26 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/8 DIŞ HABERLER 30 EKtM 1991 BarışKonferunsı, Başkan Bush ve Gorbaçov'un yapacakları konuşmalarla bugün Ispanya'nın başkentinde başlıyor krizinde Madrid umuduTarafların değişik tutumlarla gittiği Mlclrid'de önemli bir anlaşma beklenmiyor. Ancak 43 yıllık düşmanlık ve savaş dönemini sona erdirme yolunda ilk adımlann atılacağı umut ediliyor. Konferans.üç bölümden oluşacak: Açılış töreni, Araplarla İsrail arasında dogrudân görüşmelerin yapılacağı ikinci bölüm ve tüm tarafların katılacağı, yöresel sorunlann tartışılacağı üçüncü bölüm. Araplar İsrail'in "toprağa karşı barış" ilkesi uyarınca işgal altmdaki topraklardan çekilmesini istiyorlar. İsrail ise konferansta toprak sorununu görüşmeyi reddediyor. Dış Haberier Servisi— Araplarla Yahu- cüler lspanya'dan kovulmalanndan 500 yıl sonra, İspanyol hükümetinin davetlisi ola- rak bugün Madrid'de buluşuyorlar. tspanya başkentinde bugün ABD Başka- n George Bush ve Sovyet Iideri Mihail Gor- teçov'un konuşmalan ile başlayacak olan tarihi Ortadoğu Banş Konferansı'nda İsrail ile Araplann, 43 yıllık düşmanlık ve savaş dönemini sona erdirme yolunda ilk adım- lan atacaklan umut ediliyor. Bunun dışında, konferans konusunda bfi- yük beklentilere girmeye kimse cesaret ede- miyor. Konferansta İsrail, Suriye, Ürdün, Lüb- nın, Filistinliler ve Mısır doğrudan katılan taraflar olarak yer alıyorlar. BM, AT, Arap fşbirliği Konseyi ve Mağrip Birliği ise göz- letnci olarak katılıyorlar. Konferans üç bölümden oluşacak: ÂBD'NİN STRATEJİSİ: Uziın soliıklu bir dîyalog • Başkan Bush'la, Mihail Gorbaçov'un konuşma yapacakları açılış töreni, • 2 kasımda Israil'le Araplar arasında başlayacak olan ikili doğrudan görüşmeler, • tsrail'le tüm Arap ülkelerinin katılacağı ve yöresel sorunlann tartışılacağı çok taraflı görüşmeler. Filistinliler, konferansa İsrail ile ortak bir heyet halinde katılıyorlar. Konferansa ka- tılan Filistin heyetinin oluşumu, uzun süre tartışmalara yol açmış, İsrail, FKÖ ile doğ- rudan bağlantısı olan ya da Doğu Kudüs- ten gelen Filistinli temsilcilerin, konferan- sa katılmasını reddetmişti. Sonunda Filis- tinliler FKÖ ile danışmalarda bulunarak tü- mıi işgal altmdaki topraklardan olmak üze- re 14 kişilik bir heyet oluşturdular. Konferanstan büyük sonuçlar beklenme- yişinin nedenini taraflann görüşlerinden ta- viz vermeden Madrid'e gitmeleri oluşturu- yor. Araplar 'bansa karşı toprak' ilkesi uya- nnca İsrail'in işgal altında tuttuğu toprak- lardan çekilmesini istiyor. tsrail ise toprak vermeye niyeti olmadığını açıklamış durumda. Konferansa katılan taraflann tutumları- nı şöyle özetlemek mümkün: Israil: İsrail, 1979'da Mısırta yaptığı gi- bi, Arap ulkeleri ile doğrudan ikili görüş- melerle barış anlaşmalan imzalamak isti- yor. Tel Aviv, konferansın, BM Güvenlik Konseyi'nin 1967 tarih ve 242 sayılı kararı uyarınca "banşa karşı toprak" ilkesine da- yanmasını istemiyor. İsrail, Mısır'a Sina'yı iade ederek 242 nolu karara uymuş oldu- ğunu ileri sürüyor. Tel Aviv, Batı Şeria için idari özerklik konusunu görüşebileceğini belirtiyor. Ancak bu bölgeyi, Doğu Kudüs'ü ve Golan'ı iade etmeye yanaşmıyor. FıUstinliler Füistinlilenn nihai hedefı Ba- tı Şeria ve Gazze'de, başkentinin Doğu Ku- düs olacağı bağımsız bir Filistin devietınin kurulması. Filistin de\ r leti kurulmadan ön- ce, bir süre için özerk yönetim döneminden geçjneyi kabul ediyorlar. Ürdün: Ürdün, Filistinlilerle ortak heyet halinde konferansa katıhyor. Ancak Ürdün, Filistinlileri ilgilendiren sorunlann yalnız- ca Filistinliler tarafından saptanabileceği- ni belirtiyor, Kral Hüseyin 1988 yılında Ür- dün'ün Batı Şeria ile tiim yasal ve idari iliş- kilerini kesmişti. Ürdün, İsrail'in Batı Şe- ria, Doğu Kudüs ve Gazze'den çekilmesini istiyor. Amman, bir Ürdün-Filistin konfe- derasyonuna da soğuk bakmıyor. Suriye: tsrail'le ilk kez doğrudan görüş- meyi kabul eden Suriye, İsrail'in Golan'dan ve Güney Lübnan'dan çekilmesini istiyor. Suriye, İsrail işgal altmdaki topraklardan çekümeyi kabul etmediği takdirde konferan- sın üçüncü bölümüne katılmayacağını açık- ladı. Lübnan: Lübnan, BM Güvenlik Konse- yi'nin 425 nolu karan uyarınca, İsrail'in Gü- ney Lübnan'dan çekilmesini istiyor. Lübnan da Suriye gibi İsrail, işgal altmdaki toprak- lardan çekilmeyi kabul etmediği takdirde, konferansın üçüncü bölümüne katıl- mayacak. Mısır Mısır, 1979'da Israil'le Camp Da- vid Anlaşması'nı imzalamıştı. Kahire de İs- rail'in işgal altında tuttuğu tüm Arap top- raklanndan çekilmesini istiyor. tsrail ile Araplar arasında halen en önem- li anlaşmazlık konularından biri de Tel Aviv'in işgal altmdaki topraklarda izlediği yerleşim politikası. İsrail, işgal altmdaki topraklann yaklaşık yansını mülkiyetine ge- çirerek buralara 100 bin Yahudi yerleştirdi. Arap ulkeleri ve ABD, tsrail'in bu yerleşim politikasına son vermesini istiyorlar. Ancak Tel Aviv bunu reddediyor. öte yandan ABD, İsrail'le, Suriye arasın- daki Golan anlaşmazlığını çözmek için bir formül önerdi. İsrail basınında iki gün ön- ce yer alan plana göre İsrail ilke olarak, ba- nşa karşı toprak venneyi kabul ederse, ABD, Suriye'yi silahsızlanma, güvenlik dü- zenlemeleri ve Uişkilerinin normalleştirilme- si gibi konulan lsrail'le görüşmeye ikna ede- cek. Washington aynca gerekirse Golan'a Amerikan askerleri yerleştinneye ve İsrail'in güvenliği için Tel Aviv'e uydularla alınan bilgileri sağiamaya hazır olduğunu bildirdi. ABD'nin gerçekleşmesi için yoğun çaba harcadığı Ortadoğu Banş Konferansı bu or- tamda başlıyor. ümutlar, ufak da olsa, Madrid konferan- sında yumuşama ve banş yolunda bir adım atılmasında. UFUK GÜLDEMİR VVASHINGTON — tspanya- nın başkenti Madrid'de bugün başlayan Ortadoğu Banş Kon- feransı'nda ABD'nin ana strate- jisi, taraflan mümkün olduğu kadar uzun süreyle masa etra- fında tutmaya çahşmak, anlaşa- masalar dahi konuşmaya devam etmelerini sağlamak oluşturu- yor. Bundan da şu haliyle bir ba- nş getirme olasıhğı uzak görü- nen konferansta, zaman içinde bir iklim değişikliği yaratarak taraflan bazı riskleri göze ala- bilecek duruma getirmeyi amaç- ladığı anlaşılıyor. ABD bu konferansa zaten İs- rail ile ilişkilerinde, bloklarara- sı yumuşamanın getirdiği bir ik- lim değişikliği içinde gidiyor. İki ülke ilişküeri bundan iki yıl ön- cekinden çok daha farkh bir noktada. Bu, ABD'nin tsrail'e olan taahhütlerinin azaldığı an- lamma gelmiyor, ama İsrail aşın sağının da iki ülke ilişkilerini es- kisi gibi etkileyemeyeceği anla- şılıyor. Amerika'nın konferans strate- jisini, özetle, "taraflan aynı ma- sa etrafmda tutarak yeni bir di- namik başlatmak ve uzun vade- de karşılıklı tavizlerle yolu açmak" oluştumyor. ABD bu süreçte "alçak perdeden olmak kaydıyla görüş farkhlıklannı da- raltan bir köprii rolü oynamak" istiyor. Washington aym strate- jiyi üç aşağı beş yukan Kıbns sorununda da izliyor. ABD yönetimi, ortada bir ba- nş atmosferi olmamasına kar- şın, taraflan zorla masada tut- manın, "karşılıklı mitolojik inançlann yıkılmasına hizmet edecegine" inanıyor. ABD'ye göre israil tarafında bu inancı, "oturup konuşacak Arap yok", Arap tarafında da "israil'in göz- üniin Arap topraklannda oldu- ğu" inancı oluşturuyor. Ancak bu stratejinin riskleri de bulunu- yor; çünkü karşılıkh oturup ko- nuşacaklan bu konferans eğer taraflann birbirleri hakkındaki yerleşik fıkirlerini doğnılarsa, o zaman görüş aynhklannın orta- dan kalkması değil, iyice krista- lize olması ihtimali bulunuyor. Karşılıklı güven ABD stratejisinin ikinci aşa- masını, ikili göruşmelere geçil- diği dönemde, taraflan karşılıklı güven yaratıcı adımlar atmaya doğru yönlendirmesi oluşturu- yor. ABD, taraflann, bu aşama- da çok zıt görüşlerle ortaya çı- kacağını biliyor, ama örneğin, İsrail'in işgal altmdaki toprak- larda yerleşim bölgeleri kurma- yı durdurmasına karşılık, Arap- lann İsrail'e uyguladığı ekono- mik boykotu kaldırmasının yi- ne de mümkün olabileceğini dü- şünüyor. Sonuç ne olursa olsun, ABD- nin konferansı "başardı" ilan edeceği yönünde şimdiden ba/ işaretler bulunuyor. Çünkı ABD, tsrail ile Araplar arasır, da doğrudan görüşmeler başla- masının dahi, barışa giden yol- da azımsanmayacak bir adım olduğunu düşünüyor. ANKARA OGIK beklentisiSEMİH fDtZ FtLtSTtNLtNtN İSYANI — İşgal altındakı (opraklarda tılütınlilerin 1987'de bav _ aklan- ması (tntifada), İsrail'e karşı Filistin direnişinin simgesi haline geldi. Filistin sorununa çozum bu- lunmadığı takdirde gerçek barışın kurulamayacağı konusunda hemen herkes görüş birliği içinde. ANKARA — Tüm dünyada dikkatleri Mad- rid uzerinde odaklaştıran Ortadoğu Banş Kon- feransı, Ankara tarafından da büyük ilgi ile iz- leniyor. Olumlu sonuçlar vermesi dunımunda önemli bir "bölgesel sorecin" başlatılmış olaca- ğını bilen Ankara, üç aşamalı olarak planlanan konferansın özellikle son aşamasma büyük ilgi gösteriyor. "Bölgesel işbiriigi " adı altında yü- rütulecek olan bu aşamaya aktif olarak katılmak isteyen Ankara, bu platformu ekonomik işbir- liğinin yanı sıra "mevcut bölgesel sulann opti- mal kuOanımı" konusunun da ele alınması için uygun bir çerçeve olarak görü- yor. Genel perspektiften bakıldı- ğında Türkiye, Ortadoğu banş sürecinin başlatılmasımn yanı sıra Madrid'de bir tür "Ortado- ğu Güvenlik ve İşbirliği Konfe- rana"na yönelik ilk adımlann atılmış olacağını da umuyor. Böyle bir sürece girilebilmesi ve bunun da Avrupa'daki benzeri "AGİK"te olduğu gibi "güven ve güvenlik arttıncı" bir boyut içermesinin bölge istikranna bü- yük katkıda bulunacağına ina- nıhyor. Türkiye daha önce ts- lam Konferansı örgütu nezdin- de de gündeme getirdiği böyle sürecin başlatılması fikrini bir- kaç yıldır destekliyor. Konferans aşamasma gelinmesiyle birlikte Türkiye'nin İsrail ile diplomatik ilişkilerini "normalleştinnesi" konusu da gündeme gelmiş bulunuyor. Hatırlanacağı gibi Ankara, İsrail ile halen elçilik düzeyinde yürüttüğü ilişkilerin bü- yükelçilik düzeyine yükseltilmesi için " Kudüs'- ün Ortadoğu banş sürecioe dönük olumlu adımlanm" bekliyordu. Başbakan Şamir'in Madrid'e gitmeyi kabul etmesi ise bu kriteri tat- min ediyor. Türkiye'de yeni bir hükümetin ku- rulacağı bir dönemde yetkililer bu konuda "ihtiyatiı" davramp net açıklamalardan kaçım- yorlar. Ancak yeni hükümete sunulacak ilk dos- yalar arasında İsrail ile diplomatik ilişkiler ko- Türkiye, Ortadoğu Barış Konferansı'na ev sahipliği yapamamanın burukluğunu yaşarken bir yandan da Ortadoğu Güvenlik ve işbirliği Konferansı'na (OGİK) yönelik ilk adımlann Madrid'de atılacağını umuyor. nusunun bulunması kuvvetli bir olasılık olarak görülüyor. FKÖ temsilciliğinin statüsünün de ay- m kapsamda ele ahnması bir diğer olasüık ola- rak görülüyor. Bu arada konferansın "Ispanya'ya kapbnlnus olmasının" Ankara'da beBi bir hayal kınklığı- na yol açtığı da gözleniyor. Hatırlanacağı gibi Cumhurbaşkam Turgut özal, Türkiye'nin bu konferansa ev sahipliği yapabileceğini söylemişti. Bu da yapılacak bir Ortadoğu konferansının Is- tanbul'da düzenlenmesi beklentisine yol açmış- tı. öte yandan ABD Başkanı George Bush ve Sovyetler Birliği Deviet Başkam Mihail Gorba- çov'un gözetiminde bugün açı- lacak ve konuyla doğrudan ilgili taraflan böylece İsrail devleti- nin kurulmasından bu yana ilk kez bir araya getirecek olan Madrid Konferansı konusunda- ki olumsuz beklentilerin Anka- ra tarafından paylaşümadığı gözleniyor. t Bir yetkili bu konuda şu gö- rüşlere yer verdi: "Masaya otunnuş olmalan- na karşın taraflar araandalri de- vase goriiş ayrüıklanaın sonnç engdleyecegi göriişü d di g y g g ş önemli bir noktayı göz ardı edi- yor. O da ABD'nin konuva bu kez gösterdigi yakın Ugi. Was- hlngton ber ne kadar ben sâzi masaya otnrttum gerisi size bağiı yaklaşunı için- deyse de işi orada bırakmayacaktır. GcUşaıele- rin yakm takipçisi olacaktır. Perde arkasında şu veya bu şekilde mevcudiyetini bep hissedecektir. Taraflan geregine göre bazen tehdit bazen teş- vik edecektir." Dışişleri yetkilileri konferansla ilgili olarak üzerinde durduklan diğer baa görüşler ise şöy- le: 'Madrid'de istenen sonuçlann temeü aslnıda BM Güvenlik Konseyi'nin 242 ve 338 sayılı ka- rarlannda yatıyor. Başka bir ifadeyle bu karar- lann da öngördüğü gibi nihai amaç bölgedeki tüm ülkelerin kendi suurlan içinde güvenle ya- şamalaruu sağlamak." Ortadoğu, yıllardırsavaşlann, işgallerin, ilhaklarınpençesinde Banş, 43 yıldır rafta bekliyorDış Haberier Servisi — Ispanya'nın başkenti Madrid'de bugün başlayacak Ortadoğu Banş Konferansı, Arap-tsrail catışmalannın geçmişten bugüne muha- sebesinin yapılacağı bir platform olacak. Araplarla İsrail arasında savaşlarla, iş- gal ve ilhaklarla, Camp David Antlaş- ması'yla gecen 43 yıllık çatışmanın önemli kilometre taşlan şöyle: 1»47 BM, Filistin'i Yahudi ve Arap bölgelerine ayıran ve Kudüs'ü 'uluslara- rası bölge' olarak nitelendiren bir plan önerdi. iki taraf da kendilerine aynlan topraklan az bularak plana itiraz ettiler. Bundan sonra Yahudilerin bölgede bu- lunan Filistin köylerine karşı giriştiği baskı politikası başladı. 194S-1949 Yahudiler, Filistin köy- lerine karşı giriştikleri saldınlar sonucu 1948 yüınm ilk dört ayında BM'nin bir yıl önce önerdiği topraklardan daha faz- lasına sahip oldular. 14 Mayıs 1948'de David Ben Gourion, tsrail devletinin ku- ruluşunu ilan etti. Bir gün sonra Suriye, Mısır, Ürdün, Lübnan ve Irak'tan olu- şan Arap gücü, İsrail'e saldırdı. İsrail, çarpışma- lar sonucu, sınırlannı kuzeyde CeuU'e, güneyde Necefe kadar genişletti. Kudüs, İsrail ve Ürdün arasında ikiye bölündü. 700 bin Filistinli, yurt- lanndan kaçtı ya da kovuldu. 195« Mısır Uderi Cemal Abdul Nasn-'ın Sü- veyş Kanalı'm milüleştiımesinden üç ay sonra 29 ekimde İsrail, Ingiltere ve Fransa'nın desteğinde Sina Yanmadası'nı işgal etti. ABD ve SSCB'nin 1947: BMnin Filistin'i Araplar ve Yahudiler arasında bölüstünne planı devreye girmesi sonucu israil ile Mısır arasında ateşkes imzalandı. İsrail, 1957 martında Sina'- dan çekildi. 1967 Arap ülkelerinin saldınsını bekleyen İs- rail, beklenmedik bir biçimde harekete geçti. 6 gün savaşı olarak tarihe geçen çarpışmalar so- nucunda İsrail, Mısır'dan Sina Yanmadası ve Gazze'yi, Ürdün'den Baü Şeria ve Doğu Kudüs'ü, Suriye'den de Golan tepelerini aldı. Kudüs'ün Ür- dün'e ait kısmmı da ilhak eden İsrail, işgal al- tındaki topraklarda yeni yerleşim bölgeleri açma- ya başladı. BM Güvenlik Konseyi, İsrail'in işgal ettigi top- raklardan çekilmesini isteyen 242 sayıh karan ka- bul etti. Karar, İsrail'in hangi topraklardan çe- kihnesi gerektiğine açıklık getirmedi ve Filistin sorununu bir mülteci sorunu olarak nitelendir- di. BM'nin 242 ve 338 nolu kararlanABD ve Sovyetler Birliği, İsrail ile Arap ul- keleri arasındaki görüşmelerin BM Güvenlik Konseyi'nin 242 ve 338 saydı kararlanna da- yandınlmasını öngörüyor. Güvenlik Konseyi'- nin 242 sayüı karan 6 gün Arap-lsrail savaşın- dan beş ay sonra 22 Kasım 1967'de, 338 sayüı karar da yine bir Arap-lsrail savaşı ertesinde 22 Ekim 1973'te kabul edilmişti. 242 sayılı karar 1) Güvenlik Konseyi, aşağıda yazılı ilkeleri içeren ve Ortadoğu'da adil ve sürekli banşın yerleştirilmesini öngören BM anlaşmasuıın uy- gulanmasmı kabul eder: —israil Silahh Kuvvetleri, son çatışmalar sı- rasında işgal ettiği topraklardan çekilecek, (ka- rann tngilizce metninde işgal altmdaki toprak- lar sözcüklerinin önünde *tek', 'the" belirleyici tamlaması yazılı. tsrail, buna dayanarak Sina Yanmadası'ndan çekildiğini ve karara uymuş olduğunu savunuyor.) —Savaş hali açıklamaları ve duyurularma son verilecek, bölgedeki tüm devletlerin, ege- menlikleri, toprak bütünlükleri ile siyasal ba- ğımsızlıklan, herhangi bir saldın tehdidine ma- ruz kalmaksızın ve güvenli sımrlar içinde ya- şama hakları tanınacak. 2) Güvenlik Konseyi, —Bölgedeki uluslararası sularda seyir özgür- lüğünün garanti altına aluımasını, —Mülteci sorununa çözüm bulunmasmı. —Askerden anndınlmış bölge oluşturma yöntemi de dahil olmak uzere, bölgedeki her devletin siyasal bağımsızhk ve topraklannın bü- tünlüğünün garanti altına alınması gerekliliği- ni de kabul eder. 338 sayılı karar Güvenlik Konseyi, 1) Bu karann kabul edilişini izleyen 12 saat için- de tum taraflan şu anki durumlarında derhal ateşkesmeye ve tüm askeri operasyonlara son vermeye, 2) İlgili taraflan ateşkesten sonra derhal 242 sayıh karan uygulamaya çağırır. 1970 Filistinli gerillalar, dunyanın dort bir yanında bir dizi uçak kaçırma eylemi şerçekleştirdiler. Bir darbeden çe- kinen Urdun, kanh bir operasyonla Fi- listinlileri kovdu. Filistinliler bundan sonra Lübnan'ı üs olarak kullanmaya başladılar. 1973 Kasım ayında Mısır ve Suriye, Süveyş Kanah ile Golan tepelerinden ko- ordineü bir şekilde İsrail'e karşı hareke- te geçtiler. tsrail, karşı darbeyi vurarak, her iki cephede de yeni topraklar kazan- dı. Güvenlik Konseyi, 242 sayılı karann derhal uygulanmasını isteyen 338 sayılı karan benimsedi. Arap ulkeleri, Batı'ya karşı petrol ambargosuna başladılar, am- bargo 1974'te sona erdi. 1979 Mısır ve İsrail, ABD'nin giri- şimleri sonucu Camp David Banş Ant- laşması'nı imzaladılar. İsrail, ilk kez bir Arap devleti ile anlaşma imzaladı, 1981'de Sina'dan çekildi. Batı Şeria ve Gazze'ye ozerklık statüsü tamnması pla- nı, Filistinlılerin Mısır-lsrail görüşmeleri- ne katılmayı reddetmesiyle gerçekleşmedi. 1982 İsrail, Lübnan'ı işgal etti. FKO, kuşat- ma altında kalan Batı Beyrut'u terk ederek Tu- nus'a taşındı. israil'in desteklediği Lübnan Dev- let Başkanı Beşir Cemayel'in suikast sonucu öl- dürulmesinin ardmdan İsrail'in çember altına al- dığı Sabra ve Şatila kamplarında yüzlerce Filis- tinli, Hıristiyan milislerce katledildi. 19S7 İsrail'in işgali altmdaki topraklarda ya- şayan Filistinliler, ayaklanmaya başladılar. (In- tifada.) 19SS Filistin Ulusal Konseyi, bağımsız FUis- tin devletini ilan etti. Yaser Arafat, Filistin Dev- let Başkanlığı'na seçildi. Arafat, İsrail'in "belir- li sımrlar içinde güvenli var ohna" hakkım tanı- dığım açıkladı. ABD-FKÖ diyaloğu başladı. Fi- listinli gerillalann İsrail'de gerçekleştirdikleri bir eylem sonucu diyalog kesildi. 1990 Irak, Kuveyt'i işgal etti. Saddam Hü- seyin, Kuveyt'in işgali ile Filistin sorunu arasın- da paralellik kurdu. İsrail'in işgal altmdaki top- raklardan çekitmesi durumunda Kuveyt'ten çe- kilebileceğini söyledi. Bu öneri, ABD ve İsrail ta- rafından reddedildi. Irak, İsrail'e Körfez savaşı sırasında 18 kez füze saldınsında bulundu. 1991 ABD, Ortadoğu sorununa bir çözüm bulmak amacıyla bölgede çabalannı yoğunlaş- tırdı. ABD Dışişleri Bakaru James Baker, 8 kez Ortadoğu ulkelerini zıyaret ettikten sonra barış konferansı için randevu verildi. Kirtüer katıhyor? -Tv Filistinliler f --^- Faysal Hüseyad Konferansa katılacak olan Filistin heyetinde 'koordinatör' sıfatıy- ^ * la bulunuyor. îsrail'in Doğu Kudüslü FUis- " tinlilerle görüşmeme konusundaki ısran ne- — deniyle konferans masasma oturamayacak. 51 yaşındaki Hüseyni, 1948 yümda lsrailli- lere karşı mücadele veren Arap gerillalann lıderinin oğlu. FKÖ'ye olan yakmüğı nede- nıyle özellikle intifadanın başlamasından sonra sık sık tutuklandı. BmydMr Abdül^iafi: 72 yaşındaki Abdül-Şafi, Ürdün- Filistin ortak heyetindeki Batı Şeria ve Gazze temsilcilerinin Iideri. Doktor ve Gazze Şeridi'ndeki Kızılay örgütünün ba- şı. 1964'te FKÖ'nün kuruculan arasında yer almasına kar- şın, 1967 yılında İsrail tarafından yasadışı ilan edilmesine dek örgütle ilişkisi olmadı. Özellikle radikal Filistinliler tarafın- dan en çok saygı duyulan kişilerden biri olduğu söyleniyor. O ise kendini 'bağımsız' olarak tanımhyor. Urdün thm Cahir: 59 yaşındaki tarih profesörü Ebu Ca- bir, 3 ekim tarihinde birdenbire dışişleri bakanlığına atandı. Ürdün'de, banş konferansınm en ateşli savunuculanndan biri oldu. Konferansın başansızlıkla sonuçlanması durumunda suçlanan tarafın İsrail olacağına inanıyor. Hıristiyan olma- sına ve bir Amerikalıyla evli olmasına karşın, bakanlık gö- revine getirilmesi, onun için başan sayıhyor. tzak Sauafcr 1915 Polonya doğumlu tzak Şamir, ailesinin Nazilerce katledümesinin ardmdan Filistin topraklanna göç etti. ön- ce Irgun yeraltı örgütüne katıldı, ardından aşun milliyetçi grubun liderliğine geldi. 1942-48 yıllan arasında, tngiliz birliklerine bölgeyi terk etmelerini sağlamak amacıyla saldınlar düzenledi. 1955-65 yıllan arasın- da İsrail İstihbarat Örgütü'nün (MOSSAD) Avrupa'daki operasyonlanndan sonımlu ol- duğuna inanıhyor. Mesleği avukatlık olan Şamir 58 yaşındaki sağcı Likud Bloku içinde yeralan ve Me- nahem Begin'in kurduğu Herut Partisi'ne katıldı. Hırçın ve inatçı olması iletanınan Şamir, tarihe "Büyük İsrail toprak- larını satan lider" olarak geçmek istemiyor. Suriye Farak B ^ a n u 53 yaşındaki El-Şara, arabuluculuk konu- sundaki yeteneğini, Lubnan'daki Batıh rehinelerin serbest bı- rakılmasını ve Lübnan'da yıllardır savaşan gruplann uzlaş- masını sağiayarak kanıtladı. Rehinelerin salıverihnesinde oy- nadığı rolle, Suriye'nin uluslararası alandaki imajının değiş- mesine katkıda bulundu. Deviet Başkanı Hafız Esad'ın en yakm çevresinde yer alıyor. Yüksek öğrenimini tngiliz ede- biyatı ve uluslararası hukuk alanında yaptı. 1984 yılında dı- şişleri bakanlığı görevine getirümeden önce hükümetin çeşith kademelerinde görev aldı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle