19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
30 EKİM 1991 HABERLER CUMHURİYET/3 Haluk Müftüler babasının ve amcasının DP kurucuları arasmda olduğunu söylüyor ve "Babam aileden birini miiletvekiii olarak görmek istiyordu. Şimdi ben bir bakıma bu vasiyeti yerine getirmiş oluyorum" diyor. DENİZLİ (Cumhuriyet) — Denizli'de DYP'den miiletveki- ii seçilen Haluk Müftüler, ken- di deyişiyle "aile boyu poütika- cı" olan "Hacıellez". sülalesi- nin parlamentoya gitmeyi başarabüen tek fer- di. Müftüler'in sevinci bu yüzden çok büytik. En büyük mutluluğu da iktidar partisinin bir miiletvekiii olarak parlamentoya girmek. Politikaya 1969 yılında delege seçilerek baş- ladığını, ancak 1991 yılına kadar örgütte hiç- bir görev almadığını belirten Müftüler, "Ük si- yasi smavımı 1989 yerd seçimlerinde verdim. Bu seçimlerde belediye başkanlığını çok az bir oy farkıyla kaybettim. 2 yıl önceki bu üzünrümün yerini şimdi sevinç aldı" diyor. Müfttiler'i mutlu eden bir başka olay da ev hanımı olan eşi Asu- man ile büyük kızı Filiz'in hem önsecimde hem de tercih çalışmasında ev ev dolaşarak "Pollti- kact Müftüler" olarak kendjsini desteklemele- ri. Aile yaşamında olduğu gibi politik yaşam- da da eşi, kızı ve küçük oğlu ile birlikte mutlu bir tablo çizeceklerini ifade eden Müftüler, sü- laledeki "kınıt" sevgisini şöyle özetliyor: "Babam Faik Müftüler ile amcam Fevri Müf- tüler DP'nin kurucvları arasında yer aldı. An- cak miiletvekiii olamadüar. Diger kardeşlerim de defişik politik kurvarlarda hizmet venneye Baba vasiyetiydi EV EV DOLAŞMIŞLAR — Haluk Müftüler'in eşi Asnman Hanım ve büyük kızı Filiz hem önse- çimde hem de tercih çalışmasında ev ev dolaşarak oy istemişler.(ÖMER YURTSEVER) devam ediyorlar. Babam aileden birini miilet- vekiii olarak görmek istiyordu. Şimdi ben bir bakıma bu vasiyeti yerine getirdim. Demirel'e olan sevgim ve saygım da daha üniversite yılla- nndan başlar." İstanbul İktisat Fakültesi mezunu olan Müf- tüler, partisinin SHP ile koalisyona gitmesinı ar- zuladığını söylüyor. Cumhurba$kam Özal'ın Çankaya'dan indirilmesini seçim sonrası orta- ya çıkan tabloya göre "öncelikli sorun" olarak görmediğini vurgulayan Müftüler, "Bunu ger- çekleştirmek için gerekli cogunluğu sağlamak amaayla RP'nin de içinde olacağı bir koalisyon yanlış olur" diye konuşuyor. 12 yıl aralıksız Ti- caret Odası meclis üyeu'ği yaptıktan sonra 1984 yılından 1991 yılına kadar Ticaret Odası baş- kanüğı yapan Müftüler, aynca Odalar Birliği'n- de üstlendiği görevlerle "ekonomik konular- da deneyim sahibi" olduğunu söylüyor. Müf- tüler, ekonomiden söz ederken yapmayı plan- ladığı hizmetleri de sırahyur: "Öncelikle adaletsiz vergi kanunlan Ue Bağ- Kur Yasası'nın günün koşullanna göre yeniden düzenlenmesi için mücadele vereceğim. Bu ara- da memurlan fiş fatura dilenciliginden kurtar- mak için Medis'e öneri vereceğim. Memurlar- da düşük orandaki vergi iadesi yerine maaşla- nna iki katı zam yapılması, vergi denetiminin merkezden kontrol edilmesiyle bu mümkün ola- bilecektir. KDV uygulaması da çarpık. AT ül- kelerinde olduğu gibi bu vergi normal mallara ve lüks mallara uygulanmalı. Ancak gıda mad- delerinde KDV kalkmalı. tktisatçı olarak benim üzerine gidecegim konular bunlar." Müftüler, Denizli'de bir hayli yaygın olan Sü- leymancılık tarikatı konusunda da "Devletin kontrolü dışında" diyor. Müftüler, daha son- ra şunları ekliyor: "Ben bugünkii düzeniyle ta- rikat yurtlarındaki egitimi çok sakıncalı bulu- yorum. Bu yurtlarda nasıl bir din egitimi veril- diğini kimse kesin olarak bilemiyor. Devlet ye- teri kadar denetleyemedigi için çocuklar baskı altmda yetişiyor. Ben bu yurtlann Milli Eğitim Bakanlıgı'na devredilmesinden yanayun. Bu se- çimde Süleymancılar büyük çapta oylanm ANAP'a verdiler. DYP tarikatlann destegini al- mış söykntileri asılsız." Ekonomik konularda şimdiden çalışmalara başladığını da belirten Haluk Müftüler, son ola- rak özellikle yazılmasını isteyerek şunu söylü- yor: "Sayın Demirel bir dönem başbakanlık yaptıktan sonra görevden aynlmalıdır. Artık kendisine gelecek dönem cumhurbaşkanlığı ya- kışır." Birhukuk savANAP iktidarının çıkardığı pek çok yasayı Anayasa Mahkemesi'nden geri çevirçn SHP'nin hukuk danışmanı Seyfi Oktay, "Özarın belalısı" olarak isim yaptı. YILMAZ GÜMÜŞBAŞ ~ ANKARA- — Halkımız, topraktan sü- zülmeosaf _ bilgeliğiyle, "tmanla paranm kimde olduğu beUi olmaz" der. Gazetelerde bir adayın tercih oylanyla mii- letvekiii seçilebilmek için 700- 800 "milyon"luk harcama yap- tığıru okuyunca, Seyfi OkUy'a ilk yönelteceğimiz sorunun bu yönde olması gerektiğine karar verdik. Keçiören'de ikinci sırada bu- hınduğu SHP listesinden tercih oylanyla seçilerek miiletvekiii olan Oktay acaba ne kadar masraf yapmıştı? Bildiğimiz kadanyla SHP'nin hukuk da- ruşmanlığı dışında belli bir işi olmayan ve sadece emekli ma- aşıyla geçindiğini söyleyen Ok- tay hangi yöntemleri kullana- rak sandıktan çıkabilmişti? Keçiören sırtlanndaki evinde ziyaret ettigimız Seyfi Oktay, biz daha ağzımızı açarken, ne- yi merak ettiğimizi anlamış ola- cak ki oturduğu koltuktan kalktı, cebinden mürekkeple yazılmış bir makbuz çıkardı. Bir matbaa sahibinin kendi el- yazısı ile yazıp imzaladığı bu makbuzda, basılan tanıtma broşürleri için Seyfi Oktay'dan 15 rnilyon lira alındığı belirtili- yordu. "tşte bütün masrafım bu" dedi Oktay. Sonra tekrar yeri- ne oturup bu işin "sunnı" açıkladı: "Partim Keçiören seçim böl- HER PARTtDEN OY ALDIM' — Üç çocuk babası olan Seyfi Oktay, ikinci sıradan tercih oylanyla birincilige yükselmesini ise "Bana yalnız SHP'tiler değil, ANAP'lısı da, DYP'lisi de, batta DSPIisi de oy verdi. Ev ev dolaşıp niçin miiletvekiii olmak istedigimi anlattım" diyor. (Fotoğraf: BARIŞ BİL) gesinde 70 bin civarında oy al- dı. Ben 23 bin 79 tercih oyn ala- rak listedeki ikinci sıradan bi- rinci sıraya çıktım ve millerve- kili seçildim. Benim için sade- ce SHPTiler degil, karşı parti- lerden arkadaşlar da çalıştı. Bunlar arasında ANAP'hsı, RP'lisi,. DYP'lisi ve hatta DSPIisi vardı. Ev ev dolaşıp ni- çin miiletvekiii seçilmek istedi- gimi anlattım." Seyfi Oktay'ı daha önce, 1983-1987 döneminde HP mil- letveküi olarak TBMM'den ta- nıdığımız için bu iki yapraklık tanıtma broşürünün kapağın- daki "özal'ın belalısı" başlığı- nı hiç yadırgamadık. Oktay, gerçekten de hem miiletvekiii olarak görev yaptığı o dönem- de hem daha sonra SHP hukuk danışmanı olarak ANAP ikti- dannın ve özellikk özal'ın baş- belası olmuş, Meclis'ten çıkan pek çok önemli yasa, Oktay'ın hazırladığı gerekçeli itirazlarla Anayasa Mahkemesi'nden geri dönmüştü. Yüksek mahkeme- ye açtığı davalann sayısı 69'u bulmuş ve bunlardan 37'sini kazanrmştı. Bunlar arasmda ünlü Polis Yasası, vakıf üniver- siteleri kumlmasına ilişkin ya- sa, Olağanüstü Hal Yasası, Te- rörle Mücadele Yasası, yaban- cılann Türkiye'de mülk edin- melerine ilişkin yasa da bulu- nuyordu. fsmet tnönü'lü, Bülent Ece- vit'li CHP okulundan yetişon ve partinin hemen her kademesi ile belediye ve il genel mecksin- de üye olarak bulunan Seyfi Oktay, milletvekilliği yaptığı 17. dönemde bir taraftan verdiği hukuk savaşıyla ANAP iktida- nna kök söktürür ve özal'ın korkulu rüyası olurken bir ta- raftan da kendisine bu görevi veren Keçiörenlileri unutma- mış, onlann her türlü sıkıntıla- nnda yanı başlannda bulun- muştu. Onlar da Sezar'ın hak- kını vermişler, 20 Ekim pazar günü yapılan genel seçimlerde hemşerilerini kendilerini temsil etmek üzere TBMM'ye miilet- vekiii olarak sokmuşlardı. Seyfi Oktay nasıl bir insandı? Malatya'ya bağlı Hekimhan ilçesine bağh köylüklerden bi- rinde doğan Oktay, tam anla- mıyla bir Anadolu aydııuydı. Çocukluğunda ve gençliğinde düşlerini süsleyen meslek, öğ- retmenlikti. Köyüne yakın Ak- çadağ Köy Enstitüsü'nde oku- mak istemiş, aksilikler çıkınca, ortaokul ve liseyi devlet hesabı- na "leyli meccani" okuduktan sonra Ankara Hukuk Fakülte- si'ni bitirmişti. Politikaya da bu sıralarda bulaşmış, CHP oku- lunun ilk sınıflanndan başlaya- rak bugünkü konumuna kadar gelmişti. Evli ve 3 çocuk baba- sı olan Oktay'a, politikacı ve hukukçu olmasaydı hangi mes- leği seçerdin diye sorduk. Tek keümeyle "Ögretmenlik" dedi. Bu nedenle de en büyük öğret- men olarak tanıdığı Hasan Âli Yiicel ve Ismail Hakkı Tonguç- •un büyük hayranıydı. Doğdu- ğu toprakları köy enstitüleriy- le birer çiçek bahçesine çeviren o yüce insanlan unutmamış bir köy çocuğuydu. "Sayın Oktay, işte yine secil- diniz, miiletvekiii oldunuz. Şimdi neler yapmayı düşünü- yorsunuz" diye son sorumuzu yönelttik. "Ülkeyi aydınlık günlere gö- türecek, demokrasiyi saksıda bir çiçek olmaktan çıkaracak yeni bir anayasanut yapdmasu- da tüm gücümle calışacagım" dedi ve ekledi: "Ülkemizde duvara yazı ya- zan on beş yaşındaki çocukla- nn anayasayı tebdil ve tağyir id- diasıyla yargılanmayacaklan özgttr ve tam demokratik bir Türkiye'nin oluşması için bir hukuk adamı olarak verdiğim kavgaya bir miiletvekiii olarak bıraktıgım yerden devam edece- ğim." Tüzük Salih'vesiirleriGÜNDÜZ tMŞİR "Ingiliz siyasi yaşamında artık prensipleşmiş bir söz- cük vaıttar: 'Muhaİefeti ya- şamayan bir parti, parti olamaz.' Ben bu sözün dogruluğuna katılıyo- nım" diyor istanbul 1. Bölge'den ANAP İstanbul milletvekilliğine seçilen Salih Er- gün. ANAP'ın meclis içinde 115 kişilik bir grup olduğunu, yapıcı tartışmalarla mem- lekete büyük hizmetler vereceklerine inan- dıklannı belirten Ergün, şöyle konuşuyor: "8 yıOık iktidardan sonra seçime giren ANAP'a en agır faturalar odetilmeye çalı- şümışnr. Bütün partüer birleşmiş, ANAP- ın icraatlerini sağlı sollu eleştirmişlerdir. Eleştirilerini öyle boyutlara vardırmışlar, öyle vaatlerle süslemişlerdir ki belirii bir zümrenin inancım kazanmışlardır. Ben iil- kedeki idareyi tenkit edenlerin de fikirle- rine saygı duyarım. Buyursunlar. ülkeyi idare etsinler. İyi yönetirlerse ben kendile- rini alkışlanm." Ergün aüesinin önemli bir özelliği de ai- lece ANAP'lı olmalan. Salih Ergün'ün eşi Zehra Hanım, uzun yıllar eşiyle birlikte ANAP içinde mücadele vermiş. ANAP içinde çalışkan bir Uye olan, iki kez dele- gelik görevini de üstlenmiş Zehra Ergün- den bize eşini anlatmasını istedik: "Salun eşim olduğu için övdüğümü zan- netmeyin, atna Salih gerçekten çalışkan, düriist ve yapttğı işi program dahilinde ger- çekleştiren bir kişidir. Disiplinli çalışma onun için hayatının en önemli prensibidir. Yumuşak göriinüşlüdür, iyi bir dinleyici- dir, sinirlerine çok hâkimdir. Insan sevgisi yaşamında ağırlık kazanır. Kişiliklere, şah- siyetlere önem verir, onun tahlillerinde maddi unsorlar hep son planda gelir. Övünmeyi sevmez." 1983 yılında ANAP Kadıköy ilçe teşki- latında kurucu da olan Salih Ergün, parti içinde "Kanun, Tüzük Salih" lakabıyla ta- nınıyor. Bu yakıştırmanın nereden geldiği sorumuzu ise Ergün şöyle yanıtlıyor: "Partiye girdikten kısa bir süre sonra milletvekilliği seçimleri için ilçe sekreteri- nin aynlmasmdan sonra sekreteriik göre- vini ben üstlendim. Tam 8 yıl süreyle bu görevi yürüttüm. Görevim nedeniyle parti içinde tanımadığım insan hemen hemen kalmadı. Tabii sekreteriik görevinin bir önemi de bu görevi yapan kisilerin parti tü- zük ve yasalan iyi bilmesinden geliyor. Böylece arkadaşlar böyle bir lakaba uygun gördüler beni." Salih Ergün'ün Hale FJİf (23), Jak Özen (21) ve Lale Şirin (16) adh üç kızı var. Sa- lih Ergün üçüne de iyi bir tahsil olaiıağı sağlamaktan dolayı büyük bir memnunluk duyduğunu vurgulayarak edebiyat sevgisi- ni dile getiriyor: "Edebiyat günlerini gençliğimde hiç ka- çırmazdım. O dönemde şiir merakım da hayli yoğundu. O dönemin anılan olarak çok savıda şiirim mevcut. Edebiyat ile ro- mantik vapım arasında önemli bir paralet- lik var. Orneğin edebiyat yönü kuvvetli bir Türk hafif müzik parçası dinledigim za- man çok duygulanınm. Müzik ile o eser- deld güfte birh'kteliği ön plana çıkıyorsa keyfimden geçilmez. Hiçbir müzik çeşidi- ni de ayırt etmem. Bana hoş gelen, duy- gulandıran her şeyi dinlerim." Salih Ergün, kendini tarumlarken sosyal bir kişiliği olduğunu vurguluyor. Ergün, "Yaşamımın büyük bir kısmında dernek- çilik yaptım. Sosyal faaliyetlerden olduk- ça hoşlanınm. hâlâ lisedeki arkadaşlanmla yılın belirii günleri beraber olur, eskiyi habrianz" diyor. 1933 Giresun doğumlu olan Salih Ergün, ilk, orta ve lise öğrenimini Giresun'da ta- mamladıktan sonra 1955 yılında o dönem- deki adı İstanbul Yüksek İktisat ve Tica- ret Okulu'nu bitiriyor. 1957 yılında Fmdık Tanm Satış Kooperatifleri'nde (Fiskobir- lik) müfettişlik yapan Salih Ergün, 4 yıl- lık müfettişlik görevini tamamladıktan son- ra bu koopiratifte, Ticaret ve tşletme Mü- dürlüğü, İstanbul Şube Müdürlüğü, Batı Karadeniz Bolge Müdürlüğü, genel müdür yardımcılığı ve başmüşavirlik görevlerinde bulunduktan sonra 1981 yılında kendi is- teğiyle emekliye aynlmış. Genel Başkanı Mesut Yümaz ile kardeşi Turgut Ydmaz'ın uzun süre mali danışman- lık görevini de üstlenen Salih Ergün, bazı çevrelerin bu görevi küçümseyen tarzda, kendilerine siyasi avantaj olarak görmele- rinden dolayı duyduğu üzüntüyu de dile getiriyor. Parti içinde sevilen ve saygı du- yulan bir kişi olarak tanındığını belirten Salih Ergün, TBMM'de, özellikle iki yıl sü- reyle kaldığı Almanya'da iyi inceleme fır- satı bulduğu kooperatif sistemini yaygın - laştırmaya çalışacağını söylüyor. EDEBtYAT GÜNLERİ-ANAP İstanbul Miiletvekiii Salih Kr- gün."Gençliğimde edebiyat günlerini hiç kaçırmazdım. O dö- nemin anılan olarak çok savıda şiirim mevcut" diyor. DUNY\DA BUGUN ALİSİRMEN Kına Kınayı ilk Mısır Çarşısı'nda görmüştüm. Sözünü ettiğim Eminönü'nde bir zamanlar baharatçılann, bakkalların pey- nir ve pastırma tüccarlarının, seyyar su satıcılarının mekân tuttuklan, şimdilerde TV, beyaz eşya dükkânlanyla dolu olan bıçkınların işporta tezgahlarını yolun ortasına serdikleri kü- çük kapalıçarşı olan Mısır Çarşısı değil. Sözünü ettiğim Mısır Çarşısı, 1940'ların daha apartman- laşmamış Kadıköyü'nde tek tük büyük binalardan biri olan "Direkli Apartman"ın hemen yanında Çarşı'dan Altıyol'a doğ- ru giderken sol kolda bulunan her gittiğimde baharat koku- ları uzak ülkeleri çağrıştıran ve tavanında asılı olan tçi dolu küçük timsahı kendimden geçerek izlediğim Mısır Çarşısı idi. Yıllarca oraya neden Mısır Çarşısı dendiğini hiç düşünme- dim. Aslında düpedüz bir baharat çarşısıydı ve Süveyş Ka- nalı'nın açılmasından sonra Baharat'tan (Hindistan) gelen ba- haratın Iskenderiye üzerinden ülkemize ulaşmasından do- layı bu adı almıştı. Benim çocukluğum kentte geçti. Kınayla pek ilişkim olma- dı. Kına köylü kadınlann saçlarına sürdükleri, ellerini boya- mada kullandıkları bir güzellik aracıydı ki kentlerle pek iliş- kisi yoktu. Kınayla ilgili argo deyişleri, "kına yakma" deyişini de bel- ki bu maddenin kurbanlık koyunları çağrıştırması dolayısıy- la hep ürpertiyle dinlemiştim. Kınanın politik edebiyatımıza girip yerleşmesi ise sosyal demokrasinin kırsallaşması kondu kentleşmesi ve bir anlam- da lumpenleşmesi, bunların sonucunda da kaçınılmaz ye- nilgiye sürüklenişiyle eşzamanlıdır. Şimdi sosyal demokratlar birbirlerine kına göndererek te- selli buluyorlar Özellikle sosyal demokratlarm üçte ikilik ke- simini kendi paramparçalığı içinde barındıran SHP'nin yan- daşları aynı görüşün üçte birini iki kişilik küçük partisinin mo- nolitikliği içinde bir arada tutarken oyları da bölmüş olan DSP'nin Genel Başkan'ı ve Rahşan Hanım ile birlikte her şeyi olan Bülent Ecevit'e kına gönderiyorlar. Son olarak SHP'nin Kars İl Örgütü sosyal demokrat oylan böldüğünü ileri sürdükleri Bülent Ecevit'e eline kına yakma- sı için posta ile 6 kilo 300 gram kına göndermiş. SHP Kars İl Başkanı Ahmet Toraman, neyse ki kibarlık et- miş de bu kınayı Sayın Ecevit'e "ellerine yakması için" gön- derdiklerini söylemiş. Kına gönderme öyküleri sosyal demokrat tartışmanın hangi düzeye indiğinin göstergesidir. Sosyal demokratlar, seçımden yenik çıkmışlar, üstelik yi- ne de yakaladıkları iktidar ortaklığı olanağını değerlendire- cek bir yandan da yapısal bozukluklarını giderecek yerde, şimdiye dek gorülmemiş boyutta bir "sen-ben" çekışmesi- nin içine düşmüşlerdir. Çekişmenin düzeyj de kına öyküle- rinden anlaşılmaktadır. Şu gerçek artık görülmelidir: Sosyal demokratlarm her iki partisi de yapısal bozukluk içindedirler. Şu anda marifet bir- birlerine kına göndererek kavgayı kızıştırmak değil, soğuk- kanlı bir biçimde yaraları sarmak ve yeniden yapılanmaktır. Eğer sosyal demokratlarm üçte biri en büyük partiye iltifat etmeyip Ecevit'in peşinden gidiyoriarsa burada tek kişinin tutku yüzünden giriştiği bölücülük eylemini izlemenin ötesin- de bir olay var demektir. Bülent Ecevit'in yanlışı yanlışla onarmak düşüncesine ka- tılmak olanaksız. Ama SHP'ye vöneltilen eleştiriler sadece Bülent Bey'den mi geliyor? SHP bu yapısıyla birçok sosyal demokratı çileden çıkar- mıyor mu? Bir zamanlar SHP'de çalışmış, sağduyulu, bilinçli, dürüst nice sosyal demokrat dostum var. Onlann Bülent Bey'e oy verirken SHP'ye yönelttiği eleştirilere katılmamak mümkün müydü? Sosyal demokratlarm sorunlarını kına gönderip kına yak- tırarak çözmek mümkün olsaydı ne kolay olurdu. Bülent Bey Erdal Bey'e İnönücüler Baykalcılara, Baykalcılar İnönücüle- re, Yenilikçi kanat her ikisine kına gönderirler ve sorunlar or- tadan kalkardı. Ama ne yazık ki sorunların kına ile üstesinden gelinmiyor. Eğer sosyal demokratların tüm kanatları tepeden tırnağa yeniden yapılanmanın, yaraları sanp bir arada çahşmanın yol- larını bulamazlarsa herkes kınasını kendine saklasın derim. Çünkü karışıklık böyle sürerse tüm sosyal demokrat kesi- min ktnaya ihtıyacı olacak, o zaman herkes kendi kınasını kullanır. KlSA KISA • Sakarya'nın Geyve ilçesi yakınında meydana gelen trafık kazasında dört kişi öldü, iki kişi yaralandı. Geyve ve Taraklı ilçelerinin yol ayrımındaki kazada, Bedrettin Altay yönetimindeki 14 FC 325 plakalı kamyon ile karşı yönden gelen Mustafa Akça yönetimindeki 52 AC 656 plakalı otomobil çarpıştı. Otomobilde bulunan Ahmet Canyakmaz olay yerinde, Bahattin Korkmaz, Mehmet Gültekin ve Kasım Dönmez de kaldınldıklan Sakarya Devlet Hastanesi'nde öldüler. • Kartal'da tüfekle oynayan iki arkadaştan biri kaza kurşunuyla öldü. Kartal Başıbüyük Kuyulardüzü mevkiinde önceki gün 17.30 sıralarında meydana gelen olayda, av tüfeğiyle oynayan iki arkadaştan Mehmet Esengül'ün (15) elindeki tüfçğin kazayla ateş aldığı bildirildi. Kurşunun Bülent Ozmen'e (14) isabet ederek yaşamına son verdiği öğrenildi. Kaza kurşunuyla arkadaşının ölümüne neden olduğu belirtilen Mehmet Esengül, daha sonra jandarma karakoluna teslim oldu. • Ankara Büyükşehır Belediye Başkanı Murat Karayalçın'a, Dunya Şehircilik Günü Uluslararası Türkiye Daimi Komitesi tarafından "şehircilik hizmet plaketi" verilecek. Türkiye Şehircilik Kongresi çalışmaları kapsamında verilecek şehircilik hizmet plaketi Ue şehirciliğin oluşum ve gelişiminde katkısı bulunan gerçek kişi, kurum ya da kuruluşlann ödüllendirilmesinin amaçlandığı bildirildi. Değerlendirmenin 15'inci Dünya Şehircilik günü dolayısıyla düzenlenen 3'üncü Türkiye Şehircilik Kongresi çalışmaları kapsamında üniversiteler, kamu ve özel planlama kurum ve kuruluşlan temsilcilerinin katılımı ile gerçekleştirildiği belirtildi. • Geçirdiği kalp krizi sonucu önceki gün ölen gazeteci Aydın Aydınh, Samsun'un Yakakent ilçesinde toprağa verildi. 49 yaşında ölen Aydın Aydınlı, Anadolu Ajansı, TRT, Hürriyet ve Milliyet gazetelerinin Alaçam ilçesi muhabirliğini yapmıştı. • Cumhuriyet Bayramı'nın 68. yıldönümü kutlamalan çerçe\esinde Bandırma 6. Ana Jet Üs Komutanlığı halk tarafından gezildi. Geziye Bandırma 6. Ana Jet Ussü'nde görevli subay, astsubay, sivil personel aileleri, şehit dul ve yetimleri, milli güvenlik dersi öğretmenleri ve öğrencileri Ue basın mensuplan katıldı. 6. Ana Jet Üs Komutanlığı Eğitim Kısım Amiri Pilot Kurmay Binbaşı Halit Bilal tarafından geziye katılanlara F-16 uçakları hakkında bilgi verildi. • Ankara Büyükşehir Belediyesi'nce Bentderesi yeniden düzenlenecek. Bentderesi'ne terminal-çarşı projesi kapsamında minibüs peronları, belediye kültür turizm tesisleri, teras dükkânları ve şadırvan yapılacak. Ankara Büyükşehir Belediyesi'nden verilen bilgiye göre Bentderesi projesine ilk adım projeden etkilenen bölge halkı ve belediye yetkililerinin katılımıyla karar kurulunun oluşturulmasıyla atılacak. • Bitlis'in Ahlat ilçesinde çıkarılan soğuk ve sıcak geçirmeyen, özellikle tarihi eserlerin onarımı ile konut yapımında kullanılan yumuşak Ahlat taşına talep her geçen gün artıyor. Yüzyıllardan beri yörede önemli bir yapı malzemesi olan kış aylarında soğuk, yaz aylarında ise sıcak geçirmeyen Ahlat taşı, sertleşme özelliğine de sahip. Ahlat taşı yumuşak ve çeşitli renklerde olması yüzünden yöredeki tarihi eserlerin onarımında kullanılıyor. • Çankaya Belediye Başkanı Doğan Taşdelen, gecekondu yapımına karşı halktan yardım istedi ve "Çocuklarımızın geleceğinde kullanacağı okul yerini park yerini, oyun alanını gecekondu yapanlara işgal ettirmeyin, gecekondu yapanlara izin vermeyin, bize ihbar edin" dedi. Taşdelen, seçim günu yapılan 700 dolayında gecekondunun yıkımına devam ettiklcrini kaydetti.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle