25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/14 EKONOMİ 15 EYLÜL 198i Cari işlemler açıgı btiytiyor • ANKARA (ANKA) Cari işlenıler dengesinde mayıs ayında yoğunlaşan açık, haziran ayında da siirdü. Mayıs ayında 282 milyon dolar açık veren cari işlemler dengesi, haziran aymı da 42 milyon dolar açtkla kapattı. Böylece, mayıs ayı sonunda revize edilen veriîere göre 6 milyon dolar düzeyinde bulunan açık, haziran sonunda 48 milyon doiara yükseldi. Merkez Bankası verilerine göre cari işlemler dengesi açtğı, son aylardaki artışa karşın yine de geçen yılki açığın önemli ölçüde altında bulunuyor. Cari işlemler dengesi, geçen yılın haziran ayında 22 milyon dolar açık vermiş, ocak haziran dönemi açığı ise 368 milyon dolar olmuştu. Saracoğlu dövize endekslî tahvîle karşı Dövize endeksîi tahvil ilk kez Yavuz Canevi tarafından gündeme getirilmişti. O zaman da karşıydım, şimdi de karşıyım. Doğru bir karar değil. Satılacağını da sanmıyorum. Türk Lirası'nın itibarı yeterli değil, ama bugün bir önceki yıldan daha iyidir. Ekonomi Servisi Merkez Bankası Başkanı Ruşdu Saıacoğlu, dövize endeksîi tahvil çıkarılmasına karşı olduğunu söyledi. Saracoğlu, TL'nin itibannın yeterli olmadığını, ancak geçen yıla göre daha iyi olduğunu belirtti. Istanbul'da dün Basın Konseyi ile Dayanışma Derneği tarafından duzenlenen toplantıda konuşan Merkez Bankası Başkanı Saracoğlu, 1989'un ilk yarısının, ekonomide istikrann sağianmaya başladığı dönem oiarak değerlendjrilmesi gerektiğini söyledi. Bankalann faiz indirimlerine rağmen, dövize aşırı talep olmadığına dikkat çeken Saracoğlu, kamu kesimi finansman açıklarının GSMH'ye oranının kontrol altına alınmaya başlamasının, istikrann devamıru sağlayan etkenlerin başında gddiğjni söyledi. Bu gelişmelerin sonuçlannı, Başbakan Özal'ın ekonomi konulu basın toplantısındakı sunuşuna paralel biçimde yorumlayan Saracoğlu şunlan söyledi: "Kamu finansman »çıklanmn göreli oiarak daralmasının oedeni iç borclanma gereginin azalmasıdır. İç borçlanma gereginin azalması, bir yandan özel sektöre aktanlacak •nali kaynaklan arttınrken, diğer yandan faiz oranlannın duşmesini de sağlayarak ozei kesinün finansman güçlüklerinin hafiflemesini sağlayabilecektir." Kamuoyunda emisyon rakamlarının gereğinden fazla agırhkla ele alındığını, buna karşılık Merkez Bankası bilançosunun analizinin yapılmadığını söyleyen Saracoğlu, geçmiş yıllarda Merkez Bankası'nın emisyon yapmak yerine içerden ve dışardan borçlandığını anlattı. Basın mensupları ve bazı öğretim uyelerinin yanı sıra, iş dünyasından Cem Boyner, Güler Sabancı, Üzeyir Garih, Leyla Aiaton, Osman Kavala, Caner Ersoy ve Hamit Belli'nin de izlediği toplantının sorular bölümünde de Merkez Bankası Başkanı şu görüşleri ortaya koydu: • Liranın ifiban: Türk Lirası'nın itibarı yeterli değil, ama bugun bir önceki yıldan daha iyidir. ftibarının en azından içerde artışının bir göstergesi, dövize karsı değerini koruyabilmesidir. Buna karşılık mal ve hizmetlere karşı aynı durumda değil. • Etnisyon: Piyasada tedavül eden banknot miktanyla enflasyon arasındaki ilişkiden kuşkuluyum. Emisyonfiyatlar ilişkisine bakılıyor, rezerv parafiyatiar ilişkisine bakılmıyor. Biz Türkiye'de emisyonu gerüşletmeden de fiyatları genişletebiliyoruz. • Knriar: Merkez Bankası'nın son beş aydır piyasaya yaptığı müdahaleler, TL'nin gerçekleşenden daha fazla değerlenmesini önlemek içindir. Ihracatı da düşünmeliyiz. Bizim istediğimiz "tanmin edilebilir" bir kur gidişatı sağlamaktır. • Dövize endeksîi tahvil: Hazine'nin dövize endeksîi tahvil çıkarması, daha önce Yavuz Canevi tarafından gündeme getirilmişti. Hatta döviz endeksîi mevduata izin vereceğiz denmişti. Ben Hazine'nin dövize endeksîi tahvil çıkarmasına karşıydım. Bugun de karşıyım. Oövize endeksîi tahvil, şayet büyük miktarlarda satıiabilirse, bence doğru bir karar değil dir. • Bankalar Kanunu: Merkez Bankası devlet değii, devlet olmamalı, devlet yetkisi kullanmamalı. Yeni Bankaiar Kanunu'nda Merkez Bankası lehine en ufak bir değişiklik talebim yok. Hazine borçlanması • ANKARA (AA) Devlet iç borçlanma senetlerinden 6 ay vadeli bono faizi, dün yapılan ihalede yüzde 54.50'ye geriledi. 6 ay vadeli bono faizi en son 16 ağustosta yapılan ihalede yüzde 63.14 oiarak belirlenmişti. Önceki giın yapılan ihalede Hazine, 300 milyar lira tutarında bono satışa ctkarmıştı. Ayrıca, 7 eyluJde yapıian 1 ay vadeli bono satışında da yıllık ortalama faiz yüzde 48.53 oiarak beiirlendi. Enflasyonıın önemlî nedeni kamu açıkları ANKARA (AA) Ekonomik lşbirliği ve Kalkmma Örgütü (OECD) Türkiye Konsorsiyumu Sekreteri Dr. Alfred Koehn, Türkiye'de enflasyonun en önemli nedenlerinden birinin, kamu açıkları olduğunu ve iç borçlanma konusunda dikkatli olunması gerektiğini söyledi. Kasım ayında Paris'te görUşülecek olan OECD Turkiye Raporu'nun taslağını hazırlamak üzere *\nkara'da temaslarda bulunan Kuehn, AA muhabirinin soruiannı yanıtladı. Kuehn'in sorulara verdiği yanıtlar şöyle: • Yetkililerie yaptıgınız görüşmeler sonrasında Türkiye ekonomisine ilişkin izleniminiz nedir? KUEHN Yetkililer ekonomik performansı iyileştirmek için çaba harcıyor. İstatistiki tartışmalara daha fazla bir şey eklemek istemiyorum. Ancak tabii ki enflasyonun niçin düşmediği sorusu zihinlerdedir. Bu soru herkesin beyninde, benimkinde de. Enflasyonun nedenleri ve nasıl azaltılıcağı konusunda anaiiz yapmak veya reçete vermek basit değil. • tç borçlar konusunda yetkililerden bilgi aldınız raı? KUEHN Bu konuda detaylt tartışmalar yapmadık. Fakat borçlar, geçen 10 yıl içindeki kamu açıklanndan kaynaklanmaktadır. Türkiye'deki yüksek enflasyonun önemli nedenlerinden birisi, şüphe yok ki kamu açıkları. Bundan sadece konsolide bütçe açıklarını kastetmiyorum, aynı zamanda kamu sektörü ihtiyaçlan, fonlar ve KİT açıkları da var. Sonuçta bu açıklar, enflasyonun aşağı çekilmesini zorlaştırıyor. Yüksek iç borçlanmanın başka bir yönü de, yUksek miktarda borç geri ödemesini beraberinde getirmesi. • Türkiye'de geçen ay ItbaJatın liberalleştirilmesine ilişkin karariar yiirürlüğe konuldu. Özel sektör kunıluşlan liberalleştirme kararlanndan rahatsızlık duyduklannı açıklıyorlar. Bunu nasıl degerlendiriyorsunuz? KUEHN lthalaü liberalleştirdiğinizde daha önce bu alanda tekelleşen birileri incinir. Bu gelişmenin doğasıdır. Pazar ekonomisinin işlediğine inanan birinin, onun getireceklerini de kabul etmesi gereklidir. B.unlardan ilki hiç şüphe yok ki rekabettir. Bunun anlamı da pazar payını elinde tutmak için daha fazla çaba göstermektir. Insanlar şimdi pazar paylarıru kaybetmekten korktuklarından şikâyet ediyorlar. • KoDvertibilileye ilijkin karariar koousundaki değerlendirmeniz nedir? KUEHN Tam konvertibilite daha başka bir şeydir. Fakat Türkiye döviz kurlanru Uberalize etmekte, bu iyi bir şey. Çunkü sonunda dış piyasalarda lirayı güçlendirecek ve otomatik oiarak tam konvertibiliteye yöneltecek bir gelişme. Tam konvertibilite Türk ekonomisinin dünya ekonomisiyle entegrasyonuna bağlı. OECD Türkiye Konsorsiyumu Sekreteri Dr. AlfredKuehrv ANAP döneminde iç borçlar 45 hat arttt ANKARA (ANKA) Kamunun finansman gereksinimini karşılamaya yönelik oiarak gerçekleştirilen iç borçlanmanın ANAP iktidarları döneminde inanılmaz boyutlara ulaştığı beiirlendi. ANAP dönemindeki kamu kesimi iç borçlanması bir önceki 6 yıllık döneme göre 45 kat artış göstererek 30 trilyon liraya yaklaştı. ANKA'nm resmi veriîere dayanarak yaptığı hesaplamalar, ANAP'ın iktidarda bulunduğu son 5.5 yıllık dönemde devlet tahvilleri, Hazine bonolan ve gelir ortaklığı senetleri yoluyla 28 trilyon 365.5 milyar lıralık net borçlanma gerçekleştirildiğini ortaya koydu. 1984 yıh başından, bu yılın haziran sonuna kadar olan dönemdeki bu borçlanma, 19781983 yıllanru kapsayan 6 yıllık dönemdeki borçlanmamn 45 kat uzerinde oldu. ANAP döneminde kamunun gercekleştirdiği iç borçlanmanın 15 trilyon 480.6 milyar liralık bölümü Hazine bonolan, 11 trilyon 859.9 milyar liralık bölümü devlet tahvilleri, 1 trilyon 25 milyar liralık bölümü gelir ortaklığı senetleri satılarak yapıldı. Kamunun iç borçlanması, ANAP iktıdannın ilk yıllannda çok hızlı bir artış gösterirken, daha sonra yavaşladı ve 1988'de yalmzca yüzde 37.7'lik bir artış gösterdi. Ancak iç borçlanma bu yıl yeniden hızlandı ve ocak haziran dönemleri itibanyla geçen yıla göre artış yüzde 80.5 oldu. ABD savunma pazanna davet • BURSA (AA) Bursa Ticaret ve Sanayi Odası (BTSO) ile Bursa Sanayicileri ve lşadamları DerneğTnin (BUSIAD) ortaklaşa düzenlediği "Amerika ile Nasıl Tş Yapılır?" konulu seminerde konuşan ABD'li McCarthyJutkowitz firmasımn temsikisi J. Robert Steelman, ABD'nin ülkesinde ve diğer ülkelerdeki sÜahlı kuvvetlerinin çeşitli gereksinimleri için yılda 200 milyar doların uzerinde alım yaptığını bildirdi. Bir NATO ülkesi olan Türkiye'deki firmalann da bu piyasaya mal üretmelerini öneren Steelman, ABD Savunma Bakanlığı piyasasının yoğun askeri politıkmali etkiler altında "zor" bir piyasa olduğunu, ancak doğrudan Pentagon ya da diğer ülkelerdeki hareket dairelerine başvuran firmalann, Türkiye'nin NATO üyesi olma avantajını kullanarak, ihalelere katılıp sipariş alabileceklerini söyledi. Dört belediyede daha 30 bin işçiye ek zam tşSendika Servisi tstanbul ve tzmir'den sonra SHP'nin yönetimde olduğu 4 büyük kentin belediyeleri daha işçilerine ek zam vermeyi kararlaştırdı. Türkiye Organ Nakli ve Yanık Tedavi Vakfı Hastanesi'nde işten çıkarılanların sayısı 35'e yükseldi. Izmit'te kurulu Good Vear Lastik Fabrikası işçileri ek zam isteğiyle, tstanbul'da kurulu Kavel Kablo Fabrikası işçileri de fabrikanın kurşunlanması nedenjyle 11 arkadaşlarının gözaltına alınmasını protesto için toplu vizite eylemleri yaptılar. • istanbuJ ve Izmir anakent belediyelerinin ardından Ankara, Adana, Gaziantep ve Kayseri anakent belediyeleri de yaklaşık 30 bin işçisine ek zam vermek konusunda ilke karan aldı. Geçen hafta SHP Genel Başkanı ErdaJ İnönü'nün başkanlığmda Izmir'de bir araya gelen belediye başkanları ve genel sekreterleri, "tstanbul Belediyesi'nce ücretlere 70 bin ve sosyal baklara da 94 bin lira oiarak belirlenen zanT'mı aşmamak üzere ek zam vermek konusunda birleştiler. Henüz kesinlik kazanmayan bilgilere göre anakent ve merkez ilçe belediyeleri, ana kadrolanndaki 20 bin işçinin dışındaki gecici isçilere de ek zam verecek. Ek zam, bordroya yansıyacak. • Türkiye Organ Nakli ve Yanık Tedavi Vakfı Hastanesi'nde geçen hafta içinde Sağlıkîş Sendikasf na üye 30 işçinin işten çıkanlmasınm ardından önceki gün 3'ü hemşire, 2'si teknisyen 5 işçinin daha iş akitleri feshedildi. ANKA'nın haberine göre Prof. Dr. Mehmet Haberal'ın yönetim kurulu başkanlığını yaptığı hastanede, işten atmaMESS'e yazılı müracaatta bulunulmuştur. MESS'in gerekli duzdtmeyi yapmaması balinde uyuşmazlık çıkanlacak" dedi. • Türkiye Işveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK) Genel Sekreteri Kubilay Atasayar, Iskenderun ve Karabük DemirÇelik fabrikalannda MESS'in kabul edemeyeceği bir sözleşme imzalanması halinde, DemirÇelik Işletmeleri'nin MESS'ten ihracımn gündeme geleceğini söyledi. Atasayar, "MESS kendi ilkeleri çiğnenirse buna sessiz kalamaz" dedi. Cumhuriyet muhabiri Ahmet Kurt'un haberine göre tzmit'in Köseköy bölgesinde kurulu Good Year Lastik Fabrikası'nda çahsan işçiler dün sabah ek zam isteğiyle toplu viziteye çıktılar. Gündüz vardiyasında çalışan 250 işçinin tümünün viziteye çıkması üzerine fabrikada üretim durdu. • Istinye'de kurulu Kavel Kablo ve Elektrik Malzemesi A.Ş. 'de çalışan işçiler önceki akşam fabrikanın kurşunlanmasımn ardından 11 arkadaşlarının gözaltına alınmasını protesto için dün toplu vizite eylemi yaptılar. Bağımsız Otomobillş üyesi işçiler önceki gün saat 17.30 sıralannda kablo atölyesinin camının kmldığım, durumu işyeri yetkililerine bildirdiklerini, yapılan araştırma sonucunda da olay yerinde bir adet tabanca mermisi çekirdeği bulunduğunu anlattılar. Olayın îstinye Polis Karakolu'na iletilmesinden sonra atölyede çalışan 11 arkadaşlarının gözaltına alındığını belirten işçiler, tüm girişimlere karşın arkadaşlarımn 2 gündür gözaltında tutulduğunu söylediler. Ağırlık kısa vadelide ANAP döneminde kamu ke» J sımi iç borçlanmasımn vade itibanyla da önceki döneme göre önemli farklılık taşıdığı gözlendi. 1984 öncesine göre ağırlık, kısa vadeli borçlanmaya kaydı. Vadesi bir yıldan düşük olmak üzere Hazine bonolan yoluyla gerçekleştirilen borçlanmanın toplam kamu borçlanması içindeki payı da giderek yükseldi ve 1987'de yüzde 6ff\ aştı. Grevde 8. gün Migros grevı 8. gunünu doldururken Tez Kooplş Istanbul Şube yöneticileri ışverene sundukiarı 3 yeni ek madde" konusunda gorus bekledıklerini söylediler. (Fotoğraf: Deniz Topaloğlu) lara gerekçe oiarak eleman fazlalığı gösterildi. Türklş Genel Başkanı Şevket Yılmaz, işverenin tutumunu "yanlış" olarak niteiedi. Sağlıklş Sendikası Genel Başkanı Mustafa Başoğlu, "Şu anda hastanede asgari sayıda elemanla, yetersiz sağlık hizmeti verilmektedir. Hastaların hayatı tehlikededir." dedi. • ö z Demirîş Sendikası Genel Başkanı Mehmet Aras, MESS'in toplu iş sözleşmelerinde taraf olduğu 409 işyerinde 125 bin işciyi kapsayan 4 sendika ile imzalanan toplu iş sözleşmesinin 2'nci yıl ücret zammı oramnın yüzde 76.3 değil, yiızde 87 olduğunu belirtti. Aras, "Sözleşmelerin 2. yıl zam oraıu yüzde 76.3 olmayıp yuzde 87'dir. Bu hususta toplu iş sözleşmesinin 28. oıaddesi açıktır. Eximbank'tan yeni gigorta • ANKARA (ANKA) Türk Eximbank, kısa vadeli ihracat kredi sigortası programından sonra orta vadeli ihracat kredi sigortası uygulamasını da en geç kasım ayına kadar başlatacak. Bu program ile ihracalçiların 1 yıh aşkın vadeli ihracatlarından doğan alacakları, ticari ve politik risklere karşı korunacak. Program genel oiarak ulaştırma araçları, maJcine teçhizatı, inşaat, tarım araçları, demirçelik gibi yatırım ve ara mallarıyla madencilik ürünleri ıhracatından doğan alacakları güvence aJtına almakla birlikte, özellik gösteren ihracatlardan doğan alacakları da kapsayabilecek. TUSES Konferansımn ardından ŞAHİN ALPAY Türkiye Sosyal Ekonomik Siyasal Araştırmalar Vakfı'nm (TÜSES), 1113 eylül tarihleri arasında dUzenlediği "Sosyal Demokraside Ekonomi Politikalan" konulu uluslararası konferans, Türk ve Avrupalı sosyal demokratlar arasında fikir auşverişi açısından hayli verimli geçti. Konferansın aynı ölçüde ilginç bir yönü de, Türk sosyal demokratlannın toplumun çeşitli kesimlerinden gelen dinleyiciler önünde 'ideoloji" konuşmaları, ender oiarak fırsat bulabüdikleri nitehkte bir fikir calışması yapmalan oldu. Konferansı izjemek olanağını bulanlar sanıyorum, ^osyal demokratlann gerek Avrupa'da gerekse Türkiye'de ne gibi konulara kafa yordukiarı üzerine oldukça iyi bir fikir edindiler. Konferansı izleyenlerin herhalde en çok dikkatini çeken hususlardan biri, Türk sosyal demokrasisinin sözcülerinin, çok değil birkaç yıl öncesine nazaran ne denli farklı bir söylem içinde olduklanydı. Konferansın ilk güniınde SHP Genel Başkanı Erdal Inönü ve Genel Sekreteri Oeniz Baykal'ın yaptığı konuşmalar, SHP'nin ekonomik felsefesinin netliğe kavuşması açısından bir hayli yol alındığını düşündürdü. înönü ve Baykal SHP'nin, yol gösterici bir plan tarafından düzenlenmiş rekabetçi bir piyasa ekonomisini savunduğunu; Türkiye'nin bütünleşen dünya ekonomisi içinde kendine bir yer edinraesinden yana olduğunu çok açık bir biçimde ifade ettiler. Böylelikle, SHP'nin geleneksel solun devletçi söylemini artık geride bıraktığı göruldu. Înönü, ekonomide rekabet ve etkinlik ile toplumda sosyal adaletin sajlanmasım amaçlayan bir "planlı sosyal piyasa ekonomisi'nden söz etti. Sosyal piyasa ekonomisinin ancak tam anlamıyla demokratik bir düzen içinde, yani örgütlerime özgurlüğüne getirilen sınırlamalann kaldınldığı, tüm çalışanlara sendikal hakların tamndığı bir ortamda uygulanabileceğini anlattı. Baykal ise, "yanşmacı bir pazar ekonomisini", "serbest rekabete dayanan piyasa ekonomisini" savunduklarını altını çizerek belirtti. "Sosyal güvenligi piyasaya terk etnıeyecek, ka>nak tahsisini tümüyle kâr rooüfine bırakmayacak. ekonomiyi ka munun yönlendirdiği" bir ekonomi düzenini vurguladı. Baykal'ın "Türkiye'.vi dünyada tek başına bir ada gibi görmüyoruz. Bütun dünya ile yoğunlaşan ilişkiler agı içinde bir Türkiye düşuniıyoruz; AT ile entegrasyon hedefini yerellikten evrensellige geçiş oiarak anlıyoruz" şeklinde özetlenebilecek sözleri de SHP'nin Türk solunda hayli güçlü ve yaygın ölan, dünyadan tecrit edümiş, kendi yağıyla "kavnılan" otarşik bir Türkiye fikrinden de artık hayli uzaklaştığını gösteriyordu. Baykal'ın konuşmasında ajtını çizdiği başka bir nokta, Türk toplumunun "daha iyi, daba rahal, daha konforlu yaşama kavgasında" olduğu; toplumun "refah" özlemi dikkate alınmaksızm. hiçbir şey başarılamayacağıydı. Bunun için de sosyal demokratlann üretime, yani sanayileşmeye Öncülük etmek zorunda olduklannı vurguladı. "YJIarca Türkiye'de gizli bir tsbölümü gecerli oldu. Üretim, sanayiieşme sağ iktidarların işi kabul edildi. Sol partilerin gorevi de eleştinnek, düzenin baksızhklanna işaret eımek oldu. Bu iş bölü Ekonomide etkînlik, toplumda adalet mü artık geçeıii değildir" dedi. SHP Genel Sekreteri'nin çeşitli açılardan ilginç konuşmasında dikkat çeken başka bir vurgulama, Türk sosyal demokratlan ile Avrupalı "yoldaşlan"nın karşı karşıya olduklan sorunlann farklılığıydı. Baykal, 'Türkiye'nin temel gerceği ulusal geliri adam başına 1200 dolar civannda olan bir ülke olmasıdır" dedi. Türkiye'de 1982'de iktidara geldiklerinde, aynı boyutlarda olmasa da, benzer sorunlarla karşı karşıya kalan fspanyol sosyalistlerinin deneyimlerini içeren konuşma, konferan"SosyalDemokraside Ekonomi Politikalan"uluslaramsı konferansı, sosyal sa yapılan en ilginç katkılardan biri oldu. Ispanya Sosyalist îşçi Pardemokratlann ekonomik felsefesi konusunda aydınlığa kavuşulmasına tisi'nin "20001er Programı" komiyardıma oldu. Ancak Türk sosyal demokratlannın iktidam geldiklerinde tesinin sekreteri Manuel Escudehangi somut politikalan, hangikısa veorta vadeliprogramları uygulamayı ro Zifflon yaptığı konuşmada, düşündüklerine ilişkin bilgi edinmek açısından aynı ölçüde tatminedia olmadı. partisinin enflasyonu yüzde 15'ten yüzde 5 dolayına indirmeyi, kalkınma hızını sıfırdan yüzde 5 dütemel sorunun üretmek, sanayileş ülkeferinde sanayileşmenin ve reTÜSES konferansı, sosyal de zeyine çıkarmayı, istihdam alanınmek; Avrupa'da ise sanayileşme fahın gerçekleştirilmesine öncülük mokratlann iktisadi felsefesi ko da önemli adımlar atmayı, dış tinin doğurduğu ofumsuzluklan gi edenler onlar oldu. Bugün iktidar nusunda aydınlığa kavuşulmasına caret dengesini düzeltmeyi ve bütdermek olduğunu söyledi. Avru da olduklan her yerde, tıpkı Tür yararh oldu. Konferansı izleyenler çe açığını kapatmayı nasıl başarpa'nın hiçbir yerinde sosyal de kiye'de olduğu gibi, hem üretim bu konuda hayli bilgi edindiler. dıklannı hayli aynntılı oiarak mokratların demokrasiyi ve refa hem de bölüşüm sorunlarıyla uğ SHP sözcülerinden iktidara gel açıkladı: Ülke ekonomisinin rekahı gerçekleştirmek dururaunda raştıklan da bir gerçek. Nitekim diklerinde enflasyonun önlenme bet gücünü kazanması için de, kalmadıklannı; esas oiarak refa konferansa katılan Avrupa parti si, işsizlik sorunun halli, ekono sosyal dengelerin korunması için hın paylaşımına, bölüşume ilişkin leri sözcülerinin konuşmaları, te mide rekabetin ve verimliliğin sağ de enflasyonun önlenmesine öngörevlerle karşı karşıya kaldıkla mel sorunlann her yerde ekono lanması, bozulan sosyal dengele celik verildiğini; sanayi nın yedi rını ileri sürdü. Baykal'ın Türki mide etkinlik ve verimlilik, top rin onanmı gibi temel ekonomik stratejik sektoründe yüksek maliye"nin kendine özgü koşullarını vurgulamak ihtiyacıyla söylediği bu sözlere, Türkiye'deki sosyal demokrasiye fazla bir yerellik atfetmesi açısından itiraz edilebilir. Sosyal demokrat ya da sosyalist partiler Avnıpa'mn hemen her yerinde ve hemen her dönemde siyasi demokrasinin yerleştirihnesi ve savunulmasında ön planda bir rol oynadılar. Avrupa'nın kuzey lumda demokrasi ve eşitlik sağlamak noktalannda toplandığmı gösteriyordu. Farklıhklar sorunlann niteiiğiyle değil, boyutlan ve düzeyi ile ilgili görünüyordu. Türkiye'nin karşı karşıya olduğu sorunlann, başka üikelerden, aynı prensipleri benimsemiş başka partilerin deneyimlerinden ders alınamayacak kadar kendine özgü olduğu herhalde düşünülemez. konularda hangi somut politikalan; hangi kısa ve orta vadeli ekonomik programlan uygulamayı düşündüklerine ilişkin bilgi edinmek isteyen dinleyiciler açısından ise konferans aynı ölçüde tatmin edici olmadı. yeti göze alarak yeniden yapılanmaya gidildiğini; yeniden yapılanma, yönetim reformu, rekabete açma ve özelleştirme de dahil çeşitli yöntemlerle kamu işletmelerinin rasyonaUzasyonunun sağlandığım; vergi reformunun sıkı bir şekilde uygulanmasıyla, vergi kaçakçılığının önemli ölçüde azaltıldığını; istihdam alanlannı arttırmak için aktif bir politika izlendiğini anlattı. Escudero'nun konuşması, tspanyol sosyalistlerinin iktidara gelmelerinden bu yana sağladıklan ekonomik başanlann tesadüfi olmadığıru; ekonomi uzmanlanmn uzerinde uzun uzun düşündükleri ve çalıştıklan bir programın uygulanmasıyla gerçekleştirildiğini gösteriyordu. 1990'larda iktidara soyunan SHP'nin Ispanyol sosyalistlerinden hiç değilse sorunları iyi düşünme, iktidara gelindiğinde ne yapılacağı konusunda iyice hazırlıklı olma konusunda öğrenebile1 cekleri şeyleı olmalı. Escudero nun konuşması, TÜSES'in yakında yayımlayacağını öğrendiğimiz konferans bildirileri arasında gerçekten en çok dikkat edilmesi gereken metinlerden biri. Akkuyu santral projesi • ANKARA (ANKA) Mersin Akkuyn'da kurulması öngörülen Türkiye'nin ilk nükleer santralıyla ilgili oiarak, Fransız Framatome ve Federal Alman KWU firmalannın ortaklaşa fizibilite calışmaları yaptıkiarı öğrenildi. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı 'nın bir üst duzey yetkilisinden edinilen bilgiye göre, bir süre önce birleşme karan alan iki yabancı Fırma, Türk hükumetinin projeye ilişkin görüş ve beklentilerinin aktarılmasından sonra hazırlık çalışmalarına başladı. FramatomeKWU ortakhğının yıl sonundan önce görüşme masasına oturup oturamayacağının henüz belli olmadığını belirten Enerji Bakanlığı yetkilisi, "Hükümetimizin koşullan yerine getirilirse, proje gerçekleşir" dedi. Bu arada, Türkiye'nin ilk nükleer santral yapımı için geçen yıllarda uzun görüşmeler yapan Kanada AELC firmasının bu aşamada devre dışı olduğu bildirildi. Konferanstan izlenimler FARUK BESKİStZ jSHP'ye gölge kabiııe önerisi Ama sonuçta satonda üç günün hiçbirinde göz dolduran bir izleyici kalabahğı göze çarpmadı, Belki de bundan olsa gerek TÜSİAD Başkanı Cem Boyner ikinci günün sabahki oturumunu biraz izfeyip salondan aynJdı. Konferansın üçüncü gtinünü izleyen isadanuna ise rastlanrnadı. Peki sosyal demokrat çevreden katıhm neden yoktu? tzleyiciler arasında en çok konuşulan konulardan biri buydu. Konferansa işçi kesüninden, SHP ü, ilçe örgütlerinden katıhm son derece azdı. iktidara aday bir partirün "Avrupalı kıutleş partilerin deneyimlerinden edinecegi dersk r yok mu?" sorusu ortaya atılıyordu. lt)SES Başkanı, SHP üyesi Korel Goymen katıhmın aziığı konusunda yönelttiğimiz soruyu 'Teknik bir sorun. Efer dar bir salonda konferansı yapsaydık dolu görnnitrdii. Bnrada yapılan konuşmaJan yakaada metin oiarak basıp il, ilçe örgütlerine dagıtacağH" diye yanıtladı. SHP Başkanı Erdal înönü aynı olayı "demek rağbet yok" eski SHP Başkanı Aydın Güven Gürkajı ise "Üzuluyorum, organizasyoo iyi degil hernakle" diye yorumladı. Konferansın iiginç bir noktası hiç kuşkusuz SHP Başkam Erdal inönü'nün üç gün süreyle, büyük sabırla sabah ve öğieden sonraki oturumları izlemesi oldu. Bir izleyici "Çok uygar bir davramş, ama Tiırklye'ye giimiyor bn. Saioa nedea doiu defil aolasılmaz. ANAP olsaydı dolar tasardı. Herkalde bir organizasyoa mesetesT diyordu. Üç gunlük konferansm yıldızlan ise hiç kuşkusuz SHP Genel Sekreteri Deniz Baykal ve Aydın Güven Gürkan'dı. Baykal, özelleştirme ve vergileme konusundaki SHP'nin ilk somut tavnnı sergilemesi yüzünden alkış ahrken, Gürkan'ın konferansın en son konuşmacısı otaıasına ve l saat süren konuşmasına rağmen izleyiciler tarafından uzun süre alkış alması dikkat çekti. Gürkan konferansa hazırlıklı gelmişti. Yüzde 8'lik bir büyüme ohnadan sosyal demokrat iktidann projeierinin gerçekleştirilemeyeceğini vurguluyordu. Konuşmasının başındaki yaklaşımı. sanki bir anda "Dış borçlan bir süre için ödemeyelim. anapara veya fsüzden bir kısmını ödemcyeiinı, moratoryum ilan edelim" sözlerüıi sarfedeceği havasmı estirdı. Ama Gürkan "keodi tataruhgı" içinde bunları söyiemedi. Özkaynakla yüzde 8'lik büyümenin sağlarıaoileceğini vurguiarken, dış borçlann da ödeneceğini açıkhyordu. tzleyicüerin "Neden borç erteJetnesine gidilmt önerisinde bulsjıalnıuror" sorusunu Gürkan, biraz da tedirgin oiarak "Bizim gibi nlkelerie kolektif bir dayaaısmaya gitmeli" yanıtını verdi, ama IMF ile ilişkileri •örnegin UişkilerinlagvedilmesT'nin söz konusu olamayacagını suskun tavrtyla sergiledi. "MoratoryuiBdao" ise bahsetmediğini söyledi. Yabancı konuklardan Fransız konuşmacı Thierry Labussierre*in "Rüya görmüştiik. ayandık" sözleri oldukça ilginç karşılanırken, Isveçli konuşmacı Anna Lind tl izleyicilerden yöneltilen Sizde ortaokullarda siyast polis bulunur mu?" sorusunu önce anlamadı, uzun süren açıklamadan sonra "Bizde onlar casus kovalar" yanıtını verdi. Prof. Asaf Savaş Akat son günün son oturumuna başkanlık etti. Diğer oturum başkanlanndan farklı oiarak "Solu sagdan ayırt eden sanayileşme değil refao devleii, sosyal adalet ve bunlann daha fazla olmasıdır" sözleri Üzerine yoğun eleştiri aldı. Türkiye Sosyai Ekonomik Siyasal Araştırmalar Vakfı'nın (TÜSES) düzenlediği uluslararası konferans, "Sosyal Demoknshk Ekonomi Pohn'kaiarTru kamuoyunun gündemine getirdi. Üç gün süren konferanstan en kazançlı kim çıkü diye sorulsa, hiç süphesiz işadamları yanıtı verilebilir. TÜSİAD Başkanı Cem Boyner, eski TÜSİAD Başkanı Feyyaz Berker, yönetim kurulu üyesi BöJeat Eczaabaşı, işadamı tshak Alaton, Nalı KBŞÇUIH konferansın iUc gününde herkes gibi heyecanla SHP Başkan ve Sekreteri'nin konuşmalarını diniediier ve oldukça etkilendiler. SHP'ye "bir gölge kabine knrroa" önerisinde bulunacak denii etkilenen işadamları ilk günttn ardından ikinci gününde de konferansa katıldılar. Konferansm organizasyondaki başansı işte burada ortaya çıkü. 550 kişiiik Atattirk Kültür Merkezi Konser Salonu'nda ilk günde 200*e yakm izleyici bulunurken, ikinci günde bunun birden 50 civanna düştüğü gozlendi. Üçüncü gün ise izleyici sayısı biraz arttı ve 100 kişiye yaklaştı. Konferansa özellikle ilginç olan başka bir katkı, Prof. Dr. Bcsim Üstünel*in konuşmasıydı. Üstünel, sosyal demokratlann yeniliklere açık; dünyada ve Türkiye'de giderek hızlanan değişmelere süratle uyum sağlayacak bir esneklik ve dinamizme sahip olma ihtiyacı uzerinde durdu. 197OMerin başından itibaren dünyada meydana gelen "deprem" niteliğindeki değişmelerin, ekonomide gerek makro gerekse mikro düzeylerde başarırun koşullarını eskiye göre çok farklı kıidığını anlattı. Yalmzca fabrika kurmamn yeterli olmadığını; çağını doldurmuş eski teknolojileri atlayarak, modern teknolojilere geçmek için ekonominin yönetiminde 1520 yıllık perspektiflere ihtiyaç olduğunu vurguladı. Türkiye'nin geçen 2030 yılda olduğu gibi eğitime, araştırma ve geüştirmeye gerekli yatınmlan q yapmaması halind^ guçlü bir ekonomi haline gelme şansını yitireceğini söyledi. TÜSES'in "SOSJTII Demokraside Ekonomi Politikalan" uluslararası konferansı, Türk sosyal demokratlarını, felsefelerini ve politikalanm tartışmaya yöneltmek amacı doğrultusunda başarılı bir çalışma oldu.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle