Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET/14 DIŞ HABERLER 25 TEMMUZ 1990
THE WASHINGTONPOST GAZETESt IRAK'INKUVEYT SINIRINA 30 BİN ASKER YIĞDIĞINIHABER VERDİ
Basra Körfezi'nde eller tetikteBasra Körfezi'ndeki ABD donanmasının Birleşik Arap
Emirlikleri donanmasıyla birlikte "kısa süreli bir tatbikat"
yaptığı açıklandı. Mısır Devlet Başkanı Hüsnü Mübarek dün
Irak'a beklenmedik bir ziyarette bulundu.
WASHINGTON / BAGDAT (Ajanslar)
— Irak'la Kuveyt arasındaki gerginlik tır-
manıyor. Ajanslann bildirdıgine göre The
VVashington Post gazetesi kimliklerini açık-
lamadığı Amerikalı ve Arap kaynaklara da-
yanarak verdiği haberde, Irak'ın Kuveyt sı-
tunna 30 bin asker gönderdiğini ABD'nin
de bunun üzehne Basra Körfezi'ndeki sa-
vaş gemilerini teyakkıız durumuna geçirdi-
ğini bildirdi. ABD Savunma Bakanbğı Söz-
cüsü Pete VViIliams da Körfez'deki Ameri-
kan donanmasının Birleşik Arap Emirlik-
leri (BAE) donanmasıyla birlikte "kısa sü-
reli bir tatbikal" yaptıklannı açıkladı. Wil-
liams tatbikatm amacı hakkında bilgi ver-
meyi reddetti.
Washington Post, içinde iki tümen asker
ve karadan karaya füzeler bulunduğu sanı-
lan Irak ordusuna ait 2.00O-3.0O0 askeri ara-
cın tankların eşliğinde güneye gittiğinin gö-
riildüğünü yazdı.
ABD'nin, Irak'ın Kuveyt sınırında yığı-
nak yapmasından kaygı duyduğu bildirildi.
Beyaz Saray Sözcüsü Marün Fitz^ater, ko-
nuyla ilgili yaptığı açıklamada, durumu
"nazik" olarak nitelendirdi.
ABD Dışişleri Bakanlıgı Sözcüsü Marga-
ret Tutwiler, "Deniz tasıraacılığı özgüriü-
ğiinü korumaya ve Hünnüz Boğazı'ndan
özgurce petrol taşınmasını saglamaya, ay-
nca derin ve köklü bağlan olan Körfez'deki
dostlanm bireysel olarak ve topluca korn-
maya da kesinHkle karariı" olduklannı vur-
guladı.
Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Perez
de Cuellar, Irak'ın Kuveyt'e saldırması ya
da ABD'nin bölgeye askeri müdahaJesi ıh-
timali olmadığmı söyledi.
Isviçre"nin Cenevre kentinde yann başla-
yacak olan OPEC toplanusında, Körfez kri-
zinin gUndemin ana maddesini oluşturaca-
ğı büdiriliyor.
Bölgede gerginliğin tınnanmasına koşut
olarak bunalımı hafifletmeye yönelik dip-
lomatik girişimler de yoğunlaşıyor. Mısır
Devlet Başkanı Hüsnü Mübarek dün sabah
ani olarak Irak'a gitti.
Bağdat'ta dün Devlet Başkanı Saddam
Hüseyin ile bir araya gelen Mübarek, gö-
rüşmeden scmra yaptığı açıklamada, "Di-
lerim, her iki taraf aralanndaki anlaşmaz-
lığı göriişmek üzere masa başına otururlar"
dedı.
Daha sonra Kuveyt'e geçerek Emir Şeyh
Cabir El-Ahmed El Sabah ile görüşen Mü-
barek'in, Irak-Kuveyt krizine bansçı yollar-
dan çözüm bulmak amacıyla başlattığı iyi
niyet girişimlerini Suudi Arabistan'da sür-
düreceği belirtiliyor.
Irak ise Körfez krizinin giderilmesi ve Ku-
veyt ile aralanndaki sınınn belirlenmesi
amacıyla Arap Birliği çerçevesinde bir ko-
misyon kurulması yolundaki Kuveyt öneri-
sini reddetti.
KÖRFEZ'DE GÜÇ DENGESİ
En büyük ordu Irak'ta
LEFKOŞA (Reuter) — Kuveyt sınırına asker yiğdıgı
bildirüen Irak, Körfez'de en büyük orduya sahip.
Irak: 1 roilyon asker, 5500 tank, 160 helikopter, 513
savaş uçağı, 3000 hareketli top, 500 destek topu ve
miktan bilinmeyen uzun raeniilli füzeler.
Kuveyt: 20300 asker, 275 tank, 60 hareketli top, 36
destek topu, 36 savaş uçağı, 18 helikopter.
Birleşik Arap Emirlikleri: 43000 asker, 131 ağır tank,
76 hafif tank, 90 hareketli top, 20 destek topu, 61
uçak, 19 helikopter.
Snudi Arobistan: 66000 asker, 550 tank, 130
hareketli top, 275 destek topu, 179 savaş uçağı ve 9
karadan karaya füze.
SUUDİ
ARABISTAN
HABERLERIN DEVAMI
Cumhurbaşkam'ndan ANAP Selamı...
(Baftarafı 1. Sayfada)
laması yakışık alır
mı?
Almaz.
Anayasal açıdan
tarafsız ve partile-
rvstü bir makam de-
öil mi Cumhurbaş-
kanlığı?
Evet, öyle.
O zaman, Cum-
hurbaşkanlığı forsu-
nun çekildiği bir
yerde, partilerüstü
olmak durumunda-
ki bir cumhurbaşka-
nı, hâlâ parti selamı
verebiliyorsa, buna
ne denir?
Bu soruya içim-
den geldiği gibi ya-
nıt verirsem, belki
bana da hakaret da-
vası açtırabilir.
Yaz oraya: Biz
alışmayacağız!
Ama kendilerini
alıştırmaya başla-
yanlar var.
İstanbul'un su so-
rununu Cumhur-
başkanlığı katına çı-
karanlar mı?
Evet.
Allah akıl versin!
Hem ûzal, cum-
hurbaşkanı okluk-
tan sonra ilk kez
ANAP selamı ver-
miş olmuyor kil
Biliyorum.
O zaman ne diye
hâlâ yadırgıyorsun?
Ne yadırgıyorum
ne de şaşırıyorum.
Yalnızca bir kez da-
ha belgeleyip tescil
ediyorum bu kural
tanımazlığı.
Ama gına gelme-
ye başladı. Hep ay-
nı plaK değil mi?
O da bunu istiyor
zaten. Herkese gına
getirip havlu attır-
mak...
Her zamanki alı-
Sirfar, alıştrfar marvtı-
ğı. öyle değil
mi?
Evet. Geçenlerde düzenlediği basın top-
lantısında, "Şu ana kadar siyasal içeriği son
derece ağır basan soruları yanrtladığınızın
farkında mısımz?" diye sorduğum zaman,
bakışlan bir anda değişiverdi.
Nasıl?
40 YIL ÖNCE — DP bastonlu Cumhurbaskanı Ce-
lal B»yar. (Fotoğnıf: Cumhuriyet/Arşiv)
40 YIL SONRA — ANAP setamh Cumtaurbaşkanı
îurgut Özal. (Fotograf: Hürriyet)
Sinirlendiği vakit,
alnının orta yerine
bir anda çöken o
morluk belirginleşti.
Sonra?
Anlattı ki o taraf-
sızlığı bizim gibi an-
lamıyormuş.
Nasıl anlıyor-
muş?
O konuda Erdal
İnönü'nün tepkisi
çok hoş. Şöyte de-
miş.
"Sayın özal diyor
ki 'Ben siyasetten
geldim, bunun için
benim tarafsızlık an-
layışım başkadır'
Böyle şey olur mu?
Tarafsızın anlamı lû-
gatta yazar Taraf-
sız, taraf tutmayan-
dır. 'Siyasi partiden
gelenler istediği ta-
rafı tutar, onlar için
bir şey yapılamaz';
böyle bir şey söylü-
yor mu lügat? Sayın
Özal'ı çağırıyorum,
bana böyle bir lügat
göstersin. Herhangi
bir dilde otabHir. Ben
iddia ediyorum ki
gösteremez. Çünkü
akıl var, mantık var:
Tarafsız... Bu 'sız\
ne demek? 'Taraf
siyasette olanlar dı-
şında 'sız'... Böyle
mi okuyup konuşa-
cağız?"
Ozal'a göre öyle.
Geçelim.
Ne olacak?
Demokrasi kültü-
rü ile hukuk devleti
anlayışının bu ülke-
de geçerli kılınabil-
mesi için böylesine
bir kural tanımazlık-
la sonuna dek mü-
cadele edilecek;
başka çare yok.
Sonra?
Sonrası: İlk genel
seçimde, SHP ve
DYP'nin de söz ver-
diği üzere bir ana-
yasa değişikliğiyle
onu Çankaya'dan indirmek...
Kazanç?
Böylece aşiretle devletin, keyfi yönetimle
demokratik hukuk devletinin farkı daha iyi
anlaşılır. Bir daha da kimse boyiesi işlere kaV
ktşamaz.
CUNEYT ARCAYUREK yaz.yor
(Baftarafı 1. Sayfada)
Bu nedeni örte sürerek Magic
Box kanalıyla özel bir TV yayım
saglamaya uğraştığı izlenimini
veriyor.
inönü, haklı olarak bu yuttur-
macaya karşı çıkıyor. "Ona bu
konuda yapılacak anayasa değı-
şikliğinde yardımcı olacağjmızı
bHdirmistik" cliyor. İştne erverme-
diği için tabii TÖ, İnönü'nün yar-
dım önerilerini duymuyor.
Bir planı aşama aşama uygu-
lamaya koyarak, sureti haktan
görünmenin çeşirJi marifetlerini
sergileyerek Magic Box'ın, gün
gelecek başka yabancı şırketle-
rin Türkiye'ye TV yayını yapma-
sını sağlayacak girişimleri des-
tekliyor.
Oysa TÖ, oğlumuz Ahmet ara-
cıbğıyia TRT'nin yanı sıra Magic
Box'la 1992'ye doğru TV yayım-
cılığını "kendisi için hazııiıyor".
Bugünkü koşullarda TRT'yi
daha tarafsızlaştıracak girişimle-
re niçin yanlı olsun? Magic Box'-
la kittelere hoş gelecek kendi ya-
ranna yönelik muhalefetsiz ya-
yınlar varken. Demokrasinin te-
mel kuralı yansızlıkmış gibi aklı-
nın ucundan geçmeyen düşün-
ceiere neden kapılsın?
TÖ, gelecek seçimlerde
ANAP'ı, kuşkusuz Çankaya'yı
kitielerin beynini yıkayarak an-
cak etkili propagandanın kurta-
racağını hesaplıyor. TRT zaten
elinde, daha liberal programlar-
la, Magic Box kanalıyta muhale-
fetin başına yeni siyasal çorap-
lar örmeyi düşlüyor.
Bir konuyu ya da çözümü ka-
(asından yeterince oluşturma-
dan sonuçlar açiklamaktan kaçı-
nan İnönü, muhalefetin özel bir
TV yayınından yararlanması fik-
rini yadsımıyor. Ama nasıl? İşte
bu soruya henüz yanıt verecek
aşamada değil.
Bu arada Demirel, aynı yönde
çalışmalar yapıyor. Bir görüşme-
mizde tek sözcûkle yanıt verdi,
"Para" dedi. iki partinin tek baş-
larına maddi güçleri yeterli olmu-
yorsa hemen şu soru akla geli-
yor: "Neden işbirliği yapmayı de-
nemiyorlar?"
Olanakları bir araya getirip çı-
kış yolları aramayı niçin yeğlemi-
yorlar? İnönü diyor ki Demirel'-
le demokratik haklar ve kurallar-
da aynı şeyleri söylüyoruz. Özel
söyleşilerde Demirel de aynı ka-
nıda.
O zaman darboğazları aşmak
için kimi yaşamsai konularda iş-
birliği zorunluluğu doğmuyor
mu? Daha bugünden, örneğin
özel TV yayını gibi konularda
gerçeklesecek birliktelik, yann,
hele seçimden sonra daha
önemli konularda gereksinilecek
işbirliğinin temellerini atmaz mı?
Sorular bu noktaya gelince;
örneğin, TÖ'yü Çankaya'dan in-
direcek anayasa değişıkliğmde
iki partinin daha bugünden yan
yana gelmesi istemlerini İnönü,
parti bünyelerine özgü çalkantı-
ları örnek vererek yanıtlıyor.
"Şimdiden bir araya gelsek ya
da böyle bir girişimde bulunsaV
çoğu kimse 'onlara muhtaç
mıyız' diyor" dedi. Sorun birinin
ötekine muhtaç olmasının çok dı-
şında. Kısacası bir elin yapama-
dığtnı öteki elin tamamlamasın-
dan geçiyor. Öyle bir dönem ya-
şıyor ki Türkiye, TÖ rejiminden
kurtulabilmek için her yöntemin,
başarıya gidecek her yolun de-
nenmesi gerekiyor.
Kısır parti bakışlanndan sıyrıl-
madıkça, TÖ daha çok TV'ler ya-
ratır, muhalefeti zorda bırakacak
daha çok siyasal açmazlar hazır-
lar.
Dar particiliğin üstüne çıkacak
biraz siyasat erdem, pekçok en-
geli aşabilir. Hatta geleceğe ye-
ni ufuklar açabilir.
Diktatörlük geçicidir
(Baftarafı 1. Sayfada)
nokrasiyi kabul etmeyen yakla-
$ımı bn" diye konuştu.
SHP lideri dün sel felaketinden
zarar gören Yağlıdere ve Doğan-
kent'te incelemelerde bulundu.
Karadeniz gezisinin ikinci günün-
de tnönü, sel felaketirie uğrayan-
ların zararlannın zamanında gi-
derilmesi gerektiğini söyledi. İnö-
nü, fındık fıyatının da 5 bin lira
olması ve peşin ödenmesi gerek-
tiğini ifade etti.
önceki gece Fatsa'da partilile-
re hitaben parti örgütü tarafından
verilen yemekte konuşan tnönü,
"Fatsa olaylannın neden meyda-
na geldiginin" hâlâ ortaya çıkma-
dığıru dile getirdikten sonra şöy-
le devam etti:
"Bütün dünyada ve Avrupa'-
da demokrasi riizgân esiyor. İna-
nıyorum ki bn riizgâr devam ede-
cek. Bu ani bir rüzgâr değil. Za-
man içinde insanlığın biriklirdigi
atasıadayız. Ve bu aşamada de-
mokrasMen başka yönetim şekli
olamayacağt, her ûlkenin geliş-
mişlik derecesi ne olursa olsun in-
sanlann demokrasi içtmle yaşaya-
rak mutlu olacagı anlaşılıysr. Bu,
geri dönülraeyecek bir adımdır."
SHP lideri, demokrasi yolun-
dan bundan sonra geri dönüleme-
yeceğini de vurgulayarak şöyle de-
vam etti:
"Zaman zaman bunu anlama-
yan, ufak çıkarlar için harp cıka-
ranlar olabilir. Kendi ufak gnıbu-
nun çıkan için diktatörlük kur-
maya çabşanlar olabilir. Çok ya-
kınımızda göriiyoruz. Ama bun-
lar geçer. Çünkü bunlar çağdaş
dunyamn ayakta tutacagı yapılar
olmaktan çıkmıştır. Çagdaş tek-
noloji. çağdas bilimler. çagdaş
yaklaşımlar, bunlar artık insanla-
nn böyle yapay diktatörlnklere,
uydurma harplere tahammülü
kalmadıgını ortaya koymuştur.
Hepsi geçicidir."
Sefalet parası(Baftarafı 1. Sayfada)
Bir ağustos 1990'dan itibaren
uygulamaya girecek yeni rakam-
lara göre, zorunlu tasarruf uygu-
laması kapsamındaki işyerlerinde
çalışanlann aylık asgari ücreti net
261 bin 954 liraya, diğer işyerle-
rinde çalışanlann net aylık ücret-
leri ise 274 bin 374 liraya çıkacak.
Bu düzenlemeyie zorunlu tasarruf
kapsamındaki isyerlerindeki asga-
ri ücretlilerin günlüklerine 389 li-
ra, aylıklanna 115.479 lira zam
yapılmış oldu. Asgari ücretlinin
yıllık geliri ise bir tnilyon 385 bin
748 lira arttırıldı. 1 temmuzda
memur ayhklarında yapılan dü-
zenlemeyie basbakanın aylığı 1
milyon 365 bin lira, bakanlann
aylıklan 1 milyon 332 bin lira,
niilletvekillerinin aylıklan da 1
milyon 268 bin lira yükseltilmiş-
ti. Böylece asgari ücretlinin ayli-
gına bir yıl için yapılan zam, baş-
bakan, bakan ve niilletvekillerinin
bir aylıklanna sadece yılın ikinci
yarısı için yapılan zam dolayında
kaldı.
Son düzenlemeyie asgari ücret-
lilerin yıllık gelirleri milletvekilleri
ve bakanlann aylık gelirlerine ya-
kın düzeyde beh'rlenmiş oldu.
Bu rakamlar belirlenirken Dl-
E'nin Türkiye gendi için saptadığı
besin içi ve besin dışı harcama
oranları dikkate alındı.
Daha önce asgari ücret brüt 225
bin liraydı. Son belirlemeye göre
yüzde 84'lük bir artış yapıldı. 16
yaşından küçükler için ise daha
önce 155 bin 250 lira olan asgari
ücret yüzde 96 oranında arttınl-
mış oldu.
Tepkiler...
Yeni asgari ücretin hükümet ve
işveren temsilcilerinin oylanyla
benimsendıği öğrenildi. Türk-lş
Genel Eğitim Sekreteri Musufa
Başoğlu rakamı gerçekçi bir dü-
zeye çıkarmak için çaba harcadık-
larını, istedikleri orana ulaşılma-
dığı için belirlenen rakamı onay-
lamadıklannı söyledi. Başoğlu
şöyle dedi:
"Biz kentsel verilerin dikkate
alınmasını istedik. Oysa bu yapıl-
madı. Genel ortalaraadan hareket
edildi. Buna yüzde 7.5 de refah
payının eklenmesi gerekiyordn."
işveren adına komisyona katı-
lan TÎSK Yürütme Kunılu üyesi
Nihat Yüksel ise, yeni asgari üc-
retin "gerçekçi" olduğunu öne
sürdü. Yüksel, "Yeni asgari ttc-
reti saptarken ölkedeki genel eko-
nomik dengeler dikkate aiındı"
dedi.
Hak-tş Federasyonu Genel
Başkanı Necati Çe&k ise işçiye dü-
şük ücret vermenin hiçbir haklı
gerekçesi olamayacağını belirte-
rek, "Bn iki çocuklu bir ailenin
aylık mutfak giderinin yana ka-
dardır. Sorumluluk digerieriyie
birlikte Türk-lş in omuzlaniHİa-
dır. Asgari ücret işçinin gıda, ko-
nut, sağlık, ulaşım, kültür gibi zo-
runlu ihtiyaçiannı karşılayacak
düzeyde olmalıdır" dedi.
Partilerden tepki
SHP Genel Sekreter Yardımcısı
Adnan Keskin de konuya ilişkin
yaptığı açıklamada şunlan söyle-
di:
"Açıldanan asgari ficret ea az
geçim endekslerinin dörtte biri
düzeyinde. Gıda ve giyinme mas-
raflannın dörtte biri oranında as-
gari ücret saptayan komisyoann
manbgını anlamak mümkün de-
güdir. Bu ncretie geçinmek zonın-
da kalacak olanlar Endonezya'da
mı yasıyorlar? Siyasal iktidar ye-
İfadeye tepki
İnönü, Karadeniz gezisinde ga-
zetecilerin Boyner'in ifade verme-
si ile ilgili sorusu üzerine özetie şu
açıklamayı yaptı:
"Demokrasinin gelmediğini
hep söylüyorum. Bu yeni bir ör-
nek. Bugüne kadar üyelerinin
haklarını korumaya çaiışan sen-
dikalar, meslek kuruluşları, onla-
ra yardıra eden demek başkanla-
n takibata uğruyorlar, mahkeme-
ye düşüyorlar. Şimdi de özel sek-
törun, isadamlanmn sanayicilerin
temsilcisi bu vatandaşımız da ta-
kibata uğradı. Bugünkü iktidann
demokrasiyi kabul etmeyen yak-
laşımı bu. Herkese soruşturma
açıp herkesi susturup, herkesi ha-
pishaneye aup TUrkiye'yi yönet-
meye çalışıyorlar. Sayın Boyner'e
geçnuş olsun djyorum. Çalışanla-
rımızın, emekçilerimizin sıkıntıla-
nnı o da şimdi yakından görüyor.
di yıidır çalışanlan bn uikede ya-
şamıyor farzediyor. Son açıkla-
nan asgari ücretle degindigimiz
anlayışın önümuzdeki günlerde de
sürecegi anlaşılıyor. Çalışma ba-
kanı bayanın günlük kuaför öc-
reti 400 bin lira. Kuaföre günlük
400 bin lira veren bir çalışma ba-
kanmın böyle bir asgari ücretle
kamuoyunun önüne çıkması uta-
nılacak bir durumdur. Bu bir se-
falet iicretidir."
DYP Genel Başkanı Süleyman
Demirel de yeni bdirienen asgari
ücreti "sefalet ücreti" olarak ni-
teledi. Demirel, konuyla ilgili yö-
neltilen soruya, "Asgari ücretin
net 540 bin liranın altında olması
sefalet demektir" dedi.
414 bin liranın vergi kesintisıyle
yan yanya düşeceğini beürten De-
mird, " 4 nüfosln bir ailenin sa-
dece yiyecek masrafı 450 bin lira
ile 480 bin lira aresında. Buna
yoksulluk sının denir. Bu asgari
ücret bir sene gidecek. Bir sene
sonra fiyatlar yine yüzde 50 fark
eder. Yine memur yandı, arkasın-
dan isçi yandı, köylü zaten yan-
mıştı. Yanmayan bir tek bu ikti-
dar. Çünkü onlar deniz filan bu-
lnp giriyorlar, ama bu abali yan-
dı."
DYP Genel Başkan Yardımcı-
sı Mehmet Gölhan da yaptığı
açıklamada asgari ücreti çok az
bulduklarını belirterek, "Dünya-
da çalışanlanyla bn kadar dalga
gecen bir başka nlke yoktnr" di-
ye konuştu.
ANAP Teşkilat Başkan Yar-
dımcısı Erzurum Milletvekili
Mehmet Kahraman da UBA'ya
yaptığı açıklamada, verilen asga-
ri ücreti yeterli bulrnadıklanru ifa-
de etti. Kahraman, "Ama imkftn-
lar ölçüsünde verilen budur" de-
di.
İTO'nun
de^erlendirmesi
tstanbul Ticaret Odası Yöaetim
Kunılu Başkanı Atalay Şahinoğ-
lu da dün yaptığı yazılı açıklama-
da, "Yüzde 84'lük bir artışı ifa-
de eden yeni asgari ücretin olum-
lu bir gelişme olduğunu" kaydet-
ti. Şahinoğlu, "Yeni asgari ücret,
öncekilere göre daha Umi esasla-
ra dayanıyor. Ancak, tTO olarak
asgari ücretin vergi dışı bıraküma-
sı üzerindeki ısrarunız devam et-
mektedir" dedi. Şahinoğlu, bu yü
ilk kez, asgari ücrette ülke gene-
linde aynı rakamın uygulanacağı-
nın açıklanmasını da olumlu bir
gerişnıe olarak değerlendirdi.
Asgari Ücret Tespit Komisyo-
nu'nun dünkü toplantısında, üc-
ret belirlemesinde hangi yılın kal-
kınma hızının dikkate alınacağı
tartışıldı. Türk-lş temsilcileri,
1990 yılı için yüzde 5.7 oranında
kalkınma hızının hedeflendiğini
belirterek, "refah payı" hesapla-
masında bu oranın göz önünde
bulundurulman gerektiğini söyle-
düer. Hükümet ve işveren temsil-
cileri ise 1989 yüında gerçekleşen
yüzde 1.7 kalkınma hıana göre
hesaplama yapümasını istediler.
Bu konuda, hükümet ve işveren
temsilcilerinin görüşü benimsen-
di.
Temmuz ayı enflasyon oranının
hesaplanmas; da tartışmaya yol
açtı. Temmuz ayı enflasyon ra-
kamlan belh' olmadığı için 1988 ve
1989 yılı temmuz fiyat artış hız-
ları ortalaması olan yüzde 2.3'lük
aylık enflasyon rakamınm dikkate
alınmasına Türk-tş temsilcileri iti-
raz ettiler. Türk-lş temsilcileri, ge-
çen yıl hesaplama sırasında aynı
yöntemle temmuz ayı için yüzde
2,2 enflasyon hesaplaması yapıl-
dığım, ancak yüzde 5.7 enflasyon
ortaya çıktığını belirttiler. Geçen
yü gerçekleşen yüzde 3,5 farkın
bu yıla yansıtılması yönündeki
Turk-lş istemi benimsenmedi.
Türk-lş^e göre
öte yandan asgari ücretin
Türk-lş'in istemi doğrultusunda,
4 kişilik bir aile için belirlenmesi
durumunda aylık 1 milyon 328
bin 944 lira olması gerektiği he-
saplandı. Bu rakam yüzde 8'lik
kalkınma payı ve temmuz ayı far-
kı hesaplandığında 1 milyon 435
bin 260 lira olacaktı.
Komisyonun belirledigı ilkeler
doğrultusunda, ancak yüzde 8
kalkınma payı ve yü2İe 3,5'luk
temmuz ayı enflasyon payının
dikkate alınması durumunda ise
asgari ücret brüt 488 bin liraya
yukselecekti.
PSP GENEL BAŞKAİVİ, ASGARİ ÜCRETİ DEĞERLENDtRDt
*Birgecekondununkirası*Haber Merkeri — 1960 sonrasırun ilk Çalış-
ma Bakaıu olan DSP Genel Başkanı Biilent Ece-
vit, asgari ücretin 414 bin lira olarak belirlenme-
sini haksızlık olarak niteledi. Ecevit net 261 bin
lira karşılığı olan yeni asgari ücretin büyük kent-
lerde ancak bir gecekondunun kirası olduğunu
belirtti.
Türkiye'de gelirle ilgili dolar hesapları yapan
özal'ın hem kendisini hem de mılleti aldattığını
söyleyen Ecevit, tstanbul'da bu konuda Cumhu-
riyet'e görüşlerini şöyle açıkladı:
"Vergilerie, sigorta kesintilerinden sonra bu
ücret sembotik bir düzeyde kalmaktamr. 1979 yı-
lında asgari ücret 5400 liraydı. O zamanki asga-
ri ücret ile bir işçinin kirasını ödedikten sonra
elinde öteki gereksinmeterini karşüamak için beffi
bir geliri kalabUirdi.
Asgari ücretten vergi alınmasını da eleştiren
DSP lideri Ecevit, "Asgari ücrette önemli olan,
bu ücretin söz konusu işçiye saglıklı bir yaşam
olanagı sağlayıp sağlamamasıdır. Araaç, bu üc-
retin saglıklı yaşam saglayabilmesidir. Sayın
Özal, Türkiye'de fiyaüann Avrnpaiılaşbgııu söy-
lüyor. Fiyatlar Avrnpaulaşıyor ama, gerek işçi,
gerek kamn görevliterinin ücretleri Avrupalıla-
şamıyor. Avrupa'nın dogusunda veya batısında
bir işçi, aldıgı ücretin onda biri veya beşte biri
Be rahat yaşayabilecegi bir evin kirasını karşıla-
yabiliyor.
Biz 1975 yılında Oran Silesi'ne taşmdık. O U-
rihkrde ortalama bir daire 80 bin lira idi. 80 bin
lirava 100 metrekarelik kaloriferii bir daire sa-
ün alınabiliyordu. Demek ki o sırada ayda 8 bin
lira alan işçi veya kamu görevlisi 10 aylık ücreti
ile Oran'da kaloriferii 100 metrekarelik bir dai-
renin sahibi olabilirdi. Şimdi aynı işi gören bir
milyon lira ücret alıyor olsa bile o nitelikteki bir
daireve 50 aylığım ya da 100 aylığını ödemek zo-
mnda. Bu, yoksullaşmamn ne ölçüde hız kazan-
dıgını göstermektedir" dedi
Ecevit, Cumhurbaskanı Özal'ın Türkiye'deki
bazı hesaplan dolarla yaptığına işaret ederek net
261 bin TL olan yeni asgari ücretin 100 dolar ay-
lığı karşıladıgını ammsattı. Ecevit şöyle dedi:
"Sayın Özal, bir takım Ali Cengiz hesaplan
yaparak Türkiye'deki kişi başına gelirin yılda 7
bin dolar olduğunu iddia ediyor. Bu olacak şey
degil. Çünkü yılda 7 bin dolar kişi başına gelir,
sanınm. bugünkü dolar kunına göre yaklaşık 18
milyon Türk lirası eder. Bu 1,5 milyon lira aylık
gelir demektir. Bu dururada 5 kişilik bir ailenin
fiili satın alma gücii 7,5 milyon lira anlamına ge-
lir. Bu tamamen bir hayaldir. Sayın Özal, hem
kendisini aldatıyor, hem de mülerJ aldatıyor" de-
di.
Ecevit, parti olarak asgari ücret konusunda bir
miktar önermenin uygun olmayacağı inancında
olduğunu söylerken, bunun partiler arasmda bir
açık artırmaya dönüştüğünü ileri sürdü.
Türkiye'de üretim hızını kat kat aşan bir enf-
lasyon olduğunu bunun da son derece tehlikeli
olduğunu söyleyen DSP Genel Başkanı, enflas-
yonun Türkiye'de bir uyuşturucu ilaç almaya dö-
nüştüğünü, ekonominin yüksek enflasyonsuz ya-
pamaz hale getirildiğini belirterek ANAP iktida-
nn ülkede enflasyon lobileri oluşturduğunu, ken-
disinin bu benzetmesini Merkez Bankası Başka-
nının da kullandığını söyledi. Bu lobilerin enf-
lasyondan büyük yararlar sağladığuu, bu nedenle
enflasyon artışlannı birdenbire kırmarun çok zor
olduğunu, Yugoslavya'nın ve Brezilya'mn yüz-
de binlerle ifade edilen enflasyon yaşadığım, an-
cak kısa sürede alman gerçekçi önlemlerle bu ora-
nın düştüğünü ifade etti.
Ecevit, Türkiye'de hükümetin enflasyon ko-
nusunda bir kararı ve hedefi bulunmadığını, bu-
nun ekonomi ile ilgili bakanlann herbirinin de-
ğişik rakamlar telaffuz etmesinden anlaşıldığını
söyledi. Asgari ücretten vergi kesilmesini de eleş-
tiren Ecevit, "Vergi sisteminde köklü degişiklik
yapılamadığını, alınan bazı karariann hedefinin,
özel sektöre yeni iş alanlan, yeni fabrikalar aç-
mak olduğunu" belirterek şöyle devam etti.
"Ancak uygulamada yeni fabrikalar açmak bir
yana işleyen fabrikalann kapandıgının ortaya
çıktığı görüiüyor. Bir örnek vereyim: Uygun bir
yerde toprak parçası alıp bir süre bekletsek, o
toprak parçası, üzerinde fabrika kurmaktan çok
daha kârlı bir hale gelmiş olur. Çok daha rizi-
kosuz hale gelir. Bu arada devletin de arazi süb-
yansiyonunu özendirdiği göze çarpıyor. Sayın
Özal'ın bu konuda özendirici demeçler verdigi
gözleniyor."
Memurlann konumuna da değinen Ecevit,
"memur" sözcüğünü Osmanuca "emir alan" an-
lamına geldiğini, bunun yerine "kamu görevlisi"
deyimini kullandığını, kamu görevlilerinin işçi-
lere göre düşük aylık aldıklannı belirtti. Bunun
nedenini ise sendikal özgürlükler ve toplusözleş-
me haklanndan yoksun olmalanna bağladı. Ece-
vit, 1960'lı yıllann ilk yansında Çalışma Baka-
nı iken kamu görevlilerine sendika kurma haktu
tanıyan düzenlemelere yöneldiğini, ancak, işçi-
lere toplusözleşme hakkı tanınmasının bile ya-
dırgandığı bir dönemde tam yetkinin bakanlığm-
da bulunmamasmın da etkisiyle bu konuda olum-
lu sonuçlar alamadığını anlattı.
Ecevit, demokrasinin doğal bir gereği olarak
kamu görevlilerine de demokratik işçi haklan-
na benzer haklann bir an önce tamnraasıru, sen-
dika hakkını toplumda banş sağlama güvencesi
olarak görmek gerektiğini ifade etti.
Asgari ücret 1988 düzeyinde
ts-Sendika Seryisi — Asgari üc
retin gelişimine ilişkin ıstatıstikler,
son belirlenen asgari ücretin de in-
sanca yaşama ücretinden çok
uzak, sefalet ücreti düzeyinde kal-
dığını ortaya koyuyor. Asgari üc-
ret öncelikle kendi belirleme sis-
temi içinde de büyük gerileme
kaydetmiş bulunuyor.
Petrol-Iş Sendikası Araştırma
Dairesi Müdürü byas Köstekli'nin
brüt 414 bin ve net 261.954 lira
olarak belirlenen yeni asgari üc-
retin ne anlaraa geldiğine ilişkin
istatistik verilere dayalı olarak ilk
aşamada yaptığı bazı önemli be-
lirlemeler şöyle:
Her zaman asgari insanca ge-
çinme ücretinin çok gerisinde ka-
lan asgari ücret, kendi sistemi
içinde de sürekli gerileme kayde-
diyor. Asgari ücret 1963 yılı baş-
langıç ve 100 kabul edildiğinde,
dün belirlenen asgari ücTetin ger-
çek değeri 1990 ortalaması için
55.6'ya kadar düşmüş bulunuyor.
Aynı ölçülerle 1988 yılı 55.7 ve
1989 yılı 53.2 olarak bulunduğun-
dan, asgari ücretin son belirleme-
den sonra 1988 düzeyini ancak
koruduğu söylenebiliyor.
Asgari ücret belirlenmesinde
kullamldığı söylenen besin içi ve
besin dışı harcamalann doğru he-
saplanması halinde ise daha da
acıklı bir tabloyu sergiliyor. Ço-
cuklu aileye göre hesaplanması bir
yana, çocuksuz bir aile için iki ki-
şilik besin içi harcamalar 264.337
ve besin dışı harcamalar da
732.641 lirayı bulıryor. DİE veri-
lerine göre 996.978 lira tutan bu
harcamalaıa 14 aylık %80 enflas-
yonun ortalama %40 artış getir-
diği varsayıLyor. Bu hesaplama
ile 1 milyon 395 bin 769 lirahk bir
sonuç ortaya çıkıyor.
w
Genç
emekliye9
çözüm
ANKARA (Cnmhurivet BSro-
su) — Maliye ve Gümrük Bakan-
lıgı kamudaki "genç emekliler"
sorununa çözüm anyor. Çalışma
ve Sosyal Güvenlik Bakanlıgı bun-
yesinde yürütülen çalışmalarda da
Türkiye'de emeklilik sistemi için
yeni proje hazırlanıyor.
Sayıları 2 milyon 800 bini aşan
emekli, dul ve yetim aylığı alan-
lara ödemede bulunan kuruluşla-
nn mali yapılarının saglıklı hale
getirilmesi ve sosyal güvenlik sis-
temlerindeki farkldıkJann gideril-
mesi için Çalışma ve Sosyal Gü-
venlik Bakanlıgı bünyesinde çahş-
malar başlatüdı. Bu çalışmalar sı-
rasında, değişik sosyal güvenl'
kuruluşlanndan emekli, dul ve yt
tim aylığı alanlar arasında farklı-
lığın giderilmesi konusu üzerinde
de duruluyor.
Maliye ve Gümrük Bakanı Ad-
nan Kabved, devlet memurianrun
emeklilik sisteminde de bazı de-
ğişiklikler yapılması yönünde ça-
lışmalar yürütüldüğünü söyl'edi.
Kahveci, Cumhuriyet'e yaptığı
açıklamada, "65 yaşın alnndaki
emektilerin istibdama katkıda bo-
Innacagı yerde işsizliğe yol
açügını" söyledi. Kahveci, "genç
emekliler"in başka kuruluşlarda
çahştıklannı, böylece, yeni işgücü-
ne açılacak çalışma alanlanmn
daraldığıru belirtti. Kahveci, dev-
let memurlan için "ikramiye
sıfırlama" yöntemi üzerinde du-
rulduğunu kaydetti
Kahveci, "emeUUigi teşvik" uy-
gulamasma karşı olduğunu sozle-
rine ekledi, „
Bu arada, sosyal güvenlik ku-
nıluşları arasmda farklı uygula-
malar emekli aylıklan arasmda
uçurumun büyümesine yol açtı.
AA'nın haberine göre Emekli San-
dığı'nın en yüksek devlet memu-
ru emeklisi için 2 milyon 498 bin
lira odemesine karşın, Bağ-Kur'da
en yüksek ayuk 933 bin 265 lira,
en düşük aylık da 65bin 755 lira
olarak uygulanıyor. Emekli dev-
let memurlarının en düşük aylığı
417 bin 200 lira olarak uygulanır-'
ken, SSK'dan ayhk alanlar için r- -
dûşük miktar 299 bin 950 lira. f %
kalıyor. SSK emeklilerine ayda en ,
fazla 974 bin 650 lira ödeniyor. '
< •
Çelik-Iş
Başkanr na
gözaltı
ANKARA (Cumhnriyet B t r o -
su) — Bağımsız Çelik-lş Sendikasiy ,
Genel Başkanı Metin Türker, sen- "
dikanın Iskendemn'da düzenledi-
ği miting öncesinde, önceki gece
evine gelen polisler tarafından.
gözaltına alındı, daha sonra da'
serbest bırakıldı.
Çelik-tş Sendikası Genel Baş- t
kanı Türker hakkındaki gıyabi tu- .'
tuklama kararmın Ankara Cum-'
huriyet Savcıhğı'nca 14 Kasım
1989'da açılan davanın duruşma-
larına katılmadığn gerekçesiyle ve-
rildiği bildirildi. Uye kayıt ücret-
lerinin yasalara aykın olarak sen-
dika tarafından ödenmesi ve işçi-
lere avans verilmesi gerekçesiyle .
TCK'nın 510. maddesi uyannca '
"emniyeti suiistimal" savıyla
haklarında dava açılan genel baş-
kan Türker ve genel mali sekre-
ter Feridnn Tanknt'un 5 yıla ka-
dar hapis cezası ile cezalandırıl-
malan isteniyor. Türker, bu gıya-
bi tutuklama karan nedeniyle Ce-
za Muhakemaü Usul Kanunu'nun
223 ve 229. maddeleri uyannca
önceki gece 20.00 sıralannda evi-
ne gelen polis memurlarınca göz-
altına alındı ve emniyete Rötürül-
dü.
Türker, daha sonra Anka-
ra 9. Asliye Ceza Mahkemesi du-
ruşma salonunda Tankut ile bir-
likte yargıç önüne çıktı.
Yargıç, iddianamenin okunma-
sından sonra Türker'e mahkeme
tarafından arandığını, adresi bu-_
lunamaması nedeniyle, savunmr
sının alınması için gıyabi tutukl»y _
ma kararı verildiğini söyledi. S a - " '
vunmasını yapan Türker, adresi-
nin belli olduğuna dikkat çekti ve
bütün suçlamalan reddetti. Tan-
kut da Türker'in savunmasma ay-
nen kaüldığını belirtti. Yargıç, da-
ha sonra Cumhuriyet Savcısı'nın
da görüşüne uyarak gıyabi tutuk-
lama karanmn amacına ulaştığı-
nı, sanıkların savunmalarının
alındığmı belirterek tahliyelerine
karar verdi. Yargıç, yargıJamaya
18 ekimde devam edilmesini de
öngördü.