Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURÎYET/6 DİZİ-RÖPORTAJ 16 NİSAN 1990
50 YIL SONRA KOY ENSTITULERIMAHMl TMAKAL
Bilgi, çevreve yaşam içindirKöyEnstitülerinde eğitim,gündelik hayatın gereksinimlerine göre ve uygulamayla birlikteprogramlanıyordu
Eğitim öğretimin
bel kemiği,
fırsatlardan
yararlanma,
egitimi canlı bir
biçimde yaşamın
içine sokmalıdır.
Bu arada
doğallıkla yaşam
da eğitimin içine
sokulacaktır.
— 2 —
"Hasanoğlan Yüksek Köy Ens-
titüsü Hayvan Bakıra Bölümü'-
ndeydim. Okulun hayvanları ile
de ilgiliydik. Koyunlann kan işe-
diklerini ve öldüklerini söylediler.
ölen bir koyunun ciğerini ahp Ve-
teriner Fakültesi'ne göturdum.
lnceleme sonunda "hayvan
fitması" olduğu anlaşıldı. Kene-
den kaynaklanıyordu. Ağıllan ke-
neden temizledim, hasta hayvan-
lann tedavisini yaptım. ölüm ke-
sildi.
Cılavuz Köy Enstitüsü'nde de
bir gün, Müdür Ağanoğlu:
"Bu aga okulumuzun iyi bir
dostu. Şu tayına bir baksan, çok
bitik. Bir çaresi var mı?"
Cins bir taydı. Ama her yanı
kene. Yediği yernden ve emdiği
sütten yararlanamıyordu. Kış bas-
tırmış, 30 kilometre olan Kars'a
gitmek olanaksız. Eldeki olanak-
larla birşeyler yapmak gerekiyor-
du. Sabunlu su ile gazyağmı be-
lirli ölçüde karıştırdım. Fitil tu-
lumbası ile tayı ilaçladım. Kene-
ler büyüyüp büyüyup düştükçe
ağarun gözü de büyüyordu. Mü-
dürse gülüyordu. Bunun yeterli
olmadığmı, hayvarun damının da
ilaçlanması gerektiğini söyledim.
Izin verdi, iki öğrencimle sadece
ağarunkini değil köyiın bütün
ahırlarım ilaçladık.
öğrencilerimin geldikleri yöre-
lerin insanlan hayvancılıkla geçi-
niyorlard). Okulumuz da köy öğ-
retmeni yetiştiriyordu. öyleyse,
eğitim öğretim çevre koşullanyla
bağdasmalıydı. Okulda üç yüze
yakın koyun vardı. Koyunların
bakımında nöbetçi olan öğrenci-
Yıl 1940, Antalya Aksu Köy Enstitüsıi talebeleri motor dersinde ögretmenlerini dinliyorlar.
ler iki kuzu doğduğunu söylediler.
Doğum erken olmuştu. Koyunla-
nn yanına gittim. Kuzular çok se-
virnli, ama hastaydılar. Bir hafta
sonra, kuzular ölüyor diye haber
geldi. Koştum, kalbi destekleyici
iğne yaptım. Kuzular melemeye
başladı. Bu dururnu gören öğren-
cilerin sevinçle karışık şaşkınlık-
ları görulecek şeydi. Programı ve
planı değiştirdim. Hemen koyun-
İarda çiçek hastalığı konusunu
öne aldım. Koç, hastalığın üçün-
cu dönemindeydi. Dersliğe getir-
dirn. Tabanı beton olan alt kat
derslikte çiçek hastalığıru anlattım
ve gösterdim. Aşı yapılması ge-
rekliydi. Bazı olanaklar içinde ol-
duğumuz halde asımız yoktu.
Kars'tan bir haftada gelebilirdi
aşı. Köylerde bu olanak da yok-
tu.
Mal canın yongasıdır, hayvan-
lann kurtarılması gerekir. En ba-
sit yol olarak koçun kuyruk altın-
dan ve koltuk altından çiçek sivil-
ce kabuklarıru bir fincan içine bı-
çağın ucuyla topladık; üstüne sut
doldurduk ve güneş gören pence-
reye koyduk. Bir gun beklettikten
sonra, iğneye taktığınuz ipliği fin-
candaki süte daldırdık, iğne ile
koçun ve koyunlann kulaklannı
deldik. Sutlü iplik kulağın deligin-
den geçmiş oldu böylece. En ba-
sit, en ilkel, ama yapabileceğimiz
tek aşı yöntemini uygulamış ol-
duk.
Yıllarca sonra, emekli olmuş bu
öğrencilerimden Izmir'de dinle-
dim, gittikleri köylerde uygula-
dıklannı, çok yararlı olduklarını
söylediler. Anık not kaygılan da
yoktu. Çevrelerine yararlı olma-
nın gururunu, kıvancıru duyuyor-
lardı. Ama kökünden kopanlma-
nın da sızısını çekiyorlardı...
Okulda 26 inek vardı. Inekler
Çıldır-Göle ırkındandı. Kaç yıldır
çoğalamamışlar. Araştırdım, do-
ğan buzağıların çoğu ishalden ölü-
yor. Nedeni de yanlış inanış ve
yanlış eğitim. Buzağılayan ineğin
'agız'ını, yani ilk sütünü, doku-
nur inancıyla buzağılara emzirmi-
yorlardı. İneğin sahibi olan insan-
lar içiyordu. Oysa 'agız' sütünün
eksikliği buzağının sindirim siste-
minin iyi çalışmaması sonucunu
doğuruyordu. Buzağılar da ishal
oluyordu. İshal de kesilmeyince
ölüm geliyordu buzağılara. tshal
sonucu zayıflama, oteki hastalık-
ları da çağınyordu. Çevrede, hem
ulusal servet zarar görüyor hem
de köylü perişan oluyordu.
Çevrenin izJediği yönteme uya-
rak ilk doğan buzağıyla 'agız' sü-
lü verdirmedim. Bir ay sonra do-
ğan ikinci buzağıya ve sonrakile-
re ağız sutu verdirdim. Daha son-
ra doğanlar, gelişme ve ağırlık ba-
kımından ilk buzağıyı geçtiler. İs-
hal de olmadılar. İlk doğan buza-
ğıysa, sık sık ishal oldu ve teme-
linde ağız sutu olmadığı için
emdiği sütler dokundu.
Salt bizimkileri kurtarmak yet-
mezdi. Çevre köylerdekileri de
kurtarmak gerekirdi. öğrencüeri-
rae, ağız emen ve emmeyen buza-
ğılar arasındaki aynmı gösterdim,
izlettim. Sut dokunmasından kay-
naklanan ishalleri de bir yumur-
tayı kınp buzağıya içirmekle ön-
ledik. Buzağüardaki ishali yumur-
ta içirerek kesmem, Kars veteri-
nerlerince çok ilginç ve yararlı bu-
lunmuş olmalı ki bana, okul tnü-
durluğü eliyle bir teşekkür yazma
gereğini bile duymuşlardı...
Aradan kırk yıla yakın bir za-
man geçtikten sonra, 1981'de
Bayburt köylerinde gezerken, bu
yanlış inanışın sürdüğünu gör-
dum. Burası Kars değildi ve be-
nim oğrenciler buralara gelme-
mişlerdi. Köy Enstituleri de çok-
tan kapanmıştı. Büyük paralar
ödeyerek iyi cins boğa ve inek ge-
tirilmekteydi ve Bayburt Tanm
Teknik Okulu eğitim-oğretim ya-
pıyordu sözde.
Eğitim-öğretimin bel kemiği
fırsatlardan yararlanma, eğitimi
canlı bir biçimde yaşamın içine
sokmadır. Bu arada doğaiükia ya-
şam da eğitimin içine sokulacak-
tır. Hayvanlar içirı oldukça yeterli
bir ecza dolabı oluşturdum. Uyu-
za benzer parazitleri görmek ve
gostermek için bir buyüteç, otopsi
ve bazı durumlar için bistürü,
kastre, trokar gibi araçları edin-
dim.
Görevli öğrenci kumeste tavuk-
lardan bazılarının öldüğunu haber
verdiğinde hemen kümese gittim.
TavukJan gözetledim. Baktım, es-
niyordu tavuklar. öğrencileri top-
ladım, tavuklann durumunu gös-
terdim. 'Bu dunım, gıda zehirien-
rnesi olasılığını akla getiriyor', de-
dim. Sonra da bistürüyü parlata
parlata, tavuklann nasıl otopsi
yapılacağını gösterdim. ölen ta-
vuğun kursağı mısır doluydu. Ye-
diği mısırlan inceledik, küflüydü.
Küflü yemi vermeyi hemen önle-
dik. Hasta olanlan da ilaçla kur-
tardık. Koyduğumuz tanı ve otop-
si sonunda, öğrencilerin durumu
görulmeye değerdi. Okul nıudü-
runun, öğrencilerimin ve çevrenin
bu çahşmalardan etkilendiklerini
gözledim. Çevrenin de güveni
vardı. Yaptığımız, geliştirdiğimiz
her şey çevreye de yayılıyordu.
VARI\: Bürokrasive
karşı müeadele
KÖY ENSTİTULERİ
1. AKÇADAĞ
(Tunceli, Malatya,
Adıyaman)
2. AKSU (Antalya)
3. \KPI>AR
(Samsun, Amasya)
4. ARİFİYE (Bursa.
İzmit)
5. BEŞİKDÜZt
(Trabzon, Rize)
6. CİLAVUZ
(Çoruh, Kars}
7. ÇtFTELER
(Afyon, Eskişehır)
8. DtCLE (Diyarbakır,
Mardin, Urfa)
9. DtîZİÇt (Adana,
Hatay, İçel)
10. GÖLKÖY
(Kastamonu, Zonguldak)
1 1 . G&NEN (Burdur,
Denizli, Isparta)
12.
HASANOĞLAN
(Ankara, Çankırı, Kırşehir)
13. İVRİZ (Konya,
Niğde)
14. KEPfRTEPE
(Trakya)
15.
KIZILÇULLU
(tzmir, Manisa)
16. ORTAKLAR
(Aydın)
17. SAVAŞTEPE
(Bahkesir, Çanakkale)
18.
PAMUKPINAR
(Erzincan, Sıvas, TokatJ
19.
PAZARÖREN
(Çorum, Kayseri, Yozgat)
20. PULOt
(Erzurum, Gümuşhane)
HABERLERİN DEVAMI
Antalya 'büro cinayeti'
Cinayet zanlısı
ölü bulunduANTALYA (AA) — Antal-
ya'da bir büroda boğazlan kesil-
dikten sonra yakılan iki kadının
öldürülmesiyle ilgili olarak ara-
nan Cebrail Aykurt da ölü ola-
rak bulundu. 3 kişinin ölümüyle
sonuçlanan cinayetlerle ilgili ola-
rak, ölen sekreterin eşi Şenol Cü-
rng dün gözaltına alındı.
Emniyet Müdürlüğü yetkilile-
rinden alınan bilgiye göre büro
cinayetiyle ilgili olarak aranan ve
iki gun önceki vahşette eşi öldü-
;rülen Cebnül Ajkart, Antalya-
ııın Mazı Dağı mevkiinde ölü ola-
rak bulundu.
! Antalya Emniyet Mudüru
Mehmet Oıııseveo, cinayet olay-
larıyla ilgili olarak önemli ipuç-
lan bulunduğunu, halen hastane-
de tedavi görmekte olan ağır ya-
ralı Hiiseyin Ayknrt'un ifadesi-
nin alınmasından sonra olayın
aydınlanacağını belirtti. Canse-
\en, sigorta bürosunda öldünı-
len sekreter Filiz Cüruf'un eşi
Şenol Cünığ'un gözaltına alındı-
ğını ve olayla ilgisinin araştırıl-
dığını kaydetti.
Yetkililer, Cebrail Aykurt'un
tabanca ile vurularak öldurüldü-
ğunü, katilin kimliğinin belirlen-
mesi amacıyla çalışmalann çok
yonlü sürdürüldüğünü bildirdiler.
Antalya'da, önceki gün, bir si-
gorta şirketinin burosuna, çıkan
yangını söndürmek için giden it-
faiye personeli, burada. boğazlan
kesilerek öldürülen ve ardından
yakılan Hatice Ayknrt ile büro
sekreteri Filiz Çüriik'un cesetle-
riyle karşılaşmışlardı. Itfaiye er-
leri, büroda bulunan Cebrail Ay-
kurt'un kardeşi Hüseyin Aykurt'u
da bıçakla ağır yaralı halde bul-
muşlardı.
Eğitim zirvesi
(Baştarafı 1. Sayfada)
' Yirmibeşoglu ve 71 ilin valisinin
bir araya geleceği "eğitim rirve-
si"nde de PKK terörüne karşı alı-
nacak önlemler tartışılacak. Zir-
vede ele alınacak konular arasın-
da, Güneydoğu'da eğitim açığı-
nın kapatılması, yatılı bölge
okullanrun yaygırüaştırılması ile
valilerin öğretmen tayinlerinde
söz sahibi olması da yer alıyor.
PKK'nın Güneydoğu'da eğiti-
mi aksatmak amacıyla okul yak-
ması ve öğretmenlere karşı saJdı-
rılarıru arttırması, hükümetin
bölgede eğitime daha fazla ağır-
Lk vermeyi kararlaştırmasına yol
açtı. Bakanlar Kunilu'nun bölge-
de basına geniş sımrlamalar ge-
tiren ve bölgede ek tedbirleri ön-
Öğretmen
(Baştarafı 1. Sayfada)
- Uludere arasındaki Balveren kö-
yü Beste yöresinde kıstırdıgı, çı-
kan çatışmada bir teröristin ölü
olarak ele geçirildiği, ötekilerin
ise gecenin karanlığından yarar-
lanarak kaçmayı başardıkları bil-
dirıldı.
Bu arada önceki gece Şırnak -
Uludere karayolu üzerinde bir
otomobili durduran PKK mili-
tanlarımn araç içerisindeki Cen-
giz Sevgi ile kimliği belirleneme-
yen bir kişiyi kaçırdıklan öğrenil-
di.
öte yandan teröristler tarafın-
dan şehit edilen dört öğretmen ve
bir öğretmen eşi toprağa verilmek
üzere memleketlerine gönderildi.
gören 413 sayılı kanun hukmun-
de kararnamenin içeriğini belir-
lediği son toplantısında, PKK'nın
eğitime yönelik saldınlan da gun-
deme geldi. Toplantıda, "okulla-
nn ber ne sartla olursa olsun açık
tatulması ve eğitime ara
verflmemesi" kararlaştınldı. Ba-
kanlar Kurulu'nda, "gelecekte bu
bölgede mesleki istibdama yöne-
lik, bölge şartlarına uygun bir
eğitim tarzı"nın uygulanması da
benimsendi. Aynca valilerin, öğ-
retmen tayin ve rotasyonlarında
yetkili hale getirilmesi on-
görüldu.
Edinilen bilgiye göre Milli Eği-
tim Bakanhğı, Bakanlar Kurulu-
nda benimsenen görüşler çerçe-
vesinde, Güneydoğu'ya yönelik
bir çalışma başlattı. Bakanlık,
Türkiye Sınai Tesisler AŞ'den
(TÜSTAŞ), Güneydoğu Bölgesi-
ndeki eğitim sonınlarının belir-
lenmesi amacıyla bir araştırma
yapmasını isiedi. Araştırma sü-
rerken Musteşar Yardımcısı lhsan
Özçukurlu başkanlığındaki ba-
kanlık heyeti de "GAP yöresi is-
D'hdam, işgücii ve eğitimi etiidıi"
adı altında bir proje hazırladı.
Etüdde, GAP yöresinin sorunla-
n ile birlikte sektörel açıdan mev-
cut durumun belirlenmesinden
sonra bölgeye yönelik sorun ve
niteliklerle ilgili verilerin toplana-
cağı bir "bilgi bankası" oluştu-
rulması öngoruldü.
Milli Eğitim Bakaru Akyol, ya-
pılan araştırma sonuçlarına gö-
re "bölgeye özgii bir eğitim
sistemi" getireceklerini söyledi.
Şemîler 2 kez ifade verecekERBİL TUŞALP
FARUK BİLDİRİCt
ANKARA — Eski Emlakbank Genel Müdürü ve
Başbakanlık Danışmanı Biılent Şemiler, TBMM'de
KİT Komisyonu ile Horzum Araştırma Komisyo-
nu'nda iki kez ıfade verecek. Şemiler'in, bu ifade-
leri vermeden once TBMM'de bu komisyonların ça-
lışma biçimini ve denetim raporlarını eleştırmesı
TBMM'de tepkiyle karşılanmadı. Başbakanlık Yuk-
sek Denetleme Kurulu Başkanı Şiikru Akgüngör.
Şemiler döneminde yolsuz ve usulsüz ışlemler ya-
pıldığı, arsaların pahalı alındığı ve bankanın yak-
laşık 1 trilyon lira zarara uğratıldığı iddialarını içe-
ren raporu, "basına kendilerinin sızdırmadığını"
soyledi. TBMM KİT Komisyonu ve Horzum Araş-
tırma Komisyonu başkanları ıddialara Jışkin ger-
çeklerin Şemiler'in ifadesine başvurulmasından son-
ra ortaya çıkacağını soylediler.
Bulent Şemiler'in, TBMM'de Horzum Araştırma
Komisyonu ve KİT Komisyonu'nda onümuzdeki
günlerde ifade vermeden once bir dergiye demeç ve-
rerek komisyonlara ve denetim rapOrlarına ılişkin
bazı değerlendirmelerde bulunması milletvekilleri
arasında tartışmalara yol açtı.
Şemiler, genel mudurluğu döneminde Emlak-
bank'ın yaklaşık 1 trilyonluk zarara uğratıldığı, yol-
suz ve usulsüz işlemler yapıldığı, pahalı arsa alım-
lannın olduğu yolundaki ıddiaları içeren Başbakan-
iık Yüksek Denetleme Kurulu raporuna karşı go-
rüşlerini Nokta dergisine açıkladı. Söz konusu ra-
porun bir hafta once yine aynı dergide yayımlan-
mış olmasını değerlendiren Şemiler, "bu raporun
piyasaya surülmesinin nedeninin. TBMM'deki Hor-
zum Komisyonu'nda konusma sırasının gelmesi" ol-
duğunu belirtti. Şemiler, "Ben konuşmadan once
beni yrpratmay-a yönelik çalışmalardır bunlar" go-
rüşunu savundu ve şu ammsatmada bulundu:
"Aslında bu ilk değil. Emlak Bankasf ndan isti-
famdan sonra bir devlet bankasına genel müdur ola-
rak atanmam söz konu>uydu. Tam o sıralarda Sa-
yın Ka\a Erdem Meclis Başkanlığı'na seçilmişti. Bu
gelişmeden iki gün sonra hakkımda hazırianmış biı
rapor. savcılıga inlikal ettirildi. Savcılık üç ay son-
ra takipsizlik karan verdi. Ama benim atanmam da
bu arada engellenmiş oldu."
Şemiler aynı demecinde. TBMM Horzum Araş-
tırma Komisyonu'nu da "Horzum meselesini bir ke-
nara bırakarak kendisinin icraatlannda usulsüzlük
aramayn başlamakla" suçladı. Şemiler, "Bana MfP
teki. Genelkurmay'daki dostlanm gerçekleri bildik-
Bakalım komisyona gelince de aynı ta>rını sürdu-
rebilecek mi? Hem MIT \e Genelkurmay'daki dost-
ları kimmiş, onları da söylemesi gerekir" diye de-
ğerlendirdi.
TBMM Başkanı Kaya Erdem ıse Cumhuriyet mu-
habirının Şemiler'in demecine ilişkın sorusuna "ken-
disine ilişkin bir iddia olmadığı" gerekçesiyle yanıt
vermedı.
Bu arada TBMM KİT Komisyonu Başkanı Ya-
vuz Koymen, Şemiler'in genel müdur olduğu 1988
yılına ilişkın Emlak Bankası hesaplarmın komisyo-
nunda önumuzdeki günlerde görüşuleceğini söyle-
di. Köymen, bankanın 1988 yıh hesaplarına ilişkin
alt komisyon raporunun hazırlandığını. ama obür
Eski Emlak Bankası Genel Müdürü ve Başbakanlık
Danışmanı Bülent Şemiler, TBMM KİT Komisyonu ve
Horzum Araştırma Komisyonu'nda ifade verecek.
Şemiler'in komisyonların çalışma biçimini ve denetim
raporlarını eleştirmesi tepkiyle karşılanmadı.
lerini söylemişlerdir. Ben >icdanen rahatım. Siya-
silerin politik arnaçla yaptıklan nasılsa bir gün or-
taya çıkacak" diye de ekledı.
Horzum Komisyonu Başkanı ANAP Adana mil-
letvekilı Ledin Barlas. Şemiler'in sozlerini yanıtlar-
ken "Bilgisi yanlış. Halbuki biz Horzum ile ilgilen-
dik. Hatta Şemiler'e gelmekte gec bile kaldık" de-
di. Barlas, Şemiler'in ifadesinı almak uzere komis-
yona çağırabileceklerini soyledi. Barlas, şımdiye de-
ğin komisyonda eski Emlak Bankası genel müdür-
lerinın ve bazı MİT göre\ lilerinin dinlendiğinı de
sözlerıne ekledi.
Komisyonun adının >"ayımlanmasını istemeyen bir
uyesi de Şemiler'in sozlerini, "Sanki aslan kesilmiş.
kamu bankalarına ilişkin alt komisyon raporları-
nın da tamamlanmasından sonra görüşme progra-
rnının yapılacağını kaydetti.
Köymen, Emlak Bankası hesaplarmın komisyon-
da göruşulmesi sırasında, Bülent Şemiler'i de
"çağıracakiannı" ifade etti. Koymen, "Şemiler'in
demecinin muhatabının Horzum Komisyonu
olduğunu" belirterek demece ilişkin sorulara yanıt
vermedi.
ANAP Istanbul milletvekili Temel Gündoğdu-
nun başkanlığını yaptığı alt komisyon da raporu-
nu hazırlayarak KİT Komisyonu'na sundu. Komis-
yonda, Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu ra-
porunda geçen ve 50 maddede toplanan iddıaların
çoğu ust komisyonda incelemeye değer goruldü. Alt
komisyon raporunun göruşulmesi sırasında Şemi-
ler'in de bılgisine başvurulacak.
Alt komisyon raporuna esas olan raporu hazır-
layan Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu'nun
Başkanı Şiikrii Akgiiner, Cumhuriyet muhabirinin
sorusuna karşılık "Şemiler'in kurulu itham ettiği-
ni sanmıyorum" dedi. Akguner, söz konusu deme-
ci okumadığını da belirtti. Yüksek Denetleme Ku-
rulu Başkanı, Emlak Bankası 1988 yıh hesaplarına
ilişkin Yüksek Denetleme Kurulu raporunun basın-
da yayımlanmasıyla kendilerinin bir ilgisi olmadı-
ğını belirtti. Akgüner, Şemiler'in, "raporun piya-
saya süriilmesi" konusundaki savının muhatabının
da Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu olma-
dığmı söyledi.
Emlak Bankası'nın 8 Ocak 1988-31 Aralık 1988
faaliyet donemine ilişkin ve TBMM KİT Komisyo-
nu'nda ele alınması beklenen iddialardan bazıları
şöyle sıralanıyor:
"— Niko Maksimiyanis adlı yabancı uyruklu ki-
şinin banka genel mudur yardımcılığına getirilme-
si. 1. derecede imza sahibi olarak büyuk krediler
koordinatöru yapılması.
— Yurtdışına çıkışlarda personele.raevzuatındı-
şında ek odeme yapılması.
— 105'i ABD'de eğitim gormüş kişiler arasından
secilen loplam 460 kişinin Başbakanhk'tan izin alııı-
madan ve sınav yapılmadan işe alınması.
— Libya'daki Tiirk müteahhil firmalarına veril-
raiş teminat mektuplan konusunda banka riskle-
rin buyuklüğü.
— Takibi geciken alacaklar konusunda Hazine
ve Dış Ticaret Müsteşarlığı ile banka arasındaki yo-
rum farkının kaldınlması için kanunun yeniden dü-
zenlenmesi. "
Iran'la suıır protokolü gündemde
SEMİH İDİZ
ANKARA — lran, Turkiye sı-
nırındaki iki yönlü sızmaların en-
gellenmesi için Ankara ile resmi
bir düzenlemeye gitmek istiyor. Bu
duzenlemenin "bir sınır güvenli-
ği protokolü" şeklinde olabilece-
ği bildiriliyor. Konunun, Dışişle-
ri Bakanı Ali Bozer'in Iran'a ya-
pacağı resmi ziyaretten sonra Tah-
ran'a gitmesi beklenen Içişleri Ba-
kanı Abdülkadir Aksu'nun temas-
lan sırasında gündeme getirilece-
ği belirtiliyor.
Dışişleri Bakanhğı Müsteşan
Büyükelçi Tugay Özçeri ile lran
1
ın Ankara Büyükelçisi Muham-
med Bagheri arasında cuma günü
yapılan goruşmede PKK konusu-
nun da ele alındığı öğrenildi. Bü-
yükelçi Bagheri'nin görüşmede,
lran'ın PKK'ya destek vermediğini
söyleyerek, "Böyle bir destegin iil-
kesinin çıkarlanna ters düşecegi-
ni" ilettıği ifade ediliyor.
lran Büyukelçiliği'ne yakın kay-
naklar, Türkiye gibi lran'ın da te-
röristlerin sınırdan sızmalanndan
şikâyetçi olduğunu bildirdiler.
lran, Kurdistan Demokrat Parti-
si adlı orgütün kanlı saldınlar du-
zenledikten sonra Türk toprakla-
rına sığındıklarını belirterek bu-
nun İran kamuoyunda Türkiye1
de de PKK ile ilgili olarak ortaya
çıkan tepkilerin aymsına yol açtı-
ğım ifade ettiler. Bolgenin coğra-
fi yapısı dolayısıyla bu tür sızma-
ların gerçekleştiğini belirten söz
konusu kaynaklar, bu nedenle iki
ülke arasında resmi bir düzenle-
me istediklerini, bunun bir "sınır
güvenhği protokolü" şeklinde ola-
bileceğinı kaydettiler.
Bu kaynaklardan edinilen bilgi-
ye göre konu, Içişleri Bakanı Ab-
dülkadir Aksu'nun Tahran'a yapa-
cağı ziyaret sırasında lran tçişleri
Bakanı Hocatülislam Nouri tara-
fından gündeme getirilecek.
Öte yandan PKK militanlarının
duzenledikleri eylemlerden sonra
Iran'a sığınmaları konusunun Dı-
şişleri Bakanhğı Müsteşan Tugay
Özçen ile îran'ın Ankara Büyükel-
çisi Muhammed Bagheri arasında
ele alındığı öğrenildi.
Görüşme sırasında Büyükelçi
Bagheri'nin, lran'ın PKK'ya des-
tek vermediğini, bunun, "militan
Kürt unsurlanna karşı müeadele
veren ülkesinin çıkarlanna ters
düşecegini" ilettiği belirtiliyor.
İran'ın da Turkiye'den gerçekleşen
sızmalardan şikâyetçi olduğunu
nakleden Büyükelçi Bagheri, lran
basın ve yayın organlarında çıkan
haberler hakkıda şunları söyledi-
ği bildiriliyor:
"tki ülke arasındaki iliskiler,
basın ve yayın organlannda çıkan
haber ve yorumlara dayandınla-
maz. Bu açıdan bakıldığında bi-
rim de şikâyeUerimiz gündeme ge-
lir. Önemli olan resmi şahsiyetle-
rin açıklamalandır. Kaldı ki Dev-
let Başkanımız Rafsancani ile
Cumhurbaşkanı Özal'ın son me-
saj teatileri, ilişkilerin iyi yolda ol-
duğunun en belirgin ifadesidir."
lran Büyukelçiliği'ne yakın kay-
naklar ise "Gazeteleri bir >ana bı-
rakırsak devlet kontrolündeki
Tahran Radyosu'nun yonımlanna
nasıl bir açıklama getirmek gere-
kir" şeklindeki soruya net bir ya-
nıt verememeleri de dikkat çekti.
Bu konuda bazı "zorluktar" oldu-
ğunu belirtti.
'Dünyada özgürleşme, Türkiye'desansüf
İstanbul Haber Senisi — SHP Istanbul 11 Başkanı
Ercan Karakaş, dunyada özgürleşme surerken.
Turkne'dc hâlâ sansür, belediye hi/mellerinin
engellenmesi, loplumsal olaylarda gençlere
uygulanan baskılar yaşandıgını belirterek,
"Türkiye, bu ayıplan kurtulmalıdır. Bunun (ek
>olu ANAPtan kurtulmaklır" dedı
SHP Istanbul ll Örgütunce düzenlenen "2000'li
yıllara doğru Islanbui'un sorunları" konulu
forumda konuşan Ercan karakaş. Turkiye
nufusunun >uzde 12'sını barındıran Istanbul ıçın
merke^i hukumetın katkısının şart olduğunu
belınn. Foruma katılan Isıanbul Anakent Belediye
Başkanı Nurettın Sûzen de, Istanbul'un
sorunlarının ulusal polıtikalarla
çözumlenebıleceğini belirterek, "Kenlin
sorunlanyla uğraşırken. merkezi yonelimin
engellemeleriyle karşılaşıyoruz. Evrensel bir değer
taşıvan İstanbul'un sorunlannı çozmek için butun
imkânlarımızı kullanacagız" dedi.
(Foloğraf. Remzı Gokdağ)