Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER kenin insanlan defişik insanlardır artık. Bütün bunları değiştirirken hiç yatırım yapmadığınız insanın buna uyum sağlamasını bekleyeceksiniz. Türkiye bunu v aptı. Otuz yıl geriye bakalım. Bütun bunlar yapılırken insan unsuru hiç hesaba gelmedi. O kendiüğinden yetişir diye kabul edildi. İnsan yetiştirmede, formasyon vermede Türkiye'de ileri değil de geriye doğru gidilmiştir, gerçek budur..." (Cumhuriyet 28.05.89). "Türkiye bilim yoksulu. Bilimsel yaymlann toplandığı dunya literatüründe, Üçüncü Dünya ülkeleri arasında 10. sırada yer alan Türkiye, Mısır, Şili, Nijerya ve İran'ın gerisinde kalırken genel sıralarnada 44. sırada yer aldı. Bazı üniversitelerimb.in hemen hemen hiçbir yayını yok" (Milliyet, 29.05.89). Yine bilim adamlarımızın bir araya geldiği bir açıkoturumda da "teknoloji yanşında geri kaldık" sonucuna vanldı. (Cumhuriyet, 29.05.89). Ve firmalanmızın yabancılarla evlilikleri: Jsveçli, Amerikalı, Koreli damatlar!.. Devam etmeden önce bir hususu vurgulayalım: Bu durumu tumüyle 1983'ten beri ülkeyi yöneten Özal hükümetine yuklemek haksızlık olur. Bunun vebali (gunahı), büyük ölçüde, 1960'lardan bu yana siyaset pehlivanlığına soyunmuş ve eski başpehlivan kemeriyle yine ortalarda dolanmış kişilerin hepsinin boynundadır. çenekler (alternatifler) bulma aczi içinde "korkumuzu Demirel ile yendik" diyorlar. Oysa Batı burjuvası korkunun ne olduğunu bilmez. En zor durumların bile üstesinden gelecek güce sahiptir o. 1983'te, "özal benim müşavirimdi" diye böbürlenen Demireli; şimdi büytık işadamlanmız eskisine gore çok değişmiş bulup kırk yıllık Yani'nin Kâni olamayacağını unutarak "Türkiye'nin meselelerini bilen ve sahip çıkan ciddi bir devlet adamı" olarak selamlamaktadırlar, Ulkenin bir zamanlar 70 sente muhtaç kalmış olduğunu hatırlamayarak... Ve soruyor basın: "Peki, halkın henüz başbakan yapmadığı kırk yıllık S. Demirel'e niçin "sayın başbakanım" diye selam dunıyorlar? Nedir bu yağcılık? Dalkavukluk ince meslektir. Zekâ ister. Fakat önemlisi dalkavukluk korkudan ve avanta ihtiyacından doğar. Atılan bütün serbest piyasa ekonomisi nutuklarına karşın bizim büyük serrnaye henüz korkusunu yenmiş değildir. Henüz Ankara hükümetlerine olan bağımlıhğını kırmış değil. Henuz kent içlerinden geçen otobanların etrafında arsa kapatıp spekülasyon yapma aşamasından gerçek anlamda sanayicilik aşamasına gecmiş değil. Dalkavukluk bu yuzdendir..." (Necati Doğru, Milliyet 30.05.89). Bağlı olmaya bu denli alışık bir sosyal kategori dış politikada Mustafa Kemal'in "tam bağımsızlık" temel ilkesini nasıl içine sindirebilir? lktidarın, toprak ağalarının (Batı Anadolu'da Teknolojiyi kendimiz bunun adı "büyük aileler"dir) ve aşiret reislerinin üretmedikçe... elinde olduğu ve Batı anlamında bir burjuva sınıTÜSIAD, Ekonomik ve Sosyal Etütler Konfe fından yoksun Türkiye'nin bu durumu, "feodalrans Heyeti, odalar ve sair işadamlan kuruluşla tüccar (feodomerchant)", yani halk diliyle "ağannca tertiplenen panellerde yabancı sermayenin teş çerçi" toplum düzeni olarak tanımlanır ve bunun viki, yabancılarla fîrma evlilikleri, resmi ve özel en belirgin niteliği durağan ve tutucu oluşudur. ağıziardan hep "ülkeye yeni teknoloji ithali" gerekçesiyle savunuluyor. Bütün bu konuşmalardan, Sonuç Türkiye'nin hiç teknoloji üretmeyeceği varsayımınBatıda burjuva, üniversiteyle özdeşleşmiş durumdan hareket edildiği anlaşılıyor. Demek oluyor ki dadır: Bir toplumda eğitim sistemi, idareci sınıfın Türk sanayicisi, makarna, kâğıt, boya gibi yüzler ideolojisi doğrultusunda gelişir. Her an yeni buluşce yıllık yerleşmiş ürünlerden en çapraşık teknolo lar peşinde, yeni teknolojiler üreterek kendini gejilere kadar ortaya hiç yeni bir şey koymamaya, her çen bir burjuvazinin üniversitesi, Sorbonne, Cambşeyi dışarıdan hazır almaya karaıhdır. Bu tutum, ridge, Michigan..., ağaçerci düzenininki de YÖK gibi her an kendini ve teknolojisini yenilemek için sü olur... Sanayiden araştırma geliştirme talebi almarekli mücadele veren Batüı burjuvamnkine tümden yan bir üniversite, buna yanıt verecek öğrenci yeters düşmektedir. Gerçekten bu sonuncusu kolay tiştirmez, ancak vahiye dayalı "ilimler"le uğraşır. değil, zor para kazanan kişidir. YÖK nereden çıktı diye düşünmeyelim. O, hiçBatı burjuvası, iki yüzyıl önce kanıyla ele geçir bir yenilik ve ilerleme istemeyen, halkın uyanıp gediği iktidara sımsıkı yapışmış olup onu elinden ka lişmesini çıkarlanna aykın bulan dış ve onlann yerli çırmaya hiç niyetli değildir. lktidarda olmak, onu ortağı odaklann ürünüdür. Özerk düşünceye izin tanımlayan niteliklerden biridir. verilmeyen bir toplumda özerk üniversite olur mu? Ülkemizde ise işadamlanmız, yıllar yıh iktidara Bu itibarla Milli Eğitim sistemimizde, ilkokuldan hiçbir surette talip olmamış, hep günlük çıkarlan başlamak üzere, köklü, ciddi üretime yönelik bir doğrultusunda dışarıdan gazel okumakla yetinmiş reforma girişraek demek, bugünkü düzeni değişlerdir. tirmeye yeltenmek demektir ki, kimin harcıdır bu? Bugün de yine aynı şeyi yapmaktadırlar. Yeni se Kendinde bu gucü gorenler hani? Sevgili öğrencimiz 12 HAZÎRAN 1989 Bıırjıı v azi Deıuokrasi fJniversite \»yn * MJlkemizde iş adamlarımız, yıllar yıh iktidara hiçbir surette talip olmamış, hep günlük çıkarlan doğrultusunda dışarıdan gazel okumakla yetinmişlerdir. Bugün de yine aynı şeyi yapmaktadırlar. Yeni seçenekler (alternaîifler) bulma aczi içinde ' korkumuzu Demirel ile yendik" diyorlar. Oysa Batı burjuyası korkunun ne olduğunu bilmez. En zor durumlarm bile üstesinden gelecek güce sahiptir o. 1983'te, "Özal benim müşavirimdi" diye böbürlenen Demireli; şimdi büyük işadamlanmız eskisine göre çok değişmiş bulup kırk yıllık Yani'nin Kâni olamayacağını unutarak "Türkiye'nin meselelerini bilen ve sahip çıkan ciddi bir devlet adamı" olarak selamlamaktadırlar. CÜMmJRİYETTKV OKURLARA... OKAY GÖİVEVSCV Yaz Girişi H BURHAN OĞUZ Yük. Mühendis Fransız Devrimi'nin 200. yıldonümünün kutlandığı şu günlerde, bu buyuk tarihsel hareketin dünyada yarattığı, aslında tohumu "Aydınlatma Çağı" tarafından atılmış yeni düşünce \e sosyal örgüüenme şekline, adı geçen devrimin baş aktörü burjuva sınıfı'nın, antik çağ tarihinden yeni dünyaya aktardığı "demokrasi" diyoruz. Deraek oluyor ki demokrasinin varlığı, doğruca bir burjuva sınıfının varlığına bağlıdır. Fransız thtilali başladığında, bunun ilk ateşini tutuşturan yargıçların, bir kısım soylulann, papazların ve nihayet halkın arkasında, zenginlik ve bilgi üstünlüğünu elinde tutan burjuvazi vardı ve bu sınıf 1788'ın sonuna doğru cephenin ön sırasına çıkmıştı. Kendini, iktidan ele alacak kadar güçlü goruyor ve bu yolda bütiin öbür kategorileri kullanıyordu. Batıda ele geçirdiği bu iktidan günümüze kadar bırakmayacaktı; birçok önernli halk hareketi (1830, 1848, 1870), iki büyuk dunya savaşı ve Sovyet Devrimi gibi ters akımlara karşın... Bu başarısını üstün bilgi ve teknolojiye sahip bulunmasına, bunları sürekli yenileyip ileri götürmesine, laik ve materyalist, yani aklı ve pozitif bilimi ön planda tutan düşunce sistemine borçluydu. Ayrıca, yukselişine engel ve kendi antitezi olan tutucu feodal kahntıları kökünden temizlemişti. Bu tarihsel verilerin ışığında Batı burjuvası, iktidara her zaman talip, sürekli ileri giden, koşullara göre kabuk değiştirmesini bilen, sınıf olarak toplumda bir sosyal işleve sahip bulunduğunun bilincine varmış, yani "benim tek amacım para kazanmak, gerisi beni hiç ilgilendirmez" demeyen ve hiçbir şeyden yılmayan, gözü pek kişi olarak tanımlarur. Bu itibarla, bu sınıf yerine oturtulmadan ne demokrasiden ne de yine onun yarattığı ekonomik sistemler arasında liberalizmden söz edilebilir. Yurdumuzdan göriinümler Gelelim şimdi ulkemizin, son günlerin basınımn penceresinden seyrettiğimiz göriinümlerine: "Samsun'un Bafra ilçesinde her bahar (köle pazarı) kunıluyor. Satılık çocuklar... Çoğu okuldan alınan, yaşları 10 ile 15 arasında değişen çocukları için dört aylığına 500 bin lira..." (Hürriyet, 21.5.89). "öldürülen milletvekiline 20 bin kişilik mevlit" (Hürriyet 09.05.89). "Vergisiz rekortmenler..." (Cumhuriyet 30.05.89)... TÜStAD'ı ziyareti sırasında S. Demirel'in ağzından: "Bir ülke duşünün ki çalışan nüfusun "o 58'i tanmda, *k 22'si işsiz..." (yani 12 milyon işsiz!...) (Cumhuriyet 27.05.89). Devlet adamlığı niteliği tartışma götürmeyen Saym Necdet Uğur'dan: "...Türkiye'ye karaya oturmuş gemi görüntüsü veren sorunların çözümü öncelik kazanır... Kırsal kesim bugünku Türkiye'de yönetim dışı. Onlara hâlâ cumhuriyetin ilk dönemlerindeki insanlanmız gibi bakıyoruz. Bu insanların güvenliğini 6 ay eğitim görmüş jandarmaya bırakıyoruz... Şimdi eğer bir ülke sanayileşmiş... Bir ulkede büyük kentler oluşmaya baslamışsa... O ül er /(/ yaza girerken, insanlann daha az okuyacağı, tirajlann düşeceği varsayılır; bu ı/arsay/ma göre yazlık, daha hafif yayın projeleri hazırlanır. Ama bu kez yaz biraz daha erken geldi. Olaylar açısından pek de hareketsiz sayılamayacak bir ilkbahar yaşamamıza karşın gazete satışlarına bakıldığında erken bir yaz dönemine girdiğimiz söylenebilir. Yine rakamlara bakalım... Bakalım da içimiz biraz daha kararsın. Bu yılın başında, ocak ayında gazetelerin ortalama günlük net satışlarının toplamı 2 milyon 750 bindi. Geride bıraktığımız mayıs ayında ise yaklaşık 2 milyon 700 bin. Bu kıyaslamada ilk bakışta önemli bir gerileme olmadığı sanılabilir, ama bu arada yüksek tirajlı Bugün Gazefesı cte yayın yaşamına katılmıştır; gerilemenin birinci önemli unsuru budur, yani yeni bir gazete yeni okuyucu yaratamamış, yıl başında elde ne kadar okuyucu varsa onun bölüşülmesine katılmıştır. İkinci önemli ve çarpıcı rakam da büyük gazetelerin yıl başından bu yana televizyonda yaptıkları reklama ödedikleri ücrettir: 13 milyar Türk Urası... TV reklamlarının basın yayın kuruluşlanna yüzde 50 indirimli olduğu da göz önüne alınırsa bu reklamların gerçek değeri 26 milyar Türk Lirası'na esdeğerdir ki ortadaki anormalliği çok iyi açıklamaktadır. Bu rakamlara kartonlar, balonlar, bebekler ve diğer lotaryalar için yapılan ve bizim hesaplamamız olanaksız harcamaları da eklediğimiz zaman yanıtlanması hem çok güç hem de çok kolay sorularla karşı karşıya kalıyoruz... • Mayıs 1989'da düzenli lotarya yapan 8 büyük gazetenin bunlan duyurmak için TYde yaptıkları reklamlar için ödedikleri miktar 3 milyar Türk Lirası'dır; bu 3 milyarın dağılımı da şöyle olmuştur: OKTAYAKBAL EVET/HAYIR ANMA Sevgili eşim, babamız, ailemizin büyüğü, kardeşimiz Güneş . 893.858.000 TL 452.760.000 TL Tan 363.386.000 TL Sabah 310.016.000 TL. Hürriyet Günaydın 302.946.000 TL Milliyet : 261.016.000 TL Gazete : 228.808.000 TL Bugün : 203.434.000 TL. (Kaynak: Bileşim Piyasa Araştırmaları Merkezi) Aynı dönemde, mayıs 1989'da gazetelerin bir önceki aya göre toplam net satışları 150 bin dolayında azalmıştır. Mayıs ayında büyük gazetelerin günlük ortalama net satışlan ve bir önceki aya göre farkları şöyle olmuştur: 500 liralık gazete Cumhuriyet 500 liralık gazeteler Hürriyet Sabah Milliyet Tercüman 400 liralık gazete Güneş 300 liralık gazete Günaydın 250 liralık gazete Gazete 200 liralık gazeteler Bugün Tan 115.403 463.688 433.141 294.986 100.893 102.592 382.363 111.409 336.629 288.516 2.830 22.634 4.146 13.028 17.793 + 18.070 8.028 1.513 60.628 212 Yıl 1960. Aylardan mart. ABD'nin Pensacola kentindeydik. Burası bir askeri üs. Deniz piyadeleri buradaki bir okulda yetişir. On beş gündür Amerika'yı dolaşan Türk gazetecilerini o yörenin ünlü kâğıt fabrikasının sahibı yemeğe çağırdı. Yedik içtik, konuştuk. Yemeğın sonlarına doğru, içkiden kafalar iyice dumanlanınca, yanımda oturan Amerikalı bir işadamı bozuk Fransızcasıyla sormuştu hafif hafif gülerek: "Hareminizdo kaç kadınınız var?" Ne yanıt vereceğirni şaşırmiştım. Ertesi gün de "Pensacola" Gazetesi'nin yönetim yerindeydik. Gazetenin sanırım baş yöneticisi sormuştu: "Siz Moskova'ya mı, Washington'a mı daha yakınsınız?" "Coğrafya olarak mı, yoksa duygu olarak mı" diye sordum ister istemez, biraz da şaşarak!.. "Hayır, coğrafya olarakmış!" "Bir baksanıza şu dünya haritasına" dedim. Elimle gösterdim, Türkiye elbette ki Moskova'ya daha yakındı. Amerika ise ta nerelerdeydi! Adam bozuldu, anlaşılan Türkiye'nin yerini bilmiyordu, haritaya da hiç bakmamıştı! Birkaç gün önce San Francisco'daydık. Bizi gezdiren Amerikalı subay, ki general rütbesindeydi, aldı hepimızi Golden Gate Köprüsü'ne göturdü. Güzel manzaralı bir parkın kanapelerinde otururken, general orada koşuşan on yedi on sekiz yaşlanndaki kızlan çağırdı "Gelin Türkler var; bir resim çektirelim" dedi. Kızlar 'Turkey" sözcüğünden hiçbir şey anlamadılar, onlara göre 'Turkey" "hindi" anlamını taşıyordu. Gelin hindilerle resim çektirtn dercesine! Baktı ki kızlar Türk sözunden bir şey anlamadılar, general bu kez "NATO, Kore" gibi sözcükler kullandı. Kızlar bu sözleri de yeni duymuş olsalar gerekti ki yerlerinden kıpırdamadılar. General utandı, öfkelendi, sonunda "Gelin kızlar, burada delikanlılar var" deyince hepsi bize doğru koşuştu. PİAR'ın 22 ülkede yaptığı araştırmalann sonucunu gazetelerde okurken bu eski anı birden canlandı. "Türkiye modern bir ülke mi" sorusuna yüzde 51 oranda hayır çıkmış. "Türkiye demokratik bir ülke mi" sorusuna da yüzde 38 hayır yanıtı verilmiş. Bir de hiç mi hiç Türkiye'yi bilmeyenler var! Yüzde 43'ü Türkiye konusunda hiçbir şey bilmiyormuş. Milliyet'te Fikret Bilayazıyor. Clncinnati Üniversitesi profesörlerinden Vasıf Aboushi şöyle demiş: "Hem demokratik bir ülkeyiz diyeceksiniz, hem üçüncü sıraya düşmüş partinin parlamento çoğunluğunu koruyacaksınız, hem de o partinin liderini bu parlamentodan cumhurbaşkanı olarak uğurlayacaksınız. Bunun neresi demokrasi, neresi çoğulcu parlamenter sistem?" Amerikalı proiesörün bazı konularda kanısı kesin mi kesin. Türkiye'nin 7. cumhurbaşkanının yine bir asker olacağına inanmış, hatta bu konuda on dolara bahse bile girmiş; diyor ki: "Türkiye, ordunun kendi istediği oluncaya kadar zaman zaman seçime izin verdiği bir garip ülkedir. Seçimler, Türkiye'nin Batılı yüzünü, ancak askeri müdahalelerde de Doğulu ve asker kökenli bir ülke olduğunu gösterir." Bila, üniversitede politika doktorası yapan yirmi iki gençle konuşmuş. Biri dışında hiçbiri Türkiye cumhurbaşkanının, başbakanının, muhalefet liderinin adını bilmiyor! Hatta bir tanesi Türk başbakanının Papandreu olduğunu sanıyormuş! Yirmi iki yaşındaki bir öğrenciye göre de Türkiye "komünist" bir ülkeymiş! Türkiye'de konuşulan dilin Arapça, başkentinin istanbul olduğu da yaygın bir bilgi!.. öğrencilerin bilgisizliği mi, yoksa bizim kendimizi tanıtmaktaki beceriksizliğimiz mi? Amerikalı profesöre göre, her ikisi... Ne dersiniz, yine asker kökenli bir cumhurbaşkanıyla mı karşılaşacağız, yoksa yüzde 21.80'lik bir partinin lideri ya da bu liderin seçtiği biri mi Türkiye devletinin yedi yıllık başkanı olacak? 1980 yazındaki durumla bir kez daha karşı karşıyayız. Parlamentodan seçilecek cumhurbaşkanının gerçek anlamda Türk devletinin başkanı sayılıp sayılmayacağı apayrı bir sorundur, içinden çıkılmaz bir bilmecedir. Bir Nâzım Hikmet çıkar, ünü dünyayı sarmıştır, kitapları her dile çevrilmiştir. Ama biz onu yurttaşlığa almayız! Bir Yılmaz Güney çıkar, filmleriyle ödüller kazanır, başarıdan başarıya koşar. Ona da sahip çıkmayız! Değerli yazartarımız, sanatçılarımız vardır, ama onları her fırsatta tutuklar, hapislere tıkarız. Kısacası, kendimizi uygar dünyanın gözünde ne denli küçültmek gerekirse o denli başarırız bunu!.. Sonra da dünya ölçüsünde niye saygınlığımız yok, niye bizi tanımıyorlar, niye bizi horluyorlar diye üzülürüz. Kendimize, kendi değerlerimize kıyarak, çağdışı yollarda zaman tüketerek dünya ölçüsünde bir değere, bir onurlu yere ulaşamayacağımız ortada değil mi? Türkiye Nasıl Tammyor? RECAİ KALENDER'i ölümünün 2. yıhnda saygı ve hasretle aruyoruz. AÎLESt ve ABLASI FERİT ÖNEMLİ'yi kaybettik. " Acımız büyüktür. Ailesine başsağhğı dileriz. BİRSUN ÇOCUK KULÜBÜ İLAN T.C. GÖLPAZARI SULH CEZA MAHKEMESt Esas No: 1988/209 Karar No: 1989/235 Hâkim: F. Şaduman Darendeli. 25609 Kâtip: Rıfat Yaraş Davacı: K.H. Sanık: Osman Bala: HüseyinŞerife oğlu 1933. D.lu Kastamonu lli Araç llçesi Oycalı Köyü nüfusuna kayntlı olup, halen Bilecik lli Yenipazar ilçesinde fınncı, T.C. Islam SUÇ: GIDA MADDELERİ TÜZÜĞÜNE MUHALEFET SUÇ TARİHİ: 22.09.1988 KARAR TARİHİ: 15.12.1988 GEDÜ: tmal ettiği ekmeklerin, Gıda Maddeleri Tüzüğündeki niteliklere uygun olarak imal edilmediği, bu suç sebebi ile sanık Osman Balcı'nın eylemine uyan TCY.'nin 396, 59/2, 647/4, maddesi gereğince 26.666 TL. ağır para cezası ile cezalandırılmasma, Aynca karar özetinin Ankara, İstanbul ve îzmir'de yayımlanan ve tirajı 100.000'in üzerinde bulunan bir gazetede ilanına ve yargılama gideri alınmasına karar verildiği ilan olunur. Basın: 23476 BEYMEN KONFEKSIYON SANAYİ VE TİCARET ANONİM ŞİRKETİ'NDEN TASARRUF SAHİPLERİNE DUYURUDUR: Şirketimizce azami brüt % 74 oranı üzerinden iskonto edilmek suretiyie ihraç edilecek C tipi 360 gün vadeli 1. tertip 1.000.000.000. TL. tutarındaki finansman bonoları 12.06.1989 tarihinden itibaren 5 gün süre ile satışa aracıhk eden ESBANK ESKİŞEHİR BANKASI T.A.Ş. tarafından aşağıda adresleri belirlenen yerlerde satışa sunulacaktır. Bu finansman bonolarının halka arzı, Sermaye Piyasası Kurulu tarafından 2499 sayılı kanun ve seri: III No: 4 sayılı tebliğ uyarınca verilen 5.6.1989 tarih ve FB26/B2 sayılı izne dayanmaktadır. Ancak bu izin finansman bonolarımızın ve ortaklarımızın kurul ya da kamuca tekeffülü anlamına gelmez. 1 Ortaklığı, ödenmiş sermayesi: 4.000.000.000. TL. 2 izahnamenin tescil tarihi: 6.06.1989 3 Finansman bonolarının vade tarihi: 7.06.1990 4 Finansman bonolarının ödenmesini garanti eden banka: ESBANK ESKİŞEHİR BANKASI T.A.Ş. 5 Satış süresinin birinci günündeki satış fiyatı: Kupür Değeri Satış Fiyatı 10.000.000. TL. 6.015.761.TL 6 Satışın yapılacağı yerler: ESBANK ESKİŞEHİR BANKASI T.A.Ş. şubeleri ve Menkul Değerler Merkezi (Meşrutiyet Caddesi No: 141 Tepebaşı / İstanbul) tLAN ÇAY İŞLETMELERİ GENEL MÜDÜRLÜGÜ'NE SINAVLA MÜFETTİŞ YARDIMCISI ALINACAKTIR 1 Merkezi Rize'de bulunan Genel Müdürlüğümüzce Ankara'da yapılacak smav ile mufettiş yardımcisı almacaktır. 2 Yarışma sınavına katılabilmek için: a) Hukuk, ıktisat, siyasal bilgiler, Orta Doğu Teknik Üniversitesi ldari Bilimler Bölümü, iktisadi ve idari bilimler fakültesinden veya dengi fakülte ve yüksekokullardan \eya Milli Eğitim Bakanlığı'nca tanınmış Türkiye ve yabancı ülkelerdeki eşitlerinden birini bitirmiş olmak, b) Ocak 1989 ayının 1. gününde 30 yaşını geçmemiş olmak, c) Füli askerlik ruzmetini yapmış olmak, 3 Sınavlar yazılı ve sözlü olmak üzere iki kısımdır. 4 Yazılı sınav Ankara'da 2425 Haziran 1989 tarihlerinde yapılacaktır. 5 Yazılı smavda başan gösterenler aynca sözlü sınava tabi tutulacaklardır. 6 lstekliler sınavla ilgili bilgi, belge ve broşürleri Rize'de Teftiş Kurulu Başkanlığı'ndan, Ankara'da Çay Işletmeleri Pazarlama Bölge Müdurluğü 4. Cadde 80. Sokak Cumhuriyet Lisesi karşısı No: 6 EmekAnkara(065IO P. Kod.) alabilirler. 7 Sınava girmek isteyenlerden istenen belgeleri en geç 20 Haziran 1989 günu saat I7.3O'a kadar Rize'de Teftiş Kurulu Başkanhğı'na, Ankara'da Çay Işletmeleri Pazarlama Bolge Mudurluğu'ne vermeleri şarttır. Basın 23668 • Bu tabloyu tarnamlamak için, yine Bileşim'in verilerine göre büyük gazetelerin yılbaşından beri 5 ayda televizyon reklamlan için yaptıkları harcamalann dökümünü ekleyelim: Günaydın: 2.481.290 TL Sabah : 2.067.326 TL Tan : 1.881.892 TL Güneş : 1.783.407 TL. Milliyet : 1.433.006 TL. Hürriyet : 1.191.979 TL. Gazete : 1.103.742 TL. Bugün : 1.062.670 TL. (3 aylık) Özal yönetiminin geçen yaz, televizyonda gazetelerin lotarya reklamlarına izin vermesinin ardından başlayan lotarya tırmanışının bilançosu ortadadır. Yalnız bu yılın ilk 5 ayında televizyona 13 milyar lira yatınlmış, ama bir arpa boyu yol gidilmemiş, buna karşılık basının kamuoyundaki imajı çok ciddi yaralar almıştır, almaya devam etmektedir. Başbakan özal, operasyonun bu yanında tam bir başan kazanmıştır, kutlarız. KALKANDERE SULH CEZA MAHKEMESt KARAR ÖZETİ Esas No: 1988/126 Karar No: 1989/143 Hâkim: Mustafa Özpak 26044 Kâtip: Zeki Hergenç 127 Davacı: K.H. Sanık: Ahmet Adıguzel, Dursunali oğlu. 1958 doğumlu, Kalkandere ilçesi, Aksu mahallesinde nufusa kayıtlı ve oturur, ilçe merkezinde fınncı. Suç: Gıda maddeleri tüzuğüne muhalefet. Suç tarihi: 10.10.1989 Yukarıda açık kimliği yazılı sanık hakkında üzerine atılı suçtan TCK'nın 398, 402/1, 647 SK'nm 4, 6. maddeleri gereğince 32.000 lira ağır para cezası ile cezalandırılmasma ve curme vasıta kıldığı meslek, sanat ve ticaretten 3 ay süre ile tatiline, işyerinin takdiren 7 gun kapatılmasına ve bu cezalanmn teciline, kesinleşen karar özetinin Ankara'da yayımlanan tirajı yüzbindeki bir gazetede ilanına, ilan masrafının bilahara sanıktan alınmasına karar verıldı. 3.4.1989 Basın: 23488 "Bu yaz İngillzce'ye zaman ayırtn" d i r i m I YAZ OKULU 19 Haziran Yetışkınler ıçm Çocuklar ıçın hızlandırılrruş kurslar 17 Temmuz BOĞAZİÇÎ ÜNİVERSİTESİ PROFICIENCT sınavına hazırlık kursu H ı z l ı , A k ı l l ı , Y e t e n e l c l i ÖZELTELEKURYE I NFOTEC 6012 FAXIMILE PC KULLANICILARI ELEKTRIKKESINTIStNE KARŞI ÖHLENHNİZİ AUN akL uiur bakımgerektırmez 'XT, AT ve ^azıcmra 16 d a k ı k a d e s t e k l e r KüçükçekmeceSoğuksu'da sahibinden SATILIK DAİRE Tel: 339 09 01 (12.00'den sonra) Dünyaca ünlü Alman Hoechst Holding sMn için ideal yeni tur fcaamüe cihazı geliştirdi. INFOTEC 6012 FAHMILE. Hızhdır; göndereceğiniz yazık veya çızih belgeyı istediğiniz yere birkaç saT.,ye içinde ulaşürır... Akıîhdır; programlanabilme özelliğiyie belgenMn ister günduz ister gece düediğirüz anda gönderimlrü sağlar... YeteneJdidir kompakı yapısı. lOOteJefon numaraük hauzasıyla sıze teknolojinın tum olanaJcianndan yararJanma ayrıcahğı sunar... Siz. sadece neyi. ne zaman, nereye göndereceğinize karar verin "ĞzeJteJeJcurye" Infotec 6012 işini büir IntatfKzbiı Hoechst E Jmnılufudur. INF#RAUTEK BUOO MAKİNA.LA.RI TtC VE SAN LTD ŞTİ Buyükdete Cou Sslıi Toıan So* Poıat Ao< No 2 '17 Gayeneoe tST lol 175 70 «9 «175 «190 «171 23 94(6 Hat) Turkıye Dıstnbutöru ADANA* AtlAMTİK LtD STİ l e M 7 08 45 MAftATON LTD ŞTİ l e M 3 M V) AMKMM BEStKOPUTD ŞTİ lel 126 29 34 UtttUA* GUNEYMAKIİCARCT lel 17 01 12 6ORANA.Ş TH 122 651 bMfcN EUCOM LTD ŞTİ Tel 22 24 42 KONYA* OABBAZLAP OIOMOltV A 4 Tel 11 70 20 11 32 61 C A Z I P* TAKS/TLERLEi T0PLAM3.000.000+KDV J OZELT.LT