29 Mart 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURÎYET/6 DİZİRÖPORTAJ 14 HAZÎRAN 1990 K A ZIM K A R A B E K l R A N L A TIY O R V Ğ U R M UM C U Atatürk halife mi olacaktı? Mustafa Kemal ile Kâzım Karabekir'in yolları ne zaman ayrılmıştı? Anılara bakarsak bu yol ayrımı 1921 yılımn ilk aylarında beliriyor. Hem de askeri hareket aşamalarında. Karabekir, anılarının bu bölümüne şu başlıgı gecmiş: "Ankara milli hukiımetinin cumhuriyete dognı gidişi" "tstanbul'dan, her ne şekilde olursa olsun bir cumhuriyel kurma flkriyle gelcn Mustafa Kemal Pasa, Rewlinson'un da benim vnsıtamla 1leri sürdügu, hilafetin aynlması ve cumhııriyelin kabulu teklifini samiml bulmuş olacak ki 19 kanunusani 1336(()cak 19 1921) Islanbui'da Mıidafaai Hukuk Cemiyeti'ne dayanan Mebusan Meclisi'nin açıimasına ve meşruti bir hukumetin faaliyete geçmesine ve 28 Kânunusani'de Mebusan Meclisi'nin 'Mısakı Mılli beyannamesini" kabul ve ilan ettiglne 9 Kânunisani'de kendi imzasıyla neşrettigi askeri plandaki serahala ragmen Bolşeviklerin Kafkasya'ya gelmekte olduklan haberi gelince bana 6 şubatta Kafkasya barckeUni Ceklif etti. Bu bal, istanbul'daki Mesrutiyet hükumetimize karşı filli bir isyanla Heyeli Temsiliye'nin Muslafa Kemal Paşa'nın diktalörlüğunde bir cumhuriyet şekline dönüşmesi demekti. Hem de Bolşevlklerle birlesme felakeline dogru!" Kâzım Karabekir, 23 Nisan'da kurulan Meclis'in bir "kurucu mecli§" olması gerektiğini, oysa meclisin olağanüstü yetkilerle donaüldığı, Mustafa Kemal'in de bu olağanüstü yetkilerle donatılmış Meclisın başkanlığına geçmesi ve ilk iş olarak yeni anayasa hazırlatılmasını cumhuriyet ilanı yolunda aşamalar olarak gördüğünü ve M. Kemal ilc bu konuda tartışmalar yaptığını yazıyor. Karabekir, o aşamada cumhuriyet ilamnın "kongrelerde alınan kararlara" ve "askeri plandaki imzalanna" karşı olduğunu düşünmektedir. O aşamada, birbirlerine bu kadar güvenen, birbirine bu kadar saygı dolu olan iki asker arasındaki görüş aynlığı ne gibi çatışmalara dayanmaktaydı? Karabekir, anılarında bu soruyu şöyle yanıtlıyor: "Aramızda btiyiik göriış farkı vardı. O, itilaf devletlerinin buyuk kuvvelleri karsısında milli kuvvetlerimizle karsı duramayacagımızdan bir dış siyasete dayanarak kendi diktatorlugu allında kuracagı bir cumhuriyetle uyuşmak cihetinc gidiyordu. Herhangi bir inkılabın milli ve askeri birligimizi sarsarak mukavemel kudretimizi mahvedeceglni biiyük kuvvetlerin gelmesi ihtimalinin çok zayıf olduğunu, mUlareke mucibince diye silahlanmızı ve teşkllatımızı azaltma gayreti gösterdigini ve csasen anavatan müdafaası için büyük kuvvetler gelse dani Ikmall namus raecburiyelinde oldugumu/.u ve milletin de bu azimli kararı kabul edecegini daha lstanbul'dayken kendisine söylemiştim." Peki, yanılgı neredeydi? Mustafa Kemal yanlış adımlar atmışsa bu yanlış adımlar ne gibi olaylara yol açmıştı? Karabekir'e göre bu yanlışların doğurduğu sonuçlar şunlardı: " M . Kemal Paşa'nın askeri mukavemetten vazgeçtigi manzarasını gösteren başkomutanlıgı almayarak TBMM Reisligine geçmesi vc vakilsiz yani en zayıf vaziyetimizde ve İtilaf propagandalanna ve bundan haber alan padişah hükümetinin fetvaları, emirleri, tesvikleriyle Anadolu birbirine girdi. F.ger kalpleri milletimizin hıirriyet ve istiklal aşkıyla çırpınan arkadaşlanmı/ın feragalı ve kazanmıs olduklan milli itlmat ve candan sevgi ve saygı kudreti olmasaydı, M. Kemal Paşa'nın attıgı vakitsiz adım Sıvas'a kadar yayılan isyanlan şarka kadar yayacak ve önüne geçilmez darbeleri altinda her şey daha başlangıçta yok olacaktı. Garptaki isyanların önüne durulmaz hal aldıgı ve kendilerine yardım için şarkın tahliyesi karanna gidilmesi iizerine 16 Mayıs 1921 de bildirdigim II maddelik teklifimin 4. maddesinde apaçık şöyle dedim: Dini ve manevi Anadolu'nun ayranım kabartmamak lazımdır." Karabekir, "Şark, harekatı yııpılmayıp kılalarımız garba alınsaydı" dıyor "KürtlUk de dahil oldugu halde bütiin şarkın bana olan itimat ve baglılığı gevseyecek" ve her şey altüst olacaktır. "..Nitekim Şark Harekatı muvaffakiyetle bittikten sonra dahi 20 Kânunisani 1337 20 Ocak 1921 de Teşkilatı Esasiye Kanusetuniz İçin de zararlı görüyordum. Hele hanedanı degiştirmek, hem milli birügi sarsacak, hem de medeni cihana karsı bir gerilik göslerecektl. Kalkınmamız için zarariıdır. Çünkü her kim olursa olsun, halk içinden uzun müddel çekilip, üuraylarda, ancak muhitin gözleriyle ve kulaklanyla vatan ve millelin halini seyir etmek artık bu asırda ileri milletler için bile zaran gönınurken bizim gibi medeniyet camiasında gerilerde kalmış olan bir millet için daha zararlı olacak idi. Devlet reisinin etrafını birtakım dalkavuk almasına ve bunlann milletle devlel reisi arasında sagır bir sed teşkil elmesine mani olabilmek için hilafet ve sallanatı bir elde toplamamak en başta gelen bir ledbirdir. Bundan başka, hilafet dinle, padişahlık ise dunya islcriyle ilgili oldugundan biri birine zıddır. Bunun için iki ayrı şahsiyete ihtiyaç vardır. Dış siyasetimiz için zarariıdır. Çunkü Papa'nın aynı zamanda kral olması bize ne kadar garip gorunürse halifenin padişah olması da müterakki milletlere (ileri mılletlere) o kadar garip goriinıir. Bu halin devamı yine aleyhlmize neşriyat ve propagandaya sebep olacaktır. Şu halde sallanatı hilafetten ayırmamız lazımdı. Bu luzumu halkımı/a kolayhkla anlatabiliyorduk. Ksascn milli hükümet ile basarılan IsÜklal Harbi de bize hak veriyordu. Şimdi mesele aynlan sallanatı ne yapmakta idi? Bu mevkie yeni bir hanedan mı getireceklik? Yoksa eski hanedandan bir başkasını mı koyacaktık? Her iki sık da milleti iklye ayırabiürdi. Ve günün birinde kuvvetli bir şahsiyet kimse ötekl h«nedanın elinden diger unvanı da almaya kalkabilir ve tarihimizin st'yri bir daire uzerinde yüruyerek ayrıldıgımız noktaya gelebilirdi. İslam aleminde Üsmanlı hanedanının mevkii daha ziyade hilafet makamı ile (anınmıştı. Şu halde saltanal lagvedilerek en tekamiil eden bir idare sislcmi olan cumhuriyete gitmek ve hilafeti de oldugu yerde ve şahsiyetlerde bırakmak bize en uygun bir tarz olacaktı. Zaten fiili sahada dahi bu iş kıvamına gelmiş bulunuyordu. Şark halkının ve ordumuzun bu şrkli ha/m ve kabul edecegini ve hatta memntıniyetle karjılayacagını da yakından biliyordum. Fakat M. Kemal Paşa'nın hilafet ve sallanatı alması halinde fikren ve fiilen aleyhte iezahüran da şüphesiz gonıyordum." Karabekir, bu duşüncelerle Ankara'ya gelir. Bugünkü Dışkapı semtinin bulunduğu yerde Karabekir, M. Kemal Paşa ve arkadaşlarınca tören kıtası ile karşılanır. Sarılır; öpüşürler. Ertesi gün M. Kemal Paşa ile birliktc Bursa'ya gitmek Uzere trene binerlcr. Yanlannda Rafet Paşa (Belc) ve Milli Savunma Bakanı Kâzım Paşa (özalp) da vardır. M. Kemal Paşa, yanında Rafet ve Kâzım Paşa olmak Uzere Karabekir'in kompartımaruna gelir ler. M. Kemal Paşa sorar: "Rafet Paşa padişaha ne dlyecek?" Karabekir: "Halife hazretleri, derler. M. Kemal Paşa: "Bu şekil iyi. 'Halife hazretleri' dersiniz olmaz mı Rafel Paşa?" Karabekir, trende, Mustafa Kemal Paşa'ya saltanat ve hilafet konusundaki düşüncelerini açar. Sonrasını Karabekir'den öğrenelim: " O , henuz kati olarak tekllfiml begenmiş goriınmüyor; fakat itiraz da etmiyordu. Bursa'da Fevzi ve İsmel paşalann da fiklrlerini alacaklı. Bu mulalaamı bu arkadaşlara da sqyledim. Onlar da ayrıca M. Kemal Paşa ile gıiriiştüler. Ortaya yeni bir formül çıktı: Mustafa Kemal Paşa'yı en küçük şehzadeye hilafet ve saltanat naibi ve aynı zamanda diktatör yapmak! Naipligi Ismet, diktatorittgtt dc Fevzi Paşa bana soyledi. Ben de uzun uzadıya İç ve dış mahzurları izah eltim ve şehzadeye naipligin hilafet ve saltanat makamına çıkmak için bir basamak olacagını, hurriyeti en gaddar bir hükümdardan kurlaran ve istiklalini de butun cihana gögüs gererek kendi kanıyla kazanan milletimizin vasiye muhtaç olmadıgını izahla bu gibi geri flkirlere ordu komutanlan sıfatıyla zahir olmamaklıgımız (arka çıkmamamız, destek olmamamız) Ittzumunu ileri sürdüm ". Kâzım Karabekir, Müstafa kemal'in hilâfet ve saltanatı kendisine almak niyetinde olduğunu düşünüyordu Mustafa Kemal, Kazım Karabeklr ve Latife Hanım, bir yurt gezisinde, toplanan çocuklan dinliyorlar. tatürk halife mi olmak istiyordu? Karabekir1 bu kanıdaydı. Mustafa Kemal Karabekir in bir şifresine verdiği yanıtta 'Türkiye'nin başında halifei İslam olacak, bir hükümdar sultan bulunacaktır' demekteydi. Ayrıca 20 Temmuz 1922 tarihli bir telgrafında da 'Raif Efendi'nin saltanat şeklinin cumhuriyetçiliğe kalbi (dönüşmesi) mahsus olduğu hakkındaki fikri vehimdir' diyordu. Kâzım Karabekir'e göre Mustafa Kemal'in sarıklı resmi, hilafet ve saltanatı kendi uhdesine almak niyetinde olduğunun kanıtıydı. Karabekir anılarında şöyle devam ediyor: "Ben bizim için hilafeti ayırmak ve saltanatı da lağvetmek, bu suretle cumhuriyete gitmeyi daha uygun buluyordum. Ama bunu da nihai zaferden sonra ortaya atabilirdik." şe ile bana bunun onune KecmekUğimi rica ettigi gibi kendisi de gerek bir aksülamelden (tepkiden) ve gerekse Moskova'daki Knver Paşa ve arkadaşlannın "Halk Şuralar Kırkası" diye Bolşevik Cumhuriyeti esasında bir teşekkul yapmaları ve programlannı da tap ederek (basarak) faaliyete başlaması haberinden lehlikeyi gorerek istikametini degiştirmiştir." M. Kemal, halife mı olmak istiyordu? Karabekir, bu kanıdaydı. Mustafa Kemal, Karabekır'in "Muhafazaı Mukaddesat Cemıyetlerı" konusundaki şifresine verdiği yamtlarda şu güvenceleri verir: "Bu kanunda manai Cumhuriyet ifade eden bir şey mevcut degildir" "Türkiye'nin başında Halifei İslam olacak, bir hükümdar sultan bulunacaktır". Mustafa Kemal, ayrıca 20 Temmuz 1922 tarihli telgrafında da "Raif efendinin saltanal şeklinin Cumhuriyetçilige kalbi (dönüşmesı) mahsus oldugu hakkındaki fikri vehimdir" deme gereğini de duyar. Karabekir, Mustafa Kemal'in halife olmak isteginden niçin bu kadar emindi? Paşa, kuşkusunu şöyle dile getiriyor. "(Mefkure Hatırası) el yazısıyla imzasım taşıyan sarıklılar arasındaki sarıklı resmi Mustafa Kemal Paşa'nın hilafet ve saltanatı kendisine almak mefkuresinde olduğu ncticesınde karar kılıyordu. 12 Mayıs 1922 tarihli el yazılarını vc iınzalarını taşıyan bir fotoğraf ilişiktir. Cumhuriyet Hkrinden kendi uhdesine hilafet vc saltanata dönüş bütün cihana karşı cok garip bir şey olacaktı. Ben bizıın için hilafeti ayırmak ve saltanatı da lağvetmek, bu suretle Cumhuriyete gitmeyi iç ve dış siyasetimize daha uygun buluyordum. Fakat bunu da en son zaferden sonra ortaya atabilirdik. HUkUmet merke7İnin de artık lstanbul'da ıç ve dış baskısı altinda tutulmaması fikri ndc idim. 9 Ekim 1922'de Erkanı Harbiye Umumiye Riyasetinin (Genelkurmay Başkanlığının) Istanbul ve Boğazların mühadedei vaziyeti hakkındaki mütalaamı sormalanna karşı verdiğim cevapta İstanbul'a makamı hilafet' de âzım Karabekir, Mustafa Kemal'in yanlış adımlar attığını, bunun da olumsuz sonuçlara yol açtığım düşünüyordu. Karabekir'e göre Mustafa Kemal, İtilaf devletlerinin büyük kuvvetleri karşısında milli kuvvetlerimizle karşı durulamayacağını düşünüyordu. Bu yüzden bir dış siyasete dayanarak kendi diktatörlüğü altinda kuracağı bir cumhuriyetle uyuşmak cihetine gidiyordu. Karabekir anılarında şöyle devam ediyor: 'Mustafa Kernal'in başkomutanlığı almayarak TBMM reisliğine geçmesiyle, en zayıf anımızda itilaf propagandalarıyla, padişah hükümetinin tesvikleriyle Anadolu birbirine girdi. Eğer arkadaşlarımızın milli itimat ve saygı kudreti olmasaydı, M. Kemal'in attığı bu vakitsiz adım, Sıvas'a kadar yayılan isyanlan, şarka kadar yayacaktı. nilmesini teklif etmiş ve hükümet merkezinin de Ankara KayseriYozgat sahasında münasip bir yer olarak tespitinin muvaffık olacağını ayrıca bildirmiştim. Hilafet ve saltanatın bekası taraftarı değilken bu sefer bunu bir kumandana vermeye hiç taraftar olamaztlım! "Türkiye'nin başında halifei İslam olacak. Bir hükümdar bulunacaktır" ifadesinin delalet ettiği mana bu " M e f k u r e hatıralı" fotoğraftan daha iyi anlaşılıyordu. Eğeı Sakarya zaferinde müşir ve gazilik gibi son unvanı da M. Kemal Paşa, son zaferde yeni mefkuresine ulaşmak için resimde görülen muhafazakârları Millct Meclisi'ne doldurursa müştak (özleyen, can atan) ve muhtaç bulunduğumuz 'teceddüde' (yenilenmcye) ımkân olmayacağından kendilerine şu mütalaamı bildirdım: 'Başkomutan Mustafa Kemal Paşa Hazretlcrine Sarıkamış 18/19 Şubat 1338 (1923) Umuri tdaremizin veçhi teşekkuiu hakkındaki münakaşalar bıze vasıl olmaktadır. Hali sulhun tesisinden sonraki intihapta, birçok kıymetli zatlar yerine bir takım muhafazakârların toplanmasına karşı şimdiden alınacak tedbiri en mühimi bulurum. Meclisi Milli, kıymettar şahsiyetleri olmazsa iki büyük mahsur memleketı bugünkü harabisinden kurtaramayacaktır. Birincisi fikri teceddüt olmayacak; ikincisi en mühim layihalar herhangi bir hisse kapılarak münakaşaya dahi lüzum görmeden red edilecektir. Böyle bir Meclise karşı azası büyük mütehassıslardan mürekkep ikinci Meclis bulunmasını faideli görüyorum...'. Karabekir, bu uzun telgrafında "muhafazakflrlardan" oluşacak Meclis yerine uzmanlardan seçilecek üyelerin yararlı olacağım, ilerlemenin ancak böyle sağlanacağını yazıyor. Mustafa Kemal, Karabekir'e verdiği yanıtta Millet Meclisi'ne seçilecek olanların elden geldiğince nıtelikli kişilerden ve uzmanlardan olmalarını sağlayacaklarını, seçilmiş bir meclisin bir başka seçilmiş mcclisçe denetlenmesinin ıkılık yaratacağını, hazırlanacak içtüzükle komisyonlara uzman kişilerin seçilebilecekleri kaydedilerek Karabekır'in önerilerini benimsemediğini bildiriyor. Karabekir, bu yazışmaları aktardıktan sonra şu yorumu yapıyor: "Gerek hilafet ve saltanat meselcsi ve gerekse teceddut (yenilenme) hareketlerimi7 hakkında diktatörlükle veya mutehassıslanmızla yürumek meselesi Ankara'ya geldikten sonra anlaşmazlıklanmızın esasını teşkil etmiştir". faai Hukuk" merkezlerine bildirilmişlerdi." (19) "Mustala Kemal Paşa, Londra Konferansı'nda bir cumhuriyet tipi ile çıkıhrsa tehlikeli askeri müdahaleler yerine siyasi yollardan milli muvaffakiyel kazanılacağı ümidini halâ iHsliyordu. Fakat 1922 yılı 27 şubatından 12 marta kadar devam eden Londra Konferansı'nda bize asagı yukarı yine Sevr muahedesi çerçevesi içinde yaptıkları (eklifleri ve bunun cevabını bile beklemeyerek daha murahhı.slarımız yolda iken Yunan ordusunu bütün cephelerde taarruza gevirmeleri, ttilaf devlellerinin, /aferini milli kudretle lemin etmcyen bir Yurk devletiyle, nu Meclisten çıkar çıkmaz bana şekli ne olursa olsun, şerefli bir dahi haber vermeye lüzum görme sulha yanaşmayacagını ve islikladen Erzurum'dakı "Müdafaai limize asla hurmet etmeyecegini Hukuk Cemiyeti" merkezi unva göstermişti.UO) nını değiştirerek "Muhafazaı Cumhuriyet esası uzerine bir Mukaddesat" adım almış ve ce Teşkilalı Esasiye Kanununu miyet nizamnamesinin başına TBMM'nin açılışında tekllfine "hılafet ve saltanat tnakamının ve ragmen dokuz ay sonra 20 Ocak devlet şeklinin mahfuziyetine" 1921'de Meclisten v'ikmasından şidaır ılaveler konmuştur. Işin da kflyet eden M. Ktmal Paşa, bir taha vahim ciheti de bu teşebbüsle raftan da "Mudafaaı Hukuk'Marini yalnız şark vilayetlerine değil nn "Muhaia^aı Mukaddesat" cediğer bütün vilayetlerin "Müda miyeti halinc donmesinden endi Saltanat lagvı ve hilafetin âli Osman'da bırakılması Kâzım Karabekir ne istiyordu? Saltanatın kaldırılmasını ancak Hilafetin Osmanlı sultanlarının birinde kalmasını! Karabekir, hangi duşüncelerle bu görüşünü savunuyordu? "...Hükümet şeklinde ben, telkik ve tetebbulanma (inıelemeler) ve görgü ve tecrübelerime dayanarak hilafet ve saltanat şekillerinln bir arada devamını kalkınmamız için oldugu kadar dış slya Yarın: Halifellk ve Naltanat tartışması (19) Atatürk, Söylev'de Hoca Raif Efendi'nin bu girişimlen Uzerine Karabekir'den Raif Efendi'nin uyarılmasını isteğıni unlaıır. Atatilrk, Söylcv, TDK Yay., s.438. (20) İtilaf devletlerince Londra'da 27 Şubat 12 Mart 1921 tarihlerı arasında toplanan bu konferansta Ankara ve Istanbul hukumetleri ayrı ayrı temsil edildıler. Konfcran» bir sonuç ver• medı; vermediğı gibi Yunan saldırıları da konferans bıter bıtmez ba$ladı... AlatUrk, Söylev s: 419, Lord Kinross, AtatUrk, Bir Milletin Yeniden Doğuşu, Ist, 1978, s:403.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle