Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
21 AĞUSTOS 1990 DIŞ HABERLER CUMHURİYET/17
KORFEZ KRİZI...KÖRFEZ KRÎZt... KÖRFEZ KRİZÎ...KÖRFEZ KRÎZL.. KOI
AMERİKALlSTRATEJİSTLER ZAMANIN ALEYHTEİŞLEDİĞİKANISINDA
'ABD vuracaksa bir an önce vursun'Irak'ın manevralan karşısında 'eli kolu bağlı dev' şeklinde
oturan bir ABD'nin itibar kaybedeceğine inanan bazı
stratejistler, bunun da dünyaya 'Amerika mağlup oluyor'
mesajı vereceğini savunuyorlar.
UFUK GÜLDEMİR
mSHINGTON — ABD Körfez'deki as-
keri gücünü her geçen gün biraz daha art-
tınrken bu gücü ne ölçüde ve ne zaman kul-
lanacağı konusunda çeşitli tartışmalara sah-
nejjluyor.
Her ne kadar Zbigniew Brzezinski gibi
stratejistler Irak işgali altındaki bir Kuveyt
fîkrine Amerika'nın kendisini ahşürması ge-
rektiğini savunuyorsa da buradaki genel ha-
va, "Efer Irak vunılacaksa bir an önce vu-
rnlsnn, yoksa zaman aleyhimize isliyor" yö-
nünde gelişiyor. önceki gunku Washington
Post gazetesinin "Körfez'deki hedefler" baş-
Iıklı Eüşmakalesinde, "Stratejisüerin, eğer
vurulacaksa. şiradi yapılınasu geç yapıima-
sından daha doğru olur" gorüşünde oldu-
ğu vurgulanıyordu. Ote yandan Amerikan
basııuna yansıdığı kadanyla, Kudüs de "Za-
manın Amerika aleyhine isledigi" kanısın-
da.
Ancak bu konudaki en çarpıcı analizi
ABD eski Dışişleri Bakanlarından Henry
Kissinger yapıyor. Kissinger, "Eğer Amerika
ekonomik önlemlerden kesin sonuç alınma-
yacağını kestiriyorsa, o zaman hemen Irak-
ın tiim askeri yeteneğini ortadan kaldırmayı
bedefleyen cerrahi bir müdahaleyi göz önö-
ne almalıdır" diyor.
Bu görüşte olanlar, Amerika'nın Körfez
krizinde artık "geri dönülemez noktayı"
geçtığini, Irak, Kuveyt işgalini siirdürürken
ABD'nin de Suudi Arabistan'da "eli kol«
bağlı bir dev" olarak oturmasının, dünya-
ya "Amerika'nın mağlup olduğu" mesajını
vereceğini savunuyor. Bu mesajın ise tiira
dünyada büyük siyasi ve ekonomik yansı-
maları olabilecegi kaydediliyor. Kuveyt'te
Amerika'ya karşın tutunmayı başarabilen
bir Irak'ın, zaman içinde, zayıf komşulan-
nı işgal etmesine bile gerek olmadan hariç-
ten yönetmeye başlayabileceği, dolayısıyla
da d'unya petrol fıyatlanru kontrol edebile-
ceği kaydediliyor. Bu bakımdan, geçen za-
manın Amerika'ya "müttefik" olraadığı
vurgulanıyor.
Bu çerçevede ortaya atılan senaryolardan
birisine göre her ne kadar Suudi Arabistan,
Venezuela, Emirlikler ve Nijerya petrol ure-
timlerini 4.1 milyon varil arttırarak Irak ve
Kuveyt'in dilimini doldurmayı taahhüt et-
miş olsa da bunu uzun süre sürderemeye-
cekleri kaydediliyor. Köşeye sıkışan Irak'ın
Suudi Arabistan'ın üretimini engelleyebile-
cek bir faaliyete girişip bunda başanh ol-
ması halinde ise dünyanın büyük bır petrol
krizine girebileceği ve Irak'a karşı ambar-
gcnun sürmesinin olanaksızlaşacağı vurgu-
lanıyor.
"Zaman Amerika'nın alevhine işliyor" ar-
gümanının dayandığı bır başka nokta da
Amerika'da Kongre, muhalefet ve basın'n
zaman içinde ABD'nin Körfez'deki vartığına
karşı çıkan bir tutum alabileceği.
Aynı tehlike Arap kamuoyu için de ge-
çerli. Kriz uzadıkça Bağdat'ın bölgedeki an-
ti Amerikan duyguları mobilize etme şansı
yüksek. Irak'ın, Kuveyt işgali ıle Filistin ko-
nusunu irtibatlaması, bu görüşü savunan
stratejistlerce, son derece "nstaca" atılmış
bir adım olarak görülüyor. Aynca ambar-
godan hızla sonuç alınamayıp zaman geç-
tikçe, Irak da buna dayanabilecek güç gös-
terdikçe, kriz başlangıcında Irak'a karşı ce-
saretlenerek tavır almış komşulannm, gide-
rek umutsuzluğa kapılabileceği, "Saddam'ın
devrilmediğini gorunce onunla bir arada ya-
şayabilmenin yoUannı arayabilecekleri, boy-
lece özellikle gıda aMukasının her köşeden
delinebilecegi" vurgulanıyor Aynca Irak
1
ın Kuveyt'i işgaline son veremeden bölge-
den çekilecek bir Amerika'nın, Beyrut'tan
apar topar aynlışı da hatırlarursa, arük "Or-
tadogu istikrannın bekçisi" rolunu oynama-
sının olanaksızlaşacağı vurgulanıyor. Bun-
dan daha tehlikelisi de Amerika'nın bu ro-
lünü yakın vadede kimsenin üstlenemeye-
cek olması şeklinde uç veriyor.
ABD eski Dışişleri Bakanlanndan Henry
Kissinger yukarda anlatılan unsurlar ışığm-
da bu konuda şöyle diyor:
"Amerika'nın kaybetmeye tahammülü
olamaz, çünkii sonuçlan çok agır olur. Eğer
Amerika ekonomik önlemlerden kesin so-
nuç alınamayacağını kestiriyorsa, o zaman
hemen Irak'ın tüm askeri yetenegini orta-
dan kaldırmayı bedefleyen cerrahi bir raü-
dahaleyi göz önüne almalıdır."
Ozetle, Amerika'da hava, şimdilik, "Kı-
sa ve ani bir kriz, kuşkulu sonuçlan uzua
vadede ahnabikcek bir ablukadan daha faz-
la menfaatimize olur" yonunde esiyor.
ABD, son 15 gün içinde Körfez'e, Viet-
nam savaşından bu yana en büyük dış as-
keri gücunu yığdı. Vietnam'dan farklı ola-
rak, ABD, Körfez için önceden hazırlan-
mış kontenjan planları olduğu için bu ka-
dar kısa bir sürede muazzam bir askeri gü-
ce erişebildi.
Amerikan makamlan resmi sayılan açık-
lamaktan kaçınıyor. Ama Pentagon muha-
birlerinin haberlerine göre halihazırda 60
bin asker bölgeye indirilmiş durumda. Ay-
nca 45 bin deniz piyadesi de yolda.
ABD aynca sivi] havayollan şirketlerine
ait uçaklarla da bölgeye asker göndermeye
hazırlaruyor.
ÜRDÜN
Ambargo
deliniyor
PARİSTE SADDAM YANLILARI — Önceki gün Paris'te bir grup Saddam yanlısı, yabancı güçlerin Suudi Arabistan'a gitmesini protesto etti. (Fotoğraf: AP)
FRANSA
Fransa, ABD'nin çizgisine geldi
SABETAY VAROL
PARİS — Körfez bunalımı konusunda
kendini ABD ve İngiltere politikasından
ayırt etme eğilimi, Fransa'da giderek zayıf-
hyor. Bağdat rejiminin Irak ve Kuveyt'te
yaşayan Batılıları rehine olarak kullanma
niyetinin kesinlik kazanmasından sonra ön-
ceki gün, Fransız hükumeti Basra Körfe-
zi'ndeki deniz kuv vetlerine "gereginde zor
kullanma" emri verdi. Böylece, BM kara-
rıyla uygulanan "ambargo" kavramıyla
"abluka" arasmda Fransızlar'ın yaptığı ta-
rumlama farkı, pratikte geçerliliğini yitir-
di.
Şimdiye kadaı "Baü bloğunda çatlak mı
var" sorusunun uyanmasına yol açan
"özgiin" Fransız polilikası, olaylaruı hızı-
na dayanamadı. Cumhurbaşkanı François
Mitterrand, ilgili bakanlardan oluşan "kriz
hücresi"ni akşam saatlerinde toplayarak
Körfez bunalımına ilişkin kesin politikası-
nı saptayacak. Bu toplanu sonrasında şu so-
nuçlar çıkması bekleniyor.
1- Fransa, prensip olarak ekonomik am-
bargonun uygulanması için gereginde
Irak'a mudahale edecek BM şemsiyesi al-
tında bir uluslararası askeri güç teşkilini sa-
vunuyor. Ama bu gücun oluşmasını bek-
lemeksizin de Fransız birlikleri askeri ope-
rasyonlara girebilecek.
2- Arap ülkeleriyle temaslar sürdurüle-
cek. Ancak Fransa'nın bundan sonra askeri
planda da Washington'la daha uyumlu bir
politika saptaması bekleniyor. örneğin
Amerikalılar, Irak'a karşı sürpriz bir sal-
dınya girişirlerse Paris'in buna destek sağ-
laması şaşırtıcı olmayacak... Fransızlar,
ABD ile şimdiye kadar olan "görüş. farklı-
lığı"nın, özden çok biçime ilişkin olduğu-
nu vurguluyorlar. Birçok gözlemci, buna-
lımın ilk iki haftasında Fransa'nın Arap ül-
keleriyle iyi ilişkileri korumaya ağırlık ve-
ren bir siyaseti önemsediğine, son gelişme-
lerden sonra bu farkhhkların önernini yi-
tirmeye başladığına dikkat çekiyor.
Fransa'da genel eğilim, Bağdat'ın "ge-
rilimi arttırma" stratejısi izlediği ve siyasi
çözum olasılıklannı bir bir devre dışı bırak-
tığı biçiminde. Gerçi önceki gün Dışişleri
Bakanlığı'nın yayımladığı bildiri. Fransa'-
nın ablukaya katılma kararını, "ekonomik
ambargonun etkin bicimde uygulanması ih-
tiyacı"yla açıklıyor. Ancak Kuveyt'te bu-
lunan 27 Fransız vatandaşırun stratejik öne-
mi haiz tesislere göturulmek üzere Bağdat
rejimince seçilip perşembe gününden beri
kendilerinden haber alınmayışının, Paris'-
in Irak'a karşı politikasını sertleştirmesin-
de etkili olduğu düşünülüyor.
Ne var ki bunalımı Irak'ın Kuveyt'i iş-
gali meselesinden çıkarıp bir "rehİDder kri-
zi"ne dönüştürmek istemeyen Paris, yeni
kararından sonra Amerikan donanmasıy-
la Fransız donanması arasında son karar-
larla birlikte hiçbir fark kalmadığıru vur-
guluyor.
FATİH M. Y1LMAZ
AMMAN — Ürdün, metropoldeki bü-
yük işadamlarımn aldığı ani kararlarla if-
lasın eşiğine süruklenen açıkgöz taşra tuc-
carlannı andınyor. Kral Hüseyin'in ulkesi,
Basra Körfez'indeki krizi, ekonomisinin he-
men hemen her alanında yoğun biçimde his-
sediyor. Ürdün'ün giderek durma noktası-
na gelen ihracatı, turizmi, taşıma sektörü,
gündelik yaşarıda da yıkıntılara yol açıyor.
öyle ki 34 derece sıcağa karşın, tüm resmi
dairelerde havalandırma cihazlannın çalış-
tınlması yasaklanıyor, halka enerji tasarru-
funda bulunulması yönünde çağrılar yapı-
lıyor. Kral Hüseyin'in BM Güvenlik Kon-
seyi'nin ekonomik ambargo karanna uya-
cağım belirtmesine karşın, Ürdün 'çeşitli
yollardan' Irak'a yiyecek maddesi göndenp,
petrol almayı sürdüruyor. Ortadoğu'nun en
demokratik ulkesi olarak gösterüen Ürdün-
de, komünistlerden radikal tslamcılara ka-
dar uzanan siyasi yelpazede yer alan grup-
lar da ABD karşıtı ortak bir deklarasyonla
'Ulusal Cephe' kurulması amacıyla, adırn-
larını hızlandınyorlar.
Yedi tepe Ozerine kurulmuş, mahalleleri
birbirinden duvarlarla aynlan bir kent Am-
man. Aynı zamanda, bir biçim evlerin oluş-
turduğu bir taş yığını da. Ürdün'ün kuze-
yinden çıkarılan 'haraş' adlı taşlar, en
önemli yapı malzemesi olarak kuUanılıyor.
Briket görünümünde, ancak daha sağlam
bir yapıya sahip olan bu taşlar, Amman'ın
bütün sokaklarmda karşınıza ya bir apart-
mana, ya bir iş merkezine ya da bir resmi
daireye dönüşmüş sekliyle çıkıyorlar. Çelim-
siz ve boy fakiri ağaçlarm süslemeye çalış-
tığı Amman sokaklannda tastan yapılma bu
binalar, melankolik duygulara da çok uy-
gun düşüyor. Amman'da bir sokağa girdi-
ğinizde, bir Ürdünlünün gözlerınde, "ülke-
nin içinde bulunduğu açmazı" kolayca far-
kedebiliyorsunuz. "Halimiz ne olacak, ya-
şam seviyemiz diişecek rni" sorulan, Am-
riıan'm bir biçim taştan yapılma evlerinden,
resmi binalanndan, işyerlerinden çıkarak
sokaklarda yankılanıyor.
Irak'ın Kuveyt'i işgali sonucu, BM Gü-
venlik Konseyi'nce alınan ekonomik ambar-
go kararına ilk başlarda açık açık sırt çevi-
ren Ürdün, geçen hafta sonundan itibaren,
biraz da 'metazori' olarak uymayı kabul et-
tiğı bu karann, zayıf ekonomisine yükleye-
ceği ağır faturanın muhasebesini yapıyor.
Irak gibi önemli bir ekonomik kaynaktan
(ki ihracatının yiızde 50'si Irak'a yapıhyor
ve petrolün yüzde 95'i bu ülkeden sağlanı-
yor) raahrum kalmanın faturası, Ürdün için
çok pahalıya mal olacağa benziyor. îhraca-
tında günden güne kendisini enikonu his-
settiren azalma, egzotik Akabe için yaptı-
rılan tüm turistik rezervasyonların iptali,
Amman'ı, endişenin hıiküm sürdüğu bir ka-
osun içine doğru hızla itiyor. Bu endişeli
IISS'DEN DON KERRİN TAHMÎNİ
'ABD saldırırsa üsleri isteyecektir'Uluslararası Stratejik Araştırmalar Enstitüsü Ortadoğu
uzmanlarından Don Kerr, Irak'a karşı bir askeri operasyon
halinde bunun hava kuvvetleriyle mümkün olabileceğini, bu
nedenle ABD'nin, Türkiye'deki üslerini kullanmak
isteyebileceğini söyledi.
SEMtH tDİZ
ANKARA — Merkezi Londra'da bulu-
nan Uluslararası Stratejik Araştırmalar
Enstitüsü (IISS) Ortadoğu uzmanlarından
Doa Kerr, ABD'nin Irak'a karşı bir ope-
rasyon düzenlemesi durumunda bunun ha-
va kuvvetleri ile olacagını söyledi. Bu ne-
denle ABD'nin Türkiye'deki usleri kullan-
mak isteyeceğini belirtti. Körfez'deki son
gelişmelerle Turkiye'nin stratejik öneminin
azaldığı yönündeki düşuncelerin "kesin bir
şekilde gözden gecirilmesi gerekeceginj" be-
Lrten Kerr, "Mevcut gelişmelerle AT uye-
liği arasında bir bağianb kurmak çok kar-
maşık bir konu" dedi. Kerr, buna ragmen
Türkiye'nin Baü'ya yönelik yükümlülükle-
rini üstlendiğine işaret ederek "A\Tupa'nın
sınırlan genişleyecekse Tiirkiye niçin top-
luluk içindeki yerini almasın?" diye sordu.
Körfez'deki bunalırrun Avrupa'da en ya-
kından izlendiği yerlerden bin de dünya ça-
pında üne sahip IISS. Ortadoğu uzmanla-
rından Don Kerr ile son gelişmeler konu-
sunda telefonla söyleştik. Kerr'e sorduğu-
muz sorular ve verdiği yanıtlan şöyle:
" — Körfez'deki son gelişmeler Avrupa'-
nın Türkiye'ye yönelik duşuncelerini değis-
tirdi mi?
KERR — Eğer Avrupa açısmdan Türki-
ye'nin stratejik öneminin azaldığı yolunda
duşünceler varsa ve bunlar ust düzeylerde
savunuluyorsa, o zaman son gelişmelerin
bunların kesin bir şekilde yeniden gözden
geçirilmesine neden olması gerekir. Orta-
doğu'nun siyasi açıdan beürsiz bir bölge ol-
duğu gerçeği duruyor. Ortadoğu'nun aynı
zamanda görülebilir gelecekte dünyanın
başhca enerji kaynağı olacağı gerçeği de du-
ruyor. Bu iki unsunı birleştirdiğınizde böl-
geye dışarıdan mudahale yapılması olasıh-
ğı her zaman gündemde kalıyor. Bu çerçe-
vede önemli olan nokta da böyle bir mu-
dahale olacaksa o zaman sağlam uslere ge-
reksınme olması. Mevcut durumda, kendi-
sine yönelik bir tehdit gören Suudi Arabis-
tan özgun bir kararla topraklarına asker
gönderilmesi için uluslararası camiaya ve
tabii özellikle ABD'ye davet gönderdi. Ama
Körfez bölgesinin geneline yönelik olması-
na ragmen, Suudi Arabistan'ı doğrudan
tehdit etmeyen bir gelişme olsaydı, Suudi
Arabistan bu kararı alır mıydı? Bu durum-
da Körfez'e etkin yakınlıkta bir güç yerleş-
tirilmesi ne kadar kolay olurdu? Bunlar ka-
nımca çok farku sorular. ABD herhalde
Mısır'dkki üsleri kuüanabilme konusunda
belli bir rahatlık içinde olurdu. Aynı şekil-
de Umman'a asker yerleştirilebileceğine
inanırdı. Ancak Umman küçük bir ordusu
olan küçük bir devlet. Kaldı ki komşuları
ile ilişkilerini de düşünmesi gerekiyor. Açık-
ça söylemek gerekirse, üsler konusunda
Türkiye'ye dönme opsiyonu olmazsa bura-
da etkin bir mevcudiyet gerçekleştirilemez.
— Peki, Türkiye'nin birdenbire aalaşı-
lan bu önemi Tiirkiye ile Batı Avrupa iliş-
kilerine nasıl yansıyacak? Burada işin bir
de AT boyutu var. Türkiye'nin bu kez de
•hem de büyük kayıplan göze alarak Batı'-
dan yana taraf alması takdir edilecek mi?
KERR — Takdir edilme konusunu ele
alırsak, en azından bunun Londra'da açık-
ça goruldüğünü size kesinlikle soyleyebili-
rim. Ama sizin de anlayacağımz gibi, mev-
cut gelişmelerle AT üyeliği arasında bir bağ-
lantı kurmak çok karmaşık bir konu. Yeni
bir devletin AT'ye dahil edilmesi çok has-
sas değerlendirmelerden sonra oluyor. Bi-
liyonım, dışandan bakıldığında bu çok ben-
cil gibi görünüyor. Çünkü topluluk adeta
başvuran ülkenin kredisini değerlendiriyor-
muş gibi davranıyor. Bu çerçevede toplu-
luk, lehine bir bilanço göremiyorsa o za-
man üyeliğe yeşil ışık yakma konusunda çe-
kingen davranıyor. Türkiye'nin dar bir de-
niz ile de olsa Avrupa'dan coğrafi açıdan
ayınlmış bulunması da zihinleri yoran bir
nokta. Aynca bildiğiniz gibi şu anda 'Do-
ğn Avrupa ülkeleri üyelige kabul edilsinler
mi, Sovyetler Biriiği'nin en azından bir bö-
lümü kabul edilsin mi?' şeklinde yoğun tar-
tışmalar da var. Kısacası şu anda, AT'nin
sınırlarının nereye kadar genişletilebilece-
ği sorusuna bir yanıt bulunmuş değiî. Ama
bana kaiırsa, Turkiye eğer bir NATO üye-
si ise ve ittifakın üyesi olarak sorumluluk-
larını yükleniyorsa, üstelik Kore'yi hatırlı-
yorsak ve mevcut durumu gorüyorsak; o
zaman Avrupa'nın sınırlan genişleyecekse
Türkiye niçin topluluk içindeki yerini alma-
sın.
— Körfez'de bir sıcak çatışma olasılığı
ne kadar yüksek sizce?
KERR — tyi donatılmış silahlı güçlerin
konfrantasyon pozisyonunda bulundukla-
n durumlarda gelişmelerin taşma noktası-
na gelmesi olasılığı her zaman mevcut. An-
cak Irak'ın Suudi Arabistan'a saldırması-
mn geçen haftaya oranla şimdilik daha az
olası olduğunu düşünüyorum. Buradaki te-
mel neden, bir yandan ABD güçlerinin kı-
sa bir zamanda ve etkin bir şekilde bölge-
ye gönderilmesi, diğer yandan da bölgeye
diğer Islam ülkelerinden çokuluslu bir güç
gönderilmiş olması. Tabii bu gucün onemi,
sayılarda değil gönderilmiş olmasında ya-
tıyor. Mısır'ın asker gönderdığini gördük.
Suriye'den temsilcilerin gönderildiğini gör-
dü. Pakıstan ve Bangladeş de asker gonder-
mekten söz ediyorlar. Bu karumca çok çar-
pıcı bir kararlılık gösterisi.
— Sıcak bir çatışma olursa Türkiye bu-
na doğrudan katılır mı? Biliyorsunuz An-
kara ambargo karanna u>du. Ama toprak-
lanndaki üslerin saldın amacıyla kullanıl-
masından once çok dikkatli düşünmesi ge-
rekecektir. Ne de olsa bolge ülkeleriyle has-
sas ilişkileri var.
KERR — Dediğiniz çok doğru. Bunun
Turkiye için çok zor bir karar olacağına ina-
nıyorum. Bu sorunuzun yanıtını, çatışma
çıkarsa bunun ne şekilde gerçekleşeceğin-
de aramak gerekir. Kanaatime göre ABD'-
nin Irak'a kara kuvvetlerini göndermesi çok
zor olur. Çünku bu uzun ve maliyeti yük-
sek bir savaş olasıhğıru gündeme getiriyor.
Başka bir ifadeyle Körfez'deki durum sı-
cak çatışmaya dönuşurse bence ABD, tum
Irak uzerine gerçekleştirilen hava akınları
yöntemini uygulayacaktır. Tabii, bunu söy-
lediğim an İncırlik ve Doğu Anadolu'daki
diğer usler gundeme gelıyor. ABD'nin bun-
ları kullanmak isteyeceğini düşunuyorum.
O nedenle bir sıcak çatışma durumunda
ABD'nin Türkiye nezdinde girişimlerde bu-
lunarak bu yönde talep getırmesi beklen-
melidir. Taraflar arasında bu konuda şim-
diden bir anlaşmaya \arılmadıysa tabii."
bekleyiş, Amman'da Kral Hüseyin yöneti-
minin de çalışmalannı giderek zorlaştırıyor.
Parlamento, hükümete bir nota göndererek
ambargo karanna uyulmatnasııu istedi.
Parlamentoda yapılan toplantılarda, Aka-
be Limanı'nın Irak'a kapatılması durumun-
da, bu işten geçimini sağlayan 100.000 ki-
şinin işsiz kalacağı konuşuluyor, ülkenin uy-
gun fıyatla petrolü Irak dışında kimden ala-
bileceği tartışdıyor.
Işte böyle bir ortamda, geçen cuma gü-
nü Akabe'den Irak'a yiyecek yüklenmedi-
ğinin resmi ağızlardan açıklanmasına kar-
şın, limana önceki gün yanaşan Irak ban-
dıralı bir geminin, yükunu, Bağdat'a gide-
cek kamyonlara yüklediği öğreniliyor. Bu-
nun yanı sıra Ürdün'den Bağdat'a çeşitli yol-
larla yiyecek gönderildiğini de artık sağır
sultan bile duymuş bulunuyor. Amman'daki
diplomatik gözlemciler, Irak'ın son günlerde
Ürdün'e yaptığı petrol ihracaunı büyiik mik-
tarda arttırdığını belirtiyorlar. tleri surülen
tüm bu görüşlere karşın, Ürdün'de enerji
alanında da tehlike canları çalıyor. Ürdün
Başbakanı Mudar Badran tarafmdan tüm
resmi ve özel kunıluşlara gönderilen bir ge-
nelgede, havalandırma cihazlannın çalıştı-
nlmasının ve akşam saatlerinde elektrik
kullanımımn yasaklandığı belirtildi. Genel-
gede aynca, sokaklarda gece yapılan aydın-
latmamn da yarı yanya azaltılacağı kayde-
dildi. Ürdün Enerji ve Tabii Kaynaklaı Ba-
kanlığı da dün bir açıklama yaparak, halk-
tan enerji tüketimini kısmalannı istedi. Ba-
kanlık yetkililen, kısıtlama ile gunde 200 va-
ril ham petrol tasarrufu yapılmasırun plan-
landığını bildirdiler.
Ürdün, komşulan Irak, Suudi Arabistan
ve Mısır'a oranla çok daha demokratik bir
ülke. Ürdün'de kralı doğrudan hedef alma-
dıkça, her türlü görüş serbestçe dile getiri-
lebiliyor. Kral Hüseyin'in topraklan üzerin-
de tngiliz tipi bir demokrasi arayışı içinde
olduğu da açıkça görülüyor. Batısında, Is-
rail gibi bir 'düşmanla' yaşamak zorunda
olan Ürdün'de komünistinden radikal ts-
lamcısının kadar siyasi yelpazenin içinde yer
alan tüm gruplar, Kral Hüseyin'in Körfez
krizine ilişkin çabalarını destekleyip, eko-
nomik krizin aşılması için kendisiyle aynı
görüşleri paylaşıyorlar.
ATİNA
Yunanistan
Körfez'e
savaş gemisi
gönderiyor
STELYO BERBERAKİS
ATtNA — Basra Körfezi'ndeki dramatik
gelişmelerden sonra Yunanistan hükumeti
de bu bölgeye yığılan çokuluslu askeri gü-
ce katılmaya karar verdi. Suudi Arabistan
ve Kuveyt'in çağnlarından sonra dün top-
lanan bakanlar kunılu, muhalefet partile-
rinin şiddetli tepkilerine karşın Yunan de-
niz kuvvetlerine ait LIMNOS adlı fırkateyni
Basra Körfezi'ne gönderme kararı aldı.
Başbakan Konstantin Mitsotakis, bakan-
lar kurulu toplantısından sonra yaptığı açık-
lamada, "Yunanistan, BM'nin almış oldu-
ğu kararlar doğrultusunda hareket etmek-
tedir. Yunanistan, bolgeye asker gönder-
mekle BM üyesi guçsüz devletlerin işgalini
de protesto etmektedir. Bunun canlı örne-
ğini Kıbrıs'ta da gormuştuk. Almış oldu-
ğumuz karar, Kıbns bükümetince de tasvip
edilraiştir" dedi.
Ne var ki ülkenin muhalefet partileri, Yu-
nanistan'ın Basra Körfezi'ne asker gönder-
mesine şiddetle karşı çıktı. Ana muhalefet
PASOK lideri Andreas Papandreu, Yuna-
nistan hükümetinin Basra Körfezi'ne asker
gönderilmesiyle ilgili kararının "çok
tehlikeli" olduğuna dikkati çekti. Papand-
reu, Basra Körfezi'ndeki gelişmeler çerçe-
vesinde BM, AT ve NATO'da alınan karar-
lann hiçbirinde, bölgeye asker gönderilmesi
şartının bulunmadığım anımsattı ve buna
Türkiye'nin tutumunu örnek gösterdi. Pa-
pandreu, Türkiye'nin Irak'a karşı alınan
ekonomik yaptırımlar çerçevesinde petrol
hattını kapatmaktan başka, bölgeye ne as-
ker gönderdığini ne de ABD üslerinin Irak'a
karşı saldın amacıyla kullanılmasına izin
verdiğini belirtti. Oysa Yunanistan'ın böl-
geye asker göndermekle ilan edilmemiş bir
savaşa katıldığını ve bundan hiçbir ulusal
çıkar sağlanamayacağını söyledi.