Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
16 NtSAN 1990 HABERLER CUMHURİYET/9
CÜHEYT ARCAYUREK yazıyor
Bilinenin PlanıANKARA — Olağanüstü hal
bötgesiyle ilgilı son gelişmeler,
Türkiye'de yarı başkanlık siste-
minin artık kaçınılmaz biçimde
uygulandığını ve muhalefetin
tersine savlanna karşın kabul
edilir ölçüde yerieştiğini goste-
riyor.
Ashnda başkanlık sistemi son
yirmi gündür somut biçimde yü-
rütülüyor. Fakat bicimsel de ol-
sa anayasadaki düzenlemelere
koşut olarak bir hükümet görev-
de bulunuyor. Anayasanın ola-
ğanüstü haJlerde alınacak karar-
lann, çıkanlacak kanun kuvve-
tmdeki kararnameterin Cumhur-
başkanı'nın başkanlığında yapı-
lacak Bakanlar Kurulu'na baö-
lamasından yararlanarak TÖ,
karamamelerin yazımından sa-
vunusuna kadar hemen her gö-
revi üstleniyor. Yürürlüğe kcryu-
yor.
Cumartesiyi pazara bağlayan
gece, basın çevrelerini bir telaş
sardı. TÛ'nün TFTFye geloceği,
"önemli bir konuşmayı" banda
akjıracağı. buna göre hazırlıklar
yapılmasının buyaılduğu bikjiril-
di. Köşk kapalıydı, konuşmanın
tçeriğine ilişkin hiçbir bilgi alına-
mıyordu. İlk önce saat 19.00 do-
laylarında TRT'ye geleceği öğ-
renikJi, sonra vazgeçildiği iletil-
di. İkincikezsaat22.00yedoğ-
ru aynı haber yine yayıldı, son-
ra TO'nün yine vazgeçtiği öğre-
nitdi.
Pazar sabahı, TÖ'nün TV'den
halka sesleneceği kesinteşmişti.
Sonunda TÛ, dün saat 14.00'te
konuşmayı banda aldırmaya
başladı. önceki gece öne sürü-
len varsayımlar doğru çıktı. TÛ,
olağanüstü hal bölgesiyle ilgili
konuştu. İki kez topladığı Bakan-
lar Kurulu'nun kabul ettiği S-S
kararnamelerini savunuyordu.
Kamuoyunda, basında ve mu-
halefet çevrelerinde öne sürülen
haklı eleştirilerı, yakınmaları ya-
nıtlıyordu.
Ne söyleyeceğini önceden
kestirmek olasrydı. Çünkü Akbu-
lut, kendi üslubu içinde partisi-
nin il başkanlanna yaptığı ko-
nuşmada, aşağı yukarı TÖ'nün
dün gece TV'den yayımlanan
sözlerine koşut ifadelerde bu-
lunmuştu. Başbakanın anlatım-
ları hemen her çevrede inandı-
ncı olmamış, fazla dikkate alın-
mamıştı. Zaten Başbakan'ın
TV'ye çıkıp kararnamelerle ilgi-
li bir konuşma yapması olasılı-
ğı kimsenin aklının ucundan
geçmiyordu.
Geçirmesine olanak da yok-
tu. Çünkü Köşk, anayasa zorla-
masryta kararnameleri bakanla-
ra imzalatmış, metinleri -
görünen o ki- Köşk'te hazırlat-
mış, bastan sona "ülkenin birli-
ği ve bütünlüğü adına konuşma
hakkını" kendinde görmüştü.
* Biçimsel olarak yarı başkan-
lık, fiilen başkanlık sistemini ka-
nrtlayacak son hazırtıklar Köşk-
te saatler boyu sürerken; Baş-
bakan Akbulut, il baskanları top-
lantısından dün sabah 06.30 sı-
ralannda çıkıyordu. TÛ, TFTT'ye
14.00'te gıderken Akbulut, kuş-
kusuz uykuda bulunuyordu.
Tfj, ne parti ne de bastn ya da
başka çevre adı vermeden her-
kese ve bütün eleştirilere karşı
çıkıyordu. Sözlerinin başında
muhalefet partiterini yalancı de-
meyelim, ama "doğruyu
söylemedikleri" için suçlar gi-
biydi. 2 nisanda muhalefetin
Köşk'te konumuna şapka cıkar-
* dıklan zirvede "alınacak önlem-
lerle ilgili bilgilerin liderlere ay-
nntıya girmeden ana hatianyla
iteöldiğini" açıkJıyordu. Muhale-
fetin buna göre "destek
verdiğini" söytemek istiyordu.
Oysa muhalefetin tezi başkay-
dı. 2 nisan zirvesinde S-S karar-
namelerinin içeriğine, alınacak
önlemlere TÖ hiç değinmemiş,
üstelik Milli Güvenlik Kurulu-
ndaki tavsiye karariarına girme-
mek için dokunulmaztıkların kal-
dınlması, idamlann otomatik ha-
le getirilmesi, koruculann genis-
letilmesi gibi üç konuyu tartışma
zeminıne sürmüştü. Muhalefe-
tin bu yoldaki savlarını TÖ, dün
reddediyor, üstelik "önlemler ko-
nusunda bilgilerin liderlere ile-
tildiğini, ayrıntıya girilmese bile
ana hatları ile duyurulduğunu"
öne süröyor^u. Çıkan sonuç
şuydu: Muhalefet liderteri söyle-
nen ana hatları ya anlamamış
ya da anlar gibi olsa da üzerin-
de durmamış veya zirvede ulu-
sal sorun karşısında duydukla-
n heyecandan MGK ve hükümet
karariannın ne olacağını sorrrta-
yı akıllarına getirmemişlerdi!
TÖ dün, "görüşlerinin genel
anlamda onaylandıgını" söylü-
yordu. Ne var ki, S-S kararna-
melerine hem bugün hem de
gelecek için geniş tepki oluş-
muştu. Nitekim TÖ, "bazılannın
iddia ettiği gibi basınımıza san-
sür konulması veya benzeri bir
uygutamanın söz konusu" ol-
madığını vurguluyordu. Pekâlâ,
ne yapılmıştı? Basınla ilgili hü-
kümler "milli ihtiyaç yönünde"
ve basının "kendi kendini
kontrol" etme esasına bağlarv
mıştı. Sansür yetkisi sıkryöne-
timlerde vardı, bu kez yoktu.
Sıkryonetimlerin diledikleri ko-
nularda yayın yasağı koydukla-
rı doğruydu. TÖ'nün TV açıkla-
malanna bakarsak, demek ki bu
kez, basına "caydırıcı nitelikte"
kısıtlamalar getirilmişti. Yazarsa,
yayarsa büyük para cezalanyia
matbaa kapatmaya kadar ön-
lemler sıralanmıştı. Bu cezala-
ra uğramak istemiyorsa bölgey-
le ilgili hiçbir şey yazmamasını
peşinen istemek, korkutmak;
sansür etmek değildi. Neredey-
se basının hata yapması önleni-
yordu. Bu yöntemin adı da "ba-
sının kendi kendini kontrol
etmesi" oluyordu.
Saat 14.00 sıralarında dağıtı-
lan, fakat TV kamerasının karşı-
sına geçtikten sonra düzeltip
düzeltmeyeceği o saatlerde bi-
linmeyen talihsiz iki cümle, ya-
zılı metinde yer alıyordu. TÖ'nün
söylediğı şuydu:
"Aynca olağanüstü hal bölge-
sinde bazı vatandaşlanmızın te-
röristtere silah zoru ile yardım-
cı olma ve zoraki destek verme
durumunda kaldıkları bilinmek-
tedir. Maddenin bir amacı da bu
vatandaşlara yardımcı ve destek
olmaktır" diyordu.
Kuşkusuz TÖ'nün murad et-
tiği amac, bu cümlelerden çıkan
anlamla eşdeğer olamazdı. TÖ,
bu cümlelerle teröristlere yar-
dımcı olanlara "devletin de yar-
dımcı ve destek olacağını" söy-
lüyordu. Konuşmalarındaki bo-
zuk Türkçenin yazılı metinlere
ve nerelere kadar uzandığı bir
kez daha belgeleniyordu. Üste-
lik bu konuşma önceki gün ge-
ce yanlarına, dün sabaha kadar
"trtizlikle" hazırlanmıştı.
TÖ, konumunu sınırlayan ana-
yasadaki hükümleri yineliyor,
kendine tanınan yetkileri kullan-
maktan hiçbir zaman kaçınma-
yacağını kesin dilte açıklryor. He-
men ardından Meclis'te grubu
olan SHP ve DYP ile veya "dev-
letten mali destek gören öteki si-
yasal parti liderleriyle talepleri
halinde" görüşmeye hazıroidu-
ğunu bildiriyor.
2 Nisan 1990 günü, zirve adı
altında SHP ve DYP liderierini
Köşk'e getirmiş, bir masa çev-
resinde toplamış, TÖ'yü tanıma-
yacaklannı ilan edenler bu dav-
ranışlarıyla anayasadaki "Türk
milletinin biriiğini temsil" ettiği-
ni kabul etmişler. Şimdi sıra ay-
nı uygulamayı DSP, RP gibi par-
tilere yaymaya geliyor.
Sindirilen sisteme ister baş-
kanlık, ister yarı başkanlık diye-
lim, TÖ'nün bastan beri kafası-
na ve son bir aydır yürürlüğe
koyduğu bu rejim yerleşiyor. Her
gün pekişerek Köşk ü "tek
adamlığa" adım adım götürüyor.
TÖ, muhalefeti, basını, aydırv
lan, halkı yanıtJıyor. Ulusal sorun
örtüsû altında doğrudan siyaset
yapryor, siyasetin içinde yaşıyor.
Evire çevire muhalefeti dilediği
noktaya, kurduğu sisteme şap-
ka çıkarma aşamasına getirtyor,
getirdi.
Muhalefetimiz hâlâ, "hükû-
metle meşgul", Akbulut'a yükJe-
niyor. Oysa sorunun bastan so-
na tek kaynağı, Köşk'te. Ya dün
ne yapıyordu muhalefetimiz?
İnönü, İstanbul'da, evinde. De-
mire ise Düzce'de herhalde hal-
kın sorunlarına değiniyor.
Böyle gelmiş, böyle gitmez-
miş... Laf!
TURKISH DAILY NEVVS'IN ARAŞTIRMASI
'Irtica ve terör' korkusu
ANKARA (Cumburiyet Büro-
«•) — Türkish Daily News tara-
fından yapılan kamuoyu araştır-
tnasına göre Türk halkı en çok ir-
tica ve terörden korkuyor.
Ankara, tstanbul ve tzmir illeri
şehir merkezlerinde, nisan ayının
ikinci haftasında tesadüfı örnek-
leme yöntemiyle yapılan kamuo-
yu araştırmasında görüşülen top-
lam 2 bin 439 kişiye "Tttrkiye'de
^şamakUB korktuklan ilk on
konnyn sınüaraalan" istendi.
Görüşülen kişilerîn yüzde
21.9"u en fazla irticadan korktuk-
lannı söylerken, yüzde 20.4'ü te-
rörden korktuğunu büdirdi. Çev-
re kirliliği korkusu ise yüzde 11.4
oranı ile üçüncü sırada yer aldı.
Üç büyük şehirde yapılan ve
görüşülenlerin yüzde 45.6'sıru ka-
dıniann oluşlurduğu kamuoyu
araştırmasına katılanlara, trafik-
ten askeri darbe olasılığına, enf-
lasyondan işsizliğe ve doğal afet-
lerden savaşlara kadar Türkiye-
de yaşanması olası birçok konu
arasından en çok korktuklan ilk
üç konuyu belirlemeleri istendi.
Görüşülen 1114 kadın, Türki-
ye'de yasamaktan korktuğu ilk
konuyu yüzde 22.9 oranında ir-
tica olarak belirlerken, 1325 er-
kek de yüzde 20.6 ile bunun te-
rör olduğunu söyledi.
Kadınlar arasında ikinci kor-
kulan konu yüzde 20.95 ile terör
olurken, erkeklerin ikinci korku-
sunu yüzde 19.44 ile irtica
oluşturdu.
Görüşülen kişilerin ağıriıklı or-
talama ile yüzde 11.38'i çevre kir-
liliğini üçüncü büyük korkulan
olarak gösterdi.
Kamuoyu araştırmasında enf-
lasyon yüzde 11.3 ile halkın en
fazla korktuğu dördüncü konu
oldu. Enflasyonu ilk üç korkulan
arasında göstermeyenler ise "Ar-
ük enflasyon giınlük ve sıradan
bir olay hafine gcMi Bu kadar yıl
yöksek enflasyonla yaşadıktan
sonra artık aksük" değerlendir-
mesini yaptılar.
"En çok korktuklanmız" lis-
tesinde, sıralamada kadınlar ve
erkekler arasında görülen bir di-
ğer fark ise çevre ve enflasyon ko-
nusunda ortaya çıktı.
Kadınlar çevre sorunlannı yüz-
de 10.97 oranıyla üçüncü sırada
gösterirken, enflasyon konusunu
yüzde 10.12 oranıyla dördüncü
korlvu konusu olarak belirlediler.
Ozalrlfetkimi kullanacağımANKARA (Cumhuriyet Büro-
sn) — Cumhurbaskanı Turgut
Özal, Olağanüstü Hal Bölgesi-
ndeki son önlernlerin, anayasanın
verdiği yetki çerçevesinde alındı-
ğını söyledi. özal, "sürgttn" ceza-
sının çok dikkat ve özenle uygu-
lanacağını büdirdi ve cumhurbas-
kanı olarak yetkilerini kullanmak-
tan hiçbir zaman kaçınmayacağı-
nı vurguladı. Basına getirilen son
kısıtlamalann "sansür" olarak ni-
telenemeyeceğini savunan Cum-
hurbaşkanı, alınan önlemlerin li-
derler zirvesinde "ana hatlanyla
göriisüldagünü" ifade etti.
Cumhurbaskanı Özal, önceki
gün yapmayı planladığı TV ko-
nuşmasını dün gerçekleştirdi. Cu-:
martesi günü saat 18.00 dolayın-
da TRT'ye Cumhurbaşkanlığı
Köşkü'nden telefon edilerek
Özal'ın 20.00 haberlerinde yayım-
lanmak üzere bir konuşma yapa-
cağı duyurulmuş, bu istek daha
sonra geç saatlerde kapanış haber-
leri için yinelenmiş, ancak gerçek-
leştirilmemişti. önceki gün yapıl-
masından v-azgeçilen konuşma,
dün yayımlandı. Saat 14.40'ta
TRT Genel Müdürlüğü'ne gelen
özal, Genel Müdür Kerim Aydın
Erdem tarafından kapıda karşı-
landı. Bu sırada Cumhurba^kan-
!:|ı Basın Sözcüsü Büyükelçi Ka-
ya Toperi, gazetecilerin Özal'a so-
ru sormalanpjn mümkün olmaya-
cağını bildirdi. TRT üst duze> yet-
kilileriyle bir süre görüşen Özal,
daha sonra haber yayınlannın ya-
pıldığı B stüdyosuna inerek ko-
nuşmasını kaydettirdi. Konuşma-
nın çekimi yaklaşık 10 dakika
sürdü.
Özal, dün TVl'de saat 20.00'de
yayımlanan konuşmasında şunlan
söyledi:
"Değerli Vatandaşlarım,
28 mart günü tdevizyonda siz-
lere hitaben yaptığım konuşmada
Olağanüstü Hal Bölgesi'nde ve
mücavir illerde meydana gelen te-
rörist faaliyetler ve vukubulan
olaylann, yüce milletimizin birlik
ve bütünlüğü ne, aziz vatanımızın
bölünmezliğine yönelmiş ve dev-
letimizi parçalamaya kastetmiş
hain bir planın parçası olduğu
hakkındaki kesin kanaatimizi be-
lirtnüştim.
Bu konusmamda, aynca devle-
tin, eşit haklara sahip bütün va-
tandaşlarımız arasında hiçbir ay-
nm gözetmeksizin, sevgi ve şefkat
göstermeye devam etmeye kararlı
olduğunu,- ancak ulkemizi bölme-
yi amaçlayan teröristlerle, onlara
destek olanlan bertaraf edebilecek
güce sahip bulunduğunu belirtmiş
ve devletimizin, milh' bütünlüğü-
müz için anayasa ve kanunlanmız
çerçevesinde gerekli ve etkin her
türlü tedbiri alacağmı açıklamış-
tım.
O tarihten sonra bildiğiniz gibi
Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde
grubu bulunan siyasi parti lider-
leri ile yapılan ve üç saatten fazla
süren toplantıda bu konudaki bil-
giler kendilerine iletilmiş ve ola-
ğanüstü hal ile ilgili olarak milli
birlik ve bütünlüğümüze yönelmiş
terörist faaliyetlere ve bunlan des-
tekleyenlere karşı çok kesin ve ka-
rarlı bir mücadele vereceğimizi be-
lirterek ayrıntıya girmeden, ana
hatlan ile alınacak tedbirler görii-
şülmüştür.
Bundan sonra değerli basın
mensuplanmızdan gazete sahiple-
ri ve genel yayın yönetmenleri ile
de bir toplantı yaparak kendileri-
ne durumun ciddiyeti ve ülkemi-
zin karşı karşıya bulunduğu teh-
dit anlatılmış, vatanımızın bütün-
lüğü ve milletimizin bölünmezli-
ği konusunda yapılacak bu kararlı
ve kesin mücadelede milletimize
ve devletimize yardımcı olmaları-
nın yarar ve gereği acık bir şekil-
de ifade edilmiştir.
Yaptığım temaslarda, bu görüş-
lerımizin genel anlamda tasvip
gördüğünü ve milletimizin ve
memleketimizin bölünmezliği ko-
nusunda milletimizin her kesimi-
nin gösterdiği büyük hassasiyeti
memnunlukla müşahade etmiş
bulunuyorum.
Sevgüi vatandaşlarım,
Anayasanın verdiği yetki ve so-
nımluluğa dayanılarak 9 ve 13 ni-
san günleri Bakanlar Kurulu, baş-
kanlığımda toplanarak bu konu-
da alınması zamri tedbirleri gö-
rüşmüş ve anayasamızın 121. mad-
desinin son fıkrasımn verdiği yet-
kiye dayanarak buna ilişkin kanun
hükmündeki kararnameleri çıkar-
mıştır.
Bu kanun hükmündeki karar-
namelerde, ilaveten alınacak ted-
birleT gayet açık ve net bir şekil-
de belirtilmiş, terör faaliyetlerin-
de bulunanlarla onlara destek
olanlara karşı sürdurülecek aman-
sız mücadelede kullanılacak yet-
kiler yer almıştır.
Buna mukabil Olağanüstü Hal
Bölgesi ve mücavir illerde, bu mü-
DEMİREL DÜZCE^DE GÜNEYDOĞU ÖNLEMLERİNİ ELEŞTİRDİ
^Kararname son çırpınışlam'
HAKKI ERDEM
MEHMET KIDIMAN
DÜZCE — DYP Genel Başka-
nı Süleyman Demirel, Başbakan
Yıkhnm Akbulutun, Güneydoğu
olaylanyla ilgili son önlemlerin
Çankaya zirvesinde konuşulduğu
iddiasını yanıtlarken, "Akbulul.
konaşnlanlan anlamamış, farkı-
na varmamış" dedi. Demirel, son
önlemleri eleştirirken de, "ne ya-
parlarsa yapsınlar milletin razı
olacağını sananlann yanılgı için-
de otduklannı" bildirerek, miUet
iradesini çiğnemeye cüret edenle-
rin bunun bedelini ağır ödeyecek-
lerini söyledi. DYP lideri, sansür
ve sürgün düzenlemelerini de "çı-
rpuış vc gösteri" olarak nite-
lendirdi.
Demirel, dün Düzce'de düzen-
lenen raitingde, son siyasi gelişme-
leri ve Güneydoğu olaylanyla il-
gili önlemleri değerlendirdi. He-
likopterle geldiği Düzce'de, '"Cağ
atlıyoruz' dedi, biz çalıştık o!
yedi" pankartıyla karşılanan De-
mirel, özal'ı başkanlık sistemi
özentisi içinde olmakla suçladı ve
hükümeti de srrtlamış göründüğü-
nü bildirdi. Demirel, şöyle dedi:
"Hükümetin bütun yetkilerini
Çankaya kullanıyor. Müessese
olarak höknmet yok hale gelmiş.
Özal'ın bir hükümet boslugunu
mu doldurmaya çalıştığı, yoksa
hiikameti knlianarak Çankaya
boşlağunu mu doldnrrnaya çalış-
tigı üzerinde durulmaya değer. Bu
aslında yeniden meşruiyet arayı-
şıdır. Bu gayretlerle ne hükümet
boşlugu doldurulabilir, ne de ara-
nan meşruiyet elde eöüebiür. Bu-
giinkü sorunlann tumü kendisinin
terkedip gittigi hükümetin mira-
sıdır. Kendi» bükümeti yeniden
ele aba, neyi düzdtecek ki?"
Çankaya zirvesini önemli bir
ülke sonınu nedeniyle devlete sa-
hip çıktıklanru göstermek için ka-
tıldıklarını anlatan Demirel,
DEMİREL DÜZCE'DE — DYP Genel Başkanı Süleyman Demirel dün Düzce'de düzenledigi mitingde, sansür ve sürgün düzenlemelerini
de 'çırpıms ve gösteri' olarak niteledi. (Fotograf: AA)
özal'ın zirve nedeniyle de meşru-
iyet kazanma çabası içinde oldu-
ğunu kaydederek, "Meşruiyet ne
Çankaya'da hükümet topiayarak,
ne hükümete riyasel ederek ve ne
de kan golunün arkasma sığına-
rak elde edilemez. Meşruiyet, ne
benim, ne de Sayın Inönü'nün
kendisine verebilecegimiz birşey
değikür. Meşnıiyd bizim cebimiz-
de degil, mUletin cebindedir" di-
ye konuştu.
Halkın 26 mart yerel seçimle-
rinde ANAP'ın paraşütünü deldi-
ğini bildiren ve "Bunlar artık in-
miyoriar, düsiiyorlar" diyen De-
mirel, Güneydoğu ile ilgili son ön-
lemlere değinirken de, önlemlerin
zirvede görüşuldüğü iddiasım yi-
ne yalanladı. Demirel, Cumhur-
başkanı Turgut özal'ın TV ko-
nuşmasının içeriği açıklanmadan
yaptığı konuşmada, şunlan
söyledi:
"Biz orada dört kisiydik. Ben,
böyle birşey konuşulmadığını bi-
liyorum. Sayın İnönü de konuşul-
madığım söyluyor. Sayın Özal da-
ha birşey demedi ama, Sayın Ak-
bulut bunlann konuşulduğunu id-
dia ediyor. Nasıl diyor, anlaya-
madık. Ama, sonra düşündük ta-
şındık ki anlamamıştır, farkına
varmamısOr."
Bu sözleri alanı dolduran kala-
balıgın kahkahalanyla karşılanan
Demirel, sözlerini, "Diinyanın
hiçbir yerinde bir hükümet hak-
kında dört ay içinde dört bcş ta-
ne hikaye kitabı yazılmamıştır"
diye sürdürdü.
Demirel, terörii yapanın yaka-
sına yapışrnak varken, sansür ve
sürgün ile başkalannın yakasına
yapışmak yoluna gidildiğini belir-
terek, daha sonra şöyle konuştu:
"Kendilerini iktidara bırakan-
lar da öyle yapmıştı. Niçin san-
sür? Türk vatandaşı dogrulan öj-
renirse bundan niye rahatsız oln-
nacaktır? Türk vatandaşı dogru-
lan yabancı radyo ve televizyon-
dan veya yabancı basından çarpı-
tılarak ögreneceğine kendi
basınından, televizyonundan ög-
rensin.
Sürgün niçin? Adam suçlu ise
orada adalete tesBm eder, ceza-
landınrsınız. Suçsuz ise niçin baş-
ka yere götüriip besleyeceksiniz?
Siirgun bir cezadır. Cczayı yalnız
hakimkr vermdidir. Bunlar çırpı-
nıştır, gösteri ve şovdur."
Bugün Türkiye'yi yönetenlerin
halkın içine çıkma haklarının ol-
madığmı, 26 martı tanımamanın
milli irade gaspı olduğunu kayde-
den Demirel, bugünku iktidann
milletin eli sandığa değdiği gün
yokolacağını söyledi.
Demirel, oldukca büyük bir ka-
labalık topladığı Düzce mitingin-
den sonra helikopterle Ankara'-
ya döndü. Bu arada Demirel'ın
mitingı öncesinde DYP Düzce il-
çe kongresi de dün yapıldı.
Kararnameyi protestoHaber Merkezi — Bakanlar
Kurulu'nca Güneydoğu'daki geliş-
meler üzerine çıkartılan 413 sayı-
h kanun hükmündeki kararname-
ye tepkiler sürüyor. Basın Konse-
yi Başkanı Oktay Ekşi, "ek karar-
namenin hem kendisinin hem de
uygulanış biçiminin amacını
aştığını" savunarak protesto etti.
ÇGD Başkanvekili Rahmi Yıldı-
nm da "giivenlik güçlerinin görev-
lerini zorlaştıncı haberlerden söz
edilmesinin dehşet verici
olduğunu" söyledi. Siyasi partiler-
den ve milletvekillerinden, karar-
nameye yöneük tepkiler de devam
ediyor. SHP Genel Sekreter Yar-
dımcısı İslemihan Talay, basınm
tüm haklarının Olağanüstü Hal
Bölge Valisi'nin iki dudağı arasın-
da bırakıldığını, DYP Genel Baş-
kan Yardımcısı Mehmet Gölhan
da kararnamenin bölge valisini,
bölgenin "hâkim-i mutlak'ı" ha-
line getirdiğini söyledi. Doğu ve
Güneydoğu'daki terörü önlemek
amacıyla çıkarılan kararnamede
yapılan değişiklikler üzerine hare-
kete geçen ANAP'lı Doğulu mil-
letvekilleri, bugün Cumhurbaska-
nı ve Başbakan'dan görüşme için
randevu isteyecekler.
Dün yazılı bir açıklama yapan
Basın Konseyi Başkanı Oktay Ek-
şi, ülke ve ulus bütünlüğünü teh-
dit eden olay ları önlemek amacıy-
la hükümet tarafından yürürlüğe
konulan kanun hükmünde karar-
namenin amacı aşan hükümleri-
ne ek olarak, "asıl amaçla bağdaş-
tınlamayan uygulamalara baş-
landığım" belirtti. Ekşi şu görüş-
lere yer verdi:
"Ornegin kararnamenin getir-
digi 'basımevi kapatma' yetkisi,
'Şu şu yayınJarı basarsanız mat-
baanız kapatılır. Ona göre dikkatli
olun' türiinden tebditler için va-
sıta olarak kullanılmaktadır.
Özellikle birçok derginin kendile-
rine ait olmayan matbaalarda ba-
sıldıklan dikkate ahndığı zaman,
bu tehdidin söz konusu dergilerin
kapanmasına yol açacağı açıktır.
Nitekim sadece İstanbul'da halen
18 yayımn 'basımevi bulamamak'
yüzünden büyük bir sorunla kar-
şı karşıya bulunduklan, bunlar-
dan bazılannın yayımlanma za-
manı geldigi halde çıkaraadığı bir
gtrçektir.
Halkın gercekleri ögrenme hak-
kını savunmayı birinci göre> sa-
yan Basın Kotıseyi'nin böyle bir
uygulamayı kabul etmesi müm-
kün değildir. Kaldı ki bu uygula-
ma kendi halkımızın, gercekleri
kendi öz kaynaklan yerine her şe-
yimize yabana olan dış kaynak-
lardan öğrenmesini zorunlu kıla-
caktır. Bu, ulusal çıkarlanmıza
ay.kın olduğu gibi halkımızı ve
ulusumuzu hiç de layık olmadığı
bir düzeyde gösteren bir tutunı-
dnr."
Sincan Belediyesi ile Çağdaş
Gazeteciler Derneği'nin ortaklaşa
düzenledikleri ve dün gerçekleşen
"Yerel Yönetimler, fletişim ve
Basın" konulu sempozyumda da
kararname ağır şekilde eleştirildi.
Sempozyumda konuşan ÇGD Ge-
nel Başkanvekili Rahmi Yıldırım,
"gazetecilerin görevini yapamadığı
nü dile getirdi. Sempozyuma ka-
tılan RP Genel, Başkan Yardımcı-
sı Ahmet Tekdal ise muhalefeti,
sorumluluklannı yerine getirme-
mekle ve kararlara katılmakla suç-
ladı. Tekdal, tnönü ve Demirel ile
ilgili olarak "sivil paşa
benzetmesi" yaptı.
Dün UBA'ya bir açıklama ya-
pan bağımsız Milletvekili Cüneyt
Canver de kararnamenin "yasala-
nn herkese eşit uygulanraası" il-
kesine aykın olduğunu savunarak
bir an önce geri çekilmesini iste-
di.
Doğu ve Güneydoğu'daki terörü
önlemek amacıyla çıkanlan karar-
namede yapılan değişiklikler üze-
rine harekete geçen ANAP'lı Do-
ğulu milleveküieri, bugün Cum-
hurbaskanı ve Başbakan'dan gö-
rüşme için randevu isteyecekler.
Kararnamenin TBMM'de öncelik-
Basın Konseyi Halkın gercekleri öğrenme
hakkını savunmayı birinci görev sayan Basın
Konseyi'nin böyle bir uygulamayı kabul
etmesi mümkün değildir.
Çagdaş Gazeteciler Derneği Güvenlik
güçlerinin görevlerini zorlaştırıcı haberlerden
söz edilmesi dehşet verici.
SHP'li Atalay Basının tüm hakları
Olağanüstü Hal Valisi'nin iki dudağı arasında.
DYP'li Gölhan Vali, bölgenin "hâkim-i
mutlak'ı" haline getirildi.
bir ortamda güvenlik güçlerinin
görevini zorlaşbncı haberlerden
söz edilmesini dehşet verici
buldugunu" söyledi.
Aynı sempozyumda konuşan
SHP Genel Sekreter Yardımcısı İs-
temihan Talay, "basının tüm hak-
lannın Olağanüstü Hal Bölge Va-
lisi'nin iki dudağı arasında
bırakıldığını" kaydederek "Bası-
na yönelik baskılar her dönemde
geri tepmiştir" dedi. DYP Genel
Başkan Yardımcısı Mehmet Göl-
han da sempozyumdaki konuş-
masında, kararnameyle bölge va-
lisinin bölgenin "hâkim-i
mutlak'ı" durumuna getirildiğiıu
ifade ederek "Hnkuk düzeninde
böyle yetki olamaz" diye konuş-
tu. Gölhan, uygulamanın sıkıyö-
netimden farkı olmadığı görüşü-
le görüşülmesi konusunun da bu-
gün TBMM Daruşma Kurulu'nda
gündeme gelmesi bekleniyor.
Kararnamede yapılan değişik-
likleri "yumuşatma" olarak gör-
meyen ANAP Siirt Milletvekili
Kemal Birlik, Cumhuriyet muha-
birine, "Karamamedeki hüküm-
ler daha da sertleştirildi" dedi.
Birlik, "Mesek demokrasidir. An-
tidemokratik uygulamalar her za-
man sıkıntı verir" biçiminde ko-
nuştu. Birlik, kararnamenin
TBMM Genel Kurulu'nda bir an
önce ele alınması konusundaki
göruşü de desteklediğini belirterek
"Biz arkadaşiarla kararnameye
karşı olduğumuzu zaten beyan et-
tik. Bundan artık geriye döniiş
yoktnr. Kararnamenin bir an ev-
vel Meclis'te görüşülmesi yararlı
olur" görüşünü dile getirdi.
ANAP Mardin Milletvekili Nu-
rettin Yümaz da kararnamenin
sertleştirildiğini kaydederek bir an
önce TBMM'de görüşülmesi ge-
rektiğini savundu. Yılmaz, "Ka-
rarnamelerin aylar, yıllar sonra
TBMM'de görüşülmesi sakıncalar
>arabr. Kararname Meclis'te red-
dedildiginde o kararname uyann-
ca yapılanlann hukukiliği tartış-
ması doğar" biçiminde konuştu.
SHP'nin de kararnamenin
TBMM'de ivedilikle görüşülmesi
konusunu bugün toplanacak olan
TBMM Danışma Kurulu'na getir-
mesi bekleniyor. SHP, kararname-
nin anayasa uyannca TBMM ko-
misyonları ve genel kurulda ive-
dilikle görüşülmesi gerektiğini sa-
vunuyor.
ANAP Grup Başkanvekili Ya-
sin Bozkuri ise kararnamenin ive-
diliği konusunu parti grup yöne-
timinde ele almadıklannı söyledi.
Bozkurt, kararnamenin ivedilikle
görüşülmesi önerisinin gelmesi
durumunda konuyu
"deferlendireceklerini" kaydetti
ve TBMM'de bekleyen tüm karar-
namelerin öncelikle görüşülmesi
ve Meclis'ten geçirilmesi yönünde
bir eğilimin ağırlık kazandıgını
ifade etti.
Yeşillerden tepki
Türkiye'de Olağanüstü Hal Va-
liliği'nin yetkilerini genişleten ka-
rarnameye Federal AJman Yeşil-
ler'den de tepki çeldi. Cumhur-
başkanı Turgut Özal'a mektup
gönderen F. Alman Yeşiller Par-
tisi Milletvekili Karitas Hensel, in-
san haklarını ihlal eden bu poli-
tikanın sürdürülmesi durumunda
Türkiye aleyhine geniş kapsamlı
bir turizm boykotu başlatacakla-
rını açıkladı.
Türkiye'de Güneydoğu'da yaşa-
nan olayları ve hükümetin uygu-
ladığı politikayı endişeyle izledik-
lerini belirten Federal Alman Ye-
şiller Partisi Milletvekili Karitas
Hensel, özal'a yazdığı mektupta,
"Demokratik prensiplere dönme-
yip politikanızı surdürmeniz du-
rumunda Türkiye'ye karşı geniş
bir turizm boykotu başlatacagız.
Turist boykotu için cağrı
yapacağız" dedi.
Aksu
'Yöre halkı
endişe
duymasın9
Güvenlik güçleriyle
korucular
ödüllendirilecek.
ERGUN AKSOY
BEYTÜŞŞEBAP - tçişle-
ri Bakanı Abdülkadir Aksu,
Hakkâri'nin Beytüşşebap Uçe-
sine bağlı Oymakkaya Köyü
yakıniarındaki çatışmada
PKK militanlanndan 22'sini
ölü, 20'sini de sağ ele geçiren
güvenlik güçleriyle korucula-
nn ödüllendirileceğini söyle-
di.
GüvenKk güçlerinin bölge-
ye hâkim olduğunu belirten
Aksu, "Hitkünıetimizin aldı-
ğı yeni kararlarla daha etkili
sonuçlar alınacaktır. Bu ka-
rariardan yöre halkının, isa-
damlanmızın endişe duyma-
sına mahal yoktnr" dedi. Ak-
su, PKK'ya yardım eden kom-
şu ve Batıh ülkelere de sesle-
nerek, "Bu caai ve katUierin
gercek yözünü göriin, destek
vermeyin. Bir gün gelir pi$-
man olursunuz" diye konuş-
tu.
lçişleri Bakanı Abdülkadir
Aksu, dün Bölge Valisi Hay-
ri Kozakcıoglu. Asayiş Komu-
tanı Korgeneral Hikmet Kök-
sal ve ANAP Hakkâri Millet-
vekili Naim Geylani ile birlik-
te helikopterle Hakkâri'nin
Beytüşşebap ilçesine geçerek
incelemelerde bulundu. Daha
sonra Beytüşşebap hükümet
konağı önünde toplanan Jir-
ki aşireti korucularıyla yurt-
taşlara yönelik bir konuşma
yapan Aksu, "Oymakkaya'da
vatandaşımızın namusuna,
malına, canına ve adı konma-
mış beşikteki bebegine karşı
eylem diizeniejcn böMicü terör
örttttüne biyük bir darbe in-
dirildi. Eşkıyalann nzerierin-
d*n çıkan dokümanlarda bir-
çok masuma yönelik eylemkr
dözenleyeceklerini saptadık.
Ancak bu eylemi önlemiş
olduk\dedi.
cadeleden etkilenebilecek vatan-
daşlanmızın güvenliklerinin sağ-
lanması konularına da yer verilen
kanun hükmünde kararnameler-
de, gereğinde güvenlik nedeniyle
yer değiştirmek durumunda kala-
cak olan vatandaşlanmıza yerleş-
meleri, iş kurma veya iş bulma ko-
nusunda önemli destek ve kolay-
lıklar sağlanmış ve masum vatan-
daşlarımızın sorunlanna sefkatle
yaklaşılacağı hususu açık bir şe-
kilde ifade edilmiştir.
Bu arada bölgede Batman ve
Şırnak ilçelerinin sosyal-
ekonomik ve güvenlik nedenleriy-
le il haline getirilmesine ilişkin ka-
nun teklifınin Türkiye Büyük Mil-
let Meclisi'ne sunulması da Ba-
kanlar Kurulu'nca kararlaştınl-
mıştır.
Değerli vatandaşlarım,
Sizlere kısaca anlattığım bütün
bu tedbirler anayasamızın verdi-
ği yetki ve sonımluluklar çerçeve-
sinde Türkiye devletinin ülkesi ve
milleti ile bölünmez bütünlüğü-
nün korunması amacıyla alınmı;-
tır.
Bazılannın iddia ettikleri gibi
basımmıza sansür konuunası ve-
ya benzeri bir uygulama söz ko-
nusu değildir.
Kanun hükmündeki kararna-
mede anayasamızın verdiği yetki-
ye dayanılarak gerekli tedbirler
alınmış ve basınımızla ilgili hü-
kümler basının bu milli ihtiyaç yö-
nünde kendi kendini kontrol etme
esasını getirmiştir. Esasen sansür
yetkisi sadece Sıkıyönetim Kanu-
nu'nda vardır.
Diğer taraftan, çok dikkat ve
özenle uygulanacak olan genel gü-
venlik ve kamu düzeni bakımın-
dan gerekli görülenlerin, olağa-
nüstü hal süresini aşmamak üze-
re bölge dışına çıkanlmasının da
bir sürgün olarak nitelendirilme-
si mümkün değildir.
Amae genel güvenliğin ve kamu
düzeninin korunması ve asayişin
sağlanmasıdır.
Aynca Olağanüstü Hal Bölge-
si'nde bazı vatandaşlanmızın te-
röristlere silah zoru ile yardımcı
olma ve zoraki destek verme du-
rumunda kaldıklan bilinmektedir.
Maddenin bir amacı da bu vatan-
daşlara yardımcı ve destek olmak-
tır.
Burada ülkemi-zin milli birliği
ve toprak bütünlüğünün dışandan
veya içeriden, nereden gelirse gel-
sin, her türlü eleştirinin üzerinde
olduğunu bilhassa belirtmek iste-
rim. Kaldı ki demokratik parla-
menter sistemle yönetilen birçok
ülkede milli menfaatlerin söz ko-
nusu olduğu bu gibi durumlarda
bu tür uygulamaların görüldüğü
de vatandaşlanmızın malumudur.
Sevgüi vatandaşlanm,
Türkiye Büyük Millet Meclisi-
nin son defa değişürerek süresini
uzattığı Pişmanlık Yasası ile bu
hadiselere kanşanlann vazgeçme-
leri halinde kendilerine getirilen
güvence ve desteğin şumulü aile ve
yakınlarını da içine alacak şekil-
de genişletilmiş ve pişmanlık du-
yanlar için son bir fırsat yaratıl-
mıştır.
Biz Olağanüstü Hal Bölgesi'nde
isteyerek veya istemeyerek bu tür
işlere kanşan vatandaşlanmızı
tekrar toplumumuza kazandırma-
yı hedef almış bulunuyoruz. Ko-
nuya insani açıdan bakmaya ve
yaklaşmaya devam edeceğiz.
Bu nedenle nadim olan ve piş-
manlık duyanlann bu yasadan ya-
rarlanmalannı bilhassa tavsiye
ediyorum.
Devlet bu vatandaşlanmızın her
zaman yanlannda bulunacaktır.
Tüm ulusumuzun, 55 milyon
vatandaşımın temel hak ve hürri-
yetlerini ve en önemli insan hak-
kı olan yaşama hakkını, hür, hu-
zur ve güven içinde yaşama arzu-
sunu sağlamak için devletimizin
her şeyi yapacağından emin olma-
nızı isterim. Devletinize güvenin ve
inanın.
Memleketimizin birliği ve bü-
tünlüğü her türlü duşüncenin üze-
rindedir. Tabii ki temel hak ve
hürriyetlerin özüne dokunulması
ve hukuk devleti kavramından
vazgeçianesi söz konusu olamaz.
Esasen ülkemizin birliği ve bü-
tünlüğünün idamesi ve bütün va-
tandaşlanmızın kanun önünde ve
eşitlik ilkesine uygun olarak hu-
zur ve güven içinde yaşaması için
devletin gerekli tedbirleri alması
başta gelen vazifesidir.
Bunu yaparken de Türk devle-
tinin başı ve bu sıfatla Türkiye
Cumhuriyeti'nin ve Türk milleti-
nin biriiğini temsil eden, anayasa-
nın uygulanmasını ve devlet or-
ganlarımn düzenli ve uyumlu ça-
lışmasını gözetme görev ve yetki-
sine sahip bulunan cumhurbaska-
nı olarak anayasının ve yasaların
tanıdığı yetkileri kullanmaktan
hiçbir zaman kaçınamayacağımı
bir kere daha huzurunuzda ifade
etmek isterim.
Milli menfaatlerimizin söz ko-
nusu olduğu her durumda Meclis-
te grubu bulunan veya devletten
mali destek gören bütün siyasi
parti liderleriyle talepleri halinde
görüşmeye hazır bulunduğumu
ifade ediyorum.
Sevgili vatandaşlanm,
Hepinizin huzurunda şunu bir
kez daha vurgulamak isterim ki
büyük Atatürk'ün ve Türk mille-
tinin kanı ve caru pahasuıa Misak-
ı Milli sınırları içerisinde kurdu-
ğu laik, demokratik Türkiye Cum-
huriyeti'nin bütünlüğünü parçala-
maya kimsenin gücü yetmeyecek-
tir.
Bizim gücümüz, milletimizde
daima var olan birlik ve beraber-
lik nıhunda ve her şeyi çok iyi de-
ğerlendiren sağduyusunda saklı
bulunmaktadır.
Bu güce inanıyor ve güveniyo-
rum.
Hepinize sevgiler sunuyorum.