28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
24 OCAK 1991 EKONOMİ CUMHURÎYET/13 SERBESTPİYASADADÖVİZ NJOMarı Bm Mman Marta Wiçre Frangı Hbtaiö Flonm tngte Stertni Fransız Frangı lOOItatyan Lıreö S.ARıyalı Avusturya Şıhm Döve im ($) = Alıs 3060 20*5 2420 1810 6020 600 270 770 288 SaDş 3070 2055 2430 1820 6060 605 275 780 232 3005 ALT1N GÛMÜŞ Cumhunyet Reşat 24 ayar aflın 22bte*y 900 ayar gOmuş Vatalbank AMm Z r a l Altıra H A A I t n M.Bankas> 1 Ons S 250.000 270 000 37 400 33 500 450 205 000 206.000 205 000 378 00 Şjrış 255.000 2S5 000 37 550 36 900 490 210 000 211000 210.000 379 65 TL imettank) On to(%! = 64 94 Peugeot'nun yatırıını Aydın'a • İZMİR (Cumhunyet Ege Bürosu)— Asil Nadir'in Polly Peck fırması ile Torbalı'da otomobil ürctme projesini askıya alan Peugeot firması, yatınmını Aydın'a yapmayı ptanladığım büdirdi. EBSO Başkanı Uğur Yüce ile iki Peugeot yetkilisi, Aydın Organize Sanayi Bölgesi'ni gezdiler. Peugeot yetkilileri, buradan kendilerine 600 dönüm yer ayrılmasını istediler. Borsada bilgi ticaretine ceza • ANKARA (AA) — TBMM Plan ve Biitçe Komisyonu'nun dünkü toplantısında, Sermaye Piyasası Yasası'nda ban değişiklikleri öngören tasan benimsendi. Benimsenen tasarıya göre hisse senedi ihraç eden şirketlerin ilgilileri ile bu şirketler hakkında doğnıdan >-a da dolaylı bilgi sahibi olan kişilerin, henüz kamuoyuna duyurulmamış bilgileri kullanmaları ya da diğer kişilere menfaat karşılığında kullandırmalan suç sayılacak. Bu kişiler bir yıldan üç yıla kadar hapis ya da 50 milyon liradan 200 milyona kadar para cezasına mahkûm edilebilecekler. Yasa aynca menkul kıymetlerin halka arzı sırasında yanlış ya da eksik bilgi verenlerin de çeşitli cezalara çarptırılmalarını öngörüyor. Komisyondan geçen yasada, şirketlerin "oydan yoksun" hisse senedi ihraç etmelfcrine de fein verilirken kambiyo ve kıymetli taşlarla ilgili borsa kurma ile aracı kuruluşlara borsa bankerliği verme yetkileri de İMKB Başkanlığı'na yeriliyor. •Erdeınir'iıı kârı :• KARADENtZ EREĞLİ tCurahuriyel)— Kısa adı ERDEMIR olan Ereğli Demir ve Çelik Fabrikaları TAŞ Genel Müdurü Turhan Onur yaptığı basın toplantısında; 1989 yılında satış hasılatının 1.759.3 pıilyar TL. vergi öncesi kârın 699.6 milyar TL. blduğunu, 1990 yılı için "beklenen" satış hasılatının fahminen 3.030 milyar TL. yergi öncesinde beklenen kârın ise tahminen 500 milyar TL. olacağını söyledi. İHilton'da ifuar \ • tstanbul Haber Servisi '— Konularında dünyadaki tüm yenilik ve gelişmeleri !bir araya getirmeyi jamaçlayan Makina- lMekanik-Elektrik'91 Fuan jHilton Convection- •Exhibition Center'da laçıldı. 110 yabancı, 177 jyerli olmak üzere toplam '287 fîrmanın ürünleriyle katıldığı fuarda, metal ve îağaç işleme makineleri, Ihidrolik ve pnömatik jsistemler, ölçüm ve kontrol îcihazlan, pres, kaynak kesim makine donanımları, yükleme boşaltma ve depolama araçları, giiç ijenerasyonu ve dağıtım, lelektrik motorları ve jendüstriyel donammlar jteşhir edilmekte. Fuar, 27 jocak tarihine kadar lizlenebilecek. jBürodata Ifuan açıldı | • İstanbul Haber Servisi '— "Bürodata 1991" 7. jTelekomünikasyon, Bilgisayar, Büro Makine, Mobilya Malzemeleri Fuan TÜYAP Sergi Sarayı'nda açlıdı. İletişim araçlarının jjetkin kullanımı, teknolojik jyeniliklerin izlenip firma jbünyesine uygulanarak, "işyeri verimliliğini îarttırmak amacıyla açılan îfuara 60 yabancı, 59 yerli S olmak üzere toplam 119 ; firma ürünleriyle katılıyor. •Fuar, 27 ocak tarihine jkadar gezilebilecek. Deniz ticaretinde S.O.S.ESİN SUNGUR Deniz taşımacılığı *SOS' veri- yor. Armatörleri bir yandan Körfez krizi bir yandan da Zon- guldak grevi vurdu. Körfez kri- zinin başlamasından sonra yü- • kıin azalması, yakıt maliyetinin yükselmesi, sigorta primlerinin artması ve navlunlann düşmesi gibi sorunlarla karşılaşan art- matörler, krizin sıcak savaşa dö- nüşmesi üzerine de 'bölgeye git- raek istemeyen gemi personeli' sonınuyla yüz yuze kaldı. Dış yük taşımasında karşılaşılan dar boğaza, grev nedeniyle yurtiçi kömür taşımasının durması da katmer oldu. "Hem dışU bem içte köşeye sıkıştık" diyen Motorlu Gemi Armatörleri Kooperatin Başka- nı Gündüz Kaptanoğlu, Ispan- ya'dan Israil'in Hayfa Limanı1 na arpa taşıyan bir geminin, 14 personelinin istifası üzerine Ta- şucu Limam'na gelmek zorun- da kaldığını bildirdi. Bundan sonra Hayfa'ya hiçbir geminin gitmek istemeyeceğini anlatan Kaptanoğlu, "Kimseye git öl di- yemeyiz. Sigorta şirketleri bile ödediğimiz anormal primlere ragmen nükleer silah kullanılır- sa sigorta >apmayız diyor. tşi- miz Allah'a kaldı" dedi. Krizden sonra Irak taşıması- nın tamamen durduğunu hatır- latan Kaptanoğlu, bu yükleri ta- şıyan 15 geminin diğer navlun- lara girdiğini bunun da navlun piyasasında geçen yıl ortalarına göre yüzde 40 düşüş yarattığını anlattı. "Navlunlann düşmesi bir >ana, taşuıan yük de azaldı" Körfez krizi başlayınca yük azaldı. Yakıt maliyeti yükseldi. Sigorta primleri arttı. Kriz sıcak savaşa dönüşünce bu kez de "bölgeye gitmek istemeyen gemi personeli" sorunuyla yüz yüze kalındı. Israirin Hayfa limanına arpa taşıyan bir gemi 14 personelinin istifası yüzünden Taşucu limanına döndü. diyen Gündüz Kaptanoğlu, Amerika'nın Körfez'e getirdiği savaş malzemelerini kendi gemi- lerine taşıtması yüzünden Turk bayraklı gemilerin işsiz kaldığı- nı söyledi. Y,urtiçi taşımada da sıkıntıya düştüklerini vurgulayan Motor- lu Gemi Armatörleri Koopera- tifi Başkanı Kaptanoğlu, Zon- guldak grevi nedeniyle Ereğli Li- manı'nda 11, Bartın'da 7, Ban- dırma, İstanbul ve Gemlik'te 14 geminin boş beklediğini bildir- di. Grevin kömür taşıması dışın- da diğer yuk taşımalannı da et- kilediğini anlatan Kaptanoğlu, "Şu anda bir tek gübre laşıma- sıyla ugraşıyoruz" dedi. Deniz Ticaret Odası'nın (DTO) üyeleri arasında yaptığı araştırmaya göre de Körfez kri- zinin başladığı ağustos ayından aralık sonuna kadar geçen 5 ay- Armatörlerin zararları (Bin S) — Doörudan arartar • SeieripMeri • AtacaMarm ödenmemesi • Maruz kahnan tazminatlar • Yakıt flyaflan arûşı • Sigorta primleri artısı • İştetme gideri artışı -işkayıpl» — Toplam 29.050.3 3 628 9 934.4 280.1 21646.8 235.4 2.324.7 31.414.8 60.465.1 »1 ***}*] 88.584.8 12.828.3 3.014.8 993.4 65.169.8 1.118.3 5.460.2 113.124.5 201.709.3 * Dene Ticaret Odası Körta krizinin 1991 ytl sonuna kadar etküi olması hdnde armatörleıin zararlarımn ne kadara ulasacağmı hesapladı. Not: Deniz Ticaret Odası'ntn ara^trmast. 87 firmadan alınan MgHerB dayanıyor. lık dönemde armatörler 29 mil- yon dolan sigorta ve yakıt gideri artışı gibi doğrudan etkili mali- yet artışlarından, 31.5 milyon dolan da iş kayıplanndan ol- mak üzere 60.5 milyon dolarlık zarara uğradı. DTO'nun hesap- Iamalanna göre Körfez krizi 1991 sonuna kadar etkili oldu- ğu taktirde armatörlerin zarar- ları 88.6 milyon dolan doğru- dan, 113.1 milyon dolan da iş kayıplanndan olmak üzere 201.7 milyon dolara çıkacak. Petrol fiyatlanndaki sürekli hareket nedeniyle yakit maliyet- leri ve navlunlann istikrarsızlık gösterdiğini anlatan Deniz Tica- ret Odası Genel Sekreter Yar- dımcısı Sezai Özok, deniz taşı- macılığındaki krizin güney li- manlannın calışmalanndan an- laşılabileceğini söyledi. "tsken- denın körfezi ölü liman oldn" diyen özok, limandaki acente- lerin işçi çıkardıgını ve bir kıs- mının da telefon ve telekslerini devrederek işi bıraktığını öne sürdü. Körfez krizi özel taşımacılık şirketleri dışında kamu deniz ta- şımacılığını da etkiledi. Rafine- rilerin petrol taşımasını yapan Deniz Işletmeciliği ve Tankerük AŞ'nin (D1TAŞ) Genel Mudurü Turga> Belten, Irak'a uygulanan ambargo kapsarrunda petrol bo- ru hattının kapatılmasının daha uzak mesafeden petrol getirmeyi zorunlu kıldığını belirterek, şu bilgiyi verdi. "Bonı hattı calışırken tsken- denın'dan aldıgımız petrolü tz- mir ve Izmit'e bırakıyorduk. Hat kapatdınca Suudi Arabistan'dan itbalat basladı. Bn da yiıkleme- boşaltmayla beraber 10 gün tn- Un seferteri, 35 güne kadar yük- seltti. Petroldeki fi>nt artışıyla zaten tırmanan >akıt giderleri, sefer süresinin uzantasıyla kat- lanmış oldu." Suudi Arabistan'dan petrol alımının biri Körfez bölgesinde, diğeri de Kızıldeniz'de olmak uzere iki limandan yapıldığını anlatan Belten. Doha hava üs- süne yakın olan Körfez bölge- sindeki limanın savaş nedeniyle kapannıası halinde alımlann Kı- ?ıldeniz'deki limandan sürebile- ceğini sözlerine ekledi. Bu arada deniz taşımasında Körfez'le ilgili sıkıntılara bağlı olarak, tskenderun Limanı'nın çalışma temposunda da gerile- me oldu. Güneyde yer alan li- manlar içinde en çok tskende- run'un etkilendiğini anlatan TCDD Limanlar Dairesi Başka- nı Adnan Yardımcı, limandan yapılan yükleme-boşaltma işle- rinin önceki yıllara göre yarı ya- rıya azaldığını söyledi. "Ancak durumu, acenteler kapanıyor, H- man öldü gibi sozlerle ifade et- mek spekülasyon olur" diyen Yardımcı, Mersin Limanı'nda hareketliliğin sürdüğünü, lsken- derun Limanı'nda Irak transit- leri durduğu için yavaşladığını bildirdi. Yardıma'nın verdiği bil- giye göre 1 ağustos-31 arahk dö- nemi itibanyla tskenderun Li- manı'nda 1989 yılında 1 milyon 617 bin ton olan yükleme- boşaltma işleri, 1990'da 598 bin tona düştü. Mersin Limanı'nda ise aynı dönemler itibanyla el- leçleme kapasitesi 4 milyon 493 bin tondan, 4 milyon 900 bin to- na çıktı. THY'nin kriz zararı 170 mîlyar Ekonomi Semsl — Körfez krizinin THY'ye 1990 yılındaki faturasının 170 milyar TL oldu- ğu açıklandı. Dün bir açıklama yapan THY, krizin başlangıç ta- rihi olan 2 Ağustos 1990'dan yıl sonuna dek, artan sigorta primi ve yakıt fiyatlannın yanı sıra yolcu sayısındaki düşüşün de bu kayba yol açtığını belirtti. THY'den aldıgımız bilgiye göre kriz nedeniyle artan uçak yakıtı fiyatlan sonucu 1990 yılı için 250 milyar TL olarak he- saplanan yakıt harcaması, 324 milyar TL'ye ulaştı. Krizin Ha- vacılık Sigortası primlerine olan olumsuz etkisi ise prim ödeme- lerinde THY'ye yüzde 57 ora- nında ek yük getirdi. THY Genel Müdür yardıma- larından İbrahim Pektaş, Cum- huriyet muhabirinin konuyla il- gili sorusunu şöyle yanıtladı: "1990 yılında normal şartlar- da 3 milyon 400 bin dolar tuta- nnda sigorta primi ödememiz gerekiyordu. Bu tutar kriz ne- deniyle 5 ayda 1 milyon 970 bin dolarlık bir ekle 5 milyon 300 bin dolara ulaştı. 1991 yılında ise normal şartlarda ödeyecegi- miz prim 3 milyon 946 bin do- lardı. Ama yeni yılın ilk 20 gii- nünde 942 bin dolarlık ekstra si- gorta primi ödedik. 25 ocak pa- zartesi gününden itibaren ise haftada 500 bin dolar tutannda ekstra prim odeyecegiz. Yani bu şartlarda her ay 2 milyon dolar ilave prim ödentiş olacagız." Sigorta primlerinin her gün değiştiğini söyleyen Pektaş, bu ucretlerin "daha da artabilece- ğini, hatta uçaklann sigorta edilmeyebilecegini" belirtiyor. THY'nin 18 ocaktan beri müş- terilerinden bilet ücreti dışında sigorta primleri için de para al- ma uygulamasını ise Pektaş şöy- le anlatıyor: "Bizim ayın 18'inden bu ya- na aldıgımız ek sigorta ücretle- ri o tarihteki ek sigorta prim üc- retlerini yuzde 90 oranında kar- şılayabilecek miktardaydı. Fa- kat bugünkiı sigorta ücretlerini karşılaması mümkün degfl. Ör- nek vermek gerekirse diyelim ki bir sefer için 10 bin dolarlık prim ödüyorsunuz. Ama uçağı- nızda 30 kişi varsa onlardan ala- cagınız para ile bu prim ücreti- ni karşılamanız soz konusu de- gil. Çünku biz bu karan alırken belli bir doluluk oranına göre hesap yaptık. Fiyatı da ogün kü prim uzerinden tespit ettik." Sigorta primlerinin uçağın modeli ve fiyatına göre değişti- ğini söyleyen Pektaş, Adana'ya uçan bir DC 9 için 5 bin dolar ekstra ücret ödenirken^ bu üc- retin aynı hatta uçacak olan Bo- eing 727 için 5500 dolar, Airbus içinse 10 bin dolar tutarında olacağını hatırlatıyor. "THY bilet ücretleri ya da ek olarak aldığı sigorta prim ücret- lerine zam yapmayı düşünüyor mu" sorusuna, "Yolcunun üze- rine o kadar gitmek istemi- yoruz" yanıtını veren Pektaş, yabancı havayolu şirketlerinin Türkiye seferlerini azaltması ya da iptal etmesinin THY açısın- dan avantaj olduğunu vurgulu- yor.Öte yandan düny a havacılık sektöru de oldukça sıkıntılı gün- ler geçiriyor. Krizin yol açtığı zarann 21 ulusal havayoiunun üye olduğu Avnıpa Havayolla- n Birliği'ne faturasının 1990 yı- lında 600 milyon dolan buldu- ğu tahmin ediliyor. Savaş ne- deniyle artan havacılık sigorta- sı primleri, uçak yolcularından ahnıyor. THY'nin 18 ocaktan bu yana sürdürdüğü uygulama- ya göre, tüm Avrupa noktala- nyla Kıbrıs uçuşları için 30 do- lar, ABD ve Uzakdoğu uçuşla- nnda ise 100 dolar tutanndaki sigorta farkı. müşterilerden tah- sil ediliyor. Tekstîlde uyarı sinyaliHam bez ve iplik ithalatıyla başlayan tekstil sektöründeki kriz, Körfez'deki savaşla doruk noktasına ulaştı. Ürettiği malı satamayan bazı fabrika sahipleri üretimi durdurmayı çözüm olarak görüyor. SEVtNÇ BAYSAL BURSA— Tçkstilin onemli üretim merkezlerinden biri olan Bursa'da tezgâhlar durma nok- tasına geldi. Tekstil sanayicileri, hükümetin ham bez ve iplik it- halatına Lzin vermesiyle başla- yan krizin, Körfez'deki savaşla doruk noktasına ulaştığını söy- lediler. Bursa'da küçük ve orta bu- yüklükteki tekstil işletmeleri, sa- tışlann durma noktasına gelme- siyle üretimde çeşitli önlemleri gundeme getirdiler. Işletmelerin bir kısmı işçilerini zorunlu yıl- lık izne çıkararak üretimi azalt- mayı planlarken bir kısmı da üretim birimlerinden bazılannı kapatmayı tercih ediyor. Hükümetin kumaş ve iplik it- halatına izin vermesiyle başla- yan krizi ihracatla ve Doğu Av- rupa ülkelerine yatınm yaparak çozmeyi planlayan ünlü tekstil- ci Ali Osman Sönmez, savaşın >'arattığı belirsizlik nedeniyle ya- tırımlan ertelediklerini söyledi. Yatınmları ertelemenin yanı sı- ra artan stoklar nedeniyle geçı- ci olarak üretimi durdurmayı düşündüklerini belirten Sön- mez, "İnsanlar televizyonlanmn başında savaşın nasıl sonuçlana- cağını merak ediyor. tki metre bez yerine bir çuval un almayı tercih edivorlar haklı olarak. ıç ve dış pazarlara satışımız iyice azaldı. İhracatımız geçen ocak ayında 10 milyon dolarken bu ocakta 1 milyon dolar civann- da. Stoklar erimiyor. Bu dunım- da üretimi geçici olarak durdur- mak mecburiyetinde kalacağız" dedi. Pilot sanayi bölgesinde kuru- lu bulunan, polyester iplik üre- timi yapılan İpsan'da ise iplik bölümü tamamen kapatılarak 134 işçinin işine geçen ay son ve- rildi. Geri kalan 200 dolayında- ki işçiye ise dönüşümlü olarak zorunlu yıllık izin kullandırıh- yor. Sarayörme'ye bağlı olarak calışırken "iplik fiyatlarına ge- len zamlar' gerekçe gösterilerek kapatılan Süperteks ise üretimi- ni, tıp fakültesinin altındaki böl- gede, atölyeler düzeyinde sür- dürmeye çalışıyor. Sendikacılar, Süperteks'in atölyelerinde işçile- rin kaçak olarak çalıştınldığını, bölge çalışma müfettişlerinin de yetersiz kaldığını öne sürdüler. Koza'dan ipek ipliği üretilen Kozabirlik'in fabrikası da geçen yılın şubat ayından bu yana ya- şadığı krizi aşamayınca çözümü 150 işçiden 87'sinin işine önce- ki gün son vermekte buldu. Ko- zabirlik yetkilileri, işçi ücretleri ödemek için kullandıklan kredi- leri bile ödeyemediklerini, iplik satışlarının ise durduğunu söy- lediler. Öz Iplik-lş Bursa Şube Başkanı Sami Duran, hüküme- tin yanlış politikalannın fatura- ının işçiye çıkartıldığını belirte- rek Körfez krizinin bu politika- lara alet olarak kullanıldığını söyledi. lşçilerinin yansı çıkar- tılan Kozabirlik'te toplusözleş- me görüşmeleri uyuşmazlıkla sonuçlanmış ve grev karan alın- mıştı. İşçi sayısını azaitarak maliyeti düşürmeyi planlayanlar ise taz- mrnatlarını alarak ayrılmayı "gönüllü" isteyenlerden ise baş- hyor. TEKSİF Pilot Sanayi Şu- besi Başkanı Cahit Durun, bu tür bir anlaşmayla işten ayrılan- lann yüzde 50'yi bulduğunu söyledi. Cahit Dursun, işçilerin "Nasıl olsa işveren bu koşullar- da bizi işten atar. Bir bahane bu- larak beş parasız atılmayı göze almaktansa işverenin tazminat- la işten atma teklifini kabul ederim" anlayışı ile hareket et- tiklerini bildirdi. Sendikaçılardan edinilen bil- giye göre Körfez krizinin baştn- dan bu yana bireysel işten atma- larda yoğunluk gözleniyor. Sen- dikacılar, bir yıl içinde 2 bin 500*ü aşkın işçinin atıldığını ve imzalanan toplusözleşmelerin ardından işten çıkarmalann sür- düğünü söylediler. Otomotiv 1991'den endişeliSavaş nedeniyle talebin gerilediği otomotiv sektöründe, toplusözleşme ile gelecek maliyet artışlarından da korkuluyor. Ekonomi Servisi — Savaş ne- deniyle talebin önemli ölçüde gerilediği otomotiv sektörü, ha- len süren grev ve anlaşma sağ- landıktan sonra artacak mali- yetlerden endişe duyuyor. Otomotiv Sanayi Derneği (OSD)'nin 17'nci Olağan Genel Kurulu'nda konuşan Başkan Ali thsan İlkbahar, Türkiye'nin 1991 'e Körfez'de süren savaşın etkisi altında girdiğini belirterek bu etkinin büyük bir talep da- ralması yarattığını söyledi. İlk- bahar, yeni yılda savaş dışında taşıt vergilerindeki artışlar, fab- grev ler ve toplusöz- leşme imzalandıktan sonra or- taya çıkacak maliyet artışlany- la karşılaştıklannı anlatarak "Yüzde 250-260'hk artışla bag- lanacak gibi görünen toplusöz- leşmeler maiiyetlerimizde yüzde 20-30 oranında artış yaralacak. Bu artışı fiyatlara hemen yansı- tamay acağımıza göre 1991'e za- rarla başlayacağız" dedi. OSD Bakanı otomotiv sanayi için uzun vadeli bir plan hazırlan- masını, taşıt alım vergilerinin yerli otomobil ve minibüslerde düşürülmesini ve yerli üreticile- rin yaptığı ithalata daha düşük gümruk vergisi uygulanmasını istedi. ODS Genel Kurulu'nda TAYSAD Başkanı Ahmet Ar- kan da 1990'da yoğunlaşan oto- motiv ithalatının terbiye değil tehdit oluşturduğunu savunarak ithal otomobillere kota uygu- lanmasını önerdi. Arkan, AT ile gumrük birliğine gitmeden öne detaylı bir çalışma yapılarak uyumun hangi aşamalarda ger- çekleşeceğinin saptanmasını is- tedi. Genel kurulda konuşan Ha- zine ve Dış Ticaret Müsteşar Yardımcısı İbrahim Çakır ise otomobil ithalatına kota uygu- lamasının söz konusu olmaya- cağını belirterek ithalata karşı alınacak tedbirlerin antidam- ping yasasını uygulamak ve standart kontrolü yapmak oldu- ğunu anlattı. Çakır, Hazine'nin önümuzdeki günlerde belirli mallar için yoğun şekilde kalite ve standart kontrolüne başlaya- cağını açıkladı. DPT Müsteşar Yardımcısı Turgut Tüten de otomotiv sektörü için geçen yıl getirilen teşviklerin ana amacı- nın otomobil üretiminden çok yan sanayinin gelişmesini amaç- ladığinı söyledi. Genel kurulda yapılan seçim- de OSD'nin yönetim kurulu tek bir isim değişikliği ile tekrar gö- reve getirildi. Ali Ihsan İlkba- har'ın yeniden başkan seçildiği yönetim kurulüna Renault'dan Murat Toksoz girdi. Eski yöne- tim kurulu üyesi Yavuz Celasin ise denetim kurulu üyeliğine ge- tirildi. TESK araştırması: Esnafm hasılat kaybı%74 ANKARA (ANKA) — Kör- fez krizinin yol açtığı olumsuz koşullar Güney ve Güneydo- ğu Anadolu'daki esnafı önem- li olçüde etkiledi. Esnaf yüz- de 73.8 oranında bir hasılat kaybına uğrarken ortaya çıkan koşullar nedeniyleyüzde 15'lik bölümü yeni iş sahalan anyor. Türkiye Esnaf ve Sanatkâr- ları Konfederasyonu, Körfez krizinin E-24 karayolunun gectiği iller ağırlıklı olmak üze- re Güney ve Güneydoğu Ana- dolu'daki esnaf ve sanatkârla- rı ne ölçüde etkilediğini belir- lemek üzere bir araştırma yap- tı. Araştırma sonucu hazırla- nan rapora göre bölge ekono- misi önemli bir durgunluk ya- şıyor ve önemli darboğazlar içinde bulunuyor. Araştırma çerçeveşinde Mersin, Adana, Gaziantep, Şanlıurfa, Mardin, Diyarba- kır, Adıyaman ve Hatay ille- rindeki esnaf ve sanatkârlar arasında uygulanan anket so- nuçlanna göre bölge esnaf ve sanatkânnın yüzde 91.7'sinin gelir düzeyi düştü. Esnaf ve sanatkârların hasılatı, kaybı yuzde 73.8 düzeyinde belirlen- di. Anket uygulanan esnaf ve sanatkârların yuzde 89'unun kamu kurum ve kuruluşlarına borcu bulunuyor. Yaklaşık yüzde 15'i yeni iş sahası ara- yan, yüzde 10'u da işi bırak- ma durumuna gelen esnaf ve sanatkârlar yanlannda çalışan 181 kişinin işine son verdiler. İşi bırakma durumunda olan esnaf arasında ulaştırma sek- toründe bulunanlar ilk sırayı alıyor. Yüzde 68'inin çok zor du- rumda olduğu belirlenen böl- ge esnafının yüzde 36'sı düşük faizli ve uzun vadeli kredi is- tiyor. İgÇİNİN EVRENİNDEN ŞUKRAN KETENd Savaş Oyunu Belleğimizin güçlü olmaması ile tanınıyoruz. Yine de o ka- dar yakın geçmişte, öylesine çok vurgulandı ki unutmuş ola- mazsınız. En başta Sayın Başbakan, ilgili bakanlar, bazen aynı gece arka arkaya televizyona çıkıp maden işçisine ve- ritecek ücreti nerede ise açıkarttırmaya çıkarmışlardı. Bir sürü milyonlu birtakım hesaplar yapılıyordu. Ertesi gün maden işçisi, kamuoyunun aldatılmaya çalışıl- dığını anlatabilmek üzere yürüyüş ve mitinglerinde ürettiği sloganlarla yanıt vermeye çalışıyordu: 'Halkımız,madenci ya- lan söylemez, halkımız.hükümet yalan söylüyof.' Halkımız hangi tarafa inanıyordu? Yapılmış kamuoyu araştırmalan ol- madığı için net bir şey söylemeye olanak yok. Ancak halkımızın Sayın Başbakan ın birçok kez, çıplak, net, cebe giren' diyerek yer üstü işçisi için 1.5 milyona ve yeraltı işçisi için de 2 milyona yaklaşan ücretten söz ettiğini unutmuş olamaz. Heie de kamera karşısında elinı cebıne so- karak gorüntü verdiğini. Hükümetin başı Başbakan, toplu pazarlık masasında o\- masa da Mecliste, basın açıkiamasında herkesin göreceği, izleyecegi üzere 'verdim' demişse bu söz biraz ciddiye aJn nır. Genel Maden-İş Sendikası yönetimi de öyle yaptı. Başba- kanın televizyondan yaptığı resmiyete dökülmemiş çağnyı ciddiye aldı. Yılbaşı tatilı denmeden, biraz fiili bir durumla kendilerini Abant'a gdrüşmeye çağırttı. İnsanlar yılbaşı ge- cesi hazırlığı sonra da eğlencesini yaşarken. saatler süren görüşme oldu. Başbakan "net, çıpiak, cebe girecek' diye ver- diği sozü yineliyor, ancak bunun yazılı bir protokole dönüş- türülmesine yanaşmıyordu. Başbakan verdim dediği raka- mın yevmiye karşıltğının 40 bin lira brüt otduğunu iddia edi- yordu. Aylık 1.2 milyon brüt anlamma gelen bu yevmiyeden 1.5 milyon nete nasıl ulaşıldığının hesabı bir türlü yapılamı- yordu. Sonunda görüşmenin bir gün sonra teknik uzmanla- rın da katılacağı Ankara'da devamına karar verikji. Ankara'da değişen bir şey olmadı. Başbakanın, bakanla- rın sayısız kez 'verdik' dedikleri rakamlar ortaya çıkmadı. Başbakan aylar önce kamu işvereninin toplu pazarlık ma- sasında verdiği toplam rakama 250 milyarlık bir ek yaptığını açıklamakla yetindi. Bu da ortalama yevmiyelerde ilk altı ay için 50 bin ve ikincı altı ay için 64 bin lira civannda bir raka- ma geliyordu ki özü Başbakan'ın 'aylık çıplak, net, cebe giren' diye açıkladığı 1.5 milyonun net değil brüt olarak ve- rilmesı anlamındaydı. Genel Maden-İş bu rakama 'evet' di- yemedi. İşçi yürüyüş ve mitinglerinde bu gelişmeye tepkisi- ni, Halkımız Başbakan yalan söylüyor çarptık, böldük, he- sap tutmuyor' sloganı ile dile getirdi. 35 gün Zonguldak içinde maden işçisinin kadınlannın, hal- kı yanına katarak her gün on binlerie yürümesi, protesto mi- tingleri düzenlemesi bir sonuç vermeyince de bir insanın ko- lay kolay dayanamayacağı koşullarda, kış ortasında dağlar arasından, geceler soğukta, sokakta, uykusuz geçirilerek, polis ve asker kuşatmasında Ankara'ya doğru 4 gece 5 gün süren büyük yürüyüş' gerçekleştirildi. Genel Maden-İş ve maden işçisinin Zonguldak halkının karartılığı, sadece hü- kümeti değil, eylemi destekleyenleri de ürküttü. Başbakan, sendıka yönetimi ile görüşmek üzere Bolu'ya geldı, herkes arabuluculuk rclüne ve hükümet verecek taahhüdüne gir- di. Bolu'da Başbakan ücret görüşmedi, "Tehdidi kaldırın, An- kara'ya gelin görüşelim' dedi. Başta Türk-İş yönetimi, bir he- yet halinde Mengen'e gelen sendika başkanları, muhalefet partilerınin aracı milletvekılleri, Başbakan'ın 'gereken me- saj verildi' sözünü kılıf yaparak Genel Maden-İş'ten işçiyi Zonguldak'a döndürmesini istediler. Hükümetin sözleşme masasına yeni ücret teklifi ile geleceğine adeta kefil oldu- lar. Genel Maden-İş yönetimi bu güvenceleri ölçü almaktan çok, işçiyi efsker barikatı karşısında asker ve polisle çatıştır- mamak, soğuğa kırdırmamak için Zonguldak'a dönüş kara- n verdi. Başbakan'ın sözüne, çağrısına uyarak yönetim toplu' pazarlık masasına oturmak üzere Ankara'ya gitti. Bu arada beklenen ve halkın iradesi dışında Türkiye'nin de içine so- kulduğu sıcak savaş çıktı. Başbakan 'işlerinin yoğunluğu- nu!' gerekçe yaparak Genel Maden-İş yönetimini 15 gün sure ile Ankara'da oyaladı. Lütfedıp görüştüğünde verilebılece- ğin verilmiş olduğu söylendi. Sözde uyuşmazlığı çözmede cansiperane çalışan Çalışma Bakanı İmren Aykut'un hükü- met adına son sözü de çıplak, net, cebe giren' diye ilan edtl^ miş rakamın brütü oldu. Hükümet savaşa sığınmış, maden işçisine oyununu oy- namıştı. Sadece hükümet miydi savaşa sığınan? Ya da ma- den işçisini ortada bırakmaya çalışan? Hafta boyunca yine savaşa sığınılıp, Şevket Yılmaz'ın kalp krizi gerekçe imza- layanı pek belli olmayan ve 110 bin civannda işçiyi bağla- yan tekstil sözleşmesinin canı yanan işçilerinden tepkiler gel- di. Ö^kelerini 'yandık' sözcüğü ile dile getirip, tepkilerini na- sıl kanalize edebileceklerinin yolunu araştırıyorlar. Dertleri sadece brüt 1.5 mılyonluk düşük buldukları ücret de değil. Sözleşme yeni kitlesel işçi kıyımlarına kapı açtı. Bir de söz- leşmenin yürürlük tarihinin eylülden pcağa kaydırılması ile görülmeyen bir gizli kazık var. Türk-İş yöneticileri bir yan- dan da kamu işveren sendikalan yöneticileri ile hükümet ara- sında grev ve uyuşmazlıktaki diğer sendikalar için maden işçisini yalnız bırakmak üzere arabuluculuk yapıyor, Türki- ye Maden, Selüloz-İş sendikalan bile kullanılmaya çalışılı- yor. Başını kaldıranın, başını ezmek gerek. Ola ki kötü ör- nek ola. Dünya değiştı, iletişim olanakları ve araçları da. Olanları bütün dünya ve Türkiye işçi sınıfı izliyor. İşçiler örgütleri ile olamasa da yürekleri ile maden işçilerinin yanında. Savaş oyunlan, başını kaldıranın başını ezmeye yetebilir mi sanı- yorsunuz? Buna inanmak, insana, insan onuruna geleceğe inanmamak olmaz mı? Biz insana, insan onuruna inanıyor ve güveniyoruz... Lnşaata, Birleşîk Almanya dopingî Ekonomi Servisi — Birleşen Aimanya'nın sermaye olanakları Türk müteahhitlerine doping olacak. Federal Aimanya'nın özellikle eski Doğu Almanya bölumünde ortaya çıkan imar ihtiyacı Türk müteahhitleri için yeni iş olanakları yaratırken, SSCB'de Aimanya'nın bağışla- dığı paralarla gerçekleştirilecek konut projelerinde Türkiye'nin şansının yüksek olduğu belir- tiliyor. Dış Ekonomik Ilişkiler Kuru- lu (DEİK) Türk-Sovyet İş Kon- seyi, Sovyetler Birliği'nde inşa edilecek asker konutlarının bir bölümü için Federal Alman hü- kümetinin 7.8 milyar marklık bağışta bulunduğunu dikkate alarak mıiteahhit firmalar ile Federal Alman Dışişleri, Ekono- mi ve Sanayi bakanlıkları tem- silcilerini bir araya getirecek bir toplantı düzenliyor. F. Alman- ya, söz konusu konutlarda Do- ğu Almanya'dan çekilen asker- lerin barınak olması nedeniyle finasmana katılıyor. Toplantıy- la ilgili olarak DEtK'ten yapılan açıklamada Federal Aimanya'- nın SSCB'de inşa edilecek 72 bin asker konutundan 36 bini için finansman sağladığı hatıriatıla- rak projey le ilgili olarak acüacak uluslararası ihalede Türk mute- ahhitlerinin şansının yüksek ol- duğu kaydedildi. Açıklamada şöyle denildi: "DEİK Türk-Sovjet tş Kon- seyi üyesi olan mıiteahhit firma- lar 4 yıldır SSCB'de yapılan çe- şitli inşaat projelerini üstlenmiş ve bunlar arasında 5 firma ilk taahhütlerini tamamlayarak ikind tşlerini almışlardır. Bu fir- malaıia SSCB pazanna ilgi gös- termiş olan diğerlerinin Alman hukümeti finansmanıyla yapıla- cak konutlann ihalesinde önem- li şansa sahip olacaklan sanıl- maktadır." Öte y'andan merkezi Alman- ya'da bulunan Türkiye Araştır- malar Merkezi'nin yaptığı ince- lemeye göre Türk müteahhitle- rinin eski Doğu Almanya bölge- sinde açılacak inşaat ihalelerin- de de büyük şansı bulunuyor. Merkezin Başkanı Prof. Dr. Fa- nık Şen'in konuyla ilgili açıkia- masında iki Almanya'nın birleş- mesinin beklenenin aksine ülke- nin kalkınma hızını ve istihdam hacmini arttırdığı hatırlatılarak önümuzdeki dönemde Türkiyei nin müteahhitlik hizmetleri dı- şında turizm hareketleri ve ihra- cat olanaklan açısından da kârlı çıkabileceği vurgulandı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle