25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURÎYET/6 DİZİ-RÖPORTAJ 10 MAYIS 1990 r GUNUMUZDE ALEVILIK GENCAY ŞAYLAN-ŞENAY KALKAN ÎLHAN SELÇUK Yunus'lar.Alevılik deyince akla ilk gelen Tûrk şairı Yunus Emre'nin ya- şamına ilişkin kesin bilgi yok. 13'üncü yüzyılda doğmuş Yunus, nasıl yaşamış? Ne zaman ölmüş? Söylenceye karışmış. Şekspir de öyle değil mi? Yunus'un şiirlerinin toplandığı Divan da ölümünden aşağı yu- karı yetmiş yıl sonra düzenlenmiş. Anadolu'da Türkçeyi şiir dili yapanların başında gelır Yunus, evrene bakış açısındaki derin- lemesıne insan sevgisınin, dizelennde olağanüstü bir duyariı- ğa ulaştığı görülür; insan ıle Tanrı arasındaki özdeşliğı benim- ser: "Evvel benem ahir benem Çanlara can olan benem" İslamı tasavvufun hoşgörüsünde geniş görüşlü bır inanca dö- nüştüren Yunus'u ancak cumhuriyetten sonra tanıyabildik. Hal- kın bıldiğıni okumuşlar, seçkınler. aydınlar bılmıyorlardı; Yunus ancak cumhuriyetten sonra okul kitaplarına girebildi, kamunun bilincme işlendı. Ne yazık kı son yıllarda büsbütün azgınlaşarak resmı guç ka- zanan irtica, Yunus'un ve Yunusların önünü kesmeye çalışıyor; şaır bunu önceden gördüğü için mi şu dörtlüğü yazmıştı: "Şeriat oğlanlan Nice yol keser bana, Haktkat denızınde Bahri oldum, yüzerim." 1961 A\AYASASI VE ALEVİLER Mezhepler müdürlüğü neden kurulamadı? GENCAY ŞAYLAN 1961 Anayasası, Türkiye'nin toplumsal larihinin en özgür- lükçü düzenleme belgesi olarak da tanınmaktadır. Anayasanın getirdiği özgürlükçü ortam için- de ele alınan konulardan biri de Diyanet lşleri'ni yeniden dü- zenleme girişimi olmuş, bunun için yasatasansı hazırlanmıştır. Hazırlanan yasa tasarısı Di- yanet Işleri'nde, farklı tslami mezheplerin temsi! edilmesini öngörmekte ve böylece dinsel alanda da çoğulculuk yönünde adımlar atılması söz konusu ol- maktadır. Hazırlanan tasannın 10. maddesi, Diyanet Işleri Mezhepler Müdürlüğtt'nttn ye- ni bir kuruluş olduğu belirtil- mekte, güdülen amacın, din ve mezhep ayrımcılığj yapmadan, laiklik ilkesi içinde, her çeşit mezhepten olanlann din ve vic- dan özgürlügünü güvence altı- na almak olduğu vurgulanmak- tadır. Görüldüğü gibi 1963 yılında Diyanet Işleri Başkanlığı yeni- den düzenlenmek istenmiş ve bunun için hazırlanan bir tasa- rı, Başbakan Inönü ve bakan- lanmn imzası ile TBMM'ye sevk edilmiştir. 1935 tarihli bir yasa ile kurulan ve faaliyet gös- teren Diyanet Işleri BaşkanlığY- nın, mezhepler konusunda ka- tı bir çizgi izlediği ve esas ola- rak Sünni görüşü kabul ettiği 1961'den sonra hazırlanan yasa tasarısı, Diyanet İşleri'nde farklı İslami mezheplerin temsil edilmesini ve bir mezhepler müdürlüğü kurulmasım öngörüyordu. Tasarı kanunlaşsaydı, dinsel alanda da çoğulculuk yönünde bir adım atılmış olacaktı. Başkanlığı bünyesinde bir "Mezhepler Mııdiırlüğü ' ku- rulmasım öngönnektedir: Madde 10 — Mez- hepler Müdürlüğü, Müslüman cemaati tam bir eşitlikle mütalaa ederek asJında tslam di- ninin esaslannda hiçbir fark gozetmeden Şü ve Sünni mezheplerin cog- rafya ve yeriesmiş bu- lunduUan yer özeflikle- ri icabı teferrnata taaluk eden mesele ve farklı te- zahürierini hurafeterden annmış olarak tslam akidekrine uygun şekil- de halletraek. salikleri- ni tenvir ve irşad etmek husaslannda gerekli iş- lemleri yapmak bu rnü- dürlügün görevlerinden- dir. Maddenin gerekçesinde de yolunda bir değerlendirmenin bu yasa tasansırun haarlanma- sında etkili olduğu anlaşılmak- tadır. Diyanet Işleri Başkanüğı'nın görev ve örgütlenmesini dttzen- leyen 633 sayılı yasa, 1965 yı- lında, tsmet İnönü koalisyon hükümetinin düşmesinden son- ra TBMM'den geçmiştir. İnö- nü hükumeti tarafından hazır- lanan tasarıdan epeyce farklı olan 633 sayılı Diyanet tşleri Başkanhğı Yasası'nda mezhep farklılığını göz önüne aJan ve bu konuda görevlendirilen her- hangi bir kuruluştan ya da bi- rimden söz edilmemektedir. Başka bir deyişle Alevilerin de ödedikleri vergileri kullanan Diyanet Işleri Başkanlığı, Sünni öğretiyi resmi bir çerçevede yaymayı sürdürmektedir. Yarın: Aleviler ve kadın sorunu Baskı görmek ve dışlanmak, topluluğuyoğun bir biçimdepolitikanın içine çekti Aleviler siyasetleiç içeIS urtuluş Savaşı sonrasında Türkiye'nin girdiği kapsaml  \dönüşüm, cumhuriyet ilanı ve laikliğin yeni düzenin temel ilkesi seçilmesl, Alevi topluluğu için gerçek bir mhatlama sağlamış, Kemalist devrimlere ve laikliği savvunan rejime tam bir destek verilmiştir. 5iyasal sorun y sistemin laik halegetirilmesi, Alevilerin sorunlarım tam olarak çözmemiş, Sünni çoğunluğun Aleviler konusundaki tutum ve önyargılarını değiştirememiştir. Bunun sonucu olarak Alevilerin büyük çoğunluğu 1950 seçımlerinde Demokrat Parti'yi desteklemiştir. GENCAY ŞAYLAN Anadolu Aleviliğini, Türk top- lumu içinde dini olmaktan çok kültürel ve siyasal ayrım katego- risi olarak yorumlayan değerli araştıncı Cemal Şener, "Aleviiik Olayı" adlı kitabında Alevilerin siyasete vaklaşımlarını genel ola- rak şöyle betimlemektedir: "Alcvilik, her lürlü top- lumsal haksızlıga karşı mü- cadeleyi prensip edinmiş devrimci, demokrat diişiın- cenin en doğa) müllefiği olan bir düşüncedir. Alevi- liğin tarihi, tslamiyelin hila- fet döneminden gunumüze degin süren 1300 yjllık mu- hakfetin tarihidir. 1300 yıl- dır devam eden egemenlerin baskıcı ve somürucü haksız yönetimierine karşı onurlu bir başkaidınnın tarihidir. Demokratik ve devrimci bir halk muhaleıetidir." Gerçekten de AJeviliğin belirgin bir siyasal yaklaşımı olduğu ve sü- rekli olarak toplumsal muhalefe- ti temsil ettiği söylenebilmektedir. I. Selim'den itibaren Osmanlı devleti AJevileri karşısına almış ve surekli olarak baskı altında tut- muştur. Bu baskının sonucu bir başkaldırma geleneğinin Alevi külturü ile iç içe geliştiği söylene- bilraektedir. Anadolu'nun son dört yüz yıllık tarihi birçok Alevi ayaklanmasına sahne olraustur ve doğal olarak bu da Aleviler uze- rindeki baskının daha da artması ile sonuçlanmıştır. Aleviierin Kurtuluş Savaşı için- de ozel bir konumu vardır. Kur- tuluş Savaşı'na karşı olan İstan- bul Hükumeti bir fetva yayımla- yarak Mustafa Kemai ve arkadaş- larıru hain ilan etmiştir. Bu fetva- nın daha çok Sunni topluluk için- de bir etki sağladığı söylenebil- mektedir. Kuşkusuz tstanbul Hu- kümeti ve Şeyhülislam'ının ya- yımladığı fetva, Sunniler uzerin- de de sımrlı bir etki sağlamış; baş- ka bir deyişle Anadolu'nun Sün- ni halkının da önemlı bir çoğun- luğu, Kurtuluş Savaşı'nı desteklemiştir. Ancak lstanbul Hükumeti'nin ve Şeyhülislam'ı- nın fetvasmın Alevi topluluk üze- rinde hiçbir etki yaratması söz ko- nusu değildir. Nitekim bunun bi- lincinde olan Mustafa KemaJ, Sı- vas Kongresi'nden sonra Anka- ra'ya gelirken yolunu değiştirmiş ve Hacı Bektaş kasabasına uğra- mıştır. Bu ziyaretin amacuun Ale- vi topluluğunun desteğini sağla- mak olduğu söylenebilmektedir. AJevilerin, Sunnilerin büyük ço- ğunluğunun olduğu gibi Kurtuluş Savaşı'nda Ankara'nın yanında yer aldıklan bilinmektedir. Birinci Türkiye Buyük Millet Mechsi'ne de çok sayıda Alevi mebus katıl- mıştır. Kurtuluş Savaşı sonrasında Türkiye'nin girdiği kapsamlı do- nüşum, Cumhuriyet ilanı ve laik- liğin yeni duzenin temel ilkesi se- çilmesi, Alevi topluluğu için ger- çek bir rahatlama sağlamış, Ke- malist devrimlere tam bir destek verilmiştir. Örneğin Şeyh Said ıs- yanı sırasında Alevilerin Ankara'- yı destekledikleri anlaşılmaktadır. Bir bakıma devlete karşı baskal- dırma geleneğine sahip olan Ale- vilerin, başkaldıranlara karşıt bir tutum alması ilginç bir gelişmedir. Bu tutumda, Şeyh Said'in isyan gerekçesinin laikliği ortadan kal- dırmak istemesinin rol oynadığı düşunulebilir. İsyan sırasında bir Alevi halk şairi olan Fakiri'nin yazdığı uzun bir şiir, böyle bir varsayımı akla getirmektedir. Ör- neğin şiirin bir dörtlüğü şöyledir: Btı macera Kerbela giinüdür Bu devranı döndurenler Ganidir Bu kafir Yezidin eski kinidir Hak yardımcısı olsun Gazi Kemalin. Görüldüğü gibi Alevi şair laik- likten vazgeçilmesinden korkmak- ta ve laikliği savunan rejime tam bir destek vermektedir. Kuşkusuz Cuıahtıriyetten sonra Sunnilerin tutum ve davranışlan degişmeyince, Aleviler kendi içlerine kapandılar ve kültürel kimligin yanı sıra siyj (Fotograf: Muharrem Aydın) nlik de oluşturdular. Izzettin Doğan, Alevilerin hep Atatürkçüpartilere oy verdiklerini, ama vaatlerin gerçekleşmediğinisöylüyor 'Bizden hep oy istiyorlar, ama..! ŞENAY KALKAN Doğan Dede, yazımızın başın- da da belirttiğimiz gibi Ehli Beyt, yani Hz.Ali soyundan. Doğan Dede yalnız Malatya'da ve yalnız Alevilerce değil Türkiye'nin her yerinde ve Sunniler tarafından da çok sevilen, sayılan biri. Atatürk 1 le de yakın dostluğu var. Bu ne- denle Doğan Dede surekli siyase- tin içine çekilmeye çalışılıyor. Atatürk'ün ölümünden sonra CHP'nin tek parti döneminde Doğan Dede'nin haberi olmadan "bagımsız aday" olarak onun adına oy pusulaları bile bastırıh- yor. Doğan Dede hiç habersiz gir- diği bu seçimden 128 bin oy alın- ca halkın ona karşı sevgisinin hiç de öyle hayali olmadığı anlaşılı- yor. 1950'de de tsmet Paşa'nın ıs- rarına dayanamayarak bu kez, bi- le isteye Malatya'dan milletveki- li oluyor ve kazanıyor. Ancak îs- met Paşa'yla aralan her zaman çok iyi olmuyor. Doğan Dede'yı rakip olarak goren öteki milletve- killeri Ismet Paşa'da Alevilerin bir tehdit olacağı imajını yaratı- yorlar. Doğan Dede'yle tsmet Pa- şa'nın arası bozuluyor ve Doğan Dede partiden ayrılıyor. lzzettin Doğan, " O gunlerde CHP'nin Alcvilere pek fazla sıcak bakma- dığı da bir gerçek. Dersim olay- lannda Celal Bayar'la tsmet Pa- şa'nın sonımluluklan kıyaslandı- gıoda, tsmet Paşa'nın daha fazla sonımlulugu olduğuna ve karann ondan çıktıgına inanüır" diyor. Doğan Dede, CHP'den ayrılın- ca bu kez Demokrat Partililer ra- hat bırakmıyor. Doğan Dede, Menderes'le bir pazarlık yapıyor. Iki şart ileri sürüyor: Bir; Alevi- lere, kanunlardaki eşitlik ilkesinin fiilen de uygulanması, ikincisi de geri bıraktınlan Alevi köylerine de devlet elinin uzatılması ve köy: lere okul yaptınlması. Menderes de DP'nin amacırun da bu oldu- ğunu, vatandaşlara eşit muamele yapılmasını sağlayacaklarını ve memlekete çağdaş eğitim getirmek istediklerini, okulsuz köy bırak- mayacaklarını söylüyor. Doğan duğunu filan söylüyorsa da geli- şen olaylar nedeniyle Doğan Dede bu sözlerden tatmin olmuyor ve oy kaygısıyla davranıldığını düşü- nüyor. "Ben kendini Atatürkçü- lü|e, Curnhuriyet'e ve laisizme adamış biriyim. Oy alabilmek için bu ilkelerimden vazgecemem" di- yor ve DP'den istifa ederek Ma- latya'daki evine çekiliyor. Daha sonra Adalet Partisi ku- ruluyor. Siileyman Dcmirel ve Aleviler artık vaatlere kanmıyorlar. Artık soruyorlar, 'bizden hep oy istiyorsunuz, ama siz bize ne veriyorsunuz' diye. Şunu söyleyebilirim; Artık hiçbir siyasi parti Türkiye'de Alevilerin uğramış olduklan, halen karşı karşıya oldukları haksızlıkları giderme vaadinde bulunmadan iktidara gelemeyecektir! Dede bu sozlerin uzerine DP'ye geçen ilk milletvekili oluyor. 1956 yılında Said-i Nursi çıkı- yor ve Nurculuk hareketi Doğu'- da hızla gelişmeye baslıyor. Do- ğan Dede, eğer bu hareket daha fazla gelişirse uzun vadede laikli- ği tehdit eder düşüncesiyle Men- deres'le yeniden görüşüyor. Men- deres, hareketin önemli olmadığı- nı, devletin guçlü olduğunu, Nur- cuların devlet kontrolü altında ol- Ragıp Gurnüşpala zamanında ye- niden Doğan Dede'ye gidiliyor. Ülkenin, mılletin birlik, bütünlü- ğü için Doğan Dede'nin görev al- ması gerektiği söyleniyor, Doğan Dede yine aynı koşulları öne su- rerek, her iki konuda da söz ala- rak bu kez AP'ye giriyor. Yeni- den milletvekili olarak Meclise ge- liyor. Ancak bu da uzun sürmü- yor. AP'de de Sünni oylar kaybe- dilmesin kaygısıyla davranıldığı- nı, ülkede dini propagandaların yükseldiğini ve ülkeyi dini yöne- tim altına sokma eğilimlerini his- settiği için siyasetten tamamen çe- kiliyor. lzzettin Doğan, babasının siya- set serüvenini böylece özetledik- ten sonra ekliyor: "DP'nin ilk dönemlerinde Do- ğan Dede'nin de etkisiyle Alevi- Siinni aynmı devlet dairelerinde, kamu kesiminde çok fazla olma- mıştı. Birçok Alevi yurttaş iıst du- zeylerde göreve gelebilmişti. Oy- sa son 10-15 yıldır açık bir hak- sızlık var." Doğan ailesini siyasete çekme uğraşıları Doğan Dede'nin ölü- münden sonra da sürüyor. Bu kez devletler hukuku, AT hukuku konulannda uzman Siyasal Bilgi- ler Fakültesi kurucusu Doç. tzzet- tin Doğan'a yöneliyor siyasilerin ilgisi. MDP ve Alevi desteğinin istenmesi 1983'te 12 Eylül sonrası siyasi partiler yeniden kurulurken eski bir senatör aracüığıyla Doç. tzzet- tin Doğan'a bir tekhf gidiyor. De- nilıyor ki "Çankaya'dan sivil de- mokrasiye geçilmek isteniyor ve sendec katkı bekleniyor. Sakın reddetme". Önce partiyi Bülent Ulusu'nun kuracağı söyleniyor hatta randevulaşılıyor, ancak bu randevu erteleniyor ve partiyi Ulusu'nun değil Turgut Sunalp'- ın kuracağı açıklanıyor. tzzettin Doğan, Ankara'da adresiıü bil- mediği bir evde Turgut Sunalp'- la buluşuyor ve tıpkı babasının Menderes'le yaptığı gibi bazı ko- şullar öne sürüyor: "Sunalp Paşa'yla çok nzun ko- •nştuk. Bazı önemli konularda mutabık olmamız gerek dedim. Türkiye'nin bir numaralı soruıı- lannın Türk-Kürt, Alevi-Snnni aynmlan olduğunu söyledim ve çöziimiinü anlattım. Türkiye'de öyle bir yapı oluşturtılmahdır ki herkes bu devlet bizim diyebilme- li. Bunu da yapmak zor değil, Atatürk'ün bu ülkeyi kurarken dayandıgı temel ilkeleri yeniden hayata geçirirsek ve devleti bir hn- kuk devleti haKne geu'rirsek sonın namaz kılmayan Müslüman değildir' diyenlerin oranı >üzde 6-7'yi geçmez. O zaman Türkiye'- de bütünleştirme politikasını bu teşhise göre yapmak lazım dedim. Sunalp Paşa da bu düşüncelerimi büyük bir samimiyetle paylastığj- oı soyledi ve biz ise basladık." Ancak bir süre sonra işler de- ğişir. tzzettin Doğan Malatya, Adıyaman, Elazığ, Tunceli gibi Alevilerin yoğun yaşadığı bölge- Sunalp Paşa'yla 1983'te uzun uzun konuştuk. Atatürk'ün bu ülkeyi kurarken dayandıgı temel ilkeleri yeniden hayata geçirirsek, devleti yeniden bir hukuk devleti haline getirirsek sorun hallolur dedim. Türkiye'de herkes bu devlet bizim diyebilmelidir dedim. O da bu düşüncelerimi paylaştığını söyledL Ama sonra... hallolur. Bugun ulkenin içinde bulunduğu durumun nedeni ülke- yi yonetenlerin Atatürk ilkelerin- den sapmasıdır. Aleviiere oyle bü- yük haksızlıklar yapılmıştır ki Türkiye'de halk nazannda devlet yetktsini kullananlara karşı bir so- ğukluk dogmuştur. Türkiye'de nüfusun yüzde 90'ı Alevi meşrep- (ir. Yani tslami dar şekilci kural- lar içinde algılay an, 'oruç tutma- yan, hacca gitmeyen, beş vakit lerde MDP'nin örgütlenmesini sağlayıp Ankara'ya döndüğünde "Paşayı tanıyamaz". Sonrasuu tzzettin Doğan'dan dinliyoruz: "Sunalp Paşa da bütıin asker- ler gibi saftı, kendine söylenenle- re çabuk inanıyordu. Ben orgüt- lenme çalışnıalarından döndü- gumde etrafını, Suieyman Demi- rel karşısında tulunamayan, üçüncü, dörduncü sınıf poiitika- cıların, eski AP'lilerin sardıgını gördüm. Paşa, onlann aktardık- lanndan etkilenmeye başlamıştı. Bir gün 'Türkiye'de sağda boşluk yoktur' dedi. Konsey'tn ıtıbarını kullanarak parti kuruyorsunuz. Partiye sağ ya da sol etiketleri vu- rarak 80 öncesini hatırlatmak yanlış olur. Eğeı bu istikamette devam edeceksiniz beni bağışlayın' dedim. tstanbul'a döndüm. Sabırla bekledim. Paşa yine aynı tür beyanatlar verdi. En son Marmara Oteli'nde yapılan toplantıda milletvekili adaylan belirlenirken bir baktım ki herkes kendi yakın dostunu listeye yazı- yor. Eşref Akıncı Paşa da bunlar •yarenler meclisi' oluşturmak is- tiyor dedi. Ben kalktım, bir ko- nuşma yapbm ve aynldığunı açık- ladım." Toplantıya arrf veriliyor ve ge- ce boyunca tzzettin Doğan'ı ikna etmeye çalısıyorlar, ama tzzettin Doğan da babası gibi koşesine çe- kilmeyi yeğUyor, partiye dönmü- yor. İzzettin Doğan sayesinde MDP'ye giren Aleviler de parti- den ayrılıyor ve seçimlerde MDP'yi desteklemiyorlar. lzzettin Doğan, Aievilerin laik- iiği, Atatürkçülüğü savunan par- tilere genellikle oy verdiklerini be- lirtirken bir şeyin altını çiziyor: "Ama artık vaatlere kanmıyor- lar. Artık sonıyorlar, 'bizden hep oy istiyorsunuz ama siz bize ne veriyorsunuz' diye. Şunu söyleye- bilirim. Artık hiçbir siyasi parti Türkiye'de Alevilerin uğramış ol- duklan, halen karşı karşıya ol- duklan haksızlıklan giderme va- adinde bulunmadan iktidara ge- lemeyecektir." siyasal sistemin laik hale getiril- mesi Alevilerin sorunlannı tam olarak çözmemiş, Sünni çoğunlu- ğun Aleviler konusundaki tutum ve önyargılarını değiştirmemiştir. örneğin Ankara'nın ilçe merkez- lerinden birinde doğup büyüyen yaşlı bir Alevi laiklik olgusunu şöyle değerlendirmiştir: "Elbet biz Aleviler laik- likten yanayız. Yalnu laik- lik bizde devletin Um anla- mı ile tarafsızbgını saflaya- madı. Devlet daireleriue hatta orduya subay olarak girmek isteyen Aleviiere yi- ne beili bir aynmcılık uygu- landı. Bunun nedeni Sunni- lerin bize bakış biçimi. La- iklik bu bakış biçimini orta- dan kaldırmadı. Alevi ço- cnklan ile okullarda yiıe alay edildi, Alevi ve Siiaai- lerin bir arada yasadıgı ycr- lerde Ramazao'da Aleviler sahur zamanı evlerinde ışık yakrnak zonında kaldılar. Bu hep böyle surdü, ama Alevilerin dışlanması olayı 12 Eylül hareketinden son- ra çok arttı." Baskı görmek ve dışlanmak, Alevi topluluğu yoğun bir biçim- de siyasallaşmaya itmiş gözük- mektedir. Türkiye'nin çok parti- li yaşama girmesi Alevi toplulu- ğunun siyasaJJaşmasırn önemli öi- çude hızlandırmıştır. örneğin 1950 seçimlerinde Alevilerin bü- yük çoğunlukla Demokrat Parti'- yi destekledikleri söylenebilir. De- mokrat Parti de Alevilerin yoğun olarak yaşadıkları Sıvas, Yozgat, Çorum, Malatya gibi seçim böl- gelerinde Alevi mebus adaylan göstermiştir. Alevilerin başlangıçta Demok- rat Parti'yi desteklemeleri bir sürpriz olmamıştır. Baskı altında olan ya da kendini baskı altında hisseden azınlıklann özgürlükçü hareketleri desteklemesi doğal bir tutumdur. Kuşkusuz 1950 seçim- lerinde, uzun yıllar tek başına ik- tidara sahip olmuş ve devlet ku- rumu ile özdeşleşmiş Cumhuriyet Halk Partisi'nin karşısında bulu- nan Demokrat Parti seçeneği ile belli bir siyasal özgürleşmenin gündeme geldiği açıktır. Bu ba- kımdan elde tam ve kesin veriler olmamakla birlikte, Alevi toplu- luğunun 1950 ve 1954 seçimlerin- de Demokrat Parti'yi destekledik- leri ileri sürülebilmektedir. Ancak Demokrat Parti hukumetlerinin laiklik konusuna giderek daha es- nek bakmaya başlamalannın AJe- vileri korkuttuğu ve 1957 seçim- lerinden itibaren daha çok Cum- huriyet Halk Partisi'ne yöneldik- leri söylenebilmektedir. Ancak bütün Alevilerin blok olarak şu ya da bu partiye oy ver- mesi türünden bir sıyasallasma hiçbir zaman olmamış, Alevi oy- lan şu ya da bu oranda siyasi par- tiler arasmda dağılabilmiştir. Ör- neğin Demokrat Parti ve onun mirasçısı sayılan Adalet Partisi'- nin sürekli olarak Alevilerden de aday gösterdiklen ve Alevi oyu al- dıklan bilinmektedir. Hatta 1980 öncesinde çok ileri boyutlara ula- şan Sunni-Alevi çatışmasını kö- rükleyen Milliyetçi Hareket Par- tisi'nin bile bazı Alevi oylarını al- dığı söylenebilmektedir. Başka bir deyişle bu partinin ideolojisi için- de yer alan "Türk milliyetçfligi", örneğin tahtacı oylarmın bir kıs- nunı çekebilmiştir. Aslında bu durum şunu göster- mektedir. Alevilerin belli bir gayriresmi örgütlenme içinde blok halinde şu ya da bu partiyi des- teklemeleri söz konusu değildir. Alevi yurttaşlar, içinde bulunduk- ları koşullara bakarak bir parti- ye yönelmişler, bu yönelişte tüm Alevi topluluğunu kapsayan bir karar mekanizması işlememiştir. Ancak baskı altında yaşamış bir azınlık olma duygusu, Alevilerin yoğun bir biçimde siyasallaşma- sına yol açmış gözükmektedir. Yani Alevi kültürü olarak tarum- lanabilen değerler ve tutumlar on- ları siyaset ile ılgilenmeye yönel- tirken hangi partiye oy verecekle- rini de etkilemiş görünmektedir. Yani her Alevi birey olarak par- tilerin propagandalanna bakıp bir seçme yapmakta, ayrıca işçi, köy- lü, esnaf, serbest meslek sahibi tü- ründen bir sosyo-ekonomik top- lumsal kategorinin üyesi olarak si- yasete yaklaşmakta ama aynı za- manda Alevi kimliğini de muha- faza edebilrnektedir. Böylece Ale- vi topluluğu için siyasal tercihle- rin belirlenmesinde üst üste gelen iki farklı güdülenme mesti işle- mektedir. Bunlardan biri modern topluma özgü mekanizmalar, sosyo-ekonomik konum ve kitle haberleşme olarak nitelenebil- mekte, diğeri ise Aleviiik olmak- tadır. Bu bakımdan Alevilerden oy almak isteyen siyasi partiler, en azında, Alevilerin yoğun olarak yaşadıkları seçim bölgelerinde Alevi adaylar göstermeye kendi- lerini mecbur hissetmişlerdir. Yarın: 4 Aynmcılık olmasıa' Yarın: 1980 öneesi ve sonrası Aleviler
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle