Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
29MAYIS 1990 CUMHURÎYET/15
HAVA DURUMU TÜRKIYE'DE BUGÛN
meteorotoji Genel MüdürKiğü'nden
ataıan bilgiye göre, yurduntaızeyte-
simleri parçak bukjdu, Orta ve Dogu
Karadeniz ıle Trakya yer yer sağanak
yağışh, öteki yerler az bulutlu ve açık
geçecek. Hflffi SKAKLIĞI değışme-
yecek. RÛZGAR. Kuzey ve öaO yon-
lerten hafif, ara ara orta kuvvette, ya-
flış anında kuvveBice esecek DENIZ-
LERIMİZDE: Karadeniz ve Marmara
1
da yıldız ve poyraz. Ege ve Batı Akde-
niz*de gûn ftatısı ve karayel, Doğu AJc-
deniztte gûnbata ve lodostan 3-5, Ba-
tı Karadeniz ve Marmara'da 6 kuvve-
tınde saatte 10-21. Batı Karadeniz ve
Marmâra'da 27 deraz ırii hda esecek.
Deniz mutedil, Karadeniz 05-15, Ka-
radeniz ve Marmara'da yer yer 2-3 m
dolaymda buKınacak. VAN GOUI'NDE H*»: Parçalı ve az bulut-
lu gececek. Rüzgâr kuzey ve batı yönlerden hafif. ara sıra orta
kuvvette esecek Göl kûçük dakjâlı olacak. Görüş uzaktığı 10 km.
dolayında bulunacak.
Adana
Adapazan
Adıyaman
Atyon
Afln
Ankara
Antakya
Antaıya
Artvin
Bal-neST
Bılecık
Bırvgö
Bıöıs
Bdu
Burea
Canaktaıe
Çonjm
tad
A 29° 20° Dıyartahr
A 32° 16° EOırm
A 34° 15" Erancan
A 31° 10° Eraifum
B 24° 12° Estoşefnr
A 32° 13° Gaâantep
A 35= 22° Gıresun
A 32" 15
C
Mamsa
Y 28° 14° K Maraş
A 31° 13° Mersın
B 25° 7°Mıj$la
A 21° 12° Muş
A 25" 14° Nığde
Y 24° 19° Ordu
A 37° 19° Gûmûşhane Y 28° 14° Rra
Y 28° 17° Hakfcân A 27° 12° Samsun
A 26° 17" Isparta A 31° 12° Sıırt
A 34° 15° Istanbul A 28° 14° Smop
A 31° 12° lznw A 36° 17° Snas
A 31° 14° Kars B 24° 6° TelardaS
A 23° 10° Kaslamomı A 31° 13* TralEon
A 32° 14° Kaysen A 31° 12" Tuncelı
A 35° 17° Kırtdan* Y 27° 13° Uşak
A 30° 15° Konya A 32° 13° Van
Y 31° 13° Kiiaça A 31° 12° Vtegat
A 26° 15° Maütya A 32° 13° ZonguMatı
2J; açık ^ ^ bulutju ^ y a j m u r t u « j j »s» /jfka/iı A-açrt B-tıuludu G-gûneşlı K-karlı S-sıslı Y-yaOmuriu
DÜNYA'DA BUGÜN
Amsienüııı A 17"
Amman A 29°
Atna A 30°
Bafrfat A 41°
Baratona A 23f
Y 18°
A 18°
A 17°
A 19°
A 19°
8 17°
Y 19°
Y 28°
A 44°
A 43°
A 20°
A 36°
Y 10°
A36»
B 14»
A 19°
A 34°
Lenn^ad
Londra
Madnd
Mlano
Montreai
Moskova
Mûnh
New Yof*
Osk>
Pare
Prag
Rıyad
Rcma
Sofya
Şam
Tel Am
Tunus
Ufyna
viyana
Y 10°
A 22°
A 26°
Y 19°
A 20°
Y ir>
A 18°
A 25°
B 12°
A 22°
B 16°
A 44°
Y 23°
Y 17°
A 28°
A 29°
A 31°
A 16°
Y 20»
A 30°
VösftmgionA 32°
Zunh Y 18°
BULMACA
SOLDAN SAGA:
1/ Deniz diplerinde
inceleme yapmak için
kullanılan araç. II
Küçük çocuklan kor-
kutmak için uydurul-
muş yaratık... Bir şe-
yi anunsamak için ya-
zılan kısa yazı. 3/ Bir
nota... Yakup Kadri
Karaosmanoglu'nun
bir romanı. 4/ Kille-
rin baskalaşımı ile
oluşmuş, yapraklar
durumunda aynlabi-
len, mavimsi bir taş.
5/ Gelecek... Karak»
ter, seciye 6/ Yapraklan salata gibi ye-
nen kokulu bir bitki... Maddenin, bir
kimyasal reaksiyona girebUen en küçük
parçası. 7/ Oylumlu... Çevresi yollar-
la bdirlenmiş olan arsa. 8/ Bir ilimiz...
Kenar süsü. 9/ ödenraesi gereken bir
paranın, aiacaga sayilarak bir bolümü-
nün ödenmesi... Giysi kolu.
YUKARTOAN AŞAGlYA:
1/ Dört telli baflama. 2/ Gözleri gör-
meyen... Kömürleştırilecek ağaç ya da
pişirilecek tuğlalarla dolu olan ve djşı çamurla sıvanan kümbet. 3/
Tantal elementinin simgesi... Japon kökenli bir dövüş sporu. 4/ Ki-
ra.. Güzellık, alım. 5/ Makas... Yemin. 6/ Işe yaramaz, bozulmuş,
yıpranmış eşya için kullanılan sözcük. 7/ Sarma tekniğiyle yapılan
bir tür işlem. 8/ Denizcilikte yelkenlerin açılması için verilen ko-
mut... Tavlada bir sayı. 9/ Kapsama, içine alma.
60 YIL ÖNCE Cumhuriyet
İnönü-Venizelos
29 MAYIS 1930
Kat'î bir ketumiyet rnuhafaza edilmekte olmasına rağmen
son günlerde Türk ve Yunan Başvekilleri arasında pek
dostane mektuplar teati edildiği pek mevsuk mehafılden
haber verilmektedir. Bu muhabereye evvelâ M. Venizelos
tarafından başlanmıştır. M. Venizeios mektubunda, iki
memleket arasında dostluk ve hakem misakı, bahri teshilâtın
tahdidi ve sair itilaflarını takip edeceği mübadele
itilâfnamesinin bir an evvel akti hakkındaki şiddetli
arzusunu izah etmiş ve Yunan hükûmetinin eshası
hususiyenin ihdas etmek istedikleri mâniaları nazarı dikkate
almıyarak iki memleketin ve sulbun menafii namına teşriki
mesaiye bütün kuvvetile çabşacağını ilâve etmiştir. M.
Venizelos nihayet lsmet Pasa Hz. ile Türk hükûmetinin de
ayni hissiyat ile mütehassis olduğundan üraitvar olduğunu
beyan etraiştir.
30 YIL ÖNCE Cumhuriyet
Çok önemli değişiklikler
29 MAYIS 1960
Milli Birlik Komitesinin bugün
yayınlanan ilk tebliğinde "Bugunden
itibaren Türk Silâhlı Kuvvetleri en
kısa zamanda milleti seçime
götürecek bir kurucu Meclis kurmak
maksadiyle muvakkat idareye ei
koymuş bulunmaktadır." seklinde
geçen ifade, önümüzdeki günlerde.
memleketin siyasi hayatında önemli
S. Sami Onar değişiklikler olacağını göstermektedir.
Halen idareyi ele alan Silâhlı Kuvvetler, meriyette bulunan
Anayasanın dışında olmasına rağmen, milletin çoğunluğa
dayanan raeşru bir Hükümet vazifesini deruiıteye başlamış
ve Milli Birlik Komitesi kurucu durumunu iktisap etmiştir.
Ancak kurucu organda vazife alanlar, memleketin tanınmış
ilim otoriteleri olmuş, Ordinaryüs Profesör Sıddık Sami
Onar, Hüseyin Nail Kubalı. Cemal Aygen, Vasfi Raşit Seviğ,
Tank Zafer Tünaya ve diğer bazı profesörler kurucu organda
çalışmaya başlanıışlardır. Bu durumda, 1924 Türkiye
Anayasası meriyetten kalkmış, kurucu organın, tebliğe göre,
seçime götürecek bir kurucu meclis hüviyetini iktisap
edeceği ve bu sebeple burada vazifelenen ilimotoritelerinin
bir Anayasa hazırlayacagı ve diğer demokratik meseleler
kuracağı anlaşılmaktadır.
Meclisin feshi
Milli Birlik Komitesinin 19 numaralı tebliği:
Ankara ve tstanbul Garnizon Kumandanları ayru zamanda
bu vilâyetlerin Örfi tdare Kumandanıdır. Evvelce Örfi ldare
Kumandanlıklarınca verilmiş olan bütün tebliğler
hükümsüzdür.
Yem duruma Örfi tdarenin tesis edildiği Ankara ve tstanbul
vilâyetlerinde yeni tebliğler mezkûr kumandanlıklarca
neşredilecektir. Meclis feshedilmiştir.
Türk Silâhlı Kuvvetleri, bütün yurtta muhterem Türk
milletinin gayretiyle kan dökmeksizin duruma hâkim
bulunmaktadır. •
Türk Silâhlı Kuvvetler Başkumandanı ve
Millî Birlik Komite Başkanı
Orgeneral CEMAL GÜRSEL
Türkiye radyoları dün şu tebliği yayınlamıştır:
"Muhterem vatandaslarımız, halk arasında dolaşan bazı
şayialara göre tsmet înönü'nün öldüğü rivayet edılmektedir.
lsmet tnönü sağdır ve sıhhattedir.
Bu konuda çıkan bütün şayialar asılsızdır"
Vatandaşlarımın bilgilerine sunarım.
Türk Silâhlı Kuvvetler Başkumandanı ve
Millî Birlik Komite Başkanı
Orgeneral CEMAL GÜRSEL
t
GEÇEN YIL BUGUN Cumhuriyet
'Davos ruhu'na devam
29 MAYIS 1989
Başbakan Turgut Özal ve Yunanistan Başbakam Andreaş
Papahdreu'nun dün akşam Brüksel'de gerçekleştirdikleri
dördüncü Türk-Yunan zirvesi "Davos ruhu"nun teyidi
niteliğini taşıdı ve beklenildiği gibi önemli ve somut bir
gelişme kaydedilmedi. Buna karışılık, birbirlerine artık
"Andreas" ve "TAırgut" diye hitap eden ve 40 dakika süreyle
başbaşa görüşen iki liderin, Kıbns'taki gelişmeleri
konusunda "daha iyimser" oldukları ve NATO'daki Türk-
Yunan vetolaşmasımn çözümlenmesi konusunda "ilke
birliğine" vardıkları duyuruldu. Dünkü zirvenin diğer bi
özelliğini, ortak bildiri yayımlanmamasına rağraen Özal ve
Papandreu'nun düzenledikleri ayrı basın toplantılannda,
nüanslarla aynı doğrultuda konuşmaları oluşturdu. Bu
arada "seçimleri kazanması durumunda" Yunanistan
Başbakanı'nm Türkiye'yi resmen ziyaret edeceği ve her iki
ülke dışişleri bakanlarının "Davos ruhu"nun uzantısı olan
Siyasi ve Ekonomik Komite toplantılan için bir araya
gelecekleri bildirildi.
TARTISMA
Elektronıagnetik Çevre Kirliliği
Çevre kirlenmesi içinde elektromagnetik ışıma kökenli çevre
kirliliği çok önemli ve etkili olduğu halde en son akla gelen
çevre kirliliği etkeni olmuştur.
Günümüzde insan, kendi oluşturduğu uy-
garlığm olumsuz etkilerini yok etme çabası içi-
ne ginniş, kendisine ve doğaya düzelülmesi
olanaksız zarar verecek çevre sorunlarım geç
de olsa baslatmıştır. Çevre kirlenmesi içinde
elektromagnetik ışıma kökenli çevre kirliliği
çok önemli ve etkili olduğu halde en son ak-
la gelen çevre kirliliği etkeni olmuştur. Oysa
evrenin var oluşundan beri doğal kökenli elek-
tromagnetik ışımalar vardır; çevre ve insan
üzerindeki olumlu, olumsuz etkisini sürdür-
mektedir. 19. yuzyılın ortalanndan sonra da
yapay elektromagnetik ışıma yapan kaynak-
lar birden bire insan yaşamına girmiştir. Ol-
dukça alçak frekanslar (Extra Low Frequency
- ELF) ile oldukça yüksek frekanslar (Super
High Frequency - SHF) aralığında çahşan mil-
yonlarca elektromagnetik ışıma kaynaklan ile
birlikte dost olarak yaşamayı, önce insan il-
kesinden hareketle olumsuz yanlan giderici
önlemleri araştırarak bulmayı ve çözmeyi ba-
şarmak zorundayız.
ELF-SHF aralığında elektromagnetik dal-
gaların canlılar üzerindeki etkisi literatürde
yoğun bir şekilde araştınlmaktadır. Yüdız
Üniversitesi FJektronik ve Haberleşme Mü-
bendisügi bölümümuzde de olanaklann yeter-
sizligine karşın bu yönde çalışmalar yapılmak-
tadır. Yapılan çalışmalarm ilk aşamasında
yüksek güçlü verici antenlerin dolaylannda ışı-
ma alanları teorik ve deneysel hesaplarla bu-
lunup uluslararası standart değerleri yani il-
gili frekans aralığında elektrik alanın güven-
lik düzeyini aşıp aşmadığı test edilmektedir.
Aldığımız örneklerde güvenlik düzeyinin al-
tında değerler bulunmakla birlikte uzun sü-
reli bu ışıma altında yaşamanın sakıncalan
araştınlrnaya değerdir. Aynca elektromagne-
tik dalga yayma amacı dışında gunlük yaşa-
mımızın bir parçası olan bilgisayar, TV, vi-
deo gibi masaüstü elektronik araçlarında ya-
lıtılması olanaksız elektromagnetik dalga ışı-
ması vardır. Bu, literatürde ve bölümümuz-
de yapılan çahşmalarla hem teorik anten mo-
dellenmesi, hem de ölçmelerle gösterilebilmek-
tedir ve yine elektrik alan güvenlik düzeyi
altında oûnakla birlikte uzun süreli etki araş-
tınlabilir.
Daha önce yapılan araştırmalarda ELF de
(0-100 Hz) yüksek gerilim hatlan dolayında-
ki elektromagnetik alarun insan üzerinde oluş-
turduğu akımlar fantom modeller üzerinde
deneysel ve teorik yöntemlerle denenmiş 60
Hz ve 10 kV/m'lik yüksek elektrik alanın için-
de bulunan bir insanın üzerinde şekildeki gi-
bi akımlar oluştuğu bulunmuştur, doğal ola-
rak akım dağüımının büyük olduğu yerlerde
de ısıl artışlar gözlenecektir. Yapılan bir baş-
ka çalışmada 305 dişi fare üzerinde, 213 ha-
milelik 2683 doğum olayı dört nesil boyunca
60 Hz ve 80 kV/m'lik elektrik alan altında
gözlenmiş, elektrik alanın doğum, döUenme,
sex oram üzerindeki etkisinin önemsenmeye-
cek kadar az olduğu gözlenmiştir. Diğer bir
çalışmada ise üç nesil fare 60 Hz, 15 kV/m
elektrik alanında incelenmiş ve farelerin vü-
cut ağırlıklannın azaldığı ölüm sayısının art-
tığı bildirilmiştir. Benzer bir çalışmada da 60
Hz ve 35 kV/m'de yine ölüm sayısında, sa-
kathklarda artmalar gözlenmiştir. GörüJdü-
ğü gibi etkisi bir anda çoğu kez hissedileme-
yen, görülmeyen, uzun vadede ve geniş elekt-
romagnetik dalga spektrumunda olumsuz so-
nuçlar doğurması nedeniyle elektromagnetik
çevrenin, günümüzde önemi hızla artan ve al-
gılanan çevre bilinci kapsamında gereken ye-
ri almasL ve doğası için büyük bir kazanç ola-
caktır.
Y. Doç. Dr. CAHÎT CANBAY
Yddu Üniv. Elektronik ve Haberleşme Müh.
Böliimü Alanlar ve Mikrodalga Tekniği
Anabilim Dah ögretim iiyesi
tnsana Değer Veren Eğüinı
Eğitim kurumlanmız, insanlarm işbirliği, uyum içinde,
başkalannın haklarına saygılı insan yetiştirme niteliğinden
yoksundur.
İnsanın toplu olarak yaşaması, bir demok-
rasi, bireyciliği yenme olayıdır. Irk, din, mez-
hep, dil, soy ayrımcılığı yaparak, insanca ya-
şanacak bir toplum yapısı kurulamaz.
Gelecek kuşaklan, insana değer veren, ev-
rende her şeyin insan için olduğunu, insanın
diğer insanlara, giderek tüm canlılara saygılı
Tophı yaşamayı değil, bireylerin öne çıkma-
sını, açıkgözlerin, diğerlerini sömürmesini kö-
rükleyen bugünkü eğitim dizgemizle, çağdaş
insan yetiştiremeyeceğimiz açıktır.
Eğitim kurumlanmız, insanlann işbirliği,
uyum içinde, başkalannın haklarına saygılı in-
san yetiştirme niteliğinden yoksundur.
olması gerektiğini benimseten bir eğitim sü-
recinden geçirmemiz gerekir.
Varsıllann yoksullara, beyazlann siyahlara,
Sünnilerin Alevilere üstünlük kurmasım sağ-
layan kafa yapıları oluştuğu, eğitim kurum-
larının bu aynmcılıkları körüklediği, dahası
benimsettiği sürece, kavgasız, banş içinde ya-
şanan bir dünya kurulması söz konusu de-
ğildir.
Demokrasi, bir davranış biçimi, kişilikli in-
san sorunudur. Demokrasiyi yaşatmak için
önce bu yönetim biçimini yaşatacak koşulla-
rı, sonra da demokratik bir yasamı paylaşa-
cak insanı yetiştirmek gerekmektedir. Eİ ele ve-
rerek, toplumsal sorunları çözecek insan ye-
rine, ellerini birbirinin cebinden çekmek iste-
meyen insanlann yetiştiği bir toplumda, de-
mokrasi yaşamaz. Dünyanın tüm geri kalmış
toplumlan, bu tür insanlann yönetimi altın-
da inlemektedir.
Türkiye'de, her 3 kişiden biri, yargı organ-
lanyla hak arama çıkmaa içindedir. Uzlaşma,
uyum içinde, birlikte yaşama düzeyimiz, ol-
dukça ilkeldir. Bunun nedeni, içinde bulun-
duğumuz ekonomik koşullann eşitsizliği, in-
sanımızm, insan haklanna saygılı bir bilinçte
yetiştirilmemiş olmasıdır.
Güneş tutulmasında, Güneş'in hiçbir suçu
yoktur. Suç, Güneş'le, Dünya arasına giren ge-
zegenindir. tnsanımızın, bu tür çağ dışı tutum-
lar içine girmesinin nedeni ise insanın diğer
insanlan aydınlatacağı bilincinin önüne çeki-
len perdelerdir.
Toplumsal çıkarlan, bireysel çıkarlan uğnı-
na yerle bir eden insan tipi, vurguna, soygu-
na dayanan üretim tüketim ilişkilerinin ürü-
nüdür. Bu ilişkiler aşılmadan, daha kötüsü,
bu ilişkileri haklı gören mantık yıkılmadan,
yeryüzündeki sancılar dinmeyecektir.
İnsanın yeteneğine göre üretime katüdığı,
Urettiği oranda pay aldığı, ancak aldığı bu pay-
dan, kendi yeteneğinde ohnayan insanlann da
insanca yaşayabilecekleri ilişkilerin kurulma-
sım sağlayacak payı ayırmadığı sürece, dün-
yanın hiçbir toplumunda banş gerçekleşme-
yecektir. Barışın gerçekleşmediği toplumlar-
da, insanın özüne, doğasında bulunan güzei-
liklere yer yoktur.
Eğitim kurumlan, insana saygıyı, sevgiyi,
banşı, hoşgörüyü öne çıkaran, bilimsel bul-
gulan insanın hizmetine sunan, insanı yücel-
ten, kısacası insana değer veren bir yapıya ka-
vuşturulmalıdır. insanın, bu çizginin dışında
yakalayabileceği ikinci bir çizgi yoktur.
FAtK AKÇAY Sosyal, Siyasal BiUmler
Uzmanı-Yazar
Türk Sinemasmda Anlatamama Üzerîne
Türk sinemasınm en önemli sorunlanndan biri anlatım
sorunu. Bu sorun yabancı filmlerle benzerlik taşıyan
filmlerde daha çok belli ediyor kendini.
Bir film daha bitiyor, sinema salonu aydın-
lanıyor, koltuğunuzdan kalkıp dışarı çıkıyor-
sunuz ve bir seyirci olarak fılmin yönetmeni-
ni bulup şu soruyu sormak istiyorsunuz: "Ne-
den anlatamıyorsanuz?"
Görünen o ki sinemannzda "Neyi anlatma-
h?" ve "Nasıl anlatrnalı?", yanıtı'güç bulunan
sorulardan. Buna bağlı olarak Türk sinema-
sının en önemli sorunlanndan biri anlatım so-
runu. Bu sorun yabancı filmlerle benzerlik ta-
şıyan filmlerde daha çok belli ediyor kendi-
ni. Çünkü önümüzde daha önce yapılmış bir
örneği var ve bu, insanı ister istemez bir kar-
şılaştırmaya götürüyor. Bu karşılaştırmadan
ortaya çıkan ise anlatılamayan bir film öykü-
sü.
Örnek olarak Mahinar Ergun'un "Medce-
zir Manzanüan" isimli fılmini ele alahm. Er-
gun'un filmi en azından çıkış noktası olarak
9.5 HafU" fumini düşündürdüğü için bu film-
le ister istemez yapılan bir karşılaştırma "Ne-
den anlatamıyorsnnuz" sorusunun yine gün-
demde olduğunu gösteriyor.
Her iki filmi izlediğimizde Adrian Lyne ve
Mahinur Ergun'un psikolojik film yapma id-
diasıyla işe başladıklan, ama sonuçta Lyne1
in bu iddiayı yakalar gibi olmasına karşın, Er-
gun'un bu iddianın çok uzağında kaldığım gö-
niyoruz. Lyne"in elinde 9.5 Hafta, iki oyun-
cunun güçlü oyunlanna yaslanıp su gibi akan
bir film. Ergun'un elinde ise Medcezir Man-
zaralan akama>
T
an hatta yer yer donup kal-
mış su gibi bir film olup çıkmış. Filmde,
John'un içinde bulunduğu ruh durumu hem
Mkkey Rourke'un oyun gücü hem de yönet-
menin başanh oyuncu yönetimiyle bize veri-
lebiliyor. Medcezir'de olduğu gibi Erol'un ruh
durumunu anlamamız için üçüncü bir kişiye
(Umit'e) gerek kalmıyor. Medcezir Manzara-
lan'nda üçüncü kişüıin varhğı en başta oykü-
nün iyi çözümlenememesinden kaynaklanıyor.
Buna Kadir İnanır'ın ağır oyunuyla EroPun
ruh durumunu vermekten çok uzak kalması-
m ve Ergun'un zayıf oyuncu yönetimini de ek-
lemek gerekir. Böylece davranışlarla verileme-
yen Erol'un ruh durumu, Ümit'in ortaya çı-
kıp bir sürü laf kalabalığı içinde adeu psiko-
loji dersi vermesiyle aktanlmaya çalışuıyor.
Ortaya çıkan sonuç: Anlatılamayan bir film
öyküsü.
Sonuç olarak bu filmle birlikte diğer bazı
filmleri de izlediğimizde Türk süıemasının bu-
nalırru aşmak için "Neyi anlatmalı" ve "Na-
sıl anlatmalı" ya yanıt bulmak zonında oldu-
ğunu Rörüyoruz.
MELİH ELHAN
ANKARA
SERBEST MUHASEBECİ MALİ
MÜŞAVİRLER ODASFNDAN
Odamızın 1. Olağan Genel Kurulu, 9.6.1990 günü saat 10.00'da Ka-
ranfıl Sokak No: 44/9 Bakanlıklar-Ankara adresindeki Odamız Sa-
lonunda; çoğunluk sağlanamadığı takdirde, 16.6.1990 tarihinde saat
10.00'da Milli Eğitim Bakanlığı Şûra Salonu Beşevler-Ankara adre-
sinde çoğunluk aranmaksızın asağıdaki Gündemle calışmalanna baş-
layacaktır. Seçimler, yukardaki tarihi izleyen pazar günü 9.00-17.00
saatleri arasında Sarar İlkokulu Necatibey Cad. Kızılay - Ankara ad-
resinde yapılacaktır. -
Genel Kunıl toplantısına tüm üyelerimizin Oda Kimlik Kartları ile
katılmalarını diliyoruz.
Saygılarımızla.
YÖNETtM KURULU
GUNDEM:
1. GÜN:
1) Açılış, başkanlık divanı seçilmesi.
2) Saygı duruşu.
3) Açılış konuşmaları.
4) Çalışma Raporunun okunması, görüşülmesi ve
aklanması.
5) Yönetim Kurulu'na taşınmaz alım ve satıraı
konusunda yetki verilmesi.
6) Yeni çalışma dönemi, oda giriş ücreti ve yıllık aidat
miktarlannın saptanması.
7) Yönetim Kurulu Başkanı ve Üyelerinin HuzuY
Haklarının saptanması.
8) Yeni çalışma dönemi bütçesinin görüşülmesi ve
onaylanması.
9) Adayların lespiti ve duyurulması.
10) Yeni döneme ilişkin dilekler ve temenniler.
2. GÜN:
Seçimler, Pazar günü 9.00-17.00 saatleri arasında, Sarar İlko-
kulu Necatibey Cad. Kızılay - Ankara adresinde yapılacaktır.
İHALE İLANI
Sendikamızm 357.000.000.- TL. keşif bedelli Kütahya'da yapıla-
cak olan Kütahya ve Havalisi Şubesi Hizmet Binası inşaatı, kapaJı
zarf usulü ile ihale edilecektir.
İşin ihalesi 18 Haziran 1990 günü saat 15.00'te olup yeterlilik için
son müracaat tarihi 11 Haziran 1990 günü saat 16.00'dır.
lstekülerin Sendikamız Başkanlığı'na (Strazburg Cad. No: 7
Sıhhiye-Ankara) raüracaatları ilanen bildirilir. Tel: 231 73 55 - 56
Nol: Sendikamız 2886 sayüı yasaya tabi degildir.
TÜRKtYE MADEN ÎŞÇtLERİ SENDİKASI
GENEL BAŞKANLIGI
İLAN
KARTAL
1. ASLİYE HUKUK HÂKİMLİĞt'NDEN
1986/316
Davacı Necati Kurt tarafından davahlar Metin Mete vs. aleyhleri-
ne açılan alacak davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması
sırasında verilen ara kararı gereğince:
Davalı Alfa Petrol Deniz Nakliyat ve Ticaret A.Ş. PTT karşısı Kı-
zıltoprak - Kadıköy adresine dava dilekçesiyle duruşma gün ve saa-
ünden bahisle çıkartılan tebliğat bila ikmal geri gelmiş olmakla
duruşma günü olan 25.9.1990 günü saat 09.45'te mahkememizde hazır
olarak .bulunmamz HUMK'nun 213 ve 377'nci maddeleri uyannca
duruşma gün ve saatinde hazır olarak bulunmamz bulunmadığınız
takdirde yokloğunuzda tahkikat ve yargılama yapılacağı hususu ve
hükum verileceği dava dilekçeşi ve duruşma gün ve saaünin yerine
tebüğ olmak üzere ilanen tebliğ olunur. 16.5.1990
Basın: 5870
ANKARA NÖTLARI
MUSTAFA EKMEKÇİ
Anasına Bak, Kızını Aü
Kıbrıs'ın Türk kesiminde olup bitenlerle ilgili olarak bizim basın-
da, hele TRT'de doğru dürüst haber de yorum da pek çıkmaz. Ola-
yı bir ulusal sori'n gibi görenler, onun ıcığını, acığtnı incelemede
güçlük çekerler. Oysa olayın demokrasiye ilişkin bir yanı var ki örv
celikle o açıdan bakılması gerekir sanıyorum. Şöyle bir göz ucuyla
bakınca, anavatanda olup bitenlere çok benzer yavruvatanda olup
bitenler. 27 Mayıs, orada da bayram olmaktan çıkarılmış; ancak na-
sıl olduysa 1 Mayıs bayram olarak kalmış. Kıbns'ta yapılan son se-
çimlerden sonra muhalefet milletvekilleri ant içip göreve
başlamıyorlar. Yakında Türkiye'ye gelecek bir grup Kıbrıslı milletve-
kili, olayları Türkiye'de anlatmaya çalışacak. Seçimleri boykot ede-
rek, medise girmeyen milletvekillerinden Naci Talat (Usar), sayrı olup
Hacettepe'de yatan kardeşi Salih Usar'ı görmek için Ankara'ya gel-
mişti. Görüşüp buluştuk. Cumhuriyetçi Türk Partisi'nin bu milletve-
kiıini öteden beri tanırdım. O da bir süre Londra'da sayrıevlerinde
yatmış, ameliyatlar olmustu. Naci Talat'la cumartesi akşamı Sevda
Cenap And Müzik Vakfı'nın uluslararası sanat gosterileri arasında
yer alan "Kuğu Gölü Balesi"ne gittik. Naci Talat'a:
— Mayonu almayı unutma! diye takıldım...
— O fıkrayı biliyoruz, yanıtını verdi.
Kuğu Gölü'nü izledikten sonra bir yerde oturup yemek yemek is-
tedik, her yer kapalı. Rumeli işkembecisi'ne gidip oturduk. Orada
söylestik.
— Naci Talat Bey, Kıbns'ta durum nedir? Buradaki kamuoyuna
ne anlatırsınız o konuda?
— İç siyasal durum mu genel durum mu?
— iç siyasal durum...
— iç siyasal durum... Ne yazık ki Kıbns'ta hür ve demokratik bir
seçimle kendi meclisimizi seçtiğimizi söyiememize olanak yok. Bu
son seçimler, Türkıye'den Kıbns'a yönelen dış müdahalenin, içte dev-
let baskılarının, hatta yer yer devletle bütünleşen ıktidar partisi te-
rörünün, paranın kol gezdiği, hükûm sürdüğü bir seçım olmuştur.
Bu, tabii halkın hür ve demokratik bir seçimle iradesini meclise yan-
srtmasına engel olmuştur.
— Nereden kaynaklandı? Seçim yasasından mı, seçim sistemin-
den mi?
— Hem seçim sisteminden, hem doğrudan dogruya Ulusal Birtik
Partisi (UBP) ve Denktaş'ı iktkjarda tutmak isteyen Ankara'daki ve
Lefkoşe'deki egemen güçlerin doğrudan girişimlerinden kaynaklan-
mıştır. Seçim ststemi, en çok oy alan partiye, parlamentoda 2/3'ye
yakın bir temsıli öngören bir seçim sistemkJir.
— Nasıl bir sistem?
— Yüzde 34'ü aşan bir parti, kendisinden sonra en çok oy alan
partiden tek'bir oy fazla almış olsa bile, yaklaşık olarak 12 milletve-
kilini bedavadan çıkanyor.
— Tümü kaç miiletvekili?
— Elli. '
— UBP'nin kaç miiletvekili var?
— 34. Yüzde 54 oyla 34 sandalyeye sahip oldu.
— Muhalefet?
— Muhalefet, bıliyorsunuz biıieşik muhalefet olarak seçimlere gir-
dik. "Demokratik Mücadele Partisi" adı altında, bir partinin şemsi-
yesinde seçimlere girdik. Oyların yüzde 44'ünü aldık. Buna karşın
mecliste sadece 16 sandalye kazanabildik, seçim sistemi nedeniy-
le 41 bin oy, 16 milletvekiliyle temsıl hakkını verirken, 51.000 oy, 34
sandalye sahibi etti.
— Bu seçim yasasını kim hazırladı, nasıl hazırlandı?
— Bu seçim sistemi, Ulusal Birlik Partisi'nin iktidarda tutunmak
için buradaki ANAP'tan da özenerek geçirdiği bir yasayla yürürlü-
ğe konmuş bir seçim sistemidir. Daha önceki seçim sistemi, nispi
temsile çok daha yakın bir seçim sistemiydi. Degerlendirmeye gire-
bilmek için yalnız ada genelinde yüzde 8 barajı aşmak gerekiyor-
du. Bunun ötesinde her parti, d'horrt sistemine göre aldığı oy oranı
ölçüsünde parlamentoya temsilci gönderirdi. Şımdiki sistem ise en
çok oy alan partiye, hakkı olan miiletvekili sayısının üçte birini de
ekstra, bedavadan çıkarma olanağı veriyor.
— Kim hazırladı bu yasa tasarısını?
— Ulusal Birlik Partisi.
— Ulusal Birlik Partisi'nde kim?
— Eroğlu karar verdi. Türkiye'de seçim uzmanlarının görûşleri alı-
narak bu yasa tasarısının hazırlandığı yaygın bir söylentidir.
t — Kimlerin hazırladığı üzerine de söylenti var mı?
— Eski ANAP başkan yardımcılarından Sadi Pehlivanoğlu'nun gö-
rüşûnün alındığı söyleniyor.
— Şadi Pehlivanoğlu'nun Kıbns'ta bir görevi var mı?
— Kıbrıs'ta bir görevi yok; Kıbns'ta ortakları vardır.
— Ne ortağı? « * , TSj^r»/- *•&&
— Iş ortakları. "**' •
— Orada iş mi yapryor?
— Tabii. Rauf Denktaş'ın dünürü, Rkret Kürşal'la iş ortağı.
— Muhalefet milletvekilleri meclisten çekilmiş durumda. Gelişmesi
ne olur, ne düşünüyorsunuz?
— Bizrm meclise dönmemiz için ileriye sürdüğümüz koşullar bel-
lidir. Biz, seçim sisteminin yasasıyla birlikte, demokratikleşmesini
istiyoruz. Nispi seçim sistemine dönülsün, her parti aldığı oy ora-
nında mecliste temsil edilsin, baskısız, müdahalesiz bir seçim ol-
sun istiyoruz. Bütün bunlar gerçekleşsin ve bir takvim yapılsın,
seçime gidilsin diyoruz. Dışanda bir protokol imzalanır, isteklerimi-
zin yerine getirildiği bir protokolle saptanırsa, o zaman ant içer ve
göreve başlarız. Aksi halde göreve dönmemiz söz konusu değil. Türk-
iye'den baskılar olacak, vatandaş seçmen kartı elinde sandığa gi-
derken, TFTT programlar yayımlayacak. Bilirsiniz. TRT Kıbrıs'tan
izleniyor; UBP'nin seçim kazanması gerektiğini telkın edecek, mu-
halefetin seçimleri kazanması durumunda, "Milli davanın ve Kıbrıs
Türklerinin haklarının tehlikeye gireceğini" söyleyecek, bizzat Müm-
taz Soysal'ın ağzından ve daha başka programlar, elçilik kol geze-
cek, elçiliğin yeşil plakalı arabalan, elçiliğin görevlileri, Halil Gençtürk
gibi kişiler örneğin dolaşacaklar, yurttaşların oylarını etkıleyecekler.
Hatta asker işin içine karışacak, askeri makamlar, UBP'nin seçim
şansını yükseltmek için türlü çeşitli işler çevirecekler, sonra da se-
çim sistemi, bu şekilde yüzde 54 oy alan parti, mecliste 34 sandal-
yeye sahip olacak, yüzde 44 oy alan parti 16 sandalyeye sahip olacak,
hepsi bunların birleştiğinde, oynanan sadece bir demokratik oyun-
dur; biz de bu demokratik oyuna fıgüranhk etmemeye karar verdik.
Olay, bu kadar basittir...
ÇAUŞANLARIN
SORULAR1/SORUNLARI
YIL3VIAZ ŞİPAL
"Bağ-Kur Sigortalısıydını"
SORV: Bag-Kur sigorttlıaydıın. Bir yıl kadar önce SSK sjgortahsı
oldum. Şimdi ise isten aynlmanı gerekiyor.
1) tstege baglı olarak SSK sigortalılıgıraı sürdürebilir
mirim?
2) tstege baglı sigortah obbfliyorsam daha önce bir ku-
roluşa ortak olarak girersem (öyle bir olasıbk var) istege
bağlı sigortaulığım sörer mi?
R.Y.
YANIT: 1) Sosyal Sigortalar Yasası'nın 85. maddesinde koşullan
belirlenen" isteğe bağlı sigorta"dan başvuru tarihinden önce, Sosyal
Sigortalar kapsamında çalışması nedeniyle kuruma "tescü edilmiş" olan
her sigortah yararlanabilir. Bir yıl süreyle bir işverene iş sözlesmesiyle
bağb ve SSK sigortalısı olarak çalışmanız isteğe bağlı sigorta kolun-
dan sigortalılığınızı sürdOrmenizi sağlar.
2) Yasayla ya da yasaların verdiği yetkiye dayanüarak kurulmuş sos-
yal güvenlik kuruluşlan kapsamı dışında kalan ve herhangi bir işvere-
ne hizmet akdi ile bağlı olmaksızın çalışanlar, Bağ-Kur kapsamına giren
bir iş de çalışmaya başladıklannda Bağ-Kur sigortalısı olmalan zo-
nınludur.
Buna karşılık, yasayla ya da yasalann verdiği yetkiye dayanüarak ku-
rulmuş sosyal güvenlik kuruluşlanna prim ya da kesenek ödeyenlerle
bu kuruluşlardan malulluk, yaşlılık, emekli aylığı ile daima tam işgö-
remezlik geliri almakta olanlar, aylık ya da gelir bağlanması için istek-
te bulunmuş olanlar (Dul ve yetim aylığı ya da Sosyal Sigortalar
Kurumundan geçici ya da sürekli kısmı işgöremezlik geliri alanlar dı-
şında) Bağ-Kur kapsamına gjrmelerini gerektiren bir iste çalışmaya baş-
lamış olsalar da, bunlann prira ya da kesenek ödedikleri sosyal güvenlik
kurumlan ile ilişkileri sürer ve bu kurumlardan aynlmadan Bağ-Kur
sigortalısı olamazlar.
1479 sayılı Bağ-Kur Yasası'mn "sigortah sayılanlar ve sayılmayan-
lar"a ilişkin 24. maddesinin nasıl uygulanacağı, Bağ-Kur Genel Mü-
dürlüğü'nün 22.9.1987 tarih ve 279 sayılı genelgesinde açıklanmıştır.
Bu açıklamada, yaptığı iş nedeniyle "sıgortalı olma şartlannı taşımakla
beraber, Kurumumuza tabi sigortalılığın başlayacağı tarihte veya da-
ha önceki tarihten itibaren diğer sosyal güvenlik kuruluşlan kapsamında
ulunanlann bu kuruluşlardaki sigortalıhkları mecburi veya isteğe bağb
olarak devam etüği sürece, Bağ-kur kapsamına alınmayacaklardırf'
önce, Bağ-Kur kapsamına giren bir kuruluşa ortak olup, sonra
SSK'nın isteğe bağlı sigortasından yararlanırsanız, zonınlu Bağ-Kur
sigortalısı olmak durumundasınız.
önce, SSK'nin isteğe bağlı sigortasını girip, sonra Bağ-Kur kapsa-
mındaki ortaklığı girdiğinizde, bu kez SSK sigortaülığınız sürer ve Bağ-
Kur kapsamına alınmazsınız.