Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET/12 6EYLÜL 1989 Güneydoğu olayları ve iktidar II CELİL GÜRKAN (E.General) Tehdidin etnik kökene dayandırılmak istenen niteliğı ve amacı gözden kaçınlmadığı takdirde, Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da "dunkü" ve "bugbnkü" olaylar arasında ilginç koşutluklar bıUunduğunu görmemek olanaksız. Ne var ki, tehdidi ortadan kaldırma açısından, her iki dönemin cutnhuriyet hükümetlerinin olaylara bakış, yaklaşım, değerlendirme, gereken siyasal kararlan alma, diplomatik demarşlarda buJunma ve devlet gücünü kullanma alanlannda diametrik diyebileceğimiz farklılıklar ve çelişkiler gözlendiği de bir gerçek. Eh, ne de olsa 1930'larda Türkiye"yi yönetenler, tırnakla kuyu kazarcasına nice zorluklarla Türk vatanını ve bağırasızlığını kurtaımış, yaşamlan boyunca titizlikle buna sahip çıkmış insanlardı. Hazıra konmamışlardı! Bu nedenle, vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğünü bozmaya yönelik iç, dış her harekete ve mildahale yeltenişlerine karşı son derece duyarlı ve mukabelede kararlı idiler. Atatürk ve arkadaşları şunu da çok iyi biliyorlardı ki, Türkiye'nin jeopohtiği, isler ulusal, ister uluslararası nitelikte olsun, karşılaşılacak sorunJarın özellikle de egemenliğimize, uluBu sözleriyle özal, şiddet dozasal güvenliğiraize, bağımsızlığımı jını ve etkinük alanını genişleteza, devletler hukukunun eşitlik ve rek sürüp giden olayların üstesinmütekabiliyet ilkelerine ilişkin den gelmek içın uzun süreli bir sorunların tam bir azim, karar '*yıpralma harekâu" öngördüğülılık ve öngörü ile d e alınıp en kı nü ortaya koyuyordu. sa zamanda ulke yaranna çözümNe fahiş hata! lenmesini. her halnkârda gereksız Çok merak ediyoruz, Reuter'in şekilde "entemas>onalize" edilmeye fırsat verilmemesini emreder! Doğu Anadolu'da 19 Haziran 1930 günu başlayan şekavetin, o günkfi zor koşullara rağmen, 66.000 kişilik iki kolordunun, hava gücümüzü oluşturan 200 uçağınuzdan 100'üoün tedip harekâtına tahsis edilip yetenekli bir komutanın emrinde harekete gecirilmesi ve askeri harekâtın, enerjik, kararlı, zamanlı ve inandırıp caydırıcı diplomatik girişimlerle desteklenmesi suretiyle bir ay gibi kısa bir süre içinde ezilmiş olması günümüz yöneticilerine bir şeyler anlatmıyor mu? Ama tarih okunmaz ise ne anlatmış olabilir ki... Nitekim Başbakan Sayın özal, başından beri her nedense önemsemez göründüğu nitekirn kısa bir süre önce verdiği demeçte de gazetecilere: "Güneydogu olaylan sizin büyüıtıigunüz kadar degil!" demiştir. Güneydoğu Anadolu olayları ile ilgili olarak 1987 temmuzunda Diyarbakır'da şöyle diyordu: "...Bu çıkan hadiseler uzun dönemli hadiselerdir. Bu nznn dönem içinde \ıpranma olacaktır. Bu yıpranmalan bu orgut PKK'yı kastediyor. C.GT yaşayacaktır. Çünkiı karşısında koskoca Türkiye Cumhuriyeti var. Yavaş yavaş elimine olacaklar. Tabii süre uzun sürebilir. Ona bir şey diyemem." verdiği ve 24 Ağustos 1989 tarihli gazetelerde yer alan Cenevre çıkışb aşağıdaki haber, Sayın Özal'ı ve onun kerametine teslim olmuş gibi davranan öteki yetkilileri, geç de olsa uyarabilrniş midir? "Cenevre"de Birleşmiş Miüetler karargâhında Salah Jmor adındaki bir Kürt temsilcisi, dün (23 Ağustos 1989) gazetecilere: "Kurtlerin önümüzdeki 8 ay içinde sürgünde bir Kürt parlamentosu kurmayı planladıklaruıı, bu parlamentonun, haJen beş Ulkeye yayıimış 25 milyon kadar Kttrdün büieştirilmesi doğrultusunda ilk adımı oluşturacağuu, otuz kadar Kürt hukuk uzmanının, uzun erirnli amacı bağımsız bir Kürt ulusu meydana getirmek olan bir planı görüşmek üzere geçen hafta Londra'da toplandıklarıru, bu toplantıdaki delegelerin, Ermenistan ve Azerbaycan Sovyet curnhuriyetlerinde yaşayan tahminen bir milyon Kürtten destek mesajlan aldıklannı, Kurtlerin durumlarırun, lkinci Dünya Savaşı'ndaki Yahudilerin dunımuna benzediğini, henüz hangisi olacağı saptanmamış bir Avrupa ülkesine yerleşecek olan müstakbel Kürt parlamentosunun, her egilimdeki gerilla gruplarıru ve siyasal partileri temsil edecek sürgündeki hükümetin üyelerini tayin edeceğini, parlamentonun ilk toplantısını, büyük olasılıkla, 5.000 Kürdün Halepçe (Irak) kasabasında kimyasal silahlarla öldürülmelerinin ikinci yıldönumünu anmak için önümüzdeki yılın 17 martında yapılacağını, kurulduklarında sürgündeki bu parlamento ve hükümetin, Kürt toplumunun tek temsilcisi olacağım" söylemiştir! Yukarıda da görüldüğü gibi "1930 Ağn Harekâtı" olarak bilinen ve günumüzde Güneydoğu Anadohı'daki PKK'lı terörist saldırganlar gibi sınırlanmız ötesinden açtkça destek ve yardım gören şaküere bugünkü deyimi ile bölücü teröristlere karşı yöneltilraiş bulunan "tedip (uslandırma, yola getirme)" ve "tenkil (ezme)" operasyonu tam bir ayda kesin sonoca ulaşmıştır. Beriki ise 6 yıldır sürüyor ve karanük tünetin ucunda henüz ışık da görünmüyor. Mazeret üreticiler çıkıp diyebibirliklerimizin elinde, Birinci Dünya Savaşı'ndan kalma, su ile soğutmalı Schwarzloze makinelitufeğinden, 1898 modeli Kınkkale yapısı tek ateşli mavzerden başka ne vardı? G3'ler mi vardı? Helikopterier mi vardı? Zırhh personel taşıyıcıları, tanklar, modern telsizler mi vardı? Sözü daha fazla uzatmaya gerek yok. Evet, o gun, bugünkünden farklı bir şey vardı: Ciddi devlet ve azim ve karar sahibi bir yönetim!.. Devlet adamı olduğumuz iddiasındayız, ama devlet adamınm, taya çıkmasım önleven ya da kolayca üstesinden gelinmesini sağlayan güç olduğu bilinmelidir. Bilmeyenler varsa, lngilizlerin, elde güçlii bir donanma bulundurarak, bu donanmanın varlığı ile kuvvet •kullanmaya gerek kalmadan imparatorluğun çıkarlarım koruma anlamına gelen "Fleet in being" politikasım incelemelerini sabk veririz! Bugün biz işte bu gücün, yokluğunu demesek bile zaafa uğranuş olmasının ıstırabını çekiyoruz. Bulgaristan göçmenleri sorunu ve sürekli sarkaç (rakkas) hareketi yapan hükümet politikası ortada... Rahmetli Orgeneral Fahrettin Altay'm "On yıl savsş, 19121922 ve Sooraa" adlı anı kitabından bir bölüm aktaracağız: "1937 yüı ocak ayı. Hatay davasırun bunalımlı dönemi. Atatürk Jstanburda Parkotel'dedir. 1. Ordu Komutanı Orgeneral Fahrettin Altay'ı çağırtır. Sıkıntılı ve düşünceli haii Org. Aitay'ın gözünden kaçmamıştır. Birden şöyle der: "Pasa, biliyor muson, ben cnmburbaşkanhğını bırakıp Hatay'a çete reisi olacağım!" Orgeneral Altay'm gülümsediğini görünce de sorar: "Ne gülüyorsun?" "Efendim, siz Tîiridye'nin çete reisisiniz. Hatay'ın çete reisi olsa olsa bir teğmen olur!" "Varsa öyle teğmen, ver bana!" "Emredersiniz, botün teğmenler emrinize hazırdır!" Tam bu sııada açılan kapıdan merhum Yunus Nadi içeri girince Atatürk ona da sorar: "Sen ne dersin bu Hatay işine?" Yunus Nadi'nin yanıtı şu olur: "Paşam, senin bu işte blöf yapmadığına büyuk devletler kani olunca Hatay senindir!" "Aferin, işte seni bunun için severim!" Evet, başta Fransa olmak üzere büyuk devletler, Atatürk'ün blöf yapmadığına ve kararlılığına kanaat getirdikleri için Hatay birim olmuştur! Atatürk'ün ve cumhuriyet hükümetlerinin blöfe zerrece prim tanımayan azimli ve kararlı davramşlan sonucu dünya kamuoyunda, T.C. devletine kazandınlan "inandıncıbk" ve "caydınalık" hüviyeti sayesindedir ki Lozan kazanılmıştır, Montreujt gerçekleştirilmiştir, Hatay ulusal sımrlar içine alınmıştır, irtica, gericüik, bölücülük ezilmiş, devrimler gerçekleştirilip korunmuştur, dahası Türkiye lkinci Dünya Savaşı dışında kalma olanağını bulmuş ve Kıbns'ta 1974 öncesi titrek ve sallantdı mevcudiyerimiz kuvvetli bir teyide kavuşmuştur. ni ve çapını tehdidin niteliği ve çapı belirler ve çünkü ulusal sorunlarm çöztimünde olaylara, birbirine benzer teşhis koymak, olayların önemi hakkında hiç değüse birbirine yakın yargılarla hareket edip alınacak önlemler konusunda aynı duyarlığı göstermek şarttır. Tedip harekâtının sevk ve idare sorumluluğunun kara ordusuna mı, jandarmaya mı, özel polis timlerinden oluşturulacak bir örgüte mi, sivil otoritelere mi verilmek gerektiği yolunda son haftalarda tanık olduğumuz tartışmalar, sağduyunun, çağdaş sevk ve idare sanatının, bunalım yönetim (Crisis management) tekniğinin emrettiği ve geçmişteki deneyimlerin aydıniattığı yolda sona erdirilmeli, hele "sorumlulugun kara ordnsunda olmasının. olayı bir savaş boYutunda gorup PKK karsısında devleti çıkanna anlamı taşıyacağı, oysa ki jandarmada kalacak olursa böyle bir yoruma meydan verilmeyecegi'' gibi boş ve mesnetsiz iddialann önü alınmah. Ancak beş sene sonra operasyonel haiegelecek özel jandarma birlikleri kurma projesinin, bugünkü konjonktür içinde ütopist bir çözüm olmaktan ileri gidemeyeceği bilinmeli. İyi ya da kötü niyetli olarak dış çevrelerden, hatta iç odaklardan gelen "demokrasi", "insan hakları" telkinlerine, ne şovenist ve çağdışı bağnazlıkla kulaklar tıkanmalı, ama ne de, alternatifi olmayan ulusal güvenliği ve ülke bütünlüğünü tehlikeye atma pahasına, gereğinden fazla teslimiyet gösterilmeli, Hayırhah olmayan telkin ve baskılara, maahaza dost veya müttefik ülkelerden geliyor diye boyun eğmekten sarfı nazar edünıeİi. tkili ya da çok taraflı ilişkilerde, devletler hukukunun tanıdığı hak ve yükümlülüklerin kullarulmasında lüzumundan fazla yumuşak başb, odün verici ve kabulcü davranılmamaJı, hatta makul ölçüde "uyuşmaz (intransigeant)" ya da zor uyuşur davranmayı bilmenin de başanya götüren bir tür diplomasi yolu olduğu takdir ve teslim olunmalı. Kürdistan kurma sorunu tran'ı ve halkı Arap olan Irak ve Suriye'yi de doğrudan ve yakmdan ilgilendirdiğine göre, bu üç devletin, sorun üzerinde uzun vadeli belli görüş, düşünce ve politikalan olmak gerekir. Meğer ki, topraklanndan bir bölümü, müstakbel Kürdistan lehine terk etmeyi şimdiden ve peşinen kabul etmiş olsunlar. Bulgaristan'daki soydaşlarımızın sayısını bilmeyen hükümet, hiç değüse adı geçen üç komşu ülkenin, Kürdistan konusundaki kesin kararlarına sağlıklı bir teşhis koyabilmeli. Ve nihayet, Birleşmiş Milletler Anayasası'nın öngörduğü "saldırı karşısında meşru müdafaa" hakkını kullamrken, özellikle çete savaşlarımn ve kontrgerilla harekâtının gudümünde de değismez bazı taktiklerin (örneğin, 'kuşabp lecrit bartkâo / seai of opentions" ve arkasından direnme odaklannın taranıp nötralize edilmesi harekâtı / mop up operations".^ gibi), arazi ve hava koşullarının tüm elverişsizlığine rağmen azim ve kararlılıkla uygulanmasına çalışılmalıdır. tngiltere'nin ünlü gazetelerinden "The Economist"in, 1319 Haziran 1987 tarihli sayısında "Kürt Teranesi" başlığı altında yazdığı şu tümce ile sözlerimizi bağlayalım: "Komşu ülkelerdeki KiuHcri kışkırtmak, eski bir O t a d o ğ n oyunudur!" Böylesine "eski oyun"lan anlamak için de tarih okumamız gerekiyor! ONUK YAZAR Vmurudevlette, hükümet etmede her şey, illa katıyasa hükmü ile devletin maddi gücü ile ve yaptmm (müeyyide) uygulamakla çözümlenmez. Devletin "caydına" niteliğinin, yönetimin karar ve icraatında "inandırıcı" olmasının da, iç, dışçoğusorunlannya ortaya çıkmasım önleyen ya da kolayca üstesinden gelinmesinisağlayan güç olduğu bilinmelidir. lirler: "Efendim, Güneydoğu Anadolu'da arazi çok engebeli. Terdristler de çevreyi iyi tanıyorlar!" Hemen yanıtlayalım: 1930 harekâtımn yapıldığı Büyük, Küçük Ağn dağlan, Muratbaşı Dağı, Zilan Deresi bölgesi tenis kortu ya da futbol sahası gibi düzgün ve engebesiz mi idi? O gunun Kürt eşkıyası bölgenin yabancısı mıydı? Gene diyebilirler: "PKK'mn elinde gelişmiş silahlar var. Kalaşnikoflar, roketaUrlar var!" Buna da yanıtımız hazır: Rahmetli Salih Paşa komutasındaki her şeyden önce sağlam ulusal tarih bilincine sahip, inanılır ve tutarlı insan olması gerektiğinden haberimiz yok. NATO üyesiyiz ve NATD donık toplantılanna katılıyoruz, ama NATO stratejik konseptinin başlıca dayanağının, her türlü saldınya karşı "caydırıcilık" temeline dayandığını bilmiyoruz. Umunı devlette, bükumet etmede her şey, illa katı yasa hukmü ile devletin maddi gücü ile ve yaptınm (müeyyide) uygulamakla çözümlenmez. Devletin "caydıncı" niteliğinin, yönetimin karar ve icraatında "inandına" olmasının da, iç, dış çoğu sorunların ya or Sonuç Hükümet, Güneydoğu Anadolu'daki PKK olayının, ülkenin ve miUetin bolünmez bütünlüğu için çok ciddi, evet yineliyoruz, çok dddi bir tehdit oluşturduğu görüşüne gelmeli, giderek kronikleşen, kemikleşen sonınun radikal ve kalıcı bir çözüme kavııştunılmasının: Sadece maddi güç ve zor kullanarak, Sadece bölgede yoğunlaştuılmış eğitim, ekonomik ve sosyal kalkındırma ve refah önlemleri vurgulayarak, Sadece sıkıyönetim, olağanüstü hal ilan ederek veya kaldırarak, Sadece Olağanüstü Hal Bölge Valiliği kurup bu valib'k eliyle, hesaplı hesapsız milyarlık bütçe ödeneklerini bdlgeye akıtarak, Sadece her köyde, yerleşim merkezinde ve mezrada, eğitimsiz v hizmet bağlantılan son derece gevşek konıcu örgütü kurarak, Bdlgede yaşayan, Kürt kökenli olsun olmasın, ortak niteliği Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmak olan ve bu hüviyetiyle anayasanın tüm güvencelerine, evrensel insan hak ve özgürluklerinin tümüne sahip buiunan halkı, kâh kuşkucu bir yaklaşımla ve üstü kapalı şekilde veya açıktan suçlayıp horlayarak \e insanJık onuruna yaraşmayacak sindirici, alçaltıcı yöntemlere muhatap kılmak suretiyle, kâh da, sayıları az da olsa aralarında, yasalara karşı isyankâr, ülke güvenliği için tehlikeli, devlete karşı silah çeken eylemler içinde bulunanlann da var olduğu veya var olabileceğini kabul etmeyecek kadar idarei maslahatçı bir davranış içine girerek. Fırat suyundan PKK üssü Suriye'ye cömertçe ıkramlarda bulunup Şam'a gönderdikleri Dışişleri Bakanı'na, illa devlet başkanı tarafından kabul edilme onuruna kavuşabilsin diye resmi gezi rotasını Şarn'dan Lazkiye'ye çevirterek, Bağdat yöneticilerinin PKK, peşmergeler ve sımr ilişkileri konularındaki iltihaplı çıban başlannı alkol pansumanı ile tedavi etmek istercesine tüy yatımına yaptıkları vaat ve beyanlara, mal satma düşüncesiyle kanarak, ticari ilişkilerimiz belli düzeyin altına düşmesin diye, bağnaz ve bedhah Humeyni Iram'mn mürailiklerine göz yumarak mümkün olamayacağı idrakine varmalıdır. Bu arada: Güneydoğu Anadolu'da sürüp giden olaylara doğru bir teşhis konulmalı. tç savaş rru? Gerilla savaşı mı? Ayaklanma mı? Güvenlik ihlali mi? Terörist eylem mi? Aynlıkçı, bölücü hareket mi? Alelâde eşkjya faaliyeti mi? Çetecilik mi? Ülke istikrannı bozmaya yönelik dış kışkırtma mı?.. Çünkü ahnacak önlemin mteliği BİR D Ü N Y A B E N Z E R S İ Z BİR DÜNYA Büyüiu bir dunyada yaşanacak byyulü bu taııl.. Duşiedıjuuz bu tatü. cennet ko$c Kuşadam'ndı HcKd D e luxe FANTASİA'da azı bekByor... Hotel Uc lıae FANTASİA, barika raanzaıalı 276 odası, jakuab 18 suiü, 2 kral dancsı ve deneyimb seçdmış penoneümn sunduğu kalıteh servis dc sızı beklıyor... Kmarmılır Sottdpz. ABtpo. Arrak. Patasme frrtnk. Cafe Horm. Blues Ber Huk Bar Bahlk Bor. Daco Boiero. S.ltu.Ovb S « TSr* nnaı Ctmm Ha&ı CM. Soürmm. Ac* yizme hrnıau. Kepdı yüM hımım. ÇoatUr Km yüne KJYUIK Su kayaiı. Sorf. Taıa. Sılmh SetırltrM ı m Çacı*lahaiğs. Sılarrmrnsyaı Oabntmn. K * » n o > Gmüik arir. mplam <*maUm TtUa. Faamıle. SiımAmt çntri Sızler, doğarun henüz bozulrnadığ), denız. Innrı, güneş uçiusünun yarusıra renkli ctkinlıkkrrin sunvılduğu bir köşe arayankr Egc'nın incei Bodrum'a 24 km uzaklıktab CLUB \RMONIA. telefoolu 102 odaa, mını barü. T V ^ 11 suıu ve bcrbinnden guzcl. özgun bolumlenyle sıze 24 saat unutulmaz beyecanlar >aşaucak . KmSnİK ve sevdikkrBK b . "benMsn dikya" da lnter Hotdsden bir CLUB ABMONİA UtiB anıağaı edin. CbıbRcamrml. Temct Cnfi Bar DısctıBar Kam. Sdrf. H O T E L antasıa D E L U X E A management of HTERHCHHS Rczrtvasjaolannız ıpn Re2rrvasyonlannız ıçın Vattonaj) Cad. ALkavak Sok. Polat Apc 32/12 80200 Nşanlaşıİstanbul Td. (I) 130 79 95(4 Hal) Fax. (1) 130 79 99 H0TELr>luttFAOTASİAbırHALUKULUSOYAŞ.yaunmıdır. U VaHkonı* Cad. Akkjvık Sok Potal Apt 32/12 80200 Nqanu$ıbtanbul Tek (I) 130 79 93 (4 Haı) Far (1) 130 7999 tl C A N L I • » • * , . B İ R D U N Y A BtTTt IMffis BÜTÜN ÖĞRETMENLER Ingiliz, Deneyimli ve Profesyonel Suicı Akücnj Vkoen^z dışenler Akcenu m pml pın] sulannda kışın > r ıiu Ju^ ^nnmaya oziem dm^anJar. Doğasıyla, tanhışie eşaz bir bekie olan Mersin Kakalesınde CLUB BARBAROSSA. 90 odası. 9 smtt ve bırbırindcn renkli etkınlıklenyle yaşamlanna canlılık katmayı araılavanlara kucak açıyor... Kcndnze ve smüderiBBe bu "caıdı d n y a " da lnto HoUfc'den bir CLL B BARBAROSSA latig annagan edn. Rrsuunmt n barbr 71' ufaau. YiBrc kmm. /tfntfcırasptrltn. Su ktjyvfr. Saf. M m Kaııt. SntnnrM srrHs. ÇoaA (w*ırı«t. Ole kımlsma S A V O I R F A I R E Kursların Baslama Tanhlerı Gundüz : 4Eylül1989 Akşam : 4EyluM989 Haftasonu • 9Eylul1989 İSTANBUL ANKARA Tel: 147 09 83152 82 7172 Tel: 135 30 941352397 Rumelı Cad No 92/4 Zekı Bey Apt Selanık Cad. No. 8 Kat.5 OsmanbeyİSTANBUL KızılayANKARA BARBAROSSA KIZKALESİ A management of 1989 De luxe Hotel Fantasia. Club Armonia. Club Barbarossa. 1990 Club Artemissıa. Club Amarissa. Club Hotel Adora. INIBR S4LES V a l ı k o ı u j ı C a d A k k a v a k S o k . Polal Apt 3 2 / 1 2 K020Û N ^ a n l a 5 . U u n b u l T d ( I ) 130 7 9 9 5 ( 4 H a ı ) F a x ( 1 ) 1 3 0 7 9 9 9 C L U B B A R B A R O S S A bir M E S T U R y a d n m ı d ı r jeı l .Kİ Resrvasyonlannız ıçın INfER HOTEİS PıAıı \pl ' 2 / i : < ' Management & Consulting Nı>ınıjM Isunhul Tcl l It HO < (4 H j t t F.ı\ (1)110 1 9 9 * Esas No: 1988/85 Karar No: 1988/326 Hırsızhk suçundan sanık Nuri Tuncer, Şükrü ve Emine'den olma 1970 D.lu Alanya Üzümlü köyü nüfusuna kayıtlı olup halen aynı yerde oturan sanığın 6.9.1988 tarih 1988/85326 sayılı kararı ile TCK. 491/ilk55/3, 64746.a maddesi gereğince 4 ay hapis cezası teciline karar verilmiş olup sanığın bütün aramalara rağmen bulunamaması nedeniyle tepligat yapılaraamıştır. 7201 sayılı kanunun 28/29 maddesi gereğince ilanen teblığine, tebliğ tarihinden itibaren 15 gun soora tebligat yapılmış sayılacağjna dair 11.8.1989 tarihinde karar verildı. Basm: 30793 GAZtPAŞA SULH CEZA MAHKEMESİ "