05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
6 NÎSAN 1990 Camille Claudel gösterimde • Kültür Servisi — Isabelle Adjani'ye geçen yıl Berlin Film Festivali'nde Altın Ayı ödülü kazandıran 5 Cesar ödüllü "Camille Claudel" filmi bugün İstanbul'da, Beyoğlu Fitaş ve Kadıköy Kültur Merkezi'nde gösterime giriyor. Konusunu gerçek bir yaşamöyküsünden alan fılmde Adjani'yle başrolleri Gerard Depardieu paylaşıyor. Filmin yönetmeni ise Bruno Nuytten. "Camille Claudel" ünlü heykeltıras Rodin'in önce öğrencisi, sonra yardjmcısı, daha sonra sevgilisi olan, şair Paul Claudel'in ablası Camille Claudel'in trajik öykusünu konu alıyor. Zamanla ünlü bir heykeltıraş haline gelen Claudel'in Rodin'le yaşadığı fırtınalı aşk, önce alkole sığınmasına, daha sonra yaşamını 30 yıl bir akıl hastanesinde geçirmesine neden oluyor. Şehir Tjyatrolan'nda sergi • Kültiir Servisi — İstanbul Belediyesi Şehir Tiyatroları'nın Harbiye Muhsin Ertuğrul Sahnesi'nde 75 yıhn ürünlerinden derlenen kostüm ve aksesuar sergisi sürüyor. Fuayede bulunan aksesuarlar arasında Cahide Sonku'nun "CAiglon" oyununda, l.Galip Arcan'ın, "Bir Piremella" oyununda, Şaziye Moral'ın ve "Hakan" oyununda Reşit Gürzap'ın oturdukları koltuk ve "Antonius ve Kleopatra" oyununda kullanılan Kleopatra tahtı sergileniyor. Ayrıca antika gerçek kılıçlar ve Osmanlı cepkenleri de sergilenen aksesuarlar arasında yer alıyor. Çehov köşesinde ise "Vişne Bahçesi" oyununun aksesuarları ve îbsen'in "Nora" adlı oyununun kostümleri bulunuyor. Özel bir odada Muhsin Ertuğrul'un çalışma masası ve çeşitli aksesuarlan ile "Tezer" oyununun orijinal afışi de sergileniyor. Sergi 29 Nisan 1990 tarihine kadar görülebilecek. Kadın Filnıleri Şenligi • PARİS (Cumburiyel) — Macar sinemasının tanınmış kadın yönetmenlerinden Judit Elek, Creteil Kadın Filmleri Şenliği'nde "Bir Nehrin Anıları" adlı yapıtıyla büyük ödüle değer görüldu. En lyi Kadın Oyuncu Odülü ise Rebecca Yates ile Glen Salzman'ın yönettikleri Kanada yapımı "Sıit ve Bal"daki yorumuyla Jamaika asıllı zenci oyuncu Josette Simon'a verildi. "Süt ve BaT'da, Jamaika'dan Kanada'ya çahşmak için geçici izinle gelen yabancı kadın işçilerin, oturma izni alıp çocuklannı yanlarına getirtmekte karşılaştıklan günlük zorluklar anlatılıyor. Genelde ise göçmen işçiler sonınu irdeleniyor. MÜ'de perspektif sergisi • Kültiir Servisi — Endüstri tasanmcısı Ilker Kocaman'ın "Tasarım Ağırlıklı Mimari ve tç Mimari Profesyonel Perspektif Sergisi" Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi'nde (Acıbadem Kampusu) açıldı. Sergi, 10 nisana dek görülebilecek. Kocaman'ın sergisinde İstanbul'da son beş yılda uygulanan 70'e yakın büyük projenin perspektifleri yer alıyor. Sergide İstanbul Uluslararası Ticaret ve Turizm Merkezi, Kadıkö? Belediyesi Kültür ve Sanat Merkezi, tstanbul metrosu ve sabit pazar yerlerinin perspektifleri de sunuluyor. llker Kocaman, serginin özellikle mimarlık öğrencileri için yararh olacağını belirtiyor. 1950 yılında Adana'da doğan Ilker Kocaman, 1985 yılında MİJ Güzel Sanatlar Fakültesi Endüstri Tasanmı'ndan mezun oldu. „„.„„, KÜLTÜR-SANAT l r r r r r > » ULUSLARARASI İSTANBUL FİLM FESTİVALt CUMHURİYET/5 Islıklal Cad No 140 Tel 151 18 65 66 PAZARTESI * N l ı o n P a ı a r l t ı l 2 1 . 0 0 S o n Ü r ü n l e r i y l e YENÎ TÜRKÜEK K O N S E R 7 Nisan C.tesi Saafc 21.00 18 Mart Pazar gunu Abdı Ipekçı.Spor Salonunda yapılarrayan konserden eünde bıletı kalanlar ıçındır Bu durumdakı izleyıcılerımızın Honser oncesı SES 1885 gışesınden yer numarası almaları rıca olunur" YENİ TÜRKÜ KONSERLERI Brtetler Gıse Vafckorama ve GaMerıa Dan-*ma Surosunda YAPrM & OPGANIZASVON HEDEF Canlar çıkaracağız yola Şafağı karşılamaya Açmak için güneşin kapılanm Kırmak için karanlıklan ve Ulaşmak için güzelliklere AKKAYA İKİLİSİ RESİTAL YER: Bağdat Düğün Salonu MALTEPE KARTAL GÜN: 7 Nisan 1990 SAAT: 18.30 FIYATI: 5.000 TL UMUT ORGANİZASYON Özgün ve farkh dtinyalarGilliam'm "Baronun Serüvenleri", Tavernier'nin "Aslolan Hayattır" ve Goretta'nın "Güneş Geri Gelmezse" adlı yapıtları alabildiğine özgün, ama farklı dünyaların kapılarını açtılar. ATtLLÂ DORSAY Bol filmli bir şenlikte film seç- mek ne denli keyifli, ama ne den- li de zor bir iş! Yıl boyu bir avuç sinemanın ve sinemacının keyfıne ve zevkine bağlı kalarak, en büyük kentimiz tstanbul'da bile sayıları bir büyük Batı kendine kıyasla çok sınırlı kalan filmleri izlemek zorunda kalan sinemasever, böy- le bir şenlikte, gerçekten de "arpa ambanna diismüş aç tavnk" gibi oluyor. Bırakınız filmleri, ama böylesine geniş bir seçim yelpazesi bile çok hoş bir olay değil mi? Ar- tık egemen olan, sinemacılann de- ğil, seyircinin kendi zevki ve seçi- tnidir. Ve bir yamlsama da olsa bu duygu 15 gün boyunca yasana- caktır. llk günlerden görebildigımiz fîlmler, bizlere alabildiğine özgün, ama farklı dünyaların kapılanm açtı. Terry Gilliam'ın "Baron'un Serüvenleri" ile Bertrand Taverni- er'nin "Aslolan Hayatnr"ı (üst üs- te izlediğimiz iki film) arasındaki ortak noktalar ne olabilirdi? Bel- ki tek bir temel öğe: Sinemacının yaşadıklanndan ya da hayal ettik- lerinden özünü, besinini alan öz- gün, farklı bir dünyayı perdede ye- niden yaratma tutkusu. Monttay Python grubunun es- ki üyesi, "BraziT filminden nef- ret ettiğimizi geçenlerde yazdıktan sonra, bu filmi bir başyapıt sayan- larca eleştirildiğimiz Amerikalı GÖRKEMLİ BİR FİLM — Daha önce bir çizgi filme konu olan seruvenler Terry Gilliam'ın elinde mıit- hiş bir şölene dönuşüyor. "Baronun Serüvenleri" çocuklan da büyükleri de taviama şansına sahip. Terry GiJHam, bufilminde"kor- kunç Türk" iragesinin geçmiş yüz- yıllarda Avrupalı ortak bilincinde yarattığı efsane / masallara daya- nan çılgın bir senaroyu eşi görül- memiş bir görsellik, bir "görsel mizah" şölenine dönüştürüyor. 18. yüzyılda "Türkierin kıışattıgı" bir Orta Avrupa kenti, yan - gerçek, yan - düşsel bir ki- şilik olan Baron Münchausen'in çabası ve buluşları sayesinde ku- şatmayı atlatmıştır. Daha önce bir çizgi - filme konu olan bu seru- venler, bu alanda da ilginç çaba- lan bulunan Gilliam'ın elinde, sanki resimli romanın ve canlan- dırma sinemasının dünyasını, in- sanların dünyasına aktarma ama- ana yönelik bir müthiş şölene dö- nuşüyor. Yönetmenin esinine, düşgücü- ne, fantezisine sınır yok!.. Yaşh ba- ronla küçük kızm ay gezegeninden dev bir deniz canavannın kamına, çok farklı mekânlara uzanan se- rüvenleri, her sahnesi büyük bir zekâ ve özenle gerçek leştirümiş, çeşitli sürprizler içeren, dur durak bilmeyen bir masala dönüşmüş. Böylece, görseüigiyle çocuklan, esprilerinin uzantısıyla büyükleri birlikte taviama şansına sahip olan görkemli bir film var karşı- mızda... Terry GUIiam ise Lewis Carroll ve VValt Disney'in nıhla- nm şad edecek bir filmle, benzer- siz bir yapıt ortaya koymuş olu- yor. Şu "BraziT'i fırsat bulup ye- niden görmeli! Bertrand Tavernier ise, belli bir tarihsel / toplumsal döneme otur- tulmuş insan dramlanrun, incelikli ruhbilimsel oykülerin tasvircisi. "Aslolan Hayattır" da, yönetmen ilk savaşın bitiminden 2 yıl son- ra, 1920"nin Fransası'nda geçen iç- burucu bir öyküyle, savaşı göster- meden (giderek bir tek ceset, ölü bile göstermeden) savaş üzerine oldukça dehşet verici bir film yap- mayı, onun korkunçluğunu du- yunnayı başanyor. Philippc Noirel'nin eşsiz bir oyunla canlandırdığı "kayıplar sonunlnsu" Dellaplane için, Fran- sa'mn bir buçuk milyona yakın kayıp verdiği bu savaşta, akıbeti bilinmeyen 350 bin kişiden bir ha- ber almak asıl amaçtır. Soylu bir çevreden gelen bir "senaıör geli- ni"nin tek derdi ise kocasmdan bir haber alabilmek... Ama savaşın korkunç yaralanm sarmakta olan çökmuş Fransa ve yaşanan ölüm, yoksulluk, dehşet çağı bile, bu as- Iında birbirine alabildiğine uzak iki insanın beklenmedik bir yakın- lığa girmelerini engelleyemeye- cektir. Tavernier, dehşet anlan kadar, bireysel sıcakhkları da sindirebi- liyor filmine, özellikle kimi zaman yakalamayı bildiği Noiret veya Sa- bine Azema'nın bakışlarıyla, öy- lesine çok şey anlatabiliyor ki!.. Biraz ağır, hüzünlü, ama sapasağ- lam temellere oturmuş bir sinema ömeği "Aslolan Havatür." Işte klasik bir tat taşıyan bir film: "Göneş Geri Gelmezse." Claude Goretta'nın özellikle "Dantelci Kız"dan büdiğimiz, sev- diğimiz, ağır, dingin, ama özlü an- latımının yeni bir örneği. 1930 sonlarında, radyolardan tspanya iç savaşı haberleri gelirken, dağ başında, guneşi ancak yıhn 6 ayın- da görebilen bir küçük lsviçre kö- yünde, yaşh bilge Anzevui'nin "giineşin arnk geri gelmeyecegi" kehaneti ve bu kehanetle yaşam- ları sarsılan sıradan insanlar. Goretta, esinlendiği romanın biraz naif ve şematik "çevrebilimci" yanını, "göneş özlemi" bildirisini korumuş (ko- rumak zorunda kalmış). Yönet- menin asıl başansı bizlere bu ırak köyün insanlannı, tüm kişilikleri, sorunlan, yaşam kavgaJan içinde verebilmesinde yanyor. Finalde, güneş doğacaktır gerçi. Ama yaşh bilgenin kehaneti de yanlış değil- dir: Güneş onun için doğmaya- caktır artık!.. Klasik, sindirilmiş bir anlatımın ve Charles Vanel, Calberine Mouchet, Philippc Le- otard gibi oyunculann kompozis- yonlanmn tadı bu filmden arda kalan başlıca şey. Alain Resnais'nin 'Hiroşima Sevgilim'fılminiyıllarsonrayeniden izlerken Aşkın belleklerinde yolculukHiroşima Sevgilim"in önlenemez bir çekiciliği, insanı hemen saran bir büyüsü var. Klasikleri klasik yapan da o tanımlanamaz büyü değil mi? ATtLLÂ DORSAY lyi ki bir Anatole Dauroan ol- muş!.. Şenlikte bu yapımcının katkısıyla oluşmuş kimi klasikle- ri izlerken biünçli, bilgüi, sinema- yı bilen ve seven bir yapımcmın si- nema sanatına bulunabileceği kat- kıları bir kez daha gözlemledık. Darısı bizimkilerkı başına!.. Yıllar sonra "Hiroşima Sevgi- lim"... En son göreli kaç yıl ol- muş? 20 filan ıru? Bir "banş filmi" çevirmek için 'Hiroşima'- dan başka bir film çevrilebilir mi?'. Bu kente gelmiş bir Fransız kadım, bir Japon erkeğiyle (karısı tatilde olan bir mimar) sevişmek- tedir. Film, onlann tenleri üzeri- ne açılır: Kum taneleri gibi birbi- rine akmakta, bütünleşip ayrıl- makta olan iki beden. Ama yaşa- nan "sevişme anlan" sürekli ola- rak başka şeyleri de kapsamakta- dır: Geçmişi, tarihi, kahramanla- rın (özellikle kadının) kişisel geç- mişini, erkeğin ise, Hiroşima do- layısıyla toplumsal/tarihsel geç- mişini. Erkek, kadına gerçekten tutkundur, onun bedeni kadar ru- Ama tüm bunlar erkeğe göre ye- tersizdir: "Sen Hiroşima'da hiç- bir şey görmedin" der durur. Ve kadının "sonradan edinilmiş" bil- gilerinin yetersizliğini vurgular. "Hiroşima", sinema tarihinin belki de en "edebi" filmlerinden biridir. Bu kuşkusuz hem bir Ala- in Resnais hem de bir Margueri- te Duras filmidir. Duras'nın "metni"nin fdme katkısı, en az Resnais'nin görselleştirme çabası kadardır. Her sözcüğün hakkıy- la söylendiği, konuşmalann, mo- nolog veya diyalogların müziğe dönüştüğü, metnin sanki törensel- lik kazandığı bir filmdir "Hiro- şima". Duras'nın daha sonra "bizzat" yöneteceği fîlmlerde de yapacağı gibi sinema sanki temel- de "edebi metni resmkme aracı" olup çıkmıştır. Ama bu kadar ba- sit değil kuşkusuz. Film, ayru zamanda çok söy- lendiği ve bilindiğı gibi "bellek üzerine" bir filmdir, zamanın gö- receliği veya bir tür "öznel zaman tammlaması"na ulaşır. Geçmişle şimdiki zaman sürekli kanşır, bir- birleriyle sanki köşe kapmaca oy- narlar. Aynı biçimde, özel/öznel bir öykü, bir kadın/erkek aşk Uiş- kisiyle bir toplumun, giderek dün- yamızın tarihinin en yaşamsal bir bölumü de birbirlerinin içinde sanki erirler. Bu açıdan, filmin başında yer alan ve Resnais'nin önceki belgesel çalışmalarını anımsatan Hiroşima üzerjne belge-fılmle filmin geri kalan bö- lümünün "dramatik" yapısı, yi- ne ustaca kaynaşır, avtıı potada yoğrulurlar. Tüm bunlar aşılmış mıdır, es- kimiş midir? Artık "sinemada zaman" klasik sinemadakine kı- yasla çok daha elastik biçimde kullamlmakta, en "harcı âlem" fılmlerde bile geçmiş/şimdiki za- man/gelecek arasında sürekli git- geller mi yaşanmaktadır? Üslup- lan, türleri kanştırmak çok yapıhr olmuş, iç monologlar çok >inelen- miş midir? Emmanuelle Riva'nın o yıllarda bayıldığunız oyunu çok abaruh mı durmaktadır? Olabüir. Yine de "Hiroşima SevgilinT'in önlenemez bir "cazibesi", insanı hemen icine alan bir büyüsü var. Klasikleri, birçok öğeleri aşınsa da yine klasik yapan, o kolay ta- nımlanamaz büyü değil mi bu? MARGL'ERITE DURAS'NIN METNİNDEN — Alain Resnais'nin, Marguerite Duras'nın metninden gerçekleştirdigi "Hiroşima Sevgilim'' belki de sinema tarihinin en "edebi" yapıtianndan biri. Emmanuel- le Riva ve Eiji Okada başrollerde. Loire yöresindeki Nevers kasaba- sında neler olmuş, kadın bir Al- man askerine âşık olmanın ve kendini ona vermenin cezasım na- sıl ödemiştir? (Aşağılanma, tutuk- luluk, delilikle yalruzca!..) Kadın anımsar, sürekli anımsar ("Hiro- şima", tümüyle ammsama üzeri- ne bir -ve de ilk- filmdir): "Ne- vers'da âşık olmak, Nevers'da çıl- gın olmak!..." Arada yine sevişirler, yine ten- lerin temasına başvururlar ("Be- ni öldüriiyorsun... Bana iyilik edi- yorsun"). Ama sevişme bile on- lan yaşadıkları kentin, mekânın geıçeklerinden uzaklaştıramaz. Kadın, Nevers'dan Paris'e bisik- letle gelirken haberini duyduğu atom bombasmı ve onun Hiroşi- ma'da yarattığı yıkımı bilmekte- dir: Onca film, haber, resim, bel- gesel!.. Ve kentte tanık oldukları savaş ve nükleer silah karşıtı gös- teriler, yürüyüşler, pankartlar!.. Burkina Faso filmi s Yaaba\ Afrika sinemçtsından çağdaş bir örnek AfrikaYları son dakika siirprizi SEVİN OKYAY . 9. Uluslararası İstanbul Film Festivali bu yıl son anda meyda- na gelen değişiklıklerle seyircile- re tatlı acı sürprizler yaşatıyor. "Yaaba"da değişikliğin riem olumlu hem olumsuz yanlanm ya- şadı. Üç Kıtadan Görüntüler bö- lümünün flaş filmlerinden biriy- ken bir anda elde olmayan neden- lerle ekarte edildi, sonra da "son dakika" sürprizi olarak yeniden konuk düzeyine yükseldi. "Yaaba" bir Burkina Faso fil- mi. Cannes Fihn Festivali'nin Yö- netmenlerin On Beş Günü bölü- münde gösterüdiği zaman eleştir- menler tarafından çok sıcak kar- şılandı. Üçüncü kıtafilmlerini,de- ğişik vasam biçimlerini, "Beterin beteri var, çok şükür"leri aşan bir sıcaklıkla. Oybirliğiyle, Souleyma- ne Cisse*nin festivalde iki yıl ön- ce gösterilen "Işm" adlı filminden bu yana, Afrika'dan çıkan en iyi film olduğuna karar verildi. Idrissa Ouedraogo'nun filmi, iki çocuğun gözünden Burkina Faso'nun küçük bir köyundeki se- vinçleri ve anlaşmazlıkları yansı- tıyor: "Gerçek bir masal değil bu. Anlatma şansına eriştiğim bir öy- künün haurası." Ouedraogo, "Yaaba" ile günü- muz Afrika sineması açısından bu^'uk onem taşıyan birfilmçe- virdi: "Ülkemde film yapmak bir lükstür. Özellikle diğer somut şe>- lerle kıyaslandığında. Bir Fransız - İsviçre - Burkina Faso ortak ya- pımı olan film, 5 milyonarnalol- du. Bu parayla bir hastane ve bir okul rahatlıkla vapılabilirdi." Hemen hemen tümü profesyo- nel olmayan oyuncularla çalışan ve en büyük güçlüğü onlann an- layabileceği bir dili bulmakta çe- ken Ouedraogo, "Bir başka zor- luk da teknik ekibin >-ar olan ko- şullar altında çalışmasını sağla- maktan doğdu" diyor. "Bence 'Yaaba' Afrika sineması için bir uvertürdü. Sonunda başanhk çün- kü. Yabancı bir vapımın kanadı altına girdik, başka ülkelerin tek- nisyenleriyle çalıştık. Ama ben bu- nun somürgecilikle hiçbir ilgisi ol- madığına inamyorum. Afrika si- neması bir btçim ve beceri sınavın- dan geçiyor. Bu deneyimle zaman emin igüs - tanju duru - serdar gönenç p.lesl-sâlı-cufna-c.tesi-pazar birsen tezer - murat güner gürol yıldıran cuma^.tesi pazar Ycsılpınar Sok No:2 Arnavutkov Tcl.: 157 74 J8 (Sen.iv 16.C0-C1 30» CAFE«BAR Siz Yelkovana geldiniz mi? Perş -Cuma C tesı Pazar P tesı 'saiı Freedom CAN Gervçlik Konserleri C.tesı-Poror 14 00-18.00 Freedom Muollım Naci Cod Nc 71 3 Ortatoy 160 51 99 Sıvas Zara'dan aldığım nüfus kâğıdımı kaybettim. Hükümsuzdur. EMfNE A YDOĞAN Her gün Ud ile eskı İstanbul Şarkıları MiKİa ( jtl \'o 2,»'t l c l :«"ı 84 74 17... 17 »AŞINDAK! BAYANtAdA AU-PAIRLIK 68OOOOTL + E120 SUMTAŞ - OİLTA SAHIBINDEN Kanlıca'da Boğaz manzaralı 670 m2 arsa içinde 3 katlı satılık ev. Müracaat 332 12 22 TÜRK SANATÇILARINDAN DÜNYA ÇOCUKLARINA Firmamız ve UNICEF'in yardımlarıyla Türkiye'de ilkini düzenlödiğimiz 1.ANKARA ÇOCUK DUNYASI '90 FUARt'nın (20-24 nisan tarihleri arasında) bir uzantısı olan ve gelirleri UNICEF kanalıyla dünyadaki yardıma muhtaç çocuklara iletilecek "TÜRK SANATÇILARINDAN OÜNYA ÇOCUKLARINA" adı altında bir dizi açık arttırma düzenlenecektir. Konuyla ilgilenen tüm sanatçılarımızın diledikleri sayıda eser ile katılımlarını bekliyoruz. Katılan sanatçılarımız birer plaket ile onurlandırılacaktır. Açık arttırmaya tüm devlet büyüklerimiz, işadamlarımız ve elçilikler davet edilecektir. Eserlerin son teslim tarihi 14 NİSAN 1990'dır. Teslım almacak adresler' ANKARA/ARF A.Ş. Tezel Sk. 10/2 YÜKARIAYRANCI/ANKARA Tel. 168 48 74 • 168 48 75 HAKAN ATALAY - SEVGI BULUT ISTANBUUATOLYE NS SANAT GEREKSINIMLERI Meşrutıyet Cad. 370/2 TÜNEUISTANBUL Tel.- 151 57 54 NESRİN BAL AYRINTIU BILGIİCİN ARF A Ş. Organızasyon ARF A Ş. adına HAKAN ATALAY - SEVGI BULUT kazanan yalnızca biz degiliz, bii- tün Afrika sineması." Sinemaya tiyatrodan geçmiş olan Idrissa Ouedraogo'nun ikinci uzun metrajh fihni "Yaaba"nın adı, ulkesinin dilinde "büyiikan- ne" anlamına gelen bir sozcükten kaynaklamyor. Köylülerin büyü- cü olduğundan kuşkulandıklan için köy dışına sürülen Sana'ya böyle hitap eden ise on iki yaşın- daki Bila. Büyükler onu sayar ve çocuklar taşlarken, Sana Ûe kız arkadaşı Nopoko onunla arkadaş olurlar. Hem eşin dostun, ailele- rinin ve bütün ha'kımn karşı çık- malanna rağmen. "Yaaba" insana özgü olan her şeyi içeriyor. Eli açıklık ve yure- ğinı esirgemek, dostça uzanan el ve donduran bakış. Ama Idrissa Ouedraogo'nun kendi çocukluk anılarına dayanan nim, hepsinin üstünde, kuşaklar arasındaki bağ- lan yüceltiyor. FESTİVALDE BUGÜN E v e k : Okuyan Kız (12.00, 19.00), Arabistanlı Lawrence (15.00, 21.30). Sinepop: Umutsuzlar (12.00, W.00), Ürpertiler (15.00, 21.30). Atlas: Mortu Nega (12.00, 19.00), Badis (15.00), Yaaba (21.30). Gazi: Bana Birşeyler Çal (12.00, 19.00), Kadınlar Arasında (15.00, 21.30). Reks: Batan Güneş (19.00), Mahabharata (21.30). S i r e j y a : Doğruyn Seç (19.00), Tlpkı Amerika (21.30). AKM: Malou (12.00), Aşk Filmlerinin l nutulmaz Yönetmeni (15.00), James Bald»in: Biletin Bedeli (19.30). Anılar Dile Gelince (21.30). TYS'nin açıklaması • Kültür Servisi — Türkiye Yazarlar Sendikası Yönetim Kurulu, İsmail Beşikçi'nin "Bilim-Resmi ldeoloji, Devlet-Demokrasi ve Kürt Sorunu" adlı son kitabından dolayı tutuklanması konusunda bir açıklama yaptı. TYS'nin açıklamasında şöyle deniidi: "Herhangi bir kitabın hiçbir yargı ve bilirkişi raporu olmaksızın idari bir kararla daha matbaada iken toplatılmasını düşünce ve yaratma özgürlüğüne karşı yanlış bir davramş olarak görüyoruz. Pek çok kez bunun örnekleri, üyemiz İsmail Beşikçi olayında olduğu gibi verilmiştir. Bu konuda uluslararası anlaşmalar imzalamış bir ülkenin yazarları olarak, özellikle demokrasiye en çok gereğımiz olduğu bir çağda bu tür olaylara duyarlılığımızı kamuoyuna bildiririz." Birkiye istifa etti • Kültür Servisi — Türkiye Yazarlar Sendikası Genel Sekreteri Atilla Birkiye, bu görevinden ve yönetim kurulu üyeliğinden istifa etti. 2 Araük 1989'da TYS'nin 1. olağanüstü kongresinde yönetim kuruluna seçilen ve daha sonra genel sekreterliği üstlenen Birkiye, görevden ayrılmasına işlerinin yoğunluğunu gerekçe gösterdi. Masal Sanatevi^nde • Kültür Servisi — Güler Aras'ın suluboya resimlerinden oluşan sergisi bugün Sultanahmet Masal Sanatevi'nde açılıyor. 1934 Malkara doğumlu olan ve 1955'te Istanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi Resim Bölümü'nden mezun olan Aras'ın 32. kişisel sergisi 8 mayıs tarihine dek sürecek. Bu arada keman, gitar ve vokalden oluşan Grup Masal, cuma ve cumartesi özgün Türk müziği seslendirmeyi sürdürüyor. BUGÜN • Ulagay imzalıyor ' * Gazetemiz yazarlanmian . Osman Ulagay son kitabı "Enflasyonu Aşmak"ı i 16.00-19.00 arası Nişantaşı Akademi Kitabevi'nde imzalayacak. • Asım İşler'le söyleşi Atatürk Kitaplığı'nda saat . 16.00'da Nur Nirven, Asım İşler'le resim konulu bir söyleşi yapacak. • Bant-karikatür Kemal Gökhan Gürses, Hasan Kacan, Kamil Masaracı, Necdet Şen ve Semih Poroy'un yer alacakları "Bant-Karikatür" paneli 18.00'de Saraçhane Karikatür ve Mizah Mıizesi'nde. MULKİYELİLER BİRLİĞİ İSTANBUL SUBESİ CUMARTESİ BÜLÜŞMALARI 33 Konuşmaa ProlDr. Üstün KORTJGAN 7 Nisan 1990 Cumartesi; S«al: 16.00 MÜLKİYELİLERLOKALİ Muallm Nacı Cad 1SİA Kuruçajme 80820IST Tel (1)157 46 34-35 BILS^K'TA BUGÜN 6 Nisan Cuma: 19.00 SOHBET: "Barda Erkek Tipleri" Ayşe DÜZKAN 19.30 TİYATRO: "Işte Baş İşte Gövde lşte kanatlar" Yazan: Sevim BURAK, Oynayan: BİLSAK Tiyatro Atölyesi. GÖRSEL SANAT ATÖLYELERÎ Mehmet GÜLERYÜZ'le Resim Çalışmaları. 10.00-01.00 arası CAFE- FOYER-BAR BİLSAK Herkese Açıktır. BİLSAK Sıraselviler, Sogancı Sok. No: 7 CİHANGİR 143 28 79 - 143 28 99
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle