03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
20ARALIK1990** CUMHURİYET/19 YENt StYASAL YAŞAM — Moskova'daki "Yunogo Zritclia" Tiyatrosu'nda 17 aralıkta başlayan "Moskova Alünı" adlı oyundan bir sahne. Oynn, Sovyetler Birliği'nde- ki yetıi siyasal yaşamı yansıtmaya çalışıyor. tngiliz oyuncula- nn da rol aldığı oyunnn bir sahnesinde Raisa Gorbaçov'un, eşi Mihail Gorbaçov'a masaj yapışı görulüyor. (Fotograf: AFP) Bush'un oğluna yasak WASHINGTON (AA) — ABD Devlet Başkaru George. Bush'un oğlu Neil Bush'un, bankacıhk ve yatınm işleriyle uğraşmasuun kısıtlanacağı bil- dirildi. Yargıç Daniel J. Davidson, Neil Bush'un bu tür işlerle uğ- raşabilmesi için belirli koşulla- n yerine getirmesinin gerekli ol- duğunu kaydetti. Yönetici olduğu müflis Silve- rado bankacüık hisse senedi ve tahvil şirketindeki çıkar çatış- tnasından dolayı suçlanan Neil Bush, bu alanda iş yapmaktan sürekli olarak alıkonabilecek. ALMANYA'DA ÖĞRENCİLER— Karl Mara Üniversitesi^ nin ve Leipzig kentindeki liselerin ögrencüeri, iiniversiteııiıı baa fakültetertain kapatılması ik Ugili onerileri protesto ettüer. Ög- renciler "Üniversitelerin problemleri, devletin problemleridir" ibaresini taşıyan pankaıilar taşıdılar. Benzer gösteriler Dogu Almanys'nın öteki lcentlerinde de yapıldı. (Fotograf: AFP) Konıadaki Nancy'ye öltim hakkı MOUNT VEKNON (AA) Sekiz yüdır komada bulunan ve ailesinin suni beslenme sistemi- ni durdurma izni aldığı Nancy Cnızan'ın "kurtanlmasT gerek- tiğini savunan yirmi kişflik bir gnıp, dün Cnızan'ın hastanede- ki odasttıa ginnek isterken gö- zaltına alındı. Içlerinde rahipierin de bulun- duğu protestocular, Cruzan'ın ailesinin artık kızlanyla ilgilen- mek istemediğini, oysa bunu ya- pacak çok gönüllü olduğunu söylediler. Bir gösterici, "Eger Nancy'yi öldiirmek istiyoriarsa onu bir yasttkla bogabilirlerdi" dedi. HAVADA DOGUM GÜNÜ— Susan McEvory 17. vaşgünti- nü 3000 m. yükseklikte babası Ue birlikte kutluyor. Susan'a böylesi bir dogumgünu armaganı sunmak, paraşnüe atlama öfretmeni babasının aklına gelmiş. (Fotograf: AFP) HABERLERIN DEVAMI OLAYLARIN ARDENDAK1 GERÇEK(Baştarafi 1. Sayfada) yaşarum çok önemli bir olayo kapatıyorsa, bu yalnız Zongul- dak halkına değil, Türk ulusu- na da saygıstzhktır. Hiç kimse böyle biryetkiyi kendisinde gOr- memelidir. ANAP iktidan 57 milyon in- sanın neyl seyredip neyi seyret- meyeceğini saptamak hakkım kendi tekelinde saydıkça ve si- yasal çıkarlanna göre televizyon yayınlarma sansür koydukça halkm gözünden düşecek, yüz- de 20'lik oy oranı daha da geri- leyecektir. Bir televizyon ki Cumhurbaş- kanı özal'ı her Allahın günu dört beş kez ekrana çıkarır, ama haklanm aramak için yollara dökülen on binlerceyurttaşı hi- çe sayar; bu televizyonun yöne- timinde bulunanlar kendilerinı sorumluluktan kurtaramazlar. Üstelik Zonguldak grevi, sıra- dan bir grev değil. Esnafla bir- likte, halkla beraber eyletn!... Türkiye'nin heryanmdan ve her toplumsal kesimden destek gö- rüyor. tki btiyük muhalefet par- tisi grevi haklı buluyorlar. Ay- dınlar, yazarlar, sanatçılar, Zon- guldak'taki isçiye omuz veriyor- lar. Peki, ne istiyor bu isçi, bu halk, bu kadmlar? Yaşlı-genç in- sanların derdi ne? Niçin her gün Zonguldak sokaklarmda, mey- danlannda, caddelerinde dalga- lanıyorlar? Bugün Türkiye'yi dalga dal- ga saran huzursuzluk, yalnız emekçi kesiminde değildir. Zonguldak grevi de yalnız kö- mür işçilerinin ve sendikaların sorunu değil. Bütün Türkiye'de siyasal iktidara karşı olusan tep- kinin çarpıcı bir göstergesi kar- şısındayız. * * * Atinadan (Baştarafı 1. Sayfada) Toplam 4.4 milyar ECU (Yaklaşık 5.7 milyar dolar) tu- tarındaki yardım paVetinin 1.3 milyar ECU'sü (1.7 milyar do- lar) topluluk bütçesinden yapı- lacak hibeler, 3.1 milyar ECU'- sü ise (yaklasık 4 milyar dolar) Avnıpa Yatınm Bankası'ndan verilecek kredilerden oluşuyor. AA muhabirinin aldığı bilgi- ye göre, Konsey'in konuyla il- gili oturumu, Yunanistan Dışiş- leri Bakanı Andonis Samaras ile Ingiltere ve Hollanda dışişleri bakanlan Douglas Hurd ve Hans Van Den Broek arasında tartışmalara sahne oldu. Akdeniz programv hakkmda söz alan Yunanlı bakan, ülke- sinin Türkiye'ye yapılacak yar- dıma kesinlikle karşı olduğunu açıkladı, paranın verümesi için oybirliği şanı bulunduğundan, gerekirse vetosunu kullanacağı- nı bildirdi. "Türkiye'ye sembolik dahi olsa, bir drahmi yardım yapıl- masına bik karşıyu" seklinde konuşan Samaras, Türkiye'nin paketten çıkanlması durumun- da her seyin düzeleceğini de söy- ledi. Yunanistan'm bu tutumu, Türkiye'yi destekleyen Ingilte- re ve Hoüandau bakanlann tep- kisine yol açtı. Hurd ve Van Den Broek, Türkiye'nin işbirli- ği paketinden çıkanlmasına kar- şı olduklarını belirttiler ve ll'lerin Yunanistan üzerindc baskı yapmasını istediler. İZMtRDEN 1. KOŞU: F: 3 Mermi, P: 5 Selbatur, S: 4 Oyacan 2. KOŞU: F: 1 Aysen, P: 2 Orhan, S: 3 Nortwind 3. KOŞU: F: 2 Cernü, P: 4 Ebnı, S: 5 Ihcalı 4. KOŞU: F: 7 Yağızcan PP: 6 Kaşif, P: 9 Çargah S: 3 tlkal 5. KOŞU: F: 3 Aüş, P: 5 tzavra S: 2 Golden Line 6. KOŞU: F: 13 Taşkentli PP: 3 Canca P: 2 Onurhan: S: 10 Alaaddin 7. KOŞU: F: 1 Osmanağa PP: 3 Kavçinbey P: 4 Sambey S: 5 Piyango. Asil Nadir'e Ankara desteği 1 B •aK (Baştarafı 1. Sayfada) ğan basın taplantısı sırasında Asil Nadir ile ilgili soruları ya- nıtlarken "Asil Nadir, KKTC'de yararlı yaUnmlar yapmıştır. Tiirkiye ve KKTC'nia ekonomisine önem- li katkılarda bulunmuştur. Ay- u zamanda vataodaşımızdır. Türkiye'deki ilgili kunıluşlar kefalet ücretinin ödenmesi ko- nusunda öoemli bir gayret için- dedir. Türk hakiuneti de bunu tam anlamıyla destekle- mektedir" dedi. Sungar, kefalet ücretinin top- lanabilmesi için çalışan kuruluş- lann içinde bankalann da yer aldığmı belirtti. Dışişleri Bakanlığı SözcüsU, Asil Nadir'in mahkemesinde Güney Kıbnslı ve Yunanlıların da bulunmasının dikkat çekici olduğunu söyleyerek şöyle dedi: "Bir Türk ve tngiliz işadamı- nın mahkemesinde birçok Gü- ney Kıbnslı ve Yunanhnın bu- lunması, bizim bakımunızdan son derece dikkat çekicidir. tn- giliz adaletinin herhangi bir et- ki ahrada kalmadan, adil bir ka- rara varacağını umit etmek is- tiyoruz." KKTC Cnmhurbaşkanı Rauf Denktaş, lstanbul ve Ankara'- da yapüğı temaslan tamamlaya- rak bu gece Lefkoşa'ya döndü. Denktaş, Ercan Devlet Havaa- lanı'nda yaptığı açıklamada Asil Nadir için Londra'ya para gön- derildiğini bildirdi ve şunları söyledi: "Ümit ederiz yann (bugün) serbest bırakıhr. Türkiye'nin büyük yardım ve destegi olmuş- tur. Kendisine yapılmış olan muamele. artık berkesi öfkelen- dirnuştir. Bu oturken ve cereyan ederken Türkiye'de bütün ilgi- liler, bu yapılanlann dognı ol- madıgını ve Asil Nadir'in sahip- siz bırakılmaması gerektiği üze- rinde dunırken. Kıbns'ın için- den baa Idşüerin yapmış olduk- ları insanlıga \ akışmay an beya- natlan da hepimizi Ankara'da özmüştür." AA'nın bildirdiğine göre Türkiye'nin Londra Başkonso- losu Dogan Alpan, önceki gün Asil Nadir'i tutuklu bulunduğu Wormwood Scrubs Cezaevi'nde ziyaret etti. Başkonsolos, bu konuda şu açıklamayı yaptı: "Asil Nadir bir Türk vatan- daşıdır. Türklerin cezaevlerine düştükleri zaman ya benUn ya diger konsolosluk görevtilerinin onları ziyareti normaJdir. Na- dir'i dün (önceki gün) ziyaret et- tik, 15-20 dakika kadar göruş- tum. Durumu iyi." Asil Nadir'in serbest bırakıl- ması için gerekli olan 3.5 milyon steıünlik kefaletin 2 mOyon ster- liniik nakit bölümü dün de sağ- lanamadığı için Nadir serbest bırakılmadı. Kefalet için gerekli paranın bulunması konusunda Nadir'in yakınlan ve arkadaşlannın ça- balan dün de sürdü. Londra'- daki son söylentiler, paranın Türk hükümetinin talimatı üze- rine bir kamu bankası tarafın- dan sağlandığı, paranın akredi- tif biçiminde gönderildigi ve nakte çevrilmesinin bir gün va- kit alacağı yonündeydi. Söz ko- nusu iddialarda Asil Nadir'in Kıbnslı hukuk danışmanı Aziz Menteş'in KKTC'den getirdiği 450 bin sterlin dolayındaki pa- ranın lngiliz Ağu" Yolsuzluk Da- iresi'nin (SFO) "kaynagı belir- siz" şeklindeki itirazı üzerine kefalet olarak kabul etmediği öne sürüldü. AA'nın sorulannı cevaplan- dıran davaa SFO'nun sözcüsü, Nadir'in sahverilmesi için geti- rilen paranın kaynağına itiraz hakları bulunduğunu belirterek "Daha önce Londra'daki bir bankacı, Nadir için para getir- di, ancak bu paranın Nadir'e ait oldugundan kuşkulandık ve pa- ranın aslında Polly Peck şirketi hissedariannın parası olabilece- ğini göz önune alarak itiraz et- tik ve itiraz mahkeme tarafın- dan kabul edUdi" dedi. Sözcü, bu paranın Aziz Menteş'in ge- tirdiği ileri sürülen para olup ol- madığını belirtmedi. "Kefalet parasuıın dürüst bi- cimde kazamlmış, kaynağı ko- nusunda kuşku bırakmayan pa- ra olması gerekir" diyen SFO sözcüsü, Nadir'in salıverilmesi için Türk hükümetinin girişi- miyle para sağlandığı yolunda söylentileri kendilerinin de duy- duklannı, böyle bir kanalla ge- len paraya itiraz edilemeyeceği görüşünde olduğunu belirtti. öte yandan dun Asil Nadir'- in hukuk danışmanı Aziz Men- teş'in SFO tarafından kısa bir süre gözaltına aünarak sorguya çekildiği, daha sonra serbest bı- rakıldığı da kaydedildi. Asil Nadir'i dün cezaevinde avukatı Martin Lewis de ziyaret etti. Ziyaretten sonra gazeteci- lere açıklamalarda bulunan Le- wis, Nadir'in iyi durumda ve moralinin çok yüksek olduğunu belirtti. KKTC'de demeç kargaşası öte yandan önceki gun KKTC Devlet Planlama Örgu- tü Müsteşan Ahmet Baysal'ın Reuter Ajansı'na verdiğı demeç de Kuzey Kıbns Türk Cumhu- riyeti'nde kargaşaya yol açtı. Ahmet Baysal, Reuter Ajan- sı'na verdiği demeçte şöyle de- mişti: "PoUy Peck hikâyesi bit- miştir. Gerçekçi olmalıyız. Her şeyin bir Rum-Yunan planı ol- duğunu söylemeye devam eder- sek bize kim inanır?" lngiliz Daily Telegraph gazetesi, dün- kü sayısında, bu demece yer ve- rerek şu yorumu yaptı: "Kıbns Türk hükümeti. Asil Nadir'in soruniannın sadece bir Rum ka- ralama kampanyası olduğu şek- lindeki iddialanndan vazgeçerek Polly Peck kayyımlarına tüm yardım ve destegi verdi." Bu gelişmeler uzerine dün KKTC Başbakanı Derviş Eroğ- lu bir açıklama yaparak Ahmet Baysal'ın verdiği demecin KKTC hükümetini bağlamaya- cağını bildirdi. G O Z L E M UĞUR MUMCU (Baftarafı 1. Sayfada) yük lıder gibi Atatürk'ün de 'ftafa/a/i'olabilir. Bugün için önemli olan, bu 'hatalar' neyse, bunlan ortaya çıkartıp tartışmaktır. Türkiye'de egemen olan 'resmi tarih' anlayışı, ne yazık ki ya- kın tarihimizin gereğınce incelenmesine izin vermiyor. Genel- kurmay Başkanlığt, kendı yayımladığı 7ç Ayaklanmalar' ile ilgili kitabinı kendisi yasaklıyor! Böyle bir ülkede yumruğu kuvvetii olanın Atatûrkçûlüğû' ge- çerli oluyor. Özal'ın 'Bûst taşıyarak Atatürkçûük tmtsiledilmez' görüşünde de gerçek payları çoktur. Ancak unutulmamalıdır ki bu yapay Atatürkçülük anlayışı, özal'a siyaset yolunu açan yasakçı dü- şüncenin de kendisidir 12 Eylül generalleri, cumhuriyeti ve cumhuriyetin laiklik ilke- sıni değil, Özal'ı 'koruyup, kollama harekâtına' giriştiler. 19 Ma- yıs törenlerınde Samsun'da vapurdan Atatürk'ün büstünü alıp rıhtıma çıkaranlar, özal'ı da başbakanlık müsteşariığı koltuğun- dan alıp, önce başbakan yardımcıltğına, sonra da Çankaya Köş- kü'ne taşıdılar. Bu askeri yönetim biçiminin siyasal bilimdeki adı 'Bonapartizm'olarakbilinir. Ozal, bu 'BonaparOst'yönetimin 12 Eylül generallerince atanan sivil bürokratlanndan biriydi. 12 Eylül generallennin ve Özal'ın amaçları tekti. Bu amaç, Türkiye'yi dünya kapitalist sistemine 'entsgre' etmekti. Uygu- lanan ekonomik model de devlet müdahalecıliğinin kışla disip* liniyle uygulanan en yoz biçimiydi Bu 'IMF modeli' askeri yö- netim eliyle uygulanıyordu. Bu askeri yönetim de 'dinin politizasyonu' olgusundan yararlanıyordu. Türkiye'de askeri rejimlerden, bu rejimlerin yapay Atatürkçü- lük anlayışlarından ve yasaklardan en son yakınacak kişi, 'ey- lül pasafan'nın kendisine Çankaya kaldınmlan döşedikıeri özal olmalıdır. Özal, bugünkü koltuğunu 12 Eylül askeri rejimine, bu rejimin 'yapay Atatürkçülüğü'ne ve bu rejimin dörder yıldızlı üniiormalı patronları olan 'eylül pasafan'na borçludur. Siyasal bilimde askeri darbe ile yönetime el koyanlara da 'cunta' adı verilır. Özal'ın siyasal kariyeri, bu cuntacı ve büst- çü Atatürkçülük' anlayışı iie başlamıştır. Özal'ın aynı konuşmada üzennde durulmayan sözleri savaş ile ilgilidir. Bakınız ne demiş: —..Muharebe var. Silahlı kuvvetierde kurmaylar var. Plan ha- zıriayan kurmaylardan hangisi kumandandır derseniz, o ancak savaş zamanında belli olur. Savaş zamanında karar verebüen, icra edebilen komutandır. Birçok büyük harplerde fahmın ecte- mediğiniz kımse/er kumandan olarak çıkar. Işte Atatûrk de böy- le kumandandır. Bu sözler, bir savaş oiasılığının -daha doğrusu tehlikesinin- kapımızı çaldığı günlerde söylenıyor. Burada da amaç bellidir. Amaç, general ve albaytara 'Irak'a karşı açılacak bir savaşta ara- nızdan nice Atatürkler çıkar' mesajı vermektir. Özal'ın unuttuğu gerçekler var. Bunlardan biri Atatürk'ün va- tan savunması amacı taşımayan savaşı 'cinayet' olarak nitele- yen bir komutan olmasıdır! Atatûrk, yabancı ordularla işbirlıği yapılarak açilan savaşlar konusunda şunları söyler: —..Almanlaria dost olduk; Almanlar memleketimize, ordumu- za ve hükumetımıze kadar gırdiler. Bunlann hepsini hoş gördük; fakat Almanlann bazılan bağımsızlık ve onurumuza karşı tavır aJ- maya başladıklan anda bir an önce hemen, hiçbirkayıt ve koşu- la bakmadan ruhen ve hatta fiilen isyan ettim. Bu isyanım yû- zündendir ki savaş içinde, bir yıla yakm, bu davramşlanma te- raftar olmayanlara, karşı ve düşman oldum. (Atatürk'ün Söytev ve Demecleri, cilt 3, s: 31, 4. bası) M.Kemal ve arkadaşları, "Bizi mahvetmek isteyen emperya- lizme karşı ve bizi yutmak isteyen kapıtalizme karsı" silahlı sa- vaş vermiş, bu savaştan sonra da 'tam bağımsız' bir devlet ve 'laik cumhuriyet' kurmuşlardır. Atatürkçülükte, ne yabancı orduları Türkiye'ye çağırmak di- ye bir ilke vardır, ne din duygularını ve dince kutsal kavramları siyasal arnaçlarta kullanarak resmı siyaset ve ıdeoloji yaratma alışkanlığı! —Biz Batı emperyalistlerine karşı yalnız kurtuluş ve bağımsa- lığımızı korumakla yetinmiyoruz. Aynı zamanda Batı emperya- listlehnin kuvvetlen ve bilınen olanaklanyla Tûrk utusunu emper- yalizme araç yapmalanna engel oluyoruz. Böylece bütün insan- lıga hizmet ettiğimize inanıyoruz. (Tamim ve Telgraflar, 20.6.1920. s: 339) Atatürkçülük budur. Atatürkçülük, tam bağımsızlık demektir. Atatürkçülük; banş demektir, laiklik demektir, devrımcilik demektir. Yapay Atatürkçüler, Bonapartıst yönetimin '12 Eylülpaşalan' ile '24 Ocak bürokratları' ve 'devşirme Nakşıbendileri' arasında aranmalıdır! EVET /HAYBR OKT^ AKBAL (Baştarafı 2- Sayfada) ba tıarcamıyor icî anlasm halkm gûveninden yoksun kaldığını da 'haydi genel seçime gidelim halk istediği iktidarı oluşturma olanağına kavuşsun' desin! 'Ben 92'ye kadar iktidardayım' der ışin ıçınden çıkar. Peki nasıl kunulacağız ANAP'tan, Özal'dan ve 'hanedan' adı verilen bir aile saltanatından? Oylarımızla... Ama bu oyları ne zaman sandığa atacağız? özal ve takımının istediği bir tarih- te... Muhalefet bağırıp çağırsın, kent alanlannda on binterce yurt- taşı toplasın, yürüyüşler yapılsm, boştur boş! ANAP 1960'taki DP iktidarı gibı paraşütle düşmesini bilmiyor, öğrenmek de is- temiyor. Yapılacak ış, bütün ülke ölçüsünde 'ANAP'a hayır' ka- mpanyasını her gun artan bir gûçle süfdürmektir Baktn Zonguldak halkına, tepkısını nasıl gösteriyor. Yasadışı durumlar yaratmadan da demokrasi savunulabılir Her gün ar- tan bir hızla ANAP'lılan uyararak, ıktidann bir karanlık çıkmaz- da olduğunu yineleyerek, mektuplar, telgraflarla ıktidann önde gelen kişiterine tepkimizi göstererek, protestoler yağdırarak, yüz- de 20'lik bir oyia bu yönetimin yaşayamayacağını durmaksızın söyleyerek. Oncelikle tüm muhaletet partileri sağcısıyla, solcusuyla, or- tacısıyia anayasacı ve demokrasi cephesinde bir araya gelme- lidir. Güncel görev ANAP'ı sandık başına getirtmektir. Halkımızı karanlık bir uçuruma sürükleyen gidışten kurtarmanın tek yolu demokrasinin sağladığı her çareye başvurmaktır. Göstereceğım dedim. Dedim ama... burada dedım mı? Demedim! Siz söyleyın, burada... bu sayfada gerçekTelefunken renklerini, görüntüsünü nasıl gösterebılirim? Bir fotograf, Telefunken n gerçek renklennı, görüntüsünü verebilir mi? Sesini zaten buradan duymanız mümkün değil... Şımdi sızı, Telefunkenleri göstermek için, AEG Yetkili Satıcılarına davet ediyorum... Evinize en yakm AEG Yetkili Satıcısı'na. Geldiğinizde, karşınızda benı bulacaksınız: Telefunken televizyonlann içınde!.. O pınl pınl renkleri, o net görüntüyü, o sesleri size ben tanıtacağtm. "On Screen Display" üstünlüğünü ben anlatacağım. Bütün ayrıntılanyla!.. * Yalnızca televızyonlar mı? Daha ne Telefunkenler var!.. Videolar. müzık setleri... En yenı modelleriyle! Hepsini teker tekergostereceğim. Söz! Hadi bakalım... AEG Yetkili Satıcılarına hepinizi bekliyorum! Ben sabahtan akşama kadar oradayım.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle