Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
23 OCAK 1991 KÜLTÜR-SANAT CUMHURÎYET/7
YARIŞMA
'Her yönüyle Türkiye'
• ANKARA (ANKA) — 'Ingiliz Kültür Heyeti',
fotoğraf sanatmı destekiemek ve tngiltere ile Türkiye
arasındaki ilişkilerin gelişmesine yardımcı olmak
amaayla 'Türkiye
1
konulu bir fotoğraf yarışması
düzenledi. YaJnızca Türk fotoğraf sanatçılannın
katılabileceği yansmaya her dalda en çok dört eser
gönderilebilecek. 'Türk insanı, doğası, tarihi, politikası,
sanatı, folkloru, sporu, geienekleri ve her yönüyle
Türkiye'nin konu ahndığı fotoğraf yarışmasına sanatçılar
siyah-bcyaz ve renkli eserleri ile katılabilecek. Yarışma
sonunda ödiil alan eserler ile sergilenmeye değer görülen
eserier bir katalogda toplanacak ve yanşmaya katılan
türa fotoğraf sanatçılanna birer katalog gönderilecek.
Yanşmada ödüle değer bulunmayan yapıtlar ise
sahiplerine geri verilecek. Ingiliz Kültür Heyeti'nden
verilen bilgiye göre, yarışma sonunda birinci bir hafta
Ingiltere seyahati, ikinci 1 milyon lira, üçüncu ise 500 bin
lira ile ödüllendirilecek.
SERGI
Nacaroglu ve Öz'e davet
• Kültür Servisi — Ressam Mizyal Karabiber
Nacaroğlu, Londra Lambeth Belediyesi tarafından
dilzenlenen resim sergisine Guneybatı Londra Sanat
Grubu üyesi olarak davet edildi. Ayıu sergide
Gaziantep'te sergi açan İngiliz ressam Sonia Morton ile
Istanbul'dan AJi öz'ün de yapıtlan sergilenecek. 25
ocakta açılacak sergide Mizyal Karabiber Nacaroğlu
özellikle Türk el sanatlan üzerine çalışan insanları konu
alan resimlerini sunacak (yukarıda). Sanatçının pastel ve
yağlıboya tekniği kullanarak yaptığı resimlerinde yemeni
dikenler, at naJı tamircileri, amt mezarlar, mercimek-
buğday eleyenler yer alıyor.
'I. Petro Avrupa'da'
• BREMEN (UBA) — Rus Çan I. Petro adına
Avrupa'da sergi açılacak ve 100'ü aşkın parça
sergilenecek. Bu arada Hazine Dairesi de açılacak.
Bremen Denizaşın Müzesi'nin yeni, ilgi çekici özel bir
sergiyle kendisinden söz ettirebilmesi için bir altı ayın
daha geçmesi gerekiyor. 1 haziran ile 25 Ağustos 1991
tarihleri arasında Rus Çan 1. Petro kamuoyunun ilgisinin
odak noktasını oluşturacak "Büyük Petro Batı
Avrupa'da" adlı serginin hazırlık çahşmaları şimdiden
büyük bir hızla sürdürülüyor. Böylece Rus Çarı ikinci
kez Bremen'e gelmiş oluyor, çünku yaklaşık 300 yü önce
seyahati seven ımparator Weser Irmağı yakınlannda
konakiamıştı. Çarın Avrupa yolculuğunun durakları
Bremen'de belgeleriyle tanıtılacak. Gorsel isitsel bir
gösterim ile o çağın en önemli olaylanyla bir bağ
oluşturuiarak ziyaretçi, serginin konusu hakkında bilgi
sahibi edilecek.
HızaPın heykelleri
• Kültür Servisi — Meriç Hızal'ın heykel sergisi yarın
Urart Sanat Galerisi'nde açılacak. Sergi 12 şubata dek
izlenebilecek. Salzburg'da "Internationale
Sommerakademie Fur Bildende Kunst"ta Italyan
heykeltıraş Francesco Somaini ile çalışan Meriç Hızal,
Istanbul Devlet Giizel Sanatlar Akademisi Heykel
Bölumünü bitirdi. Seksenli yıllarda Paris "Ecole
Nationale Superieur Des Beaux Ans"da Prof. Francosi
Debord ile çalışan sanatçı 1983 yıhnda Mimar Sinan
Üniversitesi Heykel Bölümü'ne araştırma görevlisi olarak
girdi. Halen aynı kurumda docent olarak çalışan Meriç
Hızal yurtiçi ve dışında birçok sergi actı, çeşitli ödüller
aldı.
DERGİ
'Balkan Türkleri'nin Sesi'
• Kültür Servisi —' Balkan Turkleri Dayanışma ve
Kültür Derneği'nin yayırnlamakta olduğu ayhk tarih,
kültür, edebiyat ve sanat dergisinin ocak sayısı çıktı. Bu
sayının yazıları arasında "Türkiye-Bulgaristan
llişkileri'nde MED ve Cezirler', Bulgaristan: Krizler
Ülkesi', 'Gagavuzların Mücadelesi', Türklük Izlenimleri',
'Türk püşmanlığY, 'Türklük Meşalesini Yakanlar'
(Bulgaristan'da tutukevlerine sürülen 5 raücahitle ilgili
röportajlar), 'Neden O tslam Enstıtusü', 'Zaman,
Komplekslerden Kurtulma Zamanıdır', 'Doğum
Günümde', 'Atatürk ve Bulgaristan Turkleri', 'Derneğimiz
Görev Başında', 'Niyazi Hüseyin ve Şiirleri', 'Ulusumuz,
DUimiz, Tarih ve Uygarlığımız' konuları yanında şiir ve
öykülere de yer verüiyor. Dergiye abone olmak
isteyenlerin, Molla Fenari Mh. Yeniçeriler Cad. 34,
Çemberlitaş, tstanbul adresindeki Dernek Genel
Merkezi'ne müracaat etmeleri ya da TC Ziraat Bankası
Beyazıt (tstanbul) Şubesi'ndeki 304-40 22285-6 Dergi
Hesap No'suna yıllık 48.000, 6 aylık 24.000, 3 aylık
12.000 TL yatırmalan gerekiyor.
PERŞEMBE TOPLANTILARI
KONFERANS
MİNORU YAMASAKİ'NİN ESKİ VE
YENİ YAPITLARINDAN ÖRNEKLER
Mimar OSEP SARAF
24 Ocak 1991 Perşembe
17.00- 18.30
Yapı-Endüstri Merkezı Konferans Salonu
Girış Serbesttir.
k^J yapı endüstri merkezi
Cumhurıyeı Cad 329. 80230 Harb'ye Isîanötıl-
Tei(D 147 4i 85 (5 t-av Fa«s (t| 141 11 01
MÜZİKFİUZALİ
Adnan Saygun'un 'YunusErnre* oratoryosu, Ayasofya'dagerçekyerini buldu
Kutsal mekânda Yumıs EmreAyasofya gibi iki
büyük dinin yüzyıUar
boyu kutsal mekân
olarak kullandığı,
cumhuriyetle birlikte
müzeye dönüştürülen
görkemli yapıda ilk kez
bu tür bir konser
gerçekleşti. Adnan
Saygun'unbu
muhteşem geceyi
yaşamadan ölmesi ne
kadaracı.
Savaş çıktı çıkacak derken ni-
hayet geçen hafta sıcak savas
karabasan gibi çöktü üzerimize.
Işin garibi aynı hafta sanki ön-
ceden sözleşilmis gibi birbirin-
den renkli, görkemli ve uzun ön
çalışma gerektiren üç konser
projesi peşpeşe lstanbuUu mü-
zikseverlere sunufmaktaydı.
Ankara ve fstanbui Devlet Ope-
ra ve Balesi Orkestra ve Koro-
lan, Devlet Sanatçısı Şef Hik-
m«< Şimşek'in -kendi açıklama-
sına göre-15 yıldır gerçekleştir-
meye çalıştığı projeyi en sonun-
da 15 Ocak 1991 Salı aksamı
Ayasofya'da hayata gecirdi.
Ayasofya gibi iki büyük dinin
sırasıyia yuz yıllar boyu kutsal
mekân olarak kullandığı ve
cumhuriyetle birlikte müzeye
dönüştürülen görkemli yapıda
ilk kez böyle bir konser projesi
gerçekleşiyordu. İki hafta önce
yitirdiğüniz A. Adnan Saygun'-
un Yunns Emre Oratoryosu'-
nun Ayasofya'da seslendirilme-
si düşuncesini ilk ortaya atan,
eseri New York'ta Birlesmiş
Milletler'de yorumlayan Ame-
rikalı ünlü orkestra sefi Leopold
Stokowski olmuştu. Stokovvs-
ki'nin bu arzusu Saygun tara-
fından da benimsenerek yerine
getirilsin istenmiş, ama doğal
olarak Ayasofya gibi hassas
15 YILLIK PROJE GERÇEK OLDU — Devlet sanatcısı Hikmet Şimşek'in 15 yüdır.gerçekleştinneye çalıştığı proje en sonun
da hayata geçti. Adnan Saygun'nn "Yunus Emre" oratoryosu Ayasofya'da seslendirildi. (Fotoğraf: Erdogan Köseoğlu)
dengelerin hüküm sürdüğü bir
mekânda oratoryo yorumlamak
fikrine "Evet" deme yüreklili-
ğini hiçbir devlet adamı göste-
rememiş şimdiye kadar.
1991 yıünın Uluslararası plrn-
formda "Ynnus Emre ve Sevgi
Yılı" ilan edilmesi ve Hikmet
Şimşek'in konunun üzerine sü-
rekli gitmesi ile sanınm proje-
ye daha cesaretle yaklaşılmış ve
Kültür Bakanı Namık Kemal
Zeybek'in de oluru alınarak bu
olağanüstü müzik olayı gerçek-
leşebilmiştir.
Yunus Emre Oratoryosu, ka-
nımca Ayasofya'da gerçek yeri-
ni buldu. Saygun Hoca'nın bu
muhteşem geceyi yaşamadan öl-
müş olması ne kadar acı. Ama
o, eminim kozmik dünyadan
bizleri izliyordu o gece. Batı'da
kiliseler, zaten müziğin en etki-
leyici biçimde insanlara aktarıl-
dığı yerlerdir. lnsan ve çalgı ses-
lerinin kubbelerde, o uçsuz bu-
caksız boşlukta yankılanarak
bir ölçude netliğini yitirmesi,
müziğin köşelerini yuvarlatma-
ya, seslerin tek bir kitle halınde
yoğun biçimde tınlamalarına
yol açıyor.
İşte bu nedenlerle Ayasofya'-
nın görkemli atmosferinde Yu-
nus Emre dinlemenin hazzını
hiçbir şeyle değişemez insan.
Gerçi, 15 ocak aksamı yüzlerce
yıllık devasa taş duvarlar arasın-
da müzik dinleyenlerin hepsi ay-
nı hazzı tatmamış olabilirler.
Çünkü dinleyıcilerin bazılan
öncelikle soğuktan sonra da eser
boyunca bir turlü sona ermeye-
rek herkesin dikkatini dağıtan
fotoğraf çekiminden son dere-
ce rahatsız olmuşlardı. Gerçek-
ten de foto muhabiri arkadaş-
lar, konser sırasında hele hele
flaşh fotoğraf çekerek hem din-
leyenleri hem de sanatçıları ne
kadar sıktıklarının farkındalar
mı acaba?
Aynca Ayasofya gibi bir me-
kânda sesin yanküanma hızının
tam ölçümü yapılmadığından
olsa gerek Kültür Bakanı Sayın
Namık Kemal Zeybek'in konuş-
masının bir tek sözcüğünıi bile
anlayamadım örneğin. Koro ve
orkestranın yankılanması ise
doğal akustik koşullar altında
çok etkileyici ve doyurucu idi.
Seçkin davetlilere ve basına özel
olan Yunus Emre Oratoryosu
yorumunun bundan böyle aynı
mekânda ve halka tekrarlanma-
sı gerek bence. Çağdaş Turk
müziğinin en önemli kilometre-
taşlanndan biri olan Yunus Em-
re Oratoryosu'nun yeri bundan
böyle Ayasofya olmalı ve onu
herkes dinlemeli.
AtinaDevlet Senfoni Orkestrasu ktanbuVda iki konser verdi
Savaş zamanı barış konserleriV unanlı piyanist
Vakarelis Komşu
ülkelerin böyle
zamanlarda dostluk ve
barış için
yakmlaşmaları
gerektiğine inanarak
Türkiye'yegeldik.
Aylardır Atina Devlet Senfo-
ni Orkestrası'nın Türkiye"ye gel-
me ve CRR Konser Salonu'nda
iki konser verme projesinin ön
hazıruklan yapüıyordu. Her şey
umulanın aksine neredeyse so-
runsuz, hatta tıkır tıkır geliş-
mekteyken 15 ocak gflnü geldi
çattı. 16 ocak gunü orkestra sa-
bah erkenden Atina'dan uçağa
binecek ve o aksam Istanbul'da-
ki ilk konserlerinde Yunanlı pi-
yanist Janis Vakarelis'e eşlik
edeceklerdi. Savaş daha henüz
fiilen başlamamışü, ama orkest-
ra üyelerinin bazılan bu yolcu-
luğa katılmak istemiyorlardı.
Nitekim, son anda orkestranın
20 eleraanı Atina Havaalanı'n-
dan geri döndü.
Istanbul'a bir gün önce gele-
rek CRR Konser Salonu ve
Türkiye-Yunanistan Dostluk
Derneği'nin ortaklaşa yaptıkla-
rı basın toplantısma katılan pi-
yanist Vakarelis, orkestranın bü-
yük çoğunluğunun, sefin ve şah-
sen kendisinin "Komşu ülkele-
rin böyle zamanlarda dostluk ve
banş için birbirlerine yakinlaş-
maian ve destek olmalân gerek-
tigine inanarak w özellikle bu
SUNA KAN VE SIMIONIDES — Atina Devlet Senfoni Orkestrası'nı Istanbul konserlerinde Yu-
nanlı şef Alexander Simionides yönetti. tkinci konsere solist olarak katılan Suna Kan ise Beetbo-
ven'ın Keman Konçertosu'nu yonımladı. (Fotoğraf: Aramis Kaiay)
nedenle Tiirkive'ye geidiklerini"
açıkladı.
Atina Devlet Senfoni Orkest-
rası'nı Alexander Simionides yö-
netiyordu. îlk konserin progra-
mında Janis Vakarelis, Liszt'in
iki numaralı La majör piyano
konçertosunu büyük bir ustalık-
la yorumladı. Orkestra, aradan
sonra ^agner'in Tristan ve IsoJ-
de operasından Prelüd ve Isol-
de'nin Aşk Ölumünü, Yunanlı
besteci Antonion'nun "Paean"
adlı orkestra konçertinosunu ve
IgorStravinski'nin "Ateş Kuşu"
süitini seslendirdı. İddialı bir
programdı bu, ama özellikle
Antoniou'nun eseri, içerdiği
çağdaş tekniklerin atmosferik
kullanımı ile çok ilgi çekiciydi.
Orkestranın 20 kişi fire ile Is-
tanbul'a gelmesi en çok yaylı
çalgılan etkilemişti. Konserden
sonra Istanbul Devlet Senfoni
Orkestrası ile hafta sonunda
Mahler'in 3. Senfonisini yorum-
layacak olan Alexander
Schn'inck bu orkestra yanında
bizim orkestramızın Berlin Fi-
larmoni Orkestrası sayılabilece-
ğini söyleyerek bir kıyaslama
yaptı. Konuk orkestranın yaylı-
ları teknik açıdan İDSO'nun
yaylılarından daha zayıf, ama
özellikle tahta üflemeler guzel
ses çıkarıyorlar çalgılarından ve
çok muzikal üflüyorlar.
16 ocak sabaha karşt sıcak sa-
vaşın başladığını duyan konuk-
larımız arasında Istanbul'a gel-
diklerine bin pişman olanlar
vardı mutlaka, ama bize hıç belli
etmediler ve ikinci konserlerin-
de bu kez bir Türk soliste, ke-
mancı Suna Kan'a eşlik ettiler.
ikinci programda orkestra Vi-
yana Klasik dönem eserlerine
ağırlık vermişti. Mozart'ın "Fi-
garo'nun Dügiinü" operası uver-
turü ardından Suna Kan, Beet-
hoven'ın op. 61 re majör keman
konçertosunu yorumladı.
Orkestra şefi ile beraberlik
açısından epey cebellesmek zo-
runda kalan Suna Kan'a orkest-
ra üyeleri tam destek verebilmek
için neredeyse kendilerini harap
ettiler. Sonuç hiç de kötü değil-
di. Suna Kan her zamanki gibi
üstün müzıkalitesi ve rahatlığı
ile bütün sorunlann üstesinden
tereyağından kıl çeker gibi gel-
meyi bilmişti.
Konserin ikinci yarısında yi-
ne Beethoven'ın Eroica" Senfo-
nisı yer alıyordu. Bu eser de or-
kestranın hem iyi hem de pek iyi
olmayan nitebklerini gözleme
oianağı bulduk. Ama asıl olan
Türk-Yunan dostluğunu müzikle
pekiştirmekti zaten. Sanınm bu
amaca ulaşıldı ve konuklanmız
İstanbul'dan savaşa rağmen iyi
duygularla ayrıldılar.
Mahler'in dev boyutlu 3. Senfonisi Türkiye'de ilk kez seslendirildi
Çetin
Gustav Maler Senfoni No
3 Re Minör/AJexander
Schwinchk yönetiminde
Istanbul Devlet Senfoni
Orkestrası/ Başkemancı:
Gülden Turalı/Koru
şefleri: Gökçen Koray,
Yücel Elmas/Sofistler:
Cornelia Kallisch (alto),
G.Turalı (keman), Levent
Çoker (trombon), Şenova
Ülker (nügelhorn), MSÜ
Devlet Konservatuvarı,
TRT Gençlik ve Çocuk
Koroları.
Mahler'in dev boyutlu Re mi-
nör 3. Senfonisinin Türkiye'de
ilk seslendirüisi projesini gerçek-
leştirmek onuru Alexander
Schwinck ve İDSO'ya ait. Mah-
ler, 191J'deöldüğünde51 yaşm-
daydı ve zamanını en önemli
senfonik orkestra ve opera yö-
netmeni olmasının yanı sıra dev
boyutlu senfonik eserlerin bes-
tecisi olarak da ün kazanmıştı.
J897'de Hıristiyanüğı kabul edip
Katolik mezhebini seçerek ha-
yatta en çok istediği şevi, yani
Viyana Saray Operası yönet-
menliği görevini elde etmişti.
Mahler bu görevde on yıl kaldı,
son derece katı standartları be-
raberinde getiren üst düzey ni-
yonunlayanlara bravo
Alman mezzo soprano Cornelia Kallisch (Fotoğraf: tbrabim Günel)
telik peşindeydi sanatçı. Çevre-
sine dönemin önde gelen yete-
neklerini topiayarak o güne ka-
dar görülmemiş, kendisinden
sonra da kolay kolay ulaşılama-
yan nitelikte opera prodüksiyon-
lan gerçekleştirdi Viyana'da.
Mahler'in kurduğu standarda
sıradan sanatçılann ayak uydu-
ramayacağı çok açıktı. Sanatçı
tembellik, aptallık, y'eteneksizlik
gibi huyları hiç affetmiyordu.
Bu yüzden bol bol düşman ka-
zanmıştı 10 yıl boyunca. Doğal
ki on yılın sonunda düşmanlan
onun ayağını kaydırmadan o
kendi isteğiyle istifa etti Viyana
Saray Operası yönetmenli-
ğinden.
1907'den sonraki dönemde
besteciliğe daha yoğun biçimde
eğildi Mahler. Hepsi birbirinden
daha görkemli ve iddialı olan
senfonilerini, Kindertotenlieder
ve Das Lied von der Erde gibi
orkestralı şarkı demetlerini hep
bu dönemde yarattı.
Mahler'in Üçüncü Re Mınör
Senfonisi, bilinen 3 veya 4 bö-
lümlü senfoni biçimini geride bı-
rakarak, her biri kendi içinde bi-
rer senfoni olabilecek boyutlar-
da altı bölümden oluşur. Beste-
ci eserin dördüncu bölümünde
F. Nietszche'nin "Ve Zerdüşt
Dedi ki!" adb eserinden aldığı
bir bolümü alto soloya verir. Be-
şinci bölümdeyse "Des Knaben
VVnnderhorn" (Çocuğun Sihirli
Boynuzu) adlı masal derleme-
sinde yer alan bir şarkıyı çocuk
korosu ve alto solo için işler.
18-19 ocak konserlerinde aslı
erkek çocuk korosu için yazılmış
olan koro partilerini kız çocuk-
ları ve genç kızlar seslendirdiler.
Korolan çalıştıran Gökçen Ko-
ray ve Yücel Elmas'a bir buyük
bravo... Aynca dört uzun bölüm
dinledikten sonra hâlâ ayakta
kalabilen, hevesleri sönmeden
dinamizmle, ritmik canlılığı hiç
gevsetmeden partilerini kusursu-
za yakın Almanca olarak söyle-
yen gençlerimize de bir büyük
bravo...
Konçerto karakterindeki
trombon sololarda gerek müzi-
kalitesi, gerek trombondan çı-
kardığı yumuşak ama dolu ton
ve tabii ki bu zor partiyi hiç ak-
satmadan yorumlamasıyla dik-
kati çeken Levent Çoker'e çifte
bravo... Son konserlerde hem so-
list, hem de başkemancı solist
görevleriyle taşıdığı yukü, hiç de
yükmuş gibi göstermeden birbi-
rinden güzel soloları ile dinleyi-
ciyi duygulandıran Gülden Tu-
ralı'ya da çifte bravo...
Sahne gerisinden flugel horn
ile sesini duyuran Şenova Ül-
ker'e, Mahler'in "senfoni
konçertant" kişiüğindeki bu ese-
rinin önemli rollerinden birini
üstlenerek solosunu üst düzey
nitelikte yorumladığj için bir
başka bravo...
Alto solisti Cornelia Kallisch
ise renkli sesi ile İstanbullu mu-
zikseverlere dolu dolu mezzo-
soprano ses örneği vererek ku-
lakların pasını aldığı için ve son
olarak da Mahler'in dev senfo-
nisini büyük bir azimle gerçek-
leştirdiği için şef AIexander
Schvvinck'e özel bravo..
'Yunus Emre
söyleşisi'
• Kültür Servisi — 1991
Sevgi Yılı'nı kutlama
etkinlikleri kapsamında 26
ocakta "Sevgi Yıh'tıda
Yunus Emre Düşüncesi"
konulu bir söyleşi
düzenlenecek. Saat
14.00'teki söyleşiye
konuşmacı olarak Yüksel
Yazıcı, klâl Erentürk ve
Attila Damar katılacaklar.
Söyleşi Üsküdar'daki Şemsi
Paşa Halk Kütuphanesi'nde
gerçekleştirilecek.
'Agrı Dağı'
Arnavutçada
• ANKARA (ANKA) —
Yaşar Kemal'in "Ağrı Dağı
Efsanesi" adlı romanı,
Yugoslavya'da Arnavutça
yayımiandı. Yugoslavya'nın
Üsküp kentinde Arnavutça
olarak yayımlanan romanın
önsözünde, Yaşar Kemal'in
kişiliği ve yapıtları
konusunda bilgi veriliyor.
Üsküp'te 'Flaka e
Vllazerimit' kitap dizisi
arasında çıkan 'Ağrı Dağı
Efsanesi', Arnavutlann
çoğunlukta bulunduğu
Kosova özerk bölgesinde
yayımlanan pek çok Türkçe
gazeteye de konu oldu.
Musa Ramadini tarafından
Arnavutçaya çevrilen kitaba
ilişkin eleşîirilerin genellikle
olumlu yönde olduğu
bildirildi.
İdil Abla'dan
iki oyun
• Kültür Servisi — tdil
Abla Çocuk Tiyatrosu,
"Çekirge Bir Sıçrar" adlı
oyunu her cumarteM saat
11.00 ve 13.00'te Kadıköy
Halk Eğitim Merkezi'nde,
her pazar saat 13.30'da
Bahariye Tevfik Gelenbe
Tiyatrosu'nda sahneliyor.
Reyhan Eray'ın müziklerini
yaptığı kabareyi İdil Yazgan
yazıp yonetti. Oyunda
Sema Toksöz, Aysun
Metiner, Bülent Çarıkçı ve
Mehmet Turan Yüzbaşı rol
alıyorlar. Topluluk,
"Masalistan" adlı oyunu da
pazar günleri saat 11.00'de
Kadıkoy Halk Eğitim
Merkezi'nde sahnelemeyi
sürdurüyor. Oyunu Hilal
Çelenk yazdı, İdil Yazgan
yönetti.
Öykü
yanşması
• GÖNEN (AA) — Ünlü
öykü yazarı Ömer Seyfettin,
doğum yeri olan Gönen'de
6-10 mayıs tarihleri
arasında anılacak. "2.
ömer Seyfettin'i Anma
Haftası" bünyesinde açtlan
"ömer Seyfettin öykü
Yarışması"nda 177 öykü
değerlendirmeye alınacak.
"Ömer Seyfettin'i Anma
Haftası" Düzenleme Kurulu
Başkanı Sedat Günay, kurul
uyeleri Ülkü Dönmez,
Feridun Çakmak ile
yanşma seçici kurul üyeleri
Prof. Dr. Tahsin Yücel,
gazeteci-yazar Sami
Karaören, şair-yazar
Sabahattin Kudret Aksal,
araştırmacı-yazar Muzaffer
Uyguner, yazar Talip
Apaydın, Gönen Belediye
Başkanı Kaya Uzer ve SHP
Genel Merkez Temsilcisi
Atilla Sav "Anma
Haftası"nın ana hatlannı
belirlediler. Bu arada seçici
kurul üyelerine, yanşmaya
katılan K77 öykünün birer
örneği verilerek incelemeleri
için bir ay süre tanındı.
öykü yarışmasına geçen yıl
340 oykü katılmıştı.
BüGÜN
• İmza günü Ressam
Bedri Baykam, saat
16.00'da Soyak Sanat
Galerisi'nde "Boyanın
Beyni" adlı kitabını
imzalayacak.
• Konferans Dr. Feryal
frez saat 16.00'da Taksim
Ataturk Kitaplığı'nda
"Psikolojik Resmüı Öncüsü
"Eduard Munch" konulu
bir konferans verecek.
bugün
bilsak
23 OCAK ÇARŞAMBA :
19.00 Transseksüellerin
Amclıyal Hakh:
Şahıka YÜKSEL
19.00 AkdenizKültiirlcrive
Şiirleri: ÖzdemirlNCE
Cafe-Fojer-Bar(Giriş)
12.00-00.30
Rock Cafe-Bar(5.Kat)
15.00-18.00 HcavyMetal
18.00-24.00 Rock
21.30 Erkin Koray
bilsak, sırasclvilcr cad., soğancı
sok. 7 cihangir
143 28 79-99