07 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/12 PAZAR KONUĞU 11 MART 1990 Prof. Dr. Ilber Ortayk Kafkasya bir lıalklar ıııozaiğiSovyetler Birliği'ndeki Kafkasya bölgesi, öteden beri hem coğrafi konumu, hem zengin petrol yatakları, hem de çeşitli din ve milliyetlere mensup insanlannm varlığıyla dünya kamuoyunun ilgisini çekiyor. Günümüzde, özellikle etnik çatışmalar ve Sovyetler Birliği'ndeki cumhuriyetlerin bağımsızlık talebi konularında öne çıkan Kafkasya bölgesi, sınır ortakhğı, din ve dil ortaklıkları, yaşanan tarih ve etnolojik açılardan Türkiye'yi de yakmdan ilgilendiriyor. Eğitim Şervisi Şefimiz Gencay Şaylan, Prof. Dr. İlber Ortaylı ile Kafkasya'nın dünü ve bugünü üzerine konuştu. SOYLESI GENCAY ŞAYLAN ~ PAZAR KONUĞU I Sayın Ortaylı, isterseniz önce Kafkasya- nın toplumsal yapısı üzerinde duralım. tlk bakışla Kafkasya, Lübnan ya da Makedonya'ya benziyor. Gûreli olarak ufak bir alan üzerinde çok sayıda etnik grup ve halklar yaşıyor, yönetsel açıdan da üç büyük Sovyet cumhuriyeti, Ermenistan, Gür- cistan ve Azerbaycan var. Siz bu konuyu nasıl de- ğerlendiriyorsunuz ? Kaflçasya'yı Lübnan'a benzetmek ilk bakışta kolay; ama aslında boyle bir bçnzetme pek geçerli olmaz. Kafkasya, her şeyden önce bir diller ve mil- letler mozaiği. Mitolojideki "Kaf Dagı" Kafkas- ya. Kuzeyde Kuban nehri, güneyde Aras nehri Kafkasya'nın bölgesel sınırlarını belirliyor. Kaf- kas dağları da kuzeyden güneye bölgeyi ikiye ayı- nyor; Kafkas dağlannın kuzeyinde kalan kesim Kuzey Kafkasya, güneyinde kalan kesim ise Gü- ney Kafkasya olarak adlandınhyor. Araplar bu- raya Maverai Kafkasya, Avrupaülar Trans Kafkas- ya, Ruslar da Zakafkasya diyorlar. Üç önemli bir- lik cumhuriyetinin yer aldığı bölge işte bu Güney Kaskasya'dır. Bu üç cumhuriyet içinde Azerbay- can, topraklarının bütünü Ue bir Sovyet Cumhu- riyeti oluşturmaktadır. Gürcistan Cumhuriyeti içinde iki tane özerk cumhuriyet vardır: Abhazi- ya, yani bizim Abaza dediğimiz bölge ve sınır komşumuz Acaristan. Hemen sınınn yanındaki Batum, Acaristan'ın başkentidir. Azerbaycan, ara- ya giren bir Ermeni koridoru ile bölünmüştür. Iran- Türk sınınndaki Nahcivan ile özerk vilayet statüsune sahip Dağlık Karabağ da Azerbaycan toprağıdır. 1936 Anayasası ile oluşturulan Sovyetler Birli- ği yönetim yapısı, bilindiği gibi birlik cumhuri- yetleri, özerk cumhuriyetler ve özerk bölge ya da vilayetler olarak sıralanmaktadır. Bu yapı, ana hatlan ile günümüzde de varhğını sürdürmekte- dir ve bugüne kadar işlemiştir. Ama yine bildiği- miz gibi mevcut statü ve ilişkiler bazı sonınlara yol açmış gözükmektedir. Kuzey Kafkasya, etnolojik ve lengüstik \an Güney Kafkasyadan farklı mı? Kuzey Kafkasya'da bir sürü otonom bölge, özerk cumhuriyet var. Bunlann hepsi Rusya Sov- yet Sosyalist Federal Cumhuriyeti'ne bağlıdır. Ku- zey Osetia Özerk Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti, Çecen-tnguş Özerk Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti, Dağıstan Özerk Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti, Kabardin - Balkar Özerk Sovyet Sosyalist Cum- huriyeti, Karaçay Özerk Bölgesi, Çerkez özerk Sovyet Sosyalist Bölgesi ve Federatif Rusya'ya bağh Kuzey Kafkasya ülkeleridir. ••^MSq>wt Ortaylı, bunlann hepsi etnik açı- dan farklı ve özgün toplumlar mıdır? Yukanda da değindiğimiz gibi Kafkasya, karmasık bir etnik mozaik manzarası göstermek- tedir. Örneğin Gürcistan Cumhuriyeti'nin nüfu- su 5.5 milyondur. Bunlann 3.5-4 milyonu Gür- cüdür, gerisi Abhazlar gibi farklı etnik Kafkas halklanndan oluşmaktadır. Azerbaycan'da, Dağ- lık Karabağ bölgesinde Ermeniler yaşar. Ermenis- tan ise etnik açıdan oldukça homojendir. Kafkas- ya'da çok sayıda dil konuşulmaktadır. Bunlann bir kısmı, semitik, aryen yani Indo-Avrupa, Fin- no - Urgik ya da Altayik ya da Türkik dillere gir- meyen dilkrdir. Örneğin bugünkü Gürcüce büyuk mengrelik dil grubu böyledir. Kafkasya'da konu- şulan bir büyük dil grubu da Türkik dillerdir. Azerbaycan dışında, Karaçay - Balkar bölgesin- de, Dağıstan'da Türkik diller konuşulmaktadır. Örneğin Dağıstan'da konuşulan Kumukça bizim dil reformu üzerinde etkili olmuş, bu dilden bir sürü sözcük alınmıştır. Kafkasya'da konuşulan ar- yen diller, sadece Ermenice ve Osetçedir. Kafkasya'nın dil yapısını ve etnolojisini ince- lemek bugünkü fılolojinin ulaşamadığl bir alan- dır. Bu dillerin bugün Avrupa'da uzantılan ola- bilir. örneğin Baskça, Arnavutça bu dillerle bağ- lantılı olabilir. Tarihte kaybolmuş dillerin de bu dillerle bağlantüan olabilir. Kafkasya öyle bir bol- gedir ki buradan çıkan bir kısım halklar etrafa yayılmış ya da kuzeyden gelen bir takım halklar da buraya yerleşmişlerdir. Birbirine çok yakın yer- lerde farklı dillerin konuşulması bunu kanıtla- maktadır. Ayrıca diller kendi içlerinde alt kate- gorilere de aynlmaktadır. örneğin Gürcücenin bir sürü alt dalı vardır. Gerçekten bütün bunları in- celemek neredeyse filolojinin dışına çıktı. Nite- kim 1930'lann ünlü filologu Nikolai Mar'ın bu bölgeden çıkması rastlantı değildir. I ^ ^ ^ H Efendim biraz da Kafkasya'nın yakın ta- rihi üzerinde duralım. Rus Çarlığı'nın egemenli- ği altına girmeden önce Kafkasya'da nasıl bir si- yasi yapı vardı, Rus Çarlığının bölgeyi ele geçir- mesi nasıl bir etkileşim yarattı? Tarih açısından çok ilginç bir durum var. Eski bir Iran etkisinden söz etmek mümkün. Milli dil- ler de hızla gelişmiş, örneğin Gürcüce ve Erme- nice yaklaşık olarak 5. yüzyıldan beri kendi alfa- beleri ile yazılıyor. Milli kilîseler de çok erkenden oluşmuş. Ortaçağlarda büyük bir Gürcistan Kral- lığı var, zaman zaman bu krallık çok güçlü hale gelmiş, Kuzey Anadolu'ya bile girmiş, zaman za- man da zayıflamıştır. 1773 yılında II. Katerina Gürcistan Krallığı ile bir himaye anlaşması yap- mış ve 1801 yılında da Gürcistan Çarhk tarafın- dan ilhak edilmiştir. 19. ve 20. yüzyıllarda da Er- menilerin etkinliği artrmştır. örneğin Dağlık Ka- rabağ bölgesindeki Ermeni yerleşmesi de bu dö- nemde olmuştur. Sözü edilen Ermeni göç hare- ketinin günümüzde ne tür sorunlara yol açtığı gö- rülmektedir. • M M Acaba bu Ermeni göç ve yerleşmelerinin Çarlığın yöreyi kontrol politikalan ile ilgisi ola- bilir mi? — Tabii bunu böyle yorumlamak mümkün. Bi- lindiği gibi bir bölgeye yeni gruplar yerleştirmek tipik bir ekonomik ve politik kontrol girişimidir. Nitekim Kafkasya'ya çok sayıda Rus ve Ukray- nalı göçmen de getirilmiştir. Böylece ortaya kar- masık bir yapı çıkmıştır. örneğin Erivan, yakın zamanlara kadar Azerbaycanlıların çoğunlukta olduğu bir şehirdi. Bazı yerlerde de Ruslar ya da Ukraynalılar üçte ikiye yakın çoğunluk haline gel- mişlerdir. Aslında nüfus hareketleri Kafkasya'da devamlılık gösterir ve bu bölgeye bir renklilik ver- mektedir. Kafkasya'nın ortak dili bir zamanlar Türk dil grubuna giren dillerdi, sonra Rusça ol- muştur. Ama çeşitli dallan ile Türkçe hâlâ çok yaygın bir dildir. Kafkasya'daki devletçikler, Iran, Osmanlı Imparatorluğu ve Rus Çarhğı arasında kalmakla beraber uzun bir siire devamlılıklarıru korumuş- lardır. örneğin Gürcülerin 15. yüzyıldan sonra Os- manlılara ve Safevilere karşı 108 çarpışma yap- tıkları bilinmektedir. 18. yüzyılın sonlarından iti- baren de Rusya Kafkasya'ya girmeye başlamıştır, ancak bu pek kolay olmamıştır. Çarhk, özellikle Azerbaycan ile çok mücadele etmek zorunda kal- mıştır. D. Katerina'nın generali Titnyanov Azer- baycan hanlıklarını, Nahcivan'ı, Gence'yi, Seki- yi, Karabağ'ı, Bakır Derbent'i, Erivan'ı Rus top- raklanna katmayı başaran komutan olarak tanın- maktadır. 19. yüzyılın ortalarında Dağıstan'da patlayan Şeyb Şamil ayaklanması,"Miiridlzm" adı verilen bir inanç temelinden kaynaklanmıştır ve bu büyük isyan derhal Azerbaycan'da da etki- lerini göstermiştir. Bilindiği gibi bu isyan sonun- da Ruslar bir ölçüde gerilemek zorunda kalmış, ancak 19. yüzyılın ikinci yansında bu bölgede tam anlamı ile egemenliğini kurmayı başarabilmiştir. Osmanlılar bir kısım Ermenistan ve Gürcistan topraklarına girmeyi başarmış, ancak hiçbir za- man Azerbaycan'a ulaşamamıştır. Bilindiği gibi Osmanlı ordulannın Azerbaycan'a girişi ancak Bi- rinci Dünya Savaşı sonunda mümkün olabilmiştir. Rus Çarlığının Kafkasya'da egemen olması, Rusça'mn bu dağınık ve kozmopolit yörenin ida- ri ve kültürel dili haline gelmesine yol açmıştır. Rus işgalinin bir diğer etkisi de toplumsal yapı de- ğişikliğidir; işgal bir zadegân sımfın ortaya çık- masına neden olmuştur. Uçüncü olarak da eko- Üzeyir Hacıbekov'un "Leyla ile Mecnon" opera- sımn ilk sahneleniş tarihi 1908'dir. Gelişen sana- yi ve buna bağh olarak toprakta mülksüzleşme, şehirlerin hızlı bir biçimde büyümesi yeni siyasal hareketlerin ortaya çıkması için uygunzemini de hazırlamıştır. 20. yuzyılın başmda Baku, Kafkas- ya'daki bütün politik hareketlerin merkezidir; Menşevikler, Bolşevikler, Sosyal Revolüsyonerler sözü edilen bu yeni politik hareketlerin en önde gelenleri arasında sayılabilir. Bu çerçevede modern ulusçu ideoloji de yine bu yörelerde gelişmiştir. Bilindiği gibi Türk ulusçuluğunun gelişmesin- de de Kafkasya'nın önemli bir payı vardır. Müzi- ğin yani sıra dil ve edebiyat alanında da önemli gelişmeler olmuş, bu gelişmeier bir ulusçuluk dü- şuncesinin ortaya çıkmasına yardım etmiştir. ör- neğin ilk Latin aflabesi kullanma projesi Ahun- dov'dan gelmiştir. Bu projenin Tanzimat döne- minde bazı Tanzimat yandaşı gruplar tarafından ciddiyetle karşılandığuu biliyoruz. Bakın devrim- den sonra Bakü ve Tiflis'te yerel güçler ilk üni- versiteleri kurmuşlardır. Bu girişim bile Kafkas- ya'da düşünce yaşamının ne kadar gelişmiş oldu- ğunu kanıtlamaktadır. Bu bölgeyi Rusya Impa- ratorluğu'nun başka periferileri (çevre) ile karşı- laştırmak doğru olmaz, örneğin Orta Asya'ya hiç benzememektedir. Kafkasya'daki yaygın, büyük diller daha oldukça erken bir tarihte Batı Avru- pa'nın bilinen, ünlü edebi ve düşünsel yapıtlarını kazanmış, yani bu yapıtlar çevrilmiştir, Kafkas- ya'nın yerli aydınlan Rusya'nm aydınlan Ue seç- kinleri ile yakın ilişkiler kurmuşlardır. Sayın Ortaylı, Kafkas halklan Bolşevik devrimine karşı nasıl bir tepki gösterdiler, örne- ğin iç savaş sırasında nasıl davrandılar? İ L B E R O R T A Y L IProf. İlber Ortaylı 1947 yılında Viyana'da doğdu. tlk ve orta öğrenimini Ankara'da tamamladıktan sonra Siyasal Bilgiler Fakültesi'ne girdi aynı zamanda Dil Tarih ve Coğrafya Fakültesi'nin Tarih Bölümü'ne kaydoldu. Bu iki fakülteyi bitirdikten sonra Türkiye yönetim tarihi üzerinde doktorasını yaptı. 1973 yılında Ankara SBF'ye asistan olarak girdi. 1979 yılında doçentliğe, 1989 yılında profesörlüğe yükseltildi. 1982 yılında üniversiteden ayrıldı ve yurt dısına gitti. Almanya, Fransa ve Amerika'da çeşitli üniversitelerde dersler verdi ve 1989 yılında yurda dönerek tekrar üniversiteye intısab etti. Profesör Ortaylı'nm Türkiye'nin yönetim ve kültür tarihi ile ilgili yayımlanmış çeşitli çalışmaları var. Bölge, bildiğiniz gibi homojen değildir ve tüm Kafkasya için geçerli homojen bir tepkiden söz etmek yanlış olur. Rusya ile sıkı iktisadi bağlar vardır. Daha Bolsevikler bölgeye gelmeden 20 Ey- lül 1918 tarihinde Ermeniler, Gürcüler ve Azer- baycanlüar bir Zakafkasya Cumhuriyeti kurmuş- lardır. Kasım ayında vapılan secimlerin gayri resmi sonuçlanna göre (çünkü bu seçim sonuçları hiç- bir zaman resmileşememiştir) Gürcüler arasında Menşevik, Ermeniler arasında Taşnak ve Azer- baycanhlar arasında Müsavat partileri büyük ço- ğunluk sağlamışlardır. Bu seçimlerde Bolsevikler silinmemiş, ancak her yerde azınlıkta kalmışlar- dır. Kafkasya'nın 1917'den sonraki macerası çok uzun ve renklidir, ancak halen karanhk kahnış yönleri vardır. Örneğin buradaki Ingiliz işgali bir boşluğu dolduramamış, etnik unsurlar arasında- ki dengesizliği kışkırtıcı bir rol oynamıştır. Ingi- liz işgali döneminde Bakü'de Ermeniler ile yerli Müslümanlar arasında kanü çatışmalann çıktığı bilinmektedir. W^^^M Burada bir noktaya dikkatinizi çekmek istiyorum. Sözünü ettiğiniz harekelli dönemde or- Prof. İlber Ortayh, Kafkasyalı aydınlann dün olduğu gibi, bugün de Baö'ya yönelik bir grnp oluştarduklannı söyiüyor. (Fotoğraf: Banş BU) nomik etkilerden söz edilebilmektedir. Rus yöne- timi askeri tedbir ve önlemlerin yanında birtakım ekonomik politikalar uygulamış, özelbkle tarım ve ulaşım alanında yenilikler gerçekleştirilmiştir. Iv ıfkasya'nın 1917'den sonraki macerası çok uzun ve renklidir, ancak halen karanhk kalmış yönleri vardır. Örneğin buradaki İngiliz işgali bir boşluğu dolduramamış, etnik unsurlar arasındaki dengesizüği kışkırtıcı bir rol oynamıştır. İngiliz işgali döneminde, Bakü'de Ermenilerle Müslümanlar arasında kanh çatışmalar olmuştur. Çarhk döneminde Kafkasya'ya, Orta Rusya'ya oranla daha fazla yatırım yapılmıştır. 19. yüzyı- lın ikinci yansında Kafkasya şehirleri birçok Or- ta Rusya şehrine göre daha gelişmiş, daha fazla harcama yapılmış merkezler konumundadır. Bu aslında açık bir yeni kolonyal politikadır, Zakaf- kasya'nın merkezi durumuna geçen Tiflis, 19. yüz- yılın sonlarmda tam anlamı ile kültürel bir mer- kez halini almıştır. Bu gelişmenin etkileri günü- müzde de kendini göstermektedir, Gürcistan ay- dınlan fevkalade Batı'ya yönelik bir grup oluş- turmaktadır. • • • M Efendim bildiğiniz gibi Rus Çarlığı'nda 19. yüzyılda bir aydmlanma yaşanıyor, bilim, ede- biyat, müzik ve siyasal düşünce alanında gerçek- ten son derece parlak kişiler çıkıyor. Eğer böyle bir aydınlanmadan söz edebiliyorsak bunun Kaf- kasya üzerinde etkileri ne olmuştur? Rus Çarlığı'nın düzene karşıt aydınlan, hep Kafkasya'ya çekilmişler, zaman zaman bu yöre- de yaşamayı tercih etmişlerdir. Sözü edilen bu ay- dınlar Kafkasya hayranıdırlar, örneğin uzun sü- re burada yaşayanlan olmuştur. Griboyedev, Gür- cülerin Çavçavadzesi ile akraba olmuş, onun kızı ile evlenmiştir. Tiflis sadece Gürcülerin değil bü- tün Kafkasyalılann Batı'ya acıldığı bir kültür mer- kezidir. Azerbaycan'ın da bütün önemli aydınla- n esas olarak bu şehirde yaşamışlardır.*Mirza Feth Ali Ahnnzade bu grubun parlak örneklerindendir. ı Tiflis'in yanında, 19. yüzyılın sonlanna doğru petrolün önem kazanması ile Bakü çok hızlı bir gelişme göstermiş ve büyük bir merkez haline gel- miştir. Bakü'de etkin bir Azerbaycan burjuvazi- sinin ortaya çıktığından söz edilebilmektedir. Ör- neğin Tugiyef, Nagiyef gibi ünlü petrol milyarder- leri ortaya çıkmıştır. Çok hızlı bir biçimde geli- şen Bakü, Azerbaycan'ın yeni uyanışının merke- zi olmuştur. Örneğin 20. yüzyılın başında bir Azerbaycan operasından söz edilebilmektedir, taya çıkan bir "Kafkasyalılık" bilinci var mı? Bir Kafkasyalılık bilincinden söz edilebilir, baş- ka uluslann karşısında evrensel platformda ortaya çıkan bir kültürel Kafkasyalılık bilinci var. Ama B,'ilindiği gibi bir bölgeye yeni gruplar yerleştirmek tipik bir ekonomik ve politik kontrol girişimidir. Nitekim Kafkasya'ya çok sayıda Rus ve Ukraynalı göçmen de getirilmiştir. Böylece ortaya karmasık bir yapı çıkmıştır. Örneğin Erivan, yakın zamanlara kadar Azerbaycanhların çoğunlukta olduğu bir şehirdi. bu bilinç bir Kafkasya düşüncesine yol açmamış, yani aynı zamanda yok sayılabilir. Çeşitli ulusal topluluklar arasında yakınhk var, bir kısım ulu- sal topluluklar arasında da gerilim var. Ermeni- ler açısından bakıldığmda bu gerilim açıkça gö- nilüyor ve zaman içinde Azerbaycanhlar-Ermeni gerilimi artıyor. Tarih olarak da şunu söylemek mümkün, Birinci Dünya Savaşı sonunda Türk or- dusunun Bakü'ye girişi ile Gence'de kurulan Azer- baycan hükümeti Bakü'ye taşınıyor, ama bir sü- re sonra Kızılordu'un Kafkasya'ya girişi ile Azer- baycan'm Müsavat hükümeti dönemi son bulu- yor ve Zakafkasya federasyonu yeniden kurulu- yor. Önce Gümrü, sonra Moskova-Kars Antlaş- ması ile Türkiye sınırlan çiziliyor ve 1936 Ana- yasası ile Kafkasya bugünkü biçimi alıyor. ^ • ^ H Bir de ikinci Dünya Savaşı var. Bu sa- vaş sırasında Almanlar, Kafkasya'ya kadar gel- diler. Sovyet halklan Alman istilasına karşı nasıl tepki gösterdi? Almanlar, Kuzey Kafkasya'ya girdiler. Çeçen- Inguş bölgesini istila ettiler, ama Gürcistan'a ve Azerbaycan'a kadar gelemediler. Kafkas halklan ve ülkeleri Sovyetler ittifakı içinde savaşü, herkes askerliğini yaptı ve yurt savunmasına katıldı. I,slam Jcöktenciliği Azerbaycan'da mesafe almış mıdır? Doğu'da ve Batı'da bir- takım insanlar kimi kasıth, kimi hayal içinde yorumlar yapıyorlar. Kafkasya'da yaşayan toplumlar laiktir. Bir din ya da mezhep anlayışından doğan çatışma yoktur. Aym dili konuşan Hu-istiyan Gürcülerle, Müslüman Acarlar bir arada yaşamaktadır. Dil haritası yanında bir de din haritası var. Bu konuda dikkati çeken ilginç noktalar var mı? Hıristiyanlık, daha 5. yüzyılda Ermeniler ve Gürcülar arasında ulusal kiliseleriyle egemen ol- du. Ama öyle Kafkas halklan vardır ki yakın za- manlara kadar pagan inançlannı sürdürmüşler- dir. Müslümanlık Iran etkisiyle girip, yayılmışür. Bu yavaş ve sürekli bir yayılmadır. Örneğin Ku- zey Kafkasya'nın Karaçay bölgesinde Müslüman- lık 18. yüzyılda egemen olmuştur. Bu arada böl- gede tslami tarikatlar da yayılmaya başlamıştır. Orneğin Şeyh Şamil'in mensup olduğu Müridiznj" aslında Nakşibendi tarikatının bir koludur. An- cak hemen altını çizmek gerekir ki bugünkü Kaf- kasya'da din toplumsal yaşamı ve ideoloji belir- lemiyor. Maalesef bu konuya çok yanlış bakılı- yor, örneğin Sünni-Şii aynmı yapılıp sonuç çıka- nlmaya çalışıhyor. Mezhep farkhlığı 19. yuzyıl so- nundaki ulusal-laik hareketlerle ve giderek yay- gınlasan eğitimle gerüemeye baslannştır. Azerbay- can'da modern eğitim, bütün Rusya Müslüman- lan arasında olduğu gibi 20. yuzyıl başından be- ri iyice yaygınlaşmıştır. Sovyet döneminde de hal- kın dünya görüşü ve yaşam biçimi Şiiük ve Sün- nilik gibi ayrımlara girmeyecek kanallarda geliş- miştir. Şiilik, her şeyden önce bir örgütlenme işi- dir. Acaba Azerbaycan'da böyle bir örgütlenme var mıydı ya da şimdi var mıdır? Iran'da halkı yö- nelten, eğitim ve siyasal yaşamına yön veren bir müçtehit zümresi vardır. Peki bu durum Azerbay- can'da var mıdır? Islam köktenciliği Azerbaycan- da mesafe almış mıdır? Doğu'da ve Batı'da bir- takım insanlar, kimi kasıth kimi hayal içinde yo- rumlar yapıyorlar. Kafkasya'da yaşayan toplum- lar laiktir. Bir din ya da mezhep anlayışından do- ğan çatışma yoktur. Örneğin aynı dili konuşan Hı- ristiyan Gürcüler ile Müslüman Acaralar çok iyi ilişkiler içinde, bir arada yaşamaktadırlar. Sayın Ortaylı demin değindiğiniz nokta üzerinde biraz durmak istiyorum. Efsaneleşen Şeyh Şamil direnişini bir Nakşibendi hareketi ola- rak yorumlayabilir miyiz? Bu hareket yerel bir direnme girişimidir, tari- katla ilgisi olmayan birtakım başka kuvvetler de katılmıştır. Bu hareketin temel motivasyonunun tarikatçılık olduğunu söylemek bir spekülasyon olur. Olaylan, tarihi, yanuş değerlendirmeye gö- türür. Bugünkü Kafkasya'da yerel kültürlerin ve ulusal bilinç düzeyinin oldukça yüksek oldu- ğu gözlemleniyor. Bu olguya bakarak Sovyet yö- netimi asimilasyona dayanan monolitik bir kül- tür yaratmaktan çok yerel, ulusal ve etnik kültür- leri geliştirme politikalan izledi denebilir mi? Bunu söylemek oldukça zordur. Biliyorsunuz Sovyet devrimi Kafkasya'da yerel kültürleri, dil- leri korudu, geliştirdi, bu yörelere modern eğiti- mi sokarak bu toplumlan çağdaşlaştırdı gibi id- dialar vardır. Tabii buna karşı Sovyetler'in, yerel kültürleri baskı altına alan asimilasyoncu bir po- litika izledikleri de ileri sürülmüştür. Bence bu iki görüş de yanlıştır. Kafkasya'da konuşulan diller çok eski dillerdir. Bakın Genceli Nizami şiir yaz- dığı zaman birçok önde gelen Batı dili daha oluş- mamıştı. Kafkasya'nın büyük dilleri, kökleri ne- redeyse ilkçağlara uzanıyor. Böylesine köklü dil- lerin ve doğal olarak kültürlerin kendilerini ko- rumalan çok kolay bir iştir. Kafkasya çok renkli bir yer, büyük dil ve kültürlerin yanında, çok sa- yıda yerel dil ve kültüre rastlanıyor. Örneğin 120 kişiliic bir grubun konuştuğu dil bile var. Kafkas- ya'nın yerel dilleri Sovyet devrimi ile bir alfabeye kavuştu ve bunun sonucu olarak bir gelişme gös- terdi. Gürcülerle Ermenilerin ise kendi orijinal al- fabeleri var. Azerbaycan, Türkiye'den çok daha önce Latin alfabesine geçmişti. Bu bile, tek başı- na o kültürün gelişme olçütü olarak değerlendi- rilebilir. Daha sonra, 1930'larda Azerbaycan'da Kiril al- fabesine geçildi. Kafkasya'da üniversiteler yerel dille eğitim veriyorlar, yani Gürcistan'da, Erme- nistan'da ve Azerbaycan'da kendi dilleri Ue üni- versiteler eğitim yapıyorlar. Ortaöğretim cağında ise okullarda çocuklara Rusça öğretiliyor. Bakın bu nokta çok önemli. Bir taraftan Kafkas dilleri gelişiyor, bilim dilleri haline geliyor;'diğer taraf- tan da Kafkasya'nın insanlan kültürel açıdan "iki dilli" yetişiyorlar. Ana düin yanında bir başka dili bilmenin ne kadar önemh' olduğunu biz kendi ya- şam deneylerimizden büe çıkarabiliyoraz. Düşü- nün, tüm Kafkas halklan iki dilli insanlardan olu- şuyor. Bu bakımdan sözü edilen kültürel gelişmeyi ya da asimilasyon tezlerini hep bu çerçeve içinde ihtiyatlı bir biçimde ele almak gerekir.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle