Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
20ARALIK1990** CUMHURİYET/19
YENt StYASAL YAŞAM — Moskova'daki "Yunogo
Zritclia" Tiyatrosu'nda 17 aralıkta başlayan "Moskova
Alünı" adlı oyundan bir sahne. Oynn, Sovyetler Birliği'nde-
ki yetıi siyasal yaşamı yansıtmaya çalışıyor. tngiliz oyuncula-
nn da rol aldığı oyunnn bir sahnesinde Raisa Gorbaçov'un,
eşi Mihail Gorbaçov'a masaj yapışı görulüyor.
(Fotograf: AFP)
Bush'un
oğluna
yasak
WASHINGTON (AA) —
ABD Devlet Başkaru George.
Bush'un oğlu Neil Bush'un,
bankacıhk ve yatınm işleriyle
uğraşmasuun kısıtlanacağı bil-
dirildi.
Yargıç Daniel J. Davidson,
Neil Bush'un bu tür işlerle uğ-
raşabilmesi için belirli koşulla-
n yerine getirmesinin gerekli ol-
duğunu kaydetti.
Yönetici olduğu müflis Silve-
rado bankacüık hisse senedi ve
tahvil şirketindeki çıkar çatış-
tnasından dolayı suçlanan Neil
Bush, bu alanda iş yapmaktan
sürekli olarak alıkonabilecek.
ALMANYA'DA ÖĞRENCİLER— Karl Mara Üniversitesi^
nin ve Leipzig kentindeki liselerin ögrencüeri, iiniversiteııiıı baa
fakültetertain kapatılması ik Ugili onerileri protesto ettüer. Ög-
renciler "Üniversitelerin problemleri, devletin problemleridir"
ibaresini taşıyan pankaıilar taşıdılar. Benzer gösteriler Dogu
Almanys'nın öteki lcentlerinde de yapıldı. (Fotograf: AFP)
Konıadaki
Nancy'ye
öltim hakkı
MOUNT VEKNON (AA)
Sekiz yüdır komada bulunan ve
ailesinin suni beslenme sistemi-
ni durdurma izni aldığı Nancy
Cnızan'ın "kurtanlmasT gerek-
tiğini savunan yirmi kişflik bir
gnıp, dün Cnızan'ın hastanede-
ki odasttıa ginnek isterken gö-
zaltına alındı.
Içlerinde rahipierin de bulun-
duğu protestocular, Cruzan'ın
ailesinin artık kızlanyla ilgilen-
mek istemediğini, oysa bunu ya-
pacak çok gönüllü olduğunu
söylediler. Bir gösterici, "Eger
Nancy'yi öldiirmek istiyoriarsa
onu bir yasttkla bogabilirlerdi"
dedi.
HAVADA DOGUM GÜNÜ— Susan McEvory 17. vaşgünti-
nü 3000 m. yükseklikte babası Ue birlikte kutluyor. Susan'a
böylesi bir dogumgünu armaganı sunmak, paraşnüe atlama
öfretmeni babasının aklına gelmiş. (Fotograf: AFP)
HABERLERIN DEVAMI
OLAYLARIN
ARDENDAK1
GERÇEK(Baştarafi 1. Sayfada)
yaşarum çok önemli bir olayo
kapatıyorsa, bu yalnız Zongul-
dak halkına değil, Türk ulusu-
na da saygıstzhktır. Hiç kimse
böyle biryetkiyi kendisinde gOr-
memelidir.
ANAP iktidan 57 milyon in-
sanın neyl seyredip neyi seyret-
meyeceğini saptamak hakkım
kendi tekelinde saydıkça ve si-
yasal çıkarlanna göre televizyon
yayınlarma sansür koydukça
halkm gözünden düşecek, yüz-
de 20'lik oy oranı daha da geri-
leyecektir.
Bir televizyon ki Cumhurbaş-
kanı özal'ı her Allahın günu
dört beş kez ekrana çıkarır, ama
haklanm aramak için yollara
dökülen on binlerceyurttaşı hi-
çe sayar; bu televizyonun yöne-
timinde bulunanlar kendilerinı
sorumluluktan kurtaramazlar.
Üstelik Zonguldak grevi, sıra-
dan bir grev değil. Esnafla bir-
likte, halkla beraber eyletn!...
Türkiye'nin heryanmdan ve her
toplumsal kesimden destek gö-
rüyor. tki btiyük muhalefet par-
tisi grevi haklı buluyorlar. Ay-
dınlar, yazarlar, sanatçılar, Zon-
guldak'taki isçiye omuz veriyor-
lar. Peki, ne istiyor bu isçi, bu
halk, bu kadmlar? Yaşlı-genç in-
sanların derdi ne? Niçin her gün
Zonguldak sokaklarmda, mey-
danlannda, caddelerinde dalga-
lanıyorlar?
Bugün Türkiye'yi dalga dal-
ga saran huzursuzluk, yalnız
emekçi kesiminde değildir.
Zonguldak grevi de yalnız kö-
mür işçilerinin ve sendikaların
sorunu değil. Bütün Türkiye'de
siyasal iktidara karşı olusan tep-
kinin çarpıcı bir göstergesi kar-
şısındayız.
* * *
Atinadan
(Baştarafı 1. Sayfada)
Toplam 4.4 milyar ECU
(Yaklaşık 5.7 milyar dolar) tu-
tarındaki yardım paVetinin 1.3
milyar ECU'sü (1.7 milyar do-
lar) topluluk bütçesinden yapı-
lacak hibeler, 3.1 milyar ECU'-
sü ise (yaklasık 4 milyar dolar)
Avnıpa Yatınm Bankası'ndan
verilecek kredilerden oluşuyor.
AA muhabirinin aldığı bilgi-
ye göre, Konsey'in konuyla il-
gili oturumu, Yunanistan Dışiş-
leri Bakanı Andonis Samaras ile
Ingiltere ve Hollanda dışişleri
bakanlan Douglas Hurd ve
Hans Van Den Broek arasında
tartışmalara sahne oldu.
Akdeniz programv hakkmda
söz alan Yunanlı bakan, ülke-
sinin Türkiye'ye yapılacak yar-
dıma kesinlikle karşı olduğunu
açıkladı, paranın verümesi için
oybirliği şanı bulunduğundan,
gerekirse vetosunu kullanacağı-
nı bildirdi.
"Türkiye'ye sembolik dahi
olsa, bir drahmi yardım yapıl-
masına bik karşıyu" seklinde
konuşan Samaras, Türkiye'nin
paketten çıkanlması durumun-
da her seyin düzeleceğini de söy-
ledi.
Yunanistan'm bu tutumu,
Türkiye'yi destekleyen Ingilte-
re ve Hoüandau bakanlann tep-
kisine yol açtı. Hurd ve Van
Den Broek, Türkiye'nin işbirli-
ği paketinden çıkanlmasına kar-
şı olduklarını belirttiler ve
ll'lerin Yunanistan üzerindc
baskı yapmasını istediler.
İZMtRDEN
1. KOŞU: F: 3 Mermi, P: 5
Selbatur, S: 4 Oyacan
2. KOŞU: F: 1 Aysen, P: 2
Orhan, S: 3 Nortwind
3. KOŞU: F: 2 Cernü, P: 4
Ebnı, S: 5 Ihcalı
4. KOŞU: F: 7 Yağızcan PP:
6 Kaşif, P: 9 Çargah S: 3 tlkal
5. KOŞU: F: 3 Aüş, P: 5
tzavra S: 2 Golden Line
6. KOŞU: F: 13 Taşkentli PP:
3 Canca P: 2 Onurhan: S: 10
Alaaddin
7. KOŞU: F: 1 Osmanağa
PP: 3 Kavçinbey P: 4 Sambey
S: 5 Piyango.
Asil Nadir'e Ankara desteği
1 B
•aK
(Baştarafı 1. Sayfada)
ğan basın taplantısı sırasında
Asil Nadir ile ilgili soruları ya-
nıtlarken "Asil Nadir,
KKTC'de yararlı yaUnmlar
yapmıştır. Tiirkiye ve
KKTC'nia ekonomisine önem-
li katkılarda bulunmuştur. Ay-
u zamanda vataodaşımızdır.
Türkiye'deki ilgili kunıluşlar
kefalet ücretinin ödenmesi ko-
nusunda öoemli bir gayret için-
dedir. Türk hakiuneti de bunu
tam anlamıyla destekle-
mektedir" dedi.
Sungar, kefalet ücretinin top-
lanabilmesi için çalışan kuruluş-
lann içinde bankalann da yer
aldığmı belirtti.
Dışişleri Bakanlığı SözcüsU,
Asil Nadir'in mahkemesinde
Güney Kıbnslı ve Yunanlıların
da bulunmasının dikkat çekici
olduğunu söyleyerek şöyle dedi:
"Bir Türk ve tngiliz işadamı-
nın mahkemesinde birçok Gü-
ney Kıbnslı ve Yunanhnın bu-
lunması, bizim bakımunızdan
son derece dikkat çekicidir. tn-
giliz adaletinin herhangi bir et-
ki ahrada kalmadan, adil bir ka-
rara varacağını umit etmek is-
tiyoruz."
KKTC Cnmhurbaşkanı Rauf
Denktaş, lstanbul ve Ankara'-
da yapüğı temaslan tamamlaya-
rak bu gece Lefkoşa'ya döndü.
Denktaş, Ercan Devlet Havaa-
lanı'nda yaptığı açıklamada Asil
Nadir için Londra'ya para gön-
derildiğini bildirdi ve şunları
söyledi:
"Ümit ederiz yann (bugün)
serbest bırakıhr. Türkiye'nin
büyük yardım ve destegi olmuş-
tur. Kendisine yapılmış olan
muamele. artık berkesi öfkelen-
dirnuştir. Bu oturken ve cereyan
ederken Türkiye'de bütün ilgi-
liler, bu yapılanlann dognı ol-
madıgını ve Asil Nadir'in sahip-
siz bırakılmaması gerektiği üze-
rinde dunırken. Kıbns'ın için-
den baa Idşüerin yapmış olduk-
ları insanlıga \ akışmay an beya-
natlan da hepimizi Ankara'da
özmüştür."
AA'nın bildirdiğine göre
Türkiye'nin Londra Başkonso-
losu Dogan Alpan, önceki gün
Asil Nadir'i tutuklu bulunduğu
Wormwood Scrubs Cezaevi'nde
ziyaret etti.
Başkonsolos, bu konuda şu
açıklamayı yaptı:
"Asil Nadir bir Türk vatan-
daşıdır. Türklerin cezaevlerine
düştükleri zaman ya benUn ya
diger konsolosluk görevtilerinin
onları ziyareti normaJdir. Na-
dir'i dün (önceki gün) ziyaret et-
tik, 15-20 dakika kadar göruş-
tum. Durumu iyi."
Asil Nadir'in serbest bırakıl-
ması için gerekli olan 3.5 milyon
steıünlik kefaletin 2 mOyon ster-
liniik nakit bölümü dün de sağ-
lanamadığı için Nadir serbest
bırakılmadı.
Kefalet için gerekli paranın
bulunması konusunda Nadir'in
yakınlan ve arkadaşlannın ça-
balan dün de sürdü. Londra'-
daki son söylentiler, paranın
Türk hükümetinin talimatı üze-
rine bir kamu bankası tarafın-
dan sağlandığı, paranın akredi-
tif biçiminde gönderildigi ve
nakte çevrilmesinin bir gün va-
kit alacağı yonündeydi. Söz ko-
nusu iddialarda Asil Nadir'in
Kıbnslı hukuk danışmanı Aziz
Menteş'in KKTC'den getirdiği
450 bin sterlin dolayındaki pa-
ranın lngiliz Ağu" Yolsuzluk Da-
iresi'nin (SFO) "kaynagı belir-
siz" şeklindeki itirazı üzerine
kefalet olarak kabul etmediği
öne sürüldü.
AA'nın sorulannı cevaplan-
dıran davaa SFO'nun sözcüsü,
Nadir'in sahverilmesi için geti-
rilen paranın kaynağına itiraz
hakları bulunduğunu belirterek
"Daha önce Londra'daki bir
bankacı, Nadir için para getir-
di, ancak bu paranın Nadir'e ait
oldugundan kuşkulandık ve pa-
ranın aslında Polly Peck şirketi
hissedariannın parası olabilece-
ğini göz önune alarak itiraz et-
tik ve itiraz mahkeme tarafın-
dan kabul edUdi" dedi. Sözcü,
bu paranın Aziz Menteş'in ge-
tirdiği ileri sürülen para olup ol-
madığını belirtmedi.
"Kefalet parasuıın dürüst bi-
cimde kazamlmış, kaynağı ko-
nusunda kuşku bırakmayan pa-
ra olması gerekir" diyen SFO
sözcüsü, Nadir'in salıverilmesi
için Türk hükümetinin girişi-
miyle para sağlandığı yolunda
söylentileri kendilerinin de duy-
duklannı, böyle bir kanalla ge-
len paraya itiraz edilemeyeceği
görüşünde olduğunu belirtti.
öte yandan dun Asil Nadir'-
in hukuk danışmanı Aziz Men-
teş'in SFO tarafından kısa bir
süre gözaltına aünarak sorguya
çekildiği, daha sonra serbest bı-
rakıldığı da kaydedildi.
Asil Nadir'i dün cezaevinde
avukatı Martin Lewis de ziyaret
etti. Ziyaretten sonra gazeteci-
lere açıklamalarda bulunan Le-
wis, Nadir'in iyi durumda ve
moralinin çok yüksek olduğunu
belirtti.
KKTC'de demeç
kargaşası
öte yandan önceki gun
KKTC Devlet Planlama Örgu-
tü Müsteşan Ahmet Baysal'ın
Reuter Ajansı'na verdiğı demeç
de Kuzey Kıbns Türk Cumhu-
riyeti'nde kargaşaya yol açtı.
Ahmet Baysal, Reuter Ajan-
sı'na verdiği demeçte şöyle de-
mişti: "PoUy Peck hikâyesi bit-
miştir. Gerçekçi olmalıyız. Her
şeyin bir Rum-Yunan planı ol-
duğunu söylemeye devam eder-
sek bize kim inanır?" lngiliz
Daily Telegraph gazetesi, dün-
kü sayısında, bu demece yer ve-
rerek şu yorumu yaptı: "Kıbns
Türk hükümeti. Asil Nadir'in
soruniannın sadece bir Rum ka-
ralama kampanyası olduğu şek-
lindeki iddialanndan vazgeçerek
Polly Peck kayyımlarına tüm
yardım ve destegi verdi."
Bu gelişmeler uzerine dün
KKTC Başbakanı Derviş Eroğ-
lu bir açıklama yaparak Ahmet
Baysal'ın verdiği demecin
KKTC hükümetini bağlamaya-
cağını bildirdi.
G O Z L E M UĞUR MUMCU
(Baftarafı 1. Sayfada)
yük lıder gibi Atatürk'ün de 'ftafa/a/i'olabilir. Bugün için önemli
olan, bu 'hatalar' neyse, bunlan ortaya çıkartıp tartışmaktır.
Türkiye'de egemen olan 'resmi tarih' anlayışı, ne yazık ki ya-
kın tarihimizin gereğınce incelenmesine izin vermiyor. Genel-
kurmay Başkanlığt, kendı yayımladığı 7ç Ayaklanmalar' ile ilgili
kitabinı kendisi yasaklıyor!
Böyle bir ülkede yumruğu kuvvetii olanın Atatûrkçûlüğû' ge-
çerli oluyor.
Özal'ın 'Bûst taşıyarak Atatürkçûük tmtsiledilmez' görüşünde
de gerçek payları çoktur. Ancak unutulmamalıdır ki bu yapay
Atatürkçülük anlayışı, özal'a siyaset yolunu açan yasakçı dü-
şüncenin de kendisidir
12 Eylül generalleri, cumhuriyeti ve cumhuriyetin laiklik ilke-
sıni değil, Özal'ı 'koruyup, kollama harekâtına' giriştiler. 19 Ma-
yıs törenlerınde Samsun'da vapurdan Atatürk'ün büstünü alıp
rıhtıma çıkaranlar, özal'ı da başbakanlık müsteşariığı koltuğun-
dan alıp, önce başbakan yardımcıltğına, sonra da Çankaya Köş-
kü'ne taşıdılar.
Bu askeri yönetim biçiminin siyasal bilimdeki adı
'Bonapartizm'olarakbilinir. Ozal, bu 'BonaparOst'yönetimin 12
Eylül generallerince atanan sivil bürokratlanndan biriydi.
12 Eylül generallennin ve Özal'ın amaçları tekti. Bu amaç,
Türkiye'yi dünya kapitalist sistemine 'entsgre' etmekti. Uygu-
lanan ekonomik model de devlet müdahalecıliğinin kışla disip*
liniyle uygulanan en yoz biçimiydi Bu 'IMF modeli' askeri yö-
netim eliyle uygulanıyordu. Bu askeri yönetim de 'dinin
politizasyonu' olgusundan yararlanıyordu.
Türkiye'de askeri rejimlerden, bu rejimlerin yapay Atatürkçü-
lük anlayışlarından ve yasaklardan en son yakınacak kişi, 'ey-
lül pasafan'nın kendisine Çankaya kaldınmlan döşedikıeri özal
olmalıdır.
Özal, bugünkü koltuğunu 12 Eylül askeri rejimine, bu rejimin
'yapay Atatürkçülüğü'ne ve bu rejimin dörder yıldızlı üniiormalı
patronları olan 'eylül pasafan'na borçludur.
Siyasal bilimde askeri darbe ile yönetime el koyanlara da
'cunta' adı verilır. Özal'ın siyasal kariyeri, bu cuntacı ve büst-
çü Atatürkçülük' anlayışı iie başlamıştır.
Özal'ın aynı konuşmada üzennde durulmayan sözleri savaş
ile ilgilidir.
Bakınız ne demiş:
—..Muharebe var. Silahlı kuvvetierde kurmaylar var. Plan ha-
zıriayan kurmaylardan hangisi kumandandır derseniz, o ancak
savaş zamanında belli olur. Savaş zamanında karar verebüen,
icra edebilen komutandır. Birçok büyük harplerde fahmın ecte-
mediğiniz kımse/er kumandan olarak çıkar. Işte Atatûrk de böy-
le kumandandır.
Bu sözler, bir savaş oiasılığının -daha doğrusu tehlikesinin-
kapımızı çaldığı günlerde söylenıyor. Burada da amaç bellidir.
Amaç, general ve albaytara 'Irak'a karşı açılacak bir savaşta ara-
nızdan nice Atatürkler çıkar' mesajı vermektir.
Özal'ın unuttuğu gerçekler var. Bunlardan biri Atatürk'ün va-
tan savunması amacı taşımayan savaşı 'cinayet' olarak nitele-
yen bir komutan olmasıdır!
Atatûrk, yabancı ordularla işbirlıği yapılarak açilan savaşlar
konusunda şunları söyler:
—..Almanlaria dost olduk; Almanlar memleketimize, ordumu-
za ve hükumetımıze kadar gırdiler. Bunlann hepsini hoş gördük;
fakat Almanlann bazılan bağımsızlık ve onurumuza karşı tavır aJ-
maya başladıklan anda bir an önce hemen, hiçbirkayıt ve koşu-
la bakmadan ruhen ve hatta fiilen isyan ettim. Bu isyanım yû-
zündendir ki savaş içinde, bir yıla yakm, bu davramşlanma te-
raftar olmayanlara, karşı ve düşman oldum. (Atatürk'ün Söytev
ve Demecleri, cilt 3, s: 31, 4. bası)
M.Kemal ve arkadaşları, "Bizi mahvetmek isteyen emperya-
lizme karşı ve bizi yutmak isteyen kapıtalizme karsı" silahlı sa-
vaş vermiş, bu savaştan sonra da 'tam bağımsız' bir devlet ve
'laik cumhuriyet' kurmuşlardır.
Atatürkçülükte, ne yabancı orduları Türkiye'ye çağırmak di-
ye bir ilke vardır, ne din duygularını ve dince kutsal kavramları
siyasal arnaçlarta kullanarak resmı siyaset ve ıdeoloji yaratma
alışkanlığı!
—Biz Batı emperyalistlerine karşı yalnız kurtuluş ve bağımsa-
lığımızı korumakla yetinmiyoruz. Aynı zamanda Batı emperya-
listlehnin kuvvetlen ve bilınen olanaklanyla Tûrk utusunu emper-
yalizme araç yapmalanna engel oluyoruz. Böylece bütün insan-
lıga hizmet ettiğimize inanıyoruz. (Tamim ve Telgraflar,
20.6.1920. s: 339)
Atatürkçülük budur.
Atatürkçülük, tam bağımsızlık demektir. Atatürkçülük; banş
demektir, laiklik demektir, devrımcilik demektir.
Yapay Atatürkçüler, Bonapartıst yönetimin '12 Eylülpaşalan'
ile '24 Ocak bürokratları' ve 'devşirme Nakşıbendileri' arasında
aranmalıdır!
EVET /HAYBR OKT^ AKBAL
(Baştarafı 2- Sayfada)
ba tıarcamıyor icî anlasm halkm gûveninden yoksun kaldığını
da 'haydi genel seçime gidelim halk istediği iktidarı oluşturma
olanağına kavuşsun' desin! 'Ben 92'ye kadar iktidardayım' der
ışin ıçınden çıkar.
Peki nasıl kunulacağız ANAP'tan, Özal'dan ve 'hanedan' adı
verilen bir aile saltanatından? Oylarımızla... Ama bu oyları ne
zaman sandığa atacağız? özal ve takımının istediği bir tarih-
te... Muhalefet bağırıp çağırsın, kent alanlannda on binterce yurt-
taşı toplasın, yürüyüşler yapılsm, boştur boş! ANAP 1960'taki
DP iktidarı gibı paraşütle düşmesini bilmiyor, öğrenmek de is-
temiyor. Yapılacak ış, bütün ülke ölçüsünde 'ANAP'a hayır' ka-
mpanyasını her gun artan bir gûçle süfdürmektir
Baktn Zonguldak halkına, tepkısını nasıl gösteriyor. Yasadışı
durumlar yaratmadan da demokrasi savunulabılir Her gün ar-
tan bir hızla ANAP'lılan uyararak, ıktidann bir karanlık çıkmaz-
da olduğunu yineleyerek, mektuplar, telgraflarla ıktidann önde
gelen kişiterine tepkimizi göstererek, protestoler yağdırarak, yüz-
de 20'lik bir oyia bu yönetimin yaşayamayacağını durmaksızın
söyleyerek.
Oncelikle tüm muhaletet partileri sağcısıyla, solcusuyla, or-
tacısıyia anayasacı ve demokrasi cephesinde bir araya gelme-
lidir. Güncel görev ANAP'ı sandık başına getirtmektir. Halkımızı
karanlık bir uçuruma sürükleyen gidışten kurtarmanın tek yolu
demokrasinin sağladığı her çareye başvurmaktır.
Göstereceğım dedim. Dedim ama... burada dedım mı?
Demedim!
Siz söyleyın, burada... bu sayfada gerçekTelefunken
renklerini, görüntüsünü nasıl gösterebılirim? Bir fotograf,
Telefunken n gerçek renklennı, görüntüsünü verebilir mi?
Sesini zaten buradan duymanız mümkün değil...
Şımdi sızı, Telefunkenleri göstermek için, AEG Yetkili
Satıcılarına davet ediyorum... Evinize en yakm AEG Yetkili
Satıcısı'na. Geldiğinizde, karşınızda benı bulacaksınız:
Telefunken televizyonlann içınde!.. O pınl pınl renkleri,
o net görüntüyü, o sesleri size ben tanıtacağtm.
"On Screen Display" üstünlüğünü ben anlatacağım.
Bütün ayrıntılanyla!..
*
Yalnızca televızyonlar mı? Daha ne Telefunkenler var!..
Videolar. müzık setleri... En yenı modelleriyle! Hepsini teker
tekergostereceğim. Söz!
Hadi bakalım...
AEG Yetkili Satıcılarına hepinizi bekliyorum!
Ben sabahtan akşama kadar oradayım.