13 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
29MAYIS 1990 CUMHURÎYET/15 HAVA DURUMU TÜRKIYE'DE BUGÛN meteorotoji Genel MüdürKiğü'nden ataıan bilgiye göre, yurduntaızeyte- simleri parçak bukjdu, Orta ve Dogu Karadeniz ıle Trakya yer yer sağanak yağışh, öteki yerler az bulutlu ve açık geçecek. Hflffi SKAKLIĞI değışme- yecek. RÛZGAR. Kuzey ve öaO yon- lerten hafif, ara ara orta kuvvette, ya- flış anında kuvveBice esecek DENIZ- LERIMİZDE: Karadeniz ve Marmara 1 da yıldız ve poyraz. Ege ve Batı Akde- niz*de gûn ftatısı ve karayel, Doğu AJc- deniztte gûnbata ve lodostan 3-5, Ba- tı Karadeniz ve Marmara'da 6 kuvve- tınde saatte 10-21. Batı Karadeniz ve Marmâra'da 27 deraz ırii hda esecek. Deniz mutedil, Karadeniz 05-15, Ka- radeniz ve Marmara'da yer yer 2-3 m dolaymda buKınacak. VAN GOUI'NDE H*»: Parçalı ve az bulut- lu gececek. Rüzgâr kuzey ve batı yönlerden hafif. ara sıra orta kuvvette esecek Göl kûçük dakjâlı olacak. Görüş uzaktığı 10 km. dolayında bulunacak. Adana Adapazan Adıyaman Atyon Afln Ankara Antakya Antaıya Artvin Bal-neST Bılecık Bırvgö Bıöıs Bdu Burea Canaktaıe Çonjm tad A 29° 20° Dıyartahr A 32° 16° EOırm A 34° 15" Erancan A 31° 10° Eraifum B 24° 12° Estoşefnr A 32° 13° Gaâantep A 35= 22° Gıresun A 32" 15 C Mamsa Y 28° 14° K Maraş A 31° 13° Mersın B 25° 7°Mıj$la A 21° 12° Muş A 25" 14° Nığde Y 24° 19° Ordu A 37° 19° Gûmûşhane Y 28° 14° Rra Y 28° 17° Hakfcân A 27° 12° Samsun A 26° 17" Isparta A 31° 12° Sıırt A 34° 15° Istanbul A 28° 14° Smop A 31° 12° lznw A 36° 17° Snas A 31° 14° Kars B 24° 6° TelardaS A 23° 10° Kaslamomı A 31° 13* TralEon A 32° 14° Kaysen A 31° 12" Tuncelı A 35° 17° Kırtdan* Y 27° 13° Uşak A 30° 15° Konya A 32° 13° Van Y 31° 13° Kiiaça A 31° 12° Vtegat A 26° 15° Maütya A 32° 13° ZonguMatı 2J; açık ^ ^ bulutju ^ y a j m u r t u « j j »s» /jfka/iı A-açrt B-tıuludu G-gûneşlı K-karlı S-sıslı Y-yaOmuriu DÜNYA'DA BUGÜN Amsienüııı A 17" Amman A 29° Atna A 30° Bafrfat A 41° Baratona A 23f Y 18° A 18° A 17° A 19° A 19° 8 17° Y 19° Y 28° A 44° A 43° A 20° A 36° Y 10° A36» B 14» A 19° A 34° Lenn^ad Londra Madnd Mlano Montreai Moskova Mûnh New Yof* Osk> Pare Prag Rıyad Rcma Sofya Şam Tel Am Tunus Ufyna viyana Y 10° A 22° A 26° Y 19° A 20° Y ir> A 18° A 25° B 12° A 22° B 16° A 44° Y 23° Y 17° A 28° A 29° A 31° A 16° Y 20» A 30° VösftmgionA 32° Zunh Y 18° BULMACA SOLDAN SAGA: 1/ Deniz diplerinde inceleme yapmak için kullanılan araç. II Küçük çocuklan kor- kutmak için uydurul- muş yaratık... Bir şe- yi anunsamak için ya- zılan kısa yazı. 3/ Bir nota... Yakup Kadri Karaosmanoglu'nun bir romanı. 4/ Kille- rin baskalaşımı ile oluşmuş, yapraklar durumunda aynlabi- len, mavimsi bir taş. 5/ Gelecek... Karak» ter, seciye 6/ Yapraklan salata gibi ye- nen kokulu bir bitki... Maddenin, bir kimyasal reaksiyona girebUen en küçük parçası. 7/ Oylumlu... Çevresi yollar- la bdirlenmiş olan arsa. 8/ Bir ilimiz... Kenar süsü. 9/ ödenraesi gereken bir paranın, aiacaga sayilarak bir bolümü- nün ödenmesi... Giysi kolu. YUKARTOAN AŞAGlYA: 1/ Dört telli baflama. 2/ Gözleri gör- meyen... Kömürleştırilecek ağaç ya da pişirilecek tuğlalarla dolu olan ve djşı çamurla sıvanan kümbet. 3/ Tantal elementinin simgesi... Japon kökenli bir dövüş sporu. 4/ Ki- ra.. Güzellık, alım. 5/ Makas... Yemin. 6/ Işe yaramaz, bozulmuş, yıpranmış eşya için kullanılan sözcük. 7/ Sarma tekniğiyle yapılan bir tür işlem. 8/ Denizcilikte yelkenlerin açılması için verilen ko- mut... Tavlada bir sayı. 9/ Kapsama, içine alma. 60 YIL ÖNCE Cumhuriyet İnönü-Venizelos 29 MAYIS 1930 Kat'î bir ketumiyet rnuhafaza edilmekte olmasına rağmen son günlerde Türk ve Yunan Başvekilleri arasında pek dostane mektuplar teati edildiği pek mevsuk mehafılden haber verilmektedir. Bu muhabereye evvelâ M. Venizelos tarafından başlanmıştır. M. Venizeios mektubunda, iki memleket arasında dostluk ve hakem misakı, bahri teshilâtın tahdidi ve sair itilaflarını takip edeceği mübadele itilâfnamesinin bir an evvel akti hakkındaki şiddetli arzusunu izah etmiş ve Yunan hükûmetinin eshası hususiyenin ihdas etmek istedikleri mâniaları nazarı dikkate almıyarak iki memleketin ve sulbun menafii namına teşriki mesaiye bütün kuvvetile çabşacağını ilâve etmiştir. M. Venizelos nihayet lsmet Pasa Hz. ile Türk hükûmetinin de ayni hissiyat ile mütehassis olduğundan üraitvar olduğunu beyan etraiştir. 30 YIL ÖNCE Cumhuriyet Çok önemli değişiklikler 29 MAYIS 1960 Milli Birlik Komitesinin bugün yayınlanan ilk tebliğinde "Bugunden itibaren Türk Silâhlı Kuvvetleri en kısa zamanda milleti seçime götürecek bir kurucu Meclis kurmak maksadiyle muvakkat idareye ei koymuş bulunmaktadır." seklinde geçen ifade, önümüzdeki günlerde. memleketin siyasi hayatında önemli S. Sami Onar değişiklikler olacağını göstermektedir. Halen idareyi ele alan Silâhlı Kuvvetler, meriyette bulunan Anayasanın dışında olmasına rağmen, milletin çoğunluğa dayanan raeşru bir Hükümet vazifesini deruiıteye başlamış ve Milli Birlik Komitesi kurucu durumunu iktisap etmiştir. Ancak kurucu organda vazife alanlar, memleketin tanınmış ilim otoriteleri olmuş, Ordinaryüs Profesör Sıddık Sami Onar, Hüseyin Nail Kubalı. Cemal Aygen, Vasfi Raşit Seviğ, Tank Zafer Tünaya ve diğer bazı profesörler kurucu organda çalışmaya başlanıışlardır. Bu durumda, 1924 Türkiye Anayasası meriyetten kalkmış, kurucu organın, tebliğe göre, seçime götürecek bir kurucu meclis hüviyetini iktisap edeceği ve bu sebeple burada vazifelenen ilimotoritelerinin bir Anayasa hazırlayacagı ve diğer demokratik meseleler kuracağı anlaşılmaktadır. Meclisin feshi Milli Birlik Komitesinin 19 numaralı tebliği: Ankara ve tstanbul Garnizon Kumandanları ayru zamanda bu vilâyetlerin Örfi tdare Kumandanıdır. Evvelce Örfi ldare Kumandanlıklarınca verilmiş olan bütün tebliğler hükümsüzdür. Yem duruma Örfi tdarenin tesis edildiği Ankara ve tstanbul vilâyetlerinde yeni tebliğler mezkûr kumandanlıklarca neşredilecektir. Meclis feshedilmiştir. Türk Silâhlı Kuvvetleri, bütün yurtta muhterem Türk milletinin gayretiyle kan dökmeksizin duruma hâkim bulunmaktadır. • Türk Silâhlı Kuvvetler Başkumandanı ve Millî Birlik Komite Başkanı Orgeneral CEMAL GÜRSEL Türkiye radyoları dün şu tebliği yayınlamıştır: "Muhterem vatandaslarımız, halk arasında dolaşan bazı şayialara göre tsmet înönü'nün öldüğü rivayet edılmektedir. lsmet tnönü sağdır ve sıhhattedir. Bu konuda çıkan bütün şayialar asılsızdır" Vatandaşlarımın bilgilerine sunarım. Türk Silâhlı Kuvvetler Başkumandanı ve Millî Birlik Komite Başkanı Orgeneral CEMAL GÜRSEL t GEÇEN YIL BUGUN Cumhuriyet 'Davos ruhu'na devam 29 MAYIS 1989 Başbakan Turgut Özal ve Yunanistan Başbakam Andreaş Papahdreu'nun dün akşam Brüksel'de gerçekleştirdikleri dördüncü Türk-Yunan zirvesi "Davos ruhu"nun teyidi niteliğini taşıdı ve beklenildiği gibi önemli ve somut bir gelişme kaydedilmedi. Buna karışılık, birbirlerine artık "Andreas" ve "TAırgut" diye hitap eden ve 40 dakika süreyle başbaşa görüşen iki liderin, Kıbns'taki gelişmeleri konusunda "daha iyimser" oldukları ve NATO'daki Türk- Yunan vetolaşmasımn çözümlenmesi konusunda "ilke birliğine" vardıkları duyuruldu. Dünkü zirvenin diğer bi özelliğini, ortak bildiri yayımlanmamasına rağraen Özal ve Papandreu'nun düzenledikleri ayrı basın toplantılannda, nüanslarla aynı doğrultuda konuşmaları oluşturdu. Bu arada "seçimleri kazanması durumunda" Yunanistan Başbakanı'nm Türkiye'yi resmen ziyaret edeceği ve her iki ülke dışişleri bakanlarının "Davos ruhu"nun uzantısı olan Siyasi ve Ekonomik Komite toplantılan için bir araya gelecekleri bildirildi. TARTISMA Elektronıagnetik Çevre Kirliliği Çevre kirlenmesi içinde elektromagnetik ışıma kökenli çevre kirliliği çok önemli ve etkili olduğu halde en son akla gelen çevre kirliliği etkeni olmuştur. Günümüzde insan, kendi oluşturduğu uy- garlığm olumsuz etkilerini yok etme çabası içi- ne ginniş, kendisine ve doğaya düzelülmesi olanaksız zarar verecek çevre sorunlarım geç de olsa baslatmıştır. Çevre kirlenmesi içinde elektromagnetik ışıma kökenli çevre kirliliği çok önemli ve etkili olduğu halde en son ak- la gelen çevre kirliliği etkeni olmuştur. Oysa evrenin var oluşundan beri doğal kökenli elek- tromagnetik ışımalar vardır; çevre ve insan üzerindeki olumlu, olumsuz etkisini sürdür- mektedir. 19. yuzyılın ortalanndan sonra da yapay elektromagnetik ışıma yapan kaynak- lar birden bire insan yaşamına girmiştir. Ol- dukça alçak frekanslar (Extra Low Frequency - ELF) ile oldukça yüksek frekanslar (Super High Frequency - SHF) aralığında çahşan mil- yonlarca elektromagnetik ışıma kaynaklan ile birlikte dost olarak yaşamayı, önce insan il- kesinden hareketle olumsuz yanlan giderici önlemleri araştırarak bulmayı ve çözmeyi ba- şarmak zorundayız. ELF-SHF aralığında elektromagnetik dal- gaların canlılar üzerindeki etkisi literatürde yoğun bir şekilde araştınlmaktadır. Yüdız Üniversitesi FJektronik ve Haberleşme Mü- bendisügi bölümümuzde de olanaklann yeter- sizligine karşın bu yönde çalışmalar yapılmak- tadır. Yapılan çalışmalarm ilk aşamasında yüksek güçlü verici antenlerin dolaylannda ışı- ma alanları teorik ve deneysel hesaplarla bu- lunup uluslararası standart değerleri yani il- gili frekans aralığında elektrik alanın güven- lik düzeyini aşıp aşmadığı test edilmektedir. Aldığımız örneklerde güvenlik düzeyinin al- tında değerler bulunmakla birlikte uzun sü- reli bu ışıma altında yaşamanın sakıncalan araştınlrnaya değerdir. Aynca elektromagne- tik dalga yayma amacı dışında gunlük yaşa- mımızın bir parçası olan bilgisayar, TV, vi- deo gibi masaüstü elektronik araçlarında ya- lıtılması olanaksız elektromagnetik dalga ışı- ması vardır. Bu, literatürde ve bölümümuz- de yapılan çahşmalarla hem teorik anten mo- dellenmesi, hem de ölçmelerle gösterilebilmek- tedir ve yine elektrik alan güvenlik düzeyi altında oûnakla birlikte uzun süreli etki araş- tınlabilir. Daha önce yapılan araştırmalarda ELF de (0-100 Hz) yüksek gerilim hatlan dolayında- ki elektromagnetik alarun insan üzerinde oluş- turduğu akımlar fantom modeller üzerinde deneysel ve teorik yöntemlerle denenmiş 60 Hz ve 10 kV/m'lik yüksek elektrik alanın için- de bulunan bir insanın üzerinde şekildeki gi- bi akımlar oluştuğu bulunmuştur, doğal ola- rak akım dağüımının büyük olduğu yerlerde de ısıl artışlar gözlenecektir. Yapılan bir baş- ka çalışmada 305 dişi fare üzerinde, 213 ha- milelik 2683 doğum olayı dört nesil boyunca 60 Hz ve 80 kV/m'lik elektrik alan altında gözlenmiş, elektrik alanın doğum, döUenme, sex oram üzerindeki etkisinin önemsenmeye- cek kadar az olduğu gözlenmiştir. Diğer bir çalışmada ise üç nesil fare 60 Hz, 15 kV/m elektrik alanında incelenmiş ve farelerin vü- cut ağırlıklannın azaldığı ölüm sayısının art- tığı bildirilmiştir. Benzer bir çalışmada da 60 Hz ve 35 kV/m'de yine ölüm sayısında, sa- kathklarda artmalar gözlenmiştir. GörüJdü- ğü gibi etkisi bir anda çoğu kez hissedileme- yen, görülmeyen, uzun vadede ve geniş elekt- romagnetik dalga spektrumunda olumsuz so- nuçlar doğurması nedeniyle elektromagnetik çevrenin, günümüzde önemi hızla artan ve al- gılanan çevre bilinci kapsamında gereken ye- ri almasL ve doğası için büyük bir kazanç ola- caktır. Y. Doç. Dr. CAHÎT CANBAY Yddu Üniv. Elektronik ve Haberleşme Müh. Böliimü Alanlar ve Mikrodalga Tekniği Anabilim Dah ögretim iiyesi tnsana Değer Veren Eğüinı Eğitim kurumlanmız, insanlarm işbirliği, uyum içinde, başkalannın haklarına saygılı insan yetiştirme niteliğinden yoksundur. İnsanın toplu olarak yaşaması, bir demok- rasi, bireyciliği yenme olayıdır. Irk, din, mez- hep, dil, soy ayrımcılığı yaparak, insanca ya- şanacak bir toplum yapısı kurulamaz. Gelecek kuşaklan, insana değer veren, ev- rende her şeyin insan için olduğunu, insanın diğer insanlara, giderek tüm canlılara saygılı Tophı yaşamayı değil, bireylerin öne çıkma- sını, açıkgözlerin, diğerlerini sömürmesini kö- rükleyen bugünkü eğitim dizgemizle, çağdaş insan yetiştiremeyeceğimiz açıktır. Eğitim kurumlanmız, insanlann işbirliği, uyum içinde, başkalannın haklarına saygılı in- san yetiştirme niteliğinden yoksundur. olması gerektiğini benimseten bir eğitim sü- recinden geçirmemiz gerekir. Varsıllann yoksullara, beyazlann siyahlara, Sünnilerin Alevilere üstünlük kurmasım sağ- layan kafa yapıları oluştuğu, eğitim kurum- larının bu aynmcılıkları körüklediği, dahası benimsettiği sürece, kavgasız, banş içinde ya- şanan bir dünya kurulması söz konusu de- ğildir. Demokrasi, bir davranış biçimi, kişilikli in- san sorunudur. Demokrasiyi yaşatmak için önce bu yönetim biçimini yaşatacak koşulla- rı, sonra da demokratik bir yasamı paylaşa- cak insanı yetiştirmek gerekmektedir. Eİ ele ve- rerek, toplumsal sorunları çözecek insan ye- rine, ellerini birbirinin cebinden çekmek iste- meyen insanlann yetiştiği bir toplumda, de- mokrasi yaşamaz. Dünyanın tüm geri kalmış toplumlan, bu tür insanlann yönetimi altın- da inlemektedir. Türkiye'de, her 3 kişiden biri, yargı organ- lanyla hak arama çıkmaa içindedir. Uzlaşma, uyum içinde, birlikte yaşama düzeyimiz, ol- dukça ilkeldir. Bunun nedeni, içinde bulun- duğumuz ekonomik koşullann eşitsizliği, in- sanımızm, insan haklanna saygılı bir bilinçte yetiştirilmemiş olmasıdır. Güneş tutulmasında, Güneş'in hiçbir suçu yoktur. Suç, Güneş'le, Dünya arasına giren ge- zegenindir. tnsanımızın, bu tür çağ dışı tutum- lar içine girmesinin nedeni ise insanın diğer insanlan aydınlatacağı bilincinin önüne çeki- len perdelerdir. Toplumsal çıkarlan, bireysel çıkarlan uğnı- na yerle bir eden insan tipi, vurguna, soygu- na dayanan üretim tüketim ilişkilerinin ürü- nüdür. Bu ilişkiler aşılmadan, daha kötüsü, bu ilişkileri haklı gören mantık yıkılmadan, yeryüzündeki sancılar dinmeyecektir. İnsanın yeteneğine göre üretime katüdığı, Urettiği oranda pay aldığı, ancak aldığı bu pay- dan, kendi yeteneğinde ohnayan insanlann da insanca yaşayabilecekleri ilişkilerin kurulma- sım sağlayacak payı ayırmadığı sürece, dün- yanın hiçbir toplumunda banş gerçekleşme- yecektir. Barışın gerçekleşmediği toplumlar- da, insanın özüne, doğasında bulunan güzei- liklere yer yoktur. Eğitim kurumlan, insana saygıyı, sevgiyi, banşı, hoşgörüyü öne çıkaran, bilimsel bul- gulan insanın hizmetine sunan, insanı yücel- ten, kısacası insana değer veren bir yapıya ka- vuşturulmalıdır. insanın, bu çizginin dışında yakalayabileceği ikinci bir çizgi yoktur. FAtK AKÇAY Sosyal, Siyasal BiUmler Uzmanı-Yazar Türk Sinemasmda Anlatamama Üzerîne Türk sinemasınm en önemli sorunlanndan biri anlatım sorunu. Bu sorun yabancı filmlerle benzerlik taşıyan filmlerde daha çok belli ediyor kendini. Bir film daha bitiyor, sinema salonu aydın- lanıyor, koltuğunuzdan kalkıp dışarı çıkıyor- sunuz ve bir seyirci olarak fılmin yönetmeni- ni bulup şu soruyu sormak istiyorsunuz: "Ne- den anlatamıyorsanuz?" Görünen o ki sinemannzda "Neyi anlatma- h?" ve "Nasıl anlatrnalı?", yanıtı'güç bulunan sorulardan. Buna bağlı olarak Türk sinema- sının en önemli sorunlanndan biri anlatım so- runu. Bu sorun yabancı filmlerle benzerlik ta- şıyan filmlerde daha çok belli ediyor kendi- ni. Çünkü önümüzde daha önce yapılmış bir örneği var ve bu, insanı ister istemez bir kar- şılaştırmaya götürüyor. Bu karşılaştırmadan ortaya çıkan ise anlatılamayan bir film öykü- sü. Örnek olarak Mahinar Ergun'un "Medce- zir Manzanüan" isimli fılmini ele alahm. Er- gun'un filmi en azından çıkış noktası olarak 9.5 HafU" fumini düşündürdüğü için bu film- le ister istemez yapılan bir karşılaştırma "Ne- den anlatamıyorsnnuz" sorusunun yine gün- demde olduğunu gösteriyor. Her iki filmi izlediğimizde Adrian Lyne ve Mahinur Ergun'un psikolojik film yapma id- diasıyla işe başladıklan, ama sonuçta Lyne1 in bu iddiayı yakalar gibi olmasına karşın, Er- gun'un bu iddianın çok uzağında kaldığım gö- niyoruz. Lyne"in elinde 9.5 Hafta, iki oyun- cunun güçlü oyunlanna yaslanıp su gibi akan bir film. Ergun'un elinde ise Medcezir Man- zaralan akama> T an hatta yer yer donup kal- mış su gibi bir film olup çıkmış. Filmde, John'un içinde bulunduğu ruh durumu hem Mkkey Rourke'un oyun gücü hem de yönet- menin başanh oyuncu yönetimiyle bize veri- lebiliyor. Medcezir'de olduğu gibi Erol'un ruh durumunu anlamamız için üçüncü bir kişiye (Umit'e) gerek kalmıyor. Medcezir Manzara- lan'nda üçüncü kişüıin varhğı en başta oykü- nün iyi çözümlenememesinden kaynaklanıyor. Buna Kadir İnanır'ın ağır oyunuyla EroPun ruh durumunu vermekten çok uzak kalması- m ve Ergun'un zayıf oyuncu yönetimini de ek- lemek gerekir. Böylece davranışlarla verileme- yen Erol'un ruh durumu, Ümit'in ortaya çı- kıp bir sürü laf kalabalığı içinde adeu psiko- loji dersi vermesiyle aktanlmaya çalışuıyor. Ortaya çıkan sonuç: Anlatılamayan bir film öyküsü. Sonuç olarak bu filmle birlikte diğer bazı filmleri de izlediğimizde Türk süıemasının bu- nalırru aşmak için "Neyi anlatmalı" ve "Na- sıl anlatmalı" ya yanıt bulmak zonında oldu- ğunu Rörüyoruz. MELİH ELHAN ANKARA SERBEST MUHASEBECİ MALİ MÜŞAVİRLER ODASFNDAN Odamızın 1. Olağan Genel Kurulu, 9.6.1990 günü saat 10.00'da Ka- ranfıl Sokak No: 44/9 Bakanlıklar-Ankara adresindeki Odamız Sa- lonunda; çoğunluk sağlanamadığı takdirde, 16.6.1990 tarihinde saat 10.00'da Milli Eğitim Bakanlığı Şûra Salonu Beşevler-Ankara adre- sinde çoğunluk aranmaksızın asağıdaki Gündemle calışmalanna baş- layacaktır. Seçimler, yukardaki tarihi izleyen pazar günü 9.00-17.00 saatleri arasında Sarar İlkokulu Necatibey Cad. Kızılay - Ankara ad- resinde yapılacaktır. - Genel Kunıl toplantısına tüm üyelerimizin Oda Kimlik Kartları ile katılmalarını diliyoruz. Saygılarımızla. YÖNETtM KURULU GUNDEM: 1. GÜN: 1) Açılış, başkanlık divanı seçilmesi. 2) Saygı duruşu. 3) Açılış konuşmaları. 4) Çalışma Raporunun okunması, görüşülmesi ve aklanması. 5) Yönetim Kurulu'na taşınmaz alım ve satıraı konusunda yetki verilmesi. 6) Yeni çalışma dönemi, oda giriş ücreti ve yıllık aidat miktarlannın saptanması. 7) Yönetim Kurulu Başkanı ve Üyelerinin HuzuY Haklarının saptanması. 8) Yeni çalışma dönemi bütçesinin görüşülmesi ve onaylanması. 9) Adayların lespiti ve duyurulması. 10) Yeni döneme ilişkin dilekler ve temenniler. 2. GÜN: Seçimler, Pazar günü 9.00-17.00 saatleri arasında, Sarar İlko- kulu Necatibey Cad. Kızılay - Ankara adresinde yapılacaktır. İHALE İLANI Sendikamızm 357.000.000.- TL. keşif bedelli Kütahya'da yapıla- cak olan Kütahya ve Havalisi Şubesi Hizmet Binası inşaatı, kapaJı zarf usulü ile ihale edilecektir. İşin ihalesi 18 Haziran 1990 günü saat 15.00'te olup yeterlilik için son müracaat tarihi 11 Haziran 1990 günü saat 16.00'dır. lstekülerin Sendikamız Başkanlığı'na (Strazburg Cad. No: 7 Sıhhiye-Ankara) raüracaatları ilanen bildirilir. Tel: 231 73 55 - 56 Nol: Sendikamız 2886 sayüı yasaya tabi degildir. TÜRKtYE MADEN ÎŞÇtLERİ SENDİKASI GENEL BAŞKANLIGI İLAN KARTAL 1. ASLİYE HUKUK HÂKİMLİĞt'NDEN 1986/316 Davacı Necati Kurt tarafından davahlar Metin Mete vs. aleyhleri- ne açılan alacak davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sırasında verilen ara kararı gereğince: Davalı Alfa Petrol Deniz Nakliyat ve Ticaret A.Ş. PTT karşısı Kı- zıltoprak - Kadıköy adresine dava dilekçesiyle duruşma gün ve saa- ünden bahisle çıkartılan tebliğat bila ikmal geri gelmiş olmakla duruşma günü olan 25.9.1990 günü saat 09.45'te mahkememizde hazır olarak .bulunmamz HUMK'nun 213 ve 377'nci maddeleri uyannca duruşma gün ve saatinde hazır olarak bulunmamz bulunmadığınız takdirde yokloğunuzda tahkikat ve yargılama yapılacağı hususu ve hükum verileceği dava dilekçeşi ve duruşma gün ve saaünin yerine tebüğ olmak üzere ilanen tebliğ olunur. 16.5.1990 Basın: 5870 ANKARA NÖTLARI MUSTAFA EKMEKÇİ Anasına Bak, Kızını Aü Kıbrıs'ın Türk kesiminde olup bitenlerle ilgili olarak bizim basın- da, hele TRT'de doğru dürüst haber de yorum da pek çıkmaz. Ola- yı bir ulusal sori'n gibi görenler, onun ıcığını, acığtnı incelemede güçlük çekerler. Oysa olayın demokrasiye ilişkin bir yanı var ki örv celikle o açıdan bakılması gerekir sanıyorum. Şöyle bir göz ucuyla bakınca, anavatanda olup bitenlere çok benzer yavruvatanda olup bitenler. 27 Mayıs, orada da bayram olmaktan çıkarılmış; ancak na- sıl olduysa 1 Mayıs bayram olarak kalmış. Kıbns'ta yapılan son se- çimlerden sonra muhalefet milletvekilleri ant içip göreve başlamıyorlar. Yakında Türkiye'ye gelecek bir grup Kıbrıslı milletve- kili, olayları Türkiye'de anlatmaya çalışacak. Seçimleri boykot ede- rek, medise girmeyen milletvekillerinden Naci Talat (Usar), sayrı olup Hacettepe'de yatan kardeşi Salih Usar'ı görmek için Ankara'ya gel- mişti. Görüşüp buluştuk. Cumhuriyetçi Türk Partisi'nin bu milletve- kiıini öteden beri tanırdım. O da bir süre Londra'da sayrıevlerinde yatmış, ameliyatlar olmustu. Naci Talat'la cumartesi akşamı Sevda Cenap And Müzik Vakfı'nın uluslararası sanat gosterileri arasında yer alan "Kuğu Gölü Balesi"ne gittik. Naci Talat'a: — Mayonu almayı unutma! diye takıldım... — O fıkrayı biliyoruz, yanıtını verdi. Kuğu Gölü'nü izledikten sonra bir yerde oturup yemek yemek is- tedik, her yer kapalı. Rumeli işkembecisi'ne gidip oturduk. Orada söylestik. — Naci Talat Bey, Kıbns'ta durum nedir? Buradaki kamuoyuna ne anlatırsınız o konuda? — İç siyasal durum mu genel durum mu? — iç siyasal durum... — iç siyasal durum... Ne yazık ki Kıbns'ta hür ve demokratik bir seçimle kendi meclisimizi seçtiğimizi söyiememize olanak yok. Bu son seçimler, Türkıye'den Kıbns'a yönelen dış müdahalenin, içte dev- let baskılarının, hatta yer yer devletle bütünleşen ıktidar partisi te- rörünün, paranın kol gezdiği, hükûm sürdüğü bir seçım olmuştur. Bu, tabii halkın hür ve demokratik bir seçimle iradesini meclise yan- srtmasına engel olmuştur. — Nereden kaynaklandı? Seçim yasasından mı, seçim sistemin- den mi? — Hem seçim sisteminden, hem doğrudan dogruya Ulusal Birtik Partisi (UBP) ve Denktaş'ı iktkjarda tutmak isteyen Ankara'daki ve Lefkoşe'deki egemen güçlerin doğrudan girişimlerinden kaynaklan- mıştır. Seçim ststemi, en çok oy alan partiye, parlamentoda 2/3'ye yakın bir temsıli öngören bir seçim sistemkJir. — Nasıl bir sistem? — Yüzde 34'ü aşan bir parti, kendisinden sonra en çok oy alan partiden tek'bir oy fazla almış olsa bile, yaklaşık olarak 12 milletve- kilini bedavadan çıkanyor. — Tümü kaç miiletvekili? — Elli. ' — UBP'nin kaç miiletvekili var? — 34. Yüzde 54 oyla 34 sandalyeye sahip oldu. — Muhalefet? — Muhalefet, bıliyorsunuz biıieşik muhalefet olarak seçimlere gir- dik. "Demokratik Mücadele Partisi" adı altında, bir partinin şemsi- yesinde seçimlere girdik. Oyların yüzde 44'ünü aldık. Buna karşın mecliste sadece 16 sandalye kazanabildik, seçim sistemi nedeniy- le 41 bin oy, 16 milletvekiliyle temsıl hakkını verirken, 51.000 oy, 34 sandalye sahibi etti. — Bu seçim yasasını kim hazırladı, nasıl hazırlandı? — Bu seçim sistemi, Ulusal Birlik Partisi'nin iktidarda tutunmak için buradaki ANAP'tan da özenerek geçirdiği bir yasayla yürürlü- ğe konmuş bir seçim sistemidir. Daha önceki seçim sistemi, nispi temsile çok daha yakın bir seçim sistemiydi. Degerlendirmeye gire- bilmek için yalnız ada genelinde yüzde 8 barajı aşmak gerekiyor- du. Bunun ötesinde her parti, d'horrt sistemine göre aldığı oy oranı ölçüsünde parlamentoya temsilci gönderirdi. Şımdiki sistem ise en çok oy alan partiye, hakkı olan miiletvekili sayısının üçte birini de ekstra, bedavadan çıkarma olanağı veriyor. — Kim hazırladı bu yasa tasarısını? — Ulusal Birlik Partisi. — Ulusal Birlik Partisi'nde kim? — Eroğlu karar verdi. Türkiye'de seçim uzmanlarının görûşleri alı- narak bu yasa tasarısının hazırlandığı yaygın bir söylentidir. t — Kimlerin hazırladığı üzerine de söylenti var mı? — Eski ANAP başkan yardımcılarından Sadi Pehlivanoğlu'nun gö- rüşûnün alındığı söyleniyor. — Şadi Pehlivanoğlu'nun Kıbns'ta bir görevi var mı? — Kıbrıs'ta bir görevi yok; Kıbns'ta ortakları vardır. — Ne ortağı? « * , TSj^r»/- *•&& — Iş ortakları. "**' • — Orada iş mi yapryor? — Tabii. Rauf Denktaş'ın dünürü, Rkret Kürşal'la iş ortağı. — Muhalefet milletvekilleri meclisten çekilmiş durumda. Gelişmesi ne olur, ne düşünüyorsunuz? — Bizrm meclise dönmemiz için ileriye sürdüğümüz koşullar bel- lidir. Biz, seçim sisteminin yasasıyla birlikte, demokratikleşmesini istiyoruz. Nispi seçim sistemine dönülsün, her parti aldığı oy ora- nında mecliste temsil edilsin, baskısız, müdahalesiz bir seçim ol- sun istiyoruz. Bütün bunlar gerçekleşsin ve bir takvim yapılsın, seçime gidilsin diyoruz. Dışanda bir protokol imzalanır, isteklerimi- zin yerine getirildiği bir protokolle saptanırsa, o zaman ant içer ve göreve başlarız. Aksi halde göreve dönmemiz söz konusu değil. Türk- iye'den baskılar olacak, vatandaş seçmen kartı elinde sandığa gi- derken, TFTT programlar yayımlayacak. Bilirsiniz. TRT Kıbrıs'tan izleniyor; UBP'nin seçim kazanması gerektiğini telkın edecek, mu- halefetin seçimleri kazanması durumunda, "Milli davanın ve Kıbrıs Türklerinin haklarının tehlikeye gireceğini" söyleyecek, bizzat Müm- taz Soysal'ın ağzından ve daha başka programlar, elçilik kol geze- cek, elçiliğin yeşil plakalı arabalan, elçiliğin görevlileri, Halil Gençtürk gibi kişiler örneğin dolaşacaklar, yurttaşların oylarını etkıleyecekler. Hatta asker işin içine karışacak, askeri makamlar, UBP'nin seçim şansını yükseltmek için türlü çeşitli işler çevirecekler, sonra da se- çim sistemi, bu şekilde yüzde 54 oy alan parti, mecliste 34 sandal- yeye sahip olacak, yüzde 44 oy alan parti 16 sandalyeye sahip olacak, hepsi bunların birleştiğinde, oynanan sadece bir demokratik oyun- dur; biz de bu demokratik oyuna fıgüranhk etmemeye karar verdik. Olay, bu kadar basittir... ÇAUŞANLARIN SORULAR1/SORUNLARI YIL3VIAZ ŞİPAL "Bağ-Kur Sigortalısıydını" SORV: Bag-Kur sigorttlıaydıın. Bir yıl kadar önce SSK sjgortahsı oldum. Şimdi ise isten aynlmanı gerekiyor. 1) tstege baglı olarak SSK sigortalılıgıraı sürdürebilir mirim? 2) tstege baglı sigortah obbfliyorsam daha önce bir ku- roluşa ortak olarak girersem (öyle bir olasıbk var) istege bağlı sigortaulığım sörer mi? R.Y. YANIT: 1) Sosyal Sigortalar Yasası'nın 85. maddesinde koşullan belirlenen" isteğe bağlı sigorta"dan başvuru tarihinden önce, Sosyal Sigortalar kapsamında çalışması nedeniyle kuruma "tescü edilmiş" olan her sigortah yararlanabilir. Bir yıl süreyle bir işverene iş sözlesmesiyle bağb ve SSK sigortalısı olarak çalışmanız isteğe bağlı sigorta kolun- dan sigortalılığınızı sürdOrmenizi sağlar. 2) Yasayla ya da yasaların verdiği yetkiye dayanüarak kurulmuş sos- yal güvenlik kuruluşlan kapsamı dışında kalan ve herhangi bir işvere- ne hizmet akdi ile bağlı olmaksızın çalışanlar, Bağ-Kur kapsamına giren bir iş de çalışmaya başladıklannda Bağ-Kur sigortalısı olmalan zo- nınludur. Buna karşılık, yasayla ya da yasalann verdiği yetkiye dayanüarak ku- rulmuş sosyal güvenlik kuruluşlanna prim ya da kesenek ödeyenlerle bu kuruluşlardan malulluk, yaşlılık, emekli aylığı ile daima tam işgö- remezlik geliri almakta olanlar, aylık ya da gelir bağlanması için istek- te bulunmuş olanlar (Dul ve yetim aylığı ya da Sosyal Sigortalar Kurumundan geçici ya da sürekli kısmı işgöremezlik geliri alanlar dı- şında) Bağ-Kur kapsamına gjrmelerini gerektiren bir iste çalışmaya baş- lamış olsalar da, bunlann prira ya da kesenek ödedikleri sosyal güvenlik kurumlan ile ilişkileri sürer ve bu kurumlardan aynlmadan Bağ-Kur sigortalısı olamazlar. 1479 sayılı Bağ-Kur Yasası'mn "sigortah sayılanlar ve sayılmayan- lar"a ilişkin 24. maddesinin nasıl uygulanacağı, Bağ-Kur Genel Mü- dürlüğü'nün 22.9.1987 tarih ve 279 sayılı genelgesinde açıklanmıştır. Bu açıklamada, yaptığı iş nedeniyle "sıgortalı olma şartlannı taşımakla beraber, Kurumumuza tabi sigortalılığın başlayacağı tarihte veya da- ha önceki tarihten itibaren diğer sosyal güvenlik kuruluşlan kapsamında ulunanlann bu kuruluşlardaki sigortalıhkları mecburi veya isteğe bağb olarak devam etüği sürece, Bağ-kur kapsamına alınmayacaklardırf' önce, Bağ-Kur kapsamına giren bir kuruluşa ortak olup, sonra SSK'nın isteğe bağlı sigortasından yararlanırsanız, zonınlu Bağ-Kur sigortalısı olmak durumundasınız. önce, SSK'nin isteğe bağlı sigortasını girip, sonra Bağ-Kur kapsa- mındaki ortaklığı girdiğinizde, bu kez SSK sigortaülığınız sürer ve Bağ- Kur kapsamına alınmazsınız.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle