Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
i30 MART 1990* • • • HABERLERİN DEVAMI CUMHURÎYET/17
Sinema GünlerL
(Baftarafi 1. Sayfada)
dokuzuncusu bugun baslıyor
Festıvahn çeşıtlı bölumlerınden bırının adı
ozellıkle ılgınç Çağımızın Aynası Sınema
Gerçekten sınema kadar toplumuna ve
çağına ayna tutan, onu olabıldığınce eksık-
sız bıçımde yansrtan bır başka sanat dalı ol-
duğu soylenebılır mı, bılemıyoruz
Sanat denen uğraş alanı, zaten bır toplu-
mun kımlığı, kışılığıdır, ona tutulan bır ayna
sayılır Sınema sanatı ıse yuzyılımızın çocu-
ğu, sanatların en gencı olmasına karşın, te-
mel özellıklerıyle tum sanatların bır bıleşke-
sı olarak ortaya çıkmıştır Edebıyattan, tıyat-
rodan, plastık sanatlardan, mımarıden, mu-
zıkten hem yararlanır, hem de tum bu alan-
lardakı bınkımı kullanır sınema sanatı Bu
açıdan toplumların genel gelışmtşlık duze-
ytyle venlen sınema urünlerı arasındakı bağ
da kuşkusuz gormezlıkten gelınemez
Bu nedenle çağdaşlaşma yolunda buyuk
sorunlaria boğuşan ulkemızde, sınema sa-
natının ıçınde bulunduğu koşullara ılışkın
canlt bır tartışma ortamının açılmış olması,
olumlu bır gelışmedır
Aynca yaratıcılığı kısıtlayan her turlu en-
gele karşın, Turkıye'de sınemayla uğraşan
ınsanlarımızın yıllar ıçınde verdıklen başan-
lı ornekler de yıne ustunde durulması gere-
ken bır başka olumlu noktadır
Gunumuzde sınemayı, genel olarak sanat-
la ılgılı sorunları tartışma gundemınde tut-
mak bır toplumun çağdaşlık gostergelerın-
den bırıdır Bu konuda Istanbul Fılm Festı-
valı'nın olumlu katkısı herhalde yadsınamaz
Bundan dokuz yıl once alçakgonullu bır Sı-
nema Günlert gosterısı olarak başlayan bu
etkınlık, bugun ulaştığı uluslararası boyutla
bır yerde sankı sınema sanatının bu ulkede
yenıden doğumuna katkıda bulunmuştur
Uluslararası Istanbul Fılm Festıvalfnden
ayrı olarak, 20 yılına yaklaşan Uluslararası
Istanbul Festıvalı, Tıyatro Festıvalı ve Plas-
tık Sanatlar Bıenalı ıle bırlıkte Istanbul, kul-
turel etkınlıkler açısından canlı bır merkez ol-
maya doğru yol alıyor Bu konuda, Istanbul
Kultur ve Sanat Vakfı'nın baştan berı oyna-
dığı olumlu rol her zaman ıçın goz onunde
tutulmalıdır
Sınema heyecanlı gunler yaşanacak bır ay
boyunca yıne Beyazperdeye yansıyan her
fılm, yenı bır dunyanın kapısını aralayacak
Ufkumuz genışleyecek ıç dunyamızda baş-
ka boyutlar da fılızlenebılecek, değışık ba-
kış açılarını yakalayabıleceğız, yaşama do-
nuk olarak
Polıtık ortamın yaratttğı karamsarlıktan sıy-
rılabılmek ıçın guzel bır fırsat değıl mı'
BAŞKENTTEN \HMET TAN
(Baftarafi 1. Sayfada)
sine ve bonu ılan etmesıne" bıraz
bozulmuş durumdalar
Bunlara göre Inönü, özal'ı ve
onun "sinekten yağ çıkanna" sı-
yasetını yetennce tanımış değıl
Çok önemlı bır partı polıtıka-
sından vazgeçme anlamına gelen
bu davetın alelacele kabul edılrae-
sını eleştıren SHP'hler, Inönu'nün
"devlet du>arhhğının" Cumhuı-
başkanı tarafından kullanılaca-
ğmdan endışe edıyorlar
Özal'ın MGK toplantısından
sonra kaleme aldığı ve trajık bır
bıçımde TRT'den okuduğu mesaj
özü bakımından uzennde durul-
raaya değer
Şöyle kı
1- Ozal, Mıllı Guvenlık Kurulu
Başkam sıfatı ıle okuduğu bu me-
sajla yurttaşlann kafasında ana-
yasa yanılgıları yaratmıştır
Çünku anayasanın 118 madde-
sıne göre Mıllı Guvenlık Kurulu
hükumete "göruş büdiren" bır da-
nışma organı nıtehğınde. Bır ıcra
organı değıldır
2- Ülkede mıllı guvenlığın sağ-
lanmasından tek sorumlu "Ba-
kanlar Kurulu"dur. (Anayasa
madde 117)
3- Bu durumda Özal, hem ken-
dı elıyle Bakanlar Kurulu'nun ye-
tersızîığını ılan etmış olmakta hem
de anayasadakı bu gerçeğı gözar-
dı etraektedır
Özal'ın mesajında, "Çankaya-
ya davet mektubunda" sıyasal çe-
lışkıler de var
Çünkü hem kendısı hem de
Başbakan Akbulut teröre karşı
devleon güçlu olduğunu behrterek
konunun basın taıafından "biraz
abartoldıgını" söylüyorlardı Bu
durumda Özal'ın yaptığı "Çanka-
ya çagnsı"nm ıkı yönünun açığa
çıkarıldıktan sonra kabul edılmesı
gerekırdı Bınncısı
"Ça|n niçin yapıfanıştır?"
Ikıncısı
"Hangı amaca hizmel edecek-
tir?"
Inönu bunu yapmamıştır Uste-
lık SHP lıdennın Ozal'a hemen
"evet" demesı de gerekmı-
yordu Aynca beş gun sonra ya-
pılacak bır toplantrya gereklı ıç ıs-
üşarelen yapmadan kabul edılme-
sı partı ıçınde sıkıntı yaratacaktır
Nıtekım, dün SHP Genel Sekre-
ter Yardımcısı Onder Kırta, tnö-
nü'nün kararıru "kendı ınısiyalifı
ile alınmış karar" dıye nıteledı
CÜNEYT ARCAYÜREK yanyor
T0. Ellerini Oğuşturuyor...
ANKARA — 12 Mart 90, terör
zırvesı Muhalefet, Guneydoğu'-
dakı gelışmelerden olayların
Güneydoğu'dan buyük kentlere
yayılmasından duyduğu kaygıları
dıle getırıyor Iktıdar adına Akbu-
lut, hükümetın Güneydoğu'nun
kentlerdekı terörün ustesınden
gelecek güçte olduğunu
söylüyor
14 Mart 90 TÖ, konuşuyor
sözlerı basına şöyle yansıyor
Son gunlerde tırmanan terör
olayiannın (abartılı) olarak kamu-
oyuna yansıtıldığını anlatan TÖ
"Bu abartılı konuları bır tarafı bı-
rakırsanız, Turkıye bugun ıstık-
rar ıçındedır' dıyor
Lıderlerın zırvede anlattıkları,
Guneydoğu ve terör konulannda
sergıledıklerı kaygılar, TO'ye go-
re palavra, hava'
12 Mart'tan önce cınayetler ış-
lenıyor, Güneydoğu'da eşkıya
kol gezıyor 12 Mart'tan sonra
öncekı manzaralar sûrup gıdıyor
28 mart günu Mıllı Guvenlık Ku-
rulu'nun toplantısından sonra
TÖ'den bır çağn, bır açıklama
.pelıyor Lıderlere gönderdığı
'mektupta, "Son gunlerde, Gu-
neydoğu Anadolu dağanüstü
%Hal Bölgesı'nde cereyan eden
* olayları ve gelışmelerı yakından
* ve hassasıyetle ızlemekteyım"
, dıyor On altı gün önce terörun
l'abartldığından dem vuran ve
MWw •şıirça söyloyaa 3İÛ, toır-
•irjen "hassasıyetten" söz edryor,
t-"bu önemlı meselenın beraber-
t-ce değerlendınlmesı" ıçın lıder-
*4erı Çankaya ya çağırdığını bıldı-
. nyor
Eski senaryo bugün
uygulamada
* Başbakan Akbulut'u lıderlerle
terör ve Guneydoğu olaylarında
bır araya geldığınden öturü
"azahadığı' öne surülen TÖ'de,
yüz seksen derecelık değışımın
altında hangı nedenler, dürtüler
veya polıtıkalar yatıyor? Lıderle-
re çağn duyulduğundan bu ya-
na çeşıtlı sorulara yanıt aranıyor
Hatta bır "darbe" olasılığı var
da, TÖ "rejımı kurtarmak ' uğru-
na odun verıyor mu gıbı ırdele-
meler yapılıyor
Oysa, TO'nün aralık 1989'dan
bu yana "fırsatını bulup yaşama
geçırmek" ıstedığı plana uygun
bır zemın ve zaman yakaladığı
yavaş yavaş ortaya çıkıyor, ger-
çek sırrtıyor
Bundan beş ay once, Aralık
'89 başlarında TO, ulusal ırade-
ye dayanmadan yukarıya çıkışın-
dan sonra muhalefetın yenı ko-
numunu tanımayacağını ılan et-
mesınden hatta yer yer el sık-
mayarak, bırlıkte oldukları top-
lantıda var olduğunu gormezlık-
ten gelerek ızledığı polıtıkayı pe-
kıştırdığı ortamda, "ulusal bır so-
run doğduğunda lıderlerı
çağırabıleceğını' kulıse yayıyor
Bır deneme yapıyor 4 Aralık 89
' TÖ'nün Adımlan" başlıklı yazı-
da TÖ'nün "konumunu pekışti-
recek muhalefetın tanımaz tutu-
mundan kaynaklanan ızlerı
sılecek" plandan söz edıyor ve
"TO'nün hedefı bılınıyor Ulke
sorunlarını ulusal bırlık adına dı-
yalog yoluyla çozmeye değıl
kendı konumunu meşrulaştırma-
yı ongörüyor" dıyor, üç beş gün
bu göruşü yınelıyoruz
TO, ışadamı temsılcı - dıplo-
mat - yazar kışılığınden yarartan-
dığı bır kaynakla muhalefetın yu-
muşakkarnınavuruyor 'Ulusal
sorunlar söz konusu" olunca
muhalefet lıderierını çağıracağını
kamuoyuna, sıyasete duyuruyor
Tepkı sert oluyor Inönü, TÖ'-
nun lıderlerle goruşme gırışımle-
rını kışısel propaganda gayretı'
dıye Demırel ıse "oldu bıttı ıle
seçılmış kışı ıle protokol ıcabı gö-
ruşmelerle bır yere varılamaz"
dıye konuşuyor
TÖ, ılk adımı atmış, gerı cekı-
lıyor susuyor ' Ulusal sorunla-
rı bahane ederek" lıderlerı Çan-
kaya ya çağırmaktan, konumunu
pekıştırecek, 'meşruıyetını'
sağlayacak gınşıme ara verıyor
Devletın ışleyışını bır yerde ıs-
tedığı kanala oturtmuş Gerıye
kalan tek sorunu muhalefetın
Çankaya'yı "tanımadığını, çağı-
rırsa grtmeyeceğını ılan etmesı '-
nı çözebılmek ıçın beklıyor
12 Mart teror zırvesıne sıcak
bakmıyor, 14 martta 'terörun
abartıldığını' açıklıyor Ne var kı
muhalefet, basın Guneydoğu'-
dakı olaylardan tedırgın', ön-
lem ısttyor Devlet aranıyor "Bır-
lık ve beraberlık ' turkulerı soy-
lenıyor Basın, Meclıste partıle-
rın bır araya gelmesını ıstıyor
Aralık ayında hazırladığı planı
raftan ındırıyor yavaşça Gunlük
gelışmeierın çağrıya uygun or-
tam ve zaman yarattığını görü-
yor MGK normal toplantısını ya-
pacak Hukumetle askerlen bır
araya getırmış ulusal bıriığın ses
vermesını ısteyen kesımlerden
guçlü dalgalar yansıyor Tam bu
sırada -kendı deyımıyle- "mıllı
bıriığın tezahurunu" gösterır
davranışa karşı çıkılmayacağını
hesaplıyor
Nıtekım çağrıyı Erdal Inonu
duşunüp tartmadan hemen ka
bul edıyor Demırel ıse 'cağrının
altında yatan oyunun" ne oldu-
ğunu keşfetmeye yoneJıyor Ama
o da, halkta "bırlık ve
beraberlık" duygularının kamcı-
landığı sırada tümuyle karşı çık-
manın olanaksızlığından sıkıntı
duyuyor Reddetmıyor, kabul et-
tığını resmen hemen açık-
lamıyor
TÖ dün, Köşk'te ellennı oğuş-
turuyor Terör ve Güneydoğu'-
dakı otayları fazla önemsemedı-
ğını açıklamış Ama Guneydoğu
ve terörün kışısel amacına uy-
gun bıçımde ulusal soruna dö-
nuştüğünu ırdeleyen manevra-
nın tutacağını görüyor
Çankaya'da rahat oturmasını
engelleyen muhalefet duvarını
aştığına meşruıyet tartışmaları-
nın lıderler pazartesı yanına ge-
lınce, hele TV'den de rangârenk
yayımlandıktan sonra kesıteceğı-
ne ınanıyor
Oyle ya, daha sonralan "TÖ
1
-
yu tanımadıklarını", bu toplantı-
dan sonra muhaleiet nasıl söy-
leyecek
1
? Nıtekım TÖ, "Meclıs
başkam seçımıne gırerter, Mec-
lıs çalışmalarına katılıhar, Mec-
lıs çoğunluğunun seçtığı cum-
hurbaşkanını nasıl tanımazlar"
mantığını uzun süre savunma-
mış mıydı
1
? Artık Köşk'e geldık-
lerıne, çevresınde toplanıp "ulu-
sal sorunları" göruştüklerıne gö-
re muhalefetın TO'yü tanıma-
mazlık etmesıne, meşruıyetıne
tartışmasına olanak kalmıyor
Öyle düşünuyor
Guneydoğu ve terör olayları
bahanesıyie TÖ, beş aydır kur-
duğu planı yürürlüğe koyuyor,
konumunu tartışacak son enge-
lı de bu bahaneyle ortadan kal-
dırdığına ınanıyor
Degişenler,
degişmeyenler
Tabıı sıyasal çevrelerde hatta
halk arasında, partı kulıslennde
bılınen polıtıkaya karşın, Inönü'-
nün -yonetım kurullarına danış-
madan- çağrıyı hemen kabul et-
mesı dalgalanmalar yaratıyor
Edırne'ye gıderken SHP'de,
TO'ye karşı polıtıka değışıklığı
başladığını ıçeren haber ve yo-
rumları hemen yanıtlamaya ça-
lışıyor ve "Polıtıka değışıklığı ol-
muyor Polıtıkamız devam
edıyor" dıyor
Nedır sürecek olan polıtıka''
TÖ'nün ulusal ıradeyı hıçe saya-
rak ANAP çoğunluğuyla kendı-
nı seçtırmesıne karşı ılk seçım-
den sonra yenı Meclısle anaya-
sa değışıklığıne gıderek -
kamuoyu tanımıyla- TÖ'yü aşa-
ğıya ındırmek' TO ıse şımdı ma-
nıvelayı ele geçırmış, "Anayasa
gereğı ulkenın bırlık ve bütünlü-
ğünü temsıl ettığımı kabul eder-
ler, çağırırım gelırler, ulusal so-
runlan konuşuriar sonra benı ın-
dırmeye çalışırlar" demeye ha-
zırianıyor
Tabıı, bu çeşrtlemelenn halkın
sağduyusunda muhalefet aleytıı-
ne sarsıntılar yaratacağını bılı-
yor Bır yerde muhalefetın
"ınandırıcı" olmadığını ömekle-
meye, kanıtlamaya gıdıyor Inö-
nü polıtıka değışıklığı olmayaca-
ğını söyleyedursun, TÖ mantığı
sade ınsanlarda duraksamalar
yaratacak ıçerık kazanıyor
Inönü, pazartesı zırvesını baş-
ka açılardan ele alıyor TÖ'nün
"sağlamayı düşledığı çıkarlaıia"
ılgılenmedığını, "onu o
düşünsün" dıyerek açıklıyor
TÖ'nün ne yapmak ıstedığını
"Şımdıkı olaylarda bu hükümet
ne yapacak' pazartesı günu
bunları araştıracağını öne sürü-
yor Anlaşılan Inönü, hükümet
yenne TÖ'yu "muhatap alarak",
bır btçıme bugünkü başkanlık
sıstemı uygulamalarını bır yerde
kabul ederek bu ıktıdarı baştan
sona eleştırmeye hazırlanıyor
Olur mu olmaz mı, bılınmez
"Madem kı seçıldı, boşverelım
kalsın, ıdare edelım" mantığıyta
yazılar döktürenler SHP'yı etkı-
lemezse, Inönü'nun Çankaya'ya
sert çıkması beklenıyor
"Buraya gelış nedem"nı açık-
larken TÖ'nün yüzüne dobra
dobra ulusal ıradeye dayanma-
dığını, ılk fırsatta bu yanlışlığın
duzeltıleceğını, ıktıdarda baştan
sona bıtmışlığı anlatacak olur-
sa, bır açıdan yadırganmalarda
hafiflemeler gözetılebılır, dıyen-
lere rastlanıyor
Bunu yapacak yerde
hukumet-TÖ ozdeşleşmesını ka-
bul edecek bır anlayış sergıler-
se sureceğını soyledığı, zaten
yara alan genel polttıkasının ına-
nılırlığına gölgeler düşüreceğı
ıfade edılıyor
Demırel ıse SHP'nın çağnyi
kabul ederken "acelecı
davrandığından" yakınıyor Bır
ulusal sorun ulkenın parçalan-
dığı savlarmın geçerlı hale gel-
dığı bır ortamda, tek başına Çan-
kaya'ya çıkmama kararı almak-
takı baskıyla zorlanıyor Ne var
kı, pazartesı günü "TÖ'ye değıl,
makama" geldığını söyleyerek,
bugüne kadar sert bıçımde orta-
ya koyduğu goruşlen TÖ'nün yü-
zune söylemesı olasılığı gıderek
güçlenıyor
Nrtetam dûn, "Çağn kendı ma-
kamını sağlamlaştrmak mı, yok-
EKONOMINOTLARI
OSMAN ULAGAY
(Baftarafi 13. Sayfada)
devlet, pıyasa rayıcının de üzerınde faız ödeyerek vergı olarak
almadığı parayı borç alarak alıyordu Bır yandan da dış kredıle-
re dayanarak bu buyuk atılımı fınanse edıyordu
Bu uygulamanın Turkıye yı sonunda 'durgunluk ıçınde yüksek
enflasyon kıskacına surukleyeceğını görmek mümkündu ama
o çok parlak arabeskonomıstler'm bunu gormesı olanaksızdı
Sayın Pakdemırlı o gunlerde yaptığı bır cumartesı alışverısı son-
rasında, ortadırek çok para harcadığı ıçın enflasyon
onlenemıyor" dıye demeçler verıyordu
Evet sonunda gelınen ve ANAP'ı boğan noktaya nasıl gelın-
dığını anlamak aslında çok zor değıl Bugun dış borçlanmanın
sınırına gelındığı ıcın ve dış borç servısı yüku ağıriastığı ıçın Turkı-
ye artık dışarıdan ıçerıye net kaynak ya da tasarruf transfer ede-
mıyor, tersıne ıçerıden dışarıya tasarruf transfen yapıyor Öte yan-
dan yuksek faızle yapılan ıç borçlanmanın getırdığı yük butçe
gıderlerı ıçınde en büyuk payı alıyor faız odemelerı bütçedekı
eğıtım, sağlık ve mıllı savunma gıderlerının toplamını aşıyor
Bu durumda ne oluyor15
Kamu yatırımları sonuna kadar kısılıyor halka hızmet göturü-
lemıyor, ama kamu acıkları ve yuksek enflasyon suruyor Çunku
hâlâ doğru durust bır vergı atılımı yapılamıyor ve ödenen borc
faızlerı kamu malıyesının ıkı yakasının bır araya gelmesını onlu-
yor Bu durumda arabeskonomıstler'm ozledığı şekılde kamu ya-
tırımları tekrar canlandırılsa ve "halka hızmet gotürme' dedık-
lerı olay yenıden başlatılmak ıstense bunun kaynakları bulun-
madığı ıçın sonuç kısa surede üç hanelı enflasyon olacak
Sayın Pakdemırlı ıstıfasından once vergı kanunlarının cıkar-
tılmasının ve vergının tabana yayılmasının onemını vurguluyor-
du, ama sanırım çok geç kalmıştı Toplumdakı desteğı yuzde
10'lara ınmış bır ANAP'ın artık doğru durust vergı yasası çıkar-
tacak halı yok
Bu durumda ANAP ıçın kolay bır seçenek de yok gıbı Ya son
ıkı yıldır, 'arabeskonomıstler e rağmen ızlenen polıtıkalara devam
edılecek ve ekonomının hızla canlanmasına olanak tanınmaya-
rak enflasyonun yavaş yavaş aşağı çekılmesıne çalışılacak Ya
da 'halka hızmet gotureltm' dıyenlerın dedığı olacak ve hıpe
renflasyonun yolu açılacak Her ıkı seçeneğın de polıtık faturası
ağır
Bu durumda ANAP ıçındekı çalkantının yatışması da kolay gö-
runmuyor Arabeskonomıstler ın odeteceğı faturanın bakalım al-
tından kalkabılecek mı ANAP9
Zirveye tedirgin hazırlık
(Baftarafi I. Sayfada)
olarak zarvede vurgulamasının en
buyuk ıhtımah oluşturduğu öğ-
renıldı
Ozal'ın çağnsına SHP Genel
Başkam Inönu'nun olumlu yanıt
vermesınden sonra dun partı ge-
nel merkezıne örgutten gelen çok
savıda telefonda, "Tanımadıgırruzı
ılan ettiğımiz bır Curohurbaşka-
nı'nın çağnsına genel başkanımız
nasıl beraen evet der" eleştınsın-
de bulunulduğu öğrenıldı SHP
Genel Sekreter Yardımcısı Onder
Kırlı, "Sayın genel başkanımmn
kendi ınisiyatıfinı kullanarak al-
dığı bır karar" dıye nıteledığı zır-
\e ıçın şu değerlendırmeyı yaptı
"Genel başkanımız kararı,
Cumhurbaşkanlıgı makamında
oturan ve birkaç gun evvelkı be-
>anlannda Turkıye'de hıçbir şey
olmadığını soyleven zatın laıklik-
ten, Turkıye Curnhuriyelı'nın bo-
luneceğıne daır addi kuşknlan ol-
duğundan, çok ağlamaklı bir dil-
k televizyon ekranında bahsetme-
sinı dikkate alarak verdigıni sanı-
yornm. Bu karar eleştirilebilir
Ama genel başkanımız kendi so-
runıluluk anlayışı ıçınde karar ver-
mtştır Bence bu aşaraada zırvede
ne soyleneceği onemlıdır. Merkez
vunıtme kurulumuzu pazar gunu
toplantıva çagırdık. Arkadaşlan-
mız goruşlennı orada bildirecek-
ler."
Defeerlendirmeler
Pazartesı günu yapılacak zırve-
>e ılışkın başkent sıyası kulıslenn-
dekı değerlendırmeler şu nokta-
larda toplanıyor
• SHP Genel Başkam Çanka-
ya'ya çıkmakla aııa pohtıkasında
değışıklık olma>'acagmı MKYK'da
da vurgulayacak Böylece
SHP'run "ulusal iradeye dayan-
mayan bır seçımle Cumhurbaş-
kanhgı'na gelen Ozal'ı ük genel se-
çimden sonra anayasa ile gorevın-
den ındırecegi" goruşü kamuoyu
önünde tekrarlanacak
• SHP terör gıbı ulusal bır ko-
nunun Cumhurbaşkanlığı maka
mında göruşülmesıru ükelennden
ödün olmadığım örgutune anlat-
ma çabasmı surdurecek
• Inönu, zırvede "hnknraeUn
nerede oldugu" sorusunu yınele-
yebüır ve Guneydoğu, terör konu
sunda ne yaptığını soTabılır
• DYP Genel Başkam Demırel-
ın, toplantıda Cumhurbaşkanı'na
değıl, Cumhurbaşkanlığı rnaka-
mına geldıklerını vurgulaması
guçlu olasılıktır ve Cumhurbaş-
kanlığı seçımıne olan eleştırüen-
nı tekrarlayabıhr.
Çağn partilere iletildi
öte yandan Cumhurbaşkanı
Turgut Özal'ın üç sıyası partırun
lıdenne yaptığı zırve çağrısı sıya-
sı partı genel başkanlarma ulaştı-
nldı Çağrıda, son gunlerde Gu-
neydoğu Anadolu'dakı terör ola>-
larına ışaret edılerek "Turkiye
Cumhunyeti'nin vatanı ve milletı
ile bolunmezlıgını ilgılendıren bu
onemlı meselenın beraberce değer-
lendınlmesı amacıvla mıllı bırlığı-
nın bir tezahunı oiarak 2 Nisan
1990 Pazartesı gunu saal 14.00'de
Çankava Koşku'nde Turkı>e Bu-
yuk Mıllet Meclısınde grnbu bu-
lunan sıyası partılenn başkanlan
ile yapacagı toplandya partinizin
sa terörü önlemeye yönelık mı?"
sorusunu ortaya atarak, TÖ'nün
daha çok' meşruıyet arayışlann-
da muhalefetı kullanmaya kal-
kıştığı" yargısında olduğunu du-
yuruyor
Bu arada hükümette
TÖ, "kendını kurtaracak" ope-
rasyonu başlatırken, Inönu'nün
yanrtını TÖ'de aradığı "Hükümet
ne yapacak' ' sorusu arapsaçı-
na donmuş, sıyasal kulıslerde
konuşuluyordu
Yuzeysel görüntü, Mesut
Bey'den sonra, Pakdemırlı hoca-
mızın da hükumetten çekılerek lı-
derlığe soyunduklanydı Asıl ger-
çek ıse ıktıdarda dıkış tutmaya-
cak hale gelen ıktıdarsızlığın yenı
göstergelenydı Mesut Bey' yük-
sek polıtıka' anlayışıyla kapalı
kapılar ardında yandaş polıtıka
yandaş gazetecılerle yenı kurgu-
lar hazırtıyor Pakdemırlı, Mesut
Bey'le goruşerek lıderlığe so-
yunuyor
Bır tabağa dört kaşık uzanmış
dört lıder adayı, daha şımdıden
ANAP'ın butunleşerek gücünu
topartaması olanağının kalmadı-
ğını sergıleyen olaylar yaratıyor
TÖ de ANAP'ta hayır kalmadığı-
nı goruyor muhalefet lıderlerını
de yanına aldığınt kamuoyuna
kabul ettırmeye koltuğunun sar-
sılması ıçın geçerlı hıçbir nede-
nın kalmadığına oynamaya
baslıyor
Bır başbakan, hukumet ve
partıdekı ıkılıkler o hale gelmış kı
başbakan yardımcısı atayamı-
yor Malıye çekılıyor, kımı oraya
götürecek bılemıyor TÖ ıse Pak-
demırlı nın ıstıfasından memnun
Işın Çelebı, konuttan çıkmayan-
lardan, GuneşTaner zaten buy-
ruğunda, Malıye'ye de dıledığı-
nı getırırse ekonomının dıreksı-
yonunda dıledığı gıbı kol oynata-
cağını bılıyor
Oyle bır haftaya hazırtanıyonjz
kı, muhalefet boyte, ıktıdar Altah-
lık, yönetım boş Ne var kı, pa-
zartesı zırvesı ıkı muhalefetın
halkın duygularını, eğılımlerını
kesın çızgılerle ortaya koyarak,
TÖ'nün sıyasal ömrünu bıçece-
ğı umuduyla başka beklentılere
gebe görünuyor Doğrusu, ger-
çeklerı TO'nün yuzüne söyleye-
rek hatta erken seçım zorunlulu-
ğunu söyleyerek geleceğı yenı-
den bıldırmelerı -tüm terslıklere
karşın- cıddı bır eğılım olarak ku-
lıslerde belırıyor
Sadece "ıktıdar ne yapacak"
sorusu değıl, muhalefetın ne ya-
pacağı sorunu gundemın başına
tırmanıyor
genel başkam olarak zatıalinizı
davet ediyorum" denıldı
Cumhurbaşkam Turgut Özal'-
ın zırve çağnsıyla sonuçlanan ge-
lışmeler de şo>le oldu.
26 mart pazartesı gunu Guney-
doğu Anadolu'dan dönen 3 par-
tırun temsılcılennden oluşan 6 kt-
şıhk TBMM heyetı, Başkan Kaya
Erdem'ı aradı Erdem'e ola> lann
boyutlan aktarıldıktan sonra partı
lıderlenne de ayrıntıb açıklama-
larda bulunulması gereğını akta-
ran heyet uyelerı, TBMM Başka-
nı'ndan lıderlerı toplantıya çağır-
masını ıstedıler Istanbul'da bulu-
nan Erdem, telefonla bu bılgılerı
aldıktan sonra "Benim cağırmam
doğru olmaz. Goruşme ıçın geıek-
li zemını haarlayayım" dedı Er-
dem, tstanbul gezısım yarıda ke-
serek Ankara'ya dondu ve partı
başkanlarıyla Mıllı Guvenlık Ku-
rulu Genel Sekreterlığı'nden heyet
uyelerı ıçın randevu aldı Heyet
uyelerınden Adnan Kahvecı ve
Mehmet Can, Erdem'e hderlen
toplantıya çağırma önenlerını yı-
neledüer Erdem. bu kez "Ben
TBMM Başkanı'yım. Bu sıfatla li-
deriere toplantı çağnsında bulun-
mam doğru olmaz" yanıtını ver-
dı "Koşk'e anlatmak ıster misi-
niz?" sorusuna olumlu yanıt alan
Erdem, Cumhurbaşkam özal'dan
heyet Oyelen ıçın randevu aldı
TBMM heyetınden bılgı alan özal
da öncekı gunkü MGK toplantı-
sından sonra partı başkanlarını
zirveye çağırdı TBMM Başkam
Erdem, Cumhurıyet'ın, "Parti li-
derlennin zırveve çagnlmasında
Cumhurbaşkanı'na onerinız oldu
mu?" sorusuna, "Kesinlikle boy-
le birşey soylemedim" yanıtını
verdı.
SHP'nın kımı kurmayları, ge-
nel başkamn Çankaya davetıne
kayıtsız şartsız "evet" demesının
vanlış olduğu ınancındalar. Çun-
ku bu "evef'ten Cumhurbaşkam
Ozal sıvasal kârlar çıkarmava ça-
hşacak Bunun ıçın "Ozal'ın kâ-
nnı azaltmak uzere" bazı nokta-
lara özen gostermek gerekırdı
Orneğın, davet kabul edıhrken,
bu buluşmanın daha önce Meclıs
Başkanı'nın başkan'ığında yapıl-
mış olan teror zırvesı sureanın bır
devamı olduğu vurgulanırdı
Ayrıca buluşma yerı Çankaya
Köşku değıl de anayasanın 117
maddesıne göre "başkomntanhgın
manevı vaıiıgından aynlamayaca-
ğı belirtılen TBMM" olabılırdı
Inönu bunları yapmadan he-
men "evet" dedı
Demırel ıse bugün toplayacağı
DYP Genel ldare Kurulu'ndan
sonra yamtını verecek
Ama Inönü'nun aksıne Demı-
rel'ın bu hususları hesaba kataca-
ğı, ama yıne de "evet" dıyeceğı
muhakkak
Çünku Demırel Çankaya'yı dik-
kate almama polıtıkasının ancak
SHP ıle bırlıkte hareket edeTse bır
sonuç doğuracağımn büıncınde.
Yoksa, hem tnönu hem de özal
karşısında açmaza düşebüecek
"En hayırsu dunımlan bile" le-
hıne çevırmeyı becererek cumhur-
başkam olmayı başaran özal'ın
"Çıkmam" dıyen ıkı hderı terör
gıbı hayırsız bır nedenle de olsa
Çankaya'ya çıkarması, vıne de
kendısı ıçın bır başarı olacaktır
Kahveci'yi
Özal
bakan yaptı
ANKARA (Comhuriyet Buro-
SD) — Ekrem Pakdemirli'run is-
tıfasıyla boşalan Malıye ve Gum-
ruk Bakanlığı'na sürpnz bır şekıl-
de tstanbu! Mılletvekılı Adnan
Kahveci getınldı Kahvecı'mn
atanmasının Cumhurbaşkam
Ozal'ın ısteğı üzenne gerçekleştı-
nldığı öğremldı Cumhurbaşkanı
Özal, Başbakan Akbulnt'un, boş
bulunan Başbakan Yardımcılığı-
na Adalet Bakanı Oltan Sungur-
lu'nun getırılmesı, Malıye ve
Gümruk Bakanlığı'na Devle» Ba-
kanı Kemal Akkaya'nın atanma-
sı önerısme karşı çıkınca, hukü-
mette operasyon gerçekleşmedı
Bu arada, öncekı gece Bakan-
lar Kurulu toplantısında Pakde-
mırlı ıle bırlıkte bakanlıktan ıstı-
faya hazırlanan Devlet Bakanı
Cemil Çicek'ın de kırgınlığı gıde-
rılemedı Çıçek'ın, Malıye ve
Gümruk Bakanlığı'na Kahvecı'-
nın atanmasından sonra hüku-
mette kalmasımn guç olacağı bıl-
dırıldı Cemıl Çıçek, dun makam
arabasını kullanmadı ve
TBMM'ye gelmeyerek bakanlık-
ta kalma>ı yeğledı
Pakdemırh'nın ıstıfasından
sonra Malıye ve Gümrtik Bakan-
lığı'na yapılacak atama ıle hükü-
met operasyonu öncekı gece Baş-
bakanlık Konutu'nda, Akbulut,
Oltan Sungurhı, Kemal Akkaya
ve tbrahim Ozdemir arasında de-
ğerlendırıldı Akbulut'un yakın
çevresınde yer alan bu uç bakan,
alternatıflı bazı ısımlen başbaka-
na onerdıler Yaklaşık 2,5 saat su-
ren toplantıda Başbakan Yardım-
cılığına Adalet Bakanı Oltan Sun-
gurlu'nun, Malıye ve Gümruk Ba-
kanlığı'na da Devlet Bakanı Ke-
mal Akkaya'nın kaydınlması güç-
lu olasılık olarak ortaya çıktı
Cumhurıyet muhabınnın edındı-
ğı bılgıye göre, Adalet Bakanlığı-
na da Guzel yanlısı Adalet Komıs-
vonu Başkam Alpaslan Pehlivan-
lı'nın getınlmesı göruşu ağırlık
kazandı Toplantıda aynca,
Özal'a götürulecek bu ısımlerın
kabul edılmemesı olasıbğı da goz
önune alınarak, alternatıflı bır
atama lıstesı hazırlandı
Özal, Kahveci'yi istedi
Cumhurıyet muhabınnın öğ-
rendığme göre, Akbulut'un götur-
duğu kabınede değışıklık lıstesı
Özal tarafından benımsenmedı
Ozal, Oltan Sungurlu'nun başba-
kan yardımcılığına getırılmesı
önerısme sıcak bakmadı Özal'ın
Akbulut a "Bir sure daha lıste
uzennde dusunulmesı gereklüıguıi
bildırdiğı ve genis bovutlu bır hu-
kumet değişıklığıne karşı çıkbğı"
öğrenıldı Ozal, ogleden sonra
başbakanla ozel bır telefon gönış-
mesı yaparak, Malıye ve Gümruk
Bakanlığı'na Adnan Kahvecı'vı
uygun görduğunu bıldırdı Bunun
uzerıne Akbulut, saat 14 30'da
Adnan Kahveci'yı Başbakanlık
Konutu'na çağırdı ve bakanlığa
getınlmesı konusunda "nabız
yoklamasında" bulundu
Cumhurbaşkanı Özal daha
sonra Akbulut'u ıkıncı kez Köşk'e
çağırdı Başbakan Akbulut'un
karşı çıkması uzerıne Kahveci,
Malıye ve Gümruk Bakanlığı'na
atandı Kahvecı'run atanması, ön-
cekı gece Akbulut'la ozel toplan-
tıya katılan bakanlarda "şok" et-
kısı yarattı Toplantıya katılan bır
bakan, Cumhurıyet muhabınnın
sorusu uzenne bakanlık ıçın Kah-
vecı'mn adının hıç geçmedığını,
atanmasının dun öğleden sonra-
kı gelışmeler paralelınde olduğu-
nu söyledı özal'a yakınlığı ıle bı-
lınen Kahvecı'mn Malıye ve Gum-
ruk Bakanlığı'na getırılmesi
ANAP kuusınde "dış politikadan
sonra ekonomik ılışkilerin de
Ozal'da toplanması" olarak yo-
rumlandı
Malıye ve Gumrük Bakanlı-
ğı'nda dünku devır-teslım töre-
nınden sonra Kahveci, bır gazete-
cının "Yuzunuz çok asık, gorevi
islemedıniz mı >oksa" şeklınde-
kı sorusuna, "Şu anda hıçbir şey
soylemeyecegim. Daha sonra bu-
tun konularda açıklama yapaca-
gım" karşılığım verdı
GOZLEM
UGUR MUMCU
(Baftarafi 1. Sayfada)
Italyan hukumetlerıydı Bu uc hukumet, bır komısyon oluş-
turacak ve bu komısyon bır "plan taslağı" hazırlayacaktı.
Bu planda Suryanılerın hakları da guvenceye alınıyor, bu
amaçla ayrıca Ingılız, Fransız, Iran ve Kurt delegelerınden
oluşacak bır başka komısyonun kurulması kararlaştırılıyor-
du
Sevr Antlasması'nın 64 maddesıne göre Kurtler eğer,
"Turkıye'den bağımsız olmak ıstedıklennı kanıtlayarak Mılletler
Cemıyeîı Konseyı'ne" başvururlar ve Konsey, "Kurt nüfusu-
nun bağımsız bır devlet kurma yeteneğıne sahıp olduğu gö-
rüşune vanrsa" o zaman Kurt devletı kurulacaktır
Aynı maddede, Turkıye'nın "bolgedekı bütun haklarından
vazgeçmesı" öngöruluyor, ayrıca Musul vılayetınde yaşa-
yan Kurtlerın, kurulacak bu Kurt devletıne katılmalarına
"Müttefık o'ev/et/er'in karşı çıkmaması da hukme bağla-
nıyordu
Açıkça göruluyor kı 1920lı yıllarda kurulması düşünulen
"Kurt devleV'nm arkasında Turkıye'yı ışgal eden kapıtalıst
emperyalıst hukumetler bulunmaktaydı
Sevr Antlaşması, "emperyalızm ve kapıtahzme karşı" ve-
nlen sılahlı savaş ıle yırtıldı, yerıne Lozan Antlaşması ım-
zalandı
Musul sorunu Lozan'da da çozulemedı
"Musul" demek, "petrol" demektı Bu yuzden Ingılızler,
Musul'u Turkıye'ye bırakmak ıstemıyorlardı Ingılızler, 30
Ekım 1918 tarıhınde ımzalanan Mondros Mutarekesı'nden
ıkı gun sonra Musul'u ışgal ederek Musul petrollen uzerın-
dekı ısteklerını bellı etmışlerdı
Musul, Lozan goruşmelermde de Turk ve Ingılız delege-
lerı arasında sert tartışmalara yol açmıştı
Ingılız Delegasyonu Başkam Lord Curzon Musul'un Irak'a
verılmesını ıstıyordu Çunku Irak, o tarıhte, Ingılız
"mandaterlığı" altındaydı
Musul sorunu Lozan'da cozulemeyınce konu Istanbul-
da "Halıç Konferansı"nda ele alındı Sorun bu konferansta
da çozulemedı Ustelık Ingılızler bu konferansta Hakkârı'-
de yaşayan Nasturı Hınstıyanları" konusunu da gundeme
getırdıler
Tam bu sırada "Nasturı ayaklanması' da bırdenbıre pat-
lak verdı
Musul konusu, Ingılız hükumetınce Mıllet Cemıyetı Mec-
lısı'ne götüruldu Cemryet, bırı Macar, bırı Belçıkalı bırı de
Isveçlı uç kışıden oluşan bır komısyon kurdu Komısyon, Mu-
sul'un Irak'a bırakılması gerektığı sonucuna vardı Turkıye,
bu raporu tanımadığını bıldırdı
Konu, Mılletlerarası Daımı Adalet Dıvanı'nda da gorüşül-
du, sonuç aynıydı Musul, Irak'a bırakılıyordu
Turkıye, Musul'u bır askerı harekât ıle alabılırdı Nakşı-
bendı Şeyhı Saıt'ın lıderlığını yaptığı "Kurt ısyanı" ışte tam
bu gunlerde başladı
Isyan "hılafetın gerı getınlmesı" ve "senaf" gıbı gerıcı ıs-
teklere bağlanıyordu Seyh Saıt'ın oğlu Alı Rıza da aynı gun-
lerde Kürt ısyanında Ingılızlerın desteğını sağlamak ıçın Teb-
rız'dekı ingılız yetkılılerıne başvurmuştu
Dınsel göruntulu Kurt ısyanı bastırıldı Ancak Turkıye Mu-
sul uzerındekı haklarından da vazgeçmek zorunda kaldı
1
Bu dınsel göruntulu Kurt ayaklanması Ingılızlere yara-
mıştı Ayaklanmanın Turkıye'ye faturası Musul olmuştu
Musul'un elden kaçması ıle bırlıkte tek partı yonetımı sert-
leşmıştı
Kıbrıs konusu da boyle faturalara yol açmıştır
Örneğın, Türkıye'dek' anarşı ve teror, Kıbrıs Barış Hare-
kâtı'ndan sonra bırdenbıre başlatılmıs ve 12 Eylul oncesın-
de yurtdışındakı Ermenı teroru ıle eşgudum ıçınde tırman-
dırılmıştı
Teıftrun ve terorıst örgutlerın, hıç kuşkusuz, bırbırınden
tümuyle değışık ve başka başka nedenlerı vardır Ancak,
anarşı ve terörun doğurduğu sonuçlarda hangı terör örgü^
tönûn ve amacın payının daha fazla olduğu~pek ÖnerrTserv
mez
Önemlı olan sonuçtur Sonuç, ne getırmış, ne götur-
muştur^
Kıbrıs Barış Harekâtı sonrasında başlatılan terör, 12 Ey-
lul'den sonra temel hak ve ozgurluklerı yok etmış ve dınsel
gerıcılığı devlet çatısı altında guvenceye bağlayan bır sıya-
sal model getırmıştır
Aynı donemde dış sıyaset uzennde ABD etkısının artması
ve bu etkı ıle Turkıye'nın Yunanıstan'ın NATO'nun askerı ka-
nadına donusune "evef" demesı de herhalde rastlantı de-
ğıldır
Turkıye, boylece, "FIR hattı Ege adalannın sılahlandırıl-
maları Kıbrıs" konulannda kullanabıleceğı en guçlu kozu
da elınden kaçırmıştı
Butun bunlan duşunürken, ınsan "Acaba Guneydoğu'dakı
terorun sıyasal faturası ne olacak''" dıye soru sormaktan
kendını alamıyor
Ne olabılır bu sıyasal fatura'?
Rejım değışıklığı mı? Yoksa Kıbrıs'ta verılecek odunler
9
Valının acıklaması
Dunku "Devletın Valısı" başlıklı yazı uzerıne Aydın Valısı
Sayın Yazıcıoğlu şu açıklamayı yaptı
" Mıllıyetgazetesının 28 Mart 1990 tanhlı nushasında 'Prof Ak-
soy Ektığını Bıçtı başlığıyla venlen haberle ılgılı olarak 29 Mart
1990tanhlı Cumhurıyet gazetesınde 'Devtetın Valısı' başlığı altın-
da ışlenen konu, ılımız Germencık ılçesı Mursalh koyu ortaokulu-
nun temel atma torenınde yapılan uzunca bır konaşma ıçınde ye-
ralan bır bolümden kaynaklanmaktadır
Konuşmanın ana teması katı-koyu merkezıyetçı Turk yonetım
modelının yenıden yapılanma ıhtıyacı ıçınde olduğu sıstemın dış-
ladığı halkın köy, belde ılçe ve ıl duzeyınde yonetıme katılması ha-
lınde devreye gırecek potansıyel guç ıle kalkınma ve gelışmenın
hızh bır sekılde sağlanacağı ve demokrasının gereğının yerıne ge-
leceğı çağdaş demokratık, katılımcı bu yerel yönetım modelıne
geçemeyışte halkın henüz olgunlaşmadığı rüstunu ıspat etmedı-
ğı goruşune dayanan aydınların vesayetçı yaklasımlarının rolu ol-
duğu tezıdır
Soz konusu konuşmada daha once ılımızde Insan Hakları Der-
neğı'nce yapılan toplantıda tarafımdan aynı göruşlerın ıfade edıl-
dığı, bu arada 27 Mayıs la ılgılı değerlendırmelerde bazı aydınla-
rın yanılgıya düşerek çıfte standart ıçıne duştuklerı mısal olarak
verılmıştır Rahmetlı Prof Muammer Aksoy dan bu nedenle bah-
sedılmıştır Demokratıkleşmenın ana konu olarak ışlendığı yarım
saatı aşkın konuşmada yer alan bır orneğın, maksadı aşan bıçım-
de genelı dıslayarak venlmesı maalesef taljhsız baslığa ve ona da-
yalı olarak maksadı cok aşan yorumlara'neden olmuştur
Mıllıyet gazetesındekı bu başlık değerlı bılım adamının ölümü-
ne sevınmek anlamına gelır kı değıl sıradan bır vatandaşın, ma-
kalenızde ıfade edıldığı gıbı devletın valısının boyle bır düşunce
ıçınde olması mumkun değıldır Bu mesaj benım felsefeme, yone-
tım ve demokrası anlayışıma ve kışılığıme tamamen ters duşer
Değerlı bılım adamı ve demokrası savunucusu Prof Aksoy un
Sayın eşlenyle yaptığım gorüşmede benzer duşuncelerı ıfadeyle,
yanlışlıkla da olsa acısının tazelenmesıne vesıle olmaktan duydu-
gum uzuntuyu belırttım
Sutununuzda açıklama ımkânı verdığınız ıçın çok teşekkur ede-
rım'
Valı konuşmasının Prof Aksoy ıle ılgılı bolumunde "ne
ekersen onu bıcersın" sozcuklermı kullanmıştır Bu sozler
valının maksadını aşmış olabılır
Sıgara ve ıçkı yasakları ıle un yapan Sayın Valı'ye bu gı-
bı konularda "ırtıcalen konuşma yasağı' mı uygulamak
gerekır?
USAŞ satışına
(Baftarafi 1. Sayfada)
eskı kararını bır süre önce değış-
tırerek yabancı sermayeye blok
KİT satışı yapılabürnesıne olanak
sağlamıştı Alınan bu yenı karar
da Toplu Konut tarafından mah-
kemeye sunuldu Ancak mahke-
me, kararın "makabline şamil"
olamavacağı (gerıye dönuk olarak
uygulanamavacağı) goruşune var
dı
Ortaya çıkan son gelışme uze-
rıne Topiu konut ve Kamu Or-
taklığı Idaresı'nın satış ışlemınde
dıreneceğı ve mahkeme kararına
karşı gerekçelı kararın çıkmasın-
dan sonra Danıştay'a başvuraca-
ğı bıldırıldı
Yetkıhler, ıdare mahkemesının
kararının Danıştay'ca da kabul
edılmesı halınde ıse SAS'la yapı-
lan satış sozleşmesının yenılenece-
ğını ve sözleşmede yapılacak bır
tarıh değışıklığı ıle sorunun çö-
zumlenebıleceğını kaydettıler