Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET/16 DIŞ HABERLER 5 KASIM 1990
YUNANISTAN
Atina,Kıbrıs'ı 'sıcak'tutmaya kararlıYunanistan'da, Kıbrıs savaşmdan bu yana işbaşına gelen tüm
hükümetler, Türk birliklerinin Kıbrıs'tan çekilmesini
savunuyor. PASOK'tan sonra yönetime gelen Yeni Demokrasi
Partisi iktidan da Yunanistan'ın Kıbrıs politikasında bir
değişiklik yapmıyor.
rez de CueUar'ın Kıbrıs sorununun çözii-
mü ile ilgili girişimlerini destekleyen Yu-
nanistan, bu arada üyesi olduğu Avrupa
Topluluğu (AT) ülkeleri ve özellikle
ABD'nin dikkatini bu soruna çekmeye
çalışıyor. 1981-1988 yılları arasında ikti-
darda kalan sosyalist PASOK hükümet-
leri, Kıbrıs sorunundan hareket ederek
özellikle Türk-Yunan ilişkilerinde sert bir
siyaset izlemeyi yeğlemişti. Ancak bu si-
yasetini 1987 martında yaşanan Ege kri-
zinin doğurduğu "Davos mutabakatı"n-
dan sonra değiştirmek zorunda kalmış-
tı. Dönemin Başbakanı Andreas Papand-
reu, Türk-Yunan ilişkilerindeki anlaşmaz-
lık noktalarını ilk defa görüşmeyi kabul
etmiş, ancak Kıbrıs sorunundaki tutu-
munda hiçbir değişiklik yapmamıştı.
STELYO BERBERAKİS
ATİNA — Yunanistan, Kıbrıs sorunu-
nun "sıcak tutulması" yolundaki siyase-
tini aynen surdürmeye kararlı görünüyor.
Albaylar cuntasının yıkıhnasına yol açan,
Türkiye'nin 1974 yılında Kıbns'ta gerçek-
leştirdiği askeri harekâttan sonra ikti-
dara gelen sağ ve sol eğilimli tüm Yuna-
nistan hükümetleri, Türk birliklerinin
Kıbns'tan uzaklaşmasını talep ediyor. Yu-
nanistan'ın bu hükümetleri, Kıbrıs soru-
nunun Türkiye'nin uluslararası alanında-
ki "Aşil topuğunu", yani "zayıf
noktasını" oluşturduğuna inanıyor ve her
fırsatta bunu kanıtlamaya çalışıyor.
Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Pe-
Papandreu hukümetinden sonra ikti-
dara gelen sağ eğilimli Yeni Demokrasi
Partisi'nin de (YDP) Kıbns sorununda iz-
lediği siyaset, PASOK hükürnetlerinin iz-
lediği siyaseti aratmıyor. Üstelik, gerek
AT ülkelerinin, gerekse ABD'nin "tam
destek" verdiği YDP hükümetleri, PA-
SOK'a oranla her aianda olduğu gibi Kıb-
rıs konusunda da "daha rahat hareket"
ediyor. YDP hükümeti, bu çerçevede AT
ülkelerinin Türkiye'ye karşı "ortak bir
cephe" oluşturmasına, ayrıca ABD Baş-
kanı George Bush'un da Kıbrıs konusun-
da "daha duyarlı olmasına" yardımcı ol-
du. Yunanistan, Kıbns sorunu için 16 yıl-
dan bu yana Türkiye'ye karşı izlediği bu
siyasetinin "Uk üriınlerini" bu suretle top-
lamaya başlayacağına inandığı bir sırada
Körfez krizi patlak verdi. Körfez krizin-
den sonra AT ülkeleri ve ABD, Kıbrıs so-
rununu doğal olarak "rafa kaldırdı." Bu-
nu sezen Yunanistan, bu kez Kıbns so-
runu ile Kuveyt işgalini "aynı paralelde"
göstermeye çalıştı. Bu konuda BM'nin ge-
rek Kıbrıs, gerekse Kuveyt için almış ol-
duğu kararların "aynı içerikli" olduğunu
iddia etme>'e başladı. Ancak Yunanistan,
söz konusu uğraşılarında bu kez bekle-
diği sonucu alamadı. Buna karşın, Yuna-
nistan Başbakanı Konstanün Mitşotakis
ve Yunanistan'ın genç ve dinamik Dışiş-
leri Bakanı Andonis Saraaras, Kıbrıs so-
rununun Türkiye için hâlâ bir "başağnsı"
olduğunu, dünya kamuoyuna "unuttur-
mamaya" çalışıyorlar. Yunanistan, gerek
Türk-Yunan ilişkilerinde, gerekse BM,
AGİK ve AKKUM gibi uluslararası top-
lantılarda ve özellikle AT'nin Türkiye ile
ilişkilerinde bu konuyu "aynı şiddette"
gündeme getirmekten kaçınmıyor. Dışiş-
leri Bakanı Samaras, Kıbrıs sorununa "er
ya da geç" çözüm bulunacağına inanıyor.
Bu konudaki düşüncelerini dile getiren
bir konuşmasında, BM Genel Sekreteri
Perez de Cuellar'ın 1991 yılında, bu gö-
revini tamamlayacağına dikkati çekerek,
"Perez de Cuellar bu nedenle Kıbrıs gibi
askıda kalan sorunlara tez zaraanda bir
çözüm yolu bulunması amacıyla daha
çok gayret gösterecektir" dedi.
Yunanistan, bu son 16 yıl içinde Kıb-
ns konusundaki siyasetini değiştirmedi,
ama Atina-Lefkoşa ekseninde daha
"liberal" hareket etmeye başladı. Kıbrıs
Rum lideri Yorgo Vasiliu'nun bir önceki
selefi Spiros Kipriyanu'ya oranla "daha
faaJ" olması ve özellikle AT'nin ileri ge-
len ülkeleriyle "iyi ilişkiler" içinde bulun-
ması, Atina'nın "taktik" değiştirmesine
yol açtı. Vasiliu, uluslararası sahnede "ba-
şanlı bir işadamı" olmasının yanı sıra si-
yaset alanında da gösterdiği uğraşılarla
AT içinde aynı kaderde bulunmayan
KKTC Başkanı Rauf Denktaş'a oranla
daha çok puan topluyor. Atina bu neden-
le Kipriyanu'ya yaptığının tam aksine, Va-
siliu'ya "cart blanche", yani "açık çek"
vermiş bulunuyor. Öyle ki bazı durum-
larda Atina'nın istedikleriyle Lefkoşa'run
istedikleri her zaman 'denk' düşmüyor.
Bunun en son örneği Kıbrıs Rumlarının
AT başvurusunda gözlendi. Atina söz ko-
nusu başvurunun çok daha önceden ya-
pılmasından yana idi. Oysa Vasiliu, Ati-
na'nın bu arzusunu yerine getirmeden ön-
ce İtalya'nın yeşil ışık yakmasını bekledi
ve başvuruyu 1990 içinde yaptı.
Uzun vadeli
Yunanistan'ın Kıbrıs ile ilgili gelişme-
leri "uzun vadeli" gördüğü anlaşüıyor. Bu
nedenle de Cuellar'ın elçilerinden Oscar
Camiiiion ve Gustav Faysal'dan başka
ABD Dışişleri Bakanlığı Kıbrıs Dairesi
yetkilisi Nelson Ledsky'nin uğraşılarında
"tarafsız" kalmayı yeğliyor, ama Türk
birliklerinin adadan çıkması için Türki-
ye'ye baskı yapılmasmı öngören "milli
politikadan" vazgeçilmediğini de anım-
satıyor. Yunanistan, Türk tarafının "Yu-
nanistan'ın, Kıbns'ı bir Yunan adası yap-
maya çalıştığı" ya da "Kıbns Rumlarının
silahlanmakla Kıbrıs Tiirklerine
saldıracağı" yolundaki endişelerini, "(u-
tarsız ve gerçek dışı" olarak görüyor. Yu-
nan ve Rum tarafının "Türkiye'nin ada-
nın tiimünü işgal edecegi" yolunda duy-
duğu endişelerinin, Ankara ve Denktaş
tarafından "hayal iirünii" olarak görül-
düğü gibi.
HABERLEREV DEVAMI
Arkeolog
(Baftarafi 1. Sayfada)
Ankara'da bulunan Erim, kalp
krizi geçirdiği sırada Ingiliz
Büyükelçıliği'nin konuğu ola-
rak elçilik binasındaki konuke-
vinde kalıyordu.
Arkeoloji ve sanat çevrele-
rinde derin uzüntü yaratan
Erim'in ölümü nedeniyle
Cumhurbaşkaru Turgut Özal,
TBMM Başkanı Kaya Erdem,
Başbakan Yıldınm Akbulut ve
SHP Genel Bakanı Erdal tnö-
Bii kızkardeşi Canan Çamoğ-
lu'na birer başsağlığı mesajı
gönderdiler.
Tüm yaşamını arkeolojiye
bağlayan Prof. Dr. Kenan
Erim, 1929 yılında Istanbul'da
doğdu. 4 yaşında bu kentten
aynldı. llkokul ve lise öğreni-
mini Cenevre'de tamamladı.
New York Üniversitesi Klasik
Arkeoloji Bölümü'nü bitirdi.
Doktorasını Sicilya adasında
bir antik kentin ortaya çıkarıl-
ması çalışmalanna katılarak
yaptı. Daha sonra Indiana
Üniversitesi'nde ders vermeye
başladı. 1958'de New York
Üniversitesi'ne yardımcı profe-
sör olarak çağnldı. Klasik ede-
biyat, arkeoloji, eski Yunanca
ve eski Latince dersleri verme-
ye başladı. O günden bu yana
öğretim üyeliğini görevini sür-
düriiyordu. Afrodisias'ta 1961
yılında başladığı kazılan da
araüksız devam ettiriyordu.
Arkeoloji ve tarihle ilgili gaze-
te ve dergilerde yüzlerce maka-
lesi yayımlanan Prof. Erim,
son olarak Afrodisias'la ilgili
bir tngilizce kitap yazdı.
National Geography Soci-
ety'nin ytizyılda sadece 15 ki-
siye verdiği "Kristal Küre"
Odühı'nün sahibi olan Prof.
Erim, bunun dışında 1986'da
New York Valisi'nin Hürriyet
Anıtı'mn 100. yıh nedeniyle
her ülkeden bir kişiye verdiği
hürriyet madalyasını aldı.
1987'de Italyan Cumhurbaska-
nı tarafından "liyakat nişanı"
ile ödüllendırildi. Kültür Ba-
kanlığı ve TÜTAV da kendisi-
ne birer ödül verdi. Prof.
Erim, her yıl dört ay Afrodi-
sias'ta kazı yapıyor, 8 ay da
New York Üniversitesi'nde öğ-
retim üyeliğini sürdürüyordu.
Yaşamında hiç evlenmeyen
Prof. Erim, kendini tam anla-
mıyla Afrodisias antik kenti-
ne bağlamıştı. Erim, kendisi-
ne evlilikle ilgili yöneltilen so-
rulara, "Ben âdeta Afrodisi-
as'la evliyim. Heykeller de be-
nim çocuklanm. BinJerce böy-
le çocagum var. Hiçbiri bana
terbiyesiz eevap vermez. Onlan
cansu variıklar olarak görme-
yin, yaratan ustalar kendileri-
ni dökmüşler onlara. Biz de
ortaya çıkartarak ikinci kez
can veriyonız. Bu, bttyttk bir
mutloluk ve sornmlnluk" kar-
şılığını verirdi.
Akdeniz havzasının ortaya çı-
kartılan tarihi eser yönünden
en büyük ören yeri olarak nite-
lendirilen Afrodisas'ta 30 yüdır
aralıksız kazı yapan Erim, son
olarak Tetrapilyon'u (dört sü-
tunlu anıtsal kapı) restore et-
miş ve bu kapının açılışını da
geçen ay Cumhurbaskanı Tur-
got Özal yapmıştı. Prof. Erim,
Afrodisias'ta Türkiye"de ve
dünyada ilk olacak "açıkhava
müzesi"ni kurmayı hedef-
liyordu.
Prof. Erim, Afrodisias'taki
bilimsel kazılar için gerekli
olan tüm parayı da kendi ça-
balanyla buluyordu. Erim'i bu
konuda en çok National Ge-
ograpy Dergisi destekliyordu.
Erim, her yıl kazı dönemi son-
rasında Londra, Paris ve New
York'taki Afrodisias vakıfla-
rında konferanslar veriyor ve
buralardan"kazı için parasal
destek sağlıyordu.
Afrodisias kazı ekibi, Prof.
Erim'in Afrodisias'a gömül-
mesi için girişimlerde bulunu-
yor. Erim'in ablası Canan Ça-
moğlu kabul ederse Erim, bu
antik kente gömülecek.
Baker yokluyor
(Baştara/ı 1. Sayfada)
Latif Nesif El Cisim dün yaptı-
ğı bir açıklamada, "Sonuçlan
ne olursa olsun Kuveyt'ten
çekilmeyeceklerini" söyledi.
"Yönetimin bir üyesi olarak si-
ze Kuveyt'ten hiçbir zaman çe-
kilmeyeceğimizi anlatmak
istiyorum" diyen El Cisim,
"Tüm dünya Kuveyt Emirliği
diye bir yer olduğunu akhndan
çıkarsın, ancak Irak'ın Kuveyt
eyaletinden söz edebilirter" şek-
linde konuştu.
Irak Dışişleri Bakanlığı kay-
naklan, Suudi Arabistan yönün-
den gelen iki "düşman
uçağının" önceki gün sabah Irak
hava sahasını ihlal ettiğini bildir-
diler. İhlalin TSİ 10.30'da oldu-
ğu ve uçakların hava sahasının
11 km. içine girdikleri kay-
dedildi.
AFP'nin haberine göre, dün
yapılan diğer bir açıklamada
BAAS Partisi üyesi tüm emekli
memurlar önümüzdeki cumar-
tesi günü orduya katümaya çağ-
nldı. Çağnmn özellikle kimya-
sal silah ve uçaksavar uzmanla-
rını ilgilendirdiği bildirildi.
James Baker, Bahreyn'e gi-
derken yaptığı açıklamada
ABD'nin, BM Anayasası'nın
meşru müdafaayı öngören 51.
maddesi uyannca Irak'a karşı
kuvvet kullanmaya hakkı oldu-
ğunu savundu. Bilindiği gibi
Sovyetler Birliği, Irak'a karşı
ancak BM şeımiyesi altında
kuvvet kularulmasını kabul ede-
bileceğini açıklamış durumda.
Reuter'in haberine göre Ba-
ker Bahreyn'den geçtiği Suudi
Arabistan'da ABD birliklerine
hitaben yaptığı konuşmada
Amerikan lideriigi her zaman si-
zi düşünüyor ve yaptıgınız gö-
rev için size minnettarlık duyu-
yor" dedi. Baker konuşurken
bir grup asker, "Evimize ne za-
man döneceğiz" diye bağırdı.
Lisa Jones adlı bir çavuş da
"Burada zaman kaybediyonız.
Ya bir şey yapalım ya da gide-
lim" diye konuştu.
Yaşamsal sorular
AA'run Washington kaynaklı
haberine göre Baker gezisinde
ABD için yaşamsal önemde bazı
sorulara yanıt arayacak.
Amerikalı diplomatik muha-
birlerin gezi öncesi değerlendir-
melerinde, Washington'un,
Körfez'de, bölgenin gerçekleri
ile çelişmeyecek ve oluşturulan
ittifakta çıkar çatışmalanna yol
açmayacak bir siyaset oluştur-
mak istediği vurgularuyor.
Gözlemciler, Baker'ın, bölge-
den gelen taleplerle ABD'nin cı-
karlan arasında bir uyum, ge-
rekirse de "uzlaşma" sağlamak
zorunda olduğunu kaydettiler.
ABD Dışişleri Bakanı önce-
likle "Kriz banşçı yoldan çözül-
mezse, zor kullanmaya hazınz"
mesajını verecek. Bu çerçevede
müttefıklere "Sizce askeri hare-
kât hangi koşullarda baslamalı
ve hangi koşuDarda destek
verirsiniz" sorusu sorulacak.
Sürgündeki Kuveyt hüküme-
tinin "bir an önce askeri hare-
kfit" görüşünü savunduğu, Su-
udi yönetiminde ise askeri hare-
kâtın zorunluluğu konusunda
görüş birliği olmadığı bildirüi-
yor.
Aynı çerçevede Suriye, Mısır
ve Türkiye'nin yaklaşımlan
önem taşıyor. Cumhurbaskanı
Turgut Özal, harekât yerine,
uluslararası ambargonun sonuç-
larının sabırla beklenmesi ge-
rektiğini Washington'da vurgu-
lamıştı.
Ağır kayıp bekliyor
mısınız" olacağı kaydediliyor.
"Irak birliklerinin ABD hava
ustünlüğü ile safdışı bırakılacağı
ve bu yüzden az kayıp veri-
lecegi" biçimindeki görüşe Ba-
ker'ın katılmadığı ve çatışmada
ağır kayıp beklediği söyleniyor.
Bu yüzden bakan, asker yol-
layan ülkelerin bu "fedakâr-
lıga" hazır olup olmadıklarını
soracak.
Baker aynca müttefiklerin,
uluslararası ambargonun sonuç
vermesi için daha ne kadar bek-
lemek istediklerini öğrenecek.
Baker'a gezisinde eşlik eden
yetkililer arasında, Savunma
Bakanı'nın siyasetten sorumlu
yardımcısı olan ve Türkiye'yi
yakından bilen Paul VVolfowitz
var.
Aynca ABD'nin eski Kıbns
Koordinatörü Richard Haas da
geziye Ortadoğu uzmanı olarak
katüıyor.
Suudi Arabistan'da bulunan
Başbakanhk Hazine ve Dış Ti-
caret Müsteşarı Namık Kemal
Kılıç, Suudi Arabistan Başbaka-
nı İkinci Yardımcısı ve Savun-
ma Bakanı Prens Sultan Bin
Abdülaziz tarafından kabul
edildi. Kılıç, görüşme sırasında
Cumhurbaskanı Turgut ÖzaT-
ın Suudi Arabistan Kralı Fahd'a
gönderdiği bir mesajı Prens Sul-
tan'a iletti.
Mesajın içeriği konusunda
açıklama yapılmadı.
Başbakanlık Hazine ve Dış
Ticaret Müsteşan Namık Kemal
Kılıç, Suudi Arabistan'dan kre-
dili petrol alırru konusunda te-
maslarda bulunuyor.
Nakasone Saddam'la
göriiştü
Baker'ın ikinci sorusunun
"Ağır kayıp vermeye hazır
Japonya'nın eski Başbakanı
Yasuhiro Nakasone dUn Bağ-
BAKER I DİNLEDİKTEN SO.NR.A DAĞILDILAR — Suudi Arabistandaki Amerikan piya-
deleri James Baker'ın çolde kendilerine hitap etmesinden sonra dağılıyorlar. (Fotoğraf: AFP)
Almaıı futbolunda kan: 1 ölü
(Baftarafi 1. Sayfada)
kalan polisi çembere aldılar. Bu-
nun uzerine polis amiri Kari He-
inz Krompholz adamlarına "vur
emri" verdi.
"Vur emri"ni uygulayan bir
polis memurunun tabancasın-
dan çıkan kurşunla Berlinli 18
yaşındaki bir genç öldu. Leipzig
polisi "kurşunun hangi tabanca-
dan çıktıgımn incelendiğini" bil-
dirdi, ancak olayın "me^ru sa-
vunma" olarak görülmesi gerek-
tiğini söyledi. Alman futbol ta-
rihindeki olaylarda ilk kez po-
lisin bir kişiyi öldurmesi Alman-
ya'da şok etkisi yarattı. Polisin
neden saldırganın bacaklanna
ya da kollanna değil de başına
nişan aldığı sorusu yanıtlanma-
dı. Leıpzig'de çıkan olaylar, Al-
man "hooligan"larının saldır-
ganlıklannın ilk orneği değil.
Geçen hafta çarşamba gunü
Lüksemburg-Almanya millileri
arasındaki karşılaşmada Lük-
semburg'da Alman "hooligan"-
lar yine olay çıkarmıştı. Daha
önce FC Saksonya Leipzig ile
FC Jena takımlan arasındaki 1.
lig maçı sahada olay çıkması
üzerine yarıda kesilmiştı. Bayern
Silahta sıkmtı
ILKMECUS
Hıfzı V. Velidedeoğlu
15000 lira (KDV içinde)
Çağdaş Yayınlan Türkocağı
Cad. 39-41 Cağaloğlu-tstanbul
Ödemrii gonderilmez.
(Baştarafı 1. Sayfada)
len bilgilere göre Isviçre yakla-
şık 6 ayhk bir süreden bu yana
Türkiye'ye "dolaylı olarak
ambargo" uyguluyor. Savunma
sanayii çevreleri, bu konuda
Türkiye'ye ilk ambargo uygula-
yan ülkenin Avusturya olduğu-
na dikkat çekerken îsviçre'nin
"dolaylı ambargosunun nedeni-
nin de Avusturya gibi insani
gerekçelere" dayandığını bildir-
dıler.
tsviçre'nin ilk olarak Türki-
ye tarafından satm aîınacak
olan 2.75'Iik tapalar konusun-
da güçlük çıkardığım ve bunla-
nn verilmesini engellediğini bil-
diren çevreler görüşlerini şöyle
dile getirdiler:
"tsviçre'nin bu tavrından
sonra gerekli girişimler yapıldı.
Konu Isviçre parlamentosunun
gündemine bile girdi. Ancak ha-
lihazırda parlamentoda göriişül-
medi. Bu arada arhlı muhare-
be aracının namlulan için tsviç-
re'nin Oerlikon firması ile ge-
rekli bağlantılar vapıldı. Ancak
dolaylı ambargo nedeniyle fir-
ma bunlan Türkiye'de ortak
üretim yoluyla üretemeyeceğini,
namlulan ancak ftalya uzerin-
den Türkiye'ye transfer edebi-
leceğini bildirdi."
Münih'in Lok Leipzig takımıy-
la Leıpzig'de oynadığı maçta da
polis saldırganları bacaklanna
ateş ederek püskürttü. Nihayet
Alman taraftarlann Dünya Ku-
pası'nı aldıktan sonra çıkardık-
ları olaylarda da ölen ve yarala-
nanlar olmuştu.
Almanya'da şimdi gozler 21
kasımda Leipzig'de oynanacak
Federal Almanya-(Eski) De-
mokratik Almanya maçında. İf-
gililer birleşmeye karşın iki eski
ulkenin milli takımlan arasında
oynanacak maçta olay çıkabile-
ceği görüşünü ileri surüyorlar.
Savunma sanayi çevreleri, İs-
viçre'nin Oerlikon firması ile
zırhlı muharebe araçlanna takı-
lacak 75 adet namlu için gerek-
li anlaşmamn yapıldığını, bun-
lann Italya üzerinden Türkiye'-
ye transfer edileceğini kaydeder-
ken, ikinci bir 75 adet namlu
için de pazarlık yapıldığını be-
lirttiler. Aynı çevreler, Savunma
Sanayi Musteşarhğı'nın kuruluş
amacımn, Türkiye'de bir yerli
savunma sanayi oluşturacak bir
teknoloji transferi olduğunu da
işaret ederken "Ancak bu tür
ambargolar nedeniyle teknolo-
ji transferi hafta kalacak" de-
diler.
dat'ta Irak Devlet Başkanı Sad-
dam Hüseyin'le göriiştü, ancak
görüşmeden sonra yaptığı açık-
lamada, Saddam'dan Japon re-
hinelerin serbest bırakılması ko-
nusunda bir taahhüt alamadığı-
nı söyledi. Irak'ta 300'den faz-
la Japon rehine bulunuyor.
Reuter'in haberine göre, Na-
kasone, Irak liderine "Japon
haikının savaşa Körfez bölgesi-
ne Japon askerlerinin gönderil-
mesine karşı olduğunu" iletti.
Ingiltere Başbakanı Margaret
Thatcher ile ABD Başkam Ge-
orge Bush'un dün telefonla gö-
rüştükleri bildirildi. tki liderin
ünlü siyaset adamlannın Bağ-
dat'a gitmek yoluyla rehineleri
kurtarma eğiliminden vazgeçi-
rilmesi konusunda anlaştıklan
kaydedildi.
AA'nın haberine göre Irak
hükümeti, ülkede bulunan 14
Alman ve 1 Belçikalı rehineyi
serbest bıraktı. Irak'ta iş yapan
"Strabag" adlı şirket yetkilile-
rinden edinilen bilgiye göre, ser-
best bırakılan 15 kişi dün Ür-
dün'ün başkenti Amman'a gel-
di.
Suriye Enformasyon Bakan-
lığı'ndan yapılan bir açıklama-
da 15-20 bin askerin ve 300 zırh-
lı araan dün S.Arabistan'a doğ-
ru yola çıktığı haber verildi. Su-
riye'nin halen 4000 askeri bu ül-
kede, 800'ü de BAE'de bulunu-
yor.
Mısır Devlet Başkanı Hüsnü
Mübarek ile görüşen Fransa
Cumhurbaşkanı François Mit-
terrand'ın ülkesine döndüğü bil-
dirildi. Mitterrand "ambargo-
nun sonuca ulaşması için daha
çok zaman tanınması gerektiği-
ni, ancak dünyanın her an sa-
vaşla karşi karşıya kalabilece-
gini" söyledi. Irak Dışişleri Ba-
kanı Tank Ariz ile görüşen Ür-
dün Kralı Hüseyin'in Paris'e
hareket ettiği ve bugün Mitter-
rand ile görüşeceği kaydedildi.
Kral Hüseyin'in Irak ile karşı
güçlerin yakınlaşmasma çalışa-
cağı bildirildi.
Ankara'nın göriişü
Cumhuriyet Ankara Bürosu'-
nun haberine göre Baker'ın An-
kara'ya yapacağı kısa ziyaret
Türkiye ile ABD arasında krize
ilişkin son bir durum değerlen-
dirmesi yapılmasına olanak sağ-
layacak. Yetkililer, Baker'a
Musul ve Kerkük'ü de içine alan
bazı yeni senaryolar konusunda
Türkiye'nin isteksiz olduğunun
bir kez daha anlatılacağını be-
lirtiyorlar. Türkiye'nin krizden
kaynaklı ekonomik zararlannın
karşılanması konusunda da Ba-
ker'ın Suudi Arabistan'dan
"müjdeli bir haber" getirebile-
ceği belirtihyor.
Ankara'daki yetkililer, Kör-
fez'de bir askeri harekâta giri-
şilmesi konusunda son günler-
de daha çok spekülasyon yapıl-
dığına dikkat çekiyorlar. Ancak
başkentteki genel kanı, bu spe-
külasyonlann Irak yönetimine
karşı psikolojik savaşın bir un-
suru olarak Washington tara-
fından yönlendirildiği doğrul-
tusunda.
Dışişleri Bakanlığı çevrelerin-
de de hâkim olan bu görüşler,
yann ABD Dışişleri Bakanı Ba-
ker'a bir kez daha ifade edile-
cek. Ancak güvenilir kaynaklar,
Baker'ın Cumhurbaşkanı Özal
tarafından kabulünde Irak'taki
Saddam Hüseyin rejiminin işba-
şından gitmesi olasıhğı çerçeve-
sinde yeni siyasi ve askeri plan-
lann da ele alınabileceğini belir-
tiyorlar. Irak yönetimine karşı
bölgedeki genel güçbirliğinin
devamı için Baker'm Türkiye'-
nin katkısının sürmesini isteye-
ceği tahmin ediliyor. Yetkih'ler,
Cumhurbaşkanı Turgut Özal'-
ın 10 kasımda Tahran'da Iran
Cumhurbaşkanı Hasimi Raf-
sancani ile yapacağı görüşmenin
de hem ABD ile Iran arasında-
ki dolaylı diyaloğun sürmesi
hem de bölgede güçbirliğinin ta-
zelenmesi açısından önem taşı-
dığına dikkat çekiyorlar.
SSCB lideri Gorbaçov'un,
özel temsilcisi Primakov'un
Bağdat'taki temaslanndan son-
ra Körfez krizine Arap ülkele-
rinin katılacağı bir toplantıda
çözüm aranması önerisini gün-
deme getirmesi ise Ankara'da
gerçekçi bulunmuyor.
6.8 MİLYON — tki tarihi eser en yuksek fiyat- 38 MİLYON — Brest'in 'İstanbul' tablosu 38 mil-
la alıcı buldu. (Fotoğraf: Gunseli Karsan) yon liraya satıldı. (Fotoğraf: Alaattin Çiftçi)
ANTtKAVEKlTAPMÜZAYEDELERİ YAPILDI ~
Berlin Duvan 500 bin lira!tstanbul Haber Servisi — An-
tik A.Ş.'nin düzenlediği antika
müzayedesinde Fabius Brest'in
"İstanbul" adlı tuval üzerine
yağhboya tablosu, 38 milyon li-
raya alıcı buldu.
Hilton Oteli'nde dün düzen-
lenen müzayedede 250 "antika"
satışa çıkanldı. Yağlıboya tab-
lolann ilgi gördüğü müzayede-
de Fausto Zonara'mn "Peyzaj'-
'ı 31 milyon liraya satıldı.
Bu arada Berlin Duvan'ndan
bir parça ise 500 bin liradan alıcı
buldu. Bir mankenin giyerek
teşhir ettiği "Bindallı üç etek"-
de 2 milyon 500 bin liraya satıl-
dı.
Liberal Yazma ve Basma
Eserler Şirketi'nce düzenlenen
kitap müzayedesi ise dün The
Marmara Oteli'nde yapıldı.
tbrahim Manav'ın yönettiği
müzayedede en yüksek fiyatla
Richard Kndless ve Sir Paul Rı-
caut'un birbirini tamamlayan
eserleri 6 milyon 800 bin liraya
alıcı buldu. Tuygun Özkaral ta-
rafından aiınan "The Turkish
History Wiıh Sir Paul Ricaut's
Continuation" ve "The History
Of The Turks" adlı eserlerin
açılış bedeli 3 milyon 800 bin li-
raydı.
Müzayedenin 4 milyon 500
bin Ura ile açılış bedeli en yük-
sek parçası olan "Le Monde
niustre" adh haftalık siyaset,
kültür ve sanat gazetesinin 67
ciltlik tam kolleksiyonu ise alı-
cı bulamadı.
Danışma kurulunda Vehbi
Belgin, Prof. Hüseyin Hatemi,
Hidayet Nahoglu, Tahir Özçe-
lik ile Kevork Pamukcuyan'ın
bulunduğu müzayedede satışa
çıkarılan lOOeserden 16'sı satı-
lamadı.
YOK'ün sancıh yıldöntimü
(Baftarafi 1. Sayfada)
nmmasıyla kendini âdeta, "bir
onay makamı" haline dönüştür-
dü. Rektörler bu gelişmeyi
'özerklik açısından olumlu bir
adım" olarak değerlendirirler-
ken "özgün statülü üniversite"
tartışması da gündeme geldi.
Üniversitelere mali konularda
da özgürce hareket etme olana-
ğının sağlanması, rektörlerin ve
diğer yöneticilerin YÖK atama-
sı yerine secimle gelmeleri isten-
di.
YÖK'ün 10. yılındaki en bü-
yük korkusu ise 2547 sayıh yük-
seköğretim yasasınm, öğretim
Uyelerinden gelen istekler doğ-
rultusunda değiştirilmesi. Milli
Eğitim Bakam Avni Akyol, öğ-
öss •
Başvurıılar
19 kasımda
başlıyor
ANKARA (AA) — Üniversi-
te seçme ve yerleştirme sınavla-
n için başvurular bugün başlı-
yor. Üniversite birinci ve ikinci
basamak sınavı için başvurular
19 kasım pazartesi günü saat
17.30'da sona erecek.
Bu yıl 1989 veya 1990 yılında
birinci basamak seçme sınavmı
kazanmış adaylardan ikinci ba-
samak yerleştirme sınavına gir-
mek isteyenler de başvuruda bu-
lunabilecekler.
ÖSYM'den verflen bilgiye gö-
re başvuru için 1 milyon 100 bin
adet kılavuz ve başvuru formu
basılarak lise ve dengi okul mü-
dürlüklerine gönderildi. Okul
müdürlüklerinin ek kılavuz ve
başvuru formu istekleri de en
kısa zamanda karşılanacak.
Üniversite sınavlanna girmek
isteyen adaylar kılavuz ve baş-
vuru formunu 4 bin lira karşılı-
ğında okul müdürlüklerinden
sağlayabilecek sınav hara da bi-
rinci ve ikinci basamak sınavlan
için 40'ar bin lira olarak be-
lirlendi. •
Üniversite birinci basamak
seçme sınavı 7 Nisan 1991, ikin-
ci basamak yerleştirme sınavı da
16 Haziran 1991 tarihinde yapı-
lacak.
retim üyeleriyle yaptığı değişik
toplantılarda yasanın değişece-
ğini ve YÖK'ün "bir üst koordi-
nasyon" kurulu olarak yaşamı-
m sürdüreceğini vurguluyor. Bu
açıklamalar, Akyol ile YÖK
Başkam Prof. Dr. Doğramacf-
mn arasımn gerginleşmesine yol
açıyor.
Bakanlığın son aşamaya gelen
YÖK Yasası'ndaki değişiklik ça-
lışmalannı tamamlayarak yasa
tasansının bu yasama yılında
TBMM'ye sunması bekleniyor.
YÖK dönemindeki
sayısal gelişmeler
YÖK'un yayımladığı
"Yükseköğretimdeki
Gelişmeler" başlıklı kitapçıkta
yer alan bügüere göre \9%ttde 41
bin 574 olan üniversitelere yer-
leştirilen öğrenci sayısı yaklaşık
4.5 kat artarak 180 bine ulaştı.
Ancak bu artışta en önemli ro-
lü açıköğretim fakültesi oynadı.
YÖK, örgün öğretim ağırlıklı ol-
mak üzere hedeflenen yüzde 15
okullaşma oranına ulaşamadı.
Bu oran, yüzde 14.1'de kaldı.
YÖK dönemindeki diğer sayısal
gelişmeler şöyle:
— 1980-81 öğretim yılında
mevcut olan 19 üniversite, 20
akademi ve toplam 126 meslek
yüksekokulu ve eğitim enstitü-
sünde toplam öğrenci sayısı 237
bin 369 iken bu sayı üçte biri
açıköğretimde olmak üzere 800
bine yaklaştı.
— Üniversitelerin sayısı
19'dan 29'a yükseldi. Ancak
bunların büyük bölümü "gece-
kondu üniversiteler" olarak ad-
landırıldı ve sağlanan fiziki ko-
layhklar oldukça sınırlı kaldı.
— 1980 yüında 4 bin 905 olan
toplam öğretim üyesi sayısı
1989'da 10 bin 273'e, 20 bin 917
olan toplam öğretim görevlisi
sayısı da 31 bin 7'ye yükseldi.
Ancak bu sayısal gelişmeye kar-
şın öğretim üyesi kalitesinin düş-
tüğü öne sürüldü. Özellikle "ko-
lay profesörlük" yasasıyla biürn-
sel yeterliliği şüpheU öğretim
üyeleri profesör oldular. YÖK,
bu uygulamasından vazgeçmek
zorunda kaldı.
YÖK'ten itiraf
YÖK'ün kendisi de artık yük-
seköğretimin bir darboğaz için-
de olduğunu itiraf ediyor.
YÖK'ün haarladığı "Turkiye'de
Yükseköğrenimin Dünü ve
Bugünü" adlı raporda, YÖK dö-
neminde yükseköğretim kurum-
lanna tahsis edilen ödeneklerin
bütçedeki payının yüzde
4.32'den yüzde 3.19*a düştüp-
ne işaret edilirken, yükseköğre-
tim kurumlarmın milli gelirden
aldığı payın da yüzde 0.78'den
yüzde 0.64'e düştüğü kaydedili-
yor. Raporda, "Daha da önem-
lisi öğrenci başına düşen ödenek
tutan, aynı dönem içinde 3.5
milyon liradan 1.9 milyon lira-
ya düşmüştür" deniliyor. Rapor-
da "Yükseköğretim fınansma-
nında gelecekte de darboğazlar-
la karşılaşılmasının büyük
olasdık" olduğu vurgulamrken
üniversitelerin şu anda içinde
bulunduklan ekonomik sıkıntı-
lar da bu görüşü doğruluyor.
Üniversitelerin büyiik çoğunlu-
ğu belediyelere olan milyarlarca
Urayı aşan su borçlannı bile öde-
yemiyorlar. Bütçedeki ödenekle-
rin her yıl yüzde 40'ının bioke
edilmesi ise üniversiteleri rahat-
sız ediyor.
VEFAT
Merhume Fatma ile Merhum Kamil Bey'in oğulları,
Turgut, Turgay, Tuncay, Turan'ın babaları, Fatma
Altı'nın sevgili eşi, Darüşafakalı
Em. P. Kd. Al. (P-937-327)
HÜSEYİN ALTI
4.11.1990 pazar gunü vefat etmiştir. Cenazesi bugün
Selimiye Camii'nde kılınacak ikindi namazından sonra
Karacaahmet Mezarlığı'na defnedilecektir.
AİLESİ