Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
14 HAZİRAN 1990 • •*•• HABERLERİN DEVAMI CUMHURİYET/19
OLAYLAIUDN
ARDENDAKI
GERÇEK
(Baştarafı I. Sayfada)
beceriksizliğinde aramak doğru
bir yaklaşımdır.
Olay nedir?
Bu yıl hacca gidecek yurttaş-
lar yetkili makamlara başvur-
muşlar, gerekli işlemler yapıl-
mış, paralar yatınlmış, belgeler
düzenlenmiş, yola çıkmak için
hazırhklar tamamlanmıştır. Ne
var ki son aşamada işin rengi
birdenbire değişivermiştir. Suu-
di Arabistan, 160 bin hacı ada-
yından ancak 55 binine vize ver-
mekte, 105 bin müstakbel hacı-
ya stnır kapılanm kapatmakta-
dır. Hacı adayları için bu, bek-
lenmedik bir yasaklamadır. Tep-
kiler bu yüzden birdenbire pat-
lamış, eylemlere dönüşmüştür.
Hacı adayları diyorlar ki:
"Öğrendiğimize göre hac için
Suudi Arabistan'ın Türkiye'ye
koyduğu kota aylar öncesinden
beüiymis. Diyanet İşleri niçin bu
dunımu gözler önüne alarak ha-
reket etmedi? Biz gerekli para-
yı bulduk, yatvrdık, hazıruklan-
nuzı yaptık, son anda bize
'gidemeyeceksiniz' diyorlar. Bu
nasıl organizasyon? Biz hakkı-
mtzı nereden arayacağız?"
Devlet Bakanı Cemil Çiçek-
in açıklaması ise hem hüküme-
tin yetersizliğini, hem Suudi
Arabistan'ın tutumunu belirti-
yor: "Kotanın arttırılmast için
Suudi Arabistan'a gittim; Saytn
Kral bize herhangi bir yanıt ver-
medi. Bir süre sonra Türkiye'ye
bir bakanını yollayacağım söy-
ledi. Biz de bu görüşmeden
olumlu bir iılenim edindik."
Sonuçta yönetim bir yandan
Türkiye'ye ayrılan hac kotasını
zorlarken öie yandan hacı aday-
larını oyalamış, ama oriaya bir
fıyasko çıkmış.
Diiş kınklığına uğrayan 105
bin hacı adayının tepkilerini bu
bakımdan anlamak gerekiyor;
ama adaylar Suudi Arabislan-
da harcayacakları parayı valan-
larında hayır işlerine yaiırarak
hem sevaba girer, hem teselli bu-
labilirler.
Batı ülkelehnden ttalya da
birkaç gün önce Türkiye'ye vi-
ze uygulamasma başlamıştL Öy-
le görünüyor ki bütün kapılar
gerektiğinde yüzümüze kapatı-
lıyor; ama suçu ne Avrupalıya
ne'Arap'ayüklemenin de bir an-
lamı yok... Öyle bir duruma dü-
şürüldük ki Doğu'da ve Batı'da
ağırlığımız kalmadı...
Acı; ama gerçek!..
* * *
BURSA
HJPODROMU'NDAN
FİKRET DAĞLIOĞLU
Gönül 2'ye
güveniyoruz
1. AYAK: Çalışmalarını lstan-
bul'da sürdüren Beybaba idmaıı-
larında çok iyi görünüyor. Biz
kendisine ilk şansı veriyoruz. Yi-
ne idmanlarıru tstanbul'da sürdü-
ren Serkanbey sert rakibi olur.
Perşembe sabahı sprintinde iyi
görünen Sahralı sürpriz yapabilir.
2. AYAK: Bu yarış için itinay-
la hazırlanan Olimpian H. ve Yi-
ğit arasındaki sıkı mücadele ya-
nşın birincisini belirleyecektir.
3. AYAK: Üstün rormunu mu-
hafaza eden Bilver, bu yanşta ba-
şanlı koşacaktır. Kendisine sert
rakip olarak çimde noksan olma-
sına rağmen Taci diyoruz. Sürp-
riz atlar günden güne aşama gös-
teren Arda 5 ve Serap 25't ir.
4. AYAK: Son çıkardığı yarış
ile formunu gösteren Ceylan 336,
bu yarışta da iyi koşacaktır. îd-
manlanm beğendiğimiz Su ve
Kaya 6 da yarış içinde iyi yöneti-
lirlerse netice alacaklardır. Yarı-
şın sürpriz atı Yeniay'dır.
5. AYAK: Geçen yarışını işsiz
koşan Bahir bu yanş için daha iyi
hazırlandı. Geçen haftaki yanşı
ile göz dolduran Muratşah ve Vi-
valdi formlannı muhafaza edi-
yorlar. Yarışın sürprizini Dilaram
ve Good You gerçekleştirebilirler.
6. AYAK: Kayıtlı bulunan ra-
kiplerinden bugün için üstün gö-
rünen Gönül 2 başta şans verdi-
ğimiz isim. Hazırbklarını beğeıı-
diğimiz Ergenekon, Aslı 3 ve
Mustafabey düzgün görünümle-
ri ile netice alabilirler.
TAHMİNLER
1. KOŞU: F: (1) Beybaba, P:
(5) Sahralı, S: (4) Serkanbey.
2. KOŞU: F: (3) Olimpian H..
PP: (5) Yiğit, P: (7) Cocobello,
S: (1) Darling.
3. KOŞU: F: (5) SİIVCT, PP: (4)
Taci, P: (7) Arda 5, S: (14) Se-
rap: 25.
4. KOŞU: F: (5) Ceylan 336,
PP:(7)Su, P: (11) Kaya 6, S: (6)
Yeniay.
5. KOŞU: F: (9) Muratşah.
PP:(8)Bahiı,P:(7)Vivaldi, P:
(12) Dilaram, S: (3) Good You.
6. KOŞU: F: (5) Gönül, PP:
(2) Ergenekon, P: (4) Aslı 3, S
(3) Mustafabey.
PKK'ya operasyon
ERGÜN AKSOY
SİİRT/DİYARBAKIR — Çev-
rimli katliamını gerçekleştiren
PKK'h teröristlerle güvenlik güç-
leri arasında, Fındık kasabası ya-
kınlannda önceki gün başlayan ve
dün sabah sona eren catışmada iki
PKK'h ölü ele geçirildi, üç er de
şehit oldu.
DYP Genel başkanı Süleyman
Demirel, bugün Türkiye'nin en
önemli sorununun "terör" oldu-
ğunu söyledi. Demirel, hükümete
"Rahatsız olacağınıza tedbir
bulun" diye seslendi. SHP Genel
Başkanı Erdal tnönü de hüküme-
tin terör olaylarını önlemede etki-
siz kaldığını belirterek "Teröre
karşı bütün iilkenin birlikte olması
bu hareketieri önlemeye yetmiyor.
Hükümelin daha dikkatli olması
şart" diye konuştu.
Olağanüstü Hal Bölge Valiliği
açıklamasına göre Şırnak'ın Güç-
lükonak ilçesine bağlı Çevrimli
köyünde 27 köylüyü katleden te-
röristlerle güvenlik güçleri arasın-
da Fındık kasabasınm kuzey ke-
simindeki kıısal alanda başlayan
çatışma dün sabah saaılerinde so-
na erdi. Engebeli ve ormanlık ara-
zide Siirt ve Şırnak'tan takviye ge-
tirilen askeri birliklerle özel tim
elamanlarının da katıldığı catış-
mada, iki PKK'h ötü olarak ele
geçirilirken jandarma komando
çavuşları Muhamınel Bayram, Sü-
leyman Adeka ile Jandarma On-
başı Osman Tekşen şehit oldu.
Catışmada beş erin de yaralandı-
ğı bildirildi. Bu arada kaçan
PKK'lıların yakalanabilmesi için
havadan ve karadan yeni bir ope-
rasyon daha başlatıldığı öğrenil-
di. Şırnak'ın Güçlükonak ilçesi
Çevrimli köyünde 27 kişinin öldü-
rülmesinden sonra güvenlik güç-
leriyle PKK militanları arasında
çıkan çatışmalarda 3 PKK'h ölü
olarak ele geçirilirken 7 er şehit ol-
du, 5 er de yaralandı. Olayların
yer, zaman ve kayıp sayısı şöyle sı-
ralandı:
10 Haziran 1990 — Teröristle-
rin 27 kişiyi öldürdüğü Çevrimli
1
deki catışmada köy korucuları bir
PKK'lıyı ölü olarak ele geçirdiler.
11 Haziran 1990 — Şırnak'ın
Dereler köyü yakınında bir grup
PKK'lıyla güvenlik güçleri arasın-
da çıkan catışmada 4 er şehit ol-
du. 12 Haziran 1990 - Fındık bu-
cagı yakınında çıkan catışmada 2
PKK'h ölü olarak ele geçirildi.
Olayda 3 er şehit oldu, 5'i de ya-
ralandı.
Fındık bucağı yakınlarında
PKK militanlarıyla giriştikleri ca-
tışmada şehit olan jandarma ko-
mando çavuşları Muhammed
Bayram, Süleyman Adeka ve Jaıı-
darraa Komando Onbaşı Osman
Pekşen'in cenazeleri dün Siirt'te
düzenlenen törenin ardından
memleketlerine gönderildi. Jan-
darma Alay Komutanhğı'ndaki
törende konuşan Siirt 70. Piyade
Tugay Komutanlığı'nda görevli
Yarbay Volkan Şanlı, Çevrimli kö-
yünde 27 kişiyi katleden terörist-
lerin Türk askerinden kaçtığını, iz
süren güvenlik güçlerinin pusuya
düşürüldüğünü belirterek "Üç eri-
miz şehit oldu. Bunlann kanı yer-
de kalmayacaktır " diye konuştu.
Öte yandan Şırnak'ın Dereler
köyünde PKK militanlarıyla gü-
venlik güçleri arasında çıkan ça-
tışmada şehit olan jandarma er-
leri Kazım Doğan, Yaşar Özsürii-
cii, Oktay Ardıç ve Mehmet Yurt-
taş'ın cenazeleri dün Siirt ve Şır-
nak'ta düzenlenen törenlerin ar-
dından memleketlerine gön-
derildi.
Benzin fiyatlarına yiizde 3-11 zam
ANKARA (Cumhuriyet Büro-
su) — Benzin fiyatlanna zam ya-
pıldı. Rafîneri çıkış fiyatlannda
yapılan ayarlama sonrası süper
benzinin fıyatı ortalama yüzde 11,
normal benzinin fiyatı da yüzde
3 arttırıldı. Diğer ürünlerin fiyat-
ları ise değişmedi. Zamlı fiyatlar-
dan satışlara dün başlanıldı.
Dünya petrol fıyatlannın en dü-
şük düzeyine geldiği sırada yapı-
lan zam sonrası süper benzin An-
kara'da 1391, tstanbul'da 1410, îz-
mir'de ise 1398 liraya ytikseldi.
Normal benzinin satış fiyatı da
Ankara'da 1248, Istanbul'da 1264,
tzmir'de 1252 lira olarak be-
lirlendi.
Dünya piyasalannda ise petrol
fiyatlan ocak ayında en yüksek
dttzeye ulaştıktan sonra son beş ay
içinde yüzde 26.33 oranlarında
azalarak en düşük düzeye ulaştı.
Ocak ayında varil başına 17.9 do-
lar olan petrol fiyau 10 haziran iti-
barıyla 13.2 dolara düştü.
Antalya tüpgaz piyasasına yeni
giren bir fırmanın fiyatlan düşür-
mesi sonucu Aygaz, tpragaz ve
Mobilgaz firmalannın da rekabete
girerek fiyatlannda indirim yap-
tıklan bildirildi. 14 bin 500 lira-
dan satılan 12 kilogramlık tüpga-
zın fiyatı 12 bin 500 liraya, piknik
tüpün fiyatı da 2 bin 850 liradan
2 bin 600 liraya indirildi.
Yetkilıler Antalya'da başlayan
rekabetin Isparta, Burdur, Mersin
ve Adana'ya da yayıldıgını belir-
terek ucuzluğun yıl sonuna kadar
sürebileceğini kaydettiler.
DYP Genel Başkanı Sülcyman
Demirel, son zamlar için hüküme-
te 3 haziran seçimlerinin sonucu-
nun cesaret verdiğini söyledi. De-
mirel, dün gazetecilerin zamlarla
ilgili sorularını yanıtlarken, şöyle
dedi:
"Secimler öncesi halka, 'Cesa-
ret vermeyin, verirseniz bunu zam-
lar takip edecek' dedik ve zamlar
başladı. Çaya, bendne zam geldi.
Boyle giderse benzin yıl sonuna
kadar 2 bin lirayı bulacaktır. Oy-
sa benzinin maliyeti 500 liradır.
Diinyada petrol en ucuz zamanı-
nı yaşıyor, bu zam niye? Yoksul-
luk, pahalılık kervsnı yüriiyor
Türkiye'de. 3 Haziran seçimleri
pahakhfı unutturmuştu Türkiye
1
de. Ama hükümeı. pahalılık unu-
tulmasın diye zam yapmaya de-
vam ediyor."
YERLİ OTOLARIN DEPOSUKAÇADOLACAK?
D*N EsU
Itoka
Serçe
Doğar
Şahin
Kartal
Renault9
Renaultn
Renault12
Ford Taurius
Y M İ ESU YesJ
•9CHİ M n u l nonul
39 47658 49296
50 61100 63200
50 61100 63200
50 61100 63200
47 57434 59408
47 57434 59408
50 61100 63200
53 64766 66992
* Istanbul'da geçerti olan fıyatlarla
ESKİ VE YENİ FİYATLAR
Sl|wrbmzin
ANKARA
İSTANBUL
IZMIR
NORMAL-BEIIZta
ANKARA
İSTANBUL
49257
63150
63150
63150
59361
59361
63150
66939
EsU fh/st Ymi ftyat Artış tutan
1244 1391
1263 1410
1252 1398
1204 1248
1222 1264
147
147
146
44
42
ftıpor
54990
70500
70500
70500
66270
66270
70500
74730
Yuztfc
11.8
11.6
11.7
3.7
3.4
IZMIR 1211 1252 41 34
EVET/HAYIR
OKTAY AKBAL
(Baştarafı 2. Sayfada)
man sosyalist olmayacaktır" sözlerini işte böyle yanıtlamıştır.
Erim, CHP'nin gelecekte alacağt biçirne, kazanacağı aniama şim-
diden engel koymanın doğru olmadığını belirten konuşmasını
şöyle sürdürür:
"Biz kollektivist olmayacağız, kabul. Ama sosyal demokrasiyi
ağzına alan arkadaşa Senin burda işin yok, haydi kalk git.' Bu-
nu da demeyelim. Belki, ne bileyim, ben yirmi sene sonra yeni
neler gelir, bilmiyorum. Dünya değişiyor, her şey tekamül ediyor."
Kurultay kürsüsünden söylenmiş bu sözler çeyrek yüzyıl sonra
bile günceldir, önemlidir. Bugün ana muhalefet partisi SHP'nin
içinde Nihat Erim'in özlediği, beğendiği sosyal demokrat anla-
yışın gereği gibi benimsendiği kuşkuludur .Denecek ki Nihat Bey
1967'de böyle konuştu da ne oldu? Aradan dort yıl geçmeden
aynı Batı sosyalizminden yana Nihat Erim'in balyozcu kişiliğine
bürünerek ortaya çıktığına tanık olmadık mı?
Prof. Muammer Aksoy'un "Atatürk ve Sosyal Demokrasi" ad-
lı kitabını okurken Erim'in bu belge değen taşıyan konuşması-
na rastladım. Aradan aylar geçtiği halde nasıl, niçin, kım tara-
fından öldürüldüğü ortaya çıkanlmayan Aksoy, düşünceleri, go-
rüşleriyle yazdıklanyla, konuştuklarıyla aramızdadır. Toplumun
gitmesi gereken yönü gösteriyor bize...
Aksoy kltabının giriş bölümünde şöyle diyor:
"Göstermeye çalışacağız ki toplumumuzun sorunları zama-
nımızdan yarım yüzyıl önce bile bugünkü ile kıyaslanamayacak
kadar objektif ve bilimsel ölçüler ve yöntemlerte ele alınmakta,
dürüst ve seviyeli bir tartışmanın konusu yapılmakta' idi. Toplu-
mumuzun kültürel, ekonomik, siyasal ve sosyal alanlarda ileri-
ye doğru adımlar atmasını önlemek amacıyla "birtakım peşin
yargılara ve bağnazltğa eklenen karalamalar sayesinde yaratı-
lan kavram kargaşalığını sömürme kurnazlığına o zaman bile
genellikle sapılmıyordu. En azından yöneticiler bu yola gidilme-
sine göz yummuyortardı. Kısacası, çok daha demokratik bir zih-
niyet ve uygulama içinde idiler."
Bağımsızlık savaşı yıllarında Ankara'da çıkan "Hâkimiyeti
Milliye" gazetesinde yayımlanan Hüseyin Ragıp (Baydur) imza-
lı ya da imzasız birtakım yazılardan parçalar alan Aksoy
1921'lerde Kemalistlerin sosyal demokrasi' ilkelerini savunduk-
larını kanrtlamak istemektedir. Hüseyin Ragıp, mart 1921'deki bir
yazısında 'dünyanın sola gittigini' belirttıkten sonra şöyle diyor:
"...Dünya gelişiminin rüzgârlarına kapımızı penceremizi kapa-
yıp tarih öncesi bir hayat istemek de akla uygun değildir. Sosya-
lizmin pek çok esasiarını milli idaremizi bozmadan alırız, uygu-
larız. Mesela şirketleri yavaş yavaş millileştiririz. Hükümet inhi-
sannı halk lehine çogaltınz ve ayrıntıları burada uzun sürecek
daha bir çok reformlar yaparız. Özel deyimiyle bir nevi devlet
sosyalizmi olur."
Aynı tarihte Celal Bayar da bu görüşleri destekliyordu:
"Devlet sosyalizmine karşı olanlar ferdı kuvvetli, sermayesi bol
ülkeler ahalisidir. Tanzimatı Hayriye'den beri eşit olmayan koşullar
altında Avrupa kapitalizminin ülkemize imtiyazlı bir şekilde gir-
mesinin, ekonomik kaynaklanmıza hâkim bulunmasının üzücü
etki ve sonuçları gözümüzün önündedir."
Muammer Aksoy, "Atatürk ve Sosyal Demokrasi" kitabında
sosyal demokrasi uygulamasının ve bu anlayışın savunulması-
nın bağımsızlık savaşı günlerinde başlatıldığını, cumhuriyet dö-
neminin ilk on beş yılında da 'devlet sosyalizmi'nin başarıyla uy-
gulandığını belirtiyor.
1921'den bu yana yetmiş yıl geçti, biz hâlâ sosyal demokrasi-
yi kurmak için umutsuz caba harcamaktayız. Bu açtdan Aksoy'un
kitabında derlediği yazıları ve Aksoy'un bu konudaki kişisel yo-
rumlarını okurken yitip giden bunca yıhn acısını duyuyoruz.
Bakın 1921'de Hâkimiyeti Milliye gazetesinde çıkan bir yazı-
sında Mahmut Esat Bozkurt ne diyor:
"Yeni Türkiye halk devletidi r. Devletin yeni idaresinm de hal-
kın son harekete katılmış sınıflarının çıkan göz önünde tutula-
rak halk devleti asaslanna göre fakat bu esasların da Türkiye
1
nin ekonomik sosyal anlamı ile ölçülerek kurulması zorunludur."
1990 yılındayız. Hâlâ halk devletini kurmak, halktan yana, halk
için halk yararına bir yönetim yaratmak, yerleştirmek savaşını
vermekteyiz.
[»ARLIAMENT
1986 YILI VE 86/10911 SAY1LI BAKANLAR KURULU KARARINA GÖRE SİGARA SAĞLIĞA ZARARLIDIR.
GOZLEM
UGUR MUMCU
(Baştarafı I. Sayfada)
yalmzca bir tanesidir.
İslam bankacılığı ile devletin temel hukuksal düzeni din
kurallarına uyduruldu; Öğrenim Birliği Yasası göz göre gö-
re çiğnendi: zorunlu din dersleri ile laiklik hiçe sayıldı; yurt
dışındakı din görevlilerinin ayhklarının hilafet örgütü "Raörta"
tarafından verilmesi hoş görüldü; Diyanet İşleri Başkanh-
ğı'nda çalışması gereken din adamlarına kaymakam, em-
niyet müdür, savcı olma olanakları tanmdı; devlet İslamcı
kadrolara böylece göz göre göre teslim edildi; Nakşibendi
tarikatı, kurduğu siyasal ve ticari ilişkilerle devletin köşe baş-
larına bağdaş kurdu.
Suudi sermayesi, ancak kapitülasyon döneminde görü-
lecek ayncalıklar elde etti.
Etti de birkaç kişi dışında kimse ses çıkarmadı; çıkara-
madı.
İslamcı kadro, devlet bürokrasisini adım adım eiine ge-
çirdi.
Düşünün; bu kadar llahiyat Fakülteşi var; bu kadar Yük-
sek İslam Enstitüsü var; ama Diyanet İşieri Başkanlığı per-
sonelinin, ancak yüzde 6'sı yüksekokul mezunudur!
Diyanet işleri'nde çalışanların yüzde 26'sı da ilkokul dip-
lomalıdır.
İmam hatip liselerini bitirenler ne imam oluyorlar ne ha-
tip!
Ne otuyorlar?
Hukuk fakültelerini bitirip kaymakam, savcı ve emniyet
müdürü oluyorlar...
Demek ki din egitimi konusunda yüksekoğrenim yapan-
lann coğu başka alanlarda görevlendiriliyorlar!
Bunun nedenini, niçinini düşünmez misiniz?
Ne oldu başka?
Tarikat şeyhlerinin cenazeleri Bakanlar Kurulu'nca çıka-
rılan özel kararnamelerle kaldırıldı. Bu konuların yazılması
Atatürkçülüklerinden yanlarına yanaşılmayan sıkıyönetim
komutanlarının emirleri ile yasaklandı!
Zorunlu din dersleri 12 Eyiül generallerinin silah zoruyla
benimsetildi. O günlerde bu anayasaya, bu anayasa ile ge-
tirilen zorunlu din derslerine karşı çıkanlann seslerine ku-
laklar tıkandı.
Evet; evet, bütün bu konular yıllarca yazıldı, çizildi, bel-
gelendi; bir bir kanıtlandı, ama kimsenin kılı kıpırdamadı...
12 Eylül ile atılan tohumlar bugün yeseriyor.
Atatürk, 1925 yılında şunları söylüyordu:
Ölülerden dilek dilemek uygar bir toplum için utangaçtır.
(...) Bugün bilimin, tekniğin, bütün kapsamı ile ışıklar saçan
uygariığın karşısmda filan ya da falan şeyhin yol göstermesı
ile maddi ve manevi mutluluğu arayacak denli ilkel insanla-
rın Türkiye'nin uygar toplumunda varlığını kesinlikle kabul ot-
miyorum.
Efendileıi Ve ey ulus! Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, derviş-
ler, müritler, mensuplar ülkesi olamaz. En doğru, en gerçek
tarikat uygarlık yoludur. Uygariığın buyruk ve istediğini yap-
mak, insan olmak için yeteriidir.
Atatürk'ün kapattığı zaviyeyi açan bu sayın valiye önü-
müzdeki yıl "Atatürk Barış Ödülü" verilirse şaşırmayin!
Niçin şaşıracaksınız ki? Bu devletin Atatürkçülük anlayı-
şı budur.
Ne bekliyorduk ki?
PENCERE(Baştarafı 2. Sayfada)
natimı açısından belirli bir düzeyin altında tutmaktır.
'SMI' bu arada ne yapıyor?
Siyasal iktidar içeride ve dışarıda sorun çözmekten çok, so-
run yaratıyor.
Oysa Türkiye'nin dünyadaki yeni süreç içinde dış tehlikelere
karşı asıl silahının ustahklı siyaset olması gerekmez mi? Bütün
dünyada barışçıl gelişrneler somutlaşırken ülkemizin çevresin-
de savaş rüzgârlarının estirilmesi, çağa ayak uyduramayanların
beceriksizlikleri yüzündendir.
ANKARA NOTLARI
MUST4FA EKMEKÇİ
(Baştarafı 17. Sayfada)
isimlerinden hiçbir eser kalmayacaktır; ama sizi bu ülkenin na-
muslu aydmlan asla unutmayacak, ileriki nesillere aktaracak-
ttr. Sağdun. var olun, İki oğlumun mezun olduğu ünıversitenizin
ismine layık, gerçek bir hoca olduğunuzu ispatladınız.
Ne mutlu size ve ne mutlu bizlere. Ne yokluklar; olanaksız-
lıklar pahasına vatan kurtarıcımızın kurduğu bu cumhuriyetin
68. yıiında, ülkede (politik, ekonomik, sosyal) yönden açıkça gö-
rülen çöküntünün bir an önce izale edilmesi, laik rejime y&ne-
lik tasalluttan bir an önce kurtuluşu, ancak sizler gibi gerçek
aydınlann cesaretle seslerini duyurmalarıyla mümkün olacak-
tır. Büyük atanın aziz ruhu şad olsun. Saygı ile selamlar, dai-
ma arkanızda olacağımızı arz ederim." (Mektup Kadıköy'den
yazılmış, Emekli Yargıç İ.D.'den)
"Saygıdeğer Prof. Dr. Gitmez,
'Özal'a Açık Mektup' başlıklı yazınızı gazetemizde biraz ön-
ce okudum. İçim doldu, sizinle gurur duydum. Bu yaranın acı-
sını önce insan olarak, sonra eğitimci olarak başından beri
içimde duymaktayım.
Bizler, sayıları 8-10'u geçmeyen, ülkemizin variığına, laikdü-
zenine bağlı birkaç kişi, 'S'ta savaş vermekteyiz. Özal'ın per-
vasızlığının etkileri, kendisini -partisini- güdümlû hükümetini
çoktan aştı. Konu, bir rejim bunalımına çoktan ulaştı. Böyle yü-
rekli sesleri içtenlikle desteklediğimizi bildirir, sizi kutlarım. Se-
lam ve saygılarımla." ("S"tan, bir doçent bayan öğretim üyesi)
"Sayın Hocam,
Gazetede yayımlanan 'Özal'a Açık Mektup' yazınızı milim mi-
lim, santim santim sındirerek okudum. Büyük bir çoğunluğun
hislerini ifade ettiğiniz için size çok teşekkür ederim. Mardin'-
den Ankara'ya, Ankara'dan ODTÛ İktisadi ve İdari Bilimler Fa-
kültesi'ne, buradan siz sayın hocama, binlerce saygı, saygı ve
selamlar. Sağolunuz." (Mardin'den Dr. Ç.Y.)
Daha var; ancak İstanbul'dan savunmanlar E.T., V.K., Ş.Ö.,
H.B. ile arkadaşlarının telgrafıyla bitireyim yankıları. Şöyle di-
yorlar:
"30 Mayıs 1990 gününde Türk ulusuna seslenişinizi onurla
dinledik. Mustafa Kemal'in evlatları olarak ve ondan ayrılmaz
parçalar olarak ışığınızda yanmaya devam ediyoruz." (Telgra-
fın altında, "Kontrol edilmiştir" damgası var.
Kimdir yazısı böylesine yankılar yaratan Ali Gitmez? Prof. Ali
Gitmez de Prof. Yakup Kepenek gibi Köy Enstitülû. 1938 yılın-
da Gürün'ün Konakpınar köyünde doğdu. Babası Hüseyin Git-
mez çiftçiydi. Okuma-yazma bilirdi. Anası Yetiş ise bilmezdi. Ali
üç kardeşin en küçüğüydü. 1950'de Sıvas'ın Yıldızeli Köy Ens-
titüsü'ne gittiği için okuyabildi. Ağabeyleri onun gibi okuyama-
dılar. Ozan Hasan Hüseyin de Gürünlüdür, ama aynı köyden
değildiler. Ali Gitmez 1950'de Yıldızeli Köy Enstitüsü'ne gitti-
ğinde ilk yıl, okulda Köy Enstitüteri izlencesi uygulandı. Demokrat
Partı iktidarda olduğu için, Köy Enstitülerini kapatmak istediği
için Köy Enstitüleri 1950'den sonra yozlaştırıldı. Gitmez, Yıldız-
eli'ni bitirince ilkokul öğretmenliği yaptı. Daha sonra Gazi Eği-
tim Enstitüsü'nün "Eğitim" bölümüne girıp bitirdi. Milli Eğitim
Bakanlığı'nın, Avrupa Konseyi'nin burslarıyla beş yıl ingiltere'-
de "master", "doktpra" yaptı. Dönüşte Hacettepe'de psikoloji
okuttu. Şimdi ODTÜ'de "işletme" bölümünde endüstri psiko-
lojisı, sosyal psikoloji dersleri okutuyor. 14 yaşında bir kızı var;
adı Esin. Esin de babası gibi yazar. Ali Gitmez, kitabı kızı Esin'-
in tuttuğu notlardan yararlanarak oluşturdu; "0*5 YaşlarındaZi-
hinsel Gelişmeler" kitabını yazdı. Ali Gitmez, "Yurtdışına İşçi
Göçü ve Geri Dönüşler" adlı çalışmasıyla 1982 Yunus Nadi İkin-
cilik Ödülü'nü kazandı. Cumhuriyet'te birçok yazısı yayımlandı...
Bir düzeltme: 12 Haziran Salı günkü "Ankara Notları"nda,
1946 seçimleri sırasında ilçe kaymakammın cebimden bağım-
sız adayın oy pusulalannı aldığmt yazmıştım. Ayırdına sonra var-
dım; kaymakamın cebimden çekip aldığı oy pusulası değil, aday
tanıtma kâğıtlarıydı, resimli. Oy pusulası sandık başında olur,
benim cebimde ne arasın? Düzeltirim.