Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER 9 NİSAN 1990
Işte Gerçekler: Yüzlerce
Yanlış-II
Devletin resmı bir orgutunce ve kırk bilim adamının sorumluluğu altında
çıktığından guvenle kullarulması gereken bir sozluğun bu denli yanlışlarla
dolu olması ulusal kulturumuz ıçın bir tehlike değü midir?
ÖMERASEMAKSOY
Resmı Dıl Kurumu'nca yayımlanan TUrkçe Sozluk
ve ImlâKılavuzu ıleılgılı tartışmamnbınncı bölumu,
Cumhurıyet'ın4Nısanl990gunlusayısındaçıkmış-
tı Bugunku vazım, >anıtımın sonunu oluşturuyor
Yanlışlar sorunu
Ben Turkçe Sozluk'tekı "carî, fanî, halî, haraî, naşî,
sarî, raer'î, mugaddî ve Imlâ Kılavuzu'ndakı "sârı,
mer'î, mugaddî" yazımlannı eleştırırken —basım
yanlışı mazeretının ılerı suruleceğını bıldığımden—
sözlüklerde basım vanhşlarının da bılgı yanlışı denlı
önemlı olduğunu behrtmıştım Sayın Tulum dıyor kı
"Nısbet "î"sı olma>an kımı "ı"lere ışaret konulmuş
olması beikı duzeltme dıkkatsızlığınden kaynaklan
mıştır Yoksabunlarıavırtedecekbılgıyebızdesahı-
bız." Demek kı yanlış kabul edıhyorda "mazeret" gös-
terılmeye çalışılıyor Nıtekım kendısının adım da ta-
şıyan bir sözlukte "cari, fanî", sözcukJennın "ı"sı uze-
rıne uzatma ımı konulmuş "hamı, sarı", sozcuklen-
nın "ı"sı uzerıne konulmamıştır (Bu sözlukte "halı,
mer'ı, mugaddî, naşı" sozcuklerı >oktur)
Benımuzerındeonemledurduğumnokta, Turkçe
Sözluk'un —dıkkatsızlık yuzunden de olsa— vanlış-
larla dolu olmaması gerektığıdır Şaka değıl, söziuk
yapıyorsunuz Yedıden yetmışe her meslekten ınsan,
doğruyu ona bakarak oğrenecek Yazdıklanruz kanıt,
tanık dıye gostenlecek Hıçkırnseyazdıklanruzın dık-
katsızlık yuzunden yanlış olduğunu bıımevecek Bu
nedenle çok dıkkath bulunmak, en kuçuk bir vanlış
yapmamak zorundasınız Bu dıkkatı gösteremeyecek
senız söziuk çıkarmaya gırışmemehsınız Okuyucu,
bılgı yanlışına da dıkkatsızlık ve basım yanlışına da
doğru gözüyle bakacağından, yınelı>orum, bunlar
özdeş sonuç doğurur
Şu da var Dıkkatsızlık bir olur, ıkı olur, uç olur
Yuzlerce yanlış ıçın (Ben üçyuz tanesını saptadıktan
sonradaha ılensıne bakmadım) dıkkatsızlık mazereu
ılen surulemez
Sayın Tulum "belkı duzeltme dıkkatsızlığınden"
yorumunda "belkı" sözcuğunu kullanmakla yanlışın
dıkkaısızhk ten başka bir durumdan da kaynaklanmış
olabıleceğını kapalı olarak soylemış oluyor Bu baş-
ka durum nedır dersıruz''
Yanlışlardan ornekler
• Sayın Prof Tulum, yanlışlar arasındagösterdı-
ğım "nalın" yazımını "ayn yerıne hemze ımı" konul-
muş olduğu ıçın eleştırdığımı,sanarak bu sözcuğün
"na'lm" bıçımınde değıl "na'lın" bıçımınde vazılmış
olduğunu bıldınyor, böylece yanlışı yınehvor Çun-
ku ben bu sozcuğun tesnıye bıçımınde "na'levn' ola-
rakgöstenlmesı gerekırken "na'lın" yazımıyla goste-
rılmesının yanlış olduğu uzerınde durmuştum Bura-
da dagöruluyor kı yanlışlık dıkkatsızbkten değıl "baş-
ka bir dunım"dan kaynaklanmıştır
• Buyuleme demek olan "teshır" sozcuğunun
Arapçaaslı "h" harfimn altına nokta konularak va-
zılan "teshır" olduğu halde "h" harfının altınakaş ko-
nularak yâzılmasının yanlış olduğunu, çunku bu bı-
çımdekı yazımın "kendıne bağlama" "musahhar
kılma" anlamındakı sözcük olduğunu yazmıştım Sa-
yın Tulum bunu da anlamamış olacak kı "kelıme
"kaşlı h ıle" teshır olarak yazümıştır dıye burada da
yanlışı yınelıyor Yaru buyuleme anlamındakı "tes-
hır"ın h'sı altında kaş bulunduğunu söyluyor Bu da
dıkkatsızlıkten değıl, "başka bır durumdan"
• Tazeot anlamındakı "hasıl"ın Arapça aslı Turkçe
Sözluk'te noktalı h veuzuna üegöstenlmıştır Benbu
nun yanlış olduğunu, Arapça doğrusunun kaşlı h ve
uzatmasız a ıle "haşl" bıçımınde gösterılmesı gerek-
tığını yazmıştım Sayın Tulum, Arapça sözlüklerde
"hasl" dıyebırkelımebulamadıklannısöyluyor Oysa
Kamus çevırısınde "hasl" sözcuğü vardır, "asl" vez-
nınde olduğu da belırtıimıştır
Sayın Tulum'un bu konudakı savunması arasında
şu sözler de var "Doğnısu bu kelımede hangı şekhn
basım, hangısının bılgı yanlışı olduğuna karar vere
medık" öyleysesözcüğun aslı dıyebırçevnyazı verıl-
memelı ıdı Venlmış, hem de yanlış olarak verümıştır
Bununda dıkkatsızlıkten değıl "başka bır durumdan"
ılen geldığı kendı sozlen ıle ortaya çıkıyor
• Turkçe Sözluk'te "tabaat" sozcuğunun çevrı ya
ası "taba'ât" bıçımınde göstenlmıştır Ben bu sozcuk-
tekı her uç a'nın yanlış yazımh olduğunu belırtmışum
Bınncı a'nın doğrusu ı'dır, ıkıncı a kısa değıl uzun,
uçuncu a ıse uzun değıl kısa olacaktır Gazete yazıla
rmda ımlı harflerın doğru göstenlememesı vuzunden
benım yazım ımledığım bıçımde çıkmamıştı Duzelt
mek uzere >-azdığım ıkıncı vazı da >anlış ımlı olarak
çıkrruştı Onun ıçın şu satırlarda harflerın nasıl ımle
neceğını sozle belırtmek zorunda kaldım Şımdı Sa-
yın Tulum'a sonıyorum Turkçe Sozluk'tekı 'tabaat"
sozcuğunun çevrıyazısında bulunan uç vanlışı savu-
nabılecek mısuuz''
• Dıvorlar kı "Basım yanlışlarını bılgı yanlışı ıle
ozdeş sayarsak başta basın olmak uzere pek çok ku
rum ve kışı bu suçlamarun hedefı halıne gelır"
Ben "hangı yazıda olursa olsun basım yanlışı ıle bıl-
gı yanlışı ozdeş değer taşır" demedım, sözluklerdekı
basım yanlışı ıle bılgı vanlışım özdeş saydım Bır da-
ha söyleyeyun kı sözlüklerde bılgı yanlışı ıle basım
yanlışı oku\ucu>a vanlış yol gösterme bakımından
ozdeş nıtelık taşır
• "Surat, dıkkat" gıbı sozcuklerde kalın unlu olan
a'dan sonrakı t'lenn ınce sö> lendığını, bu nedenle çe-
kımde ınce unlu alarak "süratı, dıkkatı" olduğunu
yazmıştım SayınTulum ıse hıçbır dılde kalın t sesı bu-
lunmadığını "suratı, dıkkatı" sozcuklerının çekım-
de ınce unlu almalannı a sesının ıncelığıne (sanıyorum
kı Arapçada fetha derulen ınce a olmasına demek ıs-
tıyor) bağhvor Boyle olsaydı "sakat", "zaptu rapt",
"musallat", "fart" gıbı sözcüklerındeçekımdeınce
ek almalan gerekmez mıydı9
Oysa kalın ek alıyorlar
Çunku bu sözcuklerdekı t Arapçadakı kalın t'dır
• Turkçe Sözluk'te bılgı yetersızlığınden ılen gelen
daha bırtakım vanlışlar bulunduğunu yazmıvbunlar-
danorneklervermıştım "Arıyvet.hunnak.hullıyat,
Merıh, mersıyye, muhabbet, muhtevıyyat, müddeıa-
leyh, mudnr, seyyanen, tesmıyye, tebehhur, muteşeb-
bıs,rehın, "gıbı Savıntartışmacımızbunlanvanıt-
lamıyor
• Dıkkatsızlıkten ılen geldığı bellı olan çevrıyazı
yanlışlanndanyuz tanesını deörnek olarak gostermıs-
tım Şu sözcuklerın çevrıyazıları gıbı "Arazı, arızı,
asap, cusse, helal, hılkat, ıhanet, ıkaz, utıbat, mahzur,
muzlım, munfesıh, zıyafet, " Daha sayavım mı1
'
Bunlar ıçın mazeret ılen suruluyor
Bileşik sözcükler
Sayın Tulum eskıDılKurumu'nunbıleşıksözcuk-
ler ıçınbır çerçeve gearememışolduğunusöyluyor Bız
bu konuda kesın ölçuler vermenın guç olduğu kanı-
sındavız Yalnız bız değıl kendılerı de bu kanıdadır-
lar Bakınız Sayın Tulum, kendısının adını da taşıyan
tmlâ Kılavuzu'nda ne dıvor "Bırleşık kelımelenn ya-
zılışı ımlamızın eskıden ben sure gelen en guç ve ka
nşık meselesıdır" Eskı dostum Eren de Imlâ Kılav u-
zu'ndaşöyledıyor " Buyollakurulan kelımelenn ya
zılışı, Turk ımlâsımn en guç ve en kanşık sorunudur"
Bununla bırlıkte şoyle bır kural da verıyor "Bırleştır
mede kullamlan kehmeler vem bır kav ramı karşılar,
ancak bırleştırmede yer alan her kelıme kendı eskı an
lamını saklamış olabılır Bu tur bırleşık kehmeler ayn
yazılır"
• Gelgelelım, Imla Kılavuzu'nda da Turkçe Soz
luk'te de bırtakım sözcuğün vazımı bu kurala uv
v
muyor Örneğın ' ballı baba' avrı ıkı sozcu olarak
vazıldığına gore buradakı sozcuklenn gerçek anlam
larını korumuş olmalan gerekırdı O>sa bu soz balı
bulunan baba demek değıl, bır bıtkı adıdır "De
mır Kazık" da ayn yazılmış Bır vıldızın adı olan
bu sözcuktekı "demır" ve ' kazık" kendı anlamla
rını saklamış mı kı ayrı yazılıjor'7
• Bıleşık sözcuklerın yazımında Sayın Eren ıle Sa-
yın Tulum arasında da tam bırlık yoktur Nıtekım
Turkçe Sözluk'te a> rı ıkı sözcuk olarak gostenlen "ak
ala, akarjakıt, bırdır bır, buzdolabı, buyuk baba, ka-
ra borsa " Sayın Tulum'un adını da taşıyan ve 1989'da
yavımlanan sözlukte bıleşık (tek sözcuk)tır
OteyandanTurkçeSözluk'te bıleşık olarak goste
rılen "hımhım" sozuğunu, Vlertol Tulum'un sozluğu
"hım hım" dıye ıkı sözcuk olarak almıştır
• Bızım bu konudakı eğılımımız şudur
1) Toplumun ortak bılıncı ıle belıren, >erleşen, ge
lenekleşen bıleşık yazımlar değıştırılmemelıdır \şa-
ğıva aldığımız ornekler gıbı, kı bunlar Turkçe Söziuk'
teöğelerıavrılmış olarak gösterılmektedır "\kdan,
atasözu, avak>olu, ayşekadın, (fasulye), basımevı,
balmumu, beşıbırlık, çalakalem, çalıkuşu, çamsakın,
eloğlu, fildışı, gunaydın, karafatma, keçıvolu, kır-
kambar, kolbağı, kördüğüm, kuşbaşı, palabıyık, pıs
boğaz, sıvnsınek, sıçanotu, soyadı, tereyağı, yavruağ-
zı "
2)Tenm olarak bırlık ve butunlük gösteren sozcuk-
lerolabıldığıncebıtışıkvazılmahdır Aşağıyaaldığı
mız ornekler gıbı, kı Turkçe Sözluk'te bunlar da ay-
nlarak yazılmıştır "Akcığer, atardamar, bıhrkışı, göz-
taşı, kabakulak, kafadanbacaklılar, karasu, katsayı,
kırkbavır, kuşpalazı, önsezı, suçıçeğı, varsayım, uyur-
gezer, Gazıantep, Şanlıurfa "
* * *
3) "Dıl Tartışmalannda Gerçekler-l"ıngerçeklere
uymavan savlarını vetennce kanıtladığım ıçın sözle-
nmı "Işte bu kadardır ol hıkâyet" dıyerek burada nok-
talamak ıstıyorum "Gerçekler 2" de "Gerçekler l"e
benzeyecekse şımdıden "Bakısı dorûg-ı bînıhayet"
dıjeceğım
EVET/HAYIR
OKT4YAKBAL
Akyol ve YÖK Tasarısı'800 Bılım Adamı Seslenıyor' başlıklı yazımda YOK Yasası
üzerınde yapılmak ıstenen yenı duzenlemelerden söz etmış, 800
profesör, doçent, yardımcı doçentın ımzasını taşıyan bır açıkla-
mayı da olduğu gıbı okurlarıma sunmuştum
Mıllı Eğıtım Bakanı Sayın Avnı Akyol'dan aldığım bır mektubu
da okurlarıma sunmayı gereklı buluyorum
Sayın Akyol şöyle dıyor
"Cumhunyet Gazetesı nde yayımlanan (731990 tarıhlı) "800
Bılım Adamı Seslenıyor başlıklı yazınızı okudum Yurtdışına yap-
tığım ıkı gezı dolayısıyla geç cevap verdığım, daha doğrusu açık-
lama yaptığım ıçın uzgünüm
Ulke gundemınde, bana göre oncelıklı konular arasında yer
almamış olmasına rağmen, 2547 sayılı Yüksek ûğretım Kanu-
nu üzerındekı yenı duzenleme çalısmalarının kamuoyuna ıntı-
kalı, bılındığı ve gorulduğü gıbı yoğun tartışmalara yol açmakta-
dır
Bu sebeple ve gorulen aksaklıklar ıle ortaya çıkan yenı ırttı-
yaçter karşısında Yüksek Ogrettm Kanunu üzerınde yenı bır ça-
lışma ve duzenleme yapılması zorunlu hale gelmıştır
Ancak bu çalışmalar, söz konusu yazıda ıfade edıldığı gıbı,
Mıllı Eğıtım Bakanlığı'nın yönlendırmesı ıle hazırlanan ve bır-
kaç kışı tarafından tasarlandığı ve kâğıda döküldüğu ' şeklın-
de değıldır
800 bılım adamımızın bu gerçeğı yanı Bakanlığımızın bır yön-
lendırmesı olmadığını bılmemelennı yadırgadığımı ve anlayama-
dığımı ıfade etmek ıstıyorum Çunku, bır örneğını ılışıkte sun-
duğum basın bültenımızde de göruldüğu gıbı, bu konuda değıl
yonlendırme, bızım de haklı şıkâyetımız olduğu anlaşılacaktır Bul-
tende belırtıldığı gıbı bu konudakı ön hazırlıklar, bütun oğretım
elemanlannın goruş eleştırı, tekhf ve tavsıyelerıne de açık ola-
caktır YÖK ve unıversıtelerımızden alınacak görûşler Bakanlı-
ğımızca değerlendırıldıkten sonra unıversıtelerımızde bulunan
öğretım elemanlan başta olmak uzere, ılgılı kurum ve kuruluş-
ların goruşlerıne de sunulacaktır Butun unıversıtelenn ve ılgılı
dığer bakanlık ve kuruluşların goruşlerı alınmak suretıyle yapı-
lacak on hazırlıklar yukseköğrenım gençlığının de görüşlerı alı-
narak unıversıte öğretım elemanlan temsılcılennın de ıçınde bu-
lunacağı ortak bır komısyonda değerlendırıldıkten sonra, Bakan-
lığımızca tekrar değerlendırılecek ve gereğı yapılarak hüküme-
te sunulacaktır'
Avnı Akyol kamuoyunda YÖK konusundakı tartışmalarla ılgılı
bır demecını de ayrıca yollamış Hukumetın göruşünü belırten
bu acıklamanın onemlı bır bölümunü bu mektuba eklemekte ya-
rar görüyorum
"Eğıtım, bu bılımsel gerçekler ve gerekçeler dolayısıyla ıthal
malı modeller ve sıstemlerle duzenlenemez Çünkü eğıtımın ve
temelı olan kültürün çağdaşlıktan önce gelen, gelmesı gereken
mıllılığının gereğı olarak buna ımkân yoktur Bu sebeple kendı
sosyal ıhtıyaçlarımız demokratıkleşme ve çağdaşlaşma amaç-
larımız gelışme ıhtıyaç ve hedeflerımız goz önünde bulundu-
rulmalıdır Mıllı bünyemıze, benlığımıze karakterımıze Ataturk:
un dedığı gıbı mıllı secıyemıze uygunluk esas olacaktır
Bılımsellığe çağdaşlığa, demokrasıye ve kendıme saygım ge-
(Arkası 16 Sayfada)
«Turizm Merkezleri'' Darbesi
Meslek odaları, kamuoyunu surekli uyararak görevlerini
yerine getiriyorlar. Ancak "bilimin merkezleri" universiteler,
"demokrasinin guvenceleri" muhalefet partileri ve onlarm
"kaleleri" belediyeler, TBMM'deki "Çevre Komisyonu" ve
oteki tum bilimden ve demokrasiden yana toplumcu guçler
de bu yetki gaspına ve talana topluca karşı çıkmak, bir an
once "dur" demek zorundadırlar.
OKTAY EKİNCİy«^eA: Mimar
Bakanlar Kurulu'nun 5 Mart 1990 gunlü
Resmı Gazete'de yayımlanan son kararıyU,
yurdun değışık yörelerınden 18 yer daha "tu-
rizm merkea" ılan edıldı ve ımar yetkılen be-
ledıyelerden alındı
Kamuoyu, artık "operasyonun" ardındakı
nıyetlen yakından bılıyor
26 Mart 1989'da yerel yöneomlerdekı guç
lennı yıtırerek "kent topnüdan uzerindekı ka-
rar erkinden yoksun kalanlar," bu kayıpları-
nı gideımek ve çıkar çevrelennın ımarla ılgılı
beklentılenrun önunü açmak uzere "12 Ejlul
yasalanna" dört elle sarılmaktadırlar
Resmı Gazetc'dekı "d koynta listesi" ılk ol-
madığı gıbı, öyie görünuvor kı son da olma
yacaktır Holdıngler yenı vatınm alanlanna
göz dıktıklerı surece, kentlenmızın köklu ve
gelışmış semtlennden, kıyılanmızdan ve tanh-
sel bölgelenmızden "sınüan gdenler" bakan-
lığa bağlanacak, belediyeler ıse gıderek, salt
gecekondu mahallelenmn kördüğüm olmuş
ımar sorunlanvla ve "temızlık ışlerıyle" baş
ba^a kalacaklardır
Tunzm Bakanı llhan Aküzüm, yübaşmı ge-
çırdığı Antalya'da, Anadolu Ajansı'run "be-
tonlaşma sorunu" ıle ılgılı bır sorusunu şöyle
yanıtlamıştı, "... carpık vapdaşmanın suçlusu
beledıyelerdır. Bu amaçla ımar ve plan tadı-
latlan, beledıvelerden alınarak bakanlığa \e-
rilmıştır. Bu ışlenn, konudan anlayan bınle-
nnın elınde olmasınd a fayda var."(l)
Şımdı, son >a>imlanan "tunzm merkezlen"
lıstesıne de bakarak "konudan anlayanlann,"
ımar yetkılen konusundan aslında "neyi
anladıklanm" çok daha açık göru>oruz
tstanbul'dakı sa>ısı 37'vı bulan "\agmala-
ma merkezleri' Cumhurıyet'ın 10 Man 1990
günlu arka sayfasında sergılendı Ankara'da
Mıthatpaşa Caddesı'nde bıle bır "tunzm
merkezi" keşfedılerek burada, Çankava Bele-
dıyesı'nce 9 kata ındınlen ANAPTı bır mıl-
letvekılıne aıt 16 katlı otel ınşaatı "konudan
anlayan bakanbgın" guvencesı altına alındı
Kapadokya, Akdenız, Karadenız ve Ege böl-
gelennde tanhsel ve doğai zengınhklen nede-
nıyle "betonlaşma gnçiennın" ıştahlannı ka-
bartan pek çok alan yerel halkın demokratık
denetımınden kaçırıldı Topraklanndakı de-
ğer artışı ve "parlak geieceğı" uluslararası ser-
maye çcvrelennce de dıkkatle ızlenen GAP
bolgesındekı belediyeler, 26 M art'ın daha bı-
nna yılı bıle dolmadan, yetkısız kılındılar Gö-
cek koylanndakı "paylaşım savaşı" kıyılann
halka kapatılmasına karşı dırenen Beledıye
Başkanı'nın hapıslere gırmesıne neden olacak
kadar acımasız bır boyuta ulaştı
Tunzm Bakanı'nın "beledıyeler bu ışlerden
anlamıyor" gıbı, nedense "26 Mart 1989'dan
sonra alaDanna gelen" bır gerekçeyle ımar yet-
kılerını kendılerıne bağlamalannı savunması,
aslında bılımın ve demokrasinin yadsınmasın-
dan başka bır anlam taşımıyor Hele, 1990'ın
"Bilim Yıh" ılan edılmesıyle de hıç mı hıç
uyuşmuyor
Bır kentın ya da bölgenın planlanmasının,
o yörenın genel karakterı ve yerleşme gerek-
sınmelerı göz önflne alınarak çevresıyle bır-
lıkte ve bır butun olarak yapılması gerektığı-
nı, ımar karaılarının da bu "butnnsellık" ıvııı-
de belırlenmesının şehırcıhk bılımınde evren-
sel bır kural olduğunu kavramak ıçın artık
ımar ya da plancı olmak da gerekmıyor
Bu nedenle, her bır kent köşesındekı fizık-
sel yapılanma koşullarırun, o kentın tümunü
kapsayan bır "nazım plan" dısıplınıne bağlı
olarak saptanabüeceğı de "Koaudan az-buçuk
anlayanlarca" bıle yıne çok ıyı bılınıyor
Bılım bunları öngörurken bazı semtlen,
caddelen va da önemlı merkezlen, dahası, tek
tek parsellen, kentın veya bölgemn genel plan-
lama kararlannı çığne>erek "burası turizm
merkezıdır" dıye ılan etmek ve ardından aynı
yerlere, yıne o kentın genel vapılanma ı'kele-
nyle, kulturel kımlığıyle ve gereksınmelenyle
taban tabana çelışen şekılde \e yoğunlukta ın
şaat olanaklan getırmek, ustelık bunu yapar-
ken de kent halkının seçtığı yerel kadrolann
elını-kolunu bağlamak, bılımle, demokrasıy-
le ve "konuyu anlamakla" ne kadar bağ
daşıyor
9
* • •
Gelışmeler karutlıyor kı "turizm merkezi"
yöntemıyle mıar yetkılenrun yerel yönetımler
den alınmasının, (yasaya da adını veren) "tu-
nzmı teşvik etnıek le de bır ılgısı yoktur Çun-
ku, sonuçta, tunzmın de temel dayanağı olan
tanhsel ve doğal çevre yok olmakta, kentle-
rın kültürel kımlıgı bozulmaktadır
Karşı çıkmak gerek
"Konudan anlavanlar", beledıyelenn ımar
yetkıknru daha genış ve yelkm kadrolarla güç-
lendırmelerı ıçın yasalarda gereklı değışıklık-
len gündeme getıreceklenne, "bilimin ve de-
mokrasinin askıya alındığı" bır dönemde yü
nırluğe sokulaıı ve "turizm" perdesı ardında
holdmglere spekulatıf olanaklar sağlamayı
amaçlavan yasalan ısrarla ışletmeyı yeğlıyor-
lar Üstelık, bunu 12 Eylul dönemınden çok
daha yoğun ve yaygın bır şekılde uyguluyarak
surduruyorlar
Meslek odalan, kamuoyunu surekli uyara-
rak gorevlennı venne getınyorlar Ancak "bi-
lımın merkezlen" unıversıteler, "demokrasi-
nin guvencelen" muhalefet partılen ve onla-
rın "kalelen" belediyeler, TBMM'deki "Çev-
re Komisyonu" ve ötekı tum bıhmden ve de-
mokrasiden yana toplumcu guçler de bu vet-
kı gaspına ve talana topluca karşı çıkmak, bır
an önce "dur" demek zorundadırlar
Tepkılerı, "sulannı kesenz, çöplerinı alma-
ya, ruhsat verme>ız!" gıbı çözümü erteleyen
"kabadayüık dozeyınden" kurtanp, ılgılı ya-
salarda demokratıkieşmeyı sağlayacak cıddı
bır savaşıma doğru yönelterek guçlendırmek
gerekıyor
T.C. AFYON C. SAVCILIĞI
1990/1392 ılam
Afyon Çavuşbaş Mahallesı nufusuna kavıtlı olup sucuk ımal edıp satıcılığım vapar Şukru ve Kezban
oğlu 1953 D lu Alı Ihsan Fırın 25 2 1)88 suç tanhınde ışlemış olduğu taklıt ve tağşış edılmış sucuk ımal
edıp satmak suçundan dolayı hakkında kamu davası açılmış olup yapılan yargılaması sonucunda
Afyon Sulh Ceza HakımhgTnın 26 10 1989 gun ve 684-1100 sayılı karan ıle TCK nun 398, 402/1 2,
647'4, CK 72 maddelen gereğınce 32000 TL ağır para, 3 ay meslekten men, 7 gun ışyennın kapatılması
cezası ıle teczıye edılmıştır
TCK'nun 398 maddesı gereğınce ılan olunur 28 3 1990
OKURLARA.
OK.4Y
Yazıyla Düşünmek
T am 250 yıl once cağdaş ozguriuk kavramları yenı
yenı oluşurken çağdaş basın ve haberalma -
haberverme kavramlan ve ıslevlen henuz ortaya
çıkmadan, Fransız dusunur Voltaıre çok net bır nokta
koymuş ve 250 yıldır süregıden bır tartışmayı aslında
başında sona erdırmıştı "Yazıyla duşünmesıne ızın
verılmeyen bır halk kendını ozgur sayabıhr m ı ' "
Voltaıre'ın bu sözü soylemesınden yaklaşık 50 yıl sonra
Beaumarchaıs unlü "Fıgaro nun Duğünu oyununda
Fıgaro'yu soyle konuşturuyordu "Yazma özgurluğu
olmazsa ovgu de olmaz ve kucuk yazılardan çekınenler
yalnızca kucük ınsanlardır' Doneme guçlu bır toplumsal
elestın getıren oyunun baş kısısı Fıgaro, bır gazete
çıkarmaya karar verır, ama hıçbır şeye dokunmayan,
hıcbır duyarlı konuya ılışmeyen aslında ıkı uç
sansurcunun yonettığı' bır gazetedır tasarladığı, adını da
koyar Gereksız Gazete " ' Fıgaro'nun Duğunu"
7 784 'te yazılır Kral tarafından oynanması yasaklanır
Ama hâlâ oynanıyor Gereksız gazeteler' hıçbır yerde
hıçbır zaman fazla yaşamıyor ' gereklı gazeteler" ıse her
şeye rağmen her yerde onurla unlerını surduruyor
*
Reporters Sans Frontıeres" (Sınırları aşan, sınırlann
otesınde gazetecıler dıye çevrılebılır) butun dünyada basın
ozgürluğunu savunmak ıçın kurulmuş bağımsız bır
gazetecıler örgutu, Fransa, Belçıka, Isvıçre ve Ispanya'da
merkezlen var Bu örgutun 1990 yılı raporunun Turkıye
bolumune bakıyoruz, ' parlak değıl " Ülkemızde 1983'ten
sonra basın ozgurluğunün, ancak teonk olarak yerleştığı
soylenıyor ve koca bır ıhlaller saldırılar tutuklamalar,
cezalar lıstesı sıralanıyor
Basın Konseyı'nın Faalıyet Raporu'ndakı son bır yıllık
bılancoya bakıyoruz, o da kapkara 50 toplatma, 5 yayına
el koyma 3 yayını durdurma, 2 kıtap ımhası, 24
mahkûmıyet, 18 gözaltına alma, 6 tutuklama, 118 yasal
gorüntulü mudahale, 48 devlet kuvvetlen kaynaklı saldın,
183 ceza davası
Hem dıştan bakıldığında hem ıçten bakıldığında
durumumuz parlak gorunmüyor
*
Mart ayı gazetelerm coğu ıçın zam ayı oldu Cumhunyet
de 700 lıra olmasından uç ay sonra dun 800 lıra oldu
Yüksek tıra/lı çoğu gazetenın 700 lıralık bır satış fıyatıyla
bıle guç durumda kaldığı bır ortam suregıdıyor Mart
ayında toplam 5 mılyar lıralık reklam harcaması yapan
gazetelerm gunluk ortalama toplam satışları 205 bın
azaldı Mart 1990'da gazetelenn gunluk ortalama net
satışları ve bır öncekı aya gore farkları (Satış Servısımızın
belırlemelerıne göre) şoyle oldu
700 Lirahk Gazeteler
Cumhunyet
Sabah
Hurnyet
Gunaydın
Milliyet
Türkıye
Tercuman
134 364
564 562
488 385
463 691
366 314
312 052
200 466
+ 7 540
+ 66 307
-9 244
-106 309
-1 490
-33 224
-73 183
500 Lıralık Gazeteler
Tan
Fotospor
Güneş
Zaman
198 836
135 445
72.005
66 000
Yenı Asır 46 142
-41 632
-5 215
+ 4.092
+ 13 323
-716
400 Lıralık Gazete
Bugun 330 700 -25 385
Gecen ay gazetelenn televızyon ve basın reklamları ıçın
yaptıklan harcamalann dokumu de (Bıleşım'ın verılenne
gore) şoyle oldu
Tan 701 275 000 TL
Sabah 677 950 000 TL
Hurnyet 656 450 000 TL
Gunayd ın 573 950 000 TL
Mılhyet 418 750 000 TL
Bugun 357 750 000 TL
Turkıye 288 225 000 TL
Cu m hu rıyet 264 095 000 TL
Fotospor 254 450 000 TL
Tercuman 248 950 000 TL
Zaman 226 650 000 TL
Gunes 223 350 000 TL
Yenı Asır 52 050 000 TL
AUSTRALJAJNl BUS1NCSSCOLL1 C.LS
SIDNEY-PERTA CANIERRA-MEIIOURNE AOEIKIDE
AVUSTRALYA'DA İNGİLİZCE
GENEL INGIUZCE-TURIZM-BIIG1SAYAR-YONETICILIK KURSLARI
AVUSTRALYA AMERIKA INGILTERE UNIVERSITELERINE KESIN GIRIŞ
EûlTIMINIZ SURESINCE PART TIME ÇALIŞMA OLANAĞI
TEK A$ h 362 39 SS O) 362 4C 96
BAĞOAT CAD NO 510/f BOSTANCI ISTANBUl
^Mlfi IRT1BAT BOSOSU (5!) 31 67 24
•
Modern Mobilyanın I y i s i !
Stadio '80 Selene Stadio'150
Selene ve Stadio'nun bazı özellikleri:
En gelışm ş CTP ICam Elyafı Takvıyelı Polıyester)
turu Hazır Kalıplama Bileşimi n n ÇOK yüksek
basmç ve ısıda ka ıpanmasıyla uretılmıştır
. Serttır Gureşte sıcakta yümuşamaz
Bıçım degışt rmez eğılroez kırılmaz
Çok uzun orrurludur
Çok oze1
ve seçk n renklerı vardır
Guneşte solmaz Paslanmaz Çurumez
Stad o Masa 2 farkh boyutta uretılır
Yuzey ouruzsuz ve çok dayanıklıd r
Guvenle ortusuz kullanılabılır
Selene seçkın bır tasarım New York Modern Sanatlar Müzesi nde sergılenıyor Unlu Italyan tasarımcı Vico Magistretti nın
gelıştırdığı bu urun dızısının masası, Stadio. Ikı farkh boyutta uretılıyor Demonte edılebılıyor Selene ve Stadio hem kantın, kafeterya,
bekleme salonu gıbı toplu yerler, hem ışyerlerı, evler, yazlıklar ıçın ıdeal
1
Şımdı, Turkıye'de de modern mobilyanın iyisi var
C A M E L Y A F S A N A Y I I A Ş . Buyu<dere Cad 13/2 Şışlı ISTANBUL Tel 0 I 141 1 8 2 8 (1)14144 54 Tlx 22773 Pres T- Fax 11)146 27 30
SATIŞ NOKTALARI Fıl & Leo Desıgn Os-nanzade Sk No 3 Ortakoy ISTANBUL Tel 160 54 70 158 42 7 4 , Atelye Derin Abdı Ipekçı Cad No 14/1 80220 N şantaşı ISTANBUL Tel 146 8 1 5 0
81310 Kadkoy I S T M N B U L Tel 337 29 86 - Bademaltı Cad No 24 81300 Moda ISTANBUL Tel 345 98 50 • Nıspetıye Cad No 70/4 Cengız Topel Etıler ISTANBUL Tel 163 55 94
Kuşdılı Cad No 59
SİŞECAM Bır T Ü R K İ V E İ «
ŞİŞECAM
Kuruluşudur
| !