aracılığıyla bi- linmeyen, uzak ufuklara uzana- bilmenin hâlâ var ve de mum- kün olduğuna inanmıyorsanız, pazartesi gecesi AKM'de Tan- gosevenler Derneği'nin duzenle- diği tango gecesinde olmanızı dilerdim. Derneğin büyük bir başarıyla duzenlediği gecede, her yaştan (ve şaşırtıcı derecede genç) büyük bir seyirci, bir bö- lümu ayakta kalmak pahasına, tangonun hâlâ ölmemiş, belki de ölmeyecek bir muzik, dans ve duyarlılık, geceyi düzenleyen ve başanyla sunan dernek başka- nı Nedim Eragan'ın deyişiyle "bir yaşam biçimi" olduğunu kanıtladılar. Tangolar dinledik, tangoları yasadık, tangolarla gençlik gunlerimize dondük, tangolarla duşler kurdukGuzel Necip Celâl Andel, Fehmi Ege, Ibrahim öztürk gibi sanatçılann güzel eserleriyle donanmış olan gecede Necdet Koyutürk'ün tek bir tangosu bile yer almadı. Koyutürk'ün tangolannı çalacak oğullan Erdener ve Özdener'in kurdukları orkestra ve solistler, organizasyonla bir anlaşmazlığa düştükleri için son dakikada katılmaktan alıkondular. Onlar da tangoların çalınmaması için noterden protesto çektiler. bir geceydi gerçekten... Kimler katılmadı ki!.. Ulvi Kınmlı uçlusü, Engin Ege yöne- timinde TRT Istanbul Radyosu Tango Orkestrası (tam 15 kişi- lik!), Nermin Ege (unutulmaz Fehmi Ege'nin torunu, Necip Celal'in bir Alman guzeli için yazdığı söylenen "Özleyiş" tan- gosunu "Turkiye'de ilk kez" Almanca sozlerle okudu)... 1940'lardan gelen Saime Kent- men, Ersan Erdura, Sönmez Can, Edvard Aris... GUIen An- dak ba!e grubu, Selmi Andak, Eser-Engin Noyan (bizlere Ne- veser Kökdes'in unutulmuş tan- golannı tanıttılar)... Önder Bali - Selman Ada - Kerim Soysal üçlüsü... Soprano Müjgân Öz- cay, Nezahat Onaner... Ümit tris ve Seval Ugur'un sahnede yaptıklan ve Arjantin'in tum tutku ve sıcaklığını gözlerimizin önüne getiren tango gösterisi... Ve elbette eşsiz ve benzersiz Şe- caattin Tanyerii. Tangoculu- ğunda gelecek >ıl 50. meslek yı- lını kutlayacak olan, ama sesi sanki ilk günkü heyecanını, ta- zeliğini koruyan, gönüllerimiz- de hep gencecik kalacak olan, bizim Carlos Gardel'imiz Şeca- attin Tanyerli... Bu sesin şaşır- tıa gençliğinden yararlanarak bakalım devletin hangi kurumu veya hangi özel sektör kurulu- şu, Tanyerli'ye tango iepertua- nmızın -unutulmuşları dahil- tum zenginliğini kaset-disk ka- yıtlarına geçırtmeyi akıl edecek... Ama gecenin bir eksiği vardı. "Papatja" yoktu gecede... "Papatya" ile birlikte "Rüzgâr Gibi Geçti", "Şüphe ", "Gel Beklediğim Yeter", "Dinle Sevgili" ve daha birçok güzel tango da yoktu. Necip Celâl Andel, Fehmi Ege, tbrahim Öz- türk vb sanatçılann guzel eser- leriyle donanmış olan gecede, bir başka büyuk tangocumuz, Necdet Koyutürk tek bir tango- suyla bile yer almadı. Niye? Çunkü Koyuturk'un tangoları- nı çalacak olan oğullan Erdener ve Özdener'in kurduklan or- kestra ve solistleri Atillâ Ata- soy, Erol Büyükburç vs dernek- le ve organizasyonla oluşan bir anlaşmazlık nedeniyle son daki- kada katılmaktan alıkonmuşlar, onlar da babalarının tangoları- nın çalınmaması için noterden protesto çekmişlerdi. Geceyi