03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
13 NÎSAN 1990 KÜLTÜR-SANAT CUMHURİYET/5 Festivalin afiş yanşması • Kültür Servisi — Sinema Sevenler Derneği'nin 9. lstanbul Film Festivali çerçevesinde düzenlediği Film Afişleri Yanşması sonuçlandı. Bu yıl ikincısi gerçekleştirilen yarışmanın, Yurdaer Altıntaş, Tunç Başaran, Metin Denız, Şakir Eczacıbaşı, Tarık Akan, Arif Keskiner ve Sadık Karamustafa'dan oluşan seçici kurlu festivale katılan filmlerin afişleri arasında uluslararası ve ulusal olmak üzere iki kategoride değerlendirme yaptı. Konuk film afişleri arasında, '^Benjamin Baltimor'un tasarladığı Michel Deville'in 'La Lectrice' filminin afişi birinci seçildi. Festivale Türkiye adına katılan filmlerin afişlerinin değerlendirildiği ulusaJ bölumde ise Reha Erdem'in yönettiği "A Ay" fılmi için Joelle Danon'un yaptığı tasarım birincilik ödülüne değer görüldü. Mandela onıınuia konser • LONDRA (Cumhuriyet) — Güney Afrikalı siyah lider Nelson Mandela, 16 nisan pazartesi günü VVembley Stadyumu'nda onuruna verilecek dev bir konsere katılıyor. 1988'de yine aynı stadyumda Mandela'nın 70. doğum yıldönümü nedeniyle verilen konserle ünlenen Tracy Chapman başta olmak uzere, Miriam Makeba, Hugh Masekela, Peter Gabriel gibi sanatçılar, "Simple Minds" gibi gruplar konsere katılacak. Konser radyo ve televizyondan naklen yayımlanacak. Avusturalya, Jamaika, Hindistan ve Kanada başbakanlan da konseri izlemeye gelecek. Güney Afrika Cumhuriyeti'nin ırk ayrımı siyasetini kırmak amacıyla ekonomik ambargo uygulanmasına surekli karşı çıkan, bu nedenle de kınanan Başbakan Thatcher, davetli listesinde yok. Beytem'de performans ve sergi • Kültür Servisi — MSÜ Devrim Erbil Atölyesi'nden mezun olan Temur Köran ve Asaf Zeki Yüksel bugün saat 18.00'de Galeri Beytem'de (Büyükdere Cad. Beytem Han Şişli) bir performans gerçekleştirecekler. Ardından, aynı tuval üzerine çalıştıkları resimlerden oluşan sergileri açılacak. Sergi 30 nisan tarihine dek sürecek. Halen MSÜ'de doktorasını yapan Temür Köran ve yüksek lisansa devam eden Asaf Zeki Yüksel, önumüzdeki aylarda da İsviçre'nin Zurih kentinde Isviçreli sanatçılarla çahşmalarını surdürecekler. İNSAN HAKLARI DERNEGİ ATATURK KİTAPLlGl • METECADDESI45TAKSİM t ATATURK KÜLTl R MERKEZI ARKASI) Katılanlar: AÇOK / Grup Çağn / Günizi / llhan İrem / Semiramis Ün / Sermet Erkin POZİTİF VIBRATIONS ÇAĞDAŞ MÛZİK ETKINLİKLERİ - 2 OMNIVERSE ARKESTRA 1989 DOWN BEAT CAZ DERGİSİ ANKETLERİNDE # 1 YALNIZCA 2 KONSER 15 NİSAN 1990 SAAT 16:00,21.00 ISTANBUL BELEDIYESI CEMAL REŞIT REY KONSER SALONU Bılet Satış Yerlerı Konser Salonu 148 53 92, Gallerıa 559 95 60. Vakkorama Taksım 151 15 71. Vakkorama Suadıye 360 90 90 Organızasyon Pozıtıf 144 33 94 SEVEMA/ATİLLÂ DORSAY SİNEMA GÜNLERİ BİTİYOR Ş İ M D İ Reha Erdem kendını tuyor Ettore Scoia fılmlennı eteştrmıyor sinema sınemaymış. sınemasmı edebıyatı | v s v s v s ..v s. v s ZAMANI |fılmınden sorumlu tu- çızıyor Susan Sontag Fuat Onan'a gore |-Marguerıte Duras yağma ederek kuruyor İLK SAYI ÇIKTI 9. Uluslararasılstanbul Film FestivalietkisiniBeyoğlu'nda dagösterdi Beyoğlu'nda neler oluyor?Festival, Beyoğlu 'na her zaman görülmeyen bir kalabalığı getirmiş. Öğrenciler, gençler, "enteller", zarif hanımlar, kibar beyler. Acaba bir yerlerde yazdığı gibi, "enteller kıroları kovdu mu gerçekten?" Kuşkuluyum. Beyoğlu bir başka bugünlerde... İki yüzyıUık yaşamında bile pek az gördüğü bir hareket, bir kala- baiık... Eski yazarlar, 'eski Beyoğ- lu öldü, bitti, gömüldu, geri gelemez' diye istedikleri kadar ağ- lamaklı olsunlar!.. "Cadde-i Ke- bir"i dolduran ve zaten "eski Be- yoglu"nu hiç bilmeyen, bilmeye de gönüllü olmayan gencecik insan- lar, artık kendi Beyoğlu'larınj ya- ratıyorlar, yaşıyorlar: En azından belli saatlerde trafığe kapatılmış, yürünen, toplanılan, tartışılan, konserler dinlenip filmler görülen, sergilere, "happening"Iere göz atı- lıp kitaplar alınan bir kent mekâ- nı. tşte eskisiyle ilgisi olmayan, yepyeni işlevler yüklenmeye hazır yeni Beyoğlu bu!.. Film festivalinde 3 filmi göste- rilen, aynı zamanda jiiri üyesi Ital- yan yönetmeni Gianfranco Min- gozzi şaşkınlıkla anlatıyor: Etap Marmara Oteli'nden çıkmış, Be- yoğlu'na doğru yürüyor. Mak- sim'e gelmeden, orada köşede es- ki filmlerin, artistlerin resimlerı- ni satan Husamettin Bey'e rastla- mış. Ve resimlere bakarken bir de BİR SÜRE TRAFİĞE KAPALI — Bevoğlu, Film Festivali dolayısıyla gaaün bellı »aatlerinde trafiğe kapatılıyor. Caddenin hemen her yerinde sinemayla ilgili göriinlülere, süslemeiere rastlamak mumkıin. (Fotoğraf Vıldız Üçok). ne görsün: Bir Pina Menichelli resmi!.. Pina Menichelli, 1910"larda -evet yanlış okumadı- nız, 1910'larda- îtalyan sessiz si- neması içinde çok çok linlü olan bir oyuncu, bir "diva." Taksim Meydanı'nda koleksiyoncu Husa- mettin Bey'in tezgâhında 1910'ların aktrisinin fotoğrafıyla şaşkına düşen ttalyan sinemacısı. Beyoğlu'nda şu günlerde yaşanan- lan, bu anekdottan daha iyi ne an- latabilir? Festival, Beyoğlu'na her zaman, orada görülmeyen bir kalabalığı getirmiş. Öğrenciler, gençler, 'en- teller', zarif hanımlar, kibar bey- ler... Acaba bir yerlerde yazdığı gi- bi 'enteller, lurolan kovdu mu' gerçekten? Kuşkuluyum. Hele ge- çen gün ikisi hanım dört kişi bir sinema çıkışında, Kemal Gök- han'ın o ünlü "zonta"lanndan iki- since uğradığımız "yarma harekâtı"nı düşünunce!.. "Entel- lerle zonlalann savaşı", şimdılik birincilerin yengisiyle surüyor, ama ikincilerin kaybettiklerini geri alması da olanak dışı değil. Baka- lım göreceğiz. Şu arada herkes kendine çeki- düzen vermiş, veriyor. Galatasa- ray Lisesi'nin görkemli kapısın- dan, Halil Mağazası'nın koca sa- ğır cephesine dek bir dizi tamirat, boya, onanm... tnsanın "daha öu- ce aklınız neredeydi" diye sorası geliyor. Vitrinlerde, giderek Vak- ko'nun 30 milyonhık (kimilerine Film Festivali'yle gelen değişikfilmler,genç sinemalar Keşfin riskleri ve zevkleriMiklos Jancso gibi hayranlıkla anımsadığımız bir sinema adamını yeniden keşfetmek ilginçti. Bir başka ilginç deneyimi, Dusan Maİcavejev'le yaşadık. Sinemada yeni, farklı, değişik şeyler keşfetmek... Bu "keşif" duygusu, kuşkusuz gerçek sine- masever için önemli, vazgeçilmez bir duygu. Yoksa yalnızca çok ün- lü, çok moda birkaç yönetmen ve filmle yetinmek, hep "ganyan oy- namak", hep güvenceli filmlere gitmek, gerçek sinemaseverin har- cı değıl. Çünkü her bir film bir se- ruvendir. Kimi zaman çok hoş ol- masa da!... Miklos Jansco'yu, yıllar önce- sinden "Umutsuzlar", "Kızü Üa- hi", "Yiizleştirme", "Kış Yeli" gibi filmleriyle, hayranlıkla anım- sadığımız bu önemli sinemacıyı yeniden keşfetmek, kuşkusuz il- ginçti. Kendisini Macar tarihinin önemli aşamalannı, her türlu ger- çekçilikten uzak, temsili ve sim- gesel bir tavırla anlatmaya adamış yönetmenin fümleri, topluca iz- lendiğinde, iki temel izlenim bıra- kıyordu insanda: Özgunlukleriy- le belli bir hayranlık, ama öte yandan tekrarcılıklanyla belli bir tekdüzelik duygusu. Jansco'nun dramatik gerilim, kişilik araştır- ması, psikolojik boyut gibi kay- gılan yoktu. Kişileri, ya çok de- vingen bir kameranın ya da ken- di içlerindeki dairesel dönup dur- maların oluşturduğu bir hareket- lilik içinde, sürekli kımıldıyorlar, sürekli ölümü vurguluyorlar, sah- te olümler, vurmalar ve vurulma- TÖRENSEL BİR SİNEMA — Macar yönetmen Miklos Jancso'nun filmleri şcnlikte toplu olarak gösterildi. Jancso'nun (solda) sinemasını izlemek zevkli bir deneyimdi. Bu törensel sinema, insanda olağanüstu bir şiir okumuş olmanın tadını bırakıyordu. larla ölüm olayını alabildiğine sı- radanlaştınyorlardı. Çıplak insan bedenleri kadar güzel atlara binmiş süvariler, gök- te dolanıp duran kuşlar, görkemli Macar peyzajları da Jansco'nun şiirsel alegorilennin öğelerini oluş- turuyorlardı. Jansco sinemasını izlemek, guzel, zevklı, estetik bir deneyimdi. Bu törensel sinema, insanda sözgelimi olağanüstü gu- zel bir şiir okumuş veya bir resim sergisi izlemiş olmanın tadını bı- rakıyordu. Ama Jansco sinema- sını izleyerek Macaristan'm, sos- yalizmin veya herhangi bir şeyin tarihini öğrenmek de aym duzey- de olanaksızdı. Değişik sinemaları keşfetme duygusu, her zaman şölenler sun- muyordu insana elbette. Örneğin Taivvan filmi "Acılar Kenti", hu- zünlü adına ve Venedik'te büyük ödülün cekiciliğine karşm, bize içine bir türlü giremediğimiz ka- palı bir dünya sundu. Mısır filmi "Kuktacı", popüler bir Doğu top- lumu filmi olmasımn getirdiği ve hoşgörüyle, giderek sempatiyle karşılanabilecek özellikleri, sonuç olarak ulkesi için ticari bir film yapma kaygılarına verdiği aşırı odünü yitirdi. Mısır usulu melod- ramın ve müzikalin izleri, bu film- de çok fazla belirgindi. İranlı genç yönetmen Said tbrahimifar'ın "Nânna Yandım"ı ise görsel bir şiir gibi oluşturulmak istenmiş, keskin bir duyarlılıkla örulü hoş bir yapımdı. Ama fılmin sonun- da Stanley Kubrick'in ünlü "2001 "ine yapılan açık gonder- menin anlamını pek çözemedik. Bir diğer ilginç deneyimi, "son dakika" fılmlerinin sahiplerinden Dusan Makavejev'le yaşadık. Ta- mnmış Yugoslav yönetmenin çev- rildiği 1971 yıhndan beri olduk- ça un yapmış filmi "W.R. Orga- nizmanın Sırian", cinsellik ku- ramlarıyla politik ideolojıler, özellikle faşizm olgusu arasında- ki bağlantıları araştırmasıyla ün- lü VVDhdm Reick'ın yapıtlanndan yola çıkarak çeşitli tekniklerin "kolaj"ıyla olusmuş ilginç ve ki- şisel bir yapımdı. Reich'ın günü- muzde geçerlüiği kadar, filmin ge- tirdiği Reich yorumu da tartışma- ya açıktı kuşkusuz. Yine de bu ba- şına buyruk ve bağımsız filmin, daha 1971'lerin Yugoslavyası'n- da, rejimin katı uygulamaları ve Stalincilik konusunda, bugun her- kesin bağırdığı, ama o yıllarda fı- sıldanması bile guç olan kimi şey- leri söylemesindeki yüreklilik önemliydi. Daha sonra Makare- jev'in ilk filmi olan "İnsan Bir Kus Degildir"i de izledik. Maka- vejev, artık pek çahşmasa da bir dönemde önemli şeyler yapmış, kişisel ve özgün bir^inemaaydı ve tstanbul 1990'ın bize tanıttığı bir diğer önemli ad oldu. göre 50 milyonluk) süsleme pro- jesi sayesinde kaldırımlarda ve yerlerde hep sinema: Eski afişler, resimler, 'lobiler', köhne makine- ler, kameralar, vs. Sanki "bitpa- zanna nur yagnuş." Vakko uygu- laması nedeniyle eski arabaların üzerine yürumeniz (sahi, niye ara- balar?) veya Şerif S«er veya Aslı Altan'a çarpmanız çok olası. Ya- ni onların metalik yontulanna de- mek istiyorum. Ama ikisi de fes- tivalin seyircileri arasında olduk- lan için gerçek suretlerine çarpma- nız da olanak dışı değil. Doğallıkla böyle bir şenliğin ya- şandığı yerde, belediye de olmasa olmaz. tktidara geldiklerinden be- ri geçen bir yıl içinde Beyoğlu'na çivi bile çakmamış, hrçbir temel proje oluşturmamış, kapalı duran o güzelim saJonların (Demirören^ in kapattığı Saray ve Lüks'ün sa- hiplerinin inamlmaz bir inatla yı- kıma bıraktıkları Yeni Melek'in, seks raafyasının elindeki Alkazar veya Ruya'nın) ozlenen sanat, kul- tür merkezi Beyoğlu'na kazandı- rılması için kılını kıpırdatnıamış olan belediyeler, Beyoğlu'nda olup bitenin kokusunu alınca hemen olaya sahıp çıkmak için davrandı- lar. Önce Dalan dönerninden kal- ma ve çoğu sönmüş fenerlere lüt- fedilip ampul takıldı. Sonra, "giizelleştinne" denince nedense akla gelen ilk iş olan "beyaz ba- dana"lar, yine Dalan döneminden kalma beton çiçekliklere boca edildi. Oysa taş, beton gibi mal- zemenin beyaz badanayla örtül- mesi, bu işlerle en küçuk bir ilgi- si olanlann bildiği gibi, çirkin bir olaydır. Bunu tum belediyecileri- mize nasıl anlatmalı? Sonra da gelsin kazma vurma törenleri. Festivalden bir gün ön- ce Galatasaray'da düzenlenen tö- renle, Beyoğlu duzenleme projesi gereğince caddeye ilk kazma vu- ruldu. Bu tören uğruna, uzun za- mandır "ölüm küslügü" içinde bulunan Nurettin Sözen'le Beyoğ- lu Belediye Başkanı Huseyin As- lan, basının onunde sarılıp öpüş- mekten bile çekinmediler. Ve kaz- malar vuruldu: Yalnız Galatasaray-Tünel arasına değil, Taksim'e (caminin önünde petrol kuyularına benzeyen dev bir çu- kur) ve şenliğin yabancı konuklan için seçilen uç lokantadan biri olan Çiçek Bar'ın önü ve çcvresin- deki tüm sokaklara!.. Böylece şu anda tstanbulumuzda bulunan uluslararası üne sahip yabancı ko- nuklar da çukurlann uzerinden sıçrayıp atlarken, ne denli "çahşkan" bir tstanbul Belediye- si bulunduğunu fark etmeden ge- çemiyorlar. Ve belediyemiz sağol- sun, gosteriş uğruna, yılda bir kez uluslararası bir şenliğe sahne olan bir semte, tam o sırada kazma vu- rarak herhalde dunya belediyeci- lik tarihine geçen bir iş yapmış oluyor. Ama hakkını yemeyelim. Bele- diyemiz, şenlik için başka şeyler de yaptı. Örneğin o sokak konserle- ri... Aynı şeyi, Beyoğlu Güzelleş- tirme Derneği olarak biz de du- şünmüştük, ama bu konserlerde yalnızca "sokak şarkıcılan" kul- lanmaya, caddeye elektronik ses düzeni sokmamaya karar vermiş- tik. Oysa belediye, "Uk fişi Ntir işj" hesabınca bunda hiçbir sakın- ca görmedi. Ve Beyoğlu, elektro- nik gitarlarla gümbur gümbür in- lemeye başladı. Eee, politikacının temel işlevi sesini duyurmak de- ğil miydi? Ne kadar gümburtü ko- parsa o kadar iyi. Ama eğer "tra- fiğe kapatma" işlemi iyi duşünul- meden, arka ve yan yollarda ge- rekli etütler yapılmadan, park ola- nağı sağlanmadan yapılır ve bir buçuk kilometrelik bir cadde bir- den tümüyle araç geçisine kapa- nırsa, esnaftan kopacak gümbür- tuyu siz asıl o zaman seyredin!.. tşte Beyoğlu'da işler şimdilik bu minval uzerinde yürüyor. Bakalım daha neler olacak? 'Medcezir Manzaraları* bugün Atatürk Kültür Merkezi'nde gösteriliyor Farklı kişiler ve yeni çevrelerMedcezir Manzaraları / Yönetmen: Mahinur Ergun / Senaryo: Neslihan Eyuboğlu, M. Ergun / Goruntu: Umit Ardabak / Oyuncular: Kadir İnanır, Zühal Olcay, Yılmaz Zafer, Bulent Bilgiç, Meral Çetinkaya, Bülent Ufuk, Baki Tamer, Ümit Yesin / Bir Erka Film yapımı. "Manik-depresir bankacı Erol gisinin ünlü "in-moda olanlar" Bey'le kadın bankacı- analist Zey- listelerinden derlenmış şeylerle do- nep ve Zeynep'in gençlik arkada- lu: Kahramanlarımız "paıa"ya ve şı (ve aşkı) psikiyatr Ümit'in fır- para bilgisinin (diğer bir deyişle tınalı ilişkilerinin öyküsu. Bir monetarizmirf) temelini oluştur- tavsiye" ile Erol'un yönettiği ban- duğu bir ekonomiye inanıyorlar. kada önemli bir mevkiye gelen Garip huyları olan bankacı Erol Zeynep, bu kendini tümüyle işine Bey, bol bol "para kullanma sanatı" nutukları çekiyor, bir ge- ce kulübünde (Memo's mu?) esrar çekiliyor, Reşat Paşa Konağı'nda KADİR İNANIR VE ZLHAL nettiği "Medcezir Manzaraları" ve Kadir İnanır paylasıyorlar. OLCAY — Mahinur Ergun'un >o- adlı filmde başrolleri Zuhal Olcay vermiş, çevresine karşı haşin, ka- dınlara karşı özellikle kab? aJa- mın cekiciliğine tvıtulur. Ve bu, Ümit'in de hem Zeynep'i hâlâ se- ven eski sevgiiisi hem de bir psi- kiyatr olarak katkıda bulunduğu bir ilişkinin kapılarını açar... "Medcezir Manzaralan" şaşır- tıcı bir film. Şaşırtıcı olması, ne yazık ki 'iyi" bir film olmasından kaynaklanmıyor. Film, aslında ilk ağızda ilginç geliyor insana. Çün- ku ele alınan kişiler ve onlann çev- relen, sinemamız için oldukça yeni ve "bâkir." Ama film, bu "burju- va öyküsû" ve onu esprilerle mo- dern bir "jargon"la vermeyi dene- yen senaryosunun getirdiği olumlu beklentileri pek doğrulamıyor, kı- sa zamanda, Yeşilçam'ın bilinen klişelerinden çok farklı, ama yi- ne de klişe olan öğelere saplanıp kahyor. Senaryo, sanki Vizon der- yemek yenilip "dansör" izleniyor, Klasis Otel'de "squash" oynanı- yor!.. Ve daha neler de neler!.. "Medcezir Manzaraları", sine- mamızın yeni seyircileri olduğu varsayılan (küçuk-ve-büyük) bur- juvalanmız için oluşturulmuş, on- ların keyfini gıcır eîdecek şeylerle tıkabasa doldurulmuş oldukça ti- cari bir film. Bir Fransız filminin (veya "Doknz Buçuk Hafla"nın) Türkiye baskısı. Bir avantajı var: Bu filmi olasılıkla hiçbir zaman TV'de izleyemeyeceksiniz!.. Sine- mamıza yeni, farklı tipler getirme- si ve rahat, akıcı bir sinemayla an- latılmış olması da filmin erdem- lerine katılabilir. Yine de tüm bunlar, filmin Ankara Şenliği'nde- ki birinciliğini doğrulamak için yetersiz kahyor bana gore... FESTIVALDE BUGUN E n e b Beş ve Ten 12.00, 19.00), Gandhi (15.00, 21.30). SİBepop: Kınk Nisan (12.00), Tıpkı Amerika (15.00), Çakal Geceleri 19.00) Üç (21.30). Atlas: Beriin Kudüs (12.00), Bağışçı (15.00), Korkunun Gölgesinde, (19.00), Yol Arkadaşı (21.30). u a x ı ; 20. ıuzyıiıın Benım (12.00, 19.00), Yitik Gövdeler (15.00), Dekalog (21.30). Reks: Bay Hire (19.00), Acılar Kenti (21.30). Sâre.vya: Maestro (19.00), Nanna Yandım (21.30). AK1M: A Ay (12.00), Sis (15.00), Düğün (19.30), Medcezir Manzaralan (21.30). Küçük Sahnede 40 yıl • Kültür Servisi — Beyoğlu Küçük Sahne'nin kuruluşunun 40. yılı bugün saat 17.00'de verilecek bir kokteylle kutlanacak. Halen Ortaoyuncular tarfından kullanılmakta olan Küçük ' Sahne'deki kutlamada bu , sahneye yıllannı vermiş tiyatro sanatçılan da yer alacak. Saat 18.00'de ise Kuçük Sahne'nin en genç ve en yeni topluluğu Nöbetçi , Tiyatro "Aşkın Gözüne Gözlük" adlı oyunu sergileyecek. Çatalca Tıyatrosu • Kultür Servisi — Yerel tiyatro geleneğini başlatmayı amaçlayan Çatalca Sanat Tiyatrosu, Ismail Işılsoy'un yazdığı "Vur Bir Mastika" adlı kabare ile bugün Silivri Belediye Sinemasf nda perdelerini açıyor. Oyun, yarın saat 21.00'de de Çatalca Halk Eğitim Merkezi'nde yer alacak. Hicran Duran'm sahneye koyduğu oyunda Ramazan Aktaş, Selçuk Bakkal, Hicran Duran, Ahmet tlerigozcübaşıoğlu, Hanife Karakay, Mustafa Koç rol alıyor. Müziklerini Tugay Başar'ın hazırladığı oyunun ışık ve efekt düzenlemesi ise Kemal Çavuş'a ait. Erkmen bienalde • Kültür Servisi — Grafik tasarımcısı Bülent Erkmen'in Jan Garbarek • konser afışi 13. Uluslararası Afiş Bienali'ne kabul edildi. Bienal kapsamı içinde yer alan sergiler haziran, temmuz ve ağustos ayları boyunca surecek. Öte yandan Bülent Erkmen'in "No. 5" adlı Öncü Türk Sanatından Bir Kesit Sergisi afışine de "Graphis Poster 90" adlı kitapta yer verildi. UGUN • HaftaSonıısöyteşileri Türkiye Yazarlar Sendikası'nın Tunel'deki merkezinde düzenlenen "Hafta Sonu Söyleşileri" kapsamında saat 18.00'de Rutkay Aziz ile Özdemir Ince konuk edilecek ve Faruk Şüyun'un sorulannı yanıtlayacakiar. ' • Trio Romantico ll Trio Romantico Italıano, saat 16.00'da I.Ü. Guzel Sanatlar Bolumu Vezneciler Kuyucu • Murat Paşa Medresesi'nde bir oda müziği konseri verecek. • Reichenbach'dan gitar Gerhard Reichenbach 18.00'de Boğaziçi Üniversitesi Tiyatro Salonu'nda bir gitar resitali verecek. BİLSAK'TA BUGÜN 13 Nisan Cama: 19.00 80'Lİ YILLARDA ŞttR: "Şiirde KişiseUik ve Üslup Farklılaşmalan" Haydar ERGÜLEN, Seyhan ERÖZÇELİK, Turgay FİŞEKÇİ, Lale MÜLDÜR. GÖRSEL SANAT ATOLYELERİ Mehmet Guler>üz'le Resim Çalışmalan. 10.00-01.00 arası CAFE- FOYER-BAR BİLSAK herkese açıktır. BİLSAK Sıraselviler, Soğancı Sok. No: 7 CİHANGİR 143 28 79 - 143 28 99 MÜLKİYELİLER BİRLİĞİ İSTANBUL SUBESİ CUMARTESİ BULUŞMALARI 34 GAZETECİLİK ve POLİTİKA ÜZERİNE SÖYLEŞİ,, Konuk Hasan CEMAL Cumhurıyet Yozan 14 Nisan 1990 Cumartesı, Saat 16 00 MÜLKİYELİLER LOKALİ Muallm Nacı Cad 151A Kurüçeşme 80820 İST T* |iı 157<634-35
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle