18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
5 MAYIS 1989 DİZİ YAZI CUMHURİYET/7 Pilotlar, otel yöneticileri, tanmcılar, hükümet danışmanları, şirket genel müdürleri, yöneticiler ve doktorlar ordusu Afnka'nın veni efendîleri uzıııaıı Kara Afrika'da BeyazLeke NtLGÜN CERRAHOĞLU NAIVASHA (KENYA) Ruggero Davico pek endişeliydi. Gene sabah yağmurla uyanmıştı. Böyle giderse hasadın toplanması hayli zaman alacaktı. Aslında burada kış ayları olan haziran, temmuz ve ağustos yağmur ayları değildi, ama az da olsa böyle yagmur düşüyordu. Eylul ve ekim yıhn engüzel aylarıydı. Bu aylar hem kuru raevsime giriyordu, hem de aşırı sıcaklar henüz bastırmamış oluyordu. Genellikle kısa yağmur fırtınalanyla geçen kasımın arkasından, gerçek Afrika sıcağı basıyordu. Aralıktan mayısa dek uzanan ekvator yazlannda, guneş insanın başına bir çekiç gibi vuruyor, elle yakalanabilen sivrisineklerin bile hızı yavaşbyordu. "shamba" adını alan kuçük toprak parçaları üzerinde ürettiği mısır, "sukumaviki" ve domatesleri satan yerliler, arabaların arkasıudan koşuşturuyorlar. Çoğunun, "hafta nzatan" adını verdikleri "skuraaviki"den (pazı) başka bir şey yemediği kemikli yüzlerinden ve ince bacaklanndan hemen belli oluyor. Kentten uzaklaştıkça, Nairobi'nin etrafındaki gecekondu mahallelerine her tarafından salkım salkım sarkan insanları taşıyan ve "malatu" denilen ölüm dolmuşları azalıyor ve bunlann yerini kucağında tavuklanyla ikişer kişilik koltuklara, üçer kişinin oturduğu şehirlerarası otobüsler alıyor. Bu otobüslerin ve kamyonların şoförleri, direksiyona geçer geçmez anlaşılrnaz bir donüşum yaşıyorlar ve Afrika'nın ağır ternposundan çıkarak birer rallici kesiliyorlar. Genellikle hiçbir trafik işareti olmayan yollarda her yıl binlerce insanın ölümüne sebep oluyorlar. Buna surat kadar Afrikaldarın siyah derisi de yol açıyor. Genellikle bacaklanndan başka bir ulaşım aracı kullanmayan ve gunde ortama 3040 kilometre yol yurüyen Afrikahlan, gece karanlıkta bu vasıtaların çoğu seçemiyor ve eziyor. kıran bu servetin tadına vardıktan sonra da, yerli Kikuyu ve Masai topraklanru Ingiliz Ordusu mensuplarına piyango ile dağıtmışlar. Başkalarının topraklanru. başkalanrun namına hediye etmekte usta olan îngilizler, hatta bir ara "Yahudi sonınu"nu bile bu topraklar üzerinde çozmeyi düşünmuşler. Yahudi liderlerinin kabul etmesi halinde, tüm Akdeniz'in yakın tarihini değiştirecek olan bu öneri, Yahudilere 1903 yılında yapılmış. Ne ki o zamanki Yahudi liderleri, "Highlands"ın bir süre sonra dünyanın en zengin kahve depolarından biri olacağını saptayamamışlar. MauMau başkaldınsı ile 50 yıl sonra Afrika'nın en kanlı bağımsızlık savaşlanndan birine sahne olacak olan bu topraklan sapa bulmuşlar ve teklifi geri çevirmişler. Yüzyüın başında topu topu 13'ü geçmeyen tngiliz çiftçilerinin sayısı, 20 yıl içinde 9000'e ulaşmış. Bu arada kulübe ve kafa vergisi ödemeye mecbur tutulan yörenin asıl sahıbi Kikuyulann elinden giderek tüm topraklan alınmış ve geçirilen bir yasa ile beyaz ırktan olmayanlara Highlands topraklan üzerinde tanm yapmak yasaklanmış. Halen Kenya'nın 40 kabilesi içinde en güçlü grup olan Kikuyuların sabrı 1953 yılının ilkBüyük Rift Vadisi Nairobi'nin hemen 50 ki baharında taşmış. Mutluluk vadisinin beyaz J şemişler, tuzaklar kurmuşlar. Karanlık basar basmaz çekildikleri yatak odalannın etrafmı ise Kenya'da hâlâ MauMau parmaklıkları olarak anılan dtemir parmaklıklarla kapatmışlar. Kimin duşman kirain yandaş olduğunu saptayamadıklanndan da emirlerindeki tüm Kikuyulara yol vermişler. 12 Arahk 1963'te, MauMau hareketinin lideri Jomo Kenyatla başkanlığındaki Kenya bağımsızlığına kavuştuğu zaman, ülkedeki beyaz nufus 43.000'i buluyormuş. Yani her 200 siyaha 1 beyaz anlamına geliyormuş bu. Sömürge hükümetinin 7 yıl boyunca Uganda sınırındaki Turkana çölünün ortasına sürgün gonderdiği, gri sakallı, sisli bakışh Mzee Kenyatta, geçmişin kapanmayan yaralarına rağmen, beyazlara "kalın" demiş. "Biz bu iilkede kalıp, topraklanmızı işlemenizi istiyoruz. Politikamız bu. Hükumetimizin deoeyime gereksinimi var. Bu deneyim nereden gelirse gelsin, iki elimle kucaklama>a hazırıra. Kalın ama bize dönün. Yureğinizi Afrikaya açın." Bağımsızlığını aldığı '60'lı yıllann sonunda nufusu oıı milyon olan Kenya, şimdi 20 milyonluk bir ulke. Bağımsızlıkta Kenya pasaportu alan lngüizlerin sayısı 5000. Şimdi ise Kenya'da yaşayan beyazlann sayısı bunun çok Sömürge döneminden sonra Kenya'da kalan beyaz çitçüer de, yüreklerinı hâlâ yalnız Afrika'nın bereketlerine açabiliyorlar. Siyahlara karşı en iyi ihtimalle babacan, en kötü ihtimalle de hâlâ kaba güç kullanan bu grubun temsücilerinden bir beyaz çiftçiyle yaptığımız konuşma, bu sınıfta hâkim düşünüş tarzını ortaya koymak açısından ilginç: "Bağımsızlık, beyazlardan siyahlara geçen bir yetki devrinden başka bir şe> olraadı. Asıl gttç hâlâ bizim elimizde. Afrikalı kendi kendisine ayakta durmayı beceremiyor. Her şey için bize muhtaç. İngiliz sömurgeciliğinin incisi olan ve Tanzanya'nın sos>alizm denemelerini yaşayan Kenya'va, biraz da stretejik oneminden dola>ı yılda 60C milyon dolar yardım akıtıhyor. Yolu ttalyan hükumeti yapıyorsa, havaalanını da Alman hükumeti hediye edi>or. Doktorlardan safari pilotlanna dek berkes beyaz. Teknoloji beyaz, pazar beyaz, çokuluslu şirketler beyaz. Beyaz, bir ihtiyac burada. Çıkıp gittigimiz gün, kumdan yapılmış bir şato gibi dağılır bu ülke. Biz buranın vazgeçilmez misafirleriyiz. Siyalılar ise beyazlann sanayisinin, mali ve siyasi güçlerinin raisafiri..." toplanıyor ve herkesin gözünün önünde "seçtikleri" adayların fotoğrafları önünde kuyruk oluşturuyorlar. Tabii ki en uzun kuyruğu sağlayan aday seçiliyor. Böylece parlamentodaki 188 koltuğu, işbaşındaki tek parti KANU'nun en uysal adaylanyla dolduran Moi, muhalefete tahammül edemiyor. Afrikalı politikacı, temmuz ayında yaptığı bir anayasa değişikliği ile uyumlu bulmadığı hâkimleri de tasfiye ediyor. Yazılmayacak şeyler var Boş zamanlarını avaya da Ngong'daki at yarışlarına giderek, birbirlerineyemek davetleri vererek, bulabildikleh eski Batıfılmlerini videoda seyrederek Nairobi'den Amsterdam'a çiçek geçiren Afrikalı Avrupalılar, yalnız birbirleriyle ilgili, Şu sırada beklenmeyen yağmurlann Rugbencil, içe dönük, kendi ülkelerinden olduğu kadar gero Davico'nun keyfini kaçırmasına yol açan Afrika'dan da uzak, garip bir dünyadayaşıyorlar. neden, çiçekleri her sabah ıslanmadan toplayabilmenin telaşıydı. 100 hektarı geçmeyen arazisi üzerinde yoğun meyve, sebze ve çiçek Sömürge döneminden sonra Kenya'da kalan beyaz yetiştiren Davico, sabahları 6'da kalkıyor ve çiftçiler de yüreklerini hâlâ yalnız Afrika'nın bir örnek giydirdiği iki düzine adamıyla, güneş yükselmeden 9'a dek çiçekleri topluyorbereketlerine açabiliyorlar. Siyahlara karşı en iyi du. Saat 9'da çiçekler, çiftliğin deposunda biihtimalle babacan, en kötü ihtimalle de hâlâ kaba güç rikiyor, boylarırun uzunluğuna göre ayn ayrı özel kutulara yerleştiriliyor, öğlen \aktinkullanan bu grubun temsilcilerinden biri, "Bağımsızlık, de ise "precooler" denen özel buzdolaplarıbeyazlardan siyahlara geçen biryetki devrinden başka na taşınmış oluyorlardı. Akşamüstü S'e dek bu "precooler"in içinde kalan çiçekler, her bir şey olmadı. Asıl güç hâlâ bizim elimizde" diyor. gün şaşmaz bir dakiklikle saat 5'te bunlan gelip alan özel buzdolaph bir kamyonla Nairobi havalanına taşıruyordu. Akşam Nairobi'den kalkan "charter" uçaklanyla da çiçekler Hollanda'ya gönderiliyordu. Böylece bir gün önce Ruggero Davico'nun Naivasha'daki çiftüğinden koparüan çiçekler, ertesi sabah saat 7'de Amsterdam'daki büyük çiçek pazarlarında bilgisayarla yapılan mezata çıkanlıyorlardı. Önemli bölümü ülke ekonomisinde soz sahibi olan büyük yatınmcıların elinde olan basın ise, her şeye rağmen Afrika'nın en özgür basınlanndan biri sayılıyor. Bununla yalnız Afrika içeriğinde anlam kazanan bir "özgüriük" kastediliyor. Komşu Tanzanya gibi tüm basını hükümet kontrolünde olmayan ender Afrika ulkesinden biri olan Kenya'da, geniş bir otosansur mekanizması geçerli. Adının verilmesini istemeyen bir gazeteci, örneğin "Yazılacak şeyler var, yazılmayacak şeyler var. Bunlan gazeteciler gayet iyi biliyor. Şıipheye düştugun anda en emin yol Bu görüşu, çeşitli nüanslarla Afrika'da ta o konuya dokunmamaktır" diyor. Televizyon ve kırsal kesimde etkin olan radnıdığım tum beyazlar taşıyor. Fakat bunu deyonun yani sıra, 15 bin tirajlı Kenya Times Gazetesi'ni kontrol eden hükümet, bu araçlan tamamen iktidann hizmetinde kullanıyor. Seks artı cinayet formülüne dayanan Aga Han'ın gazetesi "The Daily Nation" ise 150 bin satıyor. Güçlü İngiliz grubu Lonrho'nun elindeki "The Standard"ın da tirajı 50 bin civarında. Genellikle hiç dokunulmayan gelir dağılımı, kabileler arası rekabet, parlamentonun icraatı gibi konuları işleyen Harvard mezunu bir gazetecı Hilary Ngweno ile karısının iki kişilik bir ekiple başlattığı "VVeekly Review" dergisi ise, hâlâ Kenya basınının görüp geçirdiği en büyük başarı orneklerinden biri olarak anlatılıyor. Parlak günlerinde Nairobi'deki Batılı diplomatlara kaynak teşkil eden 35 bin tirajlı bu haftalık dergi de, şimdi Daniel Arap Moi'nin pençesine duşmuş durumda. Kısa süre önce, başkanlığım gene Moi'nin yaptığı basın vakfının eline geçen dergi, böylece tirajını da yarı yarıya kaybetmiş bulunuyor. En hızlı nüfus artışı Afrika cenneüerinden biri olarak gösterilen Kenya, yakından bakıldığında her an patlamaya hazır bir volkamn üzerinde oturduğu izlenimini veriyor. Dünyada en hızlı nüfus artışı (% 4) kaydeden ulkelerden biri sayılan Kenya'da, nufusun yuzde 60'ı, 15 yaşın altmda, yüzde 80'i de 30'un altında bulunuyor. Bağımsızlıktan bu yana geçen çeyrek yüzyılda milli gelir içindeki payını yuzde 8'den yı)zde 15'e çıkaran ımalat sanayii, yüzyılı başında ikiye katlanacak nufusa cevap verecek iş olanaklarını yaratamıyor. Kırsal kesimdeki nüfusun yuzde 70'i ise, ekilebilir toprak konusunda muthiş bir sınırlamayla karşılaşıyor. Topraklanrun 2/3'si zaten çöl olan Kenya, geri kalan verimli arazileri üzerinde de Afrika'nın pek çok ulkesinde son yıllarda göriilen ormanların yok edilmesi (deforestation) ve geniş çaplı çölleşme (desertifıcation) olgularıyla karşılaşıyor. Beyazlann mutluluk vadisi Her gün yenilenen bu rituel, aynı şekilde kabak, biber, fasulye gibi sebzeler ve kavun gibi bazı meyveler için de tekrarlanıyordu. Bunlar çiçek denli nazik olmadıklan için, sabah 7'de toplanmaya başlıyor; öğlen l'le 3 arasında seçiliyor, çiftlikte ambalajlaruyor ve 4'te gelen bir kamyona yükleniyordu. Aynı şekilde gece 11'de Nairobi havaalanından kalkan uçaklarla sabahın erken saatlerinde Lond Çözülemeyen nüfus sorununu denetim altına almak istercesine beliren ve burada şimdiden vebaya dönüşen AIDS salgınının boyutları herkesi şaşkına çeviriyor. Nairobi Hastanesinde doğum yapan her 3 kadından biri seropozitif ve bu oran genel nüfus içerisinde yüzde 17'lere kadar dolaşıyor. ra'ya varan Kenya mamulu taze meyve ve sebzeler, ertesi sabah saat 7'de "Covent Gorden"da satışa çıkanlıyorlardı. Ruggero Davico, Naivasha etrafındaki tüm beyaz çiftçilerin 10 yıldır bu tip sanayileşmiş, tamamen Avrupa ihracatına dönuk bir tarım yaptıklarını söyluyor. Sömürgecilik yıllarında "Happy Valley" (Mutluluk Vadisi) adını alan, sulamaya elverişli Naivasha Gölü etrafındaki topraklar öylesine verimliymiş ki, Davico haftada bir ektigi sebze ve çiçeklerin üç ay sonra ölçülmüş gibi aynı hasadı verdiğini anlatıyor. Hele gölün karşı yakasında. dünyanın bir nuraaralı karanfil üreticisi olan SUMAC çiftliğinin, bu zincirleme üretim ve ihracatı dev boyutlara taşıyor. Almanya ile kontratı olan SUMAC için her iki günde bir özel olarak Nairobi'ye inen kocaman bir Boeing 707 uçağı, sırf SUMAC'ın çiçekleriyle dolu olarak kalkıyor. 67 yıl önce, içeriye giren rakip üreticilerden birinin çiçeklere bir virüs bulaştırarak bir yıllık üretimi ziyan etmesinden beri boydan boya elektrikli tellerle çevrili çiftliğin içine kimse sokulmuyor. Ayrıca "knowhow"larını da tüm rakiplerinden korumak için gösterilen isterik endişe, 4000 kişinin çalıştığı SUMAC'ı 400 bekçinin beklemesine yol açıyor. Kara Afrika'da yaygın olan genış çaptı polkjami ve özgür seks aniayışı nüfus sorununu ağıriastınyor. Kenya'nın bağımsızlığından bu yana. ülkede "expatnate" adı verilen farklı bir beyaz sınıf belırmiş Sömürgecilik döneminde verilen kokain ve seks partileriyle önlenen ve kanun kaçaklan, servet yiyicileri, spekulatörler ve serüven tutkunlarının bileşiminden oluşan bir güruhu çeken "Mutluluk Vadisi", bağımsızlığın ardından geçen çeyrek asra rağmen bugün hâlâ çiftçilerin cenneti. Çozülemeyen bu nüfus sorununu denetim altına almak istercesine beliren ve burada şimdiden vebaya dönuşen AIDS salgınının boyutları ise, herkesi şaşkına çeviriyor. Kara Afrika'dakı AIDS olgusunu incelemek için özel olarak buraya gelen Belçikalı doktor Sontag, Nairobi Hastanesi'nde doğum yapan her 3 Afrikalı kadından birinin seropozitif olduğunu ve genel Narobı nufusu içinde bu oranın yüzde 1517 arasında oynadığuu söyluyor. Zaire ve Uganda gibi Orta Afrika ulkelerinde de gene aynı oranlarda olan seropozitif nüfus; Tanzanva'nın komşusu Ruanda'da yüzde 22'ye çıkıyor. Güneyde ^ambıya'nın başkenti Lusaka'da ise söz konusu oran yuzde 10'da belirleniyor. Felaketler kıtası Kenya, 12 Aralık 1963 tarıhıntie, MauMau hareketınin lıden Jomo Kenyatta başkanlığında yürütulen mücadeleler sonucu bağımsızlığını kazandı O tarihte ülkedeki beyaz nüfus 43 bin civanndaydı Yani her 200 siyaha bir beyaz düşmekteydi Bağımsızlıktan sonra ise Kenya pasaportu alan Ingilızlerin sayısı 5 bin, burada yaşayanların sayısı ise yıne Dünyada en hızlı nüfus artısı (% 4) kaydeden ulkelerden biri olan Kenya'da nüfusun yuzde 60ı 15 vaşın altmda bulunuyor.(Fotoğraflar: Gıan Paolo) bu rakamın çok üstünde. lometre otesinde tum görkemiyle karşımıza çıkıyor. 6500 kilometre boyunca Lubnan'dan Mozambik'e dek uzanan bu yank, dünyanın en şaşırtıcı doğa anıtlanndan biri. Asansör boşluğunda kaybolur gibi birdenbire bu yarığın içine duşen "Büyük Riff'de, insanın ciğerlerine işleyen havamn hafifliği ve saflığı, gerçek anlamda zümrüt yeşili olan tepelerin üzerindeki verım fışkıran arazilerin görunumu, beyazlann neden bu mutluluk vadisine yerleştiklerini hemen kendiliğinden açıklıyor. Karen Blixen'in "Afrika"sında "kolayca leneffüs edilen bu hava, diri bir güven ve gönül sarhoşuğu verirdi. Her sabah, 'işte burada, olmam gerektiği yerdeyim' diye uyanırdınız..." dıye anlattığı bu topraklan beyazlar Birinci Dünya Savaşı'ndan az önce keşfetmişler. Topraklarında güneş batmayan imparatorluk, buraya yerleşecek Ingilizleri çekmek için uzun süre ilanlardağıtmış. İngiltere'den Kenya'ya dek yolcuhığun 80 dolara yapılacağını duyuran ilanlar, "iilkenin âdelleri öğrenilene dek" toprak üzerinde çalışacak işçilere de 14 dolar aylık verileceğini belirtiyormuş. "Topraklar verimli, otlaklar bol. Port Elizabeth'e gönderilen devekuşlanna biçilen fiyatiann ise olçüsıi yok" diye dağıtılan posterlere ve ilanlara kapılan îngilizler, Afrika serüveni için yola koyulmuşlar. Verim fışefendilerinden bir çiftçi, bir mart sabahında uyandığında dehşetle surusundeki hayvanlann kiminin gözlerinin oyulmuş olduğunu, kiminin bacaklarının kırılarak sakatlandığmı, kiminin de kesildiğini keşfetmiş. Birkaç hafta içinde sömürge hükümetine sadık 21 Kikuyu öldurulmüş. 26 Mart 1953'te ise Afrika tarihine Mau Mau başkaldınsı olarak geçen Kenya'nın bağımsızlık savaşı başlamış. Kenya'da kimse hâlâ "MauMau"nun ne anlama geldiğini bilmiyor. "Union of African Movement" (Afrika Birliği Hareketi)nin kısaltılmış adının tersten okunuşu olduğunu söyleyenler vaı. Ama her ne ise hemen akılda kalan bu esrarengiz simge, kısa süre içinde cennet vadisindeki beyazları dehşete duşurmeye yetmiş. Çoğu kez akşam yemek vakti çiftlikleri ve köyleıi basan MauMau savaşçıları, "ölümden sonra kurbanlan tarafından tanmmasınlar" diye, katlettiklen beyazlann ve işbirlikçi Kikuyulann gozlerini çıkarıyorlarmış. Öldurmek için de "panga" adı verilen bir çeşit orak, "simi" denen kılıçları ya da "nımgu" denilen uzeri çivilerle dolu bastonları kullanıyormuş. MauMau başkaldınsının sürduğu 4 yıl boyunca beyazlar burada gerçek bir "vahşi Baü" dunyasında yasamışlar. Ingiltere'ye dönmeyip de kalmak yürekliliğini gosterenler, evlerinin etrafına barut döustunde. O zamandan bu yana "expatriate" (yabancı uzman) adı \en\en farkh bir beyaz sınıf belirmiş. Pilotlar, otel yöneticileri, tarım uzmanlan, hükümet danışmanları, petrol şirketlerinin, çokuluslu şirketlerin genel müdürleri, yöneticileri ve doktoriardan oluşan bu beyazlar ordusu; \frika'nın pek çok ulkesini olduğu gibi, Kenya'yı da yenı bir somurgecilik tarzı ile ele geçirmişler. Ingilizlerin yani sıra tskandinavlar, Fransızlar. Almanlar ve Italyanlardan oluşan bu Afrikalı Avrupalılar, genellikle Afrika'yı ulke ulke dolaşıyorlar ve gittikleri her Afrika ulkesinde 34 yıllık bir görev süresıyle kahyorlar. Misyonervari, tipik İskandinav değerleriyle gelen sömurgeci deneyimden yoksun Iskandinavların dışında, Avrupalı uzmanlann çoğu Afrika'ya kendi ulkelerinde başka turlu satın alamıyacakları evlerin taksitlerini ödeyen bir araç gozuyle bakıyorlar. Naırobi'de sıyah garsonların sessizce hizmet ettiği "Mulhaiga Club" ya da "Norfolk OteF'de buluşan, boş zamanlarını ava ya da Ngong'daki at yarışlarına giderek, birbirlerine yemek davetleri vererek, bulabildikleri eski Batı filmlerini videoda seyrederek yaşayan Afrikalı Avrupalılar; yalnız birbirleriyle ilgili, bencil, içe dönük, kendi ulkelerinden olduğu denlı Afrika'dan da uzak, garip bir dünyada yaşıyorlar. ğiştirmek ya da yıkmak için siyahlar da büyuk bir gayret sarf etmiyor. Ne yazık ki, yolsuzluk ya da yozlukla ozdeşleştirilen siyahların gucu, beyazlarınkinden daha temiz değil. Bundan on yıl önce olen karizmatik lider Jomo Kenyatta'dan sonra Kenya'nın başma geçen Daniel Arap Moi, tüm guçlerin toplandığı tek adam. Eski bir ilkokul oğretmeni olan ve şimdi cumhurbaşkanlığı, ba^bakanlık, silahlı kuvvetler komutanlığı ile tek parti KANU'nun başkanlığım . .ınde bulunduran Daniel Arap Moi, b.i»döndünicu siyasi kariyeri sayesinde şnıiui "Nev : .»eek" dergisine göre dunyan.ın sayılı zenginleri arasına girmiş bulunu>or Ülkedeki tum buyuk çaplı ekonomi \ fi.idns operasyonlarından pay alan Arap Moi, Batılılarlaortak olduğu büyük yatırımların ve gayrimenkullerin yani sıra, bugün değeri iki milyon doları bulan buyük bir çay plantasyonunun da sahibi. Henüz resmi istatistiklere tam yansımayar, ve hukümetler tarafından gizli tutulan bu muazzam AIDS olgusu, Kara Afrika'da yaygın olan genış çaplı poligami, özgür seks aniayışı ve pek çok kabilede geçerli olan sünnetin sağlık kurallanna uygun olmayan şekilde yapılmasından doğuyor. Almanların 60 milyon dolara yaptırdığı Nairobi, Jomo Kenyatta havaalanından Afrika'ya \eda ederken, "Sunday Nation" gazetesinin "Felaketler ve Afrika" başhğını taşıyan başyazısı dıkkatimi çekiyor. "Tüm felaketler bizi buluyor" diyor Kenya'nın populer gazetesi, "Burundi'deki kabile katliamlanndan, Sudan'daki sel felaketlerine, Etiyopya'daki açlığa dek felaketin her turlusu bizim kapıraızı çalıyor. Çöl çekirgeleri günde 80 bin ton tahılı yiyiveriyor. Bu 400 bin nufuslu Nakuru kentini bir yıl doyurabilecek bir besin kaynağı oysa... Bunlann çoğu tabii felaketler. Dünyanın başka yerlerinde de olabilir, ama bizi vuruyorlar. Her seferinde hazırlıksız yakalandıgımız için. bir daha, bir daha ve bir daha \uruyoriar..." Avrupalı hostesin, kontrollü, ölçülü, tekdüze ve guven verici yumuşak sesi kulaklarıma birdenbire gerçek bir kultür şoku gibi çalınıyor. Kara kıtadan Roma'ya uzanan 8 saatlik yolculuktan çok daha uzak bir gelecek şokuna hazırlar gibi geliyor. "Lutfen kemerlerinizi bağlayın. Koltuklannızı dik dunıma getirin" anonsu. Uçak havalanıyor. Altımızda talihsiz kıtanın çaresizliğini duyulmayan bir sesle haykırırcasına, boğum boğum kuru kollarını göğe doğru uzatan 2000 yıllık bir baobab ağacının Afnka guneşı altındaki golgesi giderek küçuluyor. Kokain ve seks partileri Sömürgecilik döneminde verilen kokain ve seks partileriyle ünlenen ve aralarında Roosevelt'in dostu Northrop MacMillan gibi mılyonerlerin de bulunduğu, kanun kaçaklan, servet yiyicileri, spekulatörler ve seruven tutkunlarının bileşimden oluşan garip bir guruh çeken bu "Mutluluk Vadisi", bağımsızlığın ardından geçen çeyrek asra rağmen bugun hâlâ çiftçilerin cenneti. Gerçi bugün artık sefahat âlemleri yapılmıyor, ama "Happy Valley" hâlâ beyazların kesesi için gerçek bir mutluluk kaynağı oluşturuyor. Temel besin: Sukumavici bilmlere konu olan, somurge edebıyatında sayfa sayfa yer tutan bu cennet vadisi, Nairobi'den arabayla 2 saatlik mesafede. Başkentin dışına çıkar çıkmaz, "Uhuru Highway" daralıyor ve hatlarıru Hilton, Intercontinental otelleriyle Kenyatta Kültur Sarayı gibi modern binalann çizdiği kentin silüeti arka camda kayboluyor. Arkada bu silüetin yitıp gitmesiyle birlikte kırsal Afrika'nın başlaması da bir oluyor. Kırmızı toprak giderek kahverengiye dönuşüyor; bir deniz gibi alabildiğince uzanan inişli çıkışlı düzlükler dalga dalga manzaraya hâkim olmaya başlıyor. Kent dışında her ailenin yiyeceğini yetiştirdiği İlginç bir seçim sistemi Gerek ekonomi, gerekse de demokrasi açısından Afrika'nın başarı orneklerinden biri olarak gösterilen Kenya'da, 1978, 1983 ve 1988'de ust uste seçilen Arap Moi, kendine gore ilginç bir seçim sistemi uyguluyor. "Gizli o>" ilkesini kaldıran Moi'nin koyduğu bu yeni yönteme gore, seçmenler bir arsa üzerinde BİTTİ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle