22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURÎYET/6 DİZİ-RÖPORTAJ 16 NİSAN 1990 50 YIL SONRA KOY ENSTITULERIMAHMl TMAKAL Bilgi, çevreve yaşam içindirKöyEnstitülerinde eğitim,gündelik hayatın gereksinimlerine göre ve uygulamayla birlikteprogramlanıyordu Eğitim öğretimin bel kemiği, fırsatlardan yararlanma, egitimi canlı bir biçimde yaşamın içine sokmalıdır. Bu arada doğallıkla yaşam da eğitimin içine sokulacaktır. — 2 — "Hasanoğlan Yüksek Köy Ens- titüsü Hayvan Bakıra Bölümü'- ndeydim. Okulun hayvanları ile de ilgiliydik. Koyunlann kan işe- diklerini ve öldüklerini söylediler. ölen bir koyunun ciğerini ahp Ve- teriner Fakültesi'ne göturdum. lnceleme sonunda "hayvan fitması" olduğu anlaşıldı. Kene- den kaynaklanıyordu. Ağıllan ke- neden temizledim, hasta hayvan- lann tedavisini yaptım. ölüm ke- sildi. Cılavuz Köy Enstitüsü'nde de bir gün, Müdür Ağanoğlu: "Bu aga okulumuzun iyi bir dostu. Şu tayına bir baksan, çok bitik. Bir çaresi var mı?" Cins bir taydı. Ama her yanı kene. Yediği yernden ve emdiği sütten yararlanamıyordu. Kış bas- tırmış, 30 kilometre olan Kars'a gitmek olanaksız. Eldeki olanak- larla birşeyler yapmak gerekiyor- du. Sabunlu su ile gazyağmı be- lirli ölçüde karıştırdım. Fitil tu- lumbası ile tayı ilaçladım. Kene- ler büyüyüp büyüyup düştükçe ağarun gözü de büyüyordu. Mü- dürse gülüyordu. Bunun yeterli olmadığmı, hayvarun damının da ilaçlanması gerektiğini söyledim. Izin verdi, iki öğrencimle sadece ağarunkini değil köyiın bütün ahırlarım ilaçladık. öğrencilerimin geldikleri yöre- lerin insanlan hayvancılıkla geçi- niyorlard). Okulumuz da köy öğ- retmeni yetiştiriyordu. öyleyse, eğitim öğretim çevre koşullanyla bağdasmalıydı. Okulda üç yüze yakın koyun vardı. Koyunların bakımında nöbetçi olan öğrenci- Yıl 1940, Antalya Aksu Köy Enstitüsıi talebeleri motor dersinde ögretmenlerini dinliyorlar. ler iki kuzu doğduğunu söylediler. Doğum erken olmuştu. Koyunla- nn yanına gittim. Kuzular çok se- virnli, ama hastaydılar. Bir hafta sonra, kuzular ölüyor diye haber geldi. Koştum, kalbi destekleyici iğne yaptım. Kuzular melemeye başladı. Bu dururnu gören öğren- cilerin sevinçle karışık şaşkınlık- ları görulecek şeydi. Programı ve planı değiştirdim. Hemen koyun- İarda çiçek hastalığı konusunu öne aldım. Koç, hastalığın üçün- cu dönemindeydi. Dersliğe getir- dirn. Tabanı beton olan alt kat derslikte çiçek hastalığıru anlattım ve gösterdim. Aşı yapılması ge- rekliydi. Bazı olanaklar içinde ol- duğumuz halde asımız yoktu. Kars'tan bir haftada gelebilirdi aşı. Köylerde bu olanak da yok- tu. Mal canın yongasıdır, hayvan- lann kurtarılması gerekir. En ba- sit yol olarak koçun kuyruk altın- dan ve koltuk altından çiçek sivil- ce kabuklarıru bir fincan içine bı- çağın ucuyla topladık; üstüne sut doldurduk ve güneş gören pence- reye koyduk. Bir gun beklettikten sonra, iğneye taktığınuz ipliği fin- candaki süte daldırdık, iğne ile koçun ve koyunlann kulaklannı deldik. Sutlü iplik kulağın deligin- den geçmiş oldu böylece. En ba- sit, en ilkel, ama yapabileceğimiz tek aşı yöntemini uygulamış ol- duk. Yıllarca sonra, emekli olmuş bu öğrencilerimden Izmir'de dinle- dim, gittikleri köylerde uygula- dıklannı, çok yararlı olduklarını söylediler. Anık not kaygılan da yoktu. Çevrelerine yararlı olma- nın gururunu, kıvancıru duyuyor- lardı. Ama kökünden kopanlma- nın da sızısını çekiyorlardı... Okulda 26 inek vardı. Inekler Çıldır-Göle ırkındandı. Kaç yıldır çoğalamamışlar. Araştırdım, do- ğan buzağıların çoğu ishalden ölü- yor. Nedeni de yanlış inanış ve yanlış eğitim. Buzağılayan ineğin 'agız'ını, yani ilk sütünü, doku- nur inancıyla buzağılara emzirmi- yorlardı. İneğin sahibi olan insan- lar içiyordu. Oysa 'agız' sütünün eksikliği buzağının sindirim siste- minin iyi çalışmaması sonucunu doğuruyordu. Buzağılar da ishal oluyordu. İshal de kesilmeyince ölüm geliyordu buzağılara. tshal sonucu zayıflama, oteki hastalık- ları da çağınyordu. Çevrede, hem ulusal servet zarar görüyor hem de köylü perişan oluyordu. Çevrenin izJediği yönteme uya- rak ilk doğan buzağıyla 'agız' sü- lü verdirmedim. Bir ay sonra do- ğan ikinci buzağıya ve sonrakile- re ağız sutu verdirdim. Daha son- ra doğanlar, gelişme ve ağırlık ba- kımından ilk buzağıyı geçtiler. İs- hal de olmadılar. İlk doğan buza- ğıysa, sık sık ishal oldu ve teme- linde ağız sutu olmadığı için emdiği sütler dokundu. Salt bizimkileri kurtarmak yet- mezdi. Çevre köylerdekileri de kurtarmak gerekirdi. öğrencüeri- rae, ağız emen ve emmeyen buza- ğılar arasındaki aynmı gösterdim, izlettim. Sut dokunmasından kay- naklanan ishalleri de bir yumur- tayı kınp buzağıya içirmekle ön- ledik. Buzağüardaki ishali yumur- ta içirerek kesmem, Kars veteri- nerlerince çok ilginç ve yararlı bu- lunmuş olmalı ki bana, okul tnü- durluğü eliyle bir teşekkür yazma gereğini bile duymuşlardı... Aradan kırk yıla yakın bir za- man geçtikten sonra, 1981'de Bayburt köylerinde gezerken, bu yanlış inanışın sürdüğünu gör- dum. Burası Kars değildi ve be- nim oğrenciler buralara gelme- mişlerdi. Köy Enstituleri de çok- tan kapanmıştı. Büyük paralar ödeyerek iyi cins boğa ve inek ge- tirilmekteydi ve Bayburt Tanm Teknik Okulu eğitim-oğretim ya- pıyordu sözde. Eğitim-öğretimin bel kemiği fırsatlardan yararlanma, eğitimi canlı bir biçimde yaşamın içine sokmadır. Bu arada doğaiükia ya- şam da eğitimin içine sokulacak- tır. Hayvanlar içirı oldukça yeterli bir ecza dolabı oluşturdum. Uyu- za benzer parazitleri görmek ve gostermek için bir buyüteç, otopsi ve bazı durumlar için bistürü, kastre, trokar gibi araçları edin- dim. Görevli öğrenci kumeste tavuk- lardan bazılarının öldüğunu haber verdiğinde hemen kümese gittim. TavukJan gözetledim. Baktım, es- niyordu tavuklar. öğrencileri top- ladım, tavuklann durumunu gös- terdim. 'Bu dunım, gıda zehirien- rnesi olasılığını akla getiriyor', de- dim. Sonra da bistürüyü parlata parlata, tavuklann nasıl otopsi yapılacağını gösterdim. ölen ta- vuğun kursağı mısır doluydu. Ye- diği mısırlan inceledik, küflüydü. Küflü yemi vermeyi hemen önle- dik. Hasta olanlan da ilaçla kur- tardık. Koyduğumuz tanı ve otop- si sonunda, öğrencilerin durumu görulmeye değerdi. Okul nıudü- runun, öğrencilerimin ve çevrenin bu çahşmalardan etkilendiklerini gözledim. Çevrenin de güveni vardı. Yaptığımız, geliştirdiğimiz her şey çevreye de yayılıyordu. VARI\: Bürokrasive karşı müeadele KÖY ENSTİTULERİ 1. AKÇADAĞ (Tunceli, Malatya, Adıyaman) 2. AKSU (Antalya) 3. \KPI>AR (Samsun, Amasya) 4. ARİFİYE (Bursa. İzmit) 5. BEŞİKDÜZt (Trabzon, Rize) 6. CİLAVUZ (Çoruh, Kars} 7. ÇtFTELER (Afyon, Eskişehır) 8. DtCLE (Diyarbakır, Mardin, Urfa) 9. DtîZİÇt (Adana, Hatay, İçel) 10. GÖLKÖY (Kastamonu, Zonguldak) 1 1 . G&NEN (Burdur, Denizli, Isparta) 12. HASANOĞLAN (Ankara, Çankırı, Kırşehir) 13. İVRİZ (Konya, Niğde) 14. KEPfRTEPE (Trakya) 15. KIZILÇULLU (tzmir, Manisa) 16. ORTAKLAR (Aydın) 17. SAVAŞTEPE (Bahkesir, Çanakkale) 18. PAMUKPINAR (Erzincan, Sıvas, TokatJ 19. PAZARÖREN (Çorum, Kayseri, Yozgat) 20. PULOt (Erzurum, Gümuşhane) HABERLERİN DEVAMI Antalya 'büro cinayeti' Cinayet zanlısı ölü bulunduANTALYA (AA) — Antal- ya'da bir büroda boğazlan kesil- dikten sonra yakılan iki kadının öldürülmesiyle ilgili olarak ara- nan Cebrail Aykurt da ölü ola- rak bulundu. 3 kişinin ölümüyle sonuçlanan cinayetlerle ilgili ola- rak, ölen sekreterin eşi Şenol Cü- rng dün gözaltına alındı. Emniyet Müdürlüğü yetkilile- rinden alınan bilgiye göre büro cinayetiyle ilgili olarak aranan ve iki gun önceki vahşette eşi öldü- ;rülen Cebnül Ajkart, Antalya- ııın Mazı Dağı mevkiinde ölü ola- rak bulundu. ! Antalya Emniyet Mudüru Mehmet Oıııseveo, cinayet olay- larıyla ilgili olarak önemli ipuç- lan bulunduğunu, halen hastane- de tedavi görmekte olan ağır ya- ralı Hiiseyin Ayknrt'un ifadesi- nin alınmasından sonra olayın aydınlanacağını belirtti. Canse- \en, sigorta bürosunda öldünı- len sekreter Filiz Cüruf'un eşi Şenol Cünığ'un gözaltına alındı- ğını ve olayla ilgisinin araştırıl- dığını kaydetti. Yetkililer, Cebrail Aykurt'un tabanca ile vurularak öldurüldü- ğunü, katilin kimliğinin belirlen- mesi amacıyla çalışmalann çok yonlü sürdürüldüğünü bildirdiler. Antalya'da, önceki gün, bir si- gorta şirketinin burosuna, çıkan yangını söndürmek için giden it- faiye personeli, burada. boğazlan kesilerek öldürülen ve ardından yakılan Hatice Ayknrt ile büro sekreteri Filiz Çüriik'un cesetle- riyle karşılaşmışlardı. Itfaiye er- leri, büroda bulunan Cebrail Ay- kurt'un kardeşi Hüseyin Aykurt'u da bıçakla ağır yaralı halde bul- muşlardı. Eğitim zirvesi (Baştarafı 1. Sayfada) ' Yirmibeşoglu ve 71 ilin valisinin bir araya geleceği "eğitim rirve- si"nde de PKK terörüne karşı alı- nacak önlemler tartışılacak. Zir- vede ele alınacak konular arasın- da, Güneydoğu'da eğitim açığı- nın kapatılması, yatılı bölge okullanrun yaygırüaştırılması ile valilerin öğretmen tayinlerinde söz sahibi olması da yer alıyor. PKK'nın Güneydoğu'da eğiti- mi aksatmak amacıyla okul yak- ması ve öğretmenlere karşı saJdı- rılarıru arttırması, hükümetin bölgede eğitime daha fazla ağır- Lk vermeyi kararlaştırmasına yol açtı. Bakanlar Kunilu'nun bölge- de basına geniş sımrlamalar ge- tiren ve bölgede ek tedbirleri ön- Öğretmen (Baştarafı 1. Sayfada) - Uludere arasındaki Balveren kö- yü Beste yöresinde kıstırdıgı, çı- kan çatışmada bir teröristin ölü olarak ele geçirildiği, ötekilerin ise gecenin karanlığından yarar- lanarak kaçmayı başardıkları bil- dirıldı. Bu arada önceki gece Şırnak - Uludere karayolu üzerinde bir otomobili durduran PKK mili- tanlarımn araç içerisindeki Cen- giz Sevgi ile kimliği belirleneme- yen bir kişiyi kaçırdıklan öğrenil- di. öte yandan teröristler tarafın- dan şehit edilen dört öğretmen ve bir öğretmen eşi toprağa verilmek üzere memleketlerine gönderildi. gören 413 sayılı kanun hukmun- de kararnamenin içeriğini belir- lediği son toplantısında, PKK'nın eğitime yönelik saldınlan da gun- deme geldi. Toplantıda, "okulla- nn ber ne sartla olursa olsun açık tatulması ve eğitime ara verflmemesi" kararlaştınldı. Ba- kanlar Kurulu'nda, "gelecekte bu bölgede mesleki istibdama yöne- lik, bölge şartlarına uygun bir eğitim tarzı"nın uygulanması da benimsendi. Aynca valilerin, öğ- retmen tayin ve rotasyonlarında yetkili hale getirilmesi on- görüldu. Edinilen bilgiye göre Milli Eği- tim Bakanhğı, Bakanlar Kurulu- nda benimsenen görüşler çerçe- vesinde, Güneydoğu'ya yönelik bir çalışma başlattı. Bakanlık, Türkiye Sınai Tesisler AŞ'den (TÜSTAŞ), Güneydoğu Bölgesi- ndeki eğitim sonınlarının belir- lenmesi amacıyla bir araştırma yapmasını isiedi. Araştırma sü- rerken Musteşar Yardımcısı lhsan Özçukurlu başkanlığındaki ba- kanlık heyeti de "GAP yöresi is- D'hdam, işgücii ve eğitimi etiidıi" adı altında bir proje hazırladı. Etüdde, GAP yöresinin sorunla- n ile birlikte sektörel açıdan mev- cut durumun belirlenmesinden sonra bölgeye yönelik sorun ve niteliklerle ilgili verilerin toplana- cağı bir "bilgi bankası" oluştu- rulması öngoruldü. Milli Eğitim Bakaru Akyol, ya- pılan araştırma sonuçlarına gö- re "bölgeye özgii bir eğitim sistemi" getireceklerini söyledi. Şemîler 2 kez ifade verecekERBİL TUŞALP FARUK BİLDİRİCt ANKARA — Eski Emlakbank Genel Müdürü ve Başbakanlık Danışmanı Biılent Şemiler, TBMM'de KİT Komisyonu ile Horzum Araştırma Komisyo- nu'nda iki kez ıfade verecek. Şemiler'in, bu ifade- leri vermeden once TBMM'de bu komisyonların ça- lışma biçimini ve denetim raporlarını eleştırmesı TBMM'de tepkiyle karşılanmadı. Başbakanlık Yuk- sek Denetleme Kurulu Başkanı Şiikru Akgüngör. Şemiler döneminde yolsuz ve usulsüz ışlemler ya- pıldığı, arsaların pahalı alındığı ve bankanın yak- laşık 1 trilyon lira zarara uğratıldığı iddialarını içe- ren raporu, "basına kendilerinin sızdırmadığını" soyledi. TBMM KİT Komisyonu ve Horzum Araş- tırma Komisyonu başkanları ıddialara Jışkin ger- çeklerin Şemiler'in ifadesine başvurulmasından son- ra ortaya çıkacağını soylediler. Bulent Şemiler'in, TBMM'de Horzum Araştırma Komisyonu ve KİT Komisyonu'nda onümuzdeki günlerde ifade vermeden once bir dergiye demeç ve- rerek komisyonlara ve denetim rapOrlarına ılişkin bazı değerlendirmelerde bulunması milletvekilleri arasında tartışmalara yol açtı. Şemiler, genel mudurluğu döneminde Emlak- bank'ın yaklaşık 1 trilyonluk zarara uğratıldığı, yol- suz ve usulsüz işlemler yapıldığı, pahalı arsa alım- lannın olduğu yolundaki ıddiaları içeren Başbakan- iık Yüksek Denetleme Kurulu raporuna karşı go- rüşlerini Nokta dergisine açıkladı. Söz konusu ra- porun bir hafta once yine aynı dergide yayımlan- mış olmasını değerlendiren Şemiler, "bu raporun piyasaya surülmesinin nedeninin. TBMM'deki Hor- zum Komisyonu'nda konusma sırasının gelmesi" ol- duğunu belirtti. Şemiler, "Ben konuşmadan once beni yrpratmay-a yönelik çalışmalardır bunlar" go- rüşunu savundu ve şu ammsatmada bulundu: "Aslında bu ilk değil. Emlak Bankasf ndan isti- famdan sonra bir devlet bankasına genel müdur ola- rak atanmam söz konu>uydu. Tam o sıralarda Sa- yın Ka\a Erdem Meclis Başkanlığı'na seçilmişti. Bu gelişmeden iki gün sonra hakkımda hazırianmış biı rapor. savcılıga inlikal ettirildi. Savcılık üç ay son- ra takipsizlik karan verdi. Ama benim atanmam da bu arada engellenmiş oldu." Şemiler aynı demecinde. TBMM Horzum Araş- tırma Komisyonu'nu da "Horzum meselesini bir ke- nara bırakarak kendisinin icraatlannda usulsüzlük aramayn başlamakla" suçladı. Şemiler, "Bana MfP teki. Genelkurmay'daki dostlanm gerçekleri bildik- Bakalım komisyona gelince de aynı ta>rını sürdu- rebilecek mi? Hem MIT \e Genelkurmay'daki dost- ları kimmiş, onları da söylemesi gerekir" diye de- ğerlendirdi. TBMM Başkanı Kaya Erdem ıse Cumhuriyet mu- habirının Şemiler'in demecine ilişkın sorusuna "ken- disine ilişkin bir iddia olmadığı" gerekçesiyle yanıt vermedı. Bu arada TBMM KİT Komisyonu Başkanı Ya- vuz Koymen, Şemiler'in genel müdur olduğu 1988 yılına ilişkın Emlak Bankası hesaplarmın komisyo- nunda önumuzdeki günlerde görüşuleceğini söyle- di. Köymen, bankanın 1988 yıh hesaplarına ilişkin alt komisyon raporunun hazırlandığını. ama obür Eski Emlak Bankası Genel Müdürü ve Başbakanlık Danışmanı Bülent Şemiler, TBMM KİT Komisyonu ve Horzum Araştırma Komisyonu'nda ifade verecek. Şemiler'in komisyonların çalışma biçimini ve denetim raporlarını eleştirmesi tepkiyle karşılanmadı. lerini söylemişlerdir. Ben >icdanen rahatım. Siya- silerin politik arnaçla yaptıklan nasılsa bir gün or- taya çıkacak" diye de ekledı. Horzum Komisyonu Başkanı ANAP Adana mil- letvekilı Ledin Barlas. Şemiler'in sozlerini yanıtlar- ken "Bilgisi yanlış. Halbuki biz Horzum ile ilgilen- dik. Hatta Şemiler'e gelmekte gec bile kaldık" de- di. Barlas, Şemiler'in ifadesinı almak uzere komis- yona çağırabileceklerini soyledi. Barlas, şımdiye de- ğin komisyonda eski Emlak Bankası genel müdür- lerinın ve bazı MİT göre\ lilerinin dinlendiğinı de sözlerıne ekledi. Komisyonun adının >"ayımlanmasını istemeyen bir uyesi de Şemiler'in sozlerini, "Sanki aslan kesilmiş. kamu bankalarına ilişkin alt komisyon raporları- nın da tamamlanmasından sonra görüşme progra- rnının yapılacağını kaydetti. Köymen, Emlak Bankası hesaplarmın komisyon- da göruşulmesi sırasında, Bülent Şemiler'i de "çağıracakiannı" ifade etti. Koymen, "Şemiler'in demecinin muhatabının Horzum Komisyonu olduğunu" belirterek demece ilişkin sorulara yanıt vermedi. ANAP Istanbul milletvekili Temel Gündoğdu- nun başkanlığını yaptığı alt komisyon da raporu- nu hazırlayarak KİT Komisyonu'na sundu. Komis- yonda, Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu ra- porunda geçen ve 50 maddede toplanan iddıaların çoğu ust komisyonda incelemeye değer goruldü. Alt komisyon raporunun göruşulmesi sırasında Şemi- ler'in de bılgisine başvurulacak. Alt komisyon raporuna esas olan raporu hazır- layan Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu'nun Başkanı Şiikrii Akgiiner, Cumhuriyet muhabirinin sorusuna karşılık "Şemiler'in kurulu itham ettiği- ni sanmıyorum" dedi. Akguner, söz konusu deme- ci okumadığını da belirtti. Yüksek Denetleme Ku- rulu Başkanı, Emlak Bankası 1988 yıh hesaplarına ilişkin Yüksek Denetleme Kurulu raporunun basın- da yayımlanmasıyla kendilerinin bir ilgisi olmadı- ğını belirtti. Akgüner, Şemiler'in, "raporun piya- saya süriilmesi" konusundaki savının muhatabının da Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu olma- dığmı söyledi. Emlak Bankası'nın 8 Ocak 1988-31 Aralık 1988 faaliyet donemine ilişkin ve TBMM KİT Komisyo- nu'nda ele alınması beklenen iddialardan bazıları şöyle sıralanıyor: "— Niko Maksimiyanis adlı yabancı uyruklu ki- şinin banka genel mudur yardımcılığına getirilme- si. 1. derecede imza sahibi olarak büyuk krediler koordinatöru yapılması. — Yurtdışına çıkışlarda personele.raevzuatındı- şında ek odeme yapılması. — 105'i ABD'de eğitim gormüş kişiler arasından secilen loplam 460 kişinin Başbakanhk'tan izin alııı- madan ve sınav yapılmadan işe alınması. — Libya'daki Tiirk müteahhil firmalarına veril- raiş teminat mektuplan konusunda banka riskle- rin buyuklüğü. — Takibi geciken alacaklar konusunda Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlığı ile banka arasındaki yo- rum farkının kaldınlması için kanunun yeniden dü- zenlenmesi. " Iran'la suıır protokolü gündemde SEMİH İDİZ ANKARA — lran, Turkiye sı- nırındaki iki yönlü sızmaların en- gellenmesi için Ankara ile resmi bir düzenlemeye gitmek istiyor. Bu duzenlemenin "bir sınır güvenli- ği protokolü" şeklinde olabilece- ği bildiriliyor. Konunun, Dışişle- ri Bakanı Ali Bozer'in Iran'a ya- pacağı resmi ziyaretten sonra Tah- ran'a gitmesi beklenen Içişleri Ba- kanı Abdülkadir Aksu'nun temas- lan sırasında gündeme getirilece- ği belirtiliyor. Dışişleri Bakanhğı Müsteşan Büyükelçi Tugay Özçeri ile lran 1 ın Ankara Büyükelçisi Muham- med Bagheri arasında cuma günü yapılan goruşmede PKK konusu- nun da ele alındığı öğrenildi. Bü- yükelçi Bagheri'nin görüşmede, lran'ın PKK'ya destek vermediğini söyleyerek, "Böyle bir destegin iil- kesinin çıkarlanna ters düşecegi- ni" ilettıği ifade ediliyor. lran Büyukelçiliği'ne yakın kay- naklar, Türkiye gibi lran'ın da te- röristlerin sınırdan sızmalanndan şikâyetçi olduğunu bildirdiler. lran, Kurdistan Demokrat Parti- si adlı orgütün kanlı saldınlar du- zenledikten sonra Türk toprakla- rına sığındıklarını belirterek bu- nun İran kamuoyunda Türkiye1 de de PKK ile ilgili olarak ortaya çıkan tepkilerin aymsına yol açtı- ğım ifade ettiler. Bolgenin coğra- fi yapısı dolayısıyla bu tür sızma- ların gerçekleştiğini belirten söz konusu kaynaklar, bu nedenle iki ülke arasında resmi bir düzenle- me istediklerini, bunun bir "sınır güvenhği protokolü" şeklinde ola- bileceğinı kaydettiler. Bu kaynaklardan edinilen bilgi- ye göre konu, Içişleri Bakanı Ab- dülkadir Aksu'nun Tahran'a yapa- cağı ziyaret sırasında lran tçişleri Bakanı Hocatülislam Nouri tara- fından gündeme getirilecek. Öte yandan PKK militanlarının duzenledikleri eylemlerden sonra Iran'a sığınmaları konusunun Dı- şişleri Bakanhğı Müsteşan Tugay Özçen ile îran'ın Ankara Büyükel- çisi Muhammed Bagheri arasında ele alındığı öğrenildi. Görüşme sırasında Büyükelçi Bagheri'nin, lran'ın PKK'ya des- tek vermediğini, bunun, "militan Kürt unsurlanna karşı müeadele veren ülkesinin çıkarlanna ters düşecegini" ilettiği belirtiliyor. İran'ın da Turkiye'den gerçekleşen sızmalardan şikâyetçi olduğunu nakleden Büyükelçi Bagheri, lran basın ve yayın organlarında çıkan haberler hakkıda şunları söyledi- ği bildiriliyor: "tki ülke arasındaki iliskiler, basın ve yayın organlannda çıkan haber ve yorumlara dayandınla- maz. Bu açıdan bakıldığında bi- rim de şikâyeUerimiz gündeme ge- lir. Önemli olan resmi şahsiyetle- rin açıklamalandır. Kaldı ki Dev- let Başkanımız Rafsancani ile Cumhurbaşkanı Özal'ın son me- saj teatileri, ilişkilerin iyi yolda ol- duğunun en belirgin ifadesidir." lran Büyukelçiliği'ne yakın kay- naklar ise "Gazeteleri bir >ana bı- rakırsak devlet kontrolündeki Tahran Radyosu'nun yonımlanna nasıl bir açıklama getirmek gere- kir" şeklindeki soruya net bir ya- nıt verememeleri de dikkat çekti. Bu konuda bazı "zorluktar" oldu- ğunu belirtti. 'Dünyada özgürleşme, Türkiye'desansüf İstanbul Haber Senisi — SHP Istanbul 11 Başkanı Ercan Karakaş, dunyada özgürleşme surerken. Turkne'dc hâlâ sansür, belediye hi/mellerinin engellenmesi, loplumsal olaylarda gençlere uygulanan baskılar yaşandıgını belirterek, "Türkiye, bu ayıplan kurtulmalıdır. Bunun (ek >olu ANAPtan kurtulmaklır" dedı SHP Istanbul ll Örgütunce düzenlenen "2000'li yıllara doğru Islanbui'un sorunları" konulu forumda konuşan Ercan karakaş. Turkiye nufusunun >uzde 12'sını barındıran Istanbul ıçın merke^i hukumetın katkısının şart olduğunu belınn. Foruma katılan Isıanbul Anakent Belediye Başkanı Nurettın Sûzen de, Istanbul'un sorunlarının ulusal polıtikalarla çözumlenebıleceğini belirterek, "Kenlin sorunlanyla uğraşırken. merkezi yonelimin engellemeleriyle karşılaşıyoruz. Evrensel bir değer taşıvan İstanbul'un sorunlannı çozmek için butun imkânlarımızı kullanacagız" dedi. (Foloğraf. Remzı Gokdağ)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle