27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/12 1 HAZİRAN 1989 500 milyonluk soygun SIVAS (AA) Sıvas'ta önceki gece meydana banka soygununda, hırsızlann 500 milyon lira çaldıkları belirlendi. Sıvas Atatürk Caddesi üzerinde bulunan Garanti Bankası, önceki gece kimiiği belirlenemeyen üç kişi tarafından soyuldu. Bankanın yanında bulunan bir işhanının bodrum katına giren soyguncular, buradaki demir kapıyı oksijen kaynağı kullanarak deldiler, daha sonra duvarı da delerek bankanın arşiv kısmma girdiler. Hırsızlar, kasayı oksijen kaynağı kullanarak açülar ve paralan alarak gırişte kullandıkları yoldan kaçtılar. Polisin yaptığı ilk belirlemelere gore, Sıvas Cumhuriyet Üniversitesi personelinin maaşlannın da bloke edildiği banka şubesinden, 500 milyon lira çalındı. Zorunhı tasarnıfa devam kararı ANKARA (ANKA) Danıştay, işçi ve memur maaşlanndan yüzde 3 zorunlu tasarruf kesintisi yapılmasına ilişkin yasanın iptali istemiyle açılan davaları reddetti. Danıştay Vergi Dava Daireleri Genel Kurulu'nca, söz konusu yasa konusunda yürutmeyi durdurma karan verilemeyeceği yolunda görüş bildirildi. Danıştay Başkanvekili Şafak Sancar, 18 Mart 1988 tarihinde çıkanlan ve 1 Nisan 1988 tarihinde jıygulamaya konulan ve işçilerle jnemurlardan yüzde 3 dolayın dakesintiyapılmasıru öngören yasayla ilgili dava hakkında bilgi verdi. Sancar, yürutmenin durdurulması istemiyle açılan davayı reddettiklerini, bu aşamadan sonra dosyanın tekemmül etmesini bekleyeceklerini belirtti. Veda öpücüğü Hayyan terbiyecisi Günther Gebel VVillıams, fillerinden biriyle vedalaşıyor. Çalıştığı sirkle bırlikte, meslek yaşamının son gösterilerine katılan VVillıams, yakında emekli olacak. VVilliams'ı en çok, 20 yıldır birlikte otduğu hayvanlanndan ayrılmak düşündürüyor. (Fotoğraf: AP) İtalya Turıı Bisitdet yarışları ilginç olaylara sahne oldu. Mantova yakınlaİ Bi nnda birbirienne çarparak düşen yanşçılar adeta bır bisıklet yumağı oluşturdular. (Fotoğraf: AP) Bisikletler düğüm Boston'da Afrika rüzgârı j ğ ^ lo, Boston sokaklarında Afrika ruzgârı estirdi. Afrikalı bir dans ve muzik grubunun Boston'daki gösterilerinin tanıtmını üstelenen Diallo, şehir merkezindeki caddelerde davul ve ıslık çalarak, akrobatık bır gösterı sundu. Böyle ilginç bir tanıtımdan sonra, grubun gösterisi çok sayıda izleyicı toplamıs olsa gerek. (Fotoğraf' AP) Mutfakta bu ay Ürânun adı Peynır Zeytin Şeker Nisan fiyatı 6.935 7.000 Mayıs fiyatı 7.835 8.165 Aylık miktar 4 kg. 1 5 kg. 6 kg. 15 kg. Nisan tırtarı 27.740 10.500 5 700 2.800 105.000 21600 10.500 13.500 20.550 2.655 2.140 10.000 6.640 6.400 3.000 43.050 34.950 4.940 2.370 3.915 4.920 6000 348.870 L Mayıs tutan 31.340 12.250 5 700 4.480 105 000 21.600 10.500 13.500 22.500 3.000 2.460 11.460 7 200 6.400 4.110 39.750 49 800 4 800 2.370 4.335 4.585 7.000 373 140 AGİK'te (Baftarafı I. Sayfada) "sıkıcı" geçtiği ifade edilen konferans Bulgaristan Türk azınlığa yapılan baskılar noktasında yoğunlaşma egilimine girdi. öte yandan açılış konuşmalarını yapan bakanlardan ABD, Ingiltere, Norveç, lsveç, Lüksemburg, Kanada, tzlanda ve Avusturya, konuşmalarında, Bulgaristan'daki Türk azınlığa yapılan baskılan kınadılar ve bu konudaki endişelerini dile getirdiler. Paris'teki konferansta, Türk diplomasisi yoğun bir faaliyet gösteriyor. Konferans açılmadan önce var olan eğilim, açış konuşmalarımn genelleme düzeyinde kalacağı, özgün konulara girilmeyeceği şeklindeydi. Ancak, Bulgaristan'daki Türk azınlığj konusu, Romanya ve Çekoslovakya'nm izledikleri baskı politikalarıyla birlikte, toplantının üç ana noktasından birini teşkil edeceğe benziyor. Bu koşullarda, bakanlann bir çoğu, "giriş"ten itibaren açıkça tavır almayı tercih etti. tngiltere ve Lüksemburg dışında kalan AT üyesi ülkeler ise şimdilik sessiz kaldı. Ancak, bu ulkelerin de yann başlayacak olan çalışma gruplarında daha açık bir tavır almaları bekleniyor. Dışişleri Bakanı Mesut Yılmazın konuşması, açılış aşamasında, somut bir konuya geniş sekilde değinen ve "sertligT'yle dikkat çeken bir konuşma oldu. Bursa'dan Türk Goçmenler Federasyonu'nun getirdiği Bulgaristan'dan kaçan ya da sınır dışı edilen on kadar Türk, birçok delegasyon üyesiyle birlikte konuşmayı uzun süre alkışladılar. Yılmaz, Bulgaristan'da Turk azınlığa uygulanan baskılann yalnız Türkiye'nin değil, tüm dünyanın sorunu olduğunu belirtti. Yılmaz, bir "insanlık trajedisi" olarak nitelediği son olaylara AGİK toplantısına katılan ulkelerin göstereceği ilgi düzeyinin, AGİK sürecinin insani boyutunun geleceğine ne kadar güvenebilecegimizi göstereceğini kaydetti. Dışişleri Bakanı Yılmaz, Bulgaristan Devlet Başkanı Jivkov'un Bulgar TV'sinde yaptığı konuşmada Türkiye, Bulgar Müslümanlara kapılarını açsın" dediğini anımsatarak, bunun Bulgaristan'da Türk azınlığı olduğunu itiraf anlamına geldiğitıi kaydetti. Yılmaz, Türkiye'nin adı geçen konu dışındaki özgün konuları daha kolay çözüme ulaşılabilecek forumlarda çözmeyi uygun gördüğünü ifade etti. Bulgaristan Türkleri sorununun konuşulması için AGİK İnsani Boyut Toplantısı'mn en uygun yer olduğuna işaret etti. "Sonın Türkiye ile Bulgaristan arasında ikili bir mesele değildir. Bulgarislan'la insan haklanna savgılı tüm bireyler, kurumlar ve hükümetler arasında bir sonındur" diyen Dışişleri Bakanı, Bulgaristan'ın "çağdışı" yaklaşımları yüzunden 25 mayıs için öngörülen ikili toplantının gerçekleşmediğini belirtti. Yılmaz, "Bulgaristan hükiimetine 21. yüzyıl arifesinde bu tür davranışlara izin verilmeyeceği kanıÜanmaİKhr" diyerek Türkiye^ nin konferans boyunca konuyu gündeme getireceğini söyledi. Diğer konuşmaaların sözlerini tamamlamasından sonra söz hakkı kullanan Bulgar delegasyonundan Luben Kuliçev, Mesut Yılmaz'ın Bulgaristan'a kan temelsiz iddialar ortaya attığını söyledi. Kuliçev, Bulgar halkının ortaya atılan iddialann ne anlama geldiğini çok iyi bildiğıni sözlerine ekleyerek, Türkiye'yi "PanTurkizın'' peşinde koşmakla suçladı. Bulgar temsilci. o andan itibaren Ankara'nın tüm dış ve iç politikasına karşı genel bir saldınya geçerek "Kıbns Cumhuriyeti'nin üçte bir toprağını işgal eden Kurt Arap ve diğer azınlıkları ezen bir devletin insan haklan konusunda verecek dersi yoktnr" dedi. Kuliçev, Mesut Yılmaz'ın konuyu genel kurul gündemine getirmesine de karşı çıktı. Bulgar delege, "ittifak ilişkileri yüzunden Tiirkiye'ye arka çıktığım" iddia ettiği ülkelere de saldırdı. Bulgaristan temsilcisi, Türkiye'nin 25 mayıs ikili toplantısını iptal için verdiği gerekçelerin kendilerine dolaylı yoldan intikal ettiğini de söyleyerek, bu gerekçelerin AGİK insani boyut kapsamına girdiğini öne sürdü. Daha sonra Türk delegasyon başkanı Oktay tşcen söz aldı ve "1,5 milyon kişinin haklannın çigneodigini" belirterek, bu konunun AGİK İnsani Boyut Toplantısı'na getirilmesinin doğal olduğunu söyledi. 960 3.500 7.000 950 7.000 ABD'de Busha 'Önkoşulsuz görüşelim' ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) ANAP, "kısa" ve "sade" bir anayasa için muhalefet partilerine görüşme çağnsmda bulundu. ANAP Genel Başkan Yardımcılanndan Metin Gürdere, önkoşulsuz anayasayı tamşmaya açmak istediklerini belirterek, "Bunun arkasında herkes bir cinlik anyor. Inanın ki böyle bir sey yok" dedi. Gürdere, "Hür ve demokratik bir ülkede cumbnrbaşkanının antidemokratik bir şekilde yetkilerini zorlayarak, siyasi partiierin faaliyetlerinin önüne geçeceğini zannetmiyorum" şeklinde konuştu. Gürdere, dün düzenlediği basın toplantısında SHP ve DYP genel başkanlıklanna yeni bir anayasa için bir araya gelme çağnsında bulunduklarını söyledi. ANAP'm SHP ve DYP genel başkanlıklarına gönderdiği çağnda şu göruşlere yer verildi: "Bize göre yeni anayasa, 1) Toplumu sınırlayıp kişinin ve toplumun kendini geliştirmesini engelleyen değil, gelismenin ve kalkınmanın motonı olacak, cağdaş olmaktan da ileri Türk toplum yapısını 2000'li yıllara ve ötesine taşıyacak, 2) Basit, sade, kolay anlaşılabilir, tefemıata girroeyen, kanunlarla belirlenebilecek hususlara yer vermeyen, olabildiğince kısa, 3) Devletin şeklini, temel esaslannı ve cumhuriyetin niteliklerini belirleyen, devletin ne yapacağını değil, neleri vapamayacağının sınırlannı koyan. 4) Egemenliği kayıtsız şartsız millete veren, secilmiş organlann ve insanlann öncetiğini, nstanlöğünü öngören, 5) Daha serbest bir ekonomiyi, daha açık bir toplumu bedefleyen, mallann hareketinin ve bilginin akışının önündeki engelleri kaldıran, 6) ATye girmemize enge! olmayan. bugünden uyum sağlamamızı sağlayan bir anayasa olmalı. Bu konuda siz degerii partilerimizin de görüşlerini almaya, tartışmaya ve işbiriiğine de hazınz. Tarihimiz siyasi partilerimizin birbirierine karşı adeta ölüm kalım savaşı şeklinde verdikleri sert ve acımasız kavgaların örnekleriyle dolu, ama zaman zaman olsa bile bir araya gelerek önemli ulke meseleleri için çözüm üretmelerinin ornegi yok. Daha nice bir zaman bu durum böyle devam edecektir. Bu sorunun tarih önünde bepimize ağır sommluluklar yükleyen cevabı ışığında işbirliği çağnmızı yeniltr, saygılar sunanm." HABERLERİN DEVAM! ANAP'tan anayasa değişikliği için SHP ve DYP'ye çağrı NAJVzirvesininardından değerlendirmeler Çay Et Ekmek 5.600 0 8 kg. Süt Yumurta Yoğurt 300 700 150 1.370 300 72adet 700 15 lit 150 90 adet 1.500 1.000 1.230 2 865 15 kg. 3 kg. 2 kg. 4 kg. 8 kg B kg. 30 kg. 30 kg. 2kg. 1 kg. 1 kg. 1 adet Eski dışişleri bakanlan Cyrus Vance ve Henry Kissinger ile eski savunma bakanlarından Robert MacNamara, NA TO zirvesinde alınan kararları değerlendirdiler. Un Makarna Pirinç Bakliyat Patates Soğan Sebze Meyve Margarin Ayçiçek yağı Zeytinyağı Tereyağı Tüpgaz 12 kg. TOPLAM 885 1.070 2.500 1.475 UFUK GÜLDEMİR WASHINGTON Sovyet lideri Mihail Gorbaçov'un NATO'ya karşı en büyük zaferi, onun kırk yıllık "düşmanını" elinden almak olmuştu. Batı Bloku bu soruna ABD Başkanı George Bush'un hafta başında Brüksel'de açıkladığı önerilerle çare aradı. Başarılı olundu mu? Bush'un önerilerini değerlendiren Amerikan stratejistlerinden şu ana kadar cılız alkış sesierinden başka bir tepki duyulmadı. övgülerin ölçülü kalmasında Kısa MenziUi Nükleer Silah (SNF) bunalımımn hâlâ çözülmemiş olmasının payı büyük. Gerçi ittifakın gündemi Amerika'nın deyişiyle "doğru istikamete" oturtuldu, ama Almanya ile gorüş ayrılıkları tam olarak gıderilemedi. örneğin Alman Savunına Bakanı, NATO Ortak Bildirisi'rün 3. sıfıra kapıyı araladığını kaydederken, siyaset planlamadan sorumlu ABD Savunma Bakan Yardımdsı Paul Wolfo»itz ortak bildirinin "yenileme veya tazeleme zamam geüniş silahlann bu işlemden geçmesine engel olmadığım" savundu. Yani taraflar anlaşmaya varmış gibi değil de anlaşmazhk üzerinde aıüaşmış gibi konuşmaya devam ediyor. Amerika'nın büyük TV istasyonlanndan PBS, bu durumu NATO'nın 40. yılı vesilesiyle ekrana getirdiği üç eski bakanın tartışmasına açtı. Carter'ın Dıişleri Bakanı Cyrus Vance, zirveyi NATO açısmdan başanlı bulduğunu ve Bush'u kutladığını söyledi. Nixon ve Ford'un Dışişleri Bakanı Henry Kissinger ise Bush'un başansını teslim etmekle birlikte Vance'dan daha mesafeli kaldı. Kennedy ve Johnson'ın Savunma Bakanı Robert McNaraara ise Bush'u "ittifakın birliğini korumanın herhangi bir silah sisteminin bekasından daha önemli olduğunu fark ettiği" için övdü. Kissinger'ın, McNamara'nın bu yaklaşımına hemen karşı çıktı ve ittifakın uyelerden birisinin şantajına hedef olmaması için ozen gösterilmesini istedi. Kissinger şöyle devam etti: "Siyasi biriik önemlidir, amabu aklı başında bir programa dayanmalıdır. Eğer Alman Dışişleri Bakanı kısa menzillilerde asıl amaçlannın üçüncü sıfır olduğunda ısrar etmeye devam ederse ve bu Almanya'nın nükleer silahlardan arındırılması surecini başlatırsa, caydıncılığın tamamen konvansiyonel silahlara dayandmlması gibi tehlikeli bir durum ortaya çıkar. Aynca unutmaraak gerekir ki, kısa menzilli nükleer silahlar karşılik.li kullanılsın diye değil, saldırgan için riski kabul edilebüir düzeyin daha üstüne yükseltsin diye yapılmıştır." Tanışma daha sonra "soğuk savaşın otesinde NATO'nun işlevine" kaydı. NATO için boyle bir gelecek \ar mıydı? Vance, NATO'nun gelecek \ıllarda dikkatini askeri konulardan, çevre, nüfus, sağlık, insan haklanna çevirebileceğini söyledi. Kissinger, "Soğuk sa 1.600 4 5kg. 800 500 1.435 1.165 2.470 2.370 3.915 9.835 6.000 800 685 1 325 1660 2 400 2 370 4.335 7000 Sofya ve Türkler Prof. D r . NAZİF KUYUCUKLU t . Ü . Siyasal Bilgiler Fakültesi Basındaki haberlere göre mayısın ikinci haftasında Bulgar Meclisi, Bulgar vatandaşlannın yurtdışına çıkışlarını düzenleyen yeni bir yasa kabul etmiştir. Bulgar Dışişleri Bakanı'nın açıklamasına göre bu düzenlemeler, Helsinki anlaşmasından bu yana oluşturulmaya çalışılan "Avrupa Güvenlik ve tşbiriigi Konferansı" (AGİK) çalışmaları doğruhusunda gelişmelerdir. Yurtdışına çıkışları, daha geniş bir görüşle düzenleyen bu yasa, gerçekten Bulgar Dışişleri Bakanı'nın belirttiği gibi, AGİK çerçevesinde, insan haklanna uyum amacıyla mı kabul edilmiştir? önce şunu belirtrnek gerekir ki, Bulgaristan, 1980'lerden bu yana Macaristan, Polonya ve bu arada Sovyetler'de gelişmekte olan glasnost (açıklık) hareketinin kendisine en az yansımış olduğu ülkedir. Sözü edilen ülkelerde siyasal ve ekonomik isteklerle ilgili olarak halk ve işçi kitlelerince belirli istekleri içeren grev ve protesto hareketleri olduğu ve bunlar genellikle hoşgörü ile karşılandığı halde, yönetimin sertliği nedeniyle Bulgaristan'da bunlar olamamış, hatta bilindigi gibi 1984 yılında devlet gücüyle ülkede iki milyon dolayındaki Türk azınlığmın adları zorla Bulgar adlarıyla değiştirilmiştir. Bu uygularaa, ülkede insan haklanna indirilen en büyük bir darbe olmuştur. Bununla birlikte, değindiğimiz sosyalist ülkelerdeki gelişme koşutunda Bulgaristan'da da bazı gelişmeler olduğu basma yansımaya başlamış, bir yıldır ülkede "İnsan Haklan Örgiilü" adli bir örgüt kurulmuş ve bu örgüt, bireysel özgurlukler doğruhusunda çalışmalar yapmaya başlamıştır. Muhalefet tarafından oluşturulan bu örgütte, Bulgar kökenliler yanında Türklerin de yer aldığı \e insan haklan konulannı gündeme getirmeye çalıştıklan belirtilmektedir. Fakat bilindigi gibi bu çalışmalar yönetimin hoşuna gitmediği için örgütün ileri gelenleri bir yıldan beri zaman zaman sınır dışı edilmişlerdir. Örgütle ilgili olup ohnadıkları bir yana, geçen ay Deliorman bölgesinde bir kasabada (Dulovo Akkadınlar) on beş Türk'ün kendilerine Türk adlannın geri verilmesi için açlık grevine, yani pasif direnişe gittikleri, ancak daha sonra bu eylemlerinden dolayı on üçer yıl hapse mahkum olduklan basında yer almıştır. Bulgar yönetiminin insan haklan konusunda uygulamada katı tutumu sürdüğüne göre Bulgar Meclisi'nin içeriğini henüz bilmemekle birlikte, eskisine göre çok daha özgürlukçu gözuken sözü edilen yasayı kabul edivermesi, birdenbire büyük bir değişiklik gibi gözükmektedir. Uygulamayla bu yasa çelişkili bir durum yarattığından, yasal gelişmeyi Bulgar Dışişleri Bakanı'nın beyanı ile açıklamak pek olanaklı gözükmemektedir. Ne olmuştur da Bulgaristan'da birdenbire böyle bir yasa kabul edilivermiştir? Burada nertenlerden biri herhalde, Bulgaristan'ın öteden beri kendisine en çok bağlı kaldığı Sovyetler'de glasnost (açıklık) konusunda önemli değişiklikler olmuş, siyasal kadrolar değişmiş ve değişmektedir. Oysa Bulgaristan'da T. Jivkov ekibi 19501i yıllardan bu yana siyasal iktidannı sürdürmektedir. Fakat Sovyetler'deki gelişmeye hiç olmazsa görunüşte ayak uydurma geıeğini duymaktadır. Bu yasanın kabul edilişinin ikinci nedeni şu olabilir: Son yıllarda Bulgaristan uluslararası arenada Türk azınlığmın adlarını zorla Bulgar adlarıyla değiştirmiş olmaktan dolayı en çok kınanan ve aleyhinde propaganda yürütulen bir ulke durumundadır. A>nca da ad değiştirmeye karşın, içeride Türk azınlığmın en azından pasif direnişi sürmektedir. Bu yasayı kabul ettiğini bildirmekle Bulgaristan, birinci noklayı, yani uluslararası toplantılarda insan haklanna ters tutumıından dolayı aleyhindeki propagandayı durdurmayı amaçlamış olmalıdır. Bu yasayı ne derece uvgulayacağı da Bulgar hukümetinin "açıklık" politikasının içereği ortaya koyacaktır. Çünku yurtdışına çıkmak isteyen herkese izin ve pasaport verileceğim düşünmek herhalde biraz fazla iyimserlik olur. Öyle sanılır ki bu yasa, sanki Bulgaristan Türk azınlığı için çıkanlmış ve bununla birden fazla amaçlann gerçekleştirilmesi istenmektedir. Çünkü beş yıla kadar dışarda kalma öngörüldüğüne göre, yurtdışına çıkan Bulgar vatandaşlannın bu süre içinde yurtdışında geçimleri nasıl sağlanacaktır? Kendilerinin önceden bu kadar birikmiş kaynaklan var mıdır, sonra yurtdışına çıkarken kendilerine bunun ne kadarı döviz olarak verilecektir? Ülke önemli bir döviz darboğazında olduğundan çok sınırlı olarak verilecekse, yurtdışına çıkacak işgücünün ne kadan niteliklidir ve gelişmiş Avrupa ülkelerinin dışardan i$gücü alma dönemleri geride kaldığına ve belirli bir işsizlik oranlanna sahip olduklanna göre, Bulgaristan'dan buralara geleceklerin ne kadan çalışma ve ya şamlannı sürdürme olanağına sahiptir? Görulüyor ki Bulgar kö kenli vatandaşların bu birçok durumlardan dolayı ulkeyi uzunca süre bırakabilmeleri önemli bir cesaret işidir. Oysa Türk azınlığı bilinen baskılardan dolayı ulkeyi parasız pulsuz terk etmeye hazır gözükmektedir. Bulgaristan 1945lerden bu yana ülkesini yasal olarak terk etmiş Türklerin emeklilik sigortalılık primlerini odemeden, eldeki sınırlı mallarının bile değerlerini vermeden bırakmıştı. Şimdi ise, uygulamanın daha katı olması olasıdır. Tüm Türk azınlığının Bulgaristan'ı terk etmesine izin verilmesi, ülkenin işgucü sıkmtısı karşısında biraz güçtür, ama bir olasılıktır. ümünün ya da bir bolümünün gelmeleri durumunda Türkiye'de de önemli bazı ekonomik ve sosyal sorunlar doğacaktır, ama başka yol da gözükmemektedir. Sonuç olarak şunları söyleyebiliriz. Bulgaristan, vatandaşlannın dış ülkelere gitmelerinde yeni düzenlemeler getirmiş, beş yıla kadar kalabilmelerini öngörmüştür. Bunun Bulgar kökenli vatandaşlara uygulanma olanağı oldukça kısıtlı gözükmektedir. Buna karşın yasanın çıkarılmasında, son yıllarda Türk azınlığmın adlannın zorla Bulgar adlarıyla değiştirmekten dolayı uluslararası kuruluşlann Bulgaristanı kınamalannın, bu arada sosyalist ülke'?rden bazıii'nnın, özellikle Sovyeılerın (açıklık) politikasına girmekle Bulgaristan'ın yalnız kalmasının bü>ük etkisi olsa gerektir. Yasa eğer serbestçe uygülanırsa, bunu Bulgar kökenli vatandaşlardan çok, kendisine yapılan baskılar karşısında Türk azınlığıriın kullanması beklenebilir, öteki koşullar dikkate alındığında da, yasanın kendileri için çıkanlmış olduğu duşünülebilir. Tabii değinildiği gibi Türk azınlığı bu durumda ulkeyi hiçbir şeyini alamadan terk etmiş olacaktır. Bu koşullar karşısında Türk hükümetinin, muhalefet liderleriyle birlikte, bu konudaki görüş ve politikalannı oluşturması gerekmektedir. Konuk yazar vaşın ötesine geçmek demek, karşı pakt ile siyasi diyalog surecine girilmesi demektir" diye başladı ve bu durumda her iki ittifak içinde mevcut bağlanru gevşeten bazı ülkeler çıkacağını ve güvenliklerinı hükümetlerinin empoze ettiği istikamette görmeme eğiliminin yaygınlaşacağım kaydetti. Kissinger, "Eğer Sovyetler tamamen milli sınırlan içinde kalıriarsa NATO gibi aynnülı formüHere dayab bir savunma yapısının variıgı 10 yılda silinebilir" diye konuştu. ABD'nın Avrupa dışında kalmasının kabul edilemeyecek bir durum olduğunu kaydeden Kissinger'ı, Bush'un, "Amerika bir Avrupa ülkesidir" sözünü hatırlatan McNamara da destekledi. Oturum, Kissinger'ın şu sözle. ri ile sona erdi: "Bush, yeni önerileri üzerindeki muzakerenin bir sene sürecegini soylüyor. Bence daha fazla sürer, çünkü taraflann uzun miizakerelerde sayılara esir düşme oiasılığı vardır. Bunu önlemek için yapmamız gereken, tıpkı 20 sene önceki esnek raukabele gibi, giinün koşullanndan doğmuş bir kavram geliştirmek ve onun çizeceği genel hatlar çerçevesinde müzakereleri göturmektir." Edip Emil Öymen'in haberiue göre NATO doruğu ardından Başkan George Bush, Londra'ya gelirken dorukta vanlan kısa menzilli füzelere ilişkin anlaşma üzerinde Ingiltere'de iktidar ve muhalefet çevrelerinde yoğun bir tartışma başladı. Başbakan Margaret Thatcher, anlaşmamn "üçüncü sıfır seçenegini ortadan kaldırdığını" öne sürerken, ana muhalefet tşçi Partisi sözcüsü, başbakarun Avrupa karşısında yenilgiye uğradığını söyledi. LiberalDemokrat Parti lideri Paddy Asbdown ise "ABD Başkanı Bush, Thatcherdan daha Avnıpalı olduğunu gösterdi. Başbakan Thatcher gerilemek zorunda bırakıldı, Almanlara da sabırh olmalan önerildi" dedi. Başbakan Thatcher, BBC Televizyonu'na verdiği mülakatta, NATO Anlaşması'nın "tam bir başarı" olduğunu söylerken, "kısa menzilli füzelerin görüniir ve yakın bir gelecekte yeniden ele alınması" şeklindeki maddeyi hesaba katmıyordu. Thatcher, bu füzelerin bir an önce modernleştirilmesi için acele karara varılmasında ısrarüydı. Oysa anlaşma, bu isteği karşılamaktan uzak düşmüjtu. Anlaşmanın füzelerin kaderini saptamak için 1992'yi hedef göstermesine rağmen, Başbakan Thatcher'ın anlaşmayı şimdi kendine göre yorumlamayı tercih etliği görulüyor. Nitekim, "NATO karada konuşlandınlan bu tür füzelere sürekü ihriyaç olduğunu kabul etmiştir" şeklinde bir de yorum yaptı. "Yakın ve görünür gelecek" şeklindeki ıfadenin, anlaşmamn Avam Kamarası'nda görüşülmesi sırasında füze yanlıları "Sahinkr" ile füze karşıtlan "Güverdnler" arasında epey tanışma yaratacak bir nokta olacağı şimdiden belli. 9 170 0 5 kg. Mutfaktan sinyaller (Baftanfi 1. Sayfada) binİ70 liraya gerıledi. Piyasa ilgilileri, sebzede ürün miktarının artmasıyla birlikte fiyatların da inişe geçtiğini, oysa meyvede hern piyasaya yeni ürün girmesinden hem de ürün miktarında henüz istenen seviyeye ulaşılamamasından fîyatların gecici olarak yükseldiğini ifade ederek, "Haziranda sebze fiyatları gibi meyve fiyatları da giderek ucuzlar" dediler. tstanbul'da yaşayan dört kişilik bir ailenin aylık mutfak harcamasının ocak ayında yüzde 5.2, şubatta rekor bir rakamla yüzde 8.9, marlta yuzde 0.3, nisanda yuzde 6.6 ve en son mayıs ayında yüzde 6.95 arttığı goz önüne alındığında beş aylık mutfak enflasyonunun yüzde 30.9'a ulaştığı ortaya çıkıyor. Yülık olarak ise mutfak enflasyonu yuzde 71.4'e yükselerek hükümetin 1989 programındaki yüzde 38'lik enflasyon hedefinin 2 katı duzeyindeki yerini korudu. asgari ücret alan bir işçinin zorunlu gıda harcaması nın ancak üçte birini yapabilecek gelir düzeyine sahip olduğu belirtildi. Araştırmada, şu göruşlere yer verildi: "Mayıs 1989'daki gıda harcaması artışının temel nedeni ekmek, süt gibi işçi ailesinin zorunlu harcamasında ağırlıklı olarak yer alan maddelere yapılan yüksek oranlı zamlardır. Bilindigi üzere nisan ayının sonlannda ekmek yüzde 39, un yüzde 37, süt yüzde 14.3, zeytinyağı yüzde 18.7 oranında artış göstermiş ve bu artışlar geçen ayın gıda harcama tutarına yansımamıstı. Gıda harcamasında görülen bu aruş eğilimi, kapsam dışındaolan konut, ulaşım, sağlık, eğitim gibi harcamalar da dikkate alındıgında, çalışanlann yaşama koşullannı daha da güçleştireceği sonu:unu getirmektedir." Araştırmada, fıyat artışlan eğiliminin yüksek se>Tetmesi durumunda bu yıl yapılan toplu iş sözleşmeleriyle sağlanan ücret artışlarının kısa surede yetersiz kalacağı da savunuldu. Mevcut asgari ucreti net 85 bin 266 lira olduğuna işaret edilen araştırmada, bu asgari ücret ile zorunlu harcamalann karşılanması bir yana, gıda harcamasına bile yetmediği belirtilerek, insanlık onurunun kabul edebileceği yaşam standardının sağlanabilmesi için asgari ücretin yeniden tespit edilmesi gerektiği ifade edildi. Zorunlu göç (Baştaraft 1. Sayfada) Gelenlerin girişleri, yanlannda Bulgar pasaportu olduğu halde elçiliklerin düzenlediği "toplu seyahat belgeleri" ile yapıldı. Genellikle Bulgaristan Razgrad ve Mestanlı bölgelerinden olan soydaşlarımız, Bulgar yönetiminin hiçbir gerekçe göstermeden kendilerini sınır dışı ettiğini anlattılar. 80 yaşındaki Ahmet Mutfa Hasanoğlu, "Bizi uydurma pasaportlarla, trenlere bindirip Viyana'ya gönderdiler. L'ğurlamaya gelen yakınlanmızı dövdüler, dipçikledüer. Ailemin 50 kadar üyesi orada kaldı" diye konuştu. Öte yandan, Atatürk Havalimanı'nda yakınlannı bekleyer yurttaşlar da Uluslararası Af Örgütü, Avrupa Parlamentosu, BM ve AGİK toplantısına gönderilmek üzere daha önce başlatılan imza kampanyasını sürdürduler. Belgrat'ta kalan 25 Türk de dün gece THY'nin tarifeli uçağryb tstanbul'a geldiler. Edime Kapıkule'den 10'u trenle, 7'si karayolu ile olmak üzere 17 Türk giriş yaptı. Zorunlu pasaportla sınır dışı edilen Türklerden ilk kez bir grubun Kapıkule'den gönderildiği dikkati çekti. 26 mayısta Bulgaristan tarafından zorunlu vize ile Yugoslavya'ya gönderilen 5 aileyi oluşturan 20 kişi, dün saat 16.00'da İpsala sınır kapısından Türkiye'ye giriş yaptılar. Bulgaristan'da Türklerin yaşadığı kent ve köylerin polis ve asker kuşatması altında olduğu bildiriliyor. AP'nin bilgi aldığı Sofya'daki diplomatik kaynaklar, Türklerin yaşadığı bölgelere giden yolların da sıkı polis kontrolü altında olduğunu belirttiler. Türkİş TürkIş Araştırma Merkezi tarafından periyodik olarak yapılan gıda harcaması araştırmasının sonuçları da açıklandı. Araştırmada, temel gıda maddelerine yapılan zamlann etkisiyle mayıs ayında mutfaktaki fiyatlann yüzde 10.2 oranında arttığı kaydedildi. 1989'un ilk beş ayında mutfaktaki fıyat artışının yüzde 28'e ulaştığı ifade edilen araştırmada, Işkenceci 5 polise hapis (Başlamfi 1. Sayfada) Gönen. Istanbul 6. Ağır Ceza Mahkemesi, aynı davada yargılanan Siyasi Şube Müdür Muavini Ramiz Taşdemir'ı suçsuz bularak beraatine karar verdi. 11 Eylül 1980 tarihinde başlayan olay şöyle gelişti: Pertevniyal lisesi'nde sınava giren Ali tnan, aynı gün sıkıyönetim ilanına neden olan suçlar işlediği, eroin alıp sattığt gerekçesiyle gözaltına alındı. Küçükpazar Emniyet Amirliği'nin 17.9.1980 tarihli yazısıyla siyasi şubeye gönderilen Ali lnan, burada yasadışı örgüt üyesi oldoğu gerekçesiyle 841 No'lu tim tarafındn sorguya alındı. Sorgu sırasında gördüğü işkenceden fenalaşan Ali tnan, 21.9.1980'de Haydarpaşa Numune Hastanesi'ne kaldırıldı ve 28.9.1980'de de öldü. Ali tnan'ın ölumü üzerine babası Bekir tnan ve avukatlan, Sıkıyönetim Askeri Savcılığı'na suç duyurusunda bulundular. Ali tnan'ın adli tıp raporunda vücudunun 40 yerinde darp izleri bulunduğu, ölümün "künl kafa travrnasına bağlı subdural be>in kanaması" sonucunda meydana geldiği belirtildi. 3.11.1980 tarih ve 1334/2057 numaralı adli tıp raporunda, polislerin duzenledikleri tntanakların aksine "kafa dışındaki ekimozlann önemli bir bölimünun, şahsın anormal davranışları nedeniyle kafasını verden jtre, duvardan duvara vurması neticesi meydana gelemeyeceği, miiessir fiile bağlı bulunduğu" belirtîdi. Emniyette duzenlenen tutanakU Ali lnan'ın "sorgusunun derinItstirildigV arkadaşlannın adını wmediği, başta itiraf ettiklerini «k inkâr ederek kendisini saga soh atarak kafasını duvarlara vurduğu, bövlece yaralanraası sonucu bastaneye kaldın'ıdığı" yazıldı. Ancak adli tıp raporuyla işkence yapıldığının belirlenmesi üzerine avukatlar, sanıklar hakkında dava açümasmı istediler. Sıkıyönetim Askeri Savcısı Ertuğrul Taka, 26.8.1981 tarihinde 981/8 sayılı görevsizlik kararı verdi. Ali İnan'ın işkenceyle öldürülmesinden dört yıl sonra savcı Fikret Karamahmutoğlu tarafından 21.3.1984'te hazırlanan iddianameyle ancak dava açılabildi. Iddianamede sanıklar Siyasi Şube Mudür Muavini Ramiz Taşdemir, komiser muavini tbrahim Alacam, polisler Osman Akkaya, Adil Genç, Serafettin İskenderoglu ve Tahsin Gönen'in işkenceyle adam öldürmekten dolayı TCK'nın 452/1 ve 251. maddelerine gore cezalandınlmalan istendi. tstanbul 6. Ağır Ceza Mahkemesi'nde 1984'ten bu yana süren yargılamada Ali înan'la aynı gün gözaltına alınanlar işkenceyi doğruladılar, polisler ise tutanaklardaki savunmalarını tekrarladılar. Mahkeme, dun sanıkların katılmadığı dunışmada 12 Eylül'de işkencede ölen ilk kişi Ali lnan'ın davasını sonuçlandırdı. Mahkeme, sanıklardan zamanın Siyasi Şube Müdür Yardımcısı Ramiz Taşdemir'in "kanıl yelersizliğinden" beraatine karar verirken, sanıklar Osman Akkaya, İbrahim Alaçam, Adil Genç, Serafettin İskenderoglu ve Tahsin Gönen'i önce 10'ar yıl 8'er ay hapis cezasına çarptırdı. "Asli failin belli olmaması nedeniyle" sanıkların cezalarını 5'er yıl 4'er aya indiren mahkeme, daha sonra bu cezayı da "iyi hallerinden dolayı takdiren" indirerek 4'er yıl 5'er ay 10'ar gün ağır hapis cezasına düşürdü. Sofya'da gösteriler Bulgaristan'uı başkenti Sofya'daki Türk Büyükelçiliği önünde dün, Türkiye'nin "AntiBulgar" kampanyası sürdurdüğü iddiasıyla bir protesto gösterisi düzenlendi. Bulgar resmi kaynaklan tarafından yapılan açıklamaya göre, "Vatansever Cephe" adli kuruluşun düzenlediği gösteriye 60 bin kişi katıldı ve Türkiye "Bulgaristan'ın içişlerine kanşmamaya" çağrıldı. Göstericilerin ellerinde "Biz sınırlanmızı açtık, Türkiye de açsın" yazıh pankartlar taşıdıkları bildirildi. Siyasi gözlemcüer, bu capta bir gösterinin Bulgaristan'da pek rastlanan bir olay olmadığma dikkat çekiyorlar. Öte yandan, yarı resmi kaynaklar, Bulgaristan Devlet Başkanı Todor Jivkov'un bugun SSCB'ye yapacağ] ziyaretin, "her iki ülkenin on.ayı ile" ileri bir tarihe ertelendiğini bildirdiler. Yaşamak! Bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibkardeşçesine 19571980 Bir mayıs günü aramızdan ayrılışınm gayrı dokuzuneu yılında da. doksanıncı yılında da sen yaşıyorsun. Çünkü sen sevgisin, dostluksun, geleceksin HALİLKIYAK AİLEN adım adım kovaladı MAJ0R PLAKÇILIK Tel 5125832 Istanbul
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle