23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
5 KASIM 1990 **•* HABERLERİN DEVAMI CUMHURİYET/19 Laik, Anti-Laik...(2) (Baştarafı 1. Sayfada) cit açmak ramazanda oruç tutmak, birçok kamu kuruluşunda bir gösteri tipi oluştur- muştur. Cumaları namaz saatinde daireler boşalmakta, birçok memur, üstlerinin bas- ktsı yüzünden mescit ya da camilerde saf tut- maya kendini zorunlu hissedebilmektedir. Ortaöğretımde din derslerı zorunludur Üs- telik içerikleri, Sünni inanca göre düzenlen- miştir. Piyasada satılan neredeyse tüm İs- lamcı dergi ve kitaplar, bakanlık tarafından ek okuma malzemesi olarak okullara tavsi- ye edilebilmektedir. Okullarda okunan ders kitaptarının dinsel içeriği giderek yoğunlaşmakta; felsefe, man- tık gibı kuşkunun ağır bastığı dersler boşlan- makta, içerikleri laikten dinsele kaydırıl- maktadır. Bir meslek okulu olarak kurulmuş olan imam hatip okullarının ve öğrencilerinin sa- yısı hızla artmaktadır. Bu okullar bir genel eğitim kurumu haline dönüştürülmektedir. Diyanet Işleri Başkanlığı'nın olanakları, bütçe ve vakıflar kanalıyla olağanüstü artış kaydetmektedir. Devletin idari kademelerınde, ıçişlerı, ada- let, eğitim, emniyet gibı alanlarda antı-laik tır- manışın izleri gitgide kalınlaşmaktadır. Bu konulardaki liste" daha da uzatılabilir. Kısacası, devletin dinsel bir akım tarafın- dan denetlenir hale gelmesine dönutcçaba- lar sistemli bir tırmanış içindedir. Laiklık açısmdan kuşkusuz kaygı verici bir durumdur bu. Bu ülkede İslamcılar var olacaktır; demok- ratik bir toplumda kendi görüşlerini yayma özgürlüğüne de sahip olacaklardır. Ama bir noktada en ufak bir kuşku söz ko- nusu olmayacaktır: Demokratik ve çağdaş bir toplumun temel koşulu, devletin laık özel- liğini tümüyle korumasıdır. Bunun için hıçbır ödün verilmesı söz ko- nusu olamaz ve bunu sağlamak amacıyla sonuna dek mücadele edilir. Bir noktaya daha dikkat edılmelidır: Türkiye dinsel açıdan homojen bir toplum- dur; ama bu topraklarda dinsel bir çoğulcu- luğun varlığı da yadsınamaz. Nüfusun çoğunluğu Müslümandır; büyük kesimi Sünnidir; ancak küçümsenmeyecek bir Alevi azınlık da vardır. Ayrıca Sünni Müs- lümanlar içinde de tarikatlar biçiminde örgüt- lenmiş cemaatler söz konusudur. Bunun dışında taraftarları sınırlı da olsa başka dinler de bulunmaktadır Türkıye'de. Kısacası bu ülkede dinsel bir çoğulculuk geçerlıdır. Bu saptamayla birlikte. böyle bir toplum- da devletle dinin ilişkisine bir daha eğilmek yerinde olacaktır. Batı'daki demokratik ve laik toplumlarda devletin din alanında hızmet vermesi, alışa- gelmiş bir uygulama değildir. Tarihsel bir sü- reç içinde din, bir kurum olarak, devletin dı- şına çıkmış ve örgütlenmiştir. Buna karşılık Türkiye'de farklı bir uygula- ma söz konusudur. Müsluman bir toplumda laikliğı gerçekleştırebılmek ıçın, dınin devlet kontrolüne alınması ve bu açıdan radikal uy- gulamalar. başlangıçta, tarihsel bir zorunluk olarak değerlendirilmelidir. Ama bugün bu denetimin sürmesi gerek- li mı? Laikliğe bir katkısı olabiliyor mu? Dev- letin tümüyle laikleştirilmesiyle birlikte, dinin de devletin dışına çıkanlması ve cemaate, bir başka deyişle "sivıl toplum"a bırakılma- sı daha doğru olmaz mı? Bu soruların karşılıkları önyargısız ve se- rinkanlı biçimde tartışılmalıdır. Türkiye, çağdaş, laik ve demokratik bir toplumu hedef almış ve bu yolda hiç de kü- çümsenmeyecek mesafe katetmıştır. Bu ül- kede uygarlık saatinı gerıye çevirmek artık çok zordur. Onun için bu konuda özgüvenimizi yitir- meyelim. Sorunlarımıza önyargı ve tabulardan arın- mış biçimde eğilebildiğimiz ölçüde, daha ra- hat edileceğine inanıyoruz. Not: Yıllık iznimin bir haftalık bölümünü kul- lanacağım için bu köşeden kısa bir süre ay- rılıyorum; HC. 'Islami cephe' çağrısına tepkîler ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) — Bazı dini yayın kuru- luşlannın Müslümanları "tsla- mi cephe" oluşturmaya çağır- ması büyük tepkilere yol açtj.. Dini yayın kuruluşlan tara- fından "Müslüman halkımıza duyurn" başhklı metinde "laik şer cephe" oluşturraakla suçla- narak hedef gösterilen kuruluş- lar açıklamayı kınadılar. Tür- kiye Barolar Birliği Başkanlığı'- ndan yapılan açıklamada, son günlerde dine yönelik saldırıla- nn kınanması adı altında laik- lik karşıtı cepheleşme eğilimle- rinin hızlandığına ve Barolar Birliği başta olmak üzere bazı kuruluşlann boy hedefı gösteril- diğine işaret edilerek, ortak me- tin şöyle eleştirildi: "Laiklik, demokrasi ve çağ- daşlık kavramlannın, ne anla- ma geldiği belli olmayan süslu kavramlar olarak nitelenmesi, üsiii kapalı olarak Muammer Aksoy, Çetin Emeç, Turan Dursun ve Bahriye Üçok cina- yeUerinin aeredeyse haklüıgımn söylenmeye çalışılması, ülkemi- rin hangi karanlık ortama çekil- mek istendigini, başta Cumhur- başkanı, hükümet ve TBMM TV-1'DE YAYINLANDI ; AkTay' adlı çizgi filme eleştîri Kiiltiir Servisi — Pazar gün- leri TVl'de 11.50'de yer alan çiz- gi film kuşağmda dün gösterüen "Ak Tay" adh yapım, "dini ko- nulann gereksiz biçimde ön pla- na çıkanldığı" yolunda izleyici- nin tepkisine yol açtı. G.Saray (Baparafı Spor'da) iki 3'lük ise şapka çıkartılacak niteükteydi. Karşılaşmanın sonlarına doğ- ru maçı bırakan Galatasaray'ı, seyircuer yuhalayarak protesto ederken Efes'i alkışladılar. Ay- rıca maçın son 10 dakikasında G.Saraylı seyircüer "Faruk Akagün" istifa şeklinde bağınp oyuncuları da protesto ettiler. Bu arada Sarı-Kırmızılı seyir- cüer takırrun arka arkaya yenil- gilerinden sorumlu bulduğu co- ach Faruk Akagiin'e uzun süre "Bu takım senin eserin" ve "rezalet" diye bağırdılar. Oteki sonuçlar: Paşabahçe: 92 - İTÜ: 89, Beslen: 71 - Kar- şıyaka: 69, Kolej: 83 - Çukuro- va: 85, Yükseliş: 97 - Brisaspor: 74, Kolejliler: 61 - F.Bahçe: 66 (bayan), İÜSBK: 58 - Urla Gençlik: 43, Yıldınmspor: 99 - tzmirspor: 74, Eczaabaşı: 90 Sanyospor: 99. EVET/HAYIR OKTAY AKBAL Pazar günlerinin çizgi film kuşağında Johann Faber firma- sırun sponsörlüğünde "Red Kit" çizgi fılmlerine yer veren TRT, dün bu programı yayından çı- kartarak iki bölümlük "Ak Tay" adlı yapımı yayına aldı. önceleri Devlet Bakanlığı tarafından ha- zırlatıldığı bildirilen, ancak da- ha sonra Kültür Bakanhğı'nın daha önce de bölümleri yayım- lanan 'Dede Korkut' çizgi film dizisi içinde yer aldığı belirlenen "Ak Tay" adlı yapım, TV'den yayını sırasında tepki alırken, birçok izleyici de gazetemizi ara- yarak bu tepkilerini dile getirdi- ler. Genel olarak, "çizgi filmle çocuklara yönelik dini propa- ganda yapıldığı" görüşünde bir- leşcn eleştirilere hedef olan ya- pımda, Dede Korkut konuşma- ya başlamadan önce besleme çe- kiyor ve çizgi film süresince de benzer motiflere abartılı biçim- de yer veriliyor. lzleyiciden gelen tepkilerde çizgi fılm boyunca duaların yer aldığı, oysa Dede Korkut'ta dua olmadığı, çünkü Dede Korkut- un Islamiyet öncesi döneme ait olduğu, ancak Islami dönemde yazıya geçtiği için hikâyelerin yalnızca sonunun duayla bittiği görüşlerine yer verildi. Korkut Ata ve Dedem Korkut olarak da adı geçen Dede Kor- (Başıarafı 2. Sayfada) lişmiş bir teşebbüstür. Türkün ne gibı şartlar altında azami ve- rim verdiği, ne gibi usullerle idare edilmesinin hayırlı oldu- ğu, burada âdeta ilmi bir labo- ratuvar tecrübesinden geçmiş- tir." Yalman'ın kitabını, yarının aydınlık Türkiye'sini yeniden kurmak, yaratmak isteyen her- kes okumalıdır. Kırk altı yıl bo- şa geçmişse de umutsuzluğa kapılmamalıyız. Yapıcı olmak, yaratıcı olmak gerek... Altmış milyona yaklaşan insanlarıyla Türkiye her şeyi yeniden kura- bîlecek bir güce sahıptir. Bakın Atatürk 1924 yılında Yalman'ın sorduğu bir soruyu nasıl ya- nıtlamış: "Bizim idari çarklarımız o ka- dar kötü bozuk ve verimsizdir ki binanın şurasına burasına birkaç çivi çakmak ve şurasını burasını desteklemek suretiy- le bunu ıslah edemeyiz. Temel- den başlamak şartıyla bütün makineyi esaslı ıhtiyaçların ica- bına göre yeniden kurmak la- zımdır." Yarının uygar Türkiye'sini kırk yillık bir gecikmeden, ye- rinde saymadan sonra yeni baştan kurmak bir görev olu- yor. Atatürk'ün yücelttiği çağ- daş Türkiye anlayışını gündem- de tutmak zorundayız. Bütün umut kırıcı gerçeklere karşın •Yarının Türkiye'si'ni yaratmak bir düş olmamalıdır. Ahmet Emin Yalman'ın 1944 yılında büyük bir coşku, umut ve öz- lemle yazdığ' bu kitap 1990 yı- lında da etkileyici bir güç taşı- yor. Yalman'ın şu sözleri bugün de önemini taşıyor: " Bu mem- lekette işte böyle insan malze- mesi var. Bunlar, yoluyla işle- nince derhal bu nevi cevherler- le karşılarşıyoruz. Neden bun- lardan istifade etmiyoruz? Ne- den bunlarda kısır bir kırtasi ru- hun esiri sıfatıyla hayati kudret- lerimizi ve geri gelmez zaman- lanmızı heba ediyoruz." Geri gelmez zamanlar elbet- te ki bir daha yaşanmaz. Ama gelecek zamanlar bizi bekliyor. Öğretmenler Günü'nde (Baftarafı 1. Sayfada) bulunacak. —TV'deki din programlann- da ögretmenlikle ilgili konular işlenecek. televizyonda çeşitli programlar yayımlanacak. — Öğretmenler Gunü'nde ev- lenen öğretmenlere Milli Eğitim Bakanlığı'nca "Buzdolabı, ça- maşır makinesi, televizyon ve benzeri ev eşyalan" armağan olarak verilecek. Bu hediyelerin verilmesinde ailelere göre kon- tenjanlar tanındı, kontenjanlar her ilin nüfusuna göre belirlen- di. Seçimi valilikler yapacak. — Vakıflar Bankası, bu yılın ögretmeni seçilenlere birer Mi- mar Sinan altını verecek. Yılın öğretmenleri Milli Eğitim Ba- kanlığı'nda çanta, dolmakaiem, plaket gibi ödüller alacaklar. 23, 24, 25 kasım tarihlerinde de An- kara'da beş yıldızlı bir otelde ağırtanacaklar. — Büyükşehirlerde Öğret- menler Günü dolayısıyla işyer- leri arasuıda "vttrin düzenleme" yanşması açılacak. — Beytepe'de bir öğretmenler ormanı oluşturulacak. Ağaç dikme faaliyetlerinin geleneksel- leştirilmesine çalışılacak. — Kentlerde parklara törcn- le "öğretmenler parkı" ya da ce- GÜNLERİN KÖPÜĞÜ AHMET TAN (Başumfi 11. Sayfada) recek konferans Ozal için bir dönüm noktası olacak. Top- lantıdaki başkanlığı ile "Cumhurbaşkanlığı" sıfatım gerıde bırakıp "Başkan"lığını ilan etmiş olacak. Türkiye'nin toplantıda "ıkı başlı" olarak temsıl edilmesi bazı sorunlar yaratacak. Ama bunlar Akbulut'un başına ge- leceğı için Özal'ı fazla ılgilendırmeyecek. Örneğin, Fransa Cumhurbaşkanı Mıtterrand'ın AGİK'e katılan ülke lıderlerı- ne vereçeği yemeğe TC Başbakanı'nın katılması gerekiyor. Ancak Özal'ın varlığı buna engel. Sözgelimi Ingilız, Alman, Italyan, ispanyol başbakanları Mitterrand sofrasındayken, Akbulut başbakan oiduğu hal- de dışarıda kalacak Ama Akbulut'un bu duruma dertleneceğını sanmıyoruz. Çünku dünya lıderlerı sofrası derdı değil. Ustelık Özal'a ılk alışan o. Özal da ona alıştığına gore mesele yok... olmak üzere berkesi derin derin diisündürmelidir. Saldınlann hedefinin Atatürk ilkelerinin temeli laiklik olduğu- na dikkat çekilen açıklamada, laiklik ilkesi savunularak şöyle devam edildi: "Laikliğin yozlaştınlmasına, 12 Eylül socrası Ok ve ortaög- retimde zonınlu din dersleri okutulmasına yol açılarak baş- lanmış. günümüzde çağdaşlığa ters düşen gi>silere olur veril- mek istenmesiyle hız kazandınl- mışbr. Artık Anayasa Mahke- mesi karanna sahip çıkmak, onu tekrarlamak bile suç ve ku- sur sayılmaya başlanmıştır. Anayasa Mahkemesi iiyesi bir yttksek yargıcın türbanla ilgili sözlerini taraf tutmakla suçla- mak, laiklik karşıtı, gerici cep- heleşmeye ödün ve cesaret ver- mektedir. Çöziım, haksu, ge- çersiz ve yanlış suçlamalar yap* makta değildir. Hatta Anayasa Mahkemesi'nin yapısını, tarih- sel çizgisini yozlaştırmaya çalış- makta hiç değildir." Açıklamada, dünyadaki laik Müsluman tek ülke olan Türk- iye'nin de sonu gelmeyecek iç çatışmalara, toplumsal çalkan- tılara, dTiokrasi düşmanlığjna ve ortaçağ karanlığına çekilmek üzere olunduğuna dikkat çeki- lerek, "TBMM üyelerinin gö- revlerini yapmayışı, başta Cum- hurbaşkanı ve Başbakan olmak üzere yetkilUerin sorumluluktan uzak, vurdumduymaz tutumla- rı. bizlerin laik cumhuriyete sa- hip çıkma görevimizi ötelemez, aksine daha da bilinçlendirir, güçlendirir" denildi. Atatürkçü Düşünce Derneği Başkanı Prof. Dr. Nejal Ka>- maz da Türkiye'de 50 yıla ya- kın suredir sinsi faaliyetlerde bulunan anti-Atatürkçü tavnn ve etkinliklerin son zamanlarda açık bir şekilde tırmamşa geçti- ğine işaret ederek Islami cephe çağnsını "Atatürk devrimteriyfc yere serilmiş, irticamn yattığı yerden beslenerek ayağa kalkı- şının ve saldınya geçmekte olu- şunun bir göstergesi" olarak ni- telendirdi. Gazetemizde dün yer alan "tslami cephe çağnsı" başhklı haber SHP'yi de harekete geçir- di. SHP konuyu gündem dışı konuşmayla TBMM'ye getire- cek. Konuyla ilgili olarak Cum- huriyet'in sorulannı yanıtlayan SHP Genel Sekreter Yardımcı- sı Abdülkadir Ateş, çağnda im- zası bulunan dini yayın kuruluş- lanm incelettirmekte olduklan- nı kaydederek "Bunlar dini ya- yın kisvesi altındaki örgütler" dedi. İnsan Hakları Derneği Genel Başkanı Nevzat Helvacı da ya- pılan çağnya tepki göstererek "Yapılan açıklama salt duşiin- celerini açıklamaya yönelik bir hareket olsa bunda kendilerine göre haklılık paylan vardır. Bu en dogal haklandır. Ancak söz konusu metinde açıkça bir cihat çagnsı yapılıp, bununla da bel- li örgiitlerin açıkça gösterilme- si ise durumun tehlikesini orta- ya koymaktadır" dedi. Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Yönetim Kurulu bildi- risinde "tslami cihat çağnsı, di- ni telkin ve propagandanın öte- sind.e, ağır tahrik unsuruyla bir- leşea ve topluma şiddet emri ve- ren bir savaş çagrıdır. Aslında bu çağn yeni değildir. Son yü- larda panellerde, köşe yazriarm- da din tüccarlannca sık sık tek- rarlanmış olan cihat emri, bu defa yurdumuzun ber kpşesin- de aleni sekilde halka dağıtıla- rak, bazı vatandaşlarunız hedef gösterilerek yapılmışür" denil- di. Türk Hukuk Kurumu Başka- nı Prof. Dr. Kâzım Yenice de bildirinin vatandaşlan savaşa ve cepheleşmeye çağırdıgına işaret ederek, bu durumun TCK'nın 163 ve 311. maddelerine göre suç oluşturduğunu söyledi. Ye- nice, bildiride sözü edilen "Is- lami yükseiiş"in ne olduğunun ayrıca dikkate alınması gerekti- ğine işaret ederek, devlet yetki- ülerini ve savcılan göreve çağır- dı.Cumhuriyet munabirinin sap- tamalarına göre, bu dini yayın kuruluşlan tslami kesimde "marjinal kunıluş ve dergiler" olarak niteleniyor. Bu dergiler arasında Nakşibendiler ve Nur- cular tarafından desteklenen yüksek tirajlı dergiler yer almı- yor. Bunlardan Yöneliş Yayın- lan ve Işaret Yayuılan Diyanet Vakfı'nca her yıl düzenlenen fu- arlara katılmasıyla tanınıyor. Bu kuruluşlar arasında adı ge- çen "Yeryüzü Dergisi"ni des- tekleyenler arasuıda eski Damş- ma Meclisi üyesi Mehmet Pa- mak'ın da bulunduğu kaydedil- di. 7GÜN.24SAAT I I HAFTAICI. HAFTASONU kut'un hangi dönemde yaşadığı konusunda hiçbir kaynak kesin bilgi veremiyor. Bütün kaynak* larda "Oğuzbnn bilici ozam" olarak adı geçen Dede Korkut'- un, Damla Animasyon tarafın- dan çizgi filme aktanlan öyüle- rinin ise 15. yuzyüda kaleme ahndığı tahmin ediliyor. Kimi kaynaklara göre Hz. Muham- med çağında yaşadığı kabul edi- len Dede Korkut'un kimi kay- naklara göre ise Peygamber dö- neminden daha geç bir dönem- de, Abbasiler çağında yaşamış olduğu ileri sürülüyor. Dede Korkut admı günümü- ze dek yaşatan ve uzmanlann 15'inçi yüzyılda yazıldığı konu- sunda görüş birliğine vardıkla- n "Dede Korkut Kitabı" ya da asıl adıyla "Kitab-ı Dedem Kor- kud Alfi Lisan-ı Taife-i Oğuz- hao", Oğuzların yaşamım özel- likle de Oğuz beylerinin yaşam- lannı anlatıyor. Kahramanların kimi zaman "tannsal güçlere" sahip olduğu öykülerin kimile- rinde gerçeküstü olaylar ve do- ğaüstü yaratıklardan söz edili- yor. öyküler, destan olarak bi- linmelerine karşın kimi kaynak- lara göre de tam bir destan ola- rak kabul edilmiyor. Genel ola- rak 12 öyküden oluşan bir kitap olarak bilinen Dede Korkut öy- küleri "kalıp" sözlerle başlıyor ve bitiyor. M II 1STERGUNDUZ.ISTERGECE t t şıtlı öğreımenlenn ısımlen ve- rilecek. — PTT Genel Müdüriüğü, Öğretmenler Günü dolayısıyla pul ve ilk gün damgalı zarflar piyasaya çıkaracak. Yılın ögretmeni seçimi neye göre yapüdı? Öğretmen Eğitimi Genel Mü- dürü Necmi Yazıcıoğlu, yüın ög- retmeni seçiminin valilikler ve milli eğitim müdürlükleri aracı- hğıyla yapıldığını, bakanlığın bu yılki seçimlerde bir denetiminin bulunmadığım söyledi. Yazıcı- oğlu, öğretmenlerin seçiminde adaletsizlik yapıldığı yolundaki söylentiler konusunda da şunlan söyledi: "Bu yıl kurallara uygun bir seçim yapılmıştır. Gelecek sene- lerde daha objektif ve reel bir şe- kilde öğretmenlerin seçimini yapmak üzere bir yönetmelik üzerinde çaltşmalanmız süriiyor. Bu da olunca yüın ögretmeni se- çiminde tamamen objektif ku- rallar yerleşecek." Yazıcıoğlu, Milli Eğitim Ba- kanhğı'nın tüm öğretmenleri "yılın ögretmeni" olarak kabul ettiğini, seçilen 73 öğretmenin ise "temsüci" olduğunu kaydet- ti. PARA GEREKTIG1NDE HIZMET1NIZDE Emlak Bankası'nın elektronik veznesi 7 / 24'ten istediginiz gün, istediginiz saat, beklemeden para çekebilirsiniz. Tek bir şartla, elinizdeki bu kartla. Yakında tüm yurda yayılacak bu hizmetten mutlaka yararlanın. EMLAK 7 / 24 kartınızı almak için Emlak Bankası şubelerine başvurmanız yeterlidir. EMLAK BANKASI • ^
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle