17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
23 HAZİRAN 1989 HABERLER CUMHURİYET/9 ANAP'ta gerginlik nasıl doruk noktasına ulaştı 'Hanedan'a tepkiler artıyor Hareketçimuhafazakâr ittifakın içerisinde yer alan ANAP'lılar, Başbakan'ın önemli kararlan parti yönetim kuruilarına danışmadan aldığını dile getirerek tepki gösteriyor, yolsuzluk ve rüşvet iddialan karşısında parti ve hükümetin sessiz kalmasını da eleştiriyordu. ANKARA (Cumburiyet Biirosu) Yerel seçim yenilgisinin ardından ANAP'ın Meclis grubu üzerındeki suskunluğu atarak doğrudan Başbakan Turgut özal'a sert eleştiriler yöneltti. ANAP'ın yeni oluşan grup yönetimi Başbakan Turgut Özal'dan secim yenilgisinin nedenlerini milletvekillerinden dinlenmesini istedi. ANAP'ın yeni parti yönetimi de railletvekillerinin eleştirilerini ramazan ayı süresince yapılacak ev toplantüannda Başbakana iletmelerini kararlaştırdı. Bunun üzerine milletvekili lojmanlannın sokaklarında kura ile belirlenen bir milletvekilinin evinde toplanan ANAP'hlar düşüncelerini Başbakana iletüler. Ramazan ayı süresince sabahlara kadar süren ev toplantılannda milletvekillerinin Ozerinde durduğu en önemli eleştiri noktası, ANAP iktidannın yüksek enflasyon ve hayat pahalıhğı karşısında düştüğü çaresizlik oldu. Sırayla konuşan ANAP'hların hemen hemen tümü yüksek enflasyon karşısında iktidarın özellikle işçi ve memur kesimini tatmin edici bir yaklaşun içerisine girmediğini anlattılar. Bu toplantılarda Başbakana ]\E GORUŞ Cesaret olmaksızın sevgimiz salt bağımlılık olarak solar. Cesaret olmaksızın sadakatimiz uyumculuk halini alır. Rollo May Cesaret Karaduman ve Ergüder: "ÖzaJ artık konuttan aşağı insin" diyortardı. yönelik eleştirilerin başında ise kendisinin Başbakanlık Konutu'na kapanarak ülkeyi buradan yönetmeye kalkışması ve ailesini doğrudan politika içine sokması otdu. HareketçiMuhafazakâr ittifakın içerisinde yer alan ANAP'İjlar Başbakanın önemli kararlan parti yönetim kuruilarına danışmadan aldığını dile getirerek 'hanedan'ı eleştirdiler. Yerel seçim öncesi Başbakan Turgut Özal'ın, "Yeterli oyu alamazsam çeker giderim" şeklindeki konuşmalanaın, eşi Semra ÖzaJ ile oğlu Ab IZMİB'den HIKMET ÇITIIIKATA Ipin Ucu Kaçtı mı? İZMİR Bir ANAP il başkanına TCK'nın 141,142 ve 163. maddelerinin kaldırılması konusunda görüşünü sorduk. O bu sorunun tam tersi bir yanıt verdi: Hani Türkiye'nin itibarı? Sayın Özal, dışarıda itibarımız artıyor diyordu. Ben şimdi tabana ne diyeceğim? İşte Bulgaristan'dan gelen soydaşlarımız. Dışarıda itibanmız olsa, /Vrupa'da yer yerinden oynar. Hem TV'de dışarıda itibarımız arttı diyor Özal hem de TV spikeri bas bas bağırıyor: Kaplumbağalar, balinalar için ortalığı ayağa kaldıranlar neredesiniz? Olacak iş mi bu, millet yer mi bunu? ANAP il başkanı hızını almıyor, devam ediyordu: Bu millet kanmıyor artık, biz de kanmıyoruz boş sözlere... Gerçekten ilginç gelişmeler oluyor ANAP cephesinde. Yıllardır süren 'lekseslilik" yerini "çoksesliliğe" bırakıyor. Tartışmalar daha yalın biçimde eleştiriye dönüşüyor. Halk seçim istiyor, seçimden kaçmamak gerek... ANAP il başkanları cumhurbaşkanlığı seçimi ve erken seçim konusunda görüşlerini yansrtırken, "Bu bizim işimiz değil" diyortar ve adlannın açıklanmaması koşuluyla görüşlerini de aktarıyorlar. İl başkanları, adlannın yazılmamasını haklı bir gerekçeye dayandırıyorlar: Bizi görevden alırlar, hemen bir başkasını atariar. ANAP il başkanlarını dinlemeyi sürdürüyoruz: ANAP'ın arapsaçma döndüğü gerçeğini hiç kimse yadsıyamaz artık. Başbakan özal'ın amacı belii: Orası apaçık ortada. "Özal cumhurbaşkanı olursa partinin başına kim Örgütleri susturmak... Böylece çoksesliliği engellemek. geçecek?" Bu tür senaryolarla ANAP tabanını oyalamaya çalışan Kaya Erdem'in son çıkışının Özal'a yakadrolar bir gün soluk alamayacaklar. Öyle bir hava esryor. Biz Başbakan Özal'ın cumhurbaşkanlığına aday olmasını istemiyoruz. Aday olduğu an ANAP tabanını tutamayız, kayıp gtder. Ya erken seçim konusunda ne diyorsunuz? Aynen şu yanıtı veriyorlar: Erken seçim şart oldu. Cumhurbaşkanlığı seçiminden önce yapılmalı. Kimi milletvekilleriyte konuşuyor, tartışıyoruz. içlerinde bizimle beraber olanlar var, olmayanlar var. Ama erken seçim mutlaka bu yıl yapılmalı. Tabanımızı tutmaya imkân yok. Konuştuğumuz kişiler salt ANAP il başkanlan değil. İçlerinde beş yıl belediye başkanlığı yapmış, daha sonra aday gösterilmemiş, ANAP'ın 1983 yılında kuruluş çalışmaJarında bulunmuş kişiler de var. Hem kutsal ıttifakçı hem de liberal kanatta yeralan bu kişiler, kimi noktalarda aynlıyorlar. özal, partinin başında kalmalıdır. Bu açıklama daha çok liberal kanattan olanların görüşü. Özal, cumhurbaşkanı adayı olmalıdır. Bu açıklama da kutsal ittifakçı kanattan geliyor. Ziraat Bankası Genel Müdürü Coşkun Ulusoy, milletvekili Işılay Saygın'la Ulucak kasabasında köylülerle konuşup kuzu çevirme partisine katıkJıktan sonra pek çok yerden telefon çağrısı almaya başladı: Sayın genel müdür, bir de bizim oralara gelmez mi? Kendisine 'sazan buğulama' ikram etmek istiyoruz. kın milletvekillerinin tepkisine karşılık bir hayli destek gördüğü de biliniyor. Izmir'de liberal kanadın ANAP il yönetiminin istifasını istemesi ANAP'taki sancının en somut örneği. Devlet Bakanı Işın Çelebi, demir çelik grevinin uzaması için ugraş verenlerin baskısına boyun eğmeyeceğinı söyleyip açıklıyor: Beni öldürebilirler! Hayatımı mahvetmek için her türlü iftirayı atabilirler. Demir çelik ithalatından milyarlar vuran kişi ve kuruluşlan saptadığını açıklıyor Bakan Çelebi. Bu arada "imren Aykut'u MESS konusturdu" diyor Vfeni Asır'dan Ercan Deva'ya. Aynı gün Başbakan Özal da TÜSİAD'ın kokteylinde demir çelik greviyle ilgili şunlan söylüyor: Bir kuruş vermem, istedikleri kadar grev yapsınlar... Oysa Işın Çelebi, grev nedeniyle kimilerinin ithal demir çelikle milyarlar vurduğunu, ölümle tehdit edildiğini açıklıyor. ANAP'ın arapsaçma döndüğü gerçeğini hiç kimse yadsıyamaz artık. Orası apaçık ortada. Özal cumhurbaşkanı olursa partinin başına kim geçecek? Bu tür senaryolarla ANAP tabanını oyalamaya çalışan kadrolar bir gün soluk alamayacaklar. Öyle bir hava esiyor. Bakan "Öldürecekler beni" derse, Başbakan da, "Bir kuruş zam vermem" diye konuşursa, ipin ucu zaten kaçmış siyasal iktidarda. ANAP tabanı işte bu gerçeği görüyor... met Özal'dan kaynaklandığı da eleştirilen konulann başında yer aldı. ANAP'ın liberal milletvekillerinden Necmettin Karaduman, Orhan Ereüder gibi isimler de Başbakan Ozal'ın artık konuttan aşağı inmesini açık bir dille istediler. ANAP'lılar ekonomik sıkıntılann yaşandığı bir dönemde Başbakan ve ailesinin yaşantı biçimine dikkat etmesi gerektiğıni, çok parlak kutlama törenlerinin kamuoyu tarafından hoş karşılarimadığını sohbet toplantılarında dile getirdiler. Bu eleştirilerin Başbakan özal üzerindeki etkisi ANAP'lılar açısından olumlu oldu. Yerel seçimden önce başkanlık divanımn ayda bir yapılan toplantılan her hafta düzenlenmeye başlandı. Başbakan özal da bu toplantılara katılmaya özen gösterdi. Sahur toplantüannda ANAP'lıların eleştirdiği bir başka konu ise yolsuzluk ve rüşvet iddialan karşısında parti ve hükümetin sessiz kaldığı biçimindeydi. Bu eleştirilerin sonuçlan da TBMM'de bir ölçüde ahndı. Yerel seçim öncesinde muhalefetten gelen bütün Meclis araştırması ve soruşturması önergelerini ret yoluna giden ANAP grubu, yerel seçim sonrası meclis gündemine gelen terlik ihracatındaki yolsuzluk iddialan ile, pamuk üreticilerinin sorunlarırun araştırılmasma Uişkin iki önergeyi kabul etti. ANAP'iıların toplantüannda parti içi demokrasiye de önem verilmesi istendi. Ancak kısa bir süre için ANAP grubunda esen bu olumlu hava, hareketçimuhafazakâr eğilimin etkisinde bulunan Aydın ve Trabzon il yönetimlerinin feshinin kararlaştınlması ile birlikte yeniden sertleşti. INSANLAR YARIN Taksim meydanında yapılacak miting için siyasi partiler, işçi sendikaları, dernekler ve kuruluşlar örgütlü bir çalışma içinde. Bulgaristan'ın soydaşlanmıza yaptığı muameleye ve insan haklarına böylesine aykırı davranışlarına karşı dünya kamuoyuna sesimizi duyurmak için çaba harcıyoruz. Türkiye'de yapılan miting, içerde heyacanımızı arttıracak, ama acaba dış dünyaya sorunu daha iyi anlatmak için ne yapabiliriz? Bu konuda Marmara Üniversitesi Avrupa Topluluğu Ensti FÜSUN ÖZBİLGEN AVRUPA TOPLULUĞUNUN BAKIŞI Bulgaristaıfa imtiyaz tanınacak mı? l, Bu hazırlıklar nisan ayının ilk haftası içinde başladı ve temmuz ayında bir anlaşmaya varmaları bekleniyor. Bulgar mallarının AT ülkelerine mümkün mertebe gümrüksüz girmesi gibi çeşitli imtiyazlar üzerinde duruyortar. Şimdi süratle, insan hakları için Türkiye'ye karşı bunca titizlik gösterirlerken, AT'nin, soydaşlarımızın her türlü hakkını çığneyen Bulgaristan'la böyle bir anlaşmaya varmasını iki yüzlülük olarak mütalaa edeceğimizi bildirmemiz gerekiyor. Çünkü bizim mali protokolümüz 9 sene geçmesine rağmen halen yürürlüğe girmiş değildir. Bugün gelen bir haberde AT'nın Vietnam'dan kaçan mültecilere topluluk yardımı sağlayacağı ifade ediliyor. AT Komisyonu, uluslararası mültecilere 175 milyon dolardan fazla yardım yapma kararı almış durumda. Çin Hindi'ndeki mültecilere yapılacak bu yardım gibi Türk mültecilerine de ne derece yardım yapacaklarını sormamız gerekiyor. AT ülkeleri nasıl Salman Rüşdü olayında İran'daki elçılerini bir süre geri çektilerse, Bulgaristan'daki elçilerini geri çekmelerini talepte bulunmalıyız. Nasıl Türkıye'dekı insan hakları ihlalleri ile ilgileniyorlarsa, çifte standart taşımadıklarını göstermek için Bulgaristan'daki insan hakları ihlallerine karşı da tavır almalarını istemek hakkımızdır. Henüz, Müslüman ülkelerden de yeterli bir tepki gelmiş değildir. Libya bir temsilci gönderip incelemelerde bulunacakmış. islam Ülkeleri Konferansı'nda ortak bildiriye bu kcnunun girmesi büyük başan gibi kabul ediliyor. AT Dışişleri Bakanları Konseyi geçen hafta İspnaya'da toplandı. Bu toplantıda Afrika'dah Çin'e, Şili'ye kadar dünyadaki insan hakları ihlallerini gözden geçiren paragraflar hazırlandı, Bulgaristan'daki Türklere ilişkin tek satır yok. 2526 haziran tarihlerinde AT'ye üye devlet ve hükümet başkanlarının zirve toplantısı var. Bu toplantıda mutlaka Bulgaristan'ı şiddetle kınamaları ve hatta ilişkileri kesmekle tehdit etmeleri gerekir. Eğer AT'ye üye devletler insan haklarına saygılı olduklarım iddia ediyorlarsa... Kabaalioğlu tüsü Müdürü Prof. Haluk Kabaalioğlu ile konuştuk. Şunları anlattı: "Bulgaristan Dış Ticaret Bakanlığı, Avrupa Topluluğu ile bir ekonomik işbirliği ve ticaret anlaşmasj için hazırlık halinde. RESSAMLARLA AVUKATLAR ÖzaPa başkaldın Partinin yetkili organlarında görüşülmeksizin ANAP Teşkilat Başkanı Orhan Demirtaş'ın bildirimi ile Aydın ve Trabzon il örgütlerinin feshedildiğini öğrenen ANAP'ın hareketçimuhafazakâr milletvekilleri, başta Demirtaş olmak üzere ANAP Başkanlık Divanı'na büyük eleştiriler yönelttiler. Teşkilat Başkanı Orhan Demirtaş, bu eleştiriler karşısında Aydjn ve Trabzon il örgütlerinin feshi kararının Başbakan özal'ın isteği üzerine alındığını acıklamak durumunda kaldı. tttifakın önde gelen milletvekillerinden Eyiip Aşık, il yönetiminin feshi karşısında istifayı düşündüğünü yakın arkadaşlanna bildirdi. Trabzon milletvekillerinden Hayrettin Kurbetli de karann değiştirilmemesi halinde istifa edecegini belirterek, il yönetiminin feshi karannda etkili olduğu öne sürülen Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fahrettin Kurt'a sert bir biçimde tepki gösterdi. İki ilin feshine karşı direnen ittifakçılar, bu karan MKYK'da gündeme getirdiler. Yerel seçim sonrası ilk toplantısını yapan MKYK iki ilin feshiyle birlikte gelişen gerginlik içerisinde toplandı. tttifakın önde gelen isimlerinden MKYK üyesi Eyüp Aşık, fesih karanrun adil olmadıgını belirterek toplantıyı terk etti. Başbakan Turgut özal fesih kararlanrun oylanması sırasında zor anlar yaşadı. Ük turda fesih için gerekli olan üçte iki imza sağlanamadı. ANAP'ın MKYK üyelerinin 22'si Başbakan özal'ın gözü önünde fesih kararlanru imzalamadılar. özal'ın isteğine karşı çıkanlar arasında kardeşi Yusuf Bozkurt Özal ile yejŞeni Hiisnn Dogan da yer aldı. Başbakan Özal bunun üzerine, "Bunlar imzalanmazsa bu kolluktan kalkar giderim" dedi. Özal'ın, "Çeker giderim" tehdidini MKYK'da da kullanrnası üzerine ANAP'ın MKYK üyeleri oylamanın yenilenmesine razı oldular ve fesih karan ikinci kez oylanarak onaylandı. Olayh MKYK toplantısı Meclis grubunda büyük yankı uyandırdı. Milletvekilleri, Başbakan Özal'ın tüm eieştirilere rağmen "çeker giderim" tehdidini kullaıımasını yanlış bulduklannı ifade ettiler. Başbakan Özal, üyelere basına sızdınunaması konusunda yemin ettiriien MKYK toplantısının bazı gazetelerde yer aldığını görünce, partinin disiplin kuruUanru devreye soktu. Özal, MKYK üyesi Eyüp Aşık'ın ihraç istemiyle disiplin kuruiuna verilmesini isteyince, Meclis grubunun tepkileri daha da yoğunlaştı. Milletvekilleri, özal'ı parti içi demokrasiye tahammülsüz olarak nitelediler. Kaya Erdem başkanlığındaki disiplin kurulu, Başbakan Özal'ın ihraç istemıne uymadı ve Eyüp Aşık'a kınama cezası vermekle yetindi. Bunun üzerine "Aşık krizi"nin üstü örtüldü. Ressam Mefimet Pesen ve Balaban, sanatın sorunlannı avukatlarla paylaştılar. (Fotoğraf' Ayşe Yıldırım) Neden galerimiz olmasın? BAKIRKÖY'DEKİ İstanbul Barosu lokalınde öncekı gün başlayan "Çağdaş Türk Ressamlarından Bir Keslt" sergisinın açılışında konuşan sanatçılar, devlet/n kendilerini desteklemedtğinden yakındılar. "Neden bizim de kendimlze ait bir galerimiz olmasın" diyen Türkiye'de UNICEF'in kartlarına girmiş ilk ressam olan Mehmet Pesen, devletin halkı ve sanatçıyı bilinçlendirmemesi halinde eğitimsiz kitlelerın kendi müziğini ve resmini kendisinin yaratacağını bunun sonucunda da gerçek sanatın ve sanatçının eriyip gideceğini savundu. Pesen, bütün sanatçılar gibi kendilerinin de devletten destek beklediklerini, yurtdışında diplomatik yollardan kültürel tanıtım yapılması gerektiğını savunarak "Maalesef Türkiyemizin acı gerçeğidir ki müzik, resim ve edebiyatta devlet tiesteği yok" dedi. Pesen'in değindiği konular müzikte daha belirgin ortaya çıkıyor. Devletin politikasızlığı sonucu önce köyden kente göcen kesimlerin müziği olarak arabesk müzik doğuyor, sonra da bu müzik devletin radyo ve TV'sinde yasak ediliyor. Bizim devlet sanaria manatla ilgılenmez. hayali ihracatçı bulursa destekler. Çok kademeli, varyatörlü ve şimdi de, İSTANBUL FESTİVALİ KULİSİ SALI akşamı Joan Baez'in konserinden önce Beyoğlu'ndaki Çiçek Bar'a uğramıştık. Hem politikacı hem şanatçı Arif Sağ ile karşılaştık. ingiltere'de bir konseri olduğunu ve bu nedenle plan görüşmelerini bırakıp Londra'ya uçmak üzere istanbul'a geldiğini söyledi. Biz de festivale gitmeye hazırlandığımızı söyleyince şu eleştirıyi getirdi: "İstanbul Festivali ile ilgili bu kadar haber yazıyorsunuz da acaba bu festival programında bir tane de Türk halk sanatçısına yer verilmiş mi diye hiç araştırıyor musunuz? Eğer Uluslararası İstanbul Festivali sadece yabancı sanatçıların Türk insanma tanıtıtdığı gibi bir anlar.. iaşısa bir sey demiyeceğim, ama programa klasik Türk musikisi alınıyorsa Türk halk müziğine de yer verilmesi gerekmez mi? Niçin bu programda halk sanatçıları, Türk folk müziği yer almıyor dersiniz? Bir Zülfü Livaneli, bir Yavuz Top, bir Rahmi Saltuk veya ben b u salonları dolduramaz mıytz "İKİZ POMPALITESİSAT" DEMİRDÖKÜMDEN Arif Sağ'ın eleştirisi Sağ Saltuk zannediliyor? İstanbul'da yaşayan insanlann büyük bir çoğunluğu artık Anadolu kökenli. Eğer festivale İstanbul insanını tümüyle katmak ve Anadolu kültürünün ürünlerini de buraya yansıtmak istenseydi halk müziğine de yer v e r i l i r d i . " Arif Sağ eleştirilerini böyle sıraladıktan sonra ingiitere'deki Türklere ve Anadolu kültürünün bir ürünü olan sazını dinlemeye meraklı İngilizlere konser vermek üzere İngiltere'ye uçtu. Biz de bu eleştirileri dinledikten sonra Joan Baez'in konserine gittik. Konserin ikinci yarısında Baez bir Türk sanatçıyı Livaneli Zülfü Livaneli'yi davet etti sahneye. Sonra Amerikalı folk şarkıcısı, Livaneli ile birlikte Türk folk müziğinden örnekler söyledi. Bu arada dinleyicıler arasında "Zülfü yine bir fırsatını bulup sahneye ç ı k t ı " diye şakalaşanlar ve takılanlar oldu.. Biz ise şöyle bir Açık Hava Tiyatrosu'nu dolduran binlerce kişiye göz artık ve düşündük. Evet neden acaba bir Zülfü, Rahmi, Arif veya Yavuz İstanbul Festivali çerçevesınde konser vermeye değer bulunmuyor? Onları sahneye illa ki yabancı folk şarkıcılarının mı davet etmesini beklemek gerekiyor? fRANSIZ SARAYINDA ŞAMPANYAll TÖREH Kalorifer sisteminde yenilik! Demirdöküm, sirkülasyon pompasında avantaj sunuyor: Yakıt tasarrufu sağlayan Çok Kademeü ve Varyatörlü Pompa tiplerinden sonra şimdi de İkiz Pompalı Tesisat! Türkiye'de ilk kez, kalorÜFer sistemini tek pompayla çalıştırma imkanı veren İkiz Pompalı Tesisat, uygulanma kolaylığının yanı sıra iki adet vana, f lanşlar, boru ve kaynak malzemeleri ile işçilikten de büyük tasamıf sağlamaktadır. Çok Kademeli, Varyatörlü ve Ikiz Pompalı tipleriyle, sirkülasyon pompasında avantaj, Demirdöküm'de! Cumhurbaşkanlığı ve Savarona KENDİSİNİ bir zamanların "Kronik Dışişleri Bakanı" olarak niteleyen İhsan Sabri Çağlayangil, İstanbul'daki Fransız Sarayı'nın yeşil bahçesine bakan terasta cumhurbaşkanlığı seçimı ile ilgili olarak şöyle diyordu: "Talep edilerek cumhurbaşkanı olunmaz, cumhurbaşkanı olması bir kişiden talep edilir." Eski vali ye bakan, üstü kapalı olarak Özal'ın cumhurbaşkanı olmak istemesini eleştiriyor, kendi isteği ile değil, milletin isteği ile cumhurbaşkanı olmak gerektiğıni vurguluyordu. Yanıbaşındaki Turgut Sunalp ise her zaman olduğu gibi pek de diplomatça olmayan bir dille düşüncesini şöyle açıklıyordu: "Öyle lalettayin kişiler cumhurbaşkanı olamaz." "LaSettayin kişi"den kastının kim olduğunu sorduğumuzda da "Yani devlet adamlığı vasfı olmayan kişileri kastediyorum, siz aniarsınız" diye gülüyordu. Bosfor Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkanı, gazeteci, yazar Feyyaz Tokar'ın Fransız Büyükelçisi Eric Rouleau'dan, Mitterrand tarafından verilen Legion d'honneur ödülünü aldığı törenden sonra, Beyoğlu'ndaki tarihi binanın salonlarında şampanyalar patladı. Muhabbet, cumhurbaşkanlığı seçimi ve Savarona yatı üzerine gelişti. Dışişleri Bakanı Mesut Yılmaz, İstanbul Valısi Cahit Bayar, eski Bakan İhsan Sabri Çağlayangil, artık tarihe karışan MDP'nin ünlü genel başkanı, eski orgeneral Turgut Sunalp, Prof. Memduh Yaşa, Sümer Oral, eski Milli Eğıtım Bakanı Necdet Uğur, Mıliıyet Gazetesi sahibi Aydın Doğan gazetecı Metin Toker, Mehmet Barlas gibi tsimlerden oluşan renkli bir kalabalık salonları doldurmuştu. Şu sıralarda Savarona yatını kiralayan Kahraman Sadıkoğlu'nun annesi Vuslat Sadıkoğlu ise kendisini sıkıştıran gazetecılere "Savarona 10 yıldır çürüyordu, niçin o zaman yazmadınız. Yavuz zırhlısı müze olurdu, ama Savarona olmaz, çünkü işlemeyen teknenin saçlan çürür, çürümeyecek tekne Yavuz zırhlısıydı" diye anlatıyordu. Bu arada söz Semra Özal'ın elleri için yazdığı şıire geldi. Vuslat Sadıkoğlu bu konuda da şunları söyledi: "Ben Bebek'teki Badem ezmecisi için de şiir yazdım. Şiir yazdım diye badem ezmesi alınca parasını vermiyor muyum? Beyti Restoran için de şiir yazdım. 9 yaşımdan beri şiir yazartm. Duygulanınca şiir yazarım." İCRECEK Demirdöküm GENEL SADOMIZ Meritez Ticarat A Ş Tatatpaşa Cad Haımano Sok No 3 D a r u ^ a M t a Tozan Işnam Leventtslanbol Tel 179 27 20 |7 nat) ANKARA Tel 12543201254322 GENEL MUOORLOK Koza Eş Merkezı C Btok Murtjasan Sok Kat 1112 Balmumculslanoul 80700 tel 1753666 (10hat) Ârkan T«şhir Uagsaa Ctnnaf Cad No " 9 Kavak .oereA.NKARA Tel 167 87 76 ISI DAMŞIU MERKEZI fSTANBUL Tel 164 02 88 ANKARA Tel 1'8 25 01 İZMİR Tel 19 60 33 BURSA Tel 23 10 99 SAMSUN Tel 51052 bilgisa BİLGİSAYARX PROGRAMCILIĞI YAZ KURSLARI Kayıtlanmız devam etmektedır. Cevı^'ık Mah isiarDul Cad * rm ı, Seböoy Sok No 1 2 B»kımcn utjncı. 'el 583 20 14583 20 01
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle