04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
28 MART 1990 KÜLTÜR-SANAT CUMHURİYET/5 El sanatları sergisi • Kiiltiir Servisi — Florya Özel Bilge Kağan Deneme Lisesi'nin kültürel etkinliklerinden olan "Uçüncü El Sanatlan Sergisi"ni bu yıl, Üstün Gürtuna'nın özel halk giysileri ile Adli Ayter'in özel antika gümüş takı koleksiyonu oluşturdu. 19. yüzyıhn son yarısı ve 20. yüzyıhn ilk yansma ait çeşitli yörelerden derlenmiş giysi ve gümüş takılar sergiyi izleyenlere sunuldu. Okul Müdürü Güner Akyürek'in açış konuşmasmdan sonra Olgunlaşma Enstitüsü tarafından hazırlanan halk giysileri manken Neşe Erberk, Mine Manavoğlu, Mine Çetinej ve Melek Gürkan tarafından tanmldı. Daha sonra İTÜ Devlet Konservatuvarı öğrencilerinin ve Nurten Şişman yönetimindeki Deneme Lisesi'nin Klasik Türk Sanat Müziği Korosu'nun konseri sunuldu. Sergi bu akşama kadar açık kalacak. \ıldız Kenter ABD turnesinde • Kültür Servisi — "Ben Anadolu" adh oyunu İngiliz, Alman, Danimarkalı, Hollandalı ve Sovyet izleyicilere sunan Yıldız Kenter yeni bir turneye hazırlanıyor. Yıldız Kenter'in 30 martta başlayacak ABD turnesi 22 nisanda sona erecek. Sanatçı "Ben Anadolu" adh oyunu bu kez Washington, Philadelphia, Michigan, North Carolina, Miami vc Atlanta-Georgia'da sunacak. Kenter, daha sonra Kanada-Toronto'da da "Ben Anadolu" adli tek kişilik oyunu gerçekleştirecek. Turne Kültür Bakanhğı, Dışişleri Bakanlığı, Türk-Amerikan Dernekleri, Michigan Üniversitesi ve North Carolina Üniversitesi'nin ortak organizasyonuyla gerçekleşiyor. Yıldız Kenter'in Ingilizce oynadığı oyun, ilk çağdan günümüze Anadolu kadınını anlatıyor. Güngör Dilmen*in yazdığı oyunu Talat Sait Halman fngilizceye çevirdi. Yücel Erten'in yönettiği oyunun kostüm ve dekoru Osman Şengezer'e, müzikleri ise Durul Gence'ye ait. Semprun basınla çelrişiyor • BİLBAO (Cumhuriyet) — "Federico Sanchez'in Özgecmişi" romanının ünlü yazar ve kahramanı, 'ttiraP gibi unutulmaz filmlerin senaristi Jorge Semprun, İspanya Kültür Bakanı görevini kabul ettiğinden bu yana İspanyol basını ile çekişir oldu. Uzun süreden beri hemen tüm haber medyalarını "sarı basın" olmakla suçlayan Semprun; son olarak Sosyalist Parti'nin Bask bölgesi yöneticileri tarafından çağrılı olarak katıldığı özerk hükümet başkenti Vitoria'da yaptığı konuşma dolayısıyla tüm İspanyol gazetelerinin birinci sayfasında boy hedefi haline geldi. Söz konusu sohbet toplantısında Semprun, İspanyol basınını "demokrasinin çözülmemiş sorunlanndan biri" olarak nitelemiş ve ozellikle politikacılara yönelik "iftiralar" yayımlayan gazetelerin toplatılmasırun demokrasiye ters düşmediğini savunarak örnek olarak Fransa'da Mittarrand'a yönelik yayım yapan bir gâzetenin toplatılmasını göstermişti. tspanya Basın Biriiği FAPE Başkanı Luis Apostua, bakanın son konuşmasıyla ilgili olarak "Semprun garip şeyler söylüyor, romancı gibi konuşuyor. Devlet Balesi 3'e ayrdıyor • ANKARA (AA) — Devlet Balesi'nde yapılacak yeni bir duzenleme ile klasik bale, opera temsilleri için bale ve halk dansları ağırhklı bale bölümleri oluşturulacak. DOB Genel Müdürü Erol Gömürgen, haftada bir gün bale temsili vererek yaygınlaşmanın sağlanamayacağını, baleyi geliştirmek için yeni bir sanatsal duzenleme yapacaklannı söyledi. Gömürgen, devamlı klasik bale gösterileri yapacak, bale sanatının önemli örneklerini dünya eserleri ile boy ölçuşebilecek performansta sergileyecek bir grup oluşturmayı amaçladıklannı, bunun için balede yeni bir düzenlemeye gideceklerini söyledi. Bir diğer bölümün opera gösterilerindeki bale bölümleri için çalışacağını kaydeden Gömürgen, "Halk danslarından yola çıkarak kurulacak bir diğer birim de baleyi yaygınlaştırmak, halka baleyi sevdirmek gibi çok önemli bir görevi üstlenecek" dedi. Tipik halk danslarını baleye uyarlayacak ve bale müziğinden Türk ezgilerinden yararlanacak birimin kurulması çalışmalarını sürdürdüklerini kaydeden Genel Müdür Gömürgen, oluşturulacak yeni birimin tüm Türkiye'yi dolaşacağı ve halk müziğine dayalı yeni eserler sergileyeceğini söyledi. Charlie Chaplin filmleri • Kültür Servisi — Charlie Chaplin'in doğumunun 100. yıldönümü dolayısıyla British Council tarafından hazırlanan, Chaplin'in en önemli filmleri ile hayatını anlatan fotoğraflardan oluşan sergi, 29 martta tstanbul Türk-İngiliz Kültür Derneği'nde açılacak. Charlie Chaplin'in Londra'daki yoksul çocukluğundan başlayarak sessiz filmlerdeki büyük başansına ve İsviçre'deki surgün yıllanna kadar. hayatını ve çalışmalarını yansıtan yazı ve fotoğraflann bir araya getirildiği sergi 5 fıisan tarihine kadar görülebilecek. Aynca dernekte 2 nisan tarihinde 17.00'de "Modern Times" ve "Easy Street", 19.00'da "City Lights", "The Immigrant" ve "The Idle Class", 3 nisanda saat 14.30'da "The Gold Rush", "The Kid" ve "The Idle Class", 4 nisanda ise 17.00'de "Modern Times", "The Immigrant", 19.00'da "City Lights" "Easy Street" filmleri izlenebilecek. 'Haveller'e ihtiyaç var' • MADRİD (Cumhuriyet) — Berlin Film Festivali'nde Altın Ayı ile ödüllendirilen "Müzik Kutusu" adh filminin tspanya prömiyerinde bulunmak üzere Madrid'e gelen Costa Gavras mükemmel lspanyolcası dolayısıyla çeşitli TV ve yazılı basın organlarının da gözbebeği oldu. "İtiraf", "Z", "Özel Bölük", "Missing" filmlerinin yönetmeni, Yunan asıllı Costa Gavras, kendisiyle yapılan çeşitli söyleşilerde şu görüşlere yer verdi: "Avrupa Solu'nun Çekoslovakya Devlet Başkanı Vaclav Havel gibi entelektüellere ihtiyacı var. Kendisini yenilemek için düşünce biçimine şiirsellik katması gerekiyor. Avrupa'da, ekonomik birliğin ustünde yer alacak bir V ultur bahçesi kurabilirsek milliyetçi ve faşist göstergeli otoritef eğilimleri azahabiiirizl' Costa Gavras, bugün 56 yaşında. Doğu'daki değişimler konusundaki en büyük korkusu, faşist eğilimli milliyetçilik akımlan: "Buna milliyetçilikten çok, kabilecilik demek gerek" diyor. "Beraberinde getireceği armağan ise faşizmden başka bir şey olamaz" M U Z I K FİLİZ ALİ Arif Mardin, son Grammylerdeyılınplağı ödülünün sahibi oldu Amerika'daki müzik vammcımız ABD müzik endüstrisinin Oscarları sayılan Grammylerde Bette Midler'ın seslendirdiği "Wind Beneath My Wings" yılın pla|ı seçilmiş, hem Midler'a hem de yapımcısı Arif Mardin'e ödül getirmişti. Amerikan müzik endüstrisinin Oscar'ı olan Gramroy Ödülü'nü ünlü şarkıcı Belle Midler'le pay- laşan Arif Mardin geçen hafta ts- tanbul'daydı. Yurtdışında oyunun kurallannı Türk standartlarına göre degil de Batı standartlarına uygun olarak uygulayarak başarı kazanan ender ınsanlanmızdan biri olan Arif Mardin'in bu çok önemli başansını Türk basın ve yayın organları kamuoyuna yete- rince duyuramamıştı. Istanbul'a geldiğini duyar duy- maz kendisiyle göriıştük ve Arif Mardin'e "Grammy Odıilü neden size vcrildi?" diye sorduk önce. Bir de Grammy ödulü'nün ne tür bir ödül olduğunu anlatmastnı ri- ca ettik kendisinden. "Grammy ödulü müzik endüst- risini, yani pop, rock, caz, klasik, country gibi türleri bir araya ge- tiren ve yüksek prestiji olan bir öduldür. Oscar gibi bir akademi- si vardır. Bu akademiye aidat öde- yen üyeler, yıl sonunda hazırlanan listelere ve kategorilere göre ödül namzetlerini, elemeler sonucu yi- ne aynı üyeler elenmiş adaylann içinden birinciyi seçerler. Bu yıl sanatçısırun Belte Midler olduğu, "Wind Bcnealh My Wings " yılın plağı seçildi. ödül hem o plağın sanatçısma hem de prodüktörü- ne verilir. Ben de o şekilde kazan- dım" Mardın'den bu aşamada bir müzik prodüktörünün nelerle uğraştığını okuyuculanmıza an- latmasını, bizleri aydınlatmasını istedik: "Bakın şöyle anlatayım" dedi Mardin. "Plak prodüktörü bir filmin rejisörüne benzer. Ya- ni, işin başından sonuna kadar o ürünun başarı ile gitmesini sağla- yan, yapımını düzenleyen insandır o. Yeri seçen, bütçeyi yapan, mü- zisyenleri ayarlayan, sanatçırun elinden tutan, eğer o anda prob- lemi varsa psikolog gibi ona yar- dım eden, şarkıları bulmaya yar- dımcı olan, repertuarı yapan, şar- kı yazanlarla konuşup belki 100-200 kaset dinleyip, sanatçıy- la beraber onlan eleyen kişidir prodüktör. Tesadüfen ben aranj- man yaparım, fakat her prodük- tör aranjman yapmaz. Aranjör tu- tar, plak şirketinin artist ve reper- tuar kısmıyla bağlantı kurar, on- lara her gün rapor verir. Arada bir onlara tezgâhtarlık yapmak lazım olur. Müzikte prodüktör parayı koyan değil de daha ziyade uru- nü, yani 'product'ı ortaya çıkaran insandırT "Arif Bey, Grammy Ödülü'ne aday gösterilen öteki parçalar ve sanatçılar kimlerdi" sorumuzu "Çok çetin bir yanşmaydı" diye yarutlıyor Arif Mardin. "Bflly Jod ve Fine Young Cannibals'ı sayabi- lirim. 'The End of Innocence' var- dı. The Living Years' en güzel şar- kılardan biriydi mesela." "Sizin şarkının birinci seçilme- sini ne gibi etkenlere bağlıyorsunuz" diye sorduk Arif Mardin'e: "Valla, şöyle söyleye- yim: Bu şarkı zannederim Los Angeles Olimpiyatlan dolayısıyla, yani atletler için yazılmış. 'Wind Beneath My Wings' (Kanatları- mın Altındaki Rüzgârsın) bizden BETTE MİDLER V E ARİF MARDİN — Arif Mardin (sağda), bu- güne kadar lım dört Gramım Ödülu'nc değer görıildu. Ama Bette Midler'ın seslendirdiği "Wind Beneath M> Wings" ile bu yıl ilk kez yılın plagı odulünu de aldı. evvel belki 5-6 tane önemli sanat- çı tarafından plağa alınmış. Gladys knight, Shecna Easton, Lon Rawls gibi ve hepsi de gayet güzel yorum yapmışlar. Niçin Bet- te Midler'inki bu aşamayı yapıp halkla bu ilişkiyi kurdu? Tabii ön- ce Bette Midler'in dehasından do- layı, bir de Midler'in 'Beaches' fil- minde bir ölum sahnesi vardı, onun arkasında bu şarkı çaunıyor- du, gayet acıklı, herkes mendille- ri cıkanp ağlıyordu. Arif Mardin'in ilk Grammy ödulü değil bu. Ancak yılın pla- ğı ödülünü ilk kez alıyor. tlk Grammy'sini 1972'de yılın pro- düktörü olarak kazanan Mardin, Bee Gees'in ünlü "Ssturday Night Fever" albümündeki bir parçasın- dan ötürü ikinci Grammy'sini, Shaka Khan için yaptığı aranj- manlar için de uçüncü ödülünü al- mış daha önce. "Bu da dördüncü oluyor. Bunu çok istiyordum, çün- kü hiç yılın plağı ödülünü almamıştım" diyor Arif Mardin. Mardin, 1932'de tstanbul'da doğmuş. Yasamöyküsünü birkaç cümle ile özetleyiveriyor hemen. "tngiliz okuluna gittim, sonra yuksek ticaret, daha sonra Lon- don School of Economics. Küçük yaştan beri caz merakımız vardı. Ciineyt Sermet, tsmet Sıral, Er- dem Buri iie kendimıze 'Caz Fanatifcleri' derdik. Ben piyano çalardım, Cuneyt kontrbas çalar- dı, iyi de çalardı, Şadan baterist, Erdem de bateristti. tsmet Sıral rahmetli, tenor saksofon, Müfit Kiper trompet, Hrant Lusigyan al- to çalardı. Daha sonra genç ku- şaktan Selçuk Sun (kontrbas), Muvaffak Falay (trompet) gibi ar- kadaşlarla da çaldık. Cüneyt'le ben Arto Haçaturyan'ın Büyük Orkestrası'na girdik. 1953-54 fı- landı. Arto ve Dikran Hacatur- yan'ın Big Band'i. Ya plaklan kop- ya ederlerdi ya Amerika'dan aranjmanlar gelirdi. tşte Stan Kenton, VVoody Herraan gibi za- manın büyük orkestralannın par- çalannı pekâlâ çalardıkî' Sonra araya askerlik girmiş. 1956'da Istanbul'a Dizzy GUIespie Orkestrası geldiğinde Arif Mardin orkestra elemanlanndan Quincy Jones'a, yazdığı parcalan veriyor, o da bunları Boston'daki Berkley Caz Okulu'ndaki hocalara göste- riyor. Berkley*den burs kazanınca Arif Mardin'e Amerika yolu gö- rünüyor. 1963'te Ahmet ve Nesu- hi Ertegün'un kurdukları Atlan- tic Plak Şirketi'ne giren Mardin, pop müziği prodüktörü olarak Yo- ung Rascals, Bee Gees. Average Wife Band gibi topluluktarla, Carly Simon, Aretha Franklin, Shaka Khan ve Bette Midler gibi şarkıcılarla çahşıyor. Orhan Tanrıkulu'nu geçen yıl trafığe kurban vermiştik Hep hatırlayacağızOrkestra şefi, müzik eleştirmeni, radyo müzik programı yapımcısı Tanrıkulu'nu 29 Mart 1989'da yitirmiştik. insan işte böyle durumlarda Or- han gibi insanlann ne denli zor ye- tiştiğini bir kez daha fark ediyor. Gerçi bizler bu olguyu hep birisi aramızdan ayrıldığında fark edi- RADYODA YILLAR1N YAPIMCISI — Birçok müziksever, Or- han Tanrıkulu'nu radvoda müzik prograralanyla hatırlıyor. Bir yıl önce 29 Man 1989 günü orkestra şefi, müzik eleştirmeni, radyo müzik program yapımcısı, kısaca komple müzik adamları- mızdan birini, değerli arkadaşımız Orhan Tanrıkulu'nu trafiğe kur- ban vermiştik. Tanrıkulu, mesle- ğinin en verimli yıllannı yaşamak- taydı kazaya kurban gittiğinde ve yoruz ve ne yazık ki diriyken bir- birimize etmediğimizi bırakmıyo- ruz. Orhan Tannkulu, 1937'de Ço- 'Metropolis'fılminin müziğini seslendirenpiyanistFrank Strobek Sessiz film vakitsiz öldü18 mart pazar günü Cemal Reşit Rey Kon- ser Salonu'nda gösterilen Fritt Lang'ın 1926 yapımı "Metropolis" filmine iki genç Alman piyanist eşlik etti. Birinci piyanoyu çalan Frank Strobel, aynı zamanda vaktiyle Gott- fried Huppertz tarafından 4,5 saat süren ve orkestra için bestelenmiş olan orijinal fılm müziğini üç ay süren senkronizasyon çalışma- lanyla 115 dakikaya indirmiş ve iki piyano için düzenlemişti. Frank Strobel 1966'da doğmuş, babası Mü- nich Film Festivali'ni düzenleyenlerden biri, annesi de sinema eleştirmeni. Strobel, çocuk- luğundan beri sinema sanatıyla içlı dışlı oldu- ğundan piyanist, besteci ve orkestra şefliği öğ- renimi ve kariyeri yanında ozellikle fılm mü- ziklendirilmesi konularıyla ilgileniyor. Sessiz filmin estetiğine vurgun olduğunu söyleyen Strobel, "Sessiz film, doğal bir ölumle, yani yaşamının sonuna geldtği için dlmedi. Sesli fil- min ortaya çıkması sessiz film esletiğinin er- ken ölümüne neden oldu" diyor Strobel. Film için bestelenen müzikler de bu estetiğin yok olmasıyla erken ölüme mahkûm edildi bir ba- kıma. 1920'Ii yıllarda sadece Berlin'de on beş si- nemanın her birinde en az elli kişilik orkest- ralar bulunurdu. Sessiz fılmler orkestra eşli- ğinde seyredilirdi. Bütün zamanlann en pahalı Frank Strobel, Huppertz tarafından orkestra için bestelenmiş, • dört buçuk saat süren "Metropolis" müziğini 115 dakikaya indirerek düzenledi. filmi olan "Metropolis"in -1926'da beş milyon altın Alman Markı harcanmış bu filme- mü- ziği için de hiçbir fedakârlıktan kaçınmamış Fritz Lang. Frank Strobel, Huppertz'in müziğinin son- on iki ton bestecilerini, Kurt da mümkün- ve sessiz fılm mü- ziklerinin genel estetiği içinde konuya ve dra- matik gerilime destekleyici olmak, hatta ki- mi zaman filmin akışıyla bir "kontrpuan" ya- ratmak, yani ikinci bir ses olarak varlığını ka- bul ettirmek amacını guttüğünü söylüyor ve ilave ediyor. "Sessiz film için müzik yazmak işte bu nedenden bana cok ilginç geliyor. Sa- dece fon müziği değil istenen burada. Müzik de görüntü kadar önemli sessiz filmlerde." 1920'li yıllarda Almanya'da sessiz filmler- de kullamlmak üzere ciltler dolusu nota ya- yımlanmış. Değişik ruhsal durumlara göre müzikler, "üzüntü", "korkn", "seviııç", 'ilk öpücük" gibi başlıklar altında toplanırmış bu müzikler. Orkestra şefi önce filmi seyreder, sonra da uygun müzikleri bu başlıklara göre seçermiş. Neresinden bakarsanız bakın boy- lesi tabii ki daha ucuza gelirmiş. Frank Strobel'in "Metropolis" filmiyle il- gili söyleyecekleri daha bitmedi. Filmin senar- yosu, bilindiği gibi Fritz Lang'ın eşi Thea von Harbov tarafından yazılmıştı. Işçilerin başkal- dırması, halkın devrimine yönelik gelişmeler işlenirken, filmin özgün müzik akışında sü- rekli "Marsellaise" üzerine çeşitlemeler yapı- lıyordu. Öte yandan film, kapital, yani işveren ile iş- çinin dostça el sıkışmalarıyla son buluyordu. Bu mutlu son Nazi Partisi'nin Propaganda Ba- kanı Goebbels'in çok hoşuna gitmiş, hatta Fritz Lang'a Uçüncü Reich'ın resmi film reji- sörü payesini vermeye kalkmıştı. Oysa Lang'ın hayattaki amacı, Uçüncü Reich'ın gözde reji- sörü olmak değildi. Bu durumda kan-koca arasındaki fikir ayrılığı ve yol ayrımı su yu- züne çıkmış, Lang, Amerika'ya giderken 1 hea von Harbou, Nazilerle işbirliği yapmayı seç- mişti. Ancak Lang, ölümsüzlüğü yakaiarken Harbou, sadece "Metropolis"in senaristi sı- fatıyla hatırlanacaktı ilerki yıllarda. rum'da doğmuştu. 1961'de Anka- ra Devlet Konservatuvan'nı biti- ren Orhan Tanrıkulu, daha okul sıralannda kendi kendine öğren- diği yabancı dillerle dünyadaki güncel müzik olaylarını adım adım izleyen araştırmacı ve çalış- kan kişiliği ile hiç de öteki arka- daşlanna benzemeyen biri olarak sürüden ayrılıyordu. Konservatu- varın kontrbas bölümünden me- zun olrftakla birlikte, orkestra şef- liğine yöneldi Orhan. "On bir yıl Ankara Devlet Ope- rası Orkestrası'nda kontrbas çal- dım. Okuldan beri teori hocara olan tlhan Usmanbaş ile çalışma- lanma devam ettim" diyor Orhan kendisiyle yapılan bir söyleşide ve şöyle devam ediyor yasamöyküsü- nü anlatmaya: "1%9'da ABD Dışişleri Bakan- lığı'nın programı çerçevesinde Amerika'ya gittim. Orada orkestra ve koro şefliği çalıştım. 1971'de Monte Carlo'da Igor Markevitch, hemen ardından Roma'da Franco Ferrara ile çalışmalanma devam ettim. 1975 ortalanna kadar hem caltşmalannıı surdürdüm hem de konserler ve lemsiller yonettim. Aynı yıl Türkiye'ye döndükten sonra Ankara Devlet Operası'nda önce dramaturg, sonra da koro ve orkestra şefi olarak çalıştım. 1981'de de genel müzik direktör- lüğü yaptım. 1983'le tstanbul Dev- let Operası'na mudur olarak atan- dım. Şimdi orkestra şefliğine bu- rada devam ediyorum." Orhan Tanrıkulu'nu müzikse- verler radyoda yıllarca j-apımcı olarak sürdürdüğu çeşitli müzik programlanyla da tanırlardı. Hem radyo programlannı hazırlarken gösterdiği özen, derin araştırma alışkanlığı. hem müzik eleştirile- rine getirdiği önyargısız. tarafsız ve bilimsel lavn ile onu hep öz- lemle hatırlayacağız. Akbulut fıkraları I s t a n b u l l u l a r a Ç a ğ r ı Gelin..birlikte açalım ! Sosyal Demokrat yönetimimiz ulaşımda çözümüf 'Toplu Taşımfl da görüyor. Bu anlayışla, İstanbul'un en zorlu sorunlarından biri olan"ulaşım M konusunda somut bir adım daha atıyoruz. Topkapı-Aksaray OtobüsYolu Birinci Etabını,Topkapı Fındıkzade bölümünü hizmete açıyoruz. Sevgili İstanbullular...Gelin,orada birlikte olalım..birlikte açalım Tarih: 28 Mart 1990 Çarşamba (Bugün) Tören : Topkapı-Şehremini Arası Saat: 10.00 Prof.Dr.NURETTİN SÖZEN Istanbul Büyükşehir Belediye Başkanı lstanbul Büyükşehir Belediyesı Hcaır Beton EUmanlan San. Tic.A^. İSTANBUL B l Yt KŞEHİR BELEDİYE BAŞKANLIĞI • Kültür Servisi — Başbakan Yıldırım Akbulut'la ilgili fıkraların bir araya getirildiği kitaplar en çok satanlar listesinde yer alıyor. Gazeteci Hasan Uysal'm "Böyle Başa..." adh kitabı ilk ayda S. baskıya ulaştı. 100'e yakın "Kısa Kısa Akbulutca" ile 200 civarında fıkradan oluşan kitapta Kemal Buluş'un karikatürleri de yer alıyor. Gazeteci Ercan Deva'nın "Bir Başbakan Varmış, Bir Başbakan Yokmuş - Nimbus'un Maceralan" adli fıkra kitabı ise 2. baskısını yaptı. Ayasofya'da ikonalar • Kültür Servisi — Finlandiyalı ikona ressamı Liisa Makela'nın "tkonalar"ı, 1-15 Nisan 1990 tarihleri arasında Ayasofya Müzesi'nde sergilenecek. Çalışmalarını Helsinki'de sürdüren Fin- Türk Kültür Derneği ve lstanbul'daki Fin Kültür ve Dostluk Dernefi'nin katkılanyla düzenlenen sergide, 1973 yılından beri ikona yapan Liisa Makela, daha önce Finlandiya, İsrail ve Izlanda'da sergi açmıştı. KaradayıVian iki kitap • Kültür Servisi — lsmet Kemal Karadayı'nın iki kitabı, "Ve İyi Günler Hepinize" ile "Dipnotlu Şiirler" Gerçek Sanat Yayınlan'ndan çıktı. Karadayı, "Ve İyi Günler Hepinize" adli kitabında öykü türüyle "öyküsel" ve "film öyküsü" adını verdiği türleri birleştiriyor. "Dipnotlu Şiirler"de ise şiir-dipnot kurgusu içinde övgü ve yergiler bir araya getırılmiş. Creteil şenligi • PARİS (Cumhuriyet) — Paris yakınlarındaki Creteil'de yapılan "Uluslararası Kadın Filmleri Şenliği" 23 martta başladı. Bu yıl 12.si düzenlenen şenlik, 1 nisana dek sürecek. Hindistan'dan Amerika'ya değişik ülkelerden gelen kadın yönetmenlerin filmlerinden oluşan yanşmalı bölüm dışında, Latin Amerika ülkelerinde gerçekleştirilen kadın filmlerinden oluşan bir toplu gösteri de şenlik program ında yer alıyor. Şenlikte son ayların kaçınılmaz ilgi odağı olan Doğu Avrupa ülkeleri sinemalarından ve değişik Sovyet cumhuriyetlerinde yaşayan kadın yönetmenlerin yapıtlanndan da örnekler sunuluyor. BüGÜN • Beyoğlu Belediyesi'nde sergi Beyoğlu Belediye Başkanı Hüseyin Aslan, "Kitaplarda Yaşayan Gelenek" sergisini saat 18.00'de Beyoğlu Belediyesi Sanat Galerisi'nde açacak. • Film söyleşisi yönetmen Yavuz Turgul ve oyuncu Şene> Şen, MÜ Göztepe Kampusu'nda saat lS.OCte yapılacak söyleşiye katılacaklar. • Atatürk Krtaplığı'nda konf erans Atilla Özkırımlı'nın, "lnsanlara, Hay'atunıza ve Kitaplara Dair" konulu konferansı saat 16.00'da Atetürk Kitaphğı'nda izlenebilir. STUDIO PEINTURE SANAT GALERİSİ & RESİM ATÖLYESİ 2. ÇOCUKLAR ARASI RESİM YAR1Ş\USI 4-12 YAŞ Son teslim tarihi 7 Nisan 1990 rc>\ıkı\e K;ılıp«;ı S<>k:ık 148/1 Kumhui.Tcî 132 2.1 19 BİLSAK'TA BUGÜN 28 Mart Çarşamba 19.30 KONFERANS: İnsan Potansiyeli IV: Ölümdcn âonra Hayat. Nil GÜN. 19.00 Sosyal Demokrat Dergisi Okuyuculanyla. Yoga-Meditasyon Zerrin AKGÜN Pazartesi-Çarşamba 10.00-01.00 arası CAFE- FOYER-BAR BİLSAK Herkese Açıktir. BİLSAK Sıraselviler, Soğancı Sok. No: 7 CtHANGlR 143 28 79-143 28 99
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle