08 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
18 MART 1990**** G Ö Z L E M UĞUR MUMCU (Baştarafı 1. Sayfada) Azız Nesin, Demirel'deki bu değişiklıkleri şbyle yorum- luyor: —Bir askeri ihtilal daha yapılsa Demirel komünist olacak! MİT'in eskı adı "Milli Emniyet Başkanlığı"yö\. 27 Mayıs 1960 İhtilali'nden önce Mılli Emniyet başkanlan genellikle sıvillerden seçılırdi. DP dönemınde Başbakanlık Müsteşan Ahmet Salih Ko- rur, Hukuk Profesörü Hüseyın Avni Gökturk ve Büyükelçi Celal Tevfik Karasaban, Milli Emniyet başkanhkları yapmtş- lardı. Daha önceki Milli Emniyet Başkanı da General Behçet Türkmen'dı. Türkmen. 12 Eylül askeri hükümetinın Dışiş- leri Bakanı ilter Türkmen'ın babasıydı. 12 Mart 1971 müdahalesı sırasında MİT Müsteşan Kor- general Fuat Doğu'ydu; yardımcısı da Korgenerat Nurettin Ersin. 12 Mart'tan bir süre sonra Dogu, Portekız e büyükelçi ola- rak gönderilmiş; yerine de yardımcısı Ersin atanmıştı. 12 Eylül öncesinin MİT Müsteşan Korgeneral Bülent Türk- er'di. Yardımcısı da General Recep Ergun. 27 Mayıs İhtilali için "MİT 27 Mayıs darbesinden hükü- meti haberdar etmedi" iddiası MİT'ın askerler tarafından yö- netilmesı gerekçesine dayandırılamaz, çünkü, müsteşan —o zamanki adıyla başkan— general değil bir büyükelçiydi. 27 Mayıs'ın unutulan bir özelliği de şuydu: 27 Mayıs İhtilali, 12 Mart ve 12 Eylül darbeleri gibı ge- nelkurmay başkanı ve kuvvet komutanlarıyla yapılmış de- ğıldi. Bu yüzden, Milli Emniyet Başkanlığı'nın bu gizli ihti- lal hazırlıklarından haber almaları çok güçtü. Kaldı ki ihtilal örgütlerinde yeralan Samet Kuşçu adlı bir kurmay binbaşı, bir ihtilal hazırtığını ihbar etmiş "9 Subay Olayı" bu yüzden patlak vermişti. Cüneyt Arcayürek'in "Darbeler ve G/z/ı Se/vıs/er" kitabın- da Samet Kuşçu'nun olayı nasıl ihbar ettiği, konunun Cum- hurbaşkanı Bayar ve Milli Emniyet Başkanlığı'na nasıl yan- sıtıldığı anlatılıyor. DP hükümetinin en azından bu olaydan sonra uyanma- sı gerekirdi. Ankara'da 21 Mayıs 1960 tarihinde Kara Harp Okulu öğ- rencileri, başlarında komutanları General Sıtkı Ulay olmak üzere hükümete karşı gösten yürüyüşü yaptıktan sonra Milli Emniyet'ın artık "İhtilal oluyor" diye hükümete aynca ha- ber vermesi gerekiyordu. İhtilalleri ancak ve ancak güçlü hükümetler önler. Gücü- nü yitirmış hükümetler, sonbahar yaprakları gibi ihtilal rüz- gârlarıyla sürüklenir giderler. 12 Mart 1971 öncesindeki cuntalaşma sürecinin bilinmesi için özel bir istihbarata da gerek yoktu. Gelişmeler o kadar açıktı ve o kadar gözler önündeydi. Demirel hükümeti, tam bir aymazlık içinde olayların ge- lişmesinı izledi. Sonra da hükümeti deviren genelkurmay başkanı ve kuvvet komutanları ıle işbirliği yapıp, askeri hü- kümete bakan ve güvenoyu verdi. 12 Eylül "Geliyorum" diyen bir darbeydi. Kbrrmtanlar "uyan mektubu" da vermişlerdi. Ihtilalin yapılacağı, "uyan mektubu" ile hem hükümete hem TBMM'ye açıkça "tebliğ" edılmışti. Genelkurmay Başkanı Evren ve kuvvet komutanları, bu mektubu vererek suç işlemişlerdi. Güçlü bir hükümet, böyle bir mektubun yazılmasını zor- layacak koşulları yaratmazdı. Yine güçlü bir hükümet, bu mektubu yazan genelkurmay başkanı ve kuvvet komutan- larını bir an bu görevlerde tutmazdı. Konu göründüğünden çok daha geniş boyutludur. Sorun, yalnızca MİT sorunu da değildir. Sorun, devletin tüm kurum ve organları ile demokratikleşmesi sorunudur. MİT müsteşannın asker mi, yoksa sivil mı olması konusu bu genel demokratikleşme içinde ele alınması gereken ko- nulardan biridir. Tabii, MİT müsteşan sivil olmalıdır, ama ondan önce dev- let temelden çatıya demokratik olmalıdır! Bu demokratikleşme sağlanamazsa, Mit'in başında is- ter asker olsun ıster sivil, sonuç değişmez. iki general, üç albay, sekiz binbaşı ve beş-on sivil ihtilal istıyor diye dünyanın hiçbir ülkesinde ihtilal olmaz. Onemli olan ihtilal koşullannın yaratılmasına engel olmak- tır. Bir kez ihtilal koşulları yaratılırsa, iş işten geçmiş demek- tir. Bugün, ihtılallerin önlenmesi için daha çok demokratik- leşme gerekiyor. Susuz kış toprağı ağlattı (Boşlara/ı 1. Sayfada) ması durumunda, halkın endişe- lerinin gerçekleşmesinden korku- yorlar. Trakya'da halen süren ayçiçe- ği ekimleri ve henüz gün yüzüne çıkan ekin larlaları "acilen" yağ- mur bekliyor. Bölgedeki sulama amaçlı Altınyazı, kadıköy, Siile- oğlu, Karaidemir ve Kayalı baraj- larındaki su sevıyeleri geçen yıla oranla yüzde 40 daha duşük du- zeyde bulunuyor. Çiftçiler, yeterli yağış alınamadığı için gübre kul- Janımının da istenilen verim artı- şını sağlayamayacağını belirtiyor- lar. Trakya'da bazı bolgelere dü- şen yağış, uzun yıllar ortalaması- nın yuzde 10'una bile ulaşamadı. Tekirdağ yoresinde ocak ayı uzun yıllar yağış ortalaması 71.8 kg. iken, bu yıl 3.5 kg., şubat ayı uzun yıüar ortalaması da 57.7 kg. duzeyinde bulunurken bu yıl 8.6 kg.'a duştu. Aynı durum mart ayının ilk yarısında da surdü. 56 kg.'lık uzun yıllar yağış ortalama- sına karşın, martın ilk 15 gunun- debuyore\e 13 kg.'lık yağış ger- çekleşti. İstanbul'da içme suyu veren Terkos, Alibe>kö>, Ömerli, El- malı, Buyükçekmece ve Darlık barajlarının doluluk oranları da yuzde 6-60 oranları arasında bu- lunuyor. Bu durum, yetkilileri, henuz kış ortasında içme suyun- da kısıtlama onlemlerine zorladı. Türkiye'nin bir başka tahıl am- barı Konya ovasında da durum pek parlak değil. Geçen yıl kış ay- lannda metrekareye ortalama 200 kg. yağış düşerken bu yıl aralık- ta 14.3, ocakta 9.2, şubatta 24.9, mart ayının ilk yarısında da orta- lama 14.2 kilogramlık yağış oldu. Türkiye'nin en fazla yağış alan ve uzun yıllar yağış onalaması 400 kg.'ı aşan goller bölgesinde ise tam bir endişe hakim. Bu yıl yoreye 1974 yılındaki 61 kg.'hk düzeyin altında yağış gerçekleşti. Bursa, Antalya, Sivas, Nevşe- hir, tzmir, VUnisa, Aydıo, Uşak, Muğla, Denizli, Sarasun. Ereu- rum, Kars ve Eskişehir'de de ku- raklık tehlıkesi üreticileri endişe- lendiriyor. Ege Bolgesi'ndeki De- mirkopni, Avşar, Buldan, Balço- va, Keraer, Topçam barajlannda- ki su sevıyeleri yüzde 60'a varan oranlarda aşağıda bulunuyor. Bölgede başta pamuk olmak üze- re suya gereksinim duyan ürünler yetiştirildiğine işaret eden ziraat odalarınm yetkilileri, yuzde 50'ye varan urun kaybının tahmin edil- diğıni belirtiyorlar. "Kıtlık" ne- deniyle bu yıl yörede su dağıtımı adeta karneye bağlanarak çiftçi- lere sırayla verilecek. Ikinci ürün ekimi ise şimdilik "hayal". Ege bölgesinde de kurtuluş umudu ni- san yağmurlarında... EVET/HAYIR OKTAY AKBAL (Baştarafı 2. Sayfada) mayacağız. realist olduğu için değil, didaktik olduğu için." Okur mektupları bölümünde adı geçen gençler arasında Turgut Uyar, Talip Apaydın. ilhan Geçer, Ayhan Hun'alp vb adlar var Abdul- lah Rıza Erguven'e verılen yanıt çok ılgınç: "Çare'ye kafiye ol- sun diye kıtara'ia kitare yapmak doğru değil.' Böyledır. hernfn hepımız şıırden geçtik. Başka dallarda ba- şarı kazananların çoğu başlangıçta şıir yazmıştır. Ben de 1966'da günlüğüme şöyle yazmışım: "Herkes koşacak şiirin ardından, ama o bir tek kişiye vere- cek kendını. Bazen o da olmayacak. Şaırsız şiirsiz yıllar, donemler geçer çoğu kez. Yıtıp gider o yılların şaır geçinenleri." Eskı dergıleri karıştırdıkça sayısız şaıre rastlıyorum. Çoğun- dan bir tek dıze bile kalmamış. Ama şiır sever okurlar zaman zaman yazdıklannı yine de göndermekten vazgecmiyorlar. Sız şiır seversiniz diyorlar. İçlerinde belirlı bir başarı çizgısinde olanlar da var elbet. Ne var ki bu sütun şiir yayımlama köşesı değil. Ama. bu yazımı Mustafa Yalçın'ın "Delıkanlı Ozanlar" adlı şiirıyle bi- tırmek istiyorum Bu, Cemal Sureya'nın anısına adanmış bir şi- ir: "Koşarlardı / Al at gıbı yalımlar vererek / Göğüslerinde köpük / Yüzlerinde ağlamak gibı bir gülmek Yatılı okullardan kalma / Bir huznu anımsatırdı bana / O bı- lenmış akılların / Arkadaşlığı acıyla Turgut Uyar, Metin Eloğlu, Edıp Cansever / Ve Cemal Süreya / Türkçenin delikantı ozanları / Bırer gülurnsemeydıler / Gecıp gıttıler / Olum yaşlandırmaz onları." Venüs Light ve Tuborg ı r a a r a n süper zincirleme armağanlar H E R K E S E Yıldız bardaklar Şirin mi şirin bardaklannız, 5'H VENÜS UGHT şirinklerinde. Biranızı kendi bardağından için, neşeniz tam olsun. Birilairin, özel bir bardak takımınız olsun. \fe bardaklannız size şahane bir otomobil kazandırsın. (Not: Kapaklannızı atmaym, 10'a tamamlayın.) 5KİŞİYE OtomobilArmağan bardaklannızm içinde zarfiyla birlikte "İkramiye Kuponu" var. Kuponu doldurun, zarftaki adrese en geç 10 Mayıs 1990 tarihine kadar gönderin. 5 adet dinamik Renault Broadvvay otomobil çekilişine katılın. Böyle güzel biraya böyle güzel otomobiller yaraşır. Daha çok kupon gönderen, aranr. (Unutmayın, kapaklannızı sakm atmaym.) Aynca muhteşem bir çekiliş: şansıru çok - . • • * Çekiüş. 19 Ma>75 1990 tanhmde ncıerhuzurunüa yapılacakar 2 numaralı armağanlar yakuzca 5 h V'emıs Ltghr şmnkiermdep çton kuponia. 5 numaralı armağanlar da Venus Ught \e butun Tuborg bıra şişe kapaklanyia elöe edilk Bu cekıhş. Milli Pıyango idarea'nm 6 2 1990 tarih BODB-1990 204 • U94 Saulı ızniyk. noter huzunmda yapılacaktır. kapaklar da kazandınyor. 3 Ç İ F T E Dünya Kupası Seyahati 100 Cep Televizyonu 5.000 Futbol Topu 10.000 Forma 10 kapak gönderene dünyanın armağani! Armağan yağmuru devam ediyor: Elinizdeki \fenüs Iig^ıt veya Tuborg bira kapaklanndan 10 tanesini en geç 10 Mayıs 1990 tarihine kadar "P.K. 150, İZMİR" adresine gönderin, Dünya Kupası Seyahati ve Cep Televizyonu çekilişlerine katılın. Aynca kapak gönderen İlk 5.000 kişiye özel baskılı futbol topu ve sonraki 10.000 kişiye şahane bir forma var. Acele eden bunlan da atar.... venus ve Tubotg, birer Yaşat Holdıng urunudurler. i Bu Atyt&MlMM
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle