Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER 21 AĞUSTOS 1990
"Din Eğitimi" Adı Alftııda
Okırtnlanlar!
Dini politikaya maksath olarak alet edenler bir yana, iyi niyetleri ve
samimi dinsel inançları nedeniyle dini politikaya alet edenlere,
kananlara da seslenmek ve gerçekleri gostermek sanırım hepimizin
görevi artık.
Prof. Dr. AYSEL EKŞİ îstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi
Acaba bızım aydın dın adamı yetışurdığını dü-
şünduğümüz ımam hatıp hselerı ıle ılahıyat fakül-
telermdekı gençlerımıze hangı ders kıtapları oku-
tulmaktadır1
' Amacırn hıçbır şekılde bu okullann
ve okutulan kıtapların tutnunu karalamak değıl
Ancak dın dersı uygulamalarını ve canu vaazlannı
gönlp dınledıkçe, konuyla ılgılenmemek olanaksız.
Bu amaçla taradığım, "dın adamı yetıştıren
okullardakı" ders kıtaplarından Türkçe kültür kı-
taplarıru burada hep bırlıkte görelıra
Okutulanlara bakın...
"Cumhurıyet eğıtımınm çarkından geçenler dı-
ne karşı yabancılaşmış, Turk İslam kulturunden so-
ğutulmuşlardır Turk İslam özüne bağlı kalmaya ça-
lışan aıle ıle Batılılaşmış, yabancılaşmış aıle orta-
mı ve beklentılerı arasında hıçbır benzerbk ya da
ortak unsur yoktur Bu özentı, bu yenı örnek aıle-
ler yenıden tslam ılkelenne dönuş yapmazsa, bu öze
yabancılaşmadır Bunalıma suruklenenler ıle Türk
toplumuna karşı çıkanlann, antı sosyal kışılık ge
lıştırenlerın buyuk çoğunluğu bu tur aılelerde
yetışmışlerdır" dıyor bır dın adamımız, dın adamı
yetıştırecek okullarda okutulan kıtaplannda. (1, say-
falar 189, 167, 89)
Bu kıtapta öz Türk-İslam aılesının nıtelıklerı ay-
nntılı bıçımde gozler önune serılmektedır "Buy-
rultu nıtehğınde rol ta>m edıa ve toplumda yer sağ-
layıcı etkenler olarak ayetler ve hadısler, Turk İs-
lam toplumunda kadına erkeğmkıne göre farklı ıkı
yer vermektedır Bu ıkılı duruma göre kadın eş ola-
rak erkeğe tabı, yen onun yennden aşağıdadır (1,
sayfa 81)
"Türk İslam aılesınde kadının başlıca rolü dın-
darlık ve ıyı ahlaklı olarak kocasına eşlık görevını
yapmak ve ona ıtaat etmektır Hz peygamber ka-
dının kocasına ıtaatıne buyuk önem vermıştır Hz
peygamber "eğer bır kımseye Allah'tan başkasına
secde etmesını emredecek olsam, kadınların koca-
larına secde etmelerını buyururum" emretmıştır
Bunun sebebı Allah'ın erkekler ıçın kadmlar üze-
rınde küdığı haklardır Kadın dört şeyı ıçın nıkâh
edılır, malı, güzelhğı, soyu sopu ve dındarlığı Sen
bunlardan dındar olanını bul araştır Kızlardan bu-
luğ öncesınde örtunmeye başlaması, daha önce de
kız çocuklannın kendı aralannda oynayıp eğlenme
sı, erkek çocuğun da kızlar, kadmlar arasına sokul-
maması ıstenır" (1, sayfa 75, 76).
" Erkeğe ana olamayan kadını boşama hakkı
tanınır Kocası ıstemedığı halde kadın evınden çı-
karsa, göktekı bütün melekler, cın ve ınsan hanç
yanından geçtığı her şey ona lanet eder, kadın beş
vakıt namazım kıldığı, ramazanda orucunu tuttu-
ğu ve kocasına ıtaat ettığı vakıt, cennete hangı ka-
pıdan dılerse oradan gırer Kadın kocasının yatağı-
nı mazeretsız terk ederse, o kadına melekler saba-
ha kadar lanet eder (1, sayfalar 75, 76, 78, 77)
"Eğer kocasının razı olmadığı bır kımseyı aıle yu-
vasına alırsa, koca kadını hafıfçe dövup
sakındırabıhr" (1, sayfa 37)
tslamda Çocnk kıtabırun yazarı Dr Bılgın'e gö-
re "Gözlenmızın sevıncı olan çocuklarımızı kız ve
erkek olarak ayn tutmamız Kuran'ı Kenm'de önem-
le bıldınlmıştır tslam dımnın ılk muhatabı olan
Arap toplumunda olduğu gıbı o devırdekı ve on-
dan öncekı toplumlann çoğunda kız çocuklanna
ıkıncı derecede önem verıldığı bılınmektedır Gıda
bulmanın güçlüğu, süreklı savaşlarla erkeklenn aza-
lıp kadınlann çoğunluğu teşkıl etmelen karşısında
bu tuturn bır çeşıt nüfus planlaması olarak görül-
mektedır Bır tedbır olarak da olsa bır süre uygu-
lanan bır yöntem kısa surede âdet halıne gelıverı-
yor ve artık sebep ortadan kalksa bıle, ınsanların
ona bağlılıklan kolay değıştırılemıyor Kuran'ı Ke-
rım çok şükür kız çocuklarımn öldurülmesı âdetı-
nı ortadan kaldırmıştır Fakat kız çocuklanna ıkmcı
derecede değer verılmesı âdetı henuz yok olmuş
değıldır" (2, sayfa 37)
Aynı kıtabın yazan, Prof Beyza Bılgın'e göre ve-
layet, sözlük arilamı ıle sevmek, yakın olmak, ko-
rumak demektır islam hukuk kurallannda çocuk-
lar ttzenndekı velayet hakkı babaya, baba yoksa ba-
banın babasına veya onun tayuı edeceğı velıye aıt
olacaktır Kadınların tecrübelennın bu ışe yeteme-
yeceğı düşuncesı ıle anneye velayet hakkı tanınma-
mıştır (Aynı kıtap, sayfa 41) Yanı bu hanım pro-
fesörümüze göre kadınlann çocuklannı sevmek, on
lara yakın olmak ve korumak tecrubelen yeterlı de-
ğıldır
Dr Halıs Ayhan'ın şu düşüncelen son yıllarda
toplumumuzda çok sık duyulkgeldığı ıçın yadırgan-
mayacağına emınım
"Reklara, moda, basın yoluyla ınsamn ıstek ve
arzuları tahrık edılır, sonra bunların sosyal ve eko
nomık ımkânsızlıklar sonucu tatmını mumkun ol-
maz ıse bırçok ferdı ve ıçtımaı buhranlara kapı açıl-
mış olur Onun ıçın meşru yollarla tatmını müm-
kun olmayan ısteklerın uyandırılmaması, tahrık
edılmemesı esas olmahdır Uyanmış olan ıstekler
hukuk, örf ve dın esaslanna uygun şekılde tatmın
edümelıdır3
"Jsteklennı hıç tatmın edemeyen, nıçın tatmın
edemedığını nefsıne açıklamayan ve ısteklennden
vazgeçemeyen ınsanlar başka ınsanlara ve ıçınde ya-^
şadığı cemıyete ters duşer Bırçok kötu alışkanlık-
lara duşebıleceğı gıbı suç da ışleyebılır Ya da ruh
hastası olarak aklı dengesını kaybeder" (3, sa>fa 132)
Bn ilkel ögütler!
Ben otuz yülık meslek yaşantımda bugüne ka-
dar rastlamadığım böyle bır açıklamayı oğreten Ha-
lıs Ayhan'a herhalde teşekkur borçlu olduğumu du-
şunurken sözu kendı dusuncelenyle surdurelım "Is
lam eğıtımı ışte ınsanları bu noktalara geürmeden
çarelennı bulan ve gösteren, ruh beden yapısının ge
lışımıne göre ınsanlara normal tatmın yollannı ka-
zandıran faalıyetlerını yerıne getırmelıdır" (3, say-
fa 132, 133)
Aydın dın adamı yetıştınnek özlemlenmızle ya-
zılan kıtaplarda, herhalde Islamıyetın ılk dönem-
lerıne aıt ınanış, düşünce, göruş ve değer yargıları-
mn, yırmıncı yüzyüın sonunda hâlâ ders konusu
olabıldığı görülmektedır Bunlardan bırkaç örnek
verelım
"Rızkın bollaşmasına veya eksilmesıne, omrnn
artmasına veya eksilmesine sebep olan durumlar
şunlardır:
• Kaden ancak dua gerı çevırebılır ömru de an-
cak ıyılık yapmak arttırır Zıra kısı ışledığı bır gu-
nah sebebıyle kfndısıne gelecek rızıktan mahrum
olur
• Yalan konuşmak fakırlık getırır
• Sabah vaktınde uyku uyumak da rızka engel
olan durumlardandır
• Fakırlığe sebep olan hallerden bın yatakta çıp-
lak yatmaktır
• Fakıılığın sebeplennden bırı de ayakta, yahut
çıplakken küçük su dökmektır
• Fakırlığın sebeplennden bır dığen cünüp ıken
yemek yemektır
• Fakırlığın bır dığer sebebı soğan ve sarmısak
kabuklannı ateşte yakmaktır
• Fakırlığın on ıkıncı sebebı evı bır mendıl ya
hut bez parçası ıle süpürmektır
• Fakırlığın sebeplerınden bırı de gece vaktı ev
supurmek ve supruntulerı evde bırakmaktır
• Fakırlığın bır dığer sebebı kapının eşığı üzennde
oturmak, kapının ıkı kanadından bırıne yaslana-
rak oturmak, dınlenme yerlennde aptes almak, üze-
rınde ıken elbıseyı dıkmek ve aptesten sonra elbıse
ıle aptest azalannı kurulamaktır
• Fakırlığın sebeplennden bır başkası sabah na-
mazından sonra mescıdden çabuk çıkmaktır
• Fakırığın sebeplennden bırı de lambayı ufle-
yerck söndurmektır
Zenginlik nedenleri!
• Sadaka vermek
• Zengınlığın ıkıncı sebebı erken davranmaktır
Üçuncu sebep guzel yaa yazmaktır Dörduncu se-
bep güleryuzlu olmaktır Beşıncısı hoş sözlu olmak-
tır Altıncısı evın etrafım supurmektır (Hz Hasan
b Alı'den rıvayet edıldığıne göre şöyle buyurmuş-
tur "Evın cıvannı supunnek ve çanaklan temız yı-
kamak zengınlığe sebeptır" 4)
(sayfa 153-157)
Toplumun ve dının fertler uzenndekı denetımı ko-
nusu ımam hatıp hselerı ve ılahıyat fakultelerın-
de okutulan benım ve ınceledığım bu kıtaplann he-
men tumunun ortak ve temel noktasıdır Tum kı-
taplarda islam dını hukümlerının, bızım ınanç ve
ıbadetlenmızın dışında, obur varlıklara karşı vazı-
felerımızı de ıçermesı gerektığı savunulmaktadır
"Islamıyet sadece kul ıle Allah arasındakı ozel bır
ılışkıyı değıl, ınsanın hayattakı tüm üışkılennı, aı-
le hayatını, cınsel hayatını duzenleyen bır ahlak ka-
raktennde olmahdır" gönışu devamh vurgulanmak-
tadır
Sonuç
Artık bu noktada sormamız gerekmez mı bızı bu-
gune kadar ne dının gunah ne de çevrenın ayıp kav-
ramları değıl, kendı akıl ve vıcdanımız yönetmış-
ken doğnıyu eğnden ayırmayı öğrennıışken neden
şımdı dın kurallanyla yönetılmeyı özleyelım'' Bıze,
hemen toplumun dejenere olduğu, gençlenn yoz-
laştığı yalanlanru, plak gıbı dınletmek ıstıyorlar
Şımdıkı gençler, çok daha kışılıkiıdır, dürüsttür,
çunku kendıne saygısı vardır, daha güvenlıdır, çok
daha sağlıklıdır Bu mu yozlaşma9
Hıçbır aklı ba-
şında Türk kadını ve erİceğı 1400 yü önceye dön-
meyecek, dunyada hıçbır Müslüman ülkesınde var
olmayan şımdıkı haklanndan vazgeçme saflığını
göstermeyecektır Bu mu yozlaşraa9
Gazete sayfa-
larındakı uç beş fuhuş olayını tüm kadanlara mal
etmeye çalışanlar, aslında çarşafların altında neler
dönduğunü çok ıyı bılırler'
Dını politikaya maksath olarak alet edenler bır
yana, ıyı niyetleri ve samımı dinsel mançlan nede-
niyle dını politikaya alet edenlere, kananlara da ses-
lenmek ve gerçekleri gostermek sanırım hepımızın
görevi artık Çünkü yann çok geç olabılır
1 Sabn Akdenız (1982) Toplumumuz ve Egıumımız îstanbul
Mat Isl
2 DT Beyza Bılgın (1987) lslamda Çocuk Dıyanet lşlcn Başk
Yay Ankara
3 Dr Halıs Ayhan (1986) Eğjtıme Gınş ve tslamıyelın Eğıtı
me Getırdıgı Değerler Uludağ Ü Ilahıyat Fak öğretim üye-
sı, Damla Yay Isl
4- Imam Burhanüddın Ez Zernucı (1989) Tâ'lîm'ül Müteallıın
Islamda Egıtım Öğretun Metodu Tercume eden DT Vehbı Ya-
vuz (ME B. Talım Terbıye Kunılunca 1985'te Imam Hatıp Lı
selenne tavsıye edılmışür)
HESAPLAŞMA
BURHAN ARPAD
Kimi Gerçekleri
Istanbul'un Anadolu yakasında Kadıköy'le Bayramoğlu arasın-
da kısa gezıler yaptım bır süre önce Epeydır uğramadığım Ka-
dıköy'le Bayramoğlu arasında hıçbır tanış semte, sokağa, güzel
bır doğa parçasına rastlamadan Şoför oraları bılmeseydı, yo-
lumıı bulamazdım Ne Kadıköy ıskele meydanı, ne Alttyol ağzı
vardı Moda'ya Kozyatağı'na nasıl varabıleceğımı de kestıreme-
dım' Feneryolu'ndan Göztepe Erenköy'e nasıl varılırdı, Mısırlı-
oğlu neredeydı, çıkaramadım
1
Şoför mesleğı gereğı buraları bıl-
meseydı bunca yıl Istanbul'da yaşamış bırı olarak belkı de kay-
bolacaktım* Ne genış bahçeler, btrı otekınden görkemlı köşkler
vardı, ne gül ve yasemın kokular arasında hızla yol alan renklı
tramvaylar
1
Kıyılarda o guzelım yalıların yerınde çırkın betonlar
Böylesıne kötümser bır gırışe karşın yıne de busbütün umutsuz
değılım Fenerbahçe'nın bakımsızlıktan vıraneleşmış halk par-
kı ve Bayramoğlu'nda Basın llan Kurumu'nun tatıl köyu, ıç ka-
rartıcı bır dünyaya ışık tutuyorlardı
Yeterlı mıydı lyımserlık ıçın bır ıkı ışık pırıltısı? Umut, yoksu-
lun ekmeğı demışler' Kapkaranlıktan yeğdıri
Fenerbahçe'de yıllardır unutulmuş, vıraneleşmış, çöplükleş-
mış beledıye parkı, Istanbul'un yıtırılmekte olan güzel kıyı bu-
cağını yol olmaktan kurtaran Turkıye Turıng Kurumu Genel Mü-
düru Çelık Gülersoy elıyle Istanbul'a kazandırıldı Fenerbahçe
parkı özenle ve yenıden yaratılırcasına kurtarılmıştı Işıltılı, renklı,
canlı bır doğa koşesı oluşturulmuştu Turıng Kurumu bu emek
ve kurtarıcılık ıçın beledıyeye üstelık yüksek bır para da ödemek-
teydı Yüzyılhk sakız ağaçlarının gölgesınde yemyeşıl çımenler
kahve, çay ve sennletıcılerın yanı sıra kıtap satışı da yapılan se-
vımlı büfeler yeşıl hışıltılı kuytuluklarda gazete okuyan yaşlılar,
çocuklannın boyle bır yerde oynayışını seyreden mutlu anneler,
babaanneler, dedeler
1
Yıldız ve ötekı saray bahçelerını halka acan
Çelık Gulersoy'un o en öfkelı anında bıle gülumseyen yüzüne
yakışan Gülersoy soyadı
1
Seksen dönümluk bır doğa parçasını yok olmaktan kurtarıp
Istanbul'a armağan eden Çelık Gulersoy'a borçluluklarlai
Istanbul'da otomobılle 40-45 dakıka yakınlıkta bır başka baş
dınleme köşesını yazık kı geç keşfettım
Basın llan Kurumu Bayramoğlu Tatıl Köyü, Istanbul'un burnu
dıbınde Motorlu araçla sadece bır saat
1
Bayramoğlu Tatıl Kö-
yu'nu tanıtma yazısının bır ovgü olmasını açıklamaya çalışaca-
ğım Doğa ve ınsan ılışkılerını seksen donumlük yemyeşıl bır me-
kanda bağdaştırabılmek ovguden de oteye alkışlar gerektırır" In-
sana değer veren bır uygulama ıle gerçekleştırılmış bır dınlen-
me koyunü önce yadırgar gıbı oldum Nasılını ve nedenını bır
süre düşündum Bayramoğiu Basın llan Kurumu sosyal tesısle-
rının benzerı tesıslerı hıç bırınde bulunmayan bır yanı var
Seksen dönum toprağın ınsana değer veren bır anlayışla ger-
çekleştırılmış olması
1
Once yadırgar gıbı oldum Duşundum ve kısa surede nede-
nını yakaladım' Toprak vurguncularının ağzının suyunu akıtacak
genış topraklar alabıldığıne kullanılmıstı' Topraklarının belkı de
yüzde doksanı boş bırakılmıştı1
Yumuşak bır tırmanışta tam yo-
rulur gıbı olduğunu, bır an golgelı bır koşede kuçuk bır masa
ve bırkaç koltukla karşılaşıyorsunuz Masanın ustunde cıgara tab-
sure duşundum Bayramoğlu Basın llan Kurumu Sosyal Tesıs-
len'nın benzerı tesıslerı hıç bırınde bulunmayan bır yanı var
Bayramoğlu Tatıl Köyu'nun kurucusu gelışerek aşarak daha
da guzel ve yararlı olmasını sağlayan kışı ya da kışılerı soruş-
turdum Ilk genel mudür Sebahattın Selek'ın ıçtenlıklı tutkusu-
nun ağır bastığını ılerı sürdüler Şımdılerın genel müdurü Gülte-
kın Samancı'nın da var olanı benzerı bır doğa tutkusuyla koru-
duğunu ve gelıştırdığını de sozlefıne ekledıler
Kadıköy ve Bayramoğlu arası kımı îstanbul gerçeklerıyle ılgınç'
Görülmelı, derım
Bir TDK Yaymmm BUims€'l Düze>i
Her bilimsel yapıtta birkaç yanlış olabilir; bu, bir bakıma
doğaldır. Ne var ki biz kişisel bir yayın karşısında değiliz:
Elimizdeki çeviri "akademik bir kuruluş" olduğu iddiasında
bulunan yeni TDK'nın yayınlarından biridir ve içinde birkaç
değil birçok yanlış vardır.
Prof.Dr. TALAT TEKİN
Geçenlerde Cumhunyet gazetesınde yayım-
lanan bır yazımda yenı TDK'mn "tmla" kı
lavuzlanndakı Turkçenın gramenne aykın ve
kendı ıçınde çelışkılı kımı yazım yanhşlan üze-
nnde durmuş, bu yapıtlann yaam konusun-
da "kılavuz" olma nıtelığınden ne denlı uzak
olduklannı beiırtmeye çalışmıştım (1) Bu ya-
zımda da yıne "faİuş" yanlışlarla dolu bır
başka kunım yayını üzennde durmak ve oku-
yuculara kımı TDK yayınlannın bilimsel du-
zeyı hakkında bır fıkır vermek ıstıyorum
Sözunu edeceğım yapıt ünlu Alman Tur-
koloğu A von Gabaın'ın Altturkıscbe Gram-
matik adlı Eskı Türkçe dılbılgısının (gramerı-
nın) çevırısıdır. (2) îlk basısı 1941 'de, ıkıncı-
sı 195O'de, üçüncüsü de 1974'te yapılan bu dıl-
bılgısı, Türkolojımn temel başvuru kıtapla-
rından bırı, belkı de bırıncısıdır Ülkemızde
Almanca bılmeyenlerın yararlanamadığı bu
dılbılgısının ılk basısından yanm yuzyıl son
ra da olsa Turkçeye çevnüp yayımlanması se-
vındıncıdır Aynca yapıtı çevırenın bır Turk
dıh profesörü, yayımlayan kunıluşun da TDK
olması, okuyucuda bu kıtaba karşı bır güven
duygusu yaratması gerekır
Yanlışlarla dolu çeviri
Ne var kı bu güven yapıttakı çevın ve eskı
Türkçe yanlışlarının çokluğu nedeniyle daha
ılk anda yıtmekte, çevın onu okuyan ve kul-
lananian büyük bır duş kınklığına uğratmak-
tadır Gerçekten bu oylumlu yapıt öyle alıcı
gözu ıle filan değil, şöyle ustünkörü bır bı-
çımde gözden geçırıldığinde bıle hemen her
sayfasında rastlanan "fahış hata"lar ınsanın
şevkını kırmakta, çevırene ve kuruma olan gu-
venı temelınden sarsmaktadır Bu «azıda ya-
pıttakı çevin ve eskı Türkçe yanlıslanndan bır-
kaç örnek vererek bu TDK yayını hakkında-
kı görüşümun hıç de abartmah olmadjğını ka-
nıtlamak ıstıyorum önce çevın yanlışları ıçın
bırkaç örnek vereceğım
1. neng artatmagalı ıdı umadım "ıch musste
unbedıngt verfallen lassen" (Gabaın, 109), çe-
vınsı "asla mahvedemedım" (Akalın, 78)
Almanca tümcenın çevınsı şöyle olmak gere-
kır "Mutlak harap olmaya bırakmak zorun-
da kaldım" ya da daha ıyı bır Türkçe ıle "ha-
rap olmasına, mahvolmasına asla engel ola-
madım" Uygurca (Eskı Türkçe) tümcenın an-
lamı da zaten budur Akalm'ın çevınsı ıse bu-
nun tam tersıdır'
2 sekiz oğnz, tokuz tatar kalmaduk "es
waren keıne Acht - Oğuz und keıne Neun -
Tatar ubrıggeblıeben" (Gabaın, 117), çevın-
sı "sekız Oğuz, dokuz Tatar kalmadık (yok
olduk)" (Akalın, 83) Bu çevınde bır değıl,
ıkı yanlış vardır 1) Tumccmn öznesı "bız"
değıl, "Sekız Oğuz, Dokuz Tatar"dır, yanı
3 kışıdır, 2) kalmaduk sözcuğunun anlamı
"kalmadık (yok olduk)" değıl, "kalmadı
(hepsı geldı)"dır' Tümcenın doğru çevırısı
şoyle olacaktır "Sekız Oğuz, Dokuz Tatar
kalmadı, (hepsı geldı)" Almanca çeviri yan-
hş aktanlmış, Eskı Turkçesı de anlaşılamamış-
tır Aynca çevınde "sekız" ve "dokuz" söz-
cuklenmn bö>le kuçük harfle yazılması da bır
yazım yanlışıdır, çünku bu sayılar Gabaın'ın
Almanca çevınsınden de anlaşılacağı gıbı et-
nık adlann bır parçasıdır
3 tek bızınge neçukin erser, amraklartiD
adnlgoluk emgek bolmazan erti tip korkar
men "sondern ıch bın angstlıch ın der Meı-
nung, dass uns doch nıcht ırgendwıe der
Schmerz der Trennung von Lıeben entstehen
solle" (Gabaın, 134), çevınsı "Bıze nasıl olup
da sevgımn aynlık acısı ızdırap vermesın de-
yıp korkuyorum" (Akalın, 92) Bu çetrefü çe-
vınde de ıkı yanlış vardır 1) Uygurca amrak
sözcüğünün anlamı "sevgı" değıl, "sevgdı,
azız"dır, 2) Almanca entstehen eylemının an
lamı "ızdırap vermek" değıl, "doğmak, be-
hrmek, ortaya çıkmak, meydana gelmek"tır
Uygurca tümcenın anlamı şudur "Ancak ben
bızım ıçın şu ya da bu şekılde sevdıklenmız
den aynhna aası baş göstermesın (gösterme-
se) dıye korkuyorum " Gabaın'ın Almanca
çevınsı doğrudur, ne v ar kı bunu Turkçeye
çevıren buradakı iıeben sözcuğunun Heb "sev
gılı, azız" sıfatının adlaştırılmış bıçımı liebe^
nın çoğulu olduğunu anlayamamıştır'
4 korgelı kortle "schön anzusehen" (Ga-
baın, 169), çevınsı "guzel görmeye" (Aka
lın, 113) Eskı Türkçe korgeii sözcuğunun bu
radakı anlamı "görmeye değer, görulesı"dır,
korgeb körtle, böylece "görmeye değer guzel,
gorulesı guzel" anlamında bır söz öbeğıdır (sı-
fat tamlaması) Haydı Almancası anlaşılama-
mış, Turkçesı de mı bılınemezdı? Bılıneme
mış ışte1
Gramer bölumundekı yanhşlar böylece su
rup gıdıyor
Istersenız şımdı bu yapıtm bıraz da sözlük
bölumune bır göz atalım Burada sayfa başı-
na bır değıl, bırkaç yanlış vardır Işte bunlar
dan bırkaçı
1 adınagu, adnagu "başka" (Akalın, 258)
Almancası "anderer" olan bu sözcuk sıfat de-
ğıl, adıldır, bu nedenle "başkası, başkaları"
dıye çevrılmelıydı
2 agtın- "aufsteıgen, aufwahrstfuhren"
(Gabaın, 318) eylemı "çıkmak, yukselmek, çı-
karmak, yukselunek" dıye çevrümış (Akalın,
259) Türkçe çevındekı son ıkı anlam yanüş-
tır'
3 alangor- "erschöpfen (trans ), gesc-
hwacht seın" (Gabaın, 318) eylemı "yormak,
zayıflatmak' olarak çevnlmış (Akalın, 259)
Gabaın'ın verdığı ılk anlam yanlıştır, çunku
bu eylem geçışsızdır Bu yanlış duzeltılmedı
ğı gıbı doğru olan ıkıncı anlam da yanlış çev-
nlmıştır'
4 andıran, anlaran, antran "oradan,
busbutun" (Akalın, 260) Almancası "von
vveg" olan bu sözcüğün ıkıncı anlamı olarak
verılen "busbütün" busbütün yanlıştır'
5 ata "Vater" (Gabaın, 322) sözcüğü yı-
ne "ata" olarak çevrılmış (Akalın, 261) Be-
nım bıldığıme göre Türkçe ıtı'nın "baba"
anlamı yalnızca kaynata bıleşığınde kalrruş-
tır'
6 ataç "Vaterchen" (Gabaın, 322) sözcü-
ğu de yukandakıne uyularak "sevgılı ata" dı-
ye çevnlmıştır (Akalın, 361) Yanlış, doğru-
su "babacık, sevgılı baba" olacaktır (3)
Duzeltilmesi gerekirdi
Eleştın konusu çevınde bır de yapıtm as-
lından kaynaklanan yanhşlar vardır Gaba-
ın'ın dılbügısı yukanda da behrtmış olduğum
gıbı bundan tam yanm yuzyıl önce yayımlan-
mış, yapıt ıkıncı ve uçüncü baskılarda da
önemlı bır duzeltme görraemıştır Bu neden-
le Gabaın'ın dılbılgısınde yanlış okunmuş ya
da yanlış anlam venlmış bır haylı Uygurca
sözcuk ve tumce düzeltılmeden kalmıştır Bu
yanlışlann yapıtm yanm yuzyıl sonra yapılan
Türkçe çevınsınde dıpnotlan ıle duzeltilmesi
gerekirdi Bu yapılmamış, yapıtın ılk baskısın-
dakı okuma ve yorumlama yanlışları olduğu
gıbı bırakılmış, daha doğnısu bunların yan-
lış olduğu fark edılmemıştır
1
Burada yapıtm aslından kaynaklanan yan-
lışlara da örnekler vermek ısterdım, ama bu-
tün bunlan bu yazının dar çerçevesıne sığdır-
ma olanağı yoktur Ancak yazıma son verme-
den önce bır noktayı vurgulamadan geçeme-
yeceğım Her bilimsel yapıtta bırkaç yanlış
olabılır, bu bır bakıma doğaldır Ne var kı bız
kışısel bır yajın karşısında değılız Elımızde-
kı çeviri "akademik bır kuruluş" olduğu ıd-
dıasmda bulunan yenı TDK'nın yayınlarından
bındır ve ıçınde bırkaç değıl bırçok yanlış var-
dır Bu çcvınnın, yayımlanmasına karar ve-
nlmeden önce Almanca'yı ve Eskı Turkçeyı
gerçekten büen bır Turkoloğa ıyıce ıncelettı-
rılmesı gerekırdı Bu yapıhnamıştır
Sonuç
Bıldığıra kadanyla bu yapıtın denetımı şöy-
le olmuştur Bır Türk dılı profesörü tarafın-
dan yapılan bu çevırının Almanca ash ıle kar-
şılaştınlması ışmı Yürutme Kurulu uyesı bır
yardımcı doçent ustlenmış, sayın çevırmen
profesör de bunu kabul etmış ve bu denetım
ışını "gönüllu" olarak ustlenen yardımcı do-
çent Yurütme Kurulu'na övgulerle dolu bır ra-
por sunmuştur TDK Yurutme Kurulu da bu
"ahbap ışı" rapora dayanarak yapıtı olduğu
gıbı yanı bütun "hatalan ve sevaplan" ıle ya-
yımlama kararı almıştır Bu durumda yanhş-
larla dolu olarak yayımlanan bu çevınden çe-
vırenden çok yapıtı sözde mceleyen ve son de-
rece olumlu rapor veren kışı ıle yalnızca bu
kışının raporuna guvenerek onu yayımlayan
TDK Yurutme Kurulu sorumludur
1)' Yazım Kargaşası Cumhnnyel, 19 Temmuz 1990
2) A von Gabaın, Eskı Turkçenın Gramen (Çevıren
Mehmet Akalın), Turk Dıl Kunımu Yayınlan 532, An-
kara 1988
3) Kendısme verdıgıın Uygurca ödevını hazırlamak ıçın
yalnız Akalın ın bu çevınsım kullanan yüksek hsans ög
rencılenmden bırı 1990 bahar döneırunde bu dersten ba
jarısız olmuş ve geçmez not almışıır
PENCERE
Kazan, Tencere Doğurmaz
Irak'ın Kuveyt ı ışgalınden bu yana toz ve dumandan ferman
okunmuyor, televızyon radyo, gazete haberlerı makıneh tüfek-
lerın yaylım ateşlerı gıbı ortalığı bırbırıne katıyor, Ortadoğu'da
savaş, "ha çıktı ha çıkacak" dıye beklentı suruyor
Cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturan Özal da —fırsat bu
fırsat— dış polıtıka yapıyor
Dış polıtıka nedır?
Adı üstûnde
Polıtıka'
Dış polıtıka, ıç polıtıkadan soyutlanabılır mı' Polıtıka bır bü-
tundûr ve dış polıtıka, ıç polıtıkanın dışa dönük yüzüdür Anaya-
samıza gore ancak seçımle ışbaşına gelen ve pariamentoya he-
sap vermekle yukumlû bır hükumet, dış polıtıkayı yürütebılır
Ozal'ın yürüttüğu dış polıtıkayı muhalefet partılerı beğenmı-
yorsa ne olacak? Işler sarpa sararsa "sorumsuz" cumhurbaş-
kanı kıme hesap verecek? özal, anayasayı, yasaları, temel ku-
ralları her gün paspas gıbı çığnemektedır
Pekı, Cumhurbaşkanı yasaları hıçe sayarsa, sokaktakı yurt-
taş neler yapmaz'?
*
Ulunay'la Felek'ın gözdesı Nasrettın Hoca, anasının gözü, bı-
tırım fılozof, feleğın çarkına okumuş bılgedır, öykulerı gerçek-
ten süzülmüş su damlaları kadar saydamdır
Hoca günlerden bır gün komşusundan çamaşır kazanını ıs-
ter Komşulukta olur boyle şeyler Aldığı kazanı kullandıktan sonra
gerı verırken ıçıne bır de tencere oturtur hoca.
Komşu şaşınr
—Hoca bu ne'
—Kazan doğurdu
Ses çıkarmaz komşu Çünkü kazanın doğurması adamın ışı-
ne gelmıştır, ama gel zaman gıt zaman, Nasrettın Hoca bır kez
daha kazanı komşusundan ıster aldıktan sonra da gen vermez,
ustüne yatar Komşu da kapıya dayanır
—Ne oldu bızım kazan?
—Kazan sızlere ömür
— Hoca, kazan hıç ölür mü?
Komşunun aldığı yanıt, ınsanlığın bellı bır uygarlık aşamasın-
da ulaştığı maştığın ürünüdür
—8e adam' Kazanın doğurduğuna ınanıyorsun da ötdüğüne
neden ınanmıyorsun?
Mantık bır kez bozuldu mu kural bır kez çığnendı mı ardından
sökün edecek olanlan kımse hesap edemez Insanoğlu "kural,
yasa, ılke" kavramlannı uygarlığın suzülmüşlüğünde arıttı, ge-
lışmışlık aşamasında benımsedı, hukuk devietı kurallar üzenn-
de yükseldı
Yasaya göre elınde yetkı bulunmayan kışının yetkı kullanması
temel bır kuralın çığnenmesıdır Yasadışı yetkıyı kullanan kışı ıyı
ya da olumlu bır ış yapsa da cezalandırılır, çünku suç ışlemıştır
Ozal'ın kuralları çığneyerek dış polıtıkayı yürütmesıne göz yu-
manlar
—Canım, dıyorlar, kötü bır şey yapmadı
En kötü şeyı yapıyor, daha ne yapsın'
Bır kez kazanın doğurduğuna ınanırsan, yann kazan öldüğün-
de söyleyecek lafın olmaz
•
Irak'ın Türkıye'ye saldıracak halı yoktur, Saddam kendı varlı-
ğını kurtarmaya bakıyor
Bölgede güç dengelerını bozacak sılahlanma ıse yalnız Irak-
ta görülmuyor Israıl, dünyanın en etkılı sılahlı guçlerınden bırı-
sıdır ve Türkıye'yı "kendı guvenlık alanı ıçınde" saymaktadır Or-
tadoğu da yalnız Bağdat ın elındekı füzelen gündeme getırmek,
Vasıngton markalı mantığın dışavurumudur Zalım Saddam'ın Ku-
veyt'ı ışgalıne karşı olmak doğaldır, ama Israıl'ın Fılıstın, Surı-
ye'nın Lübnan toprakıarını ışgal etmesı devletler hukukuna çok
mu uygundur
7
Ortadoğu'da bunalım yaşanıyor krız derınleşıyor, Türkıye'yı
kuşatıyor
Doğrudur, ama "dfktatöriük hevesleri" de "normaT dönemlerde
ortaya çıkacak değıl ya
1
Heveslıler hep bunalım zamanlarında
boy göstermıştır Ister "krız" dönemınde ıster "normal" zaman.
da yaşayalım, ama kuralı unutmayalım <
Kazan tencere doğurmaz
1
Club MONAKUS'tan
Bodrum-Yalıkavak'ta
1990SONBAHAR
kampanyası
Dublex villalarda
kahvaltı-öğle ve akşam yemekleri dahil,
kişi başına
55.000.-TL.
Çanak anten-Magıc Box
îstanbul Tel (1)1410521
Ankara Tel (4) 126 39 30 -126 24 60 -168 14 29
Yalıkavak Tel (6144) 1392-1397
Türkıye'nın en guzel
duğun salonlan
/ * NİŞANTAŞI
\ RESTAURANT
Düğun Salonlan
150 Kışı ıçın
Yemeklı 1 785 000
YemekS mewh 2 175 000
Rez 147 62 39 -147 74 40
• Sahnlanmız khmaltdır •
MEVLÜD
Merhum denız bınbaşısı Hafız
Mehmet, Denız Kuvvetlerı
Komutanı Koramıral Şukru
Okan'ın sevgılı gelını, Hıkmet
Çetınsoy'un sevgılı eşı, Mehmet
•\lı Çetınsoy'un kıymetlı annesı,
Nımet Fethıye Çetınsoy'un
kıymetlı annesı, Nımet Fethıye
Çetınsoy'un sene-ı devnye mevludune butun
mumınlnenn teşrıflerını rıca ederız Vlevlud,
22 ağustos varşamba gunu oğle namazını muteakıp
Beyoğlu Çukurcuma Basoplu Camısı'nde okunacaktır
1 Hamur kağıda çok temız
O T O KOP
Doğan Copy
16O 78 28
60 TL. Ortabahçe Cad.
No: 6O Beglktaş
VEFAT VE TEŞEKKUR
Çukurova Unıversıtesı Tıp Fakultesı'nden mezun olduktan
sonra eüm bır trafık kazası sonucu henuz yaşamının
bahanndayken aramızdan aynlan sevgılı evladımız,
kardeşımız
Dr.ERKİN
ÖZMEN'in
ölumünden dolayı bızzat gelerek ya da telefon ve telgrafla
acımızı paylaşan Çukurova Unıversıtesı Tıp Fakultesı devTe
doktorlarma, tum dost ve akrabaiarımıza teşekkur ederız
ANNESÎ, BABASI VE KARDEŞLERİ
KÜRT EZGİLERİ
N EV R 0 Z
Enstriimantal
PhOOUKTOR HASAN SAJTIK
YONETMEN HASRET GLLTEKIN
IVM PUI( VE
KASETC1LEII0E
NCPI M2)> TlfM PUANtUM
MC 1 ftH M I2f4 INUnUH-ISIAItflH.
ra si: M « su n ı; FU* SU cı H
HİMARUK DEKORASYON
E OÛMİB. ttMATU* DBOU
PROFİL
PROF. UTMdT İZGİ
TÜM •fİMARUK VE
tÇMİMAMJK ÇAUŞMALARI
İŞ MERKEZLERİ
APARTMANLAR
VİLLALAR
TEKEVLER
İKİZEVLE
VESIRVESIRAEVLER
ÇAÖDAŞ
DÜNYA MİMARUÖI
RICHARD ROOERS
LLOYD'S CEMTER
NORMAN FOSTER
SHANOHA1 BANK
DOSYA
ÇAĞDAŞ TURK MIMARUĞI
"^AZfeKlfT AHOUn'-NEŞCT UKMJir
muram
»I«M taıtjlMiı Wt
HW
ı lııı tnım tnz
nuç« odvz-fûutü buu.
NUKM BİIfrMIZKUflT 0tiM
OOUIT «AHlHU*4umr û ü u n a
MAHMUTTUNA
9CVKİ «UMJ
ı m « M
3#m