su- nan Nedim Erağan, bir ara bu konuda bir açıklama yapacağı- nı ima etti, ama yapmadı. An- cak dün sabah konuştuğumuz Erdener Koyutürk bıze olayı an- lattı. Koyuturk'süz bir tango ge- cesi, itiraf etmelı ki bıraz eksik kaldı. Ama gecenin başansı yi- ne de buytıktu. "Tangolann dö- nüfü", anlaşılan gerçek bir mo- daya, geçmiş duyarhhklan yeni- den çağdaş hayatımıza katan bir eyleme denk duşüyor. Ve gali- ba yeniden tango dinleyip tan- go yapacağımız gunler geliyor. 41. Berlin Şenliği'nde Iîalyanlar 3 ödülkazandı Berlin Ayısı Çizme'yi sevdiAltın Ayı: Gülücükler Evi (Marco Ferreri) Jöri Özel Ödiüü: Yargı (Marco Bellocchio) ve İblis (Viktor Aristov) En tyi Yönetmen: Ricky Tognazzi (Ultra) ve Jonathan Demme (Kuzuların Suskunluğu) En lyi Kadın Oynnea: Victoria Abril (Sevgililer) En tyi Erkek Oynnea: Maynard Eziashi (Mr. Johnson). GÜNER YÜREKLİK BERLİN — Benim tanık ol- duğum hiçbir uluslararası jıiri festival sonuçlarını açıklarken bu denli yuhalanmamış, basın üyeleri böylesine sürpriz sonuç- larla karşılaşmamıştı. Alman yönetmen Volker Schlöndorff başkanlığındaki on bir kişilik uluslararası jürinin yansı basın toplantısına gelmedi. Schlön- dorff sonuçlan açıklamadan önce yaptığı konuşmasında, jüri üyeleri arasında ortak bir görüş sağlanamadığını bildirdi ve ödüllerin dağıtımında ortaya çı- kan anlaşmazlığı daha baştan belirtmiş oldu. Daha sonra uluslararası jüri başkam önce Gümüş Ayı ödülü alan filmleri sayarken bin kadar gazetecinin doldurduğu salonda mmldanmalar, protestolar baş- ladı. En sonunda büyük ödül olan Altın Ayı'yı Marco Ferre- ri'nin "Gülücükler Evi" adlı Italyan filminin aldığı açıklan- dığında ise salonda bir anda uğultular, yuhalamaya dönüştü ve jüri üyeleri kaçarcasına salo- nu terk ettiler. Uluslararası Ber- lin Film Festivali belki de ilk kez böylesine bir olay yaşıyordu. 63 yaşındaki Italyan yönet- men filmin gösteriminden son- raki basın toplantısında da sert bir dille eleştirilmiş, "Gülücük- ler Evi" başroldeki Ingrid Thu- lin'in usta oyunu dışında fazla il- gi görmemişti. Bir huzurevinde- ki iki ihtiyarın aşkını anlatan "Gülücükler Evi", yaşhlann dış- lanmasını eleştiriyor. Jüri "Gü- lücükler Evi"ne Altın Ayı ödü- lünu Marco Ferreri'nin tüm ya- pıtlarına saygı nedeniyle de ver- diğini açıkladı. GÜLÜCÜKLER EVİ— Italyan yönetmen Marco Ferreri'nin "Gülücükler Evi" adlı filmi, Alün Ayı heykelciğini kapü. Filmin başrollerini Ingrid Thulin ile Dado Ruspoli paylaşıyoriar. Festivalin en büyük sürprizi "Kurtlaria Dans Eden Adam" fılmine Kevin Costner'in kişisel başansı için bir Gümüş Ayı ödü- lü verilmesi oldu. 12 Oscar adayı bu filmin Altın Ayı ödülü ala- cağına kesin gözle bakılıyordu. Ancak Amerikan sinemasına pek iyi bakmadığı anlaşılan Vol- ker Schlöndorff, filmin gösteri- minden sonra "Kurtlaria Dans Eden AdanTın basit bir Kızüde- rili filmi olduğunu söylemiş, alaylı eleştiriler yapmıştı. Holl- ywood sinemasına hayranlığıy- la bilinen festival başkanı Mo- ritz de Haddn ise "Kurtlaria Dans Eden AdanTda anlatılan Sioux Kızılderilileri yerine Arap- lann düşünülebileceğini belirti- yor, filmin güncel önemine dik- katleri çekmeye çalışıyordu. So- nuçta film, yönetmen, oyuncu ve yapımcı Kevin Costner'in "olağanüstü kişisel başansı" ne- deniyle bir Gumuş Ayı ödülü al- dı. "Kurtlaria Dans Eden Adam"da, içinde yaşadığı top- lumdan uzaklaşıp terk edilmiş bir kalede yaşamaya karar veren Amerikan ordusundan bir suba- yın Kızılderililerle olan insancıl ilişkisi anlatılıyor. Büyük ilgi gö- ren film, "Irkçılıga karşı bir manifesto" olarak değerlendiril- di. Marco Bellocchio'nun "Yargı" adlı bir diğer ttalyan fıl- mine de jüri özel ödülü verildi. Ve film gümüş heykelciğe değer görüldu. Bu yıl jüri özel ödülü en başarılı iki filme verildi ve Viktor Aristov'un yonetmenliği- ni yaptığı "tblis" adlı Sovyet fıl- mine de bir Gümüş Ayı heykel- ciği verildi. Kaçınlıp öldürülen bir çocuğun öyküsünde "perestroyka" Sovyetleri'nin toplumsal sonınlannı ele alan filmde insanlar arasındaki şid- det ve dehşet duygulan işleniyor, oldukca karamsar bir tablo çi- ziliyor. Aristov'un glasnost fil- mi, iki yıl önceki yasaklı Sovyet filmleri kadar ilgi uyandırmadı, ama festivalin denge politikası gereği bir ödül alacağına kesin gözle bakılıyordu. Bu yıl en başarılı yönetmen ödülü de Italya'ya gitti ve Ricky Tognazzi, "Ultra"daki çalışma- sıyla Gümüş Ayı heykelciği al- dı. Ricky Tognazzi'nin reji stili- ne ve gerçekçilik anlayışına kar- şıt bir yönetmen olarak Ameri- kalı Jonathan Demme'ye de "Kuzulann Suskunluğu"ndaki başansı nedeniyle bir diğer en iyi yönetmen ödülü verildi. En iyi kadın oyuncu ödülü- nün bu yıl Ingrid Thulin'e veri- leceği sanılıyordu. Ancak Ingrid Thulin'in başrolde oynadığı "Gülücükler Evi" Altın Ayı ödülü aldığı ve bir filme bir tek ödül verildiği için sanatçıya en iyi kadın oyuncu ödülü verile- medi. Bu yüki en iyi kadın oyuncu ödülünü "Sevgfliler" ad- lı Ispanyol fılmindeki rolüyle Victoria Abril, en iyi erkek oyuncu ödülünü ise "Mr. Johnson" adlı Ingiliz yapımı filmdeki rolüyle de Maynard Eziashi aldı. Öte yandan Jacques Doillon^ un "Kiiçük Gangster" adlı Fran- sız, Masnd Kimiai'nin "Yüan Sokması" adlı lran ve Tian Zbuang-Zbuang'ın "Li Lian- ying" adlı Çin-Hong Kong ya- pımı filmleri de övgüye değer bulundu ve birer mansiyon aldı. Avrupa ağırhklı festivalde bu yıl ödüllerin de büyük bir bölu- mü Avrupa ülkelerine gitti. 25 yanşma filminden 18'ine imza- sını atan Avrupa, toplam 13 hey- kelcikten 7'sini götürdü. Her yıl belli bir denge politikasına dik- kat ettiği gözden kaçmayan Ber- lin Film Festivali'nde baş ödul (Altın Ayı) geçen yıl "Musk Box" filmiyle ABD'ye gitmişti. bu yıl tekrar bir Amerikan fıl- mine baş ödülun verilmemesi tüm ihtilaflara rağmen normal karşılaruyor ve yanşmaya 4 film- le birden katılan Italya'nın üç heykel alması festivalin denge politikasına bağlanıyor. Ancak Altın Ayı maratonuna üç film- le giren Fransa'nm "övgüye de- ğer" bir tek heykelcikle yetinme- si de şaşkınlık yaratıyor. Sami Güner'e vefa borcu • BURSA (AA) — Bursa Büyukşehir Belediyesi, geçen hafta trafik kazasında ölen ünlü fotoğraf sanatçısı Sami Güner'in anısına her yıl fotoğraf yanşması düzenleyecek. Büyukşehir Belediye Başkanı Teoman Özalp, yaptığı açıklamada, sanatçının ölmeden önce son sergisini ve dia gösterisini Bursa BUyükşehir Belediyesi Sanat Galerisi'nde gerçekleştirdiğini hatırlatarak, son gösterilerini ve sergisini sunduğu şehrimizde sanatçıya olan vefa borcumuzu ödemek amacıyla, her ölüm yıldönumünde, bir anma günü ve Sami Güner geleneksel fotoğraf yanşması düzenleyeceğiz" dedi. Du varlar tuval a SELÇUK (AA) — Izmir'in turistik ilçesi Selçuk'u, belediyeye ait binalarm duvarları ressamlara tuval olarak tahşis edildi. Dokuz Eylül Üniversitesi Buca Eğitim Fakültesi Resim Bolumü öğrencileri, duvarları rengârenk desen ve resimlerle süslemeye başladılar. Selçuk Belediye Başkanı Kâmil Subaşı, yaptığı açıklamada, bu uygulamamn çeşitli Avrupa şehirlerinde yapıldığım belirterek "Selçuk'u hem güzelleştirecek hem de ressamlara yeteneklerini gösterme imkânı sunacağız" dedi. EgeVle deprem • tZMtR (Cumhuriyet Ege Bürosu) — İzmir ve Manisa ile ilçelerinde dün gece yansı hafif şiddette bir deprem hissedildi. Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi yetkililerinin verdiği bilgiye göre, depremin merkez üssü, rasathaneye 305 kilometre uzakhktaİci Manisa ve Çandarlı Körfezi arasındaki bölge olarak belirlendi. 4.2 şiddetindeki depremin bölgede can ve mal kaybına yol açmadığı öğrenildi. Sahil yolu yapıhyor • tstanbul Haber Servisi — 1989 yıhnda durdurulan Maltepe-Pendik sahil yolu yapımına yeniden başlanıyor. Istanbul Büyukşehir Belediyesi'nden yapılan açıklamaya göre Bayındırlık ve Iskân Bakanlığı'nca onaylanan Kadıköy-Pendik sahil dolgu çâlışmaları çerçevesinde Maltepe'de biten sahil yolu Pendik Tersanesi'ne kadar 3'er şeritli gidiş-dönüş olarak uzayacak ve yer yer E-5 yoluna bağlanacak. " Ağaç dikme kaıııpanvası • tstanbul Haber Servisi — Bakırköy Belediye Başkanı Yıldınm Aktuna, ilçede ağaç dikme kampanyası başlattı. Yeşilköy Röne Park'ta düzenlenen törende konuşan Aktuna, bu yıl içinde toplam 103 bin fidan dikileceğini söyledi. Görev süresi içinde ilçeye toplam 500 bin fidan dikmeyi planJadıklannı belirten Aktuna, ilçe halkının bu kampanyaya katılmasım istedi. İMO kaygıh • lsUnbul Haber Servisi — TBMM gündeminde bulunan İmar Yasası'nda değişiklik yapılmasını öngören yasa tasansının kabul edilmesi durumunda ileride düzeltilmesi olanaksız sorunlar yaratacağı bildirildi. tnşaat Mühendisleri Odası'ndan yapılan açıklamada, 1985 yümda 3194 sayıh tmar Yasası'nın TBMM'ye sevk edilirken değişiklik gerekçesinde belirtilenlerin bugün yasallaştınlması istendiği kaydedildi. İMO Genel Sekreteri Fikri Kaya açıklamasında, "Belediyeleri maddi olanaklardan yoksun bırakan, belediyelere ek yükümlülük getiren, belediye yönetim ve çalışanlarını cezalandıran, vatandaşla yerel yönetimleri karşı karşıya getiren, imar mevzuatında anarşi yaratan baskıcı zihniyetin hazırladığı tasanya bütün milletvekillerinin karşı çıkmasını istiyorum" dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle