25 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
17 EYLÜL 1989 PAZAR KONUĞU CUMHURİYET/9 Türkiye, Avrupa'nın Doğu kapısı Irak asıllı iki Yahudi kardeş tarafından kurulan ve halen îngiltere'nin, cirosu en yüksek reklam ajansı olan Saatchi and Saatchi, Türkiye'nin îngiltere'de tanıtılması görevini de üstlendi. On yıl süreyle Başbakan Margaret Thatcher'ın görüntüsünü halka sevdirmek ve Muhafazakâr Parti'nin değerler sistemini benimsetmek için çalışan ajans, şimdi de Türkiye'nin Avrupa'daki makyajını yapacak. Ajansın Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Michael Dobbs, yüklendikleri görevin niteliğini, siyasal konularda reklamın nasıl yapıldığını ve 1992'den sonra Avrupa Tek Senedi'nin yürürlüğe girmesiyle birlikte reklamcılığın çehresinin de nasıl değişeceğini anlatırken, "İçerik kofsa, reklam bir işe yaramaz" diyor. Londra muhabirimiz Edip Emil Öymen, Michael Dobbs'la Londra'daki bürosunda konuştu. Türkiye'nin AT üyeliği için çalışan Saatchi and SaatchVnin Başkan Yardımcısı Michael Dobbs: PAZAR KONUĞU seçimlerde amaç farkh: Seçmeni, Muhafazakâr Parti'yi seçmeyi sürdürmeye ikna etmek. Henüzbir değişikliğe gitme zamanı gelmediğine ikna etmek. Her seçim farklıdır. Her sefer farklı sorunlar ortaya çıkar. Halkın beklentileri, gereksınmeleri değişir. Bizim işimiz, kamuoyunun nereye gittiğini izlemek oldu hep. Halk, hukümetten ne ister, ne bekler, onu izlemek oldu. Ve hükümetin, yani Muhafazakâr Parti'nin bu istek ve beklentileri hesaba katması ve bunlar doğrultusunda hareket etmesini telkin etmek oldu. Bu iki yonlu bir işlem: Muhafazakâr Parti'nin, seçmene ne vereceğini söylememek, ama partiye, seçmenin ne istediğini anlatmak... Burada Türkiye ile yakın bir benzerlik de vaı. îngütere'ye, Türkiye'nin ne vereceğinı söylemek yerine, Türkiye'ye, İngiltere'nin ne beklediğini, umduğunu söylemek... Turkiye, Avrupa Topluluğu üyesi olmadan önce mevcut üyeler Türkiye'de birçok şeyin değiştirilmesini isteyecekler. En kısası, Türk yaşam biçiminin modernleştirilmesini isteyecekler. tşte bu yuzden bizimki iki yönlü bir işlemdir. İki taraf da birbiri hakkında bilgi sahibi olur. • • • • S / z , 1979'dan 1987'ye kadar Muhafazakâr Parti'nin seçim kampanyalarını yürüttünüz. Bu seçimlerde Muhafazakâr Parti hep buyuk farkla kazandı. Bu sonuçların alınmastnda sizin çalışmanızm, yani reklam kampanyanızın ne ölçüde etkili olduğu söylenebilir? Ayrıca 1987 seçıminde muhalefettekı İşçi Partısi'nin de reklam kampanyası ilk kez göz doldurmuştu. Siz, o zamana kadar tekdiniz. 1987 seçim sonuçlan, partinin seçmen tabanında mükemmel bir desteğe sahip olduğunu gösterdi. Ancak hukümetler ne kadar uzun süre iktidarda kalırsa, bir o kadar da parti içi sorunlar ortaya çıkar ve aynı dış sorunlar gibi çözümü zorlaşır. 1987 seçim kampanyasının son üç haftasında parti içindeki iç sorunlar açığa çıktı ve seçim kampanyasmı yürütenlerin dikkatini dağıttı. Oysa bu anlaşmazhklar seçmen için bir anlam ifade etmiyordu. 8 yıl sürmuş bir muhafazakâr hukümete oy verip vermeyeceklerini etkilemiyordu. 8 yıldan sonra, üç hafta içinde fikirlerini değiştirecek değildiler. 1987 seçim kampanyası sırasında İşçi Partisi'nin başanlı bir reklam kampanyası yüruttüğünu söylüyorsunuz. Bunda epey gerçek payı var. Uzun yıllar o kadar başarılı olmuştuk ki! Muhafazakâr Parti de basanlarına artık şaşmamaya başlamıştı, olağan karşılar hale gelmişti. Aynı sırada muhalefet de neden bu kadar başarısız olduğunun hesabını yapıyordu. Kendine dersler çıkartıyordu. Bu nedenle muhalefet 1987'de daha başarılı bir seçim ve reklam kampanyası yurüttü. Ama önerdiği siyaset zayıftı. Daha önce de söylediğim gibi reklam nasıl olursa olsun, insanın seçeceği, yine fikir ya da ürundur. Muhafazakâr Parti çok başarılı bir yıl geçirmişti. Mesajını gayet iyi ve açık bir şekilde vermişti. Her ne kadar parti içi çekişme nedeniyle üç haftalık bir sarsmtı olduysa da partinin temel ideolojisi ve siyaseti aynıydı. Bunlar değişmedi. Herkes, muhafazakâr görüşun ne olduğunu biliyordu. İşçi Partisi ise teknik bakımdan başarılı bir reklam kampanyası yürüttü. Ama kimse partinin siyaseti men de onun siyasetini seçmedi. tSaatchi and Saatchi ile Muhafazakâr Parti arasındaki ilişki 1987'de sona erdi. Firma, 1991 seçıminde partinin reklam kampanyasmı ustlenecek mi? l.S yıl kadar önce partinin tamtımını bıraktık. Saatchi and Saatchi sadece bir reklam firması değil. Radyo yayıncıhğı, mali müşavirlik gibi daha farklı alanlara kaymaya başlamıştık. Bu gibi işler için hukümet izni gereklidir. Bir banka satın alsak, hükumetten bu satın alma işlemini onaylamasını isteyecektik. Oysa bir yandan hükümeti tanıtmak için para alıp, bir yandan da hükumetten onay bekleyemezdik. Ortada tam bir çıkar çatışması vardı. Büyük mahcubiyet konusu olabilirdi. Bu nedenle Muhafazakâr Parti'nin tanıtımı işinden çekildik. W^K^^Saatchi and Saatchi artık herhangi bir siyasal parti için çalışmayacak öyle mi? Evet... Ama hükumet için bazı reklam kampanyalannı ytırütüyoruz. Örneğin çalışma bakanlığı ve enerji bakanlıkları için. Bunlara da devam edeceğiz. Fakat bir siyasal parti için ealışmayacağız. WEKBtSiyasal nitelikli olmayan bir reklam mıimkün mü? Reklamın daima siyasal bir mesajı olduğu savunulur? Siyasaldan ne kasdedildiğine bağlı. Bir otomobil reklamı, aslında siyasal bir ifade sayılır. Materyalist, kapitalist toplumun bir ifadesidir denebilir. Ama kanımca bu, çok küçük bir azınlık için geçerli olabilecek bir görüş. Çoğunluk, hayatını yaşamak istiyor, yaşam düzeyini yükseltmek istiyor. Reklam ve tanıtma, bu sürecin hayati bir parçası. Ekonominin işleyebilmesi için iletişim şart. Reklam, ekonomik iletişimin hayati bir parçası. Nitekim, Sovyetler Birliği ve Doğu Bloku da bize başvuruyor bu konuda. Reklama ve tanıtmaya daha çok ilgi duymaya başladılar. Kendi yazılı ve sözlü basınlarında reklama yer ayırmak konusunda bizden fikir alıyorlar. Reklam ve tanıtma işlemi ister siyasal nitelikli olsun, ister olmasın, özellikle gitgide uluslararası bir nitelik kazanmaya başladı. Sovyetler'i her halde Çın izleyecek. İnsanlığın çok büyuk bir çoğunluğu, reklamın insan hayatında çok önemli bir yeri olan bir süreç olduğuna inanıyor artık. t^K^MCeçen şubat ayında firmanız Moskova televizyonunda reklam ve tanıtma programları yaptı. Bu halen sürüyor mu? Sovyetler'de ilgi ne düzeyde? SÖYLEŞİ EDİP EMİL ÖYMEN latchı and Saatchi fırması, Türkiye'nin Avrupa Topluluğu'na uyelik başvurusu ardından Türkiye'nin Ingiltere'deki görüntüsünu iyileştirmek ve Türkiye'yi tanttmak amacıyla çalışmaya başladı. Mayıs aymda başlattığınız bu çalışmada ilk aşamada ne gıbi girişimlerde bulundunuz? Nasıl bir çalışma yöntemi öngörüyorsunuz? Bizden ilk olarak, Türkiye'nin Avrupa Topluluğu'na Uyeliği konusundaki başvurusunu Ingiltere açısından değerlendirmemiz istendi. AT'ye üye diğer ülkelerde benzer çalışmalar yapılıyor. Biz de burada Ingiltere açısından yapılacak değerlendirmeden sommluyuz. İlk adım olarak, Îngiltere'de kamuoyu oluşturulmasında etkili olan "kanaat önderleri"nin bu konuda ne duşunduğunü ortaya koymamız gerekiyordu. Yani hem Türkiye hakkında ne duşündükleri hem de Avrupa Topluluğu'na başvurusu hakkında ne düşünduklerini ortaya çıkartmamız gerekiyordu. Bu amaçla ilk aşamada kanaat önderleri arasında etraflı bir anket uyguladık. Kanaat onderleri olarak seçtiğimiz siyaset adamlan, sanayici ve işadamları arasında uyguladığımız anketten ilginç sonuçlar çıktı. Bunlara sonuçtan çok, eğilimler demek gerekiyor. İlk göze çarpan, Türkiye hakkındaki bilgi ve anlayışın çok düşük bir düzeyde olduğu. Fakat, Türkiye hakkında fikri olan, Turkiye'yi anlayanlann ise Türkiye'nin Avrupa Topluluğu'na üyeliğini daha çok destekledikleri ve Turkiye'den yana tavır koyduklan görulüyor. Bu sonuç bize şunu duşündürttü: Türkiye hakkında bilgi eksikliği ve yanlış kanaatler vardır ve biz, bu eksikliği gidermeliyiz. Yanlış kanaat derken, birçok kişinin Türkiye hakkındaki gorüşlerinin destekleyici nitelikte olmadığını söylemek istiyorum. Bir örneklem grubunda bu, o kadar şaşılacak bir şey değil, beklenir böyle olması. Bizim yapacağımız şey ise, kanaat onderlerini Türkiye hakkında tam anlanuvla bilgilendirmek. Bu gerçekleştiği takdirde, yani Türkiye hakkında tam anlamıyla bilgilendikİeri takdirde desteklerinin artacağını düşünüyoruz. Bir başka nokta ise şu: Türkiye Hükümeti, yüz yıllar süren bir gelişim sonucunda meydana çıkmış olan kanaatlerin hemen değişeceğini uıtımuyor ve beklemiyor. Hükumet bu konuda gayet makul bir tavır takındı. Bizim çalışmamız haftalar değil, yıllar alacak bir çalışma olacaktır. Ama umanm çok da uzun yıllar sürmez. Yani uzun vadeli bir işlemdir. Bu çerçevede amacımız, lngiltere'deki önemli kanaat onderlerini saptamak. Şimdilik 1500 kadanru saptadık. Bu kişilere şimdi Türkiye'deki son gelişmeleri bildireceğiz, hatta onları bir anlamda eğiteceğiz diyebilirim. örneğin İngiliz basınında Türkiye'nin hemen hiç sozü edilmeyen noktalarını ortaya çıkanacağız. Magazin basını, Türkiye hakkında kolayca bazı başhklar kullanabiliyor. Biz işte gerçekte bunların ne anlama geldiğini anlatacağız. Kültürel, siyasal, ekonomik, sınai konularda... ve gorüntunün değiştirilip şekillendirilmesinden söz ediyorsunuz. Buna "görüntüyö zenginleştirmek" diyebiliriz. Herhangi bir konu kampanyası, bir goruntuyu ya da algıyı ne olçüde gerçekten değiştirebilir? Bunun sınırları vardır. Biz, mevcut bılginin ve verinin üzerine inşa etmekten soz ediyoruz. Mevcut algıları ve fikirleri yıkarak tamamen farkh ve sıfırdan başlamak değil. İngiltere'de Türkiye hakkında yüz yıllarca süren bir süreç sonucu oluşmuş gorüşler var. Bunu dikkate almayan bir kampanya yürütemeyiz. Aksine bunu temel olarak almak zorundayız. Bu görüşleri gelıştırmek, vurgulamak, zenginleştirmek gerekir, yoksa bu tarihi gorüşler yokmuş gibi davranamayız. Ya da görmezlikten gelemeyiz. BOŞLUK VAR T MİCHAEL D O B B S Saatchi and Saatchi Reklam Ajansı'mn Başkan Yardımcısı Michael Dobbs, ajansm 10 yıllık elemanı. 40 yaşında olan Dobbs, Ox/ord mezunu. Amerika Birleşik Devletleri'nde "Fletcher School of Law and Diplomacy"de doktora yapmış. Savunma siyaseti konusunda tez sahibı olan Dobbs, "Savunma ile reklam arasında ilişki yoktur. Reklamalık nadiren savunmaya yöneliktir. Onun işi saldırmak, yeni mevziler kazanmaktır" diyor. Akademik çalışmasının, reklamcılık konusunda analizleri kolay yapmasma yaradığını suylüyor. Bir süre gazetecilik yapan, daha sonra da Saatchi and Saatchi'ye giren Dobbs, 1987 genel seçimi için firmanın Muhafazakâr Parti adma yürüttüğü reklam kampanyası sırasında, fırma tarafından partiye "ödünç" verildi. Parti Örgüt Başkanı Norman Tabbitt ile birlikte parti genel merkezinde çalıştı. Iktidar mücadelesi ve siyasal hayatın kaypaklığını işlediğı "House of Cards" (tskambilden Ev) adlı romanıyla reklamcılar ve siyaset adamlan arasında "edebi" bir yer de kazandı. WKKKMÖyleyse bir "algı eşiği" var. Insanlar eğer bazı şeyleri göremiyorlarsa, belli bir "algı eşiği" ni aşamıyorlarsa, siz bu eşiği mi atlatıyorsunuz onlara? Bu kadar basit değil tabii. Türkiye konusunda bazı avantajlanrruz var. Kanaat önderleri arasında Türkiye hakkında bilgi az, ama ilgi yüksek. Son yıllarda Türkiye'ye ilgi çok artmış durumda. Insanlar daha çok öğrenmek istiyorlar, hevesliler. Ama Türkiye, İngiltere'de basının o kadar ilgi duyduğu ve haber verdiği bir yer değil. Açıkçası Turkiye'den, çoğu zaman insan haklannın çiğnenmesi ya da Kıbns konusu ortaya çıktığı zaman soz ediliyor. Türkiye'de surüp giden sınai ilerleme, siyasal gelişmeler gibi konular genellikle ele alınmıyor. Bu da, insanlann daha çok bilgi istedikleri konuların neler olduğunu gosteriyor. Burada bir boşluk var. Biz de bunu dolduracağımıza inanıyoruz. Bir yü içinde bu konuda ne kadar ilerleme kaydettiğimize bakacağız. Hedeflere ne kadar vardığımızı ya da varamadığımızı değerlen ülkeyi ya da siyasal partiyi pazarlayabileceği sanılır. Böylece görüntüyü baştan aşağı değişürebileceğimiz sanılır. Oysa biz sadece büinen bazı özellikleri vurgulayabilir ya da görünmeyen şeyleri göz önüne getirebiliriz. Gerçeği değiştiremeyiz. Sovyet makamlarına reklam sürelerinin nasıl pazarlanacağını anlattık. Sovyet televizyonunda hiç reklam yoktu. Gazetelerde de hemen hemen hiç reklama rastlanmaz. Sovyetler, reklamı, bu yuzden ekonomik hayatlanna kamçı etkisi yapacak bir unsur olarak görüyorlar. İşte bu nedenle de reklamın televizyonlarında nasıl ele alınacağı hakkında bizim görüşlerimizi sordular. Biz aynı zamanda Sovyet bankaları ve hatta kentlerine de danışmanlık veriyoruz. Birkaç yıl içinde Sovyet Güzeli Yanşması ile birlikte Uluslararası Odessa Festivali yapılacak. Bunun için tanıtma işlemlerine girişiyoruz. Sovyetler'in 1.5 yıl içinde yapacağı uzay yolculuğuna İngiliz astronot (kozmonot diyelim) katılacak. Şimdi İngiliz astronotun seçimi ve İngiliz sanayiinden sponsorluk (mali yardım) temini ile ilgiliyiz. Uzay yolculuğunun mali bakımdan tam bir başan olması gerekir. Sovyetler bundan para kazanmak istiyor! Astronotluk için halkın başvurmasını sağladık, aralarından seçim yaptık, binlerce kişi arasından en uygun iki kişiyi seçeceğiz. Uçuş için gerekli 1516 milyon sterlini tamamen özel sektörden sponsor arayaraktemin edeceğiz. Coca Cola nasıl olimpiyatları mâli bakımdan desteklediyse, İngüiz astronotların yer alacağı bir uzay yolculuğunu da İngiliz ozel sektöru mali bakımdan destekleyecek. Uçuşla ilgili firmalann da basında reklamı olacak. G' enelde hatalı bir görüş bir vardır. Tanıtım flrmalannın ••••SaafcA/ and Saatchi 1978'den itibaren 1987'e kadar Muhafazakâr Parti'nin tanıtımıyla, pazarlanması ve "paketlenmestyle" meşgul oldu. Siyasal bir partinin tamtımını yapmış olmak, böyle bir tecrube, Türkiye gıbi bir ülkenin tanıummı kolaylaştırıcı bir özellık mi? Muhafazakâr Parti ile olan tecrubemiz bize, bir siyasal partinin, bir sebze konservesinden ya da bir otomobil tanıtımından farkü olduğunu gayet iyi gösterdi. Hem yaklaşım hem çalışma biçimi bakımından, bizim açımızdan farkh bir tutum gerektirdi. Bir urünün tanıtımı için yapılan reklam ile bir fikrin, konunun tanıtılması için yapılan kampanya farklı şeyler. Muhafazakâr Parti'de olsun, Türkiye'de olsun sorun, fikir ve konu tanıtımıdır. Fikir ve konu ise, gayet iyi paketlenmiş, neye yaradığı belli bir üründen farklı. Öte yandan, Muhafazakâr Parti'yi "paketlediğimizi" kabul etmiyorum. Genelde hatalı bir görüş vardır: Tanıtım firmalarının, siyasal bir partiyi, bir ulkeyi ya da herhangi bir ürünü alarak pazarlayabildiği sanıhr. Böylece görüntüyü baştan aşağı değıştirebileceği sanılır. Oysa tanıtım boyle işlemez. Biz sadece konunun ya da ürunün o gune kadar göze çarpmamış özelliklerini ortaya çıkartabilıriz, ya da bilinen bazı özelliklerini vurgulayabiliriz. Ama gerçeği değiştiremeyiz. Temel görüşleri değiştiremeyiz. Ya da en azından hemen değiştiremeyiz. Eğer Muhafazakâr Parti ile hâlâ çahşıyor olsak ve uydurma bir iddia ortaya atarak kampanya başlatsak, kimse bize inanmazdı. Üstelik böyle bir iddia diğer iddialanmızı da çürutürdu. Bu yuzden konu hedefli kampanyalarda çok dikkatli olmak gerekir. tnsanlann bu konuları nasıl algılayacaklanm hesaba katmak şarttır. Kimsenin zekâsına hakaret etmemek gerekir ya da doğru olmadığına emin oldukları bir şeyi de doğruymuş gibi öne sürmemek gerekir. Kamuoyunu cesaretlendirmek, yüreklendirmek gerekir, ona karşı çıkmak.meydan okumak değil. Bu temel ilke birçok konu kampar.yası için geçerlidir. Ister siyasal parti olsun, ister bir hükumet, ister bir dernek. t^^^KMReklant bu anlamda, "imaj manipulasyonu" mu oluyor? Yani sadece görüntüyü ve algıyı değiştirip şekillendirmek mi? Türkiye konusunda da bir algı manipulasyonu mu söz konusu? Bizim Türkiye hakkındaki kampanyamız çok dar bir kanaat önderleri grubuna yönelik. Türkiye'nin Avnıpa Topluluğu üyeliği konusunda İngiliz kamuoyunun etkisi çok az olacaktır. Yani İngiliz kamuoyu, Türkiye'nin uyelik başvurusuna olumlu mu, olumsuz mu yanıt verileceği hakkında çok az etkiye sahiptir. Bu, gerçekte kanaat önderlerinin işi. Biz de onları hedef aldık... Siz algı Kamuoyu ve TüctiyeMichaelDobbsanlatıyor "İngıltere'de kamuoyunun her ne kadar Türkiye'nin AT'ye üyeliği konusunda söz hakkı yoksa da, Türkiye ile ilişkiler ve bağlantılar direceğiz ve gerekirse kampaııyada değişiklik yapacağız ve yeni koşullara uyduracağız. I^^KKMTürkiye hakkında epey bilgisizlik olduğunu söylediniz. Kanaat önderleri arasında dahi bu bilgisizlik söz konusu olduğuna göre kampanyaya adeta sıfırdan başlıyorsunuz demektir. Kanaat önderlerinin fikirleri nasıl değıştirilecek? konusunda kamuoyu yardımcı olabilir Mesela turızm son yıllartfa anıden büyük önem kazandı ve Ingiltere ile arasındakı ekonomik ılışkilerın önemli bir bölümünü oluşturuyor. nin ne olduğunu anlayamıyordu. İşçi Partisi neyi temsil ediyordu? Kimse partiyi beğenmiyordu. Mesaj gayet iyi verildiği halde seçmen mesajı beğenmedi. Bu da, reklamın niteliği ne olursa olsun, mesaja inanılması gerektiğini gosteriyor. Herkes çoğu zaman reklamın gücünden söz eder, ama bunun ardında nelerin yattığını o kadar düşunmez. İngiltere'de seçmen, iyi ve başanlı bir rekla I Batı'lı bir reklam ajansı, Sovyetler Birliği'nde dahi artık iş yapabildiğine göre, 1993 'ten sonra Avrupa Tek Senedi'nin yürürlüğe girmesiyle reklamalıkta da bir "ortakpazar" doğacak mı? Uluslararası pek çok fırma, Avrupa'yı daha şimdiden Ortak Pazar olarak göruyor. Ürün geliştirme, tasarım, reklam, depoiama, dağıtım şebekesi, pazarlama hep Avtupa goz önune alınarak yapılıyor. Ancak Avrupa çapında bütün bunları gerçekleştirebilecek çok az sayıda firma var. Saatchi bunlardan biri. • • • • Türk reklam ajanslart, Türkiye AT'ye üye olana kadar Avrupa'mn dışında kalacak. Ancak Türk firmalan Avrupalı firmalarla "evlenerek" bir anlamda Avrupa Topluluğu ile ilişki kurar oldular. Türkiye hiç olmazsa bu şekilde Birleşik Avrupa'yı izleyebilecek mi? Turk ve Avrupalı firmalar arasında ortak yatırımlar soz konusu. Türkiye, Avrupalı firmalar için heyecan verici olanaklar sağhyor. Hızla gelişen muazzam bir pazar olması örneğin. Bu, pek çok olanak sağhyor. Avrupa, Türkiye aracılığıyla Orta Doğu'\ a ve diğer pazarlara açılabilecek. I Bu bağlamda Türkiye için bir slogan seçmek durumunda kalsanız neyi seçerdiniz? Birkaç ay süreyle yerinde bir seçim yapmak için uğraştık. Sonunda, şu sloganda karar kıldık: "Türkiye: Avrupa'mn Doğu'ya Açılan Kapısı"... İki yıl içinde kanaat önderlerine bu fikir ulaşırsa, Türkiye'yi, Avrupa'mn Doğu'ya açılan kapısı olarak düşünurlerse, çok önemli bir aşama gerçekleştirmiş olacağız. Çok önemli bir kavramı çok basit bir $ekilde ifade etmiş olacağız. ngiltere'de Muhafazakâr Parti ile olan tecrubemiz bize, bir siyasal partinin, bir sebze konservesinden ya da bir otomobil tanıtımından farklı olduğunu gayet iyi gösterdi. Bir ürünün tanıtımı için yapılan reklam ile bir fikrin tanıtımı için yapılan kampanya farklı şeyler. İngiltere'de kamuoyunun her ne kadar Türkiye'nin Avrupa Topluluğu uyeliği konusunda soz hakkı yoksa da, Türkiye ile ilişkiler ve bağlantılar açısından kamuoyu yardımcı olabilir: Turizm konusunda. Turizm son yıllarda aniden buyuk onem kazandı ve İngiltere ile Turkiye arasındaki ekonomik ilişkilerin önemli bir bölümünü turizm oluşturuyor. Bu nedenle kamuoyunun Türkiye hakkındaki görüşleri turizm açısından elbette önemli. Kamuoyu ne denli olumlu fikir beslerse, turizm bundan o kadar kazançlı çıkar. Dolayısıyla kamuoyunun Turkiye hakkındaki görüşlerini iyileştirmek ile Turkiye ekonomisi arasında doğrudan bir ilişki vardır. Biz de bunu teşvik etmek istiyoruz. Sanayicileri ve siyaset adamlanru seçiş nedenimize, kanaat önderlerine geri dönersek, sanayicilerin çoğunun, Türkiye hakkında birinci elden bilgisi fikri var. Genellikle de fikirleri olumlu. Sanayicileri olumlu gorüş yonunde teşvik edersek, Turkiye ile daha çok iş yapmaları, yatırım yapmalan beklenir. Türkiye'nin Avrupa Topluluğu'na uyelik başvurusundan ayrı olarak, Turkiye ile Ingiltere arasındaki ekonomik ilişkileri de teşvik etmek gerekiyor. • • • • O halde mevcutfikirve beklentileri, "hazır olına durumu"nu canlandırmak soz konusu. Siz bu tecrübeyı Muhafazakâr Parti'nin tanıtılmasıyla daha da pekiştirdiniz. 1979'da Muhafazakâr Parti iktidara gelmeden once seçmende bir hazır olma durumu var mıydı? AVan aat önderleri'olarak yaklaşık 1500 kişiyi saptadık. Araştırma sonunda ilk göze çarpan eğilim, Türkiye hakkındaki fıkir ve anlayışın çok düşük düzeyde olduğu. Ama Türkiye hakkında fıkri ve bilgisi olanlar, AT üyeliğini destekliyordu. ma kapılarak fikir değiştirecek kadar bön değildir. Elbette başarılı reklam yardımcı olur, ama parti siyasetinin yerini tutamaz. Seçmen, bir reklam şirketi için oy kullanmaz, parti için kullanır. İşçi Partisi, yaplığı reklam kampanyasından çok heyecana kapıldı. Ve siyasetine dikkat etmedi. Seç Evet vardı. Muhafazakâr Parti için 1979'da seçtiğimiz slogan basitti: "Artık değişim zamanı!"... Bu orijinal bir slogan değildi. Dünyanın birçok yerinde muhalefet bunu kullanmıştır. Ama zamanlamamız iyiydi. Seçmen, değişiklik istiyordu. 1979'da oylar ne kadar zamamn İşçi Partisi iktidarına karşı ise, bir o kadar da Muhafazakâr muhalefetten yanaydı. Ancak o tarihten beri yapılan
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle