05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER 17 MART 1990 Pemokrasi Arayışıve Ordu Çağdaş anlayışa gore askerin politika dışında kalması kadar doğal bır şey olamaz. Ancak ordu sayısız rizikoları da beraberinde getiren bir eyleme neden katılır? Bu neden, sadece duyulan ozleme de dayandırılamaz. Ataturk ve Inonu'nun savaşın hemen ardından ilk yaptıklan iş askeri politikadan çekmek olmuştur. Ama aynı Ataturk ve İnönu'yu daha birer Harp Okulu oğrencisi iken politikanın içinde buluyoruz. Ittihat ve Terakki olayı politikanın ta kendisıdir. O halde bu bir çelişkidir. Çelişki değilse, bunu zorunlu bazı nedenlere bağlamak gerekmez mi? ŞEREF UĞUR Emeklı General Savın Velıdedeoğlu bır sure once Cumhurı>et ga- zetesınde "Demokrası Ara>ışı ve Askeri Eğıtım ıle Askeri Zıhnı>et" başlıklı ıkı >azı >a\ımladı Bunu Sayın Yfumtaz Soysal'ın "Rol Dağıtırm" başlıklı yazısı ızledı Velıdedeoğlu, vazısında " Askerlıkte karar ve ıcra vardır Kışla zıhnıyetı ıle >oğrulan bır as- ker çokseslı olan sıvıl toplumun sorunlarını hoş- goru ıle karşıla>amaz, bo>le olunca da polıtıka>a uyum sağla>amaz " demektedır Bu vazımdakı amacım, once, askerin ıddıaedıl- dığı gıbı toplum vaşamına salt bır kışla zıhnıvetı ıle bakıp bakmadığını açıklamaya çalışmaktır Ulusal gucun araçları olan sıyasal ekonomık ve askeri alanlarda planlama faalıyetlerı, ulusal he- defler doğrultusunda ve eşgudurnlu (koordınelı) bır şekılde vurululur Orneğın ekonomık hedefler, ka- rarlar, plan \e programlar belırlı ulusal hedef ve stratejiler'e uvgun bır bıçımde nasıl hazırlanı>or- sa, askeri hedefler, karar ve planlar da a\nı yön- temler ızlenerek duzenlenır Karargâh subavlan, planlama faalıyetlerı sıra- sında duşuncelerını sureklı açıklamak durumunda- dır Karar'a esas olacak olası hareket tarzları ka- rargâh tarafından saptanır Karar ve planlar, bı- lımsel yontemlerle ve ekıp halınde uretılır Çokseslı duşunceler burada da vardır \e uyumluluk sağlan- maktadır (armonıze edılmektedır) Askeri personel en azından bu asamada demokratık esaslara dayalı, dolayısıv la da hoşgorulu bır tuturn ıçıne gırmış bu- lunmaktadır Askeri personele bılgı dışında davanıklılık, sa- bır ve cesaret gıbı belırlı kımı ozellıklerın de ka- zandırılması esastır Bu özellıkler ancak, soğuk, sı- cak demeden > orucu eğıtımlerle elde edılebıhr Em- rındekı personele bu yeteneklerı kazandırmakla so- rumlu kılınan bır komutanın, demokratık teamul lere gore davranması duşunulebılır mı1 Sadece as- kerlıkte değıl, tum meslek dallarında gorevmı vap- mayan personel ıçın bırtakım cezaı >aptınmlar u>gulanmı>or mu' Askeri camıadakı ınsan ılışkılerının oburlerıne bakarak daha katı bır bıçımde \urutulduğu >adsı- namaz Gıderek davranışların bazen ınsanlık dışı bovutlara uzandığını da uzulerek du>uyoruz Do- ğallıkla bu kotu tutumları, vukarıda ornek olarak verdığım ve mesleğın yapısı gereğı savdığım uygu- lamalardan ayrı olarak duşunuyorum Sevınçle gozlemledığımız gıbı artık ordu ıçınde de eskı ve de aşınlığa kaçan davranışlardan kaçın ma eğılımı belırmeye başlamıştır Toplumun gelış- mesıne koşut olarak bu değışım daha da suratle- necektır Sa\ın Velıdedeoğlu'nun "askerin polıtıka>a ka- rışmaması gerektığı" konusunda, gerek Ismet Pa- şa'nın yaptığı açıklamalara gerek kendı sorumla- rına katılmamak olanak dışıdır 27 Ma>ıs Devn mı'nden bu >ana çeşıtı operas>onların ıçınde bu- lunan bır kışı olarak, ben de, askeri mudahalele- rın >arar kadar zararı da beraberinde getırdığıne ınananlardanım Hele ihlılal sozcuğunu lıteratur- den kaldıran Batılı ulkelerle çeşıtlı antlaşmalara gır- mış, yukumluluk almış bır ulke olarak Turkıve de bu sozcuğu artık dışlamalıdır dr>orum Ote vandan da dıyorum kı çağdaş duşunce, olay- lara "neden ve sonuç" ılışkısı ıçınde bakar Her olay bır neden'e dayandırüır bu d*şılnceye gore Bır alkede "ıhtılal" sozcuğu hâlâ gundeme gelebılıvor- sa, boyle bır eyleme katılan güçler hesabına, haklı olmasa bıle kendılerınce zorunlu kabul edıleo bazı nedenlerın var olup olamayacağı uzerınde bır nebze durmak gerekmez mı1 Batılı ulkelerde bızde 1960'larda başlayan top- lumsal çalkantilara artık rastlanmıyor Ama bız- dekılerden çok daha buvuk bunalımları, Avrupa da yuzvıllar oncesınde geçırmıştır Nedenını, -,os- \al ve sıyasal dengesızlıklerde bulan Batı ınsanı, ço- zumu demokratık kurumlan >erleştırmek ve huku- kun ustunluğu ılkesıne da>ab bır devlet vapısı kur makta bulmuştur Aslında Batı ıle aramızdakı fark- lılık da bundan ka>naklanmaktadır Çağdaş arüayışa gore askenn politika dışında kar- ması kadar doğal bır şev olamaz Ancak ordu sa- vısız rizikoları da beraberinde getıren bır evleme neden katılır7 Bu neden, sadece duvulan özleme de dayandırılamaz Ataturk ve Inonu'nun savaşın he- men ardından ılk vaptıkları ış askeri politikadan çekmek olmuştur \ma avnı Ataturk ve Inonu'>u daha bırer Harp Okulu oğrencisi ıken politikanın ıçınde buluvoruz Ittihat \e Terakki ola>ı politika- nın ta kendisıdir O halde bır çelişkidir Çelı^kı de ğılse , bunu zorunlu bazı nedenlere bağlamak ge- rekmez mı0 Balkanlar'da ulusçuluk hareketlerı yoğun bır şe kılde surdurulmektedır Imparatorluk parçalan maktadır Fransız Devnmı'mn >avdığı yenı duşun SonilÇ celer ulkemıze \ansimaz Sorunların çozumu ıçın başvurulacak ne demokratık kurumlar ne de bılınçlı bır kamuoyu vardır Bovle bır ortamda askerin po- htıkava gırmesı mı suç olur, gırmemesı m\n Bu durumda tek suçlu sadece sılahlı kuvvetler rru- dır"1 Savın Velıdedeoğlu yazısında, "Viudahale neden lerınden bırı de askeri okullarımızda sivıl yönetım- dekı demokratık ılkelerın valnız bır bılgı olarak de- ğıl, bır manç olarak oğretılıp geleceğın komutan- larının genç dımağlarına aşılanmamış olmasıdır" demektedır Bıldığım kadamla askeri okullarda rnudahale sozu gundeme gelmez 22 Şubat 1962 ve 21 Mavıs 1963 operas>onları bu >onde ıstısnaı bır durum ar zedebılır Bence de bunun çözumu, Batılı anlam- da bır demokrasının ışlevış duzer.eğı konusunda >e- terlı bılgıler vermektır ama sadeı_e askeri okulları değıl tum oğretım kurumlarını da kapsamak su- retıvle' Ancak bu, duşuncede ve demokratık ıl- keler konusunda belırlı bazı 'asgari muşterek'ler- de bırleşmeyı zorunlu kılar Duşuncenın vasaklan- dığı, bırden fazla sesın hoşgoru ıle karşılanmadığı bır ortamda, bu tur eğıtımı >aptıracak kadrolar oluşturulabılır mı9 Bu konularda sıvıl-asker ayrımı yapmak kanımca çok >anlıştır Ikı kesım arasında kulturel alanda farklılık bulunduğunu duşunmek de doğru değıl- dır Toplumsal olavların orduva yansımaması da duşunulemez Sorun muşterektır, bu nedenle çö- zumler de bırlıktelığı gerektırmektedır Talat, Enser \e Cemal paşalar, bıre>ın ozgurlu- ğu, ımparatorluğun her >onden bağımsızlığı ve onun da otesınde ulusun genel refahımn sağlanması gıbı hedeflerle yola çıkmışlardır Bu hedefler so- yutmuş, bellı bır ızlenceden (programdan) voksun- muş, bunları o gunlerde gorecek durumda da de- ğıllerdır Sonuç bır felaket, ama sahneve çıkışları- nı >arana ıhanet dıve mı jorumlamak gerekır1 27 Mavıs 1960 oncesınde ulkedekı sıyasal buna- lım buyuk boyutlara ulaşmıştır Sevımle ışbaşına gelen sıvasal ıktıdar, suçlu gorduğu kışıler ıçın vargı duzeneğını (mekamzmasını) dışlamış, soruşturma yetkısını kendı mılletvekıllerıne devretmıştır Bu, bır anavasavı ihlal suçudur Nıtekım anavasanın onsözunde " Anavasa ve hukuk dışı davraruşla- rı>la meşruluğunu >ıtırmış olan bır ıktıdara karşı dırenme hakkını kullanarak devrım yapan Turk mılletı " şeklınde ozetlenen bır metınle, bu suç, hukuken de belgelenmıştır Bugun dunvamızı vonlendıren bu amaçla hava ve uzavda egemenhk kurma aravışı ıçınde bulunan Batı toplumlarının gelışım surecını, bu noktaya na- sıl ulasabıldıkJerını ıncelemeden sağlıklı sonuçlara \armak olanak dışıdır Bılınçlı bır toplum varat- mada bunun on koşul olduğu belırtıldığınde, "Bu bır ıdeolojık vaklaşımdır, çozumu başka yöntem- lerde aramamız gerekır" bıçımınde karşıt goruş bıl- dınlen bır ulkede, Batılı anlamda sonuçlara var- mak elbette guçleşmektedır Çunku gelenegı sur- durmeyi amaçlayan bır kultur hareketı ıle gelışme>ı amaçla>an bır kultur hareketının çelışkılerınden ka\naklanan bır bunalım evresı yaşıvoruz Yazıma Sayın Soysal'ın Nokta dergısının yonelt- tığı bır soruya verdığı vanıtla son vermek ıstıyo- rum " Elbette parlamenter demokraüden >ana>ım Ama bunun herkes ıçın bellı bır dısıplın ve özverı- >e dayalı bedeb olduğunu, hele sıvıl toplumu ve par- lamentolu demokrasıvı yıkmak ıçın her şevı vapıp ondan sonra da 'yaşasın sı\ıl toplum \e demokrası' demenın ıkıyuzlu, aldatıcı, hatta çıkarcı çelışkısı- ne ışaret etmek ıstıvorum " EVET/HAYIR OKT4YAKBAL ÜçMektup, Üç Sorun...Bugun sıze son gunlerde okurlardan gelen mektuplardan bır- kaç bolum sunmak ıstıyorum Bır aynada goreceksınız ulke ger- çeklerını Kastamonu I 'den S A yazıyor E dekı A Lısesı'nın pansıyonunda kalıyordum, her gun ga- zetemı alıyordum Amacım dûnyadakı olaylardan haberdar ol- mak Bır gun yıne gazetemı almış etut salonuna ınıyordum Mer- dıvenlerde müdur muavınıyle karşılaştım Elımdekı gazeteyı gor- du ve çekıp aldı Şoyle kuçûmseyerek bakiıktan sonra gazeteyı yırttı Şaşkınlıkla hıçbır şey dıyemedım Aynı akşam sızın bır anı kıtabınızı okurken aynı kışı geldı kıtabı elımden aldı Bu ve bu- na benzer' hıçbır kıtabın bu okulun catısı altında okunamaya- cağını soyledı Ertesı gun yıne gazetemı aldım, ama aynı şeyler yınelendı Daha sonrakı gun gazetemı paltomun cebınde sak- layarak ıçerı gırdım Rahatça okudum, gıderken masanın üstunde bıraktım Bu durum boyle ıkı aysurdu Bırgun benı odasınaça- ğırdı, bu gazeteyı okumaya devam edersem benı dısıplıne vere- ceğını belırttı, baska bır gazete almamı hatta Tan gazetesını bı- l&alabıleceğımı soyledı Sızm de yfezdığınız gıbı amaçları, ın- sanları bılınç aydınlığından uzak hJtmak" - ~ Adanalı kadınlar adına G C yazıyor "Turban olayını şıddetle kınıyoruz Bız, bırkaç kuşak oncekı genç kızlar olarak yobaziıkla şıddetle savaşılmasını ıstıyoruz Bı- zım zamanımızda başortüsü dıye bır sey yoktu, okula bu kılıkla gıdılmezdı, aradan otuz kırk yıl geçtı şımdı nereden çıktı bu çağ- dışı gıysı? Başlarına orttüklerı ortü asla turban değıl turban sa- çı kapayan bır baslıktı, sapkayı andırırdı Genc kızların başları- na orttüklerı ıse şerıatçı bır örtu şeklıdır Bızler 19 Mayıslar'da k/sa beyaz şortla gençlık bayramımızı kutlardık Bızım gençlığı- mızde ınançlı kışıler ıbadetlerını rahatça yaparlardı Yalnız boy- le ılkel goruntuler yoktu Adanalı hanımlar adına yazımızın ya- yımlanmasını rıca edıyoruz ' Eskı CHP Erzıncan Senatoru Nıyazı Unsal'dan aldığım ıfgınç bır mektubu da okurlarıma sunmakta yarar goruyorum "72 1990 günlu 'Bu Gıdıs Nereye başlıklı yazınızı okuyunca bır dızı anımı sıze yazmadan edemedım Sanırım aktaracağım anının ıçınde ırdelemeye çalıştığınız konunun yanıtı var 1978 yılı Gençlık Spor Bakanlığı Butçesı Butçe Plan Komıs- yonu'nda görüşülurken yaptığım konuşmanın bır cumlesı ıkıncı gun tum basında manşet olmuştu Dıyorum kı o gün Bıldık- lerımı açıklarsam bazılannın bu ulkede kalmaya hatta yaşama- ya hakkı kalmaz Buna benzer uzerınde durulması, duşunulmesı sorulması gereken daha pek cok konuyu sıralıyorum Basın gun- lerce yazıyor uzennde duruyor yorumlar yapılıyor Ama tek bır ılgılı konuyla ılgılenmıyor 1 'Nedır bu 1 ' demıyor Ustelık bu konuş- manın yapıldığı sırada Ecevıt Basbakan Ikı ay beklıyorum Kım- senın konuyla ügılenmemesı, boylesıne ağır bır ıddıanın hesa- bını benden sormaması ıçın ıçın yıyor benı' Kendı kendıme bu ne bıçım devlef Bu ne bıcım guvenlık orgutu ve bu ne bıcım Içıslerı Bakanlığı?' dıyorum Sonunda dayanamayıp, grup top- lantısında soz alıyorum Orada da dıyorum kı Su tarıhte ben boyle bır konusma yap- tım son derece cıddı bır ıddıada bulundum amaogunden bu- gune benden kımse nedır bu bıldıklerın demedı Hıc kımse ko- nunun uzerınde şoyle ya da boyle durmadı. Oysa ulkede olenın oldurenın ardı arkası gelmıyor geleceğe de benzemıyor' Ardın- dan bırıncı acıklamamdan daha ağır bır ıddıada bulunuyorum Dıyorum kı ' Yaptığım acıklamayla ılgılı kımse benden bır sey sormadı, sordurmadı, sormazlar ve sorduramazlar cunku bılı- yorlar kı btldıklerımızı açıklarsak altından kendılerı de cıkar' Bu konuşmayı o gunun Basbakanı, Içıslerı Bakanı ve de CHP grubu dınledı Yıne de benden kımse bır sey sormadı 1 Sordur- madı' Başta Zıverbey konuğu Salıh Zekı olmak uzere bana verı- len bılgı ve belgelerın uzerı de boylece kullendı kaldı O gun grupta bu konuşmayı sevecen yuzuyle rahmetlı Aksoy da dınledı O da merak edıp benden bır şey sormadı Elbette bu duymazlığımızın bedelını karanlık guclere teker teker odeye- ceğız Ulkemızı boyle yoneteceklerını daha doğrusu Aksoy ları boyle tuketeceklerını sananlar utansın Sokrates Gibi Goren gozler için gerçek apaçık ortada: Derslere girmeden sınıf geçenlerin, tabancayla baskı yaparak diploma alanların ağırlıkta olduğu nursuz bir dönem yaşıyoruz. Profesor Aksoy gıbı bilim ışığı başlar, fazla geliyor döneme. Tıpkı Sokrates gibi. O da zamanının Atinası'na fazla gelmişti. FAKİR BAYKURT Profesör Aksov oğretmenlerın buyük dos- tuydu Sormak gerek Kjmın duşmanıydı kı ? Yu- reğı duşmanlığın damlasına >er vermeyecek derecede sevgı doluydu Başı, uyanık olduğu butun saatlerde duşunce uretıyordu Kafası gı bı yürefırun kapısı da lyıden, guzelden ve çağ- dan yana herkese açıktı Bır cumhurıyetçıydı o, cumhurıyet duşmanları, duşmandı ona On beş yıl ayru mahallede oturduk Kolu- nun altında gazetesı >a da kuçuk çantası, ken- dı kendıne bır şeyler mırıldanarak dıkılırdı du- raklarda Başımız sıkıldığında çağırırdık TÖS'un Gazı Mustafa Kemal Bulvarı'ndakı burosuna kosar gelırdı Çağırmadan da gel- dığı olurdu. Dedırn ya, dostuydu Aksoy'un katkılan Hem uyesı hem komısyon sözcusu olduğu kurucu meclısın hazırladığı 1961 Anayasası, kamu çalışanlarına da sendıka kurma olana- ğı getırmıştı Don yıl savsandıktan sonra 624 sayılı yasa çıkar çıkmaz Türkıye Oğretmenler Sendıİcası - TÖS kurulmuştu Meslektaşlarım benı romanlanmın ve yazılarımın başından kaldınp götürduler 100 kurucu uye arasında yer aldım Sonra bır nöbet anlavışı ıle genel başkanlık görevını ustlendım Telefon edıp kutladıktan sonra ağır bır goreve gırdığımı sövleyıp başanlar dıledı Anamız atamız sen- dıka mı kurmuştu'' Ne vapmalı, nasıl >apma- lıydık 7 Kamuoyu önunde hem meslektaşları- mızın hem kendımızın alrurruzı nasıl ak etme- hydık 9 Halkı yarumıza almalıydık önce. Oğretmen- lerın çoğunun çalıştığı köylenn voksul ınsan- larını, emeğının karşılığı sık sık yapılan de- valuasyonlarla cebınden çekılen ışçılerı en ya- kın dostlanmız bılmelıydık llkokuldan unı- versıteye değın, nerede çalışırsa çalışsın, öğ- retmenlen bır butun olarak duşunmelıvdık Eğıtımın, oğretmenlerın sorunlarım toplum ve ulkemızın sorunlanndan ayırmadan ele atma- lı, yurdumuz dış ve ıç sömürüden kurtanlma- dan aylıklarımızın vukselmeyeceğını bılmelıy- dık Var olan yasalara, en başta anayasaya sa>- gılı olmalıydık, ama demokrasıye aykırı >a- salann kaldırüması, haklann, ozg -.rluklerm genışletılmesı ıçın savasım da vermelıvdık Bu- tun bunlardan oturu bılımın, sanatın ışığını yolumuzun ustune çevırtnelıydık Özellıkle bı- lım adamlarıyla ıhşkılerımız sıkı olmalıydı Prof Talas'tan, hocalar hocası Prof Velı- dedeoğlu'na kadar hepsıne gıttık, yardım el- lerını seve seve uzattılar Prof Savcı, Prof Soysal, Prof Yavuz, Prof Aksoy, hem yurut- me kurulumuzun önunu aydınlatan danışma toplantılarımıza katıldılar hem de kıvılan oğ- retmenlerın Danıştay davalan ıçın hukuk bu- romuza destek oldular Yonetım va da vurut- me kurullarımızda en az bırer hukukçu do- çent ya da av ukat öğretmen bulunmasını da Aksoy Hoca önermıştı bıze O zaman hukumette, şımdı demokrası dı- ye şakıyıp duran Demırel'ın partısı vardı Ne- yın mıllıyetçısı olduğu bılınmeyen bolucu fe- derasyonun kendı seçım bölgesınde bıle ku- rulmasına göz yummuş hem de desteklemış- tı Ama ne orada ne yurtta bölunmemıştık Buvuk Eğıtım Yüruyüşu'nde, DevrımchEğı- tım Şûrası'nda, Genel öğretmen Boykotu'nda bolunmedığımızı göstermıştık herkese. Yıne de kıyım kıyım kıyılıyorduk Yonetım kurnazlıklannın kurdu eskı Valı L- hamı Ertem bakandı Orhan Q|uz,.Orhan Öengız de yöneücılıkten gelmışlerdı Buyuk burokratlar kademe sendıkacılığınm, vanı oğ- retmenlerı ılkokul, ortaokul, teknık okul dı- ye örgutlemenın daha doğru olduğunu vayı yorlardı Hepsıne karşılık, andığım anmadığım bu- yuk hocaların ışığı önümuzdeydı Bunlar ara- sında en çok Prof Aksov'uanımsanm İkıelı kanda olsa gelırdı Turk Hukuk Kurumu Baş- kanı'ydı SıyasaJ Bılgıler'de anayasa derslen- nın çok yuklu hocasıydı Gelır, bır kurulumuz- da, yarkurulumuzda, doçenthğı onaylanma- mış bır asıstan gıbı çalışırdı Cebıne bır tek gün enflasyon parasıyla da olsa bır tek lıra koymadık Öyle beklentılerı olsa gıdeceğı yer TÖS mü olurdu? Bır karşıhk beklemeden vap- tığı hızmetlerı, halkın ve oğretmenlerın denı- zıne atıyordu Isvıçre'de sankı onların para- sıjla okumuş da o borç, ode ode bıtmıyor gı- bı uzak geçmışlerde, tarıhın çok eskı yıllann- da kalmışa benzer güzel bır anlayışla, durma- dan öduvordu Nerede nasıl duşmuşse, ayağmı kırmıştı Bertolt Brecht'ın unlu oykusündekı "Yaralı Sokrates" gıbı topal topal yuruyerek gelıyor- du Oğretmenlere yuklenen suçları teker teker ele alıyor, dıdık dıdık edıyordu. Arada bır ken- dı kendıne sorular sorup kendı kendıne yanıt- lıvordu Hazırlaynp venyordu hukuk buromu- zun ıstedığı goruşlen Prof Aksoy, 12 Mart 1971'de generaller, "Sosyal gelışmeler ekonomık gelışmelerı aş- tı, bu huzursuzluklar ondan" dıye, ne yandan baksan çuruk bır gerekçeyle yurdun vönetırm- ne el koyunca da yanımızdaydı Tutuklanıp as- kerı tutukevıne kapatılmıştık hep bırlıkte. "İçeri tıkma"dan öldıirmeye Politikanın zaman zaman gorünen bır >a- nı olmakla bu-hkte, bır de radyodan duyulma yan, televızyondan gorunmeyen saklı yanı, yanları var Politikanın halktan saklanan >an- larıdır bunlar Yönetımın ardında yer alan çı- karına duşkun sınıf ve katmanların temsılcı- lerı sıs ıçındedır Dışarda vururken kara goz- luk takariar Kışkırtıcı ajanları ortaya onlar surer Adı üstunde "delıkanlı" gençlen kurar, kıvratır, böler böler vuruştururlar Yırmıncı yuzyıl bıtıp gıderken bıle kara cahıl bırakmak- tan utanmadıkları halkı devrımlere, reform lara onlar duşman eder Asağıda, yukanda ka- ranlık ışlerı çevırenler, çevırtenler, bu nursuz kışılerdır Polıtıkada açıklığı, durüstluğu sür- durmek ne derece zorsa, bunların yaptığım vapmak o derece kolaydır Yönetıme el koy- manın, koydurmanın ortamı oluştu mu yazar- lan, aydınları, öğretmenlerı, sendıkacıları ce- zaevıne tıkmak zorunluymuş gjbı bır hava ya- ratırlar Yıldırım Bölge'dekı tutuklu toplulu ğu ıçınde kımler yoktu 9 Sonra aktanldığımız Mamak'ta kımler >oktu 9 Bır anayasa profe- sorune 1961 Anayasası'nı kaldırtabılmek ıçın obur anayasa profesörlennın tumunu tutuk- lamışlardı nerdeyse- Aksoy, Savcı, Esen, Soy- sal şımdı anımsadıklanm "Gece yarısı geldıler evı aramaya'" diye an- latıyordu Prof Aksoy "Dedım, 'Albayım, bu vakıt eve gelınır rru 9 ' 'Neden gehnmesın?' Gelınmez, çunkı) ınsanın ıjı olur, gücu olur'-" Güidurüyonhf hepıtnızfc Sonra anlatması- nı surduruyordu "'Vuzume bakıp sordu Al- bayım 'Silah var mı evde 9 ' Dedım 'var' 'Ne var?' 'Tank varf 'Nerde' 1 'Karyolanın altında'' Boş bulundu Albayım, eğılıp karyolanın al- tında nerdevse tank aravacaktı Ivı kı bakma- dı, bır oyuncak vardı " Bır tek kanıt yoktu ellennde. Bu yuzden ıd- dıanamelerım aylarca yazamadılar Bır astsu- bay görevlendınp yattığımız yenn tavanına teyp yerleştırdıler Belkı konuşmalarımızdan çıkardı bır şey "öğretmen Kıyımı"nı anlatan 150 sayfalık bır kıtap hazırlayacaktı, TÖS yaymı olarak bastıracaktık "öyle belgeler buldum, dyle açı- lımlar yaptım'." dıye dıve sonunda ıkı koca alt yaptı; bır hazınedır şımdı Boş savlara, suç- lamalara karşı savunmasını da böyle belgeler bularak, açılımlar yaparak hazırlıyordu Ma- mak denılen tutukevınde. Hoca, et yemezdı O koşullarda beslenme- sı çok zordu Her öğunu dışardan gelırdı Ya- kınları şehırden Huseyın Gazj Dağı'na doğru seferber olurlardı Kıtap, belge ısteklerı var- sa, onlan da getırırlerdı Ona, onlara bakıp bakıp kendı acılarımı unuturdum Duşunur- düm, hıç akıllı bır yonetım bunca ışıkh başı, beynı tutukevıne kapatır mı 9 Çok safmışım 8O'lı yıllara gelırken artık vurup öldürtüyor- du onları Tütengıl, Karafakıoğlu, Doğanay, Bulut, Cömert Tanıllı de ustune kurşun sı- kılanlardandı, sakat kaldı yaşamboyu Ka- lanları da şımdı temızlıyorlar' Goren gözler ıçın gerçek apaçık ortada Derslere gırmeden sınıf geçenlerin, tabancayla baskı yaparak diploma alanlann ağırlıkta ol- duğu nursuz bır dönem yaşıyoruz. Profesör Aksoy gıbı bılım ışığı başlar, fazla geüyor dö- neme Tıpkı Sokrates gıbı O da zamanının Atinası'na fazla gelmişti. Kendısı, kendılığın- den susmadan susturulmuş, baldıran zehırıy- le öldurulmuştu Onunla Aksoy Hoca arasın- da bır ayrım var Sokrates hıç olmazsa yargı- lanmış, ondan sonra ıçmıştı zehın Gunumu- zun Sokrates'len yargılanmadan yıyor kurşun- Iarı PENCERE MALtYE VE GÜMRÜK BAKANLIĞI'NDAN MALİYE MÜFETTİŞ YARDIMCILIĞIGİRİŞ SIN AVI Malıye ve Gumruk Bakanlığı Teftıs Kurulu Başkanhğı'nca 9 Nı- san 1990 Pazartesı gunu saat 09 00'da Ankara ve tstanbul'da Malı- ye Mufetıış \ ardımulığı Gınş Sınavı açılacaktır S1NAVA KAT1LABİLMEK İÇİN a) Devlet Memurları Kanunu nun 48'ıncı maddesınde yazılı nıte- lıklerı haız olmak b) 01 01 1990 tanhı ıtıbarıyle 30 yaşını doldurmamış bulunmak, c) Sıvasal bılgıler, ıktısat, ışletme ve ıktısadı ve ıdan bıhmler fa kultelerının (veya eşıtlerı olan vurtıçı ve yurtdışı fakulte veya vuksek okullardan) bınnden mezun olmak, d) Erkeklerde askerlığını yapmış veya erteletmış olmak (halen as- kerlık gore\ını vapmakta bulunanlar, terhıslerınden sonra atamala rı yapılmak uzere sınava kabul edılebıhrler), e) Her turlu ıklım ve çalışma şanlannda görev yapabılecek sağlık- ta olmak O Mah>e mutetnşlığının gerekıırdığı nıtelıklerı taşımak g) Daha oıue bır kereden fazla bu sınava gırmemış olmak gerekmektedır Sınavlarda gınş şartlarını ve sınav konularını gösteren broşur ıle muracal formu vukanda belırtılen oğretım kurumlarından, Anka ra'da Teft.ş kurulu Bajkanlığı'ndan, Istanbul ve Izmır'de de Malı >e Mufettışlıklerınden sağlanabılır Isteklılerın gereklı belgelerle bırlıkte en geç 23 Mart 1990 Cuma gunu valışma saatı bııımıne kadar Teftıs Kurulu Başkanlığ.'na bız zat \e>a posta ıle basvurmalan gerekmekîedır Postada vakı gecık meler dıkkate alınmavav.aktır llan olunur Basın 156"7 30. YIL KUTLAMALARI ÇAĞRISI 1961 yılından ben pıyasa arastırması alanında gerek Istanbul Ankara ve Izmır burolarımızda gerekse anket calısmalarımızda go- rev almış tum arkadasların kutlamalarımıza katılabılmesı ıcın aşa- ğıdakı formu doldurup bıze gondermelerını rıca ederız Adı Soyadı Adresı PEVA dakı gorevı Yılı Faks 151 84 63 (Faksla haber verılebılır) PEVA - Peva Han Istıklâl Cad 80080 Beyoğlu Istanbul SÖYLESİ VE İMZA GÜNÜ 17 Mart 1990 Cumartesi • 14.00-17.00 REHA İSVAN Cumhurıyet Kıtap Kulübu Adapazarı Temsılcılığı Barıs Kıtabevı ve Kadın Kultur Evı Ticaret ve Sanayi Odası Konferans Salonu HALEPÇEYİ Ü\UTMADIK Bugun, ınsanlığa karşı ışlenen suçlardan Halepçe katlıamının vıldonumu Irak hukumet guçlerının 16-17 Mart 1988 tanhınde kımyasal sılah kullanması sonucu 5 000 ınsan oldu Bu katlıam da Hıroşıma ve Nagazakı toplu kırımları gıbı unutulmayacak ve her >ı! lanetlenecektır İ>S\N H4KL4RIDERNEĞI DİYARBAKIR ŞLBESİ WESSEX ACADEMY INGILTERE'DE (Bournemouth'da) INGIUZCE (Haftada 15 ders + konaklama + kahvallı + aksam yemeğı) ıcın HAFTALIK ucret 93 pound dan baslamaktadır PK 16 Anadoluhısarı Tel (01) 3323332 Fax (01)3320827 HALEPÇE, ınsanlığın alnında kara bır lekedır. Ikıncı >ılında Halepçe Şehıtlennı savgıyla anıyor; Faşıst, somurgecı katlıamcıları ve lanetlı sılahlarını bır kez daha lanetlıjoruz A>. SED4T ÇLNAR A\. EYYÖP SA\(AR Ha GayreC. Bır toplumda devlet ve hukumet adamlarına ılışkın fıkraların turetılmesı mızahın bereketıdır Batı'da ve bızde bu tur edebıyat çok zengın Tanzımatın unlulerınden Keçecızade Fuat Paşa'ya bır Frenk dıplomatı sormuş —Dunyanın en guçlu devletı hangısıdır? Fuat Paşa —Bızımkı —Neden? —Çunku sız dışardan bız ıçerden bu devletı yıkmaya çalışıyo- ruz, ama başaramıyoruz Herkesın bıldığı bu fıkra turetıldıkten sonra ne oldu9 Osmanlı Devletı gumbür gumbur yıkıldı, tarıhın derınlığıne kanlı bır tö- renle gomuldü Osmanlının kullen uzerınde yükselen Cumhurıyetımız 20 yur- yılın ılk çeyreğınde dunyaya gözlerını açtı, ama 21 yuzyıla doğ- ru durumu parlak değıl Eloğlu dışardan bız ıçerden ha babam çabalıyoruz, bır turlü yıkılmıyor Basbakan Yıldırım Akbulut'a ılışkın fıkralar turetılıyor, bunlar sıyasal yaşamın tadı, tuzu bıberıdır durumun pek ıç açıcı ol- madığını gormeyen de kördur Halkın yüzde 80"ı Akbulut hüku- metının karşısındayken bır umursamazlıktır gıdıyor ANAP yuz- de 20 lık ıktıdarıyla parlamerttonun yuzde 65'ıne yayılmış za- manla yarışıyor Genel seçım 1992'de değıl mı9 Iktıdarın mılletvekılı her ay 7-8 mılyon gelırıyle daha ıkı buçuk yıl başkentte keyıf surecek Tur- gut Ozal bunu vurguladı —Bu Meclısten erken seçım kararı çıkmaz, dedı, kımse boşu- na umutlanmasın ANAP Istanbul'u satıyor, ortada trılyonlar donüyor Iktıdarın yapısına yuvalanmış çıkar mekanızmalarının kımlere neler sağ- ladıklarını bılıyor muyuz9 Fısıltı gazetesı oyle şeyler yayımlıyor kı akıl durur ANAP'lılar, ıktıdan bırakmak şöyle dursun, yerel yo- netımlerın elındekı ıktıdan da alıyorlar, beledıye başkanlarını at- layıp kent arsalarını meydanlarını caddelerını holdınglere peş- keş çekıyorlar Boylesıne bır han-ı yağmayı kım bırakır da erken seçıme gıder' işadamlan kesımınden aklını yıtırmemış olanlar da korkmaya başladılar —Aman, dıyorlar, erken seçıme gıdılsın, yoksa bugunden ya- rına ne olacak bılınmez Yanıt Cumhurbaşkanı'ndan geliyor —Hayıri Çunku Cumhurbaşkanı Özal da kendı yazgısmın bir erken se- çımle değışebıleceğınden korkuyor * Nusaybın'de bınlerce kışı bır PKK'lının cenaze törenınde as- kerle çatışıyor Neden? , Insanları sokaklarda, evlerının kapısı önunde yıne vurmaya başladılar Nıçın'? Enflasyon oranı yuzde 60'lardan aşağı ınmıyor, kalkınma sı- fırlanmış, halk umutsuzluk ıçınde, grevler yayılıyor ışçı kesımı tedırgın ışveren kesımı kaygılı basın, Istanbul'da Vılayet Kona- ğı'na, Ankara'da Meclıse yurüyuş yapıyor, Guneydoğu'dakı te- rör kentlerde uç verıyor, ekonomıde bunalım gun geçtıkçe yo- ğunlaşıyor Muhalefet —Erken seçım tek çaredır Yanıt Çankaya'dan —Olmaz Bır ulke kı Cumhurbaşkanı hukumet başkanı gıbı basbakan gölge gıbı parlamento boşlukta gıbı, halk yuzde seksenıyle dış- lanmış gıbı ıktıdar yuzde 20 azınlığın sesı gıbı, akıllar bır karış havada gıbı, Lozan'ın yerıne Sevr'ı gundeme getırmek ısteyen- lerın seslerı yukselıyor gıbı Eloğlu dışardan, bız ıçerden Ataturk'ün cumhunyetını yıkma- ya çabalıyoruz ••* • ,( Ha gayret ANMA ÖZGÜR DAĞDEVİREN Kucak dolu sevjgıler sana Bahar başladı OZGUR'umuz Almanva'da bahar Baharın ıkıncı yıhnda Ne mumkün seru unutmak Sen hâlâ kalbımızdesın Eskı fidan yehsın Unutamayız senı ÖZGUR Ve unutamayacağız 29.07.66-13.03.88 SENİ SEVENLER: MEHMET ALİ, ŞENGÜL, HÜSNİYE, İBRAHİM, ŞÜKRAN, KLAUS, ESMERET, ZÜLAL, İLYAS, AYŞE. ISCILERIN SESi • Yeniçeltek: Işcıler Turk-lş'ı Beklemedı, MucadeleTa- rıhı (1), Dava Basladı, Bugunun Gerçeğı, Protestolar • Işyerı Komıtelerı Hız Kazanırken • Melih Pekdemir (3): Iscı Sınıfı Mucadelenın Temel Eksenı • 13 Şubat: DISK'ın Devrımcı Değerlerını Mucadele- mızde Yasatacağız • Siyası Panorama: ABD Ortadoğu, Islam. Toplum- sal Muhalefet • Sendıkasızlastırmaya Doğru Bır Adım Teşmil. • Toplu Sozleşmeler: Her An Tetıkte, Her An Kavgada • AMANDLA AVVETHU: Mandela • Zonguldak Mitingi: Ureten Bızız, Yoneten De Bız Olacağız • Tutünculer:...Sımdı Sıra Ofkeyı Bılınce Donuş- turmekte • Beledıye-lş Toplu Sozlesmede • Kristal-İş Mitingi: Iscı Kıyımına Son • TUBITAK Dıcle Unıversıtesı, ASELSAN Izmıt Me- tal Iscılerı, KUTLUTAŞ Istanbul-lzmır, ANSA, Incırlık, Lastık Fabrıkaları Tes-ls Ozellestırmeler, Phılıps, Basın-ls, AYTAŞ, PARSAN, Enerjı Tekstıl 14. SAYI ÇIKTI Ankara Buro- Adakale Sk 16/6 Yenısehır Eskışehır Buro- Istıklâl Mah 2 Eylul Cad No 58/4 Izmıt Buro Kemalpasa Mah Eskı Hamam Sk Gakko Kervan saray No 82 Kat 7 Adana Buro: Inonu Cad Aydın Is Hanı Kat 5 No 63 Izmır Buro: Kdhraman Mescıt Cad 842 Sk No 9 Konak
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle