29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
30 MART 1990 KÜLTUR-SANAT CUMHURÎYET/5 Nurettin Sözen'e kınama • Küllür Servisi — TOBAV (Devlet Tiyatrosu Opera ve Bale Çalışanlan Yardımlaşma Vakfı) Istanbul Temsilcisi, Istanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Nurettin Sözen'i Şehir Tiyatrolan'yla ilgili değişikliklerden ve katı tutumundan dolayı kınadı. TOBAV'ın açıklaması şöyle: "Istanbul Şehir Tiyatrolan Yönetmeliği'nin değiştirilmesini ve buna bağlı olarak gelişen olaylardaki katı tutumunuzu kınıyoruz. Çağdaş yönetim çalışanlann düşüncelerini, isteklerini göz ardı etmemelidir. Özellikle çalışanlan yaratıcı sanatçılar olan tiyatro yönetimi, demokrat, katılımcı ve özgüriükçü anlayışla düzenlenmelidir. Biz Istanbul Devlet Tiyatrosu Opera ve Balesi çahşanları olarak sorunlann uygar bir diyalogla çözümlenebileceğine inanıyor, sizlerden da bunu bekliyoruz" 'Üniversitelüer' Müzik lfarışması • Költfir Servisi — Yıldız Üniversitesi "Üniversiteliler Müzik Yarışması"nın üçüncüsü 2 Haziran 1990 tarihinde Açıkhava Tiyatrosu'nda gerçekleştirilecek. Beste, solist ve düzenleme dallarında yapılacak yarışmanın son katılım tarihi 4 Mayıs 1990. Ön elemenin sonuçlanacağı tarih ise 14 Mayıs 1990. Organizasyonu Doç. Tomur Atagöz, Zehra Akkuş ve Ömer Orhon'un yaptığı, Pepsi Cola'nın katkılarıyla düzenlenen yanşmaya bu yıl Türkiye'deki bütün üniversitelerin katılımı bekleniyor. Yarışmayla ilgili katılma koşullan ve ayrıntılı bilgi Yıldız Üniversitesi Kültür, Basın ve Dış İlişkiler BaşkanlığYndan edinilebilir. Duygu AykaPa saygı • ANKARA (AA) — Ankara Devlet Opera ve Balesi, 1988 yılında kanser hastalığına yenik düşen Koregraf Duygu Aykal'ın anısına "tnsan însan" adlı baleyi yeniden sahneleyecek. Istanbul Devlet Balesi sanatçılanndan Merih Çimenciler tarafından sahneye konacak eser, 22 nisan günu izlenebilecek. 1978-1979 sezonunda ilk kez sergilenen, koregrafısini Duygu Aykal'ın hazırladığı eserde, başlıca rolleri Erkan Çeminciler, Merih Çimenciler, Fahrettin Güven, lhsan Bengier paylaşıyorlar. öte yandan Devlet Opera ve Balesi, Polonyalı Besteci Moniuszko'nun "Perili Köşk" adlı 4 perdelik operasını, nisan ayından itibaren sergilemeye başlayacak. Haydarpaşa Gan'nda sergi • Kültür Servisi — Tarihi Haydarpaşa Gan'nda açılan "Çocuk Gözüyle Demiryolu" konulu resim sergisi sürüyor. TCDD Genel Müdürlüğü tarafından düzenlenen sergide, ilkokul ve ortaokul öğrencilerinin katıldığı resim yarışmasında dereceye giren yapıtlar 16 nisana kadar Haydarpaşa Gan'ndaki açık hava sergisinde izlenebilecek. Birinci Bölge Eğitim ve Halkla İlişkiler Müdürü Musa Kayfeci, yanşmaya gönderilen 454 resim arasından secilen 80 yapıtın sergilendiğini, ilkokul öğrencilerinin resimleri arasından yapılan değerlendirmede birinciye 500 bin, ikinciye 400 bin, üçüncüye 300 bin lira ve ortaokul öğrencilerinin resimleri arasından yapılan değerlendirmede ise birinciye 1 milyon, ikinciye 750 bin, üçüncüye 500 bin lira ödül verildiğini açıkladı. Dünya Fuan'nda Tttrkiye • MADRtD (Cumhuriyet) — EXPO '92 logosuyla 1992 yılında Ispanya'nın Sevilla kentinde açılacak olan yüzyılın en sonuncu ve en büyük dünya fuarına Türkiye de katılıyor. Türkiye'yi temsil edecek pavyon projesini proje miman öner Tökcan şöyle anlatıyor: "Projenin genel karakterinde gerek Türk gerek tspanyol kültürüne çok yakın olan Akdeniz, iç bahçeler, beyaz, mavi renkler ve yumuşak geçişli düzeyler egemen. Inşaat alanı, iç içe geçen üç kattan oluşuyor. Birinci duzeyde genel kabul, tanıtım salonları, süs havuzu ve restoran var. lkinci duzeyde Türkiye'nin tanıtımına yönelik sergiler, kitaplık ve kahve yer alıyor. Üçüncü duzeyde ise teras katı ve ' sekiz katlı bir apartman büyüklüğünde bir ekran çerçevesi var. Geceleri burada lazerli Türkiye'yi tanıtım gösterileri yapılacak. SINEMA/ATİLL DORSAY KARtKATÜR YARIŞMASI ELÜNCİ YILINDA TÜRK-tNGİLİZ KÜLTÜR İLİŞKİLERÎ The BrıtLsh Councıl •ooıooı o«o«o«o ootttoo oo»««oo o«o«o«o •oo«oo« Amaç: İngiliz Kültür Heyeti'nin Türkiye'deki 50. yılını kutlama faaliyetleri çerçevesinde, kültürel iHskilerin karikatür sanatı ile vurgulanması Konu: Türk-İngiliz ilişkilerinin mizahi yorumu Ödüller: Büyük ödül: Bir kişiye bir hafta İngiltere seyahati. Dört başarı ödülü : Onur plaketi ve karikatür kitapları Seçiciler Kurulu: Nezih Danyal (Karikatür Sanatçısı), Janet Douglas (İngiltere Büyükelçiliği), tsmail Gülgeç (Karikatür Sanatçısı), Hasan Kaçan (Karikatür Sanatçısı), Edmund Marsden (ingiliz Kültür Heyeti) Karikatürler en geç 15 Nisan 1990 tarihine kadar Karikatür Yanşması ingiliz Kültür Heyeti Kırlangıç Sokak 9 Gaziosmanpaşa 06700 Ankara Tel: 1283165 Karikatür Yarışması ingiliz Kültür Heyeti Örs Turistik İş Merkezi İstiklal Cad. 251/253 Kat: 2, 3, 5 Beyoğlu 80060 Istanbul Tel: 1527474 adreslerine elden ya da posta yoluyla teslim edilecektir. Katılım şartlan konusunda vukarıdaki adres ve telefonlardan bilgi alınabilir. 'Halkçılık'tan sinemayazan snobizmine uzun, ince biryol Sinema yazarlığı, aıııa nasıl?Sinema yazarı olmak çetin ve çetrefıl bir uğraş. Bir meslek, bir ömür törpüsü, bir sorumluluk. Bu yüzden, çağdaş sinemayı olduğu kadar sinema tarihini de daha iyi öğrenmek, eski ve klasik fîlmleri izlemek gerekiyor. Hnrriyet gazetesinden Tiilay Bilginer, ilginç bir deney yapraış: Cumartesi-pazar günü eve kapa- nıp, TV'de yayımlanan 9 filmin tümünü birden izlemiş. "Hafta sonu Türk fUmleri" de dahil. Hem de baştan sona!. Bilginer, "Sırat köprüsünden geçmiş gibi oldom. Bırakınız diger avantür. lavantür, detantür ve öyle bir tiir dizi filnı- leri, Türk filmleri dogrusu tam bir yaşam deneyi. Bu salırlar yazıldı- ğında, bendeniz ekrandaki 'Arka- daşım ve Ben' adlı sakalet ile lCahreden Kurşun" adlı rezaleti bi- hakkın seyretmiş bulunuyornm" diyor. Sevimli meslektaşımızın "gazası mübarek olsun" diyor ve sabrını yürekten kutluyoruz. Ve bu prog- ramlamayı yapıp o filmleri ekra- na getirenlerin tıpkı Bilginer gibi hafta sonu eve kapanıp tüm film- leri izlemek zorunda kalmalaruu diliyoruz. Bilginer'in kendine öz- gü deyişiyle "...Manük, kurgu, sa- nat filan diye bir şeyler aramaz mısınız hiç siz, kaiiteye bakmaz mısınız? Aj, bunlan seyredip de mi siz 55 milyona *yayımlanır' ka- ran verdiniz? Aşk olsun." Peki ama o "55 milyon" bu filmleri izlerken acaba Bilginer gi- biraidüşünüyor? Ofilmleriya- panlara ve seçenlere "ana-avrat dümdü2" mü gidiyor? Hiç sanmı- yoruz. TV'de özellikle cumartesi akşamı Türk filmlerinin kalitesi- nin inanılmaz duzeyde düştüğü son aylarda, yapılan tüm anketler, bu filmlenn sürekli en çok izlenen program olduğunu ortaya koyu- yor. Gerçi halkımız biraz "mazo- şist"tir, ensesinde boza pişirecek- leri iktidara getirmeyi sevdiği gi- bi, bu filmleri de gıkı çıkmadan izler denebilir, ama işin espri ya- nı bir yana, geniş seyirci kesimle- rinin cumartesi akşamı filmlerine biz "aydın" takımının gösterdiği tepkiyi göstermediği, tersine bu filmleri olasılıkla keyif alarak iz- lediği doğrudur. Peki, ne yapmalı? Bir zaman- lar pek gözde olan "halkçıhk" ku- ramları gereğince, 'halkın sevdiği iyidir, güzeldir' diyerek bu film- leri eleştirmekten vaz mı geçme- li? Sorun, elbette bir soru ve onun yanıtına indirgenecek denli basit değil. Tersine, çok karmaşık. ör- neğin, bu filmleri izleyen, beğenen "halk" kimdir, hangi toplumsal LOUISE BROOKS — Louise Brooks, sinemamn gelraiş geçmiş en güzel yüzlerinden ve en yetenekli oyunculanndan biriydi. Tek ku- suru, dünyaya biraz erken gelmiş ve gunümüzun teknolojik devri- rainin öncesinde kalmış olmaktı. Bu güzel kadının TV ekranlanna "Bir Kadının Günlügu" ile gelmesi aslında bir sinema olayıydı. katmanlardan oluşur? Eğitim dü- bu sorumluluğu duyumsamamak zeyi nedir, gereğince eğitilmiş, çağ- mümkün mü? Yapılacak olan, sa- daş kültür verilerine erişebilecek nınm öncelikle aydın kişinin kendi düzeye gelmiş, gelmesine fırsat ve- bilgi, eğitim, kültür düzeyini yük- rilmiş midir? seltraeye, kendi kendisini ^ " Geçenlerde bir gazetede ülke- rnizde yanılmıyorsak 15 milyona yakın "karacahil" bulunduğu ya- zıyordu. Yani henüz okuma- yazma>ı bile tam anlamıyla söke- memiş üçte bire yakın insanımız var, erkeğiyle, kadınıyla, çocuğuy- la... tnsan malzemesini eğiteme- miş, okutamamıs, ona gereken ya- tırımı yapmamış, yapamamış bir ülkede, "halk" dediğimiz karma- şık kitlenin kaçınılmaz biçimde çok aşağılarda kalmış olan bilgi- si, kültürü ve bunun biçimlediği sanatsal beğenisi, TV'nin yayım- ladığı filmi veya herhangi bir sa- nat eserini değerlendirmede ölçüt olarak alınabilir mi? Ahnması "halkçılık" gereği mi olur, o hal- ka gerçek anlamda saygıyı mı sim- geler? Yoksa halkı, halkını sevme- nin, gerçek halkçılığın bambaşka ölçütleri ve eylem biçimleri mi ol- malıdır? Kendine "aydın" diyen kişiye, bu kültürel açmazlar karşısında elbette bü>ük sorumluluk duşü- yor. Günümüzün çelişkiler yuma- ğı Türkiyesi'nde ">ydın" olup da ve "aydın" nhelemelerine olabil- diğince yaklaştırmaya çalışması. Kitleleri bilgilendirmeye, eğitme- ye gönül vermiş kişilerin, bu ey- lemi öncelikle kendilerinde uygu- lamaJarı, hem genel kültür, hem de (ve özellikle) uzmanhk dalla- rında, sürekli okuyarak, öğrene- rek, günümüzde yıldırım hınyla ilerleyen bilgi birikimini sürekli iz- leyerek, "aydın" kimliğini sürekli pekiştirmeleri gerekiyor. Bu aJanda kendi konumuza dönmek için (ve geçen haftaki ya- nmızla bağlantılı olarak) şu örne- ği vermek istiyorum: Yayın organ- larında gerek fılmler, gerekse TV'de sinema üzeıine yazan "meslektaş'ianmızın, kimi zaman 'imıasız" olarak yazmanın kolay- lığı ve sorumsuzluğu arkasma sı- ğınmaktan da vazgeçip, çağdaş si- nemayı olduğu kadar, (TVde Si- nema'nın kimi programları dola- yısıyla sürekli gündeme gelen) si- nema tarihini de daha iyi öğren- meye, bu konuda okumaktan es- ki, klasik filmleri izlemeye, sürekli bir yeniden-eğitim uygulamaya alışmaları gerekmiyor mu? Çünkü "sinema yazan" olmak da çetin ve çetrefıl bir uğraştır, bir meslektir, bir ömür törpüsüdür, bir sorumluluktur. Sinema yaza- n olmanın evrensel duzeyde gerek- lilikleri, "asgari müşterek"lerı, ol- mazsa olmaz koşullan vardır. Bu koşullar, "kitle" için, "halk" için aşırı olabilir, fantezi gözükebilir, "soobizm" sayüabüir. Ama bu an- lamda, yaşasın snobizm!.. Sinema yazarı olmak, örneğin bir Loois* Brooks'un efsanevi yüzünu izle- miş, en azından duymus olmayı gerektirir. Bu açıdan, hangi ülke- den olursa olsun, bir sinema ya- zarı, Pabst'ın "Bir Kadının Güo- lügü" filmi oynadığıhda, kaçınıl- maz biçimde sevinir, Brooks'u anar ve eğer bu filmi duyurmak olanağına sahipse, Brooks'tan söz eder. Bu bir "sinema yazan sno- bizmi"dir. Aynı biçimde, bir sinema yaza- rı, Ingrid Bergman'm lsveç döne- mi filmleri karşısında "Hani bu- nun Oscariılan?" diye bir tepki göstermez. Yine bir sinema yaza- rı, Rene Clair'in "Hileli Aşk" fil- minı, Clair'i, Gerard PhUippc'i, Mich^te Morgan'ı bir kalemde ge- cip "Brigitte Bardot ekranda" diye tamtamaz, tanıtmak akhna gel- mez, eğer tanıtırsa onu döverler, en azından kapıyı gösterirler. Türkiye'nin karmaşık kültür so- runları karşısında, sözünü ettiği- miz şeyler çok fantezi mi kalıyor? Bunlar, alabildiğine yoğun kültür çelişkilerı yaşayan bir toplum için "aynntı" mıdır? Olabilir. Ama ne yazık ki ayrmtılar tümü oluşturu- yor ve toplumumuz, ayrıntı say- dığı şeyleri ihmal ede ede bugün- kü kargaşaya gelip saplandı. Kit- le iletişiminde yaşanan kargaşa, bunun en güzel örneğL Düşünü- nüz ki, yeni kurulacak olan bir özel TV kanalı, kamuoyuna sü- rekli olarak "TRTden kacirılan" filan programa veya falan cici spi- kerle adını duyuruyor, ama bu ye- ni medyanın "kültürel programı" üzerine tek bir satır bile yok!.. Oy- sa temel, sağlam, kapsamlı bir kültür politikası olmadan, bırakı- nız Magic Box'ı, Türkiye'nin bile pek uzaklara gidemeyeceği öylesi- ne açık biçimde ortada ki! ON YEDİNCİ YÜZYILDAN GÜNÜMÜZE — Steve Miner'ın "Şeytan" adlı filmi 169O'lı yıllarda baş- lıyor. Daha sonra üç yüz yıllık bir sıçramayla günumüze uzanıyor. Yüzyıllar öncesinin şeyıanı dünyaya yeniden dönüyor ve kötülüklerine başlıyor. 9 I STAN B U L ULUSLARARASI FILM FESTIVALI S İ N E M A S İ N E M A Y A B A K I Y 0 R • Splendor Sabun Köpüğü Hırsızları Antonicni: Belgeler ve Tanıkhklar Bellissimo:İtalyan Sinemasından İmajlar Dışbank bankacılıkta olduğu gıbı. kültür \e sanat etkinliklerinde de evrensel boyutlara ulaşmanıza yardımcı olmaktan mutlulu^ duvar. DIŞBANKTurk DısTıcaret Bankas Fantastik sinema meraklıları için Şeytanın dönüşüŞ e y t a n (Warlock) / Yönetmen: Steve Miner / Oyuncular: Julian Sands, Lori Singer / Bir New World Pictures yapımı (Fitaş). Evreni iyilikle kötulüğün, yani tann ile şeytanın mücadelesi ola- rak yorumlayan Hıristi>-an inanı- şında, şevtanı temel olarak alan yapıtlar elbette daha çok. "Kötülük" yolunu seçenler, yani evreni yöneten temel "güç" olarak kötüyü gorenler, bizdeki Yezidilere benzer mezhepler oluşturmuşlar. Ancak haddimiz olmayan alanlan bir yana bırakırsak, özellikle Ba- tı'da şeytan üzerine bütün bir fan- tastik edebiyatın oluştuğu, bun- dan kaynaklanarak da sinemada şeytanın nerdeyse "gözde" bir fi- gür haline geldiğini gözlemlemek zor olmasa gerek. Sinema, şeytan temasına, özel- ukle 1970"lerden başlayarak gör- kemli bir dönüş yaptı. "Şeytan - The Exorcist", "tbüs - The Omen" gibi fılmler ve bunların ardından gelenler, özellikle ABD toplumu- nun yaşadığı bü>1ik siyasal/top- lumsal sarsıntüara, bozgım, yenil- gi ve skandallara metafizik bir ya- nıt getirir gibi oldu. Bu akım gü- nümüzde yavaşlamış gözükürken işte size birdenbire yeni bir "şey- tan versiyonu" daha! Steve Miner'in filmi 1690'larda başlıyor. Ve şeytanın > F er>1izündeki temsilcisi (Yoksa bizzat kendisi mi?) olan bir adarnın, yakılmak üzere konduğu hücreden, çevreyi allak bullak eden bir doğal afet sayesinde kurtulduğu anlaşılıyor. Sonra 3 yüzyıllık bir sıçramayla günumüze geliyoruz. Aynı kişiuk, yeniden dünyaya dönmüş ve kö- tülüklerine başlamıştır. Amacı, yüzyıllar önce üç parçaya aynla- rak yok edilen bir kitabı yeniden bir araya getirerek dünyayı "şey- tanın egemenliği"ne almaktır. "Şeytanlı filmleri" genelde es- ki çağların gotik, karanlık ve kıv- rımlı mimarileri içinde izlemeye, günumüze uyarlanan şeytanlı filmlerde ise çağdaş mekânlann yine ürkünç dekorlara dönüşme- sini görmeye alışmış bizler için "13. Gün"ün (ilk bölumlerinin) yönetmeni olan Steve Miner'in ko- nuyu, kişilikleri "havalandırma" çabası, aslında önce garip bir so- nuç veriyor. "Derin Amerika"mn geniş otoyollannda, anonim bir çiftlik evinde, açıkhavada şeytan kovalama, bir tür fantezi spora dönüşüyor. Miner'in "13. Gün" tarzı çağ- daş "şok" fılmleriyle "şeytan" te- ması, pek mutlu bir evlilik yapa- mamış. Geçen mevsira "Gotik" ve "Manzaralı Oda" filmlerinde iz- lediğimiz ilginç ingiliz oyuncusu Julian Sands ve (makyajın da yar- dımıyla) 3 ayn yaşı ustalıkla can- landıran Lori Singer hoş oyunlar veriyorlar. Fantastik meraklılan, pek önemsemeden izleyebilirler. Ö.F. Toprak anılıyor • Kültür Servisi — 20 Ağustos 1979 yılında yitirdiğimiz şair, yazar ömer Faruk Toprak, bağış yoluyla Kültür Bakanlığı'na kazandırılan Bostancı Şenesenevler Ömer Faruk Toprak Halk Kütüphanesi'nde 31 mart cumartesi günü saat 14.30'da düzenlenecek toplantıyla anılacak. Anma toplantısına Firuzan Toprak, Oktay Akbal, Fikriye önkıhç, Asım Bezirci, lsmet Kemal Karadayı, Şükran Kurdakul, Hayati Asılyazıcı, Aydın Hatipoğlu ve ömer Nida katılacaklar. Anma toplantısında dia gösterisi ve bir dinleti sunulacak. Akbank yayınlan • Kültür Servisi — (Akbank Yayınlan Kültür Servisi) Akbank'ın Çanakkale Zaferi'nin 75. yıldönümü armağanı olarak yayımladığı "Mustafa Kemal Çanakkale'yi Anlatıyor" kitabı çıkü. Türkçe ve Ingilizce 2 ayn kitap olarak büyük boy 40 sayfa hazırlanan kitapta, Ruşen Eşref in Mustafa Kemal ile yaptığı söyleşi, Şevket Rado'nun Türkçeleştirmesiyle yer alıyor. İspanyolca bir oyun • Kültür Servisi — lspanyol gülmece yazan Miguel Mihura'nın bir oyunu 31 mart cumartesi günü 16.30'da ttalyan Kültür Merkezi'nde özgün diliyle sergilenecek. Kosta Rika Konsolosluğu himayesindeki tiyatro grubu tarafından sergilenecek olan oyun, "Malecotan en Almibar" adını taşıyor. BUGÜN m Oda müziğl konsari 1U Devlet Konservatuvan Yaylı Çalgılar Oda Müzigı Konseri saat 16.00'da Vezneciler Kuyucu Murat Paşa Medresesi'nde izlenebilir. • Atatürk Kttaphğrnda söyleşi Nur Nirven, ressam Fihz Başaran'la saat 16.00'da bir söyleşi yapacak. • Caz konseri Erol Pekcan Beşlisi, Yapı Kredi Sermet Çifter Salonu'nda saat 20.00'de bir konser verecek. • Dia gösterisi Prof. Dr. Nihat Toydemir'in dia gösterisi saat 13.00'te ITÜ Mimarhk Fakültesi'nde yapılacak. • Beyaz Köşk'te resttal Ayşen Katipoğlu (piyano) ve Deniz Güler (arp) resitali saat 16.00'da Emirgân Beyaz Köşk'te izlenebilir. • Film gösterisi İFSAK'ta Woddy Allen gösterileri kapsamında "Zelig" adh film gösterilecek. BİLS^K'TA BUGUN 30 Mart Cnma: 19.00 KONFERANS: YeakJen Milüyetçttik? Çağlar KEYDER. 19.30 TİYATRO: "l»te Baş İşte Gövde Iftc Kanatlır" Yazan: Sevim BURAK Oynayan: BİLSAK TİYATRO ATÖLYESt. GÖRSEL SANAT ATÖLYELERİ Mehmet GÜLERYÜZ'le Resim Çalışmalan. Perşerabe - Cuma 10.00-01.00 arası CAFE- FOYER-BAR BİLSAK Herkese Acıkür. BİLSAK Sıraselvüer, Soğancı Sok. No: 7 CİHANGlR 143 28 79-143 28 99 Dünyanın en büyük casusu yakında İstanbul'da I S T A N B U L K Ü L T Ü R V E S A N A T V A K F I 31 MAfll /15 NtSAN Arabistanlı Lawrence / David Lean Türkiye'nin kitlesel sanat olayı
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle