22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/14 27 ŞUBAT 1991 Türkiye savaşın sonunda kazançlı çıkar mı? KÖRFEZSAVAŞIVE ULUSAL GÜVENLİK Prof. Dr. BİLSAY KURUÇ AÜ SBF İktisat Böl. Öğ. üyesi Türkiye'nin savaştan kazançlı çıkacağı özal'dan yayılan görûştür. Bu geniş bir çevrede ekonomik kazanç olarak anlaşıl- mıştır. Fakat bu konunun sadece bir yfl- züdür. önce buna bakalım: 1) EkoDomi, ulusal güvenliğin bir para- metresidir. Gerçi güvenliği ekonomik ka- zançla ölçmek işi basitleştirmek olur. Ama öyle durumlar olabilir ki ekonomik boyu- tu çok önem kazanır. Acaba böyle bir du- ruın mu var? özal, savaş sonrası Ortado- -ğu'ya sermaye akacağını ve burada oluşa- ,cak büyük işbirliği ortamından Türkiye 1 nin kazançlı çıkacağını bir müjde gibi söy- . jemiştir. özal'ın "savaştan sonnuti Ortado- '{o düzeni" ile kastettlğT şey yukandaki bi- rinci senaryodur. Bunun dışındaki olasılıklan düşünmemiştir. r 2) Amerika, Ortadoğu'yu askeri-stratejik ..yönden coğrafi konumu önemli bir bölge, fakat ekonomik yönden sadece kritik bir hammadde bölgesi olarak değeriendirmek- tedir. Amerika'nın bölgenin ekonomik ge- lişmesine dönük bir planı veya bir tasarı- mı yoktur. Olsaydı, 2 ağustostan önce ve- ya sonra bu ortaya konurdu. Son birkaç . iıafta içinde, bölgede bir kalkınma bankası ( kurulabileceği söylendi. O kadar. 3) Amerika, Ortadoğu'yu bir hammad- de bölgesi olarak muhafaza etmek için her- hangi bir ek kaynak ayırmayacaktır. Bu iş bölgenin kaynaklan (yani petrol geliri) ile yapılacaktır. Fakat petrol fîyatını ve poli- tikalannı bölgede Amerika'ya yakın olan yönetimler dûzenleyecek, bunlar herhalde Iran ile ortak bir çizgi bulacaklardır. 2 ağustostan hemen sonra 40 dolara çıkan petrol fiyatının savaş başlangıcma kadar 20 dolara düşmesi. Yani Amerika için savaşı finanse edecek bir fon oluşturuldu. Ama P u Americana'da petrol fiyatının 20 do- lann çok uzerine çıkacağını düşünmek ger- çekçi olmaz. 4) Ortadoğu'nun Avrupa için de petfol bölgesi olması dışında çekiciliği yoktur. Bölgeye büyük çapta Avrupa sermayesi gel- mez. Burası petrole dayalı bir 'dolar bölgesi' niteliğini sürdürür. Suudi Arabîs- tan ve varhklı ülkelerin öteki bölge ülke- lerine ciddi boyutta sermaye yöneltmesi için de bir neden görülmüyor. (Bu serma- ye kaynağı petrol fiyatı ile sımrlıdır.) Za- ten Ortadoğu'nun özelliği dıştan sermaye çeken değil, dışa sermaye akıtan bir bölge oluşudur. Irak'ın onaıılması da kendi hal- kının bunu finanse etme gücüyle sınırh ola- caktır. 5) P u içinde, bölgenin Türkiye'ye kat- kısı ancak tercihli petrol politikalan ile ola- bilir. Fakat Türkiye'nin Pu'a girmesi oto- matik bir kolaylık sağlamaz. Bunun için ayrıca diplomatik çaba gerekir. Amerika tarafında savaşa giren veya destek olanla- rın tümü ekonomik kazanç veya kolayuk- lar beklemektedir. Gerçek olarak Türki- ye savaştan uğradığı ekonomik kaybı kar- şılayabilirse, buna bir kazanç saymak ye- terlidir. Bunun dışında, Türkiye bölgede 1980'lerdekinden çok yüksek ticaret hedef- leri bulamaz. Aynı şey Karadeniz Bölgesi için de öyledir. Gürcistan ticareti Türkiye ekonomisine ciddi üretim artışları getire- cek bir potansiyel taşımaz. (Şüphesiz, Sov- yetler'in tümü çapında kurulabilecek eko- nomik ilişkilerin potansiyeli farklıdır.) Ka- radeniz'le de Ortadoğu ile de her koşulda ilişki kurulabilir, projeler yapılabilir. Bun- lar için Pax yeni bir şey katmıyor. Kısaca- sı, Türkiye'nin Pax'a girmesi olağanüstü ekonomik kazanç vaat etmiyor. Ortadoğu güvenliği ve siyasal kazanç Savaş Pax Americana ile sonuçlanırsa, yapılacak bazı düzenlemelerden sonra Or- Pas'ın Türkiye'yi de içine çekmesi halin- de, Türkiye'de 1) ordunun ve dlplomasinin Ortadoğu ve güvenlik düzenlemelerinin mantığına göre bir değişiklik geçirmesi ve 2) ülkenin siyasal yapısıoda, buna paralel olarak Özal.çizgisinde bir çıkarma girişi- mi beklemek doğal olur. özal'ın işaret et- tiği "Bir koyup yirmi kazanmak" daha çok burada yatabilir. Çünkü özal, bölgenin Türkiye'ye büyük bir ekonomik kazanç ge- tirmeyeceğini bilecek verilere sahiptir. Türkiye'nin PM'a çekilmesinde yarar bu- lanlar, bunu, ordu üzerindeki tartışmalar- la yürütüyorlar. Türk ordusunun moder- nizasyon talepleri 1950'lerden beri gündem- Türkiye'nin Pax içinde bir < emperyal devlet' veya 'ayrıcalıklı bir büyük ülke" olması için ortada inandıncı bir neden görünmüyor. Bazı Batı kaynaklannın dile getirdiği biçimde, Türkiye'nin bölgenin kolluk kuvvetini oluşturması bile ülkeyi 'ayrıcalıklı bir büyük' kılmaya yetmez. tadoğu'daki dengelerin bölgenin bircok uz- laşmazlığını içinde barındırarak donduru- lacagını beklemek yanlış olmaz (1). Avru- pa'da kırk yıl süreyle olduğu gibi Pu'ın ku- rulması ve sürdürülmesi bunu gerektirecek- tir. Böylece soğuk savaş diplomasisi ken- dine yeni bir zemin bulurken Amerika'nın global güvenlik sisteminin bir parçası ola- cak bölge güvenlik sistemi de süreklilik ka- zanacakur. Türkiye, bu bakımdan sisteme Jcatılırsa ileride ayrılması da kolay olma- yacaktır. (Ancak Pax'ın dıştan ve içten ge- lebilecek çeşitli etkenlerle ileride bozulması halinde, sisteme üye bir Türkiye'nin yalnız ve dayanıksız bir konumda kalacağı söy- lenebilir.) dedir. Fakat istenen modernizasyon, Türki- ye'nin kendini Sovyet tehdidi karşısında hissettiği son kırk yıl boyunca nedense bir türlü gerçekleşmemiştir. Şimdi, buna göre oldukça zayıf Ortadoğu kaynaklı "tehdit"- ler karşısında ordunun farklı kimlikte, da- ha küçük ve profesyonel bir kuvvete dö- nüştürülüvermesi düşüncesi 'modernizas- yon' başlığı ile ortaya çıkmıştır. Herhalde, ordu değişmeksizin Türkiye'nin diploma- sisini ve siyaset yapısım değistirmek zordur. Pax bölge çapında etkili olabilecek ulu- sal kozlan erttecektir. Hiçbir bölge ülkesi ötekinden daha etkili kozlara sahip ola- maz. (tstisnası, Amerika'ya yakın olan pet- rol ülkeleridir.) Bu bakımdan, Türkiye'nin gelecekteki önemli kozu olacak su konu- sunu bugün devreye sokmak, Pax'ın 'koz- lann eritilmesi' politikasma uygundur. Kıb- rıs konusunun da Pax alanına çekümek is- tenmesine şaşmamak gerekir. Ülkemizde Türkiye'nin Pn'a çekilmesini isteyen çevreler, bunu bir 'emperyal devlet' olmaya yönelmek gibi sunuyorlar. özal, kriz ve savaş ortamında bunu sık sık ima etmiştir. Amerika'nın "üstün teknolojili büyük savaş gücü"nün her şeyi çözeceği ve buna karşı durulamayacağı yolundaki inanç burada oldukça etkili görünüyor. Bir "banş"tan sonra Amerikan gücünün Or- tadoğu'da kalması, "bölgenin hukukunu diueuleyici bir etkiye de sahip olur. Bunu, Türkiye de dahil olmak üzere, bölgede Amerikan gücünü bulunduran ülkeler ya- vaş yavaş iç düzenlerinde hissedebilirler. Türkiye'nin ¥ax içinde bir 'emperyal devlet' veya 'ayncalıklı bir büyük ülke* ol- ması için ortada inandıncı bir neden gö- rünmüyor. Bazı Batı kaynaklannın dile ge- tirdiği biçimde, Türkiye'nin bölgenin kol- luk kuvvetini oluşturması bile ülkeyi 'ay- ncalıklı bir büyük' kılmaya yetmez. Türki- ye'nin nispeten bağımsız kuvvet kullana- bilme koşullannda bile 1964 Johnson mek- tubu ile karşılaştığı hatırlanırsa, iş ülkenin kendi başına önemli kararlar aJması nok- tasına gelince, P u içinde ancak Ortado- ğu'nun öteki ülkeleri kadar "emperyal" olabileceği görülür. Buna karsılık Türkiye'nin Pta'a çekilme- sine karşı olanlann, bunun ikinci bir Sevr içinde küçültülmeye varacağı yolundaki ta- sadan hareket ettikleri görülüyor. Böyle bir tasa yersiz midir? Sevr, yüzyılımızda Batı diplomasisinin Ortadoğu'ya yaklaşımında B İ T T İ bir baz modd olmuştur. "Türkiye'nin dostu" olarak tanıtılan Ingiliz Muhafaza- kân Atkinson'un geçen günlerde Sevr*i böl- genin gelecekteki deseni gibi sunması, baz modelin kaybolmadığına işaret olabilir. Böyle bir ortamda, îsmet Paşa'nm yazımı- zın başında yer alan ve ulusal güvenliğin esaslarını kavrayan anlayışı Uzerinde dik- katle düşünmek gerekir. Gerçi 1980 önce- sinden ve özellikle cumhuriyetin ilk do- nemlerinden kaynaklanan yaklaşunlan "külüsttir ve zamanı geçmiş" sayan eğilim- ler Türkiye'de son zamanlann modalann- dan biridir; ama böyle bir egüim ülkeyi Pax Araericana'dan başka bir ulusal güvenlik sistemine de götürmemektedir. Dünyada her zaman büyük, güçlü ve gününde tek- nolojide ileri devletler olmuştur. Ulusal gü- venlik ise hec. şeyin günün en güçlü devle- tine ve onun dünya düzeni anlayışına göre ayarlanması demek olmamışlır. Devletler arasında geçmişte kurulan, uzun vadeli ve keyfe göre değiştirilmeyen ilişkilerden yok- sun bir ulusal güvenlik olamaz. Cumhuri- yeti kuranların belki de en iyi bildıkleri şey budur. Belirteceğimiz son nokta şu oluyor Pax'ın kurulmasını Amerika, Irak'ın net biçimde yenilip gücsüz kalmasına bağlamış görünüyor. Savaşın hemen sonuçlanmayı- şı Pax Americana'yı gündemden çıkarma- mış, ama zorlaştırmıştır. Amerika'nın Pax- tan vazgececeğini düşünmek gerçekçi ola- maz. Ortadoğu, bu ülke için zorunlu bir sınav alanı haline gelmiştir. Fakat, bu se- naryonun Türkiye'yi ilgilendirmesi bir nok- tadan sonra ulusal güvenlikle de akılla da bağdaşmaktan çıkıyor. (1) Henry Kissinger, Newsweek, 28 Ocak, 1991. HABERLERİN DEVAMI Bush, Saddaırfın peşinde Müttefıkler Kuveyt başkentinde' M. . D ? H a b e r t e r Servisi _ irak nı yolu seçtiniz." Irak güçlerinin düzenli bir şe- bancılar olduğunu belirtti. - Dış Haberler Servisi — Irak Devlet Başkam Saddam Hüse- yin'in dün sabah Bağdat radyo- sundan yaptığı konuşmada Irak birliklerinin Kuveyt'ten "dertaal ve koşalsDz" çekilmeye başla- dıklanm bildirmesi Bağdat'ta sçvinç gösterilerine yol açarken, Başkan Bush, Saddam'ın ko- nuşmasını "bir rezalet" olarak riitelendirerek müttefıklerin ha- rekâta devam edeceklerini bil- dirdi. Ingiltere de Saddam'ın açıklamasınm içeriğini yetersi? bulduğunu acıkladı. Irak'ın BM kararlannın tü- müne uymasun istediklerini bil- diren ABD ve Ingiltere, savaşın devam edeceğini açıklarken, di- ğer Batüı ülkelerle Sovyetler Bir- liği de Irak'ın tüm BM kararla- nna uymasını istediler. lsrail Başbakanı Izak Şsmir ise Sad- dam Hüseyin'in gitmesi gerekti- ğini söyledi. Bush'un konuşması Saddam Hüseyin'in konuş- masım "bir rezalet" olarak ni- teleyen Başkan Bush, dün Beyaz Saray'ın bahçesinde yaptığı açıklamada, "Saddam geri ce- kilmiyor. Biriikleri ricat halin- dedir. Saddam, gönüllü olarak Kuveyt'i bırakmıyor. Iktidannı konımaya çalışıyor. Saddam başsnsız olacaktır. O barışla il- gilenmiyor, birtiklerini yeniden toplayıp bir başka gün mücade- le etme yollannı anyor" dedi. Bush, Saddam Hüseyin'in "saldırganlıgının sorumluluğu- DD ynklenen" bir tutum içinde olmadığmı, BM Güvenlik Kon- seyi'nin 12 karanmn hepsini ka- bul etmediğini, Kuveyt üzerin- deki iddiasından vazgeçmediğini söyledi. George Bush, Irak Dev- let Başkanı'nın, "Savaş esirie- riai bırakma ve Kuveyt'in ugra- dığı ekolojik felaketi durduraa" cabası içinde olma- dığını da belirtti. Silahlannı bıraksınlar "Biz, ricat halindeki sUahsız askeriere saktarmayacağız" diye konusan Bush, "Daha fazla can kaybına yol açmamak icin en iyi yol, yaklaşık 30 bin Iraklımn yaptığı gibi silahlannı bırakmalandır" dedi. Müttefıklerin harekâtının planlanandan da iyi gelıştiğini belirten Bush, "Kuveyt'in kur- tanlması çok yakındır" dedi. Bush, Amerikan askerlerinin gösterdiği cesaretten de övgüy- le söz etti. Bağdat radyosunun önceki gece yansı Irak birliklerinin Ku- veyt'ten, Güvenlik Konseyi'nin 660 No.'lu kararı uyannca "derfaal ve kosulsuz" çekilecek- lerini açıklamasından sonra ABD'nin görüşünü açıklayan Beyaz Saray sözcüsü Marlin Fitzwater, Saddam'ın bu acık- lamayı bizzat dünyaya duyur- masını istemişti. Irak lideri de dün sabah Bağ- dat radyosundan yaptığı konuş- mada karannı dünyaya duyur- du. ; ABD ve Ingiltere, Irak'ın tüm BM Güvenlik Konseyi kararla- nha uymasım istiyorlar. Bu ka- rarlar arasında Irak'ın tazminat ödemesini öngörenler de bulu- nuyor. 660 No.'lu karar ise taz- minattan söz etmeyip sadece Irak'ın Kuveyt'ten "derbal ve kosulsuz" çekilmesini öngörü- yör. Moskova, ABD'ye katıldı SSCB Başkam Mihail Gorba- çov'un sözcüsü Vitali Ignatenko, Irak'ın yalnızca Kuveyt'ten der- hal ve kosulsuz olarak çekilme- sini öngören 660 sayılı kararın değil, BM Güvenlik Konseyi'nin Körfez krizine ilişkin olarak al- dığı tüm kararlann gereklerini yerine getirmesini istediklerini bildirdi. Başkan Bush'un da is- teği bu yönde. Ignatenko, haftahk brifingin- de, ülkesinin Irak ve diğer taraf arasında "arabuluculuk" yap- raası gibi bir şeyin söz konusu olamayacağmı, çünkü Mosko- va'nın da tüm uluslararası ka- muoyu gibi Irak'ı "saldırgan" olarak gördüğünü ve bu alanda Güvenlik Konseyi'nin kararlan- nı desteklediğini vurguladı. Ignatenko, Irak'ın Kuveyt'ten çekilmesinın "herkesi tatmin edeceğini" belirterek Birleşmiş Milletler'in derhal ateşkes çağ- nsı yapmasını istedi. Ignatenko, "Saddam pratikte beyaz bayrak sallıyor. Saddam teslim oldu" dedi ve Yemen ve Küba'nın derhal ateşkes ilan edilmesini desteklediklerini be- lirtti. Ignatenko, ABD ve Belçika- nın ateşkes ilan edilmeden ön- ce Irak'ın, BM Güvenlik Konse- yi kararlarını uygulayacağına dair "sağUm ganuıtiler" vermesi gerektiğini savunduklarını be- lirtti. Ignatenko Körfez bunah- rrunda "ban$ şansmı kaçıran ta- rafm da Irak olduğunu" belirt- dığı görülüyor. Şimdi Irak'ın BM kararlannın tümünü kabul edip etmediğini beliriemek ge- rek. Bunu henüz bilemiyoruz. Irak'ın bu yeni karannın Gü- venlik Konseyi'nde göruşülme- sini bekliyomz. Fransa, Güven- lik Konseyi'nde kabul edilme- den bir ateşkesi düşünmemekte- dir." Danimarka Başbakanı Poul Schlneder ise Irak birliklerinin çekilme haberinin olumlu, an- cak yetersiz olduğunu bildirdi ve Saddam Hüseyin'den daha net bir açıklama beklediklerini söy- ledi. kararı da içermesi gerektiğini belirtti. Rafsancani: 4 Gecikmeli' Iran Devlet Başkam Hasemi, Rafsancani, Saddam'ın dünkü açıklamasını "gecikmeü" olarak yorumladı ve barış çabalannın sonuç vereceği sırada fu^atlann yitirildiğini belirtti. Müttefıkleri de eleştiren Raf- sancani, "Her adımda ABD ve müttefik güçler baskılarını art- tırmak ve hedeflerine ulaşmak için bir bahane buldular" dedi. İsrail: Saddam gitsin Almanya İngiltere Ingiltere, Saddam Hüseyin'- in açıklamasını yetersiz bularak savaşın devam edeceğini bildi- ren diğer Batılı ülke oldu. Baş- bakan John Major, dün öğle- den sonra yaptığı açıklamada Irak'ın, Güvenlik Konseyi'nin 12 karannın hepsine uyması ve ağır silahlannı geride bırakma- sı gerektiğini söyledi. Fransa hevessiz Paris muhabirimiz Mine Sa- ulnier'in bildirdiğine göre Sad- dam Hüseyin'in, Irak'ın Ku- veyt'ten çekilmeye başladığını açıklaması, Fransız hükümetin- de de "rahatsızlığa" yol açtı. Dün sabah Dışişleri Bakanı Ro- land Dumas'nın, "Askerlerimi- zin canı tehlikedeyken herhan- gi bir oyalama taktiğini göze alamayız" biçiminde gösterdiği tepki, Saddam'ın açık seçik me- sajından sonra da bir değişikli- ğe uğramadı. Fransız yetkililerinin, "Sad- dam'ın Kuveyt konusunda söy- ledikleri olumlu bir geiişmedir" biçiminde yanm ağız memnuni- yetinin açıklandığı saatlerde, Fransız Mirage ve Jaguarian bir Irak hava üssüne çok yoğun sal- dında bulunmaktaydılar. Öğle- den sonra Dışişleri Bakanhğı sözcüsü Daniel Bernard, Fran- sa'nın tutumunu şu cümlelerle acıkladı: "Irak devlet başkanının so- nunda ciddi konusmaya başla- Almanya Dışişleri Bakanhğı sözcüsü de, Saddam'ın açıkla- masını yetersiz bulduklannı be- lirtti ve Bagdat'ın tüm BM ka- rarlarını kabul etmeyi taahhüt etmediğini kaydetti. ltalya Savunma Bakanı Virgi- nia Rognoni, Bagdat'ın bütün BM kararlarına uyması gerekti- ğini söyledi. Rognoni, verdiği demeçte, Irak Devlet Başkam Saddam Hüseyin'in radyoda yaptığı ko- nuşmamn, "cephedeki askeri ye- nilginin sonucn olduğunu" be- lirtti. Bağdat'ta sevinç Saddam Hüseyin'in dün sa- bah yaptığı radyo konuşması Iraklılarda büyük sevinç yarat- tı. Başkent Bağdat'ta halk so- kaklarda "savaş bitti" diye ba- ğırarak gösteriler yaparken mi- lisler de silahlannı havaya bo- şalttılar. Ürdfln'de şok Reuter'in haberine göre Ür- dünlüler Saddam Hüseyin'in Kuveyt'ten çekilmeye başladığı- na inanmadılar. Reuter muhabi- rinin konuştuğu Muhammed Sayrufi adh bir Ürdünlü, "Bu bir oyun. Birisi Saddam'ın sesi- ni taklit ediyor. Onun çekilmek istediğine inanmıyorum" dedi. Lena Azamak adh bir Ürdün- lü kadın da "Çok üzgünüm. Bunu neden yaptı? Neden tes- lim oldu?" şeklinde konuştu. Nüfusunun l Vo65'i Filistinü olan Ürdün halkı Körfez krizinde Saddam'ı destekliyor. Mısır: 'Güven vermiyor' Mısır Dışişleri Bakanı lsmet Abdülmecit de dün Mısır parla- mentosunda yaptığı konuşma- da, Saddam Hüseyin'in yaptığı radyo konuşmasının güven ver- mediğini ve Irak'ın geri çekilme planından endişeli olduklannı söyledi. Abdülmecit, geri çekilmenin, 660 No'lu BM Güvenük Konse- yi kararı içeriğine uygun olma- smın da Körfez savaşını bitirme- ye yetmeyeceğini ve hiçbir aynm yapmadan, BM'nin emirlik hak- kında sonradan yayımladığı 11 lsrail Başbakanı İzak Samir, lsrail'in güvenliğinin, Irak Dev- let Başkam Saddam Hüseyin'in gitmesine bağlı olduğunu söyle- di. Şamir, İsrail parlamentosu- nun (Knesset) Savunma ve Dı- şişleri Komisyonu toplantısın- dan çıkarken yaptığı konuşma- da, "tsrail'in güvenliği için Sad- dam Hüseyin'in uluslararası si- yaset sahnesinden silinmesi ge- rekir" dedi. Irak Devlet Başkam'nı ikti- dardan uzaklaştırmanın yollan- na ilişkin bir soruyu yanıtlayan lsrail Başbakanı Şamir, "Bu, bi- ze bağlı değil, asıl olan Ortado- ğu işleri konusunda artık yetki- si ofananıasHİır" şeklinde konuş- tu. FKÖ: Hedef Irak FKÖ, müttefiklerin Irak'ın Kuveyt'ten çekileceğini açıkla- masına gösterdikleri tepkinin, bu ülkelerin amaçlarının Ku- veyt'i geri almanın ötesine geç- tiğini kanıtladığını iddia etti. FKÖ'nün üst düzeyli üyesi Abdullah Hurani, "ABD lider- liğindeki koalisyonun, Irak'ın Kuveyt'ten çekilmesine gösterdi- ği olumsuz tepki, asıl hedefleri- nin Kuveyt değil Irak olduğunu gösteriyor" dedi. Hurani, "Şimdi, Irak'ın için- de, Irak'a karşı yapılan bu sal- dırganlıkla uğraşmak uluslara- rası camiaya ve Arap ulkelerine düşüyor" diye konuştu. Bush'a savaş ödiilii Haftahk Italyan Katolik der- gisi II Sabato, ABD Başkam Ge- orge Bush'a, Sovyet banş planı- nı kabul etmeyerek kara savaşı- nı başlattığı için "Nobel savaş ödülü" verilmesini önerdi. Italya'mn en çok satan dini dergilerinden biri olan D Saba- to'da dün yer alan yazıda, "Ge- orge Bush, dünyanın karanlık bâkimidir. Elinde somut bir ba- nş seçeneği varken savaşı tercib etti" denildi. Dergide "Bush kimseyi kaale almadı, ne Irak'ın onayladığı, Mihail Gorbaçov'un banş pla- nını ne BM toplantılannı ne de Sovyet planının dünyada gördü- ğü desteği..." denildi. Dış Haberler Servisi — Irak lideri Saddam Hüseyin dün Bağdat Radyosu'ndan yaptığı konuşmada, Kuveyt'ten çekil- meye başladıklarını ve bu işle- min bir gün içinde tamamlana- cağını belirtti. Müttefıklerin geri çekilmekte olan Irak birlikleri- ne yönelik saldınlan ise sürü- yor. ABD Askeri Sözcüsü Ge- neral Richard Neal, geri çekilen Irak ordusunun çembere alındı- ğmı söyledi. Üsi düzey bir ABD'li askeri yetkili de Saddam Hüseyin'in en seçkin askerleri olan Cumhuriyet Muhafızları'- nın da kuşatıldığıru ve bu büiik- lerin tüm kaçış yollarmın kapa- tıldığını belirtti. Kuveyt'in baş- kenti Kuveyt City'nin de tama- men müttefik kuvvetlerin dene- timine geçtiği haber veriliyor. Müttefikler, bir general de da- hil, 30 bin Irak askerini esir al- dıklarını bildirdiler. Saddam Hüseyin ise dün "Ülkeyi savun- mak için yapılan hazuiıklan de- netlemek için" Irak'taki birlik- lerini ziyaret etti. Pentagon'dan yapılan açıklamada da Irak'ın 2085 tank, %2 zırhh araç, 1505 topunun imha edildiği bildirildi. Irak lideri Saddam Hüseyin, 30 dakika süren ve zaman za- man sirenler nedeniyle duyul- maz hale gelen radyo konuşma- sında "Kuveyt'ten cekilmeyi sür- düren kahraman silahlı güçleri- miz, çekilme işlemini bugün (dün) tamamlayacaklardır" de- di. Saddam, şunlan söyledi: "Irak güçleri, kurnaz bir ko- alisyonun saldırısına karşı koy- dnlar. Irak ordusu, sizler. 30 ül- ke ve onlann buraya getirdiği kötülüklerie karşı karşıya kaldı- mz. Cesur Iraklılar, bütün dün- yay la karşı karşıya kaldımz, ka- zandınız. muzaffersiniz. Iraklılar haürtayacakür ki Kuveyt, 2 ağustosta anayasal ve gerçek olarak Irak'ın bir parça- sı oldu. Bu ağustos 1990dan çe- kilmenin başladığı dün (önceki) geceye kadar sürdü. Kuveyt'ten çekilme kararı almamızın en önemli nedeni, BM'nin ekono- mik ambargosudur. Bugün 30 ülkenin ortak saldırılan ve ab- lukaları gibi nedenlerle özel şartlar, Irak ordusunun çekilme- sine yol açtı. Çekilme islemi, bu- gün (dün) tamamlanacaktır." Saddam Hüseyin oldukça he- yecanh bir ses tonuyla sürdürdü- ğü konuşmasında daha sonra şöyle dedi: "Irak halkının, altı aydır eko- nomik ambargoya ve savaşa da- yanması övülecek bir şeydir. Sevgili Iraklılar, zaferinizi alkış- layın. Geride, göğsümüzdeki ve kalplerimizdeki umut ve karar- lılık kaldı. Zafer ne kadar tatlı- dır. Amerika'nın hain başkanının önderliğindeki çokuluslu güç, Irak, Arap milleti ve İslam dün- yasına karşı (aammüden saldır- maktadır. Ancak iyi, kötüye ga- lip gelecektir. Kazandınız, doğ- ru yolu seçtiniz." Konuşmasında daha sonra Fi- listin sorununa değinen Saddam Hüseyin, şaşırtıcı bir biçimde, Körfez krizi ile bu konu arasın- da bağlantı kurmadı. Saddam, şöyle devam etti: "Konstantinopol'ün kapılan ilk cihad girişiminde açılmadı. Bunu bütün dünya hatırlavacak- tır. Konstantinopol'ün oğullan, büyük ve sevgili Filistini unut- madı. Ancak o Filistin'in özgür- lügii unutulmuştur. Filistin so- runu, Filistin halkının iradesiy- le başka bir zaman çözülecek- tir." Saddam, Kuveyt'ten çekilme- ye başladıklanm bir kez daha ileri sürerek "Ancak kötüler ve dinsizler, biz Kuveyt'ten çekil- dikten sonra bile saldırılarına devam edecekler. Bu yüzden sa- vaşmaya en üst düzeyde hazıruk- lı olmalıyız" diye konuştu. Irak lideri "savaşlann anası" olarak nitelendirdiği kara savaşı konu- sunda da "Ne ektikse ono biç- mekte başanlı olduk" şeklinde bir ifade kullandı. Saddam birliklerini ziyaret etti Irak Devlet Başkam Saddam Hüseyin'in, Iraklı askerleri ziya- ret ederek, "Irak'ı alt etmek amacıyla berhangi bir saldırgan girişimi püskürtmek" amacıyla yapılan hazırlıklar konusunda bilgi aldığı bildirildi. Bağdat Radyosu, Saddam'ın birinci kolordu komutam ile gö- rüştüğünü duyurdu, ancak yeri konusuda bilgi vermedi. Ülke dışındaki Irak kaynak- lan, birinci kolordunun Güney Irak'ta bulunduğunu sandıkla- nnı kaydettiler. Saddam'ın Iraklı askerleri zi- yareti, Bağdat Radyosu'nda TSİ 21.00'deki haber bültenin- de kısa bir şekilde duyuruldu. Haberde şöyle denildi: "Silahlı kuvvetler komutaaı Saddam Hüseyin, birinci kolor- duyu ziyaret ederek, komutam ve diğer yetkilileriyle görüştü. Saddam Hüseyin, Irak'ın gü- venliğini ve bağımsızüğını alt et- mek amacıyla düzenlenecek her- bangi bir saldırgan girişimi püs- kürtmek amacıyla yapılan üst düzeydeki savaş hazırlıklan hakkında bilgi aldı." Irak ordusu çembere alındı Müttefik güçler, Irak'ın Ku- veyt'ten geri çekilme karanna rağmen, tüm cephe boyunca ilerlemeyi dün de sürdürdüler. Askeri Sözcü General Richad Neal, dün yaptığı açıklamada, müttefik güçlerin Irak birlikle- rinin Bağdat'a doğru geri çekil- mesini önlemek amacıyla, Fı- rat'ın kıyısına kadar ulaştıkla- rını ve Cumhuriyet Muhafızla- rı dahil olmak üzere, 500.000 Irak askerini geniş bir alanda çembere aldıklannı bildirdi. Irak güçlerinin düzenli bir şe- kilde geri çekildiğini söyieyen sözcü, genel olarak değil "yer yer" savaşıldığını bildirerek, "Bizim bildiğimiz anlamda ol- masa da savaşıyorlar" dedi. General Neal, kara savaşımn üçüncü gününde, müttefik kuv- vetlerinin, 21 Irak tümenini sa- vaş dışı bıraktığını ya da tahrip ettiğini de kaydetti. Cumhuriyet Muhafızlan Irak ordusunun seçkin kana- dı 150 bin kişilik Cumhuriyet Muhafızlan'nın tüm hareket yollanmn kesildiği haber veril- di.* Yüksek rütbeli bir ABD ordu yetkilisinin Associated Press Ajansına verdiği bilgiye göre, Cumhuriyet Muhafızlan ile Amerikan askerleri, Kuveyt'in kuzeyi ile batısında, Fırat nehri yakınlanndaki mevzilerde mu- harebeyi sürdürüyorlar. Yetki- li, "Muhafız birliklerinin ricat halinde savaşüklannı" belirtti. Irak birliklerine, Kuveyt sırun boyunca güneyden ve batıdan taarruza geçildiği, Cumhuriyet Muhafızlan'nın Irak toprakla- rı içinde çarpıştıklan açıklandı. Irak biriikleri için, "Basra'- ya yöneldikleri takdirde hava kuvvetlerine yakalanuiar, Dic- le'nin öte yanına geçmek ister- lerse köprüler yıkılmış dunım- da. Kuzey Bağdat'a kaçsalar ABD birliklerinin içine düşecek- ler, güneye, Kuveyt'e dönmele- ri dururaunda ise müttefik güç- ler ve Amerikan deniz piyade- leriyle karşdaşacaklar" şeklinde konusan yetkili subay, "Durum bu, onlan mat etmiş bulunuyo- ruz" dedi. Kuveyt City BA^KENTTEN AHMET TAN (Bapanft 1. Sayfada) üstünde oynatarak ekrandaki bilgileri okuyor. Ekonomi bü- rokratlanna buradan taze istih- barat veriyor. CNN tiryakiliği- nİB üstüne çıkan bu son altşkan- lığın kötü tarafı, iki günden be- ri Amerikan dolarındaki hare- ketliliği sinyal sesi çıkararak ver- mesi. Önceki günkü artış ve sinyal sesi, Türk ekonomisi için bir si- ren gibiydi. Merkez Bankası v.e Hazine Dış Ticaret yönetirai ife telefon müzakeresi, ağırlıkla özel bankalann delege avı gibi dolar avına çıkmalan, dolann "4 bine dörtnala" koşma ola- sılığı uzerine idi. Ama yine de Merkez Banka- sı'nın piyasaya dauş yapması için vakit erken bulundu. Şim- di şu "Semra Hanım'ın işini hauetmek gerekiyor"du. Bu işin de baş agrıtmadan hallolması biraz zordu. Bayan Özal'ın çizgîğl Zorluk, işin tabiatından Sem- ra Hanım'ın geçmiş demeçleri- ne kadar kal kat idi. Bayan Özal üç ay önce Hur- riyet'te "Amacım 50 kadınla Meclis'e girmek" başlığıyla ya- yımlanan demecinde. "Şu anda genel başkanlığa aday değilim. Ama bu demek değil ki, ileride olmayacağım" demişti. Şimdi ise "tstanbul il başkan- lıgı son durak" diyor ve ekliyor, "Başbakanlık ve genel başkan- lık yok." Hangi Semra Hanım'a inanmalı? Üç ay öncekine mi, bugünkü- ne mi? ANAP'lı bakanlann çoğu, bu sorunun çengeline takılmış du- rumdalar. Milletvekilleri ile de- legeler de öyle. Semra Hanıraa destek mi olsunlar köstek mi, karar veremiyorlar. Karar verip tavır aianlann te- dirginlikleri ise hallerinden oku- nuyor. Semra Hanım'a destek olmaya elleri mahkûm olanlar var. Eski Bakan Ercan Vural- han, Devlet Bakanı Güneş Ta- ner örneğin. Taner'in gönülsüzlüğüne yakın çevresi tanık. Zaten bugüne dek bu ko- nuda ağzını açıp bir tek sözcük bile söylememesi kerhen destek olduğunu gösteriyor. Köstek olanlar ise belli. Hüs- nü Doğan için "yengesi"ne dur demek, siyasal onur sorunu. Hasan Celal Güzel için de öyle. Keçeciler ile Aksu'nun ise yu- muşak dönüş yapmaya eğilimli olduklan söyleniyor. En azimli savaşçı da Cemil Çiçek görünü- yor. Özal öteden beri uyguladı- ğı böl-yönet yöntemini bu kez hem hükümel, hem ANAP gru- bu hera de ANAP'taki kanatlar uzerinde uygulayacak. Bunun küçük işaretleri gözle göriilür hale geldi. Semra Ha- nım, kayınbirader Yusuf Özal'- ın oğlunun düğününe katılmadı. Ama Kültür Bakanı Zeybek'in kızının nişanında bulunmak için, tstanbullu delegeleri bıra- kıp bugün Ankara'ya uçacak. Bu açıkça "Semra Hanım'ın hükümete el atması" diye yo- nımlanıyor. Bunda elbette Zey- bek'in İstanbul milletvekili olması ve kongredeki bir oyu- nun payı da var... Amerikan CBS televizyonu muhabiri Bob Mckeown, Ku- veyt başkentinden geçtiği haber- de, "Kentin Kuveytlilerin dene- timine geçtiğini" bildirdi. Mckeown, "Kuveyt kenti ar- tık özgür bir kent" dedi ve kent- te bir coşkulu kutlama havası- nın yaşandığını belirtti. Ellerinde bayrak taşıyan Ku- veytlilerin, zafer işaretleri yapa- rak sloganlar attıklanm kayde- den CBS muhabiri, sokak ve caddelerde Irak ordusuna ait yanmış ve imha edilmiş askeri araçlar ve tanklar bulunduğunu söyledi. Kentin içlerine doğru gittikçe terk edilmiş Irak tanklan gördü- ğünü de ifade eden Bob Mcke- own, "Bazılannın yanında as- ker üniformaları vardı. Bu da Irakhlann, üniformalannı bıra- karak kaçmış olduklannı gös- teriyor" dedi. Kuveyt Haber Ajansı KUNA da Irak birliklerinin tüm teçhi- zatlannı bırakarak kenti tümüy- le boşalttıklannı duyurda Reu- ter'in haberine göre bir Kuveyt- li yetkili, ABD deniz piyadele- rinin başkent Kuveyt'e girdikle- rini, şehrin kontroîünü ellerin- de tuttuklarını ileri sürdü. AFP'nin haberine göre ku- veyt Emiri Şeyh Cabir El Ah- med El Sabah da ülkesinde üç ay olağanüstü hal ilan ettiğini acıkladı. Amerikan CBS televizyonu, bir grup Amerikan deniz piya- desinin, Kuveyt'teki ABD büyü- kelçiliğine girdiğini ve büyükel-. çiliği yeniden açtığını haber ver- di. CBS muhabiri Bob Mcke- own, Kuveyt kentinden yaptığı yaymda, deniz piyadelerinin bü- yükelçiliği açtıktan sonra bina içinde mevzilendiklerini bildirdi. Bob Mckeown, deniz piyade- lerinden oluşan grup ile CBS ekibinin halen kentteki tek ya- bancılar olduğunu belirtti. İki deniz piyadesi CBS kame- ralanna yaptıklan açıklamada, "Amerikan büyükelçüiği elimiz- de" dediler. Kuveytli rehineler Bu arada, Irak askerlerinin, Kuveyt City'den çıkarken çok sayıda Kuveytliyi beraberlerin- de rehin olarak götürdükleri bil- dirildi. Bir Kuveyt kaynağı, "Aynlır- larken çok sayıda kişiyi beraber- lerinde götürdüler, belki de bin- lerce kişi" dedi. Müttefik askeri kaynaklar da Irak askerlerinin muhtemelen ileride rehine olarak kullanmak amacıyla çok sayıda Kuveytliyi beraberlerinde götürdükleri ha- berlerini doğruladılar. öte yandan, 3.000 kadar Irak askerinin Kuveyt direnişciterine teslim olduklan duyuruldu. Savaş sürüyor AFP'nin haberine göre Suu- di Arabistan'ın başkenti Riyad- daki müttefik askeri yetkilileri, Saddam Hüseyin'in radyo ko- nuşmasından sonra kara hare- kâtının planlandığı biçimde sür- dürüleceğini bildirdiler. ABD Merkez Komutanhğı Sözcüsü Jim Pasierb, "Wehing- ton'dan aksine bir emir gelme- diği sürece savaş planlan öngö- riildüğü şekilde sürecek. Her şey nonnal gidiyor" dedi. AP'nin haberine göre mütte- fıklerin, Irak ve Kuveyt'e yöne- lik başlattıklan kara saldınsı bü- tün hızıyla sürüyor. Reuter'in haberine göre ABD 101. Hava Indirme Biriikleri, Fırat Nehri- ne yaklaşmış bulunuyor. ABD ve Fransız biriikleri de Irak iç- lerinde 200 kilometre ilerlemiş dunımdalar. Ajanslar, bu birlik- lerin, Cumhuriyet Muhafızlan- m kuzeyden ve batıdan çevirme harekâtına girişebileceğini bil- dirdiler. Irak'ın seçkin Cumhu- riyet Muhafızlan, Kuveyt'in ku- zeybatısında mevzilenmiş bulu- nuyor. Suudi Arabistan'daki askeri yetkililerin verdiği bilgiye göre esir alınan Irak askerlerinin sa- yısı 30 bine ulaşmış bulunuyor. Yetkililer, çatışmalar sırasında 3 tngiliz askerinin öldüğünü be- lirttiler. Bu arada, Irak'ın önce- ki gece Dahran'a yaptığı füze saldınsında ölen ABD askerle- rinin sayısı 28'e yükseldi. Reu- ter, 100 ABD askerinin de sal- dında yaralandığıru duyurdu. VVashington Post'un haberi VVashington Post gazetesi, ABD'nin Güneydoğu Irak'ı ele geçirip ileride "koz" olarak kul- lanmayı tasarladığını yazdı. Gazetenin, Pentagon'dan bir yetküiye dayanarak verdiği ha- berde ABD'li yetkililerin bu stratejinin amacım "Banş gö- rüşmelerinde güçlü bir koza sa- hip olmak ve Devlet Başkam Saddam Hüseyin'in Irak'taki ik- tidannı zayıflatmak" olarak acıkladıkları belirtildi. Gazete, Güneydoğu Irak'ın uzun süreli işgal altında bulundunılmasımn düşünülmediğini de kaydetti. Beyaz Saray Sözcüsü Marlin Fitzwater, Washington Post'un bu haberiyle ilgili bir soru üze- rine "ABD'nin Irak topraklan 'uzerinde gözü olmadığmı" be- lirterek askeri harekâtm hedefı- nin BM Güvenlik Konseyi ka- rarları uyannca Irak'ın Kuveyt 1 ten çekilmesinin sağlanması ve bölgeye istikrar kazandınlması olduğunu tekrarladı. Nüfus cüzdanımı kaybettira. Hükumsüzdür. KADER GÜLER SAKA
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle