Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURÎYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER san Uiusal Egemenlik Bayramı'nın geri getirilmesine ilişkin ilk öneri Sayın Kenan Evren'in başkanı olduğu Milli Güvenlik Konseyi'nden gelmemiştir. Daruşma Meclisi Tutanak Dergisi'nde yer alan belgeler de tamı tamına Sayın Cebeci'nin sözleri doğrultusundadır. Orada okuduğuma göre, Cebeci ve 61 arkadaşırun yasa önerisinin gerekçesi özetle şöyledir: "23 Nisan Uiusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı'nın, adından da anlaşıldığı üzere, iki anlamı vardır. Temel olan ve ulusalhğtn ağırlığmı taşıyan anlamı, egemenliği Türk ulusunun kayıtsız şartsız eline aldığı gün olmasıdır. Bayramii bu anlamında Türk ulusu kutsallık görmektedir. tkinci (talij anlamı, geleceğin büyukleri olacak Türk çocuklarının körpe beyinlerinde uiusal egemenlik bilincinı yaratmak amacını gütmektedir. Atatürk, uiusal egemenlik gününü, aynı zamanda çocuk bayramı yapmakla pedagojik bir düsünceye de dayanmıstı. 23 Nisan gününün, Büyük Millet Meclisi'nin açılış günü olarak Uiusal Egemenlik Bayramı anlamında kabulü, 23 Nisan'ın milli bayram addine dair 112 sayılı kanunla olmuştur. fCeridei Resmiye ile neşir ve ilanı 2 Mayıs 1337No: 13) (1921). Adı geçen kanunun Saruhan mebusu Refık Şevket (Ince) ve arkadaşları tarafından 23 Nisan 1921 'de verilen teklifinde ve aynı gün görüsülmesi sırasmda hatiplerin belirttikleri bu bayramın uiusal ve kutsal anlamı bugün de o günkü coşku ile ruhlanmızı doldurucu niteliktedir. (...) Konunun otoritesiolan bilim adamlannuz da 23 Nisan 'm yalnızca ilkokul çocuklarının şenlik günü yapüarak genel tatil günlerinden sayılmamasmı içtenlikle ve bilimsel olarak eleştirmişlerdir. (...) 12 Eylül 1980'den evvel çıkarılan bir yasa iledinsel tatil günleri, her iki bayrama yarımşar gün arife tatili eklenerek, toplam sekiz güne çıkanlmıştır. Bu sekiz gün büyük çoğunlukla dinsel amaçla, yani ibadet ve ziyaret için kullanılmamaktadır. Kırsal otel ve motellere, mevsiminde plajlara uzaklaşılmaktadır. Çahsma saatlerini arttırmak amacı ile en büyük uiusal bir günden tasarrufa gidilmesi, ekonomik birfayda değil, uiusal duygulan gevşetid etki yapar." * * * Uiusal Egemenlik Bayramı'run geri getirilmesine ilişkin yasa tasansımn ne gibi işlemlerden geçtiğini yine belgelere dayanarak gelecek pazar yazısında anlatacağım. 4 HAZÎRAN 1989 sma almmasmı öngören kanun teklifımi kendilerince de uygun göriılmuş olduğu na ilişkin olarak kamuoyunun bilgilendirilmesinde, halkla ilişkiler yönünden toplumsal yarar gördüğümu arz etmiştim. tlgilı komisyonca oybirliği ile reddedilen teklifimin genel kurul gündemine girdiği ve orada görüşüleceği, gündem Milli Güvenlik Konseyi'ne de HIFZI VELDET VELİDEDEOĞLU gönderildiğinden, Konsey'ce de biliniyordu. Iştebu Danışma Meclisi Erzincan üyesi emekli Kur. Alb. san gününü Uiusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı sıralarda benim kendilerine bildirdiğim gerekçeye •" Abdulbaki Cebed'den 25 Nisan 1989 tarihini taşı olarak yeniden kabul etti. Böylece daha once düş dayanan teklifım aynen benimsenerek Milli Güvenlik Konseyi üyesi Sayın Sedat Celasun tarafından yan ilginç bir mektup aldım. Bu mektubu aşağıya müş olduğu yanılgıyı düzelltı... " diyorsunuz. hazırlanan aynı nitelikteki teklif 5 Nisan 1983 'te geçirmeden önce Baskm Oran ve Fadıl Kocagöz'Milli Güvenlik Konseyi'nin resmı tatil günlenn Danışma Meclisi Başkanlığı'na sunulmuştur. Bu ün "Kenan Evren'in Yazılmamış Anılan" adını tat şıyan kitabından soz etmek isterim. Bir solukta den çıkarak sadece ana ve ılkokullar duzeyınde teklif de Danışma Meclisi Genel Kurulu gündemikutlanacak bir çocuk bayramma dönüştürduğu 23 ne alınmıştır. okunan bu kitapta Kenan Evren tarafından dış politika, dil ve tarih, din ve laiklik, ekonomi, genç Nisan gününün yeniden resmı tatil günlerine dahil Kurucu Meclis'in iki kanadından gelen aynı niedilmesi aşağıda arz ettiğim şekilde olmuştur: , lik ve anarşi, insan hakları ve işkence, Atatürkçütelikteki iki teklifın Danışma Meclisi Genel KuruSizin 18 Nisan 1982 günkü Cumhuriyet Gazete lu'nda, ilk teklif sahibi Erzincan üyesi Abdulbaki lük, komünizm, ordu, özgürlükler ve demokrasi, Rabıta Örgütü, Rogers Planı, sansür ve basın, sen si'nde çıkan ve "Belki bunu ileride (bugun 23 Ni Cebecı tarafından birleştirilerek görüsülmesi önedikalar, üniversiteler, siyasal partiler ve liderler, san'ı kutlayacak olanj ilkokul çocuklan düzeltir" rilmiş ve Meclis'ce kabul edilerek 18 Nisan 1983 kendi kişiliği ve kişisel sorunları konulannda söy cümlesiyle sona eren yazmızı okumuş ve bu yazı günku birleşimde görüşülmüş ve kabul edilmiştir. lenmiş (söylenmemiş) "vecizeler" yer almaktadır. nızdan da esinlenerek hazırladığım kanun teklifiKabul edilen metin görüşülmek üzere Milli GüBaşka konular da var. Ben önemli görduklerimi not ni 61 arkadaşıma da imzalatarak Danışma Meclisi venlik Konseyi'ne gönderilmiş ve Konsey'ce 20 Niettitn. Ünlü yazar Aziz Nesin "keyifle okuduğum Başkanlığı'na sunmuştum. Teklifimin Genel Ku san 1983 'te kabul edilerek yasalaşmıştır. kitap" başlığı ile bu yapıt için kaleme aldığı, o eri rul'a gelmeden evvel görüşüleceği Millı Savunma, Ancak bu teklifın Milli Güvenlik Konseyi'nde göşilmez esprileriyle dolu, sunuş yazısında şöyle diyor: İçisleri, Dışişleri Komisyonu 'nda da kabul gorme rüşulmesi sırastnda Konsey Başkanı Sayın Kenan si için o komisyondaki arkadaşlardan beş uyeye de Evren 'in konuşmasından, bugünün niteliğinin an"Kitabın türünü belirleyemedim. Roman değil, teklifımi imza ettirmiştim. laşılmadığı, hâlâ çocuk bayramı niteliğinde görülama roman. Anı değil, ama anı. Günce değil, ama Komisyon, leklifım hakkmda hukümetin müta düğü anlaşılmaktadır. Başkanm konuşması, tekligünce. Özyaşam öyküsü değil, ama özyaşam öyküsü. Bir araştırma değil, ama bir araştırma (...)". laasını sormuş, hükümet de bayramların çokluğu fın reddi, maddelere geçilmemesi yönünde belirirken maddelere geçilmesi kabul edilmiş ve yasalaşBence bu kitap Sayın Kenan Evren tarafından nedeniyle Başbakan Sayın Bülend Ulusu imzası ile ması sağlanmıştır. Derin saygılarımı sunarım. " olumsuz mütalaada bulunmuştur. 12 Eylül darbesinden sonraki dönem üzerine söyBu mektubu alınca bazı incelemelerde bulunmam Bunun uzerine komisyon üyelerinden teklifımi lenmiş ve yazılmış bir öyku, 12 Eylul 1980'in hagerekti. Kaldınlmış olan 23 Nisan UlusaJ Egemenlik zin öyküsü. Aziz Nesin'in dediği gibi ben de imza edenler bile imzalannı geri çekmişler ve tek Bayramı'nın iki yıl sonra yeniden, tıpkı eskiden ol"keyifle" ama demek mümkünse acı bir keyifle lifım komisyonun oybirliğiyle reddedilmiştir. duğu gibi, resmi bayram ve tatil günü sayılmasına okudum bu kitabı. Butün aydınlanmız da okumaTeklifım reddedilmekle birlikte, genel kurulun ilişkin girişimin, benim daha önce sandığım gibi, lıdır, yalruz keyif için değil, Turkiye'nin geleceği gündemine girmıştir. Ben ise Milli Güvenlik Kon Sayın Kenan Evren'den gelmemiş olduğu anlaşılıbakımından düşünmek ve sağlıklı önlemler almak seyi'nce kısa süre önce çıkarılan kanunun o Kon yordu. O zaman durumu yeterince inceleme olaiçin. sey'in oluşturduğu Danışma Meclisi'nde değiştiril nağı bulamadığımdan, 23 Nisan 1989 tarihli yanm* * * mesinin pek de mümkün olmayacağını, değiştiril da, "Keşke Milli Güvenlik Konseyi ögrenim biriiŞımdi gelelim, Sayın Abdulbaki Cebeci'nin mek se bile Konsey benimsemediği takdirde kanunlaşa ğini kaldınp laikliği zedeleyen yasa ile Atatürk'ün mayacağını düşünerek, kanun teklifıni Danışma vasiyetnamesini bir >ana itip onun kurdugu dertubuna: "Sayın Hocam, 23 Nisan 1989 gunü Cumhuri Meclisi Başkanlığı 'na sunduğum günlerde Devlet nek niteliğindeki Tıirk Dil ve Tarih Kurumlan'nı yet Cazetesi'nde 'Uiusal Egemenlik Bayramı da Başkanı ve Milli Güvenlik Konseyi Başkanı ile Kon birer devlet dairesi durumuna getiren >asa ve anaElden Gidiyordu...' başlıklıyazmızı okudum. Bu sey üyelerine gönderdiğim mektup ve ekleri ile de yasa maddeterini de değiştirseydi ne iyi olurdu" yolyazmızın sonunda 'Neyse ki, Milli Güvenlik Kon 23 Nisan gününün gerçek niteliğini belırtmiş ve bu lu, geçmişe yönelik bir dilekte bulunmuştum. Vuseyi ışinfarkına varıp biryıi geçtikten sonra 23 Ni günün, eskiden olduğu gibi, resmı tatil günleri ara karıya almış olduğum mektup gösteriyor ki, 23 Ni Keııaıı Evren'in Ulusal Egemeıılik Anlayışı1 PENCERE Nazınfın Yayınlanmamış Bir Mektubu... EVET/HAYIR OK7AYAKBAL Bunca yıldır Sosyal Sigorta'ya bağlıyım. Bir gün bile bu kuruluşun hastanelerinden birinde yirmi dakika süren bir muayeneden geçmedim! Çünkü ne zaman bu hastanelerden birine yolum düşse, hekim kapılarında uzun kuyruklar gördüm. Bazı hekim tanıdıkların odalarında otururken yapılan muayeneleri izlediğim de oldu. Birkaç dakikada biterdi bu eylem! Hekim bir ilaç yazardı, tamam! Bir süredir hekimler Devlet Planlama Örgütü'nün önerdiği yirmi dakikalık muayene kararını uyguluyorlar. Dünyanın uygar toplurnlarında insana, insan sağlığma değer veren ülkelerde bir hastanın muayenesi en az yarım saat sürer. Üç beş dakikalık bir zaman içinde hekim ne anlasın ki! Zaten ya röntgene ya da kan ve idrar tahlilıne gönderecek, ondan sonra sıra hastanın incelenmesine gelecek. Bir kişinin hastalığını anlatması en az beş dakika tutar. Hekimin en hızlı biçimdeki muayenesi ise on beş dakikayı kapsar. Bu bakımdan son günlerde hastalara en az yirmi dakika ayırmak uygulamasına karşı çıkmak olanak dışıdır. Ama hastane koridorlarında, salonlarında hastaiar saatlerce beklıyorlar. Olaylar çıkıyor, bağırıp çağrışmalar oluyor. Hekimlere kızanlar, hatta sövenler... Suç hekimler de mi? Bunu öncelikle düşünmek gerek. Evet, bu yırmı dakika uygulaması bir çeşit protesto, bir çeşit ışi yavaşlatma eylemı... Hastayı doğru dürüst incelemek, sorunlarını anlamak için en az yirmi dakika gerekli idiyse bugüne dek böyle bir uygulama neden düşünülmedi? Oyle de olsa, hekımlerin davranışı yanlış mı? İş yavaşlatma ile toplumun dikkatıni kendi sorunlarınaçekmeyı amaçlayan hekimlerin böyle bir davranışa kalkışmasını kınamak olası mı? Bence değil... Hekimler ağır koşullarda görev yapıyorlar. En ağır işçi bile bir hastane hekimi kadar yorulmaz. Bunu biliyoruz. Sabahtan akşama kadar yüzlerce hastayla karşılaşmak. kısaca zaman içinde iyi kötü o kişinin hastalığını anlamaya çalışmak, gece nöbetleri, üstüne üstlük yetersiz bir kazançla geçinebilme sıkıntısı... Yetmezmiş gibi serbest çalışan hekimlere bir de üç kopyalı reçete zorunluluğu getirildi, hekimlerin vergi kaçırmalarını önlemenin yolunu böyle bulmuşlar! Vergi kaçıranlar yalnız hekimlermiş gibi! Hekim, her hasta için reçeteyı üç kopya olarak hazırlayacak, biri eczaneye, biri hastaya, biri de Maliye'ye gıdecek. Neyse ki bu uygulamadan vazgeçileceğe benzer. Kim alır bu tür kararlan? Nasıl alır? Konu üstünde biraz düşünmek, işın içyüzünü öğrenmeye çalışmak yok mudur? Adamı alır bakan yaparlar, ne hekimlıği, ne tıp denen bilımı bilır, konuyla yalnızca hasta olduğu zaman ilgilenmiştir, hepsi bu! Evet, sigorta ve devlet hastanelerınin durumu uygar bir ülkeye yakışacak düzeyde değıldir. Hastaiar kapı önlerinde, koridorlarda saatler geçirir. Geçenlerde otobüste bir hasta yakını konuşuyordu, "Karımı getirdim, günlerdir karnında bir ağrı var. Beş saat bekledik. Sonra doktor bey baktı, bir ilaç yazdı, gittim eczaneye öyle de pahalıymış ki param yetmedi, yarın gelip alacağım" Yanında bembeyaz yüzlü, başı örtülü bir yaşlı kadın... Hastanelerimiz yetersizdır. Devlet ve sigorta hastanelerınin yükü ağırdır. Hekimler aldıkları para ile geçinemezler. Kimi başka yollardan para kazanmaya çalışır. Yalnızca hekim olarak görev yapanlar sıkıntıdan sıkıntıya düşerler. On bir yıl lıse, altı yıl tıp fakültesi, iki yıl uzmanlık, iki yıl zorunlu hizmet, iki yıl askerlik... Sonra da geçinemeyecek kadar bir ucretle günde on iki saat çalışma!.. Hekimlerin yirmi dakika muayene uygulaması hem hastaya saygının belirtisidir, hem de bir çeşit başkaldın olayıdır. Evet, toplum bın bir sorunla baş başa... Kim bu kördüğümleri sabırla tek tek çözecek? Önemli olan bu soruyu yanıtlamak... OKURLARDAN Otobiis seferleri yetersiz Kadıköy Koşuyolu üzerinden servis yapan İETT otobîisleri özellikle erken saatlerde yetersiz kalmaktadır. Sabah ve akşam saatlerinde Erzurum Sitesi ve Kalp Hastanesi yönüne gelen 54 ve SB numaraü otobüslerin hareket saatlerindeki uzun aralıklar, çok sayıda çalışan ve okula giden vatandaşlarm geç kalmalanna neden olmaktadır. Saatlerce duraklarda beklemek zorunda kalan vatandaşlar, bu kez de arka arkaya gelen iki otobüsü gördüklerinde hayretlerini gizleyememektedirler. Bölge halkı ulaşımdaki bu aksakhk yaratan sorunlannın çözumlenmesini beklemektedir. Sabah ve akşam saatlerde servis sayısının arttmlması, çocuk ve yaşlıların duraklarda uzun süre beklemelerinin önlenmesi gerekir. Belki yolcu sayısı bu bölgede az olabilir, ancak düşünülmelidir ki, bu kesimde de oturanlar bulunmaktadır. tki otobüsün aynı saatlerde hareket etmesi ve duraklardan aynı anda yolcu alması, daha sonra ulaşım için otobüs bekleyenlerin saatlerce duraklarda beklemelerine yol açmaktadır. Bölge halkı olarak servis ve otobüs sayısının arttırılmasını, halkın ulaşım sorununun çözumlenmesini bekliyonız. Koşuyollular Yirmi Dakika Uygulaması... İŞTE KALİTE, REFAKAT VE SEKS ESKORT KIZLAR TÜRKİYE'DE. Yerliyabancı işadamlarına, diplomatlara, sporculara, sanatçılara, kumar salonlanndan sempozyumlara, şehir turlarından "yatak odalan"na kadar eşlik eden, zeki, kültürlü, en az iki dil bilen eskort kızlar. Nokta bu yeni piyasaya girdi, müşterileriyle, kızlarıyla en ince ayrıntılarına kadar konuştu. Eskort kızlar nereden bulunuyorlar, saatlik ve günlük ucretler neler? Yurt dışındaki eskort kızlara isadamları nasıl ulaşıyor? Onlardan neler bekleniyor? İşte bir örnek: Serap D. Uzakdoğulu işadamlarının fantezilerini anlatıyor: "ÇmlçıpJak soydu beni, sonra yekpare cam sehpanın üstünde çömelmemi istedi, sehpanın altına uzandı ve..." • Hastaneler özelleşiyor, genel sağlık sigortası geliyor, ücretsiz tedavi hayal oluyor; doktor maaşlan artıyor... Sağlık Bakanı Halil Şıvgın yeni sağlık reformlannı açıkladı. • Sosyalizmln Ikl "süperi" Çln ve Sovyetler arasındaki fark nerede başlıyor, nerede bitiyor? Ankara'nın SHP'li Belediye Başkanı Karayalçın iki aylık icraatlarını anlattı: "Yılda ortalama bin konut, gecekondu kooperatifleri ve bankaları.." • Türk sineması video estetiğlne mi kurban gitti? Yerli filmler perdeye çıkamıyor, işletmecilere göre neden, "kalitesizlik." Yönetmenler ise onları "ikiyüzlülukle" suçluyot • İngiliz sağlık uzmanlarının hazırladığı kolesterol testi Nokta'da: Kolesterol sizin için bir tehlike mi? Nasıl korunabilirsiniz? açıklaması Gazetenizin 9.4.1989 tarihli nüshasmda yayımlanan "Kilitli Eve Telefon Faturası" başlıklı yazı incelenmiştir. Yazınıza konu olan 10556 numaralı telefon 1.6.1988 tarihinde tesis edilmiş olup bağlı bulunduğu santral Ekim .'988 ayında faaliyete geçirilmiştir. Anılan tetefonda Ekim 1988 ayından Ocak 1989 ayına kadar kontör ilerlemesi olmamıştır. Ancak, Şubat 1989 ayında 2974 adet kontör ilerlemesi olmuş ve bundan abonelere tanınan 300 konuşma hakkı ile bir adet başlangıç kontörü düşüldükten sonra kalan (2974301) 2673 kontör karşılığı görüşme ücreti olan 334.125 TL. ile 1989 yılı abonman ücreti 5.000 TL. olmak üzere Şubat 1989 dönemi faturasında toplam 339.125 TL. fazla konuşma ücreti tahakkuk ettirilmiştir. Ayrıca adı geçen aboneye de konu hakkmda gerekli yazılı bilgi verilmiştir. Bilgilerinize saygılanmızla arz ederiz. PTT Genel Müdurlüğü 12 Mart'ın fırtınalı günleri... Evler aranıyor, yollar taranıyor, kitaplıklar talan ediliyor, ürkü kol geziyor. Elinde bir tomar mektupla bir dost çıkageldi. O ne?.. Nazım'm Zeki Baştımar'a mektupian. Ortalık çok kanşık, güvenilir ellerde olmalı... Mektupian aldım, düşündüm: Benim evim güvenli mi? Aradan kaç yıl geçti? On yedi... • Nazım Hikmet'in Bursa Hapishanesi'ndeyken Zeki Baştımar'a gönderdiği mektupların zarflarında iki adres yazılı: Birisi "Başvekâlet Yüksek Murakabe Heyeti, Kütüphane Memuru" öteki "Konur Sokağı, Abat Apartımanı No. 4, ysnişehir, Ankara." İlki, Zeki Baştımar'ın iş, ikincisi ev adresi. Oyle bir dönem ki Zeki Baştımar Başbakanlıkta memur; Nazım Hikmet hapishaneci şair; ama devletin Tercüme Bürosu hesabına Tolstoy'un "Harp ve Sulh"unu Türkçeye çeviriyor; karşılığında para alıyor. Nazım Hikmet'in 8 Şubat 1946'da Baştımar'a yazdığı mektuptan bir bölümü birlikte okuyalım. • "Aziz kardeşim, Bir yandan tercümeye çalışıyorum, bir yandan hâlâ adını takamadığım, ama vaktiyle "Memleketlmden İnsan Manzaralan" diye bir isim koymuş olduğum kitapla uğraşıyorum bitip tükenmiyor bir turlü, gemi azıya almış bir at gibi benı sürükleyip duruyor, bu hal de başıma ilk defa geliyor bir yandan da küçük şeyleri yazıyorum. Şimdi bir iki deneme yapmak üzereyim, belki size tuhaf gelir, ama Rubai yazıyorum. Size bu mektubumda bir iki örnek de onlardan yolluyorum. Bunları dörde ayırdım, bir kısmı felsefi, bir kısmı sosyal kritik, bir kısmı satir, bir kısmı sırf lirik. Lakin henüz deneme devresindeyim. Benim kuçükler için gösterdiğiniz ilgiye seviniyorum, o şiirteri beğenmeniz hoşuma gitmiyor desem yalan söylemiş olurum, bunun sebebini bir başka mektubumda yazmıştım sanırsam." • Nazım Hikmet'in 8 Şubat 1946 günlü mektubunda yazılı "küçük" şiirlerinden iktsi: 24 Eylül 1945 En güzel deniz: henüz gidilmemiş olanıdır... En güzel çocuk: henüz büyümedi. En güzel günlerimiz: henüz yaşamadıklanmız. Ve sana söylemek istediğim en güzel söz: henüz söylememiş olduğum sözdür... 25 Eylül 1945 Saat 21. Meydan yerinde kampana vurdu. nerdeyse koğuşların kapılan kapanır. Bu sefer hapislik uzun sürdü biraz: 8 yıl... Yaşamak ümitli bir iştir, sevgilim. Yaşamak: seni sevmek gibi ciddi bir iştir... * 1946'dan bu yana kaç yıl geçti? 2000'e yaklaşıyoruz... Türkiye, koskoca 2(/nci yüzyılı Nazım Hikmet'le uğraşarak geçırdi. En büyük Türk şairini, edebiyatımızdan, tarihimizden, belleğinjizden, bilincimizden, estetiğimizden silmek için çabalayıp durduk. Çılgınlık bu... Devlet zoruyla kimse şair olamaz, kimsenin şairliği de elinden alınamaz. Biz istesek te, istemesek te Nazım Hikmet Türkiye'nin ve dünyanın şairidir. 3.sayı k>ayinizd« Cemile sustu 'saemr tşçie' '5 t sorra 'h kez greve ç>kt>ıar NOKTA'NIN ANAYASA AÇIKOTURUMU ANAP, SHP ve DYP yöneticileri NoktaVa bir araya gelerek nasıl bir anayasa istediklerini tartıştılar ve bazı konularda anlaştılar. ANAP'lı Gürdere: "12 Eylül ruhu AnayasaİJan çıkmalı, idam cezasının Anayasa'da yeri yok." SHP'li Keskin: "12 Eylul'ün haksızlıkları araştırılmalı, hesap sorulmalı." DYP'li Cevheri: "Şu anda sermaye sınıfı işçi smıftnı ezlyor." Her ayın 1'inde ve 15'inde çıkar İçişleri Bakanhğı'na Bizler Çarşı Mahalle bekçileri olarak bu büyük sorunumuzu sizlere iletmek isteriz, biz bekçi teşkilatı olarak devlete 25 yıl silahlı hizmet verdikten sonra silahımız alınarak emekli ediliyoruz. Bizler 25 yıl devlete karşı her türlü suç işleyenlerin karşısındayız, polis teşkilatına silah satışları başladı, biz bu haktan yararlanamıyoruz. Bizlerin hiçbir can guvenliği yoktur, bizlere sahip çıkmanızı arzu ederiz. NURİ G Ü R E L Emekli BekçıTokat Askcn kimlik kartımı kaybetlim. hükumsuzdur. dbmokrasi • AjanProvakatör Engin Kaya Olayı ve Gerçekler 4. ÖZEL SAYIMIZ BAYİLERDE GELENEKSEL GALAIASARAY PİLAVI 4 haziran pazar günü Galatasaray Lisesi'nde yapılacaktır. Pilavdan sonra ise bu yıl ilk kez olarak düzenlenen Galatasaray Forumu'na tüm Galatasaraylıları bekliyoruz. GALATASARAYLILAR DERNEĞİ mmohrast Aylık Siyasi Dergi 22. SAYIMIZ BAYİLERDE H A F T A L I K noKta H A B E R D E R G I S GAZANFER GERÇEK