22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/14 HABERLERİN DEVAMI 15 ŞUBAT 1991 Bir Cumhurbaşkanı ve llçe Düzeyinde Kulis... (Raştarafı 1. Sayfada) kanlıktan cumhurbaşkanlığına geçtikten son- ra da bırakmış değil. Üstelik iktidar partisi içinde de taraf: Şim- di eşi Semra Özal'ın İstanbul il başkanlığı için kulis yapıyor. Hem de ilçe başkanları düzeyine dek ine- bilen bir kulis... İlk deneme başansız; çünkü muhafazakâr- lar ayaklandı İstanbul'da. Ve eşi Semra Özal'ın dünkü öğle yemeği davetine 24 ANAP ilçe başkanından sade- ce 5'i katıldı; 19 sandalye boş kaldı. Boş sandalyeleri Cumhurbaşkanı da gör- müş olmalı; çünkü eşinin adayiığını açıkla- dığı öğle yemeğine bir ara kendi de uğradı, 40 dakika kaldı. Bir cumhurbaşkanı... Seçildtği zaman milletvekilliği ile, parti üyeliği ile bağı kendiliğinden sona eren bir cumhurbaşkanı... Tarafsız ve partilerüstü olması gereken... Ama il, ilçe hatta delege düzeyinde politi- ka kulisine girebiliyor. Kimin için? Eşi için... Bir cumhurbaşkanı eşi... İktidar partisinde aktif politika yapıyor. Onu desteklemek için kulise giriyor cum- hurbaşkanı... Farkındayız, sürekli yineliyoruz. Ama vahim değil mi? Olay kendi başına vahim değil mi?.. • Biliyoruz. Kendini buna da alıştırmaya hazırlananlar var kuşkusuz. Çok değişik açılardan, soyut kurallardan dem vurarak inandıncı ofmaya da çalışacak- lardır. Olabilir. Bir fıkrayla yazımızı noktalamak isteriz: Biri gidip hoca efendiye der ki ciddi ciddi: — Hoca efendi, tuvalette otururken, sakız çiğnemenin dini açıdan bir mahzuru var mı acaba? Hoca efendi şöyle bir bakar, sesinde alay- cı bir titreşim: — Mahzuru yoktur, amma görenler başka şey yaptığını sanır! Muhafazakârlar bayrak açtıANAP'm muhafazakâr kanadının önde gelen bakanları Keçeciler, Doğan, Aksu ve Çiçek; önceki gece îstanbul'da 18 ilçe başkanı ile toplantı yaptılar. Toplantıda Semra Özal'ın yemeğine katılmama görüşü ağır bastı. CANAN GEDtK ANKARA — Semra Özal'ın ANAP İstanbul İl Başkanlığıi ru kazanması için Cumhurbaş- kanı Turgut Özal direkt olarak devTeye girdi. Muhafazakâr eği- limin önde gelen bakanları Mehmet Keçeciler, Hüsnü Do- ğan, Abdülkadir Aksu ve Cemil Çiçek'in önceki gece tstanbul- da ANAP'uı 18 ilçe başkanı ile yaptıklan toplantıda Semra özal'ın vereceği yemeğe Jcatıl- mama görüşü ağır bastı. Bunun üzerine Cumhurbaşkanı özal, Keçeciler'den "ne paiıasuıa oiiır- sa olsun Semra Özal'ın yemeği- ne ilçe başkanlannın tam kad- ro katdımının sağlanmasTru is- tedi. Keçiciler'in "Efendim, ça- ba gösterdim, ama çok büyük tepki var" demesi üzerine sinir- lenen özal'ın, "Mehmet Bey, ya- nnki toplantıya hepsi katdacak. Bu işten sen sorumlusun. Yok- sa hesabını senden soranm" de- diği öğrenildi. Edinilen bilgiye göre Semra özal'a karşı milliyetçi muhafa- zakârlar ve ilçe başkanlarının hareketi şöyle gelişti: önceki gün Devlet Bakanı Mehmet Keçeciler, Milli Savun- ma Bakanı Hüsnü Doğan, İçiş- leri Bakanı Abdülkadir Aksu ve Devlet Bakanı Cemil Çiçek, İs- tanbul'da 18 ilçe başkanı ile bir araya gelerek Semra özal'ın dün verdiği yemeğe katılıp katılma- ma konusunu değerlendirdiler. Toplantıda muhafazakâr eğilim- deki tl Başkanı Eymen Topbaş'- ın yakın arkadaşı ANAP Teşki- lat Başkanı Ortaan Demlrtaş ile eski Maliye Bakanı Ekrem Pak- demirli de hazır bulundu. Bakanlar yaklaşık 3 saat sü- ren toplantı sırasında fazla yo- nımda bulunmaktan kaçındılar. Görüşlerini açıklayan ilçe baş- kanlarının büyük bir bölümü, Semra özal'ın yemeğine hiç gi- dilmemesi görüşünü ortaya at- tılar. Bazı ilçe başkanları da "Gidetim ve Semra Hanım'ı aday olmaması gerektigini söy- leyeUm. Çekilmesini isteyeUm. Aday olursa seçJIemeyecegini anlatalım" önerisini getirdiler. ANAP Teşkilat Başkanı Or- han Demirtaş da parti içi de- mokrasinin işletilmesi gerektigi- ni vurgulayarak partinin yöne- tim kademelerine kimin gelece- ğine teşkilatlann karar vermesi gerektigini, aksi halde partinin bölünme ve parçalanma ile kar- şılaşacağını söyledi. Bakanlann, ilçe başkanları ile yaptıklan toplantıya Yılmaz yanlısı olarak bilinen Kadıköy ilçe Başkanı Mııstafa Çebi ve Sanyer llçe Başkanı Erdal Ak- soy ile Üsküdar, Beykoz ve Be- şiktaş ilçe başkanlarının katıl- madıklan öğrenildi. Devlet Bakam Mehmet Keçe- ciler, toplantıda havayı yumu- şatma çabasına girdi. Keçeciler'- in Semra özal'a sert tepki gös- teren ilçe başkaniarına "Bence yemeğe katilın. Dunımu anla- ün. Kaülmamanız çok yanlış Kurulu toplantısı için Ankara- ya dönerlerken il yönetim kuru- lunun bazı üyeleri ile ilçe baş- kanlan akşam vilayet evinde ye- niden bir araya geldiler. Bu top- lantıda, Semra özal'ın vereceği yemeğe katılmama kararı alın- dı. Bu gelişmelerin kendisine ile- tilmesi üzerine Cumhurbaşkanı Turgut özal'ın çok sinirlendiği öğrenildi. Cumhurbaşkanı özal, gece saat 02.00'de Devlet Baka- nı Mehmet Keçeciler'i arayarak bilgi aldı. özal'ın Keçeciler'den "ne pahasına olursa olsun Sem- ra özal'ın yemeğine ilçe başkan- lanmn tam kadro katdımını saglamasım" istediği ifade edil- di. özal'ın, Keçeciler'in "Efen- dim, çaba gösterdim, ama çok büyük tepki var" demesi üzeri- ne daha da sinirlenerek "Meh- met Bey, yannki toplanüya hepsi katılacak. Semra Hanım'ın ye- meğinde bütün ilçe başkanları ve il yönetim kurulu üyeleri ha- zır bulunsun. Bu işten sen so- rumlusun. Yoksa hesabını sen- den soranm" dediği öğrenildi. Istanbul'daki bu gelişmeler üzerine Semra Özal'a destek ve- ren ANAP Genel Başkan aday- larından Mesut Yılmaz'ın daanlaşılır" dediği öğrenildi. Keçeciler'in bu tavnna rağ- kendisine yakın olarak bilinen men ilçe başkaniannın direniş- Kadıköy llçe Başkanı Mustafa lerinde kararlı oldukları görül- Çebi ile Sanyer llçe Başkanı Er- dü. llçe başkanları şu görüşleri dal Aksoy'u sık sık telefonla dile getirdiler: arayarak "Semnı Hanım'ın ye- • Biz Semra özal'ın yemeği- megine mutlaka katilın. Diğer ne gidersek il başkanhğuıa aday- ilçe başkanlannı da katüma ko- lığım kabul etmiş sayıhnz. On- nusunda ikna edin" dediği bil- dan sonra hiçbir şeyi engeUeme- dirildi. miz mümkün olmaz. Mesut Yılmaz daha sonra • Semra özal daha adaylığı- TBMM'de kendisini destekle- nı açıklamadan herkes bizimle yen mületvekilleri üe bir toplantı yaptı. Yılmaz, bu toplantıda Semra Özal'ın yemeğine ilişkin aküğı bilgileri arkadaşlanna ak- tardı. Yılmaz yanhsı mületvekil- leri de muhafazakâr mületvekil- leri ve bakanlann Semra özal'a "bayrak açüğı" değerlendirme- sinde bulundular. Mesut Yıl- maz'ın Semra özal'a ilişkin ko- nularda kamuoyuna herhangi bir değerlendirme yapmaması kararı da alındı. Istanbul'daki direnişin sürme- si üzerine ANAP genel başkan adaylanndan Hasan Celal Gü- zel de dün Istanbul'a gitti. Gü- zel, İstanbul'da ilçe başkan ve alay ediyor. Değil genel başkan, U başkanı bile olsa ANAP ba- rajı geçemez. • Parti bölünûr. Hiçbir arka- daşımız bu partinin papatyalar tarafından yönetilmesine razı gelemez. • Parti içi demokrasiyi işlet- memiz mümkün olmaz. Mehmet Keçeriler'in havayı yumuşatma çabasıru sürdürmesi üzerine bir ilçe başkanı, "Safa Bey bir Kadıköy delege sccimi için kellesini ortaya koydu. Şim- di sıra sizde, siz de kellenizi or- taya koyun. Bizden bu kadar" diyerek toplantıyı noktaladı. Toplantıda karar aiınmadı. Bakanlar, geceki Bakanlar yöneticüeri üe bazı delegelerle ternas ederek bilgi aldı. ANAPkanşü (Boftarafı l. •Sayfada) ni, ancak kadın haklanm geniş- letmek amaayla mületveküi ola- büeceğini söyledi. Turgut özal'- ın kısa bir süre kaüldığı yemek- te Uçe başkanlanna hitaben yap- tığı konuşmada da eşinin ü baş- kanlığı işini kıvıracağına inandı- ğım ve bunu istediğini bildiği için de sonuna kadar destekle- yeceğini vurguladı. Yemeğe ka- tılanlar, Turgut özal'ın katüımı düşük gördüğü için sinirlendiği ve bunun üzerine de "Getirin delege listeierini, hepsini telefon- la arayacağım" dediği öğrenüdi. Semra ÖzaTın da kendisine kar- şı direnişi kırmak amacıyla üçe başkanlanndan gelen teklif üze- rine, ANAP üçe örgütlerini do- laşacağı belirtildi. Semra Özal, ANAP Uçe baş- kanlanna yemek vereceği The Marmara Oteli'ne saat 12.00'de Cumhurbaşkanlığı Halkla tliş- kiler Danışmanı Fevzi tşbaşaran ve terzisi Müberra üe birlikte geldi. Çevresinde çok sayıda ko- ruma polisi bulunan Semra özal'ın neşesiz olduğu gözlendi. Semra Özal otelin 18. katında kendisi için hazulanan odaya çı- karak yemek öncesinde partili- lerle görüşmeye başladı. ANAP Fatih ilçesi eski başkanı ve ANAP İstanbul İl Başkan Yar- dımcısı Zeki Aytaç, Semra özal Ue görüşmeden önce gazetecile- re, "ANAP tstanbul II Başkan- vekili Hasan YeşUkaya ile birlik- te Eymen Topbaş'ı temsilen gel- dik. Hadise çok yenidir. Partili arkadaslar görüşlerini bu top- lanüda belirtecekler" demekle yetindi. Bayan özal'ı destekleyen ilçe başkanlanndan Yümazcı olarak büinen Kadıköy llçe Başkanı Mustafa Çebi, muhafazakâr ba- kanlar Mehmet Keçeciler, Hüs- nü Dogan, Cemil Çiçek ve Ab- dülkadir Aksu'nun önceki gün Istanbul'a gelerek 18 üçe başka- nıyla toplantı yapmasını eleşti- rerek bu bakanlan 'ayruncriıkla' suçladı. Çebi, Semra özal'ın "ANAP'ın anaa" olduğunu, ye- meğe katılmayan ilçe başkanla- nnm büyük bir nezaketsizlik ör- neği verdiklerini belirterek "Semra Hanım, gerici kanadı partiden temizleme amacında. Buna da kararlı" şeklinde konuştu. Semra özaTın toplantısuıa İs- tanbul tl Başkanvekili Hasan Yesilkaya ile Zeki Aytaç, ü yö- netim kurulu üyesi Atilla Ak- man, Yılmaz yanhsı olarak bili- nen Sarıyer tlçe Başkanı Erdal Aksoy ile Kadıköy tlçe Başkanı Mustafa Çebi ile Eymen Top- baş'a karşı oldukları büinen Üs- küdar llçe Başkanı Necdet Ta- nk Pişkin ile Beykoz tlçe Baş- kanı Osman Ceylan katıldılar. Edinilen bilgiye göre gazetecile- rin aiınmadığı yemekte olaylar şöyle gelişti: Toplantıya katılan 5 ilçe baş- kanı, 2 il başkanvekili ve bir yö- netira kurulu üyesi, önce Sem- ra Özal ile 18. kattaki odasında bir öngörüşmede bulundular. Yaklaşık 10 dakika süren bu ko- nuşmadan sonra çatı kattaki Pa- norama Restaurant'a geçüdi. Ye- mekte 43 kişi için hazırlık yapıl- ması nedeniyle birçok koltuk boş kalırken Semra özal üzgün bir ifadeyle önündeki mikrofon- dan partililere hitap etti. Konuş- masında önce ANAP'ın tabanı- nın 4 görüşten kaynaklandığını belirten Semra özal, bunlan tek tek saydıktan sonra kendisinin il başkanı olması durumunda ya- pacaklanna değindi. ANAP'ın 1983'teki cizgisinden ayrıldığını ve "83 ruhunun yeniden kazan- dınlmasımn zomnlu olduğunu" savunan Semra Özal, 19 ilçe baş- kanının protestosuna karşı dü- şüncelerini de şöyle dile getirdi: "tnadına adayun. Eger hepsi gelseydi belki de ben, adayhğı- mı bugün açıklamazdım veya adaylıktan vazgeçerdim. Ama göriirler günlerini. Hata yapan, ceremesini de çeker. tstanbul İl Başkanı olacagım. Hadi baka- lım." Semra özal'ın sözlerinden sonra, İl Başkanvekili Hasan Ye- şilkaya, çekingen bir ifadeyle, "Efendim adaylığınız yanlış olur. Hem bu işler hiddetle gö- türiilecek işler degil" dedi. Bu- nun üzerine Bayan Özal azarla- yınca Yesilkaya yemeği terk et- ti. Bu arada Uçe başkanlanndan biri ısrarla pazar günkü yemek- li toplantıda adayiığını açıklaya- cağını belirten Semra Özal'a, "Siz bu açıklamayı bugün yap- mazsanız iki. üç günlük bir boş- luk olacak. Bundan evvelki ye- mekte sorular tevcih edildi. Or- negin, sayın banımefendi aday olduğunu açıklamadan kendi kendinize geh'n güvey olmayın denildi. Şimdi biz dışanya çık- tığımızda gazeteciler gırtlağımı- za sanlacaklar. Bunun için Sa- yın Semra Özal adaydır diyebil- memiz için bize okey vermeniz gerekir" dedi. Bunun üzerine de Semra özal, ilçe başkanlanna hitaben, "Evet Semra Hanım karartı ve adaydır diyebilirsiniz" şeklinde konuştu. Yemekte ts- tanbul tl Başkanvekili Hasan Yesilkaya da Eymen Topbaş'ın Semra özal'a kendisini destek- lediğini, adaylıktan çekildiğini belirten bir faks mesajı gönder- diğini vurguladı. Yesilkaya me- sajın pazar günü Hilton Oteli- nde verilecek yemekte delegele- re okunacağını söyledi. Bu arada kısa aralıklarla ön- ce Devlet Bakanı tbrahim Özde- rair, daha sonra da Cumhurbaş- kanı Turgut özal, otele gelerek yemeğe katıldılar. Yemeği Pla- za'da yediğini belirten Cumhur- başkanı Özal, ilçe başkanlanmn teker teker ellerini sıktıktan son- ra, Körfez savaşıyla Ugüi kısa bir değerlendirme yaparak katılı- mın az olduğuna sinirlendiğini ifade etti. Turgut Özal, yemeğe katılmayan ilçe başkanlannı kastederek "Artık bütün köprii- leri attık. Herkes medeni bir şe- Semra Özal basına adayhğını oylattı Semra özal, basın kuru- luşlan temsüctlerinden "U başkanlıgına adayiığını koy- ması konusunda" ne düşün- düklerini sordu. Basın kuru- luşlan temsücüeri, çeşitli ge- rekçelerini de açıklayarak şöyle oy kuüandılar: Zafer Mutlu (hayır), Mehmet Barlas (hayır), Gtt- neri Civaoflu (çekimser^, Keıun Akın (evet), Ömer Öztürkmen (evet), Dogan Heper (evet), Altan Öymen (çekimser), Ertan Karasu (hayır), Özcan Ertuna (evet), Ertugrnl Özkök (hayır), Ay- dın Oztiirk (evet), Saruhan Ayber (evet), Necati Zincir- kıran (evet), Ahmet Tan (evet), Kemal Özuğur (evet), Fehmi Koru (hayır), Pınar Türenç (evet), Muammer Yaşar Bostancı (evet), Alte- mur Kılıç (evet), Taha Akyol (çekimser), Ertugnıl Akbay (evet), tlnur Çevik (evet), Taylan Erten (evet), Behiç Eksi (evet), Hulki Cevizog- hı (evet), Şefik Kahraman- kaptan (evet), Orban Uğu- roglu (evet), Ercan Arıklı (evet), L«yla Umar (evet) İSTANBUL'DAN AHMET TAN (Baştarafi A Sayfada) "Potitikaya ginnemi onayuyor musunuz?" Otuz dolayındaki gazeteçiden yaimzca, beşi *iwyr" dedi Üç Idşi çekimserkaldı. Geriyekafaımann hepsi "evet" dediler. Biz de "evet" diyenler arasın- daydık. Elbette berkesin nedeni farkh f«M. Semra Htnım söze ve yemeğe şöyle başladı: "Sizin görtişünnzü alacagım, oylayacagım, ona göre karanmı açıklayacagım." Dognısu çok heyecanlandtk. Hayır, dünya ve Törkiye tarihinin en flginç siyasal ofaryına (Bir Cum- hurbaşkanı eşi il başkam oluyor- dn) birind derecede tanık olmak- tan degfl,gazete yönetimi veokur- lar adına hammefeadive "siyaset vizea" vermekten dotayı: Semra Hanım üstetfyordu. "Ne dryorsanuz, gireyim mi, ginneye- yimmi?" Bayan ÖzaTın gürendigi dağb- ra kar yagnuşü. Mehmet Barlas "hayır" dedi. Onu, Ertuğrul Öz- kök, ZaferMutlu, Fehmi Koru ve Ertan Karasu izleidi. Güneri CrvaofJu, "Ben gazete- dyim, hayır da evet de demem" dedi. Sıra Cumhuriyet'e geldi. Semra Haaun, "bayır" bekli- yordu. Demedik. "Siz demokrat bir kişisiniz. Temsile ve yetkili kunıllann erde- mine hiç kuşkusuz çok önem veri- yorsanuz. Burada bir ynrttaş ola- rak degil, gazetemi temsflen bu- tandnguma göre, Cumhuriyet'in yetkili kundlanna danışmadan kafadan, evet veya hayır dememi siz de uygun göraıezsiniz." Bunun nzerine, "Kişi olarak gö- riisunüz?" diye östdedi. Yamtla- dılc "Kişi olarak ve muhalif bir ga- zeted olarak konıışmanın iki sa- ate yakın dinledikten sonra, lur- gut Özal mı, Semra Özal mı, diye bir terdh yapmak zorunda kal- sam, sizi terdh ederim" dedik. Nedenlerini şöyle acddadık: — Konuşmanızm başmdan be- ri dikkatle dinJeyip not tuttuk. Bir tane bile tngilizce sözcük kullan- m«rfıniT Bütün cümkleriniz doğ- ru, düzenh' veeksiksizdi. Hiçbir te- laffuz yanhsı yapmadımz. Hiçbir sonıya kaçamak yanıt ver- mediniz. Her soyiedigmizi dotom- baçlıyola sapmadan ifadeettiniz. Bu yüzden ben TurgutÖzal'ı degfl, sizi yeglerim. Kaldı ki, muhalif bir gazeted- nin ise, dünyamn hiçbir yerinde rastianmayan bu Uginç girişimi desteklemesi meslek sevdasuun gerefidir. Çünkü, bıyıklı bir ANAP detegeaninflbaskanhgma adayohnasuun hiçbir haberdege- ri yoktur. Haber, Cumhurbaşka- nı eşinin "Benim gözüm yukan- brda degfl, 0 başkânhgmda" diye- rek, "Ben bu partinin anasıyım" diyerek, potttikaya atdmasıdır. lç siyaset, dohıyıayla gazetedlik bu sayede çok renklenecektir. Semra Hanun'a "evet"in bir başka nedeni daha var. Cumhur- baskanı'nın Semra Hanım yüzün- den yıpranacagı söyteniyor. Bir de bu olasıhgı denemekte yarar var- dı... Semra Hanım hem Uginç hem cesur bir açılış yaptı. Çok sivri sonılara bileyuvartak yamtlar vermeye kalkmadı. Şöyle ki: — Medis'e girecek mismiz? —Mfllervekili olabilirim. Onu partim için değil, kendim için isti- yorum. Bu ay nca kaduun siyase- te gjrmesini teşvik için de yerinde olacakür. — Başanh ohırsamz, niçin bas- bakan veya Meclis başkanı olma- yasınız? — Aile saadetim bakımmdan bunu istemem. Çünkü Turgut Bey'ebu konuda ileriye gttmeyece- fim diye söz verdim. — Peki ya koşullar degişir, ıs- rarlar olursa? — Hayır. Karanmı hiçbir şey degiştirmez. Bunu teminat olarak yazın. — Madem partinin ciddi so- runlan var diyorsunuz, niçin İs- tanbul 9 başkanhg] Ue yeuniyorsu- nuz? Daha yüksek bir göreve talip olsanız? Akbulut bu sorunlan çözmede yetersiz mi kaldı? —Hayır bunu söylemek müm- kün degfl. Onun görevi ağır. Baş- bakanhk çok ağır bir iş. —Adayugmıza Akbulut ne de- di? —Çok memnun olacağını söy- ledi. — Kime? —Araa üe kendismegörüşünü sordunnuştum. Kendisi ile yalan- da göriişecegim. Görüşlerini ala- —Başbakan da sizi destekleye- cekmi? — Durun bakalım, daha secil- medik. —Pekiseçflmezseniz? Vakıftan da istifa ettiginize göre ne olacak? — O zaman görevimin başına dönerim. — ANAP dört egih'mle kurul- du. Şimdi birinden vazgeçiyorsu- nuz galiba? — Hayır, ben birieştirmek için bu göreve talibim. Destek olma- yan zaten kendiliğinden gider. Tasfıye kesin yok. — Mesut Bey ile işbiriigi yapa- cakmısınız? — Aynm yok. Ben partinin anasıyım. Herkes eşit benim göz- ümde. Hepimiz AN AP'lıyız. MU- liyetçi, muhafazakânz. — Biraztepedeninmegehnedi- nizmi? — Hayır. Aksine, partiyi kuran benim. Delege sedmlerine katıl- dun, kazandım. Şimdi de il baş- kanlığı seçimine kablacağım. Ka- zanırsam görev yapacagım. — Hem eşsiniz, hem de il baş- kam. tstanbul'a Cumhurbaşkanı üe AN AP Genel Başkam ayn ay- n gelseler, hangisini karşılamaya gideceksiniz? — Hiçbirini. — Genel seçimler ne zaman? —1992 elbette. — Ara seçime katılacak mısı- nu? Fatih ilçesi boş? — Durun bakalım, bir il kong- resi yapılsm. — Turgut Bey sizi destekliyor mu? —Onunfikrinialmadan hiçbir şey yapmam. Ona daha öteye git- meme sözü verdim. Yalnız iki oğ- lum da karanma karşı çıktıiar. Saglığımdan endişe ediyorlar. Ama benim kararhligunı bildikle- ri için daha sonra onlarda destek- liyorlar. Kızım Zeynep zaten be- nim için çauşmaya başladı bile... — Hüsnü Doğan sizejcarşıçıkı- yor deniyor. —VBflahi bUemem. Ailede her- kes ayn fikirierde olabilir. Ben Beşiktaşuyım, eşim Fener- bahceli, çocuklanm da başka ta- kımın taraflarlan. —T\"dc ANAP adına konuşa- cakmısınız? — Net olarak şimdi bUemem. Eğer gerekli olursa veya durum d- veriyorsa olabilir. Sorular uzayıp gitti. Semra Hanıra, 38 yıldan beri yaşamım paylaşnğı Turgut Özal1 dan üslup bakımmdan hiç etküen- miş görünmüyordu. Zehn* zembe- rek sonılara bile gülerek, kızma- dan ve yumuşaklıkla yanıt veri- yordu. Basın ile buluşmayı "sevgilUer günö"ne denk düşürdügünü söy- ledi. Çünkü, basim Ülke hn^ımınrian sevgüi olarak görmek gerekügi inancındaydı. Basnun ise ona pek sevgili gibi davrandıgı söjlenemezdi. Sonıya bakınız: "Bayan Peron'a öncderide ben- zetfliyordunuz?" Yanıt: "Yakışonnalar her zaman ohır. Yoköylebirşey." Benzetmeye bakınız. "Turgut Özal'a yakın oimak si- yasette başanyı garantiliyor. Bu daha önce kanıüandı. Şimdi Türkiye'de çokeşUlik yürürlükte olsa, Cumhurbaşkanımız, üç bü- yük üde de aday çıkarbp kazandı- nrdı." Semra Hanım'daen küçük ahn- ganlık yok: "Olabilir." \e eski Mr başyazardan içten bir duygu ifadesi: "Siz haftanın dört gününü An- kara'dan ayn gedreceğinizi söylü- yorsunuz. Sizin eşiniz olsaydun, sizi bir gün bile gözümden uzak tutmazdım." Semra Özal'ın poiitikaya gir- mesine "evet" demek gerek. Çünkü hanımefendinin politi- ka sahnesine çıkması ülkeye hare- ket, haberlere bereket getirecek. Onun için Bayan Özal'a "evet".. Idlde gelip neden karşı oldukla- nnı, ne düşündüklerini anlata- bilirdi. Ama artık Semra aday. Bu işi de rahatlıkla kıvıracağına inancun tam. İstanbul il baskan- lığının sahipsiz kalmasını parti- nin gelecegi açısından istemiyor. Ben de kendisini sonuna kadar destekleyeceğim. Her şeyi tekrar gözden geçireceğiz. Delege liste- lerini getirin onlarla koauşacağım" dedi. Turgut özal yaklaşık yarım saat sonra ye- mekten aynldı. Daha sonra Semra özal yemeğe katılan 5 il- çe başkanına adaylığı ve İstan- bul İl Başkanlığı hakkında ge- nel görüşlerini belirtmeleri için konuşma süresi tanıdı. Burada ilçe başkanlanmn tümünün, ye- meğe gelmeyen ilçe başkanlan- nı kınadıklan görüldü. Bir ilçe başkanı Semra özal'a önceki ge- ce yapılan yemekte 4 bakanın baskısına rağmen 7 Uçe başka- nının daha katüma kararı aldı- ğını, ancak ne olduysa gece geç saatlerde gerçekleştiğini ileri sür- dü. Aynı ilçe başkanı konuşma- sında, "Bu arkadaşlanmız gece- leyin büyük baskıyla karşılaş- mışlar. Belki de önemli tehdit- lerde bulunuldu. Anladığımız kadanyla bu arkadaşlanmıza görevden alınacakları dahi söylenmiş" diye konuştu. Toplantı sürerken katılmayan üçe başkanlanndan 7'sinin de Semra Özal'a telefon açıp görüş- me talebinde bulunduklan öğ- renildi. Toplantıda son konuş- mayı yapan Semra özal, bu par- tiyi kendi evladından farksız gördüğünü, her türlü fedakârhğı göze aldığını belirterek şöyle ko- nuştu: "Bu partiyi Turgut Bey'le bir- likte tımaklanmızU kazıyıp bu duruma getirdik. Başıboş bırak- mayı hiçbir sekilde diisunemem. Gerekirke ayda bir Ankara'ya giderim. tlçe başkanlanOede gi- dip tek tek görüşeceğim. Ben daha önceden Anadolu'yu dahi partim için kanş kanş gezdim. Yine gezerim. tlçe başkanlanna yaptığım ziyaretlere vakit geçir- meden başlayacağım. Bu arada vakıftaki (TKGV) görevimden de aynlmayı düşünüyonım. Bü- tün amacım partinin çağa uygun bir gelecegi yakalaması." Geri döntiş yok Yaklaşık 2.S saat süren ye- mekli toplantı sonrasında, Üs- küdar llçe Başkanı Necdet Ta- rık Pişkin gazetecilere "Semra Hanım bizlere aday olduğunu söyledi. Semra Hanım artık dö- nüşü olmayan bir yola girmiştir" dedi. Basın mensuplarına bir açıklama yapan Devlet Bakanı Özdemir de Semra Özal'ın aday- lığından geri dönüşünün kesin- likle söz konusu olmadığını söy- ledi. Özdemir toplantıya katıl- mayan üçe başkanlanna adlarını vermeden bazı bakanlann "baskı" yaptığını öne sürdü. Öz- demir, Semra Özal'ın bugünden itibaren ANAP üçe örgütlerini dolaşarak görüşme'.er yapacağı- nı ve bu ziyaretlere bugün saat 18.00'de Bakırköy ilçesinden başlayacağım belirtti. 'Milleıvekili olabilirim' Semra Özal akşam da The Marmara Oteli'nde gazete tem- silcilerine bir yemek verdi. İl başkanlığından öteye gitmemek için eşine söz verdiğini söyleyen Semra özal, ancak kadın hak- lanm genişletmek amacıyla mil- letvekilliğine de aday olabilece- ğini söyledi. Semra Özal, "Par- ti genel başkanlığı ve başbakan- lıgı kesinlikle düsünmüyorum" diye konuştu. Yemekte adaylığı için basın- dan da "destek" isteyen özal, "Ben kadın olarak gelebildiğim en üst yerdeyim. Düsünebilece- ğim bir makam yok. Bana ve Turgut Bey'e poiitikaya ablmam için çok baskı yaptılar. 'Semra Hanım partinin annesidir, İstan- bul İl Başkanhğı'nı kabul eder- se partideki bölünmeyi önler' dediler" dedi. özal, Eymen Topbaş'ın ra- hatsızlığı nedeniyle yeniden il başkanlığına dönmesinin müm- kün olmadığını, onun yerine 9 adayın çıkmasının bölünme an- lamına geldiğini belirterek "Bu bölünmeyi görünce kendi evla- dımın elimden gittiğini hisset- tim. Bu iş, benim için hakikaten fedakarlık. Sadece İstanbul il teşkilatını düzene koymak ve Türkiye'ye ömek otanak isledim" şeklinde konuştu. Adaylık konusunu eşi ile gö- rüştükten sonra aüe mecUsine de açtığını ve iki oğlunun sağlık ne- denleriyle bunu onaylamadıkla- nnı anlatan Semra Özal, karar- lı olduğunu görünce Ahmet Özal'ın "evet" dediğjni kaydetti. Akbulut yakın takipte Başbakan Akbulut, Semra Özal'ın İstanbul'da yapacağı ye- mekli toplantıyla ilgili gelişme- leri yakından izledi. Akbulut'a yemekle ilgili haberler hem Ko- nut kaynaklanndan hem İstan- bul ANAP teşkilatından ulaştı- rıldı. Akbulut, öğle saatlerinde ANAP Genel Merkezi'nde he- yetleri kabul ettikten sonra ya- nına Teşkilat Başkanı Orhan Demirtaş'ı da alarak Başbakan- lık Konutu'na geçti ve Istanbul- dan gelen haberleri Demirtaş- la beraber değerlendirdi. Bu sırada ANAP Genel Mer- kezi'nde genel başkan yardımcı- lanndan sadece Metin Gürdere ile Halil Özsoy'un bulundukla- rı görüldü. ftOZI ,EM UĞURMUMCU (Baştarafı I. Sayfada) nın beklenen sonuçlarından biridir. Çokuluslu güçler, Irak'ın Kuveyt'ten cekilmesi için Bağ- dat'taki stratejik hedefleri bombalıyorlar. Amaç, Saddarr^ ın savaş güçlerini yok etmektir. Bir ay içinde bir kente üç- yüz bin ton bomba atılırsa, bu bombaların sivillere de isa- bet etmesi kaçınılmazdır. Bundan sonra çok daha büyük olaylarla, daha büyük kh rımlarla karşıiaşılabilir. Bir yanda kimyasal başlık taşıyan Irak füzeleri, öte yan- da yüz binlerce ton bomba atan "Müttafik Kuwetler"e bağlı bombardıman uçakları... Haklısı olmayan; iki tarafın da insanlık dışı yöntemlere başvurduğu bir acımasız savaştır bul Bir yanda "Halepçe katliamı" ile kendi yurttaşları Kürtle- ri kimyasal silahlarla öldürmekten çekinmeyen Saddam... Saddam'a kimyasal silah satan Batılı şirketler... Irak'ı Scud füzeleri ve savaş uçakları ile donatan Sovyetler Birliği, Çin Halk Cumhuriyeti ve Fransa... Irak'ın İran'a saldırısını des- tekleyen, sonra da el altından İran'a silah sâtan ABD... Kıbns Rum yönetimine silah yardımı için keselerini açan Kuveyt şeyhleri... İngiliz kraliyet ordusunun savaş giderlerini kişi- sel hesaplarından odeyen Sabah ailesi... Tel Aviv'deki ev- lerinde uyuyan masum insanların üstlerine geceyanları fü- zeler gonderen Irak Devrim Komuta Konseyi. Ve Bağdat'taki masum sivillerin, korumasız kadınlann, çocukların, bebelerin ve dedelerin üstlerine ölüm kusan "Müttefik Kuwetler"e bağlı, her türlü elektronik aygrtla do- nanmış stratejik bombardıman uçakları... Masum insanlar öldürülürken susulmazl Susan da bu insanlık suçuna katılmış olur. Bu masum insanlar, Yahudi de olur Arap da Hıristiyan da... Ölümlerde ne ırk ayrımı yapılır ne din... ölen insandır. ölenler çocuklardır; Yahudisi ile Arabı, Hıristiyanı ve Müs- lümanı ile çocuklar... ölenler kadınlardır; Yahudisi ile Arabı, Hıristiyanı ile ka- dınlar. ölenler yaşlılardır; Yahudisi üe Arabı ile Hıristiyanı ile yaşlılar. Kimi Muhammed'e inanır, kimi İsa'ya kimi de Musa'ya... Hiçbirinin savaşla ilgisi yoktur. Bu çocuktann, bu kadınlann ve bu yaslılann ne Irak'a kim- yasal silah satan Alman şirketlerinde pay senetleri olmuş- tur ne kanlı silah pazarında Saddam rejimine milyarlarca dolaıiık silah gonderen devletlerde bir ayrıcalıklı koltuklan. Ve ne de Irak'ta iş yapan inşaat şirketlerinin patronlan ile selamları, sabahları! Kendi hallerinde, işierinde, güçlerinde yoksul insanlar- dır bunlar... Bir geceyarısı saklandıklan sığınakta M. Akif'in ünlü di- zesiyle "medeniyet dediğin tek dişi kalmış canavar" tarafın- dan kan kusan bombalarta öldürüldüler. Yaşamlarına doymadan öldürüldüler... ölen ve öldürülen yalnızca onlar mı? Hayır; hayır, insan vicdanı, insan onuru, kişiliği, her şeyi... Bakın; Irak'ın Kuveyt'i işgal ettiği günden beri gazeteler- deki köşelerinde Beyaz Saray siyasetini savunmak için bil- giçlik yapan, "Pöntagonizmi" şirin göstermek için birbirle- riyle şaklabanlık yanşına girişenlere... Bir teki bu insanlık suçuna karşı çıkıyor mu? Saddam'ı, incirtik Üssü'nü ve Kuveyt'i hiziplerin çıkmaz sokaklarında kendi dar siyaset dünyalarına sığdıranlardan bir teki, şu körolası parti içi hesaplannı aşıp, TBMM kürsü- sünden bu kınmı gjr sesle kınayabiliyor mu? İnsanlann en son başvuracakları sığınaklar, kendi vicdan- larıdır. .öyleyse soruyoruz: Neden susuyorsunuz? Neden? Neden? Neden? Sığınak bunalımı (Baştarafi 1. Sayfada) cekör" şeklinde konuştu. Irak, ABD uçakları tarafın- dan önceki gün bombalanan sı- ğınaktan şimdiye kadar 288 ce- sedin çıkartüdığını bildirdi. Hü- kümet Morg Müdürü Dr. Faik Bekir, 91'i çocuk olmak üzere 194 cesedin cinsiyetinin belirlen- diğini kaydetti. Bekir, cinsiyeti belirlenenlerin 48'inin kadın, 55'inin de erkek olduğunu açık- ladı. Çeşitli ülkelerde sığınak sal- dırısına gösterilen tepkiler ise şöyle: • SSCB lideri Mihafl Gorba- çov, Irak'ın Kuveyt'ten çekü- mesi talebinden vazgeçilemeye- ceğini, ancak savaşm kontrol- den çıkmasından kaygı duydu- ğunu söyledi. • İspanya hükümetinin, Irak'ın başkenti Bağdat ve diğer kentlere yönelik hava akınlan- nın durdurulmasmdan ve saldı- nlann Kuveyt'teki operasyon merkezlerine yöneltümesinden yana olduğu bildirildi. • tran Dışişleri Bakanı Ali Ekber Velayeti, yuzlerce sivilin ölmesine yol açan sığınak saldı- nsım kmadı ve ülkesinin çatış- malar sırasında yaralanan sivil- leri kabul etmeye ya da bu kişi- lere yardım etmeye hazır oldu- ğunu söyledi. • Londra'dan Edip Emil Öy- men'in haberine göre sığınakta özellikle kadın ve çocuklann ol- duğuna ilişkin haberler, İngiliz basm-yayınını 24 saatten uzun bir süre meşgul etti. Ciddi basın dahil, gazeteler, " Saddam'ın, sivUleri sıfınağa kasıtlı olarak doldurduğn; hep- sinin, Saddam'ın vazgeçemedi- ği savaş hırsının kurbanlan" görüşünü işliyor. Ingütere Dışiş- leri Bakanı Douglas Hurd de si- villerin ölümünden Saddam'm sorumlu olduğunu söyledi. • Suriye Dışişleri Bakanı Fa- ruk Şara, "Bizler Irak ve Ku- veyt'teki masumlann ölümün- den büyük üzuntü duyuyoruz ve aynı üzüntüyü Saddam'ın da duymasını ve Kuveyt'ten çeki- lemsini istiyoruz" dedi. • Mısır Devlet Başkanı Hüs- nü Mübarek, sivülerin ölümün- den Saddam Hüseyin'i sorum- lu tutarak askeri merkezlerin si- vü yerleşim birimlerinin arasına yerleştirildiğini söyledi. • Cezayir'de bir dakika say- gı duruşu yapıldı. Cezayir hükü- meti, halkı, sığınak saldınsuıda ölenler için dua etmeye çağırdı. • Pakistan Ulusal Meclisi, sı- ğınağa yapılan hava saldınsını kmarken Tunus hükümeti de saldında ölen siviiler için bir günlük yas ilan etti ve ülkedeki bayraklar yanya indi. • Yemen'in BM Konsolosu Abdal Saleh Al-Asthal olayı "yuzlerce sivilin soğukkanlı bir cinayete kurban gitmesi" olarak niteledi. Bu arada Yemen'de 3 günlük yas ilan edildi. • Çin Dışişleri Bakanlığı da Bağdat'ta sivillerin ölümünün savaşın bir an önce sona erdiril- mesinin ne kadar gerekli oldu- ğunu gösterdiğini vurguladı. • tsrail işgalindeki Batı Şeri- a'da yaşayan Filistinliler genel greve gittUer. • VV'ashington'da da gösteri- cüer Savunma Bakanlığı binası- nın önüne mezarlık kazmaya çalıştılar. Protestocular ayrıca Savunma Bakarüığının kapısı- nın önüne kan ve petrol kanşı- mı olduğunu söyledikleri bir sı- vıyı döktüler. BM'de göriişme BM Güvenlik Konseyi de 15 yıldan sonra basına kapalı ola- rak dün başladığı toplantıda, Körfez savaşım ele alıyor. Bağdafa (Baştarafı 1. Sayfada) vetonun nedenlerinden birisinin, hiçbir istihbarat örgü- tünün, haber elde etme taktik- leri konusunda dışan bilgi ver- mek istememesi olduğu bildiri- liyor. Çünkü bant açıklandığın- da tüm dünya istihbarat örgüt- leri ABD'nin yetenekleri hak- kında aynntılı bilgi edüımiş oluyor. İkincisi de eğer Irak'ın haber- leşme şifreleri çözülmüşse ABD bu avantajını yitirmek istemiyor. Savunma Bakanı Dick Cheney, ABD'nin uydu aracıhğı ile yap- tığı gözleme ve dinlemenin ne kadar geliştiğini ortaya koymak için şöyle bir örnek verdi: "Irak, kuzeydeki arkeolojik kahntılar içinde bulunan pira- mitin sağ yamna iki adet Mig-21 uçağı sakladı. Piramite zarar vermemek için bunlan vunnu- yoruz. Sivil yerieri vurmamamız da Saddam'ı cesaretlendiriyor. Komuta kontrol merkezlerini si- villerle dolduruyor ya da cami- lerde kuruyor." İkna etmiş görünüyor TV'den yayımlanan fümler Amerikan kamuoyunu sarsmış- olsa da yönetimin açıklamalan Amerikalüan Ucna etmiş gibi gö- rünüyor. Örneğin yönetimin destekçileri arasında olmayan The New York Times'ın diplo- matik yazarı Leslie Gelb, "Ben Bush'un ahlaki değerlerinin Saddam Hüseyininkinden yük- sek olduğuna inanıyonım ve inanmak istiyorum. O yüzden de sığınagın komuta kontrol merkezi olduğuna inamyorum" diyor. Özetle Amerikalılar, olaydan sarsılmış olsa bile yönetimin açıklamalannı şimdilik inandı- ncı buluyor. Kamuoyu yokla- malarının sonuçlan da bu doğ- rultuda. Ancak eğer ortada bi- lınçli bir bombalama varsa ve bu da ortaya çıkarsa hava dönebilir.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle