05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/16 HABERLERİN DEVAMI 9 NİSAN 1990 ANAP ve Ötesi... (Baştarafı 1. Sayfada) "Muhafazakârtar", Akbulut'un bırakıp gitme- sinden mi yanalar, yoksa kongreye dek kal- masından mı? Parti kulisinde bu sorulara de- ğişik karşılıklar alınıyor. Önemli olan, Akbulut'un yerine kimin ge- leceği. Hasan Celal Güzel mi? Erken kong- re tarihinin kesmleşmesiyle biriikte adaylığını açıklayacak olan Mesut Yılmaz mı? Nabız yoklamayı sürdüren eski Maliye Bakanı Ek- rem Pakdemirli mi? Mehmet Kececiler orta- ya çıkabilir mi? Ya Hüsnü Doğan? Kimine göre, Hüsnü Doğan, Özal'ın gön- lünde yatan gerçek aday olabilir; şimdilik yıp- ranmasın diye adı pek fazla öne sürülmüyor diyenler de var. Ancak Hüsnü Doğan için en büyük handikap olarak hanedan üyeliği, ya- ni yeğen olması gösteriliyor. Buraya kadar yazımızda Turgut Özal adı bir kez geçti. Buna bakarak Sayın Özal'ın ar- tık bu işlerle ilgilenmediği gibi bir izlenim edi- nilirse, yanlış olur. Anayasal konumu el ver- mese de Özal'ın ANAP içindeki varlığı kuş- kusuz sürüyor. Bunun aksine inanmak iste- yen var, ama inanan yok! Kimine göre, eğer Turgut Özal genel baş- kanlık yarışını etkileyemeyeceğini görürse, kongre mücadelesinde tarafsız kalabilir. Bizce bu yaklaşım çok iyimser; çünkü Sa- yın Özal'ın kişilik yapısı, öyle sanıyoruz ki, böyle bir düşünceye kendisini kaptırmaya engeldir. O yüzden Turgut Özal, cumhurbaşkanı olarak anayasal konumuyla bağdaşmasa da bir manevi lider olarak, ANAP'ta tek seçici- likten vazgeçmeyecektir. ANAP'ın başına ve başbakanlığa yine kendisine kesin tabi, uzaktan kumandaya ses çıkarmayacak biri- nin gelmesini, kendi "kurtancılığı" açısından gerekli görecektir. Bu pencereden bakınca, bir Hasan Celal Güzef'i, bir Mesut Yılmaz'ı isteyebilir mi Özal? Sanmıyoruz. O zaman kim? Şimdilik bu sorunun yanıtını vermek, Tur- gut Özal dahil kimse için kolay değil. Bugün için kolayca öngörülecek olan şu: Türkiye'de yönetim boşluğu gitgide büyüye- cektir; çünkü hükümet iyice dağınıklaşarak etkisiz hale gelecektir. Hükümette başbakan otoritesinin bulun- duğu zaten söylenemez. Bakanlar, başba- kana değil, bir yandan Çankaya Köşkü'ne, öte yandan kendi gruplarının genel başkan adaylarına bakmaktadırlar. En önde gelen iki bakanının -Yılmaz ve Pakdemirli- "bu hükü- metle artık işler yürümez" diyerek istifa et- tikleri bir kabinenin varlığı, önümüzdeki ya- kın dönemde iyice hafifleyecektir. Erken kongreye dek ilçe ve il kongreleriyle kızışa- cak parti içi mücadele ortamında, hükümet işleriyle kimin ilgileneceği ise tabii bir baş- ka soru işaretidir. Ne olursa olsun, ANAP'ın tükenişini ter- sine çevirmek çok güçtür. * Hükümetin ve iktidar partisinin içine düş- tüğü bu durumu bu ülke zor kaldırır. Türkiye bıçak sırtında yol alacağı karma- şık bir doneme girmiştir. Bu süreçten demok- rasi içinde çıkılması isteniyorsa, özellikle mu- halefete çok iş ve sorumluluk düşüyor. 1991 sonbaharından önce bir genel seçim şimdilik olanaksız gözüküyor. O zamana dek, iktidara talip muhalefet partilerinin, kit- lelere güven verici programları somutlaştır- malarının yaşamsallığına inanıyoruz. Geniş kitlelerdfe bu konuda güven duygusunun uyanması geleceğimiz açısından çok önemtidir. Bir seçim sonrası, Türkiye'nin bazı temel sorunlarında koalisyon dahil her türlü işbir- liğini öngören politikalara kapalı olmayan tu- tumları da bu arada gözardı etmemelidir mu- halefet partileri... Yoksa demokrasiyi kurtaramayabiliriz yine... 'Akbuhıt'la yürümüyor' Ardah Özal, BakanlarKuruluy na başkanlık edecek G.Dogu için önlem toplantısı ANKARA (Cumhuriyet Büro- su) — Bakanlar Kurulu bugün ilk kez Cumhurbaşkanı Turgnt ÖzaT- ın başkanlığında toplanarak MGK'nın Güneydoğu Anadolu Bölgesi'ndeki olaylara ilışkin tav- siye kararlarını ve değerlendirme- lerini ele alacak. Başbakan Yıldı- nm Akbulut, Bakanlar Kurulu toplantısında ağırlıklı konunun Güneydoğu'daki terör olayları olacağını söyledi. MGK'nın Güneydoğu Anadolu Bölgesi'ndeki terör olaylanyla il- gilı olarak aldığı tavsiye kararları ile terör olaylarına ilişkin yapılan siyasi zirvelerin sonuçlarmın de- ğerlendirileceği Bakanlar Kurulu toplantısı saat 14.30'da baş- layacak. Cumhurbaşkanı Turgut Özal, anayasanın 104. maddesine göre "Gerekii gördügü hallerde Bakan- lar Kunılu'na başkanlık etmek ve- ya Bakanlar Kurulu'nu başkanlı- ğı altında foplantıya çağırmak" yetkisine sahip bulunuyor. Anaya- saya göre cumhurbaşkanının "Başkanlığı altında toplanan Ba- kanlar Kurulu karanylg sıkıyöne- tira veya olağanüstii hal ilan et- mek ve kanun hükmiinde karar- name çıkarmak" olanağı da bu- lunuyor. Turgut özal, cumhurbaşkanlı- ğı görevini devraldığı 9 Kasım 1989'dan bu yana ilk kez bir Ba- kanlar Kurulu toplantısına baş- kanlık edecek. özal, seçildikten sonra görevi devralmasından ön- ce Bakanlar Kurulu toplantısına katılarak veda etmişti. Özal'ın Başbakanlık ve Anava- tan Partisi Genel Baskanlığı'ndan aynlmasından bu yana parti ve hükümetin en bunalımlı zamanın- da Bakanlar Kurulu'na katılması da dikkat çekiyor. Kıyılara çöp dökene 10 mîlyon (Baştarafı 1. Sayfada) için kıyı kenar çizgisinin lespiti zo- runludur. Kıyı kenar çizgisinin les- pit edilemediği bölgelerde istem olması durumunda istem tarihini izleycn iiç ay içinde kıyı kenar çiz- gisinin belirlenmesi zorunludur. Kıyılarda hiçbir yapı yapıla- maz; duvar, çit, parmaklık, td or- gii, hendek, kazık ve benzeri en- geller oluşturulamaz. Kum, çakıl alınamaz, kazı yapılamaz, kirle- tici artıklar dökutemez. İskele, liman, bannak, yanaş- ma yeri, nham. dalgakıran, köp- rü, menfez, istinat duvan, fener, çekek yeri, kayıkhane, tuzla, dal- yan, tasfiye ve pompaj istasyon- lan gibi kamu yaranna kullamlan ve tersane, gemi söküm, su üriiıı- leri üretim tesisleri yapılabilir. Kamu yararının gerektirdiği hallerde uygulama imar planı ka- rarı ile doldurma ve kurutma ya- pılarak arazi elde edilebilir. Uygulama imar planı bulunma- yan alanlardaki sahil şeritlerinde belirlenen alanlar içinde yapı ya- pılamaz. Kamu yaranna kullam- lan tesisler ile konaklama hariç günübirlik turizm tesisleri yapıla- bilir. Kanun kapsamında kalan alan- larda ruhsatsız yapılar hakkında İmar Kanunu'nun ilgiü hükümleri uygulanır. Kıyıda ve uygulama imar pla- nı bulunan sahil şeritlerinde, du- var, çit, parmakiık gibi engeller oluşturanlarla kum, çakıl alanla- Miçotakis (Baştarafı 1. Sayfada) Yunanistan'da seçmenler nüfus kütüklerinin bulunduğu yerlerde oy kullanıyoı. Bu nedenle büyük kentler dün bomboştu. 3.5 milyon nüfuslu Atina'da oy kullanmak için "memleketine" gidenlerin sa- yısı 1 milyonun üzerindeydi. Par- tiler bu amaçla taraftarlan için 38 bin ücretsiz uçak bileti tahsis etti. YDP bu seçimlerde tek başına iktidara gelmeyi hedefliyor. Hiç- bir parti ile koalisyon yapmaya ni- yeti olmayan Miçotakis, YDP dı- şında herhangi bir hükümetin ku- rulamaması durumunda da ülke- deki genel seçimlerin yinelenme- sini isteyeceğini açıklamış bu- lunuyor. PASOK lideri Papandreu, bu seçimlerde komünistierle ortak bir hükümet sekli için ise YDP'den kopan ya da kopmasını beklediği "çağdaş unsurlann" da ahnması- nı arzu ediyor. SINASP1SMOS ise PASOK ile ortak bir hükümet kurması için herhangi bir somut yanıt vermiş değil, seçim sonuçlarmın açıklan- masını bekleyen komünistler, ala- cağı oylara göre hareket edecek ve PASOK'a büyük bir ihtimalle baa şartlar koşacak. 300 sandalyelik parlamentoda 151 sandalyeyi çıkaracak olan her- hangi bir parti ya da koalisyon şekli, Yunanistan'ın yeni hüküme- tini üstlenecek ve ülkeyi 4 yıl yö- netme hakkını kazanacak. Ülke- nin ekonomi profesörleri, şekli ne olursa olsun, mutlaka bir hükü- metin kurulmasına dikkati çeki- yorlar. ra 5 milyon TL, moloz, loprak, .curuf, çöp vb atıklan dökenlere 10 milyon TL, kıvıvı değiştirecek boyutta kazı yapan, kum, çakıl alan veya çekenlere 50 milyon TL para cezası verilir." ANAP'lılann verdiği bir öner- geyle mevcut planlı alanlarda 10 metreük sahil şeridinin korunma- sı, yeni planlanacak alanlarda 20 metrelik sahil şeridinin belirlen- mesi de benimsendi. Muhalefet milletvekilleri, yasa- nın, kıyıların doldurulmasını, cev- reyi kirletici bazı tesislerin belir- gin esaslara bağlanmasını ve ne- relerde yapılabileceği belirlenme- den izin verilmesini eleştirdiler. Kıyılar için bir "genel yönetim," oluşturulması geıektiğini de dile getiren muhalefet, Özel Çevre Ku- rulu'nun da devre dışı bırakılma- sım eleştiriyor. Tekirdağ milletve- kili Güoeş Cürseler, yasada "Patara" gibi "eski kıyılann" da göz önüne alınarak "kıyı" tarifi yapılmamasını "eksiklik" olarak değerlendirdi. Yasada, "sahil şeridi" uygula- ma imar planı olan alanlarda ya- tay olarak 20 metre, uygulama imar planı olmayan belediye ve mücavir alan snırları içindeki ve- ya dışındaki yerleşik alanlarda çevre düzeni, nazım planı bulun- sun veya bulunmasın 50 metre, belediye ve mücavir alan sımrları içinde ve dışındaki iskân dışı alan- larda çevre düzeni veya nazım imar planı bulunsun veya bulun- masın yatay olarak en az 100 met- re genişlik olarak tanımlanıyor. Büyük çatışma: 27 PKKTı (Baştarafi 1. Sayfada) bir kişi, ölü ele geçirildi. Gaziantep Valisi Hüsnü Tuğla- dan alınan bilgiye gröe, tslahiye il- çesinin Yeniceli ve Alacalı köyleri arasında operasyonlannı sürdüren güvenlik kuvvetleri, bölücü örgüt üyesi bir kişiyle karşılaştı. Güvenlik kuvvetlerinden kaça- rak Yeniceli köyü yakınlarında, Kanhgöl mevkiinde bir mağaraya girerek ateş etmeye başlayan bö- lücü, silahlı çatışma sonucunda ölü ele geçirildi. Bölücü örgüt üyesinin üzerinde, bir adet Kalaşnikof marka rüfek, 4 şarjör, çok sayıda mermi, iki el bombası, bir el dürbünü ve tah- rip kalıbı ele geçirildi. Ölü ele geçirilen teröristin ce- binden çıkan belgelerden, Suriye uyruklu olduğu anlaşıldı. Teröris- tin kimliğinin belirlenmesine ve bölgede operasyonlara devam edildiğı bildirildi. PKK, Hani'de okul yaktı Diyarbakır'm Hani ilçesine bağlı Anar kövüne önceki gece baskın yapan PKK milıtanlarının köy ilkokulunu ateşe vererek kaç- tıkları bildirildi. Yangın sonucu köy ilkokulunun eğitim veremez duruma geldiği öğrenildi. Yetkili- ler yangını çıkaran PKK militan- larının yakalanabilmesi için ope- rasyonların sürduğunü açıkladılar. Öte yandan Diyarbakır-Siverek karayolunda seyretmekte olan un yüklü bir kamyon, PKK militan- ları tarafından kaçırıldı. Kamyo- nun şoförü ile muavinini serbest bırakan ve üzerlerindeki 6 milyon lirayı gaspeden teröristlerin izine rastlanamadı. öte yandan Siirt'in Batman il- çesinde yaşanan kepenk kapatma eyleminin ardından gözaltına alı- nan İHD Şube Başkanı Mehmet Şirin Tekik'in sorgulamasının sür- düğü öğrenildi. Tekik kepenkleri zorla açtıran güvenlik güçleri hak- kında yasal işlemler yapılmasını ve esnaflann zararlannın karşılan- masını istemişti. Aksu: Zorla kepenk açtırmak suç mu? Diyarbakır'da incelemeler ya- pan tçışlen Bakanı Abdülkadir Aksu, güvenlik güçlerince Bat- man'da zorla kepenk açtırma uy- gulaması konusundaki bir soruyu yanıüarken "Bn caniler vatanda- şa telefon açarak kattiamcılara yas tutun diyorlar. Vatandaş bilmediği için yapıyor. Gerceği öğrenince de tekrar açıyor. Onlar zorla kepenk kapattınrken suç olmuyor da biz zorla açnnnca suç mu oluyor" di- ye konuştu. Diyarbakır ve ilçesi Ergani'de çeşitli açılış törenlerine katılan Ba- kan Aksu, Güneydoğu'daki son olaylara değinerek şunları söyle- di: "Vatan, insanlık diişmanı bu caniler hepimizin en büyük düş- manıdıriar. Dünyanın neresinde insanın kendi vatandaşını katlet- mesi görülmuştür? Bunlar önleri- ne gelen her şeyi istismar ediyor- lar. Örf ve âdetlerimizi, inançla- nmızı, dini duygulanmızı. Vatan- daşlanmızın bunlara itimat etme- yeceklerine inanıyorum." T.C. AFYON C.SÂVCILIĞI Sayı: 1990/1389 ilam Afyon Efecik mahallesi nüfusuna kayıtlı olup sucukçuluk imali ve satıcıhğı ile iştigal eden Kâzım ve Hava Dudu oğlu 1954 doğumlu AH- MET SEZGİNTÜRK, 25.2.1988 suç tarihinde taklit ve tagşiş edil- miş sucuk imal edip satmak suçundan dolayı hakkında kamu davası açılmış olup, yapılan yargılaması sonucunda: Afyon Sulh Ceza Hâkimliği'nin 26.10.1989 gün ve 684-1100 sayılı kararı ile TCK'nın 398, 402/1-2, 647/4, maddeleri gereğince 32.000 TL. ağır para, 3 ay meslekten men, 7 gün işyerinin kapatılması ceza- sına mahkûm edilmiştir. j TCK'nın 398. maddesi gereğince ilan olunur. 28.3.1990 ' Basın: 21525 i ANKARA (Cumhuriyet Bıiro- su) — ANAP'ta liberaller ve mu- hafazakârlar MKYK toplantısın- da eylül ayında "erken kongre" is- teyen Hasan Celal Güzel ve arka- daşlarına karşı, ocak 1991 tarihi üzerinde Başbakan Yıldınm Ak- bulut ile birleştiler. Bu arada kongre tarihini belir- leraek için, "teknik komite" oluş- turuknası, genel merkez yönetici- lerine, "güvensizlik" olarak yo- rumlandı. Genel başkan adayla- rından Mesut Yılmaz, "Bircok ko- nuda başkanlık divanı MKYK toplanbsında açıklık getiremedi" dedi ve komitenin kurulmasının "güvensizlik" olarak da değerleıı- dirilebileceğini söyledi. ANAP Teşkilat Başkanı Orhan Demirtaş ise bu yorumlara, "MKYK Veysel Atasoy'un güvenoylaması önerisi- ni dikkate alraayarak bize olan gü- venini gösterdi" karşılığını verdi. ANAP Başkanlık Divanı üyeleri ve eski teşkilat başkanlarından oluşan, "teknik komite" kongre takvimi belirleme çalışmalanna dün başlarken, bakanlar kurulu- nun kongre tarihine kadar bugün- kü yapısını nasıl sürdüreceği tar- tışmalan da gündeme geldi. ilk kez yüzüne karşı MKYK toplantısında "Sizinle bu iş yüriimüyor" eleştirisi yöneltilen, Başbakan Yıldınm Akbulut, "Eger raesele genel başkan degiş- tirmeks* ben bundan korkmam" dedi. ANAP'ta kongre tarihinin yanı sıra Bakanlar Kurulu'nun kongreye kadar "Nasıl devam edeceği" tartışmaları başladı. Günierdir ANAP'ta tartışmala- ra neden olan MKYK toplantısı- nın yerinin son anda değiştirilme- si, parti içi muhalefetin ilk başa- rısı oldu. Muhalefetin, "Başba- kanlık Konutu'nda toplanılması- nın psikolojik etkisinin ortadan kaldınlması isteği" toplantının ANAP Genel Merkezi'ne alınması ile gerçekleşmiş oldu. Başbakanlık Konutu'ndaki iftar yemeğinden sonra genel merkez- de önceki gece yapılan ve sahura kadar yaklaşık 5.5 saat süren top- lantının başlangıcında, Güzel yan- lısı Ankara Milletvekili Mehmet Çevik konuştu. Çevik, olağan kongrenin 15 eylülde yapılmasını içeren 24 imzalı önergesini sunar- ken özetle şunları söyledi: "Hükümetimizin ve partimizin güçsüzlüğü ortada. Bu her gün partinin aleyhine gelişiyor. Bir an önce kongre yapılması lazım. Va- tandaş güçsüz hükümet görmek istemiyor. (Akbulut'a dönerek) Si- zinle bu iş yüriimüyor Lider tut- raadı. Bütün mesele bu." Çevik'in konuşmasıfıa sinirle- nen Akbulut, "Problera bensem en kısa zamanda, yann kongre yapalım" karşılığını verdi. Hemen ardından Akbulut, "ts- terseniz olaganüsiü kongre yapalım" önerisini getirdi. Kısa bir süre sessizlik oldu. Güzel'cilerden Rüştü Kâzım Yüceler, "Sinirlen- meyin Sayın Başbakan" dedi. Ak- bulut sözlerini, "Erken kongre laf- lannda eger mesele genel başkan degiştirmekse, ben bundan kork- mam. Yannsa yann, 40 gün son- raysa 40 gün sonra kongreye gidelim' biçiminde sürdürdü. Ak- bulut, sözlerinin sonunda, "Ama ANAP Genel Başkanı olarak par- tiye en uygun bir zamanda kong- re yapılmasını temin etmek benira görevim" görüşünü belirtti. Yılmaz'a sataşma Çevik ve Akbulut'un konuşma- sından sonra toplantının genel ha- vası, "erken kongre" olarak orta- ya çıktı. Gergin bir ortamda ko- nuşan, Güzel'e yakınlığı ile bilinen Malatya Milletvekili Talat Zengin, hükümette ve partide uyum olma- dığını savunarak Başbakan Akbu- lut'a döndü ve sözlerini "Sizin ata- ma yoluyla başbakanlığa getiril- meniz yanlıştı. Sizin yerinize kim •tansa şimdiye kadar istifa eder- di. Sizin bu kadar kalmanız da b?şan" diye sürdürdü. Zengin, iki bakanın da istifa ettiğini anımsa- tarak ANAP Başkanlık Divanı- nı eleştirdi. Ardından sözü genel başkan adaylanna getiren Zengin, "Zaten liderlik ywşı başladı" de- yince Akbulut, "Partide liderlik yartşı mı var?" diye sordu. Zengin, olumlu karşıhk vererek "Adaylığı- nı açıkca ilan edenler var. Bazıla- n da köşe yazarlan vasıtasıyla kendilerini aday ilan ediyorlar. Analar neler doğuruyor. Hâlâ açıklayamadılar" biçiminde konuştu. Bunun üzerine söz alan eski Dı- şişleri Bakanı Mesut Yılmaz, "Ta- lat Bey. beni kastediyor galiba. Konuşmayacaktım, ama bu sözle- rin doğru olmadığını belirtmek istedim" dedi. Yılmaz, kongrenin erken yapılmasını istediğini, ama bütçe görüşmeleri nedeniyle ocak ayında kongre düzenlenebileceğini savundu. Bunun üzerine kongrenin ne za- man yapılabileceği konusunda teknik bir tartışma başladı. ANAP Teşkilat Başkanı Orhan Demirtaş, başkanlık divanının kongre önerisini anlatırken, kong- re yapılması için 200 günlük ya- sal süreye gereksinim duyulduğu- nu, kasım ve aralık aylarında TBMM'de yapılacak bütçe görüş- meleri nedeniyle kongrenin ocak ayında yapılmasını uygun bulduk- larını anlaltı. Devlet Bakanı Vehbi Dinçerler, kongre konusunda konuşurken, kongre takviminin belirlenmesi amacıyla bir komite kurulmasını önerdi. Dinçerler'in ardından ko- nuşan genel başkan adaylarından Hasan Celal Güzel, ANAP'ın bir "geciş dönemi" yaşadığını, bu dö- nemin yara almadan atlatılması gerektiğini anlattı ve "Bakanlar Kurulu ve başkanlık divanındaki arkadaşlarımı seviyorum. Ama bunun böyle gitmeyeceği ortada" dedi. Güzel, olağanüstü kongrede söylediklerinin her geçen gün doğ- rulandığını belirterek erken kong- re konusunda çeşitli görüşler ol- duğuna değindi. Güzel sözlerini, "Bu işi bilen arkadaşlann olduğu bir teknik komite kurulabilir" diye sürdürürken Dinçerler, atılarak, "Benim teklifımi soylüyorsun" de- di. Güzel, özür dileyerek bu öne- riyi desteklediğini kaydetti. Dinçerler, bu kez önerisini, "Eski teşkilat başkanlan bir ara- ya gelsin, ayın ll'ine kadar bize kongre takvimi getirsinier" diye- rek açıkladı. Dinçerler, "Millet bizi iyi hizmet yapüsın diye getir- di. FUanca başkan olsun diye de- ğil. Zaten genel başkanlık da münhal degil" dedi. Dinçerler, bütçe görüşmelerini anımsatarak kongrenin ocak ayında yapılma- sından yana olduğunu söyledi. Hemen yanında oturan Mesut Yılmaz'a dönen Dinçerler, "Bu senin dc işine yarar. Senin hazır- lanmak için zamana ihtiyacın var" dedi. Yılmaz da "Haklısın" karşılığını verdi. Devlet bakanları Hüsnü Do- ğan, Mustafa Tasar, Mehmet Ke- çeciler, kongrenin ocak ayında yapılması yönünde görüş belirtti- ler. Bu sırada tüzükte yer alan sü- relerin kısaltılabilmesi konusunda tartışma çıktı. Ban üyeler, özel- likle delege sayısının onaylanma- sı ile ilgiü üç aylık sürenin 10 güne indirilebileceğini belirtirken Güzel yanlıları buna karşı çıktılar. Gü- zel yanlıları, rtızük ve yasada de- ğişiklik yapraadan sürenin kısaltılabileceğini savundular. Yusuf Bozkurt Özal, "Ben de erken kongreyi destekliyorum" diye başladığı konuşmasında, sü- renin kısaltılıp kısaltılmaması ko- nusunda teknik komite kurulmasının yararh olacağını, bu komitenin gerekirse Siyasi Parti- ler Yasası'nda değişiklik yapüma- sını isteyebileceğini söyledi. Özal, öneriyi anlatırken, bir yandan da bunu MKYK kararı olarak kale- me almaya başladı. Bu öneriyi Mesut Yılmaz da destekledi. Meh- met Keçeciler de Ö^al'ı destekle- yerek komite kurulmasını istedi ve erken kongreden yana olduğunu. ama büyük kongre öncesi kade- melerdeki seçimlerde iptal olma- sı halinde bütçe görüşmelerine rastlayacağını anlatan Keçeciler, kongrenin ocak ayında yapılma- sını istedi. Böylece Güzel kanadı dışında tüm gruplar ocak ayında kongre istemiş oldu. Bu gelişme- ler üzerine başkanlık divanının yanı sıra eski teşkilat başkanlan Veysel Atasoy, Hüsnü Doğan, Ol- tan Sungurlu, Cengiz Tuncer ve Mehmet Keçeciler'in katılacağı bir komite kurulması kararlaştı- rıldı. Bu komite kongre takvimi- ni belirleyecek ve 11 nisan çarşamba günü yapılacak MKYK toplantısına sunacak. Komite tak- vimi belirlenirken, gerekirse süre- leri kısaltmak amacıyla yasa ve buna bağlı tüzük değişikliği yapıl- masını da isteyecek. Başkanlık divanı tar- tışması Söz alan ANAP Genel Başkan Yardımcısı ve Çevik'in önergesi- ne imza koyan Halil Özsoy da başkanlık divanının iyi çalışmadı- ğı görüşüne katılarak kendisinin de yer aldığı divanı istifaya davet etti. Özsoy, "Heyecan yok. Uyum yok. Ben de bu divanla birlikte çalışamıyonım" dedi. özsoy'un bu sözlerini, bazı MKYK üyeleri, "Bravo" diyerek desteklediler. Güzel yanlısı Zonguldak millet- vekili Veysel Atasoy da konuşma- sında, partinin sıkıntısının BATI TRAKYA Asker gölgesiBinlerce asker oy kullanmak üzere Batı Trakya'yagönderildi. Askerlerin fotoğraflarını çekmek isteyen Hürriyet ve Milliyet muhabiri polis tarafından engellendi. Filmleri yakıldı. ZAFER ARAPKİRLİ — Geçen yıl, yığmışlardı hep- sini. Hatta aynı askeri köy köy, GÜMÜLCİNE T— Batı Trakya- sandık sandık dolaştınrlarmış. — Yapmasalar barda genel olarak seçimlerin sakin geçmesine karşın birkaç da tatsız olay yaşandı. Bu tatsız olaylan ya- şayanlar, oradaki azmlık üyeleri değil, Türkiye"den gelen bazı mu- habirler oldu. Bunlardan Hürriyet gazetesinin Edirne muhabiri Liit- fi Karakaş ile Milliyet muhabiri Sema Emirogln bölgedeki asker- lerin fotoğraflarını çekerken sivil polisler tarafından engellendiler. Filmleri ellerinden alınarak yakıl- dı. Lütfi Karakaş karakola götü- rülerek göz hapsine alındı. Ancak milletvekili adayı Sadık Ahmet- in polis nezdindeki müdahalesin- den sonra serbest bırakıldı. Batı Trakya'daki seçimlerin hukuka uygun bir şekilde sürüp sürmedi- ğini gözlemek için yabancı göz- lemciler Gümülcine ve lskeçe böl- gesine geldi. Bunlar Belçika'dan Avrupa Konseyi azınlıklar uzma- nı Dr. ¥vo Peeters, Norveç*ten - Köyıüler kapıda, bir jandan da Helsinki Izleme Komitesi üyesi < gözleri yolda Dr. Sadık Ahmet'i Björn Funnemark, Danimarka- bekh'yorlar. 30 martta tahliye olan Türk azınlık lideri, bağımsız mil- yıne 400 hanelik Büyük Sirkeli kö- yünün iki okulundan birinin önündeyiz. Okulun kapısında el- lerinde G-3 tüfekli askerler, kadın- lar, yaşlılar, gençler bekleşiyor. Isimlerine göre ayrı kuyruklara sokulmuş köylüler bir an önce gi- rip oylarını kullanmak istiyorlar. Askerlere yanaşıp sonıyoruz: "Günaydın, nasıl gidiyor oyla- mı?" Nereden geldiğimizi, mü- kemmel bir îngilizceyle soran ast- subay, oylamanın olaysız ve seri şekilde yapıldığını anlatmaya ça- lışıyor. Fotoğraf çekme isleğimizi memnunlukla kabul edip hatta çe- kingen davranan askerleri "Yok bir ş«y" diyerek rahatlatıyor. Yu- nanlı astsubay, "Ne düşünüyorsu- nuz bu işlerle ilgili?" diye sorma- yı ihmal etmiyor. tyi olur inşallah, dilekleriyle sohbeti sürdürüyoruz. dan ise Helsinki tzleme Komitesi Başkanı Erick Siesby' den olu- şuyordu. Eric Siesby, Batı Trakya'daki seçimlerle ilgili dünkü gözlemle- rini aktanrken, çok sa>nda Yunan askerinin özelhkle Gümülcine'ye oy kullanmak üzere kaydırılma- sını kınadı. Siesby, "Yüzlerce özel otobüsün bu amaçla kiralandığı- nı duydum. Gümülcine kent mer- kezinde bazı köylerde gezerken çok sayıda kadının sandık kurul- lan önünde sabahın erken saatle- rinden itibaren bekletildigini, bu- na karşın onların önünde çok sa- yıda askere oy kullandınldığını bizzat gördüm. Köylerin birinde üstelik askerlerin zaman çalmak için yavaş oy kallandıklanna da tanık oldum" dedi. Bu durumu görüntülemek ister- ken kimliğini bilmediği şahıslar- ca da engellendiğini anlatan Eric Siesby, "Bu açıkça seçimlerde azınlığa karşı engelleme yapıldı- ğına işarettir. Çünkü, bu bölgede azınlığın haklannı cesurca savu- nan Sadık Ahmet gibi bir aday var. Onu seçtirraemek için oy ba- rajının yükseltilmeye çahşıldıgını sanıyoruz" diye konuştu. Siesby, Türkiye'nin Batı Trakya'daki azınlık sorununa ilgisini de bölge- deki güç savaşımının bir parçası olarak nitelerken "Tabii ki bu ta- Uhsiz bir durum. Azınhğın sorun- lanna çözümün yolu bu değil" ifadesini kullandı. Helsinki İzleme Komitesi üyesi Funnemark, görüşlerini sormamız üzerine "Askerierin bölgeye gön- derilerek oy kullanmalannın sag- lanması düşündorücii ve endişe vericidir" şeklinde konuştu. As- kerlerin burada oy kullanması, oy sayısını arttırdığından barajı yük- seltiyor. Dün ziyaret ettiğimiz Gümülci- ne'nin merkeze 24 km. uzaklıkta- ki Büyük Sirkeli (Yunanca adıyla Filira) köyü bir puslu, ama sıcak nisan sabahmda daha yine seçim için uyandı. Genç, yaşlı kadın er- kek büyük Sirkeli halkı sandığa oylarını Sadık'a vermek için koştular. Herkes Sadık Ahmet'ten, seçi- min sonucundan daha çok gelen askeri konuşuyordu. — Bu sefer çok gelecekmiş. — Yok be yahu bu sefer az gön- derirlermiş. — Yalnızca iki pulman (otobüs) gelecekmiş. letvekili seçilmeyi beklediği ken- di köyündeki sandıkta oy kullan- maya geliyor. Büyük Sirkeli köy- lüleri Türkiye"den basının gelme- sini ve seçimleri izlemesini mem- nunlukla karşuıyorlar. Ardı arkası gelmez sorular, yorumlar, seçim öyküleri yağmuruna tutuluyoruz. Sorular Türk basınından, Batı Trakya'daki olaylardan, Yunanis- tan'dan, Özal'dan Fenerbahçe'ye, Beşiktaş'a dek uzanıyor. 10 yasmdaki Büyük Sirkeli kö- yü öğrencisi küçük Zafer Fener- bahçe formasıyla sandık başı kuy- ruğunun arasında dolaşıyor. "Fe- ner'in son maçını" soruyor o da. Sadık Ahmet ve tbrahim Şerif'in yargılanmaları ve geçen ayın so- nunda tahliyeleri Batı Trakya Türk azınlığını daha bir kenetle- miş bu kez gerekirse birden fazla adayını seçtirmeye kararh hale ge- tirmiş görünüyor. Yunanistan'da seçim kampan- yalarımn canlılığı önceki gece bo- yunca tüm partilerin ve adayların "son tnr" propagandaJanyla so- na ermişti. Batı Trakya'nın tüm köy ve ka- sabaları dün seçim ve daha da önemlisi oy kullanmak için bölge- ye kaydırılan askerierı konuştu. Herkes aklı yettiğince, dili döndü- ğünce oylamaya etkisini tartışıyor- du. Otobüsler gelip gitti, köylüler sandık başlanna her zamankinden daha erken, daha bir coşkuyla ko- şup oy attılar. Gece, geç saatleıe kadar oylamanın sonucunu, aday- ların şansı henüz belli olmamıştı. Ancak Batı Trakyalı yine de gele- ceğe umutla bakmak istiyor ve ge- rek kendi bağımsız milletvekilleri gerekse Yunanistan'da yeni oluşa- cak yönetimden çok şeyler bekli- yor. 2.tnr da (Baştarafı 1. Sayfada) ki iktidar partisi Macaristan Ko- münist Partisi'nin ılımlı kanadının kurduğu Macaristan Sosyalist Partisi ve Genç Demokratlar Fe- derasyonu katılıyor. Sosyalist Par- ti'nin 4. sırada gittiği bildirildi. Bağımsız Küçük Mülk Sahipleri Partisi birinci turda yüzde 11.73, Hıristiyan Demokrat Halk Parti- si yüzde 6.46, Macaristan Sosya- list Partisi yüzde 10.89, Genç De- mokratlar Federasyonu yüzde 8.95 oranında oy almışlardı. kaynağının ANAP Başkanlık Di- vanı olduğunu savundu. Atasoy, divanın iyi çalışmadığını, partide herkesin Bakanlar Kurulu ve baş- kanlık divanında revizyon beklen- tisi içinde olduğunu savundu. Özellikle Teşkilat Başkanı Orhan Demirtaş'ı suçlayan Atasoy, De- mirtaş'ın, "işi götüremedigini, et- kisiz kaldığım" belirterek tüm başkanlık divanının istifa etmesini istedi. Özsoy ve Atasoy'un bu sözle- rine Başbakan Akbulut'tan yanıt gelmedi. Daha önce bu konunun gündeme geldiği zamanlaı sert tepki gösteren Akbulut'un bu kez sessiz kalması eleştirilerin bir bö- lümüne karşı çıkmadığı yorumla- rına yol açtı. Ancak Özsoy ve Atasoy^un konuşmalanm tamam- lamalarının hemen ardından çay servisinin başlamasının da "konu- nun geçiştirilnıesinde etken olduğu" savunuldu. Toplantının sonuna doğru Ba- lıkesir milletvekilleri Ismail Dayı ve Necat Tuncsiper arasında tar- tışma çıktı. Dayı, konuşmasında Balıkesir Merkez tlçe örgütü'nü savunurken Tuncsiper, sinirlene- rek bağırdı. Dayı, "Seni ben lis- teye koyup milletvekili yaptım" deyince, Tuncsiper de "Sen kim- sin, seni il başkanı yapan benim" karşılığını verdi. Balıkesir'e par- ti müfettişi olarak giden Alaattin Fırat da her iki tarafın barıştırıl- masıru istedi. Uzun süre tartışan Tuncsiper ve Dayı birbirlerine iliş- kin iddialan gündeme getirdiler. Akbulut'un uyarılarına rağmen süren tartışmayı Yusuf Bozkurt Özal bağırarak sona erdirdi. MKYK toplantısı sonrasında Akbulut, bir basın toplantısı dü- zenledi. Akbulut, alınan kararları şöyle açıkladı: "Bugün (önceki akşam) yapı- lan partimiz MKYK toplantısın- da şu kararlar alınmıştır: Kongre döneminin 8.4.1990 tarihinden iti- baren (dün) başlablması. İlçe ve il kongreleri ile delege ve belde se- çimleri dahil büyük kongrenin hu- kuk sistemimizin elverdiği en kısa zamanda yapılabilmesini sağla- mak maksadıyla ve bu kongreler- de oy kullanacak üyelerimizin belirlenmesi amacıyla MKYK üyelerinden 5 kişilik bir komite- nin başkanlık divanınca hazırla- nacak kongre takvimi çalışmalan için tavsiye niteliğinde çalışma yapmasına karar verilmiş bulun- maktadır. Bu komite üyeleri Vey- sel Atasoy, Hüsnü Doğan, Oltan Sungurlu, Mehmet Keçeciler ve Cengiz Tuncer'den oluşmakta- dır." Akbulut, daha sonra Başba- kanlık JConutu'nda bazı MKYK üyeleriyle birlikte sahur yemeği yedi. Toplantıda alınan kararları de- ğerlendiren Teşkilat Başkanı Or- han Demirtaş, teknik komite kurulmasının "MKYK'nın baş- kanlık divanına güvensizlik gostermesi" yoruınlanna katılma- dığını söyledi. Demirtaş, Cumhu- riyet muhabirine şunları söyledi: "MKYK toplantısında biz 200 güne ihtiyaç olduğunu anlattık. Bazı arkadaşlar da sürenin kısal- tılabileceğini savundular. Bunla- rın içinde genel merkezde çalıştığını iddia eden arkadaşlar da var. Biz de erken kongre isti- yonız. Ama bazı arkadaşlanmız erken kongre diye spekülasyon yaparak kendilerini kamuoyunda diri (ulmaya çalışıyorlar. Toplantıda Veysel Atasoy, baş- kanlık divanı için güvenoylaması istedi. MKYK bu oylamaya gerek görmeyerek bize güvenini göster- di." Yılmaz ise Cumhuriyet muhabirinin, "Komitenin kurul- ması, başkanlık divanına bir gü- vensizlik gösterisi olarak yorumlanabilir mi?" sorusuna, "Komile kurulmasını ben öner- dim. Oybirliğiyle kabul edildi. Başkanlık divanı birçok konuda açıklık getiremedi. Güvensizlik olarak da yorumlanabilir" yanı- tını verdi. Yılmaz, genel başkan adaylığını ne zaman açıklamayı düşündüğü sorusunu ise "Hele bir kongre ta- rihi belli olsun" diyerek yarutladı. (Baştarafı 1. Sayfada) lı yorumladılar. Bir yetkili, "Ba- şından beri dnayetin arkasında şe- riatçı bir örgütün bulunması ola- sılıgının değeriendirildiğini ve bu yönde bazı ipuçlan elde ettikleri- ni, ancak henüz kesin kanıtlanmış bir sey bulunmadığını" söyledi. Siyasi şubenin bir yetkilisi ise Hürriyet'e yaptığı ve bazı gazete- lerde de yayımlanan açıklamasın- da şu iddialan öne sürmüştü: "Polis, katillerin yurtdışına kaç- Oğını belirledi. Emeç'i şeriatçıla- nn öldürdüğü kesiniesti. Cinayet- ten sonra 100 kişiyi sorgnlayan po- lis, şeriatçı örgütün adını gizli tu- tuyor." Emniyet Müdürü Hamdi Arda- lı, Hürriyet'teki haber konusunda ayrıntılı bilgi vermek istemedi ve ancak şöyle konuştu: "Biz hiç kimseye böyle bir bil- gi vermedik. Ne örgütün tespit edildiğini, ne de yurtdışına çıktı- tt şeklinde bilgi vermedik. tstan- bul'daki üsl düzey yetkili benim. Ben de böyle bir bilgi vermedim. Benim bilgim olmadan başkasımn vereceği bilgi de geçerli değildir, doğru değildir. Tahkikal sürüyor. Üç özel ekip durmadan çalışıyor- lar. Her durumu değerlendiriyor- lar. Gaye sonuç elde etmek. Biz dc bunun için çalışıyor, elimizden ge- leni yapıyoruz." Gazetelerde yer alan haberler- de, açıklamayı yaptığı belirtilen "üst düzey yetkili"nin, cinayeti aydınlatmanın emniyet örgütü için bir "gurur sorunu" olduğu şeklindeki sözleri konusunda ise Ardalı, "Bizim bütün hizmetleri- miz bir onur meselesidir. Yalnız Emeç'in katillerinin yakalanma- sı değil" dedi. Ardalı konuyla ii— £İli kimseye bilgi vermediğini yi- neleyerek, "Biz hiç kimseye böy- le bir bilgi vermedik diyorum. Kaç kişinin ifadesinin alındığını şu anda söylemem mümkün değil. Ama çok kişiyi sorguladık. Takip altına aldığımız kişiler var" diye konuştu. Pazarcık (Baştarafı l. Sayfada) belediye baskanlığı secimi dün ya- pıldı. Bir süredir siyasi parti yet- kililerinin karargâh kurduğu ilce- de dün yapılan seçünde geçerli sa- yılan 36 sandıktaki 8693 oy'dan 3038'ini alan SHP adayı Memiş Özdal belediye başkanlığına seçi- lirken, DYP'li Ali Bozdağ 2848 oy aldı. 26 Mart yerel seçimlerin- de başkanlığını kazanan ANAP'- ın oylarında ise düşüş oldu. ANAP adayı Mahmut Aras se- çimde 2293 oy alabildi. Seçime katılan diğer partilerden MÇP 460. RP 39, SP 15 oy aldı. Sonuçlann açıklanmasının ar- dından partililer tarafından omuzlarda taşınan SHP'U yeni belediye başkanı Memiş Özdal, "tlceme en iyi hizmeti vereceğim- den kimsenin kuşkusu olmasın" dedi. Oy kullanma işlemi sırasında, 15 ve 19 numaralı sandıklarda iki kez oy kullandığı belirlenen Meh- met Pınarbaşı (30) adlı kişi, sucus- tü yakalandı. Nöbetçi mahkeme- ye çıkarılan Pınarbaşı, tutuklan- dı. Seçimler sırasında mükerrer oy kullandığı öne sürülen üç kişi de gözaltına alındı. Pazarcık'ta 26 Martta yapılan seçimlerde ANAP adayı Mehmet Emin Ankoğlu, 2746 oy alarak başkanlığa seçilirken, SHP'ye 2500, DYP'ye 2311, MÇP'ye 128, RP'ye ise 48 oy çıkmıştı. Dünkü seçimlerde ANAP ve RP'nin oy- larında gerileme, SHP, DYP ve MÇP'nin oylarında ise artış oldu. Peşin (Baştarafı 1. Sayfada) eski Bakanı Prof. Ekrem Pakde- mirli tarafından hazırlanan eski vergi tasansından önemli farkhlık- ları bulunduğu belirtiliyor. Kahveci'ye yakın kaynaklardan sızan haberlere göre yeni tasanmn yasalardaki boşluklan tıkayıa yö- nü ağır basacak. Böylelikle bir yandan vergi kaçağı önlenmeye çaiışılırken diğer yandan da hiç vergi toplanamayan kesimlerden vergi almmaya çalışılacak. EVET/HAYIR OKTAYAKBAL (Baştarafı 2. Sayfada) reğince, bildiklerimi ve inandıklarımı dahi, diğer bilenlerle test etmeye, ilgili grupları, toplumu ve milleti temsil eden kişi ve ku- ruluşlara danışmaya, onlarla anlaşmaya, uzlaşmaya çalışan yö- netim anlayışına sahip bir bakan olarak, Yüksek Öğretim Kanu- nu'nda yapılacak değişıkliğin, özellikle YÖK ve üniversitelerimizin görüşünü almadan hazırlanmasını uygun görmem mümkün de- ğildir. Milli Eğitim Bakanı olarak şunu özellikle belirtmek isterim ki, Bakanlığımızca oluşturulmadan hükumete tasarı sunulamaz. Do- layısıyla YÖK konusunda görüşlerini alacağım akademik çevre- lerin gereksiz yere tedirgin olmamaları gerekir. Üstelik YÖK, Tür- kiye'nin şu anda birinci derecede önem arzeden bir problemi değildir. Bugüne kadar, yönetmeliklerde yapılan pek çok deği- şiklikler yanında, sadece 2547 sayılı kanunda 8 yılda yapılan 15 değişiklikle sıkıntıların önemli bir kısmı giderilmiştir. Bu, hiçbir sıkıntı kalmadığı anlamına gelmez şüphesiz. Bunları da gideri- ci düşünceler ve görüşler hemen hemen her gün kamuoyuna sunulmaktadır. Bu problemleri de gidermeye mecburuz. Ancak nasıl ve ne zaman meselesi, politik tercih meselesidir. Bunun da yeri, önce Milli Eğitim Bakanlığfdır. Yetkisi de sorumluluğu da hükümet içinde Milli Eğitim Bakanı'na aittir. Yükseköğretim kurumlarında yapılacak bir düzenleme, çatış- mayı, kutuplaşmayı. zıtlaşmayı doğurmadan, bu alanda huzur- suzluğa, güvensizliğe ve verimsizliğe yol açmadan, bilimsel ve demokratik yöntemlerle yaptlacaktır. Bakanlıkça yapılacak bu ça- lışmalar ise önce icrada nihai yetkili organ olan hükümette ele alınacaktır. Sonra da Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde kesinle- şecektir." Sayın Akyol'un İlgisine teşekkür ederim. Bilmem 800 bilim ada- mı Sayın Milli Eğitim Bakam'nın YÖK tasarısı ve yapılması dü- şünülen değişiklikler konusundaki açıklamalarına, yorumlarına katılacaklar mı? Sayın Akyol'un dediği gibi YÖK, Türkiye'nin şu anda birinci derecede önem arzeden bir problemi değil mi? Ben- ce çok çok önemli bir sorun. YÖK konusundaki değişiklik öne- rılerine karşı 800 bilim adamının duyduğu güvensizlik ve kuş- ku, YÖK sorununun 'birinci derecede bir önem' taşıdığını gös- termiyor mu?
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